blow - Türkisch Englisch Wörterbuch

blow

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "blow" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 236 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
blow n. darbe
Losing her job was a severe blow.
İşsiz kalmak ona ağır bir darbe oldu.

More Sentences
blow v. esmek
There was a light breeze blowing on that summer's night.
O yaz gecesinde hafif bir meltem esiyordu.

More Sentences
blow v. üflemek
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.

More Sentences
General
blow n. çarpma
The door blew shut.
Kapı çarptı.

More Sentences
blow n. üfleme
Come on, one more blow for the last candle!
Hadi, son mum için bir üfleme daha!

More Sentences
blow n. çalma
The siren blew.
Siren çaldı.

More Sentences
blow n. yumruk
He dealt me a blow in the face.
O yüzüme bir yumruk attı.

More Sentences
blow n. sümkürme
Blow your nose.
Burnunu sümkür.

More Sentences
blow v. çarçur etmek
I blew all our savings on a sports car.
Tüm birikimimizi bir spor araba için çarçur ettim.

More Sentences
blow v. uçurmak
The wind blew her hat off.
Rüzgar onun şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow v. çalmak
You can hear the train coming; it's blowing its horn.
Trenin geldiğini duyabilirsiniz; kornasını çalıyor.

More Sentences
blow v. esmek
There was a light breeze blowing on that summer's night.
O yaz gecesinde hafif bir meltem esiyordu.

More Sentences
blow v. sigorta atmak
No sooner had he turned on the TV than the fuse blew.
Televizyonu açar açmaz sigorta atmış.

More Sentences
blow v. atmak
I needed to blow off some steam.
Biraz stres atmam gerekiyordu.

More Sentences
blow v. patlatmak
We've blown a fuse.
Bir sigortayı patlattık.

More Sentences
blow v. patlamak
Sami's volcano blew.
Sami'nin yanardağı patladı.

More Sentences
blow v. harcamak
Tom blew all his money.
Tom bütün parasını harcadı.

More Sentences
blow v. üflemek
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.

More Sentences
blow v. (sigorta) atmak
My car keeps blowing fuses.
Arabamın sigortaları atıp duruyor.

More Sentences
blow v. havaya uçurmak
The bullet blew the watermelon to pieces.
Kurşun karpuzu havaya uçurdu.

More Sentences
blow v. uçurmak
The wind blew her hat off.
Rüzgar onun şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow v. repliğini unutmak
Jane got too nervous when her turn came, and she blew her lines.
Jane sırası geldiğinde çok heyecanlandı ve repliklerini unuttu.

More Sentences
blow v. savrulmak
Her scarf was blowing in the wind.
Eşarbı rüzgarda savruluyordu.

More Sentences
blow v. (fırsatı) tepmek
I blew my only opportunity at becoming a movie star!
Bir film yıldızı olmak için tek fırsatımı da teptim!

More Sentences
blow v. (teker) patlamak
The right rear tire blew, so we pulled over.
Sağ arka lastik patladı, biz de kenara çektik.

More Sentences
blow v. açık etmek
Sorry, I didn't mean to blow your cover.
Özür dilerim, kimliğinizi açık etmek istememiştim.

More Sentences
Colloquial
blow n. darbe
Losing her job was a severe blow.
İşsiz kalmak ona ağır bir darbe oldu.

More Sentences
blow v. çarçur etmek
I blew all our savings on a sports car.
Tüm birikimimizi bir spor araba için çarçur ettim.

More Sentences
blow v. üflemek
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.

More Sentences
blow v. berbat etmek
We just blew it.
Berbat ettik.

More Sentences
blow v. heba etmek
You're only going to get one shot at this, so don't blow it.
Tek bir şansın olacak, onu da heba etme.

More Sentences
blow v. mahvetmek
Don't blow it.
Sakın mahvetme.

More Sentences
Technical
blow n. üfleme
Come on, one more blow for the last candle!
Hadi, son mum için bir üfleme daha!

More Sentences
blow v. üflemek
Now, make a wish and blow your candles.
Şimdi bir dilek tut ve mumlarını üfle.

More Sentences
Automotive
blow v. patlamak
Sami's volcano blew.
Sami'nin yanardağı patladı.

More Sentences
General
blow n. alev lambası
blow n. saldırı
blow n. şanssızlık
blow n. şok
blow n. hamle
blow n. vuruş
blow n. baltalama
blow n. esinti
blow n. darp
blow n. övünme
blow n. yüksekten atma
blow n. tokat
blow n. esme
blow n. rüzgar
blow n. felaket
blow n. beklenmedik şok
blow n. beklenmedik felaket
blow n. şiddetli fırtına
blow n. şok
blow n. tatsız sürpriz
blow n. balinanın su fışkırtması
blow n. kısa dinlenme
blow n. mola
blow n. (at) dinlenme molası
blow n. kabarcık
blow n. altın çağ
blow n. eksiksiz gelişim
blow n. en yüksek düzeyde gelişim
blow n. mükemmellik
blow n. zirve
blow n. en yüksek nokta
blow n. güzel ve genç olunan dönem
blow n. sert vuruş
blow n. üzücü haber
blow n. üzücü haber alma
blow n. parlak görüntü
blow n. patlama sesi
blow n. üfürme
blow v. unutulmak
blow v. fışkırmak
blow v. üfürmek
blow v. sigorta vb atmak
blow v. körüklemek
blow v. kaçmak
blow v. çalınmak
blow v. küfretmek
blow v. altından girip üstünden çıkmak
blow v. parlamak
blow v. defolmak
blow v. esmek (rüzgar)
blow v. soluk soluğa kalmak
blow v. balina vb su fışkırtmak
blow v. fırsat vb kaçırmak
blow v. düşmek
blow v. uçmak
blow v. sigorta atmak (elektrik)
blow v. çiçek açmak
blow v. solumak
blow v. çiçeklenmek
blow v. yanmak
blow v. yelpazelemek
blow v. (rüzgar) esmek
blow v. hava vermek
blow v. vuruşmak
blow v. kahretmek
blow v. hava akımı ile hareket ettirmek
blow v. içinden hava geçirerek temizlemek
blow v. nefessiz bırakmak
blow v. (at) nefesini toplamasına izin vermek
blow v. gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkarıp tehlikeye atmak
blow v. gizli bir istihbarat operasyonunu ortaya çıkaran gazete haberi
blow v. muhalefet tarafından ortaya çıkarılan ajan
blow v. (rüzgar, fırtına) uğultu sesi çıkarmak
blow v. (ıslık, siren ) üfleyerek çalmak
blow v. sümkürmek
blow v. atı çok fazla koşturarak nefessiz bırakmak
blow v. (bilgi, haber) yaymak
blow v. (birine bir şey) ısmarlamak
blow v. tıslamak
blow v. ıslık çalmak
blow v. ötmek
blow v. (hayvan) homurdanmak
blow v. (av köpeklerini) düdük sesiyle yönlendirmek
blow v. göz ardı etmek
blow v. dikkate almamak
blow v. kağıt hamuru öğütücüsünün içindekileri basınçla dışarı atmak
blow v. gazla şişmek
blow v. şişmek
blow v. fırtınalı olmak
blow v. doğaçlama yapmak
blow v. (düşük kalite nedeniyle) kötü olmak
blow v. üfürerek ısıtmak
blow v. repliğini şaşırmak
blow v. (ödünleşmek için) ifşa etmek
blow v. patlama sesi çıkarmak
blow v. sineklendirmek
blow v. beyazlamak
blow v. şişirmek
blow adj. tamamen gelişmiş
blow adj. olgunlaşmış
Irregular Verb
blow v. blew - blown
Colloquial
blow n. sorun
blow n. engel
blow n. fiske
blow n. zorluk/güçlük
blow n. (alkol tüketiminin damga vurduğu) büyük parti
blow n. sıkıntı
blow n. aksilik
blow n. aksaklık
blow v. acele etmek
blow v. sıvışmak
blow v. kirişi kırmak
blow v. uçmak
blow v. (fırsat) geri tepmek
blow v. har vurup harman savurmak
blow v. çılgına dönmek
blow v. ateş püskürmek
blow v. enstrüman/çalgı çalmak (genellikle üflemeli)
blow v. boşa harcamak
blow v. bozmak
blow v. bir çuval inciri berbat etmek
blow v. eline yüzüne bulaştırmak
blow v. içine etmek
blow v. perişan etmek
blow v. hızla geçip gitmek
blow v. böbürlenmek
blow v. övünmek
blow v. lanet etmek
blow v. (trafik lambasında, dur işaretinde) durmadan geçmek
blow v. toz olmak
blow v. hemen/hızlıca gitmek
blow v. çileden çıkmak
blow v. küplere binmek
blow v. esip gürlemek
Technical
blow n. vuruş
blow n. vurma
blow n. bessemer işleminde havanın erimiş pik demiri yoluyla yukarı basıldığı bir aşama
blow n. bessemer dönüştürücüsünde işlenen metal miktarı
blow n. parison
blow n. bazı üfleme cam kapların içindeki boşluk
blow n. (buharlı lokomotif) valf veya silindir paketindeki sızıntı
blow n. (koferdam, suyolu) ani su akışına neden olan arıza
blow n. su gazı üretiminde ateşlenen yakıt yatağına hava akışı yapılan dönem
blow n. açık kuyudan gaz çıkışı
blow n. kazıya istenmeyen su ve katı madde akışı
blow v. hava vermek
blow v. fışkırtmak
blow v. hava veya gaz yoluyla şekillendirmek
blow v. (kötü ve aşırı çalıştırma nedeniyle) bozulmak
blow v. (sigorta) erimek
blow v. (çömlek) fırında patlamak
blow v. (kağıt, karton) kabarmak
Computer
blow v. prom çipe kod veya veri yazmak
Electric
blow v. (sigorta, valf ) aşırı akım nedeniyle yanmak
Construction
blow v. (çimento) şişip çatlamak
Mining
blow n. madene doğru giden hava akışı
blow n. maden çatısının çökmesi
blow n. kömür veya cevher yatağının yüzeydeki yıpranmış bölümü
Food Engineering
blow v. (yiyecek) anormal fermantasyonlu ürünler nedeniyle şişmek
Botanic
blow n. çiçek kümesi
blow n. şeftalilerin çiçek açması
blow n. çiçeklenme
blow n. tam açmış laleler
Sport
blow n. hatalı oynama
blow n. (bovling) split durumu yokken tüm labutları devirememe
Baseball
blow v. (top) çok hızlı atmak
Chess
blow n. (rakibin taşını yiyemeyen bir taşı) tahtadan atma
blow v. (rakibin taşını yiyemeyen bir taşı) tahtadan atmak
Music
blow v. ıslık çalmak
blow v. müzik gösterisinde enstrüman çalmak
Ornithology
blow n. (tavuk) yumurta kanalı sarkması
Entomology
blow n. (böcek) larva bırakma
blow n. yara içine bırakılan larva
blow v. (böcek) yumurta bırakmak
Slang
blow n. kokain
blow n. kokain
blow n. cakacı
blow n. eğlence
blow n. cümbüş
blow n. içki alemi
blow n. beyzbolda top vurucusunu kaleye güvenli bir şekilde ulaştıran vuruş
blow v. kokain çekmek
blow v. ot çekmek
blow v. esrar çekmek/içmek
blow v. (erkeğe) oral seks yapmak
blow v. sakso çekmek
blow v. ağza almak
blow v. mide bulandırıcı derecede kötü olmak
blow v. eğlendirmek
blow v. zevk vermek
blow v. açığa çıkarmak
blow v. ele vermek
blow v. abaza çekmek
blow v. mastur geçmek
blow v. (hap, LSD) ruh halini değiştirmek
blow v. (özellikle abd ve kanada ingilizcesinde) birini şaşırtmak
blow v. berbat olmak
blow v. fırt çekmek/almak
blow v. (burnundan) uyuşturucu çekmek
British Slang
blow n. esrar
blow n. ot

Bedeutungen, die der Begriff "blow" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
General
sword blow n. kılıç darbesi
The famous Gordian Knot was cut with a sword blow.
Meşhur Gordion Düğümü bir kılıç darbesiyle kesildi.

More Sentences
blow drier n. fön makinesi
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için fön makinesi kullanıyorum.

More Sentences
blow drier n. saç kurutma makinesi
I use a blow dryer to dry my hair.
Saçımı kurutmak için saç kurutma makinesi kullanırım.

More Sentences
blow out v. üflemek
Tom lit the candle and then blew out the match.
Tom mumu yaktı ve sonra kibriti üfledi.

More Sentences
blow out v. üfleyerek söndürmek
He blew out the candles on his birthday cake.
Doğum günü pastasındaki mumları üfleyip söndürdü.

More Sentences
blow off v. uçurmak
He had his hat blown off by the strong wind.
Şiddetli rüzgar şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow in v. çıkıp gelmek
My uncle blew in from Kobe.
Dayım Kobe'den çıkıp geldi.

More Sentences
blow up v. patlamak
If Iraq's integrity cannot be safeguarded, the Kurdish question will blow up in our faces.
Eğer Irak'ın bütünlüğü korunamazsa, Kürt sorunu yüzümüze patlayacaktır.

More Sentences
(wind) blow v. rüzgar esmek
We should, however, recognise that the time is coming when the wind of freedom will blow through Vietnam.
Bununla birlikte, Vietnam'da özgürlük rüzgarının eseceği zamanın yaklaşmakta olduğunu kabul etmeliyiz.

More Sentences
blow out v. söndürmek
Tom blew out the candles.
Tom mumları söndürdü.

More Sentences
blow over v. geçmek
Farming has taken a blow over the past year in the United Kingdom, and sheep farming, of course, is no exception.
Birleşik Krallık'ta çiftçilik geçtiğimiz yıl darbe aldı ve elbette koyun yetiştiriciliği de bir istisna değil.

More Sentences
blow a fuse v. sigortayı attırmak
We must've blown a fuse.
Sigortayı attırmış olmalıyız.

More Sentences
blow up v. öfkelenmek
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde gerçekten öfkelendi ve bana bağırmaya başladı.

More Sentences
blow away v. uçurmak
The smoke blew away.
Duman uçup gitti.

More Sentences
blow smoke v. duman üflemek
Tom blew smoke in Mary's face.
Tom Mary'nin yüzüne duman üfledi.

More Sentences
blow off steam v. stres atmak
I was just blowing off steam.
Sadece stres atıyordum.

More Sentences
blow down v. devirmek
The storm blew down a tree.
Fırtına bir ağacı devirdi.

More Sentences
blow over v. dinmek
I am waiting for the storm to blow over.
Fırtınanın dinmesini bekliyorum.

More Sentences
blow a fuse v. çılgına dönmek
Tom blew a fuse.
Tom çılgına döndü.

More Sentences
blow the horn v. kornaya basmak
Blow the horn so that car will let us pass.
Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.

More Sentences
Phrasals
blow into v. (çalgı/enstrüman) üflemek
The little girl is blowing into a trumpet.
Küçük kız bir trompete üflüyor.

More Sentences
blow off v. uçurmak
He had his hat blown off by the strong wind.
Şiddetli rüzgar şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow off v. havaya uçurmak
It was such a powerful explosion that the roof was blown off.
O kadar güçlü bir patlamaydı ki çatı havaya uçtu.

More Sentences
blow off v. uçurmak
He had his hat blown off by the strong wind.
Şiddetli rüzgar şapkasını uçurdu.

More Sentences
blow off v. havaya savurmak
Part of our roof was blown off in last night's storm.
Dün gece fırtınada çatımızın bir kısmı havaya savruldu.

More Sentences
blow off v. patlamak
The roof was blown off by the explosion.
Çatı patlamayla uçtu.

More Sentences
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
blow up v. sinirlenmek
When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
Babamdan daha fazla para istediğimde çok sinirlendi ve bana bağırmaya başladı.

More Sentences
Colloquial
a severe blow n. ağır bir darbe
Tom's self-esteem suffered a severe blow.
Tom'un özgüveni ağır bir darbe aldı.

More Sentences
Common Usage
blow up v. şişirmek
General
death blow n. öldürücü darbe
blow-dryer n. fön makinesi
nasty blow n. ağır darbe
violent blow n. sadme
blow off n. sorumluluktan kaçmak
nasty blow n. tehlikeli vuruş
blow fly n. sinek
blow it! n. kahretsin!
blow-out n. patlama
blow-out n. eğlence
blow-up n. büyültme
body-blow n. vücuda vurulan sert yumruk
blow-out n. alem
blow-out n. cümbüş
blow-up n. infilak
blow-up n. patlama
body-blow n. ciddi yenilgi
blow-up n. agrandisman
by-blow n. gayrimeşru çocuk
fatal blow n. öldürücü darbe
fatal blow n. ölümcül darbe
blow-up bed n. şişme yatak
blow-dryer n. saç kurutucu
blow-dryer n. saç kurutma makinesi
crushing blow n. ezici darbe
death blow n. ağır darbe
blow-out n. inceleme
blow-out n. araştırma
blow-out n. kolay zafer
blow-out n. soruşturma
blow-out n. lastik patlağı
blow-out n. kolay galibiyet
blow-out n. elektrik sigortasının erimesi
blow-up n. kavga
blow-out n. kuyudan petrol/gaz fışkırması
blow-out n. delik
blow-out n. lastik patlaması
blow-out n. rahat zafer
blow drier n. saç kurutucu
large blow n. büyük darbe
hammer blow n. büyük şok
hammer blow n. büyük aksaklık
blow dryer n. saç kurutma makinesi
blow-in [uk] n. göçmen
blow-in [uk] n. muhacir
blow tube n. ağız tüfeği
blow-up n. azarlama
blow-by-blow n. tek tek anlatma
blow-hard n. böbürlenen ve palavracı kimse
low blow n. ahlaka aykırı saldırı
low blow n. etik dışı saldırı
low blow n. hakaret
low blow n. aşağılama
by-blow n. dolaylı darbe
by-blow n. tesadüfi darbe
blow [dialect] [northern england] n. mavi
final blow n. son darbe
blow up v. büyütmek
blow in v. çıkagelmek
blow gently v. efil efil esmek
blow down v. yıkmak
blow a horn v. korna çalmak
blow one's nose v. burnunu silmek
blow a trumpet v. borazan çalmak
blow hot and cold about v. bir dediği bir dediğine uymamak
blow over v. sorunsuz atlatmak
blow upon v. üflemek
blow one's breath upon v. nefeslemek
blow with bellows v. körüklemek
blow the whistle on v. ilan etmek
blow up v. bombalamak
blow up v. havaya uçmak
blow down v. istim boşaltmak
blow one's mind v. deli etmek
blow upon v. püflemek
blow one's top v. öfkelenmek
deal somebody a blow v. oturtmak
blow away v. kuvvetle soluk vermek
begin to blow from the northeast v. poyrazlamak
blow a raspberry v. yuhalamak
blow one's stack v. tepesi atmak
give a blow with a whip v. kamçı vurmak
blow over v. dinmek (fırtına)
blow somebody's brains out v. beynini dağıtmak
blow the whistle on v. itiraz etmek
(a bugle) to blow v. boru çalmak
blow up v. infilak etmek
blow horn v. boru çalmak
blow one's own horn v. böbürlenmek
blow out v. püskürmek
blow out liquid from one's mouth v. püskürmek
blow up v. havaya uçurmak
blow up v. patlak vermek
blow out v. sönmek
blow gently v. püfür püfür esmek
blow somebody up v. fırça çekmek
blow in v. damlamak
blow out v. patlamak (lastik)
blow out v. üfleyip söndürmek
blow the fuse v. sigortayı attırmak
blow in v. ansızın gelmek
deal a blow to v. darbe indirmek
blow up v. azarlamak
make blow up v. patlatmak
blow something up v. şişirmek
blow one's nose v. sümkürmek
blow out v. püflemek
blow over v. sona ermek
blow about v. savurmak
blow the whistle on v. ele vermek
blow hard v. övünmek
blow something up v. havaya uçurmak
blow a whistle v. düdük çalmak
blow off v. görevden kaçmak
blow one's stack v. heyheyleri tutmak
deal a blow v. geçirmek
blow hot and cold v. bir dediği bir dediğine uymamak
blow away the cobwebs v. zindeleşmek
blow over v. unutulmak
strike someone a blow v. birine bir yumruk indirmek
blow up v. tahrip etmek
blow one's top v. tepesi atmak
blow up v. agrandisman yapmak
deal somebody a blow v. yumruk atmak
deal a blow at somebody v. yumruk atmak
blow the opposite way v. tersten esmek
blow in opposite direction v. tersten esmek
blow into v. ansızın içeri girmek
blow one's stack v. zıvanadan çıkmak
have a blow dry v. fön çektirmek
blow out the candle v. mum söndürmek
blow out the candle v. mum üflemek
blow a kiss v. öpücük yollamak
blow a kiss v. öpücük atmak
deal death blow v. büyük darbe vurmak
deal big blow v. büyük darbe vurmak
deal major blow v. büyük darbe vurmak
deliver big blow v. ağır darbe indirmek
strike big blow v. ağır darbe indirmek
deliver major blow v. ağır darbe indirmek
deal major blow v. ağır darbe indirmek
deal big blow v. ağır darbe indirmek
strike great blow v. ağır darbe indirmek
deal great blow v. ağır darbe indirmek
deliver great blow v. ağır darbe indirmek
strike major blow v. ağır darbe indirmek
get a severe blow v. acı bir darbe yemek
receive a nasty blow v. acı bir darbe yemek
get a severe blow v. ağır bir darbe yemek
receive a nasty blow v. ağır bir darbe yemek
blow down v. yere yatırmak
blow one's own horn v. yüksekten atmak
blow-down v. yıkmak (rakibi vb)
blow-dry v. fön çekmek
blow the final whistle v. maçın bitiş düdüğünü çalmak
blow up v. çılgına dönmek
blow one's stack v. çılgına dönmek
blow up a balloon v. balon şişirmek
blow away the roofs v. çatıları uçurmak
take a major blow v. büyük darbe almak
blow-dry v. saç kurutma makinesi ile kurutmak
blow-dry v. saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek
blow-dry v. kurutma makinesiyle saçı kurutmak
blow up v. (fotoğraf) büyütmek
receive a blow v. darbe almak
blow dry v. fön yapmak
blow dry v. saçını fönlemek
blow the tyre v. lastiği patlatmak
blow the tire v. lastiği patlatmak
blow dry v. saç fönlemek
blow smoke in one's face v. dumanı suratına üflemek
blow the ash off with one's mouth v. ağzıyla külleri üflemek
blow from east v. doğudan esmek
blow from north v. kuzeyden esmek
reel back from the blow v. aldığı darbeyle sendelemek/dengesini kaybetmek
blow up v. kopmak (fırtına vb)
blow-up v. fotoğraf büyütme
blow off v. kaytarmak
blow something up v. patlatmak
blow up a bomb v. bomba patlatmak
blow up v. kabarmak
blow from south v. güneyden esmek
blow from west v. batıdan esmek
blow [obsolete] v. (duygularını) dile getirmek
blow (out) v. (binek atı) eyerlenirken nefesini tutarak göğsünü şişirmek
blow off v. (tozlu bir yeri) basınçlı hava ile temizlemek
blow off v. (yarışmada) geçmek
blow a gasket v. contası atmak
blow a gasket v. contadan sızdırmak
blow-up adj. şişirilebilen
blow-by-blow adv. harfi harfine
at a blow adv. aniden
at one blow adv. bir vuruşta
at a blow adv. birden
blow-by-blow adv. ayrıntılarıyla
blow-by-blow adv. ayrıntılı
blow-by-blow adv. en ince ayrıntısına kadar
blow-by-blow adv. (bir olayı anlatırken) tüm detayları oluş sırasıyla vererek
blow-by-blow adv. ayrıntılı bir şekilde
a blow was struck expr. ilerleme kaydedildi
Phrasals
blow off v. buhar kazanından (buhar, su, tortu, vb.) püskürtmek
blow out v. bağırarak konuşmak
blow up v. şişmek
blow off v. buhar çıkarmak
blow up v. göğsünü kabartmak
blow out v. küfürlü konuşmak
blow out v. (mumu) söndürmek
blow up v. heyecanlandırmak
blow up v. fırlamak
blow out v. püskürtmek
blow up v. infilak etmek
blow up v. şiddetle azarlamak
blow up v. hava basmak
blow up v. imha etmek
blow in v. uçuşturmak
blow in v. içeriye doğru esmek
blow in v. rüzgarla taşınmak
blow in v. bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek
blow in v. ansızın içeriye girmek
blow in v. içeriye dalmak
blow in v. pat diye girmek
blow in v. selamsız sabahsız gelmek
blow in v. damlamak
blow in v. çıkagelmek
blow in v. (çalgı/enstrüman) üflemek
blow into v. uçuşturmak
blow into v. içeriye doğru esmek
blow into v. rüzgarla taşınmak
blow into v. bir yerden başka bir yere rüzgarla götürülmek
blow into v. ansızın içeriye girmek
blow into v. içeriye dalmak
blow into v. pat diye girmek
blow into v. selamsız sabahsız gelmek
blow into v. damlamak
blow into v. çıkagelmek
blow into v. uçuşturmak
blow into v. içeriye doğru esmek
blow in v. (kapı/pencere) çarpmak
blow in v. içeriye taşınmak
blow in v. içeri doldurmak
blow in v. içeriye doluşmak
blow in v. çökertmek
blow in v. göçertmek
blow in v. göçmek
blow in v. çökmek
blow in v. ansızın içeriye girmek
blow in v. içeriye dalmak
blow in v. pat diye girmek
blow in v. selamsız sabahsız gelmek
blow in v. damlamak
blow in v. çıkagelmek
blow off v. uçuşturmak
blow off v. alıp götürmek
blow off v. patlatmak
blow off v. havayla taşınmak
blow off v. uçuşmak
blow off v. havaya uçmak
blow up v. havaya uçurmak
blow up v. gümletmek
blow up v. infilak etmek
blow up v. söndürmek
blow up v. havasını almak
blow up v. şişirmek
blow up v. (birisine) patlamak
blow up v. (birisine) çıkışmak
blow up v. veryansın etmek
blow up v. bir anda popüler olmak
blow up v. popülerleşmek
blow up v. önemsemek
blow up v. abartmak
blow up v. olduğundan daha fazla ciddiye almak
blow up v. büyütmek
blow up v. uzatmak
blow up v. (fırtına ve rüzgarlı hava için) aniden bastırmak
blow up v. (planları) suya düşmek
blow up v. kısa zaman çok sayıda telefon araması ve/veya mesaj almak
blow up v. atışmak
blow up v. tartışmak
blow up v. didişmek
blow up v. kavga etmek
blow up v. birbirine girmek
blow on something v. bir şeyi üflemek (çorba vb)
blow up v. çok kızmak
blow through v. çabucak bitirmek
blow in v. haber vermeden gelmek
blow through v. hızla harcamak
blow somebody out v. hezimete uğratmak
blow out somebody v. hezimete uğratmak
blow in v. habersiz gelmek
blow in v. gelivermek
blow in v. içeri dalmak
blow somebody out v. mağlup etmek
blow out somebody v. mağlup etmek
blow up v. küplere binmek
blow in v. paldır küldür gelivermek
blow in v. selamsız sabahsız damlamak
blow up v. (gizli bir şeyin) ortaya çıkması
blow someone out v. (tabancayla) öldürmek
blow something out v. üfleyerek söndürmek
blow into something v. (balon vb) şişirmek
blow off v. oyalanıp durmak
blow someone or something over v. birini/bir şeyi alabora etmek
blow someone or something over v. birini/bir şeyi altüst etmek
blow someone or something over v. birini/bir şeyi devirmek
blow someone over v. birini yere yıkmak
blow someone over v. birini yere devirmek
blow someone over v. şaşırtmak
blow someone over v. hayrete düşürmek
blow someone over v. hayret ettirmek
blow someone over v. çok şaşırtmak
blow someone over v. hayretler içinde bırakmak
blow someone over v. şoke etmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birine/bir şeye) kara çalmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ismini lekelemek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) namına leke sürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gözden düşürmek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) açığa çıkarmak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) ele vermek
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gammazlamak
blow upon (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe gölge düşürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) itibarını zedelemek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) itibarsızlaştırmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ününe leke sürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birine/bir şeye) kara çalmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) ismini lekelemek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) namına leke sürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gözden düşürmek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) açığa çıkarmak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) ele vermek
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birini/bir şeyi) gammazlamak
blow on (someone or something) [obsolete] v. (birinin/bir şeyin) aleyhinde konuşmak
blow out v. (gaz kuyusu, petrol kuyusu) kontrolsüz bir şekilde patlamak
blow in v. (metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak
blow out v. (metalurji) yüksek fırında çalışma başlatmak
blow up v. (fonksiyon) sonsuz hale gelmek
blow on v. (bir kimsenin) adını lekelemek
blow on v. (bir kimseyi) itibarsızlaştırmak
blow out v. (sigorta) aniden erimek
blow up v. ayrıntı eklemek
blow up v. başarısız olmak
blow up v. stres altında çökmek
blow up v. çok kilo almak
blow up v. ön plana çıkmak
blow up v. beklenmedik şekilde ortaya çıkmak
blow up v. habersiz bir şekilde ortaya çıkmak
blow someone or something away v. birini/bir şeyi alıp götürmek
blow someone or something away v. birini/bir şeyi uçurmak
blow someone or something away v. birini/bir şeyi sürüklemek
blow away v. aklını almak
blow away v. aklını başından almak
blow away v. hoşuna gitmek
blow away v. zevk vermek
blow someone or something down v. birini/bir şeyi yıkmak
blow someone or something down v. birini/bir şeyi devirmek
blow in v. (rüzgar) içeri taşımak
blow in v. yıkmak
blow in v. indirmek
blow in (some place) (from some place) v. (bir yerden) çıkagelmek
blow in (some place) (from some place) v. (bir yerden) ansızın gelivermek
blow in (some place) (from some place) v. (bir yerden) atlayıp gelmek
blow into (some place) (from some place) v. (bir yerden) çıkagelmek
blow into (some place) (from some place) v. (bir yerden) ansızın gelivermek
blow into (some place) (from some place) v. (bir yerden) atlayıp gelmek
blow someone/something off v. birini/bir şeyi ihmal etmemek
blow someone/something off v. birini/bir şeyi savsaklamamak
blow someone/something off v. birini/bir şeyi boşlamamak
blow someone/something off v. birini/bir şeyi göz ardı etmemek
blow someone/something off v. birini/bir şeyi kandırmak
blow someone/something off v. birini/bir şeyi yemek
blow someone/something off v. birini/bir şeyi aldatmak
Phrases
with a sharp blow expr. küt diye
Colloquial
blow-off n. kavga
blow-off n. tartışma
blow-off n. didişme
blow-off n. yüz vermeme
blow-off n. oralı olmama
blow-off n. yokmuş gibi davranma
blow-off n. umursamama
blow-off n. bardağı taşıran son damla
blow-off n. çantada keklik
blow-off n. çok kolay (iş)
blow-off n. (iş/ders) kaytarmaya çalışan kişi
blow-up n. büyültme
blow-up n. (fotoğrafı) büyütme
blow-up n. fiyasko
blow-up n. çuvallama
blow-up n. batırma
blow-up n. başarısızlık
a big blow n. büyük bir darbe
blow up in someone's face n. her şeyin altüst olması
blow-out n. öfke patlaması
blow-up n. öfke patlaması
joe blow n. sıradan adam
blow-out n. seçimi/yarışı kazanma
joe blow n. sokaktaki adam
joe blow n. sokaktaki adam
joe blow n. sıradan adam
joe blow n. sade vatandaş
joe blow n. ortalama biri
blow-in [australia/ireland] n. istenmeyen yabancı
blow off n. tartışma
blow off n. umursamama
blow off n. yokmuş gibi davranma
blow off n. yüz vermeme
blow off n. bardağı taşıran son damla
blow off n. çantada keklik
blow off n. çok kolay iş
blow off n. aylak
blow off n. tembel
joe blow n. sıradan vatandaş
fetch a blow v. tokat aşketmek
blow (one) to (something) v. (yemek/içki) ısmarlamak
blow someone to something v. (yemek/içki) ısmarlamak
blow someone to v. (yemek/içki) ısmarlamak
blow cold v. soğuk durmak
blow cold v. soğuk davranmak
blow cold v. duygu belirtisi göstermemek
blow cold v. ilgisiz davranmak
blow cold v. umursamamak
blow great guns v. (rüzgar) deli gibi esmek
blow town v. kasabayı terk etmek
blow town v. (kasabadan) kaçıp kurtulmak
blow town v. şehri terk etmek
blow town v. basıp gitmek
blow town v. başını alıp gitmek
blow town v. çekip gitmek
blow town v. sıvışmak
blow (one's) load v. tüm parasını kaybetmek
blow (one's) load v. …'da donunu bırakmak
blow (one's) load v. kendini kaybetmek
blow (one's) load v. deliye dönmek
blow (one's) load v. vitesten atmak
blow (one's) load v. gözü kararmak
blow (one's) wad v. tüm parasını kaybetmek
blow (one's) wad v. …'da donunu bırakmak
blow (one's) wad v. kendini kaybetmek
blow (one's) wad v. deliye dönmek
blow (one's) wad v. vitesten atmak
blow (one's) wad v. gözü kararmak
puff and blow v. zorla/güçlükle nefes almak
puff and blow v. soluk soluğa kalmak
puff and blow v. nefes nefese kalmak
blow off steam v. deşarj olmak
blow up in someone's face v. çok kötü sonuçlar doğurmak
blow up in someone's face v. elinde patlamak
blow the whole thing v. her şeyi berbat etmek
blow off steam v. içini dökerek rahatlamak
blow off steam v. içini döküp rahatlamak
blow someone a kiss v. öpücük göndermek
puff and blow v. oflayıp poflamak
blow someone a kiss v. öpücük yollamak
blow up in someone's face v. mahvolmak
blow through v. kaçmak
blow someone's brains out v. kafasından tabancayla vurup öldürmek
blow through v. sıvışmak
puff and blow v. soluk soluğa kalmak
blow up in someone's face v. yok olmak
puff and blow v. üfleyip püflemek
blow out v. silahla vurup öldürmek
blow out v. açık ara yenmek
blow out v. kolayca yenmek
blow out v. kolay zafer kazanmak
blow out v. tozunu attırmak