|
Category |
English |
Turkish |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
home n.
|
ev |
|
Prime Minister, work to ensure that people feel at home again in Europe.
Başbakan, insanların Avrupa'da kendilerini yeniden evlerinde hissetmelerini sağlamak için çalışın.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
General |
nursing home n.
|
huzur evi |
|
Tom works in a nursing home.
Tom bir huzur evinde çalışıyor.
More Sentences
|
| 3 |
General |
mobile home n.
|
karavan |
|
Tom and Mary live in a mobile home.
Tom ve Mary bir karavanda yaşıyorlar.
More Sentences
|
| 4 |
General |
home n.
|
yuva |
|
Finally, the European Union is the natural home of the Irish, both geographically and politically.
Son olarak, Avrupa Birliği hem coğrafi hem de siyasi açıdan İrlandalıların doğal yuvasıdır.
More Sentences
|
| 5 |
General |
home office n.
|
içişleri bakanlığı |
|
This Home Office advisor for Roma issues himself belongs to the Roma minority.
İçişleri Bakanlığı'nın Romanlarla ilgili danışmanının kendisi de Roman azınlığa mensuptur.
More Sentences
|
| 6 |
General |
home n.
|
vatan |
|
My father has a whole army back home.
Babamın vatanında koca bir ordusu var.
More Sentences
|
| 7 |
General |
nursing home n.
|
huzurevi |
|
Tom was put in a nursing home.
Tom bir huzurevine yerleştirildi.
More Sentences
|
| 8 |
General |
home n.
|
memleket |
|
My father has a whole army back home.
Babamın memlekette kocaman bir ordusu var.
More Sentences
|
| 9 |
General |
home n.
|
yurt |
|
We must press for rights to be recognised at home as well as abroad.
Hakların yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınması için baskı yapmalıyız.
More Sentences
|
| 10 |
General |
home market n.
|
iç pazar |
|
It is also very important to consider the legitimate interest of Trade mark holders in their home markets.
Ticari marka sahiplerinin kendi iç pazarlarındaki meşru menfaatlerinin dikkate alınması da çok önemlidir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
home town n.
|
memleket |
|
For what I pay to fly from Graz, my home town, to Brussels, I could just as well fly to Los Angeles or Kuala Lumpur.
Memleketim Graz'dan Brüksel'e uçmak için ödediğim parayla Los Angeles ya da Kuala Lumpur'a da uçabilirim.
More Sentences
|
| 12 |
General |
home computer n.
|
ev bilgisayarı |
|
Tom enjoys reading doom porn websites and now our home computer is infected.
Tom porno siteleri okumayı seviyor ve şimdi evdeki bilgisayarımıza virüs bulaştı.
More Sentences
|
| 13 |
General |
home affairs n.
|
içişleri |
|
The Justice and Home Affairs Council adopted the relevant mandate on 25 April.
Adalet ve İçişleri Konseyi 25 Nisan tarihinde ilgili yetkiyi kabul etmiştir.
More Sentences
|
| 14 |
General |
home production n.
|
yerli üretim |
|
The consumer should be able to support home production, if this is their wish.
Tüketici, eğer isterse, yerli üretimi destekleyebilmelidir.
More Sentences
|
| 15 |
General |
old people's home n.
|
yaşlılar evi |
|
Sixty-six percent of the deaths occurred in old people's homes, hospitals and specialised centres.
Ölümlerin yüzde altmış altısı yaşlıların evlerinde, hastanelerde ve uzmanlaşmış merkezlerde meydana gelmiştir.
More Sentences
|
| 16 |
General |
home n.
|
ev |
|
We must provide good guidance for refugees returning home.
Evlerine dönen mülteciler için iyi bir rehberlik sağlamalıyız.
More Sentences
|
| 17 |
General |
way home n.
|
evin yolu |
|
Your office is on the way home.
Ofisin evimin yolu üzerinde.
More Sentences
|
|
|
| 18 |
General |
holiday home n.
|
yazlık ev |
|
Those who have a holiday flat or even a holiday home are affected by this.
Yazlık dairesi ve hatta yazlık evi olanlar bile bu durumdan etkilenmektedir.
More Sentences
|
| 19 |
General |
dream home n.
|
hayallerinin evi |
|
Sami has found his dream home.
Sami hayalindeki evi buldu.
More Sentences
|
| 20 |
General |
home n.
|
konut |
|
As for a common EU policy on residential homes, however, my response is no thank you.
Konutlara ilişkin ortak bir AB politikasına gelince, cevabım hayır, teşekkür ederim.
More Sentences
|
| 21 |
General |
home automation n.
|
ev otomasyonu |
|
We call these home automation scenarios, and here are some examples.
Bunlara ev otomasyonu senaryoları diyoruz ve işte birkaç örnek.
More Sentences
|
| 22 |
General |
home n.
|
ülke |
|
The seven who do not hold on to power back home can then share jobs in Brussels.
Ülkelerinde iktidarı elinde tutamayan yedi kişi ise Brüksel'deki işleri paylaşabilir.
More Sentences
|
| 23 |
General |
retirement home n.
|
huzurevi |
|
I wanted to live alone, not in a retirement home.
Yalnız yaşamak istedim, huzurevinde değil.
More Sentences
|
| 24 |
General |
funeral home n.
|
cenaze evi |
|
There were so many people at the funeral home today.
Bugün cenaze evinde pek çok insan vardı.
More Sentences
|
| 25 |
General |
stay-at-home mom n.
|
ev hanımı anne |
|
Tom wanted Mary to be a stay-at-home mom.
Tom Mary'nin bir ev hanımı anne olmasını istedi.
More Sentences
|
| 26 |
General |
home planet n.
|
ana gezegen |
|
The Second Solar System War devastated the home planet.
İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.
More Sentences
|
| 27 |
General |
home office n.
|
ev ofis |
|
The home offices have now become a separate space in the houses.
Ev ofisleri artık evlerin içinde ayrı bir mekan halini aldı.
More Sentences
|
| 28 |
General |
stay home v.
|
evde kalmak |
|
It also doesn't hurt that the kids stay home.
Ayrıca çocukların evde kalması da sorun değil.
More Sentences
|
| 29 |
General |
come home v.
|
dönmek |
|
They had decided to put the wedding off until her brother came home from abroad.
Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler.
More Sentences
|
| 30 |
General |
hit home v.
|
can evinden vurmak |
|
His remark hit home.
Onun sözü can evinden vurdu.
More Sentences
|
| 31 |
General |
come home v.
|
eve dönmek |
|
He also fought very hard with your daughter when he came home.
Eve döndüğünde kızınızla da çok mücadele etti.
More Sentences
|
| 32 |
General |
stay at home v.
|
evde durmak |
|
He stayed at home all day.
Tüm gün evde durdu.
More Sentences
|
| 33 |
General |
get home v.
|
evine ulaşmak |
|
Tom wants to get home before dark.
Tom hava kararmadan önce eve ulaşmak istiyor.
More Sentences
|
| 34 |
General |
be at home v.
|
evde olmak |
|
I will be at home when she comes next.
Bir dahaki gelişinde evde olacağım.
More Sentences
|
| 35 |
General |
arrive home v.
|
eve varmak |
|
If you arrive home before me, please feel free to have a few drinks and relax.
Eğer benden önce eve varırsan lütfen birkaç içki içmeye ve dinlenmeye çekinme.
More Sentences
|
| 36 |
General |
take work home v.
|
eve iş götürmek |
|
Do you take work home with you?
Eve iş götürür müsün?
More Sentences
|
| 37 |
General |
come home drunk v.
|
eve sarhoş gelmek |
|
Tom came home drunk last night.
Tom, dün gece eve sarhoş geldi.
More Sentences
|
|
|
| 38 |
General |
come home early v.
|
eve erken gelmek |
|
Tom's parents came home early.
Tom'un annesiyle babası eve erken geldi.
More Sentences
|
| 39 |
General |
come home late v.
|
eve geç gelmek |
|
She apologized to his father for coming home late.
Eve geç geldiği için babasından özür diledi.
More Sentences
|
| 40 |
General |
return home v.
|
eve dönmek |
|
It is also of significant help to those who subsequently return home.
Daha sonra evlerine dönenlere de önemli ölçüde yardımcı olmaktadır.
More Sentences
|
| 41 |
General |
be home alone v.
|
evde yalnız olmak |
|
If I heard a noise in the kitchen but was home alone, I would go to see what happened.
Mutfakta bir gürültü duysam fakat evde yalnız olsam, ne olduğunu görmek için giderim.
More Sentences
|
| 42 |
General |
be at home v.
|
evde olmak |
|
I should be at home now.
Şu an evde olmalıyım.
More Sentences
|
| 43 |
General |
home-made adj.
|
ev yapımı |
|
The "souvenirs" are drugs, home-made Kalashnikovs and home-made surface-to-air rocket launchers.
Hediyelik eşyalar uyuşturucu, ev yapımı Kalaşnikoflar ve ev yapımı karadan havaya roketatarlar.
More Sentences
|
| 44 |
General |
home-schooled adj.
|
evde eğitim gören |
|
Tom was home-schooled.
Tom evde eğitim görüyordu.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 45 |
Common Usage |
home ownership n.
|
ev sahipliği |
|
| General |
|
| 46 |
General |
home n.
|
iç |
|
| 47 |
General |
home n.
|
alışkın |
|
| 48 |
General |
a home truth n.
|
acı gerçek |
|
| 49 |
General |
rest home n.
|
dinlenme evi |
|
| 50 |
General |
absence from home n.
|
gurbet |
|
| 51 |
General |
home n.
|
kale |
|
| 52 |
General |
mobile home n.
|
dinlence taşıtı |
|
| 53 |
General |
nursing home n.
|
küçük özel hastane |
|
| 54 |
General |
home invasion n.
|
ev basma |
|
| 55 |
General |
secretary of state for home affairs n.
|
içişleri bakanı |
|
| 56 |
General |
home product n.
|
yerli malı |
|
| 57 |
General |
home n.
|
aile ocağı |
|
| 58 |
General |
home computer networks n.
|
ev bilgisayar ağları |
|
| 59 |
General |
hearth and home n.
|
yuva |
|
| 60 |
General |
harvest home n.
|
harman sonu |
|
| 61 |
General |
home affairs n.
|
dahili işler |
|
| 62 |
General |
home base n.
|
merkez |
|
| 63 |
General |
old people’s home n.
|
yaşlılar yurdu |
|
| 64 |
General |
mobile home n.
|
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan |
|
| 65 |
General |
home n.
|
bakımevi |
|
| 66 |
General |
home demand n.
|
iç talep |
|
| 67 |
General |
children’s home in ottoman empire n.
|
çocuk ıslahhanesi |
|
| 68 |
General |
home for orphans n.
|
yetimhane |
|
| 69 |
General |
nursing home n.
|
şifa yurdu |
|
| 70 |
General |
nursing home n.
|
özel klinik |
|
| 71 |
General |
family home n.
|
baba ocağı |
|
| 72 |
General |
home n.
|
özerklik |
|
| 73 |
General |
home town n.
|
bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü |
|
| 74 |
General |
family home n.
|
babaevi |
|
| 75 |
General |
home affairs n.
|
iç işleri |
|
| 76 |
General |
one living away from home n.
|
gurbetçi |
|
| 77 |
General |
home n.
|
baba ocağı |
|
|
|
| 78 |
General |
nursing home n.
|
bakımevi |
|
| 79 |
General |
home entertainment systems n.
|
ev eğlence sistemleri |
|
| 80 |
General |
rest home n.
|
huzurevi |
|
| 81 |
General |
spacey home n.
|
geniş ev |
|
| 82 |
General |
foster home care n.
|
koruyucu aile |
|
| 83 |
General |
nursing home n.
|
bakım evi |
|
| 84 |
General |
home n.
|
hedefe |
|
| 85 |
General |
funeral home n.
|
cenaze töreni yapılan yer |
|
| 86 |
General |
mental home n.
|
akıl hastanesi |
|
| 87 |
General |
at home in n.
|
kendini rahat hisseden (bir yerde) |
|
| 88 |
General |
ottoman old people’s home n.
|
düşkünler yurdu |
|
| 89 |
General |
home coming n.
|
eve dönüş |
|
| 90 |
General |
mobile home n.
|
mobil ev |
|
| 91 |
General |
home n.
|
ocak |
|
| 92 |
General |
daily children’s home n.
|
kreş ve gündüz bakımevleri |
|
| 93 |
General |
home port n.
|
demirleme limanı |
|
| 94 |
General |
home base n.
|
üs |
|
| 95 |
General |
home n.
|
sığınak |
|
| 96 |
General |
home trade n.
|
dahili ticaret |
|
| 97 |
General |
hearth and home n.
|
aile ocağı |
|
| 98 |
General |
home town n.
|
bir ülkede yaşayan bireylerin bütünü |
|
| 99 |
General |
small home appliances n.
|
küçük ev aletleri |
|
| 100 |
General |
nursing at home n.
|
evde bakım |
|
| 101 |
General |
home labor n.
|
ev işi |
|
| 102 |
General |
one's home n.
|
sıla |
|
| 103 |
General |
home n.
|
mesken |
|
| 104 |
General |
children’s home in ottoman empire n.
|
sanayi mektebi |
|
| 105 |
General |
home n.
|
bomba |
|
| 106 |
General |
home country control principle n.
|
ev sahibi ülkenin gözetim ve denetim yetkisine sahip olması |
|
| 107 |
General |
home office n.
|
şirketin idare merkezi |
|
| 108 |
General |
home secretary n.
|
içişleri bakanı |
|
| 109 |
General |
family home n.
|
baba evi |
|
| 110 |
General |
old people’s home n.
|
huzurevi |
|
| 111 |
General |
vacation home n.
|
tatil evi |
|
| 112 |
General |
storage in the home n.
|
eve depolama |
|
| 113 |
General |
home fleet n.
|
filo |
|
| 114 |
General |
home n.
|
sıla |
|
| 115 |
General |
rest home n.
|
yaşlılar yurdu |
|
| 116 |
General |
home office n.
|
idare merkezi |
|
| 117 |
General |
course for nursing at home n.
|
evde yaşlı bakım kursu |
|
| 118 |
General |
home town n.
|
kişinin doğduğu ve büyüdüğü yer |
|
| 119 |
General |
stately home n.
|
malikane |
|
| 120 |
General |
home brew n.
|
evde çıkarılan içki |
|
| 121 |
General |
home zone n.
|
yerleşimin yoğun olduğu ve trafiğin zorlayıcı olmayan yöntemlerle engellenmeye çalışıldığı sokak veya bölge |
|
| 122 |
General |
funeral home n.
|
ölü evi |
|
| 123 |
General |
home n.
|
melce |
|
| 124 |
General |
nursing of old persons at home n.
|
evde yaşlı bakım |
|
| 125 |
General |
home life n.
|
aile hayatı |
|
| 126 |
General |
home n.
|
hedef bomba |
|
| 127 |
General |
home reserve n.
|
milis |
|
| 128 |
General |
food transport services to home n.
|
eve yemek götürme hizmetleri |
|
| 129 |
General |
old people's home n.
|
bakımyurdu |
|
| 130 |
General |
stately home n.
|
büyük bir çiftlikte bulunan malikane |
|
| 131 |
General |
home and school n.
|
ev ve okul |
|
| 132 |
General |
nursing home n.
|
bakım yurdu |
|
| 133 |
General |
home economics n.
|
ev ekonomisi |
|
| 134 |
General |
old people's home n.
|
fakirhane |
|
| 135 |
General |
home product n.
|
yerli mamul |
|
| 136 |
General |
nostalgia for family or home n.
|
aile özlemi |
|
| 137 |
General |
home improvement n.
|
evin değerini arttırmak için yapılan dekorasyon çalışması |
|
| 138 |
General |
home improvement n.
|
ev dekorasyonu |
|
| 139 |
General |
home owner n.
|
ev sahibi |
|
| 140 |
General |
smart home system n.
|
akıllı ev sistemi |
|
| 141 |
General |
home for the aged n.
|
huzurevi |
|
| 142 |
General |
eventide home n.
|
huzurevi |
|
| 143 |
General |
disaster home n.
|
afet konutu |
|
| 144 |
General |
home technology n.
|
ev teknolojisi |
|
| 145 |
General |
detention home n.
|
ıslahevi |
|
| 146 |
General |
home work n.
|
ev ödevi |
|
| 147 |
General |
home base n.
|
yönetim merkezi |
|
| 148 |
General |
rest home n.
|
misafirhane |
|
| 149 |
General |
small home appliance n.
|
küçük ev aleti |
|
| 150 |
General |
home insurance n.
|
konut sigortası |
|
| 151 |
General |
home theater system n.
|
ev sinema sistemi |
|
| 152 |
General |
home theater n.
|
ev sinema sistemi |
|
| 153 |
General |
home cinema system n.
|
ev sinema sistemi |
|
| 154 |
General |
aged-home care n.
|
evde bakım yaşlı |
|
| 155 |
General |
home-baked bread n.
|
ev ekmeği |
|
| 156 |
General |
earth-sheltered home n.
|
toprak damlı ev |
|
| 157 |
General |
home-made bomb n.
|
ev yapımı bomba |
|
| 158 |
General |
home-brew n.
|
ev yapımı alkol |
|
| 159 |
General |
single-parent home n.
|
tek ebeveynli ev |
|
| 160 |
General |
take-home pay n.
|
net maaş |
|
| 161 |
General |
ottoman old people’s home n.
|
daru’l-aceze |
|
| 162 |
General |
home appliance n.
|
beyazeşya |
|
| 163 |
General |
home made n.
|
yerli malı |
|
| 164 |
General |
home position n.
|
başkonum |
|
| 165 |
General |
home-office n.
|
içişleri bakanlığı |
|
| 166 |
General |
mobile home n.
|
gezerev |
|
| 167 |
General |
nursing home n.
|
özel sağlık yurdu |
|
| 168 |
General |
home truth n.
|
acı ama gerçek |
|
| 169 |
General |
home truth n.
|
anımsanmaktan kaçınılan akla geldikçe üzüntü veren gerçek |
|
| 170 |
General |
home n.
|
mesken vatan |
|
| 171 |
General |
home port n.
|
bağlama |
|
| 172 |
General |
home visit n.
|
ev ziyareti |
|
| 173 |
General |
home appliances n.
|
ev aletleri |
|
| 174 |
General |
home industry n.
|
ev endüstrisi |
|
| 175 |
General |
home exchange n.
|
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması |
|
| 176 |
General |
home exchange n.
|
(iki ev sahibi arasında) ev değiştirme |
|
| 177 |
General |
home care n.
|
hastaya kendi evinde verilen bakım hizmeti |
|
| 178 |
General |
home care n.
|
evde bakım |
|
| 179 |
General |
longing for home n.
|
memleket özlemi |
|
| 180 |
General |
longing for home n.
|
memleket hasreti |
|
| 181 |
General |
electrical home appliance n.
|
elektrikli ev aleti |
|
| 182 |
General |
home health care n.
|
evde sağlık bakımı |
|
| 183 |
General |
home delivery n.
|
ev teslimatı |
|
| 184 |
General |
home delivery n.
|
adrese teslim |
|
| 185 |
General |
home delivery n.
|
eve teslim |
|
| 186 |
General |
home delivery n.
|
eve servis |
|
| 187 |
General |
home economics n.
|
ev idaresi |
|
| 188 |
General |
home girl n.
|
mahalleli kız |
|
| 189 |
General |
home girl n.
|
mahalleden kız |
|
| 190 |
General |
log home n.
|
ağaç ev |
|
| 191 |
General |
nursing home residents n.
|
huzurevi sakinleri |
|
| 192 |
General |
companion at home n.
|
adreste/evde refakat |
|
| 193 |
General |
home studio n.
|
ev stüdyosu |
|
| 194 |
General |
foster home n.
|
koruyucu ev/aile |
|
| 195 |
General |
welcome-home present n.
|
eve hoş geldin hediyesi |
|
| 196 |
General |
smart home technology n.
|
akıllı ev teknolojisi |
|
| 197 |
General |
home-made whiskey n.
|
ev yapımı viski |
|
| 198 |
General |
doublewide mobile home n.
|
çift üniteli mobil/taşınabilir ev |
|
| 199 |
General |
singlewide mobile home n.
|
tek üniteli mobil/taşınabilir ev |
|
| 200 |
General |
double-wide mobile home n.
|
çift üniteli mobil/taşınabilir ev |
|
| 201 |
General |
single-wide mobile home n.
|
tek üniteli mobil/taşınabilir ev |
|
| 202 |
General |
home telecare n.
|
evde tele-bakım |
|
| 203 |
General |
take home messages n.
|
bir etkinlikten veya tecrübeden öğrenilen şeyler/alınan mesajlar |
|
| 204 |
General |
home owner n.
|
kendi evinde oturan kimse |
|
| 205 |
General |
home brew n.
|
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki |
|
| 206 |
General |
old-age home n.
|
huzur evi |
|
| 207 |
General |
home slippers n.
|
ev terliği |
|
| 208 |
General |
stay at home father n.
|
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca |
|
| 209 |
General |
stay-at-home dad n.
|
eşi çalıştığından ötürü ev işlerini yapan koca |
|
| 210 |
General |
nursing home n.
|
bakımyurdu |
|
| 211 |
General |
home remedy n.
|
evde hazırlanan ilaçlarla yapılan tedavi |
|
| 212 |
General |
children’s home n.
|
yetimhane |
|
| 213 |
General |
children’s home n.
|
çocuk yurdu |
|
| 214 |
General |
single-family detached home n.
|
müstakil konut |
|
| 215 |
General |
single-family detached home n.
|
müstakil ev |
|
| 216 |
General |
home world n.
|
ana gezegen |
|
| 217 |
General |
home cinema n.
|
ev sinema odası |
|
| 218 |
General |
home theater room n.
|
ev sinema odası |
|
| 219 |
General |
home care n.
|
ev bakımı |
|
| 220 |
General |
motor home n.
|
karavan tipi ev |
|
| 221 |
General |
take home message n.
|
bu olaydan çıkarılacak ders |
|
| 222 |
General |
take home message n.
|
buradan çıkaracağımız ders |
|
| 223 |
General |
take home message n.
|
sözün/lafın/sunumun özü |
|
| 224 |
General |
take home message n.
|
son/nihai söz |
|
| 225 |
General |
take home message n.
|
kıssadan hisse |
|
| 226 |
General |
home assignment n.
|
ev ödevi |
|
| 227 |
General |
medical home n.
|
evde sağlık hizmeti veren kuruluş |
|
| 228 |
General |
medical home n.
|
evde sağlık hizmeti |
|
| 229 |
General |
pool home n.
|
havuzlu ev |
|
| 230 |
General |
temporary home n.
|
geçici yuva |
|
| 231 |
General |
smart home application n.
|
akıllı ev uygulaması |
|
| 232 |
General |
home for old people n.
|
yaşlılar evi |
|
| 233 |
General |
home for seniors n.
|
yaşlılar evi |
|
| 234 |
General |
home for elderly n.
|
yaşlılar evi |
|
| 235 |
General |
group home n.
|
grup evi (bakıma ihtiyaç duyan kişilere hizmet veren bakım evi) |
|
| 236 |
General |
take-home lessons n.
|
bir dersin sonunda öğrendiğin ve seninle birlikte bu ders devam etmese bile gelecek şeyler |
|
| 237 |
General |
take-home lessons n.
|
okuldan öğrenilen hayat dersleri |
|
| 238 |
General |
home-brew n.
|
ev yapımı bira |
|
| 239 |
General |
home-brew n.
|
ev yapımı içki |
|
| 240 |
General |
eco-home n.
|
çevre dostu ev |
|
| 241 |
General |
home person n.
|
ev insanı |
|
| 242 |
General |
at-home n.
|
ev oturması |
|
| 243 |
General |
at-home n.
|
ev ziyareti |
|
| 244 |
General |
home care n.
|
evde bakım |
|
| 245 |
General |
children's home n.
|
yetimhane |
|
| 246 |
General |
villa home [australia] n.
|
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri |
|
| 247 |
General |
manufactured home n.
|
standart parçaların birleştirilmesi ile yapılan prefabrik ev |
|
| 248 |
General |
manufactured home n.
|
bir yerde park halindeyken sabit bir konut olarak da kullanılabilen ve çeşitli hizmetleri sağlayabilen mobil ev |
|
| 249 |
General |
harvest-home n.
|
ekinleri toplayıp eve getirme |
|
| 250 |
General |
harvest-home n.
|
hasat bayramında orakçıların söylediği şarkı |
|
| 251 |
General |
harvest-home n.
|
hasat bayramı |
|
| 252 |
General |
harvest-home n.
|
hazine toplama fırsatı |
|
| 253 |
General |
home n.
|
güven ve mutluluk veren ortam |
|
| 254 |
General |
home n.
|
doğal yaşam alanı |
|
| 255 |
General |
home n.
|
bir şeyin keşfedildiği yer |
|
| 256 |
General |
home n.
|
bir şeyin kurulduğu yer |
|
| 257 |
General |
home n.
|
bir şeyin geliştirildiği yer |
|
| 258 |
General |
home n.
|
bir şeyin tanıtıldığı yer |
|
| 259 |
General |
home n.
|
kaynak |
|
| 260 |
General |
home n.
|
karargah |
|
| 261 |
General |
home n.
|
ana üs |
|
| 262 |
General |
home n.
|
bir yerde yaşayan aile |
|
| 263 |
General |
home n.
|
ev halkı |
|
| 264 |
General |
home n.
|
ölümden sonraki mesken |
|
| 265 |
General |
home n.
|
duygusal olarak bağlı olunan aile ortamı |
|
| 266 |
General |
home n.
|
odak noktası |
|
| 267 |
General |
home n.
|
ilgi merkezi |
|
| 268 |
General |
home n.
|
halk dansı düzeninde kişinin ilk konumu |
|
| 269 |
General |
home n.
|
bir soyadı |
|
| 270 |
General |
home n.
|
yaşanan bölge |
|
| 271 |
General |
home n.
|
mezar |
|
| 272 |
General |
home aid [new zealand] n.
|
hizmetçi |
|
| 273 |
General |
home aid [new zealand] n.
|
yardımcı |
|
| 274 |
General |
home aid [new zealand] n.
|
evde yardım |
|
| 275 |
General |
home appliance n.
|
ev işi yapan cihaz |
|
| 276 |
General |
home appliance n.
|
ev aleti |
|
| 277 |
General |
home away from home n.
|
kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer |
|
| 278 |
General |
home brew n.
|
amatörlerce evde üretilen ürünler |
|
| 279 |
General |
home buyer n.
|
ev alan kimse |
|
| 280 |
General |
home folk n.
|
hemşeriler |
|
| 281 |
General |
home folk n.
|
memleketliler |
|
| 282 |
General |
home from home n.
|
kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer |
|
| 283 |
General |
home ground n.
|
organizmanın normalde yaşadığı veya oluştuğu ortam |
|
| 284 |
General |
home ground n.
|
tanıdık alan |
|
| 285 |
General |
home ground n.
|
bilindik konu |
|
| 286 |
General |
home help [uk] [new zealand] n.
|
kendine bakacak durumda olmayan kişilerin ev işlerini yapması için para ödenen kimse |
|
| 287 |
General |
home help [uk] [new zealand] n.
|
ihtiyaç sahiplerine yerel bir yönetim merkezinin sosyal hizmetler departmanınca sağlanan yardım hizmeti |
|
| 288 |
General |
home leave n.
|
abd dışında görev yapan federal hükümet çalışanlarına verilen ekstra tatil süresi |
|
| 289 |
General |
home leave n.
|
memlekete gitme izni |
|
| 290 |
General |
home lot n.
|
ev arsası |
|
| 291 |
General |
home lot n.
|
sahibinin evinin bulunduğu kapalı arsa |
|
| 292 |
General |
home movie n.
|
kişinin yaşamını veya aktivitelerini konu alan film |
|
| 293 |
General |
home run n.
|
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey |
|
| 294 |
General |
home run n.
|
etkileyici başarı |
|
| 295 |
General |
home run n.
|
üstün başarı |
|
| 296 |
General |
home run n.
|
yolculuğun evde biten kısmı |
|
| 297 |
General |
home straight n.
|
taahhüdün son aşaması |
|
| 298 |
General |
home straight n.
|
yolculuğun son aşaması |
|
| 299 |
General |
home stretch n.
|
(proje) son aşama |
|
| 300 |
General |
home stretch n.
|
son düzlük |
|
| 301 |
General |
home stretch n.
|
işin sonuna gelme |
|
| 302 |
General |
home stretch n.
|
işi kolaylama |
|
| 303 |
General |
home stretch n.
|
düze çıkma |
|
| 304 |
General |
home thrust n.
|
iyi yönlendirilmiş darbe |
|
| 305 |
General |
home thrust n.
|
etkili darbe |
|
| 306 |
General |
home thrust n.
|
hayati şekilde yaralayan darbe |
|
| 307 |
General |
home truth n.
|
tartışmasız gerçeğin ifadesi |
|
| 308 |
General |
home truth n.
|
doğru ancak hoş karşılanmayan açıklama |
|
| 309 |
General |
home truths n.
|
anımsanmaktan kaçınılan akla geldikçe üzüntü veren gerçekler |
|
| 310 |
General |
home truths n.
|
acı ama gerçek olan şeyler |
|
| 311 |
General |
home unit [australia/new zealand] n.
|
bir dizi benzer konutun parçası olan müstakil ev |
|
| 312 |
General |
home video n.
|
evde çekilmiş amatör film |
|
| 313 |
General |
home video n.
|
aile etkinliğinin çekildiği amatör film |
|
| 314 |
General |
home video n.
|
filmlerin kaydedilip evde izlenmek üzere dağıtıldığı ortam |
|
| 315 |
General |
home video n.
|
evde izlemek için önceden kaydedilmiş video kasetleri kiralama veya satma işi |
|
| 316 |
General |
home video n.
|
ailenin video kamerayla çekilmesi |
|
| 317 |
General |
home-brew n.
|
amatör kimselerce evde üretilen ürünler |
|
| 318 |
General |
home-buying n.
|
ev alma |
|
| 319 |
General |
home-buying n.
|
daire alma |
|
| 320 |
General |
home-dwelling n.
|
evde tutma |
|
| 321 |
General |
home-dwelling n.
|
evde saklama |
|
| 322 |
General |
home-keeping n.
|
evde durma |
|
| 323 |
General |
home-lover n.
|
evde olmaktan keyif alan ve ailesine düşkün kimse |
|
| 324 |
General |
home-maker n.
|
evi çekip çeviren kimse |
|
| 325 |
General |
home-maker n.
|
ev işlerini yapan kimse |
|
| 326 |
General |
home-maker n.
|
annenin olmaması veya hasta olması durumunda ailenin bakımını üstlenen sosyal yardım görevlisi |
|
| 327 |
General |
home-speaking n.
|
doğrudan, etkili ve ikna edici konuşma |
|
| 328 |
General |
long home n.
|
mezar |
|
| 329 |
General |
long home n.
|
kabir |
|
| 330 |
General |
home textile n.
|
ev tekstil |
|
| 331 |
General |
second home n.
|
tatil evi |
|
| 332 |
General |
second home n.
|
yazlık |
|
| 333 |
General |
second home n.
|
hafta sonu evi |
|
| 334 |
General |
second home n.
|
ikinci ev |
|
| 335 |
General |
second home n.
|
evdeymiş gibi hissedilen yer |
|
| 336 |
General |
second home n.
|
vaktin büyük çoğunluğunun geçirildiği yer |
|
| 337 |
General |
soldiers' home n.
|
gazilere hizmet sunan orduevi |
|
| 338 |
General |
see someone home v.
|
birini evine bırakmak |
|
| 339 |
General |
home v.
|
yerleştirmek |
|
| 340 |
General |
strike home v.
|
can evinden vurmak |
|
| 341 |
General |
be far from home v.
|
gurbete düşmek |
|
| 342 |
General |
press home v.
|
ileri sürmek |
|
| 343 |
General |
make for home v.
|
eve koşmak |
|
| 344 |
General |
press home v.
|
iddia etmek |
|
| 345 |
General |
make for home v.
|
evin yolunu tutmak |
|
| 346 |
General |
go home v.
|
eve gitmek |
|
| 347 |
General |
be at home to guests v.
|
gün yapmak |
|
| 348 |
General |
come home to somebody v.
|
kafasına dank etmek |
|
| 349 |
General |
take home v.
|
eve almak |
|
| 350 |
General |
make oneself at home v.
|
rahatına bakmak |
|
| 351 |
General |
make oneself at home v.
|
abayı sermek |
|
| 352 |
General |
leave somebody without a home or a job v.
|
açıkta bırakmak |
|
| 353 |
General |
bring home the bacon v.
|
eve ekmek getirmek |
|
| 354 |
General |
home v.
|
yuvasına dönmek |
|
| 355 |
General |
home v.
|
sinyallere göre yönelmek |
|
| 356 |
General |
come home to v.
|
kafasına dank etmek |
|
| 357 |
General |
strike home v.
|
canevinden vurmak |
|
| 358 |
General |
feel at home v.
|
yadırgamamak |
|
| 359 |
General |
come home v.
|
kavramak |
|
| 360 |
General |
come home for the weekend v.
|
evci çıkmak |
|
| 361 |
General |
break up a home v.
|
yuva bozmak |
|
| 362 |
General |
take home v.
|
arkadaşını eve bırakmak |
|
| 363 |
General |
set up a home v.
|
yuva kurmak |
|
| 364 |
General |
take someone home v.
|
arkadaşını eve bırakmak |
|
| 365 |
General |
home v.
|
hedeflemek |
|
| 366 |
General |
press home v.
|
saldırmak |
|
| 367 |
General |
set up a home v.
|
ev kurmak |
|
| 368 |
General |
feel at home v.
|
kendini rahat hissetmek |
|
| 369 |
General |
bring home the bacon v.
|
ev geçindirmek |
|
| 370 |
General |
get home v.
|
eve gelmek |
|
| 371 |
General |
go home empty handed v.
|
hava almak |
|
| 372 |
General |
remain at home v.
|
evde durmak |
|
| 373 |
General |
home from home v.
|
kendi evi gibi saymak |
|
| 374 |
General |
make oneself at home v.
|
evinde hissetmek |
|
| 375 |
General |
go home late v.
|
eve geç gitmek |
|
| 376 |
General |
abandon home v.
|
evi terketmek |
|
| 377 |
General |
leave home v.
|
evi terketmek |
|
| 378 |
General |
take somebody to one's home v.
|
eve bırakmak |
|
| 379 |
General |
take somebody to one's home v.
|
evine bırakmak |
|
| 380 |
General |
drive the point home v.
|
inandırıcı bir biçimde açıklamak |
|
| 381 |
General |
drive the point home v.
|
ikna edici bir şekilde anlatmak |
|
| 382 |
General |
go home empty-handed v.
|
ayazda kalmak |
|
| 383 |
General |
get home v.
|
hedefi on ikiden vurmak |
|
| 384 |
General |
get home v.
|
hedefi bulmak |
|
| 385 |
General |
get home v.
|
hedefe ulaşmak |
|
| 386 |
General |
get home v.
|
hedefine ulaşmak |
|
| 387 |
General |
get home v.
|
bitişe ulaşmak |
|
| 388 |
General |
get home v.
|
konakladığı yere ulaşmak |
|
| 389 |
General |
invite to one's home v.
|
eve davet etmek |
|
| 390 |
General |
be at home v.
|
evde hazır bulunmak |
|
| 391 |
General |
go back home v.
|
eve dönmek |
|
| 392 |
General |
bring home the bacon v.
|
evini geçindirmek |
|
| 393 |
General |
reach home v.
|
eve varmak |
|
| 394 |
General |
take work home v.
|
eve iş getirmek |
|
| 395 |
General |
return home v.
|
memleketine dönmek |
|
| 396 |
General |
make home delivery v.
|
evlere servis yapmak |
|
| 397 |
General |
come home from school v.
|
okuldan eve gelmek |
|
| 398 |
General |
go back home v.
|
eve geri gitmek |
|
| 399 |
General |
go back home v.
|
eve geri dönmek |
|
| 400 |
General |
return home from school v.
|
okuldan eve dönmek |
|
| 401 |
General |
come home from some place v.
|
(bir yerden) eve gelmek/dönmek |
|
| 402 |
General |
dream of being a home owner v.
|
ev sahibi olma hayali kurmak |
|
| 403 |
General |
bring home the bread v.
|
eve ekmek getirmek |
|
| 404 |
General |
abduct someone in one’s home v.
|
birini evinden kaçırmak |
|
| 405 |
General |
head back home v.
|
eve (geri) yönelmek |
|
| 406 |
General |
head back home v.
|
(geri) eve yönelmek |
|
| 407 |
General |
be placed in a foster home v.
|
bir koruyucu aileye verilmek |
|
| 408 |
General |
give somebody a lift home v.
|
eve bırakmak |
|
| 409 |
General |
give someone a ride to home v.
|
eve bırakmak |
|
| 410 |
General |
drop somebody home v.
|
eve bırakmak |
|
| 411 |
General |
take a girl home v.
|
eve kız getirmek |
|
| 412 |
General |
be at home with someone v.
|
birisiyle evde olmak |
|
| 413 |
General |
home v.
|
(kuş) yurda dönmek |
|
| 414 |
General |
get home v.
|
eve girmek |
|
| 415 |
General |
leave one’s home address v.
|
ev adresini bırakmak |
|
| 416 |
General |
return to one's mother's home v.
|
baba ocağına dönmek |
|
| 417 |
General |
return to one's mother's home v.
|
eve annesine dönmek |
|
| 418 |
General |
return to one's mother's home v.
|
annesinin evine dönmek |
|
| 419 |
General |
be on one's way home from one's shift v.
|
vardiyasından evine dönüyor olmak |
|
| 420 |
General |
come home from the office v.
|
ofisten eve gelmek |
|
| 421 |
General |
be found dead at her/his home v.
|
evinde ölü bulunmak |
|
| 422 |
General |
be found dead in her/his home v.
|
evinde ölü bulunmak |
|
| 423 |
General |
get back home v.
|
eve dönmek |
|
| 424 |
General |
accompany someone home v.
|
birine evine kadar eşlik etmek |
|
| 425 |
General |
see someone home v.
|
birine evine kadar eşlik etmek |
|
| 426 |
General |
prefer staying at home v.
|
evde oturmayı/kalmayı tercih etmek |
|
| 427 |
General |
walk home alone v.
|
eve tek başına yürümek |
|
| 428 |
General |
drive someone home v.
|
birini (araba ile) evine götürmek/bırakmak |
|
| 429 |
General |
drive home v.
|
eve gitmek (araba ile) |
|
| 430 |
General |
take from home v.
|
evden almak |
|
| 431 |
General |
come back home v.
|
eve dönmek |
|
| 432 |
General |
sit at home all day v.
|
bütün gün evde oturmak |
|
| 433 |
General |
hang around at home on sunday v.
|
pazar günü evde takılmak |
|
| 434 |
General |
come home v.
|
eve gelmek |
|
| 435 |
General |
watch a movie at home v.
|
evde film izlemek |
|
| 436 |
General |
sell a home v.
|
ev satmak |
|
| 437 |
General |
be alone at home v.
|
evde yalnız olmak |
|
| 438 |
General |
fix things at home v.
|
evdeki eşyaları tamir etmek |
|
| 439 |
General |
re-home v.
|
(hayvana) yeni bir yuva bulmak |
|
| 440 |
General |
re-home v.
|
sahiplendirmek |
|
| 441 |
General |
bring home v.
|
birinin evine getirmek |
|
| 442 |
General |
home [uk] v.
|
(hayvanı) yuvaya yerleştirmek |
|
| 443 |
General |
home [uk] v.
|
evine (hayvan) almak |
|
| 444 |
General |
home [uk] v.
|
(hayvan) sahiplenmek |
|
| 445 |
General |
home v.
|
yuvalandırmak |
|
| 446 |
General |
home v.
|
eve sahip olmak |
|
| 447 |
General |
home v.
|
eve göndermek |
|
| 448 |
General |
home v.
|
eve gitmek |
|
| 449 |
General |
home v.
|
yönlendirmek |
|
| 450 |
General |
home v.
|
kiriş veya sınır işaretini takip ederken hedefe doğru ilerlemek |
|
| 451 |
General |
home v.
|
eve sahip olmak |
|
| 452 |
General |
home v.
|
merkeze sahip olmak |
|
| 453 |
General |
home v.
|
genel merkeze sahip olmak |
|
| 454 |
General |
home v.
|
(güvercine) güvercinliğe dönmeyi öğretmek |
|
| 455 |
General |
home v.
|
dikkatini toplamak |
|
| 456 |
General |
home v.
|
ilerleme kaydetmek |
|
| 457 |
General |
home brew v.
|
evde içki mayalamak |
|
| 458 |
General |
home brew v.
|
evde içki üretmek |
|
| 459 |
General |
home-brew v.
|
evde içki mayalamak |
|
| 460 |
General |
home-brew v.
|
evde içki üretmek |
|
| 461 |
General |
come home from (some place or something) v.
|
(bir yerden/şeyden) evine dönmek |
|
| 462 |
General |
come home from (some place or something) v.
|
(bir yerden/şeyden) eve gelmek |
|
| 463 |
General |
go home v.
|
(kibarca) yarışmadan elenmek |
|
| 464 |
General |
promise to return something home v.
|
bir şeyi eve getirmeye söz vermek |
|
| 465 |
General |
press home v.
|
(avantaj) üzerine inşa etmek |
|
| 466 |
General |
press home v.
|
ısrarla yapılmasını istemek |
|
| 467 |
General |
press home v.
|
altından girip üstünden çıkmak |
|
| 468 |
General |
press home v.
|
ikna etmeye çabalamak |
|
| 469 |
General |
get home alright v.
|
sağ sağlim eve varmak |
|
| 470 |
General |
get home safely v.
|
sağ sağlim eve varmak |
|
| 471 |
General |
at home in adj.
|
bilgili (bir konuda) |
|
| 472 |
General |
home adj.
|
hedefe ait |
|
| 473 |
General |
home adj.
|
vatana ait |
|
| 474 |
General |
home adj.
|
eve ait |
|
| 475 |
General |
home adj.
|
dar |
|
| 476 |
General |
at home in adj.
|
-e aşina |
|
| 477 |
General |
home adj.
|
içişlerine ait |
|
| 478 |
General |
home adj.
|
derin |
|
| 479 |
General |
home adj.
|
ev ile ilgili |
|
| 480 |
General |
at home adj.
|
alışkın |
|
| 481 |
General |
home adj.
|
evdeki |
|
| 482 |
General |
home adj.
|
evde yapılan |
|
| 483 |
General |
home adj.
|
eve özgü |
|
| 484 |
General |
at home with adj.
|
aşina |
|
| 485 |
General |
home adj.
|
yerel |
|
| 486 |
General |
home based adj.
|
ev tabanlı |
|
| 487 |
General |
at home with adj.
|
-i iyi bilen |
|
| 488 |
General |
home-cured adj.
|
evde tedavi edilen |
|
| 489 |
General |
home-grown adj.
|
evde yetişen |
|
| 490 |
General |
home-coming adj.
|
eve dönüş yapan |
|
| 491 |
General |
home-loving adj.
|
evcimen |
|
| 492 |
General |
take-home adj.
|
eve al |
|
| 493 |
General |
take-home adj.
|
eve götür |
|
| 494 |
General |
home made adj.
|
evde yapılmış |
|
| 495 |
General |
home-grown adj.
|
evde yetiştirilen |
|
| 496 |
General |
home-grown adj.
|
evde büyüyen |
|
| 497 |
General |
home-raised adj.
|
evde yetiştirilen/büyütülen |
|
| 498 |
General |
home-schooled adj.
|
evde öğrenim gören |
|
| 499 |
General |
home-schooled adj.
|
evde eğitilen |
|
| 500 |
General |
home-grown adj.
|
kendi bahçesinde yetişen |
|
