|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
şekil |
figure n.
|
|
See figure 8 for the project scorecard.
Proje karnesi için şekil 8'e bakınız.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
şekil |
shape n.
|
|
The cloud was in the shape of a turtle.
Bulut kaplumbağa şeklindeydi.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
şekil |
form n.
|
|
The form of the cloud resembled a puppy.
Bulutun şekli bir köpek yavrusuna benziyordu.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
şekil |
cut n.
|
|
Do you want to get cut?
Vücudunu şekle sokmak istiyor musun?
More Sentences
|
5 |
General |
şekil |
line n.
|
|
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
Otobüs durağında insanlar düzgün şekilde sıraya girmiş bekliyorlardı ama otobüs durur durmaz sıra dağıldı.
More Sentences
|
6 |
General |
şekil |
way n.
|
|
However, let me also say, on this point, that it is down to us to behave in a way which is likely to build bridges.
Ancak bu noktada şunu da söylememe izin verin: köprüler kuracak şekilde davranmak bizim elimizdedir.
More Sentences
|
7 |
General |
şekil |
fashion n.
|
|
We must deal with this in a mature fashion; in other words, act independently and responsibly.
Bu konuyu olgun bir şekilde ele almalıyız; başka bir deyişle bağımsız ve sorumlu bir şekilde hareket etmeliyiz.
More Sentences
|
8 |
General |
şekil |
turn n.
|
|
I didn't foresee this turn of events.
Olayların bu şekilde gelişeceğini tahmin etmemiştim.
More Sentences
|
9 |
General |
şekil |
vein n.
|
|
I want to follow in a similar vein to the previous speaker.
Ben de bir önceki konuşmacıya benzer şekilde devam etmek istiyorum.
More Sentences
|
10 |
General |
şekil |
manner n.
|
|
The aftermath has seen troops mobilised on a massive scale and weapons systems massed in a threatening manner.
Saldırı sonrasında askerler büyük çapta harekete geçirilmiş ve silah sistemleri tehditkar bir şekilde yığılmıştır.
More Sentences
|
11 |
General |
şekil |
form n.
|
|
They say imitation is the sincerest form of flattery.
Derler ki taklit, dalkavukluğun en samimi şeklidir.
More Sentences
|
12 |
General |
şekil |
format n.
|
|
We want the current regime to stay in place in some format.
Mevcut rejimin bir şekilde yürürlükte kalmasını istiyoruz.
More Sentences
|
13 |
General |
şekil |
mode n.
|
|
No mode of transport should be excluded from the programme.
Hiçbir ulaşım şekli programın dışında bırakılmamalıdır.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
14 |
Trade/Economic |
şekil |
mode n.
|
|
The aim must be to move from a more polluting mode of transport to more environmentally friendly transport solutions.
Amaç, çevreyi daha fazla kirleten bir ulaşım şeklinden daha çevre dostu ulaşım çözümlerine geçmek olmalıdır.
More Sentences
|
Law |
|
15 |
Law |
şekil |
form n.
|
|
Publishing audiovisual recordings of our work on the Internet is a key form of publicity for our institutions.
Çalışmalarımızın görsel-işitsel kayıtlarını internette yayınlamak kurumlarımız için önemli bir tanıtım şeklidir.
More Sentences
|
Technical |
|
16 |
Technical |
şekil |
pattern n.
|
|
If we continue in this pattern, we shall never become dynamic and competitive.
Bu şekilde devam edersek asla dinamik ve rekabetçi olamayız.
More Sentences
|
17 |
Technical |
şekil |
shape n.
|
|
If that is the shape of things to come in Taiwan, should it form part of China again, then it is not very inspiring.
Tayvan'ın yeniden Çin'in bir parçası haline gelmesi durumunda yaşanacakların şekli buysa, bu pek de ilham verici değil.
More Sentences
|
18 |
Technical |
şekil |
form n.
|
|
The dialogue would initially take the form of an experimental round table in Teheran in December of this year.
Diyalog ilk olarak bu yılın Aralık ayında Tahran'da deneysel bir yuvarlak masa toplantısı şeklinde gerçekleşecektir.
More Sentences
|
Textile |
|
19 |
Textile |
şekil |
shape n.
|
|
Does the Commission share this opinion and is it prepared to help give this shape?
Komisyon bu görüşü paylaşıyor mu ve buna şekil verilmesine yardımcı olmaya hazır mı?
More Sentences
|
20 |
Textile |
şekil |
form n.
|
|
There is also another legal instrument in the form of the computerised reservation system regulation.
Bilgisayarlı rezervasyon sistemi yönetmeliği şeklinde bir başka yasal araç daha var.
More Sentences
|
|
Construction |
|
21 |
Construction |
şekil |
shape n.
|
|
It is not permitted in the European Union in any shape or form.
Avrupa Birliği'nde buna hiçbir şekil ve surette izin verilmemektedir.
More Sentences
|
Automotive |
|
22 |
Automotive |
şekil |
shape n.
|
|
Our Rules of Procedure serve to shape our procedures in such a way that we can perform our duties.
İç Tüzüğümüz, prosedürlerimizi görevlerimizi yerine getirebileceğimiz şekilde şekillendirmeye hizmet etmektedir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
23 |
Common Usage |
şekil |
image n.
|
|
24 |
Common Usage |
şekil |
mold n.
|
|
25 |
Common Usage |
şekil |
mould n.
|
|
General |
|
26 |
General |
şekil |
eikon n.
|
|
27 |
General |
şekil |
model n.
|
|
28 |
General |
şekil |
modality n.
|
|
29 |
General |
şekil |
effigy n.
|
|
30 |
General |
şekil |
feature n.
|
|
31 |
General |
şekil |
semblance n.
|
|
32 |
General |
şekil |
figuration n.
|
|
33 |
General |
şekil |
make n.
|
|
34 |
General |
şekil |
diagram n.
|
|
35 |
General |
şekil |
printing n.
|
|
36 |
General |
şekil |
face n.
|
|
37 |
General |
şekil |
phantom n.
|
|
38 |
General |
şekil |
mold n.
|
|
39 |
General |
şekil |
contour n.
|
|
40 |
General |
şekil |
mould n.
|
|
|
41 |
General |
şekil |
conformation n.
|
|
42 |
General |
şekil |
configuration n.
|
|
43 |
General |
şekil |
shadow n.
|
|
44 |
General |
şekil |
species n.
|
|
45 |
General |
şekil |
built n.
|
|
46 |
General |
şekil |
moniment n.
|
|
47 |
General |
şekil |
gestalt n.
|
|
48 |
General |
şekil |
portraiture [obsolete] n.
|
|
49 |
General |
şekil |
positure n.
|
|
Trade/Economic |
|
50 |
Trade/Economic |
şekil |
method n.
|
|
Technical |
|
51 |
Technical |
şekil |
cast n.
|
|
Medical |
|
52 |
Medical |
şekil |
forme n.
|
|
Zoology |
|
53 |
Zoology |
şekil |
morphology n.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
şekil vermek |
shape v.
|
|
Music gives sound to fury, shape to joy.
Müzik öfkeye ses, neşeye şekil verir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
şekil vermek |
mould v.
|
|
She moulded the clay into a coffee mug.
Kil parçasına kahve fincanı şekli verdi.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
şekil vermek |
mold v.
|
|
She molded the clay into a coffee mug.
Kil parçasına kahve fincanı şekli verdi.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
yuvarlak şekil |
round shape n.
|
|
They are green, red, purple and all rounded shapes.
Yeşil, kırmızı, mor ve hepsi yuvarlak şekillerdir.
More Sentences
|
5 |
General |
şekil almak |
take shape v.
|
|
The project is taking shape.
Proje şekil alıyor.
More Sentences
|
6 |
General |
şekil değiştirmek |
change shape v.
|
|
It is said that cats can change shape.
Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
More Sentences
|
7 |
General |
şekil vermek |
give shape to v.
|
|
The main priority is to give shape to the future of the enlarged Union.
Asıl öncelik, genişlemiş Birlik'in geleceğine şekil vermektir.
More Sentences
|
8 |
General |
içi boş (iki boyutlu şekil) |
hollow adj.
|
|
His offer was nothing but a hollow sham.
Teklifi içi boş bir sahtekarlıktan başka bir şey değildi.
More Sentences
|
9 |
General |
üç boyutlu geometrik şekil |
solid adj.
|
|
A cube is a solid figure with six sides.
Küp, altı kenarı olan üç boyutlu bir cisimdir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
10 |
Common Usage |
şekil vermek |
give shape v.
|
|
General |
|
11 |
General |
dairesel şekil |
disk shape n.
|
|
12 |
General |
şekil değiştirebilme |
deformability n.
|
|
13 |
General |
şekil ve kullanılış tarzı belirlenmiş ilahi |
cantus firmus n.
|
|
14 |
General |
şekil değiştirme |
transitivity n.
|
|
15 |
General |
bir devletin, hanedanın veya bir şehrin simgesi kabul edilen şekil |
rigging n.
|
|
16 |
General |
beş açısı ve beş kenarı olan bir düzlem şekil |
pentagon n.
|
|
17 |
General |
beş yüzlü şekil |
pentahedron n.
|
|
18 |
General |
hayvan şeklinde taş şekil |
zoomorph n.
|
|
19 |
General |
iyi şekil |
good shape n.
|
|
20 |
General |
şekil verme |
formation n.
|
|
21 |
General |
on iki yüzlü şekil |
dodecahedra n.
|
|
22 |
General |
aynı şekil |
kind n.
|
|
23 |
General |
şekil hukuku |
adjective law n.
|
|
24 |
General |
şekil değiştirme |
change of shape n.
|
|
25 |
General |
belirsiz bir şekil |
blur n.
|
|
26 |
General |
şekil bozukluğu |
deformity n.
|
|
27 |
General |
özelliksiz şekil |
amorphous shape n.
|
|
|
28 |
General |
sekiz düzlemli ve üç boyutlu şekil |
octahedron n.
|
|
29 |
General |
şekil değiştirme |
transfiguration n.
|
|
30 |
General |
başka şekil |
variant n.
|
|
31 |
General |
şekil bozukluğu |
malformation n.
|
|
32 |
General |
kabartma resim veya şekil |
cartouche n.
|
|
33 |
General |
on iki yüzlü şekil |
dodecahedron n.
|
|
34 |
General |
düzlem şekil |
plane figure n.
|
|
35 |
General |
şekil değiştirme |
transformation n.
|
|
36 |
General |
nükteli bir şekil kullanan |
epigrammatiser n.
|
|
37 |
General |
şekil değiştirme |
metamorphism n.
|
|
38 |
General |
beş düzlem yüzü olan katı bir şekil |
pentahedron n.
|
|
39 |
General |
şekil verme |
efformation n.
|
|
40 |
General |
şekil verilebilme |
formability n.
|
|
41 |
General |
çokgensel şekil |
polygonal shape n.
|
|
42 |
General |
şekil değiştirme |
transitiveness n.
|
|
43 |
General |
vecizeli bir şekil kullanan |
epigrammatiser n.
|
|
44 |
General |
yazılı şekil |
written form n.
|
|
45 |
General |
şekil verme |
shaping n.
|
|
46 |
General |
eşkenar şekil |
equilateral n.
|
|
47 |
General |
avuç içi ve ayak tabanlarındaki deri çizgilerinin kıvrımlar yaparak oluşturdukları özel şekil |
dermatoglyphic n.
|
|
48 |
General |
şekil noksanlığı |
defect in form n.
|
|
49 |
General |
üç bacaklı şekil |
triskele n.
|
|
50 |
General |
şekil almama |
nonformation n.
|
|
51 |
General |
şekil değiştirme |
strain n.
|
|
52 |
General |
şekil bilimci |
morphologist n.
|
|
53 |
General |
şekil değiştirme |
deformation n.
|
|
54 |
General |
şekil verme |
designing n.
|
|
55 |
General |
şekil altı |
figure caption n.
|
|
56 |
General |
nihai şekil |
final form n.
|
|
57 |
General |
şekil verme |
forming n.
|
|
58 |
General |
elle şekil verme |
hand molding n.
|
|
59 |
General |
şekil bozukluğu |
mar n.
|
|
60 |
General |
şekil farklılığı |
difference in form n.
|
|
61 |
General |
şekil itibarıyla kaşığa benzeyen ucunda üç sivri çıkıntı olan mutfak gereci |
spork n.
|
|
62 |
General |
şekil şartı |
requirement as to form n.
|
|
63 |
General |
kendi kendine şekillenen/şekil alan kum |
self-sculpting sand n.
|
|
64 |
General |
oniki açılı şekil |
dodecagon n.
|
|
65 |
General |
oniki yüzlü şekil |
dodecahedron n.
|
|
66 |
General |
üç bacaklı şekil |
triskelion n.
|
|
67 |
General |
geometrik şekil |
geometrical figure n.
|
|
68 |
General |
hamura şekil veren metal ya da plastik uç |
rose tip n.
|
|
69 |
General |
ilk şekil |
initial shape n.
|
|
70 |
General |
başlangıçtaki şekil/biçim |
initial shape n.
|
|
71 |
General |
alt şekil düzeni |
subpattern n.
|
|
72 |
General |
şekil verme kili |
sculpting clay n.
|
|
73 |
General |
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturma |
snow angel n.
|
|
74 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskele n.
|
|
75 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetrascele n.
|
|
76 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskelion n.
|
|
77 |
General |
üç boyutlu şekil |
three-dimensional figure n.
|
|
78 |
General |
üç boyutlu şekil |
solid figure n.
|
|
79 |
General |
bir şeyi biçimlendiren şekil veya kalıp |
turn n.
|
|
80 |
General |
yuvarlak bir şekil verme |
entortilation n.
|
|
81 |
General |
şekil verilememe |
unmalleability n.
|
|
82 |
General |
dört yapraklı şekil |
quatrefeuille n.
|
|
83 |
General |
çizgilerden oluşan şekil |
lineation n.
|
|
84 |
General |
şekil veya boyut olarak tohuma benzeyen şey |
bile [dialect] n.
|
|
85 |
General |
şekil veya boyut olarak tohuma benzeyen şey |
boil n.
|
|
86 |
General |
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil |
mandorla n.
|
|
87 |
General |
belirsiz şekil |
blob n.
|
|
88 |
General |
bakımsız tasvir veya şekil |
maukin [uk] n.
|
|
89 |
General |
bakımsız tasvir veya şekil |
mawkin [dialect] n.
|
|
90 |
General |
ejderhaya benzeyen şekil |
wyvern n.
|
|
91 |
General |
kalıpla verilen şekil |
mould n.
|
|
92 |
General |
kalıpla verilen şekil |
mold n.
|
|
93 |
General |
(şekil veya konum bakımından) göğse benzeyen şey |
breast n.
|
|
94 |
General |
dengede durarak asılı kalan, ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil |
mobile n.
|
|
95 |
General |
havada hareket edecek şekilde ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil |
mobile n.
|
|
96 |
General |
şekil verme |
modeling n.
|
|
97 |
General |
şekil verme |
modelling n.
|
|
98 |
General |
kalıpla verilen şekil |
mold n.
|
|
99 |
General |
oluk ağzına kazınmış grotesk şekil |
gargoyle n.
|
|
100 |
General |
küremsi şekil |
globoid n.
|
|
101 |
General |
uzamış şekle sahip şekil (dikdörtgen) |
oblong n.
|
|
102 |
General |
genellikle kabartma üzerinde kazılmış veya oyulmuş sembolik şekil |
glyph n.
|
|
103 |
General |
şekil veya işlev bakımından yarığa benzeyen şey |
chimney n.
|
|
104 |
General |
(hanedan armalarında) karakteristik formu ve pozisyonu bakımından daha geniş geometrik şekillere karşılık gelen şekil |
diminutive n.
|
|
105 |
General |
tuhaf şekil |
grotesquerie n.
|
|
106 |
General |
tuhaf şekil |
grotesquery n.
|
|
107 |
General |
dairesel şekil |
gyral n.
|
|
108 |
General |
spiral şekil |
gyral n.
|
|
109 |
General |
cam şişenin tabanındaki şekil bozukluğu |
heeltap n.
|
|
110 |
General |
(laban hareket analizinde) yirmi temel dansçı hareketini sembolize eden çok yüzlü hayali bir şekil |
icosahedron n.
|
|
111 |
General |
(sözcük, harf, şekil üzerine çekilen) çizgi |
overscore n.
|
|
112 |
General |
kabaca şekil veren kimse |
roughhewer n.
|
|
113 |
General |
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey |
cimeter n.
|
|
114 |
General |
keskinlik veya şekil bakımından palaya benzeyen şey |
scimetar n.
|
|
115 |
General |
şekil çeşitliliği |
disformity n.
|
|
116 |
General |
(armada kullanılan) renk ve şekil paleti |
metal n.
|
|
117 |
General |
bozuk şekil |
distorted shape n.
|
|
118 |
General |
bozuk şekil |
distortion n.
|
|
119 |
General |
tutamaç veya arka plan olarak kullanılan ve çeşitli malzemelerden çıkarılan şekil veya tasarım |
cutout n.
|
|
120 |
General |
kavisli şekil oluşturma |
incurvation n.
|
|
121 |
General |
şekil asimetrisi |
irregularity n.
|
|
122 |
General |
düzensiz şekil |
irregularity n.
|
|
123 |
General |
vücudun bir bölümüne oturmak üzere şekil verilen kauçuk veya kumaş parçası |
pad n.
|
|
124 |
General |
şekil verilebilen kağıt hamuru |
papier mâché n.
|
|
125 |
General |
(şekil, kullanım ve işleyiş bakımından) paraşüte benzeyen şey |
parachute n.
|
|
126 |
General |
çok yüzlü şekil |
polyedron n.
|
|
127 |
General |
çok sayıda çizgi ile ortaya çıkan şekil |
polygram n.
|
|
128 |
General |
(yeşil renkli) yuvarlak şekil |
pomey n.
|
|
129 |
General |
(yapraklarla oluşturulan) bir dizi eşmerkezli daireden oluşan yuvarlak şekil |
curlicue n.
|
|
130 |
General |
şekil verme |
fashioning n.
|
|
131 |
General |
beş çizgiden oluşan şekil |
pentagram n.
|
|
132 |
General |
şekil verilebilme durumu |
figurability n.
|
|
133 |
General |
şekil olarak sekiz rakamına benzeyen motif veya temsil |
figure eight n.
|
|
134 |
General |
ince ve şekil verilemeyen saç telleri |
flyaway n.
|
|
135 |
General |
saça şekil vermek için kullanılan jelatinimsi preparat |
gelatin n.
|
|
136 |
General |
saça şekil vermek için kullanılan jelatinimsi preparat |
gelatine n.
|
|
137 |
General |
ayakkabı yüzlerini gererek şekil veren ayakkabı ustası |
puller n.
|
|
138 |
General |
şapka kenarına şekil veren kalıp |
roper n.
|
|
139 |
General |
şekil bozukluğu |
screw n.
|
|
140 |
General |
yarım yamalak şekil |
semiform n.
|
|
141 |
General |
yarı şekil |
semiform n.
|
|
142 |
General |
tamamlanmamış şekil |
semiform n.
|
|
143 |
General |
geometrik şekil |
shape n.
|
|
144 |
General |
penisi andıran şekil |
priapism n.
|
|
145 |
General |
gölgenin yarattığı şekil |
skiagram n.
|
|
146 |
General |
düzgün şekil |
sleight [obsolete] n.
|
|
147 |
General |
küresel şekil |
sphericalness n.
|
|
148 |
General |
taşa veya keresteye kare biçiminde şekil veren işçi |
squarer n.
|
|
149 |
General |
çift kavisli şekil |
s-shape n.
|
|
150 |
General |
(gelişimin bozulması ile ortaya çıkan) şekil bozukluğu |
stasimorphy n.
|
|
151 |
General |
bir şiirin şekil unsurları |
stichology n.
|
|
152 |
General |
geometrik şekil simetrisi |
symmetry n.
|
|
153 |
General |
şekil vermek |
dress v.
|
|
154 |
General |
şekil almak |
shape v.
|
|
155 |
General |
şekil vermek |
mold v.
|
|
156 |
General |
şekil vermek |
chip v.
|
|
157 |
General |
şekil almak |
take form v.
|
|
158 |
General |
şekil vermek |
lick into shape v.
|
|
159 |
General |
yapmak (çamur/mum vb'ne şekil vererek heykel) |
model into v.
|
|
160 |
General |
şekil almak |
form v.
|
|
161 |
General |
şekil vermek |
body forth v.
|
|
162 |
General |
şekil vermek |
give a body to v.
|
|
163 |
General |
şekil vermek |
fashion v.
|
|
164 |
General |
şekil vermek |
formalize v.
|
|
165 |
General |
şekil vermek |
give form to v.
|
|
166 |
General |
yontarak şekil vermek |
hew out v.
|
|
167 |
General |
şekil vermek |
efform v.
|
|
168 |
General |
şekil vermek |
give form v.
|
|
169 |
General |
şekil vermek |
form v.
|
|
170 |
General |
makine ile yapmak veya şekil vermek |
machine v.
|
|
171 |
General |
şekil vermek |
style v.
|
|
172 |
General |
şekil vermek |
mould v.
|
|
173 |
General |
şekil vermek |
set v.
|
|
174 |
General |
şekil vermek (saça) |
dress v.
|
|
175 |
General |
şekil çizmek |
diagrammatize v.
|
|
176 |
General |
-e şekil vermek |
hammer out v.
|
|
177 |
General |
-e bir şekil vermek |
shape v.
|
|
178 |
General |
şekil almak |
take a turn v.
|
|
179 |
General |
saç kurutma makinesiyle saça şekil vermek |
blow-dry v.
|
|
180 |
General |
şekil yapmak |
show off v.
|
|
181 |
General |
(keserek) şekil vermek |
chop v.
|
|
182 |
General |
dövülerek şekil verilmek |
be beaten into shape v.
|
|
183 |
General |
yeniden şekil vermek |
reinvent v.
|
|
184 |
General |
siyasi bir şekil almak |
turn political v.
|
|
185 |
General |
şekil vermek |
enform v.
|
|
186 |
General |
şekil vermek |
formalise v.
|
|
187 |
General |
çömlekçi çarkında çamura şekil verip bir eşya yapmak |
throw v.
|
|
188 |
General |
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturmak |
snow angel v.
|
|
189 |
General |
oyarak şekil vermek |
cameo v.
|
|
190 |
General |
şekil vermek |
razor-cut v.
|
|
191 |
General |
şekil vermek |
cast v.
|
|
192 |
General |
kamışla şekil vermek |
reed v.
|
|
193 |
General |
yeniden şekil vermek |
reinform v.
|
|
194 |
General |
şekil vermek |
throw v.
|
|
195 |
General |
birbirine geçerek şekil almak |
trellis v.
|
|
196 |
General |
et benzeri şekil vermek |
enflesh [obsolete] v.
|
|
197 |
General |
şekil vermek |
enform [obsolete] v.
|
|
198 |
General |
ahşap veya metal insan ayağı maketi ile şekil vermek (ayakkabıya) |
last v.
|
|
199 |
General |
makineden çıkmış gibi şekil vermek |
machine v.
|
|
200 |
General |
maşa ile düzenli ve iri dalgalar yaparak saça şekil vermek |
marcel v.
|
|
201 |
General |
dekoratif şekil veya motif tasarlamak |
design v.
|
|
202 |
General |
belirlenen boyutlarda şekil vermek |
dimension v.
|
|
203 |
General |
basınç veya sıcaklık etkisiyle eğilip bükülerek şekil değiştirmek |
heave v.
|
|
204 |
General |
rulet ile şekil vermek |
roulette v.
|
|
205 |
General |
şekil değiştirip gizlenmek |
disfigure [obsolete] v.
|
|
206 |
General |
şekil vermek |
inform [obsolete] v.
|
|
207 |
General |
zamanla şekil almak |
ingender v.
|
|
208 |
General |
şekil almak |
coagulate v.
|
|
209 |
General |
uzun sapla şekil vermek |
paddle v.
|
|
210 |
General |
kürekle şekil vermek |
paddle v.
|
|
211 |
General |
şekil değiştirmek |
polymorph v.
|
|
212 |
General |
(saça) geriye tarayarak hacimli şekil vermek |
pompadour v.
|
|
213 |
General |
(karaktere) yontup şekil vermek |
fashion v.
|
|
214 |
General |
tüye benzer şekil oluşturmak |
feather v.
|
|
215 |
General |
(başka şeklin içine sınırlara temas edecek şekilde) şekil çizmek |
inscribe v.
|
|
216 |
General |
(bir şeklin içine) şekil yerleştirmek |
inscribe v.
|
|
217 |
General |
(şekil verilmiş ekmek hamurunu) tavaya yerleştirmek |
pan v.
|
|
218 |
General |
(çömleğe) şekil vermek |
pot v.
|
|
219 |
General |
belirli bir şekil vermek |
precipitate v.
|
|
220 |
General |
şekil almak |
precipitate v.
|
|
221 |
General |
kullanıma hazırlamak için önceden şekil vermek |
preshape v.
|
|
222 |
General |
elle şekil vermek |
pug v.
|
|
223 |
General |
(yüzeye) harf/şekil kazımak |
scratch v.
|
|
224 |
General |
keserek şekil vermek |
share [obsolete] v.
|
|
225 |
General |
doğal bir şekil almak |
slide v.
|
|
226 |
General |
(coğrafi şekil) uzanmak |
push v.
|
|
227 |
General |
bileme aleti ile şekil vermek |
strickle v.
|
|
228 |
General |
şekil verilmiş |
shaped adj.
|
|
229 |
General |
elle şekil verilmiş |
fashioned adj.
|
|
230 |
General |
kolay şekil alan |
waxy adj.
|
|
231 |
General |
kolay şekil alan |
waxen adj.
|
|
232 |
General |
şekil veren |
formative adj.
|
|
233 |
General |
şekil değiştirebilir |
transformable adj.
|
|
234 |
General |
şekil verilebilir |
shapable adj.
|
|
235 |
General |
şekil verilebilir |
shapeable adj.
|
|
236 |
General |
iyi şekil verilmiş |
well-formed adj.
|
|
237 |
General |
şekil verilebilir |
malleable adj.
|
|
238 |
General |
düzgün şekil verilmemiş |
undershapen adj.
|
|
239 |
General |
şekil verilmemiş |
unfashioned adj.
|
|
240 |
General |
şekil ve duruş itibarı ile eyere benzeyen |
saddle adj.
|
|
241 |
General |
şekil veya esneklik bakımından mesaneye benzeyen |
bladderlike adj.
|
|
242 |
General |
şekil değiştiren |
metamorphosic adj.
|
|
243 |
General |
(şekil bakımından) üzüm salkımına benzeyen |
boytrose adj.
|
|
244 |
General |
sadece ana hatları olan (iki boyutlu şekil) |
hollow adj.
|
|
245 |
General |
(şekil veya işlev bakımından) mideye benzeyen |
gastric adj.
|
|
246 |
General |
üzerinden şekil geçen (arma) |
debruised adj.
|
|
247 |
General |
düzgün şekil verilmiş |
contoured adj.
|
|
248 |
General |
(şekil olarak) parmağa benzer |
fingerlike adj.
|
|
249 |
General |
şekil ve renk olarak alevi andıran |
flamboyant adj.
|
|
250 |
General |
gölgeli dış hatları bulunan (üç boyutlu şekil) |
silhouetted adj.
|
|
251 |
General |
arkasındaki parlak ışığın veya soluk renkli fonun oluşturduğu dış hatlara sahip (üç boyutlu şekil) |
silhouetted adj.
|
|
252 |
General |
(şekil) altı kenarlı |
six-sided adj.
|
|
253 |
General |
(şekil) altı yüzlü |
six-sided adj.
|
|
254 |
General |
şekil verilebilir |
soft adj.
|
|
255 |
General |
şekil anlamı veren ön ek |
morph- pref.
|
|
256 |
General |
haç benzeri şekil anlamı veren ön ek |
cross- pref.
|
|
257 |
General |
şekil anlamı veren son ek |
-morph suf.
|
|
Phrasals |
|
258 |
Phrasals |
zihinsel olarak şekil vermek |
body forth v.
|
|
259 |
Phrasals |
döverek/vurarak şekil vermek |
beat out v.
|
|
260 |
Phrasals |
döndürerek şekil vermek |
turn off v.
|
|
261 |
Phrasals |
(bir malzeme üstüne bir şekil) kazımak |
carve (something) from (something) v.
|
|
262 |
Phrasals |
(bir malzeme üstüne bir şekil) kazımak |
carve (something) into (something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
(kağıt, kumaş) belli bir şekil kesmek |
cut (something) out of (something) v.
|
|
264 |
Phrasals |
(kağıt, kumaş) belli bir şekil kesmek |
cut something out of something v.
|
|
265 |
Phrasals |
(kağıt, kumaş) belli bir şekil kesmek |
cut something out v.
|
|
266 |
Phrasals |
(kağıt, kumaş) belli bir şekil kesmek |
and cut something out v.
|
|
267 |
Phrasals |
törpüleyerek şekil vermek |
grind down v.
|
|
268 |
Phrasals |
hafifçe vurarak düzleştirmek/sıkıştırmak/şekil vermek (elle veya düz bir aletle) |
pat down v.
|
|
269 |
Phrasals |
(bir şekil) oluşturmak |
form into (something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
(bir şekil) haline gelmek |
form into (something) v.
|
|
271 |
Phrasals |
(bir şekil) olmak |
form into (something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
(bir şekil) halini almak |
form into (something) v.
|
|
273 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir şekil haline getirmek |
form into (something) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) bir şekil halinde düzenlemek |
form into (something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) bir şekil yapmak |
form into (something) v.
|
|
276 |
Phrasals |
bir grup insanın bir şekil oluşturması |
form (up) into something v.
|
|
277 |
Phrasals |
birine/bir şeye bir şekil vermek |
form someone or something into something v.
|
|
278 |
Phrasals |
bir şekil oluşturmak |
form up into (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
daha rahat bir şekil almak |
relax into something v.
|
|
280 |
Phrasals |
döndürerek (bir şekil) vermek |
wind into (something) v.
|
|
281 |
Phrasals |
dönerek bir şekil almak |
wind into something v.
|
|
282 |
Phrasals |
katlanarak/kayarak dışındaki büyük parçanın içine girip bir şekil almak |
telescope into v.
|
|
Colloquial |
|
283 |
Colloquial |
şekil verilmiş saç |
do n.
|
|
284 |
Colloquial |
şekil verilmiş saç |
doo n.
|
|
285 |
Colloquial |
saça fön makinesi ve fırçayla verilen şekil |
blowout n.
|
|
286 |
Colloquial |
tatsız şekil |
clam n.
|
|
287 |
Colloquial |
şekil yapmak |
clean up nice v.
|
|
288 |
Colloquial |
şekil yapmak |
clean up nicely v.
|
|
Idioms |
|
289 |
Idioms |
şekil yapma |
grandstand play n.
|
|
290 |
Idioms |
farklı şekil ve boyutları bulunmak |
come in all shapes and sizes v.
|
|
291 |
Idioms |
şekil vermek |
hammer out v.
|
|
292 |
Idioms |
şekil vermek |
lick into shape v.
|
|
293 |
Idioms |
şekil yapmak |
make a grandstand play v.
|
|
294 |
Idioms |
saçının şekil almadığı/şekle girmediği bir gün geçirmek |
have a bad hair day v.
|
|
295 |
Idioms |
noktaları çizgilerle birleştirerek bir resim/şekil oluşturmak |
connect the dots v.
|
|
Trade/Economic |
|
296 |
Trade/Economic |
alışılagelmiş şekil |
customary form n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
nokta ve şekil grafiği |
point-and-figure chart n.
|
|
298 |
Trade/Economic |
nihai şekil |
final form n.
|
|
299 |
Trade/Economic |
nihai şekil |
definitive form n.
|
|
300 |
Trade/Economic |
son şekil |
definitive form n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
son şekil |
final form n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
şekil yönünden kontrol |
formal control n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
teamüli şekil |
customary form n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
yazılı şekil şartı |
written form requirement n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
yazılı şekil şartı |
requirement of written form n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
şekil ve içerik olarak |
as to form and substance expr.
|
|
307 |
Trade/Economic |
şekil bakımından |
pro forma expr.
|
|
Law |
|
308 |
Law |
eski şekil |
former wording n.
|
|
309 |
Law |
hukuki işlemlerde şekil |
form of juristic acts n.
|
|
310 |
Law |
resmi şekil |
official form n.
|
|
311 |
Law |
şekil serbestisi ilkesi |
freedom of form principle n.
|
|
312 |
Law |
şekil eksikliği |
formal defect n.
|
|
313 |
Law |
şekil hukuku |
adjective law n.
|
|
314 |
Law |
şekil noksanı |
defect of form n.
|
|
315 |
Law |
tahriri şekil |
written form n.
|
|
316 |
Law |
yazılı şekil |
written form n.
|
|
Politics |
|
317 |
Politics |
şekil ve mevzu açısından |
good and due form n.
|
|
Technical |
|
318 |
Technical |
keser, marangoz keseri gibi aletlere şekil vermek için kullanılan cihaz |
addice n.
|
|
319 |
Technical |
dökülen kalıbın kolayca sökülebilmesi için verilen konik şekil |
taper n.
|
|
320 |
Technical |
granit parçalara şekil vermek için kullanılan bir çekiç |
reel n.
|
|
321 |
Technical |
asal şekil değiştirme doğrultuları |
principal direction of strain n.
|
|
322 |
Technical |
açısal şekil |
angulation n.
|
|
323 |
Technical |
aerodinamik şekil |
aerodynamic form n.
|
|
324 |
Technical |
altı açılı ve altı kenarlı olan bir düzlem şekil |
hexagon n.
|
|
325 |
Technical |
altı düzlem yüzeyli katı şekil |
hexahedron n.
|
|
326 |
Technical |
asal şekil değiştirme |
principal strain n.
|
|
327 |
Technical |
asimetrik şekil |
asymmetric figure n.
|
|
328 |
Technical |
asimetrik şekil |
asymmetric shape n.
|
|
329 |
Technical |
başlangıçtaki şekil |
initial form n.
|
|
330 |
Technical |
burulma şekil değiştirmesi |
deformation due to torsion n.
|
|
331 |
Technical |
birim şekil değiştirme gerilmesi |
stress per units of strain n.
|
|
332 |
Technical |
birbirine eşit olmayan kenarlara sahip olan geometric şekil |
scalene n.
|
|
333 |
Technical |
bir maddeyi işleyerek ona şekil verme |
shaping n.
|
|
334 |
Technical |
bir metale döverek şekil veren kişi |
forger n.
|
|
335 |
Technical |
boyut ve şekil toleransları |
tolerances on dimensions and form n.
|
|
336 |
Technical |
çekme şekil değiştirmesi |
tensile strain n.
|
|
337 |
Technical |
çekme sünme şekil bozukluğu |
tensile creep deformation n.
|
|
338 |
Technical |
çekmede elastik şekil değiştirme enerjisi |
elastic strain energy in tension n.
|
|
339 |
Technical |
çokyüzlü şekil |
polyhedron n.
|
|
340 |
Technical |
dışbükey şekil |
convex shape n.
|
|
341 |
Technical |
dolgu malzemesinin kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation of filling material n.
|
|
342 |
Technical |
dört yüzlü şekil |
tetrahedron n.
|
|
343 |
Technical |
esnek şekil bozulması |
elastic deformation n.
|
|
344 |
Technical |
hacimsel şekil değiştirme |
volumetric strain n.
|
|
345 |
Technical |
gerilme şekil değiştirme diyagramı |
stress deformation diagram n.
|
|
346 |
Technical |
gerçek şekil |
true form n.
|
|
347 |
Technical |
gerilme şekil değiştirme bağıntısı |
stress-strain relation n.
|
|
348 |
Technical |
gerilme şekil değiştirme eğrisi |
stress deformation curve n.
|
|
349 |
Technical |
gerilme şekil değiştirme eğrisi |
stress-strain curve n.
|
|
350 |
Technical |
helezonlu şekil |
whorl n.
|
|
351 |
Technical |
hava veya suya minimum direnç gösteren şekil |
streamlined n.
|
|
352 |
Technical |
hatalı veya düzgün olmayan şekil |
pseudomorph n.
|
|
353 |
Technical |
içbükey şekil |
concave shape n.
|
|
354 |
Technical |
ilk şekil |
initial form n.
|
|
355 |
Technical |
kabartma şekil |
cartouche n.
|
|
356 |
Technical |
kalıp gerilimini gideren şekil bozukluğu deneyi |
mould stress relief distortion test n.
|
|
357 |
Technical |
kalıcı şekil değiştirme |
permanent deformation n.
|
|
358 |
Technical |
kalıp ile kesilen veya şekil verilen bir parça çoğu zaman metal levha parçası |
die stamping n.
|
|
359 |
Technical |
kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation n.
|
|
360 |
Technical |
kalıp gerilimini gideren şekil bozukluğu deneyi |
mold stress relief distortion test n.
|
|
361 |
Technical |
keser, marangoz keseri gibi aletlere şekil vermek için kullanılan cihaz |
adz n.
|
|
362 |
Technical |
kendi yükünden kaynaklanan şekil bozukluğu |
self-loaded deformation n.
|
|
363 |
Technical |
kesin şekil bozulması |
plastic deformation n.
|
|
364 |
Technical |
kendi ağırlığından kaynaklanan şekil bozukluğu |
self-loaded deformation n.
|
|
365 |
Technical |
kavisli şekil |
curved shape n.
|
|
366 |
Technical |
keser, marangoz keseri gibi aletlere şekil vermek için kullanılan cihaz |
adze n.
|
|
367 |
Technical |
kırılma şekil değiştirmesi |
failure strain n.
|
|
368 |
Technical |
köşeli şekil |
angular shape n.
|
|
369 |
Technical |
model şekil verici |
former n.
|
|
370 |
Technical |
nano/mikro boyutta şekil oluşturma |
lithography n.
|
|
371 |
Technical |
özgül şekil değiştirme |
specific strain n.
|
|
372 |
Technical |
plastik şekil değiştirme |
plastic strain n.
|
|
373 |
Technical |
sabit yük altında dinamik yorulma gerilmesinden sonra kalıcı şekil değişikliği |
permanent deformation after dynamic fatigue stress under constant load n.
|
|
374 |
Technical |
sarmal şekil |
whorl n.
|
|
375 |
Technical |
sekiz yüzeyli katı bir şekil |
octahedron n.
|
|
376 |
Technical |
sıcak şekil verme |
hot forming n.
|
|
377 |
Technical |
sayısal şekil analiz verileri |
digital feature analysis data n.
|
|
378 |
Technical |
sıcak şekil verme |
hot shaping n.
|
|
379 |
Technical |
sıcak şekil verme |
hot working n.
|
|
380 |
Technical |
şekil faktörü |
form factor n.
|
|
381 |
Technical |
şekil değiştirmenin hızlandırılması |
strain acceleration n.
|
|
382 |
Technical |
şekil hafızalı alaşım |
shape memory alloy n.
|
|
383 |
Technical |
şekil hatırlamalı alaşım |
shape memory alloy n.
|
|
384 |
Technical |
şekil değiştirme işi |
deformation work n.
|
|
385 |
Technical |
şekil değiştirme düzlemi |
plain of strain n.
|
|
386 |
Technical |
şekil değiştirme derecesi |
degree of deformation n.
|
|
387 |
Technical |
şekil faktörü |
shape factor n.
|
|
388 |
Technical |
standart şekil |
standard pattern n.
|
|
389 |
Technical |
şekil veya form faktörü |
form factor n.
|
|
390 |
Technical |
şekil değiştirme |
tweening n.
|
|
391 |
Technical |
şekil değiştirme enerjisi |
strain energy n.
|
|
392 |
Technical |
şekil indisi |
shape index n.
|
|
393 |
Technical |
şekil ve boyut karakteristikleri |
form and size characteristics n.
|
|
394 |
Technical |
şekil değiştirme |
strain n.
|
|
395 |
Technical |
şekil ve konum |
shape and position n.
|
|
396 |
Technical |
şekil değiştirme sertleşmesi |
strain hardening n.
|
|
397 |
Technical |
şekil değiştirme hali |
state of strain n.
|
|
398 |
Technical |
şekil değiştirme enerjisi |
deformation energy n.
|
|
399 |
Technical |
şekil değiştirme |
inbetweening n.
|
|
400 |
Technical |
şekil değiştirme analizi |
strain analysis n.
|
|
401 |
Technical |
şekil değiştirme enerjisinin belirlenmesi |
determination of deformation energy n.
|
|
402 |
Technical |
şekil değiştirme potansiyel enerji |
potential energy of strain n.
|
|
403 |
Technical |
şekil değiştirme şartları |
strain conditions n.
|
|
404 |
Technical |
şekil çizgisi hatları |
form lines n.
|
|
405 |
Technical |
şekil değiştirme hızı |
rate of strain n.
|
|
406 |
Technical |
şekil değiştirme hızı |
strain rate n.
|
|
407 |
Technical |
şekil değiştirme |
in-betweening n.
|
|
408 |
Technical |
şekil vermek veya damgalamak için kalıp takılmış bir pres |
punch press n.
|
|
409 |
Technical |
şekil emsali |
coefficient of form n.
|
|
410 |
Technical |
şekil katsayısı |
coefficient of form n.
|
|
411 |
Technical |
şekil değiştirme enerjisi |
energy of strain n.
|
|
412 |
Technical |
şekil değiştirme özellikleri |
deformation properties n.
|
|
413 |
Technical |
şekil verme |
designing n.
|
|
414 |
Technical |
şekil değiştirmiş lif |
deformated fibre n.
|
|
415 |
Technical |
şekil verilmiş ağaç |
with simulated wood n.
|
|
416 |
Technical |
tane şekil faktörü |
grain shape factor n.
|
|
417 |
Technical |
torna tezgahında şekil verme |
turning n.
|
|
418 |
Technical |
torsiyon şekil değiştirmesi |
strain due to torsion n.
|
|
419 |
Technical |
tavlanmış çeliklere elle döverek şekil verme |
hand forging n.
|
|
420 |
Technical |
tonlamadan şekil elde etme |
shape from shading n.
|
|
421 |
Technical |
tek noktalı kesme aleti kullanarak metal yüzeylere şekil verme |
planning n.
|
|
422 |
Technical |
uçağın gövde yapısına şekil sağlayan dış çember |
frame n.
|
|
423 |
Technical |
üfleme borusunda cama şekil verme |
making on blow pipe n.
|
|
424 |
Technical |
üç boyutlu geometrik şekil |
solid n.
|
|
425 |
Technical |
zikzaklı şekil |
herringbone n.
|
|
426 |
Technical |
yedi yüzeyi olan bir katı şekil |
heptahedron n.
|
|
427 |
Technical |
viskoz şekil değiştirme |
viscous strain n.
|
|
428 |
Technical |
yedi açısı ve yedi kenarı olan bir düzlem şekil |
heptagon n.
|
|
429 |
Technical |
yüksek şekil verilebilir toprak |
high plasticity soil n.
|
|
430 |
Technical |
yumuşak, şekil verilebilir ve parlak bir lantanit elementi |
erbium n.
|
|
431 |
Technical |
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil |
vesica piscis n.
|
|
432 |
Technical |
alçıdan veya benzer bir malzeme ile kum, mürdesenk ve bezir yağı karışımından yapılan, bir şablonu desteklemek için oluşturulan şekil |
match n.
|
|
433 |
Technical |
(metal işlemede) kalıbın parçaları arasındaki ayrım yüzeylerine şekil vermek amacıyla kalıp çıkarılırken şablonun kısmen gömülü olduğu oluklu levha, sıva kalıbı, sertleşmiş kum gibi malzeme |
match n.
|
|
434 |
Technical |
metal veya başka materyallerin dökümünün yapılabileceği veya şekil verilebileceği, merkezde bulunan metal çubuk |
mandril n.
|
|
435 |
Technical |
kıvrımlara şekil vermek için kullanılan yastık |
ham n.
|
|
436 |
Technical |
şekil vermek için kaynatılarak yumuşatılmış deri |
quirboilly n.
|
|
437 |
Technical |
iyi şekil |
health n.
|
|
438 |
Technical |
üzerinde jelatin şekil bulunan damarlı bakırdan yapılmış fotogravür plakası |
mould n.
|
|
439 |
Technical |
sıvı veya yumuşak bir maddeye şekil vermeye yarayan boşluk |
moulder n.
|
|
440 |
Technical |
puding veya jöle gibi yiyeceklere şekil verilmesine yarayan pişirme gereci |
moulder n.
|
|
441 |
Technical |
cismin şekil değiştirmeye gösterdiği direnç miktarı |
rigidity n.
|
|
442 |
Technical |
parmak izinde bulunan üçgen benzeri şekil |
delta n.
|
|
443 |
Technical |
şekerlere yuvarlak şekil veren araç |
roller n.
|
|
444 |
Technical |
plastik malzemeye şekil veren delikli blok |
die n.
|
|
445 |
Technical |
dökülen kalıbın kolayca çıkarılabilmesi için verilen konik şekil |
draft n.
|
|
446 |
Technical |
içindekinin kolayca çıkarılabilmesi için kalıba verilen konik şekil |
draft n.
|
|
447 |
Technical |
(kolay kopyalamanın önüne geçmek için) belge üzerine basılmış şekil |
pantagraph n.
|
|
448 |
Technical |
şam çeliği üzerindeki şekil ve desenler |
damask n.
|
|
449 |
Technical |
oval şekil veren torna aynası |
oval chuck n.
|
|
450 |
Technical |
çeşitkenar üçgenlerle çevrili yarıyüzlü şekil |
scalenohedron n.
|
|
451 |
Technical |
ürünün gövdesine şekil veren cam üfleme ustası |
servitor n.
|
|
452 |
Technical |
(metal) sabit şekil |
set n.
|
|
453 |
Technical |
(metal) kalıcı şekil değişikliği |
set n.
|
|
454 |
Technical |
sonraki işlemler için kabaca şekil verilmiş katı metal parçası |
slug n.
|
|
455 |
Technical |
aerodinamik şekil vermek |
streamline v.
|
|
456 |
Technical |
bir alet ile şekil vermek |
tool v.
|
|
457 |
Technical |
demire şekil vermek |
upset v.
|
|
458 |
Technical |
etrafına bir şekil çizmek (silindir içine çizilen üçgen vb) |
circumscribe v.
|
|
459 |
Technical |
kalıpla şekil vermek |
sawage v.
|
|
460 |
Technical |
metale şekil vermek |
forge v.
|
|
461 |
Technical |
kötü olarak şekil vermek |
misshape v.
|
|
462 |
Technical |
şekil vermek |
emboss v.
|
|
463 |
Technical |
şekil vermek |
format v.
|
|
464 |
Technical |
şekil vermek |
draw v.
|
|
465 |
Technical |
yuvarlak şekil vermek |
turn v.
|
|
466 |
Technical |
mühürleyerek şekil vermek |
roulette v.
|
|
467 |
Technical |
şekil vermek |
run v.
|
|
468 |
Technical |
alçı ile şekil vermek |
run v.
|
|
469 |
Technical |
(metal) şekil vermek |
ingot v.
|
|
470 |
Technical |
(metale) şahmerdanla şekil vermek |
drop forge v.
|
|
471 |
Technical |
(taş parçasını) kama ve tirfil ile kırıp şekil vermek |
plug v.
|
|
472 |
Technical |
şekil verilemeyen |
nonmalleable adj.
|
|
473 |
Technical |
çekiç darbeleri ile şekil verilmiş |
hammered adj.
|
|
474 |
Technical |
presle şekil verilmiş |
swaged adj.
|
|
475 |
Technical |
şekil değiştirmez |
indeformable adj.
|
|
476 |
Technical |
şekil verilebilirliği azaltan |
antiplastic adj.
|
|
477 |
Technical |
şekil verilmemiş (elmas) |
uncut adj.
|
|
478 |
Technical |
(değerli taş) şekil verilmiş |
cut adj.
|
|
Computer |
|
479 |
Computer |
biçimle şekil |
format shape n.
|
|
480 |
Computer |
daha fazla otomatik şekil |
more autoshapes n.
|
|
481 |
Computer |
gerçek şekil |
true form n.
|
|
482 |
Computer |
hız ve şekil |
speed and shape n.
|
|
483 |
Computer |
insanın algılayabileceği şekil |
human-perceivable form n.
|
|
484 |
Computer |
otomatik şekil araçları |
autoshape tools n.
|
|
485 |
Computer |
otomatik şekil |
autoshapes n.
|
|
486 |
Computer |
özel şekil |
custom shape n.
|
|
487 |
Computer |
otomatik şekil |
an autoshape n.
|
|
488 |
Computer |
otomatik şekil |
autoshape n.
|
|
489 |
Computer |
serbest şekil |
freehand shape n.
|
|
490 |
Computer |
serbest şekil aracı |
freehand shape tool n.
|
|
491 |
Computer |
şekil açıklaması |
figure caption n.
|
|
492 |
Computer |
şekil altı |
figure caption n.
|
|
493 |
Computer |
şekil düzeni |
pattern n.
|
|
494 |
Computer |
şekil tanımı |
shape definition n.
|
|
495 |
Computer |
şekil değiştirici |
shapeshifter n.
|
|
496 |
Computer |
şekil değiştiren |
shapeshifter n.
|
|
497 |
Computer |
tanımlama amaçlı ekran, klavye veya tabletin üzerine yerleştirilen önceden basılıp kesilmiş şekil |
overlay n.
|
|
498 |
Computer |
şekil içerisinde ağ örgüsü oluşturmak |
mesh v.
|
|
499 |
Computer |
otomatik şekil değiştir |
change autoshape expr.
|
|
500 |
Computer |
şekil değiştir |
change shape expr.
|
|