|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
geçersiz kılmak |
invalidate v.
|
|
Therefore, that classification has invalidated itself.
Dolayısıyla bu sınıflandırma kendi kendini geçersiz kılmıştır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
geçerli kılmak |
validate v.
|
|
Unfortunately, some MEPs speak in favour of such a statute in order to validate and enhance their benefits.
Maalesef bazı AP üyeleri, kendi çıkarlarını geçerli kılmak ve arttırmak için böyle bir tüzük lehinde konuşuyorlar.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
hükümsüz kılmak |
override v.
|
|
The President vetoed the bill, but Congress overrode his veto.
Başkan tasarıyı veto etti, ancak Kongre onun vetosunu hükümsüz kıldı.
More Sentences
|
4 |
General |
namaz kılmak |
pray v.
|
|
Sami doesn't know how to pray.
Sami nasıl namaz kılacağını bilmiyor.
More Sentences
|
5 |
General |
geçersiz kılmak |
override v.
|
|
The opt-out system, especially, will override the opt-in system.
Özellikle opt-out sistemi, opt-in sistemini geçersiz kılacaktır.
More Sentences
|
6 |
General |
cazip kılmak |
make it attractive v.
|
|
However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe.
Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir.
More Sentences
|
7 |
General |
karar kılmak |
decide on v.
|
|
Decide on a design, theme, season, or holiday.
Bir tasarım, tema, sezon ya da tatilde karar kılın.
More Sentences
|
8 |
General |
geçersiz kılmak |
void v.
|
|
The exception does not void the rule.
İstisna kuralı geçersiz kılmaz.
More Sentences
|
9 |
General |
zorunlu kılmak |
oblige v.
|
|
Our own treaty commitments oblige us to do so, and European citizens expect us to do so.
Kendi antlaşma taahhütlerimiz bunu yapmamızı zorunlu kılıyor ve Avrupa vatandaşları da bizden bunu yapmamızı bekliyor.
More Sentences
|
10 |
General |
hükümsüz kılmak |
void v.
|
|
The company voided all previously made agreements.
Şirket daha önce yapılan tüm anlaşmaları hükümsüz kılmıştır.
More Sentences
|
11 |
General |
sürekli kılmak |
perpetuate v.
|
|
This violence is an obstacle to achieving equality and perpetuates inequalities.
Bu şiddet, eşitliğin sağlanmasının önünde bir engel teşkil etmekte ve eşitsizlikleri sürekli kılmaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
tabi kılmak |
subject v.
|
|
We hope that the Council will also make an effort to subject itself to the control of this Parliament.
Konsey'in de kendisini bu Parlamento'nun denetimine tabi kılmak için çaba sarf edeceğini umuyoruz.
More Sentences
|
13 |
General |
yeterli kılmak |
qualify v.
|
|
His skill qualifies him for the job.
Onun yeteneği iş için onu yeterli kılıyor.
More Sentences
|
14 |
General |
mümkün kılmak |
make it possible v.
|
|
In so far, I am in favour of making it possible to opt in and out.
Şu ana kadar ben de katılma ve çıkmanın mümkün kılınmasından yanayım.
More Sentences
|
15 |
General |
görünür kılmak |
make visible v.
|
|
How has cross-border investment in infrastructure actually been made visible apart from through reports?
Altyapıya yapılan sınır ötesi yatırımlar, raporlar dışında gerçekte nasıl görünür kılınmıştır?
More Sentences
|
16 |
General |
mümkün kılmak |
make possible v.
|
|
In this way, it is made possible for the market to reward them.
Bu şekilde piyasanın onları ödüllendirmesi mümkün kılınmaktadır.
More Sentences
|
17 |
General |
tabi kılmak |
subordinate v.
|
|
Safety is subordinated to the way in which civil aviation is currently being organised.
Güvenlik, sivil havacılığın halihazırda örgütlenme biçimine tabi kılınmıştır.
More Sentences
|
|
18 |
General |
geçersiz kılmak |
nullify v.
|
|
That would completely nullify the principle of equal treatment.
Bu da eşit muamele ilkesini tamamen geçersiz kılacaktır.
More Sentences
|
19 |
General |
(resmi kararı) geçersiz kılmak |
overturn v.
|
|
None of the subsequent evidence or analysis has overturned that original assessment.
Daha sonra elde edilen hiçbir kanıt ya da analiz bu ilk değerlendirmeyi geçersiz kılmamıştır.
More Sentences
|
20 |
General |
zorunlu kılmak |
obligate v.
|
|
Enrolling in the book club obligates you to buy three more books after the introductory package.
Kitap kulübüne kaydolmak, giriş paketinden sonra üç kitap daha almanızı zorunlu kılıyor.
More Sentences
|
Common Usage |
|
21 |
Common Usage |
güçsüz kılmak |
incapacitate v.
|
|
22 |
Common Usage |
etkin kılmak |
activate v.
|
|
General |
|
23 |
General |
emzirici hayvanların çok yavrusu olduğu durumlarda tüm yavruların emzirilmesini mümkün kılmak üzere yavruları belirli bir sıraya göre meme uçlarına yerleştirme |
nurse sow n.
|
|
24 |
General |
(hikayeyi daha ilginç kılmak için) hayali ayrıntılar ekleme |
embroidery n.
|
|
25 |
General |
geçersiz kılmak |
overwrite n.
|
|
26 |
General |
hükümsüz kılmak |
overwrite n.
|
|
27 |
General |
namaz kılmak |
perform the ritual prayers of islam v.
|
|
28 |
General |
meskun kılmak |
populate v.
|
|
29 |
General |
gereksiz kılmak |
render unnecessary v.
|
|
30 |
General |
geçersiz kılmak |
vitiate v.
|
|
31 |
General |
erkin kılmak |
liberalize v.
|
|
32 |
General |
hükümsüz kılmak |
cancel v.
|
|
33 |
General |
ahlaka uygun kılmak |
ethicize v.
|
|
34 |
General |
eşzaman kılmak |
synchronize v.
|
|
35 |
General |
yetkisini kullanarak başkasının kararını geçersiz kılmak |
override v.
|
|
36 |
General |
olanaklı kılmak |
enable v.
|
|
37 |
General |
mukadder kılmak |
ordain v.
|
|
|
38 |
General |
müsavi kılmak |
equate v.
|
|
39 |
General |
gereksiz kılmak |
dispense with the need for v.
|
|
40 |
General |
minnettar kılmak |
oblige v.
|
|
41 |
General |
damga ile bir belgeyi geçerli kılmak |
stamp v.
|
|
42 |
General |
heyecanlı kılmak |
sensationalize v.
|
|
43 |
General |
yetkili kılmak |
authorize v.
|
|
44 |
General |
hoşnut kılmak |
make content v.
|
|
45 |
General |
tabi kılmak |
subjugate v.
|
|
46 |
General |
karar kılmak |
decide up v.
|
|
47 |
General |
gerekli kılmak |
necessitate v.
|
|
48 |
General |
makul kılmak |
rationalize v.
|
|
49 |
General |
ahlaka uygun kılmak |
ethicise v.
|
|
50 |
General |
aktif kılmak |
make (something) active v.
|
|
51 |
General |
bağışık kılmak |
immunize v.
|
|
52 |
General |
daha önceki bir tarihten itibaren geçerli kılmak |
backdate v.
|
|
53 |
General |
yerleşik kılmak |
establish v.
|
|
54 |
General |
verimli kılmak |
fertilize v.
|
|
55 |
General |
müşterek kılmak |
communize v.
|
|
56 |
General |
eskisini geçersiz kılmak |
override v.
|
|
57 |
General |
zorunlu kılmak |
necessitate v.
|
|
58 |
General |
hükümsüz kılmak |
nullify v.
|
|
59 |
General |
hükümsüz kılmak |
invalidate v.
|
|
60 |
General |
muaf kılmak |
immunize v.
|
|
61 |
General |
yalnız kılmak |
excide v.
|
|
62 |
General |
gereksiz kılmak |
obviate v.
|
|
63 |
General |
etkisiz kılmak |
disenable v.
|
|
64 |
General |
tarafsız kılmak |
neutralize v.
|
|
65 |
General |
muktedir kılmak |
enable v.
|
|
66 |
General |
imkansız kılmak |
preclude v.
|
|
67 |
General |
karar kılmak |
opt v.
|
|
68 |
General |
bir rezervasyonu hükümsüz kılmak |
cancel v.
|
|
69 |
General |
meşru kılmak |
legalize v.
|
|
70 |
General |
yetkisini kullanarak başkasının kararını geçersiz kılmak |
overrule v.
|
|
71 |
General |
bağışık kılmak |
immunize against v.
|
|
72 |
General |
görevden bağımsız kılmak |
free from duty v.
|
|
73 |
General |
namaz kılmak |
perform prayer v.
|
|
74 |
General |
geçersiz kılmak |
cancel v.
|
|
75 |
General |
etkisiz kılmak |
disable v.
|
|
76 |
General |
beş vakit namaz kılmak |
perform five time prayer v.
|
|
77 |
General |
namaz kılmak |
perform the salaat v.
|
|
|
78 |
General |
nazi ideolojisinden uzak kılmak |
free from nazi ideology v.
|
|
79 |
General |
bağımlı kılmak |
subject v.
|
|
80 |
General |
mantıklı kılmak |
rationalize v.
|
|
81 |
General |
mümkün kılmak |
make something happen v.
|
|
82 |
General |
karar kılmak |
settle v.
|
|
83 |
General |
hükümsüz kılmak (tamamen/kısmen) |
vitiate v.
|
|
84 |
General |
meşru kılmak |
legitimate v.
|
|
85 |
General |
namaz kılmak |
perform salaat v.
|
|
86 |
General |
gereksiz kılmak |
make redundant v.
|
|
87 |
General |
sözleşmeyi geçersiz kılmak |
invalidate a contract v.
|
|
88 |
General |
günde beş vakit namaz kılmak |
perform five time salaat in a day v.
|
|
89 |
General |
cazip kılmak |
make desirable v.
|
|
90 |
General |
özgür kılmak |
emancipate v.
|
|
91 |
General |
meşru kılmak |
validate v.
|
|
92 |
General |
kudretsiz kılmak |
incapacitate v.
|
|
93 |
General |
mümkün kılmak |
render possible v.
|
|
94 |
General |
yasadışı kılmak |
delegitimise v.
|
|
95 |
General |
yasadışı kılmak |
delegitimize v.
|
|
96 |
General |
erksiz kılmak |
disable v.
|
|
97 |
General |
seçilemez kılmak |
disable v.
|
|
98 |
General |
geçersiz kılmak |
disable v.
|
|
99 |
General |
daha etkin kılmak |
dynamise v.
|
|
100 |
General |
daha etkin kılmak |
dynamize v.
|
|
101 |
General |
tarafsız kılmak (hukuk) |
neutralise v.
|
|
102 |
General |
etkisiz kılmak |
neutralise v.
|
|
103 |
General |
etkisiz kılmak |
neutralize v.
|
|
104 |
General |
tarafsız kılmak (hukuk) |
neutralize v.
|
|
105 |
General |
çekici kılmak |
render something appealing v.
|
|
106 |
General |
çekici kılmak |
make attractive v.
|
|
107 |
General |
devamlı kılmak |
render continuous something v.
|
|
108 |
General |
etkisiz kılmak |
deactivate v.
|
|
109 |
General |
belirgin kılmak |
imbody v.
|
|
110 |
General |
hareketsiz kılmak |
immobilise v.
|
|
111 |
General |
özel kılmak |
make (somebody/somewhere) special v.
|
|
112 |
General |
belirgin kılmak |
make unveiled v.
|
|
113 |
General |
belirgin kılmak |
render something distinguishable v.
|
|
114 |
General |
belirgin kılmak |
make visible v.
|
|
115 |
General |
anlamsız kılmak |
render meaningless v.
|
|
116 |
General |
isimsiz kılmak |
anonymize v.
|
|
117 |
General |
güvenli kılmak |
make something safe v.
|
|
118 |
General |
gereksiz kılmak |
make something unnecessary v.
|
|
119 |
General |
üstün kılmak |
make something superior v.
|
|
120 |
General |
lüzumsuz kılmak |
make something unnecessary v.
|
|
121 |
General |
isimsiz kılmak |
anonymise v.
|
|
122 |
General |
lüzumsuz kılmak |
render something unnecessary v.
|
|
123 |
General |
gereksiz kılmak |
render something unnecessary v.
|
|
124 |
General |
güvenli kılmak |
render something safe v.
|
|
125 |
General |
ayrıcalıklı kılmak |
privilege v.
|
|
126 |
General |
ayrıcalıklı kılmak |
grant special rights v.
|
|
127 |
General |
tevdi kılmak |
make entrusted v.
|
|
128 |
General |
birisini yetkisiz kılmak |
disempower v.
|
|
129 |
General |
tevdi kılmak |
entrust v.
|
|
130 |
General |
güçsüz kılmak |
disempower v.
|
|
131 |
General |
ayrıcalıklı kılmak |
grant privilege v.
|
|
132 |
General |
zevkli kılmak |
make something pleasurable v.
|
|
133 |
General |
zararsız kılmak |
make something harmless v.
|
|
134 |
General |
zaruri kılmak |
make something compulsory v.
|
|
135 |
General |
zaruri kılmak |
make something obligatory v.
|
|
136 |
General |
zararsız kılmak |
render something harmless v.
|
|
137 |
General |
zaruri kılmak |
necessitate v.
|
|
138 |
General |
zaruri kılmak |
cause to be unavoidable v.
|
|
139 |
General |
işlevsel kılmak |
operationalise v.
|
|
140 |
General |
işlevsel kılmak |
operationalize v.
|
|
141 |
General |
hayallerini gerçek kılmak |
make one's dream come true v.
|
|
142 |
General |
pasif kılmak |
inactivate v.
|
|
143 |
General |
pasif kılmak |
passivize v.
|
|
144 |
General |
pasif kılmak |
put out of action v.
|
|
145 |
General |
pasif kılmak |
render inactive v.
|
|
146 |
General |
önemli kılmak |
make something important v.
|
|
147 |
General |
zorunlu kılmak |
pin down v.
|
|
148 |
General |
kaçınılmaz kılmak |
make something inevitable v.
|
|
149 |
General |
kaçınılmaz kılmak |
make something unavoidable v.
|
|
150 |
General |
sağlıklı kılmak |
make someone healthy v.
|
|
151 |
General |
belirgin kılmak |
embody v.
|
|
152 |
General |
sabah namazı kılmak |
perform morning prayer v.
|
|
153 |
General |
unutulmaz kılmak |
make unforgettable v.
|
|
154 |
General |
kaçınılmaz kılmak |
make something ineluctable v.
|
|
155 |
General |
rahatsız kılmak |
make uncomfortable v.
|
|
156 |
General |
bağımsız kılmak |
liberalise v.
|
|
157 |
General |
bağımsız kılmak |
set free v.
|
|
158 |
General |
bağımsız kılmak |
grant freedom to v.
|
|
159 |
General |
bağımsız kılmak |
liberalize v.
|
|
160 |
General |
bağımsız kılmak |
make something independent v.
|
|
161 |
General |
hükümsüz kılmak |
annul v.
|
|
162 |
General |
anlamlı kılmak |
make something meaningful v.
|
|
163 |
General |
ilişkin kılmak |
attach v.
|
|
164 |
General |
daha önceki bir tarihten geçerli kılmak |
backdate v.
|
|
165 |
General |
daim kılmak |
make something permanent v.
|
|
166 |
General |
mantığa uygun kılmak |
rationalize v.
|
|
167 |
General |
ilginç kılmak |
make something interesting v.
|
|
168 |
General |
bilinir kılmak |
acquaint v.
|
|
169 |
General |
hükümsüz kılmak |
revoke v.
|
|
170 |
General |
yeni bir emirle öncekini geçersiz kılmak |
countermand v.
|
|
171 |
General |
yaşanır kılmak |
make it habitable v.
|
|
172 |
General |
yaşanır kılmak |
make it fit to live in v.
|
|
173 |
General |
yaşanır kılmak |
make it livable v.
|
|
174 |
General |
yaşanır kılmak |
make it suitable to live in v.
|
|
175 |
General |
yaşanır kılmak |
make it liveable v.
|
|
176 |
General |
çekici kılmak |
endear v.
|
|
177 |
General |
çalışır kılmak |
enable v.
|
|
178 |
General |
erkli kılmak |
enable v.
|
|
179 |
General |
zorunlu kılmak |
entail v.
|
|
180 |
General |
yetersiz kılmak |
incapacitate v.
|
|
181 |
General |
ilişkilerini uyumlu kılmak |
get on (with) v.
|
|
182 |
General |
kaliteyi kalıcı kılmak |
maintain the quality v.
|
|
183 |
General |
önyargılı kılmak |
bias v.
|
|
184 |
General |
memnun kılmak |
content v.
|
|
185 |
General |
yeteneksiz kılmak |
disable v.
|
|
186 |
General |
yetkili kılmak |
entitle v.
|
|
187 |
General |
geçersiz kılmak |
overrule v.
|
|
188 |
General |
sorumlu kılmak |
hold liable v.
|
|
189 |
General |
sorumlu kılmak |
hold responsible v.
|
|
190 |
General |
hareketsiz kılmak |
pin down v.
|
|
191 |
General |
tek biçimli kılmak |
unify v.
|
|
192 |
General |
değersiz kılmak |
write off v.
|
|
193 |
General |
güçsüz kılmak |
weaken v.
|
|
194 |
General |
hakim kılmak |
make (something/someone) dominant (over) v.
|
|
195 |
General |
eşzamanlı kılmak |
synchronize v.
|
|
196 |
General |
özdeş kılmak |
assimilate into v.
|
|
197 |
General |
özdeş kılmak |
assimilate with v.
|
|
198 |
General |
faydalı kılmak |
utilize v.
|
|
199 |
General |
hazır kılmak |
make ready v.
|
|
200 |
General |
hükümsüz kılmak |
mutilate v.
|
|
201 |
General |
gerekli kılmak |
make essential v.
|
|
202 |
General |
yetkisiz kılmak |
disable v.
|
|
203 |
General |
yasal olarak ehliyetsiz kılmak |
disable v.
|
|
204 |
General |
cenaze namazı kılmak |
perform a funeral prayer v.
|
|
205 |
General |
egemen kılmak |
make sovereign v.
|
|
206 |
General |
iddiaları haklı kılmak |
enforce one's claims v.
|
|
207 |
General |
yetkili kılmak |
invest with power v.
|
|
208 |
General |
mütemerrit kılmak |
put in default v.
|
|
209 |
General |
hükümsüz kılmak |
supersede v.
|
|
210 |
General |
mecbur kılmak |
oblige someone to do (something) v.
|
|
211 |
General |
birşeyi çekici kılmak |
make something appeal v.
|
|
212 |
General |
birşeyi istenir kılmak |
make something appeal v.
|
|
213 |
General |
farklı kılmak |
make different v.
|
|
214 |
General |
bilgiyi erişir kılmak |
make information accessible v.
|
|
215 |
General |
olası kılmak |
make possible v.
|
|
216 |
General |
geçersiz kılmak |
render invalid v.
|
|
217 |
General |
verimli kılmak |
fertilise v.
|
|
218 |
General |
olası kılmak |
make it possible v.
|
|
219 |
General |
birini özgür kılmak |
emancipate someone from something v.
|
|
220 |
General |
hayatı önemli kılmak |
make life important v.
|
|
221 |
General |
bir organın ya da yapının sinirini etkisiz kılmak |
denervate v.
|
|
222 |
General |
karar kılmak |
decide v.
|
|
223 |
General |
değerli yapmak/kılmak/hale getirmek |
make something valuable v.
|
|
224 |
General |
görünür kılmak |
make it visible v.
|
|
225 |
General |
bilgiyi erişilir kılmak |
make information accessible v.
|
|
226 |
General |
bir gezegeni yaşanabilir kılmak |
terraform v.
|
|
227 |
General |
değerli kılmak |
make valuable v.
|
|
228 |
General |
işlevsel kılmak |
make it functional v.
|
|
229 |
General |
işlevsel kılmak |
functionalize v.
|
|
230 |
General |
erişilir kılmak |
make accessible v.
|
|
231 |
General |
erişilir kılmak |
make available v.
|
|
232 |
General |
ölümsüz kılmak (birini/birşeyi) |
render someone/something immortal v.
|
|
233 |
General |
hareketsiz kılmak |
immobilize v.
|
|
234 |
General |
işlevsel kılmak |
functionalise v.
|
|
235 |
General |
müşterek kılmak |
communise v.
|
|
236 |
General |
eşzamanlı kılmak |
synchronise v.
|
|
237 |
General |
faydalı kılmak |
utilise v.
|
|
238 |
General |
eşzaman kılmak |
synchronise v.
|
|
239 |
General |
muaf kılmak |
immunise v.
|
|
240 |
General |
mantıklı kılmak |
rationalise v.
|
|
241 |
General |
yetkili kılmak |
authorise v.
|
|
242 |
General |
tarafsız kılmak |
neutralise v.
|
|
243 |
General |
meşru kılmak |
legalise v.
|
|
244 |
General |
bağışık kılmak |
immunise v.
|
|
245 |
General |
heyecanlı kılmak |
sensationalise v.
|
|
246 |
General |
makul kılmak |
rationalise v.
|
|
247 |
General |
mantığa uygun kılmak |
rationalise v.
|
|
248 |
General |
erkin kılmak |
liberalise v.
|
|
249 |
General |
beri kılmak |
release from v.
|
|
250 |
General |
zevkli kılmak |
make it enjoyable v.
|
|
251 |
General |
eğlenceli kılmak |
make it entertaining v.
|
|
252 |
General |
eğlenceli kılmak |
make it enjoyable v.
|
|
253 |
General |
hayatı daha yaşanır kılmak |
make life more liveable v.
|
|
254 |
General |
tarıma elverişli kılmak |
tame v.
|
|
255 |
General |
(bir şeyi) etkin kılmak |
activize v.
|
|
256 |
General |
(bir şeyi) etkin kılmak |
activise v.
|
|
257 |
General |
(bir şeyi) aktif kılmak |
activize v.
|
|
258 |
General |
(bir şeyi) aktif kılmak |
activise v.
|
|
259 |
General |
uygun kılmak |
accommodate v.
|
|
260 |
General |
bir şeyi eskimez kılmak |
age-proof v.
|
|
261 |
General |
hükümsüz kılmak |
cassate [obsolete] v.
|
|
262 |
General |
hakim kılmak |
reassert v.
|
|
263 |
General |
özgür kılmak |
redd [dialect] v.
|
|
264 |
General |
yeniden belirgin kılmak |
reembody v.
|
|
265 |
General |
yeniden belirgin kılmak |
re-embody v.
|
|
266 |
General |
karar kılmak |
chap [scottish] v.
|
|
267 |
General |
geçersiz kılmak |
null v.
|
|
268 |
General |
etkisiz kılmak |
nullify v.
|
|
269 |
General |
dikkat çekici şekilde belli etmek: ayırt edilir kılmak |
remark [obsolete] v.
|
|
270 |
General |
mecbur kılmak |
necessitate v.
|
|
271 |
General |
hükümsüz kılmak |
negative v.
|
|
272 |
General |
tehlikesiz kılmak |
defang v.
|
|
273 |
General |
geçersiz kılmak |
toll v.
|
|
274 |
General |
(hikayeyi daha ilginç kılmak için) hayali ayrıntılar eklemek |
embroider v.
|
|
275 |
General |
çaresiz kılmak |
empale v.
|
|
276 |
General |
çaresiz kılmak |
impale v.
|
|
277 |
General |
geçersiz kılmak |
render vain v.
|
|
278 |
General |
geçersiz kılmak |
avoid [obsolete] v.
|
|
279 |
General |
çaresiz kılmak |
empale v.
|
|
280 |
General |
çizgi çekerek geçersiz kılmak |
undo v.
|
|
281 |
General |
gerekli kılmak |
entail v.
|
|
282 |
General |
yetkili kılmak |
enthrone v.
|
|
283 |
General |
yetkili kılmak |
enthronise v.
|
|
284 |
General |
yetkili kılmak |
enthronize v.
|
|
285 |
General |
etkisiz kılmak |
unrig v.
|
|
286 |
General |
(hayali bir karakteri) tanıtarak güvenilir kılmak |
establish v.
|
|
287 |
General |
görünür kılmak |
etch v.
|
|
288 |
General |
tersini haykırarak hükümsüz kılmak |
unshout [obsolete] v.
|
|
289 |
General |
özgür kılmak |
untether v.
|
|
290 |
General |
özgür kılmak |
untie v.
|
|
291 |
General |
güzel kılmak |
make v.
|
|
292 |
General |
geçersiz kılmak |
upset v.
|
|
293 |
General |
ütopik kılmak |
utopianize v.
|
|
294 |
General |
meşru kılmak |
legitimatize v.
|
|
295 |
General |
meşru kılmak |
legitimatise v.
|
|
296 |
General |
değerli kılmak |
worthy [obsolete] v.
|
|
297 |
General |
mukadder kılmak |
write v.
|
|
298 |
General |
(bir şeyi başka şeye) bağımlı kılmak |
hinge v.
|
|
299 |
General |
sözleşme ile bağlayıcı kılmak |
hold v.
|
|
300 |
General |
uygun kılmak |
honest [obsolete] v.
|
|
301 |
General |
onurlu kılmak |
honest [obsolete] v.
|
|
302 |
General |
(konuyu veya sorunu) alakasız kılmak |
moot v.
|
|
303 |
General |
yeniden geçerli kılmak |
revalidate v.
|
|
304 |
General |
hükümsüz kılmak |
revert [obsolete] v.
|
|
305 |
General |
muktedir kılmak |
enable v.
|
|
306 |
General |
önemini yok ederek değersiz kılmak |
bury v.
|
|
307 |
General |
yetkili kılmak |
gird v.
|
|
308 |
General |
nesnel kılmak |
objectify v.
|
|
309 |
General |
gerekli kılmak |
oblige v.
|
|
310 |
General |
mecburi kılmak |
oblige v.
|
|
311 |
General |
geçersiz kılmak |
riddle v.
|
|
312 |
General |
hareketsiz kılmak |
rigidify v.
|
|
313 |
General |
özgür kılmak için ödemek |
buy v.
|
|
314 |
General |
çekici kılmak |
gild v.
|
|
315 |
General |
sorumlu kılmak |
danger [obsolete] v.
|
|
316 |
General |
hükümsüz kılmak |
destitute [obsolete] v.
|
|
317 |
General |
diploma ile ayrıcalıklı kılmak |
diplomate [obsolete] v.
|
|
318 |
General |
kullanılabilir kılmak |
offer v.
|
|
319 |
General |
görünür kılmak |
open up v.
|
|
320 |
General |
iki veya daha çok seçenekten birinde karar kılmak |
optate v.
|
|
321 |
General |
bir veya daha çok seçenekte karar kılmak |
optate v.
|
|
322 |
General |
fazlasıyla hoşnut kılmak |
overplease v.
|
|
323 |
General |
geçersiz kılmak |
overturn v.
|
|
324 |
General |
yetkisiz kılmak |
overturn v.
|
|
325 |
General |
(birini) güçsüz kılmak |
incapacitate (someone) v.
|
|
326 |
General |
(birini) yetersiz kılmak |
incapacitate (someone) v.
|
|
327 |
General |
akılda kalıcı kılmak |
consecrate v.
|
|
328 |
General |
hatırlanır kılmak |
consecrate v.
|
|
329 |
General |
güçsüz kılmak |
disenable v.
|
|
330 |
General |
(şiirsel) evlilik bağından muaf kılmak |
disespouse v.
|
|
331 |
General |
etkisiz kılmak |
dishable v.
|
|
332 |
General |
geçersiz kılmak |
infirm v.
|
|
333 |
General |
hükümsüz kılmak |
infirm v.
|
|
334 |
General |
benzersiz kılmak |
instress v.
|
|
335 |
General |
görünür kılmak |
distinguish v.
|
|
336 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish v.
|
|
337 |
General |
imtiyazlı kılmak |
distinguish v.
|
|
338 |
General |
görünür kılmak |
distinguish of [obsolete] v.
|
|
339 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish of [obsolete] v.
|
|
340 |
General |
ulaşılabilir kılmak |
distribute v.
|
|
341 |
General |
daha etkin kılmak |
goose v.
|
|
342 |
General |
erişilmez kılmak |
close v.
|
|
343 |
General |
imkansız kılmak |
cut v.
|
|
344 |
General |
farklı kılmak |
differ v.
|
|
345 |
General |
farklı kılmak |
difference v.
|
|
346 |
General |
körü körüne bağlı kılmak |
fanaticise v.
|
|
347 |
General |
daha eğlenceli kılmak |
fancify v.
|
|
348 |
General |
sorumlu kılmak |
incur [obsolete] v.
|
|
349 |
General |
etkisiz kılmak |
pacify v.
|
|
350 |
General |
sürekli kılmak |
continuate v.
|
|
351 |
General |
sorguyu geçersiz kılmak |
fence v.
|
|
352 |
General |
geçersiz kılmak |
irritate v.
|
|
353 |
General |
bir şeyde karar kılmak |
pitch (on) v.
|
|
354 |
General |
bir şeyde karar kılmak |
pitch (upon) v.
|
|
355 |
General |
tabi kılmak |
postpone v.
|
|
356 |
General |
tabi kılmak |
postpose [obsolete] v.
|
|
357 |
General |
tabi kılmak |
postposit v.
|
|
358 |
General |
sağlıklı kılmak |
sanify v.
|
|
359 |
General |
görünmez kılmak |
disappear v.
|
|
360 |
General |
hükümsüz kılmak |
disappoint [obsolete] v.
|
|
361 |
General |
güçsüz kılmak |
disarm v.
|
|
362 |
General |
geçersiz kılmak |
flaw v.
|
|
363 |
General |
hükümsüz kılmak |
flaw v.
|
|
364 |
General |
ön sözleşme ile sorumlu kılmak |
precontract v.
|
|
365 |
General |
ön sözleşme ile mutabık kılmak |
precontract v.
|
|
366 |
General |
önceden bağlı kılmak |
preengage v.
|
|
367 |
General |
kendini önceden bağlı kılmak |
preengage v.
|
|
368 |
General |
önden bağlı kılmak |
pregage [obsolete] v.
|
|
369 |
General |
bağlı kılmak |
servant [obsolete] v.
|
|
370 |
General |
daha istekli kılmak |
sharpen v.
|
|
371 |
General |
kısmetli kılmak |
fortune [obsolete] v.
|
|
372 |
General |
şanslı kılmak |
fortunize [obsolete] v.
|
|
373 |
General |
kısmetli kılmak |
fortunize [obsolete] v.
|
|
374 |
General |
özgür kılmak |
free-denizen v.
|
|
375 |
General |
erişilmez kılmak |
freeze v.
|
|
376 |
General |
keyifli kılmak |
beatificate v.
|
|
377 |
General |
gelişkin kılmak |
prosper v.
|
|
378 |
General |
vilayete özel kılmak |
provincialise v.
|
|
379 |
General |
vilayete özel kılmak |
provincialize v.
|
|
380 |
General |
geçersiz kılmak |
superannuate v.
|
|
381 |
General |
geçersiz kılmak |
supercede v.
|
|
382 |
General |
zorunlu kılmak |
suppose v.
|
|
383 |
General |
bilinir kılmak |
surface v.
|
|
384 |
General |
(belirli bir duruma) mahsus kılmak |
reserve v.
|
|
Phrasals |
|
385 |
Phrasals |
belirgin kılmak |
throw up v.
|
|
386 |
Phrasals |
görünür kılmak |
conjure up v.
|
|
387 |
Phrasals |
itaate mecbur kılmak |
bring under v.
|
|
388 |
Phrasals |
fark edilir kılmak |
set apart v.
|
|
389 |
Phrasals |
kabul edilir kılmak |
carry off v.
|
|
390 |
Phrasals |
belirgin kılmak |
set off v.
|
|
391 |
Phrasals |
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak |
oblige (one) by (doing something) v.
|
|
392 |
Phrasals |
(bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak |
oblige someone by something v.
|
|
393 |
Phrasals |
fark edilir kılmak |
point up something v.
|
|
394 |
Phrasals |
karar kılmak |
opt for v.
|
|
395 |
Phrasals |
karar kılmak |
settle on v.
|
|
396 |
Phrasals |
(mahkeme) bir yasayı veya yönetmeliği hükümsüz kılmak |
strike down v.
|
|
397 |
Phrasals |
(birini) -e karşı bağışık kılmak |
immunize someone against something v.
|
|
398 |
Phrasals |
geçersiz kılmak |
shoot down v.
|
|
399 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something) (and someone or something else) v.
|
|
400 |
Phrasals |
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak |
judge between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
401 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off from someone or something v.
|
|
402 |
Phrasals |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off v.
|
|
403 |
Phrasals |
(bir şeyi yapmada birini) yetkili kılmak |
empower (someone) to (do something) v.
|
|
404 |
Phrasals |
görünür kılmak |
bring out v.
|
|
405 |
Phrasals |
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak |
oblige someone by something v.
|
|
406 |
Phrasals |
(birini bir şeyle) minnettar/borçlu kılmak |
oblige (one) with (something) v.
|
|
407 |
Phrasals |
birini bir şeyle minnettar/borçlu kılmak |
oblige someone with something v.
|
|
408 |
Phrasals |
görünür kılmak |
strut out v.
|
|
409 |
Phrasals |
geçersiz/hükümsüz kılmak |
throw over v.
|
|
410 |
Phrasals |
eliyle işaret edip geçersiz kılmak (spor) |
wave off v.
|
|
411 |
Phrasals |
hükümsüz kılmak |
wipe out v.
|
|
412 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint (something) in (someone) v.
|
|
413 |
Phrasals |
(bir şeyi birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint (something) into (someone) v.
|
|
414 |
Phrasals |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something on someone v.
|
|
415 |
Phrasals |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something onto someone v.
|
|
416 |
Phrasals |
bir şeyi birinin zihninde kalıcı kılmak |
imprint something into something v.
|
|
417 |
Phrasals |
-de karar kılmak |
pitch on v.
|
|
418 |
Phrasals |
bir şeyle cazip kılmak |
pitch on v.
|
|
419 |
Phrasals |
-de karar kılmak |
pitch upon v.
|
|
420 |
Phrasals |
bir şeyle cazip kılmak |
pitch upon v.
|
|
421 |
Phrasals |
geçersiz kılmak |
strike down v.
|
|
422 |
Phrasals |
hükümsüz kılmak |
strike down v.
|
|
423 |
Phrasals |
bir şeyi geçersiz kılmak |
strike something down v.
|
|
424 |
Phrasals |
bir şeyi hükümsüz kılmak |
strike something down v.
|
|
425 |
Phrasals |
etkisiz kılmak |
strike down v.
|
|
426 |
Phrasals |
anlaşılır kılmak |
put over v.
|
|
427 |
Phrasals |
kabul edilebilir kılmak |
put over v.
|
|
428 |
Phrasals |
(bir şeyi) mümkün kılmak |
allow of (something) v.
|
|
429 |
Phrasals |
(bir şeyi) mümkün kılmak |
allow of (something) v.
|
|
430 |
Phrasals |
birini/bir şeyi bir şeyle özdeş kılmak |
assimilate someone or something into something v.
|
|
431 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) görünür kılmak |
bring (someone or something) into view v.
|
|
432 |
Phrasals |
hükümsüz kılmak |
cancel out v.
|
|
433 |
Phrasals |
birinde/bir şeyde karar kılmak |
decide upon someone or something v.
|
|
434 |
Phrasals |
birinde/bir şeyde karar kılmak |
decide on someone or something v.
|
|
435 |
Phrasals |
(birinde/bir şeyde) karar kılmak |
decide on (someone or something) v.
|
|
436 |
Phrasals |
(bir şeyi biri için) kaçınılmaz kılmak |
destine (someone) for (something) v.
|
|
437 |
Phrasals |
birini birinden/bir şeyden özgür kılmak |
emancipate someone from someone or something v.
|
|
438 |
Phrasals |
yapmada yetkili kılmak |
empower to do v.
|
|
439 |
Phrasals |
(kendini, birini, bir şeyi birine/bir şeye) çekici kılmak |
endear (oneself, someone, or something) to (someone or something) v.
|
|
440 |
Phrasals |
-e çekici kılmak |
endear to v.
|
|
441 |
Phrasals |
imkansız kılmak |
rule out v.
|
|
442 |
Phrasals |
(bir şeyde) karar kılmak |
go for (something) v.
|
|
443 |
Phrasals |
(bir şeye) karşı bağışık kılmak |
immunize against (something) v.
|
|
444 |
Phrasals |
zihninde kalıcı kılmak |
imprint on v.
|
|
445 |
Phrasals |
(birinin) zihninde kalıcı kılmak |
imprint on (someone) v.
|
|
446 |
Phrasals |
(birini bir işi yapmak için) güçsüz kılmak |
incapacitate (someone) for (something) v.
|
|
447 |
Phrasals |
(birini bir süreliğine bir işi yapmak için) güçsüz kılmak |
incapacitate (someone) for (something) for (a period of time) v.
|
|
448 |
Phrasals |
birinde karar kılmak |
judge between v.
|
|
449 |
Phrasals |
yapmaya mecbur kılmak |
oblige to do v.
|
|
450 |
Phrasals |
(bir şeyde) karar kılmak |
plump for (something) [uk] v.
|
|
451 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye) elverişli/yatkın kılmak |
predispose (someone or something) to (something) v.
|
|
452 |
Phrasals |
için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal off from v.
|
|
453 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinde karar kılmak/anlaşmak |
settle upon (something) v.
|
|
454 |
Phrasals |
(bir şeye) tabi kılmak |
subjugate to (something) v.
|
|
455 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağlamak/bağlı kılmak |
subordinate to (someone or something) v.
|
|
456 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) daha az önemli/değerli kılmak |
subordinate to (someone or something) v.
|
|
457 |
Phrasals |
konuşarak (kendini bir şeyde) başarısız kılmak |
talk (oneself) out of (something) v.
|
|
458 |
Phrasals |
patent hukukunda sonraki bir icatta oluşturulan bir kombinasyonu geçersiz kılmak için eleştirmek/kötülemek/kösteklemek |
teach away v.
|
|
459 |
Phrasals |
imkansız kılmak |
close out v.
|
|
460 |
Phrasals |
erişilir kılmak |
flush out v.
|
|
Colloquial |
|
461 |
Colloquial |
imkansız kılmak |
make impossible v.
|
|
462 |
Colloquial |
önemsiz kılmak |
cut out v.
|
|
463 |
Colloquial |
birbirini hükümsüz kılmak |
cancel each other out v.
|
|
464 |
Colloquial |
birini/bir şeyi (birinden/bir şeyden) özgür kılmak |
get someone or something free (from someone or something) v.
|
|
Idioms |
|
465 |
Idioms |
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi |
shifting the goalposts n.
|
|
466 |
Idioms |
genellikle ulaşılmasını zor kılmak için bir durum içerisinde adil olmayan bir şekilde kuralların değiştirilmesi |
moving the goalposts n.
|
|
467 |
Idioms |
özgür kılmak |
give full rein to v.
|
|
468 |
Idioms |
geçersiz kılmak |
blow (something) sky-high v.
|
|
469 |
Idioms |
geçersiz kılmak |
blow sky-high v.
|
|
470 |
Idioms |
açık seçik kılmak |
chew it finer v.
|
|
471 |
Idioms |
imkan dışı kılmak |
close the door on (something) v.
|
|
472 |
Idioms |
bir şeyi kalıcı/değişmez kılmak |
carve something in stone v.
|
|
473 |
Idioms |
bir fikri yerleştirmek/kalıcı kılmak |
carve something in stone v.
|
|
474 |
Idioms |
daha ilginç kılmak |
colour up v.
|
|
475 |
Idioms |
fazlasıyla belirtmek/belirgin kılmak |
speak volumes v.
|
|
476 |
Idioms |
görünür kılmak |
bring into view v.
|
|
477 |
Idioms |
keskin biçimde görünür kılmak |
throw something into sharp relief v.
|
|
478 |
Idioms |
özgür kılmak |
give free rein to someone v.
|
|
479 |
Idioms |
özgür kılmak |
give someone free rein v.
|
|
480 |
Idioms |
(bir şeyi) (daha) etkili/etkin kılmak |
put some teeth into something v.
|
|
481 |
Idioms |
bir şeye daha inandırıcı ve mümkün kılmak için detaylandırmak, açmak ya da ek bilgi vermek |
lend support to (something) v.
|
|
482 |
Idioms |
bir şeyi finansal olarak daha çekici kılmak |
sweeten (up) the kitty v.
|
|
483 |
Idioms |
koşulları çekici kılmak |
sweeten (up) the kitty v.
|
|
484 |
Idioms |
bir şeyi finansal olarak daha çekici kılmak |
sweeten the kitty v.
|
|
485 |
Idioms |
koşulları çekici kılmak |
sweeten the kitty v.
|
|
486 |
Idioms |
imkansız kılmak |
shut the door on (something) v.
|
|
487 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
stack the cards in the favor of (someone or something) v.
|
|
488 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
stack the deck in the favor of (someone or something) v.
|
|
489 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
stack the odds in (someone's or something's) favor v.
|
|
490 |
Idioms |
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak |
stack the odds in (someone's or something's) favor v.
|
|
491 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) daha avantajlı kılmak |
stack the odds in the favor of (someone or something) v.
|
|
492 |
Idioms |
şansı (başka birinden/bir şeyden) yana kılmak |
stack the odds in the favor of (someone or something) v.
|
|
493 |
Idioms |
(bir şeyi) keskin bir biçimde görünür kılmak |
bring (something) into sharp relief v.
|
|
494 |
Idioms |
(birini ya da bir şeyi) ilgi çekici kılmak |
bring (someone or something) alive v.
|
|
495 |
Idioms |
birini ya da bir şeyi ilgi çekici kılmak |
bring something alive v.
|
|
496 |
Idioms |
(bir şeyin) sonucunu tahmin edilemez kılmak |
blow (something) wide open v.
|
|
497 |
Idioms |
bir yarışmanın/rekabetin sonucunu tahmin edilemez kılmak |
blow (something) wide open v.
|
|
498 |
Idioms |
biri için birini/bir şeyi erişilir kılmak |
make someone or something available to someone v.
|
|
499 |
Idioms |
(birinden) farklı olarak onun iyi yönlerini ortaya çıkartmak/görünür kılmak |
be a foil for (someone) v.
|
|
500 |
Idioms |
(birinden) farklı olarak onun iyi yönlerini ortaya çıkartmak/görünür kılmak |
be a foil to (someone) v.
|
|