yatıştırmak - Turc Anglais Dictionnaire

yatıştırmak

Sens de "yatıştırmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 113 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yatıştırmak soothe v.
This medicine will soothe your headache.
Bu ilaç baş ağrınızı yatıştıracaktır.

More Sentences
yatıştırmak placate v.
The concept of God is a fantasy, created to placate our ignorance about our own existence.
Tanrı kavramı, kendi varoluşumuz hakkındaki cehaletimizi yatıştırmak için yaratılmış bir fantezidir.

More Sentences
yatıştırmak appease v.
In an endeavour to appease the invader, it objectively emboldens it.
İşgalciyi yatıştırma çabası, nesnel olarak onu cesaretlendirir.

More Sentences
General
yatıştırmak reassure n.
Tom tried to reassure his wife.
Tom karısını yatıştırmaya çalıştı.

More Sentences
yatıştırmak comfort v.
Mary tried to comfort Tom by singing him a lullaby.
Mary ninni söyleyerek Tom'u yatıştırmaya çalıştı.

More Sentences
yatıştırmak relieve v.
It's an excellent method to relieve stress.
Bu, stresi yatıştırmak için mükemmel bir yöntem.

More Sentences
yatıştırmak allay v.
It remains to be seen whether you can allay their fears.
Korkularını yatıştırıp yatıştıramayacağınızı göreceğiz.

More Sentences
yatıştırmak pacify v.
Is it a pacifying role, opening up the way to a dialogue with Iraq, or is it a detonating role?
Bu, Irak'la diyalog yolunu açarak yatıştırıcı bir rol mü, yoksa yıkıcı bir rol mü?

More Sentences
yatıştırmak defuse v.
Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
Kızgın bir müşterinin duygularını onaylamak, durumu yatıştırmanın etkili bir yoludur.

More Sentences
yatıştırmak quiet v.
Dan quieted the dogs.
Dan köpekleri yatıştırdı.

More Sentences
yatıştırmak disarm v.
How are you going to disarm Tom?
Tom'u nasıl yatıştıracaksın?

More Sentences
yatıştırmak mollify v.
Mary tried to mollify Tom by singing him a lullaby.
Mary, Tom'a ninni söyleyerek onu yatıştırmaya çalıştı.

More Sentences
yatıştırmak calm v.
That fact may help him and others to calm the excessive nerves they so often display.
Bu gerçek, onun ve diğerlerinin sık sık sergiledikleri aşırı sinirlerini yatıştırmalarına yardımcı olabilir.

More Sentences
yatıştırmak steady v.
First, take five deep breaths to steady your nerves.
Öncelikle sinirlerinizi yatıştırmak için beş kez derin nefes alın.

More Sentences
Sport
yatıştırmak soothe v.
I tried to soothe the child.
Çocuğu yatıştırmaya uğraştım.

More Sentences
General
yatıştırmak precipitate v.
yatıştırmak hush v.
yatıştırmak mitigate v.
yatıştırmak cool v.
yatıştırmak lenify v.
yatıştırmak quell v.
yatıştırmak tranquillise v.
yatıştırmak quieten v.
yatıştırmak moderate v.
yatıştırmak subside v.
yatıştırmak lay v.
yatıştırmak smooth v.
yatıştırmak slake v.
yatıştırmak dulcify v.
yatıştırmak alleviate v.
yatıştırmak lull v.
yatıştırmak smooth down v.
yatıştırmak ease v.
yatıştırmak conciliate v.
yatıştırmak still v.
yatıştırmak smother up v.
yatıştırmak abate v.
yatıştırmak becalm v.
yatıştırmak palliate v.
yatıştırmak compose v.
yatıştırmak cajole v.
yatıştırmak propitiate v.
yatıştırmak smoothen v.
yatıştırmak psych up v.
yatıştırmak salve v.
yatıştırmak tranquillize v.
yatıştırmak soften v.
yatıştırmak sedate v.
yatıştırmak tranquilize v.
yatıştırmak calm down v.
yatıştırmak attemper v.
yatıştırmak remit v.
yatıştırmak assuage v.
yatıştırmak settle v.
yatıştırmak cool down v.
yatıştırmak quench v.
yatıştırmak subdue v.
yatıştırmak asswage v.
yatıştırmak defuze v.
yatıştırmak tranquilise v.
yatıştırmak deescalate v.
yatıştırmak de-escalate v.
yatıştırmak accoy [obsolete] v.
yatıştırmak acquiet [obsolete] v.
yatıştırmak addulce [obsolete] v.
yatıştırmak recompose v.
yatıştırmak narcotize v.
yatıştırmak narcotise v.
yatıştırmak attone v.
yatıştırmak encalm [obsolete] v.
yatıştırmak unruffle v.
yatıştırmak unsnag v.
yatıştırmak besoothe v.
yatıştırmak faik v.
yatıştırmak blanch v.
yatıştırmak queme v.
yatıştırmak whist v.
yatıştırmak mease [scotland] v.
yatıştırmak heal v.
yatıştırmak moder [obsolete] v.
yatıştırmak gentle v.
yatıştırmak delay [obsolete] v.
yatıştırmak demulce v.
yatıştırmak instimulate v.
yatıştırmak coy [obsolete] v.
yatıştırmak dulce v.
yatıştırmak consopite [obsolete] v.
yatıştırmak pease [obsolete] v.
yatıştırmak plaster v.
yatıştırmak flatter v.
yatıştırmak slack v.
yatıştırmak sloken v.
yatıştırmak smooth v.
yatıştırmak solace v.
yatıştırmak soother [dialect] v.
yatıştırmak sopite v.
yatıştırmak soporate v.
yatıştırmak supple v.
Phrasals
yatıştırmak let down v.
yatıştırmak tamp down v.
yatıştırmak tamp down v.
yatıştırmak work out v.
yatıştırmak cool out v.
yatıştırmak slick down v.
Colloquial
yatıştırmak cool off v.
Idioms
yatıştırmak put at one's ease v.
yatıştırmak lay at rest v.
yatıştırmak steady the ship v.
Apiculture
yatıştırmak subdue v.
Archaic
yatıştırmak alay v.
yatıştırmak redd v.
yatıştırmak lay v.
yatıştırmak serene v.

Sens de "yatıştırmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 59 résultat(s)

Turc Anglais
General
yatıştırmak (sinirleri) settle v.
I made some chamomile tea to help settle my nerves.
Sinirlerimi yatıştırmak için biraz papatya çayı yaptım.

More Sentences
yatıştırmak (taviz vererek) placate v.
heyecanını yatıştırmak quell v.
açlığını yatıştırmak appease one's hunger v.
açlığını yatıştırmak satisfy one's hunger v.
tartışmayı yatıştırmak pour oil on troubled waters v.
heyecanı yatıştırmak pour oil on troubled waters v.
kızgınlığını yatıştırmak placate v.
heyecanını yatıştırmak bate v.
hipnozla yatıştırmak hypnotise v.
hipnozla yatıştırmak hypnotize v.
hipnozla yatıştırmak hypnotise v.
(bir şeyi) yatıştırmak için tedbir almak mitigate against v.
tekrar yatıştırmak repacify v.
okşayarak yatıştırmak gentle v.
kendini yatıştırmak self-soothe v.
(kendini) yatıştırmak compose v.
sinirini yatıştırmak disarm v.
(şüpheleri, korkuları) yatıştırmak silence v.
açlığı yatıştırmak calm the hunger pangs v.
Phrasals
birini yatıştırmak cool someone off v.
birini yatıştırmak cool someone down v.
elle bastırarak yatıştırmak/düzleştirmek/toparlamak pat down v.
hafifçe vurarak düzleştirmek/yatıştırmak pat down v.
konuşarak sakinleştirmek/yatıştırmak/ikna etmek talk down v.
suyla/bir sıvıyla yatıştırmak wet down v.
suyla/bir sıvıyla yatıştırmak wet someone or something down v.
birini (bir hayvanı) yatıştırmak calm someone (or an animal) down v.
bir durumu yatıştırmak hose down v.
(birini) sahte sözlerle yatıştırmak cozy along [us] v.
(birini) sahte sözlerle yatıştırmak cosy along [uk] v.
Colloquial
(bir şeyi) yatıştırmak defuse (something) v.
Idioms
birini yatıştırmak/sakinleştirmek için sunulan şey a sop to cerberus n.
öfkesini yatıştırmak take the wind out of one's sails v.
ortalığı yatıştırmak clear the atmosphere v.
birisini yatıştırmak go easy on v.
heyecanı yatıştırmak pour oil on troubled water v.
ortalığı yatıştırmak pour oil on troubled waters v.
sinirlerini yatıştırmak calm one's nerves v.
(bir şeyi) yatıştırmak/sakinleştirmek/rahatlatmak lay (something) at rest v.
(birini) yatıştırmak set (one's) mind to rest v.
ortamı yatıştırmak lower the temperature v.
ortamı yatıştırmak lower the temperature v.
ortamı yatıştırmak lower the temperature v.
(birinin) merakını yatıştırmak put (someone) out of (one's) misery v.
(birinin) merakını yatıştırmak put (one) out of (one's) misery v.
(birini) hedefinden şaşırtıp yatıştırmak draw (one's) fire away v.
(birinin) dikkatini dağıtıp yatıştırmak draw (one's) fire away v.
(birini) hedefinden şaşırtıp yatıştırmak draw away (someone's or something's) fire v.
(birinin) dikkatini dağıtıp yatıştırmak draw away (someone's or something's) fire v.
dikkatini dağıtıp/hedefinden şaşırtıp yatıştırmak draw fire from v.
(kendini) yatıştırmak put (oneself) at (one's) ease v.
merakını yatıştırmak put out of misery v.
midesini yatıştırmak settle (one's) stomach v.
öfkesini yatıştırmak take the wind out of sails v.
Speaking
biraz yatıştırmak bring some calm v.
Military
isyanı yatıştırmak quell the continuance of the riot v.
Slang
kendini yatıştırmak cream (one's) jeans v.
kendini yatıştırmak cream in (one's) jeans v.