look - Turkish English Dictionary

look

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "look" in Turkish English Dictionary : 44 result(s)

English Turkish
Common Usage
look n. görünüş
Judging from the look of the sky, we may have snow tomorrow.
Gökyüzünün görünüşüne bakılırsa yarın kar yağabilir.

More Sentences
look n. bakış
This will take a long-term look at both questions.
Bu, her iki soruya da uzun vadeli bir bakış atacaktır.

More Sentences
look v. bakmak
The same was said of GATT, and look what happened there.
Aynı şey Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması için de söylenmişti ve bakın orada ne oldu.

More Sentences
General
look n. göz
I always have a look at the newspaper before breakfast.
Kahvaltıdan önce her zaman gazeteye göz atarım.

More Sentences
look n. yüz ifadesi
I'll never forget the look on Tom's face when he found out that Mary had been injured in a traffic accident.
Mary'nin bir trafik kazasında yaralandığını öğrendiğinde Tom'un yüzündeki ifadeyi asla unutmayacağım.

More Sentences
look n. ifade
Tom had a silly look on his face.
Tom'un yüzünde aptalca bir ifade vardı.

More Sentences
look n. bakış
I like the way you look at things.
Olaylara bakışını seviyorum.

More Sentences
look n. görüntü
This device has the look and feel of a wristwatch.
Bu cihaz bir kol saatinin görüntüsünü ve hissini vermektedir.

More Sentences
look v. düşünmek
We have got to look in the future at a ban on silicone implants.
Gelecekte silikon implantların yasaklanmasını düşünmeliyiz.

More Sentences
look v. beklemek
This Parliament is looking to the Council to take the issue of competitiveness seriously.
Bu Parlamento, Konseyin rekabet edebilirlik konusunu ciddiye almasını beklemektedir.

More Sentences
look v. aramak
I don't even know where to start looking.
Aramaya nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.

More Sentences
look v. görünmek
There are a lot of pretty words on paper, but what does it look like in reality?
Kağıt üzerinde pek çok güzel söz var, ama gerçekte nasıl görünüyor?

More Sentences
look v. görmek
We look on Israel as a European nation to all intents and purposes.
Biz İsrail'i her anlamda bir Avrupa ülkesi olarak görüyoruz.

More Sentences
look v. göstermek
Tom looks half his age.
Tom yarı yaşında gösteriyor.

More Sentences
look v. güvenmek
We must not fail those who look to us to succeed.
Başarılı olmak için bize güvenenleri hayal kırıklığına uğratmamalıyız.

More Sentences
look v. benzemek
Tom looks Chinese.
Tom, Çinliye benziyor.

More Sentences
look v. durmak
Julia looked like she'd come out of a French movie.
Julia bir Fransız filminden çıkmış gibi duruyordu.

More Sentences
look v. gözükmek
Those paintings look a lot better if you go by fast.
O tablolar, önlerinden hızlıca geçerseniz daha güzel gözükür.

More Sentences
look v. bakmak
We cannot look separately at Brenner, toll roads and Alpine transit.
Brenner'e, ücretli yollara ve Alp transitine ayrı ayrı bakamayız.

More Sentences
Technical
look v. bakmak
So, we must once again look beyond the words and face reality.
Bu nedenle bir kez daha sözlerin ötesine bakmalı ve gerçeklerle yüzleşmeliyiz.

More Sentences
General
look n. nazar
look n. bakma
look n. ifade (yüzdeki)
look n. bir soyadı
look v. gözetmek
look v. iyileşmek
look v. ümit etmek
look v. ummak
look v. seyretmek
look v. yoklamak
look v. soruşturmak
look v. görünmek (güzel/hasta vb)
look interj. bak
look interj. şuna bak
look interj. göz at
look interj. baksana
look interj. kulak ver
look interj. dikkatini ver
Textile
look n. stil
look n. tarz
look n. moda
Archaic
look v. görünüşle ortaya koymak
look v. tasavvur etme yetisini kullanarak etkilemek
look v. tasavvur etme yetisini kullanarak belirli bir duruma getirmek

Meanings of "look" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
look forward to v. iple çekmek
I'm looking forward to next summer.
Gelecek yazı iple çekiyorum.

More Sentences
look forward v. dört gözle beklemek
I look forward now to your discussion of the report.
Şimdi raporu tartışmanızı dört gözle bekliyorum.

More Sentences
look for v. aramak
We must remember that we are looking for primary energy savings.
Birincil enerji tasarrufu arayışında olduğumuzu unutmamalıyız.

More Sentences
look around v. bakınmak
I think I'll look around a little more.
Etrafıma biraz daha bakınmayı düşünüyorum.

More Sentences
look after v. ile ilgilenmek
Tom looked after Mary while her parents were out shopping.
Tom ebeveynleri dışarıda alışveriş yapıyorken Mary ile ilgilendi.

More Sentences
look after v. göz kulak olmak
They are going to look after him.
Ona göz kulak olacaklar.

More Sentences
look around v. etrafa bakmak
Looking around, I thought we could have met in the bar.
Etrafa bakınca barda tanışmış olabileceğimizi düşündüm.

More Sentences
look at v. bakmak
It looked at ports through the wrong end of the telescope.
Bu karar limanlara teleskobun yanlış ucundan bakıyor.

More Sentences
General
hard look n. sert bir bakış
He had a hard look on his face.
Yüzünde sert bir bakışı vardı.

More Sentences
take a look v. bakmak
This is something new, and it really is intolerable if you take a look at the facts.
Bu yeni bir şey ve gerçeklere baktığınızda gerçekten de kabul edilemez olduğunu görürsünüz.

More Sentences
look for v. bakmak
With any murder case, we look for means, motive and opportunity.
Her cinayet davasında araç, sebep ve imkana bakarız.

More Sentences
look through v. göz atmak
He looked through a magazine.
Bir dergiye göz attı.

More Sentences
look over v. incelemek
He looked over my report.
Raporumu inceledi.

More Sentences
look back on v. anımsamak
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.

More Sentences
look for v. beklemek
They are victims because they are desperate and are looking for compassion.
Onlar mağdur çünkü çaresizler ve merhamet bekliyorlar.

More Sentences
look into v. araştırmak
I think we need to look into all this.
Bence tüm bunları araştırmamız gerekiyor.

More Sentences
look after v. çocuk bakmak
Sami arranged for someone to look after his children while he was in jail.
Sami hapisteyken çocuklarına bakması için birini ayarladı.

More Sentences
look ahead v. ileriye bakmak
This report, when he looks ahead, is an excellent report and provides useful guidelines for future action.
Bu rapor, ileriye baktığında mükemmel bir rapor ve gelecekteki eylemler için faydalı kılavuzlar sunuyor.

More Sentences
look on v. bakmak
This is where everyone will be looking on that World Day and we must come up with a European answer to that problem.
Dünya Günü'nde herkesin bakacağı yer burası ve bu soruna Avrupalı bir yanıt bulmalıyız.

More Sentences
look down on v. yukarıdan bakmak
The building looks down on the whole town.
Bina, bütün kasabaya yukarıdan bakıyor.

More Sentences
look around v. bakınmak
Tom looked around the room carefully.
Tom odaya dikkatlice bakındı.

More Sentences
look out v. dikkat etmek
You'd better look out.
Dikkat etsen iyi olur.

More Sentences
look back v. geçmişe bakmak
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.

More Sentences
look over v. gözden geçirmek
He looked over my report.
O, raporumu gözden geçirdi.

More Sentences
look back v. geriye bakmak
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.

More Sentences
look over v. şöyle bir bakmak
Everyone looked over at them.
Herkes onlara şöyle bir baktı.

More Sentences
look younger v. küçük göstermek
Tom looks younger than his age.
Tom yaşından küçük gösteriyor.

More Sentences
look older v. büyük göstermek
Tom looks older than Mary.
Tom, Mary'den daha büyük gösteriyor.

More Sentences
look younger v. genç göstermek
Tom looks younger than Mary.
Tom, Mary'den daha genç gösteriyor.

More Sentences
look upon v. bakmak
Lifelong learning is something we all look upon with the greatest benevolence.
Yaşam boyu öğrenme, hepimizin büyük bir hayırseverlikle baktığı bir şeydir.

More Sentences
look down on v. küçümsemek
Don't look down on him just because he's poor.
Fakir diye onu küçümseme.

More Sentences
look forward to v. sabırsızlıkla beklemek
I look forward to this speedily becoming European law.
Bunun hızla Avrupa yasası haline gelmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

More Sentences
look around v. etrafına bakınmak
During my childhood, I used to come here frequently, look around and think.
Düşünmek ve etrafa bakınmak için çocukluğum sırasında buraya sıklıkla gelirdim.

More Sentences
look up v. aramak
Dictionaries are used to look up the words you don't know.
Sözlükler bilmediğiniz sözcükleri aramak için kullanılır.

More Sentences
look carefully v. dikkatli bakmak
Look carefully.
Dikkatli bak.

More Sentences
look forward to v. can atmak
I am looking forward to meeting you when you come.
Geldiğinde seninle görüşmeye can atıyorum.

More Sentences
look through v. bakmak
Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.

More Sentences
look as if v. gibi görünmek
From the outside, it looks as if the Commission has something to hide.
Dışarıdan bakıldığında, Komisyon'un saklayacak bir şeyleri varmış gibi görünüyor.

More Sentences
look at v. gözden geçirmek
We must also look at food imports from outside the European Union.
Avrupa Birliği dışından gıda ithalatını da gözden geçirmeliyiz.

More Sentences
look carefully v. dikkatlice bakmak
Even when one looks carefully, they see nothing.
Biri dikkatlice baktığında bile hiçbir şey göremiyor.

More Sentences
look after v. gözetmek
The consumer organisations who are there to look after the best interests of consumers have not been misled.
Tüketicilerin menfaatlerini gözetmek için orada bulunan tüketici örgütleri yanlış yönlendirilmemiştir.

More Sentences
look like v. benzemek
Let us not forget Afghanistan, which today is beginning to look like a caricature, a caricature of the US imperium.
Bugün bir karikatüre, ABD imparatorluğunun bir karikatürüne benzemeye başlayan Afganistan'ı unutmayalım.

More Sentences
look to v. başvurmak
We look to the Commission to deal with points in relation to additionality.
Eklenebilirlik ile ilgili hususları ele almak üzere Komisyona başvuruyoruz.

More Sentences
look forward to v. beklemek
We look forward to you giving definite answers to them.
Bu sorulara kesin yanıtlar vermenizi bekliyoruz.

More Sentences
look for trouble v. bela aramak
Tom came here today looking for trouble.
Tom bugün buraya bela aramaya geldi.

More Sentences
look like v. gibi görünmek
G8 summits looked like becoming a routine sort of affair.
G8 zirveleri rutin bir olay haline gelmiş gibi görünüyordu.

More Sentences
look around v. araştırmak
Tom looked around the room, but no one else was there.
Tom odayı araştırdı ama orada başka hiç kimse yoktu.

More Sentences
look up to v. hürmet etmek
I really looked up to Tom.
Ben gerçekten Tom'a hürmet ettim.

More Sentences
look through v. gözden geçirmek
We have looked through your letter carefully.
Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.

More Sentences
look down on v. tepeden bakmak
He looks down on women.
Kadınlara tepeden bakıyor.

More Sentences
look down on v. küçük görmek
You must not look down on old people.
Yaşlı insanları küçük görmemelisin.

More Sentences
look down on v. hor görmek
You should never look down on a man merely because he is poor.
Sırf fakir diye bir adamı asla hor görmemelisin.

More Sentences
look young v. genç görünmek
She looks young, but as a matter of fact she is older than you are.
Genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlı.

More Sentences
look over v. göz gezdirmek
I looked over my shoulder.
Omuzumun üzerinden göz gezdirdim.

More Sentences
look on v. izlemek
It is as if the whole world is looking on helplessly.
Sanki tüm dünya çaresizce izliyor gibi.

More Sentences
look up to v. saygı duymak
Her friends look up to her.
Arkadaşları ona saygı duyar.

More Sentences
look up v. ziyaret etmek
I looked up the address.
Adresi ziyaret ettim.

More Sentences
look alike v. benzemek
These two leaves look alike.
Bu iki yaprak benziyor.

More Sentences
look up v. yukarıya bakmak
She looked up.
O yukarıya baktı.

More Sentences
look at v. seyretmek
Look at the reddish skies, the night is falling down.
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.

More Sentences
look beautiful v. güzel görünmek
Mary looked beautiful last night.
Mary dün gece çok güzel görünüyordu.

More Sentences
look young v. genç göstermek
His sister looks young.
Kız kardeşi genç gösteriyor.

More Sentences
look out v. bakmak
I look out of the window.
Pencereden dışarı bakıyorum.

More Sentences
look about v. etrafına bakmak
He looked about.
Etrafına baktı.

More Sentences
look into v. bakmak
And finally, we then need to look into the specific social and socio-economic aspects of Mediterranean fisheries.
Ve son olarak, Akdeniz balıkçılığının özel sosyal ve sosyo-ekonomik yönlerine bakmamız gerekiyor.

More Sentences
look up to v. saygı göstermek
He is looked up to by his friends.
Ona arkadaşları tarafından saygı gösterilir.

More Sentences
look into v. soruşturmak
The police are looking into the murder case.
Polisler, cinayet vakasını soruşturuyor.

More Sentences
look out for v. gözetmek
We must be vigilant, disciplined, and always looking out for one another.
İhtiyatlı, disiplinli olmalı ve her zaman birbirimizi gözetmeliyiz.

More Sentences
look carefully v. dikkatle bakmak
We need to look carefully at where there are still hindrances to the internal market.
İç pazarın önünde hala nerede engeller olduğuna dikkatle bakmamız gerekiyor.

More Sentences
look to v. güvenmek
Most of all, we look to this government to resolved the Cyprus problem.
Her şeyden önce Kıbrıs sorununu çözmek için bu hükûmete güveniyoruz.

More Sentences
look after v. kollamak
Could other elements be at play, such as self-interest and looking after the group's supporters?
Kişisel çıkar ve grubun destekçilerini kollamak gibi başka unsurlar da söz konusu olabilir mi?

More Sentences
look after v. bakmak
The Irish people are well capable of looking after themselves.
İrlanda halkı kendi başının çaresine bakabilecek kapasitededir.

More Sentences
look forward to v. dört gözle beklemek
We, in this House, look forward to the fulfilment of Romania's European vocation.
Bizler bu Mecliste Romanya'nın Avrupa misyonunu yerine getirmesini dört gözle bekliyoruz.

More Sentences
look into v. incelemek
I can confirm that the Commission will address the Parliament's concerns by looking into this potential problem.
Komisyon'un bu potansiyel sorunu inceleyerek Parlamento'nun endişelerini gidereceğini teyit edebilirim.

More Sentences
look after v. ilgilenmek
Those who looked after me told me that as far as they were concerned it was legionella.
Benimle ilgilenenler bana bunun bir lejyonella hastalığı olduğunu söylediler.

More Sentences
look through v. incelemek
That leaves you and me looking through a lot of amendments that can sometimes be rather confusing.
Bu da size ve bana bazen oldukça kafa karıştırıcı olabilen çok sayıda değişikliği incelemek zorunda bırakıyor.

More Sentences
look familiar v. yabancı gelmemek
His face looks familiar, but I don't think I know him.
Yüzü yabancı gelmiyor, ama tandığımı da sanmıyorum.

More Sentences
look sick v. hasta görünmek
This plant looks sick.
Bu bitki hasta görünüyor.

More Sentences
look sick v. hasta gibi görünmek
The dog looks sick.
Köpek hasta gibi görünüyor.

More Sentences
look ready v. hazır görünmek
Tom looks ready.
Tom hazır görünüyor.

More Sentences
look like someone v. birine benzemek
My only crime is I look like someone who killed that girl.
Benim tek suçum o kızı öldüren birine benziyor olmam.

More Sentences
look rich v. zengin görünmek
Tom looks rich.
Tom zengin görünüyor.

More Sentences
look determined v. kararlı görünmek
Tom looks determined.
Tom kararlı görünüyor.

More Sentences
look strange v. tuhaf görünmek
It would look strange if I did not reply.
Cevap vermezsem tuhaf görünür.

More Sentences
look like v. gibi gözükmek
It looks like Jacob has been bitten by the love bug.
Jacob aşık olmuş gibi gözüküyor.

More Sentences
look calm v. sakin görünmek
He looked calm, but actually he was very nervous.
Sakin görünüyordu ama aslında çok gergindi.

More Sentences
look up v. sözlükte aramak
Look up these words in the dictionary.
Bu kelimeleri sözlükte arayın.

More Sentences
look back v. geri dönüp bakmak
Tom looked back at Mary.
Tom, Mary'ye geri dönüp baktı.

More Sentences
look up to v. hayranlık beslemek
Nora looks up to her mother.
Nora, annesine hayranlık besler.

More Sentences
look around v. etrafı seyretmek
Tom has been looking around.
Tom etrafı seyrediyor.

More Sentences
look around v. çevresine bakınmak
I looked around me.
Çevreme bakındım.

More Sentences
look back v. hatırlamak
She looked back on her school days.
Okul günlerini hatırladı.

More Sentences
look familiar v. tanıdık gelmek
Doesn't that car look familiar?
Bu araba tanıdık gelmiyor mu?

More Sentences
look away v. yüzünü yana çevirmek
Mary looked away and pretended to ignore Kate.
Mary yüzünü yana çevirdi ve Kate görmezden gelmiş numarası yaptı.

More Sentences
look back v. arkasına bakmak
Tom did not look back.
Tom arkasına bakmadı.

More Sentences
look bad v. kötü görünmek
What specifically looks bad?
Özellikle kötü görünen ne?

More Sentences
look good v. iyi görünmek
From what I have seen of the reform process, it looks good.
Reform sürecinden gördüğüm kadarıyla iyi görünüyor.

More Sentences
look well v. iyi görünmek
You do not look well.
İyi görünmüyorsun.

More Sentences
look nice v. hoş görünmek
You look nice in that dress.
Bu elbisenin içinde çok hoş görünüyorsun.

More Sentences
look around v. çevreye bakınmak
Would you mind if I look around?
Çevreye bakınmamın bir sakıncası var mı?

More Sentences
look stylish v. şık görünmek
You gotta agree that he looks stylish in that costume.
Bu kostümün içinde şık göründüğüne katılmalısınız.

More Sentences
look dead v. ölü gibi görünmek
That tree looks dead.
O ağaç ölü gibi görünüyor.

More Sentences
look hungry v. aç görünmek
Tom looks hungry.
Tom aç görünüyor.

More Sentences
look perfect v. mükemmel görünmek
Layla looked perfect.
Leyla mükemmel görünüyordu.

More Sentences
look possible v. mümkün görünmek
It now also looks possible that Romania and Bulgaria could join in 2007.
Romanya ve Bulgaristan'ın da 2007'de katılması artık mümkün görünüyor.

More Sentences
look difficult v. zor görünmek
Meeting the targets looks difficult.
Hedeflere ulaşmak zor görünüyor.

More Sentences
look funny v. komik görünmek
This dress may look funny, but I like it.
Bu elbise komik görünebilir ama onu seviyorum.

More Sentences
look worried v. endişeli görünmek
Tom noticed that Mary looked worried.
Tom Mary'nin endişeli göründüğünü fark etti.

More Sentences
look ill v. hasta görünmek
I think you'd better take a rest; you look ill.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.

More Sentences
look innocent v. masum görünmek
Layla looked innocent but she was dangerous to love.
Leyla masum görünüyordu ama sevmek için tehlikeliydi.

More Sentences
look confused v. kafası karışmış (gibi) görünmek
Tom looked confused.
Tom kafası karışmış görünüyordu.

More Sentences
look great v. harika görünmek
Both Tom and Mary look great.
Tom da Mary de harika görünüyor.

More Sentences
look strange v. garip görünmek
The picture looks strange because it has no perspective.
Resim garip görünüyor çünkü perspektifi yok.

More Sentences
look clean v. temiz görünmek
Our streets look cleaner than they used to.
Sokaklarımız eskisinden daha temiz görünüyor.

More Sentences
look pale v. solgun görünmek
He told me that I looked pale and asked me what the matter was.
O bana solgun göründüğümü söyledi ve sorunun ne olduğunu sordu.

More Sentences
look sad v. üzgün görünmek
The old man looks sad.
Yaşlı adam üzgün görünüyor.

More Sentences
look better v. daha iyi görünmek
In my view, the package is looking better now all in all.
Benim görüşüme göre, paket şimdi daha iyi görünüyor.

More Sentences
look awful v. berbat görünmek
Tom said I looked awful.
Tom berbat göründüğümü söyledi.

More Sentences
look terrible v. berbat görünmek
Tom looks terrible.
Tom berbat görünüyor.

More Sentences
look terrible v. korkunç görünmek
I look terrible today.
Bugün korkunç görünüyorum.

More Sentences
look awful v. korkunç görünmek
I look awful today.
Bugün korkunç görünüyorum.

More Sentences
look classy v. şık görünmek
I think it looks classy.
Bence şık görünüyor.

More Sentences
take another look v. tekrar kontrol etmek
You'd better take another look.
Tekrar kontrol etsen iyi olur.

More Sentences
Common Usage
look brave v. cesur görünmek
General
look up table n. taramalı tablo
look angle n. görüş açısı
knowing look n. kötü niyetli bir şekilde bakma
before look journalizing n. yapmadan önce inceleme
look-out n. gözetleme
look-out n. gözcü
look-out n. ümit
look-out n. sorun
look-out n. beklenti
sidelong look n. yan yan bakma
sidelong look n. yan gözle bakma
serious look n. ciddi ifade
defiant look n. kafa tutan bakış
defiant look n. meydan okuyan bakış
internal look n. iç değerlendirme
an impish look n. muzip bir bakış
piercing look n. delici bakış
penetrating look n. delici bakış
intense look n. yüreğe işleyen bakış
close look n. yakından bakış
scientific look n. bilimsel bakış
steady look n. sabit bakış
biker look n. motorcu görünüşü
biker look n. motorcu tarzı
final look n. son bakış
noble look n. asil görünüş
new look n. yeni görünüm
new look n. christian dior'un yarattığı, kadın kıyafetlerinde uzun eteklerin hüküm sürdüğü bir moda
cheery look n. neşeli görünüm
bemused look n. şaşkın bakış
quarter look n. yan bakış
black look n. kaşlarını çatma
wet-look n. (saç) ıslak görünüm
look-alike n. başkasına çok benzeyen kimse
look-alike n. başkasının çok benzeri olan şey
look-alike n. (bir şeyin) çifti
look-alike [us] n. başka eşyaya çok benzeyen eşya
look-alike [us] n. orijinalinin aynısı eşya
look-alike n. uyumlu parça
look-down n. kağıdın ışık altındaki görünümü
look-down n. kağıdın parlaması
look-in n. kısa ziyaret
look-in n. hızlıca bakma
look-in n. şöyle bir bakma
look-in n. seçilme ihtimali
look-in n. katılma ihtimali
look-in n. pay
look-in n. hisse
look-in n. başarı şansı
look-out [us] n. görünüm
look-out [us] n. görüş
look-out [us] n. bakış
look-out n. gözcülük yapılan stratejik nokta
look-out n. geniş manzara
look-out n. uzak görüş
look-out [uk] n. olası durum
look-out [uk] n. (bir şeyin) gelecekte gerçekleşme ihtimali
look-out [uk] n. olasılık
look-out n. bir kimseye diğerlerinin aksine gösterilen özen
look-over n. hızlıca yapılan inceleme
look-over n. üstünkörü teftiş
side-look n. yan bakış
side-look n. yandan bakış
smug look n. kendini beğenmiş bakış
hunted look n. endişeli görünüş
look up v. arayıp bulmak
look around v. etrafı kolaçan etmek
look down v. küçük görmek
take a look at v. bakmak
look out v. gözetmek
look on v. gözüyle bakmak
look on v. seyretmek
look about v. bakınmak
look like somebody v. adama dönmek
look down upon v. horlamak
look back on v. geçmişe dönüp bakmak
look down v. tepeden bakmak
look daggers at v. ters ters bakmak
take a look at v. bir göz atmak
look after one's own benefits v. çıkarlarını gözetmek
look round v. düşünüp taşınmak
look into v. yoklamak
look up v. iyileşmek
look like v. birisine çekmek
look after v. mukayyet olmak
look back on v. yeniden gözden geçirmek
look after v. çekip çevirmek
look across to sea v. denizi görmek (ev vb)
look up v. düzelmek
look on someone as mad v. deli yerine koymak
look one's best v. göz kamaştırmak
look after one's benefits v. çıkar gözetmek
look over v. yoklamak
look askance v. yan bakmak
look to v. önem vermek
look to v. bel bağlamak
look out v. seçmek
look out for oneself v. kendi çıkarını gözetmek
look down upon v. yüksekten bakmak
take a brief look at v. şöyle bir bakmak
look like somebody v. adama benzemek
look someone in the face v. birinin yüzüne bakmak
give a look v. bakmak
look out v. sakınmak
look down on v. aşağı görmek
make to look antique v. antika görünümlü yapmak
look after v. bakımını üstlenmek
look after one's own comfort v. rahatına bakmak
look out for one's own interests v. çıkar gözetmek
look at something in perspective v. bir şeye geniş bir açıdan bakmak
look down on v. hakir görmek
look daggers at v. kötü kötü bakmak
not to look for v. aramamak
look up v. saygı duymak
look daggers at somebody v. ters ters bakmak
look up v. yoklamak
look round v. dolaşmak
look sharp v. şık olmak
look around v. bakmak
look at someone askance v. birine yan bakmak
look for trouble v. kaşınmak
look the other way v. görmezlikten gelmek
look with favour on v. hoş karşılamak
take a brief look at v. şöyle bir göz gezdirmek
look down one's nose at v. hor görmek
look back v. arkaya bakmak
look for v. ummak
look around v. bakışmak
look hostilely v. yan gözle bakmak
look for a way to solve (a problem) v. çare aramak
look after a child v. dadılık etmek
look after one's interests v. çıkar gözetmek
look on v. seyirci kalmak
look at out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
look at one another v. bakışmak
look at v. göz atmak
look up v. iyiye gitmek
look in on v. kısa bir ziyaret yapmak
look to v. dikkat etmek
look out for oneself v. çıkarlarını gözetmek
look onto v. bakmak
look on v. olarak görmek
look out for one's own interests v. çıkarlarını gözetmek
look bright v. gelecek vaat etmek
look for sympathy and understanding v. anlayış beklemek
look after one's interest v. çıkar gözetmek
look for an opportunity v. meydan aramak
look for a way to do something v. bir şeyin çaresine bakmak
take a look at v. göz atmak
look younger v. gençleşmek
look for a place to hide v. kaçacak delik aramak
look on the bright side v. iyimser olmaya çalışmak
look at with the eye of v. gözüyle bakmak
look at with rolling eyes v. fıldır fıldır bakmak
look daggers at someone v. birine öfke ile bakmak
look for a solution v. çözüm aramak
look carefully v. alıcı gözüyle bakmak
look around v. bütün ihtimalleri düşünmek
look out for v. dikkat etmek
look with an evil eye v. nazar değdirmek
look up v. uğramak
look one's age v. yaşını göstermek
look sharp v. gözünü dört açmak
look unwillingly v. gözü kaymak
look showy v. konuşmak
look small v. küçük düşmek
have a quick look around v. etrafı kolaçan etmek
look upon v. olarak görmek
give someone a black look v. birine kızgın bir şekilde bakmak
look after a patient v. hastaya bakmak
look back v. geçmişi düşünmek
look attentively v. süzmek
look out of the corner of one's eye v. göz ucuyla bakmak
look with favour on v. hoşgörmek
look for excitement v. macera aramak
make somebody look younger v. gençleştirmek
look down v. aşağı görmek
look ridiculous v. maymuna dönmek
look across v. belirli bir yöne bakmak
look for a needle in a haystack v. saman yığınında iğne aramak
make it look like an accident v. kaza süsü vermek
look out for oneself v. çıkarlarını ön planda tutmak
look up in v. araştırmak (sözlükte)
look ahead v. geleceği düşünmek
look about v. etrafını gözlemek
make somebody look for v. aratmak
look up to v. saygı beslemek
have a look at v. gözden geçirmek
take a look at v. bir bakmak
look sharp v. dikkat etmek
look askance v. yan gözle bakmak
look presentable v. adama dönmek
look on v. bakıp durmak
look in a mirror v. aynaya bakmak
look at v. bakmak (sözlüğe vb)
look for a needle in a haystack v. olanaksız şeyi bulmaya çalışmak
look after one's benefit v. çıkar gözetmek
look alive v. acele etmek
look after v. idare etmek
look on v. katılmadan seyretmek
make it look like a suicide v. intihar süsü vermek
look after one's own interests v. çıkarlarını gözetmek
look down one's nose at v. küçük görmek
look presentable v. adama benzemek
look blankly at v. anlamamış gibi bakmak
be liable to look after v. bakmakla yükümlü olmak
be obliged to look after v. bakmakla yükümlü olmak
look for a way to do v. çaresine bakmak
look round v. enine boyuna düşünmek
look up v. canlanmak
look into v. gözden geçirmek
look for a job v. iş aramak
look for work v. iş aramak
look for trouble v. belasını aramak
look for trouble v. canına susamak
look alike somebody a lot v. çok benzemek
look for a solution v. çözüme gitmek
look for a remedy v. çare aramak
take a quick look at something v. çabuk bakmak
make it look like a murder v. cinayet süsü vermek
look after patient v. hasta bakmak
look at a magazine v. dergiye bakmak
look exaggerated v. abartılı görünmek
look to future v. geleceğe bakmak
look for an answer v. cevap aramak
look from different point of view v. başka yönden bakmak
look to future with confidence v. geleceğe güvenle bakmak
look about v. sağa sola bakmak
look after one's babies v. yavrularına bakmak
look around v. sağa sola bakmak
look around for a familiar face v. tanıdık bir yüz aramak
look about v. sağa sola bakınmak
look someone in the eye v. gözlerine bakmak
look around v. sağa sola bakınmak
have a positive look v. iyimser olmak
look to the future with confidence v. (geleceğe) güvenle bakmak
look out (of) the window v. pencereden bakmak
not look v. göstermemek
look through the window v. pencereden bakmak
look dirty v. pis görünmek
look in (through) the window v. pencereden bakmak
find a way to make (something illegal) look legal v. kitabına uydurmak
look sadly v. üzgün üzgün bakmak
look unhappily v. üzgün üzgün bakmak
look bizarre v. tuhaf görünmek
take a look at your situation v. durumuna bakmak
look after one's rights v. haklarını gözetmek
look at the watch v. saate bakmak
look at v. göz önüne almak
look after an animal v. hayvan bakmak
look for a way (to solve a problem) v. yol aramak
look for a way (to solve a problem) v. çıkar yol aramak
look probable v. olası gözükmek
look up v. üstün görmek
look active v. aktif görünmek
look active v. faal görünmek
look confidently v. güvenle bakmak
look for a friend v. arkadaş aramak
look at one's face v. yüzüne bakmak
look optimistic v. iyimser bakmak
look cheerful v. neşeli görünmek
look beautiful in a picture v. resimde güzel çıkmak
look good in a picture v. resimde güzel çıkmak
look unkempt v. saçı sakalına karışmak
look daggers at v. sinirli sinirli bakmak
look in the pink v. yanakları al al olmak
look for a needle in a haystack v. samanlıkta iğne aramak
look in the pink v. yanaklarından kan damlamak
be on the look-out for v. aramak
look blankly at v. -e boş boş bakmak
look out v. -den dışarı bakmak
have a look-see v. aramak
have a look-see v. bakmak
look up to v. -i örnek almak
look through v. -den bakmak
have a look-see v. bakıvermek
look like v. -cek gibi olmak
look cross-eyed at v. yan gözle bakmak
look down on v. -e tepeden bakmak
look onto v. -e nazır olmak
look up to v. -e saygı beslemek
look up to v. -e hayranlık duymak
look natural v. doğal görünmek
look down v. aşağı bakmak
look into one's finances v. hesap kitap yapmak
look round v. gezmek
look over v. kısaca incelemek
look down v. hor görmek
look down v. küçümsemek
look back v. anımsamak
look round v. enikonu düşünmek
look ahead v. ilerisi için plan yapmak
look one's own perspective v. (olaya) kendi açısından bakmak
look something from a different standpoint v. olaya başka bir açıdan bakmak
look to one's laurels v. yerini sakınmak
look to one's laurels v. başarısızlık korkusu duymak
look to one's laurels v. yerini kaybetmekten korkmak
look unfamiliar v. yabancı gelmek
look back v. ardına bakmak
look well v. sağlıklı görünmek
look good v. hoş görünmek
look up and down v. baştan aşağıya süzmek
look well v. hoş görünmek
look up and down v. süzmek
look well v. güzel görünmek
look up and down v. (birini) incelemek
look well v. çekici görünmek
look on the bright side v. polyannacılık oynamak
look at something from a different aspect v. farklı açıdan bakmak
look with suspicion v. şüpheyle bakmak
look fashionable v. şık görünmek
look after v. sahip çıkmak
look bad in a photo v. resimde kötü çıkmak
look good in a photo v. resimde iyi çıkmak
look at the sun with bare eyes v. güneşe çıplak gözle bakmak
look bad in a picture v. resimde kötü çıkmak
look bad in a picture v. fotoğrafta kötü çıkmak
look forward to doing v. yapmayı dört gözle beklemek
look good in a photo v. fotoğrafta iyi çıkmak
look with admiration v. hayranlıkla bakmak
look bad in a photo v. fotoğrafta kötü çıkmak
look closer v. mercek altına almak
look for an apartment v. ev aramak
look for an apartment v. ev bakmak
look for a house v. ev aramak
look for a house v. ev bakmak
look after (one's) rights v. hak gözetmek
look after (one's) rights v. haklarını gözetmek
look worried v. endişeli gözükmek
look from different perspectives v. farklı açılardan bakmak
look after a baby v. çocuk bakmak
look after a baby v. bebek bakmak
look for an adventure v. macera aramak
look innocent v. suçsuz görünmek
take a fresh look v. yeniden bakmak
look from a broad perspective v. geniş açıdan bakmak
look like v. izlenimi uyandırmak
look with an evil eye v. nazar etmek
look appropriate v. uygun gözükmek
look appropriate v. uygun görünmek
look suitable v. uygun görünmek
look suitable v. uygun gözükmek
look strange v. garip gözükmek
look strange v. tuhaf gözükmek
look optimistically v. olumlu bakmak
look positively v. pozitif bakmak
look positively v. olumlu bakmak
look optimistically v. pozitif bakmak
look up in the dictionary v. sözlüğe bakmak
look up the dictionary v. sözlüğe bakmak
look forward to (doing something) v. (bir şeyi) iple çekmek
seem/look mature v. olgun görünmek
look forward to working v. çalışmayı iple çekmek
look forward to working v. çalışmayı dört gözle beklemek
look at someone's legs v. bacaklarına bakmak
make it look like an act of terror/terrorism v. terör süsü vermek
look so unhappy v. çok mutsuz görünmek
make something look like v. gibi göstermek
look forward to his/her coming/arrival v. gelişini dört gözle beklemek
a ... look to come over someone's face v. (yüzü/suratı) ifadesine bürünmek
look out the window v. pencereden dışarı bakmak
look for a teammate to pass v. pas verecek bir arkadaşını aramak
look a fright v. korkunç görünmek
look a fright v. berbat görünmek
look at the moon v. aya bakmak
can't help but to look v. kendini bakmaktan alıkoyamamak
can't help but to look v. kendini bakmaktan alamamak
look at the television reception v. televizyonun nasıl çektiğine bakmak
look at the tv reception v. televizyonun nasıl çektiğine bakmak
look for the answers in science v. cevaplarını bilimde aramak
look to science for one's answers v. cevaplarını bilimde aramak
look new v. yeni gözükmek
look forward to taking someone to bed v. birini yatağa götürmek için can atmak
make something look like v. -miş gibi göstermek
look like an immigrant v. bir göçmene benzemek
look for excitement in wrong places v. yanlış yerlerde heyecan aramak