|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
takdirle karşılamak |
appreciate f.
|
|
I appreciate the Commission's also being able to accept the amendments tabled.
Komisyon'un da sunulan değişiklikleri kabul etmesini takdirle karşılıyorum.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
talebi karşılamak |
meet the demand f.
|
|
It is a genuine and honest attempt to try to meet the demands of the public with regard to this issue.
Bu konuda kamuoyunun taleplerini karşılamaya yönelik samimi ve dürüst bir girişimdir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
hoş karşılamak |
welcome f.
|
|
Why do I welcome it?
Neden hoş karşılıyorum?
More Sentences
|
4 |
Genel |
(masraf vb) karşılamak |
cover f.
|
|
Is that something insurers will be happy to cover?
Bu sigortacıların karşılamaktan mutlu olacakları bir şey mi?
More Sentences
|
5 |
Genel |
esefle karşılamak |
regret f.
|
|
I nonetheless regret the reference to management and labour.
Yine de yönetim ve işgücüne yapılan atfı esefle karşılıyorum.
More Sentences
|
6 |
Genel |
hoş karşılamak |
take kindly to f.
|
|
The gods do not take kindly to heretics.
Tanrılar kafirleri hoş karşılamaz.
More Sentences
|
7 |
Genel |
anlayışla karşılamak |
understand f.
|
|
The EIB has understood the criticism, and significant changes have taken place.
AYB eleştirileri anlayışla karşılamış ve önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir.
More Sentences
|
8 |
Genel |
zararını karşılamak |
reimburse f.
|
|
I'll reimburse you for the damage I did to your car.
Arabanıza yaptığım hasarın zararını karşılayacağım.
More Sentences
|
9 |
Genel |
beklentileri karşılamak |
meet the expectations f.
|
|
Such scenarios certainly do not meet the expectations of the citizens.
Bu tür senaryolar kesinlikle vatandaşların beklentilerini karşılamamaktadır.
More Sentences
|
10 |
Genel |
kriterleri karşılamak |
meet the criteria f.
|
|
He also points out that not all Member States have met the criteria laid down in the MAGP.
Ayrıca tüm Üye Devletlerin MAGP'de belirtilen kriterleri karşılamadığına dikkat çekmektedir.
More Sentences
|
11 |
Genel |
masrafını karşılamak |
cover the expense f.
|
|
Ten thousand yen will not cover the expenses.
On bin yen masrafları karşılamaz.
More Sentences
|
12 |
Genel |
giderleri karşılamak |
cover the expenses f.
|
|
Ten thousand yen will not cover the expenses.
On bin yen giderleri karşılamaz.
More Sentences
|
13 |
Genel |
ihtiyaçları karşılamak |
meet the needs f.
|
|
Will this super-State meet the needs of an enlarged Europe?
Bu süper devlet genişlemiş bir Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi?
More Sentences
|
14 |
Genel |
ihtiyaçları karşılamak |
satisfy the needs f.
|
|
To satisfy the need for transparency, the Commission needs to submit regular reports.
Şeffaflık ihtiyacını karşılamak için Komisyonun düzenli raporlar sunması gerekmektedir.
More Sentences
|
15 |
Genel |
standartları karşılamak |
meet the standards f.
|
|
This met the standard and it was followed.
Bu standart karşılandı ve takip edildi.
More Sentences
|
16 |
Genel |
sıcak karşılamak |
welcome warmly f.
|
|
We were welcomed warmly.
Biz sıcak karşılandık.
More Sentences
|
17 |
Genel |
gereksinimi karşılamak |
meet the requirement f.
|
|
Why am I not surprised that it is the Rafale that meets the requirements of the ?
Bu gereksinimleri karşılayanın Rafale olmasına neden şaşırmıyorum?
More Sentences
|
18 |
Genel |
içtenlikle karşılamak |
welcome f.
|
|
I warmly welcome this report.
Bu raporu içtenlikle karşılıyorum.
More Sentences
|
19 |
Genel |
masrafları karşılamak |
defray the cost f.
|
|
The government was compelled to defray the costs of the war.
Hükümet savaş masraflarını karşılamak zorunda kaldı.
More Sentences
|
20 |
Genel |
ücreti karşılamak |
afford the fee f.
|
|
I can't afford the fees.
Ücreti karşılayamam.
More Sentences
|
21 |
Genel |
karşılamak (parasal olarak) |
afford f.
|
|
Is it the case that the car industry definitely cannot afford these?
Otomobil endüstrisi bunları kesinlikle karşılayamaz mı?
More Sentences
|
22 |
Genel |
zararı karşılamak |
compensate f.
|
|
The insurance company will compensate her for the loss.
Sigorta şirketi zararını karşılayacaktır.
More Sentences
|
23 |
Genel |
(masraf vb.) karşılamak |
absorb f.
|
|
The shipping costs are absorbed by the sellers.
Nakliye masrafları satıcılar tarafından karşılanmaktadır.
More Sentences
|
24 |
Genel |
takdirle karşılamak |
regard f.
|
|
His report was highly regarded by the board of directors.
Raporu yönetim kurulu tarafından büyük takdirle karşılandı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
25 |
Öbek Fiiller |
beklentilerini karşılamak |
live up to f.
|
|
I hope that we will live up to his expectations in the months and years ahead.
Önümüzdeki aylarda ve yıllarda onun beklentilerini karşılayacağımızı umuyorum.
More Sentences
|
26 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) ihtiyaçlarını karşılamak |
provide for (someone or something) f.
|
|
I'm trying my best to provide for you and your sister.
Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
27 |
Ticaret/Ekonomi |
doğal karşılamak |
take for granted f.
|
|
Without the workers in this industry we would not enjoy the fish we take for granted.
Bu sektörde çalışanlar olmasaydı, doğal karşıladığımız balığın tadını çıkaramazdık.
More Sentences
|
Law |
|
28 |
Hukuk |
memnuniyetle karşılamak |
welcome f.
|
|
In conclusion, I very much welcome the draft report as its stands.
Sonuç olarak, taslak raporu bu haliyle memnuniyetle karşılıyorum.
More Sentences
|
Math |
|
29 |
Matematik |
şartlarını karşılamak |
satisfy f.
|
|
Traditional medicines from outside the EU, such as Chinese medicines, will be able to satisfy the 50 year requirement.
Çin ilaçları gibi AB dışından gelen geleneksel ilaçlar 50 yıl şartını karşılayabilecektir.
More Sentences
|
Common Usage |
|
30 |
Yaygın Kullanım |
alkışlarla karşılamak |
acclaim f.
|
|
General |
|
31 |
Genel |
(genelde konserin/gösterinin masraflarını karşılamak amacıyla) etkinliğin sonunda katılımcılardan toplanan para |
retiring collection i.
|
|
32 |
Genel |
sabit bir talebi karşılamak için kullanılan şey |
fodder i.
|
|
|
33 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
supply f.
|
|
34 |
Genel |
protestolarla karşılamak |
stage a protest f.
|
|
35 |
Genel |
doğal karşılamak |
react in a usual way f.
|
|
36 |
Genel |
hoş karşılamak |
look with favour on f.
|
|
37 |
Genel |
birini soğuk karşılamak |
give someone a cold welcome f.
|
|
38 |
Genel |
masrafı karşılamak |
cover expenses f.
|
|
39 |
Genel |
olumlu karşılamak |
receive something favorably f.
|
|
40 |
Genel |
masrafları karşılamak |
cover expenses f.
|
|
41 |
Genel |
normal karşılamak |
react normally f.
|
|
42 |
Genel |
hoş karşılamak |
connive f.
|
|
43 |
Genel |
karşılamak (haber vb) |
receive f.
|
|
44 |
Genel |
karşılamak (giderleri) |
defray f.
|
|
45 |
Genel |
ihtiyacını karşılamak |
fill the bill f.
|
|
46 |
Genel |
her ihtiyacını karşılamak |
baby f.
|
|
47 |
Genel |
ihtiyacını karşılamak |
cater for f.
|
|
48 |
Genel |
olumlu karşılamak |
welcome something warmly f.
|
|
49 |
Genel |
ancak masrafını karşılamak |
break even f.
|
|
50 |
Genel |
çalışarak ücretlerini karşılamak (öğrenci okul/üniversite) |
work one's way f.
|
|
51 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
satisfy a need f.
|
|
52 |
Genel |
kuşkuyla karşılamak |
be sceptical about f.
|
|
53 |
Genel |
masrafları karşılamak |
defray f.
|
|
54 |
Genel |
doğal karşılamak |
take something naturally f.
|
|
55 |
Genel |
gereksinimini karşılamak |
meet somebody's requirements f.
|
|
56 |
Genel |
doğal karşılamak |
react normally f.
|
|
57 |
Genel |
kuşkuyla karşılamak |
be so cynical about something f.
|
|
58 |
Genel |
normal karşılamak |
acquiesce f.
|
|
59 |
Genel |
masraflarını karşılamak |
reimburse f.
|
|
60 |
Genel |
ihtiyacını karşılamak |
supply with f.
|
|
61 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
serve the purpose f.
|
|
62 |
Genel |
normal karşılamak |
respond to something normally f.
|
|
63 |
Genel |
kuşkuyla karşılamak |
have misgivings about f.
|
|
64 |
Genel |
zararı karşılamak |
guerdon f.
|
|
65 |
Genel |
karşılamak (birinin ihtiyacını) |
supply with f.
|
|
66 |
Genel |
bir talebi karşılamak |
meet a demand f.
|
|
67 |
Genel |
anlayışla karşılamak |
appreciate f.
|
|
68 |
Genel |
olumlu karşılamak |
react positively f.
|
|
69 |
Genel |
normal karşılamak |
accept f.
|
|
70 |
Genel |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome someone with open arms f.
|
|
71 |
Genel |
karşılamak (masrafı) |
absorb f.
|
|
72 |
Genel |
olumlu karşılamak |
respond positively f.
|
|
73 |
Genel |
normal karşılamak |
take it normally f.
|
|
74 |
Genel |
kuşkuyla karşılamak |
get suspicious about f.
|
|
75 |
Genel |
bir şeyin yok edilmesini hoş karşılamak |
regard something as good riddance f.
|
|
76 |
Genel |
topu karşılamak |
return f.
|
|
77 |
Genel |
ihtiyacını karşılamak |
provide f.
|
|
78 |
Genel |
dengiyle karşılamak |
retaliate f.
|
|
79 |
Genel |
hoş karşılamak |
approve f.
|
|
80 |
Genel |
birini nezaket ve içtenlikle karşılamak |
give someone a warm welcome f.
|
|
81 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
be adequate f.
|
|
82 |
Genel |
memnuniyetle karşılamak |
take kindly to f.
|
|
83 |
Genel |
maliyetini karşılamak (radyo/televizyon programının veya bir sanat faaliyetinin) |
sponsor f.
|
|
84 |
Genel |
nezaketle karşılamak (misafiri) |
welcome f.
|
|
85 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
meet a need f.
|
|
86 |
Genel |
yeni yılı karşılamak |
see in the new year f.
|
|
87 |
Genel |
ihtiyacını karşılamak |
cater f.
|
|
88 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
answer the purpose f.
|
|
89 |
Genel |
birinin ihtiyacını karşılamak |
cater to f.
|
|
90 |
Genel |
birinin masraflarını karşılamak |
reimburse someone for f.
|
|
91 |
Genel |
anlayışla karşılamak |
comprehend f.
|
|
92 |
Genel |
beklentileri karşılamak |
cover the expectations f.
|
|
93 |
Genel |
hasarı karşılamak |
compensate for the damage f.
|
|
94 |
Genel |
hasarı karşılamak |
pay for the damage f.
|
|
95 |
Genel |
hasarı karşılamak |
cover the damage f.
|
|
96 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
meet one's need f.
|
|
97 |
Genel |
masraf karşılamak |
cover expenses f.
|
|
98 |
Genel |
olumlu karşılamak |
have a favourable opinion f.
|
|
99 |
Genel |
olumlu karşılamak |
give a favourable opinion f.
|
|
100 |
Genel |
kriterleri karşılamak |
fulfil the criteria f.
|
|
101 |
Genel |
kriterleri karşılamak |
satisfy the criteria f.
|
|
102 |
Genel |
talebi karşılamak |
satisfy the demand f.
|
|
103 |
Genel |
üzüntüyle karşılamak |
accept with sorrow f.
|
|
104 |
Genel |
üzüntü ile karşılamak |
accept with sorrow f.
|
|
105 |
Genel |
masrafını karşılamak |
bear the expense f.
|
|
106 |
Genel |
masrafını karşılamak |
meet the expense f.
|
|
107 |
Genel |
garip karşılamak |
find something strange f.
|
|
108 |
Genel |
tuhaf karşılamak |
think something strange f.
|
|
109 |
Genel |
garip karşılamak |
regard something as strange f.
|
|
110 |
Genel |
garip karşılamak |
consider something strange f.
|
|
111 |
Genel |
tuhaf karşılamak |
find something bizarre f.
|
|
112 |
Genel |
tuhaf karşılamak |
consider something strange f.
|
|
113 |
Genel |
tuhaf karşılamak |
find something strange f.
|
|
114 |
Genel |
garip karşılamak |
think something strange f.
|
|
115 |
Genel |
garip karşılamak |
find something bizarre f.
|
|
116 |
Genel |
tuhaf karşılamak |
regard something as strange f.
|
|
117 |
Genel |
giderleri karşılamak |
meet the expenses f.
|
|
118 |
Genel |
giderleri karşılamak |
bear the expenses f.
|
|
119 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
fulfil the need f.
|
|
120 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
address the need f.
|
|
121 |
Genel |
ihtiyaçları karşılamak |
address the needs f.
|
|
122 |
Genel |
şartları karşılamak |
fulfil the conditions f.
|
|
123 |
Genel |
ihtiyaçları karşılamak |
fulfil the needs f.
|
|
124 |
Genel |
şartları karşılamak |
satisfy the conditions f.
|
|
125 |
Genel |
şartları karşılamak |
meet the conditions f.
|
|
126 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
meet the need f.
|
|
127 |
Genel |
standartları karşılamak |
meet standards f.
|
|
128 |
Genel |
birini karşılamak |
greet someone f.
|
|
129 |
Genel |
kalpten karşılamak |
welcome heartily f.
|
|
130 |
Genel |
birini karşılamak |
welcome someone f.
|
|
131 |
Genel |
sıcak karşılamak |
greet warmly f.
|
|
132 |
Genel |
talep karşılamak |
cover the demand f.
|
|
133 |
Genel |
talep karşılamak |
meet the demand f.
|
|
134 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
satisfy the need f.
|
|
135 |
Genel |
talepleri karşılamak |
satisfy the demands f.
|
|
136 |
Genel |
talepleri karşılamak |
meet the demands f.
|
|
137 |
Genel |
ihtiyaçlarını karşılamak |
satisfy one's needs f.
|
|
138 |
Genel |
ihtiyaçlarını karşılamak |
fulfil one's needs f.
|
|
139 |
Genel |
ihtiyaçlarını karşılamak |
address one's needs f.
|
|
140 |
Genel |
ihtiyaçlarını karşılamak |
meet one's needs f.
|
|
141 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
meet the requirement f.
|
|
142 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
fulfil a requirement f.
|
|
143 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
address a need f.
|
|
144 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
fulfil a need f.
|
|
145 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
meet a need f.
|
|
146 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
meet a requirement f.
|
|
147 |
Genel |
cesaretle karşılamak |
brave f.
|
|
148 |
Genel |
gereksinim karşılamak |
fulfill the requirement f.
|
|
149 |
Genel |
kriteri karşılamak |
meet the criteria f.
|
|
150 |
Genel |
denk ağırlıkla karşılamak |
counterbalance f.
|
|
151 |
Genel |
en kötüsüyle karşılamak |
get the worst of f.
|
|
152 |
Genel |
dengiyle karşılamak |
get back at f.
|
|
153 |
Genel |
istekleri karşılamak |
meet the requests f.
|
|
154 |
Genel |
masraflarını karşılamak |
support f.
|
|
155 |
Genel |
ihtiyaçlarını karşılamak |
one's needs requirements f.
|
|
156 |
Genel |
uygun karşılamak |
receive favorably f.
|
|
157 |
Genel |
beklentiyi karşılamak |
meet the expectation f.
|
|
158 |
Genel |
kahraman gibi karşılamak |
give someone a hero welcome f.
|
|
159 |
Genel |
beklentiyi karşılamak |
satisfy the expectation f.
|
|
160 |
Genel |
ücreti karşılamak |
afford the charge f.
|
|
161 |
Genel |
ücreti karşılamak |
cover the charge f.
|
|
162 |
Genel |
ücreti karşılamak |
cover the fee f.
|
|
163 |
Genel |
makul karşılamak |
consider something reasonable f.
|
|
164 |
Genel |
makul karşılamak |
regard something as considerable f.
|
|
165 |
Genel |
makul karşılamak |
find reasonable f.
|
|
166 |
Genel |
temel ihtiyaçları karşılamak |
meet basic needs f.
|
|
167 |
Genel |
beklentilerini karşılamak |
meet one's expectations f.
|
|
168 |
Genel |
tepkiyle karşılamak |
react against f.
|
|
169 |
Genel |
tepkiyle karşılamak |
react f.
|
|
170 |
Genel |
birini kapıda karşılamak |
meet someone at the door f.
|
|
171 |
Genel |
maliyeti karşılamak |
bear the cost f.
|
|
172 |
Genel |
masrafı karşılamak |
bear the cost f.
|
|
173 |
Genel |
misafir karşılamak |
welcome a guest f.
|
|
174 |
Genel |
misafir karşılamak |
greet a guest f.
|
|
175 |
Genel |
müşteri beklentilerini karşılamak |
meet the customers' expectations f.
|
|
176 |
Genel |
kendi ihtiyacını karşılamak |
meet one's own needs f.
|
|
177 |
Genel |
kendi cebinden karşılamak |
pay from one's own pocket f.
|
|
178 |
Genel |
beklentileri karşılamak |
satisfy the expectations f.
|
|
179 |
Genel |
para çekimlerini karşılamak |
meet withdrawals f.
|
|
180 |
Genel |
yaşam ve sağlık masraflarını karşılamak |
pay one’s living and medical expenses f.
|
|
181 |
Genel |
tedavi masraflarını karşılamak |
cover the medical costs f.
|
|
182 |
Genel |
maliyeti gidermek/kurtarmak/karşılamak |
set off the cost f.
|
|
183 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
supply the needs of f.
|
|
184 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
provide for f.
|
|
185 |
Genel |
düğün masraflarını karşılamak |
pay for the wedding f.
|
|
186 |
Genel |
nikah masraflarını karşılamak |
pay for the wedding f.
|
|
187 |
Genel |
kuşkuyla karşılamak |
have doubts about f.
|
|
188 |
Genel |
beklentileri karşılamak |
fulfill expectations f.
|
|
189 |
Genel |
onarım/tamirat masraflarını karşılamak |
pay reparation f.
|
|
190 |
Genel |
birini sıcak ve samimi biçimde karşılamak |
give someone a warm welcome f.
|
|
191 |
Genel |
hayretle karşılamak |
be stunned f.
|
|
192 |
Genel |
hayretle karşılamak |
be astonished f.
|
|
193 |
Genel |
hayretle karşılamak |
receive with astonishment f.
|
|
194 |
Genel |
beklenti karşılamak |
meet an expectation f.
|
|
195 |
Genel |
istifhamla bakmak/karşılamak |
look askance f.
|
|
196 |
Genel |
zarar karşılamak |
compensate f.
|
|
197 |
Genel |
zararı karşılamak |
cover the loss f.
|
|
198 |
Genel |
zarar karşılamak |
cover the loss f.
|
|
199 |
Genel |
zarar karşılamak |
recompense f.
|
|
200 |
Genel |
zararı karşılamak |
recompense f.
|
|
201 |
Genel |
harcamaları karşılamak |
cover the expenses f.
|
|
202 |
Genel |
ilgiyle karşılamak |
welcome warmly f.
|
|
203 |
Genel |
yolcu karşılamak |
welcome a passenger f.
|
|
204 |
Genel |
yolcu karşılamak |
meet passenger f.
|
|
205 |
Genel |
masrafları karşılamak |
meet the expenses f.
|
|
206 |
Genel |
bizzat karşılamak |
meet in person f.
|
|
207 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
meet the need f.
|
|
208 |
Genel |
ihtiyacı karşılamak |
satisfy the need f.
|
|
209 |
Genel |
siparişi karşılamak |
fulfil the order f.
|
|
210 |
Genel |
bağırarak karşılamak |
acclaim f.
|
|
211 |
Genel |
askeri törenle karşılamak |
welcome with military honors f.
|
|
212 |
Genel |
gereksinimi karşılamak |
supply f.
|
|
213 |
Genel |
şart karşılamak |
meet a condition f.
|
|
214 |
Genel |
ihtiyaç karşılamak |
fulfill the need f.
|
|
215 |
Genel |
yeniden karşılamak |
reanswer f.
|
|
216 |
Genel |
doğal karşılamak |
naturalise f.
|
|
217 |
Genel |
doğal karşılamak |
naturalize f.
|
|
218 |
Genel |
nezaketle karşılamak |
bid welcome f.
|
|
219 |
Genel |
bütün ihtiyacı karşılamak |
fill the ranks f.
|
|
220 |
Genel |
belirli bir süreci tüm riskleriyle karşılamak |
run the chances f.
|
|
221 |
Genel |
masraflarını karşılamak |
quit cost f.
|
|
222 |
Genel |
zararını karşılamak |
quit cost f.
|
|
223 |
Genel |
zararın tamamını karşılamak |
equal [obsolete] f.
|
|
224 |
Genel |
hoş karşılamak |
appreciate f.
|
|
225 |
Genel |
(kendi kendine) izin olmadan ihtiyacını karşılamak |
help f.
|
|
226 |
Genel |
olgun karşılamak |
react maturely f.
|
|
227 |
Genel |
olgun karşılamak |
respond maturely f.
|
|
228 |
Genel |
(birini) sıcak karşılamak |
glad hand f.
|
|
229 |
Genel |
bir ihtiyacı karşılamak için sunmak |
offer f.
|
|
230 |
Genel |
bir gerekliliği karşılamak için sunmak |
offer f.
|
|
231 |
Genel |
fazlasıyla karşılamak |
overbalance f.
|
|
232 |
Genel |
coşkuyla karşılamak |
drool f.
|
|
233 |
Genel |
misafir karşılamak |
fang [obsolete] f.
|
|
234 |
Genel |
öterek karşılamak |
crow (up) f.
|
|
235 |
Genel |
(gerekeni) karşılamak |
feed f.
|
|
236 |
Genel |
tuz ihtiyacını karşılamak |
salt f.
|
|
237 |
Genel |
gerekleri karşılamak |
satisfice [uk] f.
|
|
238 |
Genel |
talebi karşılamak |
saturate f.
|
|
239 |
Genel |
beklentiyi karşılamak |
saturate f.
|
|
240 |
Genel |
beklentiyi karşılamak |
preconform f.
|
|
241 |
Genel |
(miktarı) karşılamak |
match f.
|
|
242 |
Genel |
karşılamak anlamı veren ön ek |
en- ök.
|
|
Phrasals |
|
243 |
Öbek Fiiller |
zil sesiyle karşılamak |
ring in f.
|
|
244 |
Öbek Fiiller |
ihtiyaçlarını karşılamak |
get along f.
|
|
245 |
Öbek Fiiller |
eleştirileri ya da hakaretleri sert bir şekilde karşılamak |
clap back f.
|
|
246 |
Öbek Fiiller |
belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak |
greet with f.
|
|
247 |
Öbek Fiiller |
geçimini sağlamak/karşılamak |
provide for f.
|
|
248 |
Öbek Fiiller |
gereksinimi karşılamak |
cater to f.
|
|
249 |
Öbek Fiiller |
ihtiyacı karşılamak |
cater to f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi başka bir şeyle) karşılamak |
balance (something) with (something else) f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
(birinin) beklentilerini karşılamak |
live up to (someone's) expectations f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birinden/bir şeyden karşılamak |
recoup something from someone or something f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
-i cesaretle karşılamak |
face up to f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin/birinin bir şeyini) karşılamak |
furnish (someone or something) with (something) f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
(bir şey yaparak) bir ihtiyacı karşılamak |
satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
bir gerekliliği bir şekilde karşılamak/yerine getirmek |
satisfy something by something f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
bir ihtiyacı bir şekilde karşılamak |
satisfy something by something f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
bir gerekliliği bir şekilde karşılamak/yerine getirmek |
satisfy something with something f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
bir ihtiyacı bir şekilde karşılamak |
satisfy something with something f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
(rütbesi üstün birini resmi bir jest ile) karşılamak/selamlamak |
salute (one) with (something) f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
(birini belli bir şekilde) selamlamak/karşılamak |
salute (one) with (something) f.
|
|
262 |
Öbek Fiiller |
(birin bir jest ile) karşılamak/selamlamak |
salute (one) with (something) f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
birini resmi bir el hareketiyle selamlamak/karşılamak |
salute someone with something f.
|
|
264 |
Öbek Fiiller |
birini silah atışıyla/uçak gösterisiyle veya geçidiyle karşılamak |
salute someone with something f.
|
|
265 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin/kendinin) ihtiyacını (bir şeyle) karşılamak |
satisfy (someone, something, or oneself) with (something) f.
|
|
266 |
Öbek Fiiller |
başka bir şekilde zararını karşılamak |
take out f.
|
|
267 |
Öbek Fiiller |
istenen kriteri karşılamak |
measure up f.
|
|
268 |
Öbek Fiiller |
(birinin) ihtiyacını karşılamak |
accommodate (one) with (something) f.
|
|
269 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin zararını karşılamak |
atone for something f.
|
|
270 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin ihtiyaçlarını karşılamak |
attend to someone or something f.
|
|
271 |
Öbek Fiiller |
birini bir yerin/şeyin girişinde karşılamak |
welcome someone to something f.
|
|
272 |
Öbek Fiiller |
cesaretle karşılamak |
brave out f.
|
|
273 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) ihtiyacını karşılamak |
cater to (someone or something) f.
|
|
274 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) gereksinimini karşılamak |
cater to (someone or something) f.
|
|
275 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) karşılamak |
come across with (something) f.
|
|
276 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeyinin bedelini karşılamak |
compensate someone for something f.
|
|
277 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) zararını karşılamak |
compensate for (something) f.
|
|
278 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) masraflarını karşılamak |
compensate for (something) f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) olumlu karşılamak |
cotton onto (someone or something) f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) olumlu karşılamak |
cotton to (someone or something) f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
olumlu karşılamak |
cotton up f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
geri sayımla karşılamak |
count in f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin bir şey ihtiyacını karşılamak |
furnish something for something f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şey) ihtiyacını karşılamak |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) iyi/hoş karşılamak |
go for (something) f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) bir şeyle karşılamak |
greet (someone or something) with (something) f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
(beklentiyi) karşılamak |
live up to (something) f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
(birinin) her türlü ihtiyacını karşılamak |
look after (someone) f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) beklentisini karşılamak |
measure up (to someone or something) f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) isteklerini karşılamak |
measure up (to someone or something) f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) istediği kriterleri karşılamak |
measure up (to someone or something) f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi karşılamak |
pass for something f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) temel masraflarını karşılamak |
provide for (someone or something) f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
(birinin) okul masraflarını karşılamak |
put (someone) through (something) f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) tepkiyle karşılamak |
react against (someone or something) f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) olarak karşılamak |
receive as (something) f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden/bir yerden) karşılamak |
receive from (something) f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
bir yerden karşılamak |
receive from some place f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) karşılamak/ödemek |
recompense for (something) f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
(birinin masraflarını) karşılamak |
reimburse (one) for (something) f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
(birinin masraflarını) karşılamak |
reimburse (something) to (one) f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
(masraflarını) karşılamak |
reimburse for f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
-in (masraflarını) karşılamak |
reimburse to f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
(birinin masrafını/kaybını) karşılamak |
remunerate (one) for (something) f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
ile karşılamak/selamlamak |
salute with f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
belli bir şekilde selamlamak/karşılamak |
salute with f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
resmi bir el hareketiyle selamlamak/karşılamak |
salute with f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
-erek bir ihtiyacı karşılamak |
satisfy by f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
bir ihtiyacı bir şekilde karşılamak/yerine getirmek |
satisfy with f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
-i karşılamak |
spring for f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
(birinin belirli bir süre) ihtiyacını karşılamak |
stand (one) for (something) f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
(birinin bir şeyini) karşılamak |
stand (one) to (something) f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
(birinin) ihtiyacını karşılamak |
suffice for (someone) f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye/bir yere) geldiğinde/girişinde karşılamak |
welcome (one) into (something or some place) f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir tepkiyle) karşılamak |
welcome (someone or something) with (something) f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şekilde) karşılamak |
welcome (someone or something) with (something) f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyle) karşılamak |
welcome (someone) with (something) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) hevesle karşılamak |
welcome (something) with open arms f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) mutlulukla/sevinçle karşılamak |
welcome (something) with open arms f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) hoşnutlukla/memnuniyetle karşılamak |
welcome (something) with open arms f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
geldiğinde/girişinde karşılamak |
welcome in f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/bir yere) geldiğinde/girişinde karşılamak |
welcome to (something or some place) f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
ile karşılamak |
welcome with f.
|
|
Colloquial |
|
324 |
Konuşma Dili |
tehlikeyi/zorluğu cesaretle karşılamak |
brave it out f.
|
|
325 |
Konuşma Dili |
gereken özellikleri karşılamak |
fill the bill f.
|
|
326 |
Konuşma Dili |
gereken özellikleri karşılamak |
fit the bill f.
|
|
327 |
Konuşma Dili |
sakinlikle karşılamak |
have a stiff upper lip f.
|
|
328 |
Konuşma Dili |
bir şeyi karşılamak |
get it f.
|
|
329 |
Konuşma Dili |
bir şeyi birinin yerine karşılamak |
get it f.
|
|
330 |
Konuşma Dili |
(birinin) ihtiyaçlarını karşılamak |
do for (someone) f.
|
|
331 |
Konuşma Dili |
(birinin) ihtiyacını karşılamak |
be good enough for (one) f.
|
|
332 |
Konuşma Dili |
beklentiyi karşılamak |
cut it f.
|
|
333 |
Konuşma Dili |
beklentileri karşılamak |
live up to the hype f.
|
|
Idioms |
|
334 |
Deyim |
ihtiyaçlarını karşılamak |
see to one's needs f.
|
|
335 |
Deyim |
fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamak |
serve tables f.
|
|
336 |
Deyim |
törenle karşılamak |
stand on compliment f.
|
|
337 |
Deyim |
hayretle karşılamak |
make strange [dialect] f.
|
|
338 |
Deyim |
beklentileri karşılamak |
live up to someone's expectations f.
|
|
339 |
Deyim |
(birisinin) taleplerini karşılamak |
bow to (one's) demands f.
|
|
340 |
Deyim |
sakince karşılamak |
take (something) on the chin f.
|
|
341 |
Deyim |
krallar gibi karşılamak |
put out the red carpet (for someone) f.
|
|
342 |
Deyim |
coşkuyla karşılamak |
put out the red carpet (for someone) f.
|
|
343 |
Deyim |
aynı görüşte/fikirde olmamayı olgunca karşılamak |
agree to differ f.
|
|
344 |
Deyim |
aynı görüşte/fikirde olmamayı olgunca karşılamak |
agree to disagree f.
|
|
345 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
welcome somebody with open arms f.
|
|
346 |
Deyim |
beklentileri karşılamak |
come up to someone's expectations f.
|
|
347 |
Deyim |
birinin geliş veya gidiş masrafını karşılamak |
pay someone's way f.
|
|
348 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet with open arms f.
|
|
349 |
Deyim |
birini dostça karşılamak |
receive someone with open arms f.
|
|
350 |
Deyim |
birini dostça karşılamak |
welcome someone with open arms f.
|
|
351 |
Deyim |
birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet somebody with open arms f.
|
|
352 |
Deyim |
birini sıcak karşılamak |
give someone the glad hand f.
|
|
353 |
Deyim |
beklentilerini karşılamak |
come up to someone's expectations f.
|
|
354 |
Deyim |
birini dostça karşılamak |
make someone welcome f.
|
|
355 |
Deyim |
cesaretle karşılamak |
put a brave front on something f.
|
|
356 |
Deyim |
doğal karşılamak |
take in stride f.
|
|
357 |
Deyim |
cesaretle karşılamak |
put a brave face on something f.
|
|
358 |
Deyim |
cesaretle karşılamak |
face it out f.
|
|
359 |
Deyim |
doğal karşılamak |
take something in one's stride f.
|
|
360 |
Deyim |
doğal karşılamak |
take something in stride f.
|
|
361 |
Deyim |
hoşnutsuzlukla karşılamak |
look askance at f.
|
|
362 |
Deyim |
gereksinimlerini karşılamak |
cater for f.
|
|
363 |
Deyim |
iyi biçimde karşılamak |
kill the fatted calf f.
|
|
364 |
Deyim |
ihtiyaçlarını karşılamak |
cater for f.
|
|
365 |
Deyim |
normal karşılamak |
take something in stride f.
|
|
366 |
Deyim |
metanetle karşılamak |
face up to f.
|
|
367 |
Deyim |
normal karşılamak |
take something in one's stride f.
|
|
368 |
Deyim |
kuşkuyla karşılamak |
look askance at f.
|
|
369 |
Deyim |
normal karşılamak |
take in stride f.
|
|
370 |
Deyim |
maddi/finansal olarak karşılamak |
put money up (for something) f.
|
|
371 |
Deyim |
kendi cebinden karşılamak |
dig into one's pocket f.
|
|
372 |
Deyim |
kuşku ile karşılamak |
take something with a grain of salt f.
|
|
373 |
Deyim |
kuşku ile karşılamak |
take something with a pinch of salt f.
|
|
374 |
Deyim |
olumsuz karşılamak |
look askance at f.
|
|
375 |
Deyim |
kendi cebinden karşılamak |
dip into one's pocket f.
|
|
376 |
Deyim |
standartları karşılamak |
come up to someone's standards f.
|
|
377 |
Deyim |
standartlarını karşılamak |
come up to someone's standards f.
|
|
378 |
Deyim |
sükunetle karşılamak |
keep a stiff upper lip f.
|
|
379 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
give the glad hand f.
|
|
380 |
Deyim |
tüm ihtiyaçları/gereksinimleri karşılamak |
tick all the boxes f.
|
|
381 |
Deyim |
(makine vb.) masrafını karşılamak |
pay its way f.
|
|
382 |
Deyim |
yenilgiyi gülerek karşılamak |
come up smiling f.
|
|
383 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for one) f.
|
|
384 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
385 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
386 |
Deyim |
sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) f.
|
|
387 |
Deyim |
çalışarak okul masraflarını karşılamak |
work (one's) way through (school) f.
|
|
388 |
Deyim |
çalışarak okul masraflarını karşılamak |
work (one's) way through (school) f.
|
|
389 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hoş/iyi karşılamak |
think greatly of (someone or something) f.
|
|
390 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hoşnutsuzlukla karşılamak |
look askance upon (someone or something) f.
|
|
391 |
Deyim |
(bir şeyi) soğukkanlılıkla karşılamak |
take (something) on the nose f.
|
|
392 |
Deyim |
(bir şeyi) ağırbaşlılıkla karşılamak |
take (something) on the nose f.
|
|
393 |
Deyim |
(bir şeyi) normal karşılamak |
take (something) on the nose f.
|
|
394 |
Deyim |
geçen yılı uğurlayıp yeni yılı karşılamak/kutlamak |
ring out the old and ring in the new f.
|
|
395 |
Deyim |
beklentiyi karşılamak |
be up to the mark f.
|
|
396 |
Deyim |
talepleri/istekleri karşılamak |
bow to demands f.
|
|
397 |
Deyim |
sıkıntılı bir durumu olumlu karşılamak |
put on a brave face f.
|
|
398 |
Deyim |
(birinin) beklentilerini karşılamak |
come up to (one's) expectations f.
|
|
399 |
Deyim |
beklentileri karşılamak |
come up to expectations f.
|
|
400 |
Deyim |
standartları karşılamak |
come up to standards f.
|
|
401 |
Deyim |
gereklilikleri karşılamak |
come up to standards f.
|
|
402 |
Deyim |
kendi cebinden karşılamak/ödemek |
dip into your pocket f.
|
|
403 |
Deyim |
kendi cebinden karşılamak/ödemek |
dig into your pocket f.
|
|
404 |
Deyim |
(birinin) reçetesini karşılamak |
fill (one's) prescription f.
|
|
405 |
Deyim |
(bir şeyin) bedelini/masrafını karşılamak |
foot the bill (for something) f.
|
|
406 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
give (one) the glad hand f.
|
|
407 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) birini çok sıcak bir şekilde karşılamak |
greet (someone or something) with open arms f.
|
|
408 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) kollarını açarak karşılamak |
greet (someone or something) with open arms f.
|
|
409 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) sevinçle karşılamak |
greet (someone or something) with open arms f.
|
|
410 |
Deyim |
(bir şeyi) iyi karşılamak |
greet (something) with open arms f.
|
|
411 |
Deyim |
(bir şeyi) mutlulukla karşılamak |
greet (something) with open arms f.
|
|
412 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
413 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
put out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
414 |
Deyim |
(birini) sıcak karşılamak |
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f.
|
|
415 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hoşnutsuzlukla karşılamak |
look askance at (someone or something) f.
|
|
416 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) olumsuz karşılamak |
look askance at (someone or something) f.
|
|
417 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) kuşkuyla karşılamak |
look askance at (someone or something) f.
|
|
418 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) hoşnutsuzlukla karşılamak |
look sideways at (someone or something) f.
|
|
419 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) olumsuz karşılamak |
look sideways at (someone or something) f.
|
|
420 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) kuşkuyla karşılamak |
look sideways at (someone or something) f.
|
|
421 |
Deyim |
(bir zararı) ödemek/karşılamak |
make good (something) f.
|
|
422 |
Deyim |
bir zararı ödemek/karşılamak |
make good something f.
|
|
423 |
Deyim |
(birinin) beklentilerini karşılamak |
measure up to (someone's) expectations f.
|
|
424 |
Deyim |
(birinin) beklediği kriterleri karşılamak |
measure up to (someone's) expectations f.
|
|
425 |
Deyim |
(birinin) beklentilerini karşılamak |
meet (someone's) expectations f.
|
|
426 |
Deyim |
(birinin) beklediği kriterleri karşılamak |
meet (someone's) expectations f.
|
|
427 |
Deyim |
(kendinin veya birinin) masraflarını ödemek/karşılamak |
pay (one's) way f.
|
|
428 |
Deyim |
(kendi) masraflarını ödemek/karşılamak |
pay own way f.
|
|
429 |
Deyim |
yaşam giderlerini karşılamak |
pay the bills f.
|
|
430 |
Deyim |
maliyetini/masraflarını karşılamak |
pay the freight f.
|
|
431 |
Deyim |
masraflarını ödemek/karşılamak |
pay way f.
|
|
432 |
Deyim |
(kendi) masraflarını ödemek/karşılamak |
pay your way f.
|
|
433 |
Deyim |
kendi masraflarını/giderlerini kendi karşılamak |
pay your way f.
|
|
434 |
Deyim |
maddi/finansal olarak karşılamak |
put money up f.
|
|
435 |
Deyim |
(bir şeyi için) gereken sermayeyi karşılamak/sağlamak |
put the money up (for something) f.
|
|
436 |
Deyim |
(bir şeyi için) gereken sermayeyi karşılamak/sağlamak |
put up the money (for something) f.
|
|
437 |
Deyim |
(birini) kollarını açarak karşılamak |
receive (someone) with open arms f.
|
|
438 |
Deyim |
(bir şeyi) sıcak karşılamak |
receive (something) with open arms f.
|
|
439 |
Deyim |
(bir şeyi) mutlulukla/memnuniyetle karşılamak |
receive (something) with open arms f.
|
|
440 |
Deyim |
(bir şeyi) coşkuyla/hevesle karşılamak |
receive (something) with open arms f.
|
|
441 |
Deyim |
(bir şeyi) erkek gibi karşılamak |
take (something) like a man f.
|
|
442 |
Deyim |
durumu doğal karşılamak |
take it in stride f.
|
|
443 |
Deyim |
durumu normal/sakin karşılamak |
take it in stride f.
|
|
444 |
Deyim |
bir şeyi doğal karşılamak |
take something in your stride [uk] f.
|
|
445 |
Deyim |
bir şeyi normal/sakin karşılamak |
take something in your stride [uk] f.
|
|
446 |
Deyim |
bir şeyi doğal karşılamak |
take something in stride [us] f.
|
|
447 |
Deyim |
bir şeyi normal/sakin karşılamak |
take something in stride [us] f.
|
|
448 |
Deyim |
kuşku ile karşılamak |
take with a pinch of salt f.
|
|
449 |
Deyim |
tüm ihtiyaçları/gereksinimleri karşılamak |
tick all the (right) boxes [uk] f.
|
|
450 |
Deyim |
beklentiyi karşılamak |
come up to scratch f.
|
|
451 |
Deyim |
beklentiyi karşılamak |
be up to scratch f.
|
|
452 |
Deyim |
her ihtiyacını karşılamak |
wait on hand and foot f.
|
|
453 |
Deyim |
çalışarak okul masraflarını karşılamak |
work (one's) way through (something) f.
|
|
454 |
Deyim |
çalışarak okul masraflarını karşılamak |
work your way through college f.
|
|
455 |
Deyim |
beklentiyi karşılamak |
cut the buck f.
|
|
456 |
Deyim |
gerekleri karşılamak |
fit the bill f.
|
|
Speaking |
|
457 |
Konuşma |
hoş karşılamak |
be cool with it f.
|
|
Trade/Economic |
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
zararı karşılamak üzere ödenen tazminat |
actual damages i.
|
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
giderleri karşılamak için oluşturulan nakit hesabı |
imprest cash i.
|
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanımından elde edilen haz |
utility i.
|
|
461 |
Ticaret/Ekonomi |
net kardan firmanın diğer finansman gereksinimlerini karşılamak amacıyla tekrar işe yatırılan miktar |
retained earnings i.
|
|
462 |
Ticaret/Ekonomi |
olması muhtemel zararları karşılamak için ayrılmış fon |
contingency reserve fund i.
|
|
463 |
Ticaret/Ekonomi |
talepleri karşılamak üzere bankanın bulundurduğu efektif para |
till-money i.
|
|
464 |
Ticaret/Ekonomi |
talebi karşılamak üzere yetersiz miktardaki malların tahsisi |
demarketing i.
|
|
465 |
Ticaret/Ekonomi |
ufak bir yerleşim alanındaki halkın ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş mağazalar kümesi |
strip location i.
|
|
466 |
Ticaret/Ekonomi |
zararı karşılamak üzere ödenen tazminat |
compensatory damages i.
|
|
467 |
Ticaret/Ekonomi |
1980-1996 arasında küçük şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için londra borsası tarafından kurulmuş menkul kıymetler borsası |
unlisted securities market i.
|
|
468 |
Ticaret/Ekonomi |
bir ülkenin zenginleştikçe artan ihtiyaçları karşılamak için daha fazla doğal kaynak kullanması |
affluence trap i.
|
|
469 |
Ticaret/Ekonomi |
(eskiden) perakendecilikteki küçük zararları karşılamak için bazı mallarda sağlanan ödenek |
cloff i.
|
|
470 |
Ticaret/Ekonomi |
muhtemel zararı karşılamak amacıyla birtakım ihtiyatları saklamak suretiyle yapılan kendi kendini sağlama alma eylemi |
self insurance i.
|
|
471 |
Ticaret/Ekonomi |
açığı karşılamak |
finance the deficit f.
|
|
472 |
Ticaret/Ekonomi |
birinin zararını karşılamak |
retrieve one's losses f.
|
|
473 |
Ticaret/Ekonomi |
fazlasıyla karşılamak |
overcompensate f.
|
|
474 |
Ticaret/Ekonomi |
masrafları karşılamak |
defray the cost f.
|
|
475 |
Ticaret/Ekonomi |
masrafları karşılamak |
cover the cost f.
|
|
476 |
Ticaret/Ekonomi |
masraf karşılamak |
meet the expense f.
|
|
477 |
Ticaret/Ekonomi |
kotayı karşılamak |
meet quota f.
|
|
478 |
Ticaret/Ekonomi |
masrafı karşılamak |
defray f.
|
|
479 |
Ticaret/Ekonomi |
masrafları karşılamak |
cover the costs f.
|
|
480 |
Ticaret/Ekonomi |
talebi karşılamak |
satisfy demand f.
|
|
481 |
Ticaret/Ekonomi |
talebini karşılamak |
meet the demand f.
|
|
482 |
Ticaret/Ekonomi |
ancak kendi masraflarını karşılamak |
wash its face f.
|
|
483 |
Ticaret/Ekonomi |
mali yükümlülüğü karşılamak |
satisfy f.
|
|
484 |
Ticaret/Ekonomi |
(kamu borcu) faiz ve itfa fonu ödemelerini karşılamak |
service f.
|
|
Law |
|
485 |
Hukuk |
zararı karşılamak üzere ödenen tazminat |
general damages i.
|
|
486 |
Hukuk |
boşanma davası masraflarını karşılamak için eşin kocasından talep edebileceği para |
suit money i.
|
|
487 |
Hukuk |
bankanın geri ödenmeyen borcu karşılamak için yatırılan paralara el koyma hakkı |
right of offset i.
|
|
488 |
Hukuk |
şartı karşılamak |
meet a requirement f.
|
|
Politics |
|
489 |
Siyasal |
iyi dileklerle karşılamak |
welcome f.
|
|
Industry |
|
490 |
Sanayi |
müşterinin taleplerini karşılamak için farklı derecelerde yağları karıştıran rafineri işçisi |
compounder i.
|
|
491 |
Sanayi |
laboratuvarın teknik özelliklerini karşılamak için farklı derecelerde yağları karıştıran rafineri işçisi |
compounder i.
|
|
492 |
Sanayi |
siparişleri karşılamak için gereken miktar veya malzemelere göre üretim programı hazırlayan demir/çelik işçisi |
provider i.
|
|
Insurance |
|
493 |
Sigortacılık |
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon |
community chest i.
|
|
494 |
Sigortacılık |
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon |
community fund i.
|
|
495 |
Sigortacılık |
sigortayla karşılamak |
cover by insurance f.
|
|
Tourism |
|
496 |
Turizm |
kendi özel merak veya hobilerini karşılamak isteyenlere yönelik tatil |
special-interest holiday i.
|
|
Aeronautic |
|
497 |
Havacılık |
önceden tahmin edilemeyen bir talebi karşılamak üzere mevcut programa eklenen uçuş |
ad hoc charter i.
|
|
Math |
|
498 |
Matematik |
değişme özelliğini karşılamak |
commute f.
|
|
History |
|
499 |
Tarih |
kiracının kendi evinin ve müştemilatın ısınma ihtiyacını karşılamak için yaşadığı bölgedeki odunlardan makul miktarda toplama hakkı |
firebote i.
|
|
Military |
|
500 |
Askeri |
savaş nedeniyle ortaya çıkan gereksinimleri karşılamak amacıyla bir şehir veya topluluktan toplanan para |
war chest i.
|
|