sefer

Significados de "sefer" en diccionario turco inglés : 3 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Religious
1	Religious	sefer n.	sefer tora
2	Religious	sefer n.	(yahudilik) kanunların yazılı olduğu parşömenler
3	Religious	sefer n.	(yahudilik) ibrani din literatüründen olan kitap

Significados de "sefer" en diccionario inglés turco : 29 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	sefer	voyage n.
This was his first voyage as captain. Bu onun kaptan olarak ilk seferiydi. More Sentences
2	Common Usage	sefer	expedition n.
He was the leader of the great expedition. Büyük seferin lideriydi. More Sentences
General
3	General	sefer	occasion n.
I hope I will be forgiven, at least on this one occasion. Umarım en azından bu seferlik affedilirim. More Sentences
4	General	sefer	go n.
To stage major events to reach as many people as possible in one go? Tek seferde mümkün olduğunca çok insana ulaşmak için büyük etkinlikler düzenlemek mi? More Sentences
5	General	sefer	time n.
These accidents have led to measures which have, however, proved insufficient each time. Bu kazalar, her seferinde yetersiz olduğu kanıtlanan önlemlere yol açmıştır. More Sentences
6	General	sefer	navigation n.
The harbor is closed to navigation. Liman, seferlere kapalıdır. More Sentences
7	General	sefer	service n.
After some freight cars were derailed, services were suspended on the Chuo Line. Bazı yük vagonları raydan çıktıktan sonra, Chuo Hattı'ndaki seferler askıya alındı. More Sentences
Law
8	Law	sefer	flight n.
Could you tell me where I can find the baggage for flight JL 123? JL 123 sefer sayılı uçağın bagajını nerede bulabileceğimi söyleyebilir misiniz? More Sentences
Marine
9	Marine	sefer	cruise n.
How many cruises are there each day? Her gün kaç gemi seferi var? More Sentences
Common Usage
10	Common Usage	sefer	campaign n.
General
11	General	sefer	round n.
12	General	sefer	headway n.
13	General	sefer	journey n.
14	General	sefer	ploy n.
15	General	sefer	military expedition n.
16	General	sefer	run n.
17	General	sefer	excursion n.
18	General	sefer	adventure n.
19	General	sefer	travel n.
20	General	sefer	trek [south african] n.
21	General	sefer	roon n.
22	General	sefer	shipping [obsolete] n.
Politics
23	Politics	sefer	circuit n.
Technical
24	Technical	sefer	navigation n.
Automotive
25	Automotive	sefer	trip n.
Marine
26	Marine	sefer	marine adventure n.
Marine Biology
27	Marine Biology	sefer	trip n.
Military
28	Military	sefer	campaign n.
29	Military	sefer	excursion n.

Significados de "sefer" con otros términos en diccionario inglés turco: 264 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	bu sefer	this time adv.
The intention this time was that the Summit must be one that breathes new life into old objectives. Bu seferki niyet, Zirve'nin eski hedeflere yeni bir soluk getirmesi yönündeydi. More Sentences
2	Common Usage	iki sefer	twice adv.
Sami was married twice. Sami iki sefer evlendi. More Sentences
General
3	General	sefer yapmak	run v.
How many times does the bus run each day? Otobüs günde kaç sefer yapıyor? More Sentences
4	General	gelecek sefer	next time adv.
Would you mind coming earlier next time? Gelecek sefer daha erken gelir misin? More Sentences
5	General	geçen sefer	last time adv.
That had not been done the last time, for some reason or other. Geçen sefer şu ya da bu nedenle bu yapılmamıştı. More Sentences
6	General	bu sefer	this once adv.
I will lend you money just this once. Sadece bu sefer sana ödünç para vereceğim. More Sentences
7	General	bir sefer	one time adv.
How many books can I take out at one time? Bir seferde dışarıya kaç kitap çıkarabilirim? More Sentences
8	General	tek sefer	once adv.
It can carry large and varied cargo all at once. Büyük ve çeşitli yükleri tek seferde taşıyabilir. More Sentences
9	General	bu sefer de	this time adv.
This is Europe's role in my view but, once again, this time we have failed to realise it. Bana göre Avrupa'nın rolü budur ancak bizler bir kez daha, bu sefer de bunu gerçekleştiremedik. More Sentences
Phrases
10	Phrases	bu sefer	this time round/around expr.
In my view, we have built in too much technocracy and not enough politics this time round. Benim görüşüme göre, bu sefer çok fazla teknokrasi ve yeterince politika inşa ettik. More Sentences
Military
11	Military	yurtdışı sefer kuvveti	expeditionary force n.
The British Expeditionary Force was stranded at Dunkirk. İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti, Dunkirk'te zor durumda bırakıldı. More Sentences
General
12	General	iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı	shuttle n.
13	General	gemi için ilk sefer	maiden voyage n.
14	General	sefer talimatı	sailing orders n.
15	General	aktarmasız sefer	through service n.
16	General	mahalli sefer	local service n.
17	General	belirli bir tarifeye uymak yerine düzenli aralıklarla çalışan sefer	shuttle service n.
18	General	sefer görev emri bildirimi	notification and mobilization of personnel n.
19	General	bağlantılı sefer	connection n.
20	General	sefer tası	tucker-bag n.
21	General	ek sefer	additional trip n.
22	General	ek sefer	additional voyage n.
23	General	ek sefer	additional run n.
24	General	tek sefer	single use n.
25	General	tek sefer	one time n.
26	General	tek sefer	one shot n.
27	General	tek sefer	single flight n.
28	General	sefer tarifesi	timetable n.
29	General	düzenli sefer	regular service n.
30	General	sefer aralığı	headway n.
31	General	sefer tası	dinner bucket n.
32	General	sefer tası	dinner pail n.
33	General	aynı hatta gidiş geliş sefer yapan tren	shuttle train n.
34	General	bağlantılı sefer	connexion n.
35	General	sefer tası (hindistan'da)	tiffin n.
36	General	kanada'da büyük göller üzerinde düzenli sefer yapan tekne	lake boat n.
37	General	uzun sefer	safari n.
38	General	askeri sefer	voyage [obsolete] n.
39	General	ticari kargonun denizden toplanması için yapılan sefer	voyage [obsolete] n.
40	General	sefer tası	blickey n.
41	General	sefer tası	blickie n.
42	General	sefer tası	blicky n.
43	General	tek bir sefer	once n.
44	General	sefer uzunluğu	run n.
45	General	daire içinde yapılan sefer	circuit n.
46	General	sefer günü	packet day n.
47	General	istasyon veya rıhtıma düzenli sefer yapan bagaj taşıyıcısı	outporter n.
48	General	iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı	shittle n.
49	General	sefer düzenlemek	mount an expedition v.
50	General	sefer düzenlemek	embark on an expedition v.
51	General	sefer düzenlemek	organize an expedition v.
52	General	sefer düzenlemek	launch an expedition v.
53	General	düzenli sefer yapmak	ply v.
54	General	ek sefer koymak	add an additional trip v.
55	General	dolaylı ve genellikle yolu epey uzatan sefer	circuitous adj.
56	General	sefer ile ilgili	expeditionary adj.
57	General	yılda üç sefer	triannual (three times in one year) adj.
58	General	senede üç sefer	triannual (three times in one year) adj.
59	General	bu sefer	in this instance adv.
60	General	bu sefer	for once adv.
61	General	sefer halinde	under way adv.
62	General	başka sefer	another time adv.
63	General	bu sefer	at once adv.
64	General	birkaç sefer	a number of times adv.
65	General	haftada dört sefer	four times a week adv.
66	General	yılda dört sefer	four times (in) a year adv.
67	General	senede üç sefer	three times in one year adv.
68	General	yılda üç sefer	three times in one year adv.
69	General	haftada üç sefer	three times a week adv.
70	General	ayda üç sefer	three times a month adv.
71	General	haftada 1 sefer	once a week adv.
72	General	dakikada iki sefer	twice a minute adv.
73	General	dakikada on sefer	ten times a minute adv.
74	General	haftada birçok sefer/kere	several times a week adv.
75	General	yılda iki sefer	half-yearly adv.
Phrases
76	Phrases	bu/bu sefer/böyle/şimdi (çok) daha iyi (oldu)	that’s (much) better expr.
77	Phrases	haftada en az 3 sefer	at least 3 times a week expr.
78	Phrases	haftada en az üç sefer	at least 3 times a week expr.
79	Phrases	haftada en az 3 sefer	at least three times a week expr.
80	Phrases	haftada en az üç sefer	at least three times a week expr.
81	Phrases	senede dört sefer	once a quarter expr.
82	Phrases	...sefer sayılı	with flight number... expr.
83	Phrases	yılda dört sefer	once a quarter expr.
Colloquial
84	Colloquial	sefer tası	tuckerbox [obsolete] n.
85	Colloquial	hiç değilse bu sefer	just this once n.
86	Colloquial	ilk sefer	maiden voyage n.
87	Colloquial	sefer tarifesinin gerisine düşmüş	behind its time adj.
88	Colloquial	bu sefer	for once interj.
89	Colloquial	haftada bir sefer	once a week expr.
90	Colloquial	haftada en az bir sefer	at least once in a week expr.
91	Colloquial	haftada en az bir sefer	at least once a week expr.
92	Colloquial	tarihinde ilk sefer	for the first time in its history expr.
93	Colloquial	tarihinde ilk sefer	for the first time in one's history expr.
94	Colloquial	bu sefer	(the) next, first, second time around/round expr.
95	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden	this one is on (one) expr.
96	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek	this one is on (one) expr.
97	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak	this one is on (one) expr.
98	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden	This one is on someone expr.
99	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek	This one is on someone expr.
100	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak	This one is on someone expr.
101	Colloquial	(yiyecek, içecek, sefer) birinden	be on (one) expr.
102	Colloquial	(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek	be on (one) expr.
103	Colloquial	(yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak	be on (one) expr.
104	Colloquial	bu sefer	this instance expr.
105	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) birinden	this one is on expr.
106	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ödenecek	this one is on expr.
107	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) biri tarafından ısmarlanacak	this one is on expr.
108	Colloquial	bu (yiyecek, içecek, sefer) benden	this one's on me expr.
Idioms
109	Idioms	tek sefer	one fell swoop n.
110	Idioms	tek sefer	one-shot adj.
Speaking
111	Speaking	bu sefer bana fena koydu	it really hit me this time expr.
112	Speaking	bu sefer benim hatam değildi	this time it wasn't my fault expr.
113	Speaking	bu sefer sana yardımcı olamam	I can't help you this time expr.
114	Speaking	bu sefer içimde iyi bir his var	I got a good feeling this time expr.
115	Speaking	bu sefer işi düzgün yapalım	this time we’re going to do it right expr.
116	Speaking	bu sefer de gelmezse	if he doesn't show up this time expr.
117	Speaking	gelecek sefer bu karşılıksız olmayacak	the next time this will not be for free expr.
118	Speaking	günde kaç sefer dişlerini fırçalarsın?	how many times a day do you brush your teeth? expr.
119	Speaking	günde kaç sefer dişini fırçalarsın?	how many times a day do you brush your teeth? expr.
120	Speaking	geçen sefer olduğu gibi	same as last time expr.
121	Speaking	sanırım bu sefer ciddi	I think he's serious this time expr.
122	Speaking	gelecek sefer ben ödeyeceğim	next time it is on me expr.
Trade/Economic
123	Trade/Economic	ara sefer	passage n.
124	Trade/Economic	bir hat üzerinde düzenli sefer yapan uçak veya yolcu gemisi	liner n.
125	Trade/Economic	boş sefer	deadheading n.
126	Trade/Economic	düzenli sefer konşimentosu	berth bill of lading n.
127	Trade/Economic	geminin sefer programı	itinerary n.
128	Trade/Economic	sefer tarifesi (tren, vapur, uçak vb)	time table n.
129	Trade/Economic	sefer günü	contango day n.
130	Trade/Economic	sefer yapan gemi	sailing vessel n.
131	Trade/Economic	tahsis edilmiş sefer bölgesi	range n.
132	Trade/Economic	tarifesiz sefer yapan yük gemisi	tramp vessel n.
133	Trade/Economic	(eskiden) hindistan-ingiltere arasında sefer yapan ticaret gemisi	indiaman n.
Law
134	Law	sefer sözleşmesi	voyage charter n.
Politics
135	Politics	karşılıklı sefer	shuttle n.
Insurance
136	Insurance	enstitü sefer klozları	institute voyage clauses n.
137	Insurance	sefer poliçesi	voyage policy n.
138	Insurance	sefer sahası	trading n.
139	Insurance	sefer teminatı	trading warranties n.
Tourism
140	Tourism	düzenli sefer	regular service n.
141	Tourism	özel olaylar için tarifesiz sefer	special event charter flight n.
142	Tourism	tarifeli sefer	scheduled service n.
143	Tourism	tarifeli sefer düzenleyen taşıyıcı	scheduled carrier n.
144	Tourism	yolcunun araç değiştirmesini gerektirmeyen uçuş veya başka bir sefer	direct service n.
145	Tourism	yolcunun uçak değiştirmesini gerektirmeyen sefer	through service n.
Technical
146	Technical	iki nokta arasında sefer yapan otobüs	shuttle bus n.
147	Technical	sefer kontrol	navigator control n.
148	Technical	sefer tası	lunch box n.
149	Technical	tarifeli sefer	scheduled flight n.
150	Technical	(uzay mekiği) sefer uzmanı	mission specialist n.
151	Technical	(bir geminin) ilk sefer	virgin adj.
152	Technical	sefer halinde	en route adj.
Computer
153	Computer	ilk sefer için	first time expr.
Transportation
154	Transportation	sefer tarifesi	schedule n.
155	Transportation	sefer sıklığı	headway n.
156	Transportation	gemi veya uçağın belirli sayıda sefer için kiralanması	voyage charter n.
157	Transportation	döngüsel sefer	milk run n.
158	Transportation	daha yüksek sefer ücreti ödeyen yolcu sınıfı	premium traffic n.
Railway
159	Railway	indirimli sefer	excursion n.
160	Railway	londra ile manş tüneli arasında sefer yapan yüksek hızlı tren hattı	hs1 [uk] n.
161	Railway	avustralya'daki adelaide ve alice springs şehirleri arasında sefer yapan tren	the ghan n.
Aeronautic
162	Aeronautic	bağlantılı sefer	connecting service n.
163	Aeronautic	belirli bir taşıyıcının sefer yapmadığı şehir	off-line point n.
164	Aeronautic	bir veya birden fazla yere uğrayıp kalkış noktasına dönen sefer	round trip n.
165	Aeronautic	iki veya daha fazla ara nokta üzerinden başlangıç noktasına geri dönüşlü sefer	circle trip n.
166	Aeronautic	sefer sayısı	flight number n.
167	Aeronautic	varmakta olan bir seferi karşılayan uçuş veya başka bir sefer	connecting service n.
168	Aeronautic	yolcu veya mal taşımak için kiralanmak üzere lisans almış ve tarifeli sefer yapmayan havayolu	charter airline n.
Marine
169	Marine	besleyici sefer	feeder service n.
170	Marine	direkt sefer	direct service n.
171	Marine	gemi sefer izni	liberty of the globe n.
172	Marine	gemi sefer alanı	navigation area n.
173	Marine	geminin inşa veya tamir edilmesinin ardından yaptığı ilk sefer	shakedown cruise n.
174	Marine	gemi sefer programı	itinerary n.
175	Marine	gemi tam sefer süresi	shipping turnaround cycle n.
176	Marine	kısa sefer yapan gemiler	short sea traders n.
177	Marine	okyanusta sefer yapan gemi	ocean going vessel n.
178	Marine	okyanus sefer güzergahı	ocean lane n.
179	Marine	sefer klozu	voyage clause n.
180	Marine	sefer ışığı	navigation light n.
181	Marine	sefer yönü	sailing direction n.
182	Marine	sefer kanalı	navigation lock n.
183	Marine	sefer sözleşmesi	voyage charter n.
184	Marine	sefer talimatı	sailing orders n.
185	Marine	sefer suları	navigation waters n.
186	Marine	sefer listesi	sailing list n.
187	Marine	sefer bileti	sailing ticket n.
188	Marine	sefer köprüsü	navigation bridge n.
189	Marine	sefer bölgesi	navigation zone n.
190	Marine	sefer geçişi	navigation pass n.
191	Marine	sefer için gerekli ışığı bulunduran direk	staff light n.
192	Marine	sefer alanı	sailing area n.
193	Marine	sefer üzerine navlun	trip charter n.
194	Marine	uzak sefer kaptanı	deep-sea captain n.
195	Marine	vapur sefer kazası	shipping accident n.
196	Marine	yüksüz sefer	ballast voyage n.
197	Marine	yolcuları tali bir noktadan merkezi bir noktaya taşıyan sefer	feeder service n.
198	Marine	tayfa ücretinin sefer sırasında limandayken çekilebilen kısmı	draw n.
199	Marine	düzenli sefer yapmak	ply to v.
200	Marine	demiri sefer için bağlamak	stow the anchor v.
201	Marine	sefer yapmak	cruise v.
202	Marine	paket ile sefer yapmak	packet v.
203	Marine	kargo ile sefer yapmak	packet v.
204	Marine	(sefer halindeki gemiye) yaklaşmak	forereach v.
205	Marine	(sefer halindeki gemiyi) geçmek	forereach v.
206	Marine	sefer halindeki gemiye yaklaşmak	forereach v.
207	Marine	sefer halindeki gemiyi geçmek	forereach v.
Medical
208	Medical	tecrit edilmiş bir topluluktaki ölümcül hasta veya yaralıları hastaneye ulaştırmak için hava aracı ile yapılan sefer	mercy flight n.
Physiology
209	Physiology	birden çok sefer orgazm olan	multiorgasmic adj.
210	Physiology	birden çok sefer orgazm olabilen	multiorgasmic adj.
211	Physiology	birden çok sefer orgazm olabilen	multi-orgasmic adj.
Gastronomy
212	Gastronomy	(hint mutfağında) sefer tası	dabba [india] n.
213	Gastronomy	(hint mutfağında) sefer tası	dabbawala [india] n.
Biochemistry
214	Biochemistry	maksimum popülasyonuna yılda tek sefer erişen (planktonik organizma)	monocyclic adj.
Marine Biology
215	Marine Biology	sefer sıklığı sınırı	trip frequency limit n.
216	Marine Biology	seyr-ü sefer	cruise n.
Botanic
217	Botanic	tek sefer meyve veren	monotocous adj.
History
218	History	mö 401 yılında paralı yunan askerlerinin anadolu'ya düzenlediği büyük bir askeri sefer	anabasis n.
219	History	ikinci dünya savaşı'nda savaşan yeni zelanda sefer gücü'nün maori halkından oluşan birliği	maori battalion n.
Archaeology
220	Archaeology	sefer tora'nın silindirlerini veya kabını süslemede kullanılan tokmak şeklindeki süs	rimon n.
Religious
221	Religious	sefer tora	sefer n.
222	Religious	sefer tora	sepher torah n.
223	Religious	sefer tora	sefer torah n.
Military
224	Military	sefer planı	campaign planning n.
225	Military	askeri sefer planı	military campaign plan n.
226	Military	askeri sefer	military expedition n.
227	Military	denizaşırı sefer	overseas expedition n.
228	Military	müşterek denizaşırı sefer	joint overseas expedition n.
229	Military	nato'ya sefer için ayrılmış kuvvetler	earmarked for assignment on mobilization n.
230	Military	nato sefer ihtiyat stokları	earmarking of stocks n.
231	Military	nato sefer ihtiyat kuvvetleri	earmarked for assignment n.
232	Military	nato sefer ihtiyat kuvvetleri	earmarked for assignment on mobilization n.
233	Military	sefer konuş tabloları	force tabs n.
234	Military	sefer yedeği malzeme ihtiyacı	mobilization reserve material requirement n.
235	Military	sefer madalyası	campaign medal n.
236	Military	sefer rozeti	campaign clasp n.
237	Military	sefer planı	campaign plan n.
238	Military	sefer yedeği stok	mobilization reserve stock n.
239	Military	sefer tası	mess tin n.
240	Military	sefer tası	mess gear n.
241	Military	sefer konuşu hava alanı	redeployment airfield n.
242	Military	sefer mevcudu	war strength n.
243	Military	sefer faaliyet planı	navigation activity plan n.
244	Military	sefer yedeği malzeme tedarik hedefi	mobilization reserve material procurement objective n.
245	Military	sefer donanımı	field equipment n.
246	Military	sefer brövesi	campaign badge n.
247	Military	sefer komutanı	chalk commander n.
248	Military	sefer planı	plan of campaign n.
249	Military	sefer birlikleri	chalk troops n.
250	Military	sefer yedeği stok	mobilisation reserve stock n.
251	Military	sefer tası	mess kit n.
252	Military	sefer yedeği malzeme hedefi	mobilization reserve material objective n.
253	Military	sefer şeridi	campaign streamer n.
254	Military	sefer kuvveti	war strength n.
255	Military	sefer malzemesi tedarik kabiliyeti	mobilization materiel procurement capability n.
256	Military	sefer numarası	chalk number n.
257	Military	tam sefer süresi	turnaround time n.
258	Military	taslak sefer planı	outline campaign plan n.
259	Military	tam sefer süresi	turnaround cycle n.
260	Military	askeri sefer	anabasis n.
261	Military	askeri sefer	chivachie n.
Archaic
262	Archaic	askeri sefer	chevachie n.
263	Archaic	daire içinde sefer yapmak	circuiteer v.
Star Wars
264	Star Wars	imparatorluk sefer posteri 34.371.c	imperial campaign poster 34.371.c n.