kontrol - Turkish English Dictionary

kontrol

Meanings of "kontrol" in English Turkish Dictionary : 58 result(s)

Turkish English
Common Usage
kontrol check n.
This check must be carried out in accordance with Swedish law.
Bu kontrol İsveç yasalarına uygun olarak yapılmalıdır.

More Sentences
kontrol control n.
It is only likely to stop, however, when Palestinians regain control in their areas.
Ancak Filistinliler kendi bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirdiklerinde durması muhtemeldir.

More Sentences
General
kontrol grip n.
Karen keeps a firm grip on her children.
Karen çocuklarını sıkı kontrol altında tutuyor.

More Sentences
kontrol control n.
We must be able to exercise better control over flag states.
Bayrak devletleri üzerinde daha iyi kontrol uygulayabilmeliyiz.

More Sentences
kontrol disposal n.
Europe should have specially adapted instruments at its disposal in order to get the asylum problem under control.
İltica sorununu kontrol altına almak için Avrupa'nın elinde özel olarak uyarlanmış araçlar bulunmalıdır.

More Sentences
kontrol hand n.
The group of noisy boys was getting out of hand.
Gürültülü cocuklar kontrolden cıkıyordu.

More Sentences
kontrol containment n.
We should study how their containment worked and why.
Kontrol altına alınmalarının nasıl ve neden işe yaradığını incelemeliyiz.

More Sentences
Law
kontrol control n.
We do not want financial control to be abolished.
Mali kontrolün kaldırılmasını istemiyoruz.

More Sentences
Technical
kontrol check n.
We need tighter checks on airport workers.
Havalimanı çalışanları üzerinde daha sıkı kontrollere ihtiyacımız var.

More Sentences
Automotive
kontrol control n.
Finally, Europe lags well behind when it comes to energy control.
Son olarak, enerji kontrolü söz konusu olduğunda Avrupa oldukça geride kalmaktadır.

More Sentences
Medical
kontrol control n.
This directive will force consumers to purchase these products on the Internet, where there are no controls.
Bu yönerge, tüketicileri bu ürünleri hiçbir kontrolün olmadığı internet üzerinden satın almaya zorlayacaktır.

More Sentences
Statistics
kontrol control n.
They will of course have won control of the Iraqi oil wells, but Afghanistan is ignored.
Elbette Irak petrol kuyularının kontrolünü ele geçirmiş olacaklar ama Afganistan göz ardı ediliyor.

More Sentences
General
kontrol countenance n.
kontrol checkout n.
kontrol superintendence n.
kontrol governance n.
kontrol composure n.
kontrol wire n.
kontrol overhaul n.
kontrol examination n.
kontrol clutch n.
kontrol helm n.
kontrol rein n.
kontrol command n.
kontrol curb n.
kontrol controlling n.
kontrol metering n.
kontrol rounds n.
kontrol supervision n.
kontrol kerb n.
kontrol reiglement [obsolete] n.
kontrol bandon n.
kontrol episcopy n.
kontrol leash n.
kontrol jurisdiction n.
kontrol gripe n.
kontrol rule n.
kontrol cognisance n.
kontrol cognizance n.
kontrol orchestration n.
kontrol subjection [obsolete] n.
kontrol supervisal n.
kontrol pilot adj.
kontrol diagnostic adj.
Trade/Economic
kontrol supervision n.
kontrol checking n.
kontrol visitation n.
kontrol audit n.
Politics
kontrol controlling n.
Technical
kontrol inspection n.
kontrol direction n.
kontrol supervision n.
kontrol checking n.
Aeronautic
kontrol controlling n.
Food Engineering
kontrol controlling n.
Religious
kontrol obedience n.
Military
kontrol command n.
British Slang
kontrol once-over n.

Meanings of "kontrol" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kontrol altına almak bring under control v.
The fire went on for some time before it was brought under control.
Yangın kontrol altına alınana kadar bir süre daha devam etti.

More Sentences
kontrol etmek check v.
What national parliaments must improve on doing is to scrutinise and check the executive power of the Council.
Ulusal parlamentoların daha iyi yapmaları gereken şey, Konsey'in yürütme gücünü incelemek ve kontrol etmektir.

More Sentences
kontrol etmek control v.
Recital A accuses the UK government of failure to control the outbreak of foot-and-mouth disease.
Recital A, Birleşik Krallık hükûmetini şap hastalığı salgınını kontrol edememekle suçluyor.

More Sentences
kontrol edilmiş controlled adj.
This is an easily controlled epidemic.
Bu kolayca kontrol edilecek bir salgındır.

More Sentences
General
kontrol etme controlling n.
The main procedure for controlling this trend in the current term is the n+2 rule.
Mevcut dönemde bu eğilimi kontrol etmeye yönelik ana prosedür n+2 kuralıdır.

More Sentences
sıkı kontrol strict control n.
However, the strict control procedures will have to continue.
Ancak sıkı kontrol prosedürlerinin devam etmesi gerekecek.

More Sentences
kontrol sistemleri controls systems n.
We will only make progress here if the control system involves tougher sanctions.
Bu konuda ancak kontrol sistemi daha sert yaptırımlar içerdiği takdirde ilerleme kaydedebiliriz.

More Sentences
kontrol listesi checklist n.
Answering those questions will let you revamp the checklist for marketing your fitness business.
Bu soruları yanıtlamak, fitness işinizi pazarlamak için kontrol listesini yenilemenize olanak tanıyacaktır.

More Sentences
trafik kontrol traffic control n.
Unfortunately, the supervision of fishermen is as diverse as the traffic controls I have referred to.
Ne yazık ki, balıkçıların denetimi de bahsettiğim trafik kontrolleri kadar çeşitlilik göstermektedir.

More Sentences
gıda kontrol food control n.
These methods are used by the food control authorities to check foods on the market.
Bu yöntemler gıda kontrol yetkilileri tarafından piyasadaki gıdaları kontrol etmek için kullanılmaktadır.

More Sentences
doğum kontrol hapı contraceptive n.
Sami bought contraceptives for Layla.
Sami, Leyla için doğum kontrol hapları satın aldı.

More Sentences
ihracat kontrol export control n.
Then there is an arms exports control policy which must be in line with European common foreign policy.
O halde Avrupa ortak dış politikası ile uyumlu olması gereken bir silah ihracatı kontrol politikası vardır.

More Sentences
doğum kontrol hapı the pill n.
I'm on the pill.
Ben doğum kontrol hapları alıyorum.

More Sentences
doğum kontrol hapı birth control pill n.
Did you know that men who regularly take the birth control pill don't get pregnant?
Düzenli olarak doğum kontrol hapı kullanan erkeklerin hamile kalmadığını biliyor muydunuz?

More Sentences
sosyal kontrol social control n.
It is as if social control were a guarantee of quality when a local shopkeeper buys meet from a hunter to sell.
Sanki yerel bir esnafın satmak üzere bir avcıdan av satın alması sosyal kontrolün bir kalite garantisi olması gibi.

More Sentences
hava trafik kontrol air traffic control n.
Air traffic control is a natural monopoly which must be regulated.
Hava trafik kontrolü, düzenlenmesi gereken doğal bir tekeldir.

More Sentences
doğum kontrol hapı contraceptive pill n.
The waste that it is processing comes from washing the coating on contraceptive pills, which of course contains sugar.
İşlediği atıklar, elbette şeker içeren doğum kontrol haplarının üzerindeki kaplamanın yıkanmasından geliyor.

More Sentences
kalite kontrol quality control n.
In 26 provinces are quality control institutions established.
26 ilde kalite kontrol kurumları tesis edilmiştir.

More Sentences
doğum kontrol yöntemleri birth control methods n.
It clearly states that abortion should not be used as a birth control method.
Kürtajın bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğini açıkça belirtmektedir.

More Sentences
uzaktan kontrol remote control n.
Remote control and monitoring via web browser will be available in the future.
Web tarayıcısı üzerinden uzaktan kontrol ve izleme gelecekte mevcut olacaktır.

More Sentences
kendini kontrol etme self-control n.
No one said that self-control was easy.
Kendini kontrol etmek kolaydır diyen olmadı.

More Sentences
etkin kontrol effective control n.
The Jové Peres report is right to call for effective control and harmonised sanctions.
Jové Peres raporu etkin kontrol ve uyumlu yaptırımlar çağrısında bulunmakta haklıdır.

More Sentences
kontrol noktası checkpoint n.
Three hundred of us crossed the Kalandia checkpoint to go to meet Yasser Arafat.
Üç yüz kişi Yaser Arafat'la görüşmek için Kalandia kontrol noktasını geçtik.

More Sentences
son kontrol final check n.
Regarding the previous period, the Commission will conclude its final check on additionality at the end of 2002.
Geçmiş dönemle ilgili olarak Komisyon 2002 yılı sonunda eklenebilirlik konusundaki son kontrolünü tamamlayacaktır.

More Sentences
ses kontrol sound check n.
The band is now doing a sound check.
Grup şu anda ses kontrolü yapıyor.

More Sentences
kontrol delisi control freak n.
She's a control freak.
O bir kontrol delisi.

More Sentences
kontrol altına almak contain v.
It is not enough to contain terrorism, although I have no doubt of the power of our states to do so.
Devletlerimizin bunu yapma gücünden hiç şüphem olmamasına rağmen, terörizmi kontrol altına almak yeterli değildir.

More Sentences
bakmak (kontrol etmek amacıyla) check on v.
I'm going to check on the kids.
Çocuklara bakacağım.

More Sentences
kontrol altına almak check v.
Our progress was put in check.
İlerlememiz kontrol altına alındı.

More Sentences
kontrol etmek check v.
We will of course check these tapes as you have asked.
Talep ettiğiniz gibi elbette bu kayıtları kontrol edeceğiz.

More Sentences
kontrol edilmek be controlled v.
Don't be controlled by your fear.
Korkun tarafından kontrol edilme.

More Sentences
kontrol etmek control v.
What we need is better control on the part of the authorities.
İhtiyacımız olan şey yetkililer tarafından daha iyi kontrol edilmesidir.

More Sentences
kontrol etmek test v.
Never test the depth of water with both feet.
Suyun derinliğini asla iki ayakla kontrol etmeyin.

More Sentences
kontrol etmek inspect v.
And where they do, they do not necessarily inspect it on a regular basis, so the vibrations increase.
Ve bunu yaptıkları yerlerde de düzenli olarak kontrol etmiyorlar, bu nedenle titreşimler artıyor.

More Sentences
tekrar kontrol etmek check again v.
I'll check again.
Tekrar kontrol edeceğim.

More Sentences
tekrar kontrol etmek take another look v.
You'd better take another look.
Tekrar kontrol etsen iyi olur.

More Sentences
numarayı kontrol etmek check the number v.
Check the number in the phone book.
Telefon rehberindeki numarayı kontrol edin.

More Sentences
kontrol altında tutmak check v.
Exercise can help keep a nation's major economic problems in check.
Tatbikat, bir ülkenin önemli ekonomik sorunlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.

More Sentences
kontrol edilmiş checked adj.
All product information should be scientifically checked before it is published.
Tüm ürün bilgileri yayınlanmadan önce bilimsel olarak kontrol edilmelidir.

More Sentences
Common Usage
kontrol kalemi test light n.
General
kendini kontrol edebilirlik assuredness n.
dijital kontrol sistemleri digital control systems n.
kontrol paneli instrument panel n.
kontrol işareti check n.
trafik kontrol noktası traffic control point n.
tartı kontrol memuru check weighman n.
kontrol edilemeyen seks düşkünlüğü satyriases n.
kontrol kapsamı span of control n.
biyolojik kontrol sistemleri biological control systems n.
çekirge kontrol locust control n.
uyarlanabilir kontrol sistemleri adaptive control systems n.
kontrol paneli panel n.
ihraç kontrol bilgisi export controlled information n.
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet protectorate n.
sayısal kontrol sistemleri digital control systems n.
kontrol edilebilir rüya lucid dream n.
hücresel kontrol mekanizması cellular control mechanisms n.
genel kontrol general overview n.
kontrol tablosu instrument panel n.
kontrol aygıtı control apparatus n.
kontrol programı monitor program n.
kontrol kuponu auditor's coupon n.
kontrol hanesi check digit n.
doğrusal olmayan kontrol teorisi nonlinear control theory n.
doğum kontrol aleti contraceptive n.
kontrol eden wielder n.
elle basılmış biletin kontrol kuponlarını taklit etme cardboarding n.
kontrol altına alma pacification n.
kontrol düğmesi knob n.
talebin çok yoğun olduğu dönemlerde kimi gemi ve feribot seferlerinde kullanılan bir kontrol doküman sailing ticket n.
çevre kirliliğini önleme ve kontrol genel müdürlüğü general directorate of environmental pollution prevention and control n.
shewart kalite kontrol grafiği shewart quality control charts n.
roket kontrol devresi missile control circuit n.
kontrol programı monitoring program n.
kontrol aleti survey instrument n.
kontrol grafiği control chart n.
akıllı kontrol sistemleri intelligent control systems n.
kontrol aygıtı tester n.
kendini kontrol etme self control n.
bir başka devlete bağımlı olan veya onun tarafından kontrol edilen küçük devlet satellite state n.
kontrol alevi pilot burner n.
kontrol deliği manhole n.
manuel vc kontrol ayarı man vc control setting n.
koruma ve kontrol genel müdürlüğü general directorate for protection and control n.
kontrol belgesi check n.
çoklu silah kontrol panel multiple weapon control panel n.
kontrol hayvanı control animal n.
giriş kontrol noktası access control point n.
kontrol teorisi control theory n.
biletleri kontrol eden veya yer gösteren görevli theater attendant n.
kontrol uçuşu check flight n.
kontrol çubuğu absorbing rod n.
kontrol edilebilir rüya lucid dreaming n.
kontrol mühendisliği control engineering n.
kontrol paneli desk n.
yer ölçme kontrol noktası placemark n.
intihara eğilimli tutukluların gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi suicide watch n.
ara kontrol intermediate control n.
komuta ve kontrol sistemleri command and control systems n.
kirlenme kontrol donanımı pollution control equipment n.
kirlenme kontrol endüstrisi pollution control industry n.
taşıyıcı kontrol sistemleri carrier control systems n.
pnömatik kontrol pneumatic control n.
mimari kontrol architectural control n.
kalite kontrol belgesi quality control certificate n.
kalite kontrol sertifikası quality control certificate n.
kontrol mühendisi control engineer n.
optimal kontrol optimal control n.
bilgisayarlı kontrol computerized control n.
planlama ve kontrol planning and control n.
kendini kontrol edememe nonrestraint n.
kontrol edilemeyen yangın vegetation fire n.
kontrol edilemeyen yangın hill fire n.
kontrol edilemeyen yangın gambut n.
kontrol edilemeyen yangın peat fire n.
kontrol edilemeyen yangın forest fire n.
kontrol edilemeyen yangın bushfire n.
kontrol edilemeyen yangın wild fire n.
kontrol edilemeyen yangın grass fire n.
kontrol edilemeyen yangın wildland fire n.
kontrol edilemeyen yangın wildfire n.
erkekleri kontrol edebilen kadın ballbreaker n.
periyodik stok kontrol periodical stock control n.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walkthrough n.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walk through n.
irade gücünü kullanarak güçlükleri kontrol edebilme mind over matter n.
önceden sezme yoluyla kontrol anticipating control n.
yeniden kontrol reinspection n.
sistem ve kontrol system and control n.
kontrol etme checking n.
kontrol birimi controller n.
kontrol aygıtı controller n.
kontrol eden controller n.
tekrar kontrol counter check n.
kapı kontrol ünitesi door control unit n.
su kirliliği kontrol yönetmeliği water pollution control regulations n.
kapı kontrol yapısı gatehouse n.
hava terminalinde bilet ve bagajın kontrol edildiği tezgah check-in desk n.
vaka-kontrol çalışmaları case-control studies n.
gerçek zamanlı kontrol real-time control n.
gerçek zamanlı kontrol sistemleri real-time control systems n.
nbc kontrol merkezi nuclear-biological-chemical control center n.
kendi kendini kontrol self-test n.
gerçek zamanlı sayısal kontrol real-time numerical control n.
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol walk-through n.
kontrol etme inspection n.
trafik kontrol noktası checkpoint n.
kontrol altına alınamayan büyük yangın conflagration n.
kontrol grubu control group n.
tatminkar kontrol satisfactory control n.
limit kontrol limit control n.
mal sahibinin kontrol elemanı owner's inspector n.
kontrol deliği peep hole n.
doğum kontrol hapı pill n.
tatmin edici kontrol satisfactory control n.
tek tuş kontrol one touch control n.
tek dokunma ile kontrol one touch control n.
deney sonuçlarının doğruluğunu kontrol etme validation n.
son derece hızlı biçimde yayılan ve kontrol altına alınamayan orman yangını crown fire n.
kontrol tarihi control date n.
kontrol tarihi date of control n.
aşırı kontrol over-monitoring n.
kredi kontrol credit control n.
sıkı kontrol tight control n.
doğum kontrol hapı morning after pill n.
kontrol felsefesi control philosophy n.
kontrol etme supervising n.
istatistiki kontrol statistical control n.
kontrol hastası control nut n.
kontrol noktaları checkpoints n.
iç kontrol bileşenleri components of internal control n.
kalite kontrol qc (quality control) n.
kontrol tarihi time horizon n.
doğum kontrol hapı anti-baby pill n.
kontrol paneli control board n.
tekrar kontrol etme countercheck n.
hız kontrol düzeni cruise control n.
kontrol mekanizması detent n.
kontrol edilemezlik recalcitrance n.
kontrol edilemezlik refractoriness n.
kontrol edilemezlik unmanageableness n.
diyafram (bir doğum kontrol yöntemi) dutch cap n.
polis sınır kontrol noktası border checkpoint n.
makul kontrol reasonable control n.
insan davranışının yalnızca bireyin genleri ve bir takım psikolojik faktörlerin etkisiyle oluştuğuna ve kontrol edildiğine inanan görüş biodeterminism n.
proses kontrol mühendisi process control engineering n.
kontrol edilemeyen yangın raging fire n.
kontrol edi̇lebi̇li̇rli̇k inspectability n.
ses kontrol sound control n.
kontrol tarihi date of inspection n.
kontrol tarihi date of control n.
kontrol illüzyonu illusion of control n.
bilet kontrol ticket control n.
bir insanın kötü bir ruh tarafından ele geçirilip kontrol edildiğine inanması cacodemonia n.
doğum kontrol takvim yöntemi calendar method of birth control n.
meditasyon ile zihnin enerjisini kontrol etmeye ve kullanmaya dayalı bir yoga çeşidi raja yoga n.
hava trafik kontrol air-traffic control n.
sıkı kontrol yapan kimse ramrod n.
rastgele kontrol testi random control test n.
kontrol etme back-checking n.
kontrol (listedeki bir ismin veya ögenin) checkage n.
hesapları kontrol etmekten sorumlu katip checkclerk [usa] n.
kontrol işlemi check-out procedure n.
çalışma saatlerini kontrol eden görevli time clerk n.
kontrol, durdurma allay [obsolete] n.
kontrol etme egis n.
kontrol edilemez olma uncontrollability n.
kontrol edilemezlik uncontrollability n.
kontrol edilemez olma uncontrollability n.
kontrol edilemez olma ungovernableness n.
kontrol edilemez olma unmanageability n.
kontrol edilemez olma untowardness n.
kontrol edilemez olma ungovernableness n.
kontrol edilemez olma untowardness n.
eskiden büyüme ve beslenmeyi kontrol ettiği düşünülen bir yaşam gücü bathmism n.
kontrol etmek için gerekli araç key n.
dağcının güvenlik halatını kontrol eden kimse belayer n.
özel çıkar elde ettikleri mevcut bir sistemi sürdürmeyi veya kontrol etmeyi amaçlayan gruplar vested interest n.
yüzerlik kontrol ceketi (ykc) buoyancy control device (bcd) n.
doğum kontrol savunucusu birth-control campaigner n.
doğum kontrol hapı birth-control pill n.
doğum kontrol savunucusu birth-control reformer n.
kontrol eden şey bit n.
başkalarının eylemleri üzerinde kontrol sahibi olan kimse master n.
yönetme, kontrol etme veya üstesinden gelme bilimi management n.
eskrimde kılıcın hareketini kontrol eden başparmak ve işaret parmağı manipulator n.
kontrol etme manning n.
kontrol dışı unsur wildcard n.
her yeri kasıp kavuran kontrol edilemez durum wildfire n.
1970'lerden 1993'te liderleri öldürülene kadar kokain üretimini kontrol etmiş kolombiyalı bir uyuşturucu karteli medellin cartel n.
işi kontrol eden kadın workmistress n.
kontrol edilemeyen kayıp veya yayılma hemorrhage n.
tam kontrol hold n.
mutlak kontrol hold n.
kontrol eden kuvvet hold n.
kontrol eden etki hold n.
holding tarafından kontrol edilen şirket veya girişim holding n.
atların yürüyüşünü kontrol etmek için kullanılan deri koşum takımı hopple n.
kontrol edilemeyen gülme veya ağlama nöbeti hysteric n.
zihni, gölgeleri ve karanlığı kontrol etmek için kullanma umbrakinesis n.
su akışını kontrol etmek için suya daldırılmış gabyonlar gabionnade n.
atın boyunluğunda dizgini kontrol eden halka gag runner n.
kontrol alanı lurch [obsolete] n.
yönetim/kontrol sway n.
tarihi eserler, sanat hazineleri gibi objelerin satıldığı pazarları kontrol eden kartele mensup kimse ringster n.
başkalarını kontrol gücü olan kimse god n.
belirli bir durumu kontrol ettiği düşünülen hayali güç veya varlık god n.
halkı kontrol etmek için terörist yöntemleri kullanan polis teşkilatı gestapo n.
kontrol etme gücü governance n.
(orta çağ'da) britanya'nın bazı bölümlerinde yerel ticareti kontrol eden ve bazen yerel yönetimde rol alan tüccar birliği guild n.
bir şeyin hareketini kontrol için kullanılan halat veya kablo guyline n.
ateş kontrol etme gücü ignipotence [rare] n.
yangın kontrol gücü ignipotence [rare] n.
çok sayıda güçlü ve merkezi olarak kontrol edilen şubeleri olan kuruluş (çok uluslu şirket) octopus n.
doğum kontrol aracı olarak geri çekilme metodunu kullanan erkek onanist n.
aracı kontrol eden kimse operator n.
ek kontrol override n.
ilave manuel kontrol override n.
birebir kontrol rundown n.
tek tek kontrol rundown n.
kontrol altına alınabilen kimse impressionable n.
kontrol edilebilir olma impressionableness n.
ayrıcalıklı bir azınlığın kontrol ettiği grup oligarchy n.
ayrıcalıklı azınlığın kontrol ettiği kuruluş oligarchy n.
üretim ve dağıtımı kontrol ederek rekabeti sınırlayan bağımsız kuruluş konsorsiyumu combine n.
kontrol yetkisine sahip olma command n.
kontrol yetkisini kullanma command n.
gümrük kontrol bölgesi customs n.
gümrük kontrol prosedürü customs n.
saatin vurma mekanizmasını kontrol eden pervanemsi çark fan n.
despotça kontrol iron fist n.
despotça kontrol iron hand n.
trafik kontrol cihazı policer n.
ağ trafiği kontrol yazılımı policer n.
pedal kontrol düğmesi pop n.
insan davranışının yalnızca bireyin genleri ve birtakım psikolojik faktörlerin etkisiyle oluştuğuna ve kontrol edildiğine inanan görüş biological determinism n.
çapraz kontrol yapma cross-check n.
çapraz kontrol aracı cross-check n.
insan kalabalıklarını kontrol edip yönlendirme crowd control n.
(köpek eğitiminde) köpek üzerinde kontrol sahibi olma positive correlation n.
kontrol deneyi control n.
kontrol eden kimse control n.
her şeyi kontrol etme takıntısı control freakery n.
kontrol edilebilirlik controllableness n.
üzerine hak veya kontrol sahibi olunan şey fief n.
yangın kontrol şeridi fireguard n.
kontrol etme ordinance n.
denetleme veya kontrol presidency n.
kontrol kabini pulpit n.
yeni kesilmiş hayvanların musevilik standartlarına göre caiz olup olmadığını kontrol eden görevli searcher n.
öz kontrol self-mastery n.
hava gemisinden bırakılan bir çeşit kontrol aracı sidecar n.
doğum kontrol aracı preventative n.
nazikçe kontrol altında tutma snaffle n.
birinin zihnini kontrol etme mind controlling n.
habersiz kontrol spot check n.
doğum kontrol süngeri spunge n.
kontrol altına alma squelch n.
envanter kontrol sorumlusu stocktaker n.
envanter kontrol sorumlusu stock-taker n.
duygularını kontrol edebilen kimse stoic n.
kontrol altına alma suggestion n.
demir yolu yol kontrol görevlisi supervisor n.
kereste kalitesini kontrol eden kimse surveyor n.
kontrol etme hold n.
kontrol altında tutmak stake in v.
kontrol etmek (kontrolden geçirilmiş bir şeyi) crosscheck v.
suyun derinliği ve dibin niteliğini kontrol etmek sound v.
kontrol etmek go through v.
kontrol altında tutmak keep down v.
kontrol etmek check up v.
kontrol altında tutmak keep a tight rein on v.
kontrol etmek discipline v.
sikkelerin ayarını kontrol etmek pyx v.
kontrol etmek see over v.
stok kayıtlarını kontrol etmek take stock v.
kontrol altına almak smother v.
kontrol etmek examine v.
kontrol altında tutmak kept down v.
biletini kontrol etmek (havaalanında) check in v.
kontrol etmek govern v.
kontrol etmek command v.
kontrol etmek superintend v.
belirli bir şeyi arayarak bir şeyi kontrol etmek check for v.
kontrol altında tutmak keep under control v.
kontrol etmek choke down v.
biletini kontrol ettirmek (havaalanında) check in v.
kontrol etmek choke back v.
kontrol etmek make sure something is ok v.
kontrol işareti koymak check v.
kontrol etmek overhaul v.
kontrol etmek explore v.
kontrol etmek check up on v.
zor kullanarak kontrol altına almak (bir yeri/halkı) subdue v.
kontrol etmek manage v.
kontrol etmek check out v.
kontrol etmek check on v.
kontrol etmek audit v.
kontrol etmek go over v.
kontrol altına almak curb v.
kontrol altına alınmak be brought under control v.
yangını kontrol altına almak keep the fire under control v.
kontrol sağlamak gain control v.
saati kontrol etmek check one's watch v.
saatini kontrol etmek check one's watch v.
kontrol sağlamak establish control v.
kontrol sağlamak assume control v.
yangını kontrol altına almak bring a fire under control v.
zamanı kontrol etmek check one's watch v.
müsaitlik durumunu kontrol etmek check availability v.
kontrol altında tutmak keep something in check v.
kontrol dışına çıkmak get out of control v.
kontrol yapmak exercise control v.
kontrol dışına çıkmak go out of control v.
kontrol yapmak control v.
kontrol yapmak perform control v.
kontrol altında olmak be under control v.
kontrol etmek make check v.
kendini kontrol etmek check oneself v.
kontrol altında tutmak discipline v.
çifte kontrol yapmak double-check v.
-i kontrol etmek go over v.
çifte kontrol etmek double-check v.
tekrar kontrol etmek double-check v.
rasgele kontrol etmek spot-check v.
kontrol etmek guard v.
kontrol altına almak hold in v.
kontrol altında tutmak get under control v.
kontrol altına almak get under control v.
doğru olup olmadığını kontrol etmek check v.
kontrol etmek supervise v.
kontrol altına almak keep down v.
kontrol etmek monitor v.
kontrol etmek police v.
yeniden kontrol etmek recheck v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke off v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke-down v.
(sinirini vb) kontrol altında tutmak choke back v.
kontrol etmek check over v.
kontrol etmek check through v.
kontrol etmek take something in hand v.
durumu kontrol altına almak get a grip on the situation v.
uygunluğunu kontrol etmek screen out v.
kontrol altına almak bring someone under control v.
kontrol edilemez hale gelmek become uncontrollable v.
sonra kontrol etmek control later v.
sonradan kontrol etmek control later v.
yeniden kontrol etmek reinspect v.
tekrar kontrol etmek control again v.
tekrar kontrol etmek recheck v.
tekrar kontrol etmek reexamine v.
tekrar kontrol etmek recontrol v.
yeniden kontrol etmek check again v.
tekrar kontrol etmek reinspect v.
yeniden kontrol etmek reexamine v.
yeniden kontrol etmek recontrol v.
yeniden kontrol etmek control again v.
durumu kontrol altında tutmak handle the situation v.
durumu kontrol etmek handle the situation v.
hislerini kontrol etmek control one's feelings v.
kontrol altına almak restrain v.
kanamayı kontrol etmek control the bleeding v.
kontrol altında-olmamak not be under control v.
birinin hayatını kontrol altına almaya çalışmak try to control one’s life v.
çevreyi kontrol etmek check the perimeter v.
bir havaleyi kontrol etmek check on a wire transfer v.
arka tarafı kontrol etmek check the back v.
kontrol/denetim altına almak harness v.
yönünü idare/kontrol etmek control the direction of v.
arabaları kontrol etmek check the cars v.
doğum kontrol hapı kullanmak be on the birth control pills v.
her şeyi kontrol altına almak have everything under control v.
kimliğini kontrol etmek perform an identity check on someone v.
kontrol işareti koymak check off v.
kontrol altında tutmak control v.
tekrar kontrol etmek re-examine v.
yeniden kontrol etmek re-examine v.
kontrol etmek review v.
kontrol altına almak accoy v.
(nabız vb) kontrol etmek take v.
(bir merkezden) kontrol veya kumanda etmek tame v.
sıkı kontrol uygulamak ramrod v.
kimliğe bakarak yaş kontrol etmek card v.
kontrol etmek regle [obsolete] v.
kontrol etmek reigle [obsolete] v.
kontrol etmek rein v.
tılsımlar, müzik ya da tatlı sözle (hayvanı) yönlendirip kontrol etmek charm v.
kontrol etmek check into v.
kontrol listesine eklemek checklist v.
kontrol etmek haw and gee v.
gidişatını kontrol etmek turn v.
(kontrol edilen bir şeyi) serbest bırakmak unsubject v.
kontrol altında tutmak leash v.
valf aracılığı ile kontrol etmek valve v.
kapakçık aracılığı ile kontrol etmek valve v.
kontrol etmek man [dialect] v.
kontrol altında tutmak bind v.
bir şeyin ucuyla kontrol etmek bit v.
(yangını) köpük veya gaz örtüsü ile kontrol altına almak veya söndürmek blanket v.
yularla kontrol etmek halter v.
elle kontrol etmeye çalışmak wrestle v.
kontrol etmek brake v.
(bir şey) üzerinde kontrol sahibi olmak hold v.
(içki) etkilerini kontrol edebilmek hold v.
yönlendirmek veya kontrol etmek için tutmak (dizgin, silah) hold [obsolete] v.
kontrol altına almak hold up v.
kontrol altına almak hold up v.
(at) yürüyüşünü kontrol etmek için ön ve arka bacağı bandajlamak hopple v.
çekicilikle etkileyerek kontrol etmek hypnotise v.
çekicilikle etkileyerek kontrol etmek hypnotize v.
çekicilikle etkileyerek kontrol etmek hypnotise v.
kayıt hazırlığında veya kayıt sırasında (ses) seviyesini veya kalitesini kontrol etmek monitor v.
(bir yerden çıkması gereken şeyi) kontrol altında tutmak hush v.
basılan malzemeyi kontrol edip düzeltmek line up v.
boşluğun boyutunu kontrol etmek gap v.
(fırındaki) ateşi yanarken kontrol etmek damp v.
titreşimini kontrol etmek damp v.
salınımını kontrol etmek damp v.
kontrol etmek gubernate v.
çok fazla kontrol etmek overcontrol v.
aşırı derecede kontrol etmek overgovern v.
kontrol etmek rule v.
kumandayla (cihazı) kontrol etmek dial v.
ilahi etkiyle kontrol etmek inspire v.
yangını kontrol altına almak contain a fire v.
koşullarla kontrol etmek circumstance [obsolete] v.
kontrol etmek coact v.
sıkıca kontrol etmek corset v.
kontrol altında tutmak contain v.
emin olmak için ikinci kez kontrol etmek countercheck v.
(verilere, raporlara) çapraz kontrol uygulamak cross-check v.
(bir şeyle) kontrol altına almak fasten v.
(madeni paranın) ayarını kontrol etmek pix v.
(bilimsel deneyi) paralel deneyle kontrol etmek control v.
(makineyi) kontrol etmek control v.
kontrol altına almak cork v.
(kumaşı) kontrol tepsisinden geçirerek kusurlarını incelemek perch v.
ön kontrol yapmak precheck v.
önceden kontrol etmek precheck v.
kontrol etmek sneb [dialect] [uk] v.
kontrol altında tutmak sneb [dialect] [uk] v.
kontrol etmek snib [dialect] [uk] v.
kontrol altında tutmak snib [dialect] [uk] v.
bir ortamın ve kişinin havasını kontrol etmek vibe check v.
büyüyle kontrol etmek becharm v.
işletmeleri kontrol için gereken yatırımı azaltmak amacıyla holding şirketlerini üst üste dizmek pyramid v.
habersiz kontrol gerçekleştirmek spot check v.
(araç hareketini) tek yönlü kavrama ile kontrol etmek sprag v.
sapma miktarını kontrol etmek square v.
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak stall [obsolete] v.
kontrol altında tutmak still v.
kontrol altına almak strangle v.
kontrol etmek sue [obsolete] v.
telkin yolu ile kontrol altına almak suggestionise [uk] v.
telkin yolu ile kontrol altına almak suggestionize [us] v.
kontrol etmek superinspect v.
kontrol altında tutan disposing adj.
kontrol altına alınmamış uncontrolled adj.
kontrol edilebilir manageable adj.
kontrol edilemeyen uncontrolled adj.