karşılıklı - Turkish English Dictionary

karşılıklı

Meanings of "karşılıklı" in English Turkish Dictionary : 45 result(s)

Turkish English
Common Usage
karşılıklı reciprocal adj.
A professional relationship should be based on reciprocal respect.
Profesyonel bir ilişki karşılıklı saygıya dayalı olmalıdır.

More Sentences
karşılıklı mutual adj.
There was nothing but mutual trust and respect between them.
Aralarında karşılıklı güven ve saygıdan ötesi yoktu.

More Sentences
General
karşılıklı opposite adj.
The opposite, an 'Opt-In' regime for Europe, would be entirely ineffective.
Buna karşılık, Avrupa için bir "Katılma" rejimi tamamen etkisiz olurdu.

More Sentences
karşılıklı mutual adj.
That partnership requires mutual confidence and a change in the culture of communication.
Bu ortaklık karşılıklı güven ve iletişim kültüründe bir değişim gerektirmektedir.

More Sentences
karşılıklı mutually adv.
It represented a mutually beneficial relationship between immigrant and host country.
Göçmen ve ev sahibi ülke arasında karşılıklı fayda sağlayan bir ilişkiyi temsil ediyordu.

More Sentences
Law
karşılıklı mutual adj.
This is all about constructive mutual cooperation.
Bu tamamen yapıcı karşılıklı işbirliği ile ilgilidir.

More Sentences
karşılıklı reciprocal adj.
Each party continues to grant reciprocal concessions on certain products.
Taraflar belirli ürünlerde karşılıklı tavizler vermeyi sürdürmektedir.

More Sentences
Computer
karşılıklı reciprocal adj.
I hope that we can really achieve reciprocal recognition of testing methods.
Umarım test yöntemlerinin karşılıklı olarak tanınmasını gerçekten başarabiliriz.

More Sentences
Telecom
karşılıklı mutual adj.
It is therefore very important for them to maintain mutual contact and exchange information and experiences.
Bu nedenle karşılıklı temasın sürdürülmesi ve bilgi ve deneyim alışverişinde bulunulması çok önemlidir.

More Sentences
General
karşılıklı reciprocative adj.
karşılıklı commutual adj.
karşılıklı correspondent adj.
karşılıklı synergic adj.
karşılıklı reciprocatory adj.
karşılıklı corresponding adj.
karşılıklı reciprocating adj.
karşılıklı correlative adj.
karşılıklı opposed adj.
karşılıklı alternate adj.
karşılıklı conjugate adj.
karşılıklı opposing adj.
karşılıklı tete a tete adj.
karşılıklı tete-a-tete adj.
karşılıklı bilateral adj.
karşılıklı concomitant adj.
karşılıklı reciprocous [obsolete] adj.
karşılıklı reciprok adj.
karşılıklı reciproque [obsolete] adj.
karşılıklı relative adj.
karşılıklı transmutual adj.
karşılıklı two-way adj.
karşılıklı antiphonal adj.
karşılıklı antiphonary adj.
karşılıklı dialectical adj.
karşılıklı corelative adj.
karşılıklı corresponsive adj.
karşılıklı seesaw adj.
karşılıklı interactively adv.
karşılıklı facing one another adv.
karşılıklı alternatively adv.
karşılıklı head-to-head adv.
Law
karşılıklı sinalagmatic adj.
Technical
karşılıklı interrelated adj.
Abbreviation
karşılıklı recip adj.
Slang
karşılıklı ding-dong adj.

Meanings of "karşılıklı" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
General
karşılıklı anlayış mutual understanding n.
Dialogue promotes mutual understanding among peoples in the cause of peace.
Diyalog, barış için halklar arasında karşılıklı anlayışı teşvik eder.

More Sentences
karşılıklı yardım mutual aid n.
Indeed, mutual aid and the free exchange of ideas are part of the Internet's splendid philosophy.
Gerçekten de karşılıklı yardımlaşma ve fikirlerin serbestçe paylaşımı internetin muhteşem felsefesinin bir parçasıdır.

More Sentences
karşılıklı saygı mutual respect n.
Economic development must not disregard human rights or mutual respect for differences.
Ekonomik kalkınma, insan haklarını veya farklılıklara karşılıklı saygıyı göz ardı etmemelidir.

More Sentences
karşılıklı sorumluluk mutual responsibility n.
We have common problems and also mutual responsibilities and each party must take on those responsibilities.
Ortak sorunlarımız ve aynı zamanda karşılıklı sorumluluklarımız var ve her bir taraf bu sorumlulukları üstlenmelidir.

More Sentences
karşılıklı suçlama recrimination n.
Failure to do so will see the brave new world collapse into stagnation and mutual recriminations.
Bunu yapmamak cesur yeni dünyanın durgunluğa ve karşılıklı suçlamalara gömülmesine neden olacaktır.

More Sentences
karşılıklı anlayışsızlık mutual incomprehension n.
There is a gulf of mutual incomprehension between the EU and the US.
AB ve ABD arasında karşılıklı anlayışsızlıktan kaynaklanan bir uçurum var.

More Sentences
karşılıklı hoşgörü mutual tolerance n.
It may inject real dynamism into society if it is based on genuine mutual tolerance.
Gerçek bir karşılıklı hoşgörüye dayandığı takdirde topluma gerçek bir dinamizm kazandırabilir.

More Sentences
karşılıklı ateş etme exchange n.
Luckily, no one was hurt during the exchange of gunfire.
Karşılıklı ateş edildiği esnada şans eseri kimse yaralanmadı.

More Sentences
karşılıklı olarak mutually adv.
I think that we must work together to establish mutually acceptable proposals.
Karşılıklı olarak kabul edilebilir teklifler oluşturmak için birlikte çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
Trade/Economic
karşılıklı çıkar mutual interest n.
We mention the northern dimension in this regard and all kinds of things that are in our mutual interest.
Bu konuda kuzey boyutundan ve karşılıklı çıkarımıza olan her türlü şeyden bahsediyoruz.

More Sentences
karşılıklı bağımlılık interdependence n.
The interdependence between macropolicy and full employment is evident.
Makro politika ile tam istihdam arasındaki karşılıklı bağımlılık açıktır.

More Sentences
karşılıklı tanıma mutual recognition n.
This is why this mutual recognition is the ideal tool for cooperating in this sensitive area.
İşte bu nedenle karşılıklı tanıma, bu hassas alanda işbirliği yapmak için ideal bir araçtır.

More Sentences
karşılıklı yardım mutual aid n.
Indeed, mutual aid and the free exchange of ideas are part of the Internet's splendid philosophy.
Aslında, karşılıklı yardımlaşma ve fikirlerin serbestçe paylaşılması internetin muhteşem felsefesinin bir parçasıdır.

More Sentences
karşılıklı anlaşma mutual agreement n.
The enlargement process cannot be forced, but must be the outcome of mutual agreement and founded on mutual trust.
Genişleme süreci zorlanamaz, ancak karşılıklı anlaşmanın bir sonucu olmalı ve karşılıklı güvene dayanmalıdır.

More Sentences
General
karşılıklı talep reciprocal demand n.
karşılıklı konuşma dual conversation n.
karşılıklı yapraklar opposite leaves n.
karşılıklı etki reciprocation n.
karşılıklı meydan okuma confrontation n.
karşılıklı etkilenme interactive relation n.
karşılıklı güvenlik collective security n.
karşılıklı sermaye mutual fund n.
karşılıklı dayanışma interdependency n.
karşılıklı konuşma colloquy n.
karşılıklı ilişki interrelation n.
karşılıklı anlaşma collective bargaining n.
karşılıklı ilişki mutual affinity n.
karşılıklı konuşma dialogue n.
karşılıklı olarak bilme interknowledge n.
karşılıklı etki reciprocal influence n.
karşılıklı değişme reciprocation n.
karşılıklı durum reciprocity n.
karşılıklı benzeme mutual resemblance n.
karşılıklı alıp verme exchange n.
karşılıklı şikayet recrimination n.
karşılıklı iki sayfa folio n.
karşılıklı muhalefet mutual opposition n.
karşılıklı etki mutual affection n.
karşılıklı olarak yapma exchange n.
karşılıklı taahhüt agreement n.
karşılıklı ilişki reciprocation n.
karşılıklı hale getirme mutualization n.
karşılıklı değiştirme swap n.
karşılıklı konuşma discoursing n.
karşılıklı etkileme interplay n.
karşılıklı değiştirme swop n.
karşılıklı etkilenme interaction n.
karşılıklı dayanışma interdependence n.
karşılıklı sigorta mutual insurance n.
karşılıklı etki mutual action n.
aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa (gazete) spread n.
karşılıklı konuşma duologue n.
karşılıklı anlaşma collective agreement n.
karşılıklı olarak birbirini tanıma interknowledge n.
karşılıklı olma reciprocity n.
karşılıklı iştirak mutual participation n.
karşılıklı çalışabilirlik interoperability n.
karşılıklı kullanılabilirlik interoperability n.
karşılıklı iştirak mutual attendance n.
karşılıklı iştirak corresponding participation n.
karşılıklı kilitlenme deadlock n.
karşılıklı ilişki intercommunion n.
karşılıklı göç intermigration n.
karşılıklı sigorta interinsurance n.
karşılıklı sorumluluk shared responsibility n.
karşılıklı sorumluluk joint responsibility n.
karşılıklı kabul mutual consent n.
karşılıklı onay reciprocal approval n.
karşılıklı rıza mutual consent n.
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik open marriage n.
karşılıklı ticaret counter trade n.
karşılıklı haklar mutual rights n.
karşılıklı sevgi ve saygı mutual love and respect n.
karşılıklı ketlenme lock up n.
karşılıklı değişme intermutation n.
karşılıklı değişim intermutation n.
karşılıklı anlaşma agreement by mutual n.
karşılıklı ilişki correlation n.
karşılıklı ilişki footing n.
karşılıklı özveri give-and-take n.
karşılıklı iki düşman kuvvetin cephe hatları arasında kalan arazi şeridi no-man's-land n.
karşılıklı etkileşim interplay n.
karşılıklı konuşma conversation n.
karşılıklı taahhütler mutual covenants n.
karşılıklı vaatler mutual covenants n.
karşılıklı çekim mutual attraction n.
karşılıklı anlaşma pledge n.
karşılıklı iki yan sediri olan araba waggonette n.
karşılıklı saygı ve dürüstlüğe dayalı ilişki committed relationship n.
karşılıklı katılım cross participation n.
karşılıklı bağlılık mutual attachment n.
karşılıklı çıkarlar mutual benefits n.
karşılıklı olma durumu mutualism n.
karşılıklı durum mutuality n.
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması house swapping n.
iki ev sahibinin belirli bir süre karşılıklı birbirlerinin evlerinde oturması home exchange n.
karşılıklı davranış reciprocity n.
karşılıklı bağımlılık mutual dependence n.
karşılıklı dışlama mutual exclusion n.
karşılıklı anlayış resonance n.
karşılıklı tanışıklık mutual acquaintance n.
karşılıklı tanışma mutual acquaintance n.
karşılıklı etkileme interacting n.
karşılıklı memnuniyet mutual satisfaction n.
karşılıklı bağımlılık reciprocal dependence n.
dünya çapında karşılıklı bağımlılık worldwide interdependence n.
(karşılıklı) söyleşi exchange n.
karşılıklı ödünler mutual concessions n.
karşılıklı güven ve işbirliği mutual trust and cooperation n.
karşılıklı bağlılık interconnectedness n.
karşılıklı olmama nonreciprocity n.
karşılıklı konuşma dialog n.
karşılıklı konuşma duolog n.
karşılıklı hale getirme mutualisation n.
karşılıklı bağımlılığı destekleyen kimse mutualist n.
karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde gerçekleşen yüzleşme carefrontation n.
karşılıklı düzeltme mutual adjustment n.
karşılıklı çıkar ilişkisi relationship based on mutual interests n.
karşılıklı tehditler exchange of threats n.
karşılıklı olan şey reciprocal n.
karşılıklı olma reciprocalness n.
karşılıklı oluş reciprocalness n.
parmaklara geçirilen ipe karşılıklı şekiller verilerek oynanan çocuk oyunu cats cradle n.
dergi, gazete vs. ortasında yer alan ve aynı habere ayrılmış karşılıklı sayfa çifti centre spread n.
karşılıklı birbirini sevme durumu redamancy n.
karşılıklı çıkar için iyilik yapma backscratching n.
karşılıklı mesafe mutual distance n.
karşılıklı uyum ve etkilenme chemistry n.
karşılıklı anlaşma tryst [scottish] n.
karşılıklı özveri gerektiren ilişki two-way street n.
karşılıklı alışverişler enterdeal [obsolete] n.
karşılıklı konuşma enterparlance [obsolete] n.
faytonun dış bölümünde birbiriyle karşılıklı duran iki arka koltuk basket [uk] n.
yumruk yumruğa dövüşte karşılıklı vuruşlar hand-play n.
karşılıklı söylenen düşmanca sözler word n.
karşılıklı söylenen öfkeli sözler word n.
karşılıklı espri yapma konusunda becerikli kimse reparteeist n.
karşılıklı sempati mutual affection n.
(kar veya artan masraf nedeniyle) aynı mülkün karşılıklı anlaşma yolu ile birinden diğerine devredilmesi demise and redemise n.
karşılıklı grup eylemi getting even n.
sabit rotatif hareketi sabit karşılıklı harekete çevirmek için kullanılan kalp şeklindeki kam heart wheel n.
(sanatçı, kritik veya akademisyenler arasında) karşılıklı övgü logrolling n.
karşılıklı kollama logrolling n.
karşılıklı konuşma imparlance [obsolete] n.
karşılıklı konuşma commune n.
bir faaliyetteki karşılıklı ilişki communion n.
karşılıklı konuşmaya katılan kimse dialogist n.
karşılıklı nefret distaste [obsolete] n.
karşılıklı hoşnutsuzluk distaste [obsolete] n.
rakibin ailesine karşılıklı hakaretler edilen bir oyun dozens n.
(iki bitişik duvardaki pencereler gibi) karşılıklı durmayan kaynaklardan çıkan ışık crosslight n.
(ayinlerde) karşılıklı okuma interlocution [obsolete] n.
karşılıklı görünürlük intervisibility n.
karşılıklı ilişki intrication n.
karşılıklı bağımlılık co-dependence n.
karşılıklı anlayış coherence [obsolete] n.
(demir ve mıknatıs arasında) karşılıklı çekim coition [obsolete] n.
çeşitli duyumları koordine edemeyip bunların karşılıklı ilişkilerini gözlemleyememe disaggregation n.
ayrı seri numarayı paylaşan karşılıklı sayfalar folio n.
taş duvarın karşılıklı duvarların birbirine yaklaştırılması ile inşa edilmiş alt yüzü gather n.
(kültürel grup veya özelliklerde) karşılıklı nüfuz yoluyla gerçekleşen etkileşim osmosis n.
karşılıklı yaprakları ve ufak yanal çiçekleri olan bir amerika çalısı privet n.
karşılıklı utandırma, aşağılama veya küçük düşürme içeren kamuya açık anlaşmazlık roman holiday n.
pinpon topu gibi karşılıklı gelip giden şey shittlecock n.
rakibin ailesine karşılıklı hakaretler edilen bir oyun signifying n.
karşılıklı takipçi mutual follower n.
karşılıklı iki kişilik oturakları olan dört tekerlekli üstü açık fayton sociable n.
(gruplar ve bireylerarasında) karşılıklı işbirliği symbiosis n.
karşılıklı hassasiyet sympathy n.
karşılıklı yatkınlık sympathy n.
karşılıklı olarak birer el silah atmak exchange shots v.
karşılıklı alıp vermek exchange v.
karşılıklı olmak reciprocate v.
dengelemek (karşılıklı olarak) counterbalance v.
karşılıklı alıp vermek reciprocate v.
karşılıklı ilişkisi olmak correlate v.
karşılıklı ödün vererek anlaşmaya varmak compromise v.
bir meseleyi halletmek için karşılıklı ateş etmek shoot it out v.
karşılıklı yapmak reciprocate v.
karşılıklı fikir alışverişi yapmak exchange ideas with one another v.
karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak exchange ideas v.
karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak exchange ideas with one another v.
karşılıklı fikir alışverişi yapmak exchange ideas v.
karşılıklı konuşmak talk face to face v.
karşılıklı görüşmek talk face to face v.
karşılıklı görüşmek discuss face to face v.
karşılıklı anlaşmaya varmak make a deal with v.
karşılıklı espriler yapmak trade quips v.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create a mutual trust environment v.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create an athmosphere of mutual trust v.
karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ortam yaratmak establish an environment that is based on mutual respect and trust v.
karşılıklı güven ortamı yaratmak create an environment of mutual trust v.
karşılıklı güven ortamı yaratmak establish a mutual trust environment v.
karşılıklı güven ortamı yaratmak establish an environment of mutual trust v.
karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir ortam oluşturmak establish an environment that is based on mutual respect and trust v.
karşılıklı güven ortamı oluşturmak create an environment of mutual trust v.
karşılıklı güven ortamı oluşturmak establish a mutual trust environment v.
karşılıklı güven ortamı oluşturmak create an athmosphere of mutual trust v.
karşılıklı güven ortamı oluşturmak establish an environment of mutual trust v.
karşılıklı güven ortamı oluşturmak create a mutual trust environment v.
karşılıklı taahhüt etmek enter into a mutual engagement v.
karşılıklı oturmak sit face to face v.
aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak live across the street from each other v.
boğazı/iki yönlü/gidiş geliş/karşılıklı geçmek criss-cross the bosphorus v.
karşılıklı gülüşmek exchange a smile v.
karşılıklı yardım veya destek için başkalarıyla gayrı resmi etkileşimde bulunmak network v.
karşılıklı olarak ödeşmek quit scores v.
karşılıklı olmak mutualize v.
karşılıklı olmak mutualise v.
(fikirleri) karşılıklı aktarmak communicate v.
karşılıklı selamlaşmak congreet [obsolete] v.
karşılıklı selam vermek congreet [obsolete] v.
karşılıklı iftira atmak interlibel v.
karşılıklı olarak karalamak interlibel v.
karşılıklı söz vermek compromise [obsolete] v.
karşılıklı taahhüt etmek compromise [obsolete] v.
karşılıklı olarak vadetmek compromise [obsolete] v.
karşılıklı dokunmak interosculate v.
karşılıklı güvence vermek interpledge v.
karşılıklı olarak şaşırtmak intershock v.
karşılıklı şok etkisi yaratmak intershock v.
karşılıklı gidip gelmek intervisit v.
karşılıklı iyi dileklerde bulunmak interwish v.
karşılıklı hareket etmek interwork v.
(taş yapının karşılıklı duvarları) birbirine yaklaştırmak gather v.
karşılıklı sinyal alıp göndermek signalize v.
karşılıklı sinyal alıp göndermek signalise v.
karşılıklı olarak esprili hakaretler etmek signify v.
karşılıklı paylaşmak exchange v.
karşılıklı hariç mutually exclusive adj.
karşılıklı mutabakata dayalı consensual adj.
karşılıklı anlaşmaya dayalı consensual adj.
karşılıklı tahrip edici mutually ruinous adj.
karşılıklı yararlı mutually beneficial adj.
karşılıklı olmayan nonreciprocal adj.
karşılıklı etkileşen interacting adj.
karşılıklı istişare edilmiş mutually consulted adj.
karşılıklı olarak birbirini güçlendiren mutually reinforcing adj.
karşılıklı bağımlı mutualist adj.
karşılıklı yardım eden coadjutant adj.
karşılıklı yardımlaşan coadjutant adj.
karşılıklı suçlayan recriminative adj.
karşılıklı suçlayan recriminatory adj.
birbirine geçen ve karşılıklı etkileşen meshed adj.
kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiye ait mind-body adj.
kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiyi içeren mind-body adj.
kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiden kaynaklanan mind-body adj.
parçaların karşılıklı ilişkilerini koruyan homolographic adj.
karşılıklı benzerliği bulunan monophanous adj.
karşılıklı verilen return adj.
karşılıklı gönderilen return adj.
karşılıklı yapılan return adj.
karşılıklı eş açılı mutually equiangular adj.
karşılıklı eşit açılı mutually equiangular adj.
karşılıklı eş açılı mutually equilateral adj.
karşılıklı eşit açılı mutually equilateral adj.
karşılıklı ve hızlı alıp verme içeren dingdong adj.
karşılıklı ve hızlı alıp verme içeren ding-dong adj.
karşılıklı konuşmada geçen dialogic adj.
karşılıklı konuşmayla ilgili dialogistic adj.
karşılıklı konuşma şeklinde dialogistic adj.
karşılıklı olarak mümkün olmayan incompossible adj.
karşılıklı olmayan irreciprocal adj.
bir toplumun üyeleri arasındaki karşılıklı ilişkilerle nitelenen feudal adj.
karşılıklı konuşma içermeyen silent adj.
birbirini karşılıklı olarak dışlayan mutually exclusive adj.
karşılıklı olarak reciprocatively adv.
karşılıklı olarak reciprocally adv.
karşılıklı olarak vice versa adv.
karşılıklı olarak conjugately adv.
karşılıklı olarak interrelatedly adv.
karşılıklı olarak correlatively adv.
karşılıklı (yüzleşme) head to head adv.
karşılıklı okumayla ilgili olarak antiphonally adv.
karşılıklı anlaşma ile by common consent adv.
karşılıklı anlaşarak by common consent adv.
karşılıklı olarak the other way around adv.
karşılıklı olarak together adv.
karşılıklı olarak oppositely adv.
karşılıklı konuşarak dialogically adv.
karşılıklı biçimde diametrically adv.
karşılıklı olarak correspondently adv.
karşılıklı olarak one another pron.
karşılıklı olarak anlamı veren ön ek co- pref.
karşılıklı çalışan anlamı veren ön ek co- pref.
karşılıklı anlamı veren ön ek counter- pref.
Phrasals
karşılıklı anlaşmaya varmak close on v.
(bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak throw (something) back and forth v.
karşılıklı gevezelik etmek jabber away v.
ile karşılıklı oynamak play against v.
iki şeyi karşılıklı yarar sağlayacak şekilde bir araya getirmek/birleştirmek/bütünleştirmek marry up v.
karşılıklı tartışmak fight amongst v.
karşılıklı ağız dalaşı yapmak fight amongst v.
karşılıklı tartışmak fight among v.
karşılıklı ağız dalaşı yapmak fight among v.
(biri/bir şey hakkında biriyle karşılıklı) dalga geçmek joke (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle karşılıklı biriyle/bir şeyle) alay etmek joke (with someone) (about someone or something) v.
ile karşılıklı değerini tartmak balance against v.
(biriyle) karşılıklı döktürmek get down with (someone) v.
(biriyle) karşılıklı atışmak rap at (someone) v.
karşılıklı atıp tutmak toss back and forth v.
karşılıklı atışmak toss back and forth v.
(biriyle/bir şeyle birini/bir şeyi) karşılıklı ölçüp tartmak weigh against (someone or something) v.
Phrases
(karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama little love lost between (two people) expr.
(karşılıklı) birbirini sevmeme little love lost between (two people) expr.
(karşılıklı) birbirine düşman olma little love lost between (two people) expr.
(karşılıklı) birbirine düşman gibi olma little love lost between (two people) expr.
(karşılıklı) birbirine düşman kesilme little love lost between (two people) expr.
karşılıklı saygı çerçevesinde on the basis of mutual respect expr.
karşılıklı saygı çerçevesinde within the framework of mutual respect expr.
Proverb
karşılıklı birbirinin mahremiyetine saygı duyulduğunda arkadaşlıklar daha güzel ilerler a hedge between keeps friendship green
Colloquial
karşılıklı meydan okuma face-off n.
karşılıklı suçlamaların yapıldığı tartışma slugfest n.
karşılıklı fikirlerin çürütüldüğü tartışma slugfest n.
karşılıklı akrabalara söverek oynanan siyahi kökenli bir oyun the (dirty) dozens n.
karşılıklı övgüler yağdırılan durum love-in n.
pinpon topu gibi karşılıklı gelip giden şeyler shuttlecock n.
karşılıklı küfürleşmek trade barbs v.
karşılıklı hakaretleşmek trade barbs v.
karşılıklı boşa çıkarmak cancel each other out v.
karşılıklı anlaşma bildiren ünlem check interj.
karşılıklı beğeni atma f4f (first for first) expr.
sosyal medya kullanıcılarının karşılıklı birbirilerinin sayfasındaki ilk fotoğrafı beğendiği bir sosyal medya akımının kısaltması f4f (first for first) expr.
hisler karşılıklı the feeling is mutual expr.
Idioms
karşılıklı anlaşma meeting of (the) minds n.
karşılıklı anlaşma a meeting of minds n.
karşılıklı anlaşma a meeting of minds n.
karşılıklı birbirine hayranlık besleme (iltifat etme) a mutual admiration society n.
karşılıklı yağ çekme backslapping n.
karşılıklı özveri give and take n.
karşılıklı fedakarlık give and take n.
karşılıklı ödün/taviz lot of give-and-take n.
karşılıklı övgülerde bulunma a love-in n.
karşılıklı anlayış give and take n.
karşılıklı güven üzerine kurulu anlaşma gentleman's pact n.
karşılıklı güvene dayalı anlaşma a gentleman's agreement n.
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik an open marriage n.
karşılıklı suçlama blame game n.
karşılıklı suçlama blame shifting n.
(biri veya bir şey hakkında) karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak swap notes about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) karşılıklı bilgi paylaşımında bulunmak swap notes about (someone or something) v.
birbirine karşılıklı hakaretler yağdırmak trade insults with someone v.
karşılıklı atışmak toss something back and forth v.
karşılıklı atıp tutmak toss something back and forth v.
birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak strike sparks off each other v.
karşılıklı yaratıcılığı/heyecanı tetiklemek strike sparks off each other v.
karşılıklı birbirinin enerjisini yükseltmek strike sparks off each other v.
karşılıklı birbirinin gözüne bakmak meet someone's eyes v.
karşılıklı birbirinin gözüne bakmak meet someone's eye v.
karşılıklı birbirinin gözüne bakmak meet someone's gaze v.
karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak reach an understanding v.
ile karşılıklı anlaşmak/uzlaşmak reach an understanding with v.
karşılıklı güven içerisinde in one's pocket expr.
karşılıklı güven içerisinde in each other's pockets expr.
Formal
karşılıklı olmak be arrayed against v.
Speaking
aynı sokakta karşılıklı evlerde oturuyoruz we live across the street from each other expr.
her şey karşılıklı there is no such thing as a free meal/lunch expr.
her şey karşılıklı everything is mutual expr.
hislerimiz karşılıklı right back at you expr.
Chat Usage
karşılıklı resim atma s2r (send to receive) n.
Trade/Economic
alınan bir borcun geri ödenmeye başlanılmadan önce karşılıklı anlaşma ile geçmesi kabul edilen süre grace n.
bir şirketin başka bir eyalette faaliyet göstermesi durumunda vergilerin karşılıklı olacağını öngören kanun retaliatory statute n.
ekonomik yönden karşılıklı bağımlılık economic interdependence n.
ihtiyaçların karşılıklı çakışması double coincidence of wants n.
iki tarafın ödemelerini bazı esas ve kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak değiştirmeleri swap n.
iş başvurusu sahibiyle işveren arasındaki karşılıklı görüşme employment interview n.
karşılıklı talep ilişkileri demand interrelationships n.
karşılıklı teminat collateral security n.
karşılıklı işlemlerin netleştirilmesine imkan veren anlaşma master netting arrangement n.
karşılıklı ziyaretler reciprocal visits n.
karşılıklı bağımlılık mutual interdependence n.
karşılıklı netleştirme net settlement n.
karşılıklı hizmetler reciprocate services n.
karşılıklı taahhüt mutual liability n.
karşılıklı ilişki interrelation n.
karşılıklı kontrol collateral control n.
karşılıklı akreditif back to back credit n.
karşılıklı dayanışma derneği mutual improvement society n.
karşılıklı çıkarlar mutual interests n.
karşılıklı güvene dayalı anlaşma gentleman’s agreement n.
karşılıklı sigorta mutual insurance n.
karşılıklı menfaat mutual interest n.
karşılıklı fesih mutual termination n.
karşılıklı ticari anlaşmalar reciprocal agreements n.
karşılıklı değerlendirme mutual assessment n.
karşılıklı çevrilebilirlik interconvertibility n.
karşılıklı tanınma anlaşması mutual recognition agreement n.
karşılıklı uyuşma (cihazların) mutual compatibility (of the devices) n.
karşılıklı iştirak reciprocal share holding n.
karşılıklı ekonomik yardım konseyi council for mutual economic assistance n.
karşılıklı görüşme yapan kimse interviewer n.
karşılıklı ekonomik yardım konseyi comecon n.
karşılıklı taahhütler ve anlaşmalar mutual covenants and agreements n.
karşılıklı ticaret counter trade n.
karşılıklı gümrük indirimi reciprocal tariff reduction n.
karşılıklı çek honored check n.
karşılıklı bağlılık mutual attachment n.
karşılıklı talep kanunu reciprocal law of demand n.
karşılıklı mutabakat mutual covenant n.
karşılıklı yazılı onaylar mutual written consent n.
karşılıklı olma kuralı rule of reciprocity n.
karşılıklı yardım reciprocal aid n.
karşılıklı talep reciprocal demand n.
karşılıklı tanınma düzenlemesi mutual recognition arrangement n.
karşılıklı netleştirme settle net n.
karşılıklı hesaplar reciprocal accounts n.
karşılıklı işleyen hesaplar reciprocal accounts n.
karşılıklı görüşme interview n.
karşılıklı teminatlı tahviller collateral trust bonds n.
karşılıklı talep kanunu law of reciprocal demand n.
karşılıklı çıkar reciprocal interest n.
karşılıklı etkileşim mutual interaction n.
karşılıklı para mutual funds n.
karşılıklı faktöring back to back factoring n.
karşılıklı etkileşim interaction n.
karşılıklı çek certified check n.
karşılıklı ticaret sözleşmesi reciprocal trade agreement n.
karşılıklı sigorta reciprocal insurance n.
karşılıklı iştirak sermaye düzeltmesi capital adjustments due to cross-ownership n.
karşılıklı iştirak reciprocal shareholding n.
karşılıklı çıkarlar mutual benefits n.
karşılıklı menfaatler mutual interests n.
karşılıklı avans credit on guarantees n.
karşılıklı çıkar mutual profit n.
karşılıklı iştirak intercompany loans market n.
karşılıklı sigorta şirketi mutual insurance company n.
karşılıklı olma mutuality n.
karşılıklı akreditif back-to-back letter of credit n.
karşılıklı akreditif back to back n.
karşılıklı dava setoff n.
karşılıklı sigorta şirketi mutual company n.
karşılıklı çek honoured cheque n.
karşılıklı anlaşma ile iş akdini sonlandırma mutual rescission n.
karşılıklı alacaklar mutual credits n.
karşılıklı ticaret anlaşması reciprocal trade agreements n.
karşılıklı ödün ilkesi reciprocity n.
karşılıklı teminatlı tahvil collateral trust bond n.
karşılıklı ekonomik yardım konseyi council for mutual economic aid n.
karşılıklı ticaret anlaşması reciprocal trade agreement n.
karşılıklı çıkar mutual benefit n.
karşılıklı gizlilik anlaşması mutual non-disclosure agreement n.
karşılıklı görüşme interviewing n.
karşılıklı ticaret anlaşmaları countertrade agreements n.
karşılıklı kredi back-to-back loan n.
karşılıklı ticaret countertrade n.
karşılıklı ticaret reciprocal trade n.
karşılıklı olma mutualism n.
karşılıklı yardım mutual assistance n.
karşılıklı ticari anlaşma executive trade agreement n.
karşılıklı muamele muahedesi contract of reciprocity n.
mahsup etme karşılıklı alacak ve borçların mahsup edilmesi set-off n.
ortakların sorumlulukları karşılıklı olan şirket mutual society n.
önceden planlanmış karşılıklı görüşme patterned interview n.
özel çıkarlarını gözetmek üzere politikacıların karşılıklı olarak birbirini desteklemeleri logrolling n.
önceden planlanmış karşılıklı görüşme planned interview n.
tam karşılıklı para full-bodied money n.
tam karşılıklı sözleşme contract of reciprocal promises n.
üzerinde karşılıklı olarak mutabakata varılmış/anlaşılmış yer a mutually agreed upon location n.
yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması reciprocal promotion and protection of investments n.
karşılıklı sermaye mutual n.
karşılıklı sermayeleri yöneten şirket mutual fund n.
satıcının alıcı ülkeden belirli değere sahip ürünleri belirli zaman diliminde satın almayı kabul ettiği bir tür karşılıklı ticaret anlaşması offset n.
karşılıklı ticaret yoluyla mal alım satımı yapmak countertrade v.
karşılıklı ilişkili interrelated adj.
yerel ve yabancı bir kurum arasındaki karşılıklı düzenlemeye ilişkin exchange adj.
karşılıklı olarak reciprocally adv.
karşılıklı olarak on a basis of reciprocity expr.
Law
borç ihdas eden bir sözleşmenin tarafların karşılıklı anlaşması ile feshi dissensus n.
ceza işlerinde karşılıklı adli yardım mutual legal assistance on criminal matters n.
cezai konularda karşılıklı adli yardımlaşma mutual assistance in criminal matters n.
ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesi european convention on mutual assistance in criminal matters n.
gayrimenkul karşılıklı senedat bond secured on land n.
hukuki konularda karşılıklı adli yardımlaşma mutual assistance in civil matters n.
karşılıklı yardımlaşma mutual assistance n.
karşılıklı dayanışma şartı mutual solidarity clause n.
karşılıklı muamele antlaşması contract of reciprocity n.
karşılıklı teminat collateral security n.
karşılıklı rıza consensus ad idem n.
karşılıklı akit reciprocal agreement n.
karşılıklı fesih sözleşmesi mutual termination agreement n.
karşılıklı ilişki privity n.
karşılıklı akreditif back to back letter of credit n.
karşılıklı irade uyuşması ile sözleşmeye son verilmesi mutuus dissensus n.
karşılıklı anlaşma mutual agreement n.
karşılıklı itham reciprocal accusation n.
karşılıklı delil rebutter n.
karşılıklı haklar reciprocal rights n.
karşılıklı yükümlülükler joint obligations n.
karşılıklı sorumluluklar mutual responsibilities n.
karşılıklı münasebet reciprocity n.
karşılıklı yükümlülükler reciprocal obligations n.
karşılıklı itham recrimination n.
karşılıklı denkleştirme offset n.
karşılıklı olarak feshetme mutual termination n.
karşılıklı taahhüt mutual pledge n.
karşılıklı yükümlülükler mutual responsibilities n.
karşılıklı antlaşma contract of reciprocity n.
karşılıklı edimlerin aynı anda yerine getirildiği sözleşme concurrent covenant n.
karşılıklı rıza mutual assent n.
karşılıklı delil rebuttal n.