antika - Türkisch Englisch Wörterbuch

antika

Bedeutungen von dem Begriff "antika" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 34 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
antika ancient adj.
They found an ancient bowl from 2,000 years ago.
Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.

More Sentences
antika quaint adj.
It's a quaint old village.
Bu antika bir eski köy.

More Sentences
Common Usage
antika antique adj.
General
antika rum n.
antika curiosity n.
antika hemstitch n.
antika queer fish n.
antika curio n.
antika oddity n.
antika kooky adj.
antika funny adj.
antika crusted adj.
antika odd adj.
antika antiquarian adj.
antika antiquated adj.
antika eccentric adj.
antika musty adj.
antika queer adj.
antika age-old adj.
antika worm-eaten adj.
antika moldy adj.
antika mossgrown adj.
antika mouldy adj.
antika rinky-dink adj.
antika old-fashioned adj.
antika fossil adj.
Idioms
antika noachian adj.
antika noachic adj.
Trade/Economic
antika antique n.
antika curiosity n.
Art
antika objet d’art n.
antika objet dart n.
Painting
antika antiquity n.
Archaic
antika olde adj.

Bedeutungen, die der Begriff "antika" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 83 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
antika eşya antique n.
I collect antiques.
Antika eşyalar topluyorum.

More Sentences
antika mobilya antique furniture n.
She has some beautiful antique furniture.
Çok güzel antika mobilyaları var.

More Sentences
antika saat antique clock n.
This antique clock is worth one thousand dollars.
Bu antika saat bin dolar değerinde.

More Sentences
antika dükkanı antique store n.
The fire started in the antique store.
Yangın antika dükkanında başladı.

More Sentences
antika dükkanı antique shop n.
I'm looking for information on the Anderson Antique Shop in London.
Londra'daki Anderson Antika Dükkanı hakkında bilgi arıyorum.

More Sentences
antika radyo antique radio n.
In the end, I had to fork over $500 for that antique radio.
Sonunda, o antika radyo için 500 doları gözden çıkarmak zorunda kaldım.

More Sentences
Automotive
antika araç antique car n.
Many people think that antique cars are overpriced.
Birçok kişi antika arabaların pahalı olduğunu düşünüyor.

More Sentences
General
antika meraklısı antiquary n.
antika adam codger n.
antika meraklısı antiquarian n.
ilginç antika sanat eseri a piece of money n.
tahta antika eşya treen n.
antika satıcısı antique dealer n.
antika satıcısı antique shop n.
antika/tarihi mücevher estate jewelry n.
antika/tarihi mücevher vintage jewelry n.
antika gibi görünmesini sağlama antiquing n.
bir şeyi antika gibi gösterme antiquing n.
antika gibi görünmesini sağlama archaisation n.
bir şeyi antika gibi gösterme archaisation n.
antika gibi görünmesini sağlama archaization n.
bir şeyi antika gibi gösterme archaization n.
antika eşya a piece of bric-a-brac n.
yeni mobilyaları eskitip onlara antika görünümü veren kimse antiquer n.
antika toplayan kimse antiquer n.
antika satıcılığı antiques n.
antika koleksiyoncusu antiquist n.
antika meraklısı kimse antiquitarian n.
antika gonglu saatlerde erkek figürü jack-of-the-clock n.
antika olma quaintness n.
antika duvar saati grandfather's clock n.
antika bir şey oldtimer n.
antika ve koleksiyon ürünleri satan kimse picker n.
antika şey dodo n.
antika görünümlü yapmak make to look antique v.
antika gibi görünmesini sağlamak archaise v.
bir şeyi antika gibi göstermek archaise v.
bir şeyi antika gibi göstermek archaize v.
antika gibi görünmesini sağlamak archaize v.
eski veya antika bir görünüm vermek antiquate v.
eski veya antika bir görünüm vermek antique v.
antika alışverişine çıkmak antique v.
antika hale getirmek fossilise v.
antika hale getirmek fossilize v.
daha antika kookier adj.
en antika kookiest adj.
antika olmayan new adj.
antika görünümü verilmiş antiqued adj.
(mecazen) antika didine adj.
antika görünüm verilmiş preaged adj.
antika bir şekilde antiquely adv.
antika olarak quaintly adv.
antika bir şekilde quaintly adv.
antika bir şekilde old-fashioned adv.
antika bir şekilde old-fashioned adv.
Colloquial
antika bir şey old-timer n.
antika görünümü olan antiquey adj.
antika moruk old codger interj.
antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr.
antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni paramparça eder mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr.
antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür mom will kill you if she finds out you broke her antique vase expr.
antika vazosunu kırdığını anlarsa annem seni öldürür mom will murder you if she finds out you broke her antique vase expr.
Idioms
antika kimse/şey museum piece n.
eski/antika olde-worlde expr.
Trade/Economic
açık artırmaya katılan antika satıcısı runner n.
(mal, mülk) antika distressed adj.
Industry
antika mobilyaları yenileyen kalifiye işçi renovator n.
Technical
antika görünümlü çekme cam antique drawn glass n.
antika görünümlü düz cam antique drawn flat glass n.
(antika görünüm vermek için) şeklini bozmak distress v.
Furniture
mekanları veya antika mobilyaları restore eden kimse refinisher n.
antika yedi çekmeceli ahşap şifonyer semainier n.
bir ingiliz antika mobilya sanatı sheraton n.
antika görüntüsü vermek pickle v.
antika görünüm için eskitilmiş distressed adj.
Automotive
amerikan antika otomobil kulübü antique automobile club of america n.
antika otomobil yarışları birliği antique auto racing association n.
Art
antika eşya koleksiyoncusu archaist n.
antika değeri olan sanat eserleri virtu n.
antika değeri olan sanat eserleri vertu n.
Abbreviation
antika meraklısı antiq. n.
Slang
antika tip kook n.
(garip, tuhaf) antika bizarro adj.