hand - Türkisch Englisch Wörterbuch

hand

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "hand" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 127 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
hand n. el
I would therefore call for the guidelines to be developed hand in hand with this technical dynamic.
Bu nedenle kılavuz ilkelerin bu teknik dinamikle el ele geliştirilmesi çağrısında bulunuyorum.

More Sentences
General
hand n. (saat) akrep
The hands of the clock are made of gold.
Saatin akrep ve yelkovanı altından yapılmış.

More Sentences
hand n. el yazısı
You write a very good hand.
Çok iyi bir el yazın var.

More Sentences
hand n. pay
The shadow rapporteurs no doubt also had a hand in this.
Şüphesiz bunda gölge raportörlerin de payı vardır.

More Sentences
hand n. yardım
The Council and Parliament now need to hand out fast, solid aid.
Konsey ve Parlamento'nun şimdi hızlı ve somut yardımlar yapması gerekmektedir.

More Sentences
hand n. taraf
Or, on the other hand, that the Stability and Growth Pact, or the Member States' budget policies, should be relaxed.
Ya da diğer taraftan İstikrar ve Büyüme Paktı'nın ya da Üye Devletlerin bütçe politikalarının gevşetilmesi gerektiği.

More Sentences
hand n. yan
On the other hand, we should consolidate a permanent flow of basic information for the citizen.
Öte yandan, vatandaşlara yönelik temel bilgilerin sürekli akışını sağlamlaştırmalıyız.

More Sentences
hand n. el
We need to ensure that labour rights and greater prosperity advance hand-in-hand.
İşçi hakları ile daha fazla refahın el ele ilerlemesini sağlamalıyız.

More Sentences
hand n. kontrol
The group of noisy boys was getting out of hand.
Gürültülü cocuklar kontrolden cıkıyordu.

More Sentences
hand n. temas
On the one hand, we are preparing for the initial contacts with the Council.
Bir yandan da Konsey ile ilk temaslara hazırlanıyoruz.

More Sentences
hand v. uzatmak
He handed her a bouquet of flowers.
Ona bir buket çiçek uzattı.

More Sentences
hand v. devretmek
The Commission says that it handed the matter over to OLAF as early as 1999.
Komisyon, konuyu 1999 gibi erken bir tarihte OLAF'a devrettiğini belirtmektedir.

More Sentences
hand v. vermek
This period should in fact allow sufficient leeway for the ECJ to hand down a clarificatory ruling.
Bu süre aslında ATAD'ın açıklayıcı bir karar vermesi için yeterli bir zaman aralığı tanımalıdır.

More Sentences
hand v. iletmek
I shall hand over a summary of the Commission position on oral statements, if that is acceptable to you.
Eğer sizin için de uygunsa, Komisyon'un sözlü açıklamalara ilişkin tutumunun bir özetini size ileteceğim.

More Sentences
hand n. ihtiyatsız
hand n. ustalık
hand n. amele
hand n. kurt
hand n. usta
hand n. ehil
hand n. alkış
hand n. yetenek
hand n. hevenk
hand n. kudret
hand n. ırgat
hand n. oyun
hand n. salkım
hand n. maharet
hand n. ibre
hand n. yelkovan
hand n. hazır
hand n. demet
hand n. akrep veya yelkovan
hand n. işçi
hand n. yetki
hand n. sıra
hand n. parti
hand n. rençper
hand n. hüner
hand n. imza
hand n. adam
hand n. yönetim
hand n. kol
hand n. adam gücü
hand n. çiftlik işçisi
hand n. fiziksel yardım
hand n. hisse
hand n. muz salkımı
hand n. demet
hand n. yığın
hand n. yönetme
hand n. yönlendirme
hand n. katılım
hand n. iştirak
hand n. ilgi
hand n. kapının sağa veya sola doğru açılma özelliği
hand n. menteşe veya kilidin yönünü gösteren özellik
hand n. el yazısı stili
hand n. katılım
hand n. etki
hand n. ele benzeyen şey
hand n. güvenilirlik
hand n. bilgi kaynağının doğrudanlık derecesi
hand n. birisinin makamının gücü
hand n. bir şey yaratan kimse
hand n. ele benzeyen şey
hand n. ele benzer işlevli şey
hand n. bir işte uzmanlaşmış katılımcı
hand n. dokunuş
hand n. tarz
hand n. yapma yöntemi
hand n. izin
hand n. söz
hand n. söz verme
hand n. çelişen durum
hand n. bir yeteneği olan kimse
hand n. pozisyon
hand n. araç
hand n. vasıta
hand n. (iskambilde) el
hand v. yakalamak
hand v. yardım etmek
hand v. elle vermek
hand v. el vermek
hand v. (elden ele) vermek
hand v. elden teslim etmek
hand v. ellerle ilerlemek
hand v. yelken sarmak
hand v. rehberlik etmek
hand v. yol göstermek
hand v. yönlendirmek
hand adj. elle kullanılan
hand adj. elle taşınan
hand adj. elle yapılan
hand adj. manuel
hand adv. el ile
Colloquial
hand abrev. iyi günler
Trade/Economic
hand n. işçi
hand n. birlikte satılan aynı türden beş mal
Technical
hand n. tulum
hand n. 10,2 cm'ye eşit bir ölçü birimi
hand n. işaretçi
hand n. gösterge
hand n. anlaşma teminatı
hand n. anlaşma kanıtı
hand n. evlilik taahhüdü
hand n. nişan taahhüdü
hand n. asimetrik bir objenin iki muhtemel ayna görüntüsünden biri
hand n. vida veya dişlinin bir uçtan diğer uca bakıldığında eksenel yönünden sapması
Computer
hand n. indeks işaret
hand n. bilgisayardaki el işareti
Textile
hand n. tutum
Marine
hand n. tayfa
hand n. tayfadan biri
hand v. yelkeni sarmak
Gastronomy
hand n. domuzun kemiksiz kürek eti
Zoology
hand n. hayvanlarda ele benzer işlevli uzuv
Hunting
hand n. tetiğin çekilmesi ile silindirin sağa veya sola bir kez dönmesini sağlayan iç parça
Sport
hand n. futbolda el topu
hand n. (at boyu ölçmede) karış
hand v. pas atmak
hand v. yakındaki takım oyuncusuna pas vermek
Printery
hand n. metinde önemli bir kısma dikkati çekmek için konulan el figürü
Ottoman Turkish
hand v. tevdi etmek
Archaic
hand n. yetkin kimse
hand n. bilgi kaynağı olan kimse
hand n. fırça darbesi

Bedeutungen, die der Begriff "hand" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
hand out v. dağıtmak
I have handed out this White Paper and asked our citizens what they think of it.
Bu Beyaz Kitap'ı dağıttım ve vatandaşlarımıza bu konuda ne düşündüklerini sordum.

More Sentences
shake someone's hand v. birinin elini sıkmak
You can't shake someone's hand with a clenched fist.
Sıkılı yumrukla birinin elini sıkamazsın.

More Sentences
second-hand adj. ikinci el
The report is based on second-hand information from NGOs and other organisations.
Rapor, STK'lar ve diğer kuruluşlardan alınan ikinci el bilgilere dayanmaktadır.

More Sentences
General
hour hand n. akrep
The clock has two hands, an hour hand and a minute hand.
Saatin iki ibresi vardır, bir akrep ve bir yelkovan.

More Sentences
upper hand n. üstünlük
Are the hardliners getting the upper hand?
Sertlik yanlıları üstünlüğü ele mi geçiriyor?

More Sentences
hand luggage n. el bagajı
We need stricter checks on luggage and hand luggage.
Bagaj ve el bagajları üzerinde daha sıkı kontrollere ihtiyacımız var.

More Sentences
sleight of hand n. el çabukluğu
What is needed, and in short order, is money, not sleight of hand or political evasive action.
İhtiyaç duyulan şey, kısa sürede, el çabukluğu ya da siyasi kaçamaklar değil, paradır.

More Sentences
minute hand n. yelkovan
The clock has two hands, an hour hand and a minute hand.
Saatin iki ibresi vardır, bir akrep ve bir yelkovan.

More Sentences
left hand n. sol taraf
You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.

More Sentences
outstretched hand n. uzatılan el
Those who reject an outstretched hand have not understood the spirit of the enlarged Europe.
Uzatılan eli reddedenler, genişlemiş Avrupa'nın ruhunu anlamamışlardır.

More Sentences
hand lotion n. el losyonu
I need hand lotion.
El losyonuna ihtiyacım var.

More Sentences
farm hand n. çiftlik işçisi
Sami is our new farm hand.
Sami yeni çiftlik işçimiz.

More Sentences
left hand n. sol el
Who told you to write with your left hand?
Sana sol elinle yazmanı kim söyledi?

More Sentences
strong hand n. güçlü el
Tom has strong hands.
Tom'un güçlü elleri var.

More Sentences
first hand n. ilk el
We experienced this at first hand because our group came under fire.
Grubumuz ateş altında kaldığı için bunu ilk elden tecrübe ettik.

More Sentences
right-hand man n. sağ kol
Be my right-hand man.
Benim sağ kolum ol.

More Sentences
second-hand smoke n. pasif içicilik
Second-hand smoking is as harmful as smoking itself.
Pasif içicilik de sigara içmenin kendisi kadar zararlıdır.

More Sentences
hand washing n. el yıkama
Hand washing is one way to control bacteria.
El yıkamak bakterileri kontrol etmenin bir yoludur.

More Sentences
competent hand n. ehil el
It is important that it is in competent hands and we now see that it will be.
Bütçenin ehil ellerde olması önemlidir ve şimdi de öyle olacağını görüyoruz.

More Sentences
lend a hand v. yardım etmek
Will you lend a hand, Taro?
Yardım eder misin, Taro?

More Sentences
hand over v. devretmek
Thirdly, after the election in the form of a clear unwillingness to hand over power to those elected.
Üçüncüsü, seçimden sonra iktidarı seçilenlere devretme konusunda açık bir isteksizlik şeklinde ortaya çıkacaktır.

More Sentences
hand in v. teslim etmek
Tom handed in his report.
Tom raporunu teslim etti.

More Sentences
hand down v. miras bırakmak
This watch was handed down to me by my grandfather.
Bu saat bana dedem tarafından miras bırakıldı.

More Sentences
hand over v. teslim etmek
It also seems that the victims of kidnapping were handed over to Syria and then transferred to Syrian prisons.
Ayrıca kaçırılan kurbanların Suriye'ye teslim edildiği ve daha sonra Suriye hapishanelerine nakledildiği görülüyor.

More Sentences
passing from hand to hand n. alavere
cow hand n. sığırtmaç
left hand side n. sol kenar
hand spear n. balık mızrağı
hand over hand n. tutuna tutuna tırmanma
hand mirror n. el aynası
hand basin n. lavabo
hand reel n. el çıkrığı
deck hand n. tayfa
bird in the hand n. çantada keklik
palm of the hand n. aya
hand lever n. el manivelası
scurf on baby's hand n. uykuluk
running hand n. el yazısı
cash on hand n. kasa bakiyesi
hand drill n. el matkabı
hand jack n. el krikosu
second hand store n. ikinci el mağazası
hand reset n. elle sıfırlama
hand labour n. kol emeği
hand lifting n. elle sökme
left hand drive n. sol direksiyon
upper hand n. galip gelme
hired hand n. adam
hand shaking n. el sıkışma
whip hand n. avantaj
good hand n. gayretli işçi
hand reset n. elle silme
old hand n. tecrübeli kimse
hand tools n. el aletleri
hour hand n. saat akrebi
hand calculator n. hesap makinesi
shake of the hand n. el sıkma
hand baggage n. el bagajı
the minute hand n. saat yelkovanı
left hand rule n. sol el kuralı
hand hammer n. el çekici
old hand n. deneyimli kimse
hour hand n. saatte akrep
hand thinning n. elle seyreltme
hand luggage n. bagaj
left hand motion n. sola hareket
hand work n. el emeği
hand printing n. el baskısı
hand to hand struggle n. göğüs göğüse mücadele
hand span n. karış
hand grenade n. el kumbarası
right hand direction n. sağ el yönü
sleight of hand n. kurnazlıkla yapılan hile
hand feeding n. elden yemleme
palm of the hand n. avuç
hand rake n. el tırmığı
left hand derivative n. soldan türev
old hand n. eski kurt
old hand n. usta
hand clapping n. alkışlama
little hand n. küçük el
hand advance n. el avansı
second hand n. saniye ibresi
unsteady hand n. titrek el
old hand n. tecrübeli
hand spinning n. eğirme
left hand limit n. soldan limit
hand the expense n. masraf ne olursa olsun
1st hand n. birinci el
hand towel n. el bezi
second hand n. saat kadranında saniye ibresi
hand hole n. el deliği
hand truck n. el arabası
big hand n. çılgınca alkış
hand labor n. el ile yapılan iş
good hand n. çalışkan işçi
hand puppet n. kukla
cow hand n. sığır çobanı
eye hand coordination n. el göz koordinasyonu
hand organ n. laterna
long hand n. el yazısı
old hand n. deneyimli kişi
whip hand n. üstünlük
hand lathe n. el tornası
hand baggage n. bagaj
old hand n. üstat
sleight of hand n. hokkabazlık
good hand n. hamarat işçi
left hand motion n. saat aksi yönüne hareket
old hand n. kurt
left hand page n. sol sayfa
hand axe n. el baltası
hand glass n. el aynası
hand loom n. el dokuması
left hand direction n. sol el yönü
hand labour n. el emeği
hand held computer n. el bilgisayarı
strong hand n. zulüm
heavy hand n. zorbalık
heavy hand n. sakar
strong hand n. demir yumruk
heavy hand n. despot
heavy hand n. zalim
heavy hand n. tiranlık
heavy hand n. baskı
strong hand n. baskı
heavy hand n. baskıcı
strong hand n. sertlik
powerful hand n. güçlü el
heavy hand n. zorba
heavy hand n. otorite
hand tool n. el aleti
fuel on hand n. yakacak mevcudu
smart hand n. akıllı el
clever hand n. akıllı el
hand book n. el kitapçığı
raw hand n. düz işçi
raw hand n. deneyimsiz işçi
charge hand n. ekip şefi
charge-hand n. kalfa
hour-hand n. akrep
hand-printed head scarve making n. yemenicilik
hand-rolled cigarette n. sarma sigara
hand-churned ice cream n. dövme dondurma
hand-to-hand fighting n. göğüs göğüse kavga
hand-knit n. örgü
hand-painted kerchief n. yazma
hand-out n. dağıtım
free-hand drawing n. elle taslak yapma
free-hand drawing n. serbest el çizimi
free-hand drawing n. elle çizim yapma
hand-me-down n. kullanılmış elbise vey eşya
hand-printed head scarve selling n. yemenicilik
hand-made rug n. el halısı
hand-printed head scarve maker n. yemenici
field-hand n. tarla işçisi
hand-printed head scarve seller n. yemenici
second-hand clothes dealer n. eskici
second-hand bookseller n. sahaf
right-hand man n. en çok güvenilen kimse
wash-hand-basin n. küvet
second-hand smoke n. pasif olarak maruz kalınan sigara dumanı
right-hand n. sağ
second-hand book trade n. sahaflık
hand bone n. el kemiği
hand molding n. elle şekil verme
hand spreading n. elle serme
hand truck n. iki tekerlekli el arabası
hand-towel rack n. havlu kutusu
hand tools n. el aygıtları
hand cutter n. demirci el makası
hand throttle n. el gazı
hand spray n. el duşu
hand sprayer n. el püskürtücüsü
hand power n. kol kuvveti
hand tamper n. el tokmağı
hand knob n. tutamak
hand fire extinguisher n. el yangın söndürme aleti
hand camera n. el kamerası
hand clamp n. kıskaç
hand drive n. el kumandalı
hand clamp n. el mengenesi
hand-rail n. korkuluk
hand tools n. takım
hand lamp n. el feneri
hand shears n. el makası
hand planting n. elle dikim
hand mixing n. elle karıştırma
hand power n. el gücü
hand camera n. portatif kamera
short hand n. stenografi
first hand n. birinci el
free hand n. tam yetki
left-hand lock n. sol kilit
left-hand lock n. sol kapı kilidi
left-hand door n. sol kapı
minute hand n. (saat) yelkovan
minute hand n. saat yelkovanı
minute hand n. dakika kolu
receptacle for soiled hand-towels n. kullanılmış havlu sepeti
hand sewn n. el dikişi
hand cart n. el arabası
hand loom n. el tezgahı
wash-hand stand n. lavabo
wash-hand basin tap n. su musluğu
wash-hand basin n. lavabo
hand-line fishing n. olta balıkçılığı
second hand article n. ikinci el malı
hand held shooting n. elle yapılan çekim
hand held shooting n. el çekimi
hand held camera n. el kamerası
hand blender n. el blenderı
hand blender n. el karıştırıcısı
hand workmanship n. el işçiliği
right hand man n. en güvenilir adam
items on hand n. eldeki maddeler
hand care n. el bakımı
top left-hand corner n. sol üst köşe
upper left-hand corner n. sol üst köşe
top right-hand corner n. sağ üst köşe
upper right-hand corner n. sağ üst köşe
bottom right-hand corner n. sağ alt köşe
bottom left-hand corner n. sol alt köşe
lower left-hand corner n. sol alt köşe
lower right-hand corner n. sağ alt köşe
hand gestures n. el hareketleri
hand money n. kapora
running hand n. bitişik el yazısı
running hand n. bitişik elyazısı
hand soap n. el sabunu
liquid hand soap n. sıvı el sabunu
hand knife n. el bıçağı
hand-held mechanical pencil n. elle tutularak kullanılan mekanik kurşun kalem
ranch hand n. çiftlik işçisi
hired hand n. ırgat
ranch hand n. rençper
ranch hand n. ırgat
hired hand n. çiftlik işçisi
hired hand n. rençper
hand-taming n. el ile besleyerek evcilleştirme
hand and nail cream n. el ve tırnak kremi
paper hand towel n. kağıt el havlusu
hand signal n. el işareti
hand signal n. el sinyali
slip of the hand n. elin kayması
hour and minute hand n. akrep ve yelkovan
to the matter in hand n. ele alınan konu
to the matter in hand n. eldeki konu
hand made guitar n. el yapımı gitar
hand wipe n. el mendili
hand-rearing n. bir yenidoğanı biberonla besleme
four-in-hand n. dört atlı araba
four-in-hand knot n. bir kravat bağlama yöntemi
hand-painted animation n. elle çizilmiş (çizilip boyanmış) animasyon
electrical hand tools n. elektrikli el aletleri
hand pain n. el ağrısı
hand pain n. elde ağrı
hand antiseptic n. el antiseptiği
hand sanitizer n. el antiseptiği
hand-barrow n. el arabası
dominant hand n. yazarken kullandığınız el
dominant hand n. baskın el
hand pruners n. bahçıvan makası
asking for the girl's hand in marriage n. kız isteme
hand scourer n. bulaşık teli
hand care product n. el bakım ürünü
hour hand n. akrep(saat)
hand blower n. fön makinesi
hand blower n. saç kurutma makinesi
hand blower n. saç kurutucu
hand feeling n. tuşe
sleight of hand n. el becerisi
hand fan n. yelpaze
hand-held fan n. yelpaze
hand warmer n. el ısıtıcı
right hand edge n. sağ köşe
foam hand n. köpük el
kitchen hand n. mutfak elemanı
kitchen hand n. aşçı yamağı
1st hand n. birinci el
1st hand n. 1. el
hand-rearing n. elde besleme
hand skills n. el becerileri
hand-knitting n. el örmesi
hand-knitting n. el dokuması
hand-knitting n. elde örme
hand-knitting n. elde dokuma
hand-knitting n. elde örülen (şey)
hand dryer n. el kurutma cihazı
hand dryer n. el kurutucusu
hand dryer n. el kurutucu
hand dryer n. el kurutma makinesi
text hand n. (nispeten) büyük punto ile yazılan yazı
hand-waving n. el sallama
top hand n. özellikle binicilikte üstün olan kovboy
little hand n. akrep (saat)
big hand n. (saat) yelkovan
black hand n. italya'da şantaj ve şiddet uygulayan gizli bir suç örgütü
whip hand n. kırbaç tutan el
whip hand n. kırbaç tutulan el
hand [dialect] [uk] n. iki atın çektiği at arabasında sol taraftaki at
hand [dialect] [uk] n. mahalle
hand [dialect] [uk] n. muhit
hand bag n. omuz çantası
hand bag n. küçük çanta
hand bag n. seyahat çantası
hand bag n. el bagajı
hand bag n. kadın çantası
hand basket n. sepet
hand bill n. el ilanı
hand glass n. seyir jurnalinde kullanılan 14 veya 28 saniyelik kum saati
hand guide n. el rehberi
hand guide n. el direktörü
hand language n. işaret dili
hand language n. sağırların el işaretleri ile konuşma dili
hand lens n. el büyüteci
hand of glory n. asılmış bir adamın kurutularak büyü amacıyla kullanılan eli
hand shovel n. el küreği
hand staff n. cirit
hand staff n. kargı
hand stamp n. el mührü
hand stamp n. ele mühür basma
hand waving n. ikna etmek veya etkilemek için başvurulan hayali söz veya eylemler
hand wear n. eldiven
hand wear n. el giysisi
hand-drier n. el kurutucusu
hand-eye coordination n. sıkıca tutma
hand-eye coordination n. sıkıca kavrama
hand-held n. elde idare edilecek kadar küçük olan şey
hand-hole plate n. el deliği kapağı
hand-list n. (gazete ve yazılarda) referans listesi
hand-list n. kısa liste
hand-list n. kabataslak ve kısa bilgiler içeren liste
hand-luggage n. el çantası
hand-me-down n. eski
hand-me-down n. müstamel
hand-me-up n. genç birisinin yaşlı birine verdiği şey
hand-out n. bağış
hand-out n. ihtiyacı olan kimselere verilen kıyafet, yemek veya para
hand-out n. broşür
hand-out n. el ilanı
hand-out n. bildiri
hand-out n. teksir makinesiyle basılan basın bülteni
hand-out n. matbu basın bülteni
hand-play n. yumruk yumruğa dövüşte karşılıklı vuruşlar
hand-play n. skat oyununda yüksek bahis veren kişi olarak oynama
hand-wash n. sıvı sabun
hand-worker n. el işi yapan kimse
hand-wringing n. aşırı kaygı veya suçluluk nedeniyle elleri ovuşturma
hand-wringing n. ellerini sıkma
mill-hand n. değirmende çalışan işçi
mill-hand n. fabrikada çalışan işçi
helping hand n. yardım
helping hand n. destek
helping hand n. briçte güçlü sayılabilecek el
bow hand n. yayı tutan el
bow hand n. sol el
bridle hand n. sol el
bridle hand n. ata binerken dizgini tutan el
hidden hand n. gizli etken
light hand n. kibarlık
light hand n. yumuşaklık
light hand n. ılımlılık
light hand n. ölçülülük
glad hand n. hoş karşılama
glad hand n. sıcak karşılama
right hand n. sağ el
right hand n. sağ kenar
right hand n. onurlu kimse
right hand n. güvenilen kimse
right hand n. çok değerli kimse
right hand n. ömre bedel kimse
right hand n. selamlama eli
right hand n. karşılama eli
right hand n. dostluk eli
right hand n. sağ taraf
right hand n. güvenme
right hand n. güvenilirlik
right hand n. itimat
right hand n. her işi layıkıyla yapan yardımcı
green hand n. çaylak
green hand n. 19. yüzyılda balina avcılığı gemilerinde deneyimsiz mürettebat üyesi
green hand [dialect] n. bitkilerden anlama
lone hand n. yalnız kurt
lone hand n. yalnız takılan kimse
lone hand n. yalnızlığı tercih eden kimse
lone hand n. işini yardım almadan yapan kimse
lone hand n. işlerini tek başına yürüten kimse
lone hand n. (bulunulan ortama, kişilere göre) farklı durum veya pozisyon
lone hand n. bağımsızca gerçekleştirilen faaliyet
lone hand n. yalnız gerçekleştirilen işlem
round hand n. yuvarlak el yazısı
round hand n. kalın okunaklı el yazısı
running hand n. işlek yazı
running hand n. özensiz güzel yazı
old hand n. uzun süredir orada bulunduğu için bir coğrafi bölge hakkında ayrıntılı bilgisi olan kimse
old hand [australia] n. avustralya'ya ilk göç edenlerden her biri
index hand n. ibre
iron hand n. demir yumruk
iron hand n. despotça kontrol
iron hand n. sıkılık
iron hand n. sertlik
iron hand n. esnek olmama
cursive hand n. akıcı el yazısı
dead hand n. ölülerin yaşayanlar üzerindeki baskısı
dead hand n. geçmişin günümüz üzerindeki baskısı
dead hand of the past n. geçmişte yaşananların baskıcı etkisi
second hand n. aracı kimse
second hand n. aracı
second hand n. aracılık eden
second hand n. vasıta
second hand n. yardımcı
second hand n. muavin
second-hand speech n. kulak misafiri olunan konuşma
four-in-hand n. dört atlı ekip
four-in-hand n. dört atlı takım
free-hand n. uygun gördüğünü seçip yapma özgürlüğü
free-hand n. tam yetki
slack hand n. başıboşluk
slack hand n. aylaklık
slack hand n. dikkatsizlik
slack hand n. verimsizlik
slack hand n. tembellik
small hand n. gündelik yazışmalarda kullanılan el yazısı stili
hand baggage n. el valizi
hand luggage n. el valizi
hand of the king n. kralın el'i
a pain in the hand n. el ağrısı
a pain in the hand n. elde ağrı
strict hand n. sert disiplin
strict hand n. aşırı disiplin
strict hand n. sert yönetim
strict hand n. katı yönetim
be a dab hand at something v. uzmanı olmak
get the upper hand v. öne geçmek
wait on someone hand and foot v. el pençe divan durmak
hand over v. eline vermek
force one's hand v. dayatmak
show one's hand v. niyetini açığa vurmak
oil one's hand v. rüşvet vermek
bear a hand v. yardım eli uzatmak
get out of hand v. bozulmak
live from hand to mouth v. kıtı kıtına idare etmek
be hand in and glove with v. ile yakın ilişki içinde olmak
raise one's hand v. parmak kaldırmak
come to hand v. gelmek
be at hand v. yakında olmak
get out of hand v. çığırından çıkmak
hand on v. dolaştırmak
overplay one's hand v. kendi olanaklarına fazla güvenmek
hand back v. geri vermek
hand down v. bırakmak
turn a hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak
oil someone's hand v. birine rüşvet vermek
lend someone a helping hand v. birine yardım elini uzatmak
gain the upper hand v. üstün gelmek
ask for the girl's hand for one's son v. kız istemek
be at hand v. el altında olmak
try one's hand at v. bir şeyi yapmayı denemek
hand in v. iletmek
pay by hand v. elden yatırmak
ask for the girl's hand in marriage v. kız istemek
hand in one's chips v. ölmek
thrust out one's hand v. elini uzatmak
hand on v. başkasına vermek
get out of hand v. idare edilememek
get upper hand v. kontrolü ele almak
be a dab hand v. uzmanı olmak
give someone a hand v. birini alkışlamak
come to hand v. çıkmak
raise one's hand v. el kaldırmak
get the upper hand v. galip gelmek
live from hand to mouth v. kazandığını yemek
give someone a hand v. birine yardım etmek
be at hand v. yaklaşmak
be a dab hand v. ustası olmak
thrust out hand v. el uzatmak
have the upper hand v. büyük avantaj sağlamak
hand feed v. elle beslemek
take pen in hand v. kaleme sarılmak
hand over v. yüklemek
hand in one's resignation v. istifasını vermek
press someone's hand v. birinin elini sıkmak
turn one's hand v. fiziki bir iş yapmak
be a dab hand at something v. erbabı olmak
hand out v. bağışlamak
have a hand in v. bir işte parmağı olmak
come to hand v. bulunmak
gain the upper hand v. avantaj birine geçmek
bear a hand v. yardım etmek
hand something in v. teslim etmek
be an old hand at v. bir konuda bayağı tecrübeli olmak
take each other by the hand v. el ele tutuşmak
pay in hand v. avucuna saymak
get the whip hand of v. üstünlük sağlamak
dye by hand v. elle boyamak
know like the palm of one's hand v. avucunun içi gibi bilmek
have one's hand in v. karışmak
hand down v. kuşaktan kuşağa devretmek
turn one's hand to v. bir işle uğraşmaya başlamak