etkilemek - Turkish English Dictionary

etkilemek

Meanings of "etkilemek" in English Turkish Dictionary : 119 result(s)

Turkish English
Common Usage
etkilemek affect v.
Because they affect people's health.
Çünkü bunlar insanların sağlığını etkiliyor.

More Sentences
etkilemek influence v.
Public opinion can influence the outcome of the trial.
Kamuoyu davanın sonucunu etkileyebilir.

More Sentences
etkilemek impress v.
If you really want to impress, this is the hotel for you.
Eğer gerçekten etkilemek istiyorsanız, bu otel tam size göre.

More Sentences
General
etkilemek thrill v.
The movie thrilled the entire audience.
Film bütün seyircileri etkiledi.

More Sentences
etkilemek impress v.
His speech impressed us very much.
Onun konuşması bizi çok etkiledi.

More Sentences
etkilemek impinge on v.
This issue does not impinge on just one type of legislation.
Bu konu sadece tek bir mevzuat türünü etkilememektedir.

More Sentences
etkilemek overwhelm v.
She was overwhelmed by the sad news.
Üzücü haber onu çok etkiledi.

More Sentences
etkilemek fascinate v.
During the talk, he used some words I didn't know that fascinated me.
Konuşma sırasında bilmediğim bazı kelimeler kullandı ve bu beni çok etkiledi.

More Sentences
etkilemek touch v.
His kindness touched me.
Onun nezaketi beni etkiledi.

More Sentences
etkilemek strike v.
His sickness struck him very hard and very fast.
Hastalığı onu çok ağır ve çok hızlı etkiledi.

More Sentences
etkilemek act on v.
Acids act on metals.
Asidler metalleri etkiler.

More Sentences
etkilemek move v.
His speech moved us.
Konuşması bizi etkiledi.

More Sentences
etkilemek affect v.
Of course this does not affect the fact that we look critically at the expenditure for multilingualism.
Elbette bu durum, çok dillilik için yapılan harcamalara eleştirel bir gözle bakmamızı etkilememektedir.

More Sentences
etkilemek influence v.
It is alcohol consumption among these groups that we aim to influence.
Etkilemeyi amaçladığımız bu gruplar arasındaki alkol tüketimidir.

More Sentences
etkilemek effect v.
But there are problem points within this rail network that eventually effect 20% of the European rail network.
Ancak bu demir yolu ağında nihayetinde Avrupa demir yolu ağının %20'sini etkileyen sorunlu noktalar bulunmaktadır.

More Sentences
etkilemek impact v.
The new policy will impact their profit.
Yeni politika onların kârını etkileyecektir.

More Sentences
etkilemek strike v.
What strikes me most about her is her innocence.
Onda beni en çok etkileyen şey masumiyeti.

More Sentences
Phrasals
etkilemek come to v.
Consequently it will, for example, affect thresholds when it comes to seed regulation.
Sonuç olarak, örneğin tohum düzenlemesi söz konusu olduğunda eşikleri etkileyecektir.

More Sentences
etkilemek impinge on v.
I confirm to the House considerations of that kind never impinge on a decision in relation to food safety.
Bu tür düşüncelerin gıda güvenliği ile ilgili bir kararı asla etkilemeyeceğini Meclis'e teyit ederim.

More Sentences
etkilemek get to v.
I'm not going to let Tom get to me.
Tom'un beni etkilemesine izin vermeyeceğim.

More Sentences
etkilemek get to v.
Don't let it get to you, Tom.
Seni etkilemesine izin verme, Tom.

More Sentences
Technical
etkilemek influence v.
This resolution draws attention to the fact and seeks to find ways in which these groups can be influenced.
Bu karar bu gerçeğe dikkat çekmekte ve bu grupları etkilemenin yollarını aramaktadır.

More Sentences
Medical
etkilemek affect v.
Unusually, it directly affects all citizens in the EU Member States and candidate countries.
Alışılmadık bir şekilde, AB Üye Devletleri ve aday ülkelerdeki tüm vatandaşları doğrudan etkilemektedir.

More Sentences
General
etkilemek penetrate v.
etkilemek act upon v.
etkilemek empierce v.
etkilemek redound on v.
etkilemek stamp on v.
etkilemek act v.
etkilemek sway v.
etkilemek prepossess v.
etkilemek tip v.
etkilemek reach v.
etkilemek militate v.
etkilemek grip v.
etkilemek imprint v.
etkilemek redound up v.
etkilemek enthral v.
etkilemek impose upon v.
etkilemek work v.
etkilemek condition v.
etkilemek impose on v.
etkilemek lead v.
etkilemek enamor v.
etkilemek impinge v.
etkilemek pierce v.
etkilemek impinge upon v.
etkilemek operate v.
etkilemek enamour v.
etkilemek import v.
etkilemek set v.
etkilemek have a bearing on v.
etkilemek dictate v.
etkilemek concern v.
etkilemek smite v.
etkilemek turn v.
etkilemek impose v.
etkilemek catch up v.
etkilemek enthrall v.
etkilemek spellbind v.
etkilemek bring something to bear v.
etkilemek govern v.
etkilemek prejudice v.
etkilemek possess v.
etkilemek exercise effect v.
etkilemek have effect v.
etkilemek have an impact upon v.
etkilemek have an effect on v.
etkilemek have an impact on v.
etkilemek have an effect upon v.
etkilemek take effect v.
etkilemek work on v.
etkilemek motive v.
etkilemek inform v.
etkilemek exert an influence on v.
etkilemek exert an influence over v.
etkilemek noodle v.
etkilemek capture v.
etkilemek reach v.
etkilemek redound v.
etkilemek tell v.
etkilemek till [obsolete] v.
etkilemek tincture v.
etkilemek attinge [obsolete] v.
etkilemek predispose v.
etkilemek enthrill v.
etkilemek leaven v.
etkilemek bite v.
etkilemek meet v.
etkilemek rine [dialect] [uk] v.
etkilemek import v.
etkilemek impregnate v.
etkilemek dispute [obsolete] v.
etkilemek infect v.
etkilemek inflect v.
etkilemek inspire v.
etkilemek clutch v.
etkilemek clutch v.
etkilemek crosscut v.
etkilemek insense [dialect] [uk] v.
etkilemek involve v.
etkilemek preoccupate [obsolete] v.
etkilemek secure v.
etkilemek solicit v.
Phrasals
etkilemek pass on v.
etkilemek stand upon v.
etkilemek touch on v.
etkilemek impinge upon v.
Colloquial
etkilemek grab v.
Idioms
etkilemek carry (someone) off their feet v.
etkilemek knock them in the aisles [old-fashioned] v.
etkilemek strike a note v.
etkilemek have bearing on v.
etkilemek make a convenience of v.
etkilemek pull strings v.
Law
etkilemek enure v.
Archaic
etkilemek possess v.
Slang
etkilemek knock over v.
etkilemek slay v.

Meanings of "etkilemek" with other terms in English Turkish Dictionary : 335 result(s)

Turkish English
Phrasals
(birini/bir şeyi) etkilemek impact on (someone or something) v.
The legal basis selected only allows advertising to be regulated where it impacts on the internal market.
Seçilen yasal dayanak, reklamın yalnızca iç pazarı etkilediği durumlarda düzenlenmesine izin vermektedir.

More Sentences
General
etkilemek için abartılı davranan grandstander n.
ikna etmek veya etkilemek için başvurulan hayali söz veya eylemler hand waving n.
bir topluluğu etkilemek, cesaretlendirmek veya selamlamak için yapılan konuşma message n.
başkalarını etkilemek için kullanılan teknik kelime buzz word n.
(müzik, şiir) eğlendirmek veya ikna etmek yerine etkilemek üzere tasarlanmış ifade incantation n.
çok etkilemek overpower v.
iyi etkilemek redound v.
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek tilt the balance v.
olumsuz etkilemek affect negatively v.
duyguları etkilemek affect v.
olumlu bir şekilde etkilemek prepossess v.
ergot mantarı bulaşmak/etkilemek ergotize v.
aleyhte etkilemek bias v.
hafif etkilemek tincture v.
kötü şekilde etkilemek affect adversely v.
kararını etkilemek influence one's decision v.
kötü şekilde etkilemek affect negatively v.
kötü etkilemek influence adversely v.
kötü etkilemek influence negatively v.
kötü etkilemek affect adversely v.
kötü şekilde etkilemek influence unfavorably v.
kötü şekilde etkilemek affect unfavorably v.
kötü etkilemek affect negatively v.
kötü şekilde etkilemek influence negatively v.
kötü şekilde etkilemek influence adversely v.
toplumu etkilemek influence the society v.
kötü yönde etkilemek influence negatively v.
kötü yönde etkilemek affect negatively v.
kötü yönde etkilemek influence unfavorably v.
kötü yönde etkilemek affect adversely v.
kötü yönde etkilemek affect unfavorably v.
kötü yönde etkilemek influence adversely v.
başkalarını etkilemek için tehlikeli hareketler yapmak hotdog v.
derinden etkilemek influence deeply v.
kötü etkilemek blight v.
(giyimiyle/tavırlarıyla vb) etkilemek cut a dash v.
-i çok etkilemek bear down on v.
dışarıdan etkilemek cross-fertilize v.
-i etkilemek impinge on v.
birbirini etkilemek interact v.
fikrini etkilemek bias v.
etkilemek (bir kimseyi belirli bir şekilde) bias v.
kararı doğrudan etkilemek have direct influence on the decision v.
kararı doğrudan etkilemek directly influence the decision v.
kararı doğrudan etkilemek directly affect the decision v.
fazlasıyla etkilemek strike v.
olumsuz yönde etkilemek affect adversely v.
olumsuz yönde etkilemek affect negatively v.
olumsuz etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz yönde etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz etkilemek affect adversely v.
olumsuz yönde etkilemek influence negatively v.
olumsuz etkilemek influence negatively v.
olumlu etkilemek affect positively v.
olumlu biçimde etkilemek influence positively v.
olumlu etkilemek influence positively v.
olumlu yönde etkilemek affect positively v.
olumlu yönde etkilemek influence positively v.
olumlu biçimde etkilemek affect positively v.
olumlu bir şekilde etkilemek affect positively v.
dışarıdan etkilemek cross-fertilise v.
olumsuz anlamda etkilemek impair v.
olumsuz anlamda etkilemek affect in a negative way v.
olumsuz anlamda etkilemek affect negatively v.
birbirini etkilemek affect each other v.
büyük ölçüde etkilemek overimpress v.
aşırı etkilemek overimpress v.
(duygularını) etkilemek get v.
birisini çok etkilemek ve heyecanlandırmak wow v.
yakından (ve olumsuz) etkilemek regard v.
yeniden etkilemek reimpress v.
yeniden etkilemek reimprint v.
bir şekilde etkilemek tryst [scottish] v.
(hastalık) etkilemek attaint v.
güçlü bir şekilde etkilemek hold v.
kötü etkilemek unseason [obsolete] v.
etkilemek (düşünceleri, zevkleri) upend v.
aniden ve kuvvetle etkilemek zap v.
çekiciliğiyle etkilemek beglamour v.
çekiciliğiyle etkilemek beglamor v.
derinden etkilemek begulf v.
kötü etkilemek jolt v.
pohpohlayarak etkilemek whilly [scotland] v.
yağ çekerek etkilemek whilly [scotland] v.
pohpohlayarak etkilemek whillywha [scotland] v.
yağ çekerek etkilemek whillywha [scotland] v.
pohpohlayarak etkilemek whillywhaw [scotland] v.
yağ çekerek etkilemek whillywhaw [scotland] v.
fısıldayarak etkilemek whisper v.
kış gibi etkilemek winter v.
yorarak etkilemek wring v.
sancılı bir şekilde etkilemek wring v.
olumsuz yönde etkilemek misaffect [obsolete] v.
yanlış şekilde etkilemek misbias v.
yanlış şekilde etkilemek misincline v.
geçmişi etkilemek retroact v.
(her kısmını) etkilemek riddle v.
hileyle etkilemek gimmick v.
büyük farkla etkilemek daguerreotype v.
(yarışma, soru) sonucu belirleyici şekilde etkilemek decide v.
(birini) olumlu şekilde ve derinden etkilemek grab v.
yakalarmış veya tutarmış gibi etkilemek grab v.
derinden etkilemek grave v.
kötü etkilemek hit v.
gereğinden fazla etkilemek overact [obsolete] v.
aşırı etkilemek overaffect v.
aşırı etkilemek overinfluence v.
çok fazla etkilemek overlead v.
giysi giyerek etkilemek rock [us] v.
müzik aleti çalarak etkilemek rock [us] v.
tatlılıkla etkilemek enveigle v.
tatlılıkla etkilemek inveigle v.
bir şey lehine etkilemek incline v.
(gök cismi) etkilemek inflow [obsolete] v.
gelişimini etkilemek influence v.
durumunu etkilemek influence v.
bariz etkilemek drive v.
bilgi veya fikirle etkilemek incense v.
birbirini etkilemek cross-pollinate v.
derinden etkilemek penetrate v.
bir başka ülkenin meselelerini etkilemek penetrate v.
derinden etkilemek dazzle v.
önyargılı olarak etkilemek prejudicate [obsolete] v.
peşin hüküm ile etkilemek prejudicate [obsolete] v.
görüşünü etkilemek preoccupate [obsolete] v.
gülerek etkilemek smile v.
sihirle etkilemek becharm v.
doğal yolla etkilemek solicit v.
duygu durumunu etkilemek strike v.
ruhsal durumunu etkilemek strike v.
telkin vererek etkilemek suggestionise [uk] v.
telkin vererek etkilemek suggestionize [us] v.
çok etkilemek overcome v.
izleyicileri etkilemek üzere planlanmış grandstand adj.
etkilemek anlamı veren ön ek be- pref.
Phrasals
çok etkilemek choke up v.
bütünü etkilemek count towards something v.
birini bir şeyle etkilemek/büyülemek charm someone with something v.
etrafı etkilemek ripple through something v.
olarak etkilemek impress as v.
toplamı etkilemek count towards something v.
-ile etkilemek impress with v.
-ile etkilemek impress by v.
kötü etkilemek get to v.
kötü etkilemek get to v.
birini bir şeyle etkilemek beguile someone with something v.
birini/bir şeyi etkilemek impinge upon someone or something v.
birini/bir şeyi etkilemek impinge on someone or something v.
biriyle/bir şeyle birini etkilemek intrigue someone with someone or something v.
duygusal olarak etkilemek take away v.
birini etkilemek zoom someone out v.
(birini/bir şeyi) etkilemek spill over on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) etkilemek spill over onto (someone or something) v.
(birini) sürekli duygusal olarak etkilemek pinch at (someone) v.
(birini/bir şeyi) bir şekilde etkilemek act upon (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) bir şekilde etkilemek act on (someone or something) v.
birini etkilemek appeal to someone v.
birini/bir şeyi etkilemek apply to someone or something v.
(birini) tartışarak/konuşarak etkilemek argue (someone) down v.
(bir şeyi) etkilemek bear upon (something) v.
(bir şeyi) etkilemek bear on (something) v.
ile etkilemek charm with v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek detract from (someone or something) v.
olumsuz etkilemek ding up v.
(birini) fiziksel olarak olumsuz etkilemek/rahatsız etmek disagree with (someone) v.
(birini bir şeyle) etkilemek enthrall (one) with (something) v.
ile etkilemek enthrall with v.
(özellikle olumsuz) etkilemek get into v.
birini etkilemek get to someone v.
(birini/bir şeyi) etkilemek impact upon (someone or something) v.
-i etkilemek impact on v.
(birini bir şey) olarak etkilemek impress (someone) as (something) v.
(birini bir şeyle) etkilemek impress (someone) with (something) v.
(bir şeyle) etkilemek impress by (something) v.
birini bir şeyle etkilemek impress someone by something v.
(birini/bir şeyi) etkilemek redound on (someone or something) v.
dönüp (birini/bir şeyi) etkilemek redound on (someone or something) v.
(birini/bir şeyi) etkilemek redound upon (someone or something) v.
dönüp (birini/bir şeyi) etkilemek redound upon (someone or something) v.
etrafı etkilemek ripple through v.
(birini bir şeyle) etkilemek thrill (one) with (something) v.
ile etkilemek thrill with v.
(birini) derinden etkilemek touch to (someone) v.
(bir şeyle) etkilemek touch with (something) v.
(bir şeyle) derinden etkilemek touch with (something) v.
(birini) çok kötü etkilemek turn (someone) upside down v.
(birinin/bir şeyin) saygınlığını olumsuz yönde etkilemek weigh against (someone or something) v.
Colloquial
insanları etkilemek için tehlikeli işler/gösteriler yapan kişi hot dog n.
(birini) müthiş etkilemek knock somebody dead v.
kötü etkilemek eat up v.
iyi etkilemek do any good v.
insanları etkilemek için tehlikeli işler/gösteriler yapmak hot dog v.
(birini) etkilemek get (one) right here v.
birini derinden etkilemek get one right here v.
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) etkilemek get one right here v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek mean (one) no harm v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek not mean (one) any harm v.
(birini) derinden etkilemek do things to (one) v.
birini/bir şeyi çok etkilemek hit somebody/something hard v.
Idioms
derinden etkilemek tear the heartstrings v.
derinden etkilemek tug the heartstrings v.
derinden etkilemek pull at the heartstrings v.
derinden etkilemek pull on the heartstrings v.
derinden etkilemek tear one's heartstrings v.
derinden etkilemek tug one's heartstrings v.
derinden etkilemek pull at one's heartstrings v.
derinden etkilemek pull on one's heartstrings v.
gürültülü biçimde tekrarlayarak etkilemek ding (anything) in one's ears v.
birini etkilemek stand one in hand v.
kişisel olarak etkilemek come home v.
bir olayın sonucunu etkilemek turn the scales v.
birini hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek mark someone for life v.
birisini çok etkilemek knock somebody off their feet v.
bir olayın sonucunu etkilemek tip the balance v.
birini çok etkilemek have someone under one's spell v.
birini çok etkilemek have someone in one's spell v.
birini derinden etkilemek hit someone hard v.
bir olayın sonucunu etkilemek turn the balance v.
bir olayın sonucunu etkilemek tip the scales v.
derinden etkilemek strike home with v.
derinden etkilemek/sarsmak knock somebody sideways (brit) v.
derinden etkilemek rip someone's heart out v.
her iki tarafı da etkilemek cut both ways v.
olumsuz anlamda etkilemek take (quite) a toll (on someone or something) v.
olumsuz anlamda etkilemek take its toll v.
kendi düşünceleri doğrultusunda etkilemek bend to one's will v.
olumsuz anlamda etkilemek take a toll v.
(bir insanı ya da gurubu) etkilemek cut ice with (someone) v.
birine ulaşmak ve etkilemek have someone's ear v.
birini etkilemek veya yardımı almak için ilgisini kazanmak have the ear of somebody v.
çok etkilemek hit someone in the eye (or between the eyes) v.
(birini) etkilemek carry (someone) off their feet v.
(birini) samimi şekilde etkilemek get (one) where (one) lives v.
(birini) etkilemek get (someone's) pulse racing v.
birini derinden etkilemek gets one right here v.
birini bir yerinden (kalbinden, midesinden) etkilemek gets one right here v.
(birini) derinden etkilemek gnaw (at) (someone's) vitals v.
(bir şeyi) olumsuz etkilemek play old harry with (something) v.
(birini) derinden etkilemek pierce (one's) heart v.
birini derinden etkilemek pierce someone's heart v.
(birini) çok etkilemek not be lost on (someone) v.
bir şeyi kötü/olumsuz etkilemek put a crimp in something [us] v.
bir şeyi kötü/olumsuz etkilemek put a crimp on something [us] v.
çok etkilemek feel all the feels v.
(birini/bir şeyi) hiç etkilememek/biraz etkilemek have (any/some) bearing on (someone or something) v.
birini çok etkilemek be a hit with somebody v.
birini çok etkilemek make a hit with somebody v.
birini ilk görüşte çok etkilemek make a (big, great) hit with somebody v.
birini ilk görüşte çok etkilemek be a (big, great) hit with somebody v.
(birini) çok etkilemek blow (one's) socks off v.
birini çok etkilemek blow somebody's socks off v.
birini çok etkilemek knock somebody's socks off v.
(birini) çok etkilemek blow (someone) out of the water v.
birini çok etkilemek blow someone away v.
çok etkilemek blow your mind v.
çok etkilemek blow somebody's mind v.
çok etkilemek blow/knock somebody's socks off v.
(birini) etkilemek carry weight (with someone) v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek deal (someone or something) a blow v.
(birini/bir şeyi) kötü etkilemek deal (someone or something) a blow v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek deal somebody/something a blow v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek deal somebody/something a blow v.
birini/bir şeyi olumsuz etkilemek deal a blow to somebody/something v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek deal a blow to somebody/something v.
(birini) çok etkilemek get a hold on (one) v.
kötü etkilemek have a bad effect v.
(birini/bir şeyi) kötü etkilemek have a bad effect (on someone or something) v.
birini/bir şeyi etkilemek have an impact on someone or something v.
(birini/bir şeyi) etkilemek have an effect on (someone or something) v.
çok etkilemek have in spell v.
birine ulaşmak ve etkilemek have somebody's ear v.
birine ulaşmak ve etkilemek have the ear of somebody v.
(birini) çok etkilemek hit (one) for six [uk] v.
(birini) çok etkilemek hit (one) like a brick wall v.
(birini) çok etkilemek hit (one) like a ton of bricks v.
(birini/bir şeyi) derinden sarsmak/etkilemek/yaralamak hit (someone or something) hard v.
(birini/bir şeyi) olumsuz etkilemek hit (someone or something) hard v.
çok etkilemek hit between the eyes v.
birini/bir şeyi çok etkilemek hit someone for six v.
birini çok etkilemek hit someone for six v.
birini/bir şeyi çok etkilemek knock someone for six v.
birini çok etkilemek knock someone for six v.
birini derinden etkilemek hit/knock somebody for six v.
(birini) müthiş etkilemek knock (one) dead v.
birini müthiş etkilemek knock someone dead v.
birini derinden etkilemek/sarsmak knock someone sideways [uk] v.
(birini) kötü etkilemek lead (one) astray v.
(birini/bir şeyi) etkilemek make a difference in (someone or something) v.
(birini) hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek mark (one) for life v.
hayatı boyunca unutamayacağı bir şekilde etkilemek mark for life v.
olumsuz etkilemek istememek mean no harm v.
birini olumlu etkilemek sweep off someone's feet v.
birini olumlu etkilemek carry off someone's feet v.
birini olumlu etkilemek knock off someone's feet v.
bir şeyi kötü etkilemek play hell with something v.
bir şeyi kötü etkilemek play merry hell with something [uk] v.
(birini) etkilemek score big v.
(birini) derinden etkilemek strike home with (one) v.
olumlu etkilemek sweep off feet v.
(birini/bir şeyi) olumsuz/kötü etkilemek take a toll (on someone or something) v.
(birini) çok etkilemek touch a chord (with someone) v.
Trade/Economic
abd'de federal rezerv bankası'nın ticari bankaların kredi politikalarını etkilemek üzere yaptığı açıklamalar moral suasion n.
bir ürün veya hizmete olan talebi etkilemek için bir kuruluş tarafından kontrol edilen fiyat, promosyon ve hizmet gibi değişkenler marketing mix n.
arza göre çok fazla satın alarak kötü şekilde etkilemek overbuy v.
Politics
muhafazakar partinin politikalarını kullanarak etkilemek torify v.
muhafazakar partinin politikalarını kullanarak etkilemek toryfy v.
(tasarı) geçmesi için etkilemek lobby v.
kamu malı ve müstakil malın birbirine dayalı bütünlüğünü etkilemek scramble v.
Informatics
olası müşterileri etkilemek için internet sayfasına gereksiz yere eklenmiş animasyonlu grafikler dancing baloney n.
Medical
hastalığın seyrini olumlu anlamda etkilemek favorably alter the course of disease v.
Psychology
hastanın ruhsal durumunu etkilemek amacıyla dış koşullarında yapılan değişikliklere ait veya ilgili alloplastic adj.
Biology
metabolizmayı etkilemek metabolize v.
metabolizmayı etkilemek metabolise v.
Botanic
ergot ile etkilemek ergotize v.
ergot ile etkilemek ergotise v.
Linguistics
(yan hecenin sesini) etkilemek infect v.
Archaic
istenen yönde etkilemek tune v.
duygusal olarak etkilemek alter v.
kötü etkilemek annoy v.
tasavvur etme yetisini kullanarak etkilemek look v.
Slang
çevresindekileri etkilemek için çok fazla çaba sarfeden kimse show pony n.
kadınları etkilemek için modifiye edilmiş araba fox trap n.
yanıltmak veya etkilemek için yapılan konuşma veya yazılan yazı malarkey n.
birisini etkilemek blow away v.
büyülercesine etkilemek blow someone's socks off v.
büyülercesine etkilemek knock the socks off v.
büyülercesine etkilemek blow the socks off v.
büyülercesine etkilemek knock someone's socks off v.
çok etkilemek knock out v.
birini çok etkilemek knock someone for six [uk] v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek do a number on somebody/something [us] v.
müthiş etkilemek knock dead v.
cinsellik kullanarak etkilemek rope (in) v.
… ile etkilemek slay v.