temel

Meanings of "temel" in English Turkish Dictionary : 147 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	temel	basis n.
The concept of 'from stable to table' is an important basis for a high level of food safety. Ahırdan sofraya' kavramı, yüksek düzeyde gıda güvenliği için önemli bir temeldir. More Sentences
2	Common Usage	temel	base n.
The alignment of the Turkish statistical base with that of Eurostat is a very first priority. Türk istatistiksel temelinin Eurostat’ın temeliyle uyumlulaştırılması, başta gelen bir önceliktir. More Sentences
3	Common Usage	temel	foundation n.
The first step of building a house is laying the foundation. Ev inşa etmenin ilk adımı temel atmaktır. More Sentences
4	Common Usage	temel	basic adj.
To ensure the supply of basic levels of energy, however, nuclear energy is the only realistic option. Ancak temel düzeyde enerji tedarikini sağlamak için nükleer enerji tek gerçekçi seçenektir. More Sentences
General
5	General	temel	cornerstone n.
Restrictions on the fishing effort will be a cornerstone of the reforms. Balıkçılık çabalarına getirilen kısıtlamalar reformların temel taşlarından biri olacaktır. More Sentences
6	General	temel	footing n.
So, sooner or later, we will need to set these institutions on a new footing. Er ya da geç, bu kurumları yeni bir temele oturtmamız gerekecek. More Sentences
7	General	temel	root n.
However, we feel that this measure does not offer a definitive solution to the problems at the root of this exodus. Bununla birlikte, bu tedbirin bu göçün temelinde yatan sorunlara kesin bir çözüm getirmediğini düşünüyoruz. More Sentences
8	General	temel	ground n.
At present, democracy is not very well grounded, with political life segregated from civil society. Halihazırda demokrasi çok sağlam temellere oturtulmuş değil, siyasi hayat sivil toplumdan ayrılmış durumda. More Sentences
9	General	temel	backdrop n.
Against this backdrop, some fundamental criticism must be made of the Commission proposals. Bu çerçevede, Komisyon tekliflerine yönelik bazı temel eleştiriler yapılmalıdır. More Sentences
10	General	temel	foundation n.
Our friendship is built on a foundation of trust. Dostluğumuz güven temeli üzerine inşa edilmiştir. More Sentences
11	General	temel	base n.
Now it includes the proposal from the European Convention for a legal base on civil dialogue. Şimdi de Avrupa Konvansiyonu'nun sivil diyaloğa ilişkin yasal bir temel oluşturulması önerisini içeriyor. More Sentences
12	General	temel	fundamental n.
Adjusting the Community fleet to the resources available is a fundamental objective of the CFP. Topluluk filosunun mevcut kaynaklara göre ayarlanması CFP'nin temel hedeflerinden biridir. More Sentences
13	General	temel	principle n.
This lies at the heart of the principle of subsidiarity. Bu, yerindenlik ilkesinin temelinde yatmaktadır. More Sentences
14	General	temel	profound adj.
His novel touches on something profound in human psychology. Romanı insan psikolojisindeki temel bir konuya değiniyor. More Sentences
15	General	temel	underlying adj.
It is these factors that underlie the Commission's proposals for reform, which are being debated here today. Bugün burada tartışılmakta olan Komisyon'un reform önerilerinin temelinde bu faktörler yatmaktadır. More Sentences
16	General	temel	essential adj.
For essential products, our deficit, and hence our dependence on imports of uncertain quality, has become greater. Temel ürünler için açığımız ve dolayısıyla kalitesi belirsiz ithalata olan bağımlılığımız daha da artmıştır. More Sentences
17	General	temel	primary adj.
The primary motive for the enlargement of the European Union is that it will extend the stability zone. Avrupa Birliği'nin genişlemesinin temel gerekçesi istikrar bölgesini genişletecek olmasıdır. More Sentences
18	General	temel	staple adj.
Coffee is one of the staples of Brazil. Kahve Brezilya'nın temel ürünlerinden biridir. More Sentences
19	General	temel	rudimentary adj.
It is contrary to the most rudimentary principles of natural justice. Bu durum, doğal adaletin en temel ilkelerine aykırıdır. More Sentences
20	General	temel	elementary adj.
Usually, NGOs also provide their female patients with elementary hygiene education. Genellikle STK'lar kadın hastalarına temel hijyen eğitimi de verirler. More Sentences
21	General	temel	principal adj.
One of the principal objectives of this programme is to promote linguistic diversity. Bu programın temel amaçlarından biri de dilsel çeşitliliği teşvik etmektir. More Sentences
22	General	temel	key adj.
The European Union has its own key policies and they are integration, integration and yet more integration. Avrupa Birliği'nin kendi temel politikaları vardır ve bunlar entegrasyon, bütünleşme ve daha fazla entegrasyondur. More Sentences
23	General	temel	central adj.
Decoupling is a central tenet and is quite revolutionary in itself. Ayrıştırma temel bir ilkedir ve kendi içinde oldukça devrimcidir. More Sentences
24	General	temel	bedrock adj.
NATO and the transatlantic alliance must remain the bedrock of European defence. NATO ve transatlantik ittifak Avrupa savunmasının temel dayanağı olmaya devam etmelidir. More Sentences
25	General	temel	common adj.
The common state of this matter is solid. Bu maddenin temel hali katıdır. More Sentences
26	General	temel	core adj.
The core mission must be experienced and have appropriate technical expertise. Temel misyon deneyimli olmalı ve uygun teknik uzmanlığa sahip olmalıdır. More Sentences
27	General	temel	main adj.
The EU road safety programme aims to define the main priorities clearly. AB karayolu güvenliği programı temel öncelikleri net bir şekilde tanımlamayı amaçlamaktadır. More Sentences
Trade/Economic
28	Trade/Economic	temel	principal adj.
Therefore, I will briefly outline the comprehensive changes' principal purposes. Bu nedenle, kapsamlı değişikliklerin temel amaçlarını kısaca özetleyeceğim. More Sentences
Law
29	Law	temel	grounds n.
It was above all on these grounds that the EU suspended the Generalised System of Preferences for Burma. AB'nin Burma'ya yönelik Genelleştirilmiş Tercihler Sistemini askıya almasının temelinde de bu gerekçeler yatmaktadır. More Sentences
30	Law	temel	base n.
The base age has been raised by six years. Temel yaş altı yıl yükseltilmiştir. More Sentences
31	Law	temel	fundamental n.
Employment and economic and social cohesion in Europe are fundamental political principles of our Union. Avrupa'da istihdam ile ekonomik ve sosyal uyum, Birliğimizin temel siyasi ilkeleridir. More Sentences
Technical
32	Technical	temel	foundation n.
We have to remember that without a healthy environment we have no sound foundation for our economies. Unutmamalıyız ki sağlıklı bir çevre olmadan ekonomilerimiz için sağlam bir temel oluşturamayız. More Sentences
33	Technical	temel	basis n.
The basis of environmental action, in particular, must be the reinforcement of existing programmes. Özellikle çevresel eylemin temeli, mevcut programların güçlendirilmesi olmalıdır. More Sentences
34	Technical	temel	primal adj.
Like the colour blue, stoats are one of the things that appeal to me on a primal level. Mavi renk gibi, kakımlar da temel düzeyde bana hitap eden şeylerden biridir. More Sentences
Construction
35	Construction	temel	foundation n.
Peace, dignity and security are indeed the foundation for a better future in the Middle East. Barış, haysiyet ve güvenlik gerçekten de Orta Doğu'da daha iyi bir geleceğin temelini oluşturmaktadır. More Sentences
Food Engineering
36	Food Engineering	temel	essence n.
Freedom is the essence of mathematics. Matematiğin temeli özgürlüktür. More Sentences
37	Food Engineering	temel	basis n.
Our priority must therefore be to establish this basis in the Convention. Bu nedenle önceliğimiz bu temeli Sözleşmede tesis etmek olmalıdır. More Sentences
38	Food Engineering	temel	essential adj.
The Stability and Growth Pact is an essential element in the credibility of the Euro area. İstikrar ve Büyüme Paktı, Avro alanının kredibilitesi açısından temel bir unsurdur. More Sentences
Statistics
39	Statistics	temel	base n.
In order to do this, however, I must address the issue that the rapporteur raised on the legal base of the programme. Ancak bunu yapabilmek için, raportörün programın yasal temeline ilişkin dile getirdiği soruna değinmem gerekiyor. More Sentences
Linguistics
40	Linguistics	temel	principal adj.
Allow me to draw your attention to the three principal elements of the proposal. İzninizle teklifin üç temel unsuruna dikkatinizi çekmek istiyorum. More Sentences
General
41	General	temel	pedestal n.
42	General	temel	corner stone n.
43	General	temel	fundament n.
44	General	temel	fortification n.
45	General	temel	socle n.
46	General	temel	baseline n.
47	General	temel	soul n.
48	General	temel	substratum n.
49	General	temel	backbone n.
50	General	temel	back drop n.
51	General	temel	substructure n.
52	General	temel	groundwork n.
53	General	temel	bottom n.
54	General	temel	rationale n.
55	General	temel	hypostasis n.
56	General	temel	keystone n.
57	General	temel	bed n.
58	General	temel	ground form n.
59	General	temel	working n.
60	General	temel	grounding n.
61	General	temel	radix n.
62	General	temel	bread-and-butter n.
63	General	temel	precept n.
64	General	temel	grass roots n.
65	General	temel	cill n.
66	General	temel	bace n.
67	General	temel	background n.
68	General	temel	teachings n.
69	General	temel	underlayer [obsolete] n.
70	General	temel	bone n.
71	General	temel	horn block n.
72	General	temel	donkey-work n.
73	General	temel	pediment n.
74	General	temel	platform n.
75	General	temel	found [scotland] n.
76	General	temel	foundation stone n.
77	General	temel	skeleton n.
78	General	temel	stander n.
79	General	temel	strength n.
80	General	temel	substance n.
81	General	temel	thrust n.
82	General	temel	essential for adj.
83	General	temel	elemental adj.
84	General	temel	chief adj.
85	General	temel	ultimate adj.
86	General	temel	constitutive adj.
87	General	temel	abecedarian adj.
88	General	temel	simple adj.
89	General	temel	rudimental adj.
90	General	temel	master adj.
91	General	temel	basal adj.
92	General	temel	radical adj.
93	General	temel	baselined adj.
94	General	temel	guiding adj.
95	General	temel	parent adj.
96	General	temel	substantial adj.
97	General	temel	basilar adj.
98	General	temel	foundational adj.
99	General	temel	elementar [obsolete] adj.
100	General	temel	magistral adj.
101	General	temel	maister adj.
102	General	temel	hardcore adj.
103	General	temel	meat-and-potatoes adj.
104	General	temel	boss adj.
105	General	temel	bread-and-butter adj.
106	General	temel	hard-core adj.
107	General	temel	classic adj.
108	General	temel	grassroot adj.
109	General	temel	grassroots adj.
110	General	temel	grubby adj.
111	General	temel	in chief adj.
112	General	temel	institutional adj.
113	General	temel	institutionary adj.
114	General	temel	palmary adj.
115	General	temel	first-string adj.
116	General	temel	primeval adj.
117	General	temel	primevous [obsolete] adj.
118	General	temel	premiere adj.
119	General	temel	subjacent adj.
120	General	temel	substrate adj.
Colloquial
121	Colloquial	temel	no-frills adj.
122	Colloquial	temel	gut adj.
Idioms
123	Idioms	temel	bread and butter n.
124	Idioms	temel	bricks and mortar adj.
Trade/Economic
125	Trade/Economic	temel	structure n.
Law
126	Law	temel	premise n.
Technical
127	Technical	temel	undersetting n.
128	Technical	temel	radix n.
129	Technical	temel	primitive adj.
Telecom
130	Telecom	temel	fabric n.
Architecture
131	Architecture	temel	stereobate n.
Construction
132	Construction	temel	groundwork n.
133	Construction	temel	matrix n.
Marine
134	Marine	temel	basement n.
Physics
135	Physics	temel	understructure n.
Biology
136	Biology	temel	protomorphic adj.
Education
137	Education	temel	first rudiment n.
Linguistics
138	Linguistics	temel	constitutive adj.
Religious
139	Religious	temel	high adj.
Abbreviation
140	Abbreviation	temel	card. (cardinal) adj.
141	Abbreviation	temel	elem adj.
Archaic
142	Archaic	temel	cill n.
143	Archaic	temel	groundsel n.
144	Archaic	temel	stock n.
145	Archaic	temel	principial adj.
146	Archaic	temel	peremptory adj.
147	Archaic	temel	subject adj.

Meanings of "temel" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	temel ilkeler	fundamental principles n.
This is one of the fundamental principles of a democracy under the rule of law. Bu, hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasinin temel ilkelerinden biridir. More Sentences
2	General	temel kural	rule of thumb n.
It appears that there is a rule of thumb for this purpose. Görünüşe göre bu amaca yönelik bir temel kural var. More Sentences
3	General	temel özgürlükler	fundamental freedoms n.
The emergency regime must not lead to an increase in infringements of fundamental freedoms. Olağanüstü hal rejimi temel özgürlüklerin ihlalinde bir artışa yol açmamalıdır. More Sentences
4	General	temel taşı	keystone n.
Mutual recognition forms the keystone of the European Union and the European internal market, in particular. Karşılıklı tanıma, Avrupa Birliği'nin ve özellikle Avrupa iç pazarının temel taşını oluşturur. More Sentences
5	General	temel yasa	basic law n.
Will we have a single basic law for takeovers or will we let the chaos continue? Devralmalar için tek bir temel yasamız olacak mı yoksa kaosun devam etmesine izin mi vereceğiz? More Sentences
6	General	temel taşı	foundation stone n.
Human rights are the most important foundation stone for European cooperation. İnsan hakları Avrupa işbirliğinin en önemli temel taşıdır. More Sentences
7	General	temel taşı	linchpin n.
This is the linchpin of the system and it is necessary for the other measures to be fully effective too. Bu, sistemin temel taşıdır ve diğer tedbirlerin de tam olarak etkili olabilmesi için gereklidir. More Sentences
8	General	temel eğitim	basic training n.
The basic training requirement for drivers must not however prevent existing drivers from returning to the sector. Ancak sürücüler için temel eğitim gerekliliği, mevcut sürücülerin sektöre geri dönmesini engellememelidir. More Sentences
9	General	temel taşı	cornerstone n.
That is the cornerstone of European construction. Bu Avrupa inşasının temel taşıdır. More Sentences
10	General	temel değerler	core values n.
After all, the fight against racism, xenophobia and anti-semitism are core values of the EU Member States. Sonuçta ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve anti-semitizmle mücadele AB Üye Devletlerinin temel değerleridir. More Sentences
11	General	temel faaliyet	core activity n.
Another crucial problem is the support of Parliament's core activities. Bir diğer önemli sorun da Parlamento'nun temel faaliyetlerinin desteklenmesidir. More Sentences
12	General	temel fark	main difference n.
That is the main difference. Temel fark budur. More Sentences
13	General	temel farklılık	main difference n.
Currently, the main differences relate to the agricultural, services and telecommunications sectors. Şu anda temel farklılıklar tarım, hizmetler ve telekomünikasyon sektörleriyle ilgilidir. More Sentences
14	General	temel sorun	primary concern n.
Where to go and what to see were my primary concerns. Temel sorun, nereye gideceğim ve ne göreceğimdi. More Sentences
15	General	temel özellik	key feature n.
What are the key features of the situation in these difficult border regions? Bu zorlu sınır bölgelerindeki durumun temel özellikleri nelerdir? More Sentences
16	General	temel değer	basic value n.
The EU and the United States share the same basic values. AB ve Amerika Birleşik Devletleri aynı temel değerleri paylaşmaktadır. More Sentences
17	General	temel amaç	main purpose n.
Its main purpose is to revise the four existing directives on motor insurance. Temel amacı, motor sigortasına ilişkin mevcut dört yönergeyi revize etmektir. More Sentences
18	General	temel amaç	main objective n.
The main objective is to incorporate tourism in Community policies and measures favouring an integrated approach. Temel amaç, turizmi entegre bir yaklaşımı destekleyen Topluluk politikalarına ve önlemlerine dahil etmektir. More Sentences
19	General	temel çıkarlar	fundamental interests n.
We also have to recognise that the Member States have societal models and fundamental interests to protect. Ayrıca Üye Devletlerin korumaları gereken toplumsal modeller ve temel çıkarlar olduğunu da kabul etmeliyiz. More Sentences
20	General	temel amaç	main goal n.
What is the main goal of this project? Bu projenin temel amacı nedir? More Sentences
21	General	temel amaç	main aim n.
After all, fighting poverty is the main aim of European development policy. Sonuçta, yoksullukla mücadele Avrupa kalkınma politikasının temel amacıdır. More Sentences
22	General	temel beceriler	basic skills n.
People from third countries are also to acquire these basic skills. Üçüncü ülkelerden gelen insanlar da bu temel becerileri edinmelidir. More Sentences
23	General	temel element	basic element n.
The four basic elements are Earth, Air, Fire and Water. Dört temel element Toprak, Hava, Ateş ve Su'dur. More Sentences
24	General	temel işlev	basic function n.
A basic function of a commercial website is the marketing and selling of products. Ticari bir internet sitesinin temel işlevi ürün pazarlamak ve satış yapmaktır. More Sentences
25	General	temel ihtiyaçlar	basic needs n.
Passed in order to ameliorate the humanitarian crisis in basic needs. Temel ihtiyaçlar konusunda yaşanan insani krizi iyileştirmek amacıyla kabul edilmiştir. More Sentences
26	General	temel nokta	essential point n.
These are just some of the essential points. Bunlar sadece temel noktalardan bazıları. More Sentences
27	General	temel değişiklik	fundamental change n.
The second group of proposed amendments contains proposals for fundamental changes to the existing proposal. Önerilen değişikliklerin ikinci grubu ise mevcut tasarıya ilişkin temel değişiklik önerilerini içermektedir. More Sentences
28	General	temel mesele	key issue n.
These key issues have been developed further in recent years. Bu temel meseleler son yıllarda daha da gelişmiştir. More Sentences
29	General	temel unsur	key element n.
It provides the key elements for the in-depth revision of the Directive. Direktifin derinlemesine revizyonu için temel unsurları sağlamaktadır. More Sentences
30	General	temel kurallar	basic rules n.
It is important for industry to be given clear basic rules. Endüstriye net temel kuralların verilmesi önemlidir. More Sentences
31	General	temel yaklaşım	basic approach n.
We agree with your basic approach and we will be asking for a separate vote on this subject. Temel yaklaşımınıza katılıyoruz ve bu konuda ayrı bir oylama talep edeceğiz. More Sentences
32	General	temel ürünler	basic products n.
We call on the Commission to produce a communication on basic products as a matter of urgency. Komisyona acil olarak temel ürünlerle ilgili bir tebliğ hazırlaması çağrısında bulunuyoruz. More Sentences
33	General	temel ilke	essential principle n.
After all, what does the EU stand for if essential principles such as the rule of law are not in place? Sonuçta, hukukun üstünlüğü gibi temel ilkeler mevcut değilse AB neyi temsil eder? More Sentences
34	General	temel anlam	basic meaning n.
The basic meaning of it remains the same. Bunun temel anlamı aynı kalıyor. More Sentences
35	General	temel yapı taşı	building block n.
That has to be a key building block of our new approach. Bu yeni yaklaşımımızın temel yapı taşlarından biri olmalıdır. More Sentences
36	General	temel özellikler	main features n.
Allow me to set out the main features of our competition policy in the state aid sector. Devlet yardımları sektöründeki rekabet politikamızın temel özelliklerini belirtmeme izin verin. More Sentences
37	General	temel reis	popeye n.
His dog was named Popeye by him. Köpeğine Temel Reis adını vermişti. More Sentences
38	General	temel belirleyici	key determinant n.
This changed in the mid-1990s, when research and innovation became the key determinants. Bu durum, araştırma ve inovasyonun temel belirleyiciler haline geldiği 1990'ların ortalarında değişmiştir. More Sentences
39	General	temel ilkeler	basic principles n.
That is a very simple basic principle. Bu çok basit bir temel ilkedir. More Sentences
40	General	temel fark	essential difference n.
That is the essential difference in my opinion. Benim görüşüme göre temel fark budur. More Sentences
41	General	temel konular	key issues n.
Let me nonetheless indicate some general impressions on some of the key issues raised in your report. Yine de raporunuzda gündeme getirilen bazı temel konulara ilişkin bazı genel izlenimlerimi belirtmeme izin verin. More Sentences
42	General	sağlam bir temel	a sound basis n.
All the members of the WTO considered this document to be a sound basis for moving forward. DTÖ'nün tüm üyeleri bu belgenin ilerleme için sağlam bir temel oluşturduğunu düşünmektedir. More Sentences
43	General	temel nedenler	main reasons n.
These are the main reasons for our opposition to the text. Metne karşı çıkmamızın temel nedenleri bunlardır. More Sentences
44	General	temel gelir	basic income n.
I hate the idea of basic income. Temel gelir fikrinden nefret ediyorum. More Sentences
45	General	temel fikir	basic idea n.
The basic ideas that the Commission intends to highlight are as follows. Komisyon'un vurgulamak istediği temel fikirler aşağıdaki gibidir. More Sentences
46	General	temel kurallar	ground rules n.
There are too many ground rules and too many exceptions to the norms. Çok fazla temel kural ve normlara ilişkin çok fazla istisna var. More Sentences
47	General	temel bileşen	essential n.
For the Commission, there are five essential components of reinforced cooperation. Komisyon'a göre güçlendirilmiş işbirliğinin beş temel bileşeni vardır. More Sentences
48	General	temel ürünler	commodity n.
Rice is one of those staple commodities. Pirinç temel ürünlerden biridir. More Sentences
49	General	(sualtında) temel atma sandığı	caisson n.
The workers entered the caisson to carry out construction work. İşçiler inşaat işlerine devam etmek için temel atma sandığına girdiler. More Sentences
50	General	temel bilgiler	grounding n.
The new employees received grounding. Yeni çalışanlar temel konulara ilişkin bilgi edinmişlerdir. More Sentences
51	General	temel atmak	lay the foundation v.
They laid the foundation of the house. Evin temelini attılar. More Sentences
52	General	temel oluşturmak	provide a basis v.
The reports we have before us also provide a basis for debate. Önümüzde bulunan raporlar aynı zamanda tartışma için de bir temel oluşturmaktadır. More Sentences
Common Usage
53	Common Usage	temel kaya	bedrock n.
54	Common Usage	temel bilgiler	bedrock n.
General
55	General	temel düşünceleri söyleme	keynoting n.
56	General	en temel anlaşmazlık	major disagreement n.
57	General	temel tümce	main clause n.
58	General	temel yiyecek (bir kimsenin/bir hayvanın)	staple n.
59	General	beyzbolda üç temel pozisyonda bulunan oyuncu	sacker n.
60	General	temel düşünce	keynote n.
61	General	güçlendirilmesi gereken temel noktalar	principle factors in need of strengthening n.
62	General	temel gıda	staple food n.
63	General	temel ilke	building block n.
64	General	temel madde	grist n.
65	General	temel haklar güvenliği	basic rights guarentee n.
66	General	temel kurallar	basic law n.
67	General	bir inanç sisteminin temel ilkeleri	gospel n.
68	General	bir şeyin dayandığı temel	origin n.
69	General	temel atma töreni	the groundbreaking n.
70	General	temel menevişleme eğrisi	master tempering curve n.
71	General	alt temel	subgrade n.
72	General	temel kazığı	pile n.
73	General	temel taşı	headstone n.
74	General	bir dinin temel ilkelerini içeren ifade	creed n.
75	General	temel direği	piling n.
76	General	temel çivisi	barge spike n.
77	General	temel özellik	crux n.
78	General	temel direk	precipitation n.
79	General	temel su kalitesi parametresi	main water quality parameter n.
80	General	bir sanat eserine veya edebi bir esere temel olan ana ilke	data n.
81	General	temel gıda maddesi	staple n.
82	General	temel normlar	fundamental norms n.
83	General	temel zorunluk	essentialness n.
84	General	temel bilgisi	grounding n.
85	General	temel kural	fundamental law n.
86	General	temel hata	basic fault n.
87	General	temel kural	ground rule n.
88	General	temel eğitim	primary education n.
89	General	temel nokta	cruxes n.
90	General	temel prensip	fundamental principle n.
91	General	temel yazmaç	base register n.
92	General	temel parçacık	fundamental particle n.
93	General	temel çatı	skeleton n.
94	General	temel yapılar	building blocks n.
95	General	en temel bilgiler	rudiments n.
96	General	temel atma töreni	groundbreaking ceremony n.
97	General	temel risk tesbiti	baseline risk assessment n.
98	General	temel çalışma (bir konu vb)	background study n.
99	General	temel direği	pile n.
100	General	temel bilgiler	rudiments n.
101	General	temel mühendislik	basic engineering n.
102	General	temel haklar	inherent rights n.
103	General	temel nokta	cruces n.
104	General	sualtında temel atma sandığı	caisson n.
105	General	temel ölçüt	key criterion n.
106	General	temel prensip	basic principle n.
107	General	temel harita	base map n.
108	General	temel değerlendirme çalışması	baseline study n.
109	General	temel endişe	basic anxiety n.
110	General	temel düşünce	donnee n.
111	General	temel ilkeler	ultimate principles n.
112	General	beton temel	concrete foundation n.
113	General	en temel kurallar	rudiments n.
114	General	temel özellikler	basic characteristics n.
115	General	temel sorumluluk	primary liability n.
116	General	afetlerden korunma temel planı	basic plan for disaster prevention n.
117	General	temel taşı	lynchpin n.
118	General	temel madde	key item n.
119	General	ithamın temel nedeni	gravamen n.
120	General	sıfır yüklü ve sıfır kütleli temel parçacık	neutrino n.
121	General	temel malzemesi	base material n.
122	General	temel eğitim	basic education n.
123	General	temel okuma öğretimi	basal reading instruction n.
124	General	temel gereksinimler	basic needs n.
125	General	temel ingilizce	basic english n.
126	General	temel almanca	basic german n.
127	General	temel bileşenler	main components n.
128	General	temel seviye	basic level n.
129	General	temel hukuk	basic law n.
130	General	temel eğitim reformu	basic education reform n.
131	General	temel ihtiyaç	basic need n.
132	General	temel eğitimi destekleme projesi	basic education support project n.
133	General	temel unsur	main element n.
134	General	temel unsur	main factor n.
135	General	temel unsur	primary element n.
136	General	temel yetenekler	basic skills n.
137	General	temel haklar	civil liberties n.
138	General	temel fikir	main idea n.
139	General	temel sağlık hizmetleri	basic health services n.
140	General	temel amaç	chief goal n.
141	General	temel amaç	primary aim n.
142	General	temel amaç	primary goal n.
143	General	temel amaç	primary purpose n.
144	General	temel amaç	chief aim n.
145	General	temel bilgisayar eğitimi	basic computer training n.
146	General	temel nitelik	essential feature n.
147	General	temel fonksiyonlar	basic functions n.
148	General	temel nitelik	basic characteristic n.
149	General	temel plan	basic plan n.
150	General	temel bilgi teknolojisi	basic information technology n.
151	General	temel malzeme	basic material n.
152	General	temel varsayım	fundamental assumption n.
153	General	temel gereksinim	essential requirement n.
154	General	temel varsayım	basic assumption n.
155	General	temel değişken	basic variable n.
156	General	temel işlem	unit operation n.
157	General	temel büyüklük	base quantity n.
158	General	temel tasarım	basic design n.
159	General	temel dönem	base period n.
160	General	temel çözüm	basic solution n.
161	General	temel bileşenler	basic components n.
162	General	temel düzeyi	base level n.
163	General	temel faaliyetler	basic activities n.
164	General	temel faaliyetler	primary activities n.
165	General	radye temel	raft n.
166	General	temel yaşam desteği	basic life support n.
167	General	temel ekipman	main equipment n.
168	General	temel çukuru	launder n.
169	General	derin temel	deep foundation n.
170	General	temel sanayi	primary industry n.
171	General	temel kavramlar	basic concepts n.
172	General	temel parametreler	main parameters n.
173	General	temel parametreler	basic parameters n.
174	General	alt temel	subbasis n.
175	General	temel çukuru	pit n.
176	General	temel ilke	fundamental n.
177	General	temel yapısı	foundation n.
178	General	temel pabucu	footing n.
179	General	temel ayağı	footing n.
180	General	temel ızgarası	grillage n.
181	General	temel içgüdü	basic instinct n.
182	General	sosyal temel	social basis n.
183	General	temel ihtiyaç malları	basic necessities n.
184	General	temel ihtiyaçlar	basic necessities n.
185	General	temel ihtiyaç malları	convenience goods n.
186	General	temel ihtiyaç malları	daily needs n.
187	General	temel ihtiyaç malları	staple products n.
188	General	temel gıda ürünleri	staple food products n.
189	General	temel seviyesi	base level n.
190	General	ayaklar üzerine temel	pier foundation n.
191	General	temel yetkiler	primary powers n.
192	General	temel gıda malzemesi	basic foodstuff n.
193	General	temel görev	primary duty n.
194	General	temel anlam	core meaning n.
195	General	temel kas grupları	major muscle groups n.
196	General	temel farklılıklar	key differences n.
197	General	temel farklılık	key difference n.
198	General	temel teknolojiler	core technologies n.
199	General	temel süre	base period n.
200	General	temel bilgi	core knowledge n.
201	General	temel eleman	key element n.
202	General	temel trafik kuralları	basic traffic rules n.
203	General	temel eğitim kuralları	basic training guidelines n.
204	General	temel öğe	key element n.
205	General	temel kelimelerin kullanıldığı basit ingilizce	globish n.
206	General	temel kurallar	basic principles n.
207	General	bir şeyin en temel özellikleri	basic characteristics of something n.
208	General	temel prosedür	basic procedure n.
209	General	temel prensip	bedrock n.
210	General	temel prensip	fundamentals n.
211	General	temel prensip	basics n.
212	General	temel dayanak	basic foundation n.
213	General	temel dayanak	premise n.
214	General	temel bakım	basic care n.
215	General	temel prensip	essential principle n.
216	General	temel teorem	fundamental theorem n.
217	General	temel kanunlar/yasalar	basic laws n.
218	General	temel çevre sorunları	basic environmental problems n.
219	General	ana/temel kaynak	primary resource n.
220	General	temel reis	popeye the sailor n.
221	General	temel organ	principle organ n.
222	General	temel fotoğrafçılık	basic photography n.
223	General	temel hasar	basic damage n.
224	General	temel hedef	main objective n.
225	General	temel hedef	central objective n.
226	General	temel seviye kategorisi	basic level category n.
227	General	bilgisayar oyunlarında bir oyunun konusunun ve temel oyun mekaniğinin ne kadar iyi tasarlanmış ve oyunda ne kadar verimli bir şekilde uygulanmış olduğunu ifade eden sözcük	gameplay n.
228	General	temel sigortacılık bilgileri	basic insurance knowledge n.
229	General	temel değerler ve ilkeler	basic values and principles n.
230	General	temel değer ve ilkeler	basic values and principles n.
231	General	temel özellikler	primary features n.
232	General	temel/anahtar katılımcı	key participant n.
233	General	temel meseleler/konular	fundamental issues n.
234	General	temel gıda ürünleri	staple crops n.
235	General	temel atma töreni	cutting ceremony n.
236	General	temel atma töreni	turning the first sod n.
237	General	temel atma töreni	sod-turning ceremony n.
238	General	temel atma töreni	sod-cutting ceremony n.
239	General	temel atma töreni	turning the first sod ceremony n.
240	General	temel düzeyde	a baseline level of n.
241	General	temel reis	popeye the sailor man n.
242	General	(inşaat) temel	substruction n.
243	General	safinaz (temel reis)	olive oyl n.
244	General	temel ilkeler	bedrock n.
245	General	temel ölçü birimi	basic unit of measurement n.
246	General	temel afet bilinci	basic disaster awareness n.
247	General	temel durumlar	essentialia negotii (essential aspects/basic terms) n.
248	General	elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi	relaxation back to the ground state n.
249	General	kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme	axiom n.
250	General	temel kurallar	abc n.
251	General	temel ücret	basic wage n.
252	General	temel bilimler	fundamental sciences n.
253	General	temel taşı	corner stone n.
254	General	sıkıştırılmış granüler temel	compacted granular base n.
255	General	temel gıdalara dayalı diyet	staple diet n.
256	General	temel bulgular	key findings n.
257	General	temel ilke	core principle n.
258	General	temel kavram	basic concept n.
259	General	temel afet bilinç ve hazırlık düzeyi	basic disaster consciousness and preparation level n.
260	General	akıllı telefon dışında kalan temel fonksiyonlu cihaz	feature phone n.
261	General	akıllı telefon özelliğine sahip olmayan sadece temel özelliklere sahip cep telefonu	feature phone n.
262	General	temel farklılık	essential difference n.
263	General	temel sorun	central issue n.
264	General	temel bulgu	key finding n.
265	General	sağlam temel/zemin	sound basis n.
266	General	temel esas	basic principle n.
267	General	temel esas	main principle n.
268	General	temel yükümlülükler	basic obligations n.
269	General	temel düzey	fundamental level n.
270	General	temel bilgi	rudiment n.
271	General	işe yarar/temel amaç	practical purpose n.
272	General	temel felsefe	philosophical core n.
273	General	temel felsefe	fundamental philosophy n.
274	General	temel unsur	key fact n.
275	General	temel sorun	major issue n.
276	General	temel sorun	primary problem n.
277	General	temel sebepler	main reasons n.
278	General	temel varlık	primary asset n.
279	General	temel ilk yardım	basic first aid n.
280	General	temel dini bilgiler	basic religious knowledge n.
281	General	temel dini bilgi	basic religious knowledge n.
282	General	temel tıbbi tedavi	basic medical treatment n.
283	General	temel amaç	core purpose n.
284	General	temel dini bilgiler	basic religion sciences n.
285	General	temel lise	basic high school n.
286	General	temel şart	essential condition n.
287	General	temel parça	basic part n.
288	General	temel sanat eğitimi	basic art education n.
289	General	temel versiyon	basic version n.
290	General	temel senaryo	baseline scenario n.
291	General	temel faydalar	key benefits n.
292	General	temel koşullar	principle conditions n.
293	General	yüzeysel temel	shallow foundation n.
294	General	temel dayanak	fundamental ground n.
295	General	bazı dans türlerinde temel dans adımı	do-si-do n.
296	General	temel varsayım	constatation n.
297	General	temel besin	main staple n.
298	General	temel düşünce	basic idea n.
299	General	okuma, yazma ve heceleme gibi temel beceriler	abcs n.
300	General	ezber ve tekrar ile bir konuda temel talimatlar veren el kitabı	catechism n.
301	General	temel beceriler	core skills n.
302	General	temel beceriler	core skills n.
303	General	aslının temel özelliklerini birebir yansıtan kopya	reflex n.
304	General	kişinin temel ilgi ve ihtiyaçları	number one n.
305	General	değiştirilemez temel özellik	nature n.
306	General	temel ahlak kuralları	nature n.
307	General	bütün temel etkileşimleri açıklamayı amaçlayan bir fizik teorisi	theory of everything n.
308	General	temel unsur	thrust n.
309	General	yaşanılan mekanda, temel önlemler alarak, dışarıdan gelen tehditlere karşı oluşturulan güvenli bir alan	shelter in place n.
310	General	temel özellik	touchstone n.
311	General	temel ihtiyaç	aliment n.
312	General	temel özellik	alloy [obsolete] n.
313	General	temel gerçek	ultimate n.
314	General	temel ilke	anlage n.
315	General	temel prensip	anlage n.
316	General	temel özellik	attribute n.
317	General	temel olma	ultimacy n.
318	General	temel nokta	emphasis n.
319	General	radye temel	mat foundation n.
320	General	temel ifadeler	basic expressions n.
321	General	(maddi olmayan bir şey) temel	underpinning n.
322	General	eskrim sporunun üç temel dalından biri	épée n.
323	General	temel nitelik	essentiality n.
324	General	temel özellik	essentiality n.
325	General	temel önem	essentiality n.
326	General	sağlık veya eğitim gibi temel hizmetlerde görevli çalışan	key worker n.
327	General	(abd ordusunda) personel, istihbarat, lojistik konularındaki ortak yayınlara doktrin oluşturan temel yayınlar	keystone publications n.
328	General	temel ilke	beginning n.
329	General	temel varsayım	beginning n.
330	General	gürcistan'ın temel para birimi	lari n.
331	General	malavi'nin temel para birimi	malawi kwacha n.
332	General	temel nitelik	virtuality n.
333	General	metafizikte, epistemolojide veya psikolojide iradeyi temel ilke olarak gören teori	voluntaryism n.
334	General	ayuverda'da beş temel element	bhutas n.
335	General	iki temel renk bölümüne ayrılmış bayrak	bicolor n.
336	General	üzerine kafa yorarak fikirlerin sentezlenebileceği ve orijinal yorumlar ve sonuçlar için bir temel oluşturabilecek veri, gözlem ve fikirler	material n.
337	General	deoksiribonükleik asit ve temel proteinlerden meydana geldiği düşünülen ve tamamen farklılaşmış bir kromozomun ipliğini saran hafif renkli bir dış tabaka	matrix n.
338	General	bir alaşımın temel unsuru	matrix n.
339	General	temel kısım	mass n.
340	General	temel unsur	woof n.
341	General	temel malzeme	woof n.
342	General	hareket ve tepki gibi doğa olaylarında görülen veya bu olayların oluşmasından sorumlu temel fiziksel veya kimyasal süreçler	mechanism n.
343	General	temel dürtüsü tanrı'yı değil, insanları ve dünyayı memnun etmek olan kimse	men-pleaser n.
344	General	vahyin temel öğretileri	message n.
345	General	temel amaç	message n.
346	General	temel organik işleme veya çalışma süreçleri	metabolism n.
347	General	piyasa fiyatlarının baz aldığı temel pamuk kalitesi	middling n.
348	General	temel bir para biriminin binde birine eşit değer	millieme n.
349	General	kitabın temel planı	bones n.
350	General	temel kısım	heart n.
351	General	temel içgüdülere hitap eden kimse	bottom feeder n.
352	General	temel içgüdülere hitap eden kimse	bottom-fisher n.
353	General	temel unsur	moment n.
354	General	temel unsur	momentum n.
355	General	temel ifade aracı olarak ampul, güneş ve lazer ışınından yararlanan bir heykel formu	light sculpture n.
356	General	insanın gerçeği sadece aklı temel alarak bilemeyeceğini ve gerçek ortaya çıksa dahi tümüyle anlayamayacağını ifade eden, tanrı tarafından tebliğ edilmiş dini öğreti	mystery n.
357	General	insanların şiir, sanat veya tiyatro gibi sembolizm araçlarıyla ifade edilen geçmiş tecrübelerine dair temel gerçeklikleri ve kavrayışları anlamlandırma ve bunlara değer atfetme biçimi	mythoi n.
358	General	temel sorun	mutton n.
359	General	maya sisteminde temel yazı birimi	glyph n.
360	General	temel prensip	ultimate n.
361	General	temel dil bilgisi ilkeleri	grammates [obsolete] n.
362	General	seçmenin temel ve dolaysız çıkarlarının en iyi temsilcisi olduğuna inanılan, kırsalda ve taşrada yaşayan halk	grass-roots n.
363	General	temel durum	ground level n.
364	General	temel plan	ground plan n.
365	General	abd'de camp fire girls isimli gençlik organizasyonunun temel program birimi	group n.
366	General	temel iç parçalar	guts n.
367	General	(laban hareket analizinde) yirmi temel dansçı hareketini sembolize eden çok yüzlü hayali bir şekil	icosahedron n.
368	General	temel enerji kaynağı	oxygen n.
369	General	temel ihtiyaç malları	commodity n.
370	General	temel nitelik	inbeing n.
371	General	temel ilke	incept n.
372	General	temel ilke	institute n.
373	General	çin'de köylerde temel sağlık hizmeti veren kimse	barefoot doctor n.
374	General	saatte temel saat ekranı dışındaki özellik	complication n.
375	General	tatmini baskılayan temel veya içgüdüsel ihtiyaç	drive n.
376	General	temel inşaatı	donkey-work n.
377	General	temel varsayım	donnée n.
378	General	temel gerçek	donnée n.
379	General	temel durum	donnée n.
380	General	temel madde	pabulum n.
381	General	ayak ile atılan adım uzunluğunu temel alan bir uzunluk ölçüsü	pace n.
382	General	arşını temel alan mesafe birimi	pace n.
383	General	kutsal metin paragraflarının temel alındığı ayet	paraphrase n.
384	General	bir organa ait temel doku	parenchyme n.
385	General	(tümör) anormal büyümeye ait temel doku	parenchyme n.
386	General	seri veya grupta temel öge	piècederésistance n.
387	General	temel prensip	polestar n.
388	General	(iskoçya'daki gayrimenkul veya kır evi) güçlendirilmiş temel	policy [obsolete] [scotland] n.
389	General	yeteneklilerle beceriksizleri ayıran temel yetenek testi	pons asinorum n.
390	General	teorik temel	theoretical underpinning n.
391	General	teorik temel	theoretical foundation n.
392	General	uzun bir müzik eserinin temel bölümleri arasındaki hareket	intermezzo n.
393	General	temel eğitim	introduction [obsolete] n.
394	General	kendi içinde ayrı temel nitelikler taşıyan şey	isolate n.
395	General	mantıklı temel	place [obsolete] n.
396	General	otorite kabul edilen temel kurallar bütünü	decalogue n.
397	General	temel husus	core n.
398	General	temel anlam	core n.
399	General	temel grup	core n.
400	General	başarıya giden temel yol	core asset n.
401	General	temel başarı kaynağı	core asset n.
402	General	temel yetkinlik	core asset n.
403	General	temel grup	core group n.
404	General	temel parça	corpus n.
405	General	temel bölüm	corpus n.
406	General	temel unsur	corpus n.
407	General	temel teşkil eden şey	datum n.
408	General	duyusal temel	datum n.
409	General	temel özelliği olarak elli birim veya üyeye sahip şey	fifty n.
410	General	parmak uzunluğunu temel alan bir uzunluk birimi	fingerbreadth n.
411	General	sağlam temel	firmament [obsolete] n.
412	General	temel odak	focal point n.
413	General	gürcistan'ın temel para birimi	gel n.
414	General	temel çerçeve	ossature n.
415	General	kavram oluşumunda temel bileşen	perceptual experience n.
416	General	kendini gerçekleştirme ve ahlaki mükemmelliğe ulaşmayı temel alan etik doktrin	perfectibility n.
417	General	temel olma	primariness n.
418	General	temel unsur	primary n.
419	General	temel eğitim veren nesne/kimse	primer n.
420	General	makine öğretimi veya çevirisinin temel aşaması	primitive n.
421	General	temel şey	primordial n.
422	General	temel noktaları içeren özet	précis n.
423	General	senegal'in temel para birimi	senegalese franc n.
424	General	destekleyici temel güç	sinew n.
425	General	temel öncül	basic premise n.
426	General	temel ögeler	basics n.
427	General	temel kaynak	fountain heead n.
428	General	siyasi ve temel haklardan faydalanan kimse	freeman n.
429	General	alanda veya meslekte temel bilgi düzeyindeki kimse	freshman n.
430	General	temel kesit	snapshot n.
431	General	temel bölüm	snapshot n.
432	General	evrensel temel gelir	ubi (universal basic income) n.
433	General	temel inanç	core belief n.
434	General	(bir şeyin) temel dayanağı	premise (of something) n.
435	General	temel nota veya tondan önce gelen ufak süsleme notası	beat [obsolete] n.
436	General	temel konu	point n.
437	General	temel ilke	proton n.
438	General	kırgızistan'ın temel para birimi	som n.
439	General	özbekistan'ın temel para birimi	som n.
440	General	özbekistan'ın temel para birimi	soms n.
441	General	özbekistan'ın temel para birimi	soum n.
442	General	özbekistan'ın temel para birimi	soums n.
443	General	(eskiden) temel elementlerin oluşturduğu düşünülen eşmerkezli tabakalara verilen ad	sphere n.
444	General	temel direği	spile n.
445	General	temel kazığı	spile n.
446	General	özbekistan'ın temel para birimi	sum n.
447	General	özbekistan'ın temel para birimi	sums n.
448	General	temel kayaç türleri	system n.
449	General	temel almak	ground on v.
450	General	temel atmak	lay a foundation v.
451	General	temel kazmak	dig a foundation v.
452	General	temel noktalarda hemfikir olmak	be in substantial agreement v.
453	General	törenle temel atmak	break ground v.
454	General	birine bir konunun temel ilkelerini öğretmek	ground someone in v.
455	General	bir temel üzerine yerleştirmek	bottom v.
456	General	temel kazmak	dig out a foundation v.
457	General	temel atmak	lay the base v.
458	General	temel üzerine kurulmak	be established on base v.
459	General	temel teşkil etmek	be the basis of v.
460	General	temel olarak kullanmak	use something as base v.
461	General	temel almak	use something as base v.
462	General	temel oluşturmak	form a basis v.
463	General	temel oluşturmak	be a basis v.
464	General	temel yapmak	found v.
465	General	temel atmak	found v.
466	General	temel ihtiyaçları karşılamak	meet basic needs v.
467	General	temel hazırlamak/oluşturmak	set ground for v.
468	General	temel oluşturmak	comprise a basis for v.
469	General	temel aritmetik bilgisine sahip olmak	numerate v.
470	General	temel sınıflandırma açısından tanımlamak	reduce v.
471	General	temel detayları değiştirmek	reframe v.
472	General	temel atmak	base v.
473	General	temel teşkil etmek	constitute a basis v.
474	General	temel unsurlarını ve dizilimini ortaya çıkarmak	break v.
475	General	temel oluşturmak	build v.
476	General	temel prensibi olmak	inform v.
477	General	(bir şey için) bir durumu temel almak	posit on v.
478	General	(bir şey için) bir durumu temel almak	posit upon v.
479	General	temel inşa etmek	fortify v.
480	General	temel sunmak	found v.
481	General	temel hatlarıyla tasarlamak	skeleton v.
482	General	temel ilgi konusu olmak	polarise [uk] v.
483	General	temel ilgi konusu olmak	polarize [us] v.
484	General	sosyalist bir temel üzerine kurmak	socialize v.
485	General	temel sosyal haklardan mahrum	underprivileged adj.
486	General	temel şeklinde	fundamental adj.
487	General	temel olmayan	nonbasic adj.
488	General	temel sosyal haklardan yoksun	underprivileged adj.
489	General	zaruri/zorunlu/çok önemli/temel olmayan	nonessential adj.
490	General	temel ile ilgili	basilar adj.
491	General	temel oluşturma	basilar adj.
492	General	temel oluşturan	basilar adj.
493	General	teknolojiyi temel alan	technocentric adj.
494	General	en temel	common adj.
495	General	temel unsurları teşkil etmeyen	noncore adj.
496	General	temel ihtiyaçları karşılayan	alimental adj.
497	General	aşırı temel	ultramafic adj.
498	General	temel olmayan	unessential adj.
499	General	dayandığı bir temel olmayan	unoriginate adj.
500	General	yüzeysel veya temel duygularla karakterize olan	visceral adj.