Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
rule
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"rule"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 117 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
rule
i.
kural
2
Yaygın Kullanım
rule
f.
hüküm sürmek
3
Yaygın Kullanım
rule
f.
hükmetmek
General
4
Genel
rule
i.
oranlama
5
Genel
rule
i.
standart
6
Genel
rule
i.
düstur
7
Genel
rule
i.
gönye
8
Genel
rule
i.
erkan
9
Genel
rule
i.
norm
10
Genel
rule
i.
cetvel
11
Genel
rule
i.
çizgilik
12
Genel
rule
i.
mahkeme kararı
13
Genel
rule
i.
hükümet
14
Genel
rule
i.
yol
15
Genel
rule
i.
talimat
16
Genel
rule
i.
prensip
17
Genel
rule
i.
yönetim
18
Genel
rule
i.
kanun
19
Genel
rule
i.
saltanat
20
Genel
rule
i.
nizam
21
Genel
rule
i.
kaide
22
Genel
rule
i.
kural
23
Genel
rule
i.
yasa
24
Genel
rule
i.
çizeç
25
Genel
rule
i.
adet
26
Genel
rule
i.
düzeç
27
Genel
rule
i.
ilke
28
Genel
rule
i.
usul
29
Genel
rule
i.
tüzük
30
Genel
rule
i.
yöntem
31
Genel
rule
i.
geçerli olan bir durum veya ilişkinin ifade edilmesi
32
Genel
rule
i.
çoğunlukla geçerli olan genelleme
33
Genel
rule
i.
genel olarak baskın olan durum, özellik, faaliyet biçimi veya davranış tarzı
34
Genel
rule
i.
bir şeyi değerlendirmek için kullanılan standart
35
Genel
rule
i.
kriter
36
Genel
rule
i.
bir sanatın veya bilimin icrasında işleyişe etki eden ilke
37
Genel
rule
i.
bir sanatın veya bilimin icrasında bağlı kalınan prensip
38
Genel
rule
i.
yönetilme
39
Genel
rule
i.
idare edilme
40
Genel
rule
i.
kontrol
41
Genel
rule
i.
denetim
42
Genel
rule
i.
üst kısmı çıkıntılı olan bir çelik cetvel
43
Genel
rule
i.
birtakım kategorilerdeki mahkumların hapishane çevresinde kurulan sınırlı alanda yaşama özgürlüğü
44
Genel
rule
f.
saltanat sürmek
45
Genel
rule
f.
sözü geçmek
46
Genel
rule
f.
buyurmak
47
Genel
rule
f.
egemen olmak
48
Genel
rule
f.
hükümet etmek
49
Genel
rule
f.
cetvelle çizmek
50
Genel
rule
f.
hükümdarı olmak
51
Genel
rule
f.
dizginlemek
52
Genel
rule
f.
geçerli olmak
53
Genel
rule
f.
hakim olmak
54
Genel
rule
f.
karara varmak
55
Genel
rule
f.
çizgi çekmek
56
Genel
rule
f.
emretmek
57
Genel
rule
f.
hükümdarlık etmek
58
Genel
rule
f.
hüküm vermek
59
Genel
rule
f.
hükme bağlamak
60
Genel
rule
f.
-e hükmetmek
61
Genel
rule
f.
çizmek
62
Genel
rule
f.
yönetmek
63
Genel
rule
f.
cetvelin düz kenarıyla çizgi çekmek
64
Genel
rule
f.
cetvelle kağıdı çizmek
65
Genel
rule
f.
düz çizgiyle düzenlemek
66
Genel
rule
f.
cetvelle çizmiş gibi işaretlemek
67
Genel
rule
f.
kontrol etmek
68
Genel
rule
f.
ağır basmak
69
Genel
rule
f.
belirli bir seviyede etkili olmak
70
Genel
rule
f.
belirli bir durumda var olmak
71
Genel
rule
f.
sayı, miktar, güç veya önemce daha fazla olmak
Trade/Economic
72
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
adet
73
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
egemenlik
74
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
hüküm
75
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
idare
76
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
tüzük
77
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
usul
78
Ticaret/Ekonomi
rule
i.
yönetmelik
79
Ticaret/Ekonomi
rule
f.
yönetmek
Law
80
Hukuk
rule
i.
düstur
81
Hukuk
rule
i.
hüküm
82
Hukuk
rule
i.
kanun
83
Hukuk
rule
i.
kaide
84
Hukuk
rule
i.
karar
85
Hukuk
rule
i.
mahkeme emri
86
Hukuk
rule
i.
nizam
87
Hukuk
rule
f.
hükmetmek
88
Hukuk
rule
f.
karar vermek
89
Hukuk
rule
f.
yönetmek
90
Hukuk
rule
f.
hukuk kuralı koymak
91
Hukuk
rule
f.
mahkeme emri çıkarmak
92
Hukuk
rule
f.
hukuki meselede karar vermek
93
Hukuk
rule
f.
kural koymak
Politics
94
Siyasal
rule
i.
hükümranlık
95
Siyasal
rule
i.
mahkeme emri
96
Siyasal
rule
i.
yönetici veya hükümetin egemenlik süresi
Technical
97
Teknik
rule
i.
kaide
98
Teknik
rule
i.
kural
99
Teknik
rule
i.
üzerinde uzunluk birimlerinin işaretli olduğu, şerit biçimindeki uzunluk ölçmeye yarayan alet
100
Teknik
rule
i.
punta ölçeği
101
Teknik
rule
i.
matbaacı cetveli
102
Teknik
rule
f.
cetvel ile çizgi çizmek
103
Teknik
rule
f.
idare etmek
104
Teknik
rule
f.
yönetmek
Medical
105
Medikal
rule
i.
regl
Math
106
Matematik
rule
i.
matematiksel işlemde kesin sonuç elde etmek için gerekli olan yöntem
Logic
107
Mantık
rule
i.
normatif örnek olarak görülen şey
Astronomy
108
Gökbilim
rule
i.
cetvel (takımyıldızı)
Linguistics
109
Dilbilim
rule
i.
sözcüklerin biçim ve kullanımlarını düzenleyen ilke
110
Dilbilim
rule
i.
sözcüklerin biçim ve kullanımlarında bağlı kalınan prensip
Religious
111
Dini
rule
i.
tarikat kurucusunun üyelerin riayet etmesi için belirlediği kural veya düzenlemeler
Sport
112
Spor
rule
i.
kural
Printery
113
Matbaa
rule
i.
uzun ince bir çizgi şeklindeki basılı veya çizili karakter
Slang
114
Argo
rule
f.
aşırı havalı olmak
115
Argo
rule
f.
popüler olmak
116
Argo
rule
f.
mükemmel olmak
117
Argo
rule
f.
üstün olmak
"rule"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Aeronautic
1
Havacılık
rule
run
i.
2
Havacılık
rule
taxiing
i.
"rule"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
competition rule
i.
yarışma kuralı
2
Genel
rule of the phallus
i.
fallusun hükümranlığı
3
Genel
working rule
i.
çalışma kuralı
4
Genel
slide rule
i.
sürgülü cetvel
5
Genel
ground rule
i.
temel kural
6
Genel
standing rule
i.
tüzük
7
Genel
left hand rule
i.
sol el kuralı
8
Genel
rule of the road
i.
yol kuralı
9
Genel
foot rule
i.
ölçü
10
Genel
jointing rule
i.
derz mastarı
11
Genel
carpenter's rule
i.
marangoz cetveli
12
Genel
rule of thumb
i.
yaklaşık hesap
13
Genel
turkish rule
i.
türk yönetimi
14
Genel
foot rule
i.
ayar
15
Genel
l'hospital's rule
i.
l'hospital kuralı
16
Genel
rule of a thumb
i.
genel kabul görmüş kural
17
Genel
british rule
i.
ingiliz yönetimi
18
Genel
rule of thumb
i.
temel kural
19
Genel
rule of law
i.
hukukun egemenliği
20
Genel
foot rule
i.
cetvel
21
Genel
golden rule
i.
herkese iyilik etme kuralı
22
Genel
phase rule
i.
evre kuralı
23
Genel
rule of thumb
i.
göz kararı
24
Genel
heuristic rule
i.
sezgisel kural
25
Genel
rule of thumb
i.
pratik iş görme usulü
26
Genel
supporter of absolute rule
i.
diktacı
27
Genel
party rule
i.
parti yönetimi
28
Genel
rule of the road
i.
sürücülerin yolun sağını mı solunu mu kullanacakları belirten ülkesel kural
29
Genel
nagele's rule
i.
nagele kuralı
30
Genel
administrative rule making
i.
idari kanun yapma
31
Genel
emergency rule governor
i.
olağanüstü hal bölge valisi
32
Genel
folding rule
i.
katlanır mezura
33
Genel
laporte selection rule
i.
laporte seçim kuralı
34
Genel
non crossing rule
i.
çaprazlama kuralı
35
Genel
slide rule
i.
sürgülü hesap cetveli
36
Genel
unenforceable rule
i.
uygulanamaz
37
Genel
stopping rule
i.
durma kuralı
38
Genel
rule making
i.
kural koyuculuk
39
Genel
writing rule
i.
yazım kuralı
40
Genel
mode of rule
i.
yönetim anlayışı
41
Genel
sense of rule
i.
yönetim anlayışı
42
Genel
manner of rule
i.
yönetim anlayışı
43
Genel
traditional rule
i.
geleneksel kural
44
Genel
decision rule
i.
karar kuralı
45
Genel
golden rule
i.
altın kural
46
Genel
minimum standard rule
i.
asgari standart kural
47
Genel
self-rule
i.
özerklik
48
Genel
rule-making
i.
kural koyuculuk
49
Genel
slide-rule
i.
sürgülü hesap cetveli
50
Genel
self-rule
i.
otonomi
51
Genel
strict rule
i.
katı kural
52
Genel
merchant's rule
i.
tüccar kanunu
53
Genel
rule of law
i.
hukuk kaidesi
54
Genel
rule of procedure
i.
usul kuralı
55
Genel
rule of thumb
i.
parmak hesabı
56
Genel
rule of thumb
i.
ampirik
57
Genel
rule of morals
i.
ahlak kuralı
58
Genel
rule book
i.
kural kitabı
59
Genel
rule maker
i.
kural koyucu
60
Genel
rule bending
i.
kuralların esnetilmesi
61
Genel
rule bending
i.
kural esnetme
62
Genel
the cause and effect rule
i.
sebep sonuç kuralı
63
Genel
mob rule
i.
(olumsuz anlamda) halk/güruh yönetimi
64
Genel
mob rule
i.
ayak takımı hakimiyeti/yönetimi
65
Genel
mob rule
i.
avam idaresi
66
Genel
rule of three
i.
üç kuralı
67
Genel
secret rule
i.
gizli kural
68
Genel
blanket rule
i.
her şeyi veya herkesi kapsayan kural
69
Genel
safety rule
i.
güvenlik kuralı
70
Genel
thumb rule
i.
genel olarak kabul görmüş pratik kural
71
Genel
thumb rule
i.
ampirik kural
72
Genel
unwritten rule
i.
yazılı olmayan kural
73
Genel
unwritten rule
i.
resmi olmayan kural
74
Genel
unwritten rule
i.
herkes tarafından benimsenmiş ama resmi olmayan kural
75
Genel
board rule
i.
kereste ölçüm aleti
76
Genel
rule [dialect]
i.
yemek tarifi
77
Genel
rule [dialect]
i.
formül
78
Genel
rule [obsolete]
i.
davranış
79
Genel
rule [obsolete]
i.
hareket
80
Genel
rule [obsolete]
i.
yürütme
81
Genel
rule-monger
i.
kurallara aşırı bağlı kimse
82
Genel
rule-monger
i.
kural bağımlısı kimse
83
Genel
outlaw rule
i.
saman yığınlarının hacmini kabaca hesaplamada kullanılan bir formül
84
Genel
unspoken rule
i.
söylenmeyen kural
85
Genel
unspoken rule
i.
dile getirilmeyen kural
86
Genel
rule out
f.
kabul etmemek
87
Genel
stretch a rule
f.
kuralı harfi harfine uygulamamak
88
Genel
rule out
f.
hazfetmek
89
Genel
stretch a rule
f.
kuralın bir kısmını görmezlikten gelmek
90
Genel
rule the roost
f.
sözünü geçirmek
91
Genel
rule out
f.
silmek
92
Genel
become a rule
f.
kurallaşmak
93
Genel
rule out
f.
ortadan kaldırmak
94
Genel
make into a rule
f.
kurallaştırmak
95
Genel
rule something out
f.
elemek
96
Genel
rule a country while lying sick in bed
f.
hasta yatağından ülkeyi yönetmek
97
Genel
rule the roast
f.
sözü geçmek
98
Genel
rule out
f.
reddetmek
99
Genel
rule something out
f.
silmek
100
Genel
rule out
f.
bertaraf etmek
101
Genel
rule over
f.
hükmetmek
102
Genel
rule something out of order
f.
kabul etmemek
103
Genel
rule out
f.
imkan vermemek
104
Genel
rule out
f.
hariç bırakmak
105
Genel
rule out
f.
çıkarmak
106
Genel
rule over
f.
hakim olmak
107
Genel
rule out
f.
karalamak
108
Genel
come under the rule of
f.
yönetimi altına girmek
109
Genel
fall under someone's rule
f.
hakimiyeti altına girmek
110
Genel
enter under one's rule
f.
hakimiyeti altına girmek
111
Genel
enter under one's rule
f.
yönetimi altına girmek
112
Genel
fall under someone's rule
f.
yönetimi altına girmek
113
Genel
rule out
f.
elemek
114
Genel
rule out
f.
seçmek
115
Genel
obey rule
f.
kurala uymak
116
Genel
obey the rule
f.
kurala uymak
117
Genel
abide by the rule
f.
kurala uymak
118
Genel
flout a rule
f.
kuralı çiğnemek
119
Genel
fall foul of a rule
f.
kuralı çiğnemek
120
Genel
violate a rule
f.
kuralı çiğnemek
121
Genel
break a rule
f.
kuralı çiğnemek
122
Genel
disregard a rule
f.
kuralı çiğnemek
123
Genel
be in breach of a rule
f.
kuralı çiğnemek
124
Genel
fall foul of the rule
f.
kuralı ihlal etmek
125
Genel
violate the rule
f.
kuralı ihlal etmek
126
Genel
break the rule
f.
kuralı ihlal etmek
127
Genel
be in breach of the rule
f.
kuralı ihlal etmek
128
Genel
flout the rule
f.
kuralı ihlal etmek
129
Genel
disregard the rule
f.
kuralı ihlal etmek
130
Genel
violate a rule
f.
kural çiğnemek
131
Genel
rule with an iron hand
f.
katı bir şekilde yönetmek
132
Genel
rule with an iron fist
f.
katı bir şekilde yönetmek
133
Genel
rule with a rod of iron
f.
katı bir şekilde yönetmek
134
Genel
set up a rule
f.
kural koymak
135
Genel
apply the rule
f.
kuralı uygulamak
136
Genel
enforce the rule
f.
kuralı uygulamak
137
Genel
apply a rule
f.
kuralı uygulamak
138
Genel
enforce a rule
f.
kuralı uygulamak
139
Genel
depart from the rule
f.
prensipten şaşmak
140
Genel
depart from the rule
f.
kuraldan şaşmak
141
Genel
make it a rule
f.
prensip edinmek
142
Genel
depart from the rule
f.
kuralı bozmak
143
Genel
come under the rule of
f.
hakimiyeti altına girmek
144
Genel
come under the rule of
f.
denetimi altına girmek
145
Genel
come under the rule of
f.
denetimine girmek
146
Genel
rule a country
f.
ülke yönetmek
147
Genel
rule out
f.
çizgi çizerek iptal etmek
148
Genel
rule out
f.
ekarte etmek
149
Genel
observe the rule of law
f.
hukuk kuralına uymak
150
Genel
rule out
f.
göz ardı etmek
151
Genel
disobey the rule
f.
kurala uymamak
152
Genel
break the rule
f.
kurala uymamak
153
Genel
rule the country
f.
ülkeyi idare etmek/yönetmek
154
Genel
lift a rule
f.
kuralı kaldırmak
155
Genel
work to rule
f.
kurallara uyarak çalışmak
156
Genel
rule out
f.
göz ardı etmek
157
Genel
observe the rule of social distancing
f.
sosyal mesafe kuralına uymak
158
Genel
rule off
f.
ayırmak için çizgi çekmek
159
Genel
free from a rule
s.
kuraldan bağımsız
160
Genel
rule based
s.
kuralcı
161
Genel
rule based
s.
kurala dayalı
162
Genel
rule-governed
s.
kurala dayalı
163
Genel
rule-governed
s.
kural ile yönetilen
164
Genel
rule-governed
s.
kural yönetimli
165
Genel
rule-bound
s.
kurallara bağlı
166
Genel
by rule
zf.
kurala göre
167
Genel
as a rule of thumb
zf.
pratik olarak
168
Genel
as a general rule
zf.
genellikle
169
Genel
by rule of thumb
zf.
kararlamadan
170
Genel
by rule
zf.
kanunen
171
Genel
by rule
zf.
kurala göre kanunen
172
Genel
as a rule
zf.
genellikle
173
Genel
by rule of thumb
zf.
göz kararı
174
Genel
as a general rule
zf.
genel bir kural olarak
175
Genel
as a rule
zf.
çoğunlukla
176
Genel
as a rule
zf.
genel olarak
Phrasals
177
Öbek Fiiller
rule against someone
f.
birinin aleyhine karar vermek
178
Öbek Fiiller
rule over
f.
hüküm sürmek
179
Öbek Fiiller
rule over
f.
hükmetmek
180
Öbek Fiiller
rule in
f.
karara bağlamak
181
Öbek Fiiller
rule in
f.
kararını vermek
182
Öbek Fiiller
rule in
f.
kesin karar vermek
183
Öbek Fiiller
rule in
f.
kesin karara bağlamak
184
Öbek Fiiller
rule in
f.
uğrayıp bir şey bırakmak
185
Öbek Fiiller
rule in
f.
araçla bırakmak
186
Öbek Fiiller
rule in
f.
karakola getirmek
187
Öbek Fiiller
rule in
f.
bıçaklamak
188
Öbek Fiiller
rule in
f.
delip geçmek
189
Öbek Fiiller
rule in
f.
kesintisiz bir paragraf olarak devam ettirmek
190
Öbek Fiiller
rule in
f.
paragrafın devamı olmak
191
Öbek Fiiller
rule in
f.
bir paragraf olarak devam etmek
192
Öbek Fiiller
rule in
f.
hukuka veya anlaşma kurallarına bakarak dahil etmek
193
Öbek Fiiller
rule in
f.
hukuka veya anlaşma kurallarına bakarak hariç tutmak
194
Öbek Fiiller
rule in
f.
(bir şeyi) seçenekler arasında düşünmek
195
Öbek Fiiller
rule in
f.
(bir şeyi) seçeneklere dahil etmek
196
Öbek Fiiller
rule out
f.
üzerini çizerek (maddeyi) listeden silmek
197
Öbek Fiiller
rule out
f.
imkansız hale getirmek
198
Öbek Fiiller
rule out
f.
imkansız kılmak
199
Öbek Fiiller
rule out
f.
(bir şeyin) önceden planlayarak veya hamle yaparak gerçekleşmesini önlemek
200
Öbek Fiiller
rule against
f.
aleyhine/aleyhinde karar vermek
201
Öbek Fiiller
rule against (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) aleyhine/aleyhinde karar vermek
202
Öbek Fiiller
rule for
f.
lehine/lehinde karar vermek
203
Öbek Fiiller
rule for (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) lehine/lehinde karar vermek
204
Öbek Fiiller
rule for (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek
205
Öbek Fiiller
rule on (something)
f.
(bir şey) hakkında kararını vermek/bildirmek/açıklamak
206
Öbek Fiiller
rule over (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) hakim olmak
207
Öbek Fiiller
rule over (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) hükmetmek
Phrases
208
İfadeler
divide and rule
expr.
böl ve yönet
209
İfadeler
divide and rule
expr.
böl ve hükmet
210
İfadeler
the exception proves the rule
expr.
istisna kuralı bozmaz
211
İfadeler
the exception proves the rule
expr.
istisnalar kaideyi bozmaz
212
İfadeler
exceptions don't break the rule
expr.
istisnalar kaideyi bozmaz
213
İfadeler
within the rule
expr.
kural dahilinde
214
İfadeler
within the framework of the rule
expr.
kural çerçevesinde
215
İfadeler
rule of a thumb
expr.
kabaca/el yordamı ile
216
İfadeler
within the rule
expr.
kural çerçevesinde
217
İfadeler
divide and rule
expr.
parçala ve hükmet
Colloquial
218
Konuşma Dili
rule number one
i.
birinci kural
219
Konuşma Dili
work to rule
i.
kurallara bağlı kalarak işi yavaşlatma
220
Konuşma Dili
rule ok
f.
en iyisi/iyi olmak
221
Konuşma Dili
rule ok
f.
en baskını/baskın olmak
222
Konuşma Dili
rule ok
f.
her şeyin üstünde olmak
223
Konuşma Dili
rule ok
f.
en üstün olmak
224
Konuşma Dili
work to rule
expr.
kurallara harfi harfine uyarak işi yavaşlatma (protesto amaçlı)
225
Konuşma Dili
let your heart rule your head
expr.
kalbinin sesini dinle
226
Konuşma Dili
let your heart rule your head
expr.
yüreğinin sesini dinle
227
Konuşma Dili
first rule of (something)
expr.
(bir şeyin) ilk kuralı: (bir şey) hakkında konuşmamak
228
Konuşma Dili
... rule, ok?
exclam.
… en iyisidir, tamam mı?
229
Konuşma Dili
... rule, ok?
exclam.
… mükemmeldir, anlaşıldı mı?
230
Konuşma Dili
... rule, ok?
exclam.
on numaradır, anladın mı?
Idioms
231
Deyim
the exception rather than the rule
i.
nadir
232
Deyim
the exception rather than the rule
i.
az bulunan
233
Deyim
the exception rather than the rule
i.
çölde bir vaha gibi
234
Deyim
golden rule
i.
altın kural
235
Deyim
rule of thumb
i.
göz kararı
236
Deyim
three-strikes rule
i.
üç hata/yanlış yapma hakkı
237
Deyim
three-strikes rule
i.
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası
238
Deyim
three-strike rule
i.
üç hata/yanlış yapma hakkı
239
Deyim
three-strike rule
i.
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası
240
Deyim
rule the roast
f.
işlerin başında olmak
241
Deyim
rule the roost
f.
işlerin başında olmak
242
Deyim
rule the roast
f.
yönetici olmak
243
Deyim
rule the roost
f.
yönetici olmak
244
Deyim
rule the roast
f.
tam yetki sahibi olmak
245
Deyim
rule the roost
f.
tam yetki sahibi olmak
246
Deyim
rule the roost
f.
borusu ötmek
247
Deyim
rule with an iron fist
f.
demir yumrukla yönetmek
248
Deyim
rule the roost
f.
dediği dedik olmak
249
Deyim
rule the roost
f.
evin reisi olmak
250
Deyim
rule for someone
f.
lehine karar vermek
251
Deyim
rule somebody with a rod of iron
f.
katı bir biçimde yönetmek
252
Deyim
rule somebody with an iron fist/hand
f.
katı bir biçimde yönetmek
253
Deyim
rule in favor of someone
f.
lehine karar vermek
254
Deyim
rule with a velvet glove
f.
kadife eldivenle yönetmek
255
Deyim
rule the roost
f.
sözü geçmek
256
Deyim
rule with a velvet glove
f.
yumuşak ve nazik bir şekilde yönetmek
257
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeyi göz ardı etmek
258
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeyi ciddiye almamak
259
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeyi önemsememek
260
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeye sırt çevirmek
261
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeyi dikkate almamak
262
Deyim
rule something out of court
f.
bir şeyi hesaba katmamak
263
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) incelemek
264
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) tetkik etmek
265
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) bütün boyutlarıyla ele almak
266
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) gözden geçirmek
267
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) mercek altına almak
268
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) detaylı bir biçimde incelemek
269
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) teftiş etmek
270
Deyim
run the rule over (one) [uk]
f.
(birini) denetlemek
271
Deyim
run the rule over [uk]
f.
hızlıca incelemek
272
Deyim
run the rule over [uk]
f.
hızlıca gözden geçirmek
273
Deyim
run the rule over [uk]
f.
hızlıca uygun/doğru olup olmadığını denetlemek
274
Deyim
run the rule over [uk]
f.
hızlı bir denetleme/tetkik yapmak
275
Deyim
run the rule over [uk]
f.
doğruluğunu/uygunluğunu denetlemek
276
Deyim
rule with an iron rod
f.
katı bir şekilde yönetmek
277
Deyim
rule with an iron rod
f.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek
278
Deyim
rule with an iron rod
f.
zorbalıkla yönetmek
279
Deyim
rule with an iron rod
f.
otoriter bir şekilde yönetmek
280
Deyim
rule with an iron hand
f.
katı bir şekilde yönetmek
281
Deyim
rule with an iron hand
f.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek
282
Deyim
rule with an iron hand
f.
zorbalıkla yönetmek
283
Deyim
rule with an iron hand
f.
otoriter bir şekilde yönetmek
284
Deyim
work to rule
f.
kurallara bağlı kalarak işi yavaşlatmak
285
Deyim
work to rule
f.
(protesto amaçlı) kurallara harfi harfine uyarak işi yavaşlatmak
286
Deyim
be the exception that proves the rule
f.
istisna olmak
287
Deyim
be the exception that proves the rule
f.
istisna olup kaideyi/kuralı bozmamak
288
Deyim
rule with an iron hand (in a velvet glove)
f.
katı bir şekilde yönetmek
289
Deyim
rule with an iron hand (in a velvet glove)
f.
katı bir biçimde yönetmek
290
Deyim
rule with an iron hand (in a velvet glove)
f.
acımasız bir şekilde/gaddarca yönetmek
291
Deyim
rule with an iron hand (in a velvet glove)
f.
zorbalıkla yönetmek
292
Deyim
rule with an iron hand (in a velvet glove)
f.
otoriter bir şekilde yönetmek
293
Deyim
let (one's) heart rule (one's) head
f.
kalbinin sesini dinlemek
294
Deyim
let (one's) heart rule (one's) head
f.
yüreğinin sesini dinlemek
295
Deyim
let (one's) heart rule (one's) head
f.
aklıyla değil duygularıyla/kalbiyle hareket etmek
296
Deyim
make it a rule to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) prensip edinmek
297
Deyim
make it a rule to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) kural haline getirmek
298
Deyim
make it a rule to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) kural edinmek
299
Deyim
make it a rule to (do something)
f.
(bir şey yapmayı) sürekli hale getirmek
300
Deyim
rule in favor of
f.
-in lehine karar vermek
301
Deyim
rule in favor of
f.
-den yana karar vermek
302
Deyim
rule in favor of (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) lehine karar vermek
303
Deyim
rule in favor of (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) yana karar vermek
304
Deyim
rule someone or something with a rod of iron
f.
birini/bir şeyi katı bir şekilde yönetmek
305
Deyim
rule someone or something with a rod of iron
f.
birini/bir şeyi sert bir şekilde yönetmek
306
Deyim
rule someone or something with a rod of iron
f.
birini/bir şeyi sıkı biçimde yönetmek
307
Deyim
divide and rule
expr.
böl ve yönet
308
Deyim
kiss rule
expr.
kiss kuralı
309
Deyim
kiss rule
expr.
(bir şeyi) basit tut prensibi
310
Deyim
kiss rule
expr.
basit yap prensibi
Speaking
311
Konuşma
if there's a rule you can bend it
expr.
bir kural varsa onu esnetebilirsin
312
Konuşma
if you break this rule
expr.
bu kuralı çiğnerseniz
313
Konuşma
don't let your heart rule your head
expr.
duygularına kapılma aklını kullan
314
Konuşma
there is an exception to every rule
expr.
istisnalar kaideyi bozmaz
315
Konuşma
don't let your heart rule your head
expr.
kalbinle değil aklınla/mantığınla hareket et
316
Konuşma
obey the cardinal rule
expr.
temel kurala itaat et
317
Konuşma
I have one rule
expr.
tek bir kuralım var
Trade/Economic
318
Ticaret/Ekonomi
rule of explicity
i.
açıklık kuralı
319
Ticaret/Ekonomi
prudent man rule
i.
basiretli davranma kuralı
320
Ticaret/Ekonomi
golden rule of banking
i.
bankacılığın altın kuralı
321
Ticaret/Ekonomi
binding rule
i.
bağlayıcı kural
322
Ticaret/Ekonomi
prudent man rule
i.
basiretlilik kuralı
323
Ticaret/Ekonomi
full crew rule
i.
çalışacak asgari işçi kuralı
324
Ticaret/Ekonomi
majority rule
i.
çoğunluk kuralı
325
Ticaret/Ekonomi
least-cost production rule
i.
en düşük maliyetli üretim kuralı
326
Ticaret/Ekonomi
least-cost combination rule
i.
en düşük üretim maliyeti kuralı
327
Ticaret/Ekonomi
utility-maximizing rule
i.
fayda maksimizasyonu kuralı
328
Ticaret/Ekonomi
prevailing-wage rule
i.
geçerli ücret kuralı
329
Ticaret/Ekonomi
rule of 70
i.
fiyat düzeyinin iki katına çıkması için gerekli yıl sayısının hesaplanmasında bir yöntem
330
Ticaret/Ekonomi
customs rule
i.
gümrük mevzuatı
331
Ticaret/Ekonomi
rule of law
i.
hukuk kuralı
332
Ticaret/Ekonomi
shut-down rule
i.
işletmenin geçici olarak faaliyetine son verme kuralı
333
Ticaret/Ekonomi
prudent man rule
i.
ihtiyatlı hareket etme kuralı
334
Ticaret/Ekonomi
house rule
i.
iç yönetmelik
335
Ticaret/Ekonomi
rule of exchange
i.
kambiyo kuralı
336
Ticaret/Ekonomi
rule-of-thumb
i.
karar ve uygulama kıstasları
337
Ticaret/Ekonomi
profit maximization rule
i.
kan en yüksek düzeye çıkartma ilkesi
338
Ticaret/Ekonomi
profit maximization rule
i.
kar maksimizasyonu amacı
339
Ticaret/Ekonomi
rule of reciprocity
i.
karşılıklı olma kuralı
340
Ticaret/Ekonomi
rule table
i.
kural tablosu
341
Ticaret/Ekonomi
rule base
i.
kural tabanı
342
Ticaret/Ekonomi
fiscal rule
i.
mali kural
343
Ticaret/Ekonomi
lower-of-cost-or-market rule
i.
maliyet veya pazar değerinin en küçüğü kuralı
344
Ticaret/Ekonomi
fiscal rule
i.
mali kural
345
Ticaret/Ekonomi
rule of reciprocity
i.
mütekabiliyet esası
346
Ticaret/Ekonomi
absolute priority rule
i.
mutlak öncelik kuralı
347
Ticaret/Ekonomi
pro rata rule
i.
orantılı olma kuralı
348
Ticaret/Ekonomi
optimization rule
i.
optimizasyon kuralı
349
Ticaret/Ekonomi
self-rule plus shared-rule
i.
özyönetim artı ortaklaşa yönetim prensibi
350
Ticaret/Ekonomi
monetary rule
i.
parasal kural
351
Ticaret/Ekonomi
slide rule
i.
sürgülü hesap cetveli
352
Ticaret/Ekonomi
apportionment rule
i.
taksim kuralı
353
Ticaret/Ekonomi
rule of apportionment
i.
taksim kuralı
354
Ticaret/Ekonomi
prudent man rule
i.
tedbirli insan kuralı
355
Ticaret/Ekonomi
rule of indemnity
i.
tazminat kuralı
356
Ticaret/Ekonomi
merchant’s rule
i.
tüccar yasası
357
Ticaret/Ekonomi
tax benefit rule
i.
zararların karlarla mahsubu kuralı
358
Ticaret/Ekonomi
rule 144a
i.
144a kuralı
359
Ticaret/Ekonomi
tax benefit rule
i.
zararların karlarla mahsubuna imkan veren kural
360
Ticaret/Ekonomi
rule off
f.
büyük defter kayıtlarının altına toplam almak
361
Ticaret/Ekonomi
rule off
f.
hesap kapatmak
362
Ticaret/Ekonomi
under the rule
zf.
kontratlarının gereğini yerine getiremeyen üyelerin hesabına borsa yetkilisi tarafından alış veya satış yapılabilmesini sağlayan (kural)
Law
363
Hukuk
cab rank rule
i.
bir avukatın kendi alanıyla ilgili başvuran her müvekkili kabul etme zorunluluğu kuralı
364
Hukuk
correlative rights rule
i.
bağlantılı haklar kuralı
365
Hukuk
hearsay rule
i.
duyduğunu aktarma kuralı
366
Hukuk
the day before the birthday rule
i.
doğum gününden önceki gün kuralı
367
Hukuk
disciplinary rule
i.
disiplin kuralı
368
Hukuk
mandatory rule
i.
emredici hüküm
369
Hukuk
undee influence rule
i.
gabin kuralı
370
Hukuk
rule nisi
i.
geçici mahkeme emri
371
Hukuk
bright line rule
i.
hukuk kurallarının yoruma yer bırakmayan açıklığı
372
Hukuk
rule of law
i.
hukuk prensibi
373
Hukuk
rule of law
i.
hukukun üstünlüğü
374
Hukuk
rule of law principle
i.
hukukun üstünlüğü ilkesi
375
Hukuk
rule of reason
i.
haklı sebep kuralı
376
Hukuk
rule of law
i.
hukuk kuralı
377
Hukuk
rule of law
i.
hukuk kaidesi
378
Hukuk
rule of law
i.
hukukun üstünlüğü
379
Hukuk
rule of law principle
i.
hukuk devleti ilkesi
380
Hukuk
cab rank rule
i.
ingiliz hukunda avukatların sıkı bir rotasyonla herhangi bir müvekkilin davasını üstlenme zorunluluğu
381
Hukuk
cab rank rule
i.
ingiltere' de dava vekillerinin zorunlu ve dönüşümlü olarak herhangi bir müvekkile atanması
382
Hukuk
domestic rule of law
i.
iç hukuk düzeni
383
Hukuk
rule book
i.
kanunname
384
Hukuk
rule basis
i.
kanun esası
385
Hukuk
rule of law
i.
kanunun hakimiyeti
386
Hukuk
rule of law
i.
kanuni hüküm
387
Hukuk
departure from the rule
i.
kuraldan mugayir
388
Hukuk
hotchpotch rule
i.
mirası eşit dağıtmak için mülklerin bölünmesi
389
Hukuk
final rule
i.
nihai kaide
390
Hukuk
absolute rule
i.
nihai karar
391
Hukuk
parol evidence rule
i.
sözlü delil kuralı
392
Hukuk
absolute rule
i.
son karar
393
Hukuk
final rule
i.
son kural
394
Hukuk
cab rank rule
i.
taksi sırası kuralı
395
Hukuk
default rule
i.
tamamlayıcı hüküm
396
Hukuk
departure from the rule
i.
usulden aykırı
397
Hukuk
rule of law
i.
yasal hüküm
398
Hukuk
rule of the roads
i.
yol nizamnamesi
399
Hukuk
rule by law
i.
hukukun üstünlüğü
400
Hukuk
best evidence rule
i.
orijinal delil kuralı
401
Hukuk
best evidence rule
i.
en iyi şahadet kuralı
402
Hukuk
exclusionary rule
i.
abd anayasası'nın 4. maddesi uyarınca yasadışı yollarla elde edilen tanıklığın geçersiz sayılması kuralı
403
Hukuk
exclusionary rule
i.
dışlayıcı hüküm
404
Hukuk
miranda rule [us]
i.
kolluk kuvvetlerinin gözaltına alınan kimseyi sessiz kalma ve avukat tutma hakkına sahip olduğu konusunda uyarmasını zorunlu kılan hüküm
405
Hukuk
rule of cy pres
i.
harfi harfine uyulması mümkün olmayan durumlarda bağışçı veya vasiyet sahibinin niyetine en yakın uygulamanın yapılması kuralı
406
Hukuk
rule of evidence
i.
yargıya intikal edecek olan her bir iddianın kanıtlanmasını veya çürütülmesini sağlayan hukuk kaidesi
407
Hukuk
fellow-servant rule
i.
çalışma arkadaşına ihmal sonucu zarar verme vakalarında işverenin mesuliyeti olmadığını belirten yasa
408
Hukuk
day rule
i.
(eskiden) mahkumu belirli koşullar altında bir günlüğüne serbest bırakan mahkeme kararı
409
Hukuk
side-bar rule
i.
mahkemeye resmi başvuru yapılmaksızın icra emri yetkisi veren bir ingiliz kanunu
410
Hukuk
the egg shell skull rule
i.
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması
411
Hukuk
rule a case
f.
davaya bakmak
412
Hukuk
apply a rule
f.
kural uygulamak
413
Hukuk
apply the rule
f.
kuralı uygulamak
414
Hukuk
rule on
f.
karar vermek (hakim)
415
Hukuk
as a rule
expr.
genel kural olarak
416
Hukuk
as a rule
expr.
kaide olarak
417
Hukuk
as a rule
expr.
kural olarak
Politics
418
Siyasal
rule of non-discrimination
i.
ayrımcılık yapmama ilkesi
419
Siyasal
the european union rule of law mission in kosovo
i.
ab'nin kosova'daki hukukun üstünlüğü misyonu
420
Siyasal
home rule
i.
belediye özerkliği
421
Siyasal
direct rule
i.
bağımsız yönetim
422
Siyasal
divide and rule policy
i.
böl ve yönet politikası
423
Siyasal
self-rule
i.
bir milletin kendi kendini yönetmesi
424
Siyasal
majority rule
i.
çoğunluk kuralı
425
Siyasal
majority rule
i.
çoğunluk sistemi
426
Siyasal
majority rule
i.
çoğunluk kararı
427
Siyasal
majority rule
i.
çoğunluk yönetimi
428
Siyasal
majority rule
i.
çoğunluk egemenliği
429
Siyasal
direct rule
i.
doğrudan yönetim
430
Siyasal
rule book
i.
düzenleme
431
Siyasal
indirect rule
i.
dolaylı yönetim
432
Siyasal
general rule
i.
genel kural
433
Siyasal
unjust rule
i.
haksız yönetim
434
Siyasal
rule of law
i.
hukuk devleti
435
Siyasal
rule of law principle
i.
hukukun egemenliği ilkesi
436
Siyasal
rule by decree
i.
kararname ile yönetme
437
Siyasal
rule making power
i.
kanun yapma yetkisi
438
Siyasal
self-rule
i.
kendi kendini idare
439
Siyasal
rule maker
i.
kural koyucu
440
Siyasal
rule making power
i.
kural yapma yetkisi
441
Siyasal
rule-based trade
i.
kurala dayalı ticaret
442
Siyasal
gag rule
i.
mecliste konuşmayı sınırlandıran kural
443
Siyasal
rule-based fiscal policy
i.
mali kural
444
Siyasal
gag rule
i.
mecliste konuşma kuralı
445
Siyasal
one-man rule
i.
mutlak idare
446
Siyasal
rule of origin
i.
menşei kuralları
447
Siyasal
home rule
i.
özerk yönetim
448
Siyasal
one-man rule
i.
otoriter rejim
449
Siyasal
home rule charter
i.
özerklik fermanı
450
Siyasal
colonial rule
i.
sömürgeci yönetim
451
Siyasal
single-party rule
i.
tek parti yönetimi
452
Siyasal
one-man rule
i.
tek kişi tarafından yönetim
453
Siyasal
one-man rule
i.
tek kişinin idaresindeki devlet yöntemi
454
Siyasal
one-party rule
i.
tek parti yönetimi
455
Siyasal
general rule
i.
umumi kaide
456
Siyasal
nationality rule
i.
uyrukluk kuralı
457
Siyasal
two thirds rule
i.
üçte iki çoğunluk ile karar verilmesi kuralı
458
Siyasal
nationality rule
i.
uyrukluk ilkesi
459
Siyasal
rule of law
i.
yasa egemenliği
460
Siyasal
local self-rule
i.
yerel özerklik
461
Siyasal
home rule
i.
yerel yönetimlere anayasa tarafından tanınan idari bağımsızlık
462
Siyasal
unit rule
i.
birim oy sistemi
463
Siyasal
unit rule
i.
eyalette oy çokluğuyla seçilen adayın eyalet adına oy verme yetkisine sahip olduğu seçim türü
464
Siyasal
joint rule
i.
müşterek yönetim
465
Siyasal
home rule [us]
i.
şehir ve eyaletlerde kısmi özerklik
466
Siyasal
home rule
i.
ulusal bir azınlığa veya koloniye verilen kısmi özerklik
467
Siyasal
home rule [uk]
i.
dominyon konumu
468
Siyasal
home rule
i.
siyasi özyönetim ilkesi
469
Siyasal
home rule
i.
siyasi özerklik kuramı
470
Siyasal
one-man rule
i.
diktatörlük
471
Siyasal
golden rule
i.
devletin sadece yatırım amaçlı borçlanması gerektiğini öne süren bir ilke
472
Siyasal
rule out
f.
hükümsüz kılmak
473
Siyasal
declare emergency rule
f.
olağanüstü hal ilan etmek
474
Siyasal
divide and rule
expr.
böl ve yönet
Industry
475
Sanayi
work-rule
i.
kurallara uyarak çalışma
476
Sanayi
work-rule
i.
kurallara bağlı kalarak işi yavaşlatma
477
Sanayi
work-to-rule
s.
kurallara bağlı kalarak işi yavaşlatmaya ait
478
Sanayi
work-to-rule
s.
kurallara bağlı kalarak işi yavaşlatmayla ilgili
Technical
479
Teknik
calliper rule
i.
kumpas
480
Teknik
cutoff rule
i.
ayırma cetveli
481
Teknik
amperes rule
i.
ampere kuralı
482
Teknik
ashby brown rule
i.
ashby brown kuralı
483
Teknik
ampere's rule
i.
ampere kuralı
484
Teknik
basic rule
i.
ana kural
485
Teknik
ground rule
i.
ana kural
486
Teknik
barlow’s rule
i.
barlow kuralı
487
Teknik
barlow's rule
i.
barlow kuralı
488
Teknik
rule of thumb
i.
baş parmak kuralı
489
Teknik
foot rule
i.
bir kadem boyunda cetvel
490
Teknik
foot rule
i.
bir ayaklık cetvel
491
Teknik
bragg rule
i.
bragg kuralı
492
Teknik
cramer's rule
i.
cramer kuralı
493
Teknik
steel rule
i.
çelik cetvel
494
Teknik
chevreul's rule
i.
chevreul kuralı
495
Teknik
chvorinov's rule
i.
chvorinov kuralı
496
Teknik
else-rule
i.
değilse kuralı
497
Teknik
circular slide rule
i.
dairesel sürgülü cetvel
498
Teknik
stopping rule
i.
durma kuralı
499
Teknik
vertical rule
i.
dikey çizgi
500
Teknik
duhring's rule
i.
duhring kuralı
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of rule
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy