|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
back to africa movement i.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
2 |
Genel |
twin back-to-back seats i.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
3 |
Genel |
back to basics i.
|
köklere dönüş |
|
4 |
Genel |
back to basics i.
|
özüne dönme |
|
5 |
Genel |
returning back to school i.
|
okula dönme |
|
6 |
Genel |
relaxation back to the ground state i.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
7 |
Genel |
back-to-back i.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
8 |
Genel |
come back to one's memory f.
|
aklına gelmek |
|
9 |
Genel |
bring back to life f.
|
hayata döndürmek |
|
10 |
Genel |
not to give back f.
|
üstüne yatmak |
|
11 |
Genel |
hark back to f.
|
eski olaylardan söz etmek |
|
12 |
Genel |
go back to work f.
|
işbaşı yapmak |
|
13 |
Genel |
come back to his memory f.
|
aklına gelmek |
|
14 |
Genel |
go back to f.
|
kadar uzanmak |
|
|
15 |
Genel |
call back to mind f.
|
hatırına getirmek |
|
16 |
Genel |
take back to f.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
17 |
Genel |
hark back to f.
|
önceki konuya dönmek |
|
18 |
Genel |
put something back to f.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
19 |
Genel |
hark back to f.
|
geçmişten söz etmek |
|
20 |
Genel |
take back to f.
|
geçmişe götürmek |
|
21 |
Genel |
talk back to f.
|
karşı gelmek |
|
22 |
Genel |
go back to square one f.
|
sıfırdan başlamak |
|
23 |
Genel |
talk back to f.
|
sert karşılık vermek |
|
24 |
Genel |
come back to somebody f.
|
aklına gelmek |
|
25 |
Genel |
call back to mind f.
|
aklına getirmek |
|
26 |
Genel |
cause to go back f.
|
geriletmek |
|
27 |
Genel |
stand back to back f.
|
sırt sırta vermek |
|
28 |
Genel |
put something back to f.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
29 |
Genel |
come back to f.
|
geri gelmek |
|
30 |
Genel |
get back to the stage f.
|
sahneye geri dönmek |
|
31 |
Genel |
get back to someone f.
|
daha sonra aramak |
|
32 |
Genel |
go back to one's place f.
|
yerine dönmek |
|
33 |
Genel |
back to health f.
|
sağlığına kavuşmak |
|
34 |
Genel |
grow back to one's natural colour f.
|
doğal rengini geri kazanmak |
|
|
35 |
Genel |
get back to the subject f.
|
konuya dönmek |
|
36 |
Genel |
get back to the subject f.
|
konuya geri dönmek |
|
37 |
Genel |
back to square one f.
|
beyaz sayfa açmak |
|
38 |
Genel |
back to square one f.
|
beyaz bir sayfa açmak |
|
39 |
Genel |
get one's life back (to normal) f.
|
hayatını rayına oturtmak |
|
40 |
Genel |
get one's life back (to normal) f.
|
hayatını yeniden rayına oturtmak |
|
41 |
Genel |
(memories) to come flooding back f.
|
hatıralar canlanmak |
|
42 |
Genel |
(memories) to flood back f.
|
hatıralar canlanmak |
|
43 |
Genel |
come back to a subject f.
|
konuya dönmek |
|
44 |
Genel |
go back to one's ex-gf/bf f.
|
eski sevgiliye geri dönmek |
|
45 |
Genel |
go back to one's ex-gf/bf f.
|
eski sevgilisine geri dönmek |
|
46 |
Genel |
date back to old times f.
|
eskiye dayanmak |
|
47 |
Genel |
back to track f.
|
eski seyrini kazanmak |
|
48 |
Genel |
back to track f.
|
yoluna girmek |
|
49 |
Genel |
go back to one's childhood f.
|
çocukluğuna inmek |
|
50 |
Genel |
go back to the beginning f.
|
başa dönmek |
|
51 |
Genel |
go back to beginning f.
|
başa dönmek |
|
52 |
Genel |
date back to f.
|
eskiye dayanmak |
|
53 |
Genel |
date back to f.
|
geçmişe dayanmak |
|
54 |
Genel |
date back to old times f.
|
geçmişe dayanmak |
|
55 |
Genel |
get back to sleep f.
|
tekrar uykuya dalmak |
|
56 |
Genel |
answer back to someone f.
|
(sözle vb.) karşılık vermek |
|
57 |
Genel |
get back to painting f.
|
resim yapmaya dönmek |
|
58 |
Genel |
be too far gone to go back now f.
|
geri dönemeyecek kadar yol almış olmak |
|
59 |
Genel |
go back to work f.
|
işe geri dönmek |
|
60 |
Genel |
get back to camp f.
|
kampa geri dönmek |
|
61 |
Genel |
get back to f.
|
-a dönmek |
|
62 |
Genel |
get back to f.
|
-e geri dönmek |
|
63 |
Genel |
get back to the country f.
|
ülkeye dönmek |
|
64 |
Genel |
come back to work f.
|
işe dönmek |
|
65 |
Genel |
hand something back to someone f.
|
birine bir şeyi elden geri vermek |
|
66 |
Genel |
get back to reality f.
|
gerçeğe geri dönmek |
|
67 |
Genel |
run back to the car f.
|
arabaya geri koşmak |
|
68 |
Genel |
run back to the car f.
|
geri arabaya koşmak |
|
69 |
Genel |
make some sort of deal to get it back f.
|
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak |
|
70 |
Genel |
bring the dead back to life f.
|
ölüleri hayata döndürmek |
|
71 |
Genel |
go back to the hotel f.
|
otele dönmek |
|
72 |
Genel |
come back to work f.
|
işe geri dönmek |
|
73 |
Genel |
go back to prison f.
|
hapishaneye dönmek |
|
74 |
Genel |
check back to the ball f.
|
topa doğru koşmak/hamle yapmak |
|
|
75 |
Genel |
bring everything back to sex f.
|
her konuyu sekse getirmek |
|
76 |
Genel |
send it back to the publisher f.
|
yayınevine geri göndermek |
|
77 |
Genel |
need a career to fall back on f.
|
sırtını dayayacağı bir kariyere ihtiyaç duymak |
|
78 |
Genel |
be en route back to f.
|
geri dönüş yolunda olmak |
|
79 |
Genel |
get the jumper/sweater on back to front f.
|
kazağın önünü arkasına giymek |
|
80 |
Genel |
wear a sweater back-to-front f.
|
kazağın önünü arkasına giymek |
|
81 |
Genel |
come back to the earth f.
|
dünyaya dönmek |
|
82 |
Genel |
wear back to front f.
|
bir şeyi ters giymek |
|
83 |
Genel |
hark back to f.
|
(kökeni) bir şeye dayanmak |
|
84 |
Genel |
hark back to f.
|
hatırlatmak |
|
85 |
Genel |
hark back to f.
|
anımsatmak |
|
86 |
Genel |
back-to-back s.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik |
|
87 |
Genel |
back to england s.
|
ingiltere'ye dönmüş |
|
88 |
Genel |
back to england s.
|
ingiltere'ye geri dönmüş |
|
Phrasals |
|
89 |
Öbek Fiiller |
throw something back to someone f.
|
bir sorunu birine iade etmek |
|
90 |
Öbek Fiiller |
throw something back to someone f.
|
birine bir şeyi geri atmak |
|
91 |
Öbek Fiiller |
help someone back to something f.
|
birinin bir yere dönmesine yardımcı olmak |
|
92 |
Öbek Fiiller |
lead someone back to somewhere f.
|
bir yere dönmesinde birine rehberlik etmek |
|
93 |
Öbek Fiiller |
see someone back (to something) f.
|
birine (bir yere dönüşünde) refakat etmek |
|
94 |
Öbek Fiiller |
read something back (to someone) f.
|
bir şeyi birine tekrar okumak |
|
95 |
Öbek Fiiller |
lead back to some place f.
|
bir yerin dönüş yolu olmak |
|
96 |
Öbek Fiiller |
trace back to f.
|
geriye doğru izini sürmek |
|
97 |
Öbek Fiiller |
trace back to f.
|
geriye doğru takip etmek |
|
98 |
Öbek Fiiller |
carry someone back to some time f.
|
geçmişte bir zamana götürmek |
|
99 |
Öbek Fiiller |
head back to f.
|
geri yönelmek |
|
100 |
Öbek Fiiller |
carry someone back to some time f.
|
geçmişe götürmek |
|
101 |
Öbek Fiiller |
pass back to someone f.
|
iade etmek |
|
102 |
Öbek Fiiller |
go back to f.
|
tarihin derinliklerinden kaynaklanmak |
|
103 |
Öbek Fiiller |
trace back to f.
|
-ye kadar izini sürmek/kökenini bulmak |
|
104 |
Öbek Fiiller |
go back to f.
|
-e kadar uzanmak |
|
105 |
Öbek Fiiller |
go back to f.
|
zamanın derinliklerine kadar uzanmak |
|
106 |
Öbek Fiiller |
go back to f.
|
-den beri var olmak |
|
107 |
Öbek Fiiller |
cut back to someone or something f.
|
film veya televizyonda bir sahneye geri dönmek |
|
108 |
Öbek Fiiller |
cut back to someone or something f.
|
çekime geri dönmek |
|
109 |
Öbek Fiiller |
drift back (to someone or something) f.
|
suyun üstünde yavaşça (birine/bir şeye doğru) sürüklenmek |
|
110 |
Öbek Fiiller |
drift back (to someone or something) f.
|
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak |
|
111 |
Öbek Fiiller |
drive (one) back to (someone) f.
|
(birini başka birine, eski sevgilisine) geri döndürmek |
|
112 |
Öbek Fiiller |
drive (one) back to (someone) f.
|
(birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek |
|
113 |
Öbek Fiiller |
drive (one) back to (someone) f.
|
(birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) barıştırmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
drive (one) back to (someone) f.
|
(birini başka birine, eski sevgilisine) tekrar itmek/çekmek |
|
115 |
Öbek Fiiller |
drive (one) back to (someone) f.
|
(birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek |
|
116 |
Öbek Fiiller |
drive someone back to someone f.
|
birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) geri döndürmek |
|
117 |
Öbek Fiiller |
drive someone back to someone f.
|
birini başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek |
|
118 |
Öbek Fiiller |
drive someone back to someone f.
|
birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar itmek/çekmek |
|
119 |
Öbek Fiiller |
drive someone back to someone f.
|
birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek |
|
120 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
(birine/bir şeye) dönmek |
|
121 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
122 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
(birine/bir şeye) geri dönüş yapmak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
sonradan (biriyle) konuşmaya devam etmek |
|
124 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
(birine) bir bilgiyle geri dönmek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
get back (to someone) (on something) f.
|
(birine) bir bilgiyle dönüş yapmak |
|
126 |
Öbek Fiiller |
cut back to (someone or something) f.
|
(birinin veya bir olayın yer aldığı) sahneye geri dönmek |
|
127 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
önceye ait bir bilgiye dönüp bakmak |
|
128 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
önceye ait bir bilgiyi dönüp incelemek |
|
129 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
(birine) bir daha danışmak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
önceki bir şeyle ilinti kurmak |
|
131 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
önceki bir şeye gönderme yapmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
önceki bir şeye atıfta bulunmak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek |
|
134 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
(bir şeyi incelenmesi/karar verilmesi için birine) geri göndermek |
|
135 |
Öbek Fiiller |
refer back to (someone or something) f.
|
(birini) tekrar (birine) yönlendirmek |
|
136 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
hızla (bir duruma) geri dönmek |
|
137 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
hızla tekrar (bir duruma) gelmek |
|
138 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
kesin olarak (bir konuma) geri dönmek |
|
139 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
hızla (bir duruma) geri döndürmek |
|
140 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
hızla tekrar (bir duruma) getirmek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
kesin olarak (bir konuma) geri döndürmek |
|
142 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
(bir şey) anımsatmak |
|
143 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
birden (bir şeye/hatıraya) geri götürmek |
|
144 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
(bir şeyi/anıyı) anımsatmak |
|
145 |
Öbek Fiiller |
sweep back to (something) f.
|
(bir şeyi/hatırayı) tekrar yaşatmak |
|
146 |
Öbek Fiiller |
take (someone or something) back to (someone or some place) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) geri götürmek |
|
147 |
Öbek Fiiller |
take (something) back to (someone) f.
|
(birine bir şey/mesaj) götürmek |
|
148 |
Öbek Fiiller |
take (something) back to (someone) f.
|
(birine bir şey/mesaj) iletmek |
|
149 |
Öbek Fiiller |
take something back to someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye götürmek |
|
150 |
Öbek Fiiller |
take something back to someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye iletmek |
|
151 |
Öbek Fiiller |
take something back to someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye taşımak |
|
152 |
Öbek Fiiller |
take something back to someone or something f.
|
bir şeyi birine/bir şeye ulaştırmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
run back (to someone or something) f.
|
koşarak (birine/bir şeye/bir yere) geri dönmek |
|
154 |
Öbek Fiiller |
run back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hemen geri dönmek |
|
155 |
Öbek Fiiller |
run back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hızla geri dönmek |
|
156 |
Öbek Fiiller |
run back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye/bir yere) iade etmek |
|
157 |
Öbek Fiiller |
run back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye/bir yere) geri vermek |
|
158 |
Öbek Fiiller |
answer back to (one) f.
|
(birine) cevap vermek (kaba şekilde) |
|
159 |
Öbek Fiiller |
answer back to (one) f.
|
(birinin) sözüne karşılık vermek |
|
160 |
Öbek Fiiller |
answer back to (one) f.
|
(birine) karşı cevap vermek |
|
161 |
Öbek Fiiller |
back up (to something) f.
|
(söylenen bir şeye) geri dönmek |
|
162 |
Öbek Fiiller |
back up (to something) f.
|
(bir şeye) geri sarmak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(bir şeye) yaslanmak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(bir şeye) dayanmak |
|
165 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arkası (bir şeyle) bitişik olmak |
|
166 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arkası (bir şeye) bakmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
arka tarafta (bir şeye) sınırı olmak |
|
168 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek |
|
169 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru hareket ettirmek |
|
170 |
Öbek Fiiller |
back (someone or something) up to (something) f.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru geri sürmek |
|
171 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
172 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
173 |
Öbek Fiiller |
back someone or something up to someone or something f.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
174 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için göbeği çatlamak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için büyük çaba sarf etmek |
|
176 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için kendini paralamak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için canını dişine takmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için eşek gibi çalışmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
break (one's) back to (do something) f.
|
(bir şeyi yapmak) için kıçını yırtmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
bring (someone or something) back to life f.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
181 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birine) canlılık kazandırmak |
|
182 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birine) enerji vermek |
|
183 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birini) canlandırmak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birini) hayata döndürmek |
|
185 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birini) kendine getirmek |
|
186 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birini) diriltmek |
|
187 |
Öbek Fiiller |
bring (someone) back to life f.
|
(birinin) canını üstüne getirmek |
|
188 |
Öbek Fiiller |
bring (something) back to life f.
|
(bir şeye) hayat vermek |
|
189 |
Öbek Fiiller |
bring (something) back to life f.
|
(bir şeyi) canlandırmak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
bring (something) back to life f.
|
(bir şeyi) kendine getirmek |
|
191 |
Öbek Fiiller |
bring (something) back to life f.
|
(bir şeyi) diriltmek |
|
192 |
Öbek Fiiller |
bring someone (or an animal) back to life f.
|
birini (bir hayvanı) hayata döndürmek |
|
193 |
Öbek Fiiller |
bring someone (or an animal) back to life f.
|
birini (bir hayvanı) geri getirmek |
|
194 |
Öbek Fiiller |
bring something back (to someone) f.
|
(birine) bir şeyi hatırlatmak |
|
195 |
Öbek Fiiller |
bring something back (to someone) f.
|
(birine) bir şeyi anımsatmak |
|
196 |
Öbek Fiiller |
start back (to some place) f.
|
(bir yere geri dönmek için) yola çıkmak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
come back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
198 |
Öbek Fiiller |
come back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
199 |
Öbek Fiiller |
crawl back to f.
|
geri gelip ayaklarına kapanmak |
|
200 |
Öbek Fiiller |
crawl back to f.
|
pişman olarak dönmek |
|
201 |
Öbek Fiiller |
crawl back to (one) f.
|
geri gelip (birinin) ayaklarına kapanmak |
|
202 |
Öbek Fiiller |
crawl back to (one) f.
|
pişman olup (birine) geri dönmek |
|
203 |
Öbek Fiiller |
cut back to f.
|
bir sahneye geri dönmek |
|
204 |
Öbek Fiiller |
cut back to f.
|
çekime geri dönmek |
|
205 |
Öbek Fiiller |
date back (to someone or some time) f.
|
tarihi/geçmişi (birine/bir şeye) dayanmak |
|
206 |
Öbek Fiiller |
drive back to f.
|
-e geri döndürmek |
|
207 |
Öbek Fiiller |
drive back to f.
|
ile tekrar birleştirmek/bir araya getirmek |
|
208 |
Öbek Fiiller |
drive back to f.
|
ile barıştırmak |
|
209 |
Öbek Fiiller |
drive back to f.
|
ile tekrar arasını düzeltmek |
|
210 |
Öbek Fiiller |
drive back to f.
|
-e tekrar itmek/çekmek |
|
211 |
Öbek Fiiller |
echo back to f.
|
-i çağrıştırmak/hatırlatmak |
|
212 |
Öbek Fiiller |
echo back to f.
|
-i anımsatmak |
|
213 |
Öbek Fiiller |
feed back to f.
|
-e geri vermek |
|
214 |
Öbek Fiiller |
feed back to f.
|
-e geri teslim etmek |
|
215 |
Öbek Fiiller |
feed something back to someone f.
|
bir şeyi birine geri vermek |
|
216 |
Öbek Fiiller |
feed something back to someone f.
|
bir şeyi birine geri teslim etmek |
|
217 |
Öbek Fiiller |
fight (one's) way back to (something or some place) f.
|
(bir şeye/yere) itiş kakış geri dönmeye çalışmak |
|
218 |
Öbek Fiiller |
fight (one's) way back to (something or some place) f.
|
(bir şeye/yere kalabalığı) yararak geri dönmeye çalışmak |
|
219 |
Öbek Fiiller |
fight (one's) way back to (something or some place) f.
|
(bir duruma/konuma) geri dönmeye çalışmak |
|
220 |
Öbek Fiiller |
fire something back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri yollamak |
|
221 |
Öbek Fiiller |
fire something back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri göndermek |
|
222 |
Öbek Fiiller |
fire something back (to someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri postalamak |
|
223 |
Öbek Fiiller |
fire back to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) hemen karşılık vermek |
|
224 |
Öbek Fiiller |
fire back to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
|
225 |
Öbek Fiiller |
flash back (to someone or something) f.
|
(geçmişten birine/bir şeye) dönmek/gitmek |
|
226 |
Öbek Fiiller |
flash back (to someone or something) f.
|
(geçmişten birini/bir şeyi) hatırlamak/anımsamak |
|
227 |
Öbek Fiiller |
go back (to) f.
|
kökenleri (belirli bir yere) dayanmak |
|
228 |
Öbek Fiiller |
get back to something f.
|
bir şeye geri dönmek |
|
229 |
Öbek Fiiller |
get back to something f.
|
bir şeye kaldığı yerden devam etmek |
|
230 |
Öbek Fiiller |
get back to (doing) (something) f.
|
(bir şey yapmaya) geri dönmek |
|
231 |
Öbek Fiiller |
get back to (doing) (something) f.
|
(bir şey yapmaya) kaldığı yerden devam etmek |
|
232 |
Öbek Fiiller |
give someone or something back (to someone or something) f.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) geri vermek |
|
233 |
Öbek Fiiller |
give someone or something back (to someone or something) f.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) iade etmek |
|
234 |
Öbek Fiiller |
go back to someone or something f.
|
birine/bir şeye geri dönmek |
|
235 |
Öbek Fiiller |
hand back to (someone) f.
|
(birine bir şeyi) elden geri vermek |
|
236 |
Öbek Fiiller |
hearken back to (something) f.
|
(önceki konuya) geri dönmek |
|
237 |
Öbek Fiiller |
help someone back (to something) f.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
238 |
Öbek Fiiller |
help someone back (to something) f.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
239 |
Öbek Fiiller |
help (someone) back (to some place) f.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
240 |
Öbek Fiiller |
help (someone) back (to some place) f.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
241 |
Öbek Fiiller |
hurry back to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) hemen/çabucak dönmek |
|
242 |
Öbek Fiiller |
hurry back to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin yanına/bir yere) hızlıca dönmek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şeye) omuz vermek |
|
244 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şeyi) sırtlanmak |
|
245 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şeye) yüklenmek |
|
246 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şey) için çabalamak |
|
247 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şey) için elinden geleni yapmak |
|
248 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şey) için kıçını yırtmak |
|
249 |
Öbek Fiiller |
put (one's) back to (something) f.
|
(bir şey) için canını dişine takmak |
|
250 |
Öbek Fiiller |
put back to f.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu) |
|
251 |
Öbek Fiiller |
put back to f.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu) |
|
252 |
Öbek Fiiller |
reach back to f.
|
-e dayanmak |
|
253 |
Öbek Fiiller |
reach back to f.
|
-e gönderme yapmak |
|
254 |
Öbek Fiiller |
reach back to f.
|
-den öğeler taşımak |
|
255 |
Öbek Fiiller |
reach back to f.
|
-den ilham almak |
|
256 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) dayanmak |
|
257 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) gelmek |
|
258 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak |
|
259 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) ilham almak |
|
260 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak |
|
261 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
önceye ait bir bilgiye dönüp bakmak |
|
262 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
önceye ait bir bilgiyi dönüp incelemek |
|
263 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
-e bir daha danışmak |
|
264 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
önceki bir şeyle ilinti kurmak |
|
265 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
önceki bir şeye gönderme yapmak |
|
266 |
Öbek Fiiller |
refer back to f.
|
önceki bir şeye atıfta bulunmak |
|
267 |
Öbek Fiiller |
run back to f.
|
-e geri koşmak |
|
268 |
Öbek Fiiller |
run back to f.
|
-e koşarak geri dönmek |
|
269 |
Öbek Fiiller |
run back to f.
|
-e hemen/hızla geri dönmek |
|
270 |
Öbek Fiiller |
run back to f.
|
-e iade etmek/geri vermek |
|
271 |
Öbek Fiiller |
see (one) back (to something or some place) f.
|
(birine bir şeye/bir yere) dönerken eşlik etmek |
|
272 |
Öbek Fiiller |
see (one) back (to something or some place) f.
|
(birine bir şeye/bir yere) dönerken refakat etmek |
|
273 |
Öbek Fiiller |
see (one) back (to something or some place) f.
|
(birini bir şeye/bir yere) geri bırakmak |
|
274 |
Öbek Fiiller |
send (someone) back (to some place) for (something) f.
|
(birini bir şey) için (bir yere) geri göndermek |
|
275 |
Öbek Fiiller |
send (something) back (to some place) for (something) f.
|
(bir şeyi) bir şeyden dolayı (bir yere) geri göndermek |
|
276 |
Öbek Fiiller |
talk back (to one) f.
|
(birine) karşı gelmek |
|
277 |
Öbek Fiiller |
talk back (to one) f.
|
(birine) sert/kaba bir şekilde karşılık vermek |
|
278 |
Öbek Fiiller |
talk back (to one) f.
|
(birine) saygısızca cevap/karşılık vermek |
|
279 |
Öbek Fiiller |
talk back (to one) f.
|
(birine) terbiyesizce/küstahça cevap/karşılık vermek |
|
280 |
Öbek Fiiller |
throw back to f.
|
(birine) iade etmek |
|
281 |
Öbek Fiiller |
throw back to f.
|
(birine) geri atmak |
|
282 |
Öbek Fiiller |
wire back to (one) f.
|
(birine) elektronik transfer yoluyla geri göndermek |
|
283 |
Öbek Fiiller |
wire back to (one) f.
|
(birine) geri transfer etmek |
|
284 |
Öbek Fiiller |
write back to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) cevap yazmak |
|
285 |
Öbek Fiiller |
write back to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) cevaben bir mektup, e-posta yazmak |
|
Phrases |
|
286 |
İfadeler |
on our way back to the airport expr.
|
havaalanına dönerken |
|
287 |
İfadeler |
back-to-back-to-back expr.
|
arka arkaya üç |
|
288 |
İfadeler |
back-to-back-to-back expr.
|
peş peşe üç (şampiyonluk vb.) |
|
289 |
İfadeler |
back-to-back-to-back expr.
|
art arda üç (yenilgi vb.) |
|
290 |
İfadeler |
back-to-back expr.
|
sırt sırta |
|
291 |
İfadeler |
back-to-back expr.
|
art arda |
|
292 |
İfadeler |
back-to-back expr.
|
peş peşe |
|
Colloquial |
|
293 |
Konuşma Dili |
go back to camp f.
|
kampa geri dönmek |
|
294 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (someone) f.
|
(birinin) gitmesine memnun olmak |
|
295 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (someone) f.
|
(birinin) gitmesine sevinmek |
|
296 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (someone) f.
|
(birinin) gitmesinden mutluluk duymak |
|
297 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (someone) f.
|
(birinden) kurtulduğuna sevinmek |
|
298 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (something) f.
|
(bir şeyin) bitmesine memnun olmak |
|
299 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (something) f.
|
(bir şeyin) bitmesine sevinmek |
|
300 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (something) f.
|
(bir şeyin) bitmesinden mutluluk duymak |
|
301 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of (something) f.
|
(bir şeyden) kurtulduğuna sevinmek |
|
302 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of someone or something [uk] f.
|
birinin/bir şeyin gitmesine memnun olmak |
|
303 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of someone or something [uk] f.
|
birinin/bir şeyin gitmesine sevinmek |
|
304 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of someone or something [uk] f.
|
birinin/bir şeyin gitmesinden mutluluk duymak |
|
305 |
Konuşma Dili |
be glad to see the back of someone or something [uk] f.
|
birinden/bir şeyden kurtulduğuna sevinmek |
|
306 |
Konuşma Dili |
come back to bite you/someone expr.
|
kötü bir davranışın yapan kişiye ileride bazı olumsuz sonuçlar getireceğini belirten bir söz |
|
307 |
Konuşma Dili |
go back to your room expr.
|
odana dön |
|
308 |
Konuşma Dili |
now back to business expr.
|
şimdi işe geri dönelim |
|
309 |
Konuşma Dili |
go back to sleep expr.
|
uykuna devam et |
|
310 |
Konuşma Dili |
get back to your bed expr.
|
yatağına geri dön |
|
311 |
Konuşma Dili |
get back to bed expr.
|
yatağına dön |
|
312 |
Konuşma Dili |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) geri döneceğim |
|
313 |
Konuşma Dili |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birini) daha sonra arayacağım |
|
314 |
Konuşma Dili |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) döneceğim |
|
315 |
Konuşma Dili |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) geri dönüş yapacağım |
|
316 |
Konuşma Dili |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) dönüş yapacağım |
|
317 |
Konuşma Dili |
I'll get back to you expr.
|
sana geri döneceğim |
|
318 |
Konuşma Dili |
I'll get back to you expr.
|
seni daha sonra arayacağım |
|
319 |
Konuşma Dili |
I'll get back to you expr.
|
sana döneceğim |
|
320 |
Konuşma Dili |
I'll get back to you expr.
|
sana geri dönüş yapacağım |
|
321 |
Konuşma Dili |
I'll get back to you expr.
|
sana dönüş yapacağım |
|
Idioms |
|
322 |
Deyim |
back to the salt mines i.
|
kürkçü dükkanına dönme |
|
323 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
eski bir zamanı hatırlatmak |
|
324 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
eskiye götürmek |
|
325 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
geçmiş bir zamana götürmek |
|
326 |
Deyim |
come back to earth with a bang/bump/jolt f.
|
ayakları (tekrardan/yeniden) yere basmak |
|
327 |
Deyim |
come back to earth f.
|
ayakları yere basmak |
|
328 |
Deyim |
drop back to earth f.
|
ayakları yere basmak |
|
329 |
Deyim |
bring someone back to reality f.
|
birini gerçeğe döndürmek |
|
330 |
Deyim |
echo back to something f.
|
bir şeyleri çağrıştırmak/hatırlatmak |
|
331 |
Deyim |
go back to square one f.
|
baştan başlamak |
|
332 |
Deyim |
go back to square one f.
|
başladığı yere dönmek |
|
333 |
Deyim |
nurse someone back to health f.
|
birisine bakıcılık yapmak |
|
334 |
Deyim |
be (glad/happy/pleased) to see the back of somebody f.
|
birinin gitmesine sevinmek |
|
335 |
Deyim |
be sick to the back teeth f.
|
canına tak etmek |
|
336 |
Deyim |
be fed up to the back teeth f.
|
canına tak etmek |
|
337 |
Deyim |
bring back to life f.
|
canlılık kazandırmak |
|
338 |
Deyim |
come back to haunt one f.
|
daha sonra sorun yaratmak |
|
339 |
Deyim |
bring back to life f.
|
canlandırmak |
|
340 |
Deyim |
come back to the fold f.
|
dönüp dolaşıp aynı yere gelmek |
|
341 |
Deyim |
fire something back to someone f.
|
geri postalamak |
|
342 |
Deyim |
come back to earth with a bang/bump/jolt f.
|
gündelik hayata dönüş yapmak |
|
343 |
Deyim |
give back (to) f.
|
geri getirmek |
|
344 |
Deyim |
go back to the drawing board f.
|
en başa dönmek |
|
345 |
Deyim |
come back to earth with a bang/bump/jolt f.
|
gerçeğe dönmek |
|
346 |
Deyim |
crawl back to someone f.
|
geri gelip ayaklarına kapanmak |
|
347 |
Deyim |
harken back to something f.
|
geçmişi anımsatmak |
|
348 |
Deyim |
bring back to life f.
|
hayata döndürmek |
|
349 |
Deyim |
echo back to something f.
|
geçmişteki bir şeyi anımsatmak/çağrıştırmak/hatırlatmak |
|
350 |
Deyim |
fire something back to someone f.
|
geri yollamak |
|
351 |
Deyim |
drop back to earth f.
|
gerçeklerle yüzleşmek |
|
352 |
Deyim |
give back to f.
|
geri vermek |
|
353 |
Deyim |
bring back to reality f.
|
gerçeklere dönmek |
|
354 |
Deyim |
drop back to earth f.
|
gerçekleri kabul etmek |
|
355 |
Deyim |
fire something back to someone f.
|
geri göndermek |
|
356 |
Deyim |
give back (to) f.
|
geri vermek |
|
357 |
Deyim |
back to square one f.
|
en başa dönmek |
|
358 |
Deyim |
come back to earth f.
|
gerçekleri kabul etmek |
|
359 |
Deyim |
harken back to something f.
|
eskiyi anımsamak |
|
360 |
Deyim |
come back to earth f.
|
gerçeklerle yüzleşmek |
|
361 |
Deyim |
go back to the drawing board f.
|
en başından başlamak |
|
362 |
Deyim |
harken back to something f.
|
geçmişe götürmek |
|
363 |
Deyim |
back to the grind f.
|
işe/okula geri dönmek |
|
364 |
Deyim |
get back to the harness f.
|
işine dönmek |
|
365 |
Deyim |
back to the grind f.
|
işe güce geri dönmek |
|
366 |
Deyim |
give back to f.
|
iade etmek |
|
367 |
Deyim |
go back to the salt mines f.
|
işine dönmek |
|
368 |
Deyim |
back to the grind f.
|
işe geri dönmek |
|
369 |
Deyim |
be back to the harness f.
|
işine dönmek |
|
370 |
Deyim |
get back to the grindstone f.
|
İstemeye istemeye işine dönmek |
|
371 |
Deyim |
have one's back to the wall f.
|
kendini güvene almak |
|
372 |
Deyim |
have one's back to the wall f.
|
kendini güvenceye almak |
|
373 |
Deyim |
bring back to life f.
|
moralini düzeltmek |
|
374 |
Deyim |
have one's back to the wall f.
|
köşeye sıkışmak |
|
375 |
Deyim |
get back to the grindstone f.
|
kürkçü dükkanına dönmek |
|
376 |
Deyim |
have one's back to the wall f.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
377 |
Deyim |
come back to the fold f.
|
kürkçü dükkanına geri dönmek |
|
378 |
Deyim |
give back to f.
|
sahibine geri vermek |
|
379 |
Deyim |
go back to the drawing board f.
|
sil baştan başlamak |
|
380 |
Deyim |
bring back to life f.
|
renklendirmek |
|
381 |
Deyim |
crawl back to someone f.
|
pişman olarak dönmek |
|
382 |
Deyim |
come back to the fold f.
|
sürüye geri dönmek |
|
383 |
Deyim |
have one's back to the wall f.
|
savunmaya geçmek |
|
384 |
Deyim |
be up stumps and back to the pavilion f.
|
tası tarağı toplayıp gider/gidelim/gitmek |
|
385 |
Deyim |
come back to haunt one f.
|
tekrar ortaya çıkıp ensesine yapışmak |
|
386 |
Deyim |
bring back to life f.
|
yaşama sevinci vermek |
|
387 |
Deyim |
make one's way back to something f.
|
(dönüş) yolunu bulmak |
|
388 |
Deyim |
nurse someone back to health f.
|
(yeniden sağlığına kavuşana kadar) birine bakmak |
|
389 |
Deyim |
bring back to life f.
|
(birini) canlandırmak |
|
390 |
Deyim |
come back to haunt one f.
|
(sorun olarak) sonradan karşısına çıkmak |
|
391 |
Deyim |
get back to basics f.
|
temeline dönmek/inmek |
|
392 |
Deyim |
get back to basics f.
|
köküne dönmek/inmek |
|
393 |
Deyim |
get back to basics f.
|
özüne dönmek/inmek |
|
394 |
Deyim |
go back to basics f.
|
temeline dönmek/inmek |
|
395 |
Deyim |
go back to basics f.
|
köküne dönmek/inmek |
|
396 |
Deyim |
go back to basics f.
|
özüne dönmek/inmek |
|
397 |
Deyim |
get back to nature f.
|
doğaya dönmek |
|
398 |
Deyim |
get back to nature f.
|
doğaya daha yakın bir hayat yaşamak |
|
399 |
Deyim |
get back to nature f.
|
şehirden daha uzak bir hayat yaşamak |
|
400 |
Deyim |
get back to nature f.
|
doğayla daha uyumlu bir yaşama dönmek |
|
401 |
Deyim |
get back to nature f.
|
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek |
|
402 |
Deyim |
go back to nature f.
|
doğaya dönmek |
|
403 |
Deyim |
go back to nature f.
|
doğaya daha yakın bir hayat yaşamak |
|
404 |
Deyim |
go back to nature f.
|
şehirden daha uzak bir hayat yaşamak |
|
405 |
Deyim |
go back to nature f.
|
doğayla daha uyumlu bir yaşama dönmek |
|
406 |
Deyim |
go back to nature f.
|
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek |
|
407 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
ölüp ölüp dirilmek |
|
408 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
çok zor günler yaşamak |
|
409 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
çok sıkıntı çekmek |
|
410 |
Deyim |
push (something) to the back of (one's) mind f.
|
(bir şeyi) aklından çıkarmak |
|
411 |
Deyim |
push (something) to the back of (one's) mind f.
|
(bir şeyi) aklının köşesinden bile geçirmemek |
|
412 |
Deyim |
push (something) to the back of (one's) mind f.
|
(bir şeye) takılmamak |
|
413 |
Deyim |
push (something) to the back of (one's) mind f.
|
(bir şeyi) aklının bir köşesine itmek |
|
414 |
Deyim |
wire something back to someone f.
|
(para veya cevap) tellemek |
|
415 |
Deyim |
wire something back to someone f.
|
telgrafla cevap göndermek |
|
416 |
Deyim |
wire something back to someone f.
|
telgrafla para yollamak |
|
417 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birine) musallat olmak |
|
418 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birini) rahat bırakmamak (doğa üstü varlıklar) |
|
419 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) peşini bırakmamak (doğa üstü varlıklar) |
|
420 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birini) lanetlemek |
|
421 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
dönüp dolaşıp (kendini) bulmak |
|
422 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
tekrar gelip (kendini) bulmak |
|
423 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) zihnine musallat olmak |
|
424 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) bilinç altını ele geçirmek |
|
425 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) sürekli aklına gelip rahatsız etmek |
|
426 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) akından çıkmamak |
|
427 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) aklına takılmak |
|
428 |
Deyim |
come back to haunt (one) f.
|
(birinin) gözünün önünden gitmemek |
|
429 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisi vermek |
|
430 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birinin/bir şeyin) yaşam enerjisini yerine getirmek |
|
431 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birinin/bir şeyin) gücünü yerine getirmek |
|
432 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisini/gücünü yeniden kazandırmak |
|
433 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birini/bir şeyi) tekrar canlandırmak |
|
434 |
Deyim |
juice (someone or something) back to life f.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
435 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
cehennemi yaşamak |
|
436 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
öbür tarafa gidip gelmek |
|
437 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
ölüp ölüp dirilmek |
|
438 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
çok zor günler yaşamak |
|
439 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
çok sıkıntı çekmek |
|
440 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
çok zor/kötü bir duruma dayanmak/göğüs germek |
|
441 |
Deyim |
go to hell and back f.
|
badirelere göğüs germek |
|
442 |
Deyim |
be back to square one f.
|
baştan başlamak |
|
443 |
Deyim |
be back to square one f.
|
sıfırdan başlamak |
|
444 |
Deyim |
be back to square one f.
|
başladığı yere dönmek |
|
445 |
Deyim |
be back to square one f.
|
başa dönmek |
|
446 |
Deyim |
be back to square one f.
|
tekrar baştan/sıfırdan başlamak |
|
447 |
Deyim |
go back to square one f.
|
baştan başlamak |
|
448 |
Deyim |
go back to square one f.
|
sıfırdan başlamak |
|
449 |
Deyim |
go back to square one f.
|
başladığı yere dönmek |
|
450 |
Deyim |
go back to square one f.
|
başa dönmek |
|
451 |
Deyim |
go back to square one f.
|
tekrar baştan/sıfırdan başlamak |
|
452 |
Deyim |
bring (one) back (down) to earth f.
|
(birini) gerçeklerle tekrar yüzleştirmek |
|
453 |
Deyim |
bring (one) back (down) to earth f.
|
(birinin) ayaklarını tekrar yere bastırmak |
|
454 |
Deyim |
bring (one) back (down) to earth f.
|
(birini) hayal aleminden uyandırmak |
|
455 |
Deyim |
bring (one) back (down) to earth f.
|
(birini) gerçek dünyaya döndürmek |
|
456 |
Deyim |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
|
gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek) |
|
457 |
Deyim |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
|
ayakları tekrar yere basmak (birinin ayaklarını tekrar yere bastırmak) |
|
458 |
Deyim |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
|
hayal aleminden uyanmak (birini hayal aleminden uyandırmak) |
|
459 |
Deyim |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) f.
|
gerçek dünyaya dönmek (birini gerçek dünyaya döndürmek) |
|
460 |
Deyim |
bring (one) back to reality f.
|
(birini) gerçeğe döndürmek |
|
461 |
Deyim |
bring (one) back to reality f.
|
(birini) hayal aleminden uyandırmak |
|
462 |
Deyim |
bring something back to life f.
|
bir şeyi canlandırmak |
|
463 |
Deyim |
bring something back to life f.
|
bir şeye hareket katmak |
|
464 |
Deyim |
bring something back to life f.
|
bir şeye canlılık katmak |
|
465 |
Deyim |
bring something back to life f.
|
bir şeyi diriltmek |
|
466 |
Deyim |
bring something back to life f.
|
bir şeyi hareketlendirmek |
|
467 |
Deyim |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
gerçekler birinin yüzüne tokat gibi inmek |
|
468 |
Deyim |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
(bir anda) gerçeklerle yüzleşmek |
|
469 |
Deyim |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
eşekten düşmüşe dönmek |
|
470 |
Deyim |
come (back) down to earth (with a bang, bump) f.
|
(bir anda) gerçeğe dönmek |
|
471 |
Deyim |
cast your mind back to something f.
|
bir şeyi anımsamaya/hatırlamaya çalışmak |
|
472 |
Deyim |
cast your mind back to something f.
|
geçmişteki bir şeyi anımsamak/düşünmek |
|
473 |
Deyim |
cast your mind back to something f.
|
zihninde geçmişteki bir şeye gitmek |
|
474 |
Deyim |
cast your mind back to something f.
|
geçmişteki bir şeyi aklına getirmek |
|
475 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
dünyaya geri dönmek |
|
476 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
rüyadan uyanmak |
|
477 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
hayal dünyasından çıkıp gerçek dünyaya geri dönmek |
|
478 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
dünyaya geri dönmek |
|
479 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
rüyadan uyanmak |
|
480 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
hayal dünyasından çıkıp gerçek dünyaya geri dönmek |
|
481 |
Deyim |
come back (down) to earth f.
|
bir anda tekrar gerçeklerle yüzleşmek |
|
482 |
Deyim |
bring someone back (down) to earth f.
|
birini dünyaya geri döndürmek |
|
483 |
Deyim |
bring someone back (down) to earth f.
|
birini rüyadan uyandırmak |
|
484 |
Deyim |
bring someone back (down) to earth f.
|
birini hayal dünyasından çıkarıp gerçek dünyaya geri döndürmek |
|
485 |
Deyim |
bring someone back (down) to earth f.
|
birini bir anda tekrar gerçeklerle yüzleştirmek |
|
486 |
Deyim |
get/go back to basics f.
|
öze dönüş yapmak |
|
487 |
Deyim |
get/go back to basics f.
|
temeline dönmek/inmek |
|
488 |
Deyim |
get/go back to basics f.
|
köküne dönmek/inmek |
|
489 |
Deyim |
get/go back to basics f.
|
özüne dönmek/inmek |
|
490 |
Deyim |
give (something) back (to someone) with interest f.
|
(birine bir şeyi) faiziyle geri vermek/ödemek |
|
491 |
Deyim |
have back to the wall f.
|
kendini güvenceye almak |
|
492 |
Deyim |
have back to the wall f.
|
kendini güvene almak |
|
493 |
Deyim |
have back to the wall f.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
494 |
Deyim |
have back to the wall f.
|
köşeye sıkışmak |
|
495 |
Deyim |
have back to the wall f.
|
savunmaya geçmek |
|
496 |
Deyim |
have your back to the wall f.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
497 |
Deyim |
have your back to the wall f.
|
köşeye sıkışmak |
|
498 |
Deyim |
have your back to the wall f.
|
zor durumda olmak |
|
499 |
Deyim |
make (one's) way back (to something or some place) f.
|
yavaş yavaş (bir şeye/bir yere) dönmek |
|
500 |
Deyim |
make (one's) way back (to something or some place) f.
|
yavaş yavaş (bir şeye/bir yere) geri dönmek |
|