|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
| General |
|
| 1 |
General |
next door n.
|
kapı komşu |
|
The people next door asked us to be quieter.
Yan kapı komşumuz daha sessiz olmamızı istedi.
More Sentences
|
| 2 |
General |
next door neighbor n.
|
kapı komşu |
|
Tom is our next door neighbor.
Tom bizim kapı komşumuz.
More Sentences
|
| 3 |
General |
next generation n.
|
gelecek nesil |
|
That would be good for us, and I hope it would be good for the next generation of leaders in Latin America.
Bu bizim için iyi olur ve umarım Latin Amerika'daki gelecek nesil liderler için de iyi olur.
More Sentences
|
| 4 |
General |
next version n.
|
bir sonraki versiyon |
|
I hope it will be successful in the next version of the directive.
Umarım direktifin bir sonraki versiyonunda başarılı olur.
More Sentences
|
| 5 |
General |
next morning n.
|
ertesi sabah |
|
They lead to nothing more than a headache the next morning.
Ertesi sabah baş ağrısından başka bir şeye yol açmazlar.
More Sentences
|
| 6 |
General |
next phase n.
|
sonraki aşama |
|
The discussions that will take place on 4 October will be the next phase of these important negotiations.
Bu önemli müzakerelerin bir sonraki aşaması 4 Ekim'de yapılacak görüşmeler olacaktır.
More Sentences
|
|
|
| 7 |
General |
next move n.
|
sonraki hamle |
|
What will the Commission's next move be?
Komisyonun bir sonraki hamlesi ne olacak?
More Sentences
|
| 8 |
General |
next question n.
|
sonraki soru |
|
If so, then my next question is why is she here and is she planning to go?
Eğer öyleyse, o zaman bir sonraki sorum şu ki neden burada ve gitmeyi planlıyor mu?
More Sentences
|
| 9 |
General |
next table n.
|
yan masa |
|
Tom was sitting at the next table.
Tom yan masada oturuyordu.
More Sentences
|
| 10 |
General |
next bus n.
|
sonraki otobüs |
|
I had to wait twenty minutes for the next bus.
Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.
More Sentences
|
| 11 |
General |
next station n.
|
sonraki istasyon |
|
We have to get off at the next station.
Bir sonraki istasyonda inmek zorundayız.
More Sentences
|
| 12 |
General |
next summer n.
|
gelecek yaz |
|
I think I'll go to Boston next summer.
Sanırım gelecek yaz Boston'a gideceğim.
More Sentences
|
| 13 |
General |
next summer n.
|
sonraki yaz |
|
I'll ask my grandfather to take me there during the next summer vacation.
Bir sonraki yaz tatilinde büyükbabamın beni oraya götürmesini isteyeceğim.
More Sentences
|
| 14 |
General |
turn (27 next week etc) v.
|
yaşını doldurmak |
|
Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.
More Sentences
|
| 15 |
General |
next to adj.
|
bitişik |
|
Next to my house is a main street.
Evim ana caddeye bitişik.
More Sentences
|
| 16 |
General |
next-door adj.
|
komşu |
|
We cannot decide for people who will bear their family name or who will be their next-door neighbour.
İnsanların soyadlarını kimin taşıyacağına ya da kapı komşularının kim olacağına biz karar veremeyiz.
More Sentences
|
| 17 |
General |
next door to adj.
|
komşu olan |
|
The man who lives next door to us is a famous actor.
Yan komşumuz olan adam ünlü bir aktör.
More Sentences
|
| 18 |
General |
next time adv.
|
bir dahaki sefere |
|
The next time we will have to fight the same fight again because, unfortunately, the Council never learns.
Bir dahaki sefere yine aynı mücadeleyi vermek zorunda kalacağız çünkü ne yazık ki Konsey asla ders almıyor.
More Sentences
|
| 19 |
General |
next door adv.
|
yandaki evde |
|
These are the people who live next door.
Bunlar, yandaki evde yaşayan insanlar.
More Sentences
|
| 20 |
General |
next time adv.
|
gelecek sefer |
|
Would you mind coming earlier next time?
Gelecek sefer daha erken gelir misin?
More Sentences
|
| 21 |
General |
very next day adv.
|
hemen ertesi gün |
|
By that I mean the very next day, and not only after the Council has come up with a unanimous resolution on the subject.
Bununla hemen ertesi günü kastediyorum, sadece Konsey bu konuda oybirliğiyle bir karar aldıktan sonra değil.
More Sentences
|
| 22 |
General |
the next day adv.
|
ertesi gün |
|
He died the next day.
Ertesi gün öldü.
More Sentences
|
| 23 |
General |
next week adv.
|
haftaya |
|
I will see them next week.
Onları haftaya göreceğim.
More Sentences
|
| 24 |
General |
next door adv.
|
bitişikte |
|
I didn't know Tom was next door.
Tom'un bitişik komşu olduğunu bilmiyordum.
More Sentences
|
| 25 |
General |
next week adv.
|
gelecek hafta |
|
Next week's General Affairs Council will once again examine the state of affairs.
Gelecek hafta yapılacak Genel İşler Konseyinde bir kez daha durum değerlendirmesi yapılacak.
More Sentences
|
| 26 |
General |
next day adv.
|
ertesi gün |
|
They dressed Vassili in fine clothes and next day he was married to Anastasia.
Vassili'ye güzel kıyafetler giydirdiler ve o ertesi gün Anastasia ile evlendi.
More Sentences
|
| 27 |
General |
next year adv.
|
gelecek yıl |
|
There can therefore be no reallocation before next year's mid-term review.
Bu nedenle gelecek yılki ara dönem gözden geçirmesinden önce yeniden tahsisat yapılamaz.
More Sentences
|
| 28 |
General |
next month adv.
|
gelecek ay |
|
We look forward to seeing you next month for Question Time, after the holiday.
Tatilin ardından gelecek ay Soru-Yanıt bölümünde görüşmek üzere.
More Sentences
|
| 29 |
General |
next door adv.
|
yandaki |
|
The people next door asked us to be quieter.
Yandaki insanlar bizden daha sessiz olmamızı istediler.
More Sentences
|
| 30 |
General |
next year adv.
|
ertesi yıl |
|
The British withdrew, but attacked again the next year.
İngilizler geri çekildi, ancak ertesi yıl tekrar saldırdı.
More Sentences
|
| 31 |
General |
next year adv.
|
önümüzdeki sene |
|
I'm thinking of going abroad next year.
Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.
More Sentences
|
| 32 |
General |
next week adv.
|
önümüzdeki hafta |
|
I look forward to being involved in the debate next week.
Önümüzdeki hafta yapılacak tartışmaya katılmayı sabırsızlıkla bekliyorum.
More Sentences
|
| 33 |
General |
next month adv.
|
önümüzdeki ay |
|
You told us that they are to join Eurocontrol next month and this is a positive step.
Bize önümüzdeki ay Eurocontrol'e katılacaklarını ve bunun olumlu bir adım olduğunu söylediniz.
More Sentences
|
| 34 |
General |
next year adv.
|
önümüzdeki yıl |
|
The financial support which ECPAT receives from the Enterprise DG is reportedly to be withdrawn from next year.
ECPAT'ın Enterprise DG'den aldığı mali desteğin önümüzdeki yıldan itibaren geri çekileceği bildirilmektedir.
More Sentences
|
| 35 |
General |
next thursday adv.
|
önümüzdeki perşembe |
|
We shall be voting on this next Thursday.
Önümüzdeki Perşembe günü bunu oylayacağız.
More Sentences
|
| 36 |
General |
next thursday adv.
|
gelecek perşembe |
|
Next Thursday is a holiday.
Gelecek perşembe tatil.
More Sentences
|
| 37 |
General |
next sunday adv.
|
gelecek pazar |
|
Have you decided what to do next Sunday?
Gelecek pazar ne yapacağına karar verdin mi?
More Sentences
|
| 38 |
General |
next sunday adv.
|
önümüzdeki pazar |
|
We'll go on a picnic next Sunday.
Önümüzdeki Pazar bir pikniğe gideceğiz.
More Sentences
|
| 39 |
General |
next night adv.
|
ertesi gece |
|
The next night, I did not sleep well.
Ertesi gece iyi uyuyamadım.
More Sentences
|
| 40 |
General |
next to prep.
|
komşu |
|
You live next to somebody I work with.
Birlikte çalıştığım birine komşu evde oturuyorsun.
More Sentences
|
| 41 |
General |
next to prep.
|
hemen yanında |
|
Next to my house is a main street.
Evimin hemen yanından ana cadde geçiyor.
More Sentences
|
| 42 |
General |
next to prep.
|
yan tarafında |
|
Tom lives next to me.
Tom yan tarafımda yaşıyor.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 43 |
Phrases |
next to impossible expr.
|
neredeyse imkansız |
|
It is next to impossible to see Rome in a day.
Roma'yı bir günde görmek neredeyse imkansız.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 44 |
Colloquial |
next weekend n.
|
gelecek hafta sonu |
|
Aren't you going to Boston next weekend?
Gelecek hafta sonu Boston'a gitmiyor musun?
More Sentences
|
| 45 |
Colloquial |
next-door neighbor n.
|
yan komşu |
|
Tom is our next-door neighbor.
Tom bizim yan komşumuz.
More Sentences
|
| 46 |
Colloquial |
next in line adj.
|
sıradaki |
|
Tom is the next in line.
Tom sıradaki.
More Sentences
|
|
|
| 47 |
Colloquial |
next weekend expr.
|
önümüzdeki hafta sonu |
|
I am probably going to Rome next weekend to discuss the same problems.
Muhtemelen önümüzdeki hafta sonu aynı sorunları görüşmek üzere Roma'ya gideceğim.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 48 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
(birinin) bitişiğinde yaşamak |
|
I lived next door to Tom three years ago.
Üç yıl önce Tom'un bitişiğinde yaşadım.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 49 |
Speaking |
what happened next? expr.
|
sonra ne oldu? |
|
Describe what happened next.
Sonra ne olduğunu anlatın.
More Sentences
|
| 50 |
Speaking |
who's next? expr.
|
sırada kim var? |
|
Who's next in line?
Sırada kim var?
More Sentences
|
| 51 |
Speaking |
who's next? expr.
|
sıradaki kim? |
|
Who's next in line?
Sıradaki kim?
More Sentences
|
| 52 |
Speaking |
who's next? expr.
|
sıradaki kim? |
|
Just tell me who's next.
Sıradakinin kim olduğunu bana söyle.
More Sentences
|
| Computer |
|
| 53 |
Computer |
next year n.
|
gelecek yıl |
|
Whose fault will it be if beneficiaries do not get any subsidies early next year?
Yararlanıcılar gelecek yılın başlarında herhangi bir destek alamazlarsa bu kimin suçu olacak?
More Sentences
|
| 54 |
Computer |
next page n.
|
sonraki |
|
Click the picture to go to the next page!
Sonraki sayfaya gitmek için resme tıklayın!
More Sentences
|
| General |
|
| 55 |
General |
the next day n.
|
ferda |
|
| 56 |
General |
next door neighbour n.
|
kapı komşu |
|
| 57 |
General |
next available position counter n.
|
ilk boş yer sayacı |
|
| 58 |
General |
next of kin n.
|
en yakın akraba |
|
| 59 |
General |
the next world n.
|
ahret |
|
| 60 |
General |
next of kin n.
|
aile |
|
| 61 |
General |
next available record counter n.
|
ilk boş tutanak |
|
| 62 |
General |
age next birthday n.
|
gelecek doğum günündeki yaş |
|
| 63 |
General |
next generation n.
|
gelecek kuşak |
|
| 64 |
General |
next-door house n.
|
bitişik ev |
|
| 65 |
General |
the next world n.
|
öbür dünya |
|
| 66 |
General |
the next world n.
|
öteki dünya |
|
| 67 |
General |
next birthday age n.
|
gelecek yaş günündeki yaş |
|
| 68 |
General |
the next stage n.
|
bir üst mertebe |
|
| 69 |
General |
next to kin n.
|
en yakın akraba |
|
| 70 |
General |
next to kin n.
|
en yakın mirasçı |
|
| 71 |
General |
the next generations n.
|
sonraki nesiller |
|
| 72 |
General |
next natural step n.
|
sonraki doğal adım |
|
| 73 |
General |
next order n.
|
sonraki sipariş |
|
| 74 |
General |
the next number n.
|
sıradaki numara |
|
| 75 |
General |
the next millennium n.
|
gelecek bin yıl |
|
| 76 |
General |
the next world war n.
|
bir sonraki dünya savaşı |
|
| 77 |
General |
the next blank page n.
|
bir sonraki boş sayfa |
|
| 78 |
General |
the next question n.
|
sıradaki soru |
|
| 79 |
General |
the next question n.
|
sonraki soru |
|
| 80 |
General |
one's next of kin n.
|
yakın akrabası |
|
| 81 |
General |
seat next to a female passenger n.
|
bayan yanına bilet |
|
| 82 |
General |
seat next to a female passenger n.
|
bayan yanı |
|
| 83 |
General |
the room next door n.
|
yandaki oda |
|
| 84 |
General |
the room next door n.
|
yan oda |
|
| 85 |
General |
the room next door n.
|
bitişikteki oda |
|
| 86 |
General |
next table n.
|
yandaki masa |
|
| 87 |
General |
next choice n.
|
sonraki seçim |
|
| 88 |
General |
next saturday n.
|
önümüzdeki/gelecek cumartesi |
|
| 89 |
General |
seat next to a lady n.
|
bayan yanı koltuk |
|
| 90 |
General |
next period n.
|
sonraki dönem |
|
| 91 |
General |
next station n.
|
sıradaki istasyon |
|
| 92 |
General |
next station n.
|
gelecek istasyon |
|
| 93 |
General |
next group n.
|
sonraki grup |
|
| 94 |
General |
this day next year n.
|
gelecek yıl bugün |
|
| 95 |
General |
seat next to a female passenger n.
|
kadın yanına bilet |
|
| 96 |
General |
the next life n.
|
ahiret |
|
| 97 |
General |
the next man n.
|
önüne çıkan ilk kişi |
|
| 98 |
General |
next trip n.
|
Sonraki yolculuk |
|
| 99 |
General |
leave to the next generations v.
|
gelecek kuşaklara bırakmak |
|
| 100 |
General |
transfer to the next generations v.
|
gelecek kuşaklara aktarmak |
|
| 101 |
General |
proceed to the next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 102 |
General |
go next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 103 |
General |
move on to the next step v.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 104 |
General |
hand down the next generations v.
|
gelecek nesillere aktarmak |
|
| 105 |
General |
take the next step v.
|
bir sonraki adımı atmak |
|
| 106 |
General |
go on to the next stage v.
|
kademe atlamak |
|
| 107 |
General |
go on to the next level v.
|
kademe atlamak |
|
| 108 |
General |
advance to the next round v.
|
bir üst tura geçmek |
|
| 109 |
General |
qualify for the next round v.
|
bir üst tura geçmek |
|
| 110 |
General |
live next door to someone v.
|
kapı komşusu olmak |
|
| 111 |
General |
qualify for the next round v.
|
bir üst tura yükselmek |
|
| 112 |
General |
pass on to the next generation v.
|
gelecek kuşaklara bırakmak |
|
| 113 |
General |
kill the next-door neighbor v.
|
yan komşuyu öldürmek |
|
| 114 |
General |
sit right next to someone v.
|
birinin yanı başına oturmak |
|
| 115 |
General |
be postponed to next week v.
|
gelecek haftaya ertelenmek |
|
| 116 |
General |
be seated next to a female v.
|
bayan yanına bilet verilmek |
|
| 117 |
General |
extend to next week v.
|
gelecek haftaya sarkmak |
|
| 118 |
General |
take the next bus v.
|
sonraki otobüse binmek |
|
| 119 |
General |
take the next exam v.
|
bir sonraki sınava girmek |
|
| 120 |
General |
next to last adj.
|
sondan bir önceki |
|
| 121 |
General |
next-door adj.
|
yandaki |
|
| 122 |
General |
next-door adj.
|
yandaki evde oturan |
|
| 123 |
General |
next-door adj.
|
bitişik |
|
| 124 |
General |
next-door adj.
|
bitişikteki |
|
| 125 |
General |
next-day adj.
|
ertesigüne ait |
|
| 126 |
General |
next-day adj.
|
bir sonraki gün |
|
| 127 |
General |
next to the last adj.
|
sondan bir evvelki |
|
| 128 |
General |
next to the last adj.
|
sondan bir önceki |
|
| 129 |
General |
carried over to the next year adj.
|
gelecek yıla devreden |
|
| 130 |
General |
next door to adj.
|
yakın |
|
| 131 |
General |
very next day adv.
|
ertesi gün |
|
| 132 |
General |
next door adv.
|
bitişik |
|
| 133 |
General |
next to one's skin adv.
|
tenine |
|
| 134 |
General |
the week after next adv.
|
öbür hafta |
|
| 135 |
General |
next door adv.
|
yakın |
|
| 136 |
General |
next door adv.
|
bitişikteki |
|
| 137 |
General |
in the next days adv.
|
gelecek günlerde |
|
| 138 |
General |
in the next weeks adv.
|
önümüzdeki haftalarda |
|
| 139 |
General |
in the next months adv.
|
önümüzdeki aylarda |
|
| 140 |
General |
in the next years adv.
|
önümüzdeki senelerde |
|
| 141 |
General |
in the next years adv.
|
önümüzdeki yıllarda |
|
| 142 |
General |
in the next days adv.
|
önümüzdeki günlerde |
|
| 143 |
General |
before the end of next month adv.
|
gelecek ayın sonundan önce |
|
| 144 |
General |
next day adv.
|
takip eden gün |
|
| 145 |
General |
next to adv.
|
yanında |
|
| 146 |
General |
the next couple of days adv.
|
önümüzdeki birkaç gün |
|
| 147 |
General |
next day adv.
|
yarıntası |
|
| 148 |
General |
in the (very) next breath adv.
|
bir önceki yorumdan hemen sonra |
|
| 149 |
General |
next tomorrow adv.
|
öbür gün |
|
| 150 |
General |
next to prep.
|
bitişiğinde |
|
| 151 |
General |
next to prep.
|
hemen hemen |
|
| 152 |
General |
next to prep.
|
yakınındaki |
|
| 153 |
General |
next to prep.
|
yanında |
|
| 154 |
General |
next to prep.
|
hemen yanındaki |
|
| 155 |
General |
next to prep.
|
-e bitişik |
|
| 156 |
General |
next to prep.
|
-e yakın |
|
| 157 |
General |
next to prep.
|
yan tarafta |
|
| 158 |
General |
the next available train, please expr.
|
bir sonraki tren lütfen |
|
| Phrasals |
|
| 159 |
Phrasals |
lie next to someone v.
|
birinin yanına uzanmak/yatmak |
|
| 160 |
Phrasals |
place someone or something next to someone or something v.
|
yanına koymak/yerleştirmek |
|
| 161 |
Phrasals |
put (something) next to (something else) v.
|
(bir şeyi başka bir şeyin) yanına/bitişiğine koymak |
|
| 162 |
Phrasals |
place (someone or something) next to (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) yanına koymak/bırakmak |
|
| 163 |
Phrasals |
place next to v.
|
yanına koymak/yerleştirmek |
|
| Phrases |
|
| 164 |
Phrases |
next to nothing adv.
|
hiç denecek kadar az |
|
| 165 |
Phrases |
turn left at the next intersection expr.
|
bir sonraki kavşaktan sola dönün |
|
| 166 |
Phrases |
turn right at the next intersection expr.
|
bir sonraki kavşaktan sağa dönün |
|
| 167 |
Phrases |
one day chicken and the next day feathers expr.
|
sahip oldukların bir anda elinden uçup gidebilir |
|
| 168 |
Phrases |
one day chicken and the next day feathers expr.
|
ne oldum değil ne olacağım demeli |
|
| 169 |
Phrases |
coming up next expr.
|
az sonra ekranlarınızda... |
|
| 170 |
Phrases |
coming up next expr.
|
birazdan ekranda... |
|
| 171 |
Phrases |
coming up next expr.
|
birazdan ekranlarınızda... |
|
| 172 |
Phrases |
see you in the next issue expr.
|
bir sonraki sayıda görüşmek üzere |
|
| 173 |
Phrases |
next but one expr.
|
bir evvelki |
|
| 174 |
Phrases |
danger is next neighbor to security expr.
|
denizi öv, fakat sahilde kal |
|
| 175 |
Phrases |
continued on next slide expr.
|
devamı sonraki slayta |
|
| 176 |
Phrases |
as much as the next person expr.
|
hemen herkes kadar |
|
| 177 |
Phrases |
as much as the next person expr.
|
hemen herkes gibi |
|
| 178 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
hiç mesabesinde |
|
| 179 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
hiç derecesinde |
|
| 180 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
hiçbir şey |
|
| 181 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
hemen hemen hiç |
|
| 182 |
Phrases |
next but one expr.
|
hemen önceki |
|
| 183 |
Phrases |
within the next week expr.
|
gelecek hafta içinde |
|
| 184 |
Phrases |
within the next two days expr.
|
iki gün içinde |
|
| 185 |
Phrases |
for the next few years expr.
|
önümüzdeki bir kaç yıl boyunca/süresince |
|
| 186 |
Phrases |
within the next months expr.
|
önümüzdeki aylarda |
|
| 187 |
Phrases |
next couple of years expr.
|
önümüzdeki birkaç yıl |
|
| 188 |
Phrases |
within the next years expr.
|
önümüzdeki yıllarda |
|
| 189 |
Phrases |
for the next few years expr.
|
önümüzdeki bir kaç yıl için |
|
| 190 |
Phrases |
within the next weeks expr.
|
önümüzdeki haftalarda |
|
| 191 |
Phrases |
within the next days expr.
|
önümüzdeki günlerde |
|
| 192 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
neredeyse hiç |
|
| 193 |
Phrases |
within the next years expr.
|
önümüzdeki senelerde |
|
| 194 |
Phrases |
next couple of years expr.
|
önümüzdeki birkaç sene |
|
| 195 |
Phrases |
for the next few years expr.
|
önümüzdeki bir kaç yıla ilişkin |
|
| 196 |
Phrases |
that brings me to my next point expr.
|
sıradaki madde ise |
|
| 197 |
Phrases |
on the very next day expr.
|
tam bir gün sonra |
|
| 198 |
Phrases |
in the next hour expr.
|
1 saat içinde |
|
| 199 |
Phrases |
during the next century expr.
|
gelecek yüzyıl boyunca |
|
| 200 |
Phrases |
next to nothing expr.
|
hiç seviyesinde |
|
| 201 |
Phrases |
as the next guy expr.
|
herkes gibi |
|
| Proverb |
|
| 202 |
Proverb |
cleanliness is next to godliness
|
temizlik imandan gelir |
|
| 203 |
Proverb |
cleanliness is next to godliness
|
aslan yattığı yerden belli olur |
|
| Colloquial |
|
| 204 |
Colloquial |
one's next-door neighbor n.
|
kapı komşusu |
|
| 205 |
Colloquial |
next-gen n.
|
yeni nesil |
|
| 206 |
Colloquial |
next-gen n.
|
yeni jenerasyon |
|
| 207 |
Colloquial |
wait for the next bad thing to happen v.
|
olacak bir sonraki kötü şeyi beklemek |
|
| 208 |
Colloquial |
next to useless adj.
|
işe yaramaz |
|
| 209 |
Colloquial |
next in line adj.
|
sıradaki kişi |
|
| 210 |
Colloquial |
next in line adj.
|
bir sonraki |
|
| 211 |
Colloquial |
next in line adj.
|
takip eden |
|
| 212 |
Colloquial |
next in line adj.
|
bir sonraki |
|
| 213 |
Colloquial |
next in line adj.
|
hemen ardından gelen |
|
| 214 |
Colloquial |
(the) next thing (one) knows expr.
|
aniden |
|
| 215 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
bir baktım ki |
|
| 216 |
Colloquial |
(the) next thing (one) knows expr.
|
apansızın |
|
| 217 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
aniden |
|
| 218 |
Colloquial |
(the) next thing (one) knows expr.
|
birdenbire |
|
| 219 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
apansızın |
|
| 220 |
Colloquial |
(the) next thing (one) knows expr.
|
bir bakmış ki |
|
| 221 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
birdenbire |
|
| 222 |
Colloquial |
(the) next thing (one) knows expr.
|
bir anda |
|
| 223 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
bir anda |
|
| 224 |
Colloquial |
the next thing (I knew)… expr.
|
bir de baktım ki |
|
| 225 |
Colloquial |
try not to get caught next time expr.
|
bir dahaki sefere enselenmemeye çalış |
|
| 226 |
Colloquial |
one's next-door neighbor expr.
|
bitişik komşu |
|
| 227 |
Colloquial |
next time expr.
|
başka sefere |
|
| 228 |
Colloquial |
curb your enthusiasm till next time expr.
|
hevesini başka sefere sakla |
|
| 229 |
Colloquial |
right next door expr.
|
hemen yan odada/evde |
|
| 230 |
Colloquial |
next saturday night expr.
|
önümüzdeki cumartesi gecesi |
|
| 231 |
Colloquial |
next time I'm in town expr.
|
şehre bir dahaki gelişim |
|
| 232 |
Colloquial |
coming up next expr.
|
şimdi sırada (..) var |
|
| 233 |
Colloquial |
in the next few minutes expr.
|
sonraki birkaç dakikada |
|
| 234 |
Colloquial |
pay up or get off at the next stop expr.
|
ya ödeyin ya da şimdiki durakta inin |
|
| 235 |
Colloquial |
(the) next, first, second time around/round expr.
|
sonraki/birinci/ikinci seferinde |
|
| 236 |
Colloquial |
(the) next, first, second time around/round expr.
|
bu sefer |
|
| 237 |
Colloquial |
(the) next, first, second time around/round expr.
|
bu seferkinde |
|
| 238 |
Colloquial |
as the next girl expr.
|
herkes gibi |
|
| 239 |
Colloquial |
as the next girl expr.
|
herkes kadar |
|
| 240 |
Colloquial |
(goodbye) until next time expr.
|
şimdilik hoşça kal |
|
| 241 |
Colloquial |
(goodbye) until next time expr.
|
şimdilik hoşça kalın |
|
| 242 |
Colloquial |
(goodbye) until next time expr.
|
bir dahaki sefere kadar hoşça kal/hoşça kalın |
|
| 243 |
Colloquial |
from one day to the next expr.
|
günden güne |
|
| 244 |
Colloquial |
from one day to the next expr.
|
bir günden diğer güne |
|
| 245 |
Colloquial |
from one day to the next expr.
|
her gün |
|
| 246 |
Colloquial |
as much as the next guy expr.
|
hemen herkes kadar |
|
| 247 |
Colloquial |
as much as the next guy expr.
|
herhangi birisi kadar |
|
| 248 |
Colloquial |
till next time exclam.
|
sonra görüşürüz |
|
| 249 |
Colloquial |
till next time exclam.
|
görüşürüz |
|
| Idioms |
|
| 250 |
Idioms |
the next couple of n.
|
yaklaşan iki |
|
| 251 |
Idioms |
the next couple of n.
|
gelecekteki iki |
|
| 252 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan kimse |
|
| 253 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan erkek |
|
| 254 |
Idioms |
the girl next door n.
|
sıradan kimse |
|
| 255 |
Idioms |
the girl next door n.
|
sıradan biri |
|
| 256 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan adam |
|
| 257 |
Idioms |
the boy next door n.
|
sıradan biri |
|
| 258 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyin yerine kullanılabilecek en iyi şey |
|
| 259 |
Idioms |
the next best thing n.
|
muadili |
|
| 260 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyle aynı işlevi görebilecek şey |
|
| 261 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyin yerine geçebilecek/kullanılabilecek şey |
|
| 262 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyin/asıl şeyin yerini tutabilecek şey |
|
| 263 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir durumdaki/o anki en iyi seçenek |
|
| 264 |
Idioms |
the next best thing n.
|
asıl istenene en çok benzeyen şey |
|
| 265 |
Idioms |
the next best thing n.
|
o anda bulunmayan şeyin yerini en iyi tutabilecek şey |
|
| 266 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyin en iyi alternatifi |
|
| 267 |
Idioms |
the next best thing n.
|
bir şeyin alternatifi |
|
| 268 |
Idioms |
the next level n.
|
bir sonraki kademe/seviye |
|
| 269 |
Idioms |
the next level n.
|
bir sonraki aşama |
|
| 270 |
Idioms |
change from one moment to the next v.
|
anı anına/dakikası dakikasına uymamak |
|
| 271 |
Idioms |
knock someone into the middle of next week v.
|
birinin canına okumak |
|
| 272 |
Idioms |
buy the next round of drinks v.
|
bir sonraki içkileri ısmarlamak |
|
| 273 |
Idioms |
buy the next round of drinks v.
|
bir sonraki içkileri almak |
|
| 274 |
Idioms |
knock someone into the middle of next week v.
|
canına okumak |
|
| 275 |
Idioms |
knock into the middle of next week v.
|
çok sert vurmak |
|
| 276 |
Idioms |
knock into the middle of next week v.
|
çok hızlı vurmak |
|
| 277 |
Idioms |
live next door to someone v.
|
kapı komşu olmak |
|
| 278 |
Idioms |
knock into the middle of next week v.
|
sert bir darbe indirmek |
|
| 279 |
Idioms |
catch the next wave v.
|
sonraki dalgayı yakalamak |
|
| 280 |
Idioms |
wait for the next wave v.
|
sonraki dalgayı beklemek |
|
| 281 |
Idioms |
change from one day to the next v.
|
bir günü bir gününü tutmamak |
|
| 282 |
Idioms |
change from one day to the next v.
|
günü gününü tutmamak |
|
| 283 |
Idioms |
change from one day to the next v.
|
her gün değişmek |
|
| 284 |
Idioms |
sit next to nellie [old-fashioned] v.
|
tecrübeli birinin yanında çalışarak/tecrübeli birini izleyerek işi öğrenmek |
|
| 285 |
Idioms |
sit next to nellie [old-fashioned] v.
|
tecrübeli birinin yanında işle ilgili deneyim kazanmak |
|
| 286 |
Idioms |
sit next to nellie [old-fashioned] v.
|
tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek |
|
| 287 |
Idioms |
pale next to something v.
|
bir şeyin yanında sönük/önemsiz kalmak |
|
| 288 |
Idioms |
pale next to something v.
|
bir şeyin yanında sönük/önemsiz görünmek |
|
| 289 |
Idioms |
pale next to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında sönük kalmak |
|
| 290 |
Idioms |
pale next to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında pek etkili görünmemek |
|
| 291 |
Idioms |
pale next to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında zayıf kalmak |
|
| 292 |
Idioms |
pale next to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında eksik kalmak |
|
| 293 |
Idioms |
pale next to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yanında yetersiz kalmak |
|
| 294 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) bir üst kademeye taşımak |
|
| 295 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeye) seviye atlatmak |
|
| 296 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) ilerletmek |
|
| 297 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) bir üst/daha yüksek seviyeye taşımak |
|
| 298 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) geliştirmek |
|
| 299 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) bir seviye ileri götürmek |
|
| 300 |
Idioms |
bring (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) ileri taşımak |
|
| 301 |
Idioms |
knock (one) into (the middle of) next week v.
|
(birinin) canına okumak |
|
| 302 |
Idioms |
knock (one) into (the middle of) next week v.
|
(birini) fena benzetmek |
|
| 303 |
Idioms |
live next door v.
|
kapı komşusu olmak |
|
| 304 |
Idioms |
live next door v.
|
kapı komşu olmak |
|
| 305 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
(birinin) kapı komşusu olmak |
|
| 306 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
(biriyle) kapı komşu olmak |
|
| 307 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
(birinin) yan apartmanında, dairesinde |
|
| 308 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
evinde yaşamak |
|
| 309 |
Idioms |
live next door (to one) v.
|
(birinin) yan kapı komşusu olmak |
|
| 310 |
Idioms |
take (something) to the next level v.
|
(bir şeyi) bir sonraki aşamaya taşımak/ilerletmek |
|
| 311 |
Idioms |
in the next breath adv.
|
hemen arkasından |
|
| 312 |
Idioms |
in the next breath adv.
|
hemen ardından |
|
| 313 |
Idioms |
in the next breath adv.
|
hemen sonrasında |
|
| 314 |
Idioms |
in the next breath adv.
|
akabinde |
|
| 315 |
Idioms |
the next thing i knew expr.
|
sonrasında ilk hatırladığım |
|
| 316 |
Idioms |
the next thing i knew expr.
|
gözümü ilk açtığımda gördüğüm |
|
| 317 |
Idioms |
a week from next tuesday expr.
|
çıkmaz ayın son çarşambası |
|
| 318 |
Idioms |
a week from next tuesday expr.
|
30 Şubat |
|
| 319 |
Idioms |
in next to no time expr.
|
aniden |
|
| 320 |
Idioms |
next big thing expr.
|
bir sonraki/sıradaki büyük yenilik/gelişme/adım |
|
| 321 |
Idioms |
better luck next time expr.
|
bir dahaki sefere (artık) |
|
| 322 |
Idioms |
in next to no time expr.
|
bir anda |
|
| 323 |
Idioms |
what next? expr.
|
daha neler? |
|
| 324 |
Idioms |
as much as the next man expr.
|
hemen herkes kadar |
|
| 325 |
Idioms |
in next to no time expr.
|
hemen/anında |
|
| 326 |
Idioms |
from here till next tuesday expr.
|
sabaha kadar/çıkmaz ayın son çarşambasına kadar |
|
| 327 |
Idioms |
cleanliness is next to godliness expr.
|
temizlik imandan gelir |
|
| 328 |
Idioms |
from here till next tuesday expr.
|
uzun bir mesafe |
|
| 329 |
Idioms |
from here till next tuesday expr.
|
uzun bir süre |
|
| 330 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
neredeyse herkes kadar iyi |
|
| 331 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
neredeyse herkes kadar güzel |
|
| 332 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
çoğu insan kadar iyi/güzel |
|
| 333 |
Idioms |
as well as the next person expr.
|
neredeyse herkes kadar iyi |
|
| 334 |
Idioms |
as well as the next person expr.
|
neredeyse herkes kadar güzel |
|
| 335 |
Idioms |
as well as the next person expr.
|
çoğu insan kadar iyi/güzel |
|
| 336 |
Idioms |
one day chicken and the next day feathers [us] expr.
|
bir varmış bir yokmuş |
|
| 337 |
Idioms |
as (something) as the next man/woman/person expr.
|
herkes kadar (bir şey) |
|
| 338 |
Idioms |
as (something) as the next man/woman/person expr.
|
hemen herkes gibi (bir şey) |
|
| 339 |
Idioms |
as (something) as the next man/woman/person expr.
|
ortalama bir birey kadar (bir şey) |
|
| 340 |
Idioms |
as ... as the next man expr.
|
herkes kadar |
|
| 341 |
Idioms |
as ... as the next man expr.
|
hemen herkes gibi |
|
| 342 |
Idioms |
as ... as the next man expr.
|
ortalama bir birey kadar |
|
| 343 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
herkes kadar iyi |
|
| 344 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
ortalama biri kadar iyi |
|
| 345 |
Idioms |
as good as the next person expr.
|
çoğu insan kadar iyi |
|
| 346 |
Idioms |
as the next person expr.
|
herkes gibi |
|
| 347 |
Idioms |
as the next person expr.
|
diğerleri gibi |
|
| 348 |
Idioms |
better luck next time expr.
|
başka bahara |
|
| 349 |
Idioms |
better luck next time expr.
|
avucunu yalarsın |
|
| 350 |
Idioms |
better luck next time expr.
|
rüyanda görürsün |
|
| 351 |
Idioms |
from one moment to the next expr.
|
her dakika |
|
| 352 |
Idioms |
from one moment to the next expr.
|
her an |
|
| 353 |
Idioms |
the next thing... expr.
|
sonraki şey … |
|
| 354 |
Idioms |
the next thing... expr.
|
ardından gelen şey ... |
|
| Speaking |
|
| 355 |
Speaking |
does he have any next of kin? expr.
|
akrabası var mı? |
|
| 356 |
Speaking |
maybe next time expr.
|
belki başka zaman |
|
| 357 |
Speaking |
I'll take the next plane expr.
|
bir sonraki uçağa bineceğim |
|
| 358 |
Speaking |
next thing you know expr.
|
bir bakmışsın |
|
| 359 |
Speaking |
tell us what happened next? expr.
|
bize sonra ne olduğunu anlat? |
|
| 360 |
Speaking |
the next time you make a promise try to keep it expr.
|
bir daha söz verdiğinde tutmaya çalış |
|
| 361 |
Speaking |
what you say one minute doesn't mean anything the next expr.
|
bir dakika önce söylediğin bir dakika sonrasını tutmuyor |
|
| 362 |
Speaking |
what she says one minute doesn't mean anything the next expr.
|
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor |
|
| 363 |
Speaking |
maybe next time expr.
|
belki bir dahaki sefere |
|
| 364 |
Speaking |
the next round is on me expr.
|
bir sonraki içkiler benden |
|
| 365 |
Speaking |
what he says one minute doesn't mean anything the next expr.
|
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor |
|
| 366 |
Speaking |
maybe next time expr.
|
belki daha sonra |
|
| 367 |
Speaking |
next time I ask you to do something expr.
|
bir daha senden bir şey yapmanı istediğimde |
|
| 368 |
Speaking |
next thing you know expr.
|
bir bakmışsınız |
|
| 369 |
Speaking |
see you next time expr.
|
bir dahaki sefere görüşürüz |
|
| 370 |
Speaking |
what next! expr.
|
daha neler |
|
| 371 |
Speaking |
your turn is next expr.
|
darısı başına |
|
| 372 |
Speaking |
there's a hole in the wall to the next room expr.
|
duvarda yan odaya bakan bir delik var |
|
| 373 |
Speaking |
I'll see you next year expr.
|
gelecek yıl görüşürüz |
|
| 374 |
Speaking |
it's my wedding anniversary next week expr.
|
gelecek hafta benim evlilik yıl dönümüm |
|
| 375 |
Speaking |
I came back the next morning expr.
|
ertesi sabah geri döndüm |
|
| 376 |
Speaking |
you'll have to wait until next week expr.
|
gelecek haftaya kadar beklemeniz gerekecek |
|
| 377 |
Speaking |
I am going to get married next june expr.
|
gelecek haziran evleneceğim |
|
| 378 |
Speaking |
can you keep this box until I call for it next week? expr.
|
haftaya arayana kadar bu kutuyu saklar mısın? |
|
| 379 |
Speaking |
let's all hope next year is better expr.
|
hepimiz bir sonraki yılın daha iyi bir yıl olmasını ümit edelim |
|
| 380 |
Speaking |
I'll see you next week expr.
|
haftaya görüşürüz |
|
| 381 |
Speaking |
I'll see you next year expr.
|
gelecek sene görüşürüz |
|
| 382 |
Speaking |
the next person/place expr.
|
en yakınınızdaki kişi/yer |
|
| 383 |
Speaking |
come and lie next to me expr.
|
gel yanımda uzan, gel yanıma uzan |
|
| 384 |
Speaking |
I'm having a party next weekend expr.
|
gelecek hafta sonu bir parti veriyorum |
|
| 385 |
Speaking |
I have an exam next week expr.
|
haftaya sınavım var |
|
| 386 |
Speaking |
I won't live here next year expr.
|
gelecek yıl burada yaşamayacağım |
|
| 387 |
Speaking |
I am going to start school next week expr.
|
haftaya okula başlıyacağım |
|
| 388 |
Speaking |
keep your pants on till next time expr.
|
hevesini başka sefere sakla |
|
| 389 |
Speaking |
can you keep this box until I call for it next week? expr.
|
haftaya isteyene kadar bu kutuyu saklar mısın? |
|
| 390 |
Speaking |
keep your shirt on till next time expr.
|
hevesini başka sefere sakla |
|
| 391 |
Speaking |
I am going to get married next june expr.
|
gelecek haziran evleniyorum |
|
| 392 |
Speaking |
I'll see you next week expr.
|
gelecek hafta görüşürüz |
|
| 393 |
Speaking |
the next year is right around the corner expr.
|
gelecek yıla artık bir şey kalmadı |
|
| 394 |
Speaking |
it's my wedding anniversary next month expr.
|
gelecek ay benim evlilik yıl dönümüm |
|
| 395 |
Speaking |
curb your desires until next time expr.
|
hevesini başka sefere sakla |
|
| 396 |
Speaking |
the next time this will not be for free expr.
|
gelecek sefer bu karşılıksız olmayacak |
|
| 397 |
Speaking |
he has an exam next week expr.
|
haftaya sınavı var |
|
| 398 |
Speaking |
why next year? expr.
|
niye gelecek yıl? |
|
| 399 |
Speaking |
you never know what's around the next corner expr.
|
karşına ne çıkacağını bilemezsin |
|
| 400 |
Speaking |
I'm having a party next weekend expr.
|
önümüzdeki hafta sonu bir parti veriyorum |
|
| 401 |
Speaking |
it's my wedding anniversary next month expr.
|
önümüzdeki ay benim evlilik yıl dönümüm |
|
| 402 |
Speaking |
I am going to get married next june expr.
|
önümüzdeki haziran evleniyorum |
|
| 403 |
Speaking |
where do you plan to travel to in the next twelve months? expr.
|
önümüzdeki on iki ay nereye seyahat etmeyi planlıyorsun? |
|
| 404 |
Speaking |
why next year? expr.
|
neden gelecek yıl? |
|
| 405 |
Speaking |
the next person/place expr.
|
önünüze çıkan ilk kişi/yer |
|
| 406 |
Speaking |
why next year? expr.
|
neden gelecek sene? |
|
| 407 |
Speaking |
I am going to get married next june expr.
|
önümüzdeki haziran evleneceğim |
|
| 408 |
Speaking |
the man who lives next door is a policeman expr.
|
kapı komşum bir polis |
|
| 409 |
Speaking |
it's my wedding anniversary next week expr.
|
önümüzdeki hafta benim evlilik yıl dönümüm |
|
| 410 |
Speaking |
why next year? expr.
|
niye gelecek sene? |
|
| 411 |
Speaking |
good-bye until next time expr.
|
şimdilik güle güle |
|
| 412 |
Speaking |
good-bye till next time expr.
|
şimdilik güle güle |
|
| 413 |
Speaking |
good-bye until next time expr.
|
şimdilik hoşça kal |
|
| 414 |
Speaking |
who do we have next? expr.
|
sırada kim var? |
|
| 415 |
Speaking |
who do we have next? expr.
|
sıradaki kim? |
|
| 416 |
Speaking |
what's our next move? expr.
|
sıradaki hamlemiz ne olacak? |
|
| 417 |
Speaking |
what's our next move? expr.
|
sıradaki hamlemiz ne? |
|
| 418 |
Speaking |
good-bye till next time expr.
|
şimdilik hoşça kal |
|
| 419 |
Speaking |
they don't want to be the next victim expr.
|
sonraki kurban olmak istemiyorlar |
|
| 420 |
Speaking |
they don't want to be the next victim expr.
|
sıradaki kurban olmak istemiyorlar |
|
| 421 |
Speaking |
take the next street on the right expr.
|
sağdaki bir sonraki sokaktan git |
|
| 422 |
Speaking |
you look like my next mistake expr.
|
sıradaki hatama benziyorsun. |
|
| 423 |
Speaking |
see you next time expr.
|
sonra görüşürüz |
|
| 424 |
Speaking |
we can proceed to the next step expr.
|
sonraki adıma geçebiliriz |
|
| 425 |
Speaking |
we are next expr.
|
sıra bizde |
|
| 426 |
Speaking |
see you next year expr.
|
seneye görüşürüz |
|
| 427 |
Speaking |
for the next few weeks expr.
|
sonraki birkaç hafta |
|
| 428 |
Speaking |
what is next expr.
|
sırada ne var |
|
| 429 |
Speaking |
what's next? expr.
|
sırada ne var? |
|
| 430 |
Speaking |
take the next street on the right expr.
|
sağdaki bir sonraki sokağa gir |
|
| 431 |
Speaking |
my aunt is going have a baby next month expr.
|
teyzemin önümüzdeki ay bir bebeği olacak |
|
| 432 |
Speaking |
my aunt is going have a baby next month expr.
|
teyzem önümüzdeki ay doğum yapacak |
|
| 433 |
Speaking |
you can lecture him from here till next tuesday expr.
|
(mealen) sabaha kadar konuşsan dinlemez |
|
| 434 |
Speaking |
who's that beautiful girl next to you? expr.
|
yanındaki şu güzel kız kim? |
|
| 435 |
Speaking |
what if it's you? (the next winner) expr.
|
(piyango) ya çıkarsa |
|
| 436 |
Speaking |
he was sitting next to me expr.
|
yanımda oturuyordu |
|
| 437 |
Speaking |
may I sit next to you? expr.
|
yanına oturabilir miyim? |
|
| 438 |
Speaking |
when is the next train? expr.
|
bir sonraki tren ne zaman? |
|
| 439 |
Speaking |
next time it is on me expr.
|
gelecek sefer ben ödeyeceğim |
|
| 440 |
Speaking |
you are next expr.
|
sıra sende |
|
| 441 |
Speaking |
you are next expr.
|
sende sıra |
|
| Chat Usage |
|
| 442 |
Chat Usage |
who's that ugly boy next to you? expr.
|
yanındaki şu çirkin çocuk kim? |
|
| 443 |
Chat Usage |
who's that ugly girl next to you? expr.
|
yanındaki şu çirkin kız kim? |
|
| Trade/Economic |
|
| 444 |
Trade/Economic |
vat to be delayed for next years n.
|
gelecek yıllara ertelenen veya terkin edilecek kdv |
|
| 445 |
Trade/Economic |
prepaid expenses and accrued revenue receivables for next years n.
|
gelecek yıllara ait gid-gelir tahakkuk |
|
| 446 |
Trade/Economic |
accrued revenue receivables for next months n.
|
gelir tahakkukları |
|
| 447 |
Trade/Economic |
prepaid expenses for next months n.
|
gelecek aylara ait giderler |
|
| 448 |
Trade/Economic |
revenue collected in advance and accrued expenses payable in next months n.
|
gelecek aylara ait gelir-gider toplamları |
|
| 449 |
Trade/Economic |
next most senior parent n.
|
ikincil ana kuruluş |
|
| 450 |
Trade/Economic |
next closing date n.
|
sonraki hesap kesimi |
|
| 451 |
Trade/Economic |
by next mail expr.
|
sonraki postayla |
|
| Law |
|
| 452 |
Law |
next-of-kin n.
|
birinci derecede akraba |
|
| 453 |
Law |
next-of-kin n.
|
en yakın akraba |
|
| 454 |
Law |
next friend n.
|
reşit olmayan veya sakat bir kimsenin adına hareket eden kimse |
|
| 455 |
Law |
next friend n.
|
reşit olmayan veya sakat bir kimseyi temsil eden şahıs |
|
| 456 |
Law |
next friend n.
|
çocuğun veya hukuki açıdan ehliyetsiz kimsenin vekili |
|
| 457 |
Law |
sit next to someone v.
|
birinin yanına oturmak |
|
| Media |
|
| 458 |
Media |
coming up next n.
|
sıradaki |
|
| 459 |
Media |
next installment n.
|
bir serinin (film, kitap, video oyunu) çıkacak yeni bölümü |
|
| 460 |
Media |
next installment n.
|
bir serinin (film, kitap, video oyunu) yeni bölümü |
|
| 461 |
Media |
next installment n.
|
sıradaki bölüm |
|
| 462 |
Media |
coming up next expr.
|
az sonra |
|
| 463 |
Media |
coming up next expr.
|
şimdi sırada |
|
| Advertising |
|
| 464 |
Advertising |
next to reading matter n.
|
haberle ilgili yazıların hemen yanında reklam için ayrılan yer |
|
| Technical |
|
| 465 |
Technical |
next beam n.
|
bir sonraki kiriş |
|
| 466 |
Technical |
next beam n.
|
en yakın kiriş |
|
| 467 |
Technical |
optera connect next-generation optical switching n.
|
optera connect yeni nesil optik anahtarlama |
|
| 468 |
Technical |
next beam n.
|
yanındaki kiriş |
|
| 469 |
Technical |
next-generation optical switching n.
|
yeni nesil optik anahtarlama |
|
| Computer |
|
| 470 |
Computer |
scan next track n.
|
bir sonraki parçayı tara |
|
| 471 |
Computer |
next-state n.
|
bir sonraki durum |
|
| 472 |
Computer |
next run time n.
|
bir sonraki çalışma zamanı |
|
| 473 |
Computer |
next run time n.
|
gelecek çalışma zamanı |
|
| 474 |
Computer |
next without for n.
|
for olmadan next |
|
| 475 |
Computer |
for next loop n.
|
for next döngüsü |
|
| 476 |
Computer |
next steps n.
|
ileri adımlar |
|
| 477 |
Computer |
next record if n.
|
kayıt sonraeğer |
|
| 478 |
Computer |
next instruction n.
|
next yönergesi |
|
| 479 |
Computer |
next cell n.
|
sonraki hücre |
|
| 480 |
Computer |
next section n.
|
sonraki bölüm |
|
| 481 |
Computer |
next footnote n.
|
sonraki dipnot |
|
| 482 |
Computer |
next unread message n.
|
sonraki okunmamış ileti |
|
| 483 |
Computer |
next letter n.
|
sonraki mektup |
|
| 484 |
Computer |
next conversation n.
|
sonraki iletişim |
|
| 485 |
Computer |
next bookmark n.
|
sonraki yer imi |
|
| 486 |
Computer |
next cell n.
|
sonraki hücre |
|
| 487 |
Computer |
next event n.
|
sonraki olay |
|
| 488 |
Computer |
next click n.
|
sonraki tıklatma |
|
| 489 |
Computer |
next set n.
|
sonraki küme |
|
| 490 |
Computer |
next match n.
|
sonraki eşleşme |
|
| 491 |
Computer |
next record n.
|
sonraki kayıt |
|
| 492 |
Computer |
next logon n.
|
sonraki oturum açma |
|
| 493 |
Computer |
next run time n.
|
sonraki çalışma zamanı |
|
| 494 |
Computer |
next logoff n.
|
sonraki oturum kapatma |
|
| 495 |
Computer |
next mark n.
|
sonraki işaret |
|
| 496 |
Computer |
next drive n.
|
sonraki sürücü |
|
| 497 |
Computer |
next procedure n.
|
sonraki yordam |
|
| 498 |
Computer |
next hops n.
|
sonraki atlamalar |
|
| 499 |
Computer |
next update n.
|
sonraki güncelleştirme |
|
| 500 |
Computer |
next hop n.
|
sonraki durak |
|
