let

Sens de "let" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 41 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	let v.	izin vermek
Let me also point to the importance of flanking measures for all small and medium-sized companies. Tüm küçük ve orta ölçekli şirketler için yan tedbirlerin önemine de işaret etmeme izin verin. More Sentences
2	Common Usage	let v.	müsaade etmek
Let me answer with due stringency. Müsaade edin, gereken titizlikle cevap vereyim. More Sentences
General
3	General	let v.	vermek
I'll find Tom and let him know. Tom'u bulup haber vereceğim. More Sentences
4	General	let v.	kiralamak
I want to let this room to a student. Bu odayı bir öğrenciye kiralamak istiyorum. More Sentences
5	General	let v.	koyvermek
You've let yourself go. Kendini koyverdin. More Sentences
6	General	let v.	bırakmak
But let the onus be that way around. Ama bırakın sorumluluk bu şekilde olsun. More Sentences
7	General	let v.	izin vermek
Let me tell you that I fully understand all your requests. Tüm taleplerinizi tamamen anladığımı söylememe izin verin. More Sentences
Law
8	Law	let v.	bırakmak
Let us stop being so hypocritical! Bu kadar ikiyüzlü olmayı bırakalım! More Sentences
9	Law	let v.	izin vermek
You should, in fact, just let the figures speak for themselves and quote figures which are properly backed up. Aslında, rakamların kendi adlarına konuşmalarına izin vermeli ve düzgün bir şekilde desteklenen rakamlar vermelisiniz. More Sentences
Technical
10	Technical	let v.	bırakmak
We want the Convention to shake up the IGC, so let the citizens shake up the Convention! Kongre'nin IGC'yi sarsmasını istiyoruz, o halde bırakın vatandaşlar Kongre'yi sarssın! More Sentences
11	Technical	let v.	izin vermek
Let me close with something that is very close to my heart. Kalbime çok yakın olan bir şeyle kapanış yapmama izin verin. More Sentences
General
12	General	let n.	engel
13	General	let n.	kiralık
14	General	let n.	kiraya verilmiş mülk
15	General	let n.	kiraya verme
16	General	let n.	engel
17	General	let n.	mani
18	General	let v.	ses çıkarmamak
19	General	let v.	ihale etmek
20	General	let v.	meydan vermek
21	General	let v.	gevşetmek
22	General	let v.	koyuvermek
23	General	let v.	kiraya vermek
24	General	let v.	geçit vermek
25	General	let v.	itiraf etmek
26	General	let v.	kabul etmek
27	General	let v.	kontrata bağlamak
28	General	let v.	(bir işi) (birine) kontrat ile vermek
29	General	let v.	sözleşmeye bağlamak
30	General	let v.	(bir işi) (birine) sözleşme ile vermek
31	General	let v.	engel olmak
32	General	let v.	karşı durmak
33	General	let suf.	-cik/-cık
Irregular Verb
34	Irregular Verb	let v.	let - let
Trade/Economic
35	Trade/Economic	let v.	kiraya vermek
Law
36	Law	let v.	icar etmek
37	Law	let v.	kiraya vermek
38	Law	let v.	ruhsat vermek
Technical
39	Technical	let v.	beklemek
Sport
40	Sport	let n.	topun fileyle teması sonucu sayı iptali
Abbreviation
41	Abbreviation	let n.	leşker-i tayyibe (terör örgütü)

Sens de "let" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	let on v.	belli etmek
Tom didn't let on that he knew about the surprise party. Tom sürpriz partiden haberdar olduğunu belli etmedi. More Sentences
2	General	not to let v.	izin vermemek
She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth. Ayrıca halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti. More Sentences
3	General	let out v.	çıkarmak
He let out an exaggerated groan and put his hand on the doorknob. Abartılı bir inilti çıkardı ve elini kapı koluna koydu. More Sentences
4	General	let up v.	gevşemek
We in the PPE-DE Group would like to expressly call upon the Commission not to let up in the area of its own reform. PPE-DE Grubu olarak Komisyon'u kendi reformu konusunda gevşememeye açıkça davet ediyoruz. More Sentences
5	General	let down v.	düşürmek
I let down the rope. İpi düşürdüm. More Sentences
6	General	let go v.	serbest bırakmak
Did Tom deserve to be let go? Tom serbest bırakılmayı hak etti mi? More Sentences
7	General	let out v.	ses çıkarmak
The banshee let out a blood-curdling scream. Ölüm perisi kan donduran bir çığlık sesi çıkardı. More Sentences
8	General	let go v.	bırakmak
The person does not have to let go or give in like in other forms of hypnosis. Kişi diğer hipnoz biçimlerinde olduğu gibi kendini bırakmak ya da teslim olmak zorunda değildir. More Sentences
9	General	let up v.	dinmek (yağmur)
The snow isn't letting up. Kar dinmiyor. More Sentences
10	General	let out v.	vermek
He let out a deep breath. Derin bir nefes verdi. More Sentences
11	General	let in v.	içeri almak
These people could not have got in without being let in. Bu insanlar içeri alınmadan içeri girmiş olamazlar. More Sentences
12	General	let down v.	hayal kırıklığına uğratmak
I feel we have let down our constituents across the European Union. Avrupa Birliği genelindeki seçmenlerimizi hayal kırıklığına uğrattığımızı düşünüyorum. More Sentences
13	General	let up v.	sakinleşmek
The storm let up. Fırtına sakinleşti. More Sentences
14	General	let down v.	indirmek
I let down the rope. Ben ipi indirdim. More Sentences
15	General	let up v.	durmak
The snow is letting up. Kar duruyor. More Sentences
16	General	let on v.	söylemek
Tom knows a lot more than he lets on. Tom söylediğinden çok daha fazlasını biliyor. More Sentences
17	General	let on v.	açıklamak
Tom knows a lot more than he lets on. Tom, açıkladığından çok daha fazlasını biliyor. More Sentences
18	General	let alone adv.	bir yana
In our report, we cannot pass judgments, let alone condemn anyone in advance for things we cannot prove anyway. Raporumuzda, zaten kanıtlayamayacağımız şeyler için kimseyi peşinen mahkum etmek bir yana, hüküm bile veremeyiz. More Sentences
19	General	let it be interj.	öyle olsun
Let it be. Varsın öyle olsun. More Sentences
Phrasals
20	Phrasals	let up v.	durmak
I may go out if the rain lets up. Yağmur durursa dışarı gidebilirim. More Sentences
21	Phrasals	let on v.	açıklamak
I'm sure she knows more than she's letting on. Onun açıkladığından daha fazlasını bildiğine eminim. More Sentences
22	Phrasals	let on v.	belli etmek
You don't want to let on how smart you really are. Ne kadar zeki olduğunu belli etmek istemiyorsun. More Sentences
23	Phrasals	let out v.	bitmek
School lets out at half-past three. Okul saat üç buçukta bitiyor. More Sentences
24	Phrasals	let down v.	hayal kırıklığına uğratmak
The murderer of my daughter has been let down, because his act of murder and of suicide achieved nothing. Kızımın katili hayal kırıklığına uğratıldı, çünkü cinayet ve intihar eylemi hiçbir işe yaramadı. More Sentences
25	Phrasals	let in v.	içeri almak
I'm sorry, I don't let in people I don't know. Üzgünüm, tanımadığım insanları içeri almıyorum. More Sentences
26	Phrasals	let up v.	yavaşlamak
After the rain had let up a bit, we made a dash for the car. Yağmur biraz yavaşladıktan sonra, arabaya doğru koştuk. More Sentences
Common Usage
27	Common Usage	let oneself go v.	coşmak
28	Common Usage	let know v.	haber vermek
General
29	General	let be n.	dokunma
30	General	house to let n.	kiralık ev
31	General	flat to be let n.	kiralık kat
32	General	let be n.	bozma
33	General	let-up n.	dinme
34	General	let-in n.	gömme
35	General	let-up n.	azalma
36	General	let-down n.	düşüş
37	General	let-down n.	azalma
38	General	let-down n.	irtifa kaybı
39	General	let-down n.	azalma
40	General	let-down n.	hayal kırıklığı
41	General	let-up n.	ara verme
42	General	let-out [uk] n.	kaçış yolu
43	General	let-out [uk] n.	kaçamak noktası
44	General	let-off n.	serbest bırakma
45	General	let-off n.	rakibe karşı üstünlük fırsatını tepme
46	General	let-off n.	ipi dokuma tezgahına doğru çözmeye yarayan bir cihaz
47	General	let-off n.	silah horozunun tetik tulumbası tarafından serbest bırakılması
48	General	let-off n.	saatte çark dişi ile bir palet arasındaki temasın kesilmesi
49	General	let-out [uk] n.	kaçınma
50	General	let-out [uk] n.	sakınma
51	General	let-out [uk] n.	kaçış yolu
52	General	let slip v.	kaçırmak
53	General	let out v.	kiraya vermek
54	General	let go v.	koyvermek
55	General	let (something) slip out v.	ağzından kaçırmak
56	General	let off v.	affetmek
57	General	let swim v.	yüzdürmek
58	General	not to let someone out of sight v.	gözünden hiç kaçırmamak
59	General	let up v.	kesilmek (yağmur)
60	General	let someone down v.	hüsrana uğratmak
61	General	let out v.	bollaştırmak
62	General	let off v.	salıvermek
63	General	let off v.	salmak
64	General	let off v.	cezasını hafifletmek
65	General	let alone v.	olduğu gibi bırakmak
66	General	let go v.	koyuvermek
67	General	let up v.	kesilmek
68	General	let into v.	sokulmak
69	General	let daylight into something v.	aydınlatmak
70	General	let fly v.	ateşlemek
71	General	let someone have it v.	birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
72	General	let down one's hair v.	samimi davranmak
73	General	let down v.	kandırmak
74	General	let fly v.	salıverip uçurmak
75	General	let know v.	bildirmek
76	General	let out v.	dışarıya bırakmak
77	General	let one's hair down v.	rahatlatmak
78	General	let some fresh air into v.	havalandırmak
79	General	let out v.	salıvermek
80	General	let somebody down v.	yüzüstü bırakmak
81	General	let oneself go v.	kendine özen göstermemek
82	General	let out v.	genişletmek (elbiseyi)
83	General	let somebody out v.	salıvermek
84	General	let something flow v.	akışına bırakmak
85	General	let someone have it v.	birini haşlamak
86	General	let something off to somebody v.	kiraya vermek
87	General	let in v.	içeri sokmak
88	General	let oneself in v.	kapıyı anahtarla açıp içeriye girmek
89	General	let down v.	rezil etmek
90	General	let down v.	yüzüstü bırakmak
91	General	let go v.	laçka etmek
92	General	let down v.	atlatmak
93	General	let out v.	kiralamak
94	General	let rest v.	dinlendirmek
95	General	let alone v.	kendi haline bırakmak
96	General	let up v.	azalmak
97	General	let go v.	gevşemek
98	General	let oneself go v.	rahatlamak
99	General	let be noticed v.	çaktırmak
100	General	let somebody play v.	çaldırmak
101	General	let oneself go v.	kendini bırakıp coşmak
102	General	let fly v.	ağzına geleni söylemek
103	General	let off v.	ceza vermemek
104	General	let out v.	ihale etmek
105	General	let one's hair down v.	sakinleşmek
106	General	let oneself go v.	kendini koyvermek
107	General	let someone down gently v.	birini yavaş yavaş alıştırarak hayal kırıklığına uğratmak
108	General	let somebody dwell v.	oturtmak
109	General	be let into v.	(bir yere) sokulmak/alınmak
110	General	not to let in v.	içeri almamak
111	General	let go v.	rahatlamak
112	General	let down v.	boşa çıkarmak
113	General	let fly v.	patlamak
114	General	let out v.	genişletmek
115	General	let go v.	salmak
116	General	let out a yell v.	nara atmak
117	General	let something flow v.	akıtmak
118	General	let out v.	koyuvermek
119	General	let somebody down v.	hayal kırıklığına uğratmak
120	General	let something ride v.	oluruna bırakmak
121	General	let out v.	azad etmek
122	General	let go one's hold of v.	salıvermek
123	General	let on v.	sırrı ifşa etmek
124	General	let oneself go v.	kendini kapıp koyuvermek
125	General	let something off v.	kiraya vermek
126	General	not to let go v.	bırakmamak
127	General	let somebody down v.	birini hayal kırıklığına uğratmak
128	General	let somebody alone v.	kendi haline bırakmak
129	General	let out v.	kaçmasına izin vermek
130	General	let somebody out v.	koyuvermek
131	General	let alone v.	rahat bırakmak
132	General	let out on hire v.	kiraya vermek
133	General	let in immigrants v.	göç almak
134	General	let out v.	gevşetmek (ip/kablo/vb'ni)
135	General	let on v.	açığa vurmak
136	General	let be v.	kendi haline bırakmak
137	General	let something spoil v.	kokutmak
138	General	let take out v.	çıkartmak
139	General	let loose v.	salıvermek
140	General	let go v.	gevşetmek
141	General	let in v.	gömmek
142	General	let up v.	yumuşamak
143	General	let fall v.	düşürmek
144	General	let out v.	bırakmak
145	General	let be v.	karışmamak
146	General	let loose v.	çözüp koyvermek
147	General	let fly v.	fırlatmak
148	General	let upon v.	gevşemek
149	General	let fly v.	atmak
150	General	let off v.	cezasını affetmek
151	General	let bygones be bygones v.	eski defterleri kapamak
152	General	let in v.	kapıyı açıp içeriye almak
153	General	let something go by the board v.	bir şeyden vazgeçmek
154	General	let go one's hold of v.	serbest bırakmak
155	General	let oneself go v.	taşkınlık yapmak
156	General	let well enough alone v.	olanla yetinmek
157	General	let in v.	içeri bırakmak
158	General	let something go by the board v.	fırsatı kaçırmak
159	General	let something become wide apart v.	seyrekleştirmek
160	General	let one's hair down v.	içini dökmek
161	General	let a secret out v.	ağzından laf kaçırmak
162	General	let something prey on one's mind v.	dert etmek
163	General	let off v.	boşaltmak
164	General	let one's hair down v.	rahatlamak
165	General	let somebody drink v.	içirmek
166	General	let something slip v.	ağzından kaçırmak
167	General	let oneself be cheated v.	avanaklık etmek
168	General	let out v.	koparmak
169	General	let absorb v.	yedirmek
170	General	let up v.	sertliğini kaybetmek
171	General	let off v.	ateşlemek
172	General	let something out v.	kiraya vermek
173	General	live and let live v.	kendinden pay biçmek
174	General	let upon v.	yumuşamak
175	General	let slip v.	elinden kaçırmak (fırsat vb)
176	General	let fly v.	ateş etmek
177	General	let off v.	patlatmak
178	General	let oneself go v.	kendini bırakmak
179	General	let something out to somebody v.	kiraya vermek
180	General	let something pass unchallenged v.	göz yummak
181	General	let out v.	icara vermek
182	General	let somebody down v.	indirmek
183	General	let fall v.	ağzından kaçırmak
184	General	let something hang down v.	sarkıtmak
185	General	let touch v.	dokundurmak
186	General	let loose v.	serbest bırakmak
187	General	let loose v.	yumuşamak
188	General	let somebody sense v.	sezindirmek
189	General	let go v.	salıvermek
190	General	let air in v.	hava almak
191	General	let escape v.	kaçırmak
192	General	let off v.	dışarı vermek
193	General	let off v.	serbest bırakmak
194	General	let somebody say v.	söyletmek
195	General	let remove v.	çıkartmak
196	General	let slip v.	ağzından laf kaçırmak
197	General	let go v.	boşlamak
198	General	let one's hair down v.	kendinden geçmek
199	General	let slide v.	vazgeçmek
200	General	let out v.	salmak
201	General	let fly v.	uçurmak
202	General	let slip v.	ağzından kaçırmak
203	General	let on v.	sırrı başkasına söylemek
204	General	let alone v.	dokunmamak
205	General	let in v.	sokmak
206	General	let alone v.	karışmamak
207	General	let up v.	dinmek
208	General	let it all hang out v.	koyvermek
209	General	let it all hang out v.	boşlamak
210	General	let it all hang out v.	rahatlamak
211	General	let it all hang out v.	gevşemek
212	General	let it all hang out v.	kendini koyvermek
213	General	let things slide v.	ihmal etmek
214	General	let things slide v.	oluruna bırakmak
215	General	let things slide v.	sermek
216	General	let things slide v.	ilgilenmemek
217	General	let things slide v.	akışına bırakmak
218	General	let one's tongue run v.	çenesi düşmek
219	General	let one's tongue run v.	gevezelik etmek
220	General	let somebody have it v.	azarlamak
221	General	let somebody know v.	haber vermek
222	General	let fly at somebody v.	ateş etmek
223	General	let somebody have it v.	hakkından gelmek
224	General	let somebody have it v.	saldırmak
225	General	let fly at somebody v.	ağzına geleni söylemek
226	General	let somebody know v.	bildirmek
227	General	let somebody have it v.	bırakmak
228	General	let off v.	hafif ceza vermek
229	General	not to let someone off the sight v.	yakın takibe almak
230	General	let it pass v.	kusura bakmamak
231	General	let out v.	gevşetmek (ip/kablo)
232	General	let out v.	çıkmasına izin vermek
233	General	let out v.	koyvermek
234	General	let somebody use something v.	kullandırmak
235	General	let down v.	yüzünü kara çıkarmak
236	General	let someone alone v.	yalnız bırakmak
237	General	let off firework v.	havai fişek atmak
238	General	let off fireworks v.	havai fişekler atmak
239	General	let things drift v.	oluruna bırakmak
240	General	let it ride v.	oluruna bırakmak
241	General	let (someone) go without food and water v.	aç susuz bırakmak
242	General	not to let any information leak out v.	haber sızdırmamak
243	General	let (someone) know v.	haber vermek
244	General	let a chance slip (by) v.	fırsat tepmek
245	General	let the clutch out v.	ayağını debriyajdan çekmek
246	General	let the clutch out slowly v.	ayağını debriyajdan yavaşça çekmek
247	General	let someone know v.	haber vermek
248	General	let something ride v.	bir durum karşısında herhangi bir önlem almamak
249	General	let off steam v.	stres atmak
250	General	let down v.	boyunu uzatmak
251	General	let slip v.	salıvermek
252	General	let in v.	bırakmak
253	General	let down v.	düş kırıklığına uğratmak
254	General	let one's hair down v.	kafa dağıtmak
255	General	let oneself go v.	kafa dağıtmak
256	General	let it all hang out v.	kafa dağıtmak
257	General	let one have v.	ulaştırmak
258	General	let down v.	beklentileri boşa çıkarmak
259	General	let drive bullets v.	mermi yağdırmak
260	General	let drive bullets v.	kurşun yağdırmak
261	General	let drive v.	mermi yağdırmak
262	General	let fly bullets v.	kurşun yağdırmak
263	General	let drive v.	kurşun yağdırmak
264	General	let fly v.	mermi yağdırmak
265	General	let fly v.	kurşun yağdırmak
266	General	let fly bullets v.	mermi yağdırmak
267	General	let oneself into one's room v.	odasına kapanmak
268	General	let oneself into one's room v.	odasına çekilmek
269	General	let slide v.	ihmal etmek
270	General	let (a child) run loose v.	başı boş bırakmak
271	General	let one's hair free v.	saçını salmak
272	General	let blood v.	kanı boşaltmak
273	General	let blood v.	kan akıtmak
274	General	let down v.	hayal kırıklığı yaşatmak
275	General	let alone someone v.	sözünü etmemek
276	General	let alone someone v.	hesaba katmamak
277	General	let alone someone v.	dikkate almamak
278	General	not let something happen v.	mahal vermemek
279	General	let information out v.	dışarıya bilgi sızdırmak
280	General	let it rust v.	paslanmaya terk etmek
281	General	let it sit until it cools down v.	soğuyana kadar bekletmek
282	General	let yourself go with the rhythm v.	kendini müziğin ritmine bırakmak
283	General	let the car idle v.	aracı/arabayı boşa almak
284	General	let the car idle v.	aracı/arabayı boşta bekletmek
285	General	let the soil rest v.	toprağı dinlendirmek
286	General	let go of one's hand v.	elini bırakmak
287	General	let someone go v.	çıkışını vermek
288	General	let somebody know v.	haber etmek
289	General	not let down v.	yüzünü kara çıkarmamak
290	General	not let down v.	yüzünü kara çıkartmamak
291	General	let someone off v.	birinin suçunu bağışlamak
292	General	let slide v.	(dil/konuşma) paslanmak
293	General	farm let v.	kiraya vermek
294	General	let alone v.	yalnız bırakmak
295	General	let be v.	yalnız bırakmak
296	General	let blood v.	kanatmak
297	General	let drive v.	yumruk atmak
298	General	let fly v.	aniden savurmak
299	General	let loose v.	kurtulmak
300	General	let slide v.	gitmesine izin vermek
301	General	let alone v.	bahsetmemek
302	General	let blood v.	kan dökmek
303	General	farm let v.	kiralamak
304	General	let drive v.	kuvvetle vurmak
305	General	let fly v.	oku yaydan serbest bırakmak
306	General	let be v.	rahat bırakmak
307	General	let slide v.	rahat bırakmak
308	General	let loose v.	söyleyivermek
309	General	let fly v.	(duygu, tepki) koy vermek
310	General	let alone v.	hakkında konuşmamak
311	General	let loose v.	özgürce ifade etmek
312	General	let drive v.	saldırmak
313	General	let slide v.	umursamamak
314	General	let loose v.	(gökyüzü) yağmur yağdırmak
315	General	let alone v.	artık düşünmemek
316	General	let fly v.	söyleyivermek
317	General	let alone v.	göz önünde bulundurmamak
318	General	let alone v.	gündeminden çıkarmak
319	General	let [obsolete] v.	tamamen teslim olmak
320	General	let [obsolete] v.	vazgeçmek
321	General	let [obsolete] v.	sakınmak
322	General	let [obsolete] v.	imtina etmek
323	General	buy-to-let [uk] v.	yatırım olarak mülk satın alıp kiraya vermek
324	General	without let or hindrance adv.	herhangi bir engel olmaksızın
325	General	without let or hindrance adv.	hiçbir engelle karşılaşmadan
326	General	let alone adv.	bir yana bırak
327	General	let be! interj.	dokunma!
328	General	let be! interj.	öyle kalsın!
329	General	let be! interj.	bırak!
330	General	let it be so interj.	öyle olsun
331	General	let it be interj.	bırak
332	General	let be interj.	öyle kalsın
333	General	let go! interj.	bırak!
334	General	let be! interj.	bozma!
335	General	let it be given interj.	verile/verilsin
336	General	let it be interj.	varsın olsun
337	General	-let suf.	küçültme anlamı veren son ek
338	General	-let suf.	bir şeyin üstüne giyilen anlamı veren son ek
Phrasals
339	Phrasals	let down v.	(metal araçları) tavlarken yumuşatmak
340	Phrasals	let in v.	kabul etmek
341	Phrasals	let off v.	(silahı) boşaltmak
342	Phrasals	let on v.	yaymak
343	Phrasals	let out v.	açığa vurmak
344	Phrasals	let up v.	kesilmek
345	Phrasals	let down v.	alçaltmak
346	Phrasals	let off v.	ateşlemek
347	Phrasals	let on v.	dedikodu yapmak
348	Phrasals	let out v.	sorumluluktan kurtarmak
349	Phrasals	let in v.	yerleştirmek
350	Phrasals	let up v.	yumuşamak
351	Phrasals	let in v.	(belaya) ortak etmek
352	Phrasals	let off v.	(oku) serbest bırakmak
353	Phrasals	let out v.	hızlanmasına izin vermek
354	Phrasals	let on v.	kabul etmek
355	Phrasals	let down v.	yatıştırmak
356	Phrasals	let out v.	(oturumu) kapatmak
357	Phrasals	let down v.	(süt salgısını) memeden serbest bırakmak
358	Phrasals	let in v.	bilgi paylaşmak
359	Phrasals	let off v.	bir taahhütten azat etmek
360	Phrasals	let on v.	kendini belli etmek
361	Phrasals	let up v.	rahatlamak
362	Phrasals	let up v.	gevşemek
363	Phrasals	let down v.	ihanet etmek
364	Phrasals	let on v.	numara yapmak
365	Phrasals	let off v.	rakibe karşı üstünlük fırsatını tepmek
366	Phrasals	let on v.	gibi davranmak
367	Phrasals	let up v.	hafiflemek
368	Phrasals	let down v.	yetememek
369	Phrasals	let up v.	ara vermek
370	Phrasals	let down v.	inceltmek
371	Phrasals	let down v.	(sinirini zedeleyerek) atı hareket edemez hale getirmek
372	Phrasals	let down v.	(hayvanı) sarkıtmak
373	Phrasals	let down v.	(hayvanı) zayıflatmak
374	Phrasals	let down v.	rahatlamak
375	Phrasals	let down v.	(uçak) alçalmak
376	Phrasals	let on v.	açık etmek
377	Phrasals	let someone down v.	birini yüzüstü bırakmak
378	Phrasals	let loose of someone or something v.	bırakmak
379	Phrasals	let someone into something v.	birini içeri almak
380	Phrasals	let someone in v.	birini içeri almak
381	Phrasals	let someone get on with something v.	birinin birşeyi yapmayı sürdürmesine izin vermek
382	Phrasals	let loose v.	bırakmak
383	Phrasals	let out v.	dağılmak (sinema/tiyatro)
384	Phrasals	let through v.	giriş izni vermek
385	Phrasals	let through v.	girmesine izin vermek
386	Phrasals	let someone in v.	girmesine izin vermek
387	Phrasals	let through v.	girişine izin vermek
388	Phrasals	let oneself go v.	hiçbir şeye aldırış etmeksizin yaşamak
389	Phrasals	let through v.	geçiş izni vermek
390	Phrasals	let into v.	içeri girmesine izin vermek
391	Phrasals	let in v.	içeri bırakmak
392	Phrasals	let loose v.	izin vermek
393	Phrasals	let into v.	içeri bırakmak
394	Phrasals	let oneself go v.	iplerini kopartmak
395	Phrasals	let in v.	içeri geçirmek
396	Phrasals	let through v.	izin vermek
397	Phrasals	let in v.	içeri girmesine izin vermek
398	Phrasals	let into v.	içeri almak
399	Phrasals	let oneself go v.	kendini serbest bırakmak
400	Phrasals	let down v.	mahcup etmek
401	Phrasals	let up v.	rahatlamak
402	Phrasals	let up v.	sıkıntıdan kurtulmak
403	Phrasals	let up v.	sıkıntıyı gidermek
404	Phrasals	let out v.	sona ermek
405	Phrasals	let out of v.	salıvermek
406	Phrasals	let up v.	sakinleşmek
407	Phrasals	let out of v.	serbest bırakmak
408	Phrasals	let loose of someone or something v.	tutmaktan vazgeçmek
409	Phrasals	let oneself go v.	zincirinden boşanmak
410	Phrasals	let down v.	utandırmak
411	Phrasals	let (one) at (someone or something) v.	(birinin bir şeyin) başına geçmesine izin vermek
412	Phrasals	let (one) at (someone or something) v.	(birinin bir şeyi) kontrol etmesine müsaade etmek
413	Phrasals	let (one) at (someone or something) v.	(birinin bir kişiye veya bir şeye) vurmasına izin vermek
414	Phrasals	let (one) at (someone or something) v.	(birinin bir kişiyi) dövmesine müsaade etmek
415	Phrasals	let someone or something at someone or something v.	birinin bir kişiye veya bir şeye vurmasına izin vermek
416	Phrasals	let someone or something at someone or something v.	birinin bir kişiyi dövmesine müsaade etmek
417	Phrasals	let someone or something at someone or something v.	birinin bir kişiyi rahatsız etmesine izin vermek
418	Phrasals	let someone or something at someone or something v.	birinin bir kişiyle uğraşmasına müsaade etmek
419	Phrasals	let up v.	durağanlaşmak
420	Phrasals	let up v.	yoğunluğunu yitirmek
421	Phrasals	let up v.	kalkmasına izin vermek
422	Phrasals	let up v.	yerden kalkmasına izin vermek
423	Phrasals	let up v.	yukarı çıkmasına izin vermek
424	Phrasals	let up v.	yukarı gelmesine izin vermek
425	Phrasals	let up v.	gevşetmek
426	Phrasals	let up v.	salmak
427	Phrasals	let up v.	sertliğini azaltmak
428	Phrasals	let up v.	daha hoşgörülü olmak
429	Phrasals	let up v.	üzerindeki baskıyı azaltmak
430	Phrasals	let up v.	daha az baskı uygulamak
431	Phrasals	let (one) in on (something) v.	(birine) gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak
432	Phrasals	let (one) in on (something) v.	(birini gizli bir şeye) dahil etmek
433	Phrasals	let (one) in on (something) v.	(birini bir şeyin) içine aldırmak
434	Phrasals	let (one) in on (something) v.	(birini bir şeye) ortak etmek
435	Phrasals	let (someone or oneself) in for v.	(birini/kendini) bir şeye bulaştırmak
436	Phrasals	let (someone or oneself) in for v.	(birini/kendini) bir şeyin içine sokmak
437	Phrasals	let (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir şeye/bir yere) almak
438	Phrasals	let (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir şeye/bir yere) girmesine izin vermek
439	Phrasals	let (someone) into (something or some place) v.	(birini bir gruba) kabul etmek/almak
440	Phrasals	let at v.	kontrol etmesine müsaade etmek
441	Phrasals	let at v.	uğraşmasına müsaade etmek
442	Phrasals	let at v.	'-e vurmasına izin vermek
443	Phrasals	let at v.	'-i dövmesine müsaade etmek
444	Phrasals	let at v.	'-i rahatsız etmesine izin vermek
445	Phrasals	let at v.	'-in başına geçmesine izin vermek
446	Phrasals	let by v.	geçmesine/girmesine izin vermek
447	Phrasals	let by v.	yanından/önüne geçmesi için yol vermek
448	Phrasals	let go of v.	-i bırakmak
449	Phrasals	let go of v.	'-i salmak
450	Phrasals	let go of v.	-i göndermek
451	Phrasals	let go of v.	'-i kovmak
452	Phrasals	let go of v.	'-e yol vermek
453	Phrasals	let go of v.	-i salıvermek
454	Phrasals	let go of v.	'-i serbest/özgür bırakmak
455	Phrasals	let go of v.	-den kurtulmak
456	Phrasals	let go of v.	'-i kafaya takmayı bırakmak
457	Phrasals	let go of v.	bir hayvanı geri salmak
458	Phrasals	let in for v.	-e bulaştırmak
459	Phrasals	let in for v.	başına sarmak
460	Phrasals	let off on (someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak
461	Phrasals	let off on (someone or something) v.	(birini/bir şeyi) salmak/bırakmak
462	Phrasals	let out (some sound) v.	(bir ses) çıkarmak
463	Phrasals	let out (some sound) v.	yüksek (bir ses) çıkarmak
464	Phrasals	let out of (something or some place) v.	(bir şeyden/yerden) çıkmak
465	Phrasals	let out of (something or some place) v.	(bir yerden) salınmak
466	Phrasals	let up (on someone or something) v.	(birinin/bir şeyin) üzerine fazla düşmemek/varmamak
467	Phrasals	let up (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak
468	Phrasals	let up (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak
469	Phrasals	let up (on someone or something) v.	(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
470	Phrasals	let up on v.	üzerine fazla düşmemek/varmamak
471	Phrasals	let up on v.	'-e karşı daha hoşgörülü olmak
472	Phrasals	let up on v.	'-e karşı daha az acımasız olmak
473	Phrasals	let up on v.	'-e müsamaha göstermek
Phrases
474	Phrases	let them eat themselves n.	bırakın birbirlerini yesinler
475	Phrases	never let go of your dreams n.	hayallerinden asla vazgeçme
476	Phrases	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.	mükemmel iyinin düşmanıdır
477	Phrases	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.	mükemmeli arama olduğu kadarıyla sonlandır
478	Phrases	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.	dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma
479	Phrases	let (the) perfect be the enemy of (the) good v.	çok incelme koparsın
480	Phrases	let it be known that… v.	-i bildirmek
481	Phrases	let it be known that… v.	'-i iletmek
482	Phrases	let it be known that… v.	'-i duyurmak
483	Phrases	let it be known that… v.	'-i biri aracılığıyla bildirmek/duyurmak
484	Phrases	let it be known that… v.	'-in duyulmasını/bilinmesini sağlamak
485	Phrases	let it be known that… v.	'-in duyulduğundan/bilindiğinden emin olmak
486	Phrases	leaves of three, let it be expr.	üç yaprak
487	Phrases	leaves of three, let it be expr.	dokunma bırak
488	Phrases	leaves of three, let it be expr.	yaprakları üç
489	Phrases	leaves of three, let it be expr.	dokunması güç
490	Phrases	leaves of three, let it be expr.	yaprakları üç
491	Phrases	leaves of three, let it be expr.	dokunma kaç
492	Phrases	leaves of three, let it be expr.	üç yapraklı olan zehirli sarmaşıklara dokunulmaması gerektiğini hatırlatmak için kullanılan bir söz
493	Phrases	don't let perfect be the enemy of good expr.	mükemmel iyinin düşmanıdır
494	Phrases	don't let perfect be the enemy of good expr.	mükemmeli arama olduğu kadarıyla sonlandır
495	Phrases	don't let perfect be the enemy of good expr.	dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma
496	Phrases	don't let perfect be the enemy of good expr.	çok incelme koparsın
497	Phrases	let there be light expr.	ışık olsun
498	Phrases	let there be light expr.	veee ışık oldu
499	Phrases	let me be clear expr.	açık olmak gerekirse
500	Phrases	let justice be done upon him! expr.	adalet yerini bulsun!