hakkında - Türkisch Englisch Wörterbuch

hakkında

Bedeutungen von dem Begriff "hakkında" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 40 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
hakkında on adv.
That concludes the comments that I wanted to make on this proposal on behalf of my group.
Grubum adına bu teklif hakkında yapmak istediğim yorumlar bu şekilde sona ermiştir.

More Sentences
hakkında as to prep.
His family have been given no information as to his condition.
Ailesine durumu hakkında herhangi bir bilgi verilmemiştir.

More Sentences
hakkında over prep.
There have been deep misunderstandings over the role of vaccination and the Commission's own position on this issue.
Aşılamanın rolü ve Komisyon'un bu konudaki kendi tutumu hakkında derin yanlış anlaşılmalar olmuştur.

More Sentences
hakkında regarding prep.
There is even less information available regarding employers' organisations.
İşveren örgütleri hakkında daha da az bilgi mevcuttur.

More Sentences
hakkında of prep.
I have a proper degree of scepticism about opinion polls.
Kamuoyu yoklamaları hakkında uygun bir şüphecilik derecesine sahibim.

More Sentences
hakkında with regard to prep.
The Commission proposal on tax incentives with regard to certain biofuels is worthy of our firm support.
Belirli biyoyakıtlara ilişkin vergi teşvikleri hakkındaki Komisyon önerisi kesin desteğimizi hak etmektedir.

More Sentences
hakkında of prep.
He gave an explanation of the machine.
Makine hakkında bir açıklama yaptı.

More Sentences
Speaking
hakkında about you expr.
For example, what happens to data the state collects about you and your Internet surfing patterns?
Örneğin, devletin sizin ve internette gezinme alışkanlıklarınız hakkında topladığı verilere ne oluyor?

More Sentences
Common Usage
hakkında about adv.
General
hakkında apropos adv.
hakkında whereof adv.
hakkında in relation to prep.
hakkında by prep.
hakkında round prep.
hakkında respecting prep.
hakkında relative to prep.
hakkında re prep.
hakkında as regards prep.
hakkında in regard to prep.
hakkında toward prep.
hakkında to prep.
hakkında in the matter of prep.
hakkında concerning prep.
hakkında in reference to prep.
hakkında in respect of prep.
hakkında in the sense of prep.
hakkında concernant (fr) prep.
hakkında after prep.
hakkında anenst [dialect] prep.
hakkında anent [dialect] prep.
hakkında with prep.
Phrases
hakkında in regards to prep.
Colloquial
hakkında ab (about) prep.
Trade/Economic
hakkında about prep.
Technical
hakkında concerning expr.
Linguistics
hakkında -ular suf.
Abbreviation
hakkında ab. abrev.
Archaic
hakkında anent prep.
Modern Slang
hakkında aboat (about) [canada] expr.
hakkında aboot (about) [canada] expr.

Bedeutungen, die der Begriff "hakkında" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
hakkında konuşmak talk about v.
Regrettably, when we talk about sustainable development, we find it hard to be specific.
Ne yazık ki sürdürülebilir kalkınma hakkında konuştuğumuzda spesifik olmakta zorlanıyoruz.

More Sentences
General
hakkında düşünmek think about v.
However, if you will permit me I would like to ask you think about what I have just said.
Bununla birlikte izin verirseniz az önce söylediklerim hakkında düşünmenizi rica etmek istiyorum.

More Sentences
hakkında konuşmak speak of v.
It would be like forbidding Cardinals of the Catholic Church to speak of God.
Bu, Katolik Kilisesi Kardinallerinin Tanrı hakkında konuşmasını yasaklamak gibi bir şey olurdu.

More Sentences
hakkında bilgi vermek inform about v.
The radio didn't inform about the accident.
Radyo, kaza hakkında bilgi vermedi.

More Sentences
hakkında kötü konuşmak speak ill of v.
He is the last person to speak ill of others.
Başkaları hakkında kötü konuşan son kişidir.

More Sentences
hakkında konuşmak talk over v.
They're talking over each other.
Birbirleri hakkında konuşuyorlar.

More Sentences
hakkında soruşturma yapmak investigate v.
The police had been investigating Jim for a while.
Polis bir süredir Jim'i soruşturuyordu.

More Sentences
hakkında sormak ask about v.
Tom asked about the meeting.
Tom toplantı hakkında soru sordu.

More Sentences
hakkında olmak concern v.
These articles concern the plight of the refugees.
Bu makaleler mültecilerin kötü vaziyeti hakkındadır.

More Sentences
hakkında olmak be about v.
I have no idea what this is about.
Bunun ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

More Sentences
hakkında konuşmak talk v.
This morning we talked in this House about the foot and mouth crisis of 2001.
Bu sabah bu Mecliste 2001 yılındaki şap krizi hakkında konuştuk.

More Sentences
hakkında yorumda bulunmak comment v.
I have commented on a number of central issues, although there are a great many other important issues.
Çok sayıda başka önemli konu olmasına rağmen, bazı temel konular hakkında yorumda bulundum.

More Sentences
hakkında düşünmek think of v.
Is that what you think of me?
Benim hakkımda düşündüğün bu mu?

More Sentences
hakkında tartışmak argue about v.
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.

More Sentences
hakkında heyecanlanmak be excited about v.
Tom is excited about the upcoming game.
Tom yaklaşan oyun hakkında heyecanlı.

More Sentences
hakkında yazı yazmak write about v.
Most people write about their daily life.
Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.

More Sentences
hakkında yorum yapmak comment about v.
There's really nothing to comment about.
Gerçekten hakkında yorum yapılacak hiçbir şey yok.

More Sentences
hakkında kaygılanmak worry about v.
Try not to worry about her.
Onun hakkında kaygılanmamaya çalış.

More Sentences
hakkında yanılmak be mistaken about v.
You are mistaken about that.
Onun hakkında yanılıyorsun.

More Sentences
hakkında endişelenmek worry about v.
Their aim is to achieve maximum profitability, without worrying about the social or environmental consequences.
Amaçları, sosyal veya çevresel sonuçlar hakkında endişelenmeden maksimum karlılığa ulaşmaktır.

More Sentences
hakkında bilgi toplamak gather information about v.
These cookies don't gather information about you or cannot identify you.
Bu çerezler sizin hakkınızda bilgi toplamaz veya sizi tanımlayamaz.

More Sentences
(birisi hakkında) iyi konuşmak speak well of v.
Everybody speaks well of her.
Herkes onun hakkında iyi konuşuyor.

More Sentences
hakkında endişe etmek worry about v.
If Tom had a lot of money, he wouldn't have to worry about this.
Tom'un çok parası olsa bunun hakkında endişe etmek zorunda kalmaz.

More Sentences
Phrasals
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief (someone) about (someone or something) v.
Tom has been briefed about the situation.
Tom'a durum hakkında bilgi verildi.

More Sentences
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief (someone) about (someone or something) v.
Tom has been briefed about the situation.
Tom durum hakkında bilgilendirildi.

More Sentences
General
özellikle dini kitap hakkında imprimatur n.
azizler hakkında incelemeler hagiology n.
halkın tepkisini öğrenmek için bir plan hakkında verilen ön haber trial balloon n.
allah hakkında kötü konuşma blasphemy n.
hakkında önbilgi previous knowledge of n.
hayatı hakkında az şey bilinen kimse shadowy figure n.
veri hakkında veri metadata n.
biri ya da bir kurum hakkında yazılan övücü yazı writeup n.
soruşturma (nedeni bilinmeyen ölüm hakkında adli) inquest n.
hayat hakkında çok şey bilme sophistication n.
film vb hakkında övgü dolu yazı rave review n.
bir ölü hakkında yazılan kısa biyografi obituary n.
işaret (gelecek hakkında) prognostication n.
bir seyahat hakkında yapılan tanıtıcı konferans veya film travelog n.
bir konu hakkında yapılan bilimsel çalışma research work n.
bilgi hakkında bilgi metadata n.
konu hakkında son ve kesin söz the last word on the matter n.
mağazada satıcılara müşteri sorunları hakkında yol gösteren görevli shopwalker n.
getirisi hakkında bir tavsiye advice on the merits n.
ölmüş bir kimse hakkında yazılan yazı necrology n.
ölmüş kimseler hakkında yazı yazan kimse necrologist n.
şirket hakkında kısa bilgi company brief n.
hakkında konuşulacak kadar olgunlaşmış fikir a speech-ripe idea n.
bir insanın hakkında güçlü duygulara sahip olduğu ve konuşmaya bayıldığı konu hobby-horse n.
görevi hükümet hakkında olumlu yazılar yazmak olan yandaş gazeteci spin-doctor n.
kendi hakkında bilgi verme self-revelation n.
muhakemenin iadesi hakkında karar decision regarding a new trial n.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse n.
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi anagnorisis n.
(bir konu hakkında) özür dileme/üzgün olma apologetic about n.
halktan kimselerin bir okulu ziyaret ederek okuldaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün open day n.
içerik hakkında keyif kaçırıcı bilgi uyarısı spoiler alert n.
bir seyahat hakkında yapılan tanıtıcı konferans veya film travelogue n.
bir konu hakkında görüşüne başvurulan consultee n.
halktan kimselerin bir itfaiye istasyonunu ziyaret ederek istasyondaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün open day n.
bilmediği konular hakkında fikirler veren kimse ultracrepidarian n.
aşk hakkında şiirler, yazılar yazan kişi amorist n.
başkaları hakkında kötü konuşma evil speaking n.
ölen kişiler hakkında yazı yazan kimse necrologist n.
ölen insan hakkında yazılan metin eulogy n.
ölen bir insan hakkında cenazesinde yapılan konuşma eulogy n.
insanın bir şeyler hakkında düşünme şekli thought patterns n.
insanın bir şeyler hakkında düşünme şekli thought processes n.
kişinin karakteri hakkında fikir veren şey trier n.
bir imalat tekniği hakkında gizli bilgileri olan kimse arcanist n.
yıldızlar hakkında bilgili kimse astrophile n.
hakkında pek bir şey bilinmeyen kimse unknown quantity n.
(biri veya bir şey hakkında) son karar epitaph n.
başkaları hakkında kötü konuşma maledicency n.
sıradan bir kişiye genel ilgi alanına giren bir konu hakkında fikrinin sorulduğu bir mülakat vox pop n.
bir tek şey hakkında bilinebilecek veya söylenebilecek her şey what n.
olaylar hakkında yanlış veya aldatıcı bir açıklama yapma window-dressing n.
hakkında bilgi sahibi olunmayan alan blind spot n.
durumlar veya olaylar hakkında bilgiler içeren yazılı belge written account n.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher n.
(gazeteci) bir konu hakkında konuşmak için büyük paralar alma buckraking n.
tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog holy war n.
manastırlar hakkında bilgi veren kitap monasticon n.
etkinlik gerçekleşirken hakkında yazılan blog liveblog n.
el yazısı türleri hakkında bilgi sahibi olan kimse chirographist n.
bir şey hakkında kafa yorma debatement n.
bir şey hakkında tartışma debatement n.
sözcükler hakkında tartışan kimse logomach n.
sözcükler hakkında tartışan kimse logomachist n.
uzun süredir orada bulunduğu için bir coğrafi bölge hakkında ayrıntılı bilgisi olan kimse old hand n.
(suç örgütünde, çetede) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan kural omerta n.
(suç örgütü, çete) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan yasa omerta n.
sigorta başvurusunun sahibi hakkında yapılan soruşturma inspection n.
(bir şey hakkında bilinen) kesin bilgi bead n.
yeni katılan üyeye topluluk hakkında gizli bilgi verme initiation ceremony n.
halkın bir kamu hizmeti veya kurumu hakkında aydınlatılması interpretation n.
bir konu hakkında derin bilgiye sahip olma geekery n.
bir şey hakkında düşünmeyi kesme prescission n.
iş hakkında yürütülen muhabbet shop n.
züppeler hakkında yazan kimse snobographer n.
okuyucuları/izleyicileri bir nesne veya olay hakkında merak içerisinde bırakarak bir sonraki bölümü okumalarını/izlemelerini sağlamak amacıyla kullanılan hikaye anlatım tekniği mystery box n.
kötü bir şey hakkında bilgisiz olma blissful ignorance n.
özel mülkiyet hakkında reklam yapma izni alan kimse squarer n.
hakkında birine haber getirmek bring someone word of v.
hakkında birine bir şeyler hatırlatmak refresh someone's memory of v.
hakkında tereddüt içinde olmak be unsettled about v.
belirli bir konu hakkında bilgi vermek cover ground v.
fazlasıyla konuşmak (hakkında) go on about v.
hakkında kötü düşünmek think ill of somebody v.
hakkında tahkikat yapmak investigate v.
bir konu hakkında konuşmak speak about v.
birine (bir konu hakkında) olumlu fikirler aşılamak prejudice someone in favor of v.
hakkında kötü düşünmek suspect v.
kendisi hakkında hesap vermek give an account of oneself v.
birşey hakkında kesin bir karara varamamak be of two minds about v.
(son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak keep abreast of v.
hakkında bilgi vermek inform that v.
birşey hakkında kesin bir karara varamamak be in two minds about v.
hakkında bilgi almak istemek inquire about v.
hakkında soruşturma yapmak inquire into v.
hakkında kararsız olmak be unsettled about v.
emin olmak (bir şey hakkında) tell v.
hakkında uzun uzadıya anlatmak descant on v.
işaret etmek (gelecek hakkında bir şeye) prognosticate v.
hakkında bilgi vermek inform of v.
hakkında fikrini söylemek comment on v.
hakkında birinin bilgisini tazelemek refresh someone's memory of v.
hakkında bilgisi olmamak be ignorant of v.
biri hakkında görüş sahibi olmak hold view of someone v.
tahminlerde bulunmak (hakkında) speculate about v.
sürekli bir konu hakkında konuşmak ve düşünüp durmak harped on v.
hakkında bilgi vermek snitch v.
hakkında teminat vermek answer for v.
hakkında tahkikat yapmak inquire into v.
hakkında yargıya varmak pass judgment on v.
hakkında kötü sözler söylemek malign v.
bir şey hakkında bilgi edinmek familiarize oneself with v.
allah hakkında kötü konuşmak blaspheme v.
belirli bir konu hakkında birine yemin ettirmek swear someone to v.
hakkında bilgi vermek snitch on v.
hakkında olmak deal with something v.
hakkında olmak revolve around v.
resmi olarak bir konu hakkında konuşmak dissertate v.
olayların ahlaki yönü hakkında nutuk çekmek moralize v.
hakkında rapor hazırlamak report on v.
birine bir şey hakkında bilgi vermek prime someone about v.
izleyerek hakkında bilgi vermek (bir olayı) cover v.
bir konu hakkında konuşmak speak on v.
bir konu hakkında tartışmak hash out v.
bir konu hakkında konuşma yapmak dissertate v.
hakkında bilgi vermek diagnose v.
biri hakkında olumlu şeyler söylemek put in a good word (for someone) v.
birisi hakkında kötü düşüncelere sahip olmak think ill of someone v.
hakkında kötü düşünmek think ill of v.
hakkında dava açılmak be sued v.
hakkında iyi düşünmemek think nothing of v.
hakkında iyi düşünmemek think little of v.
hakkında bilgisi olmak hear of v.
biri hakkında yalan söylemek lie about someone v.
gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünmek think ahead v.
onun hakkında bütün gerçekleri öğrenmek get the low-down on him v.
-e hakkında kehanette bulunmak predict v.
hakkında tecavüz etmek encroach v.
yeni gelişmeler hakkında bilgisi olmamak be out of touch with v.
hakkında kovuşturma açmak prosecute v.
karşısındaki hakkında karar vermek sit in judgement v.
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak have knowledge of a thing v.
hakkında genel bilgi vermek give an outline of v.
hakkında hiçbir şey bilmemek have no idea v.
birisi hakkında referans vermek give a reference about someone v.
hakkında sessizliğini korumak maintain silence about v.
hakkında bilgi toplamak scout someone out v.
hakkında bilgi toplamak scout something out v.
birisini hakkında bilgi almak get information about someone v.
bir şey hakkında endişelenmek get nervous about v.
(bir şey) hakkında endişeli olmak be nervous about v.
hakkında kamu davası açmak file a criminal case against v.
hakkında yasal işlem başlatmak take legal action against v.
hakkında suçlamada bulunmak charge someone with v.
hakkında tutuklama kararı vermek issue an arrest warrant for v.
birisini bir şey hakkında uyarmak warn someone about something v.
hakkında rapor hazırlamak prepare a report about v.
hakkında görüşmek talk about v.
birisini bir şey hakkında uyarmak warn someone against v.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone about something v.
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak argue with someone over something v.
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something v.
(bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek know a thing or two (about something) v.
birine bir konu hakkında bilgi vermek fill someone in on something v.
akciğerlerin nasıl çalıştığı hakkında bir proje hazırlamak do a project on how the lung works v.
tasarrufta bulunmak (bir konuda/ bir şey hakkında) dispose v.
birinin hakkında bir şeyler okumak read something about someone v.
hakkında çekinceleri olmak have reservations about v.
bir şey hakkında didişmek be bickering about v.
biri hakkında ufak bir araştırma yapmak do a little research about someone v.
biri hakkında küçük bir araştırma yapmak do a little research about someone v.
insanlar hakkında kişisel bilgiler toplamak collect personal information about people v.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak have no knowledge of something v.
hakkında şüpheleri/kuşkuları olmak have doubts about v.
gelecek planları hakkında konuşmak talk about one's future plans v.
geçmiş hakkında konuşmak talk about past v.
biri hakkında çok az şey bilmek know little about someone v.
biri hakkında çok az şey bilmek know very little about someone v.
bir mesele/konu hakkında yorum yapmak comment on a matter v.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something v.
(bir şey) hakkında şüphelerini açıklamak/belirtmek express doubts about v.
kesin hüküm vermek (biri hakkında) place a final judgement on someone v.
(biri hakkında) nihai kararı vermek place a final judgement on someone v.
hakkında iyi/olumlu düşünmek think well of someone v.
birisi hakkında çok şey bilmek know a lot about someone v.
birşey hakkında kesin bir karara varamamak be undecided about something v.
bir şey hakkında kararsız kalmak be undecided about something v.
konu hakkında sessiz kalmak stay quiet on the topic v.
hakkında soruşturma açılmak be indicted v.
emin olmak (bir şey hakkında) be sure of/about v.
iş hakkında konuşmak talk about business v.
(bir şey hakkında) açık/net olmak be clear on something v.
üzerine/hakkında iddiaya/bahse girmek make a bet on v.
hakkında bilgi sahibi olmak stay on top of v.
biri hakkında suç duyurusunda bulunmak file a criminal complaint against someone v.
(hakkında) ileri geri konuşmak speak ill of v.
(sergi vb hakkında) küratörlüğünü yapmak curate v.
olayların ahlaki yönü hakkında nutuk çekmek moralise v.
hakkında biraz araştırma yapmak do some research on v.
birisi hakkında gizli bilgiler vermeyi teklif etmek overshare v.
bir şey hakkında fikir sahibi olmak get an idea of something v.
bir şey hakkında fikir sahibi olmak get an idea on something v.
(bir konu hakkında) birşeyler okumak do some reading v.
biri hakkında yazmak write about someone v.
hakkında yargıya varmak pass judgement on v.
hakkında konuşmak talk of v.
bir şey hakkında gereğinden fazla konuşmak overtalk v.
(istemsiz bir şekilde, bir konu hakkında) önceden haber vermek telegraph v.
malların gelecekteki değeri hakkında spekülasyon yapmak deal in futures v.
hakkında konuşmamak let alone v.
konu hakkında öncesinden yazmak anticipate v.
bir şey hakkında hatalı veya abartılı talepte bulunmak overclaim v.
hakkında düşünmek avise [obsolete] v.
dava hakkında medyaya konuşma yasağını kaldırmak ungag v.
(birinin) hakkında kötü konuşmak bash v.
(bir şey veya kimse hakkında) şarkı söylemek besing v.
(bir şey veya kimse hakkında) iyi düşünmek besmile v.
(bir şey hakkında) durmaksızın şikayet etmek whittle [northern england] v.
(bir şey hakkında) durmaksızın endişelenmek whittle [northern england] v.
saçma konular hakkında konuşmak quiddle v.
önemsiz konular hakkında tartışmak quiddle v.
(bir şey) hakkında bilgisi olmak be aware of (something) v.
geçmiş hakkında düşünmek retrospect v.
etkinlik gerçekleşirken hakkında blog yazmak liveblog v.
hakkında kötü konuşmak gloss v.
hakkında olmak go v.
hakkında kafa yormak debate v.
hakkında bir şeyler karalamak deride v.
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek conscientize v.
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek conscientise v.
hakkında kötü konuşmak dish [uk] v.
çalınacak müzik hakkında fikir beyan etmek diskjockey v.
çalınacak müzik hakkında fikir beyan etmek disk-jockey v.
(bir şey hakkında) eğitmek verse v.
bir konuda hakkında resmi veya açık bir anlaşmaya varmak indent [obsolete] v.
hakkında paragraf yazmak paragraph v.
(hakkında) bilgi vermek pimp (on) v.
hakkında kötü konuşmak poormouth v.
(bir şey hakkında) önbilgi sahibi olmak foreknow v.
barış hakkında konuşmak parlay v.
bir şey hakkında düşünmeyi kesmek prescind v.
(birinin) fikri veya yazıları hakkında bilgi edinmek frequent v.
hakkında ileri geri konuşmak becall v.
hakkında önlem almak provide v.
hakkında şiddetli tartışmalar yapılan (konu) explosive adj.
karadeniz hakkında pontic adj.
hakkında en fazla yorum yapılan most commented adj.
hakkında herhangi bir suçlama veya itham bulunmayan sackless adj.
hayat hakkında çok şey bilen (kimse) sophisticated adj.
başkaları hakkında bilgi edinmeyi seven inquisitive adj.
ölmüş kişi hakkında yazılan necrological adj.
hakkında az şey bilinen underrecognized adj.
hakkında az şey bilinen underrecognised adj.
hakkında soruşturma açılmamış unindicted adj.
bilmediği konular hakkında fikirler veren ultracrepidarian adj.
(bir konu hakkında) konuşmayan unforthcoming adj.
güncel olaylar hakkında bilgi sahibi au courant [french] adj.
hakkında iyi konuşulmamış unrecommended adj.
hakkında kötü düşünülmemiş unresented adj.
hakkında konuşulmamış untouched adj.
hakkında bilgi sahibi olunan beknown adj.
yol veya güzergah hakkında bilgisi olan way-wise adj.
hayat hakkında çok şey bilen worldly adj.
en son gelişmeler hakkında bilgisi olan hip to adj.
bozuk dil kullanımı hakkında konuşulan reviled adj.
bozuk dil kullanımı hakkında yazılan reviled adj.
alaycı dil hakkında konuşulan reviled adj.
alaycı dil hakkında yazılan reviled adj.
ölüm hakkında hastalık derecesinde meraklı ghoulish adj.
(hakkında) konuşulmayan off-limits adj.
(hakkında) konuşulmayan off-limits adj.
özellikle kuzey amerika kızılderililerinin konseyleri hakkında council adj.
kötü bir şey hakkında bilgisiz olan blissfully ignorant adj.
casuslar hakkında spy adj.
muhbirlik hakkında spy adj.
muhbirler hakkında spy adj.
ajanlar hakkında spy adj.
doktrin hakkında doctrinally adv.
bilim hakkında bilgisi olmadan unscientifically adv.
bilimsel yöntem hakkında bilgisi olmadan unscientifically adv.
hakkında ise as to prep.
… hakkında kafa patlatan anlamına gelen son ek -fixated suf.
Phrasals
hakkında konuşmak talk of v.
(mevcut yayım hakkında) daha fazla bilgi aramak follow up v.
aynı konu hakkında art arda haber yayınlamak follow up v.
hakkında aşağılayıcı yorumlar yapmak throw off v.
(birisiyle bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) münakaşa etmek bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) atışmak bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) didişmek bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) çekişmek bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) hırlaşmak bicker with (someone) over (something) v.
(birisiyle bir konu hakkında) cebelleşmek bicker with (someone) over (something) v.
(bir şey hakkında) ağız dalaşına girmek bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) münakaşa etmek bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) atışmak bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) didişmek bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) tartışmak bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) çekişmek bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) hırlaşmak bicker over (something) v.
(bir şey hakkında) cebelleşmek bicker over (something) v.
(biri) hakkında soruşturma açmak send (one) before (someone or something) v.
(biri) hakkında soruşturma açmak send someone before someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief (someone) about (someone or something) v.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief (someone) about (someone or something) v.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief (someone) about (someone or something) v.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief someone about someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief someone about someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief someone about someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief someone about someone or something v.
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief someone about someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief someone on someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief someone on someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief someone on someone or something v.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief someone on someone or something v.
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief someone on someone or something v.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach (something) with (someone) v.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach something with someone v.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach something to someone v.
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood about (someone or something) v.
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood about someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood on someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak brood over someone or something v.
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak brood over someone or something v.
(birine bir şey hakkında) takılmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) sataşmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) çıkışmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) takılmak chide someone for something v.
(birine bir şey hakkında) sataşmak chide someone for something v.
(birine bir şey hakkında) çıkışmak chide someone for something v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide someone for something v.
(biri veya bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek chortle about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kıkırdamak chortle about (someone or something) v.
(bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek chortle over (something) v.
(bir şey hakkında) kıkırdamak chortle over (something) v.
biri veya bir şey hakkında kıkır kıkır gülmek chortle about someone or something v.
(biri veya bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek chuckle about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kıkırdamak chuckle about (someone or something) v.
biri veya bir şey hakkında kıkır kıkır gülmek chuckle about someone or something v.
biri veya bir şey hakkında kıkırdamak chuckle about someone or something v.
(bir şey) hakkında düşünmek cogitate on (something) v.
(bir şey) hakkında enine boyuna düşünmek cogitate on (something) v.
bir şey hakkında düşünmek cogitate on something [rural] v.
bir şey hakkında enine boyuna düşünmek cogitate on something [rural] v.
(birini bir kişi ya da bir şey) hakkında endişelendirmek concern (someone) with (someone or something) v.
(birini bir kişi ya da bir şey) hakkında endişelendirmek concern (someone) with (someone or something) v.
(biri ya da bir şey) hakkında uzlaşmaya varmak concur on (someone or something) v.
(belli bir kişi ya da şey) hakkında hemfikir/mutabık olmak concur on (someone or something) v.
(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak concur on (someone or something) with (one) v.
(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak concur with (one) on (someone or something) v.
birisiyle (bir konu ya da bir kişi) hakkında tartışmak confer about (someone or something) v.
birisiyle (bir mesele ya da bir kişi) hakkında müzakere etmek confer about (someone or something) v.
(bir konu ya da bir kişi) hakkında görüşmek confer about (someone or something) v.
(biri ya da bir şey) hakkında bir araya gelmek converge in upon (someone or something) v.
(biri veya bir şey) hakkında konuşmak converse about (someone or something) v.
(biri veya bir şey) hakkında sohbet etmek converse about (someone or something) v.
bir konu hakkında konuşmaya başlamak call up v.
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak challenge (one) on (something) v.
görüşü, sözü hakkında (biriyle) tartışmak challenge someone on something v.
(bir şey hakkında) sohbet etmek chat about (someone or something) v.
(bir şey hakkında) konuşmak chat about (someone or something) v.
(bir şey hakkında) sohbet etmek chat about someone or something v.
(bir şey hakkında) konuşmak chat about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak advise (one) about (something) v.
(birine bir konu hakkında) fikir vermek advise (one) about (something) v.
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak advise (one) about (something) v.
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak advise someone about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) fikir vermek advise someone about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak advise someone about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) yanaşmak approach (one) about v.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach (one) about v.
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak approach (one) about v.
(birine bir konu hakkında) yanaşmak approach someone about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach someone about someone or something v.
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak approach someone about someone or something v.
(biriyle bir konu hakkında) didişmek bicker with (someone) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) hırlaşmak bicker with (someone) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) atışmak bicker with (someone) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) hırgür çıkarmak bicker with (someone) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) takışmak bicker with (someone) about (something) v.
(bir konu hakkında) gerçeği söylemek come clean about (something) v.
(bir konu hakkında) hemfikir olmamak differ about (something) v.
(bir konu hakkında) ters düşmek differ about (something) v.
(bir konu hakkında) anlaşamamak differ about (something) v.
(bir konu hakkında) tartışmak differ about (something) v.
(bir konu hakkında) çekişmek differ about (something) v.
(bir konu hakkında) münakaşa etmek differ about (something) v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) ters düşmek differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) anlaşamamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) çekişmek differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) münakaşa etmek differ (with someone) about something v.
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) ters düşmek differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) anlaşamamak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) çekişmek differ (with someone) on something v.
(biriyle bir konuda hakkında) münakaşa etmek differ (with someone) on something v.
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) anlaşamamak fight about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek fight (with) someone or something about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight (with) someone or something about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek fight (with) someone or something about (someone or something) v.
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak fight (with) someone or something about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak form (one's) own opinion (about someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak form (one's) own opinion (about someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak form (one's) own opinion (about someone or something) v.
(bir şey hakkında) sızlanmak front off about something v.
(bir şey hakkında) söylenmek front off about something v.
(bir şey hakkında) yakınmak front off about something v.
(biri veya bir şey hakkında) genelleme yapmak generalize about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) hüküm vermek generalize about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) hükme varmak generalize about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) çıkarımda bulunmak/anlam çıkarmak generalize about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) genelleme yapmak generalize on (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) hüküm vermek generalize on (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) hükme varmak generalize on (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) çıkarımda bulunmak/anlam çıkarmak generalize on (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) sızlanmak groan about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) yakınmak groan about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) mızmızlanmak groan about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) dert yanmak groan about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) şikayet etmek/söylenmek groan about (someone or something) v.
(bir şey hakkında) kafa ütülemek noodle about (something) v.
(biri veya bir şey hakkında) saçma sapan konuşmak prattle (on) about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) abuk sabuk konuşmak prattle (on) about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) boş boş konuşmak prattle (on) about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kafa ütülemek prattle (on) about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kafa şişirmek prattle (on) about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak protest about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak and protest against (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) kafa bulmak quip about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) espri yapmak quip about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) alay etmek quip about (someone or something) v.
(biri veya bir şey hakkında) dalga geçmek quip about (someone or something) v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see (one) about (something) v.
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak see (one) about (something) v.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see someone about someone or something v.
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak see someone about someone or something v.
(bir konu hakkında) didişmek squabble about (something) v.
(bir konu hakkında) tartışmak squabble about (something) v.
(bir konu hakkında) hırlaşmak squabble about (something) v.
(bir konu hakkında) atışmak squabble about (something) v.