|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
hakkında konuşmak |
talk about v.
|
|
Regrettably, when we talk about sustainable development, we find it hard to be specific.
Ne yazık ki sürdürülebilir kalkınma hakkında konuştuğumuzda spesifik olmakta zorlanıyoruz.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
hakkında düşünmek |
think about v.
|
|
However, if you will permit me I would like to ask you think about what I have just said.
Bununla birlikte izin verirseniz az önce söylediklerim hakkında düşünmenizi rica etmek istiyorum.
More Sentences
|
3 |
General |
hakkında konuşmak |
speak of v.
|
|
It would be like forbidding Cardinals of the Catholic Church to speak of God.
Bu, Katolik Kilisesi Kardinallerinin Tanrı hakkında konuşmasını yasaklamak gibi bir şey olurdu.
More Sentences
|
4 |
General |
hakkında bilgi vermek |
inform about v.
|
|
The radio didn't inform about the accident.
Radyo, kaza hakkında bilgi vermedi.
More Sentences
|
5 |
General |
hakkında kötü konuşmak |
speak ill of v.
|
|
He is the last person to speak ill of others.
Başkaları hakkında kötü konuşan son kişidir.
More Sentences
|
6 |
General |
hakkında konuşmak |
talk over v.
|
|
They're talking over each other.
Birbirleri hakkında konuşuyorlar.
More Sentences
|
7 |
General |
hakkında soruşturma yapmak |
investigate v.
|
|
The police had been investigating Jim for a while.
Polis bir süredir Jim'i soruşturuyordu.
More Sentences
|
8 |
General |
hakkında sormak |
ask about v.
|
|
Tom asked about the meeting.
Tom toplantı hakkında soru sordu.
More Sentences
|
9 |
General |
hakkında olmak |
concern v.
|
|
These articles concern the plight of the refugees.
Bu makaleler mültecilerin kötü vaziyeti hakkındadır.
More Sentences
|
10 |
General |
hakkında olmak |
be about v.
|
|
I have no idea what this is about.
Bunun ne hakkında olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
More Sentences
|
11 |
General |
hakkında konuşmak |
talk v.
|
|
This morning we talked in this House about the foot and mouth crisis of 2001.
Bu sabah bu Mecliste 2001 yılındaki şap krizi hakkında konuştuk.
More Sentences
|
12 |
General |
hakkında yorumda bulunmak |
comment v.
|
|
I have commented on a number of central issues, although there are a great many other important issues.
Çok sayıda başka önemli konu olmasına rağmen, bazı temel konular hakkında yorumda bulundum.
More Sentences
|
13 |
General |
hakkında düşünmek |
think of v.
|
|
Is that what you think of me?
Benim hakkımda düşündüğün bu mu?
More Sentences
|
14 |
General |
hakkında tartışmak |
argue about v.
|
|
Secondly, there is no arguing about matters of taste, and on that we are once more in agreement.
İkinci olarak, zevk meseleleri hakkında tartışmaya gerek yok ve bu konuda bir kez daha hemfikiriz.
More Sentences
|
15 |
General |
hakkında heyecanlanmak |
be excited about v.
|
|
Tom is excited about the upcoming game.
Tom yaklaşan oyun hakkında heyecanlı.
More Sentences
|
16 |
General |
hakkında yazı yazmak |
write about v.
|
|
Most people write about their daily life.
Çoğu kişi günlük hayatı hakkında yazı yazar.
More Sentences
|
17 |
General |
hakkında yorum yapmak |
comment about v.
|
|
There's really nothing to comment about.
Gerçekten hakkında yorum yapılacak hiçbir şey yok.
More Sentences
|
18 |
General |
hakkında kaygılanmak |
worry about v.
|
|
Try not to worry about her.
Onun hakkında kaygılanmamaya çalış.
More Sentences
|
19 |
General |
hakkında yanılmak |
be mistaken about v.
|
|
You are mistaken about that.
Onun hakkında yanılıyorsun.
More Sentences
|
20 |
General |
hakkında endişelenmek |
worry about v.
|
|
Their aim is to achieve maximum profitability, without worrying about the social or environmental consequences.
Amaçları, sosyal veya çevresel sonuçlar hakkında endişelenmeden maksimum karlılığa ulaşmaktır.
More Sentences
|
21 |
General |
hakkında bilgi toplamak |
gather information about v.
|
|
These cookies don't gather information about you or cannot identify you.
Bu çerezler sizin hakkınızda bilgi toplamaz veya sizi tanımlayamaz.
More Sentences
|
22 |
General |
(birisi hakkında) iyi konuşmak |
speak well of v.
|
|
Everybody speaks well of her.
Herkes onun hakkında iyi konuşuyor.
More Sentences
|
23 |
General |
hakkında endişe etmek |
worry about v.
|
|
If Tom had a lot of money, he wouldn't have to worry about this.
Tom'un çok parası olsa bunun hakkında endişe etmek zorunda kalmaz.
More Sentences
|
Phrasals |
|
24 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek |
brief (someone) about (someone or something) v.
|
|
Tom has been briefed about the situation.
Tom'a durum hakkında bilgi verildi.
More Sentences
|
25 |
Phrasals |
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek |
brief (someone) about (someone or something) v.
|
|
Tom has been briefed about the situation.
Tom durum hakkında bilgilendirildi.
More Sentences
|
General |
|
26 |
General |
özellikle dini kitap hakkında |
imprimatur n.
|
|
27 |
General |
azizler hakkında incelemeler |
hagiology n.
|
|
28 |
General |
halkın tepkisini öğrenmek için bir plan hakkında verilen ön haber |
trial balloon n.
|
|
29 |
General |
allah hakkında kötü konuşma |
blasphemy n.
|
|
30 |
General |
hakkında önbilgi |
previous knowledge of n.
|
|
31 |
General |
hayatı hakkında az şey bilinen kimse |
shadowy figure n.
|
|
32 |
General |
veri hakkında veri |
metadata n.
|
|
33 |
General |
biri ya da bir kurum hakkında yazılan övücü yazı |
writeup n.
|
|
34 |
General |
soruşturma (nedeni bilinmeyen ölüm hakkında adli) |
inquest n.
|
|
35 |
General |
hayat hakkında çok şey bilme |
sophistication n.
|
|
36 |
General |
film vb hakkında övgü dolu yazı |
rave review n.
|
|
37 |
General |
bir ölü hakkında yazılan kısa biyografi |
obituary n.
|
|
38 |
General |
işaret (gelecek hakkında) |
prognostication n.
|
|
39 |
General |
bir seyahat hakkında yapılan tanıtıcı konferans veya film |
travelog n.
|
|
40 |
General |
bir konu hakkında yapılan bilimsel çalışma |
research work n.
|
|
|
41 |
General |
bilgi hakkında bilgi |
metadata n.
|
|
42 |
General |
konu hakkında son ve kesin söz |
the last word on the matter n.
|
|
43 |
General |
mağazada satıcılara müşteri sorunları hakkında yol gösteren görevli |
shopwalker n.
|
|
44 |
General |
getirisi hakkında bir tavsiye |
advice on the merits n.
|
|
45 |
General |
ölmüş bir kimse hakkında yazılan yazı |
necrology n.
|
|
46 |
General |
ölmüş kimseler hakkında yazı yazan kimse |
necrologist n.
|
|
47 |
General |
şirket hakkında kısa bilgi |
company brief n.
|
|
48 |
General |
hakkında konuşulacak kadar olgunlaşmış fikir |
a speech-ripe idea n.
|
|
49 |
General |
bir insanın hakkında güçlü duygulara sahip olduğu ve konuşmaya bayıldığı konu |
hobby-horse n.
|
|
50 |
General |
görevi hükümet hakkında olumlu yazılar yazmak olan yandaş gazeteci |
spin-doctor n.
|
|
51 |
General |
kendi hakkında bilgi verme |
self-revelation n.
|
|
52 |
General |
muhakemenin iadesi hakkında karar |
decision regarding a new trial n.
|
|
53 |
General |
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider |
dark horse n.
|
|
54 |
General |
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi |
anagnorisis n.
|
|
55 |
General |
(bir konu hakkında) özür dileme/üzgün olma |
apologetic about n.
|
|
56 |
General |
halktan kimselerin bir okulu ziyaret ederek okuldaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün |
open day n.
|
|
57 |
General |
içerik hakkında keyif kaçırıcı bilgi uyarısı |
spoiler alert n.
|
|
58 |
General |
bir seyahat hakkında yapılan tanıtıcı konferans veya film |
travelogue n.
|
|
59 |
General |
bir konu hakkında görüşüne başvurulan |
consultee n.
|
|
60 |
General |
halktan kimselerin bir itfaiye istasyonunu ziyaret ederek istasyondaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün |
open day n.
|
|
61 |
General |
bilmediği konular hakkında fikirler veren kimse |
ultracrepidarian n.
|
|
62 |
General |
aşk hakkında şiirler, yazılar yazan kişi |
amorist n.
|
|
63 |
General |
başkaları hakkında kötü konuşma |
evil speaking n.
|
|
64 |
General |
ölen kişiler hakkında yazı yazan kimse |
necrologist n.
|
|
65 |
General |
ölen insan hakkında yazılan metin |
eulogy n.
|
|
66 |
General |
ölen bir insan hakkında cenazesinde yapılan konuşma |
eulogy n.
|
|
67 |
General |
insanın bir şeyler hakkında düşünme şekli |
thought patterns n.
|
|
68 |
General |
insanın bir şeyler hakkında düşünme şekli |
thought processes n.
|
|
69 |
General |
kişinin karakteri hakkında fikir veren şey |
trier n.
|
|
70 |
General |
bir imalat tekniği hakkında gizli bilgileri olan kimse |
arcanist n.
|
|
71 |
General |
yıldızlar hakkında bilgili kimse |
astrophile n.
|
|
72 |
General |
hakkında pek bir şey bilinmeyen kimse |
unknown quantity n.
|
|
73 |
General |
(biri veya bir şey hakkında) son karar |
epitaph n.
|
|
74 |
General |
başkaları hakkında kötü konuşma |
maledicency n.
|
|
75 |
General |
sıradan bir kişiye genel ilgi alanına giren bir konu hakkında fikrinin sorulduğu bir mülakat |
vox pop n.
|
|
76 |
General |
bir tek şey hakkında bilinebilecek veya söylenebilecek her şey |
what n.
|
|
77 |
General |
olaylar hakkında yanlış veya aldatıcı bir açıklama yapma |
window-dressing n.
|
|
78 |
General |
hakkında bilgi sahibi olunmayan alan |
blind spot n.
|
|
79 |
General |
durumlar veya olaylar hakkında bilgiler içeren yazılı belge |
written account n.
|
|
80 |
General |
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse |
broacher n.
|
|
81 |
General |
(gazeteci) bir konu hakkında konuşmak için büyük paralar alma |
buckraking n.
|
|
82 |
General |
tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog |
holy war n.
|
|
83 |
General |
manastırlar hakkında bilgi veren kitap |
monasticon n.
|
|
84 |
General |
etkinlik gerçekleşirken hakkında yazılan blog |
liveblog n.
|
|
85 |
General |
el yazısı türleri hakkında bilgi sahibi olan kimse |
chirographist n.
|
|
86 |
General |
bir şey hakkında kafa yorma |
debatement n.
|
|
87 |
General |
bir şey hakkında tartışma |
debatement n.
|
|
88 |
General |
sözcükler hakkında tartışan kimse |
logomach n.
|
|
89 |
General |
sözcükler hakkında tartışan kimse |
logomachist n.
|
|
90 |
General |
uzun süredir orada bulunduğu için bir coğrafi bölge hakkında ayrıntılı bilgisi olan kimse |
old hand n.
|
|
91 |
General |
(suç örgütünde, çetede) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan kural |
omerta n.
|
|
92 |
General |
(suç örgütü, çete) belirli faaliyetler hakkında konuşmayı veya bilgi ifşa etmeyi yasaklayan yasa |
omerta n.
|
|
93 |
General |
sigorta başvurusunun sahibi hakkında yapılan soruşturma |
inspection n.
|
|
94 |
General |
(bir şey hakkında bilinen) kesin bilgi |
bead n.
|
|
95 |
General |
yeni katılan üyeye topluluk hakkında gizli bilgi verme |
initiation ceremony n.
|
|
96 |
General |
halkın bir kamu hizmeti veya kurumu hakkında aydınlatılması |
interpretation n.
|
|
97 |
General |
bir konu hakkında derin bilgiye sahip olma |
geekery n.
|
|
98 |
General |
bir şey hakkında düşünmeyi kesme |
prescission n.
|
|
99 |
General |
iş hakkında yürütülen muhabbet |
shop n.
|
|
100 |
General |
züppeler hakkında yazan kimse |
snobographer n.
|
|
101 |
General |
okuyucuları/izleyicileri bir nesne veya olay hakkında merak içerisinde bırakarak bir sonraki bölümü okumalarını/izlemelerini sağlamak amacıyla kullanılan hikaye anlatım tekniği |
mystery box n.
|
|
102 |
General |
kötü bir şey hakkında bilgisiz olma |
blissful ignorance n.
|
|
103 |
General |
özel mülkiyet hakkında reklam yapma izni alan kimse |
squarer n.
|
|
104 |
General |
hakkında birine haber getirmek |
bring someone word of v.
|
|
105 |
General |
hakkında birine bir şeyler hatırlatmak |
refresh someone's memory of v.
|
|
106 |
General |
hakkında tereddüt içinde olmak |
be unsettled about v.
|
|
107 |
General |
belirli bir konu hakkında bilgi vermek |
cover ground v.
|
|
108 |
General |
fazlasıyla konuşmak (hakkında) |
go on about v.
|
|
109 |
General |
hakkında kötü düşünmek |
think ill of somebody v.
|
|
110 |
General |
hakkında tahkikat yapmak |
investigate v.
|
|
111 |
General |
bir konu hakkında konuşmak |
speak about v.
|
|
112 |
General |
birine (bir konu hakkında) olumlu fikirler aşılamak |
prejudice someone in favor of v.
|
|
113 |
General |
hakkında kötü düşünmek |
suspect v.
|
|
114 |
General |
kendisi hakkında hesap vermek |
give an account of oneself v.
|
|
115 |
General |
birşey hakkında kesin bir karara varamamak |
be of two minds about v.
|
|
116 |
General |
(son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak |
keep abreast of v.
|
|
117 |
General |
hakkında bilgi vermek |
inform that v.
|
|
118 |
General |
birşey hakkında kesin bir karara varamamak |
be in two minds about v.
|
|
119 |
General |
hakkında bilgi almak istemek |
inquire about v.
|
|
120 |
General |
hakkında soruşturma yapmak |
inquire into v.
|
|
121 |
General |
hakkında kararsız olmak |
be unsettled about v.
|
|
122 |
General |
emin olmak (bir şey hakkında) |
tell v.
|
|
123 |
General |
hakkında uzun uzadıya anlatmak |
descant on v.
|
|
124 |
General |
işaret etmek (gelecek hakkında bir şeye) |
prognosticate v.
|
|
125 |
General |
hakkında bilgi vermek |
inform of v.
|
|
126 |
General |
hakkında fikrini söylemek |
comment on v.
|
|
127 |
General |
hakkında birinin bilgisini tazelemek |
refresh someone's memory of v.
|
|
128 |
General |
hakkında bilgisi olmamak |
be ignorant of v.
|
|
129 |
General |
biri hakkında görüş sahibi olmak |
hold view of someone v.
|
|
130 |
General |
tahminlerde bulunmak (hakkında) |
speculate about v.
|
|
131 |
General |
sürekli bir konu hakkında konuşmak ve düşünüp durmak |
harped on v.
|
|
132 |
General |
hakkında bilgi vermek |
snitch v.
|
|
133 |
General |
hakkında teminat vermek |
answer for v.
|
|
134 |
General |
hakkında tahkikat yapmak |
inquire into v.
|
|
135 |
General |
hakkında yargıya varmak |
pass judgment on v.
|
|
136 |
General |
hakkında kötü sözler söylemek |
malign v.
|
|
137 |
General |
bir şey hakkında bilgi edinmek |
familiarize oneself with v.
|
|
138 |
General |
allah hakkında kötü konuşmak |
blaspheme v.
|
|
139 |
General |
belirli bir konu hakkında birine yemin ettirmek |
swear someone to v.
|
|
140 |
General |
hakkında bilgi vermek |
snitch on v.
|
|
141 |
General |
hakkında olmak |
deal with something v.
|
|
142 |
General |
hakkında olmak |
revolve around v.
|
|
143 |
General |
resmi olarak bir konu hakkında konuşmak |
dissertate v.
|
|
144 |
General |
olayların ahlaki yönü hakkında nutuk çekmek |
moralize v.
|
|
145 |
General |
hakkında rapor hazırlamak |
report on v.
|
|
146 |
General |
birine bir şey hakkında bilgi vermek |
prime someone about v.
|
|
147 |
General |
izleyerek hakkında bilgi vermek (bir olayı) |
cover v.
|
|
148 |
General |
bir konu hakkında konuşmak |
speak on v.
|
|
149 |
General |
bir konu hakkında tartışmak |
hash out v.
|
|
150 |
General |
bir konu hakkında konuşma yapmak |
dissertate v.
|
|
151 |
General |
hakkında bilgi vermek |
diagnose v.
|
|
152 |
General |
biri hakkında olumlu şeyler söylemek |
put in a good word (for someone) v.
|
|
153 |
General |
birisi hakkında kötü düşüncelere sahip olmak |
think ill of someone v.
|
|
154 |
General |
hakkında kötü düşünmek |
think ill of v.
|
|
155 |
General |
hakkında dava açılmak |
be sued v.
|
|
156 |
General |
hakkında iyi düşünmemek |
think nothing of v.
|
|
157 |
General |
hakkında iyi düşünmemek |
think little of v.
|
|
158 |
General |
hakkında bilgisi olmak |
hear of v.
|
|
159 |
General |
biri hakkında yalan söylemek |
lie about someone v.
|
|
160 |
General |
gelecekte ne olacağı hakkında çok düşünmek |
think ahead v.
|
|
161 |
General |
onun hakkında bütün gerçekleri öğrenmek |
get the low-down on him v.
|
|
162 |
General |
-e hakkında kehanette bulunmak |
predict v.
|
|
163 |
General |
hakkında tecavüz etmek |
encroach v.
|
|
164 |
General |
yeni gelişmeler hakkında bilgisi olmamak |
be out of touch with v.
|
|
165 |
General |
hakkında kovuşturma açmak |
prosecute v.
|
|
166 |
General |
karşısındaki hakkında karar vermek |
sit in judgement v.
|
|
167 |
General |
bir şey hakkında bilgiye sahip olmak |
have knowledge of a thing v.
|
|
168 |
General |
hakkında genel bilgi vermek |
give an outline of v.
|
|
169 |
General |
hakkında hiçbir şey bilmemek |
have no idea v.
|
|
170 |
General |
birisi hakkında referans vermek |
give a reference about someone v.
|
|
171 |
General |
hakkında sessizliğini korumak |
maintain silence about v.
|
|
172 |
General |
hakkında bilgi toplamak |
scout someone out v.
|
|
173 |
General |
hakkında bilgi toplamak |
scout something out v.
|
|
174 |
General |
birisini hakkında bilgi almak |
get information about someone v.
|
|
175 |
General |
bir şey hakkında endişelenmek |
get nervous about v.
|
|
176 |
General |
(bir şey) hakkında endişeli olmak |
be nervous about v.
|
|
177 |
General |
hakkında kamu davası açmak |
file a criminal case against v.
|
|
178 |
General |
hakkında yasal işlem başlatmak |
take legal action against v.
|
|
179 |
General |
hakkında suçlamada bulunmak |
charge someone with v.
|
|
180 |
General |
hakkında tutuklama kararı vermek |
issue an arrest warrant for v.
|
|
181 |
General |
birisini bir şey hakkında uyarmak |
warn someone about something v.
|
|
182 |
General |
hakkında rapor hazırlamak |
prepare a report about v.
|
|
183 |
General |
hakkında görüşmek |
talk about v.
|
|
184 |
General |
birisini bir şey hakkında uyarmak |
warn someone against v.
|
|
185 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone about something v.
|
|
186 |
General |
birisiyle tartışmak bir şey için/hakkında tartışmak |
argue with someone over something v.
|
|
187 |
General |
bir şey hakkında çok az bilgisi olmak |
know very little about something v.
|
|
188 |
General |
(bir şeyler hakkında) bir iki şey bilmek |
know a thing or two (about something) v.
|
|
189 |
General |
birine bir konu hakkında bilgi vermek |
fill someone in on something v.
|
|
190 |
General |
akciğerlerin nasıl çalıştığı hakkında bir proje hazırlamak |
do a project on how the lung works v.
|
|
191 |
General |
tasarrufta bulunmak (bir konuda/ bir şey hakkında) |
dispose v.
|
|
192 |
General |
birinin hakkında bir şeyler okumak |
read something about someone v.
|
|
193 |
General |
hakkında çekinceleri olmak |
have reservations about v.
|
|
194 |
General |
bir şey hakkında didişmek |
be bickering about v.
|
|
195 |
General |
biri hakkında ufak bir araştırma yapmak |
do a little research about someone v.
|
|
196 |
General |
biri hakkında küçük bir araştırma yapmak |
do a little research about someone v.
|
|
197 |
General |
insanlar hakkında kişisel bilgiler toplamak |
collect personal information about people v.
|
|
198 |
General |
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak |
have no knowledge of something v.
|
|
199 |
General |
hakkında şüpheleri/kuşkuları olmak |
have doubts about v.
|
|
200 |
General |
gelecek planları hakkında konuşmak |
talk about one's future plans v.
|
|
201 |
General |
geçmiş hakkında konuşmak |
talk about past v.
|
|
202 |
General |
biri hakkında çok az şey bilmek |
know little about someone v.
|
|
203 |
General |
biri hakkında çok az şey bilmek |
know very little about someone v.
|
|
204 |
General |
bir mesele/konu hakkında yorum yapmak |
comment on a matter v.
|
|
205 |
General |
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak |
know very little about something v.
|
|
206 |
General |
(bir şey) hakkında şüphelerini açıklamak/belirtmek |
express doubts about v.
|
|
207 |
General |
kesin hüküm vermek (biri hakkında) |
place a final judgement on someone v.
|
|
208 |
General |
(biri hakkında) nihai kararı vermek |
place a final judgement on someone v.
|
|
209 |
General |
hakkında iyi/olumlu düşünmek |
think well of someone v.
|
|
210 |
General |
birisi hakkında çok şey bilmek |
know a lot about someone v.
|
|
211 |
General |
birşey hakkında kesin bir karara varamamak |
be undecided about something v.
|
|
212 |
General |
bir şey hakkında kararsız kalmak |
be undecided about something v.
|
|
213 |
General |
konu hakkında sessiz kalmak |
stay quiet on the topic v.
|
|
214 |
General |
hakkında soruşturma açılmak |
be indicted v.
|
|
215 |
General |
emin olmak (bir şey hakkında) |
be sure of/about v.
|
|
216 |
General |
iş hakkında konuşmak |
talk about business v.
|
|
217 |
General |
(bir şey hakkında) açık/net olmak |
be clear on something v.
|
|
218 |
General |
üzerine/hakkında iddiaya/bahse girmek |
make a bet on v.
|
|
219 |
General |
hakkında bilgi sahibi olmak |
stay on top of v.
|
|
220 |
General |
biri hakkında suç duyurusunda bulunmak |
file a criminal complaint against someone v.
|
|
221 |
General |
(hakkında) ileri geri konuşmak |
speak ill of v.
|
|
222 |
General |
(sergi vb hakkında) küratörlüğünü yapmak |
curate v.
|
|
223 |
General |
olayların ahlaki yönü hakkında nutuk çekmek |
moralise v.
|
|
224 |
General |
hakkında biraz araştırma yapmak |
do some research on v.
|
|
225 |
General |
birisi hakkında gizli bilgiler vermeyi teklif etmek |
overshare v.
|
|
226 |
General |
bir şey hakkında fikir sahibi olmak |
get an idea of something v.
|
|
227 |
General |
bir şey hakkında fikir sahibi olmak |
get an idea on something v.
|
|
228 |
General |
(bir konu hakkında) birşeyler okumak |
do some reading v.
|
|
229 |
General |
biri hakkında yazmak |
write about someone v.
|
|
230 |
General |
hakkında yargıya varmak |
pass judgement on v.
|
|
231 |
General |
hakkında konuşmak |
talk of v.
|
|
232 |
General |
bir şey hakkında gereğinden fazla konuşmak |
overtalk v.
|
|
233 |
General |
(istemsiz bir şekilde, bir konu hakkında) önceden haber vermek |
telegraph v.
|
|
234 |
General |
malların gelecekteki değeri hakkında spekülasyon yapmak |
deal in futures v.
|
|
235 |
General |
hakkında konuşmamak |
let alone v.
|
|
236 |
General |
konu hakkında öncesinden yazmak |
anticipate v.
|
|
237 |
General |
bir şey hakkında hatalı veya abartılı talepte bulunmak |
overclaim v.
|
|
238 |
General |
hakkında düşünmek |
avise [obsolete] v.
|
|
239 |
General |
dava hakkında medyaya konuşma yasağını kaldırmak |
ungag v.
|
|
240 |
General |
(birinin) hakkında kötü konuşmak |
bash v.
|
|
241 |
General |
(bir şey veya kimse hakkında) şarkı söylemek |
besing v.
|
|
242 |
General |
(bir şey veya kimse hakkında) iyi düşünmek |
besmile v.
|
|
243 |
General |
(bir şey hakkında) durmaksızın şikayet etmek |
whittle [northern england] v.
|
|
244 |
General |
(bir şey hakkında) durmaksızın endişelenmek |
whittle [northern england] v.
|
|
245 |
General |
saçma konular hakkında konuşmak |
quiddle v.
|
|
246 |
General |
önemsiz konular hakkında tartışmak |
quiddle v.
|
|
247 |
General |
(bir şey) hakkında bilgisi olmak |
be aware of (something) v.
|
|
248 |
General |
geçmiş hakkında düşünmek |
retrospect v.
|
|
249 |
General |
etkinlik gerçekleşirken hakkında blog yazmak |
liveblog v.
|
|
250 |
General |
hakkında kötü konuşmak |
gloss v.
|
|
251 |
General |
hakkında olmak |
go v.
|
|
252 |
General |
hakkında kafa yormak |
debate v.
|
|
253 |
General |
hakkında bir şeyler karalamak |
deride v.
|
|
254 |
General |
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek |
conscientize v.
|
|
255 |
General |
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek |
conscientise v.
|
|
256 |
General |
hakkında kötü konuşmak |
dish [uk] v.
|
|
257 |
General |
çalınacak müzik hakkında fikir beyan etmek |
diskjockey v.
|
|
258 |
General |
çalınacak müzik hakkında fikir beyan etmek |
disk-jockey v.
|
|
259 |
General |
(bir şey hakkında) eğitmek |
verse v.
|
|
260 |
General |
bir konuda hakkında resmi veya açık bir anlaşmaya varmak |
indent [obsolete] v.
|
|
261 |
General |
hakkında paragraf yazmak |
paragraph v.
|
|
262 |
General |
(hakkında) bilgi vermek |
pimp (on) v.
|
|
263 |
General |
hakkında kötü konuşmak |
poormouth v.
|
|
264 |
General |
(bir şey hakkında) önbilgi sahibi olmak |
foreknow v.
|
|
265 |
General |
barış hakkında konuşmak |
parlay v.
|
|
266 |
General |
bir şey hakkında düşünmeyi kesmek |
prescind v.
|
|
267 |
General |
(birinin) fikri veya yazıları hakkında bilgi edinmek |
frequent v.
|
|
268 |
General |
hakkında ileri geri konuşmak |
becall v.
|
|
269 |
General |
hakkında önlem almak |
provide v.
|
|
270 |
General |
hakkında şiddetli tartışmalar yapılan (konu) |
explosive adj.
|
|
271 |
General |
karadeniz hakkında |
pontic adj.
|
|
272 |
General |
hakkında en fazla yorum yapılan |
most commented adj.
|
|
273 |
General |
hakkında herhangi bir suçlama veya itham bulunmayan |
sackless adj.
|
|
274 |
General |
hayat hakkında çok şey bilen (kimse) |
sophisticated adj.
|
|
275 |
General |
başkaları hakkında bilgi edinmeyi seven |
inquisitive adj.
|
|
276 |
General |
ölmüş kişi hakkında yazılan |
necrological adj.
|
|
277 |
General |
hakkında az şey bilinen |
underrecognized adj.
|
|
278 |
General |
hakkında az şey bilinen |
underrecognised adj.
|
|
279 |
General |
hakkında soruşturma açılmamış |
unindicted adj.
|
|
280 |
General |
bilmediği konular hakkında fikirler veren |
ultracrepidarian adj.
|
|
281 |
General |
(bir konu hakkında) konuşmayan |
unforthcoming adj.
|
|
282 |
General |
güncel olaylar hakkında bilgi sahibi |
au courant [french] adj.
|
|
283 |
General |
hakkında iyi konuşulmamış |
unrecommended adj.
|
|
284 |
General |
hakkında kötü düşünülmemiş |
unresented adj.
|
|
285 |
General |
hakkında konuşulmamış |
untouched adj.
|
|
286 |
General |
hakkında bilgi sahibi olunan |
beknown adj.
|
|
287 |
General |
yol veya güzergah hakkında bilgisi olan |
way-wise adj.
|
|
288 |
General |
hayat hakkında çok şey bilen |
worldly adj.
|
|
289 |
General |
en son gelişmeler hakkında bilgisi olan |
hip to adj.
|
|
290 |
General |
bozuk dil kullanımı hakkında konuşulan |
reviled adj.
|
|
291 |
General |
bozuk dil kullanımı hakkında yazılan |
reviled adj.
|
|
292 |
General |
alaycı dil hakkında konuşulan |
reviled adj.
|
|
293 |
General |
alaycı dil hakkında yazılan |
reviled adj.
|
|
294 |
General |
ölüm hakkında hastalık derecesinde meraklı |
ghoulish adj.
|
|
295 |
General |
(hakkında) konuşulmayan |
off-limits adj.
|
|
296 |
General |
(hakkında) konuşulmayan |
off-limits adj.
|
|
297 |
General |
özellikle kuzey amerika kızılderililerinin konseyleri hakkında |
council adj.
|
|
298 |
General |
kötü bir şey hakkında bilgisiz olan |
blissfully ignorant adj.
|
|
299 |
General |
casuslar hakkında |
spy adj.
|
|
300 |
General |
muhbirlik hakkında |
spy adj.
|
|
301 |
General |
muhbirler hakkında |
spy adj.
|
|
302 |
General |
ajanlar hakkında |
spy adj.
|
|
303 |
General |
doktrin hakkında |
doctrinally adv.
|
|
304 |
General |
bilim hakkında bilgisi olmadan |
unscientifically adv.
|
|
305 |
General |
bilimsel yöntem hakkında bilgisi olmadan |
unscientifically adv.
|
|
306 |
General |
hakkında ise |
as to prep.
|
|
307 |
General |
… hakkında kafa patlatan anlamına gelen son ek |
-fixated suf.
|
|
Phrasals |
|
308 |
Phrasals |
hakkında konuşmak |
talk of v.
|
|
309 |
Phrasals |
(mevcut yayım hakkında) daha fazla bilgi aramak |
follow up v.
|
|
310 |
Phrasals |
aynı konu hakkında art arda haber yayınlamak |
follow up v.
|
|
311 |
Phrasals |
hakkında aşağılayıcı yorumlar yapmak |
throw off v.
|
|
312 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
313 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) münakaşa etmek |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
314 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) atışmak |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
315 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) didişmek |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
316 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) tartışmak |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
317 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) çekişmek |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
318 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) hırlaşmak |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
319 |
Phrasals |
(birisiyle bir konu hakkında) cebelleşmek |
bicker with (someone) over (something) v.
|
|
320 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) ağız dalaşına girmek |
bicker over (something) v.
|
|
321 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) münakaşa etmek |
bicker over (something) v.
|
|
322 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) atışmak |
bicker over (something) v.
|
|
323 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) didişmek |
bicker over (something) v.
|
|
324 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) tartışmak |
bicker over (something) v.
|
|
325 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) çekişmek |
bicker over (something) v.
|
|
326 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) hırlaşmak |
bicker over (something) v.
|
|
327 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) cebelleşmek |
bicker over (something) v.
|
|
328 |
Phrasals |
(biri) hakkında soruşturma açmak |
send (one) before (someone or something) v.
|
|
329 |
Phrasals |
(biri) hakkında soruşturma açmak |
send someone before someone or something v.
|
|
330 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek |
brief (someone) about (someone or something) v.
|
|
331 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek |
brief (someone) about (someone or something) v.
|
|
332 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek |
brief (someone) about (someone or something) v.
|
|
333 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek |
brief someone about someone or something v.
|
|
334 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek |
brief someone about someone or something v.
|
|
335 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek |
brief someone about someone or something v.
|
|
336 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek |
brief someone about someone or something v.
|
|
337 |
Phrasals |
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek |
brief someone about someone or something v.
|
|
338 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek |
brief someone on someone or something v.
|
|
339 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek |
brief someone on someone or something v.
|
|
340 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek |
brief someone on someone or something v.
|
|
341 |
Phrasals |
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek |
brief someone on someone or something v.
|
|
342 |
Phrasals |
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek |
brief someone on someone or something v.
|
|
343 |
Phrasals |
(birine) bir konu hakkında danışmak |
broach (something) with (someone) v.
|
|
344 |
Phrasals |
(birine) bir konu hakkında danışmak |
broach something with someone v.
|
|
345 |
Phrasals |
(birine) bir konu hakkında danışmak |
broach something to someone v.
|
|
346 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek |
brood about (someone or something) v.
|
|
347 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood about (someone or something) v.
|
|
348 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek |
brood about (someone or something) v.
|
|
349 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek |
brood about (someone or something) v.
|
|
350 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek |
brood about (someone or something) v.
|
|
351 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak |
brood about (someone or something) v.
|
|
352 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak |
brood about (someone or something) v.
|
|
353 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek |
brood about someone or something v.
|
|
354 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood about someone or something v.
|
|
355 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek |
brood about someone or something v.
|
|
356 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek |
brood about someone or something v.
|
|
357 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek |
brood about someone or something v.
|
|
358 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak |
brood about someone or something v.
|
|
359 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak |
brood about someone or something v.
|
|
360 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek |
brood on someone or something v.
|
|
361 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood on someone or something v.
|
|
362 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek |
brood on someone or something v.
|
|
363 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek |
brood on someone or something v.
|
|
364 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek |
brood on someone or something v.
|
|
365 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak |
brood on someone or something v.
|
|
366 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak |
brood on someone or something v.
|
|
367 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kara kara düşünmek |
brood over someone or something v.
|
|
368 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) çok fazla endişelenmek |
brood over someone or something v.
|
|
369 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yemek |
brood over someone or something v.
|
|
370 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) kendini yiyip bitirmek |
brood over someone or something v.
|
|
371 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin derin düşünmek |
brood over someone or something v.
|
|
372 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere gark olmak |
brood over someone or something v.
|
|
373 |
Phrasals |
(biri/bir şey hakkında) derin düşüncelere kapılmak |
brood over someone or something v.
|
|
374 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) takılmak |
chide (one) for (something) v.
|
|
375 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) sataşmak |
chide (one) for (something) v.
|
|
376 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) çıkışmak |
chide (one) for (something) v.
|
|
377 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak |
chide (one) for (something) v.
|
|
378 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) takılmak |
chide someone for something v.
|
|
379 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) sataşmak |
chide someone for something v.
|
|
380 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) çıkışmak |
chide someone for something v.
|
|
381 |
Phrasals |
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak |
chide someone for something v.
|
|
382 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek |
chortle about (someone or something) v.
|
|
383 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kıkırdamak |
chortle about (someone or something) v.
|
|
384 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek |
chortle over (something) v.
|
|
385 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) kıkırdamak |
chortle over (something) v.
|
|
386 |
Phrasals |
biri veya bir şey hakkında kıkır kıkır gülmek |
chortle about someone or something v.
|
|
387 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kıkır kıkır gülmek |
chuckle about (someone or something) v.
|
|
388 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kıkırdamak |
chuckle about (someone or something) v.
|
|
389 |
Phrasals |
biri veya bir şey hakkında kıkır kıkır gülmek |
chuckle about someone or something v.
|
|
390 |
Phrasals |
biri veya bir şey hakkında kıkırdamak |
chuckle about someone or something v.
|
|
391 |
Phrasals |
(bir şey) hakkında düşünmek |
cogitate on (something) v.
|
|
392 |
Phrasals |
(bir şey) hakkında enine boyuna düşünmek |
cogitate on (something) v.
|
|
393 |
Phrasals |
bir şey hakkında düşünmek |
cogitate on something [rural] v.
|
|
394 |
Phrasals |
bir şey hakkında enine boyuna düşünmek |
cogitate on something [rural] v.
|
|
395 |
Phrasals |
(birini bir kişi ya da bir şey) hakkında endişelendirmek |
concern (someone) with (someone or something) v.
|
|
396 |
Phrasals |
(birini bir kişi ya da bir şey) hakkında endişelendirmek |
concern (someone) with (someone or something) v.
|
|
397 |
Phrasals |
(biri ya da bir şey) hakkında uzlaşmaya varmak |
concur on (someone or something) v.
|
|
398 |
Phrasals |
(belli bir kişi ya da şey) hakkında hemfikir/mutabık olmak |
concur on (someone or something) v.
|
|
399 |
Phrasals |
(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak |
concur on (someone or something) with (one) v.
|
|
400 |
Phrasals |
(birisi) ile (belli bir kişi, düşünce ya da mesele) hakkında uzlaşmak |
concur with (one) on (someone or something) v.
|
|
401 |
Phrasals |
birisiyle (bir konu ya da bir kişi) hakkında tartışmak |
confer about (someone or something) v.
|
|
402 |
Phrasals |
birisiyle (bir mesele ya da bir kişi) hakkında müzakere etmek |
confer about (someone or something) v.
|
|
403 |
Phrasals |
(bir konu ya da bir kişi) hakkında görüşmek |
confer about (someone or something) v.
|
|
404 |
Phrasals |
(biri ya da bir şey) hakkında bir araya gelmek |
converge in upon (someone or something) v.
|
|
405 |
Phrasals |
(biri veya bir şey) hakkında konuşmak |
converse about (someone or something) v.
|
|
406 |
Phrasals |
(biri veya bir şey) hakkında sohbet etmek |
converse about (someone or something) v.
|
|
407 |
Phrasals |
bir konu hakkında konuşmaya başlamak |
call up v.
|
|
408 |
Phrasals |
görüşü, sözü vs. hakkında (biriyle) tartışmak |
challenge (one) on (something) v.
|
|
409 |
Phrasals |
görüşü, sözü hakkında (biriyle) tartışmak |
challenge someone on something v.
|
|
410 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) sohbet etmek |
chat about (someone or something) v.
|
|
411 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) konuşmak |
chat about (someone or something) v.
|
|
412 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) sohbet etmek |
chat about someone or something v.
|
|
413 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) konuşmak |
chat about someone or something v.
|
|
414 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak |
advise (one) about (something) v.
|
|
415 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) fikir vermek |
advise (one) about (something) v.
|
|
416 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak |
advise (one) about (something) v.
|
|
417 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak |
advise someone about someone or something v.
|
|
418 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) fikir vermek |
advise someone about someone or something v.
|
|
419 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak |
advise someone about someone or something v.
|
|
420 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yanaşmak |
approach (one) about v.
|
|
421 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach (one) about v.
|
|
422 |
Phrasals |
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak |
approach (one) about v.
|
|
423 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yanaşmak |
approach someone about someone or something v.
|
|
424 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak |
approach someone about someone or something v.
|
|
425 |
Phrasals |
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak |
approach someone about someone or something v.
|
|
426 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) didişmek |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
427 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
428 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) hırlaşmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
429 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) atışmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
430 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) hırgür çıkarmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
431 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) takışmak |
bicker with (someone) about (something) v.
|
|
432 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) gerçeği söylemek |
come clean about (something) v.
|
|
433 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) hemfikir olmamak |
differ about (something) v.
|
|
434 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) ters düşmek |
differ about (something) v.
|
|
435 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) anlaşamamak |
differ about (something) v.
|
|
436 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) tartışmak |
differ about (something) v.
|
|
437 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) çekişmek |
differ about (something) v.
|
|
438 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) münakaşa etmek |
differ about (something) v.
|
|
439 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak |
differ (with someone) about something v.
|
|
440 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) ters düşmek |
differ (with someone) about something v.
|
|
441 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) anlaşamamak |
differ (with someone) about something v.
|
|
442 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak |
differ (with someone) about something v.
|
|
443 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
differ (with someone) about something v.
|
|
444 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) çekişmek |
differ (with someone) about something v.
|
|
445 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) münakaşa etmek |
differ (with someone) about something v.
|
|
446 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) hemfikir olmamak |
differ (with someone) on something v.
|
|
447 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) ters düşmek |
differ (with someone) on something v.
|
|
448 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) anlaşamamak |
differ (with someone) on something v.
|
|
449 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) aynı fikirde olmamak |
differ (with someone) on something v.
|
|
450 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak |
differ (with someone) on something v.
|
|
451 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) çekişmek |
differ (with someone) on something v.
|
|
452 |
Phrasals |
(biriyle bir konuda hakkında) münakaşa etmek |
differ (with someone) on something v.
|
|
453 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek |
fight about (someone or something) v.
|
|
454 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak |
fight about (someone or something) v.
|
|
455 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek |
fight about (someone or something) v.
|
|
456 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak |
fight about (someone or something) v.
|
|
457 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) anlaşamamak |
fight about (someone or something) v.
|
|
458 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek |
fight (with) someone or something about (someone or something) v.
|
|
459 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak |
fight (with) someone or something about (someone or something) v.
|
|
460 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek |
fight (with) someone or something about (someone or something) v.
|
|
461 |
Phrasals |
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak |
fight (with) someone or something about (someone or something) v.
|
|
462 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak |
form (one's) own opinion (about someone or something) v.
|
|
463 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak |
form (one's) own opinion (about someone or something) v.
|
|
464 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak |
form (one's) own opinion (about someone or something) v.
|
|
465 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) sızlanmak |
front off about something v.
|
|
466 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) söylenmek |
front off about something v.
|
|
467 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) yakınmak |
front off about something v.
|
|
468 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) genelleme yapmak |
generalize about (someone or something) v.
|
|
469 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) hüküm vermek |
generalize about (someone or something) v.
|
|
470 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) hükme varmak |
generalize about (someone or something) v.
|
|
471 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) çıkarımda bulunmak/anlam çıkarmak |
generalize about (someone or something) v.
|
|
472 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) genelleme yapmak |
generalize on (someone or something) v.
|
|
473 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) hüküm vermek |
generalize on (someone or something) v.
|
|
474 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) hükme varmak |
generalize on (someone or something) v.
|
|
475 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) çıkarımda bulunmak/anlam çıkarmak |
generalize on (someone or something) v.
|
|
476 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) sızlanmak |
groan about (someone or something) v.
|
|
477 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) yakınmak |
groan about (someone or something) v.
|
|
478 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) mızmızlanmak |
groan about (someone or something) v.
|
|
479 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) dert yanmak |
groan about (someone or something) v.
|
|
480 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) şikayet etmek/söylenmek |
groan about (someone or something) v.
|
|
481 |
Phrasals |
(bir şey hakkında) kafa ütülemek |
noodle about (something) v.
|
|
482 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) saçma sapan konuşmak |
prattle (on) about (someone or something) v.
|
|
483 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) abuk sabuk konuşmak |
prattle (on) about (someone or something) v.
|
|
484 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) boş boş konuşmak |
prattle (on) about (someone or something) v.
|
|
485 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kafa ütülemek |
prattle (on) about (someone or something) v.
|
|
486 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kafa şişirmek |
prattle (on) about (someone or something) v.
|
|
487 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak |
protest about (someone or something) v.
|
|
488 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) şikayette bulunmak |
and protest against (someone or something) v.
|
|
489 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) kafa bulmak |
quip about (someone or something) v.
|
|
490 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) espri yapmak |
quip about (someone or something) v.
|
|
491 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) alay etmek |
quip about (someone or something) v.
|
|
492 |
Phrasals |
(biri veya bir şey hakkında) dalga geçmek |
quip about (someone or something) v.
|
|
493 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek |
see (one) about (something) v.
|
|
494 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak |
see (one) about (something) v.
|
|
495 |
Phrasals |
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek |
see someone about someone or something v.
|
|
496 |
Phrasals |
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak |
see someone about someone or something v.
|
|
497 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) didişmek |
squabble about (something) v.
|
|
498 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) tartışmak |
squabble about (something) v.
|
|
499 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) hırlaşmak |
squabble about (something) v.
|
|
500 |
Phrasals |
(bir konu hakkında) atışmak |
squabble about (something) v.
|
|