karar - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

karar



"karar" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 84 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
karar judgment i.
karar decision i.
General
karar vote i.
karar ruling i.
karar perpetuity i.
karar resolution i.
karar proper degree i.
karar reasonable degree i.
karar doom i.
karar find i.
karar arbitrament i.
karar constancy i.
karar dijudication i.
karar sense i.
karar fixity i.
karar purpose i.
karar conclusion i.
karar fiat i.
karar stability i.
karar award i.
karar finding i.
karar decree i.
karar verdict i.
karar ordinance i.
karar determination i.
karar decision i.
karar resolve i.
karar injunction i.
karar judgement call i.
karar decider i.
karar call i.
karar account i.
karar adjudgment i.
karar adjudicature i.
karar enact [obsolete] i.
karar deliberation [obsolete] i.
karar disjudication i.
karar preelection [obsolete] i.
karar point [obsolete] i.
Colloquial
karar call i.
karar vardy [dialect] i.
Trade/Economic
karar adjudgment i.
karar adjudicature i.
karar sentence i.
karar agreement i.
karar judgement i.
karar declaration i.
karar ordinance i.
karar adjudication i.
Law
karar adjudgement i.
karar adjudgment i.
karar adjudicature i.
karar adjudication i.
karar resolution i.
karar judgement i.
karar sentence i.
karar resolve i.
karar claim i.
karar rule i.
karar decision i.
karar adjugment i.
karar judgment i.
karar attaintment i.
karar attainture i.
karar award i.
karar doom i.
karar enacture [obsolete] i.
karar jewise i.
karar jugement [obsolete] i.
karar juise i.
karar measure i.
karar juwise i.
karar ministerial s.
karar jud (judgment) kısalt.
Politics
karar decree i.
karar decision i.
karar ordinance i.
karar conclusion i.
Music
karar clausula i.
Latin
karar judicatum i.
karar sententia i.
karar decretum i.
karar arbitrium i.
Archaic
karar verdit i.

"karar" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kesin karar vermek resolve f.
karar vermek decide f.
karar vermek make a decision f.
General
geçici karar provisional judgment i.
karar değeri decnet i.
doğru düşünüp karar verme yetisi judgment i.
karar masası decision table i.
genel karar general verdict i.
karar özgürlüğü freedom of decision i.
kati karar unappealable decision i.
karar veren decreer i.
ani karar snap decision i.
olumsuz karar no i.
tarafsız karar unbiased judgment i.
karar taslağı draft resolution i.
adli karar judicial decision i.
bocalayan ve çabuk karar değiştiren kişi whiffler i.
karar verilebilirlik decideability i.
karar (mahkeme vb) verdict i.
nihai karar final decision i.
karar verme deciding i.
çok ölçütlü karar verme multiple criteria decision making i.
karar destek sistemleri decision support systems i.
karar anı crunch time i.
karar simgesi decision symbol i.
karar hakkına saygı respect for autonomy i.
karar alan decision maker i.
karar veren enactor i.
malzeme tedariki karar vereme süreci material acquisition decision process i.
iyi karar good judgement i.
karar tablosu decision table i.
karar komitesi resolutions commitee i.
gönüllü tercih/karar free will i.
iyi karar good judgment i.
karar verme enacting i.
geçici karar provisional decision i.
karar veritabanı decisional database i.
karar destek teknikleri decision support techniques i.
şahsi karar personal judgement i.
kesin karar resolution i.
geçici karar provisional decree i.
geçici karar temporary decision i.
son karar final decision i.
karar verme dijudication i.
karar verici policy maker i.
karar özeti decision summary i.
karar verilemezlik undecidability i.
paştun toplumunda karar alma yetkisine sahip olan ihtiyar heyeti jirga i.
kesin karar exact decision i.
karar name decree i.
istatistiksel karar statistical decision i.
karar anı moment of truth i.
kesin karar commitment i.
karar vericiler decision makers i.
karar verme yetkisine sahip kimse decision maker i.
karar mercii decision maker i.
tek taraflı karar unilateral determination i.
isabetli karar the right decision i.
ortak karar taslağı draft joint resolution i.
ortak karar tasarısı draft joint resolution i.
karar örneği decision model i.
karar anı decision instant i.
karar verme decision making i.
karar mantık tabloları decision logic tables i.
karar düzeltme correcting the decision i.
yanlış karar wrong decision i.
çabuk karar snap decision i.
bağımsız karar independent decision i.
çabuk karar prompt decision i.
ara karar preceding judgment i.
ara karar interim decision i.
karar verme araçları decision making tools i.
siyasi karar political decision i.
alınan karar decision taken i.
verilen karar decision given i.
karar metni decision i.
karar metni decision text i.
karar metni resolution text i.
hukuki karar legal decision i.
yerinde ve doğru karar alma acumen i.
karar süreçleri decision processes i.
karar düzeltmesi correction of decision i.
karar verme giving a decision i.
ortak karar consensus i.
karar değeri decision value i.
karar değişkeni decision variable i.
karar kuralı decision rule i.
karar uzayı decision space i.
karar düğümü decision node i.
karar verici decision-maker i.
karar verme süreci decision-making period i.
düşünmeden alınmış karar knee-jerk decision i.
karar verme decision-making i.
toplu karar convention i.
karar günü doomsday i.
yılbaşında bir bireyin belirli türdeki davranışlarını değiştirmek için aldığı karar new year's resolution i.
karar verme mekanizması decision making mechanism i.
resmi karar ruling i.
muhakemenin iadesi hakkında karar decision regarding a new trial i.
zor karar difficult decision i.
olumlu karar positive decision i.
olumlu karar affirmative decision i.
müteferrik karar miscellaneous decision i.
karar tarihi date of the verdict i.
karar tarihi date of the judgement i.
karar tarihi date of the decision i.
risk tabanlı karar alma risk-based decision-making i.
kritik karar executive decision i.
idari karar executive decision i.
kritik karar critical decision i.
belirleyici karar judgement call i.
karar aşaması decision phase i.
karar aşaması decision stage i.
karar desteği decision support i.
tepkisel karar verme reactive decision making i.
karar verme özgürlüğü freedom of decision making i.
bilgisayar destekli karar verme computer assisted decision making i.
çok kriterli karar verme modeli multi-criteria decision-making model i.
nihai karar final judgment order i.
yansız karar impartial/neutral decision i.
yansız karar unbiased decision i.
keyfi karar arbitrary decision i.
kötü karar bad decision i.
karar anı decisive moment i.
karar öncesi pre-contemplation i.
karar öncesi precontemplation i.
sağlıklı karar healthy decision i.
çok zor bir karar a very difficult decision i.
doğru karar correct decision i.
karar bekleme awaiting decision i.
müşterek karar joint resolution i.
anlık karar/hüküm snap judgment i.
anlık karar snap decision i.
anlık karar instant decision i.
anlık karar spontaneous decision i.
ana karar main decision i.
karar destek unsuru decision support element i.
kısmi karar partial decision i.
zor karar tough decision i.
iyi karar good decision i.
karar verme yetkisi arbitrament i.
karar üreten decision making i.
karar verme birimi decision-making unit i.
karar birimi decision-making unit i.
karar verme gizliliği decisional privacy i.
karar verme mahremiyeti decisional privacy i.
bilgiye dayalı karar informed decision i.
bilgiye dayanan karar informed decision i.
azimle karar alan resolutionist i.
karar verme yetkisi decision-making authority i.
karar sınırı decision boundary i.
karar yüzeyi decision surface i.
ortak karar co-decision i.
klinik karar clinical decision i.
karar numarası resolution number i.
karar numarası decision number i.
sağlıklı karar sound judgement i.
yaratıcı problem çözme ve karar verme creative problem-solving and decision-making i.
ek karar additional decision i.
ek karar supplemental decision i.
ilave karar supplemental decision i.
ilave karar additional decision i.
ani karar sudden decision i.
stratejik karar verme strategic decision-making i.
son karar last decision i.
cüretkar karar bold decision i.
cesur karar bold decision i.
karar veren kimse adjudger i.
karar verici administrator i.
cezaya karar verme affeerment i.
karar alıcı administrator i.
karar mercii administrator i.
doğru karar alma rectitude i.
yeniden karar verme redetermination i.
karar verememe nondecision i.
tatmin edici olmayan karar nondecision i.
karar (kıvam/ölçü) temper i.
bir kişinin belirli bir sosyal hizmet için uygun olup olmadığına karar vermek için fiziksel veya sosyal koşullarının incelenmesi needs test i.
orta karar olma neutrality i.
karar verme termination [obsolete] i.
bir karar ya da eylem için uygun zaman kairos i.
tek görüşe veya tarza bağlı kalmaksızın en iyi olanı seçerek karar verme eclectic method i.
olası karar way i.
olumsuz karar unfavorable judgment i.
doğru karar verme yeteneği judgement i.
doğru karar verme yeteneği judgment i.
(biri veya bir şey hakkında) son karar epitaph i.
karar verme sürecindeki kırılma noktası knife edge i.
karar verme yeteneği eye i.
isabetli karar verme yetisi judgment i.
belirleyici karar judgment call i.
hayati karar anı juncture i.
hayati karar anı crossroads i.
karar özeti headpiece i.
karar faktörü bottom line i.
hatalı karar miscensure [obsolete] i.
yanlış karar misconclusion i.
karar verme faktörü moment [obsolete] i.
karar anı go no-go i.
düşman kuvvette yer alan yanıltma operasyonu yapma yetkisine sahip karar mercii deception target i.
karar verme aracı decidement i.
karar verici decider i.
karar alıcı decision-maker i.
karar alma decision-making i.
halka arz edilen karar deliverance i.
karar vermede zorlanma demur i.
hızlı karar dispatch [us] i.
hızlı karar despatch [uk] i.
karar veren kimse determinator i.
bir kurumun yönetim kurulunun verdiği teklif, karar veya oy grace i.
gizli karar verici grey eminence i.
bir yarışmacının diğerine göre sahip olduğuna karar verilen avantaj odds i.
karar verilmemiş konu open question i.
karar verme süreci analizi operations research i.
yaşadığı bölgenin başka devletin egemenliğine geçmesiyle o devletin vatandaşlığına geçip geçmemeye karar verecek kimse optant i.
bir karar üzerine uzun uzun ve takıntılı biçimde düşünme rumination i.
karar alma masası decision-making table i.
son karar committal i.
karar sonucu closure i.
karar verme conclusion i.
karar veren kimse dijudicant i.
karar mercii dijudicant i.
karar günü domesday i.
(çöp çekerek) rastgele karar verme drawing lots i.
amaca yönelik karar policy i.
nihai karar issue [obsolete] i.
son karar say-so i.
yetkili karar say-so i.
hatalı karar bağlılığı escalation of commitment i.
neyin doğru olduğuna karar verilemeyen durum corridor of uncertainty i.
karar veren kimse disceptator [obsolete] i.
mahkeme karar talebi prayer i.
bağlayıcı ön karar precommitment i.
önceden verilmiş karar predetermination i.
ön karar preelection i.
önceden verilen karar preelection i.
ön karar pre-election i.
önceden verilen karar pre-election i.
önceden karar verme premotion i.
önceden karar verme premovement i.
ciddi bir karar gerektiren durum scale i.
sonuca varmayan karar scotch verdict i.
tesirsiz karar scotch verdict i.
karar verme özgürlüğü free-will i.
kesin karar slockdologer i.
kesin karar slockdolager i.
kesin karar slockdoliger i.
karar yorgunluğu decision fatigue i.
karar yorgunluğu decision fatigue i.
karar bıkkınlığı decision fatigue i.
lehte karar suffrage i.
bir şeyin lehinde karar vermek decide for something f.
nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda) have the last word in f.
karar vermek enact f.
karar vermek determine f.
karar vermesini sağlamak decide f.
karar vermek award f.
karar vermek elect f.
karar vermek choose f.
karar vermek dijudicate f.
karar vermek adjudge f.
karar vermeye çalışırken bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak weigh one thing against another f.
karar kılmak settle f.
bir şeyin aleyhinde karar vermek decide against something f.
karar vermek plump for f.
dönülmeyecek bir karar vermek cross the rubicon f.
karar vermek decide on f.
karar kılmak opt f.
karar vermek work out f.
çok zor bir karar almak bite the bullet f.
aleyhte karar vermek decide against f.
bir şeyin işe yaramaz olduğuna karar vermek write something off f.
karar noktasına getirmek bring to a head f.
birinin işe yaramaz olduğuna karar vermek write someone off f.
karar vermek conclude f.
bir şeyi yapmaya karar vermek decide to take the plunge f.
yürürlüğe koymak (yasa, karar vb'ni) implement f.
karar verdirmek decide f.
karar almak make a decision f.
karar vermek make decision f.
karar vermek fix on f.
karar vermek hand down f.
karar vermek settle f.
karar vermek decree f.
düşmek (karar birine) be up to f.
kesin karar vermek resolve f.
karar vermek decide upon f.
karar vermesini sağlamak cause to decide f.
karar almak take a decision f.
karar vermek hold f.
yanlış karar vermek (hakem) miscall f.
karar vermek opt to f.
karar vermek make up one's mind f.
karar vermeyerek zaman kazanmaya çalışmak temporize f.
karar vermek settle on f.
karar vermek make up f.
karar vermek settle upon f.
karar vermek adjudicate f.
karar kılmak decide up f.
karar kılmak decide on f.
karar vermek resolve on f.
yapmamaya karar vermek opt out of f.
bir şeyin lehinde karar vermek decide in favor of something f.
bir araya gelerek karar almak concert f.
bilinçli karar vermek make conscious decisions f.
(karar) bozmak discharge f.
karar vermek resolve f.
karar almak take a resolution f.
karar vermek take a decision f.
karar vermek decide f.
oy çokluğu ile karar vermek decide by majority of votes f.
karar vermek pass on f.
karar kılamamak be undecided (between different opinions) f.
karar kılamamak waver f.
karar kılamamak be irresolute (between different opinions) f.
karar kılamamak vacillate f.
yeni bir yön çizmeye karar vermek veer off in a new direction f.
karar verilmek be decided f.
karar okumak read the decision f.
karar okumak read out the decision f.
karar uygulamak implement the decision f.
karar düzeltmek correct the decision f.
karar çıkarmak issue a decision f.
karar uygulamak perform the decision f.
karar bozmak quash the decision f.
karar almak take decision f.
anlık karar vermek spur of the moment f.
düşünmeden karar vermek spur of the moment f.
karar vermek make up one's mind to f.
yönünde karar vermek make a decision of (whether) f.
yönünde karar vermek make a decision on f.
ile ilgili karar vermek make a decision on f.
karar vermek pass f.
karşısındaki hakkında karar vermek sit in judgement f.
karar vermek fix upon f.
aleyhinde karar vermek make a decision against f.
karar vermek hand down a decision f.
karar vermek render a decision f.
karar (birine) kalmış olmak be up to f.
aleyhinde karar vermek make a judgment against someone f.
karar alma sürecine katılmak be involved in the decision-making process f.
oy çoğunluğuyla karar vermek decide by majority of votes f.
lehine karar vermek decide in favor of f.
lehinde karar vermek make a decision in favour of f.
karar kılmak decide f.
anlık bir karar vermek make a snap decision f.
bir konuda (henüz) karar vermemiş olmak reserve judgment f.
bir konuda (henüz) karar vermemiş/kararsız olmak reserve one's judgment f.
karar vermekte zorlanmak have difficulty in deciding f.
zor karar vermek have difficulty in deciding f.
bir şeyi yapmaya karar vermek decide to do something f.
hakem olarak karar vermek arbitrate f.
kürtaj yaptırmaya karar vermek decide to have her baby aborted f.
kürtaj yaptırmaya karar vermek decide to have an abortion f.
karar vermeyerek zaman kazanmaya çalışmak temporise f.
karar vermek (hakem) make a call f.
oybirliğiyle karar vermek decide unanimously f.
karar verip harekete geçmek act f.
karar vermek affeer f.
karar vermek cast f.
yeniden karar vermek redecide f.
yeniden karar vermek redetermine f.
farklı bir karar vermek redetermine f.
doğru karar vermek make the right decision f.
karar kılmak chap [scottish] f.
karar almak make a conclusion f.
karar verememek balance f.
beraatine karar vermek uncharge [obsolete] f.
karar vermek will f.
karar vermek bethink f.
alelacele karar vermek jump f.
karar verememek waffle f.
karar verirken tereddüt etmek haver f.
karar verip vazgeçmemek hold f.
bir karar vermek reach a decision f.
yasal yetkiyle karar vermek give f.
karar düzenlemek decree f.
karar verilmemiş olmak depend f.
(bir konuda) karar vermek determinate [obsolete] f.
(bir kimsenin) karar vermesini sağlamak determine f.
iki veya daha çok seçenekten birinde karar kılmak optate f.
bir veya daha çok seçenekte karar kılmak optate f.
aleyhinde karar vermek overrule f.
karar vermek dominate f.
sağduyu ile karar vermek pick f.
özenle karar vermek pick f.
bir şeyde karar kılmak pitch (on) f.
bir şeyde karar kılmak pitch (upon) f.
peşinen karar vermek foreclose f.
peşinen karar vermek foremean [obsolete] f.
karar vermek foresay f.
önceden karar vermek prechoose f.
önceden karar vermek predilected f.
erken karar vermek prejudicate [obsolete] f.
önceden karar vermek premove f.
geri dönülemez bir şekilde karar vermek seal f.
(yargılama, karar için) masaya yatırmak put f.
karar vermek sort [obsolete] f.
iptaline karar vermek disallow f.
karar almak resolve f.
satın almamaya karar vermek boycott f.
ittifakla karar verilmiş concerted s.
karar verilmemiş up in the air s.
kendi kendine karar veren self determining s.
orta karar mediocre s.
karar verilmiş enacted s.
karar vermiş resolved s.
çok önemli (konu/karar) weighty s.
karar verilmiş decided s.
orta karar moderate s.
kurumu yok edecek (karar) suicidal s.
karar vermemiş undecided s.
karar verilemez undecidable s.
bozulabilir (karar) reversible s.
karar veya kanun yürürlüğe girmeden öncesi için geçerli olan expostfacto s.
karar verilmemiş undecided s.
karar verilmiş adjudicated s.
düşünmeden verilen bir karar spur of the moment s.
anlık karar verilerek yapılmış spur of the moment s.
karar verilmiş resolved s.
karar verilebilir decidable s.
müşterek/birlikte karar alma/alan codeciding s.
henüz karar verilmemiş (yasa maddesi vb) prejudical s.
karar ile ilgili adjudicative s.
karar ile ilgili adjudicatory s.
karar verilmemiş unabsolved s.
orta karar unextreme s.
orta karar mezzo s.
karar alamayan choiceful s.
kesin karar veremeyen choiceful s.
karar verebilir decisory s.
karar verme eğilimi olan decisory s.
kesin olarak karar verilmiş determinate s.
bir karar verip bir vazgeçen on-again, off-again [us] s.
henüz karar verilmemiş open s.
doğru karar verebilme becerisine ve sağduyuya sahip commonsensible s.
doğru karar verebilme becerisi ve sağduyudan ileri gelen commonsensible s.
doğru karar verebilme becerisi ve sağduyu sergileyen commonsensible s.
karar veren dominative s.
karar veren doomful [obsolete] s.
karar bildiren doomful [obsolete] s.
karar veren ordinant s.
ekipteki astların karar verme sürecinde yer aldıkları yönetim tarzına ait participative s.
ekipteki astların karar verme sürecinde yer aldıkları yönetim tarzı ile ilişkili participative s.
(karar) emsali üzerinden desteklenen precedented s.
karar öncesi gelişen preconvention s.
karar verilen predilect s.
karar verilen predilected s.
önceden karar verilen prejudicate [obsolete] s.
orta karar second-class s.
(bir şeye) karar vermiş set s.
orta karar olan slack s.
davada nihai karar öncesi geçici nitelikte (tedbir) provisional s.
birden karar verilen spur-of-the-moment s.
kendi karar yetkisi dahilinde at its sole discretion zf.
karar değiştirerek zag zf.
anında karar vermek durumunda on the spot zf.
tarafından karar verilmiş before ed.
Phrasals
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) karar verememek hover between something (and something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between something (and something else) f.
iki zıt kişi veya şey arasında karar vermek judge between (someone or something and someone or something else) f.
(bir şeye) göre karar vermek/yapmak come down f.
karar vermek come to f.
aleyhinde karar vermek decide against someone f.
aniden karar değiştirmek veer away f.
arasında bir karar vermek decide between two f.
bir şeyi yapmaya karar/söz vermek commit oneself on something f.
birinin aleyhine karar vermek rule against someone f.
biriyle ilgili karar/fikir açıklamak pronounce something on someone or something f.
başkalarına bilgilerinin ya da statülerinin daha yüksek olmalarından ötürü (fikirlerine katılmasanız bile) sizinle ilgili karar almalarına ya da size bir şey yaptırmalarına müsaade etmek defer to someone f.
iki şey arasında kalmak (karar verememek) oscillate between someone and someone f.
karar kılmak opt for f.
mantık kullanarak aksine karar vermek reason against something f.
karar kılmak settle on f.
(kanun/karar) geçmek go through f.
-e bakılarak hakkında karar kılınmak go by f.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between (something) and (something else) f.
seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak hover between (something) and (something else) f.
(iki şey arasında) kararsız kalmak/karar verememek hover between something (and something else) f.
seçenekler arasında bir karar vermeye çalışmak hover between something (and something else) f.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak judge between (someone or something) (and someone or something else) f.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden) birine karar vermek judge between (someone or something and someone or something else) f.
(iki veya birkaç şeyden/kişiden birinde) karar kılmak judge between (someone or something and someone or something else) f.
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek refer back to (someone or something) f.
(bir şeyi incelenmesi/karar verilmesi için birine) geri göndermek refer back to (someone or something) f.
(iki kişi/iki şey) arasında karar verememek vacillate between (one person or thing) and (another) f.
kesin karar vermek rule in f.
-de karar kılmak pitch on f.
'-e karar vermek pitch on f.
-de karar kılmak pitch upon f.
'-e karar vermek pitch upon f.
(jüri veya bir hâkimin) aleyhte bir karar açıklaması find against someone or something f.
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için sunmak put (something) up to (someone or something) f.
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için açmak put (something) up to (someone or something) f.
(bir şeyi birine/bir şeye) tartışılması, değerlendirilmesi, karar verilmesi için taşımak put (something) up to (someone or something) f.
(bir şeyi) bir karar verme işlemine/sürecine açmak put (something) up to (something) f.
birinin/bir şeyin lehine karar vermek award something to someone or something f.