hayal - Turkish English Dictionary

hayal

Meanings of "hayal" in English Turkish Dictionary : 53 result(s)

Turkish English
Common Usage
hayal dream n.
Many a consumer dream may fly on, but they are hopelessly overbooked.
Birçok tüketicinin hayali uçmak olabilir, ancak maalesef zaten dolu olan uçağa rezervasyon yaptırmışlardır.

More Sentences
hayal imagination n.
In my own fevered imagination, I have always equated stakeholders with Count Dracula.
Kendi hayal dünyamda paydaşları her zaman Kont Drakula ile bir tutmuşumdur.

More Sentences
General
hayal castle n.
He built castles in the air all day.
Bütün gün hayaller aleminde gezdi.

More Sentences
hayal illusion n.
That is inconceivable, it would never work, and we should not therefore have any such illusions.
Bu düşünülemez, asla işe yaramaz ve bu nedenle böyle hayallere kapılmamalıyız.

More Sentences
hayal pipe dream n.
It's not a pipe dream.
Bu boş bir hayal değil.

More Sentences
hayal fantasy n.
The next day, he would bring his fantasies down to earth by playing the realist.
Ertesi gün de gerçekçiyi oynayarak uçuk hayallerini ayağı yere basan bir şekle getirecekti.

More Sentences
hayal imagination n.
A space full of adventure and colorful just like a child's imagination.
Bir çocuğun hayal dünyası gibi macera dolu ve renkli bir ortam.

More Sentences
hayal flight of fancy n.
Therefore, please will you forgive me my customary digression, for I cannot stop my flights of fancy.
Bu nedenle, lütfen alışılagelmiş konu dışına çıkışımı bağışlayın, zira hayallerime engel olamıyorum.

More Sentences
hayal delusion n.
We do not harbour any such delusions.
Böyle bir hayalimiz yok.

More Sentences
hayal vision n.
Tom laughed at Mary's vision of the future, but cried when it came true.
Tom, Mary'nin gelecek hayaline güldü ama gerçekleştiğinde ağladı.

More Sentences
hayal fancy n.
She sometimes mixes up fancies with realities.
O bazen hayal ve gerçeği karıştırır.

More Sentences
hayal fantasy n.
The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.

More Sentences
hayal presence n.
hayal simulacrum n.
hayal fiction n.
hayal castle in the air n.
hayal bubble n.
hayal phantom n.
hayal species n.
hayal image n.
hayal shadow n.
hayal figment n.
hayal reverie n.
hayal specter n.
hayal phantasy n.
hayal phantasm n.
hayal reflection n.
hayal shape n.
hayal spectre n.
hayal make-believe n.
hayal wishful thinking n.
hayal daydream n.
hayal hallucination n.
hayal whim-wham n.
hayal revery n.
hayal dreaming n.
hayal fantom n.
hayal simulacher n.
hayal pretence n.
hayal pretense n.
hayal dreamy adj.
Colloquial
hayal air castle n.
hayal castle in spain n.
Idioms
hayal day dream n.
hayal the end of the rainbow n.
Technical
hayal ghost image n.
Television
hayal ghost image n.
Psychology
hayal imagery n.
hayal daydream n.
Linguistics
hayal image n.
Archaic
hayal fantasm n.
hayal simulacre n.
British Slang
hayal headtrip n.

Meanings of "hayal" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
hayal gücü imagination n.
Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
O halde, hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.

More Sentences
hayal kırıklığı disappointment n.
This is a great disappointment, especially for consumers.
Bu, özellikle tüketiciler için büyük bir hayal kırıklığıdır.

More Sentences
hayal kurmak dream v.
Her music makes me dream.
Onun müziği bana hayal kurdurur.

More Sentences
hayal kırıklığına uğratmak disappoint v.
I am perhaps slightly disappointed by the view of the PPE-DE.
PPE-DE'nin görüşü beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.

More Sentences
hayal etmek imagine v.
Imagine if men in Europe earned 25 per cent less than women.
Avrupa'da erkeklerin kadınlardan yüzde 25 daha az kazandığını hayal edin.

More Sentences
hayal kırıklığına uğramış disappointed adj.
Tom said that Mary seemed disappointed.
Tom Mary'nin hayal kırıklığına uğramış gibi göründüğünü söyledi.

More Sentences
General
hayal kırıklığı letdown n.
The movie was a letdown compared to the high expectations.
Film, yüksek beklentilere kıyasla bir hayal kırıklığıydı.

More Sentences
boş hayal pipe dream n.
All kinds of PPE pipe dreams are involved here.
Burada her türlü KKD boş hayali söz konusudur.

More Sentences
hayal kırıklığı frustration n.
She was close to tears with frustration.
Hayal kırıklığından neredeyse ağlayacaktı.

More Sentences
hayal kurma woolgathering n.
Sorry, I was woolgathering.
Üzgünüm, hayal kuruyordum.

More Sentences
hayal alemi cloud-cuckoo-land n.
If anybody imagines that our drug policies are working, then they are living in cloud-cuckoo-land.
Eğer birileri uyuşturucu politikalarımızın işe yaradığını düşünüyorsa, o zaman hayal aleminde yaşıyorlar demektir.

More Sentences
hayal gücü imagination n.
Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
O halde hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.

More Sentences
hayal dünyası fantasy world n.
Tom lives in a fantasy world.
Tom bir hayal dünyasında yaşıyor.

More Sentences
hayal dünyası dream world n.
She lives in a dream world.
Hayal dünyasında yaşıyor.

More Sentences
hayal dünyası imaginary world n.
Tom lives in an imaginary world.
Tom hayal dünyasında yaşıyor.

More Sentences
hayal kırıklığına uğratmak disillusion v.
I was disillusioned at his married life.
Evlilik hayatı beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

More Sentences
hayal kırıklığına uğratmak frustrate v.
Their perceived isolation from the decision-making process has left them frustrated and cold.
Karar alma sürecinden soyutlandıkları algısı onları hayal kırıklığına uğratmış ve soğutmuştur.

More Sentences
hayal etmek fancy v.
The United States fancies itself the world's freest nation.
Amerika Birleşik Devletleri, kendisini dünyanın en özgür ülkesi olarak hayal ediyor.

More Sentences
hayal görmek dream v.
I must have been dreaming.
Ben hayal görüyor olmalıyım.

More Sentences
hayal kırıklığına uğratmak disappoint v.
I was particularly disappointed by the outcome of the Copenhagen Summit on the issues of safety at sea.
Kopenhag Zirvesi'nin denizde güvenlik konusundaki sonuçları beni özellikle hayal kırıklığına uğrattı.

More Sentences
hayal kırıklığına uğramak be disappointed v.
How can you be disappointed?
Nasıl hayal kırıklığına uğrayabilirsin?

More Sentences
hayal kurmak imagine v.
Stop imagining things.
Hayal kurmayı bırak.

More Sentences
hayal kırıklığına uğratmak let down v.
The murderer of my daughter has been let down, because his act of murder and of suicide achieved nothing.
Kızımın katili hayal kırıklığına uğratıldı, çünkü cinayet ve intihar eylemi hiçbir işe yaramadı.

More Sentences
hayal etmek imagine v.
We can all imagine how immense the consequences of that would be.
Bunun sonuçlarının ne kadar büyük olacağını hepimiz hayal edebiliriz.

More Sentences
hayal etmek dream v.
Well then, if you, with your imagination, could manage to dream something up, we would be truly delighted.
O halde, hayal gücünüzle bir şeyler hayal etmeyi başarabilirseniz, gerçekten çok memnun oluruz.

More Sentences
hayal etmek fantasize v.
Sami fantasized about killing his wife.
Sami karısını öldürmeyi hayal ediyordu.

More Sentences
hayal kurmak daydream v.
You cannot just daydream about good health if people are denied their basic right to clean water.
İnsanların en temel hakkı olan temiz sudan mahrum bırakıldıkları sürece sağlıkla ilgili hayaller kuramazsınız.

More Sentences
hayal kırıklığı yaratmak make disappointed v.
The replies made disappointing reading.
Cevaplar hayal kırıklığı yarattı.

More Sentences
hayal kurmak fantasise v.
We shall not fantasise about abortion, which would become the way to obtain contraception.
Doğum kontrolü elde etmenin bir yolu haline gelecek olan kürtaj hakkında hayal kurmamalıyız.

More Sentences
hayal kırıklığı yaşatmak disappoint v.
I am very disappointed in my son.
Oğlumdan ötürü hayal kırıklığı yaşıyorum.

More Sentences
hayal kurmak fantasize v.
During her office job, she would often fantasize about travelling the world.
Ofiste çalışırken sık sık dünyayı gezme hayalleri kurardı.

More Sentences
hayal etmek image v.
I could not image how cruel he was at that time.
Ben onun o zaman ne kadar acımasız olduğunu hayal edemiyordum.

More Sentences
hayal meyal vague adj.
I have a vague memory of what Tom looks like.
Tom'un neye benzediğini hayal meyal hatırlıyorum.

More Sentences
hayal gücü olmayan unimaginative adj.
That's what unimaginative people do.
Hayal gücü olmayan insanlar böyle yapar.

More Sentences
hayal kırıklığına uğramış disappointed adj.
I hope you're not disappointed.
Umarım hayal kırıklığına uğramamışsınızdır.

More Sentences
hayal ürünü imaginary adj.
All the characters in this book are imaginary.
Bu kitaptaki tüm karakterler hayal ürünüdür.

More Sentences
hayal edilebilir imaginable adj.
Killing people while they pray is the most despicable thing imaginable.
İnsanları dua ederken öldürmek hayal edilebilecek en aşağılık şeydir.

More Sentences
hayal kırıklığına uğramış disillusioned adj.
Citizens are sometimes disillusioned with the EU.
Vatandaşlar bazen AB konusunda hayal kırıklığına uğruyor.

More Sentences
hayal gücü yüksek imaginative adj.
He used to be an imaginative boy.
Eskiden hayal gücü yüksek bir çocuktu.

More Sentences
hayal edilebilecek imaginable adj.
He displayed the highest level of imaginable performance.
Hayal edilebilecek en üst düzey performansı sergiledi.

More Sentences
hayal meyal vaguely adv.
Tom vaguely remembers meeting Mary.
Tom, Mary ile buluştuğunu hayal meyal anımsıyor.

More Sentences
Phrasals
hayal kırıklığına uğratmak let down v.
I feel we have let down our constituents across the European Union.
Avrupa Birliği genelindeki seçmenlerimizi hayal kırıklığına uğrattığımızı düşünüyorum.

More Sentences
(bir şeyle birini/kendini) hayal kırıklığına uğratmak disappoint (someone or oneself) with (something) v.
We are very disappointed with the Council, though.
Yine de Konsey bizi hayal kırıklığına uğrattı.

More Sentences
(birini/bir şeyi) hayal etmek dream about (someone or something) v.
Israel could never dream about having a similar one in the future.
İsrail gelecekte bir benzerine sahip olmayı asla hayal edemez.

More Sentences
(birini/bir şeyi) hayal etmek dream of (someone or something) v.
I dream of a world governed by international law, based on cooperation between all States, large and small.
Uluslararası hukuk tarafından yönetilen, büyük küçük tüm Devletler arasında işbirliğine dayalı bir dünya hayal ediyorum.

More Sentences
Colloquial
boş hayal a pipe dream n.
It's not a pipe dream.
Bu boş hayal değil.

More Sentences
en büyük hayal biggest dream n.
His biggest dream is being able to speak like a native speaker.
En büyük hayali ana dili gibi konuşabilmek.

More Sentences
Common Usage
hayal gücü kuvvetli imaginative adj.
General
hayal kırıklığı comedown n.
hayal meyal görüntü silhouette n.
hayal gücü fancy n.
hayal gücü eksikliği dryness n.
hayal ürünü figment n.
hayal aleminden çıkarma disillusion n.
hayal gücü phantasy n.
hayal kırıklığına neden olan şey disappointment n.
edebiyatta hayal gücü imagination in literature n.
hayal peşinde koşan kimse rainbow chaser n.
hayal ürünü şey fiction n.
hayal inkisarı disappointment n.
sukutu hayal disappointment n.
hayal gücü fantasy n.
sınırsız hayal veya hayal gücü fantasy n.
hayal kurma escapism n.
hayal meyal benzerlik simulacrum n.
hayal etme imagination n.
hayal kırıklığı defeat n.
hayal kurma flight of fancy n.
hayal alemi the realm of the imaginary n.
hayal mahsulü a figment of the imagination n.
hayal ürünü a figment of the imagination n.
hayal gücü vision n.
hayal inkisarı frustration n.
hayal doluluk dreamfulness n.
hayal kırıklığı chagrin n.
hayal alemi the world of dreams n.
hayal edilebilirlik imaginableness n.
hayal kırıklığı frost n.
hayal ürünü roman fiction n.
hayal oyunu fantasy game n.
hayal kırıklığı failure n.
hayal kırıklığı disillusion n.
hayal kırıklığı non event n.
hayal kırıklığı take in n.
hayal kırıklığı sell n.
hayal kırıklığı disillusionment n.
hayal eden imager n.
hayal kuran visualiser n.
uzak bir hayal a distant dream n.
gerçekleşecek bir hayal a dream come true n.
hayal görme phantasmata n.
hayal kırıklığına uğratan şey disappointment n.
hayal ürünü ya da uydurma şey figment n.
hayal ürünü make-believe n.
hayal ürünü cloud-cuckoo-land n.
hayal ülkesi shangri-la n.
hayal ülkesi never-never n.
ham hayal will-o-the-wisp n.
hayal kırıklılığı disappointment n.
rüyada olduğu gibi bir dizi tutarsız hayal phantasmagoria n.
hayal yorumlayıcı image interpreter n.
hayal kayması image displacement n.
ham hayal pipe dream n.
hayal mühendisi imagineer n.
hayal gücü kuvvetli insan imaginist n.
hayal mahsulü ödül pot of gold n.
çılgınca sanrı/hayal insane delusion n.
hayal ürünü fiction n.
hayal edilen eş/ideal hayat arkadaşı dream partner n.
hayal etme concept n.
gerçeklerden kaçan/hayal dünyasında yaşayan kimse wishful thinker n.
hayal kuran visualizer n.
hayal kurma wool-gathering n.
hayal oyunları phantasmagoria n.
ertelenen bir hayal a dream deferred n.
hayal gücüne dayanarak kendimizi başkasının yerine koyabilme yeteneği ability to put ourselves imaginatively in another’s place n.
hayal panosu dream board n.
hayal ürünü yaratık imaginary creature n.
hayal alemine dalan kimse castlebuilder n.
yüce hayal nirvana n.
hayal gücünün ürettiği zihinsel imge thought-image n.
hayal gücünün ürettiği zihinsel imge imagination image n.
hayal dünyası twilight zone n.
hayal kırıklığı yaşatan sonuç disappointing result n.
hayal kırıklığına neden olan sonuç disappointing result n.
hayal gücü olmama unimaginativeness n.
hayal gücü kıt olma unimaginativeness n.
hayal kırıklığı balk n.
hayal kırıklığı let-down n.
kötü cazibeyle hayal kırıklığına uğrama excantation n.
hayal ürünü fabrication n.
sözle anlatılan hayal kırıklığı vent n.
hayal kırıklığı mesprise n.
gerçekleşmesi imkansız hayal reverie n.
hayal meyal durum borderland n.
hayal gücü canlılığı brilliance n.
hayal gücü canlılığı brilliancy n.
düşüncelere dalıp hayal dünyasında gezinme moonery n.
düşüncelere dalıp hayal dünyasında gezinme moony n.
hayal ürünü reverie n.
hayal kuran kimse reverist n.
hayal kuran kimse reveur n.
hayal kuran kimse reveuse n.
çocukları anlamayan hayal gücünden yoksun yetişkin muggle n.
doğaüstü kişi veya olayların insanın hayal gücünden kaynaklandığını ileri süren görüşe bağlı kimse mythicist n.
bebeğin istenenden farklı cinsiyette olmasının yarattığı hayal kırıklığı gender disappointment n.
gerçekçi olmayan hayal chimera n.
gerçekçi olmayan hayal chimaera n.
bittiğini hayal etme designation [obsolete] n.
hayal ürünü ideality n.
hayal ürünü imagery n.
hayal edilebilir olma imaginability n.
hayal eden kimse imaginant [obsolete] n.
hayal ürünü imaginary [obsolete] n.
hayal gücü imaginary n.
hayal ürünü olma imaginativeness n.
hayal eden kimse imaginer n.
hayal ürünleri imaginings n.
hayal gücüyle bir araya getirme connection n.
hayal kırıklığına uğratan kimse disenchanter n.
hayal kırıklığına uğratan kadın disenchantress n.
hayal aleminden çıkma disillusionment n.
hayal kırıklığı dismay n.
hayal kırıklığına uğrama dismayedness n.
hayal dünyası cloudtown n.
hayal gücünün zayıflığından ötürü sadece fiziksel işlerle geçinen kimse drudge n.
hayal gücü kuvvetli kimse fancier n.
hayal dünyası fancy n.
hayal ürünü fancy n.
hayal ürünü fantasm n.
hayal evreni fantasyland n.
hayal ürünü fantom n.
çocukların hayal dünyası paracosm n.
hayal kırıklığına uğratan eylem dashing hopes n.
birini hayal kırıklığına uğratma dashing hopes n.
hayal gücü yüksek kimse phantasime n.
hayal ürünü phantasy n.
genellikle hayal gücünden yoksun olan, istikrarlı ve çalışkan işçi plugger n.
hayal kurma romanticisation n.
hayal kurma romanticization n.
hayal meyal benzerlik simulacher n.
hayal alemi ivory tower n.
hayal ürünü pretence n.
hayal ürünü pretense n.
kayıp veya hayal kırıklığı ile başa çıkmak için alınan ve genellikle kişinin bir durumu inkar etmesine yol açan mecazi bir afyon copium n.
uyumsuz hayal kurma maladaptive daydreaming n.
hayal gücü poesie n.
hayal gücü poesy n.
hayal meyal anı blur n.
hayal kurmak woolgather v.
hayal kurmak build castles in the air v.
hayal etmek shadow v.
hayal gibi görmek vision v.
hayal kırıklığına uğratmak chagrin v.
hayal kırıklığına uğratmak let somebody down v.
hayal gücünü kullanarak bir şeye başka bir anlam yüklemeye kalkmamak interpret something strictly v.
hayal kurmaktan vazgeçmek come down to earth v.
hayal olmak fizzle out v.
hayal kırıklığına uğratmak disenchant v.
biri tarafından hayal kırıklığına uğratılmak be disappointed in someone v.
birini yavaş yavaş alıştırarak hayal kırıklığına uğratmak let someone down gently v.
düşüncelere dalıp hayal dünyasında gezinmek moon v.
hayal etmek picture v.
birini hayal kırıklığına uğratmak let somebody down v.
hayal görmek hallucinate v.
hayal kurmak fancy v.
hayal meyal görünmek peer v.
hayal etmek conjure up v.
hayal kırıklığına uğratmak get down v.
hayal aleminden çıkarmak disillusion v.
hayal kırıklığına uğratmak discourage v.
karanlıkta hayal meyal görünen birşeye dikkatle bakmak peer v.
hayal görmek see things v.
hayal kurmak day dream v.
birini hayal kırıklığına uğratmak dash someone's hopes v.
başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak come through v.
olarak hayal etmek make believe v.
hayal kırıklığına uğratmak cause disappointment v.
hayal kırıklığı yaratmak cause disappointment v.
hayal kırıklığı yaratmak leave someone disappointed v.
hayal gücünü kullanmak use one's imagination v.
hayal gücü geniş olmak have a vivid imagination v.
hayal gücü geniş olmak have a great imagination v.
hayal kırıklığı yaşamak experience disappointment v.
hayal kırıklığı yaşamak have a disappointment v.
hayal olmak float v.
hayal etmek picture to oneself v.
hayal inşa etmek imagineer v.
hayal kırıklığına uğramak get disappointed v.
hayal kırıklığı hissetmek feel disappointed v.
hayal kırıklığı yaşatmak let down v.
hayal peşinden koşmak run after a dream v.
hayal peşinden koşmak go after a dream v.
birisini bir başkasıymış gibi düşünmek/hayal etmek envision someone as someone else v.
hayal kırıklığına uğratmak dash v.
hayal etmek fantasise v.
hayal peşinde koşmak chase a dream v.
doktor olmayı hayal etmek dream of becoming a doctor v.
yeniden hayal etmek reimagine v.
hayal bile edememek can not even imagine v.
hayal kırıklığına uğratmak tease v.
bir şeyden şikayet etmek (hayal kırıklığına uğramış olduğundan) bemoan v.
hayal kırıklığına uğratmak cheat v.
sevinçle hayal etmek cherish v.
hayal etmek think v.
hayal olmak become a dream v.
(bir şeyin altından) hayal meyal görünen bir şeye dikkatle bakmak underpeer v.
cesaret ve hayal gücüyle yapmak pull v.
hayal kırıklığına uğratmak beguile [obsolete] v.
hayal görmek vision v.
hayal gibi görmek vision v.
hayal kırıklığına uğratmak betray v.
hayal etmek wis [obsolete] v.
biri/bir şey karşısında hayal kırıklığına uğramak be disappointed at someone or something v.
biri/bir şey karşısında hayal kırıklığına uğramak be disappointed in someone or something v.
(uyuşturucu) hayal gördürmek mind v.
hayal kırıklığına uğratmak mislippen [dialect] v.
hayal kırıklığına uğratmak lout [obsolete] v.
hayal kırıklığına uğratmak bum (out) v.
hayal kırıklığına uğratmak delude [obsolete] v.
hayal etmek depicture v.
hayal aleminde gezmek blue-sky v.
hayal aleminden çıkarmak be disenamor (by) v.
hayal kırıklığına uğratmak be disenamor (by) v.
hayal aleminden çıkarmak be disenamored (with) v.
hayal kırıklığına uğratmak be disenamored (with) v.
hayal kırıklığına uğratmak disillusionize v.
hayal kırıklığına uğratmak disillusionise v.
hayal kırıklığına uğratmak disoblige [uk] v.
hayal etmek conceit [obsolete] v.
hayal ürünü oluşturmak fantasise [uk] v.
hayal aleminde yüzmek fantasize [us] v.
hayal ürünü oluşturmak fantasize v.
hayal aleminde yüzmek fantasise [uk] v.
hayal kurmak fantasy v.
hayal etmek feature v.
hayal etmek phantasy v.
hayal kırıklığına uğramış brassed off adj.
hayal gücünden yoksun uninspired adj.
hiçbir hayal gücü belirtisi göstermeyen unimaginative adj.
hayal gücü kıt unimaginative adj.
hayal ürünü düşünce dereistic adj.
hayal ürünü fabulous adj.
hayal ürünü fanciful adj.
hayal kırıklığına uğratan discouraging adj.
hayal meyal faint adj.
hayal kırıklığına uğratan disappointing adj.
hayal meyal dreaming adj.
hayal gibi spooky adj.
hayal meyal fuzzy adj.
insanın hayal gücünü harekete geçirmeyen uninspiring adj.
hayal kurulmuş fancied adj.
hayal edilemez inconceivable adj.
hayal kırıklığı uğramış disappointed adj.
hayal meyal dreamy adj.
hayal gibi dreamlike adj.
insanın hayal gücünü çalıştırmayan uninspiring adj.
hayal gücünden yoksun prosaic adj.
hayal edilebilir conceivable adj.
hayal meyal shadowy adj.
hayal ürünü imaginative adj.
hayal kırıklığı yapan disappointing adj.
hayal meyal misty adj.
hayal gücü kuvvetli imaginative adj.
hayal meyal indistinct adj.
hayal mahsülü fanciful adj.
hayal mahsulü imaginary adj.
hayal kırıklığına sebep veren anticlimactic adj.
hayal meyal indistinguished adj.
hayal edilmesi mümkün supposable adj.
erişilmesi güç (hayal) farfetched adj.
hayal ürünü fantastic adj.
hayal ürünü olan make-believe adj.
hayal gücü olmayan literal-minded adj.
hayal gücü zayıf literal-minded adj.
hayal gördüren mind-bending adj.
hayal edilemez undreamed-of adj.
hayal edilemez unimagined adj.
hayal edilemez undreamed adj.
hayal edilemez undreamt adj.
hayal edilemez undreamt of adj.
hayal edilmiş pictured adj.
hayal gücünden yoksun pedestrian adj.
hayal kırıklığına uğratıcı disappointing adj.
hayal dünyasında yaşayan delusional adj.
hayal gördüren psychedelic adj.
hayal meyal adumbral adj.
hayal gücünden mahrum terre à terre adj.
hayal kırıklığı yaratacak kadar başarısız thwarted adj.
feci şekilde hayal kırıklığına uğramış bitterly disappointed adj.
hayal edilmiş imagined adj.
hayal kırıklığına sebep olan anticlimactical adj.
hayal gücünden yoksun arid adj.
hayal gücü kıt earthbound adj.
hayal gücü zayıf earthbound adj.
hayal edilmemiş unconceived adj.
hayal edilmemiş unpictured adj.
hayal kırıklığına uğratmayan undisappointing adj.
hayal kurmayan undreaming adj.
hayal kırıklığı yaratan unlucky adj.
hayal edilmemiş unpictured adj.
hayal edilmemiş undepicted adj.
başkasının hayatına katıldığını hayal ederek hissedilen vicarious adj.
hayal edilmesi mümkün olmayan unsupposable adj.
hayal gücüne etkileyici gelen magnificent adj.
hayal meyal vagarish adj.
hayal dolu vegete adj.
hayal dolu vegetous adj.
otomatik ve hayal gücünden yoksun mechanic adj.
hayal kurmaya değer dreamworthy adj.
hayal ürünü olan mimic adj.
hayal aleminde kaybolmuş moonstruck adj.
hayal kırıklığına uğratan mournful adj.
gelişigüzel hayal edilmiş mythic adj.
gerçekçi olmayan bir hayal gibi chimeral adj.
hayal kırıklığına uğratan desultory adj.
hayal meyal hatırlanmış dimly-remembered adj.
hayal gücü olmayan on the nose adj.
hayal gibi oneiric adj.
fazlasıyla hayal ürünü overimaginative adj.
hayal gücüne ait imaginal adj.
hayal gücüyle ilgili imaginal adj.
hayal eden imaginant [obsolete] adj.
hayal gücüne ait imaginational adj.
hayal gücüyle ilgili imaginational adj.
hayal gücünü içeren imaginational adj.
hayal gücü kaynaklı imaginational adj.
hayal gücünü akla getiren imaginational adj.
hayal gücünü harekete geçiren imaginative adj.
hayal kırıklığına uğratan disenchanting adj.
hayal aleminden çıkaran disillusionary adj.
hayal aleminden çıkaran disillusioning adj.
hayal aleminden çıkaran disillusive adj.
şaşırıp hayal kırıklığına uğramış dismayed adj.
hayal gücü olmayan institutional adj.
hayal gücünden yoksun dryasdust adj.
hayal edebilir fancy-free adj.
hayal edilen fantasied adj.
hayal ürünü feigned adj.
hayal gücünden yoksun pedantic adj.
hayal gibi daydreamlike adj.
hayal gücünden yoksun flatfooted adj.
gerçeklik ve hayal arası görüntü geçişi ile öne çıkan phantasmagorian adj.
gerçeklik ve hayal arası görüntü geçişi ile ilgili phantasmagorian adj.
hayal aleminde gezen ivory-tower adj.
hayal edilen supposed adj.
hayal gibi surreal adj.
hayal gücüne dayanarak imaginatively adv.
hayal edilebilir bir biçimde imaginably adv.
hayal kırıklığına uğrayarak disappointingly adv.
hayal aleminde in the clouds adv.
hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde anticlimactically adv.
hayal kırıklığına uğramış bir şekilde disappointedly adv.
hayal gibi like a dream adv.
hayal kırıklığına uğratarak discouragingly adv.
hayal meyal indistinctly adv.
hayal kırıklığına uğratarak tantalizingly adv.
hayal meyal bir biçimde unsurely adv.
hayal kırıklığına uğratarak depressively adv.
hayal gücünü kullanarak by a stretch of imagination adv.
hayal gücü kıt bir şekilde unimaginatively adv.
hayal kırıklığına uğratarak dishearteningly adv.
hayal kırıklığına uğratarak tantalisingly adv.
hayal edilemeyecek şekilde unimaginably adv.
hayal meyal nebulously adv.
hayal meyal undistinctly adv.
hayal gücüne dayanmadan unimaginatively adv.
hayal meyal faintly adv.
hayal alemine dalmış bir şekilde head-in-the-clouds adv.
hayal meyal bir şekilde dreamingly adv.
hayal kurarak fancifully adv.
hayal meyal shadowlike adv.
hayal kırıklığı yaratarak crushingly adv.
hayal ile gerçek arasında between dream and reality adv.
şaşkınlık, hayal kırıklığı bildiren ünlemelerin başında kullanılan bir bağlaç if conj.
bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem hey-ho interj.
belirsizlik veya hayal kırıklığı belirten bir ünlem oy interj.
Irregular Verb
hayal kurmak mette [obsolete] v.
Phrasals
hayal kırıklığına uğratmak fall down on v.
hayal kırıklığına uğratmak fall from [obsolete] v.
tasavvur/hayal etmek conceive of (someone or something) as (someone or something) v.
tasavvur/hayal etmek conceive of someone or something as someone or something v.
olarak görmek/düşünmek/hayal etmek envisage (someone or something) as (something) v.
olarak görmek/düşünmek/hayal etmek envisage someone or something as someone or something v.
olarak hayal etmek/düşünmek/görmek feature someone as something v.
olarak görmek/düşünmek/hayal etmek visualize someone or something as someone or something v.
hayal dünyasında yaşamak build castles in the sky v.
hayal kurmak build castles in the sky v.
ile hayal kırıklığına uğratmak disappoint someone with something v.
zamanını hayal kurarak boşa harcamak dream something away v.
hayal kırıklığına uğratmak grind down v.
birini/bir şeyi olduğundan faklı hayal etmek envisage (someone or something) as (something) v.
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek envisage someone or something as someone or something v.
hikayeyi hayal ürünü eklemlerle süslemek embellish something with something v.
birini bir şey olarak hayal etmek feature someone as something v.
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
birlikte/bir arada hayal etmek put together v.
farklı bir şekilde hayal/tasavvur etmek recast in (something) v.
belli bir şekilde hayal/tasavvur etmek recast in (something) v.
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerinde hayal etmek superimpose (someone or oneself) on (someone or something) v.
(birini/kendini birinin/bir şeyin) yerinde hayal etmek superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) v.
hayal ettiği şeyin taklidini yaşamak live out v.
hayal ettiği şeyin simülasyonunu tecrübe etmek live out v.
hayal edilen, planlanan, istenen bir şeyin olduğunu görmek live out v.
hayal edilen, planlanan, istenen bir şeyi yaşamak/gerçekten tecrübe etmek live out v.
(birini/bir şeyi) başka bir şeyin içerisinde hayal etmek/düşünmek picture (someone or something) inside of (something) v.
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) inside of (something) v.
(birini/bir şeyi) başka bir şeyin içerisinde hayal etmek/düşünmek picture (someone or something) in (something) v.
(birini/bir şeyi) başka kıyafetler, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture (someone or something) in (something) v.
birini başka bir şeyin içerisinde hayal etmek/düşünmek picture someone in something v.
birini kıyafetler içerisinde düşünmek/hayal etmek picture someone in something v.
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek picture someone in something v.
hayal kırıklığına uğratmak bring down v.
(birini/bir şeyi) bir şey olarak tasavvur/hayal etmek conceive of (someone or something) v.
olarak tasavvur/hayal etmek conceive of as v.
birini/bir şeyi hayal etmek conjure someone or something up v.
birini biriyle/bir şeyle hayal kırıklığına uğratmak disappoint someone with someone or something v.
zamanını hayal kurarak boşa harcamak dream away v.
bir şey yapmayı hayal etmek dream of doing something v.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak hayal etmek envision (someone or something) as (someone or something else) v.
birini bir şey giyerken düşünmek/hayal etmek feature someone in something v.
birini bir kıyafet içinde hayal etmek/düşünmek feature someone in something v.
birini bir yerde düşünmek/hayal etmek feature someone in something v.
bir şeyin içinde hayal etmek/düşünmek feature someone in something v.
olarak hayal etmek/düşünmek/görmek feature as v.
(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak hayal etmek imagine (someone or something) as (someone or something) v.
olarak hayal etmek imagine as v.
(birini bir şey) olarak hayal etmek picture (one) as (something) v.
olarak hayal etmek picture as v.
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
farklı bir şekilde hayal/tasavvur etmek recast in v.
olarak hayal etmek see as v.
(bir şey) olarak hayal etmek see as (something) v.
(bir şeyin) ötesini/ilerisini tahmin etmek/hayal etmek see beyond (something) v.
(bir şeyden) sonra ne olacağını görmek/tahmin etmek/hayal etmek see beyond (something) v.
(birini/bir şeyi bir şey) olarak görmek/düşünmek/hayal etmek visualize (someone or something) as (something) v.
olarak görmek/düşünmek/hayal etmek visualize as v.
hayal kırıklığına uğramış disappointed at adj.
hayal kırıklığına uğramış disappointed in adj.
Phrases
mücadelede hayal kırıklığı ya da başarısızlık gibi pek çok şeyle karşılaşma olasılığını anlatan deyiş c'est la guerre [french] interj.
hayal edebileceğin her şey gerçektir everything you can imagine is real expr.
o benim hayallerime güler fakat ben onun gülüşünü hayal ederim she laughs at my dreams, but I dream about her laughter expr.
başkasının yerinde olduğunu hayal etmiş/düşünen in someone else's place expr.
başkasının konumunda olduğunu hayal eden/düşünen in someone else's place expr.
Proverb
bir şey beklemeyen (çok şey umut etmeyen) hayal kırıklığına uğramaz blessed is he who expects nothing for he shall never be disappointed
(birisi) hayal dünyasında yaşıyor all (one's) geese are swans
(birisi) hayal dünyasında yaşıyor all (one's) geese are swans
beklentisi olmayanın hayal kırıklığı olmaz blessed is he who expects nothing, for he shall never be disappointed
Colloquial
sıkıcı veya hayal gücü olmayan insan cabbage n.
hayal kırıklığı fizzle n.
aşağılayıcı/alçaltıcı hayal kırıklığı/aksilik kick in the behind n.
başta umut veren ama sonra hayal kırıklığı yaratan bir şey/durum a false dawn n.
gerçekliği olmayan hayal mahsulü fikir flight of imagination n.
gerçekliği olmayan hayal mahsulü fikir flight of fantasy n.
gerçekliği olmayan hayal mahsulü fikir flight of fancy n.
hayal kırıklığı a damp squib n.
hayal gücünü zorlama stretch of imagination n.
hayal kırıklığı bringdown n.
hayal edilemeyecek kadar büyük sayı kazillion n.
hayal kırıklığı washout n.