dolaşmak - Türkisch Englisch Wörterbuch

dolaşmak

Bedeutungen von dem Begriff "dolaşmak" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 102 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
dolaşmak walk around v.
This entails reception and a document entitling them to walk around freely.
Bu, kabul edilmeyi ve serbestçe dolaşma hakkı veren bir belgeyi gerektirir.

More Sentences
dolaşmak wander v.
Yesterday, while I was wandering between borders, I went to Naples.
Dün sınırlar arasında dolaşırken Napoli'ye gittim.

More Sentences
dolaşmak walk v.
The victims are the real prisoners of terrorism; the perpetrators all too often walk free.
Terörizmin gerçek mahkumları kurbanlardır; failler ise çoğu zaman serbestçe dolaşmaktadır.

More Sentences
General
dolaşmak travel v.
Our young people travel throughout Europe.
Gençlerimiz tüm Avrupa'yı dolaşıyor.

More Sentences
dolaşmak prowl v.
Robbers prowl around at midnight.
Hırsızlar gece yarısı etrafta dolaşırlar.

More Sentences
dolaşmak wander around v.
The tourists wandered around the stores.
Turistler mağazaları dolaştı.

More Sentences
dolaşmak get v.
I don't want to get in anybody's way.
Ayak altında dolaşmak istemiyorum.

More Sentences
dolaşmak round v.
All sorts of inferences like these have been doing the rounds lately.
Son zamanlarda bu türden çıkarımlar ortalıkta dolaşıyor.

More Sentences
dolaşmak stroll around v.
The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.
Patron ofisin üstündeki balkonda dolaşıp işçileri gözlemledi.

More Sentences
dolaşmak float v.
There are so many different concepts floating about.
Ortada dolaşan çok farklı kavramlar var.

More Sentences
dolaşmak take trips v.
I love taking trips.
Dolaşmayı severim.

More Sentences
dolaşmak parade around v.
The women paraded around seminude.
Kadınlar yarı çıplak dolaşıyordu.

More Sentences
dolaşmak go about v.
He went about with a bag.
Bir çanta ile dolaştı.

More Sentences
dolaşmak walk about v.
He was walking about in the town.
Kasabada dolaşıyordu.

More Sentences
dolaşmak walk v.
The victims are the real prisoners of terrorism; the perpetrators all too often walk free.
Kurbanlar terörizmin gerçek mahkumlarıdır; failler ise çoğu zaman serbestçe dolaşmaktadır.

More Sentences
dolaşmak get around v.
Tom can't get around without a wheelchair.
Tom tekerlekli sandalye olmadan dolaşamıyor.

More Sentences
dolaşmak go around v.
Even we in the European Union may shortly be going around in blinkers.
Avrupa Birliği'nde bizler bile kısa bir süre sonra at gözlüğü ile dolaşıyor olabiliriz.

More Sentences
dolaşmak flow v.
The child felt joy flowing through him as they entered the circus tent.
Sirk çadırına girdiklerinde çocuk içinde dolaşan neşeyi hissetti.

More Sentences
dolaşmak roam v.
There are a lot better places to roam, kid.
Dolaşılacak çok daha iyi yerler var, evlat.

More Sentences
dolaşmak stroll v.
Tom strolled down the street.
Tom caddede dolaşmaya başladı.

More Sentences
dolaşmak roam around v.
Someone is roaming around the house.
Evin etrafında birisi dolaşıyor.

More Sentences
dolaşmak circulate v.
Rumours of the worst kind have circulated about this matter.
Bu konuda çok kötü söylentiler dolaşıyor.

More Sentences
dolaşmak track v.
Let's say that this time track goes all around the planet.
Diyelim ki bu zaman çizgisi tüm gezegeni dolaşıyor.

More Sentences
dolaşmak go v.
Tom went from one shop to another trying to find what Mary had asked him to buy.
Tom, Mary'nin almasını istediği şeyi bulmak için bir dükkândan diğerine dolaştı.

More Sentences
dolaşmak run v.
What's wrong with running around your house naked?
Evinde çıplak dolaşmanın nesi yanlış?

More Sentences
Phrasals
dolaşmak get around v.
It was almost impossible to get around on that street.
O caddede dolaşmak neredeyse olanaksızdı.

More Sentences
dolaşmak get around v.
It was almost impossible to get around on that street.
O sokakta dolaşmak neredeyse imkansızdı.

More Sentences
dolaşmak circulate among v.
Dramatic works really do need to circulate among artists as translations if they are to travel.
Dramatik eserler, seyahat edeceklerse, çeviriler olarak sanatçılar arasında gerçekten de dolaşmaya ihtiyaç duyarlar.

More Sentences
Technical
dolaşmak circulate v.
He circulated from table to table at the reception.
Resepsiyonda masadan masaya dolaştı.

More Sentences
dolaşmak wander v.
Secure space, where people can't wander in.
İnsanların kafasına göre dolaşamayacağı güvenli alan.

More Sentences
General
dolaşmak bat around v.
dolaşmak circuit v.
dolaşmak foul v.
dolaşmak go for a walk v.
dolaşmak stray v.
dolaşmak cruise v.
dolaşmak knot v.
dolaşmak go for a stroll v.
dolaşmak take a walk v.
dolaşmak ensnarl v.
dolaşmak mat v.
dolaşmak snarl v.
dolaşmak roll v.
dolaşmak browse around v.
dolaşmak jaunt v.
dolaşmak perambulate v.
dolaşmak take a stroll v.
dolaşmak wind v.
dolaşmak divagate v.
dolaşmak itinerate v.
dolaşmak rove v.
dolaşmak mosey v.
dolaşmak go on a jaunt v.
dolaşmak air oneself v.
dolaşmak tangle v.
dolaşmak become tangled v.
dolaşmak tramp v.
dolaşmak tour v.
dolaşmak ramble v.
dolaşmak range v.
dolaşmak get about v.
dolaşmak hike v.
dolaşmak go for a jaunt v.
dolaşmak go the long way around v.
dolaşmak loiter v.
dolaşmak look round v.
dolaşmak recirculate v.
dolaşmak ramble on v.
dolaşmak saunter v.
dolaşmak pootle v.
dolaşmak raik v.
dolaşmak entwine v.
dolaşmak kinkle v.
dolaşmak excurse v.
dolaşmak vague v.
dolaşmak hike v.
dolaşmak mucker v.
dolaşmak bummel v.
dolaşmak gander [dialect] v.
dolaşmak rogue v.
dolaşmak impleach v.
dolaşmak palmer [dialect] [scotland] v.
dolaşmak coil v.
dolaşmak daunder v.
dolaşmak dauner v.
dolaşmak dawner v.
dolaşmak perambulate v.
dolaşmak surround [obsolete] v.
dolaşmak course v.
dolaşmak parade v.
Phrasals
dolaşmak strike out v.
dolaşmak swish around v.
dolaşmak swim around v.
dolaşmak circulate through something v.
dolaşmak circulate among someone or something v.
dolaşmak circulate something through something v.
dolaşmak bat around v.
dolaşmak kink up v.
dolaşmak twist up v.
Marine
dolaşmak cruise along v.
Archaic
dolaşmak ravel v.
dolaşmak stray v.

Bedeutungen, die der Begriff "dolaşmak" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 478 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
başıboş dolaşmak wander v.
Sami has just wandered off.
Sami başıboş dolaşıyordu.

More Sentences
amaçsızca dolaşmak wander v.
We wandered aimlessly around the shopping district.
Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.

More Sentences
General
etrafını dolaşmak round v.
The next morning the White Duck wandered round the pond, looking for her little ones; she called and she searched, but could find no trace of them.
Ertesi sabah Beyaz Ördek göletin etrafında dolaşarak küçük yavrularını aradı; seslendi, aradı ama onlardan hiçbir iz bulamadı.

More Sentences
etrafında dolaşmak travel around v.
There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
Güneşin etrafında dolaşan dokuz gezegen vardır, dünya da bunlardan biridir.

More Sentences
başıboş dolaşmak wander about v.
I wandered about the streets all day.
Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.

More Sentences
etrafını dolaşmak circle v.
Tom circled the block looking for a place to park.
Tom park edecek bir yer bulmak için sokağın etrafını dolaştı.

More Sentences
etrafını dolaşmak walk around v.
Tom is walking around.
Tom etrafta dolaşıyor.

More Sentences
aylak aylak dolaşmak hang around v.
I hung around for one hour.
Bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.

More Sentences
boş boş dolaşmak screw around v.
We were just screwing around.
Biz sadece boş boş dolaşıyorduk.

More Sentences
sinsice dolaşmak prowl v.
Sami saw a man prowling the parking lot.
Sami otoparkta sinsice dolaşan bir adam gördü.

More Sentences
çevreyi dolaşmak take a stroll v.
Tiberio took a stroll on the beach.
Tiberio sahilde çevreyi dolaştı.

More Sentences
çevreyi dolaşmak (have a) walk around v.
He walked around to see the town.
Kenti tanımak için çevrede dolaştı.

More Sentences
çıplak dolaşmak walk around naked v.
Even if it's your own house, please stop walking around naked.
Kendi eviniz bile olsa, lütfen etrafta çıplak dolaşmayı bırakın.

More Sentences
aylak aylak dolaşmak loiter v.
The prince loitered about all day.
Prens bütün gün aylak aylak dolaştı.

More Sentences
(göz) dolaşmak rove v.
His eyes roved around the room.
Gözleri odanın içinde dolaşıyordu.

More Sentences
(hayvan) yüzerek dolaşmak swim v.
The graceful swans swam gracefully in the tranquil lake.
Zarif kuğular sakin gölde zarafetle yüzerek dolaşıyordu.

More Sentences
Phrasals
arabayla dolaşmak drive around v.
We can't just drive around all night.
Bütün gece arabayla dolaşamayız.

More Sentences
etrafından dolaşmak get around v.
She's good at getting around rules.
Kuralların etrafından dolanmakta iyidir.

More Sentences
Automotive
arabayla dolaşmak drive v.
I drove all around town to look for Jim.
Jim'i aramak için bütün şehri arabayla dolaştım.

More Sentences
Common Usage
aylak aylak dolaşmak roam v.
General
o bar senin bu bar benim dolaşmak clubbing n.
eteği ayağına dolaşmak get in a tizzy v.
belirli şeylerin peşinde çarşı pazar dolaşmak shop for v.
dolaşmak (söylenti) be afloat v.
serserice dolaşmak tramp v.
başıboş dolaşmak gad around v.
boş boş dolaşmak traipse v.
ayağına dolaşmak encumber v.
sinsi sinsi dolaşmak prowl v.
avare dolaşmak ramble v.
dünyayı dolaşmak globetrot v.
dolaşmak (taksi şoförü taksi müşteri arayarak) cruise v.
eli ayağı dolaşmak get in a tizzy v.
yavaş yavaş dolaşmak amble v.
gizli gizli dolaşmak lurk about v.
amaçsız dolaşmak bum about v.
kapı kapı dolaşmak go from door door v.
çevresini dönüp dolaşmak center v.
dili dolaşmak splutter v.
denizden etrafını dolaşmak circumnavigate v.
ağızdan ağıza dolaşmak go the round v.
etrafını dolaşmak circumambulate v.
aylak aylak dolaşmak idle about v.
ağızdan ağıza dolaşmak go the rounds v.
başıboş dolaşmak extravagate v.
başıboş dolaşmak ramble v.
gemiyle etrafını dolaşmak circumnavigate v.
avare dolaşmak meander v.
dönüp dolaşmak walk back and forth v.
arabayla dolaşmak roll v.
başkalarından ayrılarak kendi başına dolaşmak wander off v.
dili dolaşmak mumble v.
eli ayağı dolaşmak be at one's wits end v.
başıboş dolaşmak divagate v.
boş boş dolaşmak meander v.
aylak aylak dolaşmak loaf v.
sinsice dolaşmak sneak about v.
dolaşmak (bir yeri) tramp v.
aylak aylak dolaşmak fool about v.
sinsi sinsi dolaşmak lurk around v.
dolaşmak (gemiyle) cruise v.
en uygun fiyatların peşinde çarşı pazar dolaşmak shop around v.
avare dolaşmak rove v.
yürüyerek dolaşmak travel on foot v.
aylak aylak dolaşmak bum around v.
boş boş dolaşmak maunder v.
dolaşmak (kan/hava) circulate v.
dalgın dalgın dolaşmak moon v.
aylak aylak dolaşmak slope around v.
dalgın dalgın dolaşmak moon around v.
gemi ile dolaşmak cruise v.
başıboş dolaşmak gad about v.
aylak aylak dolaşmak saunter v.
dışarıya çıkıp dolaşmak take the air v.
gizli gizli dolaşmak lurk around v.
sinsice dolaşmak skulk v.
aylak aylak dolaşmak horse around v.
başıboş dolaşmak roam about v.
aylak aylak dolaşmak roam about v.
serserice dolaşmak lallygag v.
her yerde bir nutuk çekerek dolaşmak (oy toplamak/destek sağlamak için) stump v.
gökyüzünde dolaşmak ride through the sky v.
dilden dile dolaşmak become notorious v.
dillerde dolaşmak be in the limelight v.
başıboş dolaşmak bum around v.
avare dolaşmak mosey v.
hantal hantal dolaşmak lump v.
boş boş dolaşmak ramble v.
başıboş dolaşmak loaf around v.
aylak aylak dolaşmak poke along v.
avare avare dolaşmak saunter v.
dolaşmak (keşifte bulunmak amacıyla) explore v.
bir aşağı bir yukarı yürümek/dolaşmak pace v.
aylak aylak dolaşmak roam v.
boş dolaşmak lollygag v.
aylakça dolaşmak loiter v.
başıboş dolaşmak rove about v.
başıboş dolaşmak stray v.
birbirine dolaşmak mat v.
dolaşmak (polis/polis arabası) (etrafı kolaçan ederek) cruise v.
sokak sokak dolaşmak walk the streets v.
çıkıp dolaşmak (bir hastalıktan sonra yeniden) get about v.
fakir semtleri hayır için dolaşmak go slumming v.
dilden dile dolaşmak be talked about v.
aylak aylak dolaşmak fool around v.
sinsi sinsi dolaşmak sneak v.
avare dolaşmak wander around idly v.
sinsi sinsi dolaşmak lurk about v.
çevresini dolaşmak perambulate v.
boş boş dolaşmak wander about v.
avare dolaşmak gad v.
çevresinde dönüp dolaşmak centre v.
peşinde dolaşmak go around with somebody v.
dünyanın etrafını gemiyle dolaşmak circumnavigate v.
etrafını dolaşmak compass v.
başıboş dolaşmak loaf about v.
elden ele dolaşmak change hands many times v.
ağızdan ağıza dolaşmak be rumored v.
başıboş dolaşmak loaf v.
fakir semtleri hayır için dolaşmak slum v.
çevresini dolaşmak circle v.
boş dolaşmak lollop v.
aylak aylak dolaşmak bum v.
dalgın dalgın dolaşmak moon about v.
aylak aylak dolaşmak lounge v.
ip vb dolaşmak kink v.
başıboş dolaşmak wander around v.
başıboş dolaşmak rove v.
avare avare dolaşmak lounge about v.
çarşı pazar dolaşmak shop for v.
ayak altında dolaşmak get in somebody's way v.
aylak aylak dolaşmak hang about v.
sinsice dolaşmak sculk v.
serserice dolaşmak shlep v.
dolaşmak (kan vb) flow v.
başıboş dolaşmak nomadize v.
çevreyi dolaşmak wander v.
amaçsızca dolaşmak wander around v.
çıplak dolaşmak go around naked v.
gezip dolaşmak gallivant v.
gezip dolaşmak stroll v.
avare avare dolaşmak horse about v.
avare avare dolaşmak horse around v.
aylak aylak dolaşmak horse about v.
avare avare dolaşmak fool about v.
avare avare dolaşmak goof around v.
aylak aylak dolaşmak goof around v.
ağızdan ağıza dolaşmak be bandied around v.
ağızdan ağıza dolaşmak be bandied about v.
gemiyle çevresini dolaşmak circumnavigate v.
sokakta dolaşmak walk around on the street v.
elden ele dolaşmak travel from hand to hand v.
elden ele dolaşmak pass from hand to hand v.
kararsızlık içinde dönüp dolaşmak shilly-shally v.
kapı kapı dolaşmak go from door to door v.
ev ev dolaşmak go from house to house v.
yeniden dolaşmak recirculate v.
etrafında dönüp dolaşmak revolve v.
arasında dolaşmak stroll among v.
başıboş dolaşmak muck around v.
başıboş dolaşmak muck about v.
başıboş dolaşmak wander aimlessly v.
amaçsızca dolaşmak roam with no purpose v.
fuhuş maksadıyla müşteri bulmak için sokaklarda dolaşmak street-walk v.
fuhuş maksadıyla müşteri bulmak için sokaklarda dolaşmak streetwalk v.
dünya etrafında dolaşmak revolve around the world v.
dünya etrafında dolaşmak travel around the world v.
internette dolaşmak surf the web v.
sahili dolaşmak walk the shore v.
cebinde silahla dolaşmak walk around with a gun v.
gölgesi gibi peşinde gezmek/dolaşmak shadow v.
internet'te dolaşmak surf on the internet v.
internette dolaşmak surf on the internet v.
amaçsızca dolaşmak mooch v.
sinsice dolaşmak mooch v.
akbabalar gibi dolaşmak circle like vultures v.
çevresinde dönüp dolaşmak center v.
başıboş dolaşmak nomadise v.
çevresini dönüp dolaşmak centre v.
amaçsızca/kafası karışık şekilde dolaşmak mill v.
uçakla/uçarak etrafından dolaşmak circumnavigate v.
amaçsızca dolaşmak range v.
ayağına dolaşmak accumber v.
istediği gibi dolaşmak expatiate v.
tanıdık ve arkadaşları selamlamak amacıyla bir lokanta ya da gece kulubündeki masalar arasında dolaşmak table-hop v.
başı boş dolaşmak taver [scottish] v.
(ip, saç) dolaşmak tangle v.
(cadde vb.) boyunca dolaşmak reel [obsolete] v.
araba ile dolaşmak chauffeur v.
tekrar dolaşmak reknot v.
başıboş dolaşmak tralineate [obsolete] v.
boş boş dolaşmak trape [obsolete] v.
boş boş dolaşmak trapes v.
boş boş dolaşmak trapse v.
bir şey bulmak için (bir yeri) dolaşmak troll v.
bar bar dolaşmak crawl v.
o bar senin bu bar benim dolaşmak crawl v.
boş boş dolaşmak rake [dialect] v.
(hayalet) dolaşmak walk v.
zihinde dolaşmak walk v.
etrafını dolaşmak encompass [obsolete] v.
çevresini tamamen dolaşmak encompass [obsolete] v.
etrafından dolaşmak encompass v.
çevresini dolaşmak encompass v.
pistin kavisli kenarını yüksek hızda dolaşmak bank v.
şöyle bir gezip dolaşmak jant v.
amaçsızca dolaşmak vague v.
aylak aylak dolaşmak vague v.
başıboş dolaşmak vague v.
ayağına dolaşmak saddle v.
aylak aylak dolaşmak wagger v.
avare avare dolaşmak linger v.
başıboş dolaşmak mander v.
maskeyle dolaşmak mask v.
seçim için oy istemek amacıyla ülkeyi dolaşmak whistlestop v.
çete halinde dolaşmak wild v.
eşkıya gibi dolaşmak wild v.
başıboş dolaşmak will v.
aylak aylak dolaşmak hant v.
sinsice dolaşmak meech v.
avare avare dolaşmak boom v.
aylakça dolaşmak hawm [dialect] [uk] v.
amaçsızca dolaşmak moither [dialect] v.
kafası karışmış bir şekilde dolaşmak moither [dialect] v.
amaçsızca dolaşmak moider [dialect] v.
kafası karışmış bir şekilde dolaşmak moider [dialect] v.
ayağında çamurla dolaşmak mortar [dialect] [uk] v.
amaçsızca dolaşmak muck v.
başıboş dolaşmak muck v.
aylakça dolaşmak muck v.
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak bypass v.
(düşman) saldırmadan etrafından dolaşmak by-pass v.
aylak aylak dolaşmak dander [dialect] [uk] v.
sinsice dolaşmak derne [scotland] v.
çingene gibi dolaşmak gypsy v.
serseri gibi dolaşmak hobo v.
aylakça dolaşmak lollop [uk] v.
avare dolaşmak hake (about/around) [scotland] v.
serserice dolaşmak hake (about/around) [scotland] v.
amaçsızca dolaşmak circle v.
o bar senin bu bar benim dolaşmak club v.
gezgin işçi olarak dolaşmak drift v.
iş arayarak dolaşmak drift v.
eli ayağına dolaşmak drumble [obsolete] v.
(kadın) hayranlıktan eli ayağına dolaşmak fangirl v.
birbirine dolaşmak intervolve v.
eli ayağına dolaşmak powder v.
aylak aylak dolaşmak santer [dated] v.
(damardaki kan) kalp atışıyla ahenk içerisinde dolaşmak pulsate v.
(bir yerde) dolaşmak converse [obsolete] v.
heyecandan eli ayağına dolaşmak fizz v.
eli ayağına dolaşmak fluster v.
aylakça dolaşmak pheese v.
etrafa sıçratarak dolaşmak plotter [dialect] v.
etrafa sıçratarak dolaşmak plouter [scotland] v.
o bar senin bu bar benim dolaşmak pub-crawl v.
aylak aylak dolaşmak shaffle [dialect] [uk] v.
avare avare dolaşmak shool v.
aylakça dolaşmak slug v.
sinsi sinsi dolaşmak snook [dialect] v.
kamburunu çıkararak dolaşmak snudge v.
derin düşüncelere dalmış gibi başını öne eğerek dolaşmak snudge v.
avare avare dolaşmak streel v.
çevresini dolaşmak surround [obsolete] v.
vücutta dolaşmak pulse v.
aylak aylak dolaşmak mope v.
(dedikodu, söylenti, fikir) ortada dolaşmak swirl v.
Phrasals
başıboş dolaşmak wander in v.
boş boş dolaşmak hang around v.
yurtdışında avare gibi dolaşmak roll about v.
bir vasıtayla gezinmek/dolaşmak cruise around in (something) v.
bir vasıtayla gezinmek/dolaşmak cruise around in something v.
ayaklarını sürüye sürüye dolaşmak galumph around v.
boş boş/başıboş dolanmak/dolaşmak rat around v.
birinin sırtına/omuzlarına binip/çıkıp dolaşmak ride around v.
bir çalımla/kurularak dolaşmak/yürümek strut around v.
dans eder gibi yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around v.
dans eder gibi yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around something v.
somurtarak dolaşmak pout around v.
ayakları yere değmeden yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around v.
ayakları yere değmeden yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around something v.
ayakları yerden kesilerek yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around v.
ayakları yerden kesilerek yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around something v.
sevinçten havalara uçarak yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around v.
sevinçten havalara uçarak yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around something v.
havalı havalı yürümek/dolaşmak strut around v.
ağzı kulaklarında yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around v.
ağzı kulaklarında yürümek/dolanmak/dolaşmak waltz around something v.
oraya buraya çarparak yürümek/dolaşmak bumble along v.
sağa sola toslayarak/dikkatsizce yürümek/dolaşmak bumble along v.
etrafına dikkat etmeden/etrafına aldırış etmeden yürümek/dolaşmak bumble along v.
oraya buraya çarparak yürümek/dolaşmak bumble through v.
sağa sola toslayarak/dikkatsizce yürümek/dolaşmak bumble through v.
etrafına dikkat etmeden/etrafına aldırış etmeden yürümek/dolaşmak bumble through v.
dönüp dolaşmak circle around v.
tek tek dolaşmak circulate among someone or something v.
diyar diyar dolaşmak kick around v.
diyar diyar dolaşmak kick about v.
amaçsızca dolaşmak swan around v.
aylak aylak dolaşmak idle about v.
aylak aylak dolaşmak horse around v.
aylak aylak dolaşmak horse about v.
başıboş dolaşmak loaf about v.
birinin kuyruğunda/peşi sıra dolaşmak run around after someone v.
başıboş dolaşmak lounge around v.
boş boş dolaşmak gallivant around v.
başıboş dolaşmak lounge about v.
başıboş dolaşmak loaf around v.
etrafını dolaşmak pass round v.
etrafta gezmek/dolanmak/dolaşmak float around v.
elden ele dolaşmak go around v.
elden ele dolaşmak go round v.
ortalıkta dolaşmak roam around v.
tembel tembel dolaşmak lounge around v.
tembel tembel dolaşmak lounge about v.
(birisiyle) birlikte dolaşmak go about (with) v.
çömelip etrafta dolaşmak crouch around v.
bell bir araçla etrafta dolaşmak cruise around in something v.
vücudunda dolaşmak go through someone v.
insanlar arasında dolaşmak get around v.
birinin/bir şeyin etrafından dolaşmak get around someone or something v.
avare avare dolaşmak bat around v.
(bir yeri) dolaşmak knock about (somewhere) v.
oradan oraya dolaşmak knock about v.
oradan oraya dolaşmak knock around v.
yaygın olarak dolaşmak send round v.
başıboş dolaşmak stray on v.
sağda solda dolaşmak stray on v.
kafasına göre girip çıkmak/dolaşmak stray on v.
-de dolaşmak stray on v.
'-de başıboş dolaşmak stray on v.
(bir yerde) başıboş dolaşmak stray onto (some place) v.
(bir yerde) elini kolunu sallayarak dolaşmak stray onto (some place) v.
(bir yerde) kafasına göre dolaşmak stray onto (some place) v.
bir şeyde başıboş dolaşmak stray onto something v.
bir şeyde elini kolunu sallayarak dolaşmak stray onto something v.
bir şeyde kafasına göre dolaşmak stray onto something v.
(bir şeyde/yerde) ağızdan ağıza yayılmak/dolaşmak resound throughout (something or some place) v.
kaygısızca dolaşmak breeze along v.
boş boş dolaşmak amble along v.
boş boş dolaşmak amble along (something) v.
oradan oraya dolaşmak bob (around) v.
oradan oraya gezmek/dolaşmak bomb around v.
(biriyle) aylak aylak dolaşmak bum around (with someone) v.
avare avare dolaşmak brogue (around) [dialect] v.
(birinin/bir şeyin tepesinde) dolaşmak circle around (over someone or something) v.
tek tek dolaşmak circulate among v.
(birileri/bir şeyler) arasında dolaşmak circulate among (someone or something) v.
(bir şey) aracılığıyla dolaşmak/dolaşımda olmak circulate through (something) v.
(birileri/bir şeyler) arasında dolaşmak circulate through (something) v.
diğer tarafından dolaşmak come around v.
diğer tarafından dolaşmak come round v.
ile gezinmek/dolaşmak cruise around in v.
bell bir araçla etrafta dolaşmak cruise around in v.
arabayla/araçla bir şeyin etrafında dolanmak/dolaşmak drive something around something v.
etrafını dolaşmak edge around v.
etrafından dolaşmak edge around v.
(bir şeyin) dikkatlice etrafını dolaşmak edge around (something) v.
(bir şeyin) etrafından dolaşmak edge around (something) v.
(bir şeye) dolaşmak enmesh in (something) v.
(birinin) etrafında dolaşmak fool with (someone) v.
aylak aylak dolaşmak footle about v.
avare avare dolaşmak footle about v.
aylak aylak dolaşmak footle around v.
avare avare dolaşmak footle around v.
etrafında amaçsızca dolaşmak roam about v.
etrafında amaçsızca dolaşmak roam around v.
biriyle/bir şeyle dolaşmak go about with someone or something v.
biriyle/bir şeyle dolaşmak go around with someone or something v.
(biriyle) dolaşmak go about with (someone) v.
birinin etrafından dolanmak/dolaşmak go around someone v.
avare avare dolaşmak good around v.
aylak aylak dolaşmak good around v.
birbirine dolanmak/dolaşmak knot together v.
etrafta boş boş gezmek/dolaşmak poodle around [uk] v.
etrafta aylak aylak gezmek/dolaşmak poodle around [uk] v.
bir hışımla dolaşmak rage through v.
(bir yerde) bir hışımla dolaşmak rage through (something) v.
(birinin/bir şeyin) kuyruğunda/peşi sıra dolaşmak run around after (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) peşinde koşmak/dolaşmak run around after (someone or something) v.
(birinin) vücudunda/damarlarında dolaşmak run through (one) v.
(bir şeyin) en uygun fiyatlısını bulmak için çarşı pazar dolaşmak shop around (for something) v.
başıboş dolaşmak stray in v.
gezip dolaşmak tootle off v.
sallana sallana dolaşmak tootle off v.
amaçsızca dolaşmak/gezmek jazz around v.
Colloquial
kararsızlık içinde dönüp dolaşmak shilly-shally v.
başıboş dolaşmak go walkabout [australia] v.
oradan oraya dolaşmak go walkabout [australia] v.
amaçsızca dolaşmak go walkabout [australia] v.
aylak aylak dolaşmak good off v.
bir adayın destekçilerini oy kullanmaya ikna etmek için seçim günü kapı kapı dolaşmak knock up [uk] v.
konser gibi bir kalabalıkta havada elden ele dolaşmak body-surf v.
daha fazla gezip dolaşmak get out more v.
etrafta boş boş gezmek/dolaşmak pootle around [uk] v.
etrafta aylak aylak gezmek/dolaşmak pootle around [uk] v.
zombi gibi dolaşmak zombie out v.
Idioms
birinin/bir şeyin üzerinde kara bulutlar dolaşmak a cloud hangs over somebody/something n.
avare dolaşmak/gezmek bum around with (one) v.
aylak aylak dolaşmak bum around with (one) v.
düzenli olarak belli bir yolu yürüyerek dolaşmak pound a beat v.
görevli olduğu bölgeyi dolaşmak pound a beat v.
(bir şeyin ya da birinin) üzerinde kara bulutlar dolaşmak a cloud hangs over (someone or something) v.
meselenin etrafında dolaşmak cloud the issue v.
ağızdan ağza dolaşmak go the rounds v.
ayağının altında dolaşmak be under one's feet v.
bar bar dolaşmak be out on the piss (brit) v.
birinin peşinde dolaşmak ride herd on someone v.
eli ayağına dolaşmak get into a lather v.
eli ayağına dolaşmak be in a lather v.
eli ayağına dolaşmak get a lather v.
eli ayağı birbirine dolaşmak one's knees knock together v.
eski-püskü giysilerle dolaşmak out at elbows v.
eli ayağı dolaşmak be at a loss v.
kimseyi rahatsız etmeden etrafını dolaşmak edge one's way around v.
orada burada dolaşmak gad about v.
sınırda dolaşmak walk the line v.
sıradan/herkesi bir bir dolaşmak go down the line v.
(iş bulma umuduyla) kapı kapı dolaşmak/sokaklara düşmek pound the pavement v.
uçlar arasında dolaşmak go from one extreme to the other v.
dilden dile dolaşmak do the rounds v.
ondan ona dolaşmak do the rounds v.
eli ayağına dolaşmak not know where to look v.
utançtan eli ayağına dolaşmak not know which way to look v.
utançtan eli ayağına dolaşmak not know where to look v.
eli ayağına dolaşmak not know which way to look v.
sinsice dolaşmak be/go on the prowl v.
sinsi sinsi dolaşmak be/go on the prowl v.
mutluluktan bulutların üstünde dolaşmak walk on sunshine v.
araçla dolaşmak take a spin (to some place) v.
araçla aylak aylak dolaşmak take a spin (to some place) v.
araçla öylesine dolaşmak/gezinmek take a spin (to some place) v.
avare avare dolaşmak hump one's bluey v.
eli ayağı dolaşmak be at a loss v.
eli ayağı dolaşmak be at one's wits end v.
serbest dolaşmak be on the loose v.
özgürce dolaşmak/hareket etmek be on the loose v.
serbestçe dolaşmak/hareket etmek be on the loose v.
(tehlikeli/zor bir durumun) kıyısında dolaşmak teeter on the brink (or edge) v.
avare avare dolaşmak take to the bricks v.
eli ayağı dolaşmak get in a tizzle v.
eteği ayağına dolaşmak get in a tizzle v.
eli ayağına dolaşmak work yourself into a lather [uk] v.
eli ayağı dolaşmak get into a tizzle v.
eteği ayağına dolaşmak get into a tizzle v.
uçlar arasında dolaşmak go from one extreme to another v.
eli ayağı birbirine dolaşmak knock knees together v.
kıyısında dolaşmak teeter on the brink v.
(bir şeyin) kıyısında dolaşmak teeter on the brink of (something) v.
(bir şeyin) kıyısında dolaşmak teeter on the edge of (something) v.
Trade/Economic
ev ev dolaşmak door-to-door v.
ev ev dolaşmak house to house v.
Law
suç işlemek amacıyla/niyetiyle başı boş dolaşmak loiter with intent [obsolete] [uk] v.
Technical
etrafından dolaşmak by-pass v.
Computer
internette dolaşmak surf the net v.
Automotive
araçla dolaşmak ride v.
Marine
dolaşmak (gemi vb) cruise v.
gemiyle etrafını dolaşmak circumnavigate v.
Sport
şeffaf eğlence topu içine girerek dolaşmak zorb v.
Archaic
gelişigüzel dolaşmak randon v.
rastgele dolaşmak randon v.
başıboş dolaşmak err v.
ağzı dili dolaşmak clutter v.
Slang
boş boş dolanmak/dolaşmak crap around v.
per perişan dolaşmak/gezinmek drag ass around v.
aylak aylak dolaşmak/dolanmak sit on (one's) butt v.
başıboş dolaşmak bugger about v.
sersem sersem dolaşmak fart around v.
üzgün bir şekilde dolaşmak drag ass around v.
suratı asık dolaşmak drag ass around v.
boş boş dolaşmak effing around v.
boş boş dolaşmak f-ing around v.
aylak aylak dolaşmak futz with (something) v.
aylak aylak dolaşmak wank off [uk] v.
aylak aylak dolaşmak mike [uk] v.
başıboş dolaşmak balls about v.
başıboş dolaşmak balls around v.
British Slang
donsuz dolaşmak go commando v.