bozulmuş

Meanings of "bozulmuş" in English Turkish Dictionary : 90 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	bozulmuş	ruined adj.
My makeup was ruined. Makyajım bozuldu. More Sentences
2	General	bozulmuş	out adj.
My engine is out. Motorum bozuldu. More Sentences
3	General	bozulmuş	disrupted adj.
My sleep cycle has been disrupted. Uyku düzenim bozuldu. More Sentences
4	General	bozulmuş	spoilt adj.
Its merits are spoilt, however, by paragraph 8. Ancak, 8. paragraf nedeniyle oylamanın esası bozulmuştur. More Sentences
5	General	bozulmuş	broken adj.
After years, the silence has at long last been broken in an important debate such as that on pensions. Yıllar sonra, emekli maaşları gibi önemli bir tartışmada sessizlik nihayet bozuldu. More Sentences
6	General	bozulmuş	contaminated adj.
Thanks to the labelling of genetically contaminated products, consumers are given the option of not buying them. Genetiği bozulmuş ürünlerin etiketlenmesi sayesinde tüketicilere bunları satın almama seçeneği sunuluyor. More Sentences
7	General	bozulmuş	spoiled adj.
Otherwise, this method and its possibilities will be spoiled. Aksi takdirde bu yöntem ve olanakları bozulacaktır. More Sentences
8	General	bozulmuş	gone adj.
I think the nuts have gone rancid. Sanırım fındıklar bozulmuş. More Sentences
9	General	bozulmuş	distorted adj.
If aid is granted for a longer period of time, then competitiveness becomes distorted. Yardım daha uzun bir süre için verilirse, rekabet gücü bozulur. More Sentences
10	General	bozulmuş	damaged adj.
If the machine is damaged, you are responsible. Eğer makine bozulursa, sen sorumlusun. More Sentences
11	General	bozulmuş	distorted adj.
If aid is granted for a longer period of time, then competitiveness becomes distorted. Eğer yardım daha uzun bir süre için verilirse, o zaman rekabet gücü bozulur. More Sentences
12	General	bozulmuş	disturbed adj.
A whole series of personal and interpersonal relationships have been greatly disturbed. Bir dizi kişisel ve kişiler arası ilişki büyük ölçüde bozuldu. More Sentences
13	General	bozulmuş	disturbed adj.
The silence in the library was disturbed by the ringing of a cell phone. Kütüphanedeki sessizlik bir cep telefonunun çalmasıyla bozuldu. More Sentences
Colloquial
14	Colloquial	bozulmuş	gone bad adj.
This milk has gone bad. Süt bozuldu. More Sentences
Technical
15	Technical	bozulmuş	corrupted adj.
My save file got corrupted. Kayıt dosyam bozuldu. More Sentences
General
16	General	bozulmuş	unmade adj.
17	General	bozulmuş	discomposed adj.
18	General	bozulmuş	expunged adj.
19	General	bozulmuş	sour adj.
20	General	bozulmuş	scotched adj.
21	General	bozulmuş	cankered adj.
22	General	bozulmuş	degenerate adj.
23	General	bozulmuş	erased adj.
24	General	bozulmuş	wrecked adj.
25	General	bozulmuş	corrupt adj.
26	General	bozulmuş	shattered adj.
27	General	bozulmuş	broken down adj.
28	General	bozulmuş	impaired adj.
29	General	bozulmuş	withered adj.
30	General	bozulmuş	envenomed adj.
31	General	bozulmuş	depraved adj.
32	General	bozulmuş	upset adj.
33	General	bozulmuş	effaced adj.
34	General	bozulmuş	rank adj.
35	General	bozulmuş	putrid adj.
36	General	bozulmuş	abashed adj.
37	General	bozulmuş	endamaged adj.
38	General	bozulmuş	marred adj.
39	General	bozulmuş	altered adj.
40	General	bozulmuş	empoisoned adj.
41	General	bozulmuş	flyblown adj.
42	General	bozulmuş	defaced adj.
43	General	bozulmuş	ebbed adj.
44	General	bozulmuş	scuppered adj.
45	General	bozulmuş	shot to hell adj.
46	General	bozulmuş	shot to pieces adj.
47	General	bozulmuş	disgruntled adj.
48	General	bozulmuş	disillusioned adj.
49	General	bozulmuş	weathered adj.
50	General	bozulmuş	bastardly adj.
51	General	bozulmuş	blemished adj.
52	General	bozulmuş	agone adj.
53	General	bozulmuş	aigre adj.
54	General	bozulmuş	rancescent adj.
55	General	bozulmuş	rankish adj.
56	General	bozulmuş	reasty [dialect] adj.
57	General	bozulmuş	evil-favored adj.
58	General	bozulmuş	wearish adj.
59	General	bozulmuş	degraded adj.
60	General	bozulmuş	off adj.
61	General	bozulmuş	rotted adj.
62	General	bozulmuş	dislocated adj.
63	General	bozulmuş	dispunct [rare] adj.
64	General	bozulmuş	disrupt adj.
65	General	bozulmuş	dissolved adj.
66	General	bozulmuş	distort adj.
67	General	bozulmuş	corruptful adj.
68	General	bozulmuş	contaminate [obsolete] adj.
69	General	bozulmuş	dazed [dialect] [uk] adj.
70	General	bozulmuş	doddered adj.
71	General	bozulmuş	dog-eared adj.
72	General	bozulmuş	septic adj.
Colloquial
73	Colloquial	bozulmuş	miffed adj.
74	Colloquial	bozulmuş	brassed adj.
75	Colloquial	bozulmuş	gone under adj.
76	Colloquial	bozulmuş	kacked adj.
77	Colloquial	bozulmuş	torqued off adj.
Idioms
78	Idioms	bozulmuş	a little off adj.
79	Idioms	bozulmuş	a bit off adj.
80	Idioms	bozulmuş	bent out of shape adj.
Insurance
81	Insurance	bozulmuş	damaged adj.
Technical
82	Technical	bozulmuş	weathered adj.
83	Technical	bozulmuş	decomposed adj.
Medical
84	Medical	bozulmuş	peccant adj.
Archaic
85	Archaic	bozulmuş	roping adj.
Slang
86	Slang	bozulmuş	shot to the curb v.
87	Slang	bozulmuş	sawed off adj.
88	Slang	bozulmuş	brassed off adj.
89	Slang	bozulmuş	cacked adj.
90	Slang	bozulmuş	pissy adj.

Meanings of "bozulmuş" with other terms in English Turkish Dictionary : 161 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	morali bozulmuş	demoralised adj.
Tom felt demoralised by his boss's intimidating behaviour. Tom, patronunun göz korkutucu davranışları nedeniyle morali bozulmuş hissetti. More Sentences
2	General	bozulmuş (yiyecek)	bad adj.
I hear you're on bad terms with Tom. Tom'la aranızın bozulduğunu duydum. More Sentences
3	General	bozulmuş kimse	degenerate n.
4	General	bozulmuş şey	hash n.
5	General	bozulmuş yemek	rotten food n.
6	General	bozulmuş şey	butchery n.
7	General	bozulmuş durum	distemperance [obsolete] n.
8	General	bozulmuş durum	distemperature n.
9	General	bozulmuş durum	distemperment [obsolete] n.
10	General	bozulmuş madde	corruption [dialect] n.
11	General	(makine/aygıt) bozulmuş olmak	be out of order v.
12	General	bozulmuş olmak (yiyecek/içecek)	be off v.
13	General	sağlığı bozulmuş olmak	be a physical wreck v.
14	General	bozulmuş olmak (makine)	be out v.
15	General	en çok bozulmuş	most corrupt adj.
16	General	rahatı bozulmuş	discombobulated adj.
17	General	midesi bozulmuş	queer adj.
18	General	mantarın kokusuyla bozulmuş	corked adj.
19	General	etkisi bozulmuş	vitiated adj.
20	General	şekli bozulmuş	deformed adj.
21	General	bozulmuş (içecek)	ropy adj.
22	General	morali bozulmuş	demoralized adj.
23	General	rahatı bozulmuş	disconcerted adj.
24	General	rengi bozulmuş	discoloured adj.
25	General	rengi bozulmuş	discolored adj.
26	General	hava etkisiyle bozulmuş	weatherworn adj.
27	General	biçimi bozulmuş	disfigured adj.
28	General	tamamen bozulmuş	shot to pieces adj.
29	General	tamamen bozulmuş	shot to hell adj.
30	General	biçimi bozulmuş	misrepresented adj.
31	General	sağlığı bozulmuş	health-impaired adj.
32	General	senkronizasyonu bozuk/bozulmuş	out of synch adj.
33	General	kutsallığı bozulmuş (kilise vb)	defiled adj.
34	General	saflığı bozulmuş	defiled adj.
35	General	ahlakı bozulmuş	defiled adj.
36	General	araları bozulmuş	disunited adj.
37	General	tuzdan bozulmuş	salt-weathered adj.
38	General	motivasyonu bozulmuş	demotivated adj.
39	General	rahatı bozulmuş	rattled adj.
40	General	siniri bozulmuş	rattled adj.
41	General	bozulmuş (mide)	upset adj.
42	General	şekli bozulmuş	unshapen adj.
43	General	etkisi bozulmuş	vitiate adj.
44	General	azalarak bozulmuş	weakened adj.
45	General	azalarak bozulmuş	diminished adj.
46	General	azalarak bozulmuş	lessened adj.
47	General	biçimi bozulmuş	mangled adj.
48	General	açık hava etkisiyle bozulmuş	weatherworn adj.
49	General	içinde bozulmuş bir nokta olan	hollow-hearted adj.
50	General	sinirleri bozulmuş	riley adj.
51	General	niteliği bozulmuş	debased adj.
52	General	kademeli olarak bozulmuş	degenerate adj.
53	General	bozulmuş (yemek)	off adj.
54	General	rengi bozulmuş	rusty adj.
55	General	kutsallığı bozulmuş	impure adj.
56	General	biraz bozulmuş	ropish adj.
57	General	ahlakı bozulmuş	putid adj.
58	General	bozulmuş bir biçimde	sourly adv.
59	General	bozulmuş bir şekilde	depravedly adv.
60	General	morali bozulmuş bir halde	dispiritedly adv.
61	General	bozulmuş bir biçimde	rancidly adv.
62	General	saygınlığı bozulmuş bir şekilde	abasedly adv.
63	General	bozulmuş bir şekilde	spoiledly adv.
64	General	bozulmuş şekilde	embarrassedly adv.
65	General	bozulmuş şekilde	dislocatedly adv.
Phrases
66	Phrases	bu et bozulmuş	this meat is off expr.
67	Phrases	bu et bozulmuş	this meat is spoiled expr.
Colloquial
68	Colloquial	bozulmuş ilişki	tainted love n.
69	Colloquial	yıpranmış/bozulmuş evlilik	broken marriage n.
70	Colloquial	içinde çözünmüş kalsiyum sülfat nedeniyle tadı bozulmuş kuyu suyu	gyp water n.
71	Colloquial	(biraz) çürümüş/bozulmuş gibi görünmek	look (a little/bit) off v.
72	Colloquial	(biraz) bozuk/bozulmuş gibi durmak	look (a little/bit) off v.
73	Colloquial	biraz bozulmuş olmak	be a bit off v.
74	Colloquial	biraz bozulmuş olmak	be a little off v.
75	Colloquial	tamamen bozulmuş	far gone adj.
76	Colloquial	tamamen bozulmuş	gone moggy [south africa] adj.
77	Colloquial	düzeni bozulmuş	goofed (up) adj.
78	Colloquial	düzeni bozulmuş	mixed up adj.
79	Colloquial	(biriyle/bir şeyle) senkronizasyonu bozulmuş	out of phase (with someone or something) [uk] adj.
80	Colloquial	(birine/bir şeye) bozulmuş	disappointed at (someone or something) adj.
81	Colloquial	(birine/bir şeye) bozulmuş	disappointed in (someone or something) adj.
82	Colloquial	düzeni bozulmuş	goofed adj.
83	Colloquial	sinirleri bozulmuş	torqued off adj.
84	Colloquial	morali bozulmuş	phased adj.
Idioms
85	Idioms	ahlakı/huyu bozulmuş kimse	a fallen angel n.
86	Idioms	sinirleri bozulmuş kimse	nervous wreck n.
87	Idioms	bozulmuş olmak	have had the radish [us] v.
88	Idioms	(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş	a bit off adj.
89	Idioms	(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş	a little off go to a bit adj.
90	Idioms	akli dengesi bozulmuş	(as) messed up as hogan's goat [dated] adj.
91	Idioms	ruhsal dengesi bozulmuş	(as) messed up as hogan's goat [dated] adj.
92	Idioms	akli dengesi bozulmuş	(as) screwed up as hogan's goat [dated] adj.
93	Idioms	ruhsal dengesi bozulmuş	(as) screwed up as hogan's goat [dated] adj.
94	Idioms	şekli bozulmuş	bent out of shape adj.
95	Idioms	şekli bozulmuş	flexed out of shape adj.
96	Idioms	tamamen bozulmuş	up to putty [australia] expr.
97	Idioms	formu/fiziği bozulmuş	in bad shape expr.
Trade/Economic
98	Trade/Economic	bozulmuş veya çürümenin eşiğindeki zeytin	zapatera n.
99	Trade/Economic	dükkanda bozulmuş	shop-spoiled adj.
Law
100	Law	bozulmuş karar	quashed n.
101	Law	bozulmuş (karar)	vacated adj.
Politics
102	Politics	bozulmuş toprak	disturbed soil n.
Technical
103	Technical	aşınmış-bozulmuş rotil	worn ball joint n.
104	Technical	bozulmuş hava	vitiated air n.
105	Technical	sıcak bozulmuş çelik	hot deformed steel n.
106	Technical	birleşimi bozulmuş	decomposed adj.
107	Technical	biçimi bozulmuş	deformed adj.
108	Technical	şekli bozulmuş	distorted adj.
109	Technical	(vakum tüpü) içinde biriken gaz nedeniyle bozulmuş	gassy adj.
Computer
110	Computer	bozulmuş bellek	corrupted memory n.
111	Computer	bozulmuş kural	corrupted rule n.
112	Computer	metin biçimine döndürülerek bozulmuş (mp3 ses dosyası)	cooked adj.
113	Computer	bellek hatası: yerel alan bozulmuş	memory error: local heap is corrupted expr.
114	Computer	bit eşlem bozulmuş	bitmap is corrupted expr.
Television
115	Television	(iletim için kasıtlı olarak bozulmuş sinyali) anlaşılır kılmak	decrypt v.
Construction
116	Construction	aşınmış veya bozulmuş kaldırımları parçalamak için kullanılan yol makinesi	ripper n.
Automotive
117	Automotive	egzoz bozulmuş	the exhaust is broken expr.
118	Automotive	şanzıman bozulmuş	the gearbox is broken expr.
Medical
119	Medical	vücut sıvıları bozulmuş	cacochymic n.
120	Medical	bozulmuş glukoz metabolizması	impaired glucose metabolism n.
121	Medical	bozulmuş lenfatik süzülme	impaired lymphatic drainage n.
122	Medical	bozulmuş kan akışı	disrupted blood flow n.
123	Medical	bozulmuş termoregülasyon	defective thermoregulation n.
124	Medical	bozulmuş glikoz toleransı	impaired glucose tolerance n.
125	Medical	bozulmuş bağışıklık fonksiyonu	impaired immune function n.
126	Medical	bozulmuş açlık glukozu	impaired fasting glucose n.
127	Medical	bozulmuş glukoz toleransı	impaired glucose tolerance n.
128	Medical	bozulmuş kontraktilite	impaired contractility n.
129	Medical	insülin duyarlılığı bozulmuş birey	person with impaired insulin sensitivity n.
130	Medical	normal hareket biçimi ileri derecede bozulmuş	dyskinetic adj.
Psychology
131	Psychology	yalnız yaşamaktan dolayı psikolojisi bozulmuş	bushed [canada] adj.
Pathology
132	Pathology	bozulmuş renal tübüler	impaired renal tubular adj.
Food Engineering
133	Food Engineering	eksilmiş/bozulmuş glukoz toleransı	impaired glucose tolerance n.
Gastronomy
134	Gastronomy	bozulmuş yumurta	white rot n.
135	Gastronomy	(şarap veya konyak) bozulmuş	corky adj.
136	Gastronomy	bozulmuş içecek ile ilgili	corky adj.
137	Gastronomy	(gıda) bozulmuş	foul adj.
138	Gastronomy	(özellikle yiyecek) bozulmuş	stale adj.
Statistics
139	Statistics	bozulmuş salınım	disturbed oscillation n.
140	Statistics	bozulmuş uyum süreci	disturbed harmonic process n.
Physics
141	Physics	galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi	gravitational lens n.
Chemistry
142	Chemistry	bozulmuş ya da uyumsuz glukoz toleransı	impaired glucose tolerance n.
143	Chemistry	radyasyon hasarı nedeniyle örgüsü bozulmuş mineral	metamict n.
144	Chemistry	az miktarda başka kimyasal maddeler içermesinden ötürü saflığı hafifçe bozulmuş (madde)	technical grade adj.
145	Chemistry	az miktarda başka kimyasal maddeler içermesinden ötürü saflığı hafifçe bozulmuş (kimyevî madde)	technical-grade adj.
Botanic
146	Botanic	bitkideki hastalıklı ve rengi bozulmuş alan	blotch n.
147	Botanic	(bitki veya hayvan) bozulmuş	degenerate adj.
Agriculture
148	Agriculture	(tahıl) fazla nemlenerek bozulmuş	sick adj.
Linguistics
149	Linguistics	sırası bozulmuş	hyperbatic adj.
Environment
150	Environment	bozulmuş toprak örnekleri	disturbed soil samples n.
Meteorology
151	Meteorology	hava koşulları nedeniyle bozulmuş	weather-bitten adj.
Geology
152	Geology	bozulmuş mikrit	dismicrite n.
153	Geology	bozulmuş bazalt	diabase [uk] n.
154	Geology	aşırı yüksek basınca aniden maruz kalarak kristal yapısı bozulmuş (mineral)	shocked adj.
Archaic
155	Archaic	düzeni bozulmuş olma	dissettlement n.
Slang
156	Slang	kızlığı bozulmuş kadın	damaged goods n.
157	Slang	bozulmuş kadın	damaged goods n.
158	Slang	dolaşık ve bozulmuş saç	bedhead n.
159	Slang	sinirlerin bozulmuş senin	you are in a funk expr.
British Slang
160	British Slang	bozuk/bozulmuş mide	gippy tummy n.
Star Wars
161	Star Wars	başlıksız (bozulmuş katıl)	untitled (defaced join) n.