|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
yabancı ülke |
foreign country n.
|
|
Japan depends on foreign countries for oil.
Japonya petrol için yabancı ülkelere bağımlı.
More Sentences
|
2 |
General |
gelişmekte olan ülke |
developing country n.
|
|
Denmark is also a country in which people have a very special way of looking at aid to developing countries.
Danimarka aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere yardım konusunda çok özel bir bakış açısına sahip bir ülkedir.
More Sentences
|
3 |
General |
fakir ülke |
poor country n.
|
|
The split between rich and poor countries is becoming increasingly wide.
Zengin ve fakir ülkeler arasındaki uçurum giderek açılmaktadır.
More Sentences
|
4 |
General |
üçüncü ülke |
third country n.
|
|
The EU is already notorious for its ambivalent rules in relation to third countries.
AB zaten üçüncü ülkelerle ilgili ikircikli kurallarıyla ünlüdür.
More Sentences
|
5 |
General |
komşu ülke |
neighbouring country n.
|
|
It still exists as a caste system in India and neighbouring countries.
Hindistan'da ve komşu ülkelerde kast sistemi olarak hala varlığını sürdürmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign citizen n.
|
|
The opportunity for foreign citizens who are not refugees to immigrate to Europe as migrant workers should be expanded.
Mülteci olmayan yabancı ülke vatandaşlarının göçmen işçi olarak Avrupa'ya göç etme fırsatı genişletilmelidir.
More Sentences
|
7 |
General |
ülke planlaması |
country planning n.
|
|
We cannot continue to allow town and country planning to be completely subsidiary.
Şehir ve ülke planlamasının tamamen ikincilleştirilmesine izin vermeye devam edemeyiz.
More Sentences
|
8 |
General |
ülke kodu |
country code n.
|
|
The country code for calling Italy is 39.
İtalya'yı aramak için ülke kodu 39.
More Sentences
|
9 |
General |
müslüman ülke |
muslim country n.
|
|
Sami visited many Muslim countries.
Sami birçok Müslüman ülkeyi gezdi.
More Sentences
|
10 |
General |
başka bir ülke |
a different country n.
|
|
I need to move to a different country.
Başka bir ülkeye taşınmalıyım.
More Sentences
|
11 |
General |
komşu ülke |
neighboring country n.
|
|
The army made inroads into the neighboring country.
Ordu, komşu ülkenin içlerine doğru ilerledi.
More Sentences
|
12 |
General |
büyük ülke |
big country n.
|
|
That means the triumph of the back-room politics of the big countries, and this will have a paralysing effect.
Bu, büyük ülkelerin arka oda politikalarının zaferi anlamına gelir ve bunun felç edici bir etkisi olacaktır.
More Sentences
|
13 |
General |
birçok ülke |
several countries n.
|
|
We also know that several countries have been critical of the actions.
Birçok ülkenin atılan adımları eleştirdiğini de biliyoruz.
More Sentences
|
14 |
General |
ev sahibi (ülke, şehir vb.) |
host n.
|
|
They are announcing the host for the summer Olympic Games.
Yaz Olimpiyat Oyunları için ev sahibi ülkeyi açıklıyorlar.
More Sentences
|
15 |
General |
(hükümdarın yönettiği) ülke |
realm n.
|
|
The king vowed to protect everybody who lived within reach of his realm.
Kral, ülkesinin sınırları içinde yaşayan herkesi korumaya yemin etti.
More Sentences
|
16 |
General |
ülke yönetmek |
govern a country v.
|
|
To govern a country is not an easy job.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
More Sentences
|
|
17 |
General |
ülke yönetmek |
rule a country v.
|
|
To rule a country is no easy task.
Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
More Sentences
|
18 |
General |
ülke çapında |
nationwide adj.
|
|
Israel says it needs 13 batteries altogether for nationwide defence.
İsraillilere bakılırsa ülke çapında savunma yapmaları için toplam 13 bataryaya ihtiyaçları var.
More Sentences
|
19 |
General |
ülke çapındaki |
nationwide adj.
|
|
The nationwide protest spread across every city in the country.
Ülke çapındaki protesto ülkenin her şehrine yayıldı.
More Sentences
|
20 |
General |
ülke dışında |
abroad adv.
|
|
There was a spirit of hope abroad in that country.
Ülkenin dışında bir umut ruhu vardı.
More Sentences
|
21 |
General |
ülke genelinde |
throughout the country adv.
|
|
Testing can take place in testing centres throughout the country or in situ at parties or concerts.
Testler ülke genelindeki test merkezlerinde ya da partilerde veya konserlerde yerinde gerçekleştirilebilir.
More Sentences
|
22 |
General |
ülke çapında |
throughout the country adv.
|
|
They are also calling for demonstrations throughout the country on 1 February.
Ayrıca 1 Şubat'ta ülke çapında gösteriler düzenlenmesi çağrısında bulunuyorlar.
More Sentences
|
Phrases |
|
23 |
Phrases |
ülke genelinde |
across the country expr.
|
|
This morning, the polls opened all across the country.
Bu sabah sandıklar tüm ülke genelinde açıldı.
More Sentences
|
24 |
Phrases |
ülke çapında |
across the country expr.
|
|
Tom is moving across the country.
Tom ülke çapında ilerliyor.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
25 |
Trade/Economic |
aday ülke |
candidate country n.
|
|
With the pending enlargement, I wonder whether the candidate counties will be able to play our game.
Bekleyen genişleme ile birlikte aday ülkelerin bizim oyunumuzu oynayıp oynayamayacaklarını merak ediyorum.
More Sentences
|
26 |
Trade/Economic |
az gelişmiş ülke |
less developed country n.
|
|
We often talk about cancelling the debt of the less developed countries.
Sık sık az gelişmiş ülkelerin borçlarının silinmesinden bahsediyoruz.
More Sentences
|
27 |
Trade/Economic |
ev sahibi ülke |
host country n.
|
|
Incentives to immigrants to settle more evenly across their host countries would help.
Göçmenlerin ev sahibi ülkelerde daha dengeli bir şekilde yerleşmeleri için teşvik edilmeleri yardımcı olacaktır.
More Sentences
|
28 |
Trade/Economic |
ithalatçı ülke |
importing country n.
|
|
If the importing country does want this notification, then this should naturally be supplied.
Eğer ithalatçı ülke bu bildirimi istiyorsa, o zaman bu doğal olarak sağlanmalıdır.
More Sentences
|
29 |
Trade/Economic |
kaynak ülke |
source country n.
|
|
What does country of origin mean, or perhaps even source country?
Menşe ülke ne anlama geliyor, hatta belki de kaynak ülke?
More Sentences
|
30 |
Trade/Economic |
üçüncü ülke |
third country n.
|
|
In that way, the regulation will have a negative effect on third countries, for example Japan.
Bu şekilde düzenlemenin üçüncü ülkeler, örneğin Japonya üzerinde olumsuz bir etkisi olacaktır.
More Sentences
|
31 |
Trade/Economic |
üretici ülke |
producer country n.
|
|
The demand and consumption of these products also concerns the producer countries.
Bu ürünlerin talebi ve tüketimi üretici ülkeleri de ilgilendirmektedir.
More Sentences
|
32 |
Trade/Economic |
yabancı ülke |
foreign country n.
|
|
Foreign countries have beautiful architecture.
Yabancı ülkelerin güzel mimarileri vardır.
More Sentences
|
Law |
|
33 |
Law |
ev sahibi ülke |
host country n.
|
|
It represented a mutually beneficial relationship between immigrant and host country.
Göçmen ve ev sahibi ülke arasında karşılıklı fayda sağlayan bir ilişkiyi temsil ediyordu.
More Sentences
|
Common Usage |
|
34 |
Common Usage |
müttefik ülke |
ally n.
|
|
General |
|
35 |
General |
ülke ekonomisi |
economics n.
|
|
36 |
General |
hassas ülke |
sensitive country n.
|
|
37 |
General |
sömürge oluşturan ülke |
colonizer n.
|
|
38 |
General |
dış ülke |
abroad n.
|
|
39 |
General |
ülke savunması |
landwehr (alm) n.
|
|
40 |
General |
gelişmeye çalışan fakir veya az gelişmiş ülke |
developing country n.
|
|
41 |
General |
başında tek bir hükümdar olan devlet veya ülke |
monarchy n.
|
|
42 |
General |
yabancı ülke |
abroad n.
|
|
43 |
General |
ülke para birimi |
domestic monetary unit n.
|
|
44 |
General |
kral veya kraliçe tarafından yönetilen ülke |
kingdom n.
|
|
45 |
General |
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği |
condominium n.
|
|
46 |
General |
tarafsız ülke |
neutral n.
|
|
47 |
General |
bağımsız ülke |
sovereign n.
|
|
48 |
General |
ülke içi |
inland n.
|
|
49 |
General |
afrika'nın atlantik kıyısındaki ülke |
ivory coast n.
|
|
50 |
General |
az gelişmiş ülke |
the third world n.
|
|
51 |
General |
denizlerin ötesinde bulunan ülke vb |
overseas n.
|
|
52 |
General |
bir prens tarafından yönetilen ülke |
principality n.
|
|
53 |
General |
ülke dışı |
overseas n.
|
|
54 |
General |
gelişmekte olan ülke yatırımları |
developing country investments n.
|
|
55 |
General |
kutsal ülke |
promised land n.
|
|
56 |
General |
bir ülke veya toplumun ahlak, görgü ve davranış kalıpları |
customs n.
|
|
|
57 |
General |
ülke ziyaretleri |
visits of state n.
|
|
58 |
General |
alıcı ülke |
purchasing country n.
|
|
59 |
General |
bağımlı ülke |
client n.
|
|
60 |
General |
halkın seçtiği temsilcilerce yönetilen ülke veya devlet |
democracy n.
|
|
61 |
General |
arka ülke |
backland n.
|
|
62 |
General |
bir ülke veya bölgenin karayollarını gösteren harita |
road map n.
|
|
63 |
General |
zayıf durumda olan ülke |
underdog n.
|
|
64 |
General |
tahditli ülke |
restricted country n.
|
|
65 |
General |
batı afrika'da ülke |
sierra leone n.
|
|
66 |
General |
ülke dışı |
abroad n.
|
|
67 |
General |
azgelişmiş ülke |
underdeveloped country n.
|
|
68 |
General |
yardım eden ülke |
aid giving nation n.
|
|
69 |
General |
komşu ülke |
contiguous country n.
|
|
70 |
General |
üye olmayan ülke |
nonmember country n.
|
|
71 |
General |
ülke sınırları |
national boundaries n.
|
|
72 |
General |
üye ülke |
member nation n.
|
|
73 |
General |
ülke sınırları |
national borders n.
|
|
74 |
General |
ülke savunması |
landwehr (almanca) n.
|
|
75 |
General |
küçük ülke ya da eyalet yöneticisi |
toparch n.
|
|
76 |
General |
başka devletlerin işine karışmayan ülke ya da politikacı |
noninterventionist n.
|
|
77 |
General |
ülke riski |
country risk n.
|
|
78 |
General |
gelişmiş ülke |
developed country n.
|
|
79 |
General |
ülke çalışması |
country study n.
|
|
80 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
foreign national n.
|
|
81 |
General |
ülke insanı |
countryman n.
|
|
82 |
General |
kardeş ülke |
sister country n.
|
|
83 |
General |
kardeş ülke |
brother country n.
|
|
84 |
General |
ülke sevgisi |
love of country n.
|
|
85 |
General |
ülke sevgisi |
patriotism n.
|
|
86 |
General |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo-land n.
|
|
87 |
General |
nbc silahları üretme ve kullanma kabiliyetine sahip ülke |
nuclear-biological-chemical capable nation n.
|
|
88 |
General |
(ülke) iç kısım |
inland n.
|
|
89 |
General |
saldırgan ülke |
aggressor n.
|
|
90 |
General |
dış ülke muhabiri |
correspondent n.
|
|
91 |
General |
hemhudut ülke |
contiguous country n.
|
|
92 |
General |
üreten ülke |
producing country n.
|
|
93 |
General |
ülke sakinleri |
nation's residents n.
|
|
94 |
General |
ülke çıkarları |
national interests n.
|
|
95 |
General |
dış satımcı ülke |
exporter n.
|
|
96 |
General |
vaadedilmiş ülke |
a promised land n.
|
|
97 |
General |
vaadedilmiş ülke |
the promised land n.
|
|
98 |
General |
ülke toprağı |
country's land n.
|
|
99 |
General |
bu ülke vatandaşı |
citizen of this country n.
|
|
100 |
General |
farklı ülke mutfaklarından örnekler sunan restoran |
fusion restaurant n.
|
|
101 |
General |
müreffeh ülke |
prosperous country n.
|
|
102 |
General |
serbest ülke |
free county n.
|
|
103 |
General |
müttefik ülke |
allied country n.
|
|
104 |
General |
ilk beş ülke |
first five countries n.
|
|
105 |
General |
denizci ülke |
a maritime country n.
|
|
106 |
General |
denizci ülke |
a seafaring country n.
|
|
107 |
General |
doğduğu ülke |
country of birth n.
|
|
108 |
General |
afete karşı dirençli ülke |
disaster-resilient country n.
|
|
109 |
General |
ülke bazlı örgütler |
country-based organizations n.
|
|
110 |
General |
yabancı ülke |
outland n.
|
|
111 |
General |
ülke bayrakları |
country flags n.
|
|
112 |
General |
gelişen ülke |
developing country n.
|
|
113 |
General |
sömürge oluşturan ülke |
coloniser n.
|
|
114 |
General |
başka devletlerin işine karışmayan ülke ya da politikacı |
non-interventionist n.
|
|
115 |
General |
su fakiri ülke |
water poor country n.
|
|
116 |
General |
su zengini ülke |
water rich country n.
|
|
117 |
General |
platform-ada şeklinde bir ülke |
sealand n.
|
|
118 |
General |
çöl ülke |
desert country n.
|
|
119 |
General |
hedef ülke |
destination country n.
|
|
120 |
General |
hedef ülke |
target country n.
|
|
121 |
General |
ülke takımı |
country team n.
|
|
122 |
General |
geleneksel ülke |
traditional country n.
|
|
123 |
General |
birkaç ülke |
several countries n.
|
|
124 |
General |
ülke güvenliği |
country safety n.
|
|
125 |
General |
ülke güvenliği |
country security n.
|
|
126 |
General |
sömürgeci (ülke) |
colonizer n.
|
|
127 |
General |
denize kıyısı bulunmayan ülke |
landlocked state n.
|
|
128 |
General |
ülke yöneticisi |
rector [obsolete] n.
|
|
129 |
General |
bir ülke veya bölgedeki en büyük şehir |
primate city n.
|
|
130 |
General |
düz ve geniş toprakları olan ülke |
champaign n.
|
|
131 |
General |
düz ve geniş toprakları olan ülke |
champion [obsolete] n.
|
|
132 |
General |
ekonomisinin önemli bir bölümü yasadışı uyuşturucu ticaretinden oluşan ülke |
narco-state n.
|
|
133 |
General |
bir ülke içerisinde genellikle çoğunluğun mensup olduğu dini temsil eden bağımsız kilise |
national church n.
|
|
134 |
General |
güneydoğu asya'da, bengal körfezi kıyısında yer alan bir ülke |
union of burma n.
|
|
135 |
General |
ülke sınırlarını genişletmek veya nüfuzu artırmak için askeri güçle alınan toprak parçası |
land grab n.
|
|
136 |
General |
ülke özlemi |
longing for one's homeland n.
|
|
137 |
General |
ülke hasreti |
longing for one's homeland n.
|
|
138 |
General |
insanları ülke dışına kaçırarak ölüm tehlikesinden kurtaran kimse |
scarlet pimpernel n.
|
|
139 |
General |
az gelişmiş ülke |
ldc (less-developed country) n.
|
|
140 |
General |
gelişmekte olan ülke |
ldc (less-developed country) n.
|
|
141 |
General |
dünyanın yarımkürelerinde bulunan ülke ve insanlar |
hemisphere n.
|
|
142 |
General |
(ada, ülke) kara kütlesinin yapısal düzenlemesi |
build n.
|
|
143 |
General |
diğerleri üzerinde hakimiyeti olduğu düşünülen ülke veya devlet |
mistress n.
|
|
144 |
General |
güneydoğu afrika'da portekiz sömürgesi olan eski bir ülke |
mocambique n.
|
|
145 |
General |
güney avrupa'da bir antik ülke |
moesia n.
|
|
146 |
General |
doğu asya'da bir ülke |
mongolia n.
|
|
147 |
General |
iç ülke |
heartland n.
|
|
148 |
General |
kurum, alan, uygulama, yayın veya kelimenin başka bir ülke veya dildeki karşılığı |
opposite number n.
|
|
149 |
General |
aşırı ülke sevgisi |
overpatriotism n.
|
|
150 |
General |
halkın seçtiği temsilcilerce yönetilen ülke veya devlet |
commonalty [obsolete] n.
|
|
151 |
General |
iki veya daha çok ülke/ordu tarafından ortak kullanılan parça |
common-user item n.
|
|
152 |
General |
hayali ülke |
disneyland n.
|
|
153 |
General |
ülke sınırı |
coast [obsolete] n.
|
|
154 |
General |
ülke sınırındaki toprak |
coast [obsolete] n.
|
|
155 |
General |
ülke sınırı |
commark n.
|
|
156 |
General |
avlanmaya uygun ülke |
coverside n.
|
|
157 |
General |
menşe ülke |
cradleland n.
|
|
158 |
General |
aynı ülke vatandaşı |
paesano n.
|
|
159 |
General |
(bir ülke veya hukuk sistemine ait) kanunname |
pandect n.
|
|
160 |
General |
güney amerika'da bir ülke |
co-operative republic of guyana n.
|
|
161 |
General |
tarıma elverişli ülke |
plough n.
|
|
162 |
General |
tarıma elverişli ülke |
plow n.
|
|
163 |
General |
düşman ülke |
public enemy n.
|
|
164 |
General |
düşman ülke hükumeti |
public enemy n.
|
|
165 |
General |
bir sınırın bağlı olduğu ülke |
shore n.
|
|
166 |
General |
ülke siyasetini etkileyen grup |
fourth estate n.
|
|
167 |
General |
sultan tarafından yönetilen ülke |
soldanrie n.
|
|
168 |
General |
saltanat rejimi altındaki ülke |
soldanrie n.
|
|
169 |
General |
büyük oranda tek bir etnisiteden insanların yaşadığı ülke |
ethno-state n.
|
|
170 |
General |
petrol zengini ülke |
oil state n.
|
|
171 |
General |
gelişmiş ülke |
first world country n.
|
|
172 |
General |
özerk ülke |
sovereignty n.
|
|
173 |
General |
bağımsız ülke |
sovereignty n.
|
|
174 |
General |
sovyet sosyalist cumhuriyeti birliği'ne bağlı bir ülke |
soviet n.
|
|
175 |
General |
sscb'ye bağlı ülke |
soviet socialist republic n.
|
|
176 |
General |
özerk ülke |
sovranty n.
|
|
177 |
General |
bağımsız ülke |
sovranty n.
|
|
178 |
General |
uzaya erişim kapasitesi bulunan ülke |
space-faring nation n.
|
|
179 |
General |
yabancı ülke |
strand n.
|
|
180 |
General |
güneşli ülke |
sunland n.
|
|
181 |
General |
tecrit etmek (ülke) |
quarantine v.
|
|
182 |
General |
kalkınmak (ülke/bölge) |
develop v.
|
|
183 |
General |
iki ülke arasında mekik dokumak |
shuttle back and forth between two countries v.
|
|
184 |
General |
ülke dışında evlenmek |
marry outside the country v.
|
|
185 |
General |
ülke dışında yaşamak |
live outside the country v.
|
|
186 |
General |
ülke dışında doğmak |
be born abroad v.
|
|
187 |
General |
ülke dışına çıkarmak |
take something out of the country v.
|
|
188 |
General |
açısından önde gelen bir ülke olmak |
be a leading country for v.
|
|
189 |
General |
bütün ülke sathına yayılmak |
spread country-wide v.
|
|
190 |
General |
ülke dışında yaşamak |
live abroad v.
|
|
191 |
General |
ülke ekonomisini zarara uğratmak |
damage the country's economy v.
|
|
192 |
General |
ülke kurmak |
establish a country v.
|
|
193 |
General |
ülke kurmak |
found a country v.
|
|
194 |
General |
(şehir, ülke) ikamet etmek |
come (from) v.
|
|
195 |
General |
(ülke) vatandaşı olmak |
come (from) v.
|
|
196 |
General |
(şehir, ülke) memleketi olmak |
come (from) v.
|
|
197 |
General |
(yeni bir ülke, isim vb.) benimsemek |
adopt v.
|
|
198 |
General |
ülke dışı |
foreign adj.
|
|
199 |
General |
ülke çapında |
countrywide adj.
|
|
200 |
General |
ülke yasaları dışında olan |
extraterritorial adj.
|
|
201 |
General |
tüm ülke çapında |
nationwide adj.
|
|
202 |
General |
azgelişmiş (ülke) |
underdeveloped adj.
|
|
203 |
General |
kendi kendini yöneten (ülke) |
self governing adj.
|
|
204 |
General |
ülke sakini olmayan |
nonresident adj.
|
|
205 |
General |
ülke genelinde |
countrywide adj.
|
|
206 |
General |
ülke dışına çıkmayla ilgili |
transmigratory adj.
|
|
207 |
General |
ülke geneli |
country-wide adj.
|
|
208 |
General |
ülke çapında |
country-wide adj.
|
|
209 |
General |
ülke çapı |
country-wide adj.
|
|
210 |
General |
belirli bir ülke ya da devletin tarafını tutmayan |
non-aligned adj.
|
|
211 |
General |
ülke çapında olan |
nation-wide adj.
|
|
212 |
General |
(ülke) bağlantısız |
nonaligned adj.
|
|
213 |
General |
ülke geneli |
nation-wide adj.
|
|
214 |
General |
ülke bazlı |
country-based adj.
|
|
215 |
General |
ülke çapında |
country wide adj.
|
|
216 |
General |
belirli bir ülke ya da devletin tarafını tutmayan |
nonaligned adj.
|
|
217 |
General |
(ülke) bağlantısız |
non-aligned adj.
|
|
218 |
General |
ülke sakini olmayan |
non-resident adj.
|
|
219 |
General |
ülke içi |
intranational adj.
|
|
220 |
General |
ülke içi |
intranational adj.
|
|
221 |
General |
ülke dışında olan |
extraterritorial adj.
|
|
222 |
General |
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) çeşitliliği olmayan |
impoverished adj.
|
|
223 |
General |
(ülke veya bölgede ağaç, çiçek, hayvan) seyrek |
impoverished adj.
|
|
224 |
General |
ülke sınırları dahilindeki |
inland adj.
|
|
225 |
General |
ülke içi ile sınırlı |
inland adj.
|
|
226 |
General |
ülke sınırları dahilindeki |
inlandish [obsolete] adj.
|
|
227 |
General |
ülke içi ile sınırlı |
inlandish [obsolete] adj.
|
|
228 |
General |
ülke içindeki |
inlying adj.
|
|
229 |
General |
ülke içinden gelen |
inmigrant adj.
|
|
230 |
General |
ülke içinden gelen |
in-migrant adj.
|
|
231 |
General |
ülke dışından gelen |
outstate adj.
|
|
232 |
General |
ülke dışında yaşayan |
outstate adj.
|
|
233 |
General |
(ekonomi, ülke içi faaliyetler) yabancı milletlere bağlı |
semicolonial adj.
|
|
234 |
General |
ülke geneli |
statewide adj.
|
|
235 |
General |
ülke çapında olan |
statewide adj.
|
|
236 |
General |
ülke genelinde |
country-wide adv.
|
|
237 |
General |
ülke ülke |
country-by-country adv.
|
|
238 |
General |
tüm ülke çapında |
across the nation adv.
|
|
239 |
General |
ülke genelinde |
across the nation adv.
|
|
240 |
General |
ülke çapında |
across the nation adv.
|
|
241 |
General |
ülke içinde |
on shore adv.
|
|
242 |
General |
ülke içinde |
onshore adv.
|
|
243 |
General |
ülke çapında |
countrywide adv.
|
|
244 |
General |
ülke anlamına gelen son ek |
-dom suf.
|
|
245 |
General |
yabancı ülke vatandaşı |
fn (foreign national) abrev.
|
|
Phrasals |
|
246 |
Phrasals |
(birisini ülke dışına) çıkarmak |
deport (someone) from (some place) v.
|
|
247 |
Phrasals |
(birini) ülke dışına çıkarmak |
deport (someone) v.
|
|
Phrases |
|
248 |
Phrases |
güçlü ordu güçlü ülke |
strong army strong country n.
|
|
249 |
Phrases |
güçlü ordu güçlü ülke |
powerful army powerful country n.
|
|
250 |
Phrases |
iki ülke arasında |
between the two countries expr.
|
|
251 |
Phrases |
tüm ülke çapında |
across the country expr.
|
|
252 |
Phrases |
ülke bazında |
on a country basis expr.
|
|
Proverb |
|
253 |
Proverb |
ne kadar çok ülke o kadar fazla adet |
so many countries so many customs
|
|
Colloquial |
|
254 |
Colloquial |
kuzey kutup dairesi'nin kuzeyinde yaz boyunca günün her saati güneş ışığı alan ülke |
land of the midnight sun n.
|
|
255 |
Colloquial |
az bilinen ülke |
ruritania n.
|
|
256 |
Colloquial |
ülke genelinde |
coast to coast adv.
|
|
257 |
Colloquial |
ülke çapında |
coast to coast adv.
|
|
Idioms |
|
258 |
Idioms |
ülke ile ilgili önemli kararların alındığı yerler |
the corridors of power n.
|
|
259 |
Idioms |
ülke ile ilgili önemli kararların alındığı yerler |
the halls of power n.
|
|
260 |
Idioms |
doğduğu/doğdukları ülke |
the old country n.
|
|
261 |
Idioms |
ülke çapında eğlence |
bread and circuses n.
|
|
262 |
Idioms |
yabancı ülke |
foreign soil n.
|
|
263 |
Idioms |
yardıma muhtaç yoksul ülke |
a basket case n.
|
|
264 |
Idioms |
(ülke ile ilgili önemli kararları alan) yetkililer |
the corridors of power n.
|
|
265 |
Idioms |
halkına zulmeden ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] n.
|
|
266 |
Idioms |
halkını sömüren ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] n.
|
|
267 |
Idioms |
vatandaşlarının üstünden geçinen ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] n.
|
|
268 |
Idioms |
korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] n.
|
|
269 |
Idioms |
vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke |
the sow that eats her farrow [ireland] n.
|
|
270 |
Idioms |
potansiyeli yüksek olan ülke |
sleeping giant n.
|
|
271 |
Idioms |
politikasında çevresel konuların etkin rol oynadığı ülke/devlet |
green state n.
|
|
272 |
Idioms |
politikasında çevresel konulara son derece önem veren ülke/devlet |
green state n.
|
|
273 |
Idioms |
çevreci ülke/devlet |
green state n.
|
|
274 |
Idioms |
çevreye önem veren ülke/devlet |
green state n.
|
|
275 |
Idioms |
politikasında çevresel konuları gözeten ülke/devlet |
green state n.
|
|
276 |
Idioms |
politik ideolojiler/sosyal eşitsizlikler tarafından ayrıştırılmamış ülke |
one nation n.
|
|
277 |
Idioms |
ekonomik durumu oldukça bozuk/kötü ülke |
a basket case n.
|
|
278 |
Idioms |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo land n.
|
|
279 |
Idioms |
ütopik ülke |
cloud-cuckoo land n.
|
|
280 |
Idioms |
ülke içinde düşman adına faaliyette bulunan grup üyesi |
fifth columnist n.
|
|
281 |
Idioms |
ülke içindeki düşman ülke yandaşı |
fifth columnist n.
|
|
282 |
Idioms |
halkına zulmeden ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) n.
|
|
283 |
Idioms |
halkını sömüren ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) n.
|
|
284 |
Idioms |
vatandaşlarının üstünden geçinen ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) n.
|
|
285 |
Idioms |
korunması gereken her şeyi yerle bir eden ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) n.
|
|
286 |
Idioms |
vatandaşlarına sahip çıkmayan ülke |
the sow that eats its farrow (ireland) n.
|
|
287 |
Idioms |
ülke çapında |
from coast to coast expr.
|
|
288 |
Idioms |
ülke genelinde |
from coast to coast expr.
|
|
289 |
Idioms |
başka ülkelerin zararı pahasına kendi ülke ekonomisini kalkındırma politikası |
beggar thy neighbor expr.
|
|
Speaking |
|
290 |
Speaking |
hangi ülke |
which country n.
|
|
291 |
Speaking |
burası özgür bir ülke |
this is a free country expr.
|
|
292 |
Speaking |
iki haftalığına ülke dışında olacağım |
I'll be out of the country for two weeks expr.
|
|
Trade/Economic |
|
293 |
Trade/Economic |
(özellikle doğu asya'da) hızlı ekonomik büyüme sağlayan ülke |
tiger n.
|
|
294 |
Trade/Economic |
altının bir ülke sınırlarının ötesine hareket etmesi |
gold flow n.
|
|
295 |
Trade/Economic |
avrupa ekonomik ülke daimi delegesi |
eurocrat n.
|
|
296 |
Trade/Economic |
az gelişmiş ülke ekonomileri |
peripheral economies n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
alıcı ülke |
customer country n.
|
|
298 |
Trade/Economic |
ana ülke |
home country n.
|
|
299 |
Trade/Economic |
ana ülke yönetimli şirket |
ethnocentric management n.
|
|
300 |
Trade/Economic |
anlaşmaya taraf olan ülke |
signatory country n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
artan hayat standardı eşliğinde ekonomisi hızlı bir büyüme gösteren ülke ekonomisi |
tiger economy n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
az gelişmiş ülke |
less developed countries n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
az gelişmişi ülke |
less developed country n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
azgelişmiş ülke |
underdeveloped country n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
bazı ülke mallarına uygulanan düşük gümrük tarifesi |
preferential tariff n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
baş ihracatçı ülke |
principal supplier n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
borç alan ülke |
debtor nation n.
|
|
308 |
Trade/Economic |
bir şirketin maliyetlerini azaltmak amacıyla üretimin bazı aşamalarını ülke dışında gerçekleştirmesi |
offshoring n.
|
|
309 |
Trade/Economic |
bir ülke parasını başka ülke parasına dönüştürme |
translation n.
|
|
310 |
Trade/Economic |
borç alan ülke |
borrowing nation n.
|
|
311 |
Trade/Economic |
borçlu ülke |
debtor nation n.
|
|
312 |
Trade/Economic |
borç veren ülke |
creditor nation n.
|
|
313 |
Trade/Economic |
bir ülke nüfusunun çalışan kesimi |
labour power n.
|
|
314 |
Trade/Economic |
çok uluslu işletmenin yatırım yaptığı ülke |
host country n.
|
|
315 |
Trade/Economic |
çok uluslu şirketin genel merkezinin içinde yer aldığı ülke |
home country n.
|
|
316 |
Trade/Economic |
çok uluslu işletmede yönetim kadrolarının belirli ülke yurttaşları yerine çeşitli ülkelerden nitelikli ve deneyimli insanlarla doldurulması anlayışı |
geocentric management n.
|
|
317 |
Trade/Economic |
çift metal standartlı ülke |
bimetal standard country n.
|
|
318 |
Trade/Economic |
dış ödemeler dengesi açık veren ülke |
deficit country n.
|
|
319 |
Trade/Economic |
dışarıya ihraç olunan bir malı üreten ülke |
country of origin n.
|
|
320 |
Trade/Economic |
düşük ücretli ülke |
low-wage country n.
|
|
321 |
Trade/Economic |
döviz kuru yüksek ülke |
high exchange rate country n.
|
|
322 |
Trade/Economic |
düşük fiyatlı ülke |
low priced country n.
|
|
323 |
Trade/Economic |
düşük ücretli ülke |
low wage country n.
|
|
324 |
Trade/Economic |
döviz kontrollü ülke parası |
soft currency n.
|
|
325 |
Trade/Economic |
emek zengin ülke |
labor abundant country n.
|
|
326 |
Trade/Economic |
en çok kayrılan ülke tarifesi |
most-favoured-nation-tariff n.
|
|
327 |
Trade/Economic |
en cok kayrılan ülke tarifesi |
most favoured nation tariff n.
|
|
328 |
Trade/Economic |
en çok kayrılan ülke koşulu |
most-favored-nation clause n.
|
|
329 |
Trade/Economic |
emek kıt ülke |
labor-scarce country n.
|
|
330 |
Trade/Economic |
en az gelişmiş ülke |
least developed country n.
|
|
331 |
Trade/Economic |
en çok kayırılan ülke |
most favored nation n.
|
|
332 |
Trade/Economic |
egemen ülke tahvilleri |
sovereign bond n.
|
|
333 |
Trade/Economic |
en fazla kayırılan ülke |
most favored nation n.
|
|
334 |
Trade/Economic |
gelişmekte olan ülke |
less developed country n.
|
|
335 |
Trade/Economic |
geleneksel satıcı ülke |
traditional supplier n.
|
|
336 |
Trade/Economic |
gelişmekte olan ülke |
developing country n.
|
|
337 |
Trade/Economic |
geri kalmış gelişmiş ülke |
backward country n.
|
|
338 |
Trade/Economic |
gümüş para standardına bağlı ülke |
silver standard country n.
|
|
339 |
Trade/Economic |
gümrük vergisi koyan ülke |
tariff imposing country n.
|
|
340 |
Trade/Economic |
gönderen ülke |
source country n.
|
|
341 |
Trade/Economic |
hemhudut ülke |
contiguous country n.
|
|
342 |
Trade/Economic |
ihracatçı ülke |
country of origin n.
|
|
343 |
Trade/Economic |
ithal eden ülke |
importing country n.
|
|
344 |
Trade/Economic |
iştirakçi ülke |
participating country n.
|
|
345 |
Trade/Economic |
ihracatı yapan ülke |
source country n.
|
|
346 |
Trade/Economic |
işgücü bol ülke |
labor abundant country n.
|
|
347 |
Trade/Economic |
icatçı ülke |
inventor country n.
|
|
348 |
Trade/Economic |
iki ya da daha fazla sayıdaki ülke arasındaki gümrük tarifesi rekabeti |
tariff war n.
|
|
349 |
Trade/Economic |
ihraç eden ülke |
exporting country n.
|
|
350 |
Trade/Economic |
işgücü kıt ülke |
labour scarce country n.
|
|
351 |
Trade/Economic |
ithalatçı ve ihracatçı ülke arasında yapılan ve malın fiyatını belirleyen anlaşma |
commodity agreement n.
|
|
352 |
Trade/Economic |
imza sahibi ülke |
signatory country n.
|
|
353 |
Trade/Economic |
ihracatçı ülke |
exporting country n.
|
|
354 |
Trade/Economic |
iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme |
double taxation agreement n.
|
|
355 |
Trade/Economic |
iki ülke arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması |
double taxation agreement n.
|
|
356 |
Trade/Economic |
işgücü kıt ülke |
labor scarce country n.
|
|
357 |
Trade/Economic |
işgücü bol ülke |
labour abundant country n.
|
|
358 |
Trade/Economic |
imzacı ülke |
signatory country n.
|
|
359 |
Trade/Economic |
kaptanın ülke limanına girişte verdiği manifesto |
inward foreign manifest n.
|
|
360 |
Trade/Economic |
kaynak ülke |
country of origin n.
|
|
361 |
Trade/Economic |
kayıtlı en çok kayırılmış ülke |
conditional most-favored-nation n.
|
|
362 |
Trade/Economic |
kreditör ülke |
creditor nation n.
|
|
363 |
Trade/Economic |
koşulsuz en çok kayırılmış ülke statüsü |
unconditional most favored nation status n.
|
|
364 |
Trade/Economic |
komşu ülke |
contiguous country n.
|
|
365 |
Trade/Economic |
mal sağlayan önde gelen ülke |
principal supplier n.
|
|
366 |
Trade/Economic |
menşe ülke |
country of origin n.
|
|
367 |
Trade/Economic |
menşe ülke |
country of origin n.
|
|
368 |
Trade/Economic |
menşe ülke etiketlemesi |
country of origin labeling n.
|
|
369 |
Trade/Economic |
menşe ülke ilkesi |
principle of origin n.
|
|
370 |
Trade/Economic |
menşei ülke |
country of origin n.
|
|
371 |
Trade/Economic |
orta gelir düzeyindeki ülke |
middle income country n.
|
|
372 |
Trade/Economic |
orta gelirli ülke |
middle income country n.
|
|
373 |
Trade/Economic |
ödemeler bilançosu kayıtlan açısından ülke üzerinde yabancılar lehine alacak hakkı doğuran işlemler |
debit n.
|
|
374 |
Trade/Economic |
ödemeler bilançosu açık veren ülke |
debtor nation n.
|
|
375 |
Trade/Economic |
parası çift madene dayalı ülke |
bimetal standard country n.
|
|
376 |
Trade/Economic |
parası sağlam ülke |
hard currency country n.
|
|
377 |
Trade/Economic |
petrol üreticisi olmayan ülke |
nonoil country n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
paranın ülke dışındaki değeri |
external value of money n.
|
|
379 |
Trade/Economic |
sanayici ülke |
industrial country n.
|
|
380 |
Trade/Economic |
sanayileşmekte olan ülke |
less developed country n.
|
|
381 |
Trade/Economic |
sınır ötesi finansal kiralama işlemlerinde, ilgili ülke yasaları açısından, vergi amacıyla hem kiraya verenin hem de kiralayanın, kiralanan malın sahibi olarak kabul edilmesi durumu |
double dip lease n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
sermayenin ülke dışına kaçması |
flight of capital n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
sömürge ülke |
dominion n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
sosyalist ülke ekonomileri |
centrally planned economies n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
şartlı en fazla kayrılan ülke klozu ya da şartı |
conditional most-favored-nation treatment n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
şartsız en çok kayınları ülke şartı ya da uygulaması |
unconditional most-favored-nation treatment n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
telgraf gönderildiği ülke dilinde |
telegram country destination n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
telgrafı gönderen ülke dilinde |
telegram country origin n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
türkiye’de yerleşmiş olmayan yabancı ülke vatandaşları |
non-resident foreigners in turkey n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
tarife koyan ülke |
tariff imposing country n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
ticaret yapan ülke |
trading nation n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
tek ülke yatırım fonu |
single country fund n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
tecrit edilmiş ülke |
isolated country n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
ülke borçlarını yeniden yapılandırma mekanizması |
sovereign debt restructuring mechanism n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
ülke içi poliçe |
domestic bill n.
|
|
396 |
Trade/Economic |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
reshoring n.
|
|
397 |
Trade/Economic |
üretimin ülke içine taşınması |
reshoring n.
|
|
398 |
Trade/Economic |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
onshoring n.
|
|
399 |
Trade/Economic |
üretimin ülke içine taşınması |
onshoring n.
|
|
400 |
Trade/Economic |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
inshoring n.
|
|
401 |
Trade/Economic |
üretimin ülke içine taşınması |
inshoring n.
|
|
402 |
Trade/Economic |
ülke dışı üretimden içeride üretime dönme |
backshoring n.
|
|
403 |
Trade/Economic |
üretimin ülke içine taşınması |
backshoring n.
|
|
404 |
Trade/Economic |
ülke sakinleri olmayanlar |
nonresidents n.
|
|
405 |
Trade/Economic |
ülke fonları |
country funds n.
|
|
406 |
Trade/Economic |
vergisiz ülke |
non-tax haven n.
|
|
407 |
Trade/Economic |
ülke içi alım |
local shopping n.
|
|
408 |
Trade/Economic |
ufak ülke varsayımı |
small country assumption n.
|
|
409 |
Trade/Economic |
ülke sınırları içinde cereyan eden ticaret |
intrastate commerce n.
|
|
410 |
Trade/Economic |
ülke topraklarından geçiş sırasında hiç durmadan başka bir ülkeye geçen mallar için gümrüksüz geçme |
transit n.
|
|
411 |
Trade/Economic |
ülke içi poliçe |
inland bill n.
|
|
412 |
Trade/Economic |
ülke içine akma |
inflow n.
|
|
413 |
Trade/Economic |
ülke sahilleri |
coastwise n.
|
|
414 |
Trade/Economic |
ülke içi deniz taşımacılığı |
inland navigation n.
|
|
415 |
Trade/Economic |
ülke dışına akma |
outflow n.
|
|
416 |
Trade/Economic |
ülke parası ile ikrazat |
loan in local currency n.
|
|
417 |
Trade/Economic |
ülke içinde yapılan taşımacılık |
inland transportation n.
|
|
418 |
Trade/Economic |
ülke içinde çıkarılan tahvil |
territorial bond n.
|
|
419 |
Trade/Economic |
ülke içi harcama |
domestic spending n.
|
|
420 |
Trade/Economic |
ülke içi kredi |
domestic ererlif n.
|
|
421 |
Trade/Economic |
ülke sakinleri |
nation's residents n.
|
|
422 |
Trade/Economic |
ülke parası |
domestic currency n.
|
|
423 |
Trade/Economic |
ülke para birimi |
domestic monetary unit n.
|
|
424 |
Trade/Economic |
vergi uygulamayan ya da düşük vergili olup yabancı sermayeyi özendiren ülke |
non-tax haven n.
|
|
425 |
Trade/Economic |
ufak açık ülke |
small open economy n.
|
|
426 |
Trade/Economic |
ülke içi ticaret |
intrastate commerce n.
|
|
427 |
Trade/Economic |
ülke içinde nehir, göl vb üzerinde yapılan taşımacılık |
inland navigation n.
|
|
428 |
Trade/Economic |
ülke parasıyla ikrazat |
loan in local currency n.
|
|
429 |
Trade/Economic |
ülke içinde sahip olunan sermaye |
domestically owned capital n.
|
|
430 |
Trade/Economic |
ülke içinde yapılan ödemeler |
domestic payments n.
|
|
431 |
Trade/Economic |
ülke sınırları |
boundaries n.
|
|
432 |
Trade/Economic |
ülke riski |
sovereign risk n.
|
|
433 |
Trade/Economic |
ülke içi karışıklıkları |
civil commotions n.
|
|
434 |
Trade/Economic |
ufak ülke |
small country n.
|
|
435 |
Trade/Economic |
ülke içi poliçesi |
domestic bill n.
|
|
436 |
Trade/Economic |
ülke dışına akanlar-ülkeye gelenler |
outflows-inflows n.
|
|
437 |
Trade/Economic |
ülke sakinleri |
residents n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı sonrası reel kur oranının yükselerek dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma düşmesi |
dutch disease n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
ülke genelinde en düşük düzey |
national minimum n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
ülke dışına akan ödemeler |
outflow of payments n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
ülke sakinleri olmayanlar |
non-residents n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
ülke düzeyinde reklam |
national advertising n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
ülke dışına çıkarma |
expulsion n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
ülke dışında fabrika şubesi |
branch factory abroad n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
üreten ülke |
producing country n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
ülke sınırları |
national boundaries n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
ülke içindeki doğal kaynaklarda yaşanan talep artışı ile reel kur oranının yükselmesi ve özellikle reel sektör veya imalat gibi dışa bağımlı diğer endüstrilerin dış ticarette dezavantajlı duruma gelmesi |
dutch disease n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
ülke dışına çıkarılma |
renvoy n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
ülke içinde yapılan ticaret |
inland commerce n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
üç ülke arasındaki ticaret |
triangular trade n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
ülke riski |
country risk n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
üçüncü ülke yurttaşları |
third country nationals n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
ülke içi nehir taşımacılığı |
inland navigation n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
ülke ekonomisi |
national economy n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
ülke içi ticaret |
inland commerce n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
ülke halkının satın almış olduğu devlet tahvili, hazine bonosu vb devlet borçlanma araçları |
internally held public debt n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
ülke limanını terkettiği anda gümrüğe verdiği manifesto |
outward foreign manifest n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
üretimin bazı aşamalarının ülke içinde gerçekleştirilmesi |
on-shoring n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
ülke sahilleri |
cabotage n.
|
|
460 |
Trade/Economic |
ülke müdürü |
country manager n.
|
|
461 |
Trade/Economic |
ülke içindeki ödemeler |
domestic payments n.
|
|
462 |
Trade/Economic |
ülke derecelendirmesi |
sovereign rating n.
|
|
463 |
Trade/Economic |
ülke kredi notu |
sovereign rating n.
|
|
464 |
Trade/Economic |
yabancı ülke parası |
foreign currency n.
|
|
465 |
Trade/Economic |
yabancı ülke senetleri |
foreign bills n.
|
|
466 |
Trade/Economic |
yatırım alan ülke |
host country n.
|
|
467 |
Trade/Economic |
yabancıların ülke yurttaşlığına kabul edilmesi |
naturalisation n.
|
|
468 |
Trade/Economic |
yararlanıcı ülke |
beneficiary country n.
|
|
469 |
Trade/Economic |
yabancı ülke paraları |
foreign currencies n.
|
|
470 |
Trade/Economic |
yabancı ülke para birimi |
foreign currency unit n.
|
|
471 |
Trade/Economic |
yabancıların ülke yurttaşlığına kabul edilmesi |
naturalization n.
|
|
472 |
Trade/Economic |
yabancı ülke faaliyetlerindeki net yatırım |
net investment in a foreign operation n.
|
|
473 |
Trade/Economic |
yabancı ülke malları |
foreign goods n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
yabancı yardımların ilgili ülke para birimine dönüştürme tekniği |
counterpart fund n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
zengin ülke |
affluent nation n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
yüksek ücretli ülke |
high-wage country n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
1960 başında ingiltere'nin öncülüğünde avrupa ekonomik topluluğu'na üye olmayan bir grup ülke arasında kurulmuş |
european free trade association n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
en çok kayırılan ülke |
most-favored-nation n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
en çok gözetilen ülke |
most-favored-nation n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ülke dışında faaliyet göstermek üzere kayıtlı yerli şirket |
offshore n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
ülke ekonomisi |
dismal science n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
devlet harcama ve vergilendirmelerindeki ani değişikliklerin ülke ekonomisinde derin etki yaratması |
fiscal cliff n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
(bir ülke borçlarını ödeyemediğinde iki ülke arasında düzenlenen) erteleme sözleşmesi |
standstill agreement n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
ham madde sağlayan ülke/bölge |
supplier n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
temel ürün ihracatı yapan ülke |
supplier n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
ekonomik güçlük dönemlerinde bazı nakit akımlarının giriş olasılığını artırmak düşüncesi ile çok uluslu şirketin yabancı ülke şubelerinden ana merkeze yapılan nakit akımlarını lisans ücretleri farklı bölümlere ayırmak |
unbundle v.
|
|
487 |
Trade/Economic |
(ülke, bölge) bilgi ekonomisine tabi tutulmak |
informatize v.
|
|
488 |
Trade/Economic |
(ülke, bölge) bilgi ekonomisine tabi tutulmak |
informatise v.
|
|
489 |
Trade/Economic |
(ticari aracı) çalıştırıldığı ülke dışındaki bir ülkeye kaydetmek |
flag out v.
|
|
490 |
Trade/Economic |
otarşik politika izleyen (ülke) |
self-sufficient adj.
|
|
491 |
Trade/Economic |
ülke içindeki |
domestic adj.
|
|
492 |
Trade/Economic |
ülke dışındaki |
foreign adj.
|
|
493 |
Trade/Economic |
ülke çapında |
across-the-board adj.
|
|
494 |
Trade/Economic |
ülke içinde |
domestically adv.
|
|
495 |
Trade/Economic |
menşei ülke |
coo (country of origin) abrev.
|
|
496 |
Trade/Economic |
ihracatçı ülke |
coo (country of origin) abrev.
|
|
Law |
|
497 |
Law |
güvenli menşe ülke olarak üçüncü ülkelerin asgari ortak listesi |
minimum common list of third countries as safe countries of origin n.
|
|
498 |
Law |
kendi kendini yönetemeyen ülke |
non-self-governing territory n.
|
|
499 |
Law |
kendi kendine yeten ülke |
autarky n.
|
|
500 |
Law |
menşe ülke |
country of origin n.
|
|