bahşetmek

Meanings of "bahşetmek" in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	bahşetmek	endow v.
Nature endowed her with wit and beauty. Doğa ona zekâ ve güzellik bahşetmiş. More Sentences
2	General	bahşetmek	give v.
But God gave a great victory to Israel. Ancak Tanrı İsrail'e büyük bir zafer bahşetti. More Sentences
3	General	bahşetmek	bestow v.
Thank you for bestowing on me today the honour to do so. Bugün bana bu onuru bahşettiğiniz için teşekkür ederim. More Sentences
4	General	bahşetmek	grant v.
They granted them their freedom and allowed them to live by their religious principles and culture. Onlara özgürlüklerini bahşettiler ve dini ilkelerine ve kültürlerine göre yaşamalarına izin verdiler. More Sentences
5	General	bahşetmek	confer v.
The university conferred its highest degree on him. Üniversite ona en yüksek dereceyi bahşetti. More Sentences
6	General	bahşetmek	vouchsafe v.
The professor vouchsafed the students with valuable insights into the topic. Profesör, öğrencilere konuyla ilgili değerli bilgiler bahşetti. More Sentences
7	General	bahşetmek	send v.
8	General	bahşetmek	deign v.
9	General	bahşetmek	forgive v.
10	General	bahşetmek	yield v.
11	General	bahşetmek	endower [obsolete] v.
12	General	bahşetmek	yive v.
13	General	bahşetmek	imbue v.
14	General	bahşetmek	infer [obsolete] v.
15	General	bahşetmek	commend [obsolete] v.
16	General	bahşetmek	concede v.
17	General	bahşetmek	due [obsolete] v.
18	General	bahşetmek	invest v.
19	General	bahşetmek	bear v.
Phrasals
20	Phrasals	bahşetmek	pass on v.
Law
21	Law	bahşetmek	vest v.
Literature
22	Literature	bahşetmek	endue v.
Archaic
23	Archaic	bahşetmek	daine v.
24	Archaic	bahşetmek	design v.
25	Archaic	bahşetmek	communicate v.

Meanings of "bahşetmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 26 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	yetenek bahşetmek	endow v.
She is endowed with a special talent. Ona özel bir yetenek bahşedilmiş. More Sentences
Phrasals
2	Phrasals	(birine bir şeyi) bahşetmek	grant (something) to (someone) v.
In the eyes of these Greek and Roman writers, freedom was not something that had to be granted to all men. Bu Yunanlı ve Romalı yazarların gözünde hürriyet, bütün insanlara bahşedilmesi zorunlu olan bir şey değildi. More Sentences
General
3	General	imtiyaz bahşetmek	invest with a prerogative v.
4	General	yeniden bahşetmek	reconfer v.
5	General	yeniden bahşetmek	regrant v.
6	General	yeniden bahşetmek	reendow v.
7	General	yeniden bahşetmek	re-endow v.
8	General	affını bahşetmek	pardon v.
9	General	önceden bahşetmek	foredispose v.
10	General	(vasal) hizmet karşılığında toprak bahşetmek	subinfeud v.
11	General	(vasal) hizmet karşılığında toprak bahşetmek	subinfeudate v.
12	General	tanrısal özellik bahşetmek	supernaturalise v.
13	General	tanrısal özellik bahşetmek	supernaturalize v.
Phrasals
14	Phrasals	bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek	confer upon (someone or something) v.
15	Phrasals	bahşetmek/hak tanımak/ayrıcalık vermek	confer on (someone or something) v.
16	Phrasals	(birine/bir gruba) bir şey bahşetmek	rest in (someone) v.
17	Phrasals	(bir şeyi birine/bir şeye) bahşetmek	dedicate (something) to (someone or something) v.
18	Phrasals	(birine/bir şeye) bahşetmek	devote to (someone or something) v.
19	Phrasals	(birine/bir şeye bir şey) bahşetmek	impart (something) to (someone or something) v.
20	Phrasals	(kendine/birine bir şey) bahşetmek	indulge (oneself or someone) with (something) v.
21	Phrasals	(bir şey) bahşetmek	indulge with v.
22	Phrasals	(birine/bir şeye) bahşetmek	rest with (someone or something) v.
23	Phrasals	(birine bir güç, hak) vermek/bahşetmek	vest (one) with (something) v.
Idioms
24	Idioms	birine (bir şey) şerefini bahşetmek	do somebody the honour (of doing something) v.
Politics
25	Politics	geri ödemeden yararlanma imkanı bahşetmek	grant a repayment v.
Archaic
26	Archaic	servet bahşetmek	fortune v.