throw - Turco Inglés Diccionario

throw

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "throw" en diccionario turco inglés : 123 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
throw n. atış
He always takes a deep breath before a throw.
Atıştan önce daima derin bir nefes alır.

More Sentences
throw v. fırlatmak
Hooded demonstrators threw paving stones at the police and smashed up shops without being caught.
Kapüşonlu göstericiler yakalanmadan polise kaldırım taşları fırlattı ve dükkanları tahrip etti.

More Sentences
throw v. atmak
Boys, stop throwing rocks at each other!
Çocuklar, birbirinize taş atmayı kesin!

More Sentences
General
throw n. örtü
On the chair were a colorful throw and two pillows.
Sandalyenin üzerinde renkli bir örtü ile iki yastık vardı.

More Sentences
throw n. atım
Lebanon is just a stone's throw away.
Lübnan sadece bir taş atımı uzaklıkta.

More Sentences
throw n. taş atım mesafesi
I built a house within a stone's throw of the forest.
Ormandan bir taş atımı mesafede bir ev inşa ettim.

More Sentences
throw n. zar atma
The next throw is yours.
Bir sonraki zar atma sırası senin.

More Sentences
throw v. karıştırmak
He loved to throw the cat amongst the pigeons.
O ortalığı karıştırmayı severdi.

More Sentences
throw v. saçmak
My wife throws my money around as if I were the richest man in town.
Karım sanki kasabanın en zengin adamıymışım gibi paramı etrafa saçıyor.

More Sentences
throw v. atmak
Secondly, I would also like to respond to another question thrown up by the Eurostat affair.
İkinci olarak Eurostat meselesinin ortaya attığı bir başka soruya da yanıt vermek istiyorum.

More Sentences
throw v. yollamak
I asked the boy to throw the ball back.
Çocuktan topu geri yollamasını istedim.

More Sentences
throw v. (enerji, ilgi) adamak
I have thrown myself into it from the outset.
Başından beri kendimi bu işe adadım.

More Sentences
throw v. (parti, ziyafet) vermek
Why do we throw those refugees back into the hands of the regime we want to change?
Neden bu mültecileri değiştirmek istediğimiz rejimin eline geri veriyoruz?

More Sentences
throw v. (gösteri) yapmak
I love to throw curveballs.
Ters köşe yapmayı severim.

More Sentences
throw v. fırlatıp atmak
I hate it when you throw your socks on the floor.
Çoraplarını yerlere fırlatıp atmandan nefret ediyorum.

More Sentences
throw v. yere sermek
The experienced boxer threw his opponent.
Tecrübeli boksör rakibini yere serdi.

More Sentences
throw v. (kol vb.) dolamak
She threw her arms around him and thanked him for the gift.
Kollarını ona dolayarak hediye için teşekkür etti.

More Sentences
throw v. sarsmak
The news of my grandfather's death completely threw me.
Büyükbabamın ölüm haberi beni derinden sarstı.

More Sentences
throw v. (at) üstünden atmak
The horse suddenly started to gallop and threw the rider off.
At aniden dörtnala koşmaya başlayarak binicisini üzerinden attı.

More Sentences
throw v. savurmak
If she hadn't been wearing a seat belt, she would be thrown sharply forward.
Eğer emniyet kemeri takmamış olsaydı, hızla öne doğru savrulacaktı.

More Sentences
Technical
throw v. fırlatmak
He lost his temper and threw a cup.
O, küplere bindi ve bir fincan fırlattı.

More Sentences
Common Usage
throw n. atma
General
throw n. fırlatma
throw n. atlı
throw n. düşürme
throw n. atılış
throw n. şal
throw n. atış mesafesi
throw n. tehlike
throw n. parça
throw n. birim
throw n. risk alma
throw v. kaçırmak
throw v. içinde yapmak (baraj vb nehrin)
throw v. yöneltmek
throw v. yaymak
throw v. uzatıvermek
throw v. düşürmek
throw v. yavrulamak
throw v. atmak (yumruk)
throw v. bükmek (ip)
throw v. kusmak
throw v. yere atmak (güreşçi/at)
throw v. çevirmek (sözü/bakışı birine)
throw v. şaşırtmak
throw v. afallatmak
throw v. çömlekçi çarkında çamura şekil verip bir eşya yapmak
throw v. şekillendirme (seramik)
throw v. (zar) atmak
throw v. (ağırlığını) koymak
throw v. giyivermek
throw v. hayrete düşürmek
throw v. şekillendirmek
throw v. biçimlendirmek
throw v. şekil vermek
throw v. alt etmek
throw v. (kendini bir yere) atmak
throw v. hızla savurmak
throw v. dönüştürmek
throw v. birlikteliğe sevk etmek
throw v. oluşturmak
throw v. (gösterişli biçimde) selam vermek
throw v. söyleyivermek
throw v. sözlü olarak yöneltmek
throw v. yerinden çıkarmak
throw v. kendini (bir yerden) kurtarmak
throw v. doğurmak
throw v. üretmek
throw v. (rütbeyi) öne sürerek üstünlük göstermek
throw v. sıçramak
throw v. (gayret) sarf etmek
throw v. boyun eğmek
throw v. meydana getirmek
throw v. kuvvetle fırlatmak
Irregular Verb
throw v. threw - thrown
Colloquial
throw n. tek bir şans
throw n. tek bir an
throw v. (kaykay hareketini) başarıyla yapmak
Politics
throw v. (oy) kullanmak
Technical
throw n. krank milinin açılıp kapandığı radyal mesafe
throw n. tornalama aleti
throw n. arıza nedeniyle dikey yer değiştirme miktarı
throw n. kurs
throw n. pivotlanmış veya pistonlu parçaya verilen hareket
throw n. projektör merceği ile görüntünün odaklandığı ekran yüzeyi arasındaki mesafe
throw n. hoparlör ve dinleyici arasındaki mesafe
throw v. çevirerek açmak
Electric
throw v. (akım) vermek
Textile
throw n. atkı
throw n. eşarp
throw n. fular
throw n. battaniye
throw v. (iplikleri) bükerek ibrişim yapmak
Construction
throw v. inşa etmek
throw v. imar etmek
Lighting
throw v. (ışığın yönünü) değiştirmek
Automotive
throw n. krank kolu uzunluğu
throw n. krank muylu ve kolu
throw n. krank mili muylu çıkıntısı
Gastronomy
throw v. (şarap tortu) bırakmak
Forestry
throw n. ağacın devrilmesi
throw n. devrilen ağaç miktarı
throw v. (ağacı) takozlar yardımıyla devirmek
Geology
throw n. kırık
throw n. kayaların kırık boyunca yer değiştirmesi
throw n. fayın meydana geldiği yüzey
Military
throw v. (silahlarını) saldırıda öne sürmek
throw v. (barutu) tartmak
Sport
throw n. (güreşte) rakibi yere çalma
throw n. badmintonda bir faul türü
throw n. bir dart turunda öngörülen atış sayısı
throw n. kayak bağını sıkılaştıran kol
throw n. atış
throw n. atma
throw v. (güreşte) yere düşürmek
throw v. (güreşte) yere çalmak
throw v. rakibe bilerek yenilmek
Basketball
throw v. atış kullanmak
Volleyball
throw n. atma
Boxing
throw v. (vuruş) yapmak
throw v. (tokat) aşk etmek
Card
throw v. (kartını) oynamak
Printery
throw v. (daktilo şaryosunu yeni satıra geçerken) sola ittirmek

Significados de "throw" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
throw up v. kusmak
Personally, it makes me want to throw up.
Şahsen bende kusma isteği uyandırıyor.

More Sentences
throw away v. atmak
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised.
Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir.

More Sentences
General
throw into v. atmak
John had his body cremated and the ashes thrown into the sea.
John cesedini yaktırdı ve küllerini denize attı.

More Sentences
throw out v. dışarı atmak
Tom threw out the garbage.
Tom çöpü dışarı attı.

More Sentences
throw away v. çöp atmak
She explained to me that we throw away too much garbage.
Bana çok fazla çöp attığımızı açıkladı.

More Sentences
throw rock at v. taş atmak
I don't throw rocks at anyone.
Ben kimseye taş atmam.

More Sentences
throw stone at v. taş atmak
Those who live in houses made of glass mustn't throw stones at the houses of other people.
Camdan yapılmış evlerde yaşayanlar başkalarının evlerine taş atmamalı.

More Sentences
throw out v. atmak (bir yerden)
I believe that this is a step in the right direction, but we should not throw out the baby with the bathwater.
Bunun doğru yönde atılmış bir adım olduğuna inanıyorum, ancak bebeği banyo suyuyla birlikte atmamalıyız.

More Sentences
throw away v. boşa harcamak
Don't throw away your money.
Paranı boşa harcama.

More Sentences
throw the dice v. zar atmak
I threw the dice.
Zarları attım.

More Sentences
throw a party v. parti düzenlemek
They are going to throw a party for Sam.
Sam için bir parti düzenleyecekler.

More Sentences
throw off v. atmak
That is why many do not know how to throw off the game from a computer to a USB flash drive to avoid harming the project.
Bu yüzden birçok kişi projeye zarar vermemek için oyunu bilgisayardan USB flash sürücüye nasıl atacağını bilmiyor.

More Sentences
throw out v. kovmak
Ten years ago, Namibia threw out the Spanish boats and took control over her 200-mile territorial waters.
On yıl önce Namibya İspanyol botlarını kovdu ve 200 millik karasularının kontrolünü ele geçirdi.

More Sentences
throw up v. istifra etmek
I am throwing up.
İstifra ediyorum.

More Sentences
throw a snowball v. kartopu atmak
Mary threw a snowball at Tom.
Mary, Tom'a bir kartopu attı.

More Sentences
throw eggs at v. yumurta atmak
The boy liked throwing eggs at people from the window of his flat.
Çocuk evinin penceresinden insanlara yumurta atmayı seviyordu.

More Sentences
throw it away! interj. at gitsin!
Just throw it away.
At gitsin.

More Sentences
Phrasals
throw away v. ziyan etmek
Don't throw away your money.
Paranı ziyan etme.

More Sentences
throw away v. fırsatı kaçırmak
Don't throw away a good opportunity.
Güzel bir fırsatı kaçırma.

More Sentences
throw in v. yenilgiyi kabul etmek
Don't throw in the towel.
Yenilgiyi kabul etmeyin.

More Sentences
throw off v. fırlatmak
She threw off her shoes and socks in anger.
Öfkeyle ayakkabılarını ve çoraplarını fırlattı.

More Sentences
General
discus throw n. disk atma
javelin throw n. cirit atma
blank throw n. gele
last throw of the dice n. son bir hamle
javelin throw n. cirit
throw-out n. ayırma
throw-out n. ıskarta
throw someone out of the house n. evden kovmak
throw rug n. ufak halı/kilim
accent throw pillow n. çapıcı/renkli (küçük) yastık/kırlent
throw down n. meydan okuma
throw stick n. bumerang
throw-out n. döküntü
throw-out n. süprüntü
throw-in n. bonus olarak eklenen şey
throw in v. ilave etmek
throw overboard v. denize atmak (gemiden vb)
throw cold water over v. tenkit etmek
throw open to v. açmak (bir yeri birine)
throw away v. elden çıkarmak
throw out v. ileri sürmek
throw one's weight around v. amirane davranmak
throw money at something v. bir sorunu parayla çözmeye çalışmak
throw something out v. reddetmek
throw someone off balance v. birinin dengesini kaybetmesine sebep olmak
throw cold water over v. hevesini kırmaya çalışmak
throw out v. çıkarmak
throw background out of focus v. arka plana atmak
throw out of focus v. arka plana atmak
throw one's weight around v. otoritesini konuşturmak
throw one's money away v. parasını sokağa atmak
throw off one's mask v. gerçek yüzünü açığa vurmak
throw good money after bad v. parayı sokağa atmak
throw light on (a matter) v. açıklığa kavuşturmak
throw (one's) money around v. parayı sokağa atmak
throw light on v. bir konuyu aydınlatmak
throw on v. atılmak
throw out v. kapı dışarı etmek
throw suspicion on v. şüpheye düşürmek
throw on v. giysiyi giyivermek
throw dust in somebody's eyes v. gözünü boyamak
throw about v. savurmak
throw in the towel v. yenilgiyi kabul etmek
throw over v. bırakmak
throw out v. yaymak
throw someone out of work v. birinin işsiz kalmasına sebep olmak
throw to the dogs v. ziyan etmek
throw a glance at v. bakış atmak
throw off v. üzerinden atmak
throw into relief v. ortaya çıkarmak
throw one's weight about v. ağırlığını koymak
throw to the dogs v. boşa harcamak
throw one's voice v. vantrilok gibi karnından konuşmak
throw over v. terketmek
throw back v. çekmek
throw off v. üstünden atmak
throw into relief v. dikkat çekmesini sağlamak
throw together v. bir araya getirmek (birilerini)
throw out v. söylemek
throw to the dogs v. israf etmek
throw someone a smile v. birine tebessüm etmek
throw mud at v. çamur atmak
throw light on v. aydınlatmak
throw out a bill v. kanun tasarısını reddetmek
throw down v. altına almak
throw away v. kaçırmak
throw down the gauntlet v. meydan okumak
throw up v. durdurmak
throw overboard v. başından atmak
make somebody throw v. attırmak
throw away v. atmak (istenilmeyen bir şeyi)
throw in the street v. sokağa atmak
throw up the sponge v. havlu atmak
throw one's weight about v. aslan kesilmek
throw good money after bad v. parasını sokağa atmak
throw on the scrap heap v. çürüğe çıkarmak
throw cold water over v. pişmiş aşa su katmak
throw a banquet v. ziyafet vermek
throw one's hat into the ring v. politikada yarışa girmek
throw the blame on v. yüklemek
throw mud at somebody v. çamur atmak
throw out v. reddetmek
throw out v. geçerli saymamak
throw off v. çıkarmak (duman)
throw up the sponge v. pes etmek
throw off v. atlatmak
throw cold water over (an idea/a plan) v. pişmiş aşa su katmak
throw off v. vazgeçmek
throw off v. çıkarıvermek (giysiyi)
throw oneself into v. atılmak
throw oneself on v. güvenmek
throw into v. acısını içine atmak
throw down the gage to somebody v. meydan okumak
throw someone off balance v. birini şaşırtmak
throw off v. kurtulmak
throw dice v. zar atmak
throw up v. yetiştirmek
throw a fit v. nöbeti tutmak
throw off one's mask v. maskesini atmak
throw cold water on v. eleştirerek bir şeyin çekiciliğini azaltmak
throw one's weight around v. zart zurt etmek
throw open v. açmak
throw off v. çıkarmak
throw a vehicle into gear v. arabanın motorunu vitese almak
throw someone into jail v. birini hapse atmak
throw over v. vazgeçmek
throw into the fire v. ateşe atmak
throw mud v. çamur atmak
throw off v. başından atmak
throw in the towel v. pes etmek
throw in the sponge v. yenilgiyi kabul etmek
throw a glance at v. şöyle bir bakmak
throw in the towel v. havlu atmak
throw oneself v. kendini bir yere atmak
throw a lasso at v. kement atmak
throw out v. çöp atmak
throw up to v. yüzüne vurmak (hatasını)
throw up v. havaya kaldırmak
throw up v. gelişigüzel yapmak (binayı)
throw up v. aceleyle inşa etmek
throw up v. vazgeçmek
throw up v. kaldırıvermek (penceye vb)
throw up v. elinden atmak
throw up v. önemli biri çıkmak (bir yerden/aileden)
throw up v. bırakmak
throw up to v. yüzüne çarpmak
throw up v. yukarı atmak
throw a monkey wrench in the works v. işi bozmak
throw out the bill v. yasa tasarısını reddetmek
throw into grave crisis v. ağır krize sokmak
throw over v. reddetmek
throw out garbage v. çöp boşaltmak
throw away garbage v. çöp boşaltmak
throw out the harmful things v. zararlı şeyleri atmak
throw the switch v. şalter indirmek
throw out the case for lack of evidence v. delil yetersizliğinden davayı düşürmek
throw on one's coat v. paltosunu giymek
throw on a coat v. palto giymek
throw mud at v. kara çalmak
throw mud at v. karalamak
throw mud at v. birine çamur atmak
throw the student out of the classroom v. öğrenciyi sınıftan atmak
throw the student out of the classroom v. öğrenciyi dersten atmak
throw light on v. -i açıklamak
throw open v. -i açıvermek
throw together v. gelişigüzel yapmak
throw out v. ortaya atmak
throw out v. rahatlıkla söyleyivermek
throw a fit v. çılgına dönmek
throw together v. uyduruvermek
throw on v. üzerine giyivermek
throw together v. acele yapıvermek
throw-in v. debriyajı kavratmak
throw about v. dağıtmak
throw out of gear v. debriyaj yapmak
throw over v. ayrılmak
throw up v. ayrılmak
throw out v. fırlatıp atmak
throw over v. ile ilişkisini kesmek
throw about v. saçmak
throw away v. çarçur etmek
threaten to throw someone in the river v. nehre atmakla tehdit etmek
throw egg v. yumurta atmak
throw on the market v. piyasaya sürmek
throw someone out of the house v. evden atmak
throw stone v. taş atmak
throw down v. aşağı atmak
throw someone out of a window v. birisini pencereden atmak
throw a hood over one’s head v. başına çuval geçirmek
throw a hood over one’s head v. kafasına çuval geçirmek
throw out the trash v. çöpü dışarı atmak
throw a snowball at someone v. birine kartopu atmak
throw something at someone v. birine bir şey atmak
throw someone in a dumpster v. birini çöp konteynırına atmak
throw someone in a dumpster v. birin çöp konteynerine atmak
throw high v. yükseğe atmak
throw oneself under a train v. kendini trenin altına atmak
throw oneself under a subway v. kendini metronun altına atmak
throw in as a bonus v. (bir şey alana yanında ücretsiz bir şeyi) hediye olarak vermek
kneel by toilet bowl and throw up v. klozete eğilip kusmak
throw up v. kusarak çıkarmak
throw the enemy into the sea v. düşmanı denize dökmek
throw one's arms around one's neck v. boynuna sarılmak
put/throw one's arm around someone's shoulder v. elini omzuna atmak
throw or be thrown into convulsions v. havale geçirmek
throw someone out of the class v. birini sınıftan atmak
throw a ballroom party v. balo vermek
throw/give a ball v. balo vermek
throw a ballroom party v. balo düzenlemek
throw litter v. yere çöp atmak
throw a party v. parti yapmak
throw a coin into the fountain v. çeşmeye bozuk para atmak
throw rubbish around v. yerlere çöp atmak
throw rubbish around v. etrafa çöp atmak
throw a light/shadow v. ışık/gölge vurmak
throw shade v. toplum içinde küçük düşürmek
throw shade v. hor görmek
throw a fit v. çıldırmak
throw some pottery v. çömlek şekillendirmek
throw back v. bel bağlamak zorunda kalmak
throw about v. yön değiştirmek
throw back v. yansıtmak
throw back v. düşünmek
throw back v. aksettirmek
throw rubbish on the ground v. yere çöp atmak
throw rubbish on the ground v. yerlere çöp atmak
throw trash on the ground v. yere çöp atmak
throw trash on the ground v. yerlere çöp atmak
throw streamers v. flama atmak
throw a litter v. (kedi, köpek) yavrulamak
throw web v. ağ atmak
throw out your back v. beli tutulmak
throw-away adj. atılır
throw-away adj. iadesiz
throw-away adj. geri verilmeyen
a stone's throw away from prep. iki adım uzakta
a stone's throw away from prep. bir adım mesafede
a stone's throw away from prep. bir taş atımlık mesafede
a stone's throw away from prep. iki adımlık yerde
throw it away! interj. at çöpe gitsin!
Phrasals
throw away v. ıskartaya çıkarmak
throw away v. çöpe atmak
throw away v. heba etmek
throw away v. kurtulmak
throw away v. iyi bir şekilde yararlanamamak
throw away v. uyduruk bir tarzda yapmak/söylemek
throw back v. durdurmak
throw back v. geciktirmek
throw back v. ilerlemesini engellemek
throw back v. kendine bağlamak
throw back v. eski haline döndürmek
throw back v. yansıtmak
throw down v. meydan okumak
throw down v. kavga etmek
throw down v. devirmek
throw down v. düşürmek
throw down v. kurtulmak
throw down v. çıkarıp atmak
throw off v. kaçmak
throw off v. firar etmek
throw off v. -den kurtulmak
throw off v. saçmak
throw off v. yaymak
throw off v. düşüncesizce yapmak
throw off v. düşüncesizce bitirmek
throw off v. laubali bir şekilde yapmak
throw over v. terk etmek
throw over v. istifa etmek
throw in v. araya sıkıştırmak
throw in v. laf arasında söylemek
throw in v. yorum eklemek
throw open v. daha erişilebilir hale getirmek
throw out of kilter v. kafasını karıştırmak
throw out of kilter v. huzursuz etmek
throw out of kilter v. endişelendirmek
throw over v. ceza olarak kaybetmek
throw over v. yoksun kalmak
throw overboard v. feragat etmek
throw overboard v. vazgeçmek
throw up v. (projeksiyonla) yansıtmak
throw up v. belirgin kılmak
throw up v. öne çıkarmak
throw up v. (tazı) kokuyu kaybeder gibi olup başını kaldırmak
throw away v. israf etmek
throw away v. har vurup harman savurmak
throw by v. bir kenara koymak
throw by v. ıskartaya çıkarmak
throw by v. bir köşeye atmak
throw down v. yağmak
throw in v. dağıtmak
throw off v. elde etmek
throw off v. kazanmak
throw off v. terk etmek
throw off v. avlanmaya başlamak
throw off v. aşağılayıcı yorumlar yapmak
throw on v. çalıştırmak
throw on v. anahtara basarak çalışmasına neden olmak
throw out v. altüst etmek
throw out v. ahengini bozmak
throw out v. geride bırakmak
throw out v. görünür hale getirmek
throw out v. (bitki) sürmek)
throw out v. neşretmek
throw up v. hızla yükseltmek
throw up v. meydana getirmek
throw up v. serzenişte bulunmak
throw about v. başka yollar denemek
throw away v. bir kenara atmak
throw back v. sert cevap vermek
throw by v. rafa kaldırmak
throw down v. yıkmak
throw in v. (sıvıyı) enjekte etmek
throw off v. bırakmak
throw on v. yüklemek
throw out v. söylemek
throw over v. kurtulmak
throw up v. istifa etmek
throw up v. alelacele inşa etmek
throw down v. bozmak
throw on v. doldurmak
throw by v. ihmal etmek
throw out v. kafasını karıştırmak
throw over v. kenara ayırmak
throw in v. ortaya koymak
throw away v. reddetmek
throw back v. reddetmek
throw over v. başından atmak
throw off v. hızlıca üretmek
throw in v. katkıda bulunmak
throw off v. (tavla pulunu) tahta dışına almak
throw in v. iç içe geçmek
throw in v. iç içe geçirmek
throw off v. yolundan saptırmak
throw off v. kötü izlenim vermek
throw off v. hakkında aşağılayıcı yorumlar yapmak
throw off v. kötülemek
throw around v. oynamak
throw around v. etrafa atmak/saçmak
throw around v. bir konuyu tartışmak
throw around v. atıp tutmak
throw around v. bir konu hakkındaki fikirlerini söylemek
throw around v. öneri getirmek
throw around v. fikrini söylemek
throw something together v. acele/telaş ile bir şey ortaya çıkarmak
throw something away v. atmak
throw away on v. boşa harcamak
throw something back somewhere v. bir şeyi bir yere geri atmak
throw up on someone v. birinin üzerine kusmak
throw out v. başından savmak
throw away v. başından atmak
throw something at someone v. birine bir şey atmak
throw out v. başından atmak
throw in with someone v. birine katılmak
throw someone out of some place v. birini bir yerden dışarıya atmak
throw in with someone v. bir araya gelmek
throw away on v. bir şeyi israf etmek
throw up on someone v. birinin üstüne kusmak
throw someone out of something v. birini bir yerden atmak
throw something into something v. bir şeyi bir şeyin/yerin içine atmak
throw away v. başından savmak
throw oneself into v. bir şeye girişmek
throw something back to someone v. birine bir şeyi geri atmak
throw together v. bir araya getirmek
throw in with someone v. birlikte/beraber bir şey yapmak
throw something back to someone v. bir sorunu birine iade etmek
throw away v. çevresinden uzaklaştırmak
throw out v. çevresinden uzaklaştırmak
throw forward v. ileriye atmak
throw aside/out of the way v. kenara atmak/itmek
throw around v. savurmak
throw up v. yeni problemler ya da fikirler üretmek
throw oneself into v. (havuza vb.) atlamak
throw oneself into v. (hızlıca) bir şeyler giymek
throw across v. (nehrin vb) karşısına atmak
throw something together v. yalapşap/derme çatma/gelişi güzel yapmak/ hazırlamak
throw in v. (satılan bir şeyin yanında bir şeyi ücretsiz) vermek
push or throw away from v. 'den iterek uzaklaştırmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) birbirine atmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) birbirine atıp tutmak
throw (something) back and forth v. (bir şeyi) karşılıklı atıp tutmak
throw (something) back and forth v. tartışmak
throw (something) back and forth v. fikir alışverişi yapmak
throw (something) back and forth v. fikirler ortaya atmak
throw (something) back and forth v. beyin fırtınası yapmak
throw (something) back and forth v. laf dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. söz dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. ağız dalaşına girmek
throw (something) back and forth v. atışmak
throw (something) back and forth v. birbirine atıp tutmak
throw at v. (birine bir şey) atmak
throw at v. (birine bir şey) fırlatmak
throw at v. (bir şeyi bir şeyin) üstüne atmak
throw at v. (bir şeyi bir şeye) doğru fırlatmak
throw at v. (birinin) üstüne atılmak
throw at v. (birini bir başkasının) üstüne doğru itmek
throw at v. (bir şeye) avuç avuç para dökmek
throw at v. (bir işe) para akıtmak
throw at v. (bir işe) adam yığmak
throw at v. (bir işe) bol miktarda kaynak aktarmak
throw at v. zamanını/enerjisini (bir işe) vermek
throw at v. kaynaklarını (bir işte) kullanmak
throw at v. (birinin) ilgisini çekmeye çalışmak
throw at v. (birinin) dikkatini çekmek için yarışmak
throw at v. (birinin) sevgisini kazanmaya çalışmak
throw at v. (birinin) sevgisini kazanmak için debelenmek
throw something at someone v. (birine bir şey) atmak
throw something at someone v. (birine bir şey) fırlatmak
throw something at someone v. (bir şeyi bir şeyin) üstüne atmak
throw something at someone v. (bir şeyi bir şeye) doğru fırlatmak
throw something at something v. zamanını/enerjisini (bir işe) vermek
throw something at something v. kaynaklarını (bir işte) kullanmak
throw something back at someone v. bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek
throw something back at someone v. bir problemi birine geri paslamak
throw away v. es geçmek
throw away v. vurguyu azaltmak
throw down v. fırlatıp yere atmak
throw down v. yere fırlatmak
throw down v. bir şeyin içine atmak
throw down v. bir şeyden aşağı fırlatmak
throw down v. mideye indirmek
throw down v. hızlı hızlı yemek/içmek
throw down v. aceleyle yemek/içmek
throw down v. kavga etmek
throw down v. kavgaya karışmak
throw down v. dalaşmak
throw down v. dövüşmek
throw down v. ağız dalaşına girmek
throw over v. üzerinden atmak
throw over v. yükseğinden atmak
throw over v. tepesinden atmak
throw over v. iptal etmek
throw over v. geçersiz/hükümsüz kılmak
throw over v. yürürlükten/uygulamadan kaldırmak
throw over v. yok saymak
throw over v. ilişkisini bitirmek/sonlandırmak
throw someone or something over someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak
throw someone or something over someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yükseğinden atmak
throw someone or something over someone or something v. birini/bir şeyi birinin/bir şeyin tepesinden atmak
throw over v. ters çevirmek
throw over v. alaşağı etmek
throw over v. devirmek
throw over v. altüst etmek
throw over v. alabora etmek
throw in v. içeri fırlatmak
throw in v. içeri savurmak
throw in v. teşvik olarak dağıtmak/vermek
throw in v. bedava dağıtmak/vermek
throw in v. hediye olarak vermek
throw in v. ücretsiz olarak vermek
throw in v. bir şeyin yanında bedava/ücretsiz olarak vermek
throw in v. ücretsiz bir şey eklemek
throw in v. bulaşmak
throw in v. işbirliği/ilişki içine girmek
throw in v. arasına girmek/katılmak
throw in v. debriyaja, gaza basmak
throw in v. debriyajı, gazı vermek
throw on v. üstüne fırlatmak
throw on v. üstüne savurmak
throw on v. üstüne atmak
throw on v. zorla kabul ettirmek
throw on v. eline tutuşturmak
throw on v. üstüne yıkmak
throw on v. -e asılmak
throw on v. '-e yavşamak
throw on v. '-e yazmak
throw on v. açmak
throw on v. çalıştırmak
throw on v. düğmesine basmak
throw on v. -e emanet etmek
throw on v. '-e teslim etmek
throw on v. '-in eline bırakmak
throw away v. vazgeçmek
throw (oneself) at (something) v. (kendini bir şeye) adamak
throw (oneself) at (something) v. (kendini bir işe/göreve) vermek
throw (someone or something) into (something) v. (birini/bir şeyi bir şeye) atmak
throw (someone or something) into (something) v. (birini/bir şeyi bir şeyin) içine atmak
throw (someone or something) into (something) v. (birini/bir şeyi) aniden/zorla (bir duruma/pozisyona) sokmak
throw (someone or something) into (something) v. (birini/bir şeyi bir duruma) sevketmek
throw (someone or something) into (something) v. (birini/bir şeyi bir duruma) getirmek
throw (someone or something) into (something) v. (kendini/birini/bir şeyi bir şeye) adamak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak
throw (someone or something) out of (something or some place) v. (birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak
throw (something) in v. (bir şey) daha eklemek
throw away on (someone or something) v. boşa harcamak
throw away on (someone or something) v. israf etmek
throw back at v. tekrar (birinin) omzuna yüklemek
throw back at v. bir problemi (birine) geri paslamak
throw back to v. (birine) iade etmek
throw back to v. (birine) geri atmak
throw out of v. -den kovmak
throw out of v. '-den atmak
throw something back v. bir şey yemek/içmek
throw something back v. bir şeyi mideye indirmek
throw something back v. bir şey gömmek (yemek)