geriye - Türkisch Englisch Wörterbuch

geriye

Bedeutungen von dem Begriff "geriye" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 26 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geriye backwards adv.
The seventh amendment is a backwards step - we all know that.
Yedinci değişiklik geriye giden bir adımdır; hepimiz bunu biliyoruz.

More Sentences
geriye behind adv.
It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
Hatta daha da geriye giderse, harcamaların 2007-2008 yılına sarkmasına bile izin vermeyebiliriz.

More Sentences
geriye backward adv.
He fell backward.
O geriye düştü.

More Sentences
General
geriye behind adv.
It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
Daha da geriye gitmesi halinde, harcamaların 2007-2008 yılıyla çakışmasına bile izin vermeyebiliriz.

More Sentences
geriye back adv.
Nor, in a way, do I myself think it is much fun looking back.
Bir bakıma ben de geriye dönüp bakmanın çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.

More Sentences
geriye backwards adv.
Capitalism can’t run backwards.
Kapitalizm geriye koşamaz.

More Sentences
geriye back adv.
There is little point in their looking back.
Geriye dönüp bakmalarının pek bir anlamı yok.

More Sentences
Technical
geriye backwards adv.
Tom stepped backwards.
Tom geriye adım attı.

More Sentences
Computer
geriye backward adv.
Tom took three steps backward.
Tom üç adım geriye çekildi.

More Sentences
General
geriye aback adv.
geriye about adv.
geriye astern adv.
geriye aback adv.
geriye ahent adv.
geriye ahent adv.
geriye ahind adv.
geriye ahind adv.
geriye rearwards adv.
geriye hindward adv.
geriye bwd (backward) prep.
Idioms
geriye in reverse expr.
geriye into the background expr.
Technical
geriye reverse adj.
Marine
geriye astern adv.
geriye astern adv.
Slang
geriye arse about [uk/australia] adj.

Bedeutungen, die der Begriff "geriye" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
geriye kalmak remain v.
Several jobs remain to be filled.
Yapılacak birkaç iş daha kaldı geriye.

More Sentences
General
geriye sayım countdown n.
Start the countdown.
Geriye sayımı başlat.

More Sentences
geriye kalan şey remain n.
Culture is what remains after one has forgotten all the things one has learned.
Kültür, insanın öğrendiği her şeyi unuttuktan sonra geriye kalan şeydir.

More Sentences
geriye düşmek fall behind v.
Chris risks falling behind in the science class.
Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.

More Sentences
geriye itmek push back v.
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.

More Sentences
geriye doğru saymak count backwards v.
You have to count backwards in order to reach this 1% threshold.
Bu %1'lik eşiğe ulaşmak için geriye doğru saymanız gerekir.

More Sentences
geriye bakmak look back v.
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.

More Sentences
geriye çekilmek back away v.
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.

More Sentences
geriye dönük tarihlendirmek backdate v.
The contract was backdated.
Sözleşme geriye dönük tarihlendirilmişti.

More Sentences
geriye gitmek back v.
And, just for effect, if you back away a little bit.
Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.

More Sentences
geriye dönmek turn around v.
Tom turned around.
Tom geriye döndü.

More Sentences
geriye doğru zıplamak jump back v.
I jumped back.
Geriye doğru zıpladım.

More Sentences
geriye dönük retrospective adj.
If we are going to insist on retrospective labelling, how will they be able to compete?
Eğer geriye dönük etiketleme konusunda ısrar edeceksek, nasıl rekabet edebilecekler?

More Sentences
geriye dönük retroactive adj.
That also helps to answer the question of whether there will be any retroactive effect in this area.
Bu aynı zamanda bu alanda geriye dönük herhangi bir etki olup olmayacağı sorusuna da cevap vermeye yardımcı olmaktadır.

More Sentences
geriye dönük backward adj.
It is not often you see something so restrictive and backward looking.
Bu kadar kısıtlayıcı ve geriye dönük bir yaklaşıma pek sık rastlanmaz.

More Sentences
geriye dönük olarak retrospectively adv.
We cannot now retrospectively alter the agenda without the groups also having the opportunity to discuss it.
Şimdi, grupların da tartışma fırsatı olmadan gündemi geriye dönük olarak değiştiremeyiz.

More Sentences
geriye doğru back adv.
A transparent system of traceability and labelling will allow blood to be traced from donor to recipient and back.
Şeffaf bir izlenebilirlik ve etiketleme sistemi, kanın donörden alıcıya ve geriye doğru izlenebilmesini sağlayacaktır.

More Sentences
geriye doğru retrograde adv.
To revoke this would be a retrograde step in social terms.
Bunu iptal etmek sosyal açıdan geriye doğru atılmış bir adım olacaktır.

More Sentences
Phrasals
geriye yaslanmak lean back v.
Tom leaned back on the couch.
Tom kanepede geriye yaslandı.

More Sentences
geriye bakmak look backward v.
Look backward!
Geriye bak!

More Sentences
Colloquial
geriye dönüp baktığımda in hindsight expr.
It is very easy to be wise in hindsight.
Geriye dönüp baktığınızda bilge olmak çok kolaydır.

More Sentences
geriye dönüp baktığımda in retrospect expr.
In retrospect, analysing the European Union's role in the Balkans, we can be proud of ourselves.
Geriye dönüp baktığımızda, Avrupa Birliği'nin Balkanlar'daki rolünü analiz ederken kendimizle gurur duyabiliriz.

More Sentences
Law
geriye dönük retroactive adj.
You want to pass a measure with retroactive effect.
Geriye dönük etkisi olan bir tedbiri geçirmek istiyorsunuz.

More Sentences
Common Usage
geriye doğru giden retrograde adj.
geriye doğru yapılan backward adj.
General
geriye dön emri about face n.
geriye doğru sayma countdown n.
geriye dönük bozucu tesir retroactive interference n.
geriye düzeltici demodifier n.
geriye dönüş analepsis n.
geriye doğru maskeleme backmasking n.
hikayede geriye dönüş cutback n.
geriye gitme retrogression n.
geriye gitme retrogadation n.
geriye göç remigration n.
geriye dönüş flashback n.
geriye dönük aktif çağrışım retroactive association n.
geriye gitme going back n.
geriye gitme retrocession n.
geriye gitme return n.
geriye doğru işleme (hukuk) retroaction n.
geriye doğru olma backwardness n.
uçurtmaya geriye doğru eğim vermek için kullanılan ip bowline n.
geriye ok açısı sweepback n.
geriye meyilli olma sweepback n.
geriye çekilme (dalga vb) ebbing n.
otomatik geriye dönme autoreverse n.
geriye gelen dalga backwash n.
geriye dönük arama backtrack search n.
geriye akma reflux n.
geriye akış reflux n.
geriye sarma rewinding n.
geriye hareket reverse motion n.
geriye doğru silme erasing backspace n.
(film) geriye dönüş flashback n.
geriye sayım count-down n.
geriye dönüş u-turn n.
geriye ani hareket backlash n.
geriye dönüş turnaround n.
geriye dönük/geçmişle bağlantılı psikoloji backward psychology n.
alından geriye doğru taranan saç (kümesi) quiff n.
geriye doğru kayma backsliding n.
geriye dönüş countermarch n.
geriye çekilen regressor n.
geriye kalan alan (boşluk) remaining space n.
geriye bakış backward-looking n.
geriye dönük değişiklik retcon n.
geriye dönük değişiklik retroactive continuity n.
geriye kalan tek şey all that remains n.
bir bacağı göğse doğru çekip diğer bacağı uzatıp bedeni hafifçe geriye yaslayarak yapılan bir su atlayışı can opener n.
geriye dönük muhakeme reasoning backward n.
varılan sonucu doğru varsayıp kanıt için geriye dönük muhakeme etme reasoning backward n.
geriye akış refluctuation n.
geriye akma refluctuation n.
önceden yapılmış şeyin geriye dönük kontrolü veya doğrulanması checkback n.
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler remainder [obsolete] n.
geriye dönme turnback n.
geriye bükülme turndown n.
geriye bükülme downturn n.
geriye katlama turnover n.
geriye katlanma turnover n.
çeşitli kuru yemişlerin ve diğer yağlı tohumların yağını çıkardıktan sonra geriye kalanların öğütülmesi ile elde edilen ürün meal n.
genellikle geriye katlanıp eşyalara sabitlenen kenar hem n.
geriye doğru eğilen bir dansçının vücuduyla oluşturduğu kemer bridge n.
geriye gitme repassage n.
geriye çekilme retreating n.
geriye bakma retroversion n.
geriye dönme retroversion n.
geriye bakış retroversion n.
geriye dönüş retroversion n.
geriye bakan kimse reviewer [obsolete] n.
geriye sarılma rewind n.
geriye dönüş rightabout n.
geriye giden şey degenerate n.
yağı erittikten sonra geriye kalan lifli madde graves n.
doymamış karbonhidrat yakıtı veya yağlama maddesinden geriye kalan katranlı katman gum n.
geriye, arkaya adım back step n.
geriye atılma downrush n.
geriye doğru acele etme downrush n.
geriye doğru taranmış hacimli saç pompadour n.
eleme işlemi sonrası geriye kalan taşlar sassanage n.
(zil, çan) çalarken geriye savrulma dodge n.
geriye kalanlar plug n.
yukarı doğru tırmanışta geriye kaymayı önlemesi için kayağın altına takılan fok kürkünden veya daha kaba kürkten yapılmış bant sealskin n.
nesneyi geriye doğru itme pushback n.
nişastanın çözünebilir bölümü dağıldığında geriye kalan ince tabaka starch cellulose n.
(şekerin kaynatılması sonucu geriye kalan) ağda kıvamlı şeker kütlesi strike n.
geriye doğru dalgalar backwash n.
geriye doğru saymak count down v.
geriye doğru döndürmek reverse v.
gerisin geriye gitmek go back v.
saati geriye almak set a clock back v.
geriye doğru kaymak slip back v.
geriye doğru sürmek back v.
saati geriye almak set a watch back v.
geriye gitmek retrogress v.
yüzüğü geriye çevirmek break off an engagement v.
gerisin geriye gitmek return v.
geriye kalmak survive v.
geriye dönük tarihlendirmek apply an earlier date v.
geriye dönük tarihlendirmek retrodate v.
parayı geriye vermek repay v.
geriye doğru katlamak fold back v.
zamanda geriye gitmek go back in time v.
geriye götürmek back v.
geriye dönmek about-turn v.
geriye döndürmek turn around v.
geriye bırakmak put off v.
geriye bırakmak retard v.
saçlarını geriye doğru taramak comb one's hair back v.
saçlarını geriye taramak comb one's hair back v.
saçını geriye taramak comb one's hair back v.
saçını geriye doğru taramak comb one's hair back v.
geriye dönüp baktığında başarılarından memnun olmak look back on one's accomplishments with satisfaction v.
kaseti geriye sarmak run the tape back v.
(mec.) geriye çekilmek lay low v.
beşten geriye saymak count down from five v.
kafasını geriye atıp durmak chack v.
(ikide bir) başını silkmek/sallamak/silkelemek/geriye atmak chack v.
geriye atlamak jump back v.
geriye saymak count backwards v.
geriye saymak count down v.
geriye atmak retroject v.
götürmek (geriye) take something back v.
geriye bükmek recurvate v.
geriye eğmek recurvate v.
darbe alıp geriye doğru savrulmak reel v.
adımlarını geriye doğru takip etmek take the back track v.
aniden geriye dönmek twirl v.
(top) geriye doğru çekmek pull v.
geriye kalmak bide v.
geriye dönmek retrovert v.
geriye gitmek revert v.
geriye bakmak revise [obsolete] v.
geriye doğru bükmek revolute v.
geriye sarılmak rewind v.
iz sürerek geriye gitmek untread v.
ağırlığı patenlerin iç kenarına verip ayakları birbirine yaklaştırıp birbirinden uzaklaştırarak geriye doğru gitmek double scull v.
geriye doğru acele etmek downrush v.
(saça) geriye tarayarak hacimli şekil vermek pompadour v.
(çalan çan) şiddetle geriye savrulmak dodge v.
geriye doğru katlamak flype [scotland] v.
geriye posa bırakarak (malzemeden) istenen bileşeni çıkarmak scalp v.
geriye doğru giden back adj.
geriye yönelik regressive adj.
geriye doğru giden retral adj.
geriye doğru giden regressive adj.
geriye çekilmiş receded adj.
geriye giden retrogressive adj.
geriye yönelik retroactive adj.
geriye yönelik reactionary adj.
geriye dönük backswept adj.
geriye meyilli sweepback adj.
geriye giden reverting to a previous condition adj.
geriye giden moving backward adj.
geriye giden retreating adj.
geriye giden regressive adj.
geriye kalan remained adj.
geriye eğimli back sloping adj.
geriye doğru meyilli backward-curved adj.
geriye yönelmiş backward adj.
geriye doğru retroactive adj.
geriye yatık (saç) backswept adj.
geriye taranmış backswept adj.
geriye taranmış backswept adj.
geriye yatık backswept adj.
geriye doğru downward adj.
geriye dönük olmayan non-retroactive adj.
geriye doğru atılmış backcast adj.
geriye taralı backswept adj.
geriye akış refluence adj.
geriye akma refluence adj.
ölümden geriye kalan relicted [obsolete] adj.
geriye kalan remnant adj.
geriye doğru hindward adj.
(armacılık) kolları eşit uzunlukta, çatallı ve uçları geriye doğru kavisli (haç) moline adj.
geriye doğru retroflected adj.
geriye giden retrogressional adj.
geriye doğru retrospect adj.
geriye bükülmüş reverted adj.
(borçtan) geriye kalmış in arrears adj.
(saç) geriye doğru taranmış ve hacimli pompadoured adj.
geriye dönmüş inverted adj.
geriye doğru uzanan postic adj.
geriye dönük postic adj.
geriye doğru uçabilen flyback adj.
geriye uçmaya meyilli flyback adj.
geriye kalanlardan meydana gelen scrap adj.
geriye doğru giden sternward adj.
geriye doğru giden sternwards adj.
geriye kalan surplus adj.
geriye dönük bir şekilde retrospectively adv.
geriye doğru headward adv.
geriye doğru bir biçimde backwardly adv.
geriye doğru aft adv.
geriye (doğru) backwards adv.
geriye dönüş about-turn adv.
geriye doğru rearward adv.
geriye doğru aback adv.
geriye doğru rearwards adv.
geriye doğru giderek regressively adv.
geriye doğru arere [african] adv.
geriye doğru ayenward [obsolete] adv.
zamanda geriye doğru upwards adv.
geriye doğru giderek retrogradingly adv.
geriye doğru gitme amacıyla retrogradingly adv.
geriye doğru posteriorly adv.
geriye doğru sternward adv.
geriye doğru sternwards adv.
geriye kalan her şey whatnot pron.
geriye doğru anlamına gelen bir ön ek wither- [uk/scotland] pref.
(belirtilen kısmı) sırta veya geriye doğru yerleşmiş olan anlamını veren bir ön ek opistho- pref.
geriye doğru in arrear expr.
Phrasals
geriye giderek çıkmak back out v.
geriye dönmek turn about v.
geriye hiçbir şey bırakmamak use up v.
(beysbolda top atıcı) geriye doğru koşan oyuncuya atış yapmak pick off v.
hızla geriye döndürmek spin around v.
tersine/arkaya/geriye döndürmek swing around v.
birden geriye/kendi etrafında dönmek spin around v.
birden geriye/kendi etrafında döndürmek spin around v.
geriye doğru atmak toss back v.
beyzbolda topu vurucunun üstüne doğru atmak/atarak geriye kaçmaya zorlamak brush back v.
geriye doğru gitmek move backward v.
geriye götürmek move backward v.
bir şeyi geriye koymak/çekmek place something back v.
birilerini geriye çekmek move someone back v.
geriye düşmek lag behind v.
geriye doğru takip etmek trace back to v.
geriye eğilmek bend back v.
geriye koşturmak rush back v.
geriye düşmek fall behind in something v.
geriye kaymak slide back v.
geriye itmek/püskürtmek thrust back v.
geriye doğru çekmek slip something back v.
geriye koymak/çekmek set something back v.
geriye doğru çekmek pull something back v.
geriye doğru izini sürmek trace back to v.
geriye itmek/püskürtmek push backward v.
geriye dönmek bring back v.
geriye düşmek lag behind in something v.
geriye kaymak/çekilmek slide back v.
geriye itmek/püskürtmek push away v.
geriye doğru eğilmek bend back v.
geriye koymak/çekmek set something back from (something else) v.
geriye yaslanmak lean backwards v.
geriye hareket etmek move back v.
geriye düşmek lag behind in v.
geriye/arkaya taramak sweep something back v.
(bir yerden) geriye çekilmek move back from v.
yavaş yavaş geriye çekilmek inch back v.
(baş) geriye düşmek loll back v.
(geriye dönüp) bir şeyin üzerinden geçmek run back over something v.
(koltuğu vb) geriye yaslamak tilt back v.
(bir kaç taksit vb ödeyemeyerek) geriye düşmek fall behind with something v.
(koltuğu vb) geriye yaslamak tilt something back v.
geriye düşürmek (finansal olarak) leave down v.
fiyatları geriye/aşağı çekmek work something down v.
arabayı, aracı geriye doğru sürerek (bir yere) girmek back into (someone or something) v.
geriye doğru giderken (birine veya bir şeye) vurmak back into (someone or something) v.
geriye doğru giderken (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak back over (someone or something) v.
geriye fırçalamak brush back v.
geriye doğru süpürmek brush back v.
fırça vb. ile geriye ittirmek brush back v.
geriye yavaşça çekmek ease back v.
(amerikan futbolunda) geriye gitmek fade back v.
(aldığı darbe nedeniyle) geriye doğru sendelemek reel back (from something) v.
(bir şeyi) ileri veya geriye doğru bir şeyin/yerin içerisine ilerletmek head into (something) v.
geriye koymak put behind v.
geriye düşürmek put behind v.
hemen geriye dönmek wheel around v.
hemen geriye döndürmek wheel around v.
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye sürmek back someone or something into someone or something v.
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye hareket ettirmek back someone or something into someone or something v.
birinin/bir şeyin geriye doğru birine/bir şeye gitmesini sağlamak back someone or something into someone or something v.
geriye yaslanmak settle back v.
bir şeyi geriye doğru düzeltmek smooth something back v.
bir şeyi geriye doğru almak/bastırmak smooth something back v.
bir kaynağın içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak deplete something of something v.
araba yarışında yakıt ikmali veya tamire girerek sıralamada geriye düşmek pit out v.
araba yarışında pite girip sıralamada geriye düşmek pit out v.
geriye yaslanmak/dayanmak lean back against (someone or something) v.
geriye yaslamak/dayamak lean back against (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) geriye hareket ettirmek, sürmek, itmek back (someone or something) up v.
bir şeyi/arabayı geriye sürmek back something up v.
geriye itmek bend back v.
geriye kıvırmak bend back v.
birini/bir şeyi geriye eğmek bend someone or something back v.
birini/bir şeyi geriye kıvırmak bend someone or something back v.
birini/bir şeyi geriye bükmek bend someone or something back v.
-in içindekilerden geriye hiçbir şey bırakmamak deplete of v.
(birinden/bir şeyden) gerisin geriye uzaklaşmak edge away (from someone or something) v.
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek fall back onto someone or something v.
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek fall back on someone or something v.
geriye doğru atmak fling back v.
geriye doğru fırlatmak fling back v.
birini/bir şeyi geriye doğru atmak fling someone or something back v.
birini/bir şeyi geriye doğru fırlatmak fling someone or something back v.
bir şeyi geriye doğru katlamak fold something back v.
bir şeyi geriye doğru kıvırmak fold something back v.
(zamanı) geriye dayanmak go down v.
geriye doğru tutturmak pin back v.
tokayla, iğneyle, raptiyeyle geriye doğru tutturmak pin back v.
geriye/arkaya koymak place back v.
geriye doğru sendelemek reel back v.
(bilardo oyunlarında) topa geriye dönmesini sağlayan bir vuruş yapmak screw back v.
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa koymak set (someone or something) back v.
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa yerleştirmek set (someone or something) back v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) geriye/uzağa koymak set (someone or something) back from (someone or something else) v.
derisini geriye doğru çekmek skin back v.
geriye/arkaya taramak sweep back v.
geriye/arkaya itmek sweep back v.
geriye/arkaya çekmek sweep back v.
geriye/arkaya süpürmek sweep back v.
geriye doğru toplamak tie back v.
geriye doğru yaslanmak tip back v.
geriye dayanmak tip back v.
geriye doğru yatmak tip back v.
geriye doğru yaslamak tip back v.
geriye doğru yatırmak tip back v.
(bir şeyi) geriye döndürmek turn around (something) v.
Phrases
geriye kalma to go adv.
geriye kalan for the rest expr.
geriye dönüp baktığımda when looking back expr.
geriye dönüp baktığında when looking back expr.
ve geriye de bir şey arttı and something to spare expr.
ve geriye de bir şey arttı with something to spare expr.
Colloquial
yumruk atmak için kolu geriye çekmek haul off v.
geriye kalanlar whatever pron.
geriye kalan tek şey all that's left expr.
geriye sayım başladı countdown has begun expr.
geriye baktığımda/bakıldığında in retrospect expr.
geriye baktığımda/bakıldığında in hindsight expr.
şimdi geriye baktığımda in retrospect expr.
şimdi geriye baktığımda in hindsight expr.
Idioms
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para budget dust n.
hayatta kalan/geriye kalan kişi/şey the last of the mohicans n.
bir gruptan/türden/ırktan hayatta/geriye kalan son kişi/şey the last of the mohicans n.
geriye/arkaya doğru eğilmek bend over backwards v.
geriye bir tek kemikler kalana dek yenmek pick something clean v.
zamanı geriye sarmak push back the clock v.
zamanı geriye sarmak put back the clock v.
zamanı geriye sarmak set back the clock v.
zamanı geriye almak wind back the clock v.
arkasına/geriye dönüp bakmak look back at v.
arkasına/geriye dönüp bakmak look back on v.
başını hızla geriye atmak fling one's head back v.
geçmişe/geriye dönüp bakmak look back on v.
geçmişe/geriye dönüp bakmak look back at v.
saati geriye almak turn the clock back v.
saati geriye almak turn back the clock v.
zamanı geriye almak roll back the clock v.
zamanı geriye almak turn back the clock v.
zamanı geriye almak put/turn the clock back v.
zamanı geriye almak turn the clock back v.
durup geriye doğru gitmek reverse (one's) field v.
zamanda geriye gitmek wind back the clock v.
zamanda geriye gitmek push back the clock v.
(bir şeyi) geriye götürmek put (something) into reverse v.
(mecazen) zamanı geriye almak rewind the clock v.
asla geriye/eskiye dönüp bakmamak never look back v.
sona/geriye kalanları almak scrape the bottom of the barrel v.
zihninde geçmişe/geriye gitmek cast your mind back v.
omzunun üstünden geriye bakmak check (one's) six v.
geriye dönüp bakmak check (one's) six v.
(birine/bir şeye) gerisin geriye gelmek double back on (someone or something) v.
başını hızla geriye atmak fling head back v.
zamanda geriye gitmek/atlamak jump back in time v.
durup geriye doğru gitmek reverse field v.
geriye düşmek skip a beat v.
zamanı geriye almak turn the clocks back v.
zamanı geriye almak turn one's clock back v.
geriye kalan tek şey what it (all) comes down to expr.
Speaking
biraz geriye yaslan! lean back a bit! n.
geriye sayıyor it's counting down expr.
geriye hiçbir şey kalmadı there's nothing left expr.
geriye yaslan lean back expr.
geriye dönüp baktığımda when I look back expr.
zamanda geriye gidebilseydim if I could go back in time expr.
-den geriye kalan what is left (from) expr.
zamanı geriye alamıyorum can't turn things back expr.
Trade/Economic
çok az satılan veya asıl stoktan geriye kalan malların elden çıkartılması için ucuz fiyatla satılmaları close-out n.
geriye dönük uygulama retrospective application n.
geriye yürümezlik (ilkesi) retrospectivity n.
geriye dönük işlem yapma ex post facto n.
geriye dönük tarih retroactive date n.
geriye dönük destek arama davranışı feedback-seeking behavior n.
geriye dönük test backtesting n.
geriye doğru bütünleşme backward integration n.
geriye bağlantı backward linkage n.
güncel eğilim ya da trend analizlerini kullanarak geriye dönük çıkarımlarda bulunma backcasting n.
geriye dönük ödeme back charge n.
geriye hareket backwardation n.
geriye dönüş hakkı right of recourse n.
geriye dönük işlerlik tarihi retroactive date n.
geriye doğru bağlılık backward linkage n.
geriye dönük ödeme retroactive payment n.
geriye dönük ücret retroactive pay n.
geriye doğru dikey bütünleşme backward vertical integration n.
geriye kalan remainder n.
tutarı geriye çekme roll-back n.
tercihli hisse senetlerinin ya da tahvillerin vadesinden önce şirket tarafından geriye satın alınma özelliği call feature n.
tamamı bitirilinceye kadar her yıl bir kısmı geriye ödenen tahvil serial bond n.
verginin geriye doğru yansıtılması backward shifting of a tax n.
belirli bir süre içinde geriye dönülebilen (kabili rücu) ambulatory adj.
darası çıktıktan sonra geriye kalan net adj.
geriye kalan residual adj.
geriye dönüşü olanaksız without recourse adj.
geriye doğru geçerli retroactive adj.
geriye dönüş hakkı saklı tutularak yapılan (satış işlemi) with recourse expr.
geriye dönüş hakkı olmaksızın yapılan (satış işlemi) without recourse expr.
geriye dönüş hakkı saklı with recourse expr.
Law
bir vasiyetnamede malın dağıtılmasından sonra geriye kalan bölümün tahsisi hakkındaki hüküm residuary clause n.
geriye doğru işleme retroaction n.
geriye yürürlük retroaction n.
geriye dönük geçerlilik nunc pro tunc n.
geriye bakma retroaction n.
geriye yürümezlik non-retroactivity n.
geriye yürür retroactive n.
hükmün açıklanmasının geriye bırakılması suspension of the pronouncement of the judgement n.
hükmün açıklanmasının geriye bırakılması deferment of the announcement of the verdict n.
orijinal üyelerinden geriye yalnızca küçük bir kısım kaldığından temsiliyet gücünü veya otoritesini kaybetmiş yasama organı rump n.
geriye dönük işlemeyen nonretroactive adj.
geriye dönük retrospective adj.
Politics
geriye doğru katlanan şey turnover n.
geriye yönelik olamayan harcamalar non-retroactivity n.
geriye gönderme remission n.
ülkenin bölünmeden sonra veya bir parçasının ayrılması, işgale uğraması veya ilhak edilmesinden sonra geriye kalan parça rump n.
geriye yürümez retroactive adj.
Industry
ispermeçet balinasının yağı çıkarıldıktan sonra derisinden geriye kalan kısım twitter n.
Technical
geriye eğme recurvation n.
geriye veya ters yöne kıvrılma derecesi recurvature n.
geriye doğru çekilen yay recurve bow n.
geriye eğilme recurvity n.
geriye eğme recurvity n.
kürekli teknede geriye doğru aşırı hareketi önlemeye yarayan blok veya mandal backstop n.
bir geminin geriye doğru tornistan yapması sternway n.
geriye hareket retrogradation n.
geriye doğru kabarma zonu backwater zone n.
geriye doğru mühendislik reversal engineering n.
geriye kıvrılma retroflection n.
geriye izdüşüm back projection n.
geriye gelen dalga backwash n.
geriye doğru tasarım backward design n.
geriye doğru gelişen kayma retrogressive slide n.
gemide geriye ateş etmek için kullanılan top stem chaser n.
geriye akma reflux n.
geriye kıvrılma retroversion n.
geriye kıvrılma retroflexion n.
geriye ölçütleme retrogradation n.
geriye doğru kabarma hacmi backwater storage n.
geriye bükme retortion n.
geriye sayma countdown n.
geriye doğru sil tuşu backspace key n.
geriye doğru basınç backward pressure n.
geriye kabarma back water n.
geriye kaynaklama backhand welding n.
geriye oluk backward channel n.
geriye atımlı kondenser reflux condenser n.
geriye hareket yapma reversing n.
geriye doğru kanal backward channel n.
geriye eğilme recurvation n.
geriye doğru kurtarma backward recovery n.
geriye doğru açılan köprü swing bridge n.
geriye dönüş feedback n.
geriye doğru erozyon regressive erosion n.
geriye devrilmeyi engelleyici teker antitipper n.
geriye akıntı return current n.
geriye sıkma backward extrusion n.
geriye doğru yürüyen dalga backward wave n.
geriye yürüyen dalga osilatörü backward wave oscillator n.
geriye okuma denetimi read-back check n.
geriye doğru hareket backward motion n.
geriye gitme regression n.
geriye dönme backspin n.
geriye doğru aşınma backward erosion n.
hızlı geriye sarma fast reverse winding n.
otomatik geriye dönme autoreverse n.
tohum ve çekirdek gibi maddelerde yağ çıkarıldıktan sonra geriye kalan artıkları oil cake n.
delme işleminden geriye kalan artıklar borings n.