English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | impose v. | dayatmak | ||
Traditional families tend to impose their beliefs on their children. Geleneksel aileler çocuklarına çoğunlukla kendi inançlarını dayatırlar. More Sentences |
||||
General | ||||
General | impose v. | yüklemek | ||
It would impose unnecessary bureaucracy on an already highly competitive and successful UK ports market. Zaten son derece rekabetçi ve başarılı olan Birleşik Krallık liman piyasasına gereksiz bürokrasi yükleyecektir. More Sentences |
||||
General | impose v. | zorlamak | ||
I'm afraid I'm imposing on your hospitality. Korkarım misafirperverliğinizi zorluyorum. More Sentences |
||||
General | impose v. | koymak | ||
The EU should, however, impose conditions for the aid it gives. Bununla birlikte AB, verdiği yardımlar için koşullar koymalıdır. More Sentences |
||||
General | impose v. | uygulamak | ||
This serious charge gives Castro the chance to impose excessively severe punishments under Law 88. Bu ciddi suçlama Castro'ya 88 sayılı yasa uyarınca aşırı ağır cezalar uygulama şansı vermektedir. More Sentences |
||||
General | impose v. | oluşturmak | ||
Heavy exercise might impose stress on the bones. Ağır egzersiz yapmak kemikler üzerinde baskı oluşturabilir. More Sentences |
||||
General | impose v. | uygulamaya başlamak | ||
The government recently imposed taxes on Instagram influencers. Hükümet yakın zamanda Instagram fenomenlerine vergi uygulamaya başladı. More Sentences |
||||
General | impose v. | emrivaki yapmak | ||
I hope I'm not imposing on you by staying for dinner. Umarım akşama yemeğe kalarak size emrivaki yapmış olmuyorumdur. More Sentences |
||||
General | impose v. | baskı yapmak | ||
She imposes on her friends too often. Arkadaşlarına çok sık baskı yapıyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | impose v. | empoze etmek | ||
I think it is quite possible to impose that dialogue in our relations. Bu diyaloğu ilişkilerimize empoze etmenin oldukça mümkün olduğunu düşünüyorum. More Sentences |
||||
Technical | impose v. | zorla benimsetmek | ||
You shouldn't impose your opinion on others. Fikrini diğerlerine zorla benimsetmemelisin. More Sentences |
||||
Archaic | ||||
Archaic | impose v. | sorumluluk yüklemek | ||
This gives us both greater visibility and, of course, imposes greater responsibilities on us. Bu bize hem daha fazla görünürlük sağlıyor hem de elbette daha büyük sorumluluklar yüklüyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | impose v. | (yasa vb) uygulamaya koymak | ||
Common Usage | impose v. | yük olmak | ||
Common Usage | impose v. | (vergi) koymak | ||
General | ||||
General | impose v. | tahmil etmek | ||
General | impose v. | koymak (vergi) | ||
General | impose v. | zorla yaptırmak | ||
General | impose v. | üzerine koymak | ||
General | impose v. | yararlanmak | ||
General | impose v. | etkilemek | ||
General | impose v. | kötüye kullanmak | ||
General | impose v. | tarhetmek | ||
General | impose v. | geçirmek | ||
General | impose v. | düzenlemek | ||
General | impose v. | etkilenmek | ||
General | impose v. | aldatmak | ||
General | impose v. | zorla kabul ettirmek | ||
General | impose v. | va'zetmek | ||
General | impose v. | va'zetmek (vazetmek) | ||
General | impose v. | isim tayin etmek | ||
General | impose v. | unvan tayin etmek | ||
General | impose v. | isimlendirmek | ||
General | impose v. | yaratmak | ||
General | impose v. | yapmak | ||
General | impose v. | gerçekleştirmek | ||
General | impose v. | sıkıntı olmak | ||
General | impose v. | zahmet vermek | ||
General | impose v. | sıkıntı yaratmak | ||
General | impose v. | imaj çizmek | ||
General | impose v. | izlenim yaratmak | ||
General | impose v. | varsaymak | ||
General | impose v. | farz etmek | ||
General | impose v. | suiistimal etmek | ||
General | impose v. | işine müdahale yapmak | ||
General | impose v. | salça olmak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | impose v. | tarh etmek | ||
Law | ||||
Law | impose v. | tahmil etmek | ||
Law | impose v. | vaz etmek | ||
Printing | ||||
Printing | impose v. | (sayfaları dizgi levhasında) düzenleyerek sıkıştırmak | ||
Printing | impose v. | (kaplanmış sayfaları) dizgi levhasında derlemek | ||
Printing | impose v. | (sayfaları) dizgi levhasına dizmek | ||
Printing | impose v. | (kaplanmış sayfaları) dizgi levhası üzerinde ayarlamak | ||
Printing | impose v. | (tipobaskısız baskı yüzeyi bölümlerini) derlemek | ||
Printing | impose v. | (tipobaskısız baskı yüzey bölümleri) ayarlamak | ||
Archaic | ||||
Archaic | impose v. | suçlamak |