|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
büyük ölçüde/oranda |
in large measure zf.
|
|
The Commission has moved, in large measure, to implement what we in the temporary committee recommended.
Komisyon, büyük ölçüde, geçici komitede bizim önerdiklerimizi uygulamak üzere harekete geçti.
More Sentences
|
2 |
Genel |
yüksek oranda |
highly zf.
|
|
Exactly the same applies to highly refined products such as edible oils or sugar.
Aynı durum yemeklik yağlar ya da şeker gibi yüksek oranda rafine edilmiş ürünler için de geçerlidir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
büyük oranda |
largely zf.
|
|
It depends largely on the context.
O büyük oranda içeriğe bağlı.
More Sentences
|
4 |
Genel |
büyük oranda |
greatly zf.
|
|
Your cooperation in this matter will be greatly appreciated.
Bu konudaki işbirliğiniz büyük oranda takdir edilecektir.
More Sentences
|
5 |
Genel |
beklentilerden daha az oranda başarılı olan |
underachiever i.
|
|
6 |
Genel |
önemli oranda |
a considerable extent i.
|
|
7 |
Genel |
önemli oranda |
a considerable amount i.
|
|
8 |
Genel |
yeterli oranda kullanılmamış |
underuse i.
|
|
9 |
Genel |
yüksek oranda katılım |
high level of participation i.
|
|
10 |
Genel |
güneş ışınlarını maksimum oranda alacak şekilde tasarlanmış oda |
sunroom i.
|
|
11 |
Genel |
yeterli oranda düşünme |
adequate consideration i.
|
|
12 |
Genel |
iki tarafın da aynı oranda kazanması veya kaybetmesi |
zero-sum game i.
|
|
13 |
Genel |
yoğun oranda ekrana maruz kalma |
heavy screen time i.
|
|
14 |
Genel |
uygun oranda karıştırma |
attemperament i.
|
|
15 |
Genel |
uygun oranda karıştırma |
attemperment i.
|
|
16 |
Genel |
iki şeyin eşit oranda karışımı |
half-and-half i.
|
|
17 |
Genel |
hayvan popülasyonunun avcılıkla veya öldürerek yok edilmesi veya önemli oranda azaltılması |
overkill i.
|
|
18 |
Genel |
(büyük oranda homojen kütlede) homojen olmayan kısım |
inhomogeneity i.
|
|
|
19 |
Genel |
eşit oranda olma |
cointension i.
|
|
20 |
Genel |
(şarapların damıtılma işleminde) içkinin ilk toplanan ve yüksek oranda fuzel yağı içeren bölümü |
foreshot i.
|
|
21 |
Genel |
sabit oranda artış |
scaleup i.
|
|
22 |
Genel |
muaf tutulanlar haricindeki tüm hükümet programlarına eşit oranda uygulanan sabit yüzde kesintisiyle kamu harcamalarının otomatik olarak azaltılması |
sequestration i.
|
|
23 |
Genel |
büyük oranda tek bir etnisiteden insanların yaşadığı ülke |
ethno-state i.
|
|
24 |
Genel |
belirli bir oranda paylaştırmak |
prorate f.
|
|
25 |
Genel |
belirli bir oranda bölüştürmek |
prorate f.
|
|
26 |
Genel |
önemli oranda artmak |
increase significantly f.
|
|
27 |
Genel |
önemli oranda artmak |
increase dramatically f.
|
|
28 |
Genel |
önemli oranda artmak |
increase considerably f.
|
|
29 |
Genel |
önemli oranda artmak |
increase substantially f.
|
|
30 |
Genel |
önemli oranda artmak |
increase enormously f.
|
|
31 |
Genel |
beklenenle aynı oranda olmak |
be in the right ballpark f.
|
|
32 |
Genel |
büyük oranda durdurmak |
largely stop f.
|
|
33 |
Genel |
büyük oranda durmak |
largely stop f.
|
|
34 |
Genel |
ciddi oranda sekteye uğratmak |
seriously cripple f.
|
|
35 |
Genel |
belirli bir oranda bölüştürmek |
average f.
|
|
36 |
Genel |
(bir sayıda/oranda) seyretmek |
run f.
|
|
37 |
Genel |
büyük oranda azaltmak |
slash f.
|
|
38 |
Genel |
istikrarlı ve ilerleyen bir oranda artış yaratmak |
pyramid f.
|
|
|
39 |
Genel |
eşit oranda sorumluluk sahibi |
collegial s.
|
|
40 |
Genel |
eşit oranda yetkiye sahip olan |
collegial s.
|
|
41 |
Genel |
belli bir oranda |
a certain extent s.
|
|
42 |
Genel |
normalden daha az oranda kullanılmış |
underutilized s.
|
|
43 |
Genel |
normalden daha az oranda kullanılmış |
underutilised s.
|
|
44 |
Genel |
yeterli oranda kullanılmamış |
underutilised s.
|
|
45 |
Genel |
yeterli oranda kullanılmamış |
underutilized s.
|
|
46 |
Genel |
aşırı oranda tedarik edilmiş |
oversupplied s.
|
|
47 |
Genel |
hatırı sayılır oranda |
a considerable amount of s.
|
|
48 |
Genel |
iyi oranda finanse edilmiş |
well-funded s.
|
|
49 |
Genel |
yeterli oranda tedarik edilmiş |
well-supplied s.
|
|
50 |
Genel |
yeterli oranda finanse edilmiş |
well-funded s.
|
|
51 |
Genel |
yüksek oranda |
high incidence of s.
|
|
52 |
Genel |
sık oranda |
high incidence of s.
|
|
53 |
Genel |
eşit oranda önemli |
equally significant s.
|
|
54 |
Genel |
hatırı sayılır oranda yapılma ihtimali olan |
makable s.
|
|
55 |
Genel |
hatırı sayılır oranda yapılma ihtimali olan |
makeable s.
|
|
56 |
Genel |
büyük oranda |
husky s.
|
|
57 |
Genel |
eşit oranda |
cointense s.
|
|
58 |
Genel |
sabit oranda azaltılmış |
scale-down s.
|
|
59 |
Genel |
sabit oranda azalan |
scale-down s.
|
|
60 |
Genel |
sabit oranda arttırılmış |
scale-up s.
|
|
61 |
Genel |
sabit oranda artan |
scale-up s.
|
|
62 |
Genel |
yüksek oranda hitap eden |
superslick s.
|
|
63 |
Genel |
aynı oranda |
evenly zf.
|
|
64 |
Genel |
artan oranda |
increasingly zf.
|
|
65 |
Genel |
eşit oranda |
uniformly zf.
|
|
66 |
Genel |
eşit oranda sorumluluğa sahip olarak |
collegially zf.
|
|
67 |
Genel |
büyük oranda |
substantially zf.
|
|
68 |
Genel |
az oranda |
slightly zf.
|
|
69 |
Genel |
bu oranda |
that much zf.
|
|
70 |
Genel |
giderek artan oranda |
ever-increasingly zf.
|
|
71 |
Genel |
gittikçe artan oranda |
increasingly zf.
|
|
72 |
Genel |
giderek artan oranda |
increasingly zf.
|
|
73 |
Genel |
gittikçe artan oranda |
ever-increasingly zf.
|
|
74 |
Genel |
eşit oranda |
on an equal basis zf.
|
|
75 |
Genel |
büyük oranda |
to a large extent zf.
|
|
76 |
Genel |
önemli oranda |
considerably zf.
|
|
77 |
Genel |
korkunç oranda |
at a fearful rate zf.
|
|
78 |
Genel |
endişe verici oranda/derecede |
at the alarming rate zf.
|
|
|
79 |
Genel |
büyük oranda |
in no small measure zf.
|
|
80 |
Genel |
az oranda |
faintly zf.
|
|
81 |
Genel |
önemli oranda |
considerable [dialect] zf.
|
|
82 |
Genel |
büyük oranda |
mainly zf.
|
|
83 |
Genel |
büyük oranda |
considerably zf.
|
|
84 |
Genel |
büyük oranda |
drastically zf.
|
|
85 |
Genel |
önemli oranda |
smartly zf.
|
|
86 |
Genel |
aynı oranda |
suent [dialect] zf.
|
|
87 |
Genel |
aynı oranda |
suently zf.
|
|
88 |
Genel |
-diği oranda |
according as bağ.
|
|
89 |
Genel |
bir elementten mümkün olduğunca fazla oranda içeren anlamı veren ön ek |
per- ök.
|
|
Phrasals |
|
90 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha iyi olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi belli bir oranda gölgede bırakmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden belli bir oranda daha |
exceed someone or something by something f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
(bir oranda) gölgede bırakmak daha baskın olmak |
exceed by f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(bir oranda) düşmek/azalmak |
fall by f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
(belli bir oranda) düşmek/azalmak |
fall by (some amount) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir oranda/seviyede) artırmak |
increase (something) by (something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir oranda/seviyede) genişletmek |
increase (something) by (something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
bir oranda/seviyede artırmak |
increment by f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(bir sayıyla) çarpıp o oranda artırmak |
multiply by (something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(bir oranda) artırmak |
multiply by (something) f.
|
|
Phrases |
|
101 |
İfadeler |
daha az oranda |
to a lesser extent expr.
|
|
102 |
İfadeler |
hangi oranda |
in what/which proportion expr.
|
|
103 |
İfadeler |
hangi oranda |
at what rate expr.
|
|
104 |
İfadeler |
önemli oranda |
a large number expr.
|
|
105 |
İfadeler |
ne oranda |
at what rate expr.
|
|
106 |
İfadeler |
ne oranda |
in what/which proportion expr.
|
|
107 |
İfadeler |
ne oranda |
the degree to which expr.
|
|
108 |
İfadeler |
ne oranda |
the degree to which expr.
|
|
Proverb |
|
109 |
Atasözü |
din görevlilerinin yükseldikleri oranda yozlaştıklarını belirten söz |
the nearer the church, the farther from god
|
|
Colloquial |
|
110 |
Konuşma Dili |
aralarında toplumca uygun görülmeyen oranda yaş farkı olan iki kişinin yaşadığı ilişki |
may-december romance i.
|
|
111 |
Konuşma Dili |
ciddi oranda gerilemek/geri kalmak |
take a hammering f.
|
|
112 |
Konuşma Dili |
yüksek oranda radyoaktivite içeren |
hot s.
|
|
113 |
Konuşma Dili |
tehlikeli oranda yüksek elektriksel potansiyelde olan |
hot s.
|
|
114 |
Konuşma Dili |
çok büyük oranda/ölçüde |
a whole heap expr.
|
|
Idioms |
|
115 |
Deyim |
büyük oranda kesintiye uğramak |
be cut to the bone f.
|
|
116 |
Deyim |
ciddi/büyük oranda kesilmek |
be cut to the bone f.
|
|
117 |
Deyim |
(bir şeyle) aynı oranda olmak |
keep in step f.
|
|
118 |
Deyim |
bir şeye tatmin edici oranda sahip olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
119 |
Deyim |
bir şeye lüzumsuz/aşırı oranda sahip olmak |
have something coming out of your ears f.
|
|
120 |
Deyim |
büyük oranda kesmek |
cut to the bone f.
|
|
121 |
Deyim |
çok büyük oranda/derecede |
leaps and bounds zf.
|
|
122 |
Deyim |
daha az oranda |
in small part expr.
|
|
123 |
Deyim |
büyük oranda |
on a biblical scale expr.
|
|
124 |
Deyim |
acayip oranda/düzeyde |
by half expr.
|
|
125 |
Deyim |
çok büyük oranda/derecede |
by leaps and bounds expr.
|
|
126 |
Deyim |
büyük oranda |
by the yard expr.
|
|
Speaking |
|
127 |
Konuşma |
bu oranda |
this thing expr.
|
|
Trade/Economic |
|
128 |
Ticaret/Ekonomi |
azalan oranda artış |
degressive rate i.
|
|
129 |
Ticaret/Ekonomi |
bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan vergi |
flat tax i.
|
|
130 |
Ticaret/Ekonomi |
kişi başına sabit oranda vergi |
poll tax i.
|
|
131 |
Ticaret/Ekonomi |
piyasanın kriz sonrasında düşüş eğiliminden kurtulamasa da az oranda bile olsa toparlanması |
dead-cat bounce i.
|
|
132 |
Ticaret/Ekonomi |
sabit oranda kar payı dağıtımı |
constant pay out ratio i.
|
|
133 |
Ticaret/Ekonomi |
sermayenin verimliliğini emeğinkinden daha yüksek oranda artıran teknik gelişme |
labor saving technological progress i.
|
|
134 |
Ticaret/Ekonomi |
tüm liste fiyatlarının belli bir oranda yükseltilmesine dayanan bir fiyat ayarlama yöntemi |
surcharge i.
|
|
135 |
Ticaret/Ekonomi |
tümden veya belli oranda vergi dışı tutulan devlet tahvili |
inadmissible asset i.
|
|
136 |
Ticaret/Ekonomi |
(büyük oranda) hissedar |
blockholder i.
|
|
137 |
Ticaret/Ekonomi |
gümüş olarak basılan ancak yüksek oranda baz metal içeren madeni paralar |
black money [obsolete] i.
|
|
138 |
Ticaret/Ekonomi |
faiz ödemelerinin karşılanacağı ve vadesinde eşit oranda geri ödenecek devlet tahvilleri |
gilts i.
|
|
139 |
Ticaret/Ekonomi |
belirtilen oranda faiz getiren |
per cents i.
|
|
140 |
Ticaret/Ekonomi |
bir tarafın kazanırken diger tarafın aynı oranda kaybetmesi |
zero-sum game i.
|
|
141 |
Ticaret/Ekonomi |
işverenin çalışana belirli bir oranda ödeme yapma teklifi |
contract offer i.
|
|
142 |
Ticaret/Ekonomi |
(şirketin) adi hisse sermayesine nazaran çok yüksek oranda borç senetleri ve imtiyazlı hisse senetlerine sahip olmasına sebep olmak |
overgear f.
|
|
143 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir oranda |
proportionately zf.
|
|
144 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir oranda |
pro rota expr.
|
|
145 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir oranda |
pro rata expr.
|
|
146 |
Ticaret/Ekonomi |
eşit oranda |
at an equal rate expr.
|
|
Law |
|
147 |
Hukuk |
boşanma davasında davacının da aynı oranda suçlu olduğunu ifade eden karşı itham |
recrimination i.
|
|
148 |
Hukuk |
aynı oranda oy alanlar arasındaki ikinci kura |
ballotage i.
|
|
149 |
Hukuk |
gıda ürünlerinin bir pazardan toplanıp aynı pazara daha yüksek oranda satılması |
regrating i.
|
|
150 |
Hukuk |
gıda ürünlerinin bir pazardan toplanıp aynı pazara daha yüksek oranda satılması |
forestalling i.
|
|
151 |
Hukuk |
gıda ürünlerinin bir pazardan toplanıp aynı pazara daha yüksek oranda satılması |
engrossing i.
|
|
152 |
Hukuk |
yeterli oranda tayin edilmiş semen |
sufficiently determined price i.
|
|
153 |
Hukuk |
eşit oranda |
pari passu expr.
|
|
Politics |
|
154 |
Siyasal |
dolaylı maliyetlerin sabit oranda toplam maliyete yansıtıldığı tam maliyet modeli. |
full cost model with flat rate for indirect costs i.
|
|
Insurance |
|
155 |
Sigortacılık |
mil başına belirli bir oranda verilen bir seyahat masrafı ödeneği |
milage i.
|
|
156 |
Sigortacılık |
katkı paylarının sabit oranda olduğu ve yan ödemelerin bu şekilde ayrılan paraya göre belirlendiği (emeklilik geliri) |
money-purchase s.
|
|
Technical |
|
157 |
Teknik |
içten yanmalı motorlarda doğru oranda hava yakıt karıştırma işlemi |
carburation i.
|
|
158 |
Teknik |
içten yanmalı motorlarda doğru oranda hava-yakıt karıştırma işlemi |
carburation i.
|
|
159 |
Teknik |
kalay, kurşun ve çinko ile birlikte yüksek oranda bakır içeren dökme bakır alaşımı |
red brass i.
|
|
160 |
Teknik |
tüplü dalışlarda kullanılan, atmosferdeki havadan daha yüksek oranda oksijene sahip hava |
nitrox i.
|
|
161 |
Teknik |
az oranda klor kapsayan klorür |
subchloride i.
|
|
162 |
Teknik |
düşük oranda şarj etme |
float charging i.
|
|
163 |
Teknik |
düşük oranda şarj etme |
trickle charging i.
|
|
164 |
Teknik |
küçük oranda oksijen kapsayan oksit |
suboxide i.
|
|
165 |
Teknik |
minimum oranda şarj etme |
float charging i.
|
|
166 |
Teknik |
minimum oranda şarj etme |
trickle charging i.
|
|
167 |
Teknik |
program sunucusunun mikrofon başında program sunarken söylediklerinin anlaşılması için arka planda üretilen sesi belli bir oranda kısması |
ducking i.
|
|
168 |
Teknik |
rüzgar yön ve süratinin anı olarak büyük oranda değişmesi |
windshear i.
|
|
169 |
Teknik |
sunucunun mikrofon başında program sunarken söylediklerinin anlaşılması için arka planda üretilen sesi belli bir oranda kısması |
ducking i.
|
|
170 |
Teknik |
yüksek oranda örgensel toprak |
highly organic soil i.
|
|
171 |
Teknik |
yüksek oranda kobalt muhtevası |
high cobalt content i.
|
|
172 |
Teknik |
(ses kayıt veya yayın sisteminde) birçok kaynaktan gelen sinyalleri istenen bir oranda birleştirmek için kullanılan elektrik devresi |
mixer i.
|
|
173 |
Teknik |
grimsi beyaz renkli yüksek oranda plastik içeren kil |
clay i.
|
|
174 |
Teknik |
yüksek oranda fosfor içeren pik demiri |
basic iron i.
|
|
175 |
Teknik |
pik demire belirli bir oranda hurda çelik karıştırılarak elde edilen düşük karbonlu dökme demir |
semisteel i.
|
|
176 |
Teknik |
yüksek oranda çözünür |
highly soluble s.
|
|
177 |
Teknik |
yüksek oranda yanıcı madde içeren |
rich s.
|
|
178 |
Teknik |
(metal) belirli oranda saf metal içeren |
fine s.
|
|
179 |
Teknik |
göz alıcı oranda |
cosmically zf.
|
|
Electric |
|
180 |
Elektrik |
soğutucu madde ile soğutulmuş yüksek oranda iletken elektrikli kablo |
cryocable i.
|
|
Construction |
|
181 |
İnşaat |
az oranda sıvı içeren jel |
xerogel i.
|
|
182 |
İnşaat |
yüksek oranda silika içeren |
acidic s.
|
|
Automotive |
|
183 |
Otomotiv |
diskin eşit oranda aşınması |
uniform disc wear i.
|
|
184 |
Otomotiv |
maksimum oranda yükleme durumu |
maximum rated loaded condition i.
|
|
Aeronautic |
|
185 |
Havacılık |
rüzgar yön ve süratinin ani olarak büyük oranda değişmesi |
wind shear i.
|
|
Medical |
|
186 |
Medikal |
beden dokularında ölüm veya ağır hasara yol açabilen ciddi oranda oksijen eksikliği |
anoxia i.
|
|
187 |
Medikal |
her oranda karışır |
miscible i.
|
|
188 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
hyperlipoproteinemia i.
|
|
189 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
dyslipidemia i.
|
|
190 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
hyperlipidemia i.
|
|
191 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
hyperlipidaemia i.
|
|
192 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
dyslipidaemia i.
|
|
193 |
Medikal |
kemik iliği rahatsızlığı sonucu vücudun aşırı oranda kırmızı kan hücresi üretmesi |
polycythemia vera i.
|
|
194 |
Medikal |
yüksek oranda ameliyat sonrası komplikasyon oranı |
a high postoperative complication rate i.
|
|
195 |
Medikal |
kanda aşırı oranda yağ bulunması ile karakterize olan |
hyperlipemic s.
|
|
Pathology |
|
196 |
Patoloji |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
hyperlipoproteinaemia i.
|
|
197 |
Patoloji |
kanda aşırı oranda yağ bulunması |
hyperlipoproteinemia i.
|
|
Pharmaceutics |
|
198 |
Eczacılık |
tıbbi bir maddenin özünü belirli bir oranda içeren konsantre sıvı ilaç |
fluid extract i.
|
|
Gastronomy |
|
199 |
Mutfak |
düşük oranda süt yağı içeren yumuşak dondurma |
soft serve i.
|
|
200 |
Mutfak |
düşük oranda süt yağı içeren yumuşak dondurma |
soft-serve i.
|
|
Math |
|
201 |
Matematik |
(iki değişken) sabit oranda değişmek |
vary uniformly f.
|
|
Statistics |
|
202 |
İstatistik |
büyük oranda tamlık |
strong completeness i.
|
|
Chemistry |
|
203 |
Kimya |
yüksek oranda protein ve nispeten az kolesterolden oluşan, kandaki kolesterolü taşıyan lipoprotein |
alpha-lipoprotein i.
|
|
204 |
Kimya |
yüksek oranda protein ve nispeten az kolesterolden oluşan, kandaki kolesterolü taşıyan lipoprotein |
high-density lipoprotein (hdl) i.
|
|
205 |
Kimya |
kauçuğun yüksek oranda kükürtle sertleştirilmesinden elde edilen ve elektrik izolasyon malzemesi olarak kullanılan bir plastik madde |
ebonite i.
|
|
206 |
Kimya |
madeni para yapımında kullanılan, bakır gibi başka bir metalin daha yüksek oranda olduğu altın veya gümüş alaşımı |
billon i.
|
|
207 |
Kimya |
madalya ve jeton yapımında kullanılan, bakırın yüksek oranda olduğu gümüş alaşımı |
billon i.
|
|
208 |
Kimya |
asıltı parçacıklarının dış kuvvetlere bağlı oranda yayılması |
barophoresis i.
|
|
209 |
Kimya |
yüksek oranda kalay içeren bir bakır-kalay alaşımı |
bell bronze i.
|
|
210 |
Kimya |
eşit oranda çözülmek |
distribute f.
|
|
211 |
Kimya |
oksijenle protoksit oluşturacak oranda birleşmek |
protoxidize f.
|
|
212 |
Kimya |
oksijenle protoksit oluşturacak oranda birleşmek |
protoxidise f.
|
|
213 |
Kimya |
silika içermeyip yüksek oranda alüminyum ve demir içeren |
allitic s.
|
|
214 |
Kimya |
her oranda karışabilir (sıvılar) |
consolute s.
|
|
Biology |
|
215 |
Biyoloji |
yüksek oranda lipid ve düşük oranda protein içeren bir lipoprotein |
very low-density lipoprotein i.
|
|
216 |
Biyoloji |
büyük oranda sudan oluşmuş bir kas dokusu |
hydrostat i.
|
|
217 |
Biyoloji |
birden fazla organın sabit oranda büyümesi |
isogony i.
|
|
218 |
Biyoloji |
yüksek oranda yağ komplemanı içeren |
rich s.
|
|
219 |
Biyoloji |
yüksek oranda yağlı madde komplemanı içeren |
rich s.
|
|
Biochemistry |
|
220 |
Biyokimya |
buğday gibi tahıllarda bulunup yüksek oranda prolin içeren ve hamurun kıvamlı olmasını sağlayan bir protein |
gliadine i.
|
|
Botanic |
|
221 |
Botanik |
amazon havzası'nda yetişen ve tohumlarında yüksek oranda kafein bulunan odunsu bir asma |
paullinia cupana i.
|
|
222 |
Botanik |
amazon havzası'nda yetişen ve tohumlarında yüksek oranda kafein bulunan odunsu bir asma |
pauinia cupana i.
|
|
223 |
Botanik |
bir tarafa eşit oranda eğilen |
homomallous s.
|
|
224 |
Botanik |
bir tarafa eşit oranda kıvrılan |
homomallous s.
|
|
Agriculture |
|
225 |
Tarım |
yüksek oranda protein ve glüten içeren sert taneli bir buğday türü |
durum (triticum durum) i.
|
|
Linguistics |
|
226 |
Dilbilim |
almanca'nın yüksek oranda ingilizce içeren bir çeşidi |
denglish i.
|
|
227 |
Dilbilim |
aynı oranda geçerli olan |
equipollent s.
|
|
228 |
Dilbilim |
(belirli bir şeye) belirli bir oranda sahip olunduğu anlamı getiren ek |
-ulent snk.
|
|
History |
|
229 |
Tarih |
büyük oranda özerk olan ortaçağ kasabası |
commune i.
|
|
Geology |
|
230 |
Jeoloji |
potasyumdan daha yüksek oranda sodyum içeren, beyaz veya renksiz olabilen bir triklinik mineral |
anorthoclase i.
|
|
231 |
Jeoloji |
derin okyanus tabanlarında bulunan, yüksek oranda manganez gibi birtakım metalleri içeren küçük ve şekilsiz beton parçası |
manganese nodule i.
|
|
232 |
Jeoloji |
yüksek oranda demir içeren damarlı kayaç |
bar i.
|
|
233 |
Jeoloji |
yüksek oranda demir içeren damarlı kayaç |
jasper bar i.
|
|
234 |
Jeoloji |
yüksek oranda demir karbonat içeren kireç taşı |
ferrocalcite i.
|
|
235 |
Jeoloji |
yüksek oranda tuz içeren bir intrazonal toprak tipi |
solonchak i.
|
|
236 |
Jeoloji |
yüksek oranda tuz içeren bir intrazonal toprak tipi |
solonetz i.
|
|
237 |
Jeoloji |
yüksek oranda tuz içeren bir intrazonal toprak tipi |
solonets i.
|
|
238 |
Jeoloji |
nispeten büyük oranda sodyum ve potasyum alkali içeren |
alkalic s.
|
|
239 |
Jeoloji |
(kayaçlarda) çok yüksek oranda magnezyum ve demirden oluşan |
ultramafic s.
|
|
240 |
Jeoloji |
(harç) yüksek oranda çimento veya kireç içeren |
fat s.
|
|
241 |
Jeoloji |
yüksek oranda tuz içeren |
solonetzic s.
|
|
Military |
|
242 |
Askeri |
belirli bir bölgede muharebelerin kritik oranda şiddetlenmesiyle ortaya çıkan ve ulusal ve müttefik komutanlar tarafından özel ve derhal müdahale gerektiren beklenmedik durum |
emergency in war i.
|
|
Hunting |
|
243 |
Silah/Atıcılık |
eskiden top, misket tüfeği gibi ateşli silahları ateşlemede veya barut zincirini tutuşturmada kullanılan, her tarafı eşit oranda yanması için kimyasal işlem görmüş fitil |
match i.
|
|
Wagering |
|
244 |
Bahisçilik |
büyük oranda verilen bahis |
long shot i.
|
|
Latin |
|
245 |
Latince |
eşit oranda |
pari passu zf.
|
|
Archaic |
|
246 |
Eski Kullanım |
uygun oranda karıştırmak |
attemperate f.
|
|
Ornithology |
|
247 |
Kuşbilim |
kuşun her bir kanat çırpışında yüksekliğin önemli oranda değişmediği uçuş |
direct flight i.
|
|
Slang |
|
248 |
Argo |
yüksek oranda sert içkilerin ve az oranda meyve suyunun karışımıyla rastgele hazırlanan kokteyl |
jungle juice i.
|
|
249 |
Argo |
büyük/yüksek oranda |
the pants off (of) expr.
|
|
Modern Slang |
|
250 |
Modern Argo |
bir şeyi iki eliyle de aynı oranda kötü yapan |
ambisinistrous s.
|
|