|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
zarardan korumak |
preserve v.
|
|
General |
|
2 |
General |
diz altını korumak amacıyla kullanılan zırh |
jambeau n.
|
|
3 |
General |
sporcuların alt bacak kısmını korumak için yapılmış sert koruyucu |
shinguard n.
|
|
4 |
General |
yiyecekleri kitapları vb kaplamak ve korumak için kullanılan elastik ince tabaka |
shrink-wrap n.
|
|
5 |
General |
1879'da irlanda'nın dublin kentinde kiracıların menfaatlerini korumak üzere kurulmuş bir dernek |
the land league n.
|
|
6 |
General |
zırhın koltuk altlarını veya eklemleri korumak için kullanılan kumaşla desteklenmiş bir bölgesi |
voider n.
|
|
7 |
General |
zırhın koltuk altlarını veya eklemleri korumak için kullanılan kumaşla desteklenmiş bir bölgesi |
gusset n.
|
|
8 |
General |
gemi donanımını aşınmadan korumak için kullanılan kalın bir halat ağı |
mat n.
|
|
9 |
General |
kullanma veya taşıma sırasında malları korumak için üzerlerine veya badana, bakım gibi işlemler sırasında eşyaları korumak için belirli kısımlarına örtü seren işçi |
masquer n.
|
|
10 |
General |
güneşten korumak için asker kepinin üstünü örten ince kumaş |
havelock n.
|
|
11 |
General |
çiftlikte çitleri korumak ve hayvanların dışarı çıkmasını önlemekle görevli çalışan |
boundary rider [australia] n.
|
|
12 |
General |
itibarını korumak |
honour n.
|
|
13 |
General |
boksörün dişlerini ve dudaklarını korumak için taktığı ağızlık |
mouthpiece n.
|
|
14 |
General |
binicilerin bacaklarını korumak için eyerin iki yanına takılan uzun çizme |
gambado n.
|
|
15 |
General |
haşereleri kovmak ve evi büyüden korumak için bahçeye konan heykelcik |
gnome n.
|
|
16 |
General |
savaş zamanında kenti hava saldırılarına karşı korumak için geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması |
dim-out n.
|
|
17 |
General |
boyacıların döşeme ve mobilyaları korumak için serdikleri örtü veya kağıt |
dropcloth n.
|
|
18 |
General |
içerikleri korumak için üzerine katlanmış olan örtü |
folder n.
|
|
19 |
General |
tünel uzatan madencileri düşen molozlardan korumak için set üstüne konulan tahta veya kereste |
spiling n.
|
|
20 |
General |
yerini korumak |
be one's own man v.
|
|
21 |
General |
set yaparak korumak |
dike v.
|
|
22 |
General |
kaliteyi korumak |
preserve the quality v.
|
|
23 |
General |
üstünlüğünü korumak |
hold the field v.
|
|
24 |
General |
ateş ederek başkasını korumak |
cover v.
|
|
25 |
General |
kendini korumak |
fend v.
|
|
26 |
General |
başka birine ateş ederek birini korumak |
cover v.
|
|
27 |
General |
belirli bir düzeyi korumak |
maintain v.
|
|
28 |
General |
tazeliğini korumak |
maintain one's freshness v.
|
|
29 |
General |
disiplini korumak |
keep order v.
|
|
30 |
General |
yan tarafı korumak |
flank v.
|
|
31 |
General |
güneşten korumak |
shade v.
|
|
32 |
General |
formunu korumak |
keep fit v.
|
|
33 |
General |
kum torbasıyla korumak |
sandbag v.
|
|
34 |
General |
eşlik etmek (korumak/gözetmek amacıyla) |
escort v.
|
|
35 |
General |
tazeliğini korumak |
remain fresh v.
|
|
36 |
General |
yerini korumak |
hold one's own v.
|
|
37 |
General |
eski durumunu korumak |
hold one's own v.
|
|
38 |
General |
saygınlığını korumak |
maintain one's prestige v.
|
|
39 |
General |
asayişi korumak |
keep the peace v.
|
|
40 |
General |
ışıktan korumak |
shade v.
|
|
41 |
General |
kaliteyi korumak |
maintain the quality v.
|
|
42 |
General |
ateşle korumak |
cover v.
|
|
43 |
General |
dengesini korumak |
keep one's balance v.
|
|
44 |
General |
vücut hatlarını korumak |
keep one's figure v.
|
|
45 |
General |
karşı ateşe karşı korumak |
cover v.
|
|
46 |
General |
telif hakkı ile korumak |
copyright v.
|
|
47 |
General |
parlamentodaki yerini korumak |
keep one's seat v.
|
|
48 |
General |
siper ile korumak |
bulwark v.
|
|
49 |
General |
tazeliğini korumak |
retain one's freshness v.
|
|
50 |
General |
birini korumak |
give someone shelter v.
|
|
51 |
General |
gereğinden fazla korumak |
overprotect v.
|
|
52 |
General |
özelliğini korumak |
maintain its characteristics v.
|
|
53 |
General |
itibarını korumak |
protect one's reputation v.
|
|
54 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's composure v.
|
|
55 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep cool v.
|
|
56 |
General |
hakkını korumak |
vindicate v.
|
|
57 |
General |
mevcut durumu korumak |
hold the line v.
|
|
58 |
General |
mevcut durumu korumak |
stay on hold v.
|
|
59 |
General |
resmiyeti korumak |
keep the formality v.
|
|
60 |
General |
bir şeyden korumak |
debar from v.
|
|
61 |
General |
çevreyi korumak |
protect the environment v.
|
|
62 |
General |
telle çevirerek korumak |
gange v.
|
|
63 |
General |
yiyeceği korumak |
put up v.
|
|
64 |
General |
çizgiyi korumak |
know where one is standing v.
|
|
65 |
General |
çizgiyi korumak |
protect the line v.
|
|
66 |
General |
çizgiyi korumak |
keep the line v.
|
|
67 |
General |
çıkarını korumak |
protect one's benefits v.
|
|
68 |
General |
doğayı korumak |
preserve the nature v.
|
|
69 |
General |
doğayı korumak |
protect the nature v.
|
|
70 |
General |
(binayı) soğuğa karşı korumak |
weatherise v.
|
|
71 |
General |
(binayı) soğuğa karşı korumak |
weatherize v.
|
|
72 |
General |
sessizliğini korumak |
keep one's silence v.
|
|
73 |
General |
sessizliğini korumak |
maintain one's silence v.
|
|
74 |
General |
çevreyi korumak |
preserve the environment v.
|
|
75 |
General |
çevreyi korumak |
safeguard the environment v.
|
|
76 |
General |
esrarını korumak |
remain puzzle v.
|
|
77 |
General |
sınırı korumak |
patrol the border v.
|
|
78 |
General |
çevre korumak |
preserve the environment v.
|
|
79 |
General |
sınırı korumak |
guard the border v.
|
|
80 |
General |
sınır korumak |
patrol the border v.
|
|
81 |
General |
sınır korumak |
guard the border v.
|
|
82 |
General |
çevre korumak |
safeguard the environment v.
|
|
83 |
General |
çevre korumak |
protect the environment v.
|
|
84 |
General |
haklarını korumak |
defend one's rights v.
|
|
85 |
General |
haklarını korumak |
safeguard one's rights v.
|
|
86 |
General |
haklarını korumak |
protect one's rights v.
|
|
87 |
General |
karşı korumak |
protect against v.
|
|
88 |
General |
umudu korumak |
keep alive hope v.
|
|
89 |
General |
umudunu korumak |
cling to hope v.
|
|
90 |
General |
umudunu korumak |
keep alive hope v.
|
|
91 |
General |
umudu korumak |
cling to hope v.
|
|
92 |
General |
resmiyeti korumak |
maintain formality v.
|
|
93 |
General |
teni korumak |
protect skin v.
|
|
94 |
General |
gizemini korumak |
remain mystery v.
|
|
95 |
General |
devamlılığını korumak |
maintain continuity v.
|
|
96 |
General |
devamlılığını korumak |
preserve continuity v.
|
|
97 |
General |
kilosunu korumak |
maintain one's weight v.
|
|
98 |
General |
huzuru korumak |
keep the peace v.
|
|
99 |
General |
barışı korumak |
keep the peace v.
|
|
100 |
General |
kendini -den korumak |
fend v.
|
|
101 |
General |
güncelliğini korumak |
keep up-to-date v.
|
|
102 |
General |
-e karşı korumak |
safeguard against v.
|
|
103 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
watch over one's interest v.
|
|
104 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
take care of one's interest v.
|
|
105 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
attend one's interest v.
|
|
106 |
General |
namusunu korumak |
save one’s honor v.
|
|
107 |
General |
namusunu korumak |
uphold one’s honor v.
|
|
108 |
General |
namusunu korumak |
save one’s honour v.
|
|
109 |
General |
namusunu korumak |
defend one’s honour v.
|
|
110 |
General |
namusunu korumak |
defend one’s honor v.
|
|
111 |
General |
namusunu korumak |
uphold one’s honour v.
|
|
112 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's shirt v.
|
|
113 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's hair v.
|
|
114 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
be etched in memories v.
|
|
115 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
linger in memories v.
|
|
116 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
remain in memories v.
|
|
117 |
General |
hafızalardaki yerini korumak |
be still in memories v.
|
|
118 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
remain calm v.
|
|
119 |
General |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's temper v.
|
|
120 |
General |
birisinin çıkarlarını korumak |
protect one's interests v.
|
|
121 |
General |
formunu korumak |
keep one's fit v.
|
|
122 |
General |
popülerliğini korumak |
stay popular v.
|
|
123 |
General |
durumu ciddiyetini korumak |
be still critical v.
|
|
124 |
General |
(durumu) ciddiyetini korumak |
(one's condition) to be still critical v.
|
|
125 |
General |
resmiyeti korumak |
retain formality v.
|
|
126 |
General |
resmiyeti korumak |
keep one's distance (from someone) v.
|
|
127 |
General |
kişilik haklarını korumak |
protect one's personal rights v.
|
|
128 |
General |
şerefini korumak |
defend one's honour v.
|
|
129 |
General |
şerefini korumak |
guard one's honour v.
|
|
130 |
General |
birinin menfaatini korumak |
protect one's interest v.
|
|
131 |
General |
şöhretini korumak |
maintain one's reputation v.
|
|
132 |
General |
kültürel mirası korumak |
conserve the cultural heritage v.
|
|
133 |
General |
hakkında sessizliğini korumak |
maintain silence about v.
|
|
134 |
General |
hakkındaki sessizliğini korumak |
maintain silence about v.
|
|
135 |
General |
adaleti korumak |
secure the justice v.
|
|
136 |
General |
önemini korumak |
maintain its importance v.
|
|
137 |
General |
sükunetini korumak |
stay calm v.
|
|
138 |
General |
-den korumak |
keep safe from v.
|
|
139 |
General |
gizemini korumak |
remain a puzzle v.
|
|
140 |
General |
esrarını korumak |
remain a puzzle v.
|
|
141 |
General |
esrarını korumak |
remain mystery v.
|
|
142 |
General |
gizemini korumak |
remain a mystery v.
|
|
143 |
General |
hak korumak |
protect the right v.
|
|
144 |
General |
demokrasiyi korumak |
protect the democracy v.
|
|
145 |
General |
insan haklarını korumak |
protect the human rights v.
|
|
146 |
General |
şahısları elektrik çarpmasına karşı korumak |
protect the persons from electric shocks v.
|
|
147 |
General |
sağlığını korumak |
keep healthy v.
|
|
148 |
General |
kendi çıkarını korumak |
stand up for oneself v.
|
|
149 |
General |
belirsizliğini korumak |
remain uncertain v.
|
|
150 |
General |
sessizliğini korumak |
keep shtum v.
|
|
151 |
General |
birini birinden korumak |
guard someone from someone v.
|
|
152 |
General |
müktesep hakların korunması ilkesine dayanarak birini korumak |
grandfather someone in v.
|
|
153 |
General |
esrarını/gizemini korumak |
remain a secret v.
|
|
154 |
General |
çevreyi/yeşili korumak |
go green v.
|
|
155 |
General |
takip mesafesini korumak |
maintain a safe following distance v.
|
|
156 |
General |
(aradaki) puan farkını korumak |
maintain the gap v.
|
|
157 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla yapılan fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemler |
bodywork v.
|
|
158 |
General |
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemleri kullanan veya bunları yapan/yaptıran kimse |
bodyworker v.
|
|
159 |
General |
kötü gözlerden korumak/sakınmak |
protect from evil eyes v.
|
|
160 |
General |
metanetini korumak |
maintain one's composure v.
|
|
161 |
General |
görsel bütünlüğü korumak |
maintain the visual integrity v.
|
|
162 |
General |
korumak/bekçilik etmek |
chaperon v.
|
|
163 |
General |
umudu korumak |
keep hope alive v.
|
|
164 |
General |
umudu korumak |
keep hopes alive v.
|
|
165 |
General |
doğal kaynaklarıı korumak |
protect the natural resources v.
|
|
166 |
General |
dengeyi korumak |
maintain the balance v.
|
|
167 |
General |
dengeyi korumak |
keep the balance v.
|
|
168 |
General |
anıtları korumak |
preserve monuments v.
|
|
169 |
General |
güncelliğini korumak |
continue to be relevant v.
|
|
170 |
General |
ormanları korumak |
protect the forests v.
|
|
171 |
General |
kiloyu korumak |
balance your weight v.
|
|
172 |
General |
kiloyu korumak |
maintain your weight v.
|
|
173 |
General |
alarm ile korumak |
alarm v.
|
|
174 |
General |
büyülü bir güç ile korumak |
charm v.
|
|
175 |
General |
durumunu korumak |
remain firm v.
|
|
176 |
General |
eski durumunu korumak |
hold one's own v.
|
|
177 |
General |
tükenmelerini engellemek için av hayvanlarını korumak |
preserve game v.
|
|
178 |
General |
akıl sağlığını korumak |
keep sanity v.
|
|
179 |
General |
şemsiye ile korumak |
umbrella v.
|
|
180 |
General |
şemsiye ile korur gibi korumak |
umbrella v.
|
|
181 |
General |
önlükle korumak |
apron v.
|
|
182 |
General |
korumak için başka yöne çevirmek |
emmantle v.
|
|
183 |
General |
kendini korumak için kaslarını kasmak |
hold v.
|
|
184 |
General |
dans ederken dengesini korumak |
balance v.
|
|
185 |
General |
siperlik ile korumak |
visor v.
|
|
186 |
General |
(işgal veya istilaya karşı) korumak |
wear [uk] v.
|
|
187 |
General |
(giriş veya işgalden) korumak |
wear [uk] v.
|
|
188 |
General |
şilte ile desteklemek veya korumak |
mattress v.
|
|
189 |
General |
korumak veya saklamak için kışın üzerini kapatmak |
winter-ground v.
|
|
190 |
General |
geçerliliğini korumak |
run v.
|
|
191 |
General |
kötülüklerden korumak |
bless [rare] v.
|
|
192 |
General |
kazadan, beladan korumak |
bless [rare] v.
|
|
193 |
General |
siperle korumak |
blind v.
|
|
194 |
General |
patlama/ısı/radyasyondan korumak |
harden v.
|
|
195 |
General |
yumurtaları korumak |
brood v.
|
|
196 |
General |
yavruları korumak |
brood v.
|
|
197 |
General |
kaplayarak korumak |
hill [dialect] [uk] v.
|
|
198 |
General |
örterek korumak |
hill [dialect] [uk] v.
|
|
199 |
General |
korumak için örtmek (kulak, burun) |
hold v.
|
|
200 |
General |
(toprak yığınını) aşınma, çökme veya sürüklenmekten korumak |
hold v.
|
|
201 |
General |
askeri bir operasyonda açılan ateşten korumak |
mother v.
|
|
202 |
General |
(araziyi veya avı) ağlı kaçak avcılara karşı korumak için engel yerleştirmek |
bush v.
|
|
203 |
General |
çitlerle korumak |
ring-fence v.
|
|
204 |
General |
çitle çevrelemişçesine korumak |
ring-fence v.
|
|
205 |
General |
sıkı sıkı korumak |
desk v.
|
|
206 |
General |
parmaklıkla korumak |
grate v.
|
|
207 |
General |
oyunlarda kart veya taşı korumak |
guard v.
|
|
208 |
General |
buz üzerinde korumak |
ice v.
|
|
209 |
General |
değerini korumak |
run v.
|
|
210 |
General |
hızını korumak |
run v.
|
|
211 |
General |
güncelliğini korumak |
run v.
|
|
212 |
General |
ateş ederek korumak |
cover with fire v.
|
|
213 |
General |
güç kesildikten sonra bir süre daha momentumu korumak |
drift v.
|
|
214 |
General |
kendini korumak |
fence [obsolete] v.
|
|
215 |
General |
kutsal bir şey gibi korumak |
inshrine v.
|
|
216 |
General |
bütünlüğünü korumak |
salve [obsolete] v.
|
|
217 |
General |
saygınlığını korumak |
salve [obsolete] v.
|
|
218 |
General |
bozulmadan korumak |
preserve v.
|
|
219 |
General |
spor amaçlı av hayvanları yetiştirip korumak |
preserve v.
|
|
220 |
General |
tehlikelerden korumak |
scoug v.
|
|
221 |
General |
tehlikeden korumak |
scug [scotland] v.
|
|
222 |
General |
muhafız olarak korumak |
sentry v.
|
|
223 |
General |
ışıktan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
224 |
General |
sıcaktan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
225 |
General |
ısıdan korumak |
shade [obsolete] v.
|
|
226 |
General |
güneşten korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
227 |
General |
suçtan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
228 |
General |
cezadan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
229 |
General |
hata yapmaktan korumak |
shadow [obsolete] v.
|
|
230 |
General |
(saatleri, düzenekleri) öngörülen darbelerin vereceği hasardan korumak |
shockproof v.
|
|
231 |
General |
ayakkabı ile korumak |
shoe v.
|
|
232 |
General |
ayakkabı işlevi görecek bir şeyle korumak |
shoe v.
|
|
233 |
General |
makamını korumak |
sit v.
|
|
234 |
General |
sessizliğini korumak |
sit tight v.
|
|
235 |
General |
kale ile korumak |
fortress v.
|
|
236 |
General |
sabit formda korumak |
fossilise v.
|
|
237 |
General |
sabit formda korumak |
fossilize v.
|
|
238 |
General |
yüz ifadesini korumak |
freeze v.
|
|
239 |
General |
(kitapları) kaplama kağıdı ile korumak |
slip-sheet v.
|
|
240 |
General |
koruyucu tarife ile korumak |
protect v.
|
|
241 |
General |
pozisyonunu korumak |
stillstand v.
|
|
242 |
General |
yaz sıcağından korumak |
summerise [uk] v.
|
|
243 |
General |
yaz sıcağından korumak |
summerize [us] v.
|
|
244 |
General |
(fiyatın) değerini korumak |
support v.
|
|
245 |
General |
işlevini korumak |
survive v.
|
|
246 |
General |
geçerliliğini korumak |
obtain v.
|
|
247 |
General |
istikrarını korumak |
steady v.
|
|
248 |
General |
(gıda) radyasyona maruz bırakarak korumak |
irradiate v.
|
|
249 |
General |
kendini korumak için |
in self-defense adv.
|
|
250 |
General |
korumak suretiyle |
protectingly adv.
|
|
Phrasals |
|
251 |
Phrasals |
(müzik) aynı ritmi korumak |
hold over v.
|
|
252 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
guard someone against something v.
|
|
253 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
protect someone from something v.
|
|
254 |
Phrasals |
bir şeyi bir riske karşı korumak |
hedge something against something v.
|
|
255 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
protect someone against something v.
|
|
256 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
preserve someone from something v.
|
|
257 |
Phrasals |
birini bir şeyden korumak |
guard someone from something v.
|
|
258 |
Phrasals |
birini bir şeye karşı korumak |
preserve someone against something v.
|
|
259 |
Phrasals |
-e karşı korumak/izole etmek |
insulate someone against something v.
|
|
260 |
Phrasals |
-den korumak/izole etmek |
insulate someone from something v.
|
|
261 |
Phrasals |
soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek |
earth up v.
|
|
262 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi korumak |
cover someone or something against something v.
|
|
263 |
Phrasals |
(birisini) korumak |
cover for (someone or something) v.
|
|
264 |
Phrasals |
(birisini) korumak |
cover (up) for someone v.
|
|
265 |
Phrasals |
birisini korumak |
cover for someone v.
|
|
266 |
Phrasals |
birisini korumak |
cover for v.
|
|
267 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafeyi korumak |
keep away (from someone or something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) fiziksel mesafesini korumak |
keep away (from someone or something) v.
|
|
269 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
hold (someone or something) out of (something) v.
|
|
270 |
Phrasals |
(bir şeyi bir şeyde/yerde) korumak |
store (something) in (something or some place) v.
|
|
271 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak |
cover (someone or something) against (something) v.
|
|
272 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak |
cover someone or something against something v.
|
|
273 |
Phrasals |
(bir şeyden) korumak |
fend against (something) v.
|
|
274 |
Phrasals |
(bir şeye karşı) korumak |
fend against (something) v.
|
|
275 |
Phrasals |
bir şeyden korumak |
fend against v.
|
|
276 |
Phrasals |
bir şeye karşı korumak |
fend against v.
|
|
277 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
indemnify (someone or something) against (something) v.
|
|
278 |
Phrasals |
(birini ya da bir şeyi bir şeyden) korumak |
indemnify (someone or something) against (something) v.
|
|
279 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeye karşı korumak |
indemnify someone or something against something v.
|
|
280 |
Phrasals |
birini ya da bir şeyi bir şeyden korumak |
indemnify someone or something against something v.
|
|
281 |
Phrasals |
(birine ya da bir şeye) karşı korumak |
secure against (someone or something) v.
|
|
282 |
Phrasals |
(birine, bir şeye ya da bir hayvana) karşı korumak |
secure something against (someone, something, or an animal) v.
|
|
283 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
284 |
Phrasals |
biri için birini/bir şeyi korumak |
keep someone or something for someone v.
|
|
285 |
Phrasals |
(belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak |
keep until (some point in time) v.
|
|
286 |
Phrasals |
(belli bir zamana) kadar korumak |
keep until (some point in time) v.
|
|
287 |
Phrasals |
mesafesini korumak |
stay back v.
|
|
288 |
Phrasals |
metanetini korumak |
bear up v.
|
|
289 |
Phrasals |
(korumak için) üstünü örtmek |
bed down v.
|
|
290 |
Phrasals |
(kendini/birini bir şeyle) korumak |
defend (oneself or someone) with (something) v.
|
|
291 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
defend (someone or something) against (someone or something) v.
|
|
292 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
defend against v.
|
|
293 |
Phrasals |
ile korumak |
defend with v.
|
|
294 |
Phrasals |
müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında birini/bir şeyi korumak |
grandfather someone or something in v.
|
|
295 |
Phrasals |
müktesep/kazanılmış hakların korunması ilkesi kapsamında korumak |
grandfather in v.
|
|
296 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) korumak |
guard (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
297 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
guard (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
298 |
Phrasals |
-'den korumak |
guard from v.
|
|
299 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
hedge against v.
|
|
300 |
Phrasals |
bir riske karşı korumak |
hedge against something v.
|
|
301 |
Phrasals |
(biri) için korumak |
hold for (someone) v.
|
|
302 |
Phrasals |
karşı korumak |
indemnify against v.
|
|
303 |
Phrasals |
'-den korumak |
indemnify against v.
|
|
304 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
insulate (someone or something) against (someone or something) v.
|
|
305 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) korumak |
insulate (someone or something) from (someone or something) v.
|
|
306 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
insulate against v.
|
|
307 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) against (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
preserve (someone or something) against (something) v.
|
|
309 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) from (something) v.
|
|
310 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi bir şeyden) korumak |
preserve (someone or something) from (something) v.
|
|
311 |
Phrasals |
(bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
preserve (something) for (someone or something) v.
|
|
312 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
preserve against v.
|
|
313 |
Phrasals |
-den korumak |
preserve against v.
|
|
314 |
Phrasals |
için korumak |
preserve for v.
|
|
315 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
preserve from v.
|
|
316 |
Phrasals |
-den korumak |
preserve from v.
|
|
317 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini birinden/bir şeyden) korumak |
protect (someone, something, or oneself) from (someone or something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi/kendini birine/bir şeye) karşı korumak |
protect (someone, something, or oneself) from (someone or something) v.
|
|
319 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) korumak |
protect against (someone or something) v.
|
|
320 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
protect against (someone or something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
(bir şeye) karşı korumak |
provide against (something) v.
|
|
322 |
Phrasals |
(bir şeye) karşı korumak |
provide for (something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) önündeki yerini korumak |
remain ahead of (someone or something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) arasındaki mesafeyi korumak |
remain away (from someone or something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain (something) over (someone or something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak |
retain over v.
|
|
327 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) korumak |
safeguard against (someone or something) v.
|
|
328 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
safeguard against (someone or something) v.
|
|
329 |
Phrasals |
-den korumak |
save from v.
|
|
330 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden) kurtarmak/korumak |
save from (someone or something) v.
|
|
331 |
Phrasals |
-e karşı korumak |
secure against v.
|
|
332 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
stay back (from someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
medeniliğini/kibarlığını korumak |
stay within bounds v.
|
|
Proverb |
|
334 |
Proverb |
korkak damgası yememek adına kaybedilen bir savaşta boşuna ölmektense ilerde kazanabileceği bir savaş vermek için canını korumak |
he who fights and runs away may live to fight another day
|
|
Colloquial |
|
335 |
Colloquial |
polislerin diğer polisleri korumak için uyguladığı gizlilik |
blue wall n.
|
|
336 |
Colloquial |
ilk günkü tazeliğini korumak |
be as fresh as ever v.
|
|
337 |
Colloquial |
kendisinin bile olmayan bir şeyi korumak |
protect something that doesn't even belong to her/him v.
|
|
338 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
go easy v.
|
|
339 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
play it cool v.
|
|
340 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
remain composed v.
|
|
341 |
Colloquial |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge one's bets v.
|
|
342 |
Colloquial |
sakinliğini korumak |
stay frosty v.
|
|
343 |
Colloquial |
uzun süre popülerliğini korumak |
wear well v.
|
|
344 |
Colloquial |
soğukkanlılığını korumak |
keep it together v.
|
|
345 |
Colloquial |
gücünü korumak |
go strong v.
|
|
346 |
Colloquial |
sakinliğini korumak |
hold it together v.
|
|
347 |
Colloquial |
eski durumunu korumak |
hold own v.
|
|
348 |
Colloquial |
yerini korumak |
hold own v.
|
|
349 |
Colloquial |
bir canı var onu korumak için |
for dear life expr.
|
|
350 |
Colloquial |
canını korumak için |
for dear life expr.
|
|
351 |
Colloquial |
canını korumak için |
for your life expr.
|
|
Idioms |
|
352 |
Idioms |
birinin/bir şeyin etrafını korumak için ya da kaçmasın diye çeviren silahlı koruma grubu |
ring of steel n.
|
|
353 |
Idioms |
konumunu korumak için zamanın popüler görüşlerine göre kendini değiştiren/uyarlayan kimse |
vicar of bray n.
|
|
354 |
Idioms |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep your distance v.
|
|
355 |
Idioms |
çizgisini korumak |
know where you are (or stand) with v.
|
|
356 |
Idioms |
önemini korumak |
be around v.
|
|
357 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep both oars in the water v.
|
|
358 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
359 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
360 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
361 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
362 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
|
|
363 |
Idioms |
mesafeyi korumak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
364 |
Idioms |
formunu korumak |
keep in good condition v.
|
|
365 |
Idioms |
kuvvetini korumak |
keep in good condition v.
|
|
366 |
Idioms |
sağlığını korumak |
keep in good condition v.
|
|
367 |
Idioms |
birini veya bir şeyi ne pahasına olursa olsun korumak |
protect something/somebody at all cost v.
|
|
368 |
Idioms |
belirsizliği korumak |
the jury is still out v.
|
|
369 |
Idioms |
durumunu korumak |
keep up appearance v.
|
|
370 |
Idioms |
durumunu korumak |
hold one's ground v.
|
|
371 |
Idioms |
durumunu korumak |
stand one's ground v.
|
|
372 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep one's seat v.
|
|
373 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to one's laurels v.
|
|
374 |
Idioms |
kendini diğerlerine karşı korumak |
fight one's corner v.
|
|
375 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep one's chair v.
|
|
376 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's cool v.
|
|
377 |
Idioms |
sükunetini korumak |
hold one's peace v.
|
|
378 |
Idioms |
popülerliğini korumak |
stand the test of time v.
|
|
379 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep one's head v.
|
|
380 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
hold one's temper v.
|
|
381 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep one's chair v.
|
|
382 |
Idioms |
(bir tehlikeye vb karşı) sükunetini korumak |
have one's wits about one v.
|
|
383 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep one's seat v.
|
|
384 |
Idioms |
(bir tehlikeye vb karşı) sükunetini korumak |
keep one's wits about one v.
|
|
385 |
Idioms |
(evlenene kadar) bekaretini korumak |
save oneself (for marriage) v.
|
|
386 |
Idioms |
kendini yukardan gelen bir tehlikeye karşı sakınmak/korumak |
stand from under [dated] v.
|
|
387 |
Idioms |
(biriyle) arasındaki güvenli mesafeyi korumak |
hold (one) at a comfortable distance v.
|
|
388 |
Idioms |
(birine) saygıdan çerçevesinde mesafeyi korumak |
hold (one) at a respectful distance v.
|
|
389 |
Idioms |
(biriyle) uygun mesafeyi korumak |
hold (one) at a respectful distance v.
|
|
390 |
Idioms |
yarışın/yarışmanın sonuna kadar kararlılığını, enerjisini, dayanıklılığını korumak |
stay the distance v.
|
|
391 |
Idioms |
(birinin) desteğini korumak |
keep (someone) onside v.
|
|
392 |
Idioms |
onurunu korumak |
be tall in one's saddle v.
|
|
393 |
Idioms |
onurunu korumak |
be tall in the saddle v.
|
|
394 |
Idioms |
kararlılığını/direncini korumak |
hold hard [uk] v.
|
|
395 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
hold (one's) nerve v.
|
|
396 |
Idioms |
(birinin) dürüstlüğünü korumak/devam ettirmek |
keep (one) honest v.
|
|
397 |
Idioms |
motivasyonunu korumak |
stay hungry v.
|
|
398 |
Idioms |
azmini/kararlılığını korumak |
stay hungry v.
|
|
399 |
Idioms |
isteğini/hevesini korumak |
stay hungry v.
|
|
400 |
Idioms |
(birine) karşı avantajını korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
401 |
Idioms |
dengesini korumak |
keep (one's) feet v.
|
|
402 |
Idioms |
sağlığını korumak |
keep in good shape v.
|
|
403 |
Idioms |
bir şeyi korumak |
keep the show on the road v.
|
|
404 |
Idioms |
bir şeyi korumak |
keep this show on the road v.
|
|
405 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
keep stum v.
|
|
406 |
Idioms |
uzun süre/yıllarca popülerliğini korumak |
survive the test of time v.
|
|
407 |
Idioms |
(buz hokeyinde) diskin hakimiyetini korumak |
rag the puck v.
|
|
408 |
Idioms |
umudunu korumak |
hold out hope v.
|
|
409 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
410 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu hep korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
411 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
412 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead v.
|
|
413 |
Idioms |
avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
414 |
Idioms |
üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead v.
|
|
415 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
416 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
be one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
417 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumunu korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
418 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı üstteki/öndeki pozisyonunu/konumunu korumak |
stay one jump ahead (of somebody/something) v.
|
|
419 |
Idioms |
(birini tehlikelerden) korumak |
have v.
|
|
420 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep frosty v.
|
|
421 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
give (someone or something) a wide berth v.
|
|
422 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
give a wide berth to (someone or something) v.
|
|
423 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
give someone or something a wide berth v.
|
|
424 |
Idioms |
biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak |
give someone or something a wide berth v.
|
|
425 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
give someone/something a wide berth v.
|
|
426 |
Idioms |
biriyle bir şeyle aradaki mesafeyi/mesafesini korumak |
give someone/something a wide berth v.
|
|
427 |
Idioms |
zor bir durumda soğukkanlılığını korumak |
whistle past the graveyard v.
|
|
428 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge bets v.
|
|
429 |
Idioms |
para kaybetme riskini azaltmak için kendini korumak |
hedge your bets v.
|
|
430 |
Idioms |
(biriyle) mesafeyi korumak |
hold (one) at a distance v.
|
|
431 |
Idioms |
(biriyle) mesafeyi korumak |
hold (one) at arm's length v.
|
|
432 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
hold (someone or something) at bay v.
|
|
433 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
hold someone or something at bay v.
|
|
434 |
Idioms |
biriyle/bir şeyle mesafeyi korumak |
keep someone or something at bay v.
|
|
435 |
Idioms |
(biri/bir şey) sınırını korumak |
hold the line at (someone or something) v.
|
|
436 |
Idioms |
yerini korumak |
hold your own v.
|
|
437 |
Idioms |
durumunu korumak |
hold your own v.
|
|
438 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
hold one's peace v.
|
|
439 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
hold your peace/tongue [old-fashioned] v.
|
|
440 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) resmiyeti korumak |
keep (one's) distance from (someone or something) v.
|
|
441 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak/bozmamak |
keep (one's) hair on [uk] v.
|
|
442 |
Idioms |
sessizliğini korumak |
keep (one's) peace v.
|
|
443 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep (one's) wig on v.
|
|
444 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep (one's) wig on v.
|
|
445 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
keep (someone or something) at a distance v.
|
|
446 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
keep (someone or something) at arm's length v.
|
|
447 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin/kendinin) mesafesini korumak |
keep (someone or something, or oneself) at a distance v.
|
|
448 |
Idioms |
terbiyesini/kibarlığını korumak |
keep a civil tongue v.
|
|
449 |
Idioms |
mesafeyi korumak |
keep at a distance v.
|
|
450 |
Idioms |
soğukkanlılığını/sakinliğini korumak |
keep both feet on the ground v.
|
|
451 |
Idioms |
yerini korumak/tutmak |
keep chair v.
|
|
452 |
Idioms |
konumunu/mevkiini korumak |
keep chair v.
|
|
453 |
Idioms |
mesafeyi korumak (samimiyet bakımından) |
keep distance v.
|
|
454 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı sadakatini korumak/sözünü tutmak |
keep faith with (someone or something) v.
|
|
455 |
Idioms |
dürüstlüğünü korumak |
keep honest v.
|
|
456 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep temper v.
|
|
457 |
Idioms |
sakinliğini korumak |
keep your cool v.
|
|
458 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep your cool v.
|
|
459 |
Idioms |
soğukkanlılığını korumak |
keep your temper v.
|
|
460 |
Idioms |
(birine karşı) soğukkanlılığını korumak |
keep your temper (with somebody) v.
|
|
461 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to laurels v.
|
|
462 |
Idioms |
mevkisini korumak |
look to your laurels v.
|
|
463 |
Idioms |
belirsizliğini korumak |
remain to be seen v.
|
|
464 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) korumak |
ride herd on (someone or something) v.
|
|
465 |
Idioms |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw (one's) courage to the sticking place v.
|
|
466 |
Idioms |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw up (one's) courage to the sticking place v.
|
|
467 |
Idioms |
durumunu korumak |
stand ground v.
|
|
468 |
Idioms |
(birinin) düzenini korumak |
stay on top of (someone or something) v.
|
|
469 |
Idioms |
(birini) korumak için kendini ateşe atmak |
take a bullet (for someone) v.
|
|
470 |
Idioms |
(birini) korumak için kendini ateşe atmak |
take the bullet (for someone) v.
|
|
Speaking |
|
471 |
Speaking |
beni korumak için yapıyor |
he's doing this to protect me expr.
|
|
472 |
Speaking |
bunu seni korumak için |
I did it to protect you expr.
|
|
473 |
Speaking |
bunu seni korumak için yaptım |
I did it to protect you expr.
|
|
Trade/Economic |
|
474 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
trade protection n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
yerli sanayiyi yabancı rekabete karşı korumak için ithalatta vergi veya kota uygulanması |
protection n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
çiftçinin gelir düzeyini korumak veya yükseltmek için hazineden yapılan dolaysız veya dolaylı ödemeler |
contestable market n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
döviz kurunun dalgalanma sınırım korumak için bir ülkenin kullandığı yabancı para |
intervention currency n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
merkez bankalarının bir para biriminin uluslararası değerini korumak için yüksek miktarda para satın alması |
intervention n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
alacaklının menfaatini korumak |
safeguard the concerns of the creditor v.
|
|
480 |
Trade/Economic |
geçerliliğini korumak |
survive v.
|
|
481 |
Trade/Economic |
kalite çizgisini korumak |
maintain the quality level v.
|
|
482 |
Trade/Economic |
(fonları) korumak |
ring-fence v.
|
|
483 |
Trade/Economic |
fiyat çizgisini korumak |
hold the line v.
|
|
484 |
Trade/Economic |
mali kayba karşı kendini korumak |
hedge v.
|
|
485 |
Trade/Economic |
finansal olarak kendini korumak |
hedge v.
|
|
Law |
|
486 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
sarbanes–oxley Act of 2002 n.
|
|
487 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
sarbanes–oxley n.
|
|
488 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
corporate and auditing accountability/responsibility and transparency act n.
|
|
489 |
Law |
menkul kıymet kanunları uyarınca yapılan kurumsal açıklamaların doğruluğunu ve güvenilirliğini artırarak yatırımcıları korumak amacıyla çıkarılmış yasa |
public company accounting reform and investor protection act n.
|
|
490 |
Law |
ülkedeki insanların sahip olduğu hakları korumak amacıyla mahkeme tarafından memurlara verilen ve onların yasal yetkileri dışına çıkmalarını engelleyen emriler |
prerogative writs n.
|
|
491 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
united states marshals service n.
|
|
492 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
marshals n.
|
|
493 |
Law |
hukukçuları ve tanıkları korumak, mahkumları taşımak gibi görevleri olan yargı sisteminin etkili bir şekilde işlemesini sağlayan kuruluş |
us marshals service n.
|
|
494 |
Law |
asayişi korumak |
keep the peace v.
|
|
495 |
Law |
huzuru korumak |
keep the peace v.
|
|
496 |
Law |
barışı korumak |
keep the peace v.
|
|
497 |
Law |
çiğnenmekten korumak |
keep inviolate v.
|
|
498 |
Law |
vatandaşlığı korumak |
retain a citizenship v.
|
|
499 |
Law |
önceden kazanılmış hakları korumak |
grandfather v.
|
|
Politics |
|
500 |
Politics |
nükleer silahlara sahip bir devletin, güçlerini nükleer silahı olmayan müttefiki korumak için kullanmayı vadetmesi |
nuclear umbrella n.
|
|