control - Turkish English Dictionary

control

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "control" in Turkish English Dictionary : 80 result(s)

English Turkish
Common Usage
control n. kontrol
It is only likely to stop, however, when Palestinians regain control in their areas.
Ancak Filistinliler kendi bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirdiklerinde durması muhtemeldir.

More Sentences
control v. denetlemek
As I see it, controlling the enforcers should be a job for the Commission.
Gördüğüm kadarıyla, uygulayıcıları denetlemek Komisyon'un görevi olmalıdır.

More Sentences
control v. kontrol etmek
Recital A accuses the UK government of failure to control the outbreak of foot-and-mouth disease.
Recital A, Birleşik Krallık hükûmetini şap hastalığı salgınını kontrol edememekle suçluyor.

More Sentences
General
control n. hakimiyet
She has good control over her class.
Sınıfı üzerindeki hakimiyeti iyi.

More Sentences
control n. denetim
It is evidence that there is effective control by the national parliaments.
Ulusal parlamentolar tarafından etkin bir denetim yapıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır.

More Sentences
control n. kontrol
We must be able to exercise better control over flag states.
Bayrak devletleri üzerinde daha iyi kontrol uygulayabilmeliyiz.

More Sentences
control n. düzenleme
We discussed gun control in social studies class.
Sosyal bilgiler dersinde silah satışını kısıtlayan düzenlemeyi tartıştık.

More Sentences
control v. hakim olmak
Try to control your rage.
Öfkene hakim olmaya çalış.

More Sentences
control v. kontrol etmek
What we need is better control on the part of the authorities.
İhtiyacımız olan şey yetkililer tarafından daha iyi kontrol edilmesidir.

More Sentences
control v. kontrolü sağlamak
We can have the technology to give people complete control.
İnsanlara tam kontrol sağlayacak teknolojiye sahip olabiliriz.

More Sentences
Law
control n. kontrol
We do not want financial control to be abolished.
Mali kontrolün kaldırılmasını istemiyoruz.

More Sentences
Technical
control v. kontrol etmek
Because I am sure that it will be the Commission that rectifies and controls itself.
Çünkü eminim ki kendini düzelten ve kontrol eden Komisyon olacaktır.

More Sentences
Automotive
control n. kontrol
Finally, Europe lags well behind when it comes to energy control.
Son olarak, enerji kontrolü söz konusu olduğunda Avrupa oldukça geride kalmaktadır.

More Sentences
Medical
control n. kontrol
This directive will force consumers to purchase these products on the Internet, where there are no controls.
Bu yönerge, tüketicileri bu ürünleri hiçbir kontrolün olmadığı internet üzerinden satın almaya zorlayacaktır.

More Sentences
Statistics
control n. kontrol
They will of course have won control of the Iraqi oil wells, but Afghanistan is ignored.
Elbette Irak petrol kuyularının kontrolünü ele geçirmiş olacaklar ama Afganistan göz ardı ediliyor.

More Sentences
Linguistics
control n. denetim
In fact here, in the European Union, the parliamentary control is totally inadequate.
Aslında burada Avrupa Birliği'nde, parlamento denetimi tamamen yetersizdir.

More Sentences
General
control n. güç
control n. teftiş
control n. sorumluluk
control n. yönetim
control n. egemenlik
control n. komuta
control n. murakabe
control n. idare
control n. otorite
control n. kumanda
control n. etkili ve güvenilir kullanım becerisi
control n. karşılaştırma standardı
control n. doğrulama aracı
control n. kontrol deneyi
control n. spiritüalist bir medyumun söz veya performanslarını harekete geçirdiğine inanılan güç
control n. kontrol eden kimse
control n. kontrolör
control n. sahadaki istihbarat ajanlarının rapor verdiği süpervizör
control v. işletmek
control v. idare etmek
control v. denetlemek
control v. kontrol yapmak
control v. kontrolünü yapmak
control v. düzenlemek
control v. kumanda etmek
control v. kontrol altında tutmak
control v. denetleme yapmak
control v. yoklamak
control v. dizginlemek
control v. etkisini veya şiddetini (zararsız seviyelere) düşürmek
control v. (bilimsel deneyi) paralel deneyle kontrol etmek
control v. (bilimsel deneyi) başka standartla karşılaştırarak doğrulamak
control v. (makineyi) çalıştırmak
control v. (makineyi) kontrol etmek
control v. sağlam anlayışa/bilgiye sahip olmak
control v. tamamen hakim olmak
Trade/Economic
control n. murakabe
control n. teftiş
control n. varlıktan ekonomik yarar sağlama gücü
control v. yönetmek
Law
control n. denetleme
control n. düzenleme
control n. idare
control n. murakabe
control n. nizam altına alma
control n. teftiş
control n. yönetim
control v. tanzim etmek
control v. zapt altına almak
Industry
control n. (proje yönetiminde) plana göre gitmeyen faaliyetleri izleyip müdahale etmeye yarayan araç
Technical
control n. kumanda
Computer
control n. kontrol tuşu
control n. bilgisayar kullanıcısının etkileşimde bulunduğu arayüz öğesi
control expr. denetle
Automotive
control n. kontrol düzeneği
Statistics
control n. kontrol değişkeni
Chemistry
control n. denetleme
History
control n. 1887-1948 yılları arasında basılan ingiliz pul sayfalarının kenarlarında yer alan rakam-harf kombinasyonları
control n. (damgada, kaşede) kontrol işareti
Environment
control n. bir bölgede yaban hayatı popülasyonunun öldürme yoluyla azaltılması veya düzenlenmesi
Geography
control n. bir yerin iklimini belirleyen fiziksel faktörler
Geology
control n. belirli bir yerdeki jeolojik oluşumların doğasını belirleyen faktörler
Sport
control n. (araba yarışı, atletizm) yarışmacıların check-in yaptığı kontrol noktası
Baseball
control n. atıcının vuruş bölgesi içinde bir atışın yerini kontrol etme yeteneği

Meanings of "control" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
bring under control v. kontrol altına almak
The fire went on for some time before it was brought under control.
Yangın kontrol altına alınana kadar bir süre daha devam etti.

More Sentences
General
birth control pill n. doğum kontrol hapı
Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadığını biliyor muydunuz?

More Sentences
social control n. sosyal kontrol
It is as if social control were a guarantee of quality when a local shopkeeper buys meet from a hunter to sell.
Sanki yerel bir esnafın satmak üzere bir avcıdan av satın alması sosyal kontrolün bir kalite garantisi olması gibi.

More Sentences
price control n. fiyat kontrolü
Governments usually resort to price control when inflation has reached a certain level.
Enflasyon belli bir düzeye ulaştığında Hükümetler genellikle fiyat kontrolüne başvururlar.

More Sentences
air traffic control n. hava trafik kontrol
Air traffic control is a natural monopoly which must be regulated.
Hava trafik kontrolü, düzenlenmesi gereken doğal bir tekeldir.

More Sentences
export control n. ihracat kontrol
Then there is an arms exports control policy which must be in line with European common foreign policy.
O halde Avrupa ortak dış politikası ile uyumlu olması gereken bir silah ihracatı kontrol politikası vardır.

More Sentences
volume control n. ses kontrolü
The volume control is on the left.
Ses kontrolü solda.

More Sentences
rent control n. kira kontrolü
Rent control limits the rent that a landlord can charge for an apartment.
Kira kontrolü, bir ev sahibinin bir daire için talep edebileceği kirayı sınırlar.

More Sentences
climate control n. iklim kontrolü
Although, I would prefer that climate controls be physical buttons.
Yine de iklim kontrollerinin fiziksel düğmeler biçiminde olmasını tercih ederdim.

More Sentences
traffic control n. trafik kontrol
Unfortunately, the supervision of fishermen is as diverse as the traffic controls I have referred to.
Ne yazık ki, balıkçıların denetimi de bahsettiğim trafik kontrolleri kadar çeşitlilik göstermektedir.

More Sentences
food control n. gıda kontrol
These methods are used by the food control authorities to check foods on the market.
Bu yöntemler gıda kontrol yetkilileri tarafından piyasadaki gıdaları kontrol etmek için kullanılmaktadır.

More Sentences
strict control n. sıkı kontrol
However, the strict control procedures will have to continue.
Ancak sıkı kontrol prosedürlerinin devam etmesi gerekecek.

More Sentences
quality control n. kalite kontrol
In 26 provinces are quality control institutions established.
26 ilde kalite kontrol kurumları tesis edilmiştir.

More Sentences
birth control n. doğum kontrolü
Most EU countries apply sound legal provisions where birth control and abortion are concerned.
Çoğu AB ülkesi doğum kontrolü ve kürtaj konularında sağlam yasal hükümler uygulamaktadır.

More Sentences
airspace control n. hava sahası kontrolü
Incidentally, issues of safety or even delays do not fall within the main scope of airspace control.
Bu arada güvenlik ve hatta gecikmelerle ilgili konular hava sahası kontrolünün ana kapsamına girmemektedir.

More Sentences
birth control methods n. doğum kontrol yöntemleri
It clearly states that abortion should not be used as a birth control method.
Kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğini açıkça belirtmektedir.

More Sentences
disease control n. hastalık kontrolü
The Commission also financially assists a national food and mouth disease control and eradication programme.
Komisyon ayrıca ulusal gıda ve ağız hastalıkları kontrol ve eradikasyon programına da mali destek sağlamaktadır.

More Sentences
security control n. güvenlik kontrolü
Finland shares a common border with Russia and has exemplary security controls on that border.
Finlandiya, Rusya ile ortak bir sınırı paylaşıyor ve bu sınırda örnek teşkil edecek güvenlik kontrollerine sahip.

More Sentences
remote control n. uzaktan kontrol
Remote control and monitoring via web browser will be available in the future.
Web tarayıcısı üzerinden uzaktan kontrol ve izleme gelecekte mevcut olacaktır.

More Sentences
remote control n. kumanda
There is a TV remote control under the couch.
Kanepenin altında bir televizyon kumandası var.

More Sentences
self-control n. kendini kontrol etme
No one said that self-control was easy.
Kendini kontrol etmek kolaydır diyen olmadı.

More Sentences
effective control n. etkin kontrol
The Jové Peres report is right to call for effective control and harmonised sanctions.
Jové Peres raporu etkin kontrol ve uyumlu yaptırımlar çağrısında bulunmakta haklıdır.

More Sentences
riot control n. isyan kontrolü
The use of stun guns is for self-defence and riot control is not in question.
Şok tabancalarının nefsi müdafa ve isyan kontrolü amacıyla kullanılması söz konusu değildir.

More Sentences
self-control n. irade gücü
Tom has no self-control.
Tom'un irade gücü yok.

More Sentences
damage control n. (itibar, güvenilirlik veya kamu imajı zararına karşı) hasar kontrolü
The damage control is easy.
Hasar kontrolü kolay.

More Sentences
control freak n. kontrol delisi
She's a control freak.
O bir kontrol delisi.

More Sentences
be out of control v. kontrolden çıkmak
The crowd got out of control and broke through the fence.
Kalabalık kontrolden çıktı ve parmaklıkları kırıp geçti.

More Sentences
lose control of (the car) v. arabanın kontrolünü kaybetmek
Tom lost control of his car.
Tom arabasının kontrolünü kaybetti.

More Sentences
lose control v. kontrolü kaybetmek
I lost control.
Kontrolü kaybettim.

More Sentences
take control v. kontrolü ele almak
Take control.
Kontrolü ele alın.

More Sentences
out of control adj. kontrolden çıkmış
Obviously the experiment got out of control after two days.
Belli ki deney iki gün sonra kontrolden çıkmış.

More Sentences
Colloquial
control freak n. kontrol manyağı
She's a control freak.
O bir kontrol manyağı.

More Sentences
bring under control v. kontrol altına almak
The fire went on for some time before it was brought under control.
Yangın kontrol altına alınmadan önce önce bir süre devam etti.

More Sentences
Idioms
be out of control v. kontrolden çıkmak
It's simply out of control.
Kontrolden çıktı.

More Sentences
Trade/Economic
budgetary control n. bütçe kontrolü
Those are the amendments that the Budgetary Control Committee has submitted.
Bunlar Bütçe Kontrol Komitesi'nin sunduğu değişiklikler.

More Sentences
budget control n. bütçe kontrol
The Budget Control Committee requested information from the Council on the common foreign and security policy.
Bütçe Kontrol Komitesi, Konsey'den ortak dış ve güvenlik politikası hakkında bilgi talep etti.

More Sentences
General
pollution control n. kirlilik kontrolü
control engineering n. kontrol mühendisliği
quality control programme n. nitelik denetim izleme çizelgesi
control box n. kumanda kutusu
control chart n. kontrol grafiği
control of narcotics n. uyuşturucu kontrolü
noise control n. gürültü kontrolü
insect control n. böcek kontrolü
incoming control n. giriş kontrolü
remote control device n. kumanda aygıtı
flight control n. uçuş kontrolü
environmental control n. doğal çevreyi koruma
manufacturing planning and inventory control n. üretim planlaması ve stok kontrolü
gaining control n. kazanç kontrolü
self control n. kendini kontrol etme
non destructive control n. bozmadan denetleme
intelligent control systems n. akıllı kontrol sistemleri
policy of state control n. devletçilik
servo control n. servokumanda
central control agency n. merkez denetim müdürlüğü
access control point n. giriş kontrol noktası
total quality control n. toplam kalite kontrolü
master control routine n. ana denetim programı
control theory n. kontrol teorisi
food control n. besin denetimi
laminar flow control n. düzgün akış denetimi
pest control n. haşere mücadelesi
computer control n. bilgisayar denetimi
biological control systems n. biyolojik kontrol sistemleri
volume control n. volüm ayarı
direction and control n. yönlendirme ve denetleme
man vc control setting n. manuel vc kontrol ayarı
general directorate for protection and control n. koruma ve kontrol genel müdürlüğü
control charts n. denetim çizgesi
multiple weapon control panel n. çoklu silah kontrol panel
control animal n. kontrol hayvanı
taguchi methods in quality control n. kalite kontrolde taguchi metodu
field control n. alan kontrolü
arms control n. silahlanma kontrolü
fire control n. atış kontrolü
digital control systems n. sayısal kontrol sistemleri
total control n. topyekun denetim
cellular control mechanisms n. hücresel kontrol mekanizması
grade control n. kalite kontrolü
price control n. fiyat denetimi
passport control n. pasaport kontrolü
quality control charts n. nitelik denetim çizelgesi
adaptive control systems n. uyarlanabilir kontrol sistemleri
communication line control procedure n. iletişim hattı denetim yöntemi
locust control n. çekirge kontrol
gain control n. kazanç kontrolü
chemical process control n. kimyasal işlem kontrolü
control chart n. denetim çizeneği
home country control principle n. ev sahibi ülkenin gözetim ve denetim yetkisine sahip olması
power control n. güç kontrolü
radio set control n. radyo seti kontrolü
nonlinear control theory n. doğrusal olmayan kontrol teorisi
control points n. denetim noktaları
export control commodity number n. ihraç mal pozisyonu
control apparatus n. kontrol aygıtı
entry control n. giriş kontrolü
safety control n. güvenlik kontrolü
partisan of state control n. devletçi
master gain control n. ana kazanç kontrolü
state control n. devletçilik
traffic control point n. trafik kontrol noktası
pollution control n. kirlenme denetimi
control pad n. playstation ve benzeri oyun platformalarında kullanılan oyun oynama gereci
river flood control n. akarsu taşkın kontrolü
general directorate of environmental pollution prevention and control n. çevre kirliliğini önleme ve kontrol genel müdürlüğü
volume control n. ses ayarı
tuning control n. akort ayarı
commodity control n. mal kontrolü
shewart quality control charts n. shewart kalite kontrol grafiği
missile control circuit n. roket kontrol devresi
flood control n. sel kontrolu
direct digital control n. doğrudan sayısal denetim
span of control n. kontrol kapsamı
control room n. yönetim odası
digital control systems n. dijital kontrol sistemleri
lack of control n. başıboşluk
contamination control n. kirlilik kontrolü
control stick n. levye
control wheel n. levye
intermediate control n. ara kontrol
control policy n. denetim politikası
control mechanism n. denetim mekanizması
self control n. irade
self control n. kendine hakim olma
admin control n. admin kontrolü
command and control systems n. komuta ve kontrol sistemleri
flood control n. sel kontrolü
population control n. nüfus kontrolü
carrier control systems n. taşıyıcı kontrol sistemleri
nuclear arms control n. nükleer silahların kontrolü
pollution control industry n. kirlenme kontrol endüstrisi
spectator control n. seyirci kontrolü
pollution control equipment n. kirlenme kontrol donanımı
process control n. işlem kontrolü
pollution control n. kirlenme kontrolü
credit control n. kredi kontrolü
thyristor control n. tristör kontrolü
production control n. üretim kontrolü
pneumatic control n. pnömatik kontrol
dust control n. toz kontrolü
architectural control n. mimari kontrol
quality control certificate n. kalite kontrol sertifikası
quality control certificate n. kalite kontrol belgesi
field control n. saha kontrolü
land control n. saha kontrolü
control engineer n. kontrol mühendisi
street traffic control lights n. trafik lambaları
dispenser control n. fırdöndü
optimal control n. optimal kontrol
optimal control n. eniyi denetim
computerized control n. bilgisayarlı kontrol
food control n. gıda denetimi
planning and control n. planlama ve kontrol
integrated pollution prevention and control directive n. entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi
symptom control n. semptom kontrolü
periodical stock control n. periyodik stok kontrol
control center n. yönetim merkezi
anticipating control n. önceden sezme yoluyla kontrol
attitude control n. vaziyet kontrolü
attitude control n. durum kontrolü
identification control n. kimlik kontrolü
id control n. kimlik kontrolü
system and control n. sistem ve kontrol
centralized control n. kumanda merkezi
concurrency control n. koşut zamanlılığın denetimi
congestion control n. sıkışıklık denetimi
control point n. güvenlik noktası
door control unit n. kapı kontrol ünitesi
water pollution control regulations n. su kirliliği kontrol yönetmeliği
remote control n. uzaktan denetim
remote control n. uzaktan kumanda
grade control n. tenor kontrolü
general purpose control n. genel amaçlı denetim
grade control n. nitelik denetimi
case-control studies n. vaka-kontrol çalışmaları
self-control n. kendine hakimiyet
real-time numerical control n. gerçek zamanlı sayısal kontrol
self-control n. kendini tutma
self-control n. öz denetim
real-time control n. gerçek zamanlı kontrol
remote-control switch n. kumanda cihazı
self-control n. kendine hakim olma
nuclear-biological-chemical control center n. nbc kontrol merkezi
self-control n. kendini ayarlama
real-time control systems n. gerçek zamanlı kontrol sistemleri
satisfactory control n. tatminkar kontrol
control group n. kontrol grubu
limit control n. limit kontrol
satisfactory control n. tatmin edici kontrol
lack of control n. denetim eksikliği
one touch control n. tek dokunma ile kontrol
one touch control n. tek tuş kontrol
date of control n. kontrol tarihi
control date n. kontrol tarihi
beverage control n. meşrubat kontrolü
television remote control n. televizyon kumandası
remote control concrete mixer truck n. uzaktan kumandalı harç kamyonu
remote control cement mixer truck n. uzaktan kumandalı harç kamyonu
radio control cement mixer n. uzaktan kumandalı harç kamyonu
credit control n. kredi kontrol
tight control n. sıkı kontrol
control philosophy n. kontrol felsefesi
statistical control n. istatistiki kontrol
control nut n. kontrol hastası
food and drug control n. gıda ve ilaç kontrolü
food and drug control n. gıda ve ilaç denetimi
reasons beyond one's control n. elde olmayan nedenler
reason beyond one's control n. elde olmayan neden
majority control of n. -nın çoğunluğunun kontrolü
concrete norm control n. somut norm denetimi/kontrolü
components of internal control n. iç kontrol bileşenleri
span of control n. bir yöneticinin altında çalıştırdığı kişi sayısı
thought control n. beyin yıkama/zorla ikna etme
health control n. sağlık kontrolü
qc (quality control) n. kalite kontrol
fornication under control of the king n. kral kontrolünde zina
site control n. saha kontrolü
breath control n. nefes kontrolü
control board n. kumanda tablosu
control board n. kontrol paneli
cruise control n. hız kontrol düzeni
calculation check/control n. hesaplama kontrolü
riot control vehicle n. toplumsal olaylara müdahale aracı (toma)
control device n. kumanda aygıtı
weight control intervention n. ağırlık denetimi müdahalesi
pest control n. böcek ilaçlama
reasonable control n. makul kontrol
self control n. irade gücü
process control engineering n. proses kontrol mühendisi
pest control company n. böcek i̇laçlama şirketi
pest control company n. böcek i̇laçlama firması
sound control n. ses kontrol
date of control n. kontrol tarihi
asset control n. varlık kontrolü
illusion of control n. kontrol illüzyonu
ticket control n. bilet kontrol
ticket control n. bilet kontrolü
source control n. kaynak kontrolü
calendar method of birth control n. doğum kontrol takvim yöntemi
air-traffic control n. hava trafik kontrol
random control test n. rastgele kontrol testi
audible control n. sesli kumanda
avc (automatic volume control) n. otomatik ses kontrolü
buoyancy control device (bcd) n. yüzerlik kontrol ceketi (ykc)
birth-control campaigner n. doğum kontrol savunucusu
birth-control pill n. doğum kontrol hapı
birth-control reformer n. doğum kontrol savunucusu
gaining control n. birini yerinden etme
gaining control n. mülk sahibinin mülkünü zorla elinden alma
parental control n. ebeveyn denetimi
crowd control n. insan kalabalıklarını kontrol edip yönlendirme
control condition n. bilimsel bir deneyde diğer koşulların karşılaştırılabileceği bir standart
control freakery n. her şeyi kontrol etme takıntısı
control freakery n. her şeye karışma huyu
field control n. göreceli konumları ve yükseklikleri bilinen nokta dizisi
fire control n. yangın koruması
fire control n. yangın söndürme
mind control n. zihin kontrolü
mind control n. zihin kontrolü
lose one's control v. kontrolünü kaybetmek
get out of control v. ateş bacayı sarmak
be out of control v. dizginlenemez olmak
loosen one's control v. dizginleri salıvermek
gain control over v. kontrolü ele almak
be out of control v. kontrolden çıkmış olmak
have control over v. etkisi olmak
not control oneself v. kendine hakim olamamak
take control v. dizginleri ele almak
lose control of v. ipin ucunu kaçırmak
get out of control v. kontrolden çıkmak
control firmly v. sıkı tutmak
get under control v. önlemek
take control v. başa geçmek
get out of control v. azıtmak
lose control of something v. kontrolünü yitirmek (bir aracın vb)
control one's anger v. öfkesini yenmek
get out of control v. gemi azıya almak
keep under control v. kontrol altında tutmak
be in control of one's own destiny v. kendi kaderini tayin etmek
get out of control v. şirazesinden çıkmak
take control v. yönetimi ele geçirmek
be unable to control one's anger v. hırsını alamamak
be out of control v. frenlenemez olmak
have control over v. egemen olmak
cause to lose control v. kontrolü kaybetmesine neden olmak
dice control v. zar tutmak
keep the fire under control v. yangını kontrol altına almak
be brought under control v. kontrol altına alınmak
have total control (over someone) v. avcunda tutmak
be under the control of (somebody) v. elinde kalmak
be out of one's power (control) v. elden çıkmak
be under the control of (somebody) v. elde kalmak
be out of one's hands (control) v. elden çıkmak
control oneself v. kendini tutmak
maintain one's self control v. kendini tutmak
be under the control of v. denetiminde olmak
restrain one's self control v. kendini tutmak
lose control of (the vehicle) v. aracın kontrolünü kaybetmek
assume control v. kontrol sağlamak
bring a fire under control v. yangını kontrol altına almak
gain control v. kontrol sağlamak
establish control v. kontrol sağlamak
control one's pain v. acısını dindirmek
perform control v. kontrol yapmak
control ones's pains v. ağrılarını dindirmek
be under control v. kontrol altında olmak
get out of control v. kontrol dışına çıkmak
get out of one's control v. kontrolünden çıkmak
go out of control v. kontrol dışına çıkmak
exercise control v. kontrol yapmak
control the bleeding v. kanamayı durdurmak
go through passport control v. pasaport kontrolünden geçmek
(police) take control of a road v. yolu tutmak
control the bleeding v. kanamayı kesmek
control one's excitement v. heyecanını bastırmak
control one's excitement v. heyecanını yenmek
control the excitement v. heyecanı bastırmak
breath control play v. orgazmı güçlendirmek için kendi kendini farkında olmadan boğma durumu
lose one's self-control v. dağıtmak
lose self-control v. gözü kararmak
lose one's self-control v. kendinden geçmek
take control of v. -in yönetimini ele geçirmek
get under control v. kontrol altına almak
get under control v. engellemek
get under control v. kontrol altında tutmak
seize control v. kontrolü ele geçirmek
spin out of control v. kontrolden çıkmak
lose steering control v. direksiyon hakimiyetini kaybetmek
lose steering control v. direksiyonun hakimiyetini kaybetmek
keep one's nerves under control v. sinirlerine hakim olmak
provide the control v. kontrolü sağlamak
rage out of control v. kontrolden çıkmak
bring someone under control v. kontrol altına almak
exercise control over v. kontrolü/etkisi altına almak
exercise control over v. üzerinde baskı kurmak
control later v. sonradan kontrol etmek
control later v. sonra kontrol etmek
control again v. yeniden kontrol etmek
control again v. tekrar kontrol etmek
control one's feelings v. hislerine sahip olmak
control one's feelings v. hislerini kontrol etmek
prevent/control the fraud v. sahtekarlığın önüne geçmek
control the bleeding v. kanamayı kontrol etmek
not be under control v. kontrol altında-olmamak
run through the woods out of control v. kontrolünü kaybetmiş bir şekilde ormana koşmak
try to control one’s life v. birinin hayatını kontrol altına almaya çalışmak
be under the control of v. -in gözetimi altında olmak
lose control on the icy road v. buzlu yolda kontrolden çıkmak
lose control on the icy road v. buzlu yolda kontrolünü kaybetmek
control the direction of v. yönünü idare/kontrol etmek
lose control of one's car v. arabanın kontrolünü kaybetmek
lose control of one's car v. arabasının kontrolünü kaybetmek
be on the birth control pills v. doğum kontrol hapı kullanmak
have everything under control v. her şeyi kontrol altına almak
lose control of oneself v. kendini kaybetmek
lose control of oneself v. kontrolünü kaybetmek
lose control of oneself v. kendinden geçmek
can't control your bowels v. dışkısını tutamamak
can't control your bowels v. kakasını tutamamak
maintain control v. kontrolü ele geçirmek
maintain control v. kontrolü sağlamak
control the fire v. yangını zapetmek
control [obsolete] v. suçlamak
control [obsolete] v. sorumlu tutmak
control [obsolete] v. kınamak
control [obsolete] v. eleştirmek
control [obsolete] v. boyun eğdirmek
control [obsolete] v. hakkından gelmek
control [obsolete] v. yenmek
out of control adj. denetim dışı
out of control adj. zaptedilemez
out of control adj. kendini kaybetmiş (öfkeden)
out of control adj. çığrından çıkmış
hard to control adj. kontrolü zor
out of control adj. ele avuca sığmaz
out-of-control adj. kontrol edilemez
out-of-control adj. kontrol edilemeyen
pre-control adj. ön kontrol
under control adv. kontrol altında
due to circumstances beyond our control adv. elimizde olmayan sebeplerle
due to circumstances beyond our control adv. elimizde olmayan nedenlerle
due to reasons beyond our control adv. elimizde olmayan nedenlerle
due to reasons beyond our control adv. elimizde olmayan sebeplerle
for reasons beyond our control adv. elde olmayan nedenlerle
due to reasons beyond our control adv. elde olmayan nedenlerle
under control adv. kontrol altına alınmış
under parental control adv. ebeveyn kontrolü altında
Phrasals
relinquish control over v. -deki kontrolünü bırakmak
Phrases
due to reasons beyond our control expr. elimizde olmayan sebeplerden
due to circumstances beyond our control expr. elimizde olmayan sebeplerden
due to reasons beyond our control expr. elimizde olmayan nedenlerden
due to circumstances beyond our control expr. elimizde olmayan nedenlerden
due to reasons beyond one's control expr. mecburiyetten
in control of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) sorumlusu
in control of (someone or something) expr. (birinin/bir şeyin) yetkilisi
in control of (something) expr. (bir şeyde) kendinden emin
in control of (something) expr. (bir şeye) hakim
Colloquial
due to reasons beyond our control n. elimizde olmayan nedenlerden dolayı
due to the reasons both within and beyond control n. elde olan veya olmayan nedenlerden dolayı
control freak n. kontrol hastası
control freak n. sürekli çevresindeki insanları kontrol altında tutmaya çalışan kimse
control freak n. etrafındakileri kontrol etmek konusunda takıntılı kimse
control freak n. sürekli çevresindeki insanları kontrol altında tutmaya çalışan kimse
control over adj. üzerinde egemen
control over adj. üzerinde etkili
control over adj. kontrolü/etkisi altında
control over adj. üzerinde söz/güç sahibi
control over (someone or something) adj. (biri/bir şey) üzerinde etkili
control over (someone or something) adj. (biri/bir şey) üzerinde egemen
control over (someone or something) adj. (biri/bir şey) kontrolü/etkisi altında
control over (someone or something) adj. (biri/bir şey) üzerinde söz/güç sahibi
beyond control expr. denetimsiz
beyond control expr. denetimden çıkmış
due to reasons beyond our control expr. elimizde olmayan nedenlerden ötürü
due to reasons beyond our control expr. elimizde olmayan nedenler yüzünden
beyond control expr. kontrol dışında
beyond control expr. kontrolden çıkmış
in control of expr. kontrolünde
in control expr. kendinden emin
in control expr. (bir şeye) hakim
Idioms
lose control of oneself v. balatayı sıyırmak
retain control over someone v. birini kontrolü altında tutmaya devam etmek
lose control of oneself v. balatayı yakmak
lose control of oneself v. dinden imandan çıkmak
retain control over someone v. denetim altında tutmaya devam etmek
control the purse strings v. finansal konulardan sorumlu olmak
control the purse strings v. mali işlerden sorumlu olmak
spiral out of control v. kontrolden çıkmak
control the purse strings v. para işlerini idare etmek
control the purse strings v. para işlerinden sorumlu olmak
lose control of oneself v. şalteri atmak
lose control of oneself v. tepesi atmak
be in control v. sorumlusu olmak
be in control v. bakmak
be in control v. yetkili olmak
be in control v. idarecisi olmak
be in control v. kontrolünde olmak
be in control v. kontrolü ele almış/sağlamış olmak
be in control v. kendinden emin olmak
be in control v. muktedir olmak
be out of control v. azıtmak
be out of control v. çığırından çıkmak
be out of control v. zapt edilemez olmak
be out of control v. ele avuca sığmaz olmak
be out of control v. ele avuca sığmamak
get out of control v. kontrolden çıkmak
get out of control v. azıtmak
get out of control v. çığırından çıkmak
get out of control v. zapt edilemez hale gelmek
get out of control v. ele avuca sığmaz hale gelmek
bring (someone or something) under (one's) control v. (birilerini/bir şeyleri birinin) gücü altında toplamak
bring (someone or something) under (one's) control v. (birilerini/bir şeyleri birinin) kontrolü altında toplamak
bring (someone or something) under (one's) control v. (birilerini/bir şeyleri) kontrolü/kontrol altına almak
bring someone or something under one's control v. birilerini/bir şeyleri hakimiyeti altına almak
bring someone or something under one's control v. birilerini/bir şeyleri egemenliği altına almak
bring/get/keep something under control v. bir şeyi kontrol altına almak/kontrol altında tutmak
bring/get/keep something under control v. bir şeyle baş etmek
bring/get/keep something under control v. bir şeyi zapt etmek
get (someone or something) under (one's) control v. (birini/bir şeyi) kontrolü altına almak
get (someone or something) under (one's) control v. (biri/bir şey) üzerinde kontrolü sağlamak
get (someone or something) under (one's) control v. (birini/bir şeyi) kontrol altına almak
get (someone or something) under (one's) control v. (birini/bir şeyi) bastırmak
keep (someone or something) under (one's) control v. (birini/bir şeyi) kontrol etmek/yönetmek
keep (someone or something) under (one's) control v. (biri/bir şey) üzerinde güç sahibi olmak
keep (someone or something) under (one's) control v. (birini/bir şeyi) kontrolü/kontrol altında tutmak
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek
relinquish control over (something) (to someone or something) v. (bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek
take control (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yönetimini ele almak/geçirmek
take control (of someone or something) v. (birinin/bir şeyin) kontrolünü ele almak/ geçirmek
beyond control expr. kontrolsüz
Speaking
you can't control me expr. beni kontrol edemezsin
everything is under control expr. her şey kontrol altında
it's all under control expr. her şey kontrol altında
you're out of control expr. kontrolden çıktın sen
things you can't control expr. kontrol edemeyeceğin şeyler
you can't control time expr. zamanı kontrol edemezsin
Trade/Economic
american society for quality control (asqc) n. amerikan kalite kontrol derneği
accounting control n. ayrıntılı hesapların içinde toplandığı grupların belirli tarihlerdeki toplamlarının denetlenmesi
perceived behavioral control n. algılanan davranışsal kontrol
perceived control n. algılanan denetim
lower control limit n. alt denetim sınırı
lower control limit n. alt kontrol sınırı
control account n. ana hesap
budget control n. bütçe kontrolü
ledger control card n. büyük defter kontrol kartı
budgetary control n. bütçenin kontrolü
control of an organization n. bir işletmenin kontrolü
budget control n. bütçe denetimi
budgetary control n. bütçe denetimi
budget and control manager n. bütçe ve kontrol müdürü
unit control n. birim kontrol
budget control n. bütçe denetimi
budgetary control n. bütçe kontrol
budget dispatch and control director n. bütçe sevk ve kontrol müdürü
control of an enterprise n. bir işletmenin kontrolü