Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
skin
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"skin"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 144 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
skin
i.
ten
2
Yaygın Kullanım
skin
i.
cilt
3
Yaygın Kullanım
skin
i.
deri
4
Yaygın Kullanım
skin
f.
soymak
General
5
Genel
skin
i.
gön
6
Genel
skin
i.
gömlek
7
Genel
skin
i.
kaplama
8
Genel
skin
i.
dazlak
9
Genel
skin
i.
zar
10
Genel
skin
i.
kabuk
11
Genel
skin
i.
post
12
Genel
skin
i.
cimri
13
Genel
skin
i.
pösteki
14
Genel
skin
i.
cilt
15
Genel
skin
i.
deri
16
Genel
skin
i.
tulum
17
Genel
skin
i.
gıda üzerinde oluşan kaymak
18
Genel
skin
i.
hayvan derisi
19
Genel
skin
i.
parşömen
20
Genel
skin
i.
vellum kağıt
21
Genel
skin
i.
hayvan derisinden yapılmış şişe
22
Genel
skin
i.
(çanta görevi üstlenen) deri tulum
23
Genel
skin
i.
(kayak tabanında kullanılan) fok derisi
24
Genel
skin
i.
kayak peluşu
25
Genel
skin
i.
yüzeyde oluşan ince tabaka
26
Genel
skin
i.
zar yapılı film
27
Genel
skin
i.
zar yapılı köpük
28
Genel
skin
i.
ince buz örtüsü
29
Genel
skin
i.
ince buz tabakası
30
Genel
skin
i.
yaşam
31
Genel
skin
i.
hayat
32
Genel
skin
i.
sağlık
33
Genel
skin
i.
genel iyilik hali
34
Genel
skin
i.
cüzdan
35
Genel
skin
i.
rezil kimse
36
Genel
skin
i.
alçak
37
Genel
skin
i.
düzenbaz
38
Genel
skin
i.
dolandırıcı
39
Genel
skin
i.
üçkağıtçı
40
Genel
skin
i.
bir kunduz derisine denk eski bir değer birimi
41
Genel
skin
i.
çak yapma
42
Genel
skin
i.
tokalaşma
43
Genel
skin
f.
yüzmek
44
Genel
skin
f.
dövmek
45
Genel
skin
f.
çıkarmak
46
Genel
skin
f.
cezalandırmak
47
Genel
skin
f.
soymak (kabuğunu/dış zarını)
48
Genel
skin
f.
soymak
49
Genel
skin
f.
kazıklamak
50
Genel
skin
f.
sıyırıp çıkarmak
51
Genel
skin
f.
derisini yüzmek
52
Genel
skin
f.
sıyırmak
53
Genel
skin
f.
kabuğunu soymak
54
Genel
skin
f.
derisini soymak
55
Genel
skin
f.
deri yüzmek
56
Genel
skin
f.
kabuk tutarak iyileştirmek
57
Genel
skin
f.
kesmek
58
Genel
skin
f.
zarar vermek
59
Genel
skin
f.
dilmek
60
Genel
skin
f.
(yarışta) yenmek
61
Genel
skin
f.
(yarışta) arayı açmak
62
Genel
skin
f.
(yarışta) fark atmak
63
Genel
skin
f.
tüketmek
64
Genel
skin
f.
verimini düşürmek
65
Genel
skin
f.
yağmalamak
66
Genel
skin
f.
canına okumak
67
Genel
skin
f.
(koşum hayvanını) sürmek
68
Genel
skin
f.
(katerpilar traktör) kullanmak
69
Genel
skin
f.
katerpilar traktör operatörlüğü yapmak
70
Genel
skin
f.
inmek
71
Genel
skin
f.
alçalmak
72
Genel
skin
f.
aşağı inmek
73
Genel
skin
f.
iniş yapmak
74
Genel
skin
f.
dar açıklıktan geçmek
75
Genel
skin
f.
kıl payı kazanmak
76
Genel
skin
f.
az farkla başarmak
77
Genel
skin
f.
koşuşturmak
78
Genel
skin
f.
acele etmek
79
Genel
skin
f.
hızla kaçmak
80
Genel
skin
s.
çıplaklık içeren
81
Genel
skin
s.
çıplaklık gösteren
82
Genel
skin
s.
çıplaklığı yansıtan
83
Genel
skin
zf.
ancak
Colloquial
84
Konuşma Dili
skin
f.
çok azarlamak
85
Konuşma Dili
skin
f.
dövmek
86
Konuşma Dili
skin
f.
dolandırmak
87
Konuşma Dili
skin
f.
cezalandırmak
88
Konuşma Dili
skin
f.
haşlamak
89
Konuşma Dili
skin
f.
kazıklamak
90
Konuşma Dili
skin
f.
çak yapmak
91
Konuşma Dili
skin
f.
(el ile) çakmak
Industry
92
Sanayi
skin
i.
işlenmemiş elmasın en dış katmanı
Technical
93
Teknik
skin
i.
cilt
94
Teknik
skin
i.
dış katman
95
Teknik
skin
i.
deri
96
Teknik
skin
i.
pösteki
97
Teknik
skin
i.
post
98
Teknik
skin
i.
(uçak veya gemi) dış kaplama
99
Teknik
skin
i.
inciyi oluşturan sedefli maddeyi örten zar yapı
100
Teknik
skin
i.
bitümlü membran
101
Teknik
skin
i.
bitümlü yol yüzeyi
102
Teknik
skin
i.
membran yalıtım örtüsü
103
Teknik
skin
f.
(resimden) patina çıkarmak
104
Teknik
skin
f.
(yapışkanlı yüzeye) eşit miktarda yapıştırıcı uygulamak
Computer
105
Bilgisayar
skin
i.
dış görünüm
106
Bilgisayar
skin
i.
(program, uygulama, internet sitesi görünümünü değiştiren) grafiksel kullanıcı arayüzü
107
Bilgisayar
skin
i.
(video oyununda) ses dosyası
108
Bilgisayar
skin
f.
(bilgisayar programına) grafiksel kullanıcı arayüzü eklemek
Construction
109
İnşaat
skin
i.
dış duvar
110
İnşaat
skin
i.
duvar paneli
111
İnşaat
skin
i.
giydirme cephe inşasında kullanılan dayanıklı metal
Automotive
112
Otomotiv
skin
i.
deri
Marine
113
Denizcilik
skin
i.
sarılı yelkende dış tabaka
Medical
114
Medikal
skin
i.
cilt testi
Gastronomy
115
Mutfak
skin
i.
kabuk
116
Mutfak
skin
i.
soymak deri
117
Mutfak
skin
i.
sosis derisi
118
Mutfak
skin
i.
sosis zarı
119
Mutfak
skin
i.
jambon kabuğu
120
Mutfak
skin
i.
pastırmanın kenar kısmı
121
Mutfak
skin
f.
derisini soymak
122
Mutfak
skin
f.
derisini yüzmek
123
Mutfak
skin
f.
derisini sıyırmak
Zoology
124
Zooloji
skin
i.
omurgalıların vücudunu kaplayan deri
125
Zooloji
skin
i.
(omurgalıda) alt deri/yağ tabakası
Botanic
126
Botanik
skin
i.
deri
Football
127
Futbol
skin
f.
plase yapmak
Card
128
İskambil
skin
i.
firavuna benzer bir kart oyunu
129
İskambil
skin
f.
tek bir kart çekmek
130
İskambil
skin
f.
(kartı) tek tek çekmek
Slang
131
Argo
skin
i.
davul
132
Argo
skin
i.
dolar
133
Argo
skin
i.
at
134
Argo
skin
i.
kınama
135
Argo
skin
i.
paylama
136
Argo
skin
i.
şikayet
137
Argo
skin
i.
azarlama
138
Argo
skin
i.
fırçalama
139
Argo
skin
i.
kondom
140
Argo
skin
i.
prezervatif
141
Argo
skin
i.
sigara sarma kağıdı
142
Argo
skin
i.
sigara kağıdı
143
Argo
skin
i.
dekolte
144
Argo
skin
i.
meme dekoltesi
"skin"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
skin color
i.
ten rengi
General
2
Genel
skin game
i.
üçkağıt
3
Genel
skin resurfacing
i.
yeniden modelleme
4
Genel
lamb skin
i.
kuzu postu
5
Genel
skin of an onion
i.
soğan zarı
6
Genel
skin diving
i.
aletsiz dalış
7
Genel
banana skin
i.
muz kabuğu
8
Genel
skin color
i.
cilt rengi
9
Genel
skin resurfacing
i.
cilt yenileme
10
Genel
skin cream
i.
cilt kremi
11
Genel
skin and bones
i.
bir deri bir kemik
12
Genel
skin powder
i.
cilt pudrası
13
Genel
skin game
i.
dolandırıcılık
14
Genel
goose skin
i.
kaz derisi
15
Genel
skin diving
i.
aletsiz dalış
16
Genel
skin plate
i.
deri kaplama
17
Genel
skin eruption
i.
geceyanığı
18
Genel
thick skin
i.
kalın cilt
19
Genel
skin colour
i.
cilt rengi
20
Genel
goat's milk cheese made in a skin
i.
tulumpeyniri
21
Genel
skin disease
i.
deri hastalığı
22
Genel
skin made into a bag
i.
tulum
23
Genel
animal skin
i.
hayvan derisi
24
Genel
sable skin coat
i.
samur kürk
25
Genel
thin skin
i.
alıngan
26
Genel
skin diver
i.
balıkadam
27
Genel
skin diver
i.
aletsiz dalgıç
28
Genel
skin care
i.
cilt bakımı
29
Genel
bronzed skin
i.
bronz ten
30
Genel
tanned skin
i.
bronz ten
31
Genel
oily skin
i.
yağlı cilt
32
Genel
skin problems
i.
cilt problemleri
33
Genel
allergic skin
i.
alerjik cilt
34
Genel
skin texture
i.
cilt dokusu
35
Genel
external skin
i.
dış kabuk
36
Genel
skin-diver
i.
aletsiz dalan dalgıç
37
Genel
skin dryness
i.
deri kuruluğu
38
Genel
skin waste
i.
deri kırpıntısı
39
Genel
dark skin
i.
koyu ten
40
Genel
crocodile skin bag
i.
timsah derisi çanta
41
Genel
pale skin
i.
beyaz deri
42
Genel
pale skin
i.
soluk beniz
43
Genel
pale skin
i.
soluk deri
44
Genel
pale skin
i.
solgun deri
45
Genel
skin blemishes
i.
cilt lekeleri
46
Genel
apple skin
i.
elma kabuğu
47
Genel
light skin
i.
açık ten
48
Genel
fair skin
i.
açık ten
49
Genel
rabbit skin
i.
tavşan postu
50
Genel
skin wettedness
i.
cilt ıslaklığı
51
Genel
goose skin
i.
tüylerin ürpermesi
52
Genel
skin formation
i.
deri oluşumu
53
Genel
onion skin
i.
soğan zarı
54
Genel
skin colour
i.
ten rengi
55
Genel
grape skin
i.
üzüm kabuğu
56
Genel
smooth skin
i.
pürüzsüz cilt
57
Genel
all skin and bones
i.
bir deri bir kemik
58
Genel
skin tone
i.
ten rengi
59
Genel
skin tone
i.
cilt tonu
60
Genel
skin tone
i.
cilt rengi
61
Genel
appliances for skin or hair care
i.
deri veya saç bakım cihazları
62
Genel
tiger skin
i.
kaplan postu
63
Genel
olive skin
i.
yanık ten
64
Genel
tan skin
i.
yanık ten
65
Genel
skin blemish
i.
cilt lekesi
66
Genel
skin spot
i.
cilt lekesi
67
Genel
intact skin
i.
sağlıklı cilt
68
Genel
healthy skin
i.
sağlıklı cilt
69
Genel
skin care products
i.
cilt bakım ürünleri
70
Genel
skin-tight clothes
i.
daracık elbiseler
71
Genel
skin-tight garments
i.
daracık kıyafetler
72
Genel
skin-tight clothes
i.
daracık kıyafetler
73
Genel
skin-tight garments
i.
daracık elbiseler
74
Genel
skin care cream
i.
cilt bakım kremi
75
Genel
skin rash
i.
cilt kızarması
76
Genel
skin tag
i.
et beni
77
Genel
skin and fur
i.
deri ve kürk
78
Genel
tomato skin
i.
domates kabuğu
79
Genel
dry skin
i.
kuru cilt
80
Genel
pale skin
i.
soluk ten
81
Genel
skin problems
i.
cilt problemleri
82
Genel
fish skin
i.
balık derisi
83
Genel
sheep skin
i.
koyun postu
84
Genel
fruit skin
i.
meyve kabuğu
85
Genel
saggy skin
i.
sarkık cilt
86
Genel
firm skin
i.
sıkı cilt
87
Genel
dry skin cream
i.
kuru cilt kremi
88
Genel
drum skin
i.
davul zarı
89
Genel
wine skin
i.
şarap tulumu
90
Genel
wine skin
i.
şarap taşımak için kullanılan deriden yapılma bir şişe
91
Genel
wine skin
i.
şarap taşımak için kullanılan deriden yapılma bir çanta
92
Genel
dragon's skin
i.
yaprak izleri sürüngen pullarına benzeyen bir bitki fosili
93
Genel
pony skin
i.
midilli postu
94
Genel
chicken skin
i.
tüyleri diken diken olmuş deri
95
Genel
skin [australia]
i.
bir avustralya aborjinleri alt grubu
96
Genel
skin and bones
i.
aşırı zayıflık
97
Genel
skin and bones
i.
anoreksik olma
98
Genel
skin color
i.
etnisite
99
Genel
skin color
i.
etnik köken
100
Genel
skin color
i.
ırk
101
Genel
skin sensation
i.
tensel his
102
Genel
skin sensation
i.
cilt hassasiyeti
103
Genel
skin sensation
i.
tensel hissiyat
104
Genel
skin-pop
i.
deri altı uyuşturucu enjeksiyonu
105
Genel
skin out
f.
kabuğunu soymak
106
Genel
get under one's skin
f.
kızdırmak
107
Genel
skin out
f.
sıvışmak
108
Genel
skin through
f.
zar zor başarmak
109
Genel
save one's skin
f.
postu kurtarmak
110
Genel
save one's skin
f.
başını kurtarmak
111
Genel
get under one's skin
f.
sinir etmek
112
Genel
irritate the skin
f.
pişirmek
113
Genel
save one's skin
f.
paçayı kurtarmak
114
Genel
be all skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
115
Genel
skin an animal
f.
tulum çıkarmak
116
Genel
be all skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
117
Genel
be soaked to the skin
f.
sırsıklam olmak
118
Genel
skin down
f.
inmek (ağaç/direk vb'nden)
119
Genel
remove the skin
f.
kabuğunu soymak
120
Genel
be soaked to the skin
f.
iliklerine kadar ıslanmak
121
Genel
become skin and bones
f.
iğne ipliğe dönmek
122
Genel
skin out
f.
derisini yüzmek
123
Genel
skin through
f.
güçbela becermek
124
Genel
skin up
f.
tırmanmak (ağaç/direk vb'ne)
125
Genel
skin over
f.
kabuk bağlamak
126
Genel
save one's skin
f.
sağ kurtulmak
127
Genel
skin through
f.
becerebilmek
128
Genel
skin up
f.
tırmanmak
129
Genel
skin through
f.
ancak geçmek (dar bir yerden)
130
Genel
skin through
f.
güçbela geçmek (dar bir yerden)
131
Genel
skin up
f.
tırmanarak çıkmak
132
Genel
skin down
f.
inmek (ağaç/direk)
133
Genel
skin through
f.
güçbela başarmak
134
Genel
strip the skin from (a body or carcass)
f.
deri yüzmek
135
Genel
protect skin
f.
teni korumak
136
Genel
be all skin and bones
f.
kadidi çıkmak
137
Genel
be all skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
138
Genel
skin-pop
f.
deri altına uyuşturucu enjekte etmek
139
Genel
get under one's skin
f.
birini rahatsız etmek
140
Genel
get under one's skin
f.
tedirginlik vermek
141
Genel
get under one's skin
f.
rahatsızlık vermek
142
Genel
rub the cream into one's skin
f.
kremi vücuduna sürmek
143
Genel
shed skin
f.
(yılan) kabuk değiştirmek
144
Genel
one's skin to dry out
f.
cildi kurumak
145
Genel
one's skin to peel
f.
derisi soyulmak
146
Genel
cut the skin off
f.
kabuğunu kesmek
147
Genel
be soaked to the skin
f.
sırılsıklam olmak
148
Genel
skin pop
f.
(deri altına) ilaç enjekte etmek
149
Genel
skin-dive
f.
serbest dalış yapmak
150
Genel
mere skin and bone
s.
bir deri bir kemik
151
Genel
without skin
s.
kabuksuz
152
Genel
nothing but skin and bones
s.
bir deri bir kemik
153
Genel
having skin
s.
kabuklu
154
Genel
thick skin
s.
duyarsız
155
Genel
wet to the skin
s.
iliklerine kadar ıslanmış
156
Genel
skin and bone
s.
bir deri bir kemik
157
Genel
skin-deep
s.
yüzeysel
158
Genel
skin-deep
s.
derine gitmeyen
159
Genel
skin-deep
s.
üstünkörü
160
Genel
skin-deep
s.
sathi
161
Genel
skin-laminated
s.
deri lamineli
162
Genel
skin-tight
s.
deriye oturan
163
Genel
skin-tight
s.
dapdar
164
Genel
skin-tight
s.
daracık
165
Genel
next to one's skin
zf.
tenine
166
Genel
below the skin
zf.
derinin altında
167
Genel
in a whole skin
zf.
burnu bile kanamadan
168
Genel
in a whole skin
zf.
sıyrık bile almadan
169
Genel
skin-deep
zf.
yüzeysel olarak
170
Genel
skin-deep
zf.
üstünkörü
171
Genel
skin-deep
zf.
yalapşap
Phrasals
172
Öbek Fiiller
skin up
f.
derisini yüzmek
173
Öbek Fiiller
skin up
f.
derisi kalkmak
174
Öbek Fiiller
skin up
f.
sıyırmak
175
Öbek Fiiller
skin up
f.
derisini/yüzeyini yaralamak
176
Öbek Fiiller
skin up
f.
yüzeyini/derisini kesmek
177
Öbek Fiiller
skin up
f.
yüzeyini/derisini zedelemek
178
Öbek Fiiller
skin up
f.
derisini/yüzeyini sıyırmak
179
Öbek Fiiller
run out of (one's) skin
f.
tüm gücünü/varını yoğunu ortaya koyup iyi bir performans göstermek
180
Öbek Fiiller
run out of (one's) skin
f.
kıçını yırtmak
181
Öbek Fiiller
run out of (one's) skin
f.
büyük çaba gösterip başarılı olmak
182
Öbek Fiiller
skin back
f.
derisini yüzmek
183
Öbek Fiiller
skin back
f.
derisini geriye doğru çekmek
Phrases
184
İfadeler
skin of the teeth
i.
hiç
185
İfadeler
skin of the teeth
i.
koca bir hiç
186
İfadeler
skin of the teeth
i.
son şans
187
İfadeler
skin of the teeth
i.
en düşük olasılık
188
İfadeler
under the skin
expr.
aslında
189
İfadeler
with a whole skin
expr.
burnu bile kanamadan
190
İfadeler
beauty is only skin deep
expr.
güzellik sadece dıştadır
191
İfadeler
with a whole skin
expr.
sapasağlam
192
İfadeler
with a whole skin
expr.
sıyrık bile almadan
193
İfadeler
under the skin
expr.
temelinde
Proverb
194
Atasözü
beauty is only skin-deep
asıl güzellik yürektedir
195
Atasözü
beauty is only skin-deep
fiziksel güzellik yüzeyseldir
196
Atasözü
beauty is only skin-deep
iç güzelliği önemlidir
197
Atasözü
beauty is only skin deep
güzellik yalnızca dış görünüştedir
198
Atasözü
beauty is only skin deep
güzellik geçici karakter kalıcıdır
199
Atasözü
beauty is only skin deep
güzelliğe kapılma kişiliğe bak
200
Atasözü
let every man skin his own skunk
kendi işini kendin hallet
201
Atasözü
there is more than one way to skin a cat
bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır
202
Atasözü
beauty is only skin deep
mühim olan ruh güzelliği
203
Atasözü
beauty is only skin deep
önemli olan ruh güzelliği
204
Atasözü
let every man skin his own skunk
her koyun kendi bacağından asılır
205
Atasözü
beauty is more than skin deep
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
206
Atasözü
beauty is more than skin deep
dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak
207
Atasözü
beauty is more than skin deep
mühim olan dış güzellik değil ruh güzelliği
208
Atasözü
beauty is more than skin deep
asıl güzellik yürektedir
209
Atasözü
beauty is more than skin deep
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir
210
Atasözü
beauty is more than skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
211
Atasözü
beauty is only skin deep
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a
212
Atasözü
beauty is only skin deep
dış güzelliğe aldanma kişiliğe bak
213
Atasözü
beauty is only skin deep
güzel/iyi olmak için dış güzellikten fazlası gerekir
214
Atasözü
beauty is only skin deep
sadece dış görünüşle güzel/iyi insan olunmaz
Colloquial
215
Konuşma Dili
banana skin
i.
bariz bir hataya neden olan öngörülemeyen şey
216
Konuşma Dili
banana skin
i.
yerdeki muz kabuğu gibi başa dert olan şey
217
Konuşma Dili
give someone some skin
f.
beşlik çakmak
218
Konuşma Dili
save someone's skin
f.
birinin kıçını kurtarmak
219
Konuşma Dili
save someone's skin
f.
imdadına yetişmek
220
Konuşma Dili
save someone's skin
f.
yardımına yetişmek
221
Konuşma Dili
save someone's skin
f.
yardımına koşmak
222
Konuşma Dili
save someone's skin
f.
yardım etmek
223
Konuşma Dili
slip on a banana skin
f.
gülünç bir duruma düşmek
224
Konuşma Dili
slip on a banana skin
f.
aptal durumuna düşmek
225
Konuşma Dili
slip on a banana skin
f.
aptalca bir hata yapmak
226
Konuşma Dili
slip on a banana skin
f.
utanç verici bir hata yapmak
227
Konuşma Dili
give me some skin!
expr.
çak!
228
Konuşma Dili
give me skin!
expr.
çak!
229
Konuşma Dili
slip me some skin!
expr.
çak!
230
Konuşma Dili
skin me!
expr.
çak bi beşlik
231
Konuşma Dili
give me skin!
expr.
çak bir beşlik!
232
Konuşma Dili
skin me!
expr.
çak bir beşlik
233
Konuşma Dili
slip me some skin!
expr.
çak bi beşlik
234
Konuşma Dili
knock me some skin!
expr.
çak bakalım!
235
Konuşma Dili
give me some skin!
expr.
çak bi beşlik!
236
Konuşma Dili
knock me some skin!
expr.
çak bir beşlik!
237
Konuşma Dili
give me skin!
expr.
çak bi beşlik!
238
Konuşma Dili
skin me!
expr.
çak!
239
Konuşma Dili
I am soaked to the skin
expr.
donuma kadar ıslandım
240
Konuşma Dili
give me some skin!
expr.
çak bir beşlik!
241
Konuşma Dili
slip me some skin!
expr.
çak bir beşlik
242
Konuşma Dili
I am soaked to the skin
expr.
iliklerime kadar ıslandım
243
Konuşma Dili
I am soaked to the skin
expr.
(yağmur vb yüzünden) sırılsıklam oldum
244
Konuşma Dili
it's no skin off my nose
expr.
beni ırgalamaz
245
Konuşma Dili
it's no skin off my nose
expr.
beni ırgalamaz
Idioms
246
Deyim
ass in a lion's skin
i.
aslan kılığına/postuna girmiş/bürünmüş eşek
247
Deyim
ass in a lion's skin
i.
palavracı ahmak
248
Deyim
ass in a lion's skin
i.
martavalcı
249
Deyim
ass in a lion's skin
i.
kurusıkı atıcı
250
Deyim
a thin skin
i.
alıngan tip
251
Deyim
skin and bone
i.
bir deri bir kemik
252
Deyim
skin deep
i.
dış görünüş
253
Deyim
a banana skin for the government
i.
hükümetin bir ayıbı
254
Deyim
a thin skin
i.
kolay alınan kimse
255
Deyim
a banana skin
i.
gülünç bir durum
256
Deyim
a banana skin
i.
utanç verici bir durum/hata
257
Deyim
a banana skin
i.
aptalca bir hata
258
Deyim
a thick skin
i.
vurdumduymaz kimse
259
Deyim
a thick skin
i.
eleştirilere kulak asmayan kimse
260
Deyim
a thick skin
i.
kolay alınmayan/kırılmayan kimse
261
Deyim
a thick skin
i.
vurdumduymaz/alıngan tip
262
Deyim
a thick skin
i.
kolay alınmayan kimse
263
Deyim
a thin skin
i.
kolay alınan kimse
264
Deyim
skin a flint
f.
para için her yola başvurmak
265
Deyim
skin a flint
f.
sineğin yağını çıkarmak
266
Deyim
skin the bear at once
f.
doğrudan/bir an önce konuya girmek
267
Deyim
skin the bear at once
f.
bir an önce işe girişmek/başlamak
268
Deyim
skin the bear at once
f.
konuya kafadan/bodoslama girmek
269
Deyim
be (all) brothers/sisters under the skin
f.
özünde/temelde benzer olmak
270
Deyim
be (all) brothers/sisters under the skin
f.
özünde/temelde birbirine benzemek
271
Deyim
be (all) brothers/sisters under the skin
f.
özünde/temelde aynı duyguları paylaşmak
272
Deyim
skin an eel by the tail
f.
tedbirsiz/ihtiyatsız/akılsızca iş yapmak
273
Deyim
skin someone alive
f.
ağzının payını vermek
274
Deyim
nearly jump out of one's skin
f.
aklı başından gitmek
275
Deyim
almost jump out of one's skin
f.
aklı başından gitmek
276
Deyim
jump out of one's skin
f.
aklı başından gitmek
277
Deyim
leap out of one's skin
f.
aklı başından gitmek
278
Deyim
skin someone alive
f.
birisini azarlamak
279
Deyim
skin someone alive
f.
birisine çok sinirlenmek
280
Deyim
be all skin and bone
f.
bir deri bir kemik kalmak
281
Deyim
no skin off someone's teeth
f.
birisinin derdi olmamak
282
Deyim
no skin off someone's teeth
f.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak
283
Deyim
save somebody's skin
f.
birinin kıçını kurtarmak
284
Deyim
be skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak/kalmak
285
Deyim
skin in the game
f.
bir hedefi gerçekleştirmek uğruna maddi riske girmek
286
Deyim
get under someone's skin
f.
birini uyuz etmek
287
Deyim
no skin off someone's back
f.
birisinin derdi olmamak
288
Deyim
be no skin off someone's teeth
f.
birisinin umurunda olmamak
289
Deyim
be no skin off someone's nose
f.
birisinin umurunda olmamak
290
Deyim
be all skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
291
Deyim
be skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak/kalmak
292
Deyim
get under someone's skin
f.
birinin sinirine dokunmak
293
Deyim
no skin off someone's nose
f.
birisinin derdi olmamak
294
Deyim
no skin off someone's nose
f.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak
295
Deyim
no skin off someone's back
f.
birisini ilgilendiren bir sıkıntı olmamak
296
Deyim
be all skin and bone
f.
çöpe dönmek
297
Deyim
skin someone alive
f.
çiğ çiğ yemek (birini)
298
Deyim
be all skin and bone
f.
çok zayıflamak
299
Deyim
catch one's bear before one sells its skin
f.
dereyi görmeden paçaları sıvamak
300
Deyim
catch one's bear before one sells its skin
f.
doğmamış çocuğa kaftan biçmek
301
Deyim
have a thick skin
f.
eleştirilere kulak asmayan biri olmak
302
Deyim
get under (one's) skin
f.
haz etmemek
303
Deyim
get under (one's) skin
f.
hoşlanmamak
304
Deyim
be soaked to the skin
f.
iliklerine kadar ıslanmak
305
Deyim
get wet to the skin
f.
iliklerine kadar ıslanmak
306
Deyim
become skin and bones
f.
iğne ipliğe dönmek
307
Deyim
almost jump out of one's skin
f.
ödü kopmak
308
Deyim
nearly jump out of one's skin
f.
ödü patlamak
309
Deyim
be comfortable in one's skin
f.
kendinden memnun olmak
310
Deyim
be scared out of one's skin
f.
ödü kopmak
311
Deyim
save your own skin
f.
kendi kıçını kurtarmak
312
Deyim
be scared out of one's skin
f.
ödü patlamak
313
Deyim
be comfortable in one's skin
f.
kendiyle barışık olmak
314
Deyim
get under (one's) skin
f.
nefret etmek
315
Deyim
nearly jump out of one's skin
f.
ödü kopmak
316
Deyim
be secure in one's skin
f.
kendinden emin olmak
317
Deyim
comfortable in one's skin
f.
kendinden emin olmak
318
Deyim
save one's own skin
f.
kendi postunu kurtarmak
319
Deyim
make someone's skin crawl
f.
korkmak
320
Deyim
be uncomfortable in one's own skin
f.
kendine yabancılaşmak
321
Deyim
almost jump out of one's skin
f.
ödü patlamak
322
Deyim
jump out of one's skin
f.
korkuyla yerinden sıçramak
323
Deyim
be soaked to the skin
f.
sucuk gibi ıslanmak
324
Deyim
save one's skin
f.
postu kurtarmak
325
Deyim
get soaked to the skin
f.
sırılsıklam ıslanmak
326
Deyim
get under (one's) skin
f.
rahatsızlık vermek
327
Deyim
be soaked to the skin
f.
sırsıklam olmak
328
Deyim
make someone's skin crawl
f.
tüylerini diken diken etmek
329
Deyim
run out of your skin
f.
tüm gücünü/varını yoğunu ortaya koyup iyi bir performans göstermek
330
Deyim
make someone's skin crawl
f.
tüylerini ürpertmek
331
Deyim
play out of your skin
f.
tüm gücünü/varını yoğunu ortaya koyup iyi bir performans göstermek
332
Deyim
nearly jump out of one's skin
f.
yüreği ağzına gelmek
333
Deyim
soak someone to the skin
f.
(yağmur vb) birini sırılsıklam ıslatmak
334
Deyim
have a thick skin
f.
vurdumduymaz olmak
335
Deyim
be no skin off someone's nose
f.
umurunda olmamak
336
Deyim
almost jump out of one's skin
f.
yüreği ağzına gelmek
337
Deyim
have skin in the game
f.
bir amaçta/başarıda katkısı olmak
338
Deyim
have skin in the game
f.
bir amaçta/başarıda parasal desteği olmak
339
Deyim
have skin in the game
f.
çorbada tuzu olmak
340
Deyim
have skin in the game
f.
çorbada tuzu bulunmak
341
Deyim
have/put skin in the game [us]
f.
bir şeyin, projenin, etkinliğin başarısında/başarısızlığında katkısı olmak
342
Deyim
have/put skin in the game [us]
f.
bir şeyin, projenin, etkinliğin başarısında/başarısızlığında payı olmak
343
Deyim
have/put skin in the game [us]
f.
pay sahibi olmak
344
Deyim
get under (one's) skin
f.
(birinin) sinirini oynatmak
345
Deyim
get under (one's) skin
f.
(birini) rahatsız etmek
346
Deyim
get under (one's) skin
f.
(birini) irite etmek
347
Deyim
get under (one's) skin
f.
obsesyon yaratmak
348
Deyim
get under (one's) skin
f.
takıntı olmak
349
Deyim
get under (one's) skin
f.
saplantı olmak
350
Deyim
get under (one's) skin
f.
aklına takılmak
351
Deyim
get under (one's) skin
f.
birini çok iyi anlamak/tanımak
352
Deyim
get under (one's) skin
f.
birinin ciğerini bilmek
353
Deyim
get under someone's skin
f.
birini derinlemesine anlamaya çalışmak
354
Deyim
get under someone's skin
f.
birinin ne hissettiğini anlamaya çalışmak
355
Deyim
get under someone's skin
f.
birinin içini görmek
356
Deyim
get under someone's skin
f.
birinin içine bakmak
357
Deyim
get under your skin
f.
sinir etmek
358
Deyim
get under your skin
f.
uyuz etmek
359
Deyim
get under your skin
f.
sinirine dokunmak
360
Deyim
get under your skin
f.
sinirini bozmak
361
Deyim
get under your skin
f.
içine işlemek
362
Deyim
get under your skin
f.
merak uyandırmak
363
Deyim
get under your skin
f.
kanına girmek
364
Deyim
get under your skin
f.
birini çok kızdırmak
365
Deyim
get under your skin
f.
birinin çok fena sinirini bozmak
366
Deyim
get under your skin
f.
birini tahrik etmek
367
Deyim
get under your skin
f.
birini gıcık etmek
368
Deyim
get under your skin
f.
birinin zihnini sürekli meşgul etmek
369
Deyim
get under your skin
f.
birinin zihnini zorlamak
370
Deyim
get under your skin
f.
birini çok iyi anlamak/tanımak
371
Deyim
get under your skin
f.
birinin ciğerini bilmek/içini görmek
372
Deyim
slip on a banana skin
f.
gülünç bir duruma düşmek
373
Deyim
slip on a banana skin
f.
aptal durumuna düşmek
374
Deyim
slip on a banana skin
f.
aptalca bir hata yapmak
375
Deyim
slip on a banana skin
f.
utanç verici bir hata yapmak
376
Deyim
be (all) brothers/sisters under the skin
f.
birbirine benzemek
377
Deyim
skin a goat [obsolete] [uk]
f.
kusmak
378
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
başkalarından gelen sözlü saldırı ve eleştirileri göz ardı edebilmek
379
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
sözlü saldırı ve eleştirileri kaldırabilmek
380
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
dayanıklı olmak
381
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
kolayca kırılmamak
382
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
eleştiri kaldırabilmek
383
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
eleştiriden korkmamak
384
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
vurdumduymaz olmak
385
Deyim
have a skin like a rhinoceros
f.
derisi kalın olmak
386
Deyim
have a thin skin
f.
kolayca kırılan biri olmak
387
Deyim
have a thin skin
f.
söylenenlere hemen üzülmek
388
Deyim
have a thin skin
f.
çok duyarlı olmak
389
Deyim
have a thin skin
f.
alıngan olmak
390
Deyim
have a thin skin
f.
kolay alınan biri olmak
391
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birini/kendini tehlikeden kurtarmak
392
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birini/kendini felaketten kurtarmak
393
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek
394
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birini/kendini kötü bir durumdan kurtarmak
395
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birini/kendini kurtarmak
396
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birinin/kendinin paçasını kurtarmak
397
Deyim
save somebody’s (own) skin
f.
birinin/kendinin götünü kurtarmak
398
Deyim
jump in (one's) skin
f.
irkilmek
399
Deyim
jump in (one's) skin
f.
ürkmek
400
Deyim
jump in (one's) skin
f.
yerinden sıçramak
401
Deyim
jump in (one's) skin
f.
korkmak
402
Deyim
have a thick skin
f.
kolay alınmayan biri olmak
403
Deyim
have a thin skin
f.
kolay alınan biri olmak
404
Deyim
be all skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
405
Deyim
be all skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
406
Deyim
be all skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
407
Deyim
be all skin and bone
f.
kemik torbası olmak
408
Deyim
be all skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
409
Deyim
be all skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
410
Deyim
be all skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
411
Deyim
be all skin and bones
f.
kemik torbası olmak
412
Deyim
be just skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
413
Deyim
be just skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
414
Deyim
be just skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
415
Deyim
be just skin and bone
f.
kemik torbası olmak
416
Deyim
be just skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
417
Deyim
be just skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
418
Deyim
be just skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
419
Deyim
be just skin and bones
f.
kemik torbası olmak
420
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
421
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
422
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
423
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kemik torbası olmak
424
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
425
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
426
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
427
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kemik torbası olmak
428
Deyim
be no skin off (one's) back
f.
(birinin) derdi olmamak
429
Deyim
be no skin off (one's) back
f.
(birini) ilgilendirmemek
430
Deyim
be no skin off (one's) back
f.
(birinin) umurunda olmamak
431
Deyim
be no skin off (one's) back
f.
(birine) göre hava hoş olmak
432
Deyim
be no skin off (one's) back
f.
(birini) alakadar etmemek
433
Deyim
be no skin off (one's) nose
f.
(birinin) derdi olmamak
434
Deyim
be no skin off (one's) nose
f.
(birini) ilgilendirmemek
435
Deyim
be no skin off (one's) nose
f.
(birinin) umurunda olmamak
436
Deyim
be no skin off (one's) nose
f.
(birine) göre hava hoş olmak
437
Deyim
be no skin off (one's) nose
f.
(birini) alakadar etmemek
438
Deyim
be no skin off (one's) teeth
f.
(birinin) derdi olmamak
439
Deyim
be no skin off (one's) teeth
f.
(birini) ilgilendirmemek
440
Deyim
be no skin off (one's) teeth
f.
(birinin) umurunda olmamak
441
Deyim
be no skin off (one's) teeth
f.
(birine) göre hava hoş olmak
442
Deyim
be no skin off (one's) teeth
f.
(birini) alakadar etmemek
443
Deyim
be all skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
444
Deyim
be all skin and bone
f.
aşırı zayıf olmak
445
Deyim
be all skin and bone
f.
bir deri bir kemik kalmak
446
Deyim
be all skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
447
Deyim
be all skin and bone
f.
çöpe dönmek
448
Deyim
be all skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
449
Deyim
be all skin and bone
f.
kemik torbası olmak
450
Deyim
be just skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
451
Deyim
be just skin and bone
f.
aşırı zayıf olmak
452
Deyim
be just skin and bone
f.
bir deri bir kemik kalmak
453
Deyim
be just skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
454
Deyim
be just skin and bone
f.
çöpe dönmek
455
Deyim
be just skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
456
Deyim
be just skin and bone
f.
kemik torbası olmak
457
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
bir deri bir kemik olmak
458
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
aşırı zayıf olmak
459
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
bir deri bir kemik kalmak
460
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kemikleri sayılmak
461
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
çöpe dönmek
462
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kaburgaları çıkmak
463
Deyim
be nothing but skin and bone
f.
kemik torbası olmak
464
Deyim
be all skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
465
Deyim
be all skin and bones
f.
aşırı zayıf olmak
466
Deyim
be all skin and bones
f.
bir deri bir kemik kalmak
467
Deyim
be all skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
468
Deyim
be all skin and bones
f.
çöpe dönmek
469
Deyim
be all skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
470
Deyim
be all skin and bones
f.
kemik torbası olmak
471
Deyim
be just skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
472
Deyim
be just skin and bones
f.
aşırı zayıf olmak
473
Deyim
be just skin and bones
f.
bir deri bir kemik kalmak
474
Deyim
be just skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
475
Deyim
be just skin and bones
f.
çöpe dönmek
476
Deyim
be just skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
477
Deyim
be just skin and bones
f.
kemik torbası olmak
478
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
bir deri bir kemik olmak
479
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
aşırı zayıf olmak
480
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
bir deri bir kemik kalmak
481
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kemikleri sayılmak
482
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
çöpe dönmek
483
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kaburgaları çıkmak
484
Deyim
be nothing but skin and bones
f.
kemik torbası olmak
485
Deyim
be soaked to the skin
f.
sırılsıklam olmak
486
Deyim
be soaked to the skin
f.
çok ıslanmak
487
Deyim
be soaked to the skin
f.
donuna kadar ıslanmak
488
Deyim
be soaked to the skin
f.
iliklerine kadar ıslanmak
489
Deyim
get soaked to the skin
f.
sırılsıklam olmak
490
Deyim
get soaked to the skin
f.
çok ıslanmak
491
Deyim
get soaked to the skin
f.
donuna kadar ıslanmak
492
Deyim
get soaked to the skin
f.
iliklerine kadar ıslanmak
493
Deyim
do something by the skin of your teeth
f.
bir şeyi kıl payı yapmak
494
Deyim
do something by the skin of your teeth
f.
bir şeyi çok küçük/ufak bir farkla yapmak
495
Deyim
do something by the skin of your teeth
f.
bir şeyi ucu ucuna yapmak
496
Deyim
do something by the skin of your teeth
f.
bir şeyi son anda yapmak
497
Deyim
do something by the skin of your teeth
f.
bir şeyi güç bela yapmak
498
Deyim
get under skin
f.
sinirini oynatmak
499
Deyim
get under skin
f.
rahatsız etmek
500
Deyim
get under skin
f.
irite etmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of skin
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy