ulaşmak - Turkish English Dictionary

ulaşmak

Meanings of "ulaşmak" in English Turkish Dictionary : 72 result(s)

Turkish English
Common Usage
ulaşmak arrive v.
For the implementation of the budget, however, it is also essential for the sums to arrive on time.
Bununla birlikte, bütçenin uygulanması için meblağların zamanında ulaşması da elzemdir.

More Sentences
ulaşmak reach v.
We were on vacation when the news reached us.
Haber bize ulaştığında tatildeydik.

More Sentences
General
ulaşmak live up to v.
Obviously it does not live up to its stated ambitions.
Açıkça görüldüğü üzere, bu ilke belirtilen amaçlarına ulaşamamaktadır.

More Sentences
ulaşmak arrive v.
European money must arrive quickly on the ground in order to assist victims at the time when they need it most.
Avrupa parası, mağdurlara en çok ihtiyaç duydukları anda yardım edebilmek için hızla sahaya ulaşmalıdır.

More Sentences
ulaşmak get through v.
I think that the message concerning the political importance that this question holds for us has got through.
Bu sorunun bizim için taşıdığı siyasi öneme ilişkin mesajın yerine ulaştığını düşünüyorum.

More Sentences
ulaşmak come v.
Reliable data are difficult to come by, as has already been stated here several times.
Burada daha önce de birkaç kez belirtildiği üzere güvenilir verilere ulaşmak zordur.

More Sentences
ulaşmak run into v.
Furthermore, the economic damage it incurs is enormous, running into the tens of billions of euros annually.
Ayrıca yol açtığı ekonomik zarar çok büyüktür ve yılda on milyarlarca avroya ulaşmaktadır.

More Sentences
ulaşmak reach v.
We are expected to reach full capacity before next month.
Önümüzdeki aydan önce tam kapasiteye ulaşmamız bekleniyor.

More Sentences
ulaşmak go v.
Do you know where I can go online?
İnternetten nereye ulaşabileceğimi biliyor musunuz?

More Sentences
ulaşmak get v.
You need to get to the station at 10 am.
Sabah 10'da istasyona ulaşmalısın.

More Sentences
ulaşmak find v.
Above all, it is a question of helping members of the public to find more easily the information that they are seeking.
Her şeyden önce bu, halkın aradığı bilgiye daha kolay ulaşmasına yardımcı olma meselesidir.

More Sentences
ulaşmak arrive at v.
We have, first of all, arrived at a definition of what sexual harassment really is, and that is very useful.
Her şeyden önce cinsel tacizin gerçekte ne olduğuna dair bir tanıma ulaştık ve bu çok faydalı.

More Sentences
ulaşmak gain v.
The runners finally gained the finish line.
Koşucular sonunda bitiş çizgisine ulaştılar.

More Sentences
ulaşmak hit v.
Our profits hit an all-time high over the last year.
Kârımız geçen yıl tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

More Sentences
ulaşmak get at v.
It is difficult to get at armed groups of that size.
Bu büyüklükteki silahlı gruplara ulaşmak zordur.

More Sentences
ulaşmak arrive in v.
The last of the AMIB soldiers arrived in Burundi last Sunday.
AMIB askerlerinin sonuncusu geçtiğimiz Pazar günü Burundi'ye ulaştı.

More Sentences
ulaşmak come up with v.
How did you come up with the idea?
Sen fikre nasıl ulaştın?

More Sentences
ulaşmak achieve v.
Thanks precisely to the intervention of the European Commission, this goal has been achieved.
Avrupa Komisyonu'nun müdahalesi sayesinde bu hedefe ulaşılmıştır.

More Sentences
ulaşmak make v.
The biotechnology industry can make a major contribution to achieving this ambition.
Biyoteknoloji endüstrisi bu hedefe ulaşılmasına büyük katkı sağlayabilir.

More Sentences
ulaşmak get through to v.
In spite of this, some 218 tonnes of food got through to Kabul last week to avert a crisis.
Buna rağmen geçen hafta 218 ton gıda Kabil'e ulaşarak krizi önledi.

More Sentences
ulaşmak come up to v.
There are few who actually come up to it.
Buna gerçekten ulaşan çok az kişi var.

More Sentences
ulaşmak come to v.
No doubt, this will not come to anything either.
Şüphesiz, bu da bir sonuca ulaşmayacaktır.

More Sentences
ulaşmak attain v.
There is no single instrument allowing us to attain both these objectives at once.
Bu iki hedefe aynı anda ulaşmamızı sağlayacak tek bir araç yoktur.

More Sentences
ulaşmak obtain v.
Your rapporteur justifiably believes that this lowering of thresholds is extremely important in obtaining these goals.
Raportörünüz haklı olarak eşiklerin düşürülmesinin bu hedeflere ulaşmada son derece önemli olduğuna inanıyor.

More Sentences
ulaşmak make v.
Typhoon Megi makes landfall in the Philippines.
Megi Tayfunu Filipinler'de karaya ulaştı.

More Sentences
ulaşmak lead v.
I hope that these negotiations lead to a constructive result that incorporates both points of view.
Umarım bu müzakereler her iki bakış açısını da içeren yapıcı bir sonuca ulaşır.

More Sentences
ulaşmak run v.
Their themes are fraud, irregularities, and mistakes running to DM 8 billion.
Konuları 8 milyar DM'ye ulaşan dolandırıcılık, usulsüzlük ve hatalardır.

More Sentences
ulaşmak come v.
Reliable figures on the impact of armed conflict on children are hard to come by.
Silahlı çatışmaların çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin güvenilir rakamlara ulaşmak zordur.

More Sentences
Phrasals
ulaşmak come to v.
They have come to the conclusion that I have presented to you.
Size sunduğum sonuca ulaştılar.

More Sentences
ulaşmak get in v.
I'm sure that I can get in touch with Tom.
Tom'a ulaşabileceğime eminim.

More Sentences
ulaşmak get in v.
I've been trying to get in touch with you for months.
Aylardır sana ulaşmaya çalışıyorum.

More Sentences
ulaşmak get to (someone or something) v.
We need to get to the truth of what happened and why thousands were ruined.
Ne olduğuna ve binlerce kişinin neden mahvolduğuna dair gerçeğe ulaşmamız gerekiyor.

More Sentences
ulaşmak go for v.
Our policy is now clear we want to go for the big solution on this issue.
Politikamız artık nettir, bu konuda büyük çözüme ulaşmak istiyoruz.

More Sentences
General
ulaşmak approach v.
ulaşmak come at v.
ulaşmak effect v.
ulaşmak win v.
ulaşmak total v.
ulaşmak figure out at v.
ulaşmak bottom v.
ulaşmak strike v.
ulaşmak recure v.
ulaşmak notch up v.
ulaşmak reach into v.
ulaşmak carry v.
ulaşmak reek [scottish] v.
ulaşmak tend v.
ulaşmak areach [obsolete] v.
ulaşmak attain [obsolete] v.
ulaşmak equal v.
ulaşmak acquire v.
ulaşmak land v.
ulaşmak hent [obsolete] v.
ulaşmak oncome [rare] v.
ulaşmak overget [dialect] [uk] v.
ulaşmak overspan v.
ulaşmak streek [obsolete] v.
ulaşmak strike v.
ulaşmak stand v.
Phrasals
ulaşmak tap into v.
ulaşmak get into v.
ulaşmak hold out v.
ulaşmak come about v.
ulaşmak come in v.
ulaşmak reach over v.
ulaşmak fetch up v.
ulaşmak get into (someone or something) v.
ulaşmak get to v.
ulaşmak pitch up v.
Colloquial
ulaşmak pot v.
Marine
ulaşmak fetch v.
Archaic
ulaşmak recover v.

Meanings of "ulaşmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
doruğa ulaşmak peak v.
Automobile production has peaked out.
Otomobil üretimi doruğa ulaştı.

More Sentences
General
sonuca ulaşmak end v.
Unfortunately the discussion of the Redondo Jiménez report is ending in an anticlimax.
Ne yazık ki Redondo Jiménez raporuna ilişkin tartışma bir sonuca ulaşmadan sona eriyor.

More Sentences
doruğa ulaşmak culminate in v.
The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisiyle doruğa ulaştı.

More Sentences
başarıya ulaşmak succeed v.
The Cypriot accession will only have truly succeeded once we have seen a profound reconciliation of Greeks and Turks.
Kıbrıs'ın üyeliği ancak Rumlar ve Türkler arasında derin bir uzlaşma sağlandığında gerçekten başarıya ulaşmış olacaktır.

More Sentences
amaca ulaşmak achieve a goal v.
What is more important, the will or the way to achieve a goal?
Hangisi daha önemli, istek mi yoksa bir amaca ulaşma yolu mu?

More Sentences
başarıya ulaşmak pan out v.
I hope it pans out.
Onun başarıya ulaşacağını umuyorum.

More Sentences
çözüme ulaşmak achieve a solution v.
The Presidency at least hopes to achieve a solution in principle which is acceptable to both parties before the summit.
Başkanlık en azından zirve öncesinde her iki tarafın da kabul edebileceği prensipte bir çözüme ulaşmayı umuyor.

More Sentences
çözüme ulaşmak reach a solution v.
We shall endeavour to reach a solution right up to the last day.
Son güne kadar bir çözüme ulaşmak için çaba göstereceğiz.

More Sentences
eline ulaşmak receive v.
You will without doubt receive all these details as soon as possible.
Şüphesiz tüm bu detaylar en kısa zamanda elinize ulaşacaktır.

More Sentences
hedefe ulaşmak achieve the objective v.
I hope we can achieve the objectives, with which I am in agreement and which are to be found in Parliament's report.
Umarım benim de katıldığım ve Parlamento raporunda yer alan hedeflere ulaşabiliriz.

More Sentences
hedefe ulaşmak reach the objective v.
Here is our programme for us to reach the objective by 2010.
İşte 2010 yılına kadar bu hedefe ulaşmamızı sağlayacak programımız.

More Sentences
hedeflere ulaşmak achieve the objectives v.
That is not a satisfactory way of achieving the objectives of the Lisbon process.
Bu Lizbon sürecinin hedeflerine ulaşmada tatmin edici bir yol değildir.

More Sentences
hedeflere ulaşmak attain the goals v.
Politics is mediation, not propaganda; it is the ability to attain the goal within the prearranged time.
Siyaset propaganda değil arabuluculuktur; önceden belirlenmiş zaman içerisinde hedefe ulaşma becerisidir.

More Sentences
hedeflere ulaşmak achieve the targets v.
Everyone wants to achieve the targets in their own way.
Herkes kendi yöntemiyle hedeflere ulaşmak istiyor.

More Sentences
hedeflere ulaşmak achieve the aims v.
Achieving the aims that we identified at Nice and Gothenburg will depend on two very important factors.
Nice ve Göteborg'da belirlediğimiz hedeflere ulaşılması iki önemli faktöre bağlı olacaktır.

More Sentences
hedeflere ulaşmak reach the targets v.
We have judged that it is not impossible to reach the targets.
Hedeflere ulaşmanın imkansız olmadığına karar verdik.

More Sentences
hedeflere ulaşmak reach the goals v.
But it should also be possible to reach the goal of halving the food problems because those conflicts are man-made.
Ancak gıda sorunlarını yarıya indirme hedefine ulaşmak da mümkün olmalıdır çünkü bu çatışmalar insan yapımıdır.

More Sentences
hedeflere ulaşmak achieve the goals v.
He worked hard to achieve the goal.
Hedefe ulaşmak için çok çalıştı.

More Sentences
evine ulaşmak get home v.
Tom wants to get home before dark.
Tom hava kararmadan önce eve ulaşmak istiyor.

More Sentences
başarıya ulaşmak come off v.
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.

More Sentences
telefonla ulaşmak reach by phone v.
Lyusya can't be reached by phone.
Lyusya'ya telefonla ulaşılamıyor.

More Sentences
zamanında ulaşmak arrive in time v.
I arrived in time.
Zamanında ulaştım.

More Sentences
rekor seviyeye ulaşmak reach record level v.
This year unemployment will reach record levels.
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.

More Sentences
erken varmak/ulaşmak arrive early v.
She always arrives early.
O her zaman erken varır.

More Sentences
hedefe ulaşmak attain the goal v.
We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.
Biz, hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.

More Sentences
(mesaj) ulaşmak receive v.
This late hour receives all the publicity available to Parliament, through all of its mechanisms.
Bu geç saatte, Parlamentonun tüm mekanizmaları vasıtasıyla ulaşabileceği tüm kamuoyu bilgilendirilmektedir.

More Sentences
zirveye ulaşmak peak v.
Automobile production has peaked out.
Otomobil üretimi zirveye ulaştı.

More Sentences
(telefondan) ulaşmak get v.
I can never get him on his work phone.
Ona iş telefonundan asla ulaşamıyorum.

More Sentences
telefonla ulaşmak reach v.
Have you spoken to mum lately? I haven't been able to reach her.
Son zamanlarda annemle konuştunuz mu? Ona ulaşamıyorum da.

More Sentences
kolay ulaşmak romp v.
The politician was able to romp to victory in the election.
Politikacı seçimlerde kolayca zafere ulaştı.

More Sentences
bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken yöntem road n.
bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey means n.
belirli bir konuda amaca ulaşmak için yapılması gereken işler bütünü course of action n.
sonuca ulaşmak için yapılan plan, bulunan çare tactic n.
istenen sonuca ulaşmak için kullanılan araç key n.
bir sonuca ulaşmak için araçların akıllıca kullanımı management n.
amacına ulaşmak için dil döken kimse wheedler n.
ulaşmak istenen hedef mecca n.
hedefe ulaşmak için yapılan bir dizi eylem movement n.
kötü veya yasadışı amaca ulaşmak için yapılan gizli plan connivence n.
doruğa ulaşmak culminate v.
amacına ulaşmak achieve one's goal v.
tepeye ulaşmak peak v.
bir yere ulaşmak arrive in v.
adresine ulaşmak reach (one's) address v.
sonuca ulaşmak win through v.
orgazma ulaşmak climax v.
çözüme ulaşmak come to a solution v.
sonuca ulaşmak come through v.
çözüme ulaşmak find a solution v.
çözümsüzlüğe ulaşmak reach dead end v.
en düşük seviyeye ulaşmak bottom out v.
çözümsüzlüğe ulaşmak reach a deadlock v.
birtakım manevralar yapmak (bir amaca ulaşmak için) maneuver v.
çözüme ulaşmak come to a conclusion v.
çözüme ulaşmak come up with a solution v.
uzaya ulaşmak poke out v.
amaca ulaşmak achieve one's goal v.
amaca ulaşmak crown with success v.
istediği hayat standardına ulaşmak live up to v.
amaca ulaşmak gain one's end v.
amaca ulaşmak get there v.
amacına ulaşmak carry one's point v.
çözümsüzlüğe ulaşmak reach deadlock v.
orgazma ulaşmak achieve an orgasm v.
çözümsüzlüğe ulaşmak reach a stalemate v.
doyuma ulaşmak achieve satisfaction v.
amaca ulaşmak gain one's ends v.
seviyesine ulaşmak keep up v.
doyuma ulaşmak be satisfied v.
seviyesine ulaşmak catch up v.
doruğa ulaşmak come to a head v.
zirveye ulaşmak crest v.
sonuca ulaşmak extrapolate v.
sonucuna ulaşmak reach the end of v.
amaca ulaşmak be successful v.
zirveye ulaşmak climax v.
sonucuna ulaşmak precipitate v.
başarıya ulaşmak accomplish v.
toplama ulaşmak amount v.
amacına ulaşmak attain one's aim v.
amacına ulaşmak obtain one's goal v.
doruğa ulaşmak climax v.
doyuma ulaşmak have an orgasm v.
amacına ulaşmak reach one's goal v.
adrese ulaşmak reach the address v.
kötü sonuca ulaşmak come off badly v.
ulaşmak (toplamı) aggregate v.
amaca ulaşmak succeed v.
günümüze ulaşmak reach today v.
mutabakata ulaşmak reach a mutual understanding v.
mutabakata ulaşmak come to a mutual agreement v.
mutabakata ulaşmak come to an agreement v.
mutabakata ulaşmak reach an agreement v.
adresine ulaşmak be delivered to (one's) address v.
ergenliğe ulaşmak reach puberty v.
doruk noktasına ulaşmak reach to top v.
doruk noktasına ulaşmak reach to peak v.
düzeye ulaşmak reach to a condition of v.
düzeye ulaşmak come to a condition of v.
düzeye ulaşmak reach to a level of v.
asıl amacına ulaşmak achieve one's primary purpose v.
cevabına ulaşmak arrive at answer v.
cevabına ulaşmak come up with the answer v.
daha fazla bilgiye ulaşmak dig up further information v.
cevaba ulaşmak come up with the answer v.
anlaşmaya ulaşmak arrive at an agreement v.
cevaba ulaşmak arrive at answer v.
anlaşmaya ulaşmak come to an agreement v.
istenen kaliteye ulaşmak reach the desirable quality v.
kritik seviyeye ulaşmak reach a critical threshold v.
hıza ulaşmak reach a speed of v.
daha fazla bilgiye ulaşmak receive further information v.
anlaşmaya ulaşmak reach an agreement v.
birisine ulaşmak contact someone v.
birisine ulaşmak reach someone v.
refaha ulaşmak reach prosperity v.
yerine ulaşmak arrive at v.
eline ulaşmak (something) to arrive v.
eline ulaşmak have v.
karara ulaşmak reach a decision v.
sınırına ulaşmak reach the limit of v.
hedefe ulaşmak achieve the aim v.
hedefe ulaşmak accomplish the objective v.
hedefe ulaşmak attain the objective v.
mükemmelliğe ulaşmak reach perfection v.
hedeflere ulaşmak reach the objectives v.
hedeflere ulaşmak succeed in the objectives v.
hedeflere ulaşmak attain the objectives v.
hedeflere ulaşmak accomplish the objectives v.
amacına ulaşmak achieve one's objective v.
hedefine ulaşmak achieve one's objective v.
maksimuma ulaşmak rise to maximum v.
maksimuma ulaşmak reach maximum v.
dibe ulaşmak bottom v.
en yüksek hıza ulaşmak hit one's stride v.
karaya ulaşmak reach the land v.
doruk noktasına ulaşmak come to a head v.
rekor seviyeye ulaşmak reach a record high v.
rekor düzeye ulaşmak reach a record high v.
kitlelere ulaşmak reach the masses v.
rekora ulaşmak reach a record (level) v.
belirtilen hedefe ulaşmak reach the stated/specified aim/target/goal v.
sona ulaşmak meet one's end v.
(olumlu) bir sonuca ulaşmak come to fruition v.
zirveye ulaşmak reach a peak v.
(olumlu) bir sonuca ulaşmak reach to fruition v.
zirvesine ulaşmak reach its peak v.
-e ulaşmak get through to v.
tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak reach an all-time high v.
bitişe ulaşmak get home v.
belirli bir mevkiye ulaşmak get there v.
doğru sonuca ulaşmak get out v.
konakladığı yere ulaşmak get home v.
(belirli bir düzeye) ulaşmak get up to v.
mükemmele ulaşmak get down to a fine art v.
doruğa ulaşmak get down to a fine art v.
belirli bir yere ulaşmak get there v.
şahikaya ulaşmak get to the top v.
hedefine ulaşmak get home v.
(birinin yardımı sayesinde) belirli bir düzeye ulaşmak get somewhere v.
(gizli bilgilere vb) ulaşmak get access v.
hedefe ulaşmak get home v.
dayanılmayacak düzeye ulaşmak get past endurance v.
ustalığın şahikasına ulaşmak get down to a fine art v.
amacına ulaşmak achieve one's purpose v.
amaca ulaşmak reach one's goal v.
aynı düzeye ulaşmak come up to someone's shoulder v.
sonuca ulaşmak land up v.
kulağına ulaşmak reach one's ears v.
kulağına ulaşmak come to one's ears v.
(bir yere) ulaşmak arrive at v.
ile doyuma ulaşmak content oneself with v.
amaçlarına ulaşmak achieve one's aims v.
tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak reach all-time high v.
geniş kitlelere ulaşmak reach the large masses v.
telefonla ulaşmak reach by telephone v.
zor bela başarıya ulaşmak muddle through v.
ölümsüzlüğe ulaşmak reach immortality v.
bilgisine ulaşmak reach the information v.
bilgiye ulaşmak reach the information v.
gayeye ulaşmak attain an aim v.
bilince ulaşmak achieve an awareness v.
birisine ulaşmak reach out v.
hedefine ulaşmak achieve one's goal v.
birine ulaşmak reach someone v.
-den sonucuna ulaşmak infer from v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain size v.
(şirket vb.) belli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain scale v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain size v.
(şirket vb.) belirli bir büyüklüğe ulaşmak reach a certain scale v.
orgazma ulaşmak have orgasm v.
orgazma ulaşmak reach orgasm v.
orgazma ulaşmak achieve orgasm v.
boyuta ulaşmak reach dimension v.
-e (kadar) ulaşmak reach up to v.
oda sıcaklığına ulaşmak reach to room temperature v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak get there ahead of time v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak show up ahead of time v.
(söylenenden/beklenenden/duyurulan zamandan) önce gelmek/varmak/ulaşmak arrive ahead of time v.
hayale ulaşmak achieve a dream v.
çok kısa zamanda alanında en üste/tepeye çıkmak/ulaşmak get to the top of one's field in a very short time v.
günümüze ulaşmak reach the present day v.
-e kadar ulaşmak extend all the way to v.
doruk noktasına gelmek/ulaşmak reah a head v.
mutluluğa ulaşmak achieve/find happiness v.
doruk noktasına ulaşmak reach its apogee v.
hedefe ulaşmak achieve the goal v.
hedefe ulaşmak reach the goal v.
anlaşılan/kararlaştırılan zamanda ulaşmak/varmak arrive by the agreed time v.
uzaya ulaşmak reach the space v.
(kasırga vb) ana karaya ulaşmak/varmak make landfall v.
salgın boyutuna ulaşmak reach epidemic proportions v.
(fiyat vb.) rekor seviyeye çıkmak/ulaşmak hit record high v.
birtakım manevralar yapmak (bir amaca ulaşmak için) manoeuvre v.
kulağına ulaşmak fall upon ear v.
mükemmelliğe ulaşmak achieve perfection v.
iş hedeflerine ulaşmak reach business objectives v.
bir hedefe ulaşmak reach a goal v.
birisine ulaşmak find access to someone v.
iyi su durumuna ulaşmak achieve good water status v.
düşük seviyeye ulaşmak reach a low point v.
amacına ulaşmak meet the objective v.
hedefine ulaşmak meet the objective v.
tutarına ulaşmak reach v.
yeniden (sonuca) ulaşmak rediscover v.
tekrar ulaşmak regain v.
zirveye ulaşmak noon v.
doruğa ulaşmak noon v.
(toplama) ulaşmak number v.
amacına ulaşmak make one's mark v.
zirveye ulaşmak top v.
güzellikte zirveye ulaşmak toss v.
toplama ulaşmak tot v.
tarihçesine ulaşmak trace v.
bilgisine ulaşmak attain [obsolete] v.
olay yerine/mahalline ulaşmak arrive upon the scene v.
olay yerine/mahalline ulaşmak arrive on the scene v.
bir taraftan öteki tarafa geçerek ulaşmak make v.
aynı seviyeye ulaşmak emulate v.
aynı seviyeye ulaşmak emulate v.
üzerinde durmadan ulaşmak underplay v.
(bir sayıya) ulaşmak make v.
(zamanında) ulaşmak make v.
yukarıya ulaşmak upreach v.
birtakım hedeflere ulaşmak için durumu manipüle etmek manoeuvre v.
gölet hokeyinde hedefe ulaşmak hail [scotland] v.
limitine ulaşmak max v.
daha fazla ilerlemenin mümkün olmadığı noktaya ulaşmak max v.
kurnazca bir amaca ulaşmak wriggle v.
zirveye ulaşmak build v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek highjack v.
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek hijack v.
daha yükseğe ulaşmak mount v.
apar topar ulaşmak bump v.
bir yere ulaşmak lob [australia] v.
eksiksiz hale ulaşmak ripen v.
mükemmeliyete ulaşmak ripen v.
en sonunda ulaşmak get round (to) v.
soyut veya sonuçsuz tartışmalardan sonra somut bir sonuca ulaşmak ground v.
(bir seviyeye) ulaşmak hit v.
(bir seviyeye) ulaşmak hit v.
(belirli bir seviyeye) ulaşmak hit v.
hedeflenen şeye ulaşmak connect v.
tırmanarak zirvesine ulaşmak conquer v.
(akılla veya duygularla) ulaşmak come v.
zirve noktasına ulaşmak culminate v.
gelişimin en üst noktasına ulaşmak peak v.
popülaritenin zirvesine ulaşmak peak v.
maksimuma ulaşmak peak v.
yoğun çaba sonucu ulaşmak penetrate v.
istenen sonuca ulaşmak için söylemek plant v.
normal sınırlarının ötesine ulaşmak disbound v.
kariyerde zirveye ulaşmak floruit v.
(bir şeyin) en alt noktasına ulaşmak plumb v.
en yüksek noktaya ulaşmak scale v.
ulaşmak için hareket etmek seek v.
daha önce ulaşmak beat v.
iskandil salvosu ile ulaşmak strike v.
planlayarak ulaşmak strike v.
stratejik olarak ulaşmak strike v.
zirveye ulaşmak surmount v.
doruğa ulaşmak surmount v.
azamiye ulaşmak mount v.
zirveye ulaşmak reach the peak v.
geniş bir alana ulaşmak için broadcast adv.
Phrasals
en yükseğe ulaşmak top out v.
zirveye ulaşmak top out v.
amacına ulaşmak için yalvarmak pander to v.
kaynağına ulaşmak run down v.
en tepeye ulaşmak head up v.
belirli kart kombinasyonlarına ulaşmak için (desteyi) karıştırmak run up v.
sonuca ulaşmak fetch up v.
bir şeye ulaşmak için bomba kullanmak bomb through (something) v.
bir şeye ulaşmak için bomba kullanmak bomb through v.
belli bir hıza ulaşmak clock in v.
bir sonuca ulaşmak için savaşmak battle it out v.
başarıya ulaşmak make a go of v.
beklenen düzeye ulaşmak measure up v.
(en yüksek) (seviyesine) ulaşmak top out at v.
zirveye ulaşmak peak up v.
belli bir tutara ulaşmak count up to something v.
(email/telefon yoluyla) ulaşmak go through v.
büyük çabalar sonucu bir şeye ulaşmak/bir şeyi elde etmek dredge up v.
bazı bilgilerden bir sonuca ulaşmak extrapolate something from something v.
birinin/bir şeyin seviyesine ulaşmak fare up v.
seviyesine, durumuna ulaşmak fetch up v.
(bilgi, kaynak, iletişim) (üst düzey çalışanlara) yavaş ulaşmak filter up v.
bir yere araçla ulaşmak drive up v.
bir yere araçla ulaşmak drive up v.
bir bilgiye ulaşmak için derinlemesine araştırma yapmak dig into (something) v.
bir bilgiye ulaşmak için derinlemesine araştırma yapmak dig in (something) v.
içine ulaşmak dip in v.
derinliklerine ulaşmak dip in v.
(birinden/bir şeyden) bilgiye ulaşmak discern (someone or something) from (someone or something) v.
bir yerden bir yere ulaşmak get around v.
(bir yere) ulaşmak get into (someone or something) v.
(bir şeye) ulaşmak get into (someone or something) v.
(bir şeye/birine) ulaşmak get to (someone or something) v.
bir şeye ulaşmak get to something v.
bir yere ulaşmak get to v.
(bir yere) ulaşmak fetch up at (some place) v.
başarıyla ulaşmak (telefon ile, e-posta ile) go through v.
yerine ulaşmak (telefon, e-posta) go through v.
(biri) aracılığıyla ulaşmak go through (one) v.
sıçrayarak/sekerek (birine veya bir şeye) ulaşmak hop up to (someone or something) v.
bir miktara gelmek/ulaşmak come out to v.
belli bir tutara/meblağa ulaşmak come out to v.
kayıkla (bir şeye/yere) ulaşmak row out to (something or some place) v.
-e kadar ulaşmak run into v.
belli bir miktara/seviyeye ulaşmak run into v.
herkese yayılmak/ulaşmak send round v.
geniş bir kitleye ulaşmak send round v.
hızlıca bir şeye ulaşmak vault into v.
kademe kademe bir seviyeye ulaşmak work to v.
-e ulaşmak pull in v.
büyük sayılara ulaştırmak/ulaşmak number in v.
belli bir sayıya ulaşmak number in something v.
(bir yere) ulaşmak roll in (to some place) v.
hızla ulaşmak surge in v.
hızla (bir konuma) ulaşmak sweep into (something) v.
-e hızla ulaşmak sweep into v.
'-e ulaşmak pitch on v.
'-e ulaşmak pitch upon v.
toplamda (belli bir miktara) ulaşmak/gelmek run to v.
toplamda belli bir miktara ulaşmak/gelmek run to something v.
belli bir miktara ulaşmak/gelmek run to v.
bir bilgi (bir şeyin/yerin) her tarafına ulaşmak/yayılmak spread all over (something or some place) v.
her yere ulaşmak spread all over v.
bir amaca ulaşmak için uğraşmak work toward v.
hedefine/isteğine ulaşmak live out v.
sonuca ulaşmak nail down v.
amacına ulaşmak için gayret etmek lay about v.
amacına ulaşmak için sıkı çalışmak lay about v.
(birini/bir şeyi/kendini) başarıya ulaşmak için gerekli şeylerle donatmak arm (someone, something, or oneself) with (something) v.
dalgayla sahile ulaşmak için sörf tahtasının üzerine yüz üstü uzanmak prone out v.
belirli bir sonuca ulaşmak work out v.
ortalamasına ulaşmak average out (to) v.
bir sonuca ulaşmak için savaşmak/kavga vermek battle something out v.
zirveye ulaşmak head up v.
engeli aşıp (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) v.
yarıp geçerek (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) v.
bir şeyi kırıp (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) v.
hattı kırıp geçerek (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) v.
delip geçip (birine/bir şeye) ulaşmak break through (to someone or something) v.
-e yavaş yavaş ulaşmak build up to v.
(bir şeye) yavaş yavaş ulaşmak build up to (something) v.
dibine ulaşmak bottom (on) v.
bir hedefe ulaşmak clock something up v.
(bir şeye) ulaşmak come at (something) v.
(bir olgunluğa/özgürlüğe/başarıya) ulaşmak come into (something or some place) v.
belli bir seviyeye ulaşmak/gelmek come to something v.
(belli bir meblağa) ulaşmak count up to v.
toplamda (belli bir meblağa) ulaşmak count up to (some number) v.
(belli bir tutara) ulaşmak count up to (some number) v.
-den bir sonuca ulaşmak extrapolate from v.
-e ulaşmak fetch up at v.
bilgi, kaynak, iletişim süzüle süzüle alt tabakaya ulaşmak filter down v.
bilgi, kaynak, iletişim azalarak daha alt kademedeki birine, gruba, kuruma ulaşmak filter down v.
kart oyununda gerekli toplam puana ulaşmak go out v.
(birine/bir şeye) ulaşmak get at (someone or something) v.
(birine) telefonla ulaşmak get on to (someone) [uk/ireland] v.
(birine) ulaşmak get through to (someone) v.
(bir sonraki aşamaya) geçmek/ulaşmak/yükselmek get through to (something) v.
(bir şeye) ulaşmak get up to (something) v.
(bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) v.
(bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) v.
(bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) v.
(bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) v.
(bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across (something) to (someone or something) v.
geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to v.
boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to v.
(karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to v.
karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to v.
baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak go across to v.
(daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak go on to (something) v.
telefonla ulaşmak phone up v.
(bir şeye) ulaşmak progress to (something) v.
başarıya ulaşmak prove out v.
yardım almak için (birine) ulaşmak reach out for (someone) v.
(bir şeyden bir şeye) ulaşmak reap (something) from (something) v.
-den (bir şeye) ulaşmak reap from v.
-de daha iyi bir pozisyona gelmek/ulaşmak rise in v.
(bir şeyde) daha iyi bir pozisyona gelmek/ulaşmak rise in (something) v.
(tekerlekli bir araçla) ulaşmak roll up on (someone or something) v.
kayıkla (bir şeye/yere) ulaşmak row out to v.
hızla (birine/bir şeye) kadar gelmek/ulaşmak rush up (to someone or something) v.
(bir şeye) ulaşmak için komplo kurmak/gizli plan yapmak scheme for (something) v.
yavaş yavaş (bir şeye) ulaşmak work up to (something) v.
çalışarak bir noktaya gelmek/ulaşmak work up to (something) v.
hedefe ulaşmak pull up v.
Phrases
amacımıza ulaşmak için in order to achieve our goal expr.
amacımıza ulaşmak için in order to achieve our target expr.
amacımıza ulaşmak için in order to achieve our objective expr.
hedefimize ulaşmak için in order to achieve our target expr.
hedefimize ulaşmak için in order to achieve our objective expr.
hedefimize ulaşmak için in order to achieve our goal expr.
kolay ulaşmak/bulmak için kategorilere göre ayrılmış sorted by category for easy reference expr.
Proverb
bir şeye ulaşmak için istemek gerekir a dumb priest never got a parish
bir amaca ulaşmak için çalışmak/çaba sarf etmek gerekir he that would eat the fruit must climb the tree
istediğine ulaşmak için risk almaktan korkmamalısın the cat would eat fish, but would not wet her feet
istediğine ulaşmak için sıkıntılara/zorluklara katlanmalısın the cat would eat fish, but would not wet her feet
istediğine ulaşmak için elini taşın altına sokmalısın the cat would eat fish, but would not wet her feet
zorlamak yerine ikna yöntemiyle başarıya ulaşmak daha olasıdır persuasion is better than force
Colloquial
gizli dinleme yapmak veya kişisel bilgilere ulaşmak/kişisel bilgileri değiştirmek için kişinin internete bağlandığı cihaz ile interneti yayan modem arasında oluşturulan gizli bir erişim noktası evil twin n.
gizli dinleme yapmak veya kişisel bilgilere ulaşmak/kişisel bilgileri değiştirmek için kişinin bağlı olduğu güvenli ağdan atılarak tekrar bağlanmak zorunda bırakıldığı ve şifresini çalmaya yarayan gizli/sahte erişim noktası evil twin n.
başarıya ulaşmak go far v.
daha iyi mevkilere ulaşmak work one's way up v.
tam zamanında ulaşmak arrive somewhere on the dot v.
tam zamanında ulaşmak show up on the dot v.
tam zamanında ulaşmak get somewhere on the dot v.
tam zamanında ulaşmak be somewhere on the dot v.
sonuca ulaşmak have it v.
başarının zirvesine ulaşmak have its day v.
refaha ulaşmak have its day v.
başarının zirvesine ulaşmak have one's day v.
refaha ulaşmak have one's day v.
kestirmeden sonuca ulaşmak end-run v.
belli bir hıza ulaşmak make v.
(bir aşamaya/mertebeye) ulaşmak make it (to something or some place) v.
amacına ulaşmak make it v.
istenene ulaşmak için her şeyi yapmak beg, borrow, and steal v.
gizli bilgilere ulaşmak get in on v.
yüksek bir mevkideki (birine) ulaşmak get an in with (someone) v.
yetkili bir pozisyondaki (birine) ulaşmak get an in with (someone) v.
yetkili bir pozisyondaki birine ulaşmak get an in with v.
telefonla arayarak ulaşmak get onto the phone v.
telefonla arayarak ulaşmak get onto the extension v.
telefonla arayarak ulaşmak get onto the telephone extension v.
telefonla arayarak ulaşmak get onto the telephone v.
telefonla arayarak ulaşmak get on the extension v.
telefonla arayarak ulaşmak get on the telephone extension v.
telefonla arayarak ulaşmak get onto the telephone v.
telefonla arayarak ulaşmak get on the telephone v.
bir yerlere ulaşmak get somewhere/anywhere v.
başarının zirvesine ulaşmak have its day v.
refaha ulaşmak have its day v.
başarının zirvesine ulaşmak have one's day v.
refaha ulaşmak have one's day v.
(bir şeye) ulaşmak/erişmek için ne yapıyorsun/yapıyorsunuz? what do you do for (something)? expr.
Idioms
belirli bir amaca ulaşmak için yapılan plan a game plan n.
istediği şeye/amaca ulaşmak için atılan ilk adım a toe in the door n.
zirveye ulaşmak draw to a head v.
hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek arrive (some place) in a body v.
hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek reach (some place) in a body v.
hep birlikte varmak/ulaşmak/gelmek travel in a body v.
elini sallasa/uzatsa ulaşmak/edinmek be there for the taking v.
ha deyince/dese ulaşmak/edinmek be there for the taking v.
gizli/hassas bilgiye ulaşmak/erişimi olmak be on the in v.
içerideki/içeriden bilgiye ulaşmak be on the in v.
en kestirmeden (bir yere) gitmek/ulaşmak beeline it for (some place) v.
(belli bir sonuca ulaşmak için) çalışmak work it so (that) (something is the case) v.
(belli bir sonuca ulaşmak için) çalışmak work it/things (so that...) v.
akıntıyla sürüklenerek karaya ulaşmak cast away v.
amaca ulaşmak için bütün yolları denemek play the angles v.
amacına ulaşmak için çalışmak work an angle v.
aynı düzeye ulaşmak come up to someone's shoulder v.
başarılı sonuca ulaşmak bear fruit v.
bir sonuca ulaşmak strike a bargain v.
başarıya ulaşmak make it v.
bir sonuca ulaşmak hammer out v.
bir yere ulaşmak make it some place v.
bir yerlere ulaşmak get somewhere v.
doruğa ulaşmak come to a head v.
dönüm noktasına ulaşmak reach a watershed v.
dönüm noktasına ulaşmak reach a turning point v.
dönüm noktasına gelmek/ulaşmak reach the turning point v.
deniz kazasından kurtulup karaya ulaşmak cast away v.
daha yüksek bir yaşam seviyesine ulaşmak come up in the world v.
dönüm noktasına gelmek/ulaşmak come to the turning point v.
eline ulaşmak be in receipt of something v.
gerekli bilgiye ulaşmak get a line on v.
gerekli bilgilere ulaşmak have a line on v.
en üst noktaya ulaşmak come to a head v.
gerekli bilgiye ulaşmak have a line on v.
gerekli bilgilere ulaşmak get a line on v.
hedefe dolambaçlı yoldan ulaşmak go all around robin hood's barn v.
kamuya açık bir yerde insanlara ulaşmak amacıyla görüşlerini açıklamak speak from a soapbox v.
olumlu bir sonuca ulaşmak come out in the wash v.
sona ulaşmak grind to a halt v.