|
Category |
English |
Turkish |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
condition n.
|
hal |
|
If these conditions are incapable of being fulfilled, regulations cannot be enforced.
Bu koşulların yerine getirilememesi halinde, yönetmelikler uygulanamaz.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
condition n.
|
koşul |
|
Communication is an indispensable condition for a stable relationship.
İletişim, istikrarlı bir ilişkinin vazgeçilmez koşuludur.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
condition n.
|
durum |
|
My house was in bad condition when I returned home.
Eve döndüğümde evim berbat durumdaydı.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
condition n.
|
şart |
|
We had to agree to strict conditions before receiving the information.
Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
condition v.
|
şartlandırmak |
|
This approach involves forced guilt, moral inquisition and permanent psychological conditioning.
Bu yaklaşım zorla suçluluk duygusu, ahlaki sorgulama ve kalıcı psikolojik şartlandırmayı içermektedir.
More Sentences
|
| General |
|
| 6 |
General |
condition n.
|
sağlık |
|
The doctor reassured me about my father's condition.
Doktor, babamın sağlığıyla ilgili endişelerimi giderdi.
More Sentences
|
| 7 |
General |
condition n.
|
form |
|
An athlete must keep in good condition.
Bir atlet formda olmalıdır.
More Sentences
|
| 8 |
General |
condition n.
|
hüküm |
|
Terms and conditions of employment are regulated by collective agreements for both permanent and temporary employees.
İstihdam hüküm ve koşulları hem daimi hem de geçici çalışanlar için toplu sözleşmelerle düzenlenir.
More Sentences
|
| 9 |
General |
condition n.
|
koşul |
|
Transferring Eurojust to the first pillar is in this respect a necessary condition but not a sufficient one.
Eurojust'ın birinci sütuna aktarılması bu açıdan gerekli bir koşuldur ancak yeterli bir koşul değildir.
More Sentences
|
| 10 |
General |
condition n.
|
kondisyon |
|
An athlete must keep in good condition.
Bir atlet kondisyonunu iyi tutmalıdır.
More Sentences
|
| 11 |
General |
condition n.
|
şart |
|
That is a condition of peace, at least in the region concerned.
Bu, en azından ilgili bölgede, barışın bir şartıdır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
condition n.
|
durum |
|
The condition of people in jail varies from country to country.
Hapishanedeki insanların durumu ülkeden ülkeye değişiyor.
More Sentences
|
| 13 |
General |
condition n.
|
(sağlık) durum |
|
He needs a blood donor quickly because his condition is critical.
Durumu kritik olduğu için acilen bir kan donörüne ihtiyacı var.
More Sentences
|
| 14 |
General |
condition n.
|
(sağlık) sorunu |
|
Pneumonia can be a very serious health condition.
Zatürre çok ciddi bir sağlık sorunu olabilir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
condition v.
|
şartlandırmak |
|
This approach involves forced guilt, moral inquisition and permanent psychological conditioning.
Bu yaklaşım zorla suçluluk duygusu, ahlaki sorgulama ve kalıcı psikolojik şartlandırmayı içerir.
More Sentences
|
| 16 |
General |
condition v.
|
belirlemek |
|
My salary conditions what I spend.
Ne harcayacağımı maaşım belirler.
More Sentences
|
| 17 |
General |
condition v.
|
koşullandırmak |
|
Release may be conditioned by guarantees to appear for trial.
Serbest bırakılma, mahkemeye çıkma garantisi ile koşullandırılabilir.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 18 |
Trade/Economic |
condition n.
|
koşul |
|
A clear condition, however, is that the delegation must be received by Chairman Kim Jong-il.
Ancak açık bir koşul, heyetin Başkan Kim Jong-il tarafından kabul edilmesi gerektiğidir.
More Sentences
|
| Law |
|
| 19 |
Law |
condition n.
|
şart |
|
The condition of technical innovation is essential.
Teknik inovasyon şartı esastır.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 20 |
Technical |
condition n.
|
durum |
|
Obviously, making ports responsible for the condition of vessels to be loaded is not enough.
Açıkçası, limanları yüklenecek gemilerin durumundan sorumlu kılmak yeterli değildir.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Technical |
condition n.
|
koşul |
|
Hence, it is extremely important that this condition of accrual be adopted.
Dolayısıyla, bu tahakkuk koşulunun benimsenmesi son derece önemlidir.
More Sentences
|
| 22 |
Technical |
condition n.
|
şart |
|
That is a condition of peace, at least in the region concerned.
Bu, en azından ilgili bölgede barışın bir şartıdır.
More Sentences
|
| Linguistics |
|
| 23 |
Linguistics |
condition n.
|
koşul |
|
This has become an essential condition for the entry into force of the directive.
Bu, yönetmeliğin yürürlüğe girmesi için temel bir koşul haline gelmiştir.
More Sentences
|
| 24 |
Linguistics |
condition n.
|
şart |
|
It was only on this condition that my group agreed to the compromise.
Grubum uzlaşmayı sadece bu şartla kabul etti.
More Sentences
|
| General |
|
| 25 |
General |
condition n.
|
sağlık durumu |
|
| 26 |
General |
condition n.
|
vaziyet |
|
| 27 |
General |
condition n.
|
mevki |
|
| 28 |
General |
condition n.
|
alem |
|
| 29 |
General |
condition n.
|
medeni hal |
|
| 30 |
General |
condition n.
|
ikmal |
|
| 31 |
General |
condition n.
|
medeni durum |
|
| 32 |
General |
condition n.
|
kayıt |
|
| 33 |
General |
condition n.
|
takıntı |
|
| 34 |
General |
condition n.
|
keyfiyet |
|
| 35 |
General |
condition n.
|
perese |
|
| 36 |
General |
condition n.
|
bütünleme |
|
| 37 |
General |
condition v.
|
şart koşmak |
|
| 38 |
General |
condition v.
|
denemek |
|
| 39 |
General |
condition v.
|
iyi bir kondisyona getirmek (oyuncuyu) |
|
| 40 |
General |
condition v.
|
iyi bir hale getirmek |
|
|
|
| 41 |
General |
condition v.
|
şarta bağlamak |
|
| 42 |
General |
condition v.
|
eğitmek |
|
| 43 |
General |
condition v.
|
forma sokmak |
|
| 44 |
General |
condition v.
|
programlamak |
|
| 45 |
General |
condition v.
|
etkilemek |
|
| 46 |
General |
condition v.
|
alıştırmak |
|
| 47 |
General |
condition v.
|
koşula bağlamak |
|
| 48 |
General |
condition v.
|
şartına bağlamak |
|
| 49 |
General |
condition v.
|
koşullamak |
|
| 50 |
General |
condition v.
|
şart getirmek |
|
| 51 |
General |
condition v.
|
şart koymak |
|
| 52 |
General |
condition v.
|
getirmek (bir kimseyi belirli bir duruma) |
|
| 53 |
General |
condition v.
|
ikmale bırakmak |
|
| 54 |
General |
condition v.
|
kremlemek |
|
| Technical |
|
| 55 |
Technical |
condition n.
|
uygun hale getirme |
|
| 56 |
Technical |
condition v.
|
koşullamak |
|
| 57 |
Technical |
condition v.
|
kondisyonlamak |
|
| Textile |
|
| 58 |
Textile |
condition v.
|
kondisyonlamak |
|
| Sport |
|
| 59 |
Sport |
condition n.
|
kondisyon |
|
| Volleyball |
|
| 60 |
Volleyball |
condition n.
|
kondisyon |
|
|
Category |
English |
Turkish |
|
| General |
|
| 1 |
General |
good condition n.
|
iyi durum |
|
The paintings were in very good condition.
Resimler çok iyi durumdaydı.
More Sentences
|
| 2 |
General |
bad condition n.
|
kötü durum |
|
The road's in bad condition.
Yol kötü durumda.
More Sentences
|
| 3 |
General |
prior condition n.
|
ön koşul |
|
Knowing the answer to that question is of course the prior condition of being able to prevent it.
Bu sorunun cevabını bilmek elbette bunu engelleyebilmenin ön koşuludur.
More Sentences
|
| 4 |
General |
natural condition n.
|
doğal koşul |
|
As we speak it is frozen over, which illustrates how problematic the natural conditions are there.
Biz konuşurken donmuş durumda, bu da oradaki doğal koşulların ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor.
More Sentences
|
| 5 |
General |
special condition n.
|
özel koşul |
|
It may also be useful to indicate that special conditions apply, of which I should like to mention two.
Özel koşulların geçerli olduğunu belirtmek de yararlı olabilir, bunlardan ikisinden bahsetmek istiyorum.
More Sentences
|
| 6 |
General |
physical condition n.
|
fiziksel durum |
|
She's in good physical condition.
Fiziksel durumu iyi.
More Sentences
|
| 7 |
General |
heart condition n.
|
kalp rahatsızlığı |
|
Have you ever been diagnosed with a heart condition?
Size hiç kalp rahatsızlığı teşhisi konuldu mu?
More Sentences
|
| 8 |
General |
heart condition n.
|
kalp hastalığı |
|
He has a heart condition.
Onun bir kalp hastalığı var.
More Sentences
|
| 9 |
General |
perfect condition n.
|
mükemmel durum |
|
The house has to be in perfect condition all the time.
Ev her zaman mükemmel durumda olmalı.
More Sentences
|
| 10 |
General |
air-condition n.
|
klima |
|
None of these offices have air-conditioning.
Bu ofislerin hiçbirinde klima yok.
More Sentences
|
| 11 |
General |
suitable condition n.
|
uygun koşul |
|
The ?U has insisted that suitable conditions for these people to return to and live in must be provided in advance.
BM, bu insanların geri dönmeleri ve yaşamaları için uygun koşulların önceden sağlanması gerektiğinde ısrar etmiştir.
More Sentences
|
| 12 |
General |
mandatory condition n.
|
zorunlu koşul |
|
The possibilities for derogation are restricted and subject to mandatory conditions.
Derogasyon için olanaklar sınırlıdır ve zorunlu koşullara tabidir.
More Sentences
|
| 13 |
General |
difficult condition n.
|
zor koşul |
|
It represents a huge shake-up in the industry, compared with today's difficult conditions.
Günümüzün zor koşullarıyla karşılaştırıldığında sektörde büyük bir sarsıntıyı temsil ediyor.
More Sentences
|
| 14 |
General |
condition precedent n.
|
ön koşul |
|
There are a number of conditions precedent to any serious discussion of visas.
Vizelerin ciddi bir şekilde tartışılabilmesi için bir dizi ön koşul bulunmaktadır.
More Sentences
|
| 15 |
General |
environmental condition n.
|
çevresel koşul |
|
Security of supply must be established and the environmental conditions must be set.
Arz güvenliği tesis edilmeli ve çevresel koşullar belirlenmelidir.
More Sentences
|
| 16 |
General |
in good condition adj.
|
iyi durumda |
|
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
O araba satıcısı bana bu ikinci el Toyota'nın iyi durumda olduğunu söyleyerek beni kandırdı.
More Sentences
|
| 17 |
General |
on no condition adv.
|
hiçbir surette |
|
You must on no condition open the box.
Hiçbir surette kutuyu açmamalısın.
More Sentences
|
| 18 |
General |
on one condition adv.
|
bir şartla |
|
I accept, but only on one condition.
Kabul ediyorum ama bir şartla.
More Sentences
|
| 19 |
General |
under one condition adv.
|
tek bir şartla |
|
I accept, but only under one condition.
Kabul ediyorum, ama sadece tek bir şartla.
More Sentences
|
| 20 |
General |
on condition that conj.
|
koşuluyla |
|
On condition that these amendments are adopted, we shall vote in favour of the report.
Bu değişikliklerin kabul edilmesi koşuluyla, raporun lehinde oy kullanacağız.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
on condition that conj.
|
şartıyla |
|
I would agree with this, but only on condition that these relations are totally remodelled.
Buna katılıyorum ama sadece bu ilişkilerin tamamen yeniden şekillendirilmesi şartıyla.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 22 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
(birini ya da bir şeyi bir şey yapmaya) şartlandırmak |
|
This dog is conditioned to bark at strangers.
Bu köpek yabancılara havlamaya şartlandırılmış.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 23 |
Idioms |
on condition that expr.
|
koşuluyla |
|
On condition that these amendments are adopted, we shall vote in favour of the report.
Bu değişikliklerin kabul edilmesi koşuluyla, rapor lehinde oy kullanacağız.
More Sentences
|
| 24 |
Idioms |
on condition that expr.
|
şartıyla |
|
I will lend you the books, which I have at my disposal, on condition that you keep them clean.
Elimdeki kitapları temiz tutmanız şartıyla size ödünç vereceğim.
More Sentences
|
| Trade/Economic |
|
| 25 |
Trade/Economic |
necessary condition n.
|
gerekli koşul |
|
As soon as the necessary conditions are in place, elections must be scheduled.
Gerekli koşullar oluşur oluşmaz, seçimler planlanmalıdır.
More Sentences
|
| 26 |
Trade/Economic |
restrictive condition n.
|
kısıtlayıcı şart |
|
The Turkish Cypriot leadership imposed more restrictive conditions on the presence of UNFICYP in the north.
Kıbrıs Türk liderliği, UNFICYP’in kuzeydeki varlığı üzerine daha kısıtlayıcı şartlar koydu.
More Sentences
|
| 27 |
Trade/Economic |
in good condition expr.
|
iyi durumda |
|
In the past month, three houses, all in good condition, have been torn down.
Geçtiğimiz ay, hepsi de iyi durumda olan üç ev yıkıldı.
More Sentences
|
| Law |
|
| 28 |
Law |
on condition that expr.
|
şartıyla |
|
She was allowed to go to the disco on condition that she was back by ten.
Saat ona kadar geri dönmesi şartıyla onun diskoya gitmesine izin verildi.
More Sentences
|
| Politics |
|
| 29 |
Politics |
pre-condition n.
|
ön koşul |
|
As I have just mentioned, the Commission views political stability as a pre-condition for meaningful reform.
Az önce de belirttiğim gibi Komisyon, siyasi istikrarı anlamlı bir reform için ön koşul olarak görmektedir.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 30 |
Technical |
in good condition expr.
|
iyi durumda |
|
The car is old but in good condition.
Araba eski ama iyi durumda.
More Sentences
|
| Computer |
|
| 31 |
Computer |
necessary condition n.
|
gerekli koşul |
|
Spending should create the necessary conditions for lasting growth, employment, security and solidarity.
Harcamalar kalıcı büyüme, istihdam, güvenlik ve dayanışma için gerekli koşulları yaratmalıdır.
More Sentences
|
| General |
|
| 32 |
General |
weather condition n.
|
hava durumu |
|
| 33 |
General |
human condition n.
|
insanlık hali |
|
| 34 |
General |
weather condition n.
|
havadurumu |
|
| 35 |
General |
condition of surface n.
|
yüzey durumu |
|
| 36 |
General |
open condition n.
|
açık önerme |
|
| 37 |
General |
condition of equilibrium n.
|
denge hali |
|
| 38 |
General |
mental condition n.
|
akli durum |
|
| 39 |
General |
meteorological condition n.
|
meteorolojik koşul |
|
| 40 |
General |
impeding condition n.
|
engelleyici koşul |
|
| 41 |
General |
lack of condition n.
|
hamlık |
|
| 42 |
General |
reference condition n.
|
referans durumu |
|
| 43 |
General |
economic condition n.
|
ekonomik durum |
|
| 44 |
General |
condition of imbalance n.
|
dengesizlik durumu |
|
| 45 |
General |
rural condition n.
|
kırsal durum |
|
| 46 |
General |
prior condition n.
|
öncelikli şart |
|
| 47 |
General |
condition of slaves n.
|
kölelerin durumu |
|
| 48 |
General |
impeding condition n.
|
engelleyici durum |
|
| 49 |
General |
condition effect n.
|
koşul etkisi |
|
| 50 |
General |
all sorts and condition n.
|
her çeşitten |
|
| 51 |
General |
special condition n.
|
özel şart |
|
| 52 |
General |
sound condition n.
|
sağlam durum |
|
| 53 |
General |
road condition n.
|
yol durumu |
|
| 54 |
General |
economic condition n.
|
ekonomik koşul |
|
| 55 |
General |
adverse weather condition n.
|
hava muhalefeti |
|
| 56 |
General |
special condition n.
|
özel durum |
|
| 57 |
General |
adverse condition n.
|
advers durum |
|
| 58 |
General |
adverse condition n.
|
ters durum |
|
| 59 |
General |
present condition n.
|
mevcut hal |
|
| 60 |
General |
present condition n.
|
mevcut durum |
|
| 61 |
General |
necessary condition n.
|
gerekli şart |
|
| 62 |
General |
essential condition n.
|
gerekli şart |
|
| 63 |
General |
freak (weather) condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 64 |
General |
negative condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 65 |
General |
awful condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 66 |
General |
adverse condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 67 |
General |
dreadful condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 68 |
General |
suitable condition n.
|
elverişli koşul |
|
| 69 |
General |
favourable condition n.
|
elverişli koşul |
|
| 70 |
General |
convenient condition n.
|
elverişli koşul |
|
| 71 |
General |
financial condition n.
|
mali durum |
|
| 72 |
General |
bad condition n.
|
kötü şart |
|
| 73 |
General |
medical condition n.
|
sağlık durumu |
|
| 74 |
General |
condition of the air n.
|
havanın durumu |
|
| 75 |
General |
condition monitoring n.
|
durum izleme |
|
| 76 |
General |
condition line n.
|
sahip olduğu durum çizgisi |
|
| 77 |
General |
condition monitoring n.
|
titreşim gözleme |
|
| 78 |
General |
spiritual condition n.
|
haleti ruhiye |
|
| 79 |
General |
equilibrium condition n.
|
denge durumu |
|
| 80 |
General |
pre-existing condition n.
|
önceden mevcut koşul |
|
| 81 |
General |
satisfactory condition n.
|
tatminkar şart |
|
| 82 |
General |
physical condition n.
|
sağlık durumu |
|
| 83 |
General |
accountable condition n.
|
kaydı gereken işlem |
|
| 84 |
General |
special condition n.
|
özel hal |
|
| 85 |
General |
single condition n.
|
tek şart |
|
| 86 |
General |
proper condition n.
|
uygun şart |
|
| 87 |
General |
suitable condition n.
|
uygun şart |
|
| 88 |
General |
proper condition n.
|
uygun koşul |
|
| 89 |
General |
appropriate condition n.
|
uygun şart |
|
| 90 |
General |
appropriate condition n.
|
uygun koşul |
|
| 91 |
General |
sufficient condition n.
|
yeterli koşul |
|
| 92 |
General |
sufficient condition n.
|
yeterli şart |
|
| 93 |
General |
sufficient condition n.
|
kafi şart |
|
| 94 |
General |
sufficient condition n.
|
kafi koşul |
|
| 95 |
General |
physiological condition n.
|
fizyolojik durum |
|
| 96 |
General |
inadequate condition n.
|
yetersiz şart |
|
| 97 |
General |
inadequate condition n.
|
yetersiz koşul |
|
| 98 |
General |
more suitable condition n.
|
daha uygun koşul |
|
| 99 |
General |
more favorable condition n.
|
daha uygun koşul |
|
| 100 |
General |
early identification of the genetic nature of a given condition n.
|
belirli bir durumun genetik doğasının erken belirlenmesi |
|
| 101 |
General |
preexisting condition n.
|
varolan/mevcut durum |
|
| 102 |
General |
sensitive dependence on initial condition n.
|
başlangıç durumuna hassas bağlılık |
|
| 103 |
General |
room with air-condition n.
|
klimalı oda |
|
| 104 |
General |
necessary and sufficient condition n.
|
gerek ve yeter koşul |
|
| 105 |
General |
necessary and sufficient condition n.
|
gerek ve yeter şart |
|
| 106 |
General |
essential condition n.
|
zorunlu şart |
|
| 107 |
General |
mandatory condition n.
|
zorunlu şart |
|
| 108 |
General |
essential condition n.
|
mecburi şart |
|
| 109 |
General |
mandatory condition n.
|
mecburi koşul |
|
| 110 |
General |
obligatory condition n.
|
zorunlu koşul |
|
| 111 |
General |
obligatory condition n.
|
mecburi koşul |
|
| 112 |
General |
compulsory condition n.
|
zorunlu koşul |
|
| 113 |
General |
compulsory condition n.
|
mecburi şart |
|
| 114 |
General |
mandatory condition n.
|
mecburi şart |
|
| 115 |
General |
compulsory condition n.
|
mecburi koşul |
|
| 116 |
General |
compulsory condition n.
|
zorunlu şart |
|
| 117 |
General |
obligatory condition n.
|
zorunlu şart |
|
| 118 |
General |
essential condition n.
|
zorunlu koşul |
|
| 119 |
General |
essential condition n.
|
mecburi koşul |
|
| 120 |
General |
obligatory condition n.
|
mecburi şart |
|
| 121 |
General |
condition of consent n.
|
rıza şartı |
|
| 122 |
General |
hard condition n.
|
zor koşul |
|
| 123 |
General |
hard condition n.
|
zor şart |
|
| 124 |
General |
difficult condition n.
|
zor şart |
|
| 125 |
General |
fault condition n.
|
arıza durumu |
|
| 126 |
General |
the condition for validity n.
|
geçerlilik şartı |
|
| 127 |
General |
living condition n.
|
yaşam koşulu |
|
| 128 |
General |
condition of life n.
|
yaşam koşulu |
|
| 129 |
General |
condition for living n.
|
yaşam koşulu |
|
| 130 |
General |
condition of living n.
|
yaşam koşulu |
|
| 131 |
General |
climate condition n.
|
iklim durumu |
|
| 132 |
General |
essential condition n.
|
temel şart |
|
| 133 |
General |
condition of possibility n.
|
olanaklılık koşulu |
|
| 134 |
General |
adverse condition n.
|
olumsuz durum |
|
| 135 |
General |
environmental condition n.
|
çevresel durum |
|
| 136 |
General |
sanitary condition n.
|
sağlığa uygunluk durumu |
|
| 137 |
General |
sanitary condition n.
|
sıhhi temizlik durumu |
|
| 138 |
General |
control condition n.
|
bilimsel bir deneyde diğer koşulların karşılaştırılabileceği bir standart |
|
| 139 |
General |
lay down as a condition v.
|
şart koymak |
|
| 140 |
General |
get out of condition v.
|
hamlaşmak |
|
| 141 |
General |
(finally) realize a desirable condition v.
|
adama dönmek |
|
| 142 |
General |
return to a previous condition v.
|
eski konumuna getirmek |
|
| 143 |
General |
lay down as a condition v.
|
şart koşmak |
|
| 144 |
General |
get out of condition v.
|
hamlamak |
|
| 145 |
General |
change one's condition v.
|
evlenmek |
|
| 146 |
General |
bind someone to a specific or a certain condition v.
|
şarta bağlamak |
|
| 147 |
General |
bind someone to a specific or a certain condition v.
|
şartına bağlamak |
|
| 148 |
General |
be in a poor condition v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 149 |
General |
be in bad condition v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 150 |
General |
be in a bad condition v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 151 |
General |
be in poor condition v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 152 |
General |
leave things in an incomplete condition v.
|
yüz üstü bırakmak |
|
| 153 |
General |
reach to a condition of v.
|
düzeye erişmek |
|
| 154 |
General |
come to a condition of v.
|
düzeye gelmek |
|
| 155 |
General |
come to a condition of v.
|
düzeye çıkmak |
|
| 156 |
General |
reach to a condition of v.
|
düzeye ulaşmak |
|
| 157 |
General |
reach to a condition of v.
|
düzeye çıkmak |
|
| 158 |
General |
bring (something) to the condition of v.
|
düzeye getirmek |
|
| 159 |
General |
restore to a condition of v.
|
düzeye getirmek |
|
| 160 |
General |
come to a condition of v.
|
düzeye erişmek |
|
| 161 |
General |
reach to a condition of v.
|
düzeye gelmek |
|
| 162 |
General |
come to a condition of v.
|
düzeye ulaşmak |
|
| 163 |
General |
achieve the condition of v.
|
konumuna gelmek |
|
| 164 |
General |
impose a condition v.
|
koşul öne sürmek |
|
| 165 |
General |
attach a condition v.
|
koşul öne sürmek |
|
| 166 |
General |
lay down a condition v.
|
koşul öne sürmek |
|
| 167 |
General |
reach the condition of v.
|
konumuna gelmek |
|
| 168 |
General |
set out a condition v.
|
koşul öne sürmek |
|
| 169 |
General |
ask about the health or condition of someone v.
|
halini hatırını sormak |
|
| 170 |
General |
be still in a critical condition v.
|
hayati riski atlatamamak |
|
| 171 |
General |
be in stable condition v.
|
hayati riski atlatmak |
|
| 172 |
General |
remain in a critical condition v.
|
hayati riski atlatamamak |
|
| 173 |
General |
lay (something) down as a condition v.
|
şart getirmek |
|
| 174 |
General |
lay (something) down as a condition v.
|
şart koymak |
|
| 175 |
General |
lay (something) down as a condition v.
|
şart koşmak |
|
| 176 |
General |
be dependent on a condition v.
|
şarta bağlı olmak |
|
| 177 |
General |
air-condition v.
|
havalandırmak |
|
| 178 |
General |
be in good condition v.
|
iyi durumda olmak |
|
| 179 |
General |
(one's condition) to be still critical v.
|
(durumu) ciddiyetini korumak |
|
| 180 |
General |
subject to a condition v.
|
bir şeyi şart koşmak |
|
| 181 |
General |
fulfill the condition v.
|
koşulu sağlamak |
|
| 182 |
General |
be in peak physical condition v.
|
formunun zirvesinde olmak |
|
| 183 |
General |
return something to a previous condition v.
|
eski haline getirmek |
|
| 184 |
General |
air-condition v.
|
havayı temizlemek |
|
| 185 |
General |
air-condition v.
|
klima sistemi kurmak |
|
| 186 |
General |
place a condition on v.
|
şart koşmak |
|
| 187 |
General |
place a condition on v.
|
şart eklemek |
|
| 188 |
General |
meet a condition v.
|
şart sağlamak |
|
| 189 |
General |
meet a condition v.
|
şart karşılamak |
|
| 190 |
General |
in good condition adj.
|
sağlam |
|
| 191 |
General |
out of condition adj.
|
formundan düşmüş |
|
| 192 |
General |
in condition adj.
|
idman için formunda |
|
| 193 |
General |
in mint condition adj.
|
yepyeni |
|
| 194 |
General |
in good condition adj.
|
bozulmamış |
|
| 195 |
General |
out of condition adj.
|
hamlanmış |
|
| 196 |
General |
in condition adj.
|
çalışır vaziyette |
|
| 197 |
General |
reverting to a previous condition adj.
|
gerileyen |
|
| 198 |
General |
reverting to a previous condition adj.
|
geriye giden |
|
| 199 |
General |
in good condition adv.
|
bozulmamış olarak |
|
| 200 |
General |
in working condition adv.
|
faal |
|
| 201 |
General |
on the condition adv.
|
... olmak kaydıyla |
|
| 202 |
General |
in a condition of adv.
|
... halinde |
|
| 203 |
General |
in a condition of adv.
|
... durumunda |
|
| 204 |
General |
on the condition adv.
|
şu şartla |
|
| 205 |
General |
on condition adv.
|
şu şartla |
|
| 206 |
General |
on one condition adv.
|
tek bir şartla |
|
| 207 |
General |
on one condition only adv.
|
tek bir şartla |
|
| 208 |
General |
in working condition adv.
|
çalışır vaziyette |
|
| 209 |
General |
in condition prep.
|
görev için uygun bir şekilde |
|
| 210 |
General |
on condition that conj.
|
koşullu olarak |
|
| 211 |
General |
on condition that conj.
|
eğer |
|
| 212 |
General |
on condition that conj.
|
şartı ile |
|
| 213 |
General |
on condition that conj.
|
dahil olmak üzere |
|
| 214 |
General |
on condition that conj.
|
karşılığında |
|
| 215 |
General |
on the condition that conj.
|
... olmak kaydıyla |
|
| 216 |
General |
on condition that conj.
|
kaydıyla |
|
| 217 |
General |
in the pink of condition expr.
|
sağlığı mükemmel durumda |
|
| 218 |
General |
in the pink of condition expr.
|
mükemmel fiziki koşullarda |
|
| 219 |
General |
vgc (very good condition) abrev.
|
oldukça iyi durumda olma |
|
| Phrasals |
|
| 220 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
(birini ya da bir şeyi bir şey yapmaya) koşullamak |
|
| 221 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
alışkanlık yaratmak |
|
| 222 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
(birini ya da bir hayvanı bir şeye) alıştırmak |
|
| 223 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
intibak ettirmek |
|
| 224 |
Phrasals |
condition (someone or something) to (something) v.
|
bir hayvanın emir vb.ne uymasını sağlamak |
|
| 225 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
birini ya da bir şeyi bir şey yapmaya koşullamak |
|
| 226 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
alışkanlık yaratmak |
|
| 227 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
birini ya da bir şeyi bir şey yapmaya şartlandırmak |
|
| 228 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
birini ya da bir hayvanı bir şeye alıştırmak |
|
| 229 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
intibak ettirmek |
|
| 230 |
Phrasals |
condition someone or something to something v.
|
bir hayvanın emir vb.ne uymasını sağlamak |
|
| 231 |
Phrasals |
send someone into a state or condition v.
|
birini bir duruma sokmak |
|
| 232 |
Phrasals |
send someone into a state or condition v.
|
birini bir duruma sevk etmek |
|
| 233 |
Phrasals |
condition to v.
|
-e koşullamak |
|
| 234 |
Phrasals |
condition to v.
|
'-e şartlandırmak |
|
| 235 |
Phrasals |
condition to v.
|
'-e alıştırmak |
|
| 236 |
Phrasals |
condition to v.
|
'-e uymasını sağlamak |
|
| 237 |
Phrasals |
condition to v.
|
'-e intibak ettirmek |
|
| Phrases |
|
| 238 |
Phrases |
on condition of anonymity n.
|
adının açıklanmaması koşuluyla |
|
| 239 |
Phrases |
on condition of anonymity n.
|
adının açıklanmaması şartıyla |
|
| 240 |
Phrases |
under the condition adv.
|
şu şartla |
|
| 241 |
Phrases |
in mint condition expr.
|
gıcır gıcır |
|
| 242 |
Phrases |
out of condition expr.
|
formsuz |
|
| 243 |
Phrases |
on condition of anonymity expr.
|
isminin gizli kalması koşuluyla |
|
| 244 |
Phrases |
in pristine condition expr.
|
iyi durumda |
|
| 245 |
Phrases |
under the condition that expr.
|
koşuluyla |
|
| 246 |
Phrases |
out of condition expr.
|
kötü durumda |
|
| 247 |
Phrases |
i̇n pristine condition expr.
|
mükemmel durumda |
|
| 248 |
Phrases |
under the condition that expr.
|
koşulu altında |
|
| 249 |
Phrases |
out of condition expr.
|
kondisyonsuz |
|
| 250 |
Phrases |
out of condition expr.
|
kullanılmaz durumda |
|
| 251 |
Phrases |
under the condition that expr.
|
şartı altında |
|
| 252 |
Phrases |
under the condition that expr.
|
şartıyla |
|
| Proverb |
|
| 253 |
Proverb |
authority, without any condition and reservation, belongs to the nation
|
egemenlik kayıtsız şartsız milletindir |
|
| Colloquial |
|
| 254 |
Colloquial |
under one condition expr.
|
bir şartla |
|
| 255 |
Colloquial |
in very good condition expr.
|
buz gibi |
|
| 256 |
Colloquial |
on one condition expr.
|
tek bir şartla |
|
| 257 |
Colloquial |
under one condition expr.
|
tek şartla |
|
| 258 |
Colloquial |
in mint condition expr.
|
yepisyeni |
|
| Idioms |
|
| 259 |
Idioms |
get in good condition v.
|
(vücudunu) şekillendirmek |
|
| 260 |
Idioms |
get in good condition v.
|
fitleşmek |
|
| 261 |
Idioms |
get in good condition v.
|
fit olmak |
|
| 262 |
Idioms |
get in good condition v.
|
forma girmek |
|
| 263 |
Idioms |
get in good condition v.
|
üstündeki hamlığı atmak |
|
| 264 |
Idioms |
get in good condition v.
|
hamlıktan kurtulmak |
|
| 265 |
Idioms |
get in good condition v.
|
kuvvetlenmek |
|
| 266 |
Idioms |
get in good condition v.
|
iyi bir kondisyon kazanmak |
|
| 267 |
Idioms |
get in good condition v.
|
turp gibi olmak |
|
| 268 |
Idioms |
get into the pink of condition [dated] v.
|
çok sağlıklı olmak |
|
| 269 |
Idioms |
get into the pink of condition [dated] v.
|
form kazanmak |
|
| 270 |
Idioms |
get into the pink of condition [dated] v.
|
kuvvetlenmek |
|
| 271 |
Idioms |
get into the pink of condition [dated] v.
|
mükemmel bir kondisyon kazanmak |
|
| 272 |
Idioms |
get into the pink of condition [dated] v.
|
turp gibi olmak |
|
| 273 |
Idioms |
keep in good condition v.
|
formunu korumak |
|
| 274 |
Idioms |
keep in good condition v.
|
kuvvetini korumak |
|
| 275 |
Idioms |
keep in good condition v.
|
sağlığını korumak |
|
| 276 |
Idioms |
be in the pink of condition v.
|
çok iyi durumda olmak |
|
| 277 |
Idioms |
be in the pink of condition v.
|
çok sağlıklı olmak |
|
| 278 |
Idioms |
get in an interesting condition v.
|
hamile olmak/kalmak |
|
| 279 |
Idioms |
be in an interesting condition v.
|
hamile olmak/kalmak |
|
| 280 |
Idioms |
be in mint condition v.
|
mükemmel durumda olmak |
|
| 281 |
Idioms |
be in the pink of condition v.
|
turp gibi olmak |
|
| 282 |
Idioms |
be in good condition v.
|
gücü kuvveti yerinde olmak |
|
| 283 |
Idioms |
be in good condition v.
|
sağlığı yerinde olmak |
|
| 284 |
Idioms |
be in good condition v.
|
dinç olmak |
|
| 285 |
Idioms |
be in good condition v.
|
sapasağlam olmak |
|
| 286 |
Idioms |
be in good condition v.
|
fit olmak |
|
| 287 |
Idioms |
be in good condition v.
|
formda olmak |
|
| 288 |
Idioms |
be in good condition v.
|
turp gibi olmak |
|
| 289 |
Idioms |
be in good condition v.
|
kondisyonu iyi olmak |
|
| 290 |
Idioms |
be in good condition v.
|
tam olarak hazır olmak |
|
| 291 |
Idioms |
be in good condition v.
|
hazırlıkları tamamlamış olmak |
|
| 292 |
Idioms |
be in good condition v.
|
iyi çalışmak |
|
| 293 |
Idioms |
be in good condition v.
|
düzgün çalışmak |
|
| 294 |
Idioms |
be in good condition v.
|
çalışıyor olmak |
|
| 295 |
Idioms |
be in mint condition v.
|
yeni ve iyi durumda olmak |
|
| 296 |
Idioms |
be in mint condition v.
|
kullanılmamış gibi olmak |
|
| 297 |
Idioms |
be in mint condition v.
|
temiz durumda olmak |
|
| 298 |
Idioms |
in mint condition expr.
|
dört başı mamur |
|
| 299 |
Idioms |
mint condition expr.
|
çok iyi durumda |
|
| 300 |
Idioms |
in a delicate condition expr.
|
hamile |
|
| 301 |
Idioms |
in mint condition expr.
|
mükemmel |
|
| 302 |
Idioms |
in mint condition expr.
|
mükemmel/harika durumda |
|
| 303 |
Idioms |
in mint condition expr.
|
yepyeni |
|
| 304 |
Idioms |
in mint condition expr.
|
yeni gibi |
|
| 305 |
Idioms |
in the pink of condition [dated] expr.
|
turp gibi |
|
| 306 |
Idioms |
in the pink of condition [dated] expr.
|
çok iyi durumda |
|
| 307 |
Idioms |
in the pink of condition [dated] expr.
|
çok sağlıklı |
|
| Speaking |
|
| 308 |
Speaking |
he's in no condition to drive expr.
|
araba kullanacak durumda değil |
|
| Trade/Economic |
|
| 309 |
Trade/Economic |
bank in falling condition n.
|
aciz halindeki banka |
|
| 310 |
Trade/Economic |
working condition n.
|
çalışma durumu |
|
| 311 |
Trade/Economic |
working condition n.
|
çalışma koşulu |
|
| 312 |
Trade/Economic |
current period liquidity condition n.
|
cari dönem likidite durumu |
|
| 313 |
Trade/Economic |
external economic condition n.
|
dış ekonomik durum |
|
| 314 |
Trade/Economic |
statement of condition n.
|
durum bilançosu |
|
| 315 |
Trade/Economic |
economic condition n.
|
ekonomik durum |
|
| 316 |
Trade/Economic |
financial condition n.
|
finansal durum |
|
| 317 |
Trade/Economic |
condition for validity n.
|
geçerlik şartı |
|
| 318 |
Trade/Economic |
necessary condition n.
|
gerekli şart |
|
| 319 |
Trade/Economic |
true condition n.
|
gerçek şart |
|
| 320 |
Trade/Economic |
operating condition n.
|
işletme durumu |
|
| 321 |
Trade/Economic |
accountable condition n.
|
işlem |
|
| 322 |
Trade/Economic |
shipment delivered in good condition n.
|
iyi durumda teslim edilmiş gönderi |
|
| 323 |
Trade/Economic |
sufficient condition n.
|
kafi şart |
|
| 324 |
Trade/Economic |
restrictive condition n.
|
kısıtlayan şart |
|
| 325 |
Trade/Economic |
necessary condition n.
|
lüzumlu şart |
|
| 326 |
Trade/Economic |
statement of condition n.
|
mali durum tablosu |
|
| 327 |
Trade/Economic |
financial condition n.
|
mali durum |
|
| 328 |
Trade/Economic |
accountable condition n.
|
muamele |
|
| 329 |
Trade/Economic |
negative condition n.
|
olumsuz şart |
|
| 330 |
Trade/Economic |
affirmative condition n.
|
olumlu şart |
|
| 331 |
Trade/Economic |
negative condition n.
|
olumsuz koşul |
|
| 332 |
Trade/Economic |
affirmative condition n.
|
olumlu koşul |
|
| 333 |
Trade/Economic |
market condition n.
|
piyasa konjonktürü |
|
| 334 |
Trade/Economic |
express condition n.
|
sarih şart |
|
| 335 |
Trade/Economic |
monopolistic condition n.
|
tekelci durum |
|
| 336 |
Trade/Economic |
goods merchantable quality and condition n.
|
ürünlerin iyi kalite ve şartlarda bulunması |
|
| 337 |
Trade/Economic |
statement of condition n.
|
vaziyet bilançosu |
|
| 338 |
Trade/Economic |
financial condition n.
|
maddi durum |
|
| 339 |
Trade/Economic |
financial condition n.
|
finansal kaynakların genel durumu |
|
| 340 |
Trade/Economic |
on condition of reciprocity expr.
|
karşıtlık şartı ile |
|
| 341 |
Trade/Economic |
in bad condition expr.
|
kötü durumda |
|
| 342 |
Trade/Economic |
on condition of reciprocity expr.
|
mütekabiliyet şartı ile |
|
| 343 |
Trade/Economic |
in good condition expr.
|
uygun durumda |
|
| Law |
|
| 344 |
Law |
immoral condition n.
|
ahlaka aykırı şart |
|
| 345 |
Law |
disjunctive condition n.
|
alternatif şart |
|
| 346 |
Law |
express condition n.
|
açık şart |
|
| 347 |
Law |
bank in falling condition n.
|
aciz halindeki banka |
|
| 348 |
Law |
disjunctive condition n.
|
alternatif koşul |
|
| 349 |
Law |
apparent condition n.
|
bariz şart |
|
| 350 |
Law |
condition subsequent n.
|
bozucu şart |
|
| 351 |
Law |
dissolving condition n.
|
bozucu şart |
|
| 352 |
Law |
restoration to original condition n.
|
eski durumuna getirme |
|
| 353 |
Law |
restoration to original condition n.
|
eski haline getirme |
|
| 354 |
Law |
material condition n.
|
fiziki durum |
|
| 355 |
Law |
condition subsequent n.
|
fesih edici şart |
|
| 356 |
Law |
dissolving condition n.
|
fesih edici şart |
|
| 357 |
Law |
apparent good order and condition n.
|
görünüşteki düzen ve durum |
|
| 358 |
Law |
apparent condition n.
|
görünen şart |
|
| 359 |
Law |
true condition n.
|
hakiki şart |
|
| 360 |
Law |
condition subsequent n.
|
infisahi şart |
|
| 361 |
Law |
dissolving condition n.
|
infisahi şart |
|
| 362 |
Law |
condition for execution n.
|
infazın şartı |
|
| 363 |
Law |
unlawful condition n.
|
kanuna aykırı şart |
|
| 364 |
Law |
lawful condition n.
|
kanuni şart |
|
| 365 |
Law |
implied condition n.
|
kapalı şart |
|
| 366 |
Law |
legal condition n.
|
kanuni şart |
|
| 367 |
Law |
negative condition n.
|
menfi şart |
|
| 368 |
Law |
condition subsequent n.
|
mevcut hukuksal ilişkiyi bozan şart |
|
| 369 |
Law |
positive condition n.
|
müspet şart |
|
| 370 |
Law |
dissolving condition n.
|
mevcut hukuksal ilişkiyi bozan şart |
|
| 371 |
Law |
negating condition n.
|
menfi şart |
|
| 372 |
Law |
positive condition n.
|
olumlu şart |
|
| 373 |
Law |
express condition n.
|
sarih şart |
|
| 374 |
Law |
pending of condition n.
|
şartın tahakkuku |
|
| 375 |
Law |
on condition that n.
|
şarta bağlı |
|
| 376 |
Law |
dissolving condition n.
|
sona erdirici şart |
|
| 377 |
Law |
condition subsequent n.
|
sona erdirici şart |
|
| 378 |
Law |
repugnant condition n.
|
sözleşmenin amacına aykırı şart |
|
| 379 |
Law |
performance of condition n.
|
şartın tahakkuku |
|
| 380 |
Law |
breach of condition n.
|
şartın bozulması |
|
| 381 |
Law |
fulfilling of condition n.
|
şartın tahakkuku |
|
| 382 |
Law |
breach of condition n.
|
şartın ihlali |
|
| 383 |
Law |
casual condition n.
|
tesadüfi şart |
|
| 384 |
Law |
condition precedent n.
|
takaddüm eden şart |
|
| 385 |
Law |
arbitration condition n.
|
tahkim şartı |
|
| 386 |
Law |
consistent condition n.
|
tutarlı şart |
|
| 387 |
Law |
restrictive condition n.
|
tahdidi şart |
|
| 388 |
Law |
condition precedent n.
|
taliki şart |
|
| 389 |
Law |
consistent condition n.
|
uygun şart |
|
| 390 |
Law |
apparent condition n.
|
zahiri şart |
|
| 391 |
Law |
condition sine qua non n.
|
zorunlu şart |
|
| 392 |
Law |
implied condition n.
|
zımni şart |
|
| 393 |
Law |
case condition n.
|
dava şartı |
|
| 394 |
Law |
be subject to a condition v.
|
bir şarta bağlı olmak |
|
| Politics |
|
| 395 |
Politics |
reciprocal condition n.
|
karşılıklı şartlar |
|
| 396 |
Politics |
global condition n.
|
küresel durum |
|
| 397 |
Politics |
crown condition n.
|
sap kök bağlantısının durumu |
|
| 398 |
Politics |
crown condition n.
|
tepe kondisyonu |
|
| 399 |
Politics |
fulfil a condition v.
|
bir koşulu yerine getirmek |
|
| Insurance |
|
| 400 |
Insurance |
non forfeiture condition n.
|
hayat sigortasında vadesi gelen prim ödenmemiş olsa bile poliçe kapsamındaki bazı hakların devam etmesi |
|
| 401 |
Insurance |
pre-existing condition n.
|
sigorta poliçesinin imza edilmesinden önce hastalık gibi bir koşulun var olması |
|
| 402 |
Insurance |
preexisting health condition n.
|
varolan sağlık durumu |
|
| Tourism |
|
| 403 |
Tourism |
long distance coach with air-condition n.
|
klimalı uzak mesafe otobüsü |
|
| Technical |
|
| 404 |
Technical |
weightless condition n.
|
ağırlıksız koşul/durum/şart |
|
| 405 |
Technical |
atmospheric condition n.
|
atmosferik şart |
|
| 406 |
Technical |
intermittent artesian condition n.
|
aralıklı artezyen hali |
|
| 407 |
Technical |
adiabatic change of condition n.
|
adiyabatik durum değişimi |
|
| 408 |
Technical |
atmospheric condition n.
|
atmosfer koşulu |
|
| 409 |
Technical |
wait condition n.
|
bekleme koşulu |
|
| 410 |
Technical |
main condition n.
|
baş koşul |
|
| 411 |
Technical |
initial condition n.
|
başlangıç koşulu |
|
| 412 |
Technical |
bragg condition n.
|
bragg koşulu |
|
| 413 |
Technical |
main condition n.
|
birinci koşul |
|
| 414 |
Technical |
steam condition n.
|
buhar durumu |
|
| 415 |
Technical |
one condition n.
|
bir durumu |
|
| 416 |
Technical |
one condition n.
|
bir konumu |
|
| 417 |
Technical |
main condition n.
|
birinci şart |
|
| 418 |
Technical |
cauchy boundary condition n.
|
cauchy sınır koşulu |
|
| 419 |
Technical |
vitreous condition n.
|
camsı durum |
|
| 420 |
Technical |
ambient condition n.
|
çevre şartları |
|
| 421 |
Technical |
ambient condition n.
|
çevre koşulları |
|
| 422 |
Technical |
condition of equilibrium n.
|
denge şartı |
|
| 423 |
Technical |
low humidity condition n.
|
düşük nemli durum |
|
| 424 |
Technical |
stationarity condition n.
|
durağanlık şartı |
|
| 425 |
Technical |
condition monitoring n.
|
durum izleme |
|
| 426 |
Technical |
condition monitoring n.
|
durum gözleme |
|
| 427 |
Technical |
condition assessment n.
|
durum değerlendirmesi |
|
| 428 |
Technical |
entry condition n.
|
giriş koşulu |
|
| 429 |
Technical |
air condition n.
|
hava iklimi |
|
| 430 |
Technical |
weather condition n.
|
hava durumu |
|
| 431 |
Technical |
condition line n.
|
hattı |
|
| 432 |
Technical |
error condition n.
|
hata koşulu |
|
| 433 |
Technical |
condition of the air n.
|
havanın durumu |
|
| 434 |
Technical |
air condition n.
|
havayı şartlandırma |
|
| 435 |
Technical |
two- beam condition n.
|
iki ışınlı durumu |
|
| 436 |
Technical |
black body condition n.
|
kara cisim koşulu |
|
| 437 |
Technical |
deadlock condition n.
|
kaynak bekleme durumu |
|
| 438 |
Technical |
failure condition n.
|
kırılma şartı |
|
| 439 |
Technical |
critical condition n.
|
kritik durum |
|
| 440 |
Technical |
mechanical condition monitor n.
|
mekanik durum monitörü |
|
| 441 |
Technical |
load condition n.
|
masura yerleştirme durumu |
|
| 442 |
Technical |
support condition n.
|
mesnet şartı |
|
| 443 |
Technical |
neutral condition n.
|
nötür şart |
|
| 444 |
Technical |
stationary test condition n.
|
sabit deney şartı |
|
| 445 |
Technical |
condition of sale n.
|
satış şartı |
|
| 446 |
Technical |
condition line n.
|
sahip olduğu durum çizgisi |
|
| 447 |
Technical |
boundary condition n.
|
sınır koşulları |
|
| 448 |
Technical |
boundary stress condition n.
|
sınır gerilme şartı |
|
| 449 |
Technical |
boundary condition n.
|
sınır şartı |
|
| 450 |
Technical |
boundary condition n.
|
sınır koşulu |
|
| 451 |
Technical |
zero condition n.
|
sıfır durumu |
|
| 452 |
Technical |
sine condition n.
|
sinüs koşulu |
|
| 453 |
Technical |
foundation condition n.
|
temel durumu |
|
| 454 |
Technical |
consistency condition n.
|
tutarlılık koşulu |
|
| 455 |
Technical |
foundation condition n.
|
temel şartları |
|
| 456 |
Technical |
investigation of foundation condition n.
|
temel durumunun incelenmesi |
|
| 457 |
Technical |
coding of metallurgical condition in delivery condition n.
|
teslim durumunda metalürjik özelliklerin kodlanması |
|
| 458 |
Technical |
coding of metallurgical condition in delivery condition n.
|
teslimat durumunda metalik özelliklerin kodlanması |
|
| 459 |
Technical |
subsoil condition n.
|
temel zemini şartları |
|
| 460 |
Technical |
monitoring the condition of a crane n.
|
vincin durumunun izlenmesi |
|
| 461 |
Technical |
neutral condition n.
|
yansız koşul |
|
| 462 |
Technical |
loading condition n.
|
yük hali |
|
| 463 |
Technical |
no-load condition n.
|
yüksüz durum |
|
| 464 |
Technical |
loading condition n.
|
yükleme şartı |
|
| 465 |
Technical |
surface condition n.
|
yüzey durumu |
|
| 466 |
Technical |
loading condition n.
|
yük durumu |
|
| 467 |
Technical |
loading condition n.
|
yük şartı |
|
| 468 |
Technical |
sufficient condition n.
|
yeterli koşul |
|
| 469 |
Technical |
load condition n.
|
yük şartı |
|
| 470 |
Technical |
air-condition v.
|
iklimlendirmek |
|
| 471 |
Technical |
air condition v.
|
iklimlemek |
|
| 472 |
Technical |
air-condition v.
|
klimatize etmek |
|
| 473 |
Technical |
air-condition adj.
|
hava-düzenleyici |
|
| 474 |
Technical |
air-condition adj.
|
iklimlendirici |
|
| 475 |
Technical |
operating under no-load condition adj.
|
yüksüz şartlar altında çalışan |
|
| 476 |
Technical |
on condition adv.
|
potansiyel bir sorun bulunması durumunda |
|
| 477 |
Technical |
under equivalent condition expr.
|
eşdeğer şartlar altında |
|
| Computer |
|
| 478 |
Computer |
wait condition n.
|
bekleme durumu |
|
| 479 |
Computer |
initial condition n.
|
başlangıç koşulu |
|
| 480 |
Computer |
one condition n.
|
bir konumu |
|
| 481 |
Computer |
one condition n.
|
bir durumu |
|
| 482 |
Computer |
entry condition n.
|
giriş koşulu |
|
| 483 |
Computer |
line condition n.
|
hat durumu |
|
| 484 |
Computer |
error condition n.
|
hata koşulu |
|
| 485 |
Computer |
html condition n.
|
html koşulu |
|
| 486 |
Computer |
deadlock condition n.
|
kilitlenme durumu |
|
| 487 |
Computer |
where condition n.
|
koşul metni |
|
| 488 |
Computer |
rule condition n.
|
kural koşulu |
|
| 489 |
Computer |
macro condition n.
|
makro koşulu |
|
| 490 |
Computer |
release condition n.
|
salma durumu |
|
| 491 |
Computer |
boundary condition n.
|
sınır koşulu |
|
| 492 |
Computer |
zero condition n.
|
sıfır durumu |
|
| 493 |
Computer |
condition monitoring n.
|
titreşim gözleme |
|
| Informatics |
|
| 494 |
Informatics |
wait condition n.
|
bekleme durumu |
|
| 495 |
Informatics |
initial condition n.
|
başlangıç koşulu |
|
| 496 |
Informatics |
necessary condition n.
|
gerekli koşul |
|
| 497 |
Informatics |
error condition n.
|
hata durumu |
|
| 498 |
Informatics |
boundary condition n.
|
sınır koşulu |
|
| 499 |
Informatics |
uniqueness condition n.
|
teklik koşulu |
|
| 500 |
Informatics |
alert condition n.
|
uyarıklık durumu |
|
