by - Türkisch Englisch Wörterbuch

by

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "by" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 114 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
by adv. yakın
This is also compounded by the close ties between Hezbollah and Syria and, above all, the Islamic Republic of Iran.
Hizbullah ile Suriye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti arasındaki yakın ilişkiler de bu durumu pekiştirmektedir.

More Sentences
by adv. geçip
The mood in Belgrade is becoming less predictable by the day.
Belgrad'daki ruh hali gün geçtikçe daha az tahmin edilebilir hale geliyor.

More Sentences
by adv. geçip gitme
The bus I was waiting for just went by.
Beklediğim otobüs geçip gitti.

More Sentences
by adv. yanında
I'll be standing by in case he needs me.
Bana ihtiyacı olursa diye yanında olacağım.

More Sentences
by adv. uğramak
Lily dropped by to have a cup of coffee.
Lily bir fincan kahve içmek için uğradı.

More Sentences
by prep. vasıtasıyla
Puritanism comes from England by the first settlers.
Püritanizm ilk yerleşimciler vasıtasıyla İngiltere'den gelmiştir.

More Sentences
by prep. kenarında
We bought a new house by the beach.
Sahil kenarında yeni bir ev aldık.

More Sentences
by prep. itibarıyla
The phasing-in of zero-sulphur fuels will be complete by 1 January 2009.
Sıfır sülfürlü yakıtların kullanımı 1 Ocak 2009 itibariyle tamamlanmış olacaktır.

More Sentences
by prep. yolundan
It's better to go by the coastal road.
Sahil yolundan gitmek daha iyi.

More Sentences
by prep. yoluyla
We take the view that major problems are adequately addressed by the use of persuasion.
Büyük sorunların ikna yoluyla yeterince ele alınabileceği görüşündeyiz.

More Sentences
by prep. nezdinde
The Commission is very pleased that this proposal has been welcomed by the European Parliament.
Komisyon, bu teklifin Avrupa Parlamentosu nezdinde olumlu karşılanmasından büyük memnuniyet duymaktadır.

More Sentences
by prep. ile (ölçü ve sayılarda)
Let us bear in mind that it is the most vulnerable people who must be concerned by lifelong learning.
Yaşam boyu öğrenme ile ilgilenmesi gerekenlerin en savunmasız insanlar olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

More Sentences
by prep. göre
This is a staggering level of violence and hatred by any standards.
Bu, herhangi bir standarda göre şaşırtıcı düzeyde bir şiddet ve nefrettir.

More Sentences
by prep. kadar
All Member States must, by their very nature, be strong and confident enough to accept criticism.
Tüm Üye Devletler, doğaları gereği, eleştirileri kabul edebilecek kadar güçlü ve özgüvenli olmalıdır.

More Sentences
by prep. tarafından
I was mugged by a thief last night.
Dün gece bir hırsız tarafından soyuldum.

More Sentences
by prep. boyutlarında
The new tiles we are putting in are 50 cm by 30 cm.
Yeni döşediğimiz fayanslar 50 cm'ye 30 cm boyutlarında.

More Sentences
by prep. başına
As an interpreter, I charge customers by the hour.
Bir tercüman olarak müşterilerimden saat başına ücret alıyorum.

More Sentences
by prep. uğrama
I stopped by my mother's house to drop off a bag of groceries.
Annemin evine bir torba yiyecek bırakmak için uğradım.

More Sentences
by prep. ile (çarpmak)
Count your pulse for 10 seconds and multiply by 6.
Nabzını 10 saniye say ve 6 ile çarp.

More Sentences
by prep. den (geçip gitmek)
I pass by a coffee shop each day.
Her gün bir kafenin önünden geçiyorum.

More Sentences
by prep. den/dan
Can you believe the woman on the talk show is with a child by her neighbor!
Söyleşi programındaki kadının komşusundan çocuk yaptığına inanabiliyor musunuz?

More Sentences
by prep. e göre
He hated playing by the rules, so he cheated.
Kurallara göre oynamaktan nefret ederdi, o yüzden hile yaptı.

More Sentences
by prep. nın/nin
Last night I watched a film by Quentin Tarantino.
Dün gece Quentin Tarantino'nun bir filmini izledim.

More Sentences
by prep. yüzünden
Linda was called back from college by her father's sudden illness.
Linda, babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.

More Sentences
Computer
by expr. tarih
That is what we have requested, and we expect a strategic report to be presented by 30 September 2003.
Biz de bunu talep ettik ve 30 Eylül 2003 tarihine kadar stratejik bir rapor sunulmasını bekliyoruz.

More Sentences
General
by n. ikincil öneme sahip şey
by n. ikincil mesele
by n. milyar yıl
by adj. (yol, konum) yanda olan
by adj. uzakta
by adj. yolun dışında
by adj. (amaç, önem açısından) kenarda olan
by adj. ikincil
by adj. önemsiz
by adv. geçecek biçimde
by adv. evde
by adv. eve
by adv. geçişli biçimde
by adv. -e bakarak
by adv. eskiden
by adv. geçmişte
by adv. ötesinde
by adv. geçe
by adv. yedek olarak
by adv. ihtiyaten
by adv. geçme
by prep. kadar süre
by prep. geçerek
by prep. yanından
by prep. hakkında
by prep. bir kenara
by prep. hakkı için
by prep. yakınından
by prep. aşkına
by prep. bir yana
by prep. yakında
by prep. boyunca
by prep. başında
by prep. ile
by prep. yanında
by prep. yakınında
by prep. -inden
by prep. -e
by prep. -sinden
by prep. -den
by prep. -e göre
by prep. -e kadar
by prep. yan tarafında
by prep. yan tarafta
by prep. vesilesiyle
by prep. seri şeklinde izleyen
by prep. seri şeklinde takip eden
by prep. dizi şeklinde izleyen
by prep. dizi şeklinde takip eden
by prep. yerine
by prep. yararına
by prep. adına
by prep. temsilen
by prep. lehine
by prep. her geçen (gün)
by prep. her geçen (saat vb.)
by prep. (meslek) itibariyle
by prep. (meslek) olarak
by prep. (Tanrı) adına
by prep. altında
by prep. de/da
by prep. den (geçme)
by prep. -den önce
by prep. den/dan (çocuğu olma)
by prep. e kadar
by prep. lik değişim
by prep. lik fark
by prep. nın yazdığı
by prep. nın yönettiği
by prep. uyarınca
Colloquial
by prep. -tan önce
by prep. -den
by prep. -dan önce
by prep. -ten
Technical
by prep. yanında
by prep. yakınında
Computer
by n. yazan
by expr. aralık
by expr. kaydeden
by expr. ölçüm
by expr. ölçüt
by expr. yapan
by expr. yaratan
Card
by n. pas geçme
by v. pas geçmek
Archaic
by adv. -den fazla olarak
by adv. hem
by adv. üstelik
by adv. ayrıca

Bedeutungen, die der Begriff "by" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
take by surprise v. gafil avlamak
We were completely taken by surprise.
Tamamen gafil avlandık.

More Sentences
stop by v. uğramak
I just stopped by to see if you were OK.
İyi olup olmadığına bakmak için uğradım.

More Sentences
little by little adv. azar azar
Her health is improving little by little.
Onun sağlığı azar azar iyileşiyor.

More Sentences
one by one adv. birer birer
One by one, the European teams are disappearing from the green pitches in Korea.
Avrupa takımları Kore'deki yeşil sahalardan birer birer kayboluyor.

More Sentences
by chance adv. tesadüfen
This has not happened by chance.
Bu tesadüfen gerçekleşmedi.

More Sentences
one by one adv. tek tek
As we do for SMEs, let us go and look for the citizens one by one.
KOBİ'ler için yaptığımız gibi, gidip vatandaşları tek tek arayalım.

More Sentences
by the way adv. bu arada
How many refugees, by the way?
Bu arada kaç mülteci var?

More Sentences
by itself adv. kendi kendine
We are relying on it developing by itself up to 2004.
Direktifin 2004 yılına kadar kendi kendine gelişeceğine güveniyoruz.

More Sentences
by himself adv. kendi kendine
Tom said he just wanted to spend some time by himself.
Tom biraz kendi kendine kalmak istediğini söyledi.

More Sentences
by mistake adv. yanlışlıkla
It has been listed as a separate vote by mistake.
Yanlışlıkla ayrı bir oylama olarak listelenmiştir.

More Sentences
side by side adv. yan yana
It is very important to achieve a balanced employment policy, where a number of different interests stand side by side.
Bir dizi farklı çıkarın yan yana durduğu dengeli bir istihdam politikasına ulaşmak çok önemlidir.

More Sentences
by walking adv. yürüyerek
I can get to work faster by walking than by taking the car.
Yürüyerek işe arabayla gitmekten daha hızlı gidebilirim.

More Sentences
by foot adv. yürüyerek
From there I continued my way by foot.
Oradan yoluma yürüyerek devam ettim.

More Sentences
by way of prep. üzerinden
She flew to Europe by way of Siberia.
Sibirya üzerinden Avrupa'ya uçtu.

More Sentences
by accident adv. kazara
The disease must not be allowed to spread by accident as a result of contaminated feed.
Hastalığın, kontamine yemlerin bir sonucu olarak kazara yayılmasına izin verilmemelidir.

More Sentences
General
decisions taken by n. alınan kararlar
Perhaps they think that decisions taken by Eurocrats alone are more democratic?
Belki de sadece Eurokratlar tarafından alınan kararların daha demokratik olduğunu düşünüyorlardır?

More Sentences
by-election n. ara seçim
I congratulate his party on securing a victory in this by-election.
Partisini bu ara seçimde elde ettiği zaferden dolayı kutluyorum.

More Sentences
learning by doing n. yaparak öğrenme
With existing nationally-based schemes we are learning by doing, and we must continue to do so.
Mevcut ulusal tabanlı programlarla yaparak öğreniyoruz ve bunu yapmaya devam etmeliyiz.

More Sentences
by-product n. yan ürün
This poor development is the by-product of developing the European economy within restricted national frameworks.
Bu zayıf gelişme, Avrupa ekonomisinin kısıtlı ulusal çerçeveler içerisinde geliştirilmesinin bir yan ürünüdür.

More Sentences
good-by n. veda
John went away without so much as saying good-by.
John veda bile etmeden gitti.

More Sentences
come by v. bulmak
No, but they're hard to come by.
Hayır, ama bunları bulmak zor.

More Sentences
live by v. geçinmek
This is very bad news for the developing countries and for Africa, where most people live by agriculture.
Bu, gelişmekte olan ülkeler ve insanların çoğunun tarımla geçindiği Afrika için çok kötü bir haber.

More Sentences
set by v. biriktirmek
Mary is setting by money to go to Japan.
Mary, Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.

More Sentences
stand by v. beklemek
Tell everybody to stand by.
Herkese beklemesini söyle.

More Sentences
stand by v. yanında olmak
Whatever happens, you must stand by one another.
Ne olursa olsun birbirinizin yanında olmalısınız.

More Sentences
drop by v. uğramak
We were in the neighborhood and thought we'd drop by.
Buralardaydık ve bir uğrayalım dedik.

More Sentences
stop by v. bir yere uğramak
But we need to stop by somewhere first.
Ama önce bir yere uğramamız lazım.

More Sentences
compound by v. artmak
The Commission's initial error, in other words, has been compounded by the wrong choice of method.
Diğer bir deyişle, Komisyon'un başlangıçtaki hatası, yanlış yöntem seçimiyle daha da artmıştır.

More Sentences
be overcome by v. kapılmak
He was overcome by a feeling of melancholy.
Melankolik bir duyguya kapıldı.

More Sentences
come by v. uğramak
You will see them come by.
Onların uğradığını göreceksin.

More Sentences
come by v. elde etmek
No, but they're hard to come by.
Hayır, fakat onları elde etmesi zor.

More Sentences
pass by v. geçip gitmek
The Socialists have let two out of ten years simply pass by.
Sosyalistler on yılın ikisinin öylece geçip gitmesine izin verdiler.

More Sentences
stop by v. uğramak
I'll stop by your place on my way home.
Eve giderken sana uğrayacağım.

More Sentences
come by v. kazanmak
How did you come by the money?
Parayı nasıl kazandın?

More Sentences
profit by v. faydalanmak
A wise person profits by his mistakes.
Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.

More Sentences
go by plane v. uçakla gitmek
I don't want to go by plane, if I can help it.
Mümkünse uçakla gitmek istemiyorum.

More Sentences
impress by v. etkilenmek (bir şeyden veya kişiden)
I was impressed by what President Taya has done over the years in a country as poor as this.
Bu kadar fakir bir ülkede Başkan Taya'nın yıllar boyunca yaptıklarından çok etkilendim.

More Sentences
pass by v. yanından geçmek
They passed by her house yesterday.
Onlar dün onun evinin yanından geçtiler.

More Sentences
be composed by v. bestelenmek
This music was composed by Bach.
Bu müzik Bach tarafından bestelendi.

More Sentences
profit by v. istifade etmek
A wise person profits by his mistakes.
Akıllı bir insan hatalarından istifade eder.

More Sentences
get by v. idare etmek
I believe that we can now, exceptionally, get by with a single reading.
Artık istisnai olarak tek bir okuma ile idare edebileceğimize inanıyorum.

More Sentences
lay by v. biriktirmek
You should lay by something against a rainy day.
Zor günler için bir şeyler biriktirmelisiniz.

More Sentences
go by v. geçip gitmek
The years went by quickly.
Yıllar hızla geçip gitti.

More Sentences
stop by v. ziyaret etmek
I thought I'd stop by and wish you luck.
Ziyaret etmeyi ve sana şans dilemeyi düşündüm.

More Sentences
Common Usage
abide by v. -e uymak
learn by heart v. ezberlemek
affected by adj. tutkun
by herself adv. kendi kendine
by oneself adv. kendi kendine
by chance adv. gelişigüzel
by instalments adv. taksitle
by walking adv. yayan
by foot adv. yayan
by the book adv. kitabına göre
by the numbers adv. kitabına göre
by way of prep. vasıtasıyla
by way of prep. kanalıyla
by way of prep. aracılığıyla
by way of prep. vasıtası ile
by way of prep. yolu ile
by chance adv. kazara
General
oath taken by an expert n. ehlivukufun yemini
joy felt by parents n. mürüvvet
clacking noise made by storks n. laklak
contract governed by public law n. kamu hukukuna tabi sözleşme
judgments by default n. gıyapta yargılama
judgement by default n. gıyabi hüküm
exchange of positions by mutual consent n. becayiş
ten minutes by the clock n. tam on dakika
passer by n. yoldan geçen kişi
state bound by market and price mechanism n. piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı devlet
east by south n. güneydoğu
a thing taken by theft n. haram mal
knowing somebody by sight n. göz aşinalığı
concentrate by boiling n. kaynatarak koyulaştırma
management by objectives n. amaçlar doğrultusunda yönetim
premises owned by the crown n. hükümet binası
knowledge reached by reason n. akliyat
lay-by n. cep
stealing by snatching n. kapkaç
knowledge acquired by listening n. kulak dolgunluğu
irrigating by sprinkling water n. yağmurlama
military service by payment n. bedelli askerlik
area shaded by a building n. bina gölgeleme alanı
knowing someone by sight n. göz aşinalığı
seizure by violence n. gasp
dropping by n. geçerken uğrama
by line n. gazetecinin imzası
west by south n. güney batı
west by north n. kuzey batı
learning by discovery n. keşfederek öğrenme
passers by n. gelen giden
revenge by the wearer of horns n. intikam yemini
transfer by inheritance n. intikal
tenancy by the entirety n. mal ortaklığı
east by north n. kuzeydoğu
steal by snatching n. kapkaç
stealing by snatching n. kaptıkaçtı
learning by heart n. ezber
quack who claims to cure by breathing n. üfürükçü
by law n. anayasa maddesi
sale of foodstuffs by a municipality so as to regulate the prices n. tanzim satışı
estate by elegit n. davalının arazisinin yarısı ile çift hayvanları dışında tüm menkullerinin davacının yedine teslimi
payment by anticipation n. peşin ödeme
payment by cheque n. çekle ödeme
damage by water n. su hasarı
lodge used by mevlevi dervishes n. mevlevihane
step by step processing n. adım adım işleme
sales by month n. aylara göre satışlar
increase by n. artırma
due by n. süre sonu
tenure by fee alms n. bağışçıların dini kuruluşlara öldükten sonra ruhlarına duacı olmaları için hibe ettiği arazilerin kullanım süresi
distribution by years n. yıllara göre dağılım
profitability by years n. yıllara göre karlılık durumu
limited by time n. zamanla sınırlı
tenure by free alms n. bağışı yapanlara ve onların ailelerine öldükten sonra ruhları icin duacı olunması karşılığında hibe edilen arazi
escorted by police (officers) n. polis nezaretinde
paying by card n. kartlı ödeme
voting by proxy n. vekaleten oy kullanma
resolutions adopted by n. alınan kararlar
by-street n. arka sokak
by-street n. yanyol
disability by accident n. kazaen maluliyet
death by accident n. kazaen vefat
land surrounded by water on its three sides n. üç tarafı denizlerle çevrili
agreement by mutual n. karşılıklı anlaşma
pay by credit card n. kredi kartı ile ödeme
word by word translation n. kelime kelime çeviri
by-pass n. tali yol
by-election n. kısmi seçim
by-way n. karanlık yol
by-pass n. türev boru
by-line n. yazar adının verildiği satır
by-product n. türev ürün
by-street n. ara sokak
by-pass n. çevre yolu
fortune-telling by throwing beans n. bakla falı
by-road n. ara yol
lay-by n. arabaların kısa süreli duraklama yapabilecekleri cep
by-way n. gizli yol
fly-by-night company n. paravan şirket
by-laws n. yönetmelikler
fly-by-night n. vurguncu
by-street n. yan sokak
lay-by n. anayolun kenarında araçların geçici olarak konaklamaları için yapılmış yol
by-pass n. baypas
by-blow n. gayrimeşru çocuk
by-pass n. atlama
by-way n. yan yol
by-product n. ikincil ürün
fly-by-nighter n. kapkaççı
by-pass n. dolaştırma
lay-by n. park yeri
lay-by n. konaklama tesisi
by-pass n. yan geçit
by-way n. dolaşık yol
by-catch of the fishing n. balıklarla birlikte yakalananlar
by-road n. sapa yol
stand-by n. yardımcı
story-by-story shearing model n. kat-kat kesme modeli
stand-by n. hazır
stand-by n. yardım
proof-by-contradiction n. olmayana ergi
stand-by n. destek
proof-by-contradiction n. abese irca
two-by-four n. iki birim kalınlığında tahta
stand-by n. güvenilir kimse
proof-by-contradiction n. açma olana indirgeme
stand-by n. yedek
stand-by n. zemin döşeme
learning by practising n. yaparak öğrenme
lay-by n. araba durağı
lay-by n. durak
lay-by n. son işlem olarak tarlayı sürüp ekme
purchase or sale by sample n. örneğe göre alış veya satış
fly-by-night n. borcunu ödemeyen kimse
breakdown by gender n. toplumsal cinsiyete göre analiz
conveyance by railway n. demiryolu ile taşımacılık
conveyance by railway n. demiryolu ile taşıma
payment of gas bill by standing order n. otomatik doğalgaz faturası ödemesi
use by date n. son kullanma tarihi
play-by-play description n. anbean betimleme
power granted by n. ... tarafından verilen yetki
breathing by mouth n. ağızla solunum
breathing by mouth n. ağızdan soluma
by-pass n. kestirme (yol)
relationship by affinity n. akrabalık bağı
relationship by affinity n. hısımlık bağı
words to live by n. güzel ve özlü sözler
surrounded on three sides by the sea n. üç tarafı denizlerle çevrili
hanging stockings by the fire n. şömine üzerine çorap asma
the town embraced by the natural beauties and the historical cities n. doğal güzellikler ve tarihi kentlerin kucakladığı belde
designation by lot n. ad çekme
draw lots designation by lot n. ad çekme
(one's card) be swallowed by atm machine n. atm'nin kartı yutması
forbidden by law n. kanunen yasak
passer-by n. gelen geçen
passers-by n. yoldan geçen kimse
by-line n. gazetecinin imzası
by-product n. ara ürün
by-line n. köşe yazarı künyesi
distribution by countries n. ülkelere göre dağılım
travel by public transport n. toplu taşımayla seyahat
a place where passengers frequently stop by n. yol geçen hanı
population by age group and gender n. yaş grubu ve cinsiyete göre nüfus
line of wagons drawn by mules n. katır kervanı
fire caused by electricity n. elektrik nedenli yangın
the house by the lake n. gölün oradaki ev
the house by the lake n. göl kenarındaki ev
sorting by comments n. yorumlara göre sıralama
reasoning by elimination n. mantıksız seçenekleri eleyerek sonuç çıkarma
lay-by n. nehir veya kanallarda teknelerin durduğu veya geçtiği genişletilmiş kısım
lay-by n. (madencilik) boş vagonların park yeri
lay-by n. araba park yeri
blow-by-blow n. tek tek anlatma
hang-by n. asalak
hang-by n. beleşçi
by and by n. cennet
by and by n. öbür dünya
by and by n. öteki dünya
by-and-by n. gelecekte bir zaman
by-and-by n. gelecekte bir olay
by-blow n. dolaylı darbe
by-blow n. tesadüfi darbe
by-corner n. özel köşe
by-corner n. gizli köşe
by-corner n. uzakta köşe
by-corner n. ücra köşe
by-dependence n. eklenti
by-dependence n. aksesuar
by-end n. ikincil amaç
by-end n. çıkarcı gerekçe
by-end n. bencilce dürtü
by-end n. kısım
by-end n. bölüm
by-end n. kısa parça
by-interest n. çıkar
by-interest n. çıkarcılık
by-interest n. kişisel çıkar
by-interest n. özel avantaj
by-lane n. özel yol
by-lane n. yan yol
by-lane n. tali yol
by-line n. yardımcı faaliyet
by-liner n. yazısının altına imzasını atan yazar
by-liner n. mahlas kullanan bir gazeteci
by-name n. ikinci ad
by-name n. soyadı
by-name n. takma isim
by-passage n. farklı yol
by-passage n. yan yol
by-path n. özel yol
by-path n. ikincil yol
by-path n. dolaylı yol
by-path n. yan yol
by-place n. yoldan uzakta yer
by-place n. garip köşe
by-place n. ıssız yer
by-place n. ücra yer
by-place n. uzak yer
by-place n. gizli yer
by-place n. özel yer
by-product n. ek sonuç
by-product n. ikincil sonuç
by-product n. beklenmeyen sonuç
by-product n. istenmeyen sonuç
by-respect n. özel amaç
by-respect n. kişisel görüş
by-respect n. çıkar
by-respect n. çıkarcılık
by-respect n. kişisel çıkar
by-respect n. özel avantaj
by-room n. gizli oda
by-room n. gizli daire
by-speech n. (dolaylı) hoşbeş etme
by-speech n. (dolaylı) çene çalma
by-speech n. (dolaylı) laklak etme
by-spell n. atasözü
by-street n. özel sokak
by-street n. karanlık yol
by-stroke n. kazara vurma
by-stroke n. kurnazca vurma
by-stroke n. sinsice vurma
by-stroke n. (hedefe yönelik) zekice ve dolaylı eylem
by-turning n. gizli yol
by-turning n. ana yoldan dönen yol
by-view n. çıkarcı hedef
by-walk n. tenha yol
by-walk n. yan yol
by-walk n. gizli yol
by-wipe n. şakasına dürtme
by-wipe n. şakasına vurma
go-by n. görmezden gelme
go-by n. başından savma
descent by distaff n. anne tarafından gelen soy
good-by n. ayrılırken söylenen son söz
good-by n. veda ederken yapılan jest
good-by n. memnuniyetle uğurlama
closure by compartment n. bölme ile kapatma
drive-by n. belirli bir yere, nesneye doğru sürme
piecemeal (by) n. parça
by-dependence n. bağlı ve ilişkili parça
by-view n. şahsi görüş
by-view n. öznel görüş
by-view n. bencilce amaç
play-by-play n. dakikası dakikasına anlatım
fly-by n. karadaki gözetleme ekibinin üzerinden yapılan alçak uçuş
fly-by-night n. güvenilmez kimse
fly-by-night n. ilkesiz kimse
fly-by-night n. kaypak kimse
fly-by-night n. kısa ömürlü ve güvenilmez (şirket) oluşum
fly-by-night n. gecelere akmayı seven kimse
fly-by-night n. (kredi konusunda) risk taşıyan kimse
fly-by-night n. gece kuşu
fly-by-night n. geceleri uçan canlı
fly-by-night n. gece seyahat eden kimse
fly-by-night n. iş için sürekli seyahat eden kimse
tomorrow by together n. erkeklerken kurulu bir kpop grubu
four-by-four n. 4x4 kereste
four-by-four n. 4x4 çıta
southwest by south n. (pusulada) güneybatı yönünün güneyi
southwest by south n. güneybatının güneyi
southwest by west n. (pusulada) güneybatı yönünün batısı
southwest by west n. güneybatının batısı
stander-by n. bir yerde bulunan kimse
stander-by n. katılımcı
stander-by n. seyirci
stander-by n. tanık
stander-by n. görgü tanığı
stander-by n. yakınlarda bulunan kimse
come by v. temin etmek
stand by somebody's side v. tarafını tutmak
meet by chance v. tesadüf etmek
be taken in by v. aldanmak
learn by trial and error v. deneme yanılmayla öğrenmek
spread by word of mouth v. ağızdan ağıza yayılmak
learn by rote v. ezberlemek
purchase by dutch auction v. açık eksiltme ile satın almak
take someone by surprise v. birini çok şaşırtmak
fall by the wayside v. başarısız olmak
be overwhelmed by v. yenilmek
learn by rote v. papağan gibi ezberlemek
stand by one's word v. sözünden dönmemek
slip by v. akıp gitmek
be weighed by v. yüklü olmak (dert/keder)
get something by heart v. bir şeyi ezberlemek
take an example by v. örnek almak
know someone by sight only v. birini sadece yüzünden tanımak
go by a vehicle v. vasıta ile gitmek
consume by fire v. yanıp yok olmak
signalize oneself by v. sivrilmek
be hard by v. çok yakınında olmak
stand by v. destek olmak
be carried away by one's feelings v. hislerine kapılmak
divide by three v. üçlemek
get by v. sollamak
bleed somebody by cupping v. hacamatlamak
be overwhelmed (by/with) v. ambale olmak
be taken aback by v. çok şaşırmak
be approved by assembly v. meclisten geçmek
execute by hanging v. asarak idam etmek
outnumber by v. sayıca çok olmak
be accused by v. suçlanmak
abide by v. riayet etmek
drop by v. habersiz uğramak
be crippled by the bends v. vurgun yemek
stand by v. destek olmak (birine)
be born by caesarean section v. sezaryenla doğmak
stop by v. girip çıkmak
supplement by v. eksikliklerini gidermek (belirli bir şey yaparak)
lay by v. yığmak
slip by v. geçip gitmek
be untroubled by v. şikayetçi olmamak
pass by v. yürüyerek geçmek
seize by the neck v. ensesinden yakalamak
lay store by v. önem vermek
take someone by storm v. belirli bir alanda aniden çok başarılı olmak
be revolted by v. tiksinmek
be attacked by evil eye v. göze gelmek
secure by patent v. patent almak
abide by v. bağlı kalmak
meet by chance v. rast gelmek
take by handfuls v. avuçlamak
not to be discouraged by v. pabuç bırakmamak
learn by ear v. ağızdan kapmak
pass by v. göz yummak
produce by ignition v. ateşlemeyle meydana getirmek
compromise by v. uzlaşmak
be taken aback at/by v. -e çok şaşırmak
(somebody) be met by protests v. protesto gösterileriyle karşılanmak
go by the board v. kaçmak (fırsat)
learn by heart v. bellemek
pluck up by the root v. kökünden sökmek
stand by v. sağlamak
be beset by v. kaplamak
lose by a hair's breadth v. kıl payı kaybetmek
be smitten by v. çok hoşlanmak (güzel bir şeyden)
fly by the seat of one's pants v. tecrübesizlik veya birtakım eksiklikler yüzünden sadece içgüdülerine dayanarak idare etmek
go by a name v. adıyla tanınmak
overcome by languor v. rahata düşmek
be beset by v. (olumsuz yönleri) çok olmak
abide by something v. riayet etmek
go by the board v. iyi şeyler yok olmak
be spoilt by v. yüz bulmak
be supported by v. destek görmek
surprize by v. şaşırmak
estimate by eye v. kararlamak
be conditioned by v. bir şey başka bir şeye bağlı olmak
roll by v. geçip gitmek (zaman)
be tempted (by somebody and do something stupid) v. aklına uymak
stand by v. sadık kalmak
put store by v. önem vermek
pay by cheque v. çek vermek
stand by v. bırakmamak (birini)
go away by oneself v. başını alıp gitmek
stick by v. desteklemek
be overcome by sleep v. uyku basmak
be overwhelmed by v. altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb)
put by v. biriktirmek
go by the board v. boşa çıkmak
support by the arm v. koltuklamak
live by one's wits v. geçinmek için uyanık ve kurnaz olmak
stick by v. sadık kalmak
be attacked by rabies v. kudurmak
be obsessed by v. aklına takılmak
stand by v. hazır bulunmak
be hard by v. çok yakın olmak
be torn by conflicting emotions v. zıt duygular içinde olmak
be touched by evil eye v. göze gelmek
take the bull by the horns v. bir işe cesaretle girişmek
be attacked by evil eye v. nazar değmek
put by v. kaldırmak
keep something by one v. elinin altında bulundurmak
pay for something by instalments v. taksitli alışveriş yapmak
be too clever by half v. zekasına çok güvenmek
convey by mortgage v. rehin almak (ev vb)
transport by v. taşımak
be so blinded by anger v. gözü kararmak
replace by v. yer değiştirmek
be where everybody passes by v. ayak altında kalmak
allow oneself be led by the nose v. sakalı ele vermek
take by surprise v. baskın yapmak
learn by rote v. tekrarlaya tekrarlaya ezberlemek
take an example by v. taklit etmek
be surrounded by v. etrafı çevrili olmak
be possessed by v. kapılmak
be overcome by v. kötü bir şekilde etkilenmek
compensate for one thing by another v. bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek
be obsessed by v. aklına takmak
be wracked by v. (hastalık vb yüzünden) çok çekmek
be affected by the evil eye v. nazara gelmek
measure by the span v. karışlamak
set by v. değer biçmek
put something by v. bir kenara para koymak
revert by escheat v. mahlul kalmak
slip by v. zaman akıp gitmek
lead by the nose v. parmağında oynatmak
have money owed to one (by) v. alacaklanmak
happen by v. uğramak
destroy by fire v. ateşle tahrip etmek
hang by a thread v. risk altında olmak
call by v. geçerken uğramak
get the wrong sow by the ear v. yanılmak
be distressed by evil eye v. göze gelmek
set store by v. önemsemek
slip by v. akıp gitmek (zaman)
be left all by oneself v. ortalıkta kalmak
roll by v. geçip gitmek
catch somebody by the tail v. kuyruğunu kısmak
pay by hand v. elden yatırmak
be surrounded by v. içinde yüzmek
be touched by evil eye v. nazar değmek
be smitten by v. kapılıvermek (güzel bir şeye)
play something by ear v. notasız çalmak
change by heating v. ısıtarak değiştirmek
transfer by deed v. senetle transfer etmek
supplement by v. artırmak (belirli bir şey yaparak)
swear by v. inanmak
learn by heart v. ezbere öğrenmek
be weighed by v. belini bükmek (bir görev/sorumluluk vb)
transport by ferry v. feribotla taşımak
be overcome by worry v. kasavet basmak
get by v. idare etmek (geçim)
take the bull by the horns v. güçlüklere göğüs germek
(somebody) be met by protests v. protestolarla karşılanmak
let something go by the board v. fırsatı kaçırmak
put something by v. bir kenara koymak
take someone by surprise v. baskın yaparak birini yakalamak
transport by airmail v. havayoluyla taşımak
seize by the collar v. yakasından tutmak
meet by chance v. rastlaşmak
get the wrong sow by the ear v. yanlış anlamak
stand idly by v. kayıtsız kalmak
burn by arson v. kundaklanarak yanmak
be beset by/with v. istila etmek
be shackled by v. tutsağı olmak
rent something by the week v. bir şeyi haftalığına kiralamak
set store by v. önem vermek
be taken by v. hoşlanmak
put store by v. önemsemek