kabul - Turc Anglais Dictionnaire

kabul

Sens de "kabul" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
General
kabul n. kabil
The position of the ISAF has started to suffer, even in Kabul.
ISAF'ın konumu Kabil'de bile zarar görmeye başlamıştır.

More Sentences

Sens de "kabul" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 74 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kabul admission n.
For that reason the rapporteur has set aside considerable sums of money for the new Member State's admission to the EU.
Bu nedenle raportör, yeni Üye Devletin AB'ye kabulü için önemli miktarda para ayırmıştır.

More Sentences
kabul acceptance n.
Of course, the employers want social acceptance as well.
Tabii ki işverenler de sosyal kabul görmek istiyor.

More Sentences
kabul admittance n.
Admittance to Member State markets, however, remains at the discretion of the individual Member States.
Ancak, Üye Devlet pazarlarına kabul, münferit Üye Devletlerin takdirine bağlı olmaya devam etmektedir.

More Sentences
General
kabul recognition n.
This recognition was unanimously expressed to President Cox during his first appearance before the European Council.
Bu kabul, Başkan Cox'un Avrupa Konseyi'ndeki ilk konuşmasında oybirliğiyle ifade edilmiştir.

More Sentences
kabul reception n.
I believe that the Commission's proposal on minimum standards for the reception of refugees is very significant.
Komisyon'un mültecilerin kabulüne ilişkin asgari standartlar konusundaki teklifinin çok önemli olduğuna inanıyorum.

More Sentences
kabul adoption n.
Naturally, adoption and revision procedures for future constitutional treaties are also important.
Doğal olarak, gelecekteki anayasal anlaşmalar için kabul ve revizyon prosedürleri de önemlidir.

More Sentences
kabul acceptance n.
Membership of the World Trade Organisation is very important, as is acceptance of the Kyoto Protocol.
Kyoto Protokolü'nün kabulü gibi Dünya Ticaret Örgütü üyeliği de çok önemlidir.

More Sentences
kabul approval n.
All these are principles which met with general approval in Biarritz.
Tüm bunlar Biarritz'de genel kabul gören ilkelerdir.

More Sentences
kabul acknowledgment n.
It wasn't a friendly acknowledgment.
Bu dostça bir kabul değildi.

More Sentences
Trade/Economic
kabul acceptance n.
However, we must not see the question of acceptance as purely a problem of communication.
Bununla birlikte kabul meselesini yalnızca bir iletişim sorunu olarak görmemeliyiz.

More Sentences
kabul accepting n.
Today we have a third reading and, tomorrow, a vote to accept or reject this proposal.
Bugün üçüncü okumayı yapacağız ve yarın bu teklifi kabul ya da reddetmek için oylama yapacağız.

More Sentences
kabul admission n.
This is not about an admission of guilt.
Bu, suçun kabulü ile ilgili değildir.

More Sentences
kabul reception n.
These rules cover reception and detention facilities, the content of refugee status and the application process.
Bu kurallar kabul ve gözaltı tesislerini, mülteci statüsünün içeriğini ve başvuru sürecini kapsamaktadır.

More Sentences
Law
kabul admission n.
To say that encryption will solve our problems is an admission of failure.
Şifrelemenin sorunlarımızı çözeceğini söylemek başarısızlığın kabulü anlamına gelir.

More Sentences
kabul acceptance n.
It addresses issues of sexuality and reproduction without ever referring to the acceptance of life.
Yaşamın kabulüne hiç değinmeden cinsellik ve üreme konularını ele almaktadır.

More Sentences
kabul adoption n.
Formal adoption is yet to take place because of the parliamentary reservations of one State of the Union.
Bir Birlik ülkesinin parlamentosunun çekinceleri nedeniyle resmi kabul henüz gerçekleşmemiştir.

More Sentences
Politics
kabul admission n.
But the director of the hospital did not authorise the admission.
Ancak hastane müdürü kabul için izin vermemiştir.

More Sentences
Common Usage
kabul assent n.
General
kabul ok n.
kabul avow n.
kabul acquiescence n.
kabul concession n.
kabul acceptation n.
kabul agreement n.
kabul acceptance bill n.
kabul espousal n.
kabul allowance n.
kabul admittance n.
kabul permit n.
kabul acception n.
kabul drawing room n.
kabul compliance n.
kabul okay n.
kabul sanction n.
kabul acceptancy n.
kabul accession n.
kabul avouchment n.
kabul adhesion n.
kabul acquiescency n.
kabul recognization n.
kabul allowance [obsolete] n.
kabul entrance n.
kabul entree n.
kabul grant [obsolete] n.
kabul rout n.
kabul condescension [obsolete] n.
kabul favor n.
kabul favour n.
kabul intromission n.
kabul sure thing n.
kabul agreed adj.
kabul thumbs up interj.
kabul done interj.
Phrases
kabul well and good expr.
Colloquial
kabul thumbs-up n.
kabul affirmative adv.
kabul you're on expr.
kabul pository expr.
kabul (that) sounds good expr.
kabul (that) sounds like a plan expr.
kabul go on then expr.
Idioms
kabul all well and good expr.
Speaking
kabul agreed adv.
Trade/Economic
kabul acknowledgement n.
kabul election n.
kabul acceptation n.
Law
kabul acknowledgement n.
kabul acquiescing n.
kabul assent n.
kabul acceptation n.
Technical
kabul assumption n.
kabul receiving n.
Abbreviation
kabul acpt. (acceptance) n.
Slang
kabul aaiight n.

Sens de "kabul" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kabul etmek acknowledge v.
For this reason, I for my part acknowledge that the thresholds should be abolished.
Bu nedenle, kendi adıma eşiklerin kaldırılması gerektiğini kabul ediyorum.

More Sentences
kabul etmek accept v.
Of the 32 amendments the Commission can accept 20 amendments in full, in part, or in principle.
Komisyon 32 değişiklikten 20'sini tamamen, kısmen ya da prensip olarak kabul edebilir.

More Sentences
kabul etmek admit v.
The Court of Auditors itself admits that even the current Member States leave a great deal to be desired on this score.
Sayıştay'ın kendisi de mevcut Üye Devletlerin bile bu konuda arzulanan çok şey bıraktığını kabul etmektedir.

More Sentences
kabul etmek approve v.
On behalf of the Commission, I can approve all the compromise amendments adopted by the Committee on Industry.
Komisyon adına Sanayi Komisyonu tarafından kabul edilen tüm uzlaşma değişikliklerini onaylayabilirim.

More Sentences
kabul etmek agree v.
The Commission agrees, for example, with the proposal for an amendment tabled by the rapporteur on this issue.
Komisyon, örneğin, sözcü tarafından bu konuda sunulan değişiklik önerisini kabul etmektedir.

More Sentences
kabul edilir acceptable adj.
Individual terrorism does not justify State terrorism or make it acceptable.
Bireysel terörizm, Devlet terörizmini haklı çıkarmaz ya da kabul edilebilir kılmaz.

More Sentences
kabul edilebilir admissible adj.
I am following the Rules of Procedure and therefore rule this admissible.
İçtüzüğü takip ediyorum ve bu nedenle bunun kabul edilebilir olduğuna karar veriyorum.

More Sentences
General
kabul edilebilirlik admissibility n.
I wish to contest their admissibility on a purely legal basis.
Bunların kabul edilebilirliğine tamamen hukuki bir temelde itiraz etmek istiyorum.

More Sentences
kabul edilebilirlik acceptability n.
The public acceptability of research in the Member States plays an important part in this.
Üye Devletlerde araştırmanın kamuoyu tarafından kabul edilebilirliği bu konuda önemli bir rol oynamaktadır.

More Sentences
kabul ediş conceding n.
I also thank Lord Inglewood, who, in one sentence, conceded that we are right.
Ayrıca bir cümleyle haklı olduğumuzu kabul eden Lord Inglewood'a da teşekkür ediyorum.

More Sentences
kabul etme agreement n.
The Council has already reached a political agreement to accept the Commission draft.
Konsey, Komisyon taslağını kabul etme konusunda siyasi bir anlaşmaya varmıştır.

More Sentences
kabul etme acceptance n.
I warmly recommend the acceptance of this outcome of conciliation in tomorrow's vote.
Yarınki oylamada bu uzlaşma sonucunun kabul edilmesini içtenlikle tavsiye ediyorum.

More Sentences
kabul etme acknowledgement n.
Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
Tom'un yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini giderdi.

More Sentences
geri kabul readmission n.
It means more than repressive measures, repatriation and readmission.
Bu, baskıcı önlemler, geri gönderme ve geri kabulden daha fazlası anlamına gelmektedir.

More Sentences
kabul töreni initiation n.
There's also the initiation ritual.
Bir de kabul töreni var.

More Sentences
kabul etme acknowledging n.
Now Trilog is discovering and acknowledging the special nature of CHP.
Şimdi Trilog CHP'nin özel doğasını keşfediyor ve kabul ediyor.

More Sentences
genel kabul general acceptance n.
I welcome the general acceptance of this.
Bunun genel kabul görmesini memnuniyetle karşılıyorum.

More Sentences
kabul konuşması acceptance speech n.
Tom gave an acceptance speech.
Tom bir kabul konuşması yaptı.

More Sentences
kabul etme accepting n.
We all know that there was a very wide disparity between the various Member States' approaches to accepting refugees.
Çeşitli Üye Devletlerin mültecileri kabul etme yaklaşımları arasında çok büyük farklılıklar olduğunu hepimiz biliyoruz.

More Sentences
kabul etme recognition n.
Top management's recognition of the issue was an important step forward.
Üst yönetimin meseleyi kabul etmesi ileriye doğru atılmış önemli bir adımdı.

More Sentences
ön kabul premise n.
His novel is based on the premise that history is not objective.
Romanı, tarihin objektif olmadığı ön kabulüne dayanıyor.

More Sentences
kabul edilme accession n.
Conditions in prisons in accession countries are unacceptable, in our view.
Bize göre, katılım sürecindeki ülkelerdeki cezaevlerinin koşulları kabul edilemez.

More Sentences
(hastaneye) kabul admission n.
They halted hospital admissions due to a bed shortage.
Yatak sıkıntısı nedeniyle hastaneye kabulleri durdurdular.

More Sentences
kabul etmemek take exception to v.
This is why I take exception to the often unfair criticism levelled at Slovakia, including in my own country.
Bu nedenle, kendi ülkem de dahil olmak üzere Slovakya'ya yöneltilen çoğu zaman haksız eleştirileri kabul etmiyorum.

More Sentences
yanıldığını kabul etmek stand corrected v.
I stand corrected.
Yanıldığımı kabul ediyorum.

More Sentences
kabul etmek accede to v.
For a country to accede to it, there are clear criteria that must be fulfilled.
Bir ülkenin bunu kabul edebilmesi için yerine getirilmesi gereken açık kriterler vardır.

More Sentences
kabul etmek agree v.
If he does agree, will he do something about it?
Eğer kabul ederse, bu konuda bir şeyler yapacak mı?

More Sentences
kabul etmek approve v.
Do you approve of this?
Bunu kabul ediyor musun?

More Sentences
gerçekleri kabul etmek accept the facts v.
You have to accept the fact that there is no acquis communautaire on nuclear safety.
Nükleer güvenlik konusunda bir müktesebat olmadığı gerçeğini kabul etmek zorundasınız.

More Sentences
kabul etmek go along with v.
Last but not least, we can go along with what has been negotiated.
Son olarak müzakere edilenleri kabul edebiliriz.

More Sentences
kabul etmek acquiesce v.
He acquiesced in his father's decision.
Babasının kararını kabul etti.

More Sentences
kabul etmek take v.
If you can take that on board, then I think we can have a reasonable dialogue with each other.
Eğer bunu kabul ederseniz, birbirimizle makul bir diyalog kurabileceğimizi düşünüyorum.

More Sentences
kabul etmek say yes v.
Some feckless person in the Commission foolishly said yes, a 250 mg limit would be acceptable.
Komisyondaki bazı beceriksiz kişiler aptalca bir şekilde evet, 250 mg'lık bir sınır kabul edilebilir dedi.

More Sentences
Common Usage
kabul etmeme/edilmeme rejection n.
doğruluğunu kabul etmek acknowledge v.
üyeliğe kabul etmek affiliate v.
kabul edilmiş accepted adj.
kabul edilebilir acceptable adj.
General
kabul edilebilirlik doneness n.
dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce heresy n.
yabancı uyrukluğa kabul etme endenisation n.
kabul edilir risk acceptable risk n.
bir devletin, hanedanın veya bir şehrin simgesi kabul edilen şekil rigging n.
kabul eden agreeing n.
kabul etmeme impeachment n.
yenilgiyi kabul etme defeatism n.
resmen kabul edilmemiş fakat fiilen olmuş bir şey virtual n.
kabul salonu reception room n.
katolikliği kabul edenler catholic converts n.
yenilgiyi kabul eden defeatist n.
kabul etmeme refusal n.
papazın verdiği ilmihal derslerine devam etme ve kiliseye üye olarak kabul edilme confirmation n.
kabul birimi receiving unit n.
kabul eden birim accepting unit n.
kabul eden kimse receiver n.
resmi kabul levee n.
müslümanlığı kabul edenler muslim converts n.
sorgusuz kabul etme acquiescing n.
kabul edilmez özür lame excuse n.
medya kabul merkezi media reception center n.
yurttaşlığa kabul naturalization n.
kabul etme (bir gerçeği) acknowledgment n.
kabul etmeyiş dissent from n.
kabul edilip yürürlüğe girme (tasarı) passage n.
kabul edici receptor n.
kabul edilebilir hasar acceptable damage n.
üyeliğe kabul eden enroller n.
üyeliğe kabul affiliation n.
kabul olunmama rejection n.
üyeliğe kabul töreni initiation n.
kabul edilmiş dini esaslara zıt hindu dini jainism n.
zorla kabul ettirme indoctrination n.
bir şeyin değerlendirilmesinde kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat cap n.
üyeliğe yeni kabul edilmiş kimse initiate n.
kabul heyeti acceptance committee n.
kabul odası reception room n.
kabul eden acceptor n.
geçmişte önemli veya ünlü oluşundan dolayı ilgi çekici kabul edilen atraksiyon historical attraction n.
kabul haddi legal tender n.
kabul etmeme disclamation n.
uyrukluğa kabul etme endenization n.
kabul şartlarının kolaylaştırılması easing of admission requirements n.
mükemmel olduğu kabul edilen örnek paragon n.
kabul eden kişi acceptor n.
misafir kabul edilebilen oda veya salon (mutfak, banyo ve yatak odası dışındaki) reception room n.
kabul edilmezlik inadmissibility n.
genel olarak kabul gören inançlardan veya düşüncelerden sapma heterodoxy n.
kabul etme conceding n.
geçici kabul provisional acceptance n.
kabul etme acceptingness n.
kabul etme acquiescence n.
kabul salonu chamber n.
kabul edilebilirlik acceptableness n.
yabancı uyrukluğa kabul etme endenization n.
kabul etme (vücut) take n.
bahisleri kabul eden bayi bookmaker n.
uyrukluğa kabul etme endenisation n.
taoizmin kurucusu kabul edilen önemli bir çin filozofudur laotze n.
yeniden kabul edilme readmission n.
kabul töreni reception n.
içten kabul cordial reception n.
kabul etmeme veya reddetme hakkı refusal n.
kabul günü visiting day n.
vatandaşlığa kabul etme enfranchising n.
kabul etmeme disavowal n.
egemenliğini kabul etme homage n.
kabul salonu hall n.
çocuklar kabul etme acknowledgment of children n.
kabul etme avow n.
kabul edilebilirlik reasonableness n.
zorla kabul ettirme imposition n.
kazazede kabul merkezi survivor reception center n.
kabul etme embracement n.
kabul sınaması hazing n.
genel kabul görmüş kural rule of a thumb n.
icap ve kabul offer and acceptance n.
vatandaşlığa kabul etme enfranchisement n.
kabul edilen teçhizat agreed equipment n.
yenilgiyi kabul eden kimse defeatist n.
haklı olarak kabul edilme recognition n.
kabul olunmuş doktrinlere karşı olan kimse heretic n.
kabul oyu aye n.
kabul oyu ay n.
kabul ettiren establisher n.
kazanan tarafından yenilene zorla kabul ettirilen anlaşma diktat n.
kutsal kabul etme shrining n.
kabul eden receiver n.
kabul salonu public room n.
itiraz kabul etmezlik incontestability n.
kabul etmeme nonacceptance n.
yeniden kabul readmission n.
hristiyan ayinlerine kabul etmeyen excommunicator n.
kabul süresi acceptance period n.
kabul yoklaması acceptance inspection n.
yurttaşlığa kabul naturalisation n.
kabul etmeyenler noes n.
kabul etmeme nonacquiescence n.
kabul edilmeme nonadmission n.
kabul edilemezlik inadmissibility n.
kabul edilemezlik inadmissability n.
kabul seviyesi acceptance level n.
kabul etmeme repudiating n.
kabul etmeme unacceptance n.
kabul etmeme unacceptability n.
karşılıklı kabul mutual consent n.
kabul edilememezlik unacceptability n.
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik open marriage n.
kabul edilebilir sapma allowable deviation n.
kabul durumu acceptance status n.
kabul sayfası acceptance page n.
kabul standardı acceptance standard n.
kabul edilebilir sapma sınırları acceptable tolerance limits n.
kabul edilebilir kalite seviyesi acceptable quality level n.
kabul tarihi date of ratification n.
kendini zorla kabul ettirme ingratiation n.
kabul salonu drawing room n.
suç olarak kabul etme criminalization n.
suç olarak kabul etme criminalisation n.
kabul edilebilir değer allowable value n.
huzura kabul audience n.
koşulsuz kabul clean acceptance n.
kabul etme commissioning n.
kabul kurulu commissioning authority n.
kabul makamı commissioning authority n.
kabul planı commissioning plan n.
kiliseye kabul ayini confirmation n.
kabul etmeme disapproval n.
kabul edilmiş tamamlama tarihi date of substantial completion n.
kesin kabul süresi defect liability period n.
kesin kabul raporu final certificate n.
kesin kabul final acceptance n.
kesin kabul ölçümü final certificate measurement n.
son kabul final acceptance n.
kayıtsız şartsız kabul general acceptance n.
kesin kabul general acceptance n.
bilinen ve kabul görmüş ifadeler motherhood-and-applepie n.
kendini kabul etme self-acceptance n.
kendini kabul self-acceptance n.
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme niddle-noddle n.
ergenlikte kendini kabul self-acceptance in adolescence n.
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme nid-nod n.
doğru kabul etme credence n.
kabul edilen kişi entrant n.
kati kabul permanent acceptance n.
kısmen kabul partial acceptance n.
bölümsel kabul partial acceptance n.
muvakkat kabul provisional acceptance n.
hüsnü kabul kind reception n.
kabul deneyi reception test n.
kabul edilebilir hız sınırı acceptable speed limit n.
kabul edilebilir bitirme substantial performance n.
son kabul tarihi final acceptance date n.
hastaneye kabul admission in a hospital n.
kabul etmeme exclusion n.
kabul olunabilme admissibility n.
genel kabul ilkeleri general principles for approval criteria n.
kredi kabul credit acceptance n.
genelgeçer kabul gören kural ve gelenekler mainstream n.
sosyal kabul social acknowledgment n.
(yahudilerde) yetişkinliğe kabul töreni bar mitzvah n.
ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli etalon n.
kabul edilebilir hata acceptable mistake n.
kabul edilebilir cevap acceptable answer n.
kabul edilebilir yanıt acceptable answer n.
kabul edilebilir sonuçlar acceptable results n.
kabul edilebilir çeviri acceptable translation n.
kabul edilebilirlik likability n.
kabul edilmezlik unacceptability n.
kabul edilmezlik unacceptableness n.
belli bir teknolojiyi yaymaya/kabul ettirmeye çalışan kişi technology evangelist n.
allah kabul etsin may allah accept n.
bebekken vaftiz edilmeyi kabul etmeyip yetişkinlikte bilinçli olarak vaftiz edilmeyi savunan anabaptist n.
tüm sorumluluğu kabul etme assuming full responsibility n.
bütün sorumluluğu kabul etme assuming full responsibility n.
kabul etme acceptancy n.
teknoloji kabul modeli technology acceptance model n.
kabul tarihi acceptance date n.
genel-geçer/herkesçe kabul/onay universal consent n.
evrensel olarak kabul gören universal consent n.
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü biblical canon n.
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü canon of scripture n.
sorgulanmaksızın kabul edilme durumu taken-for-grantedness n.
kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme axiom n.
kabul oyu acclamation n.
kabul eden accepter n.
kabul etme avowal n.
kiliseye kabul töreni confirmation n.
yanlış olmasına rağmen genel anlamda kabul gören şey factoid n.
zorla kabul ettirme obtrusion n.
kabul edilebilir çözüm acceptable solution n.
dünyaca benimsenmiş/kabul görmüş ifade/söylem universally valid statement n.
kabul edilen telaffuz received pronunciation n.
bankaca kabul edilirlik bankability n.
itiraz kabul etmez şekilde konuşma pontification n.
alınmış/kabul edilmiş bilgi received knowledge n.
müşterisini kendi evinde kabul eden escort kız incall escort n.
kabul sınavı matriculation n.
üniversite kabul sınavı matriculation n.
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey fashion statement n.
yenilgiyi kabul eden yapı defeatist nature n.
yenilgiyi kabul eden yapıda defeatist nature n.
koşulsuz kabul unconditional acceptance n.
kabul etme avouchment n.
ön kabul pre-admission n.
bir makama kabul edilen kişi acceptee n.
kabul etmeye yatkınlık acceptivity n.
kabul edebilirlik acceptivity n.
kabul etmeye meyil acceptivity n.
bir makamı kabul eden kişi acceptee n.
kabul etme accedence n.
herkesin kabul ettiği ortak nokta the common point everyone agrees n.
küfürlü bir kelimenin toplum tarafından kabul edilecek şekilde değiştirilmesi taboo deformation n.
kabul eden kişi acknowledger n.
kabul salonu state room n.
bir işi kabul etme daveti call n.
toplumda kabul gören kuralların aksine davranan kimse sociopath n.
kabul edilmiş veya edilecek kimse admittee n.
kabul eden kimse admitter n.
kabul edilebilirlik adoptability n.
kabul edilebilir adoptable n.
kabul edici admitter n.
kabul etme acquiescency n.
üyeliğe kabul adfiliation n.
vatandaşlığa kabul etme affranchisement n.
kabul edilme acceptance n.
doğru kabul etme acceptance n.
sözcüğün kabul edilen anlamı acceptation n.
doğru kabul etme acceptation n.
kabul olunma accession n.
bir piskopos ya da din adamına masasına kabul karşılığı ödenen kira table rent n.
evine pansiyoner kabul eden kişi tabler n.
evrensel kabul görmüş kurallar canon n.
kabul etme agnition n.
kabul eden taraf agreer n.
yeniden öğrenciliğe kabul edilme readmittance n.
yeniden üyeliğe kabul edilme readmittance n.
yeniden kabul etme readmittance n.
yeniden kabul etme readoption n.
toplumca kabul edilmiş olma receivedness n.
toplumca kabul görmüş olan şey receptary [obsolete] n.
kabul odası reception n.
kabul edilme recognizance [obsolete] n.
kabul etme recognization n.
kabul eden kimse recognizer n.
tekrar kabul etme regrant n.
kabul edilmeyen kimse rejectee n.
kabul etmeyen kimse rejecter n.
kabul etmeyen kimse rejectionist n.
kabul etmeme rejectment n.
kabul etmeme reluctation [obsolete] n.
özellikle sanat yapmada veya onu algılamada, netlik ve tutarlılık beklemeksizin belirsizliği kabul edebilme becerisi negative capability n.
kabul görmüş toplum ahlakı social ethics n.
genel olarak kabul görmüş pratik kural thumb rule n.
kabul edilebilirlik allowability n.
kabul edilebilirlik allowableness n.
damanın öncüsü olarak kabul edilen eski bir masa oyunu alquerque n.
kabul edilebilir özellik acceptable face n.
kabul edilebilir yan acceptable face n.
kabul edilebilir akreditif acceptable letter of credit n.
doğruluğu kabul edilmiş kaynak authority n.
(genellikle isteksizce) kabul etme assenting n.
(genellikle isteksizce) kabul etme accession n.
önceden element olarak kabul edilen ve indirgenmesi zor olan metal oksitler earth n.
genel kabul conventional wisdom n.
hata kabul etmez olma unforgivingness n.
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi united states dry unit n.
her şeyi kabul eden kimse yea-sayer n.
her şeyi kabul eden kimse yeasayer n.
her şeyi kabul eden kimse yea-sayer n.
misafir kabul etme entertain [obsolete] n.
itiraz kabul etmeme unquestionableness n.
değişimi kabul etmeme unregeneration n.
kabul etmeme exclusion n.
sadece üyelerini ve onların davetlilerini kabul eden, üyelerinde mekanın anahtarının bulunduğu bir gece kulübü key club n.
sağlık tesisinde kabul salonu kursaal n.
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler value orientation n.
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler moral principle n.
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler value-system n.
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer vicinage n.
victoria döneminin simgesi olarak kabul edilen değerler victorian values n.
viking özelliği olarak kabul edilen davranışlar vikingism n.
ortak olarak kabul edilen metin vulgate n.
incil'i imanın tek kuralı olarak kabul eden kimse biblist n.
ikindi vaktinde sadece erkeklerin katıldığı saray kabul merasimi levee [uk] n.
saraya kabul merasimine katılan konuklar levee [obsolete] n.
açık havada yapılan parti, kabul töreni veya sergi gibi organizasyonlar için kurulan büyük bir çadır markee n.
sayı piyangosunda bahisler için fiş kabul eden, kaydeden ve veren kimse writer n.
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş fakir n.
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş faquir n.
yeni gelenlere kabul töreni hazing n.
kabul edilemez davranış hogwash n.
kabul edilemez tutum hogwash n.
kutsal kabul edilen şey holy of holies n.
dokunulmaz kabul edilen şey holy of holies n.
kabul görmek için halkça onaylanan bir tavır sergileyen kimse hypocrite n.
varlığını kabul etme hypostatization n.
varlığı kabul edilmiş şey hypostatization n.
varlığını kabul etme hypostatisation n.
varlığı kabul edilmiş şey hypostatisation n.
sadece üyelerine açıklanan ritüel, faaliyet veya öğretileri bulunan gizli bir topluluğa kabul edilmiş kimse mystic n.
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma gentleman's agreement n.
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup olan kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma gentlemen's agreement n.
yenilgiyi kabul etme giving up n.
kabul gören bir şeyi koruyan kimse observer n.
kabul etmeyen kimse decliner n.
mutlak yaratıcı kudret olarak kabul edilen şey demiurge n.
mutlak güç olarak kabul edilen varlık demiurge n.
kabul etmeme demur n.
vatandaşlığa kabul etme denizenation n.
kabul etmeme depulsion n.
kabul edilen düzey grade n.
kabul edilen standart grade n.
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler grand days n.
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler dies non juridici n.
kabul ediş grant n.
bir şeyin sorumluluğunu kabul eden veya güvence veren kimse guaranty n.
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi octet n.
bir birim olarak kabul edilen sekiz benzer şey octette n.
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi octette n.
kabul edilen giriş hakkı open-door n.
kabul edilemez nokta rough n.
bahisleri kabul eden bayi runner n.
kabul edilmiş toplumsal davranış normlarından belirgin şekilde ayrılma deviation n.
dürtü veya duyguyu esas nesnesinden daha kabul gören bir şeye yönlendirme displacement n.
kabul etmeyen kimse disprover [obsolete] n.
kabul edilemez şey inadmissibility n.
kabul edilir hale getirme ingratiation n.
kabul ettiren şey ingratiation n.
kabul ettiren şey ingratiation n.
yenilgiyi kabul etmeme double cross n.
içten gelerek kabul etme good will n.
aşağı olarak görülen birini dengiymiş gibi kabul etme condescendence n.
fiziksel bedenden ayrı hareket edebildiği kabul edilen ruh cowalker n.
(kabul, katılım, erişim için) yol door n.
kabul salonunda toplananlar drawing-room n.
(tek bir bütün olarak kabul edilen) sıvı hacmi parcel n.
kabul görmüş iş veya ilgi alanı pidgin n.
kabul görmüş iş veya ilgi alanı pigeon n.
değişiklikleri ve yeni fikirleri kabul etmek istemeyen kimse conservativist n.
kabul edilebilirlik consonantness n.
irdelemeden kabul etme content [obsolete] n.
geleneklere göre övgü kabul edilen hareket coup n.
(özellikle düşük kaliteli veya değersiz olduğu için) kabul edilmeyen şey cull n.
kabul edilebilir görme favorable reception n.
onaylayarak kabul verme favorable reception n.
kabul edilebilir görme favourable reception n.
onaylayarak kabul verme favourable reception n.
kabul eden kimse intromitter n.
kabul etme introreception n.
kabul etmeye gönülsüzlük sales resistance n.
kabul odası salutatory [obsolete] n.
otorite kabul edilen temel kurallar bütünü decalogue n.
zorla gerçeği kabul ettirme conviction n.
kabul etmeme disavowance [obsolete] n.
kabul etmeme disavowment n.
insanların tanrısal kabul edilen nitelikleri the divine n.
evlilik açısından denk kabul edilen kimse parti n.
ön kabul preadmission n.
ön kabul preclearance n.
önceden kabul etme preconcertion n.
kabul salonu presence [obsolete] n.
kabul edilebilirlik publicness n.
türünün en iyisi kabul edilen şey rolls-royce n.
kabul edilen standartlara ters düşülen süreç veya durum scale n.
kabul görmüş uygulamalara karşı çıkan kimse scofflaw n.
öz kabul self acceptance n.
kendini olduğun gibi kabul etme self acceptance n.
sonuçları kabul etme shoulders n.
sonuçları kabul etme shoulders n.
aksi ispat edilinceye dek gerçek kabul edilen delil showing n.
taşıyıcının, yer olduğu takdirde yolcuyu taşımayı kabul etmesi subject to load (sublo) n.
ayıp kabul edilen sözcük/konu four-letter word n.
doğru kabul edilene aykırı düşünce free thought n.
kabul görmüş gelenek ve kurallarca kısıtlanmama freedom n.
doğru kabul etme presumption n.
genel kabul prevalency n.
kişinin kabul etmek istemediği aşikar bir gerçeğe ulaşmaktan kaçınmak için dolambaçlı düşünmeye başvurması eylemi mental gymnastics n.
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) önemli ilke stamen [obsolete] n.
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) hayatta kalma kuvveti stamen [obsolete] n.
kabul edilmiş ölçüm modeli standard of measurement n.
toplulukta kabul görmeyen kimse stranger n.
kabul konusu subject n.
kabul konusu subject term n.
kabul edilebilirlik sufferableness n.
kabul eden taraf acceptor n.
kiliseye üye olarak kabul edilme confirmation n.
kutsal olarak kabul etmek enshrine v.
kabul etmek postulate v.
uyrukluğa kabul etmek endenizen v.
bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek take it for granted v.
mesuliyet kabul etmemek decline responsibility v.
hemen kabul etmek snap up v.
zorla kabul ettirmek dictate v.
hile ile kabul ettirmek impose on v.
yabancı uyrukluğa kabul etmak naturalize v.
zorla kabul ettirmek impose upon v.
aziz kabul etmek saint v.
üstünlüğünü kabul ettirmek pull one's rank v.
diye kabul edilmek pass for v.
kabul etmek see v.
zorla kabul ettirmek ram something down somebody's throat v.
kabul etmek settle for v.
güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi) come to terms with v.
esas kabul etmek base on v.
kabul etmek enrol v.
kabul etmek favour v.
yabancı uyrukluğa kabul etmek endenizen v.
yabancı uyrukluğa kabul etmek endenisen v.
kabul etmemek decline v.
birinin teklifini kabul etmek take someone up on her offer v.
birine bir şeyi hile ile kabul ettirmek palm something off on someone v.
kabul etmek come to terms with v.
kabul etmemek have none of v.
peşinen kabul etmek approve in advance v.
kutsayarak kiliseye üye olarak kabul etmek confirm v.
tekrar kabul etmek readmit v.
kendini kabul ettirmek make oneself accepted among v.
kabul etmek embrace v.
tekrar öğrenciliğe kabul etmek readmit v.
vatandaşlığa kabul etmek naturalize v.
kabul etmemek disapprove v.
tekrar üyeliğe kabul etmek readmit v.
bir ricayı kabul etmek grant a request v.
kabul etmek (bir teklifi) embrace v.
kabul ettirmek put across v.
kabul görmek gain admission v.
kabul edilmemek be rejected v.
postulat olarak kabul etmek postulate v.
hiç karşı gelmeden bir şeyi kabul etmek take something lying down v.
kabul etmek favor v.
kabul etmek have v.
yenilgiyi kabul etmek throw in the sponge v.
bir şeyi kabul ettirmek push something through v.
kabul etmemek repudiate v.
hileyle kabul ettirmek palm off v.
zorla kabul ettirmek foist on v.
kabul etmemek snowfall v.
törenle üyeliğe kabul etmek initiate into v.
kabul etmek fall in with v.
hile ile kabul ettirmek impose upon v.
istemeyerek gitmek veya kabul etmek drag one's heels v.
memnuniyetle kabul etmek embrace v.
uyrukluğa kabul etmek endenisen v.
birinin teklifini kabul etmek take someone up on his offer v.
kabul görmemek be not accepted v.
evlatlığa kabul etmek adopt a child v.
kabul etmek (bir gerçeği) acknowledge v.
yenilgiyi kabul etmek throw in the towel v.
ispatsız olarak kabul ettirmek postulate v.
kabul etmemek demur v.
zorla kabul ettirmek obtrude v.
eşit kabul etmek bracket v.
zorla kabul ettirmek enforce v.
üyeliğe kabul etmek initiate v.
kabul etmek avow oneself v.
işi kabul etmek give in charge v.
otoritesini kabul ettirmek assert oneself v.
kabul etmek thole v.
kanun tasarısını kabul etmek pass a bill v.
üyeliğe vb kabul etmek enfranchise v.