|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
güneşten korumak |
shade v.
|
|
Mary stood with her hand shading her eyes.
Mary, eliyle gözlerini güneşten koruyarak dikildi.
More Sentences
|
2 |
General |
formunu korumak |
keep fit v.
|
|
You have to keep fit.
Formunu korumak zorundasın.
More Sentences
|
3 |
General |
ışıktan korumak |
shade v.
|
|
I shade my eyes from sun shine.
Gözlerimi güneş ışığından koruyorum.
More Sentences
|
4 |
General |
çevreyi korumak |
protect the environment v.
|
|
What guarantees does the European legislation protecting the environment offer these communities?
Çevreyi koruyan Avrupa mevzuatı bu topluluklara ne gibi güvenceler sunuyor?
More Sentences
|
5 |
General |
çevreyi korumak |
preserve the environment v.
|
|
According to the Bible, we are stewards, all bearing responsibility for preserving the environment.
İncil'e göre, hepimiz çevreyi koruma sorumluluğunu taşıyan kâhyalarız.
More Sentences
|
6 |
General |
karşı korumak |
protect against v.
|
|
After all, it is responsible for technical measures to protect against counterfeiting.
Sonuçta, sahteciliğe karşı koruma sağlayan teknik önlemlerden sorumludur.
More Sentences
|
7 |
General |
barışı korumak |
keep the peace v.
|
|
I was not breaking the peace, but trying to keep the peace by helping to rid the world of nuclear weapons.
Ben barışı bozmuyordum aksine dünyayı nükleer silahlardan kurtarmaya yardım ederek barışı korumaya çalışıyordum.
More Sentences
|
8 |
General |
gizemini korumak |
remain a mystery v.
|
|
The murder remained a mystery for 24 years.
Cinayet 24 yıl boyunca gizemini korudu.
More Sentences
|
9 |
General |
hak korumak |
protect the right v.
|
|
In this way we will have a complete set of measures to protect the rights of our citizens and our residents.
Bu şekilde vatandaşlarımızın ve sakinlerimizin haklarını korumak için eksiksiz bir tedbirler dizisine sahip olacağız.
More Sentences
|
10 |
General |
belirsizliğini korumak |
remain uncertain v.
|
|
The former is certain and stable, while the latter remains uncertain.
Birincisi kesin ve istikrarlı, ikincisi ise belirsizliğini koruyor.
More Sentences
|
11 |
General |
dengeyi korumak |
maintain the balance v.
|
|
I believe we have maintained the balance within the framework of our competences and the existing options.
Yetkilerimiz ve mevcut seçenekler çerçevesinde dengeyi koruduğumuza inanıyorum.
More Sentences
|
12 |
General |
dengeyi korumak |
keep the balance v.
|
|
To keep the balance, we cannot support it.
Dengeyi korumak için bunu destekleyemeyiz.
More Sentences
|
13 |
General |
ormanları korumak |
protect the forests v.
|
|
We Moderates will continue to protect the forests of Sweden.
Biz Ilımlılar İsveç ormanlarını korumaya devam edeceğiz.
More Sentences
|
14 |
General |
geçerliliğini korumak |
obtain v.
|
|
Darwin's theory of evolution and the Big Bang Theory still obtain.
Darwin'in evrim teorisi ve Büyük Patlama Teorisi hala geçerliliğini korumaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
istikrarını korumak |
steady v.
|
|
The Euro steadied against the dollar.
Euro, dolar karşısında istikrarını korumuştur.
More Sentences
|
16 |
General |
(gıda) radyasyona maruz bırakarak korumak |
irradiate v.
|
|
I don't use irradiated ingredients.
Radyasyona maruz kalarak korunmuş gıda maddelerini kullanmıyorum.
More Sentences
|
17 |
General |
kendini korumak için |
in self-defense adv.
|
|
Tom said he shot Mary in self-defense.
Tom polise kendini korumak için Mary'yi vurduğunu söyledi.
More Sentences
|
Phrasals |
|
18 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) korumak |
protect against (someone or something) v.
|
|
Sandbags can be used to erect a temporary wall to protect against floods.
Kum torbaları selden korunmak için geçici bir duvar örmek için kullanılabilir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
19 |
Trade/Economic |
geçerliliğini korumak |
survive v.
|
|
This objective of secrecy has even survived the introduction of universal suffrage.
Bu gizlilik hedefi, genel oy hakkının getirilmesinden sonra bile geçerliliğini korumuştur.
More Sentences
|
Law |
|
20 |
Law |
barışı korumak |
keep the peace v.
|
|
The United States should obviously be able to keep the peace in its own backyard, also militarily.
Amerika Birleşik Devletleri elbette kendi arka bahçesinde de askeri olarak barışı koruyabilmelidir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
21 |
Common Usage |
zarardan korumak |
preserve v.
|
|
General |
|
22 |
General |
diz altını korumak amacıyla kullanılan zırh |
jambeau n.
|
|
23 |
General |
sporcuların alt bacak kısmını korumak için yapılmış sert koruyucu |
shinguard n.
|
|
24 |
General |
yiyecekleri kitapları vb kaplamak ve korumak için kullanılan elastik ince tabaka |
shrink-wrap n.
|
|
25 |
General |
1879'da irlanda'nın dublin kentinde kiracıların menfaatlerini korumak üzere kurulmuş bir dernek |
the land league n.
|
|
26 |
General |
zırhın koltuk altlarını veya eklemleri korumak için kullanılan kumaşla desteklenmiş bir bölgesi |
voider n.
|
|
27 |
General |
zırhın koltuk altlarını veya eklemleri korumak için kullanılan kumaşla desteklenmiş bir bölgesi |
gusset n.
|
|
28 |
General |
gemi donanımını aşınmadan korumak için kullanılan kalın bir halat ağı |
mat n.
|
|
29 |
General |
kullanma veya taşıma sırasında malları korumak için üzerlerine veya badana, bakım gibi işlemler sırasında eşyaları korumak için belirli kısımlarına örtü seren işçi |
masquer n.
|
|
30 |
General |
güneşten korumak için asker kepinin üstünü örten ince kumaş |
havelock n.
|
|
31 |
General |
çiftlikte çitleri korumak ve hayvanların dışarı çıkmasını önlemekle görevli çalışan |
boundary rider [australia] n.
|
|
32 |
General |
itibarını korumak |
honour n.
|
|
33 |
General |
boksörün dişlerini ve dudaklarını korumak için taktığı ağızlık |
mouthpiece n.
|
|
34 |
General |
binicilerin bacaklarını korumak için eyerin iki yanına takılan uzun çizme |
gambado n.
|
|
35 |
General |
haşereleri kovmak ve evi büyüden korumak için bahçeye konan heykelcik |
gnome n.
|
|
36 |
General |
savaş zamanında kenti hava saldırılarına karşı korumak için geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması |
dim-out n.
|
|
37 |
General |
boyacıların döşeme ve mobilyaları korumak için serdikleri örtü veya kağıt |
dropcloth n.
|
|
38 |
General |
içerikleri korumak için üzerine katlanmış olan örtü |
folder n.
|
|
39 |
General |
tünel uzatan madencileri düşen molozlardan korumak için set üstüne konulan tahta veya kereste |
spiling n.
|
|
40 |
General |
yerini korumak |
be one's own man v.
|
|
41 |
General |
set yaparak korumak |
dike v.
|
|
42 |
General |
kaliteyi korumak |
preserve the quality v.
|
|
43 |
General |
üstünlüğünü korumak |
hold the field v.
|
|
44 |
General |
ateş ederek başkasını korumak |
cover v.
|
|
45 |
General |
kendini korumak |
fend v.
|
|
46 |
General |
başka birine ateş ederek birini korumak |
cover v.
|
|
47 |
General |
belirli bir düzeyi korumak |
maintain v.
|
|
48 |
General |
tazeliğini korumak |
maintain one's freshness v.
|
|
49 |
General |
disiplini korumak |
keep order v.
|
|
50 |
General |
yan tarafı korumak |
flank v.
|
|
51 |
General |
kum torbasıyla korumak |
sandbag v.
|
|
52 |
General |
eşlik etmek (korumak/gözetmek amacıyla) |
escort v.
|
|
53 |
General |
tazeliğini korumak |
remain fresh v.
|
|
54 |
General |
yerini korumak |
hold one's own v.
|
|
55 |
General |
eski durumunu korumak |
hold one's own v.
|
|
56 |
General |
saygınlığını korumak |
maintain one's prestige v.
|
|
57 |
General |
asayişi korumak |
keep the peace v.
|
|
58 |
General |
kaliteyi korumak |
maintain the quality v.
|
|
59 |
General |
ateşle korumak |
cover v.
|
|
60 |
General |
vücut hatlarını korumak |
keep one's figure v.
|
|
61 |
General |
karşı ateşe karşı korumak |
cover v.
|
|
62 |
General |
dengesini korumak |
keep one's balance v.
|
|
63 |
General |
parlamentodaki yerini korumak |
keep one's seat v.
|
|
64 |
General |
siper ile korumak |
bulwark v.
|
|
65 |
General |
tazeliğini korumak |
retain one's freshness v.
|
|
66 |
General |
birini korumak |
give someone shelter v.
|
|
67 |
General |
telif hakkı ile korumak |
copyright v.
|
|
68 |
General |
itibarını korumak |
protect one's reputation v.
|
|
69 |
General |
gereğinden fazla korumak |
overprotect v.
|
|
70 |
General |
özelliğini korumak |
maintain its characteristics v.
|
|
71 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's composure v.
|
|
72 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep cool v.
|
|
73 |
General |
hakkını korumak |
vindicate v.
|
|
74 |
General |
mevcut durumu korumak |
hold the line v.
|
|
75 |
General |
mevcut durumu korumak |
stay on hold v.
|
|
76 |
General |
resmiyeti korumak |
keep the formality v.
|
|
77 |
General |
bir şeyden korumak |
debar from v.
|
|
78 |
General |
telle çevirerek korumak |
gange v.
|
|
79 |
General |
yiyeceği korumak |
put up v.
|
|
80 |
General |
çizgiyi korumak |
know where one is standing v.
|
|
81 |
General |
çizgiyi korumak |
protect the line v.
|
|
82 |
General |
çizgiyi korumak |
keep the line v.
|
|
83 |
General |
çıkarını korumak |
protect one's benefits v.
|
|
84 |
General |
doğayı korumak |
protect the nature v.
|
|
85 |
General |
doğayı korumak |
preserve the nature v.
|
|
86 |
General |
(binayı) soğuğa karşı korumak |
weatherise v.
|
|
87 |
General |
(binayı) soğuğa karşı korumak |
weatherize v.
|
|
88 |
General |
sessizliğini korumak |
keep one's silence v.
|
|
89 |
General |
sessizliğini korumak |
maintain one's silence v.
|
|
90 |
General |
çevreyi korumak |
safeguard the environment v.
|
|
91 |
General |
esrarını korumak |
remain puzzle v.
|
|
92 |
General |
sınırı korumak |
patrol the border v.
|
|
93 |
General |
çevre korumak |
preserve the environment v.
|
|
94 |
General |
sınırı korumak |
guard the border v.
|
|
95 |
General |
sınır korumak |
patrol the border v.
|
|
96 |
General |
çevre korumak |
protect the environment v.
|
|
97 |
General |
sınır korumak |
guard the border v.
|
|
98 |
General |
çevre korumak |
safeguard the environment v.
|
|
99 |
General |
haklarını korumak |
safeguard one's rights v.
|
|
100 |
General |
haklarını korumak |
defend one's rights v.
|
|
101 |
General |
haklarını korumak |
protect one's rights v.
|
|
102 |
General |
umudu korumak |
keep alive hope v.
|
|
103 |
General |
umudunu korumak |
cling to hope v.
|
|
104 |
General |
umudunu korumak |
keep alive hope v.
|
|
105 |
General |
umudu korumak |
cling to hope v.
|
|
106 |
General |
resmiyeti korumak |
maintain formality v.
|
|
107 |
General |
teni korumak |
protect skin v.
|
|
108 |
General |
gizemini korumak |
remain mystery v.
|
|
109 |
General |
devamlılığını korumak |
maintain continuity v.
|
|
110 |
General |
devamlılığını korumak |
preserve continuity v.
|
|
111 |
General |
kilosunu korumak |
maintain one's weight v.
|
|
112 |
General |
huzuru korumak |
keep the peace v.
|
|
113 |
General |
kendini -den korumak |
fend v.
|
|
114 |
General |
güncelliğini korumak |
keep up-to-date v.
|
|
115 |
General |
-e karşı korumak |
safeguard against v.
|
|
116 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
watch over one's interest v.
|
|
117 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
take care of one's interest v.
|
|
118 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
attend one's interest v.
|
|
119 |
General |
namusunu korumak |
save one’s honor v.
|
|
120 |
General |
namusunu korumak |
uphold one’s honor v.
|
|
121 |
General |
namusunu korumak |
save one’s honour v.
|
|
122 |
General |
namusunu korumak |
defend one’s honour v.
|
|
123 |
General |
namusunu korumak |
defend one’s honor v.
|
|
124 |
General |
namusunu korumak |
uphold one’s honour v.
|
|
125 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's shirt v.
|
|
126 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's hair v.
|
|
127 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
be etched in memories v.
|
|
128 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
linger in memories v.
|
|
129 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
be still in memories v.
|
|
130 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
remain in memories v.
|
|
131 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
remain calm v.
|
|
132 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's temper v.
|
|
133 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
protect one's interests v.
|
|
134 |
General |
formunu korumak |
keep one's fit v.
|
|
135 |
General |
popülerliğini korumak |
stay popular v.
|
|
136 |
General |
durumu ciddiyetini korumak |
be still critical v.
|
|
137 |
General |
(durumu) ciddiyetini korumak |
(one's condition) to be still critical v.
|
|
138 |
General |
resmiyeti korumak |
retain formality v.
|
|
139 |
General |
resmiyeti korumak |
keep one's distance (from someone) v.
|
|
140 |
General |
kişilik haklarını korumak |
protect one's personal rights v.
|
|
141 |
General |
şerefini korumak |
defend one's honour v.
|
|
142 |
General |
şerefini korumak |
guard one's honour v.
|
|
143 |
General |
kültürel mirası korumak |
conserve the cultural heritage v.
|
|
144 |
General |
birinin menfaatini korumak |
protect one's interest v.
|
|
145 |
General |
şöhretini korumak |
maintain one's reputation v.
|
|
146 |
General |
hakkında sessizliğini korumak |
maintain silence about v.
|
|
147 |
General |
hakkındaki sessizliğini korumak |
maintain silence about v.
|
|
148 |
General |
adaleti korumak |
secure the justice v.
|
|
149 |
General |
önemini korumak |
maintain its importance v.
|
|
150 |
General |
sükunetini korumak |
stay calm v.
|
|
151 |
General |
-den korumak |
keep safe from v.
|
|
152 |
General |
gizemini korumak |
remain a puzzle v.
|
|
153 |
General |
esrarını korumak |
remain a puzzle v.
|
|
154 |
General |
esrarını korumak |
remain mystery v.
|
|
155 |
General |
demokrasiyi korumak |
protect the democracy v.
|
|
156 |
General |
insan haklarını korumak |
protect the human rights v.
|
|
157 |
General |
şahısları elektrik çarpmasına karşı korumak |
protect the persons from electric shocks v.
|
|
158 |
General |
sağlığını korumak |
keep healthy v.
|
|
159 |
General |
kendi çıkarını korumak |
stand up for oneself v.
|
|
160 |
General |
sessizliğini korumak |
keep shtum v.
|
|
161 |
General |
birini birinden korumak |
guard someone from someone v.
|
|
162 |
General |
müktesep hakların korunması ilkesine dayanarak birini korumak |
grandfather someone in v.
|
|
163 |
General |
esrarını/gizemini korumak |
remain a secret v.
|
|
164 |
General |
çevreyi/yeşili korumak |
go green v.
|
|
165 |
General |
takip mesafesini korumak |
maintain a safe following distance v.
|
|
166 |
General |
(aradaki) puan farkını korumak |
maintain the gap v.
|
|
167 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemleri kullanan veya bunları yapan/yaptıran kimse |
bodyworker v.
|
|
168 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla yapılan fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemler |
bodywork v.
|
|
169 |
General |
kötü gözlerden korumak/sakınmak |
protect from evil eyes v.
|
|
170 |
General |
metanetini korumak |
maintain one's composure v.
|
|
171 |
General |
görsel bütünlüğü korumak |
maintain the visual integrity v.
|
|
172 |
General |
korumak/bekçilik etmek |
chaperon v.
|
|
173 |
General |
umudu korumak |
keep hope alive v.
|
|
174 |
General |
umudu korumak |
keep hopes alive v.
|
|
175 |
General |
doğal kaynaklarıı korumak |
protect the natural resources v.
|
|
176 |
General |
anıtları korumak |
preserve monuments v.
|
|
177 |
General |
güncelliğini korumak |
continue to be relevant v.
|
|
178 |
General |
kiloyu korumak |
balance your weight v.
|
|
179 |
General |
kiloyu korumak |
maintain your weight v.
|
|
180 |
General |
alarm ile korumak |
alarm v.
|
|
181 |
General |
büyülü bir güç ile korumak |
charm v.
|
|
182 |
General |
durumunu korumak |
remain firm v.
|
|
183 |
General |
eski durumunu korumak |
hold one's own v.
|
|
184 |
General |
tükenmelerini engellemek için av hayvanlarını korumak |
preserve game v.
|
|
185 |
General |
akıl sağlığını korumak |
keep sanity v.
|
|
186 |
General |
şemsiye ile korumak |
umbrella v.
|
|
187 |
General |
şemsiye ile korur gibi korumak |
umbrella v.
|
|
188 |
General |
önlükle korumak |
apron v.
|
|
189 |
General |
korumak için başka yöne çevirmek |
emmantle v.
|
|
190 |
General |
kendini korumak için kaslarını kasmak |
hold v.
|
|
191 |
General |
dans ederken dengesini korumak |
balance v.
|
|
192 |
General |
siperlik ile korumak |
visor v.
|
|
193 |
General |
(işgal veya istilaya karşı) korumak |
wear [uk] v.
|
|
194 |
General |
(giriş veya işgalden) korumak |
wear [uk] v.
|
|
195 |
General |
şilte ile desteklemek veya korumak |
mattress v.
|
|
196 |
General |
korumak veya saklamak için kışın üzerini kapatmak |
winter-ground v.
|
|
197 |
General |
geçerliliğini korumak |
run v.
|
|
198 |
General |
kötülüklerden korumak |
bless [rare] v.
|
|
199 |
General |
kazadan, beladan korumak |
bless [rare] v.
|
|
200 |
General |
siperle korumak |
blind v.
|
|
201 |
General |
patlama/ısı/radyasyondan korumak |
harden v.
|
|
202 |
General |
yumurtaları korumak |
brood v.
|
|
203 |
General |
yavruları korumak |
brood v.
|
|
204 |
General |
kaplayarak korumak |
hill [dialect] [uk] v.
|
|
205 |
General |
örterek korumak |
hill [dialect] [uk] v.
|
|
206 |
General |
korumak için örtmek (kulak, burun) |
hold v.
|
|
207 |
General |
(toprak yığınını) aşınma, çökme veya sürüklenmekten korumak |
hold v.
|
|
208 |
General |
askeri bir operasyonda açılan ateşten korumak |
mother v.
|
|
209 |
General |
(araziyi veya avı) ağlı kaçak avcılara karşı korumak için engel yerleştirmek |
bush v.
|
|
210 |
General |
çitlerle korumak |
ring-fence v.
|
|
211 |
General |
çitle çevrelemişçesine korumak |
ring-fence v.
|
|
212 |
General |
sıkı sıkı korumak |
desk v.
|
|
213 |
General |
parmaklıkla korumak |
grate v.
|
|
214 |
General |
oyunlarda kart veya taşı korumak |
guard v.
|
|
215 |
General |
buz üzerinde korumak |
ice v.
|
|
216 |
General |
değerini korumak |
run v.
|
|
217 |
General |
hızını korumak |
run v.
|
|
218 |
General |
güncelliğini korumak |
run v.
|
|
219 |
General |
ateş ederek korumak |
cover with fire v.
|
|
220 |
General |
güç kesildikten sonra bir süre daha momentumu korumak |
drift v.
|
|
221 |
General |
kendini korumak |
fence [obsolete] v.
|
|
222 |
General |
kutsal bir şey gibi korumak |
inshrine v.
|
|
223 |
General |
bütünlüğünü korumak |
salve [obsolete] v.
|
|
224 |
General |
saygınlığını korumak |
salve [obsolete] v.
|
|
225 |
General |
bozulmadan korumak |
preserve v.
|
|
226 |
General |
spor amaçlı av hayvanları yetiştirip korumak |
preserve v.
|
|
227 |
General |
tehlikelerden korumak |
scoug v.
|
|
228 |
General |
tehlikeden korumak |
scug [scotland] v.
|
|
229 |
General |
muhafız olarak korumak |
sentry v.
|
|
230 |
General |
ışıktan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
231 |
General |
sıcaktan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
232 |
General |
ısıdan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
233 |
General |
güneşten korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
234 |
General |
suçtan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
235 |
General |
cezadan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
236 |
General |
hata yapmaktan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
237 |
General |
(saatleri, düzenekleri) öngörülen darbelerin vereceği hasardan korumak |
shockproof v.
|
|
238 |
General |
ayakkabı ile korumak |
shoe v.
|
|
239 |
General |
ayakkabı işlevi görecek bir şeyle korumak |
shoe v.
|
|
240 |
General |
makamını korumak |
sit v.
|
|
241 |
General |
sessizliğini korumak |
sit tight v.
|
|
242 |
General |
kale ile korumak |
fortress v.
|
|
243 |
General |
sabit formda korumak |
fossilise v.
|
|
244 |
General |
sabit formda korumak |
fossilize v.
|
|
245 |
General |
yüz ifadesini korumak |
freeze v.
|
|
246 |
General |
(kitapları) kaplama kağıdı ile korumak |
slip-sheet v.
|
|
247 |
General |
koruyucu tarife ile korumak |
protect v.
|
|
248 |
General |
pozisyonunu korumak |
stillstand v.
|
|
249 |
General |
yaz sıcağından korumak |
summerise [uk] v.
|
|
250 |
General |
yaz sıcağından korumak |
summerize [us] v.
|
|
251 |
General |
(fiyatın) değerini korumak |
support v.
|
|
252 |
General |
işlevini korumak |
survive v.
|
|
253 |
General |
korumak suretiyle |
protectingly adv.
|
|
Phrasals |
|
254 |
Phrasals |
(müzik) aynı ritmi korumak |
hold over v.
|
|
255 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
guard someone against something v.
|
|
256 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
protect someone from something v.
|
|
257 |
Phrasals |
bir şeyi bir riske karşı korumak |
hedge something against something v.
|
|
258 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
protect someone against something v.
|
|
259 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
preserve someone from something v.
|
|
260 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
guard someone from something v.
|
|
261 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
preserve someone against something v.
|
|
262 |
Phrasals |
-e karşı korumak/izole etmek |
insulate someone against something v.
|
|
263 |
Phrasals |
-den korumak/izole etmek |
insulate someone from something v.
|
|
264 |
Phrasals |
soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek |
earth up v.
|
|
265 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi korumak |
cover someone or something against something v.
|
|
266 |
Phrasals |
(birisini) korumak |
cover for (someone or something) v.
|
|
267 |
Phrasals |
(birisini) korumak |
cover (up) for someone v.
|
|
268 |
Phrasals |
birisini korumak |
cover for someone v.
|
|
269 |
Phrasals |
birisini korumak |
cover for v.
|
|
270 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafeyi korumak |
keep away (from someone or something) v.
|
|
271 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafesini korumak |
keep away (from someone or something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
hold (someone or something) out of (something) v.
|
|
273 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyde/yerde) korumak |
store (something) in (something or some place) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak |
cover (someone or something) against (something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak |
cover someone or something against something v.
|
|
276 |
Phrasals |
(bir şeyden) korumak |
fend against (something) v.
|
|
277 |
Phrasals |
(bir şeye karşı) korumak |
fend against (something) v.
|
|
278 |
Phrasals |
bir şeyden korumak |
fend against v.
|
|
279 |
Phrasals |
bir şeye karşı korumak |
fend against v.
|
|
280 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
indemnify (someone or something) against (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak |
indemnify (someone or something) against (something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeye karşı korumak |
indemnify someone or something against something v.
|
|
283 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak |
indemnify someone or something against something v.
|
|
284 |
Phrasals |
(birine ya da bir şeye) karşı korumak |
secure against (someone or something) v.
|
|
285 |
Phrasals |
(birine, bir şeye ya da bir hayvana) karşı korumak |
secure something against (someone, something, or an animal) v.
|
|
286 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
287 |
Phrasals |
biri için birini/bir şeyi korumak |
keep someone or something for someone v.
|
|
288 |
Phrasals |
(belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak |
keep until (some point in time) v.
|
|
289 |
Phrasals |
(belli bir zamana) kadar korumak |
keep until (some point in time) v.
|
|
290 |
Phrasals |
mesafesini korumak |
stay back v.
|
|
291 |
Phrasals |
metanetini korumak |
bear up v.
|
|
292 |
Phrasals |
(korumak için) üstünü örtmek |
bed down v.
|
|
293 |
Phrasals |
(kendini/birini bir şeyle) korumak |
defend (oneself or someone) with (something) v.
|
|
294 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
defend (someone or something) against (someone or something) v.
|
|
295 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
defend against v.
|
|
296 |
Phrasals |
ile korumak |
defend with v.
|
|
297 |
Phrasals |
müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında birini/bir şeyi korumak |
grandfather someone or something in v.
|
|
298 |
Phrasals |
müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında korumak |
grandfather in v.
|
|
299 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) korumak |
guard (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
300 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
guard (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
301 |
Phrasals |
-'den korumak |
guard from v.
|
|
302 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
hedge against v.
|
|
303 |
Phrasals |
bir riske karşı korumak |
hedge against something v.
|
|
304 |
Phrasals |
(biri) için korumak |
hold for (someone) v.
|
|
305 |
Phrasals |
karşı korumak |
indemnify against v.
|
|
306 |
Phrasals |
'-den korumak |
indemnify against v.
|
|
307 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
insulate (someone or something) against (someone or something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) korumak |
insulate (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
309 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
insulate against v.
|
|
310 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) against (something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
preserve (someone or something) against (something) v.
|
|
312 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) from (something) v.
|
|
313 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
preserve (someone or something) from (something) v.
|
|
314 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
preserve (something) for (someone or something) v.
|
|
315 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
preserve against v.
|
|
316 |
Phrasals |
-den korumak |
preserve against v.
|
|
317 |
Phrasals |
için korumak |
preserve for v.
|
|
318 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
preserve from v.
|
|
319 |
Phrasals |
-den korumak |
preserve from v.
|
|
320 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) korumak |
protect (someone, something, or oneself) from (someone or something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini birine/bir şeye) karşı korumak |
protect (someone, something, or oneself) from (someone or something) v.
|
|
322 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
protect against (someone or something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
(bir şeye) karşı korumak |
provide against (something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(bir şeye) karşı korumak |
provide for (something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önündeki yerini korumak |
remain ahead of (someone or something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) arasındaki mesafeyi korumak |
remain away (from someone or something) v.
|
|
327 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
328 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain over v.
|
|
329 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) korumak |
safeguard against (someone or something) v.
|
|
330 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
safeguard against (someone or something) v.
|
|
331 |
Phrasals |
-den korumak |
save from v.
|
|
332 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) kurtarmak/korumak |
save from (someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
secure against v.
|
|
334 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
stay back (from someone or something) v.
|
|
335 |
Phrasals |
medeniliğini/kibarlığını korumak |
stay within bounds v.
|
|
Proverb |
|
336 |
Proverb |
korkak damgası yememek adına kaybedilen bir savaşta boşuna ölmektense ilerde kazanabileceği bir savaş vermek için canını korumak |
he who fights and runs away may live to fight another day
|
|
Colloquial |
|
337 |
Colloquial |
polislerin diğer polisleri korumak için uyguladığı gizlilik |
blue wall n.
|
|
338 |
Colloquial |
ilk günkü tazeliğini korumak |
be as fresh as ever v.
|
|
339 |
Colloquial |
kendisinin bile olmayan bir şeyi korumak |
protect something that doesn't even belong to her/him v.
|
|
340 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
go easy v.
|
|
341 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
play it cool v.
|
|
342 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
remain composed v.
|
|
343 |
Colloquial |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge one's bets v.
|
|
344 |
Colloquial |
sakinliğini korumak |
stay frosty v.
|
|
345 |
Colloquial |
uzun süre popülerliğini korumak |
wear well v.
|
|
346 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
keep it together v.
|
|
347 |
Colloquial |
gücünü korumak |
go strong v.
|
|
348 |
Colloquial |
sakinliğini korumak |
hold it together v.
|
|
349 |
Colloquial |
eski durumunu korumak |
hold own v.
|
|
350 |
Colloquial |
yerini korumak |
hold own v.
|
|
351 |
Colloquial |
bir canı var onu korumak için |
for dear life expr.
|
|
352 |
Colloquial |
canını korumak için |
for dear life expr.
|
|
353 |
Colloquial |
canını korumak için |
for your life expr.
|
|
Idioms |
|
354 |
Idioms |
birinin/bir şeyin etrafını korumak için ya da kaçmasın diye çeviren silahlı koruma grubu |
ring of steel n.
|
|
355 |
Idioms |
konumunu korumak için zamanın popüler görüşlerine göre kendini değiştiren/uyarlayan kimse |
vicar of bray n.
|
|
356 |
Idioms |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep your distance v.
|
|
357 |
Idioms |
çizgisini korumak |
know where you are (or stand) with v.
|
|
358 |
Idioms |
önemini korumak |
be around v.
|
|
359 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep both oars in the water v.
|
|
360 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
361 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
362 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
363 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
364 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
|
365 |
Idioms |
mesafeyi korumak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
366 |
Idioms |
formunu korumak |
keep in good condition v.
|
|
367 |
Idioms |
kuvvetini korumak |
keep in good condition v.
|
|
368 |
Idioms |
sağlığını korumak |
keep in good condition v.
|
|
369 |
Idioms |
birini veya bir şeyi ne pahasına olursa olsun korumak |
protect something/somebody at all cost v.
|
|
370 |
Idioms |
belirsizliği korumak |
the jury is still out v.
|
|
371 |
Idioms |
durumunu korumak |
hold one's ground v.
|
|
372 |
Idioms |
durumunu korumak |
keep up appearance v.
|
|
373 |
Idioms |
durumunu korumak |
stand one's ground v.
|
|
374 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep one's seat v.
|
|
375 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to one's laurels v.
|
|
376 |
Idioms |
kendini diğerlerine karşı korumak |
fight one's corner v.
|
|
377 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep one's chair v.
|
|
378 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's cool v.
|
|
379 |
Idioms |
sükunetini korumak |
hold one's peace v.
|
|
380 |
Idioms |
popülerliğini korumak |
stand the test of time v.
|
|
381 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's head v.
|
|
382 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
hold one's temper v.
|
|
383 |
Idioms |
(evlenene kadar) bekaretini korumak |
save oneself (for marriage) v.
|
|
384 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep one's chair v.
|
|
385 |
Idioms |
(bir tehlikeye vb karşı) sükunetini korumak |
have one's wits about one v.
|
|
386 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep one's seat v.
|
|
387 |
Idioms |
(bir tehlikeye vb karşı) sükunetini korumak |
keep one's wits about one v.
|
|
388 |
Idioms |
kendini yukardan gelen bir tehlikeye karşı sakınmak/korumak |
stand from under [dated] v.
|
|
389 |
Idioms |
(biriyle) arasındaki güvenli mesafeyi korumak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
390 |
Idioms |
(birine) saygıdan çerçevesinde mesafeyi korumak |
hold (one) at a respectful distance v.
|
|
391 |
Idioms |
(biriyle) uygun mesafeyi korumak |
hold (one) at a respectful distance v.
|
|
392 |
Idioms |
yarışın/yarışmanın sonuna kadar kararlılığını, enerjisini, dayanıklılığını korumak |
stay the distance v.
|
|
393 |
Idioms |
(birinin) desteğini korumak |
keep (someone) onside v.
|
|
394 |
Idioms |
onurunu korumak |
be tall in one's saddle v.
|
|
395 |
Idioms |
onurunu korumak |
be tall in the saddle v.
|
|
396 |
Idioms |
kararlılığını/direncini korumak |
hold hard [uk] v.
|
|
397 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
hold (one's) nerve v.
|
|
398 |
Idioms |
(birinin) dürüstlüğünü korumak/devam ettirmek |
keep (one) honest v.
|
|
399 |
Idioms |
motivasyonunu korumak |
stay hungry v.
|
|
400 |
Idioms |
azmini/kararlılığını korumak |
stay hungry v.
|
|
401 |
Idioms |
isteğini/hevesini korumak |
stay hungry v.
|
|
402 |
Idioms |
(birine) karşı avantajını korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
403 |
Idioms |
dengesini korumak |
keep (one's) feet v.
|
|
404 |
Idioms |
sağlığını korumak |
keep in good shape v.
|
|
405 |
Idioms |
bir şeyi korumak |
keep the show on the road v.
|
|
406 |
Idioms |
bir şeyi korumak |
keep this show on the road v.
|
|
407 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
keep stum v.
|
|
408 |
Idioms |
uzun süre/yıllarca popülerliğini korumak |
survive the test of time v.
|
|
409 |
Idioms |
(buz hokeyinde) diskin hakimiyetini korumak |
rag the puck v.
|
|
410 |
Idioms |
umudunu korumak |
hold out hope v.
|
|
411 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
412 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
413 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
414 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
415 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
416 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
417 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
418 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
419 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
420 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
421 |
Idioms |
(birini tehlikelerden) korumak |
have v.
|
|
422 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep frosty v.
|
|
423 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
give (someone or something) a wide berth v.
|
|
424 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
give a wide berth to (someone or something) v.
|
|
425 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
give someone or something a wide berth v.
|
|
426 |
Idioms |
biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak |
give someone or something a wide berth v.
|
|
427 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
give someone/something a wide berth v.
|
|
428 |
Idioms |
biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak |
give someone/something a wide berth v.
|
|
429 |
Idioms |
zor bir durumda soğukkanlılığını korumak |
whistle past the graveyard v.
|
|
430 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge bets v.
|
|
431 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge your bets v.
|
|
432 |
Idioms |
(biriyle) mesafeyi korumak |
hold (one) at a distance v.
|
|
433 |
Idioms |
(biriyle) mesafeyi korumak |
hold (one) at arm's length v.
|
|
434 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
hold (someone or something) at bay v.
|
|
435 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
hold someone or something at bay v.
|
|
436 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
keep someone or something at bay v.
|
|
437 |
Idioms |
(biri/bir şey) sınırını korumak |
hold the line at (someone or something) v.
|
|
438 |
Idioms |
yerini korumak |
hold your own v.
|
|
439 |
Idioms |
durumunu korumak |
hold your own v.
|
|
440 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
hold one's peace v.
|
|
441 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
hold your peace/tongue [old-fashioned] v.
|
|
442 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) resmiyeti korumak |
keep (one's) distance from (someone or something) v.
|
|
443 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak/bozmamak |
keep (one's) hair on [uk] v.
|
|
444 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
keep (one's) peace v.
|
|
445 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep (one's) wig on v.
|
|
446 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep (one's) wig on v.
|
|
447 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
keep (someone or something) at a distance v.
|
|
448 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
keep (someone or something) at arm's length v.
|
|
449 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin/kendinin) mesafesini korumak |
keep (someone or something, or oneself) at a distance v.
|
|
450 |
Idioms |
terbiyesini/kibarlığını korumak |
keep a civil tongue v.
|
|
451 |
Idioms |
mesafeyi korumak |
keep at a distance v.
|
|
452 |
Idioms |
soğukkanlılığını/sakinliğini korumak |
keep both feet on the ground v.
|
|
453 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep chair v.
|
|
454 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep chair v.
|
|
455 |
Idioms |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep distance v.
|
|
456 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı sadakatini korumak/sözünü tutmak |
keep faith with (someone or something) v.
|
|
457 |
Idioms |
dürüstlüğünü korumak |
keep honest v.
|
|
458 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep temper v.
|
|
459 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep your cool v.
|
|
460 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep your cool v.
|
|
461 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep your temper v.
|
|
462 |
Idioms |
(birine karşı) soğukkanlılığını korumak |
keep your temper (with somebody) v.
|
|
463 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to laurels v.
|
|
464 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to your laurels v.
|
|
465 |
Idioms |
belirsizliğini korumak |
remain to be seen v.
|
|
466 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) korumak |
ride herd on (someone or something) v.
|
|
467 |
Idioms |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw (one's) courage to the sticking place v.
|
|
468 |
Idioms |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw up (one's) courage to the sticking place v.
|
|
469 |
Idioms |
durumunu korumak |
stand ground v.
|
|
470 |
Idioms |
(birinin) düzenini korumak |
stay on top of (someone or something) v.
|
|
471 |
Idioms |
(birini) korumak için kendini ateşe atmak |
take a bullet (for someone) v.
|
|
472 |
Idioms |
(birini) korumak için kendini ateşe atmak |
take the bullet (for someone) v.
|
|
Speaking |
|
473 |
Speaking |
beni korumak için yapıyor |
he's doing this to protect me expr.
|
|
474 |
Speaking |
bunu seni korumak için |
I did it to protect you expr.
|
|
475 |
Speaking |
bunu seni korumak için yaptım |
I did it to protect you expr.
|
|
Trade/Economic |
|
476 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
trade protection n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
protection n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
çiftçinin gelir düzeyini korumak veya yükseltmek için hazineden yapılan dolaysız veya dolaylı ödemeler |
contestable market n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
döviz kurunun dalgalanma sınırım korumak için bir ülkenin kullandığı yabancı para |
intervention currency n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
merkez bankalarının bir para biriminin uluslararası değerini korumak için yüksek miktarda para satın alması |
intervention n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
alacaklının menfaatini korumak |
safeguard the concerns of the creditor v.
|
|
482 |
Trade/Economic |
kalite çizgisini korumak |
maintain the quality level v.
|
|
483 |
Trade/Economic |
(fonları) korumak |
ring-fence v.
|
|
484 |
Trade/Economic |
fiyat çizgisini korumak |
hold the line v.
|
|
485 |
Trade/Economic |
mali kayba karşı kendini korumak |
hedge v.
|
|
486 |
Trade/Economic |
finansal olarak kendini korumak |
hedge v.
|
|
Law |
|
487 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
sarbanes–oxley Act of 2002 n.
|
|
488 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
sarbanes–oxley n.
|
|
489 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
corporate and auditing accountability/responsibility and transparency act n.
|
|
490 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
public company accounting reform and investor protection act n.
|
|
491 |
Law |
ülkedeki insanların sahip olduğu hakları korumak amacıyla mahkeme tarafından memurlara verilen ve onların yasal yetkileri dışına çıkmalarını engelleyen emriler |
prerogative writs n.
|
|
492 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
united states marshals service n.
|
|
493 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
marshals n.
|
|
494 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
us marshals service n.
|
|
495 |
Law |
asayişi korumak |
keep the peace v.
|
|
496 |
Law |
huzuru korumak |
keep the peace v.
|
|
497 |
Law |
çiğnenmekten korumak |
keep inviolate v.
|
|
498 |
Law |
vatandaşlığı korumak |
retain a citizenship v.
|
|
499 |
Law |
önceden kazanılmış hakları korumak |
grandfather v.
|
|
Politics |
|
500 |
Politics |
nükleer silahlara sahip bir devletin, güçlerini nükleer silahı olmayan müttefiki korumak için kullanmayı vadetmesi |
nuclear umbrella n.
|
|