hoşnut

Meanings of "hoşnut" in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	hoşnut	contented adj.
We're contented. Biz hoşnutuz. More Sentences
General
2	General	hoşnut	content adj.
Tom looks very content. Tom çok hoşnut görünüyor. More Sentences
3	General	hoşnut	contented with adj.
I'm content with my salary. Ben maaşımdan hoşnutum. More Sentences
4	General	hoşnut	pleased adj.
She is pleased with her new dress. Yeni elbisesinden çok hoşnut. More Sentences
5	General	hoşnut	delighted adj.
Tom will be delighted to hear that. Tom onu duyduğuna hoşnut olacak. More Sentences
6	General	hoşnut	satisfied adj.
Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore. Kullanıcılar artık fiziksel reklamlardan veya statik pazarlamadan hoşnut değil. More Sentences
7	General	hoşnut	delighted at adj.
I found Jane delighted at the play. Jane'in oyundan hoşnut olduğunu gördüm. More Sentences
8	General	hoşnut	glad adj.
9	General	hoşnut	gratified adj.
10	General	hoşnut	gladsome adj.
11	General	hoşnut	tickled adj.
12	General	hoşnut	unharried adj.
13	General	hoşnut	unrepining adj.
14	General	hoşnut	made-up [uk] adj.
15	General	hoşnut	fawe [obsolete] adj.
16	General	hoşnut	proud [dialect] adj.
17	General	hoşnut	bene placito expr.
Colloquial
18	Colloquial	hoşnut	gruntled adj.
Formal
19	Formal	hoşnut	honoured adj.
Archaic
20	Archaic	hoşnut	fain adj.
21	Archaic	hoşnut	gladly adj.
22	Archaic	hoşnut	sely adj.
Slang
23	Slang	hoşnut	rapt adj.
24	Slang	hoşnut	grooved adj.
British Slang
25	British Slang	hoşnut	chuffed adj.

Meanings of "hoşnut" with other terms in English Turkish Dictionary : 127 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	hoşnut olmak	be content v.
Be content. Hoşnut olun. More Sentences
2	General	hoşnut etmek	satisfy v.
You forget, madame, that I must satisfy you if I am to be a justice of the peace in Paris. Paris'te sulh yargıcı olabilmem için sizi hoşnut etmek zorunda olduğumu unutuyorsunuz, hanımefendi. More Sentences
3	General	hoşnut etmek	please v.
That will please my father. O, babamı hoşnut edecek. More Sentences
4	General	hoşnut olmak	be pleased v.
Tom told Mary that he was pleased. Tom Mary'ye hoşnut olduğunu söyledi. More Sentences
5	General	hoşnut olmak	be satisfied v.
Tom said that Mary was satisfied. Tom, Mary'nin hoşnut olduğunu söyledi. More Sentences
6	General	hoşnut olmayan	unhappy adj.
The citizens are clearly concerned about the present lack of security and unhappy with the situation. Vatandaşların mevcut güvenlik eksikliğinden endişe duydukları ve durumdan hoşnut olmadıkları açıktır. More Sentences
7	General	birini hoşnut edecek şey	sop n.
8	General	kendinden hoşnut olma	complacency n.
9	General	memnun/hoşnut eden (kişi)	pleaser n.
10	General	hoşnut edilmemiş olma	unsatisfiedness n.
11	General	hoşnut olmayan kimse	misliker n.
12	General	hoşnut eden şey	contentation [obsolete] n.
13	General	hoşnut olma	contentation [obsolete] n.
14	General	hoşnut olmama	discontentation [obsolete] n.
15	General	kendinden çok hoşnut olmak	be in one's glory v.
16	General	hoşnut etmek	content v.
17	General	hoşnut olmak	be satisfied with v.
18	General	-den hoşnut olmak	be pleased with v.
19	General	hoşnut etmemek	dissatisfy v.
20	General	hoşnut etmek	delight v.
21	General	hoşnut kılmak	make content v.
22	General	hoşnut olmak	be pleased with v.
23	General	hoşnut etmek	gratify v.
24	General	hoşnut olmamak	be dissatisfied with v.
25	General	hoşnut kalmamak	be displeased with/by v.
26	General	hoşnut etmek	tickle v.
27	General	hoşnut olmak	glad [obsolete] v.
28	General	hoşnut etmek	glad v.
29	General	hoşnut etmek	oblectate [obsolete] v.
30	General	hoşnut olmamak	deplore v.
31	General	hoşnut etmek	grace [obsolete] v.
32	General	fazlasıyla hoşnut kılmak	overplease v.
33	General	pazarlıktan hoşnut olmamak	rue [scotland] v.
34	General	hoşnut etmek	satisfy v.
35	General	hoşnut görünmek	smile v.
36	General	ziyadesiyle hoşnut bırakmak	superplease v.
37	General	hoşnut edici	satisfactory adj.
38	General	hoşnut edilmiş	delighted adj.
39	General	kendinden hoşnut	complacent adj.
40	General	hoşnut olmayan	discontent adj.
41	General	hoşnut edilmiş	pleased adj.
42	General	halinden hoşnut	self-complacent adj.
43	General	hoşnut edici	heart-warming adj.
44	General	kendinden hoşnut olmayan	uncomplacent adj.
45	General	hoşnut olmayan	unglad adj.
46	General	hoşnut edilemez	unsatable adj.
47	General	hoşnut edilemeyen	unsatisfiable adj.
48	General	hoşnut edilemez	unstanchable adj.
49	General	hoşnut olmamış	unstanched adj.
50	General	hoşnut olmamış	unsupplied adj.
51	General	daha hoşnut	gladder adj.
52	General	hoşnut edici	heartwarming adj.
53	General	fazlasıyla hoşnut	overdelighted adj.
54	General	hoşnut olmayan	insatiate adj.
55	General	hoşnut olmayan	insatiated adj.
56	General	hoşnut eden	satisfactive adj.
57	General	hoşnut etmeyen	discontenting adj.
58	General	hoşnut olmuş bir halde	delightedly adv.
59	General	hoşnut bir şekilde	pleasedly adv.
60	General	hoşnut bir şekilde	unrepiningly adv.
61	General	hoşnut kalınması koşuluyla	on liking adv.
Phrasals
62	Phrasals	hoşnut etmek	take with v.
63	Phrasals	(bir şey yaparak) tatmin/hoşnut etmek	satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) v.
64	Phrasals	(bir şeyi yapmak) birinin hoşuna gitmek/birini hoşnut etmek	satisfy (someone, something, or oneself) by (doing something) v.
65	Phrasals	birisini memnun/hoşnut etmek	delight someone by something v.
66	Phrasals	birisini memnun/hoşnut etmek	delight someone with something v.
67	Phrasals	çok hoşnut/memnun olmak	delight in someone or something v.
68	Phrasals	ile hoşnut/memnun etmek	satisfy someone with something v.
69	Phrasals	birini hoşnut/mutlu etmek	get to someone v.
70	Phrasals	(birini/bir şeyi/kendini bir şeyle) hoşnut etmek	satisfy (someone, something, or oneself) with (something) v.
71	Phrasals	(bir şey yaparak birini) hoşnut etmek	delight (someone) by (doing something) v.
72	Phrasals	ile/yaparak hoşnut etmek	delight by v.
73	Phrasals	ile/yaparak hoşnut etmek	delight with v.
74	Phrasals	-erek tatmin/hoşnut etmek	satisfy by v.
75	Phrasals	ile tatmin/hoşnut etmek	satisfy by v.
76	Phrasals	ile hoşnut/memnun etmek	satisfy with v.
77	Phrasals	hoşnut etmek	come on v.
Phrases
78	Phrases	pazarlıktan hoşnut olmayıp anlaşmayı feshetmeye çalışmak	rue back [midland] v.
Colloquial
79	Colloquial	hoşnut kimse	happy camper n.
80	Colloquial	hoşnut olmak	be down v.
81	Colloquial	hiç hoşnut olmadım	not happy, jan [australia] expr.
82	Colloquial	pek hoşnut değil	best pleased [uk] expr.
83	Colloquial	(hiç de) memnun/hoşnut değil	less than pleased expr.
Idioms
84	Idioms	memnun/hoşnut/mutlu olma	happy bunny n.
85	Idioms	kendinden hoşnut kimse	the cat that ate the canary n.
86	Idioms	kendinden hoşnut kimse	the cat that swallowed the canary n.
87	Idioms	çok memnun olmak/hoşnut olmak	be made up (about/with something) [uk] v.
88	Idioms	memnun olmak/hoşnut olmak	be made up with (something) v.
89	Idioms	çok hoşnut olmak	purr like a kitten v.
90	Idioms	çok hoşnut olmak	purr like a cat v.
91	Idioms	(durumdan) pek de hoşnut olmamak	not be a happy bunny v.
92	Idioms	(bir şeyden) (hiç de) memnun/hoşnut kalmamak	be less than pleased v.
93	Idioms	(durumdan) pek de hoşnut olmamak	not be a happy camper v.
94	Idioms	(birini) memnun/hoşnut etmek (cinsel olarak)	gratify (one's) desires v.
95	Idioms	(bir şeyden) çok hoşnut olmak	be made up about (something) v.
96	Idioms	(bir şeyden) çok hoşnut olmak	be made up (about/with something) [uk] v.
97	Idioms	(bir şeyden) çok hoşnut olmak	be made up with (something) [uk] v.
98	Idioms	kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek	rub one's hands v.
99	Idioms	(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak	look kindly upon (someone or something) v.
100	Idioms	(birine/bir şeye) hoşnut/hoş bakmak	look kindly upon (someone or something) v.
101	Idioms	(birine/bir şeye) hoşnut olarak yaklaşmak	look kindly on (someone or something) v.
102	Idioms	(birine/bir şeye) hoşnut/hoş bakmak	look kindly on (someone or something) v.
103	Idioms	(birinden/bir şeyden) hoşnut olmak	be thrilled with (someone or something) v.
104	Idioms	(birini) çok hoşnut etmek	tickle (one) to pieces v.
105	Idioms	hoşnut olmamak	be (as) sick as a parrot [uk] v.
106	Idioms	hoşnut olmak	be a happy camper v.
107	Idioms	(birinden/bir şeyden) çok hoşnut/memnun olmak	take delight in (someone or something) v.
108	Idioms	(birini) hoşnut etmek	make (one's) toes curl v.
109	Idioms	kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek	rub hands v.
110	Idioms	kendinden memnun/hoşnut bir şekilde beklemek	rub your hands v.
111	Idioms	hoşnut değil	none too pleased adj.
112	Idioms	çok hoşnut olmuş/edilmiş	tickled to pieces adj.
113	Idioms	(kendinden) hoşnut değil	at odds with (oneself) expr.
114	Idioms	pek hoşnut değil	not a happy bunny [uk] expr.
115	Idioms	pek hoşnut değil	not a happy camper [us] expr.
116	Idioms	yerli nüfus hoşnut değil	the natives are getting restless expr.
117	Idioms	yerli nüfus hoşnut değil	the natives are restless expr.
Speaking
118	Speaking	hoşnut görünmüyorsunuz	you don't look pleased expr.
Archaic
119	Archaic	hoşnut etmek	aggrate v.
Slang
120	Slang	birinin arkadaşlığından çok hoşnut olmak	get on real well with someone v.
121	Slang	birinin arkadaşlığından çok hoşnut olmak	get on like a house on fire v.
122	Slang	birinin arkadaşlığından çok hoşnut olmak	be extremely happy in someone's company v.
123	Slang	hoşnut edici	hunky-dory adj.
124	Slang	hoşnut edici	hunk adj.
British Slang
125	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed to buggery adj.
126	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed as nuts adj.
127	British Slang	son derece hoşnut/memnun	chuffed to fuck adj.