mind - Turkish English Dictionary

mind

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "mind" in Turkish English Dictionary : 85 result(s)

English Turkish
Common Usage
mind n. kafa
We are looking to hire young people with analytical minds.
Analitik kafası olan gençleri işe almayı istiyoruz.

More Sentences
mind n. akıl
We should perhaps all keep in mind our common stated goal of 'better regulation'.
Belki de hepimiz 'daha iyi düzenleme' şeklindeki ortak hedefimizi aklımızda tutmalıyız.

More Sentences
mind n. zihin
The human mind is more complex than you think.
İnsan zihni sizin sandığınızdan daha karmaşıktır.

More Sentences
mind v. önemsemek
We also have small and medium sized enterprises very much in mind.
Küçük ve orta ölçekli işletmeleri de çok önemsiyoruz.

More Sentences
mind v. aldırmak
Don't mind me.
Siz bana aldırmayın.

More Sentences
General
mind n. hatır
Memories of my college days come to my mind.
Üniversite günlerimin anıları hatırıma geliyor.

More Sentences
mind n. zeka
I think that a sharp mind must have worked on this report.
Bu rapor üzerinde keskin bir zekânın çalışmış olması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
mind n. gönül
When this House votes tomorrow on this directive, it can do so, I believe, with its mind very much at ease.
Bu Meclis yarın bu yönergeyi oyladığında, inanıyorum ki bunu gönül rahatlığıyla yapabilir.

More Sentences
mind n. düşünce
In previous years, Parliament has often offered new suggestions with this in mind and also pointed to shortcomings.
Önceki yıllarda Parlamento sıklıkla bu düşünceyle yeni öneriler sunmuş ve eksikliklere işaret etmiştir.

More Sentences
mind n. fikir
I believe that, if intelligent people change their minds, we shall be able to win this battle throughout the world.
İnanıyorum ki zeki insanlar fikirlerini değiştirirlerse bu savaşı tüm dünyada kazanabiliriz.

More Sentences
mind n. dikkat
Would you mind bringing this to the attention of the competent authorities?
Bunu yetkili makamların dikkatine sunabilir misiniz?

More Sentences
mind n. akıl
I have in mind the 15,000 voters of Gibraltar.
Aklımda Cebelitarık'taki 15,000 seçmen var.

More Sentences
mind n. sakınca
I hope you do not mind me speaking in such personal terms.
Umarım böyle kişisel terimlerle konuşmamın sakıncası yoktur.

More Sentences
mind n. zekâ
We were all captivated by the child's brilliant mind.
Çocuğun parlak zekası hepimizi büyüledi.

More Sentences
mind n. deha
Hawking was one of the finest minds of our time.
Hawking bizim dönemimizin en büyük dehalarından biriydi.

More Sentences
mind v. kafaya takmak
Tom wouldn't mind if Mary gained a few pounds.
Tom eğer Mary birkaç pound kazanırsa kafaya takmaz.

More Sentences
mind v. dikkatli olmak
We must be cautious with this tendency and not give in to every thought that enters our minds.
Bu eğilime karşı dikkatli olmalı ve aklımıza gelen her düşünceye teslim olmamalıyız.

More Sentences
mind v. dikkat etmek
Tom had a lot on his mind, so he wasn't paying enough attention to his driving.
Tom'un aklında çok şey vardı, bu yüzden sürüşüne yeterince dikkat etmiyordu.

More Sentences
mind v. sözünü dinlemek
This dog minds well.
Bu köpek iyi söz dinliyor.

More Sentences
mind v. aldırmak
Tom doesn't mind swimming in the rain.
Tom yağmurda yüzmeyi aldırmaz.

More Sentences
mind v. umursamak
Do you mind scooting over a bit?
Biraz kenara kaysan olur mu?

More Sentences
mind v. ilgilenmek
The issue surrounding Galileo springs to mind, which has caused great difficulty.
Galileo'yu ilgilendiren ve büyük zorluklara yol açan mesele akla geliyor.

More Sentences
mind v. karşı çıkmak
I wouldn't mind a beer right now.
Şu anda bir biraya karşı çıkmazdım.

More Sentences
mind v. aldırış etmek
I knew Tom wasn't going to mind.
Tom'un aldırış etmeyeceğini biliyordum.

More Sentences
mind v. bakmak
This sort of freedom would equate to getting the fox to mind the geese.
Bu tür bir özgürlük, tilkinin kazlara bakmasını sağlamakla eşdeğer olacaktır.

More Sentences
mind v. itaat etmek
I taught my dog to mind certain instructions like "rollover."
Köpeğime "yuvarlan" gibi bazı talimatlara itaat etmesini öğrettim.

More Sentences
mind v. fark etmek
Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.

More Sentences
mind v. sorun etmek
Tom doesn't mind sleeping on the couch.
Tom kanepede uyumayı sorun etmiyor.

More Sentences
mind v. göz kulak olmak
Will you mind my phone while I go to the ladies' room?
Ben tuvalete giderken telefonuma göz kulak olur musun?

More Sentences
Trade/Economic
mind n. zihin
The memory of such flames cannot easily be snuffed from the mind, or from the landscape.
Bu tür alevlerin anısı zihinlerden ya da manzaradan kolay kolay silinemez.

More Sentences
mind v. aldırış etmek
Tom doesn't mind the cold, but Mary can't stand it.
Tom soğuğa aldırış etmiyor ama Mary dayanamıyor.

More Sentences
mind v. bakmak
You need to mind your own business.
Kendi işine bakmalısın.

More Sentences
mind v. umursamak
Tom wouldn't mind.
Tom umursamazdı.

More Sentences
General
mind n. anlak
mind n. dimağ
mind n. anlayış
mind n.
mind n. idrak
mind n. ruh
mind n. öz
mind n. istek
mind n. şuur
mind n. meram
mind n. anlık
mind n. nefes
mind n. murat
mind n. bellek
mind n. us
mind n. hafıza
mind n. arzu
mind n. kanı
mind n. irade gücü
mind n. izan
mind n. merhumu cenazeden bir ay veya bir yıl sonra ağıtla anma
mind n. biyolojik bir organizmanın organik olmayan yönü
mind n. ruh hali
mind n. zihinsel yapı
mind n. düşünce tarzı
mind n. hissetme şekli
mind n. mizaç
mind n. zihinsel özelliklerin vücut bulduğu kimse
mind n. zihinsel özelliklerin vücut bulduğu insan grubu
mind n. zihinsel özelliklerin canlı örneği olan bölge sakinleri
mind v. itiraz etmek
mind v. endişelenmek
mind v. önem vermek
mind v. gözetmek
mind v. kulak asmak
mind v. kulak vermek
mind v. saymak
mind v. sakıncalı bulmak
mind v. (bir şeyi) anımsatmak
mind v. (bir şeyin) hatırlatıcısı olmak
mind v. farkında olmak
mind v. idrak etmek
mind v. (uyuşturucu) hayal gördürmek
mind v. şaşırtmak
mind v. hayretler içinde bırakmak
mind v. emin olmak
mind v. temin etmek
Medical
mind n. an
History
mind n. keltler tarafından süs ve özellikle taç olarak kullanıldığı düşünülen, yarı oval ve ince bir altın levha
Religious
mind n. tanrı
mind n. ilahi varlık
Philosophy
mind n. (kartezyen felsefesinde) iki temel varoluş biçiminden biri

Meanings of "mind" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
come to mind v. akla gelmek
The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution.
Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır.

More Sentences
General
frame of mind n. ruh hali
The signals sent out from Brussels put me in a thoughtful frame of mind.
Brüksel'den gelen sinyaller beni düşünceli bir ruh haline soktu.

More Sentences
state of mind n. ruh hali
Unfortunately, we must point out that this dangerous state of mind is still very much alive.
Ne yazık ki bu tehlikeli ruh halinin hala canlı olduğunu belirtmek durumundayız.

More Sentences
open mind n. açık fikir
So I must ask you to keep an open mind on the Commission's reasoning.
Bu nedenle sizden Komisyonun gerekçeleri konusunda açık fikirli olmanızı rica ediyorum.

More Sentences
state of mind n. ruhsal durum
Dan was worried about Linda's state of mind.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.

More Sentences
mind reader n. zihin okuyucu
Are you a mind reader?
Sen bir zihin okuyucusu musun?

More Sentences
presence of mind n. soğukkanlılık
He lost his presence of mind at the news.
Haber karşısında soğukkanlılığını kaybetti.

More Sentences
bearing in mind n. akılda tutma
All this must be borne in mind.
Tüm bunlar akılda tutulmalıdır.

More Sentences
human mind n. insan aklı
What is at issue, therefore, is a product of the human mind.
Dolayısıyla söz konusu olan, insan aklının bir ürünüdür.

More Sentences
bearing in mind n. göz önünde bulundurma
I will therefore comment on these two issues, bearing in mind the restrictions we are faced with at the moment.
Bu nedenle, şu anda karşı karşıya olduğumuz kısıtlamaları göz önünde bulundurarak bu iki konu hakkında yorum yapacağım.

More Sentences
mind games n. akıl oyunları
Tom likes to play mind games.
Tom akıl oyunları oynamayı seviyor.

More Sentences
change of mind n. fikrini değiştirme
I hope that there is a change of mind in the European Union on this.
Umarım Avrupa Birliği'nde bu konuda bir fikir değişikliği olur.

More Sentences
have in mind v. aklında olmak
There is a reference to applicant states and that is something that we have in mind.
Başvuru sahibi devletlere atıfta bulunuluyor ve bu bizim de aklımızda olan bir şey.

More Sentences
bear in mind v. dikkate almak
We will soon see, and for our part, we will bear in mind any suggestions on this issue.
Yakında göreceğiz ve kendi adımıza bu konudaki her türlü öneriyi dikkate alacağız.

More Sentences
bear in mind v. unutmamak
It is important to bear in mind that economic integration and getting the economy of Europe right is important.
Ekonomik entegrasyonun ve Avrupa ekonomisini doğru bir şekilde ele almanın önemli olduğunu unutmamak gerekir.

More Sentences
bear in mind v. akıldan çıkarmamak
We must bear in mind that we have to work together closely if we are to meet these challenges.
Bu zorlukların üstesinden gelebilmemiz için birlikte çalışmamız gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

More Sentences
keep in mind v. aklında tutmak
Keep in mind what I tell you.
Sana söylediklerimi aklında tut.

More Sentences
bear in mind v. akılda tutmak
I would ask people to bear in mind that citizenship is not defined by the passport you hold.
İnsanlardan, vatandaşlığın sahip olduğunuz pasaportla tanımlanmadığını akıllarında tutmalarını rica ediyorum.

More Sentences
bring to mind v. akla getirmek
It brings to mind the old proverb, ‘prevention is better than cure’.
Bu durum eski bir atasözünü akla getirmektedir: 'önlem almak tedavi etmekten daha iyidir'.

More Sentences
bear in mind v. göz önünde bulundurmak
We must all bear in mind the increasing volatility of the financial markets.
Hepimiz mali piyasaların artan oynaklığını göz önünde bulundurmalıyız.

More Sentences
read mind v. akıl okumak
I can read minds.
Akıl okuyabilirim.

More Sentences
read mind v. zihin okumak
It seems almost as if Mary could read minds.
Neredeyse Mary zihin okuyabilecek gibi gözüküyor.

More Sentences
of sound mind adj. aklı başında
He's not of sound mind.
Aklı başında değil.

More Sentences
mind-blowing adj. akıllara durgunluk veren
The changes are absolutely mind-blowing.
Değişiklikler kesinlikle akıllara durgunluk veriyor.

More Sentences
mind-bending adj. akılalmaz
It was a mind-bending experience.
Akıl almaz bir deneyimdi.

More Sentences
never mind interj. boş ver
Never mind, I can do it by myself.
Boş ver, kendi başıma yapabilirim.

More Sentences
never mind interj. olsun
Tom never minded me wearing his clothes.
Tom onun kıyafetlerini giymemden hiç rahatsız olmazdı.

More Sentences
never mind interj. salla gitsin
Never mind.
Salla gitsin.

More Sentences
never mind! interj. takma kafana!
Never mind.
Takma kafana.

More Sentences
strength of mind n. akıl
cast of mind n. düşünüş şekli
turn of mind n. düşünce tarzı
savage mind n. yaban düşünce
inquiring mind n. öğrenmeye meraklı
frame of mind n. ruhsal durum
mind mapping n. zihin haritalama
frame of mind n. mizaç
frame of mind n. durum
frame of mind n. ruhi hal
change of mind n. düşünüşü değiştirme
state of mind n. haleti ruhiye
time out of mind n. öteden beri
time out of mind n. eskiden beri
presence of mind n. aklı başında olma
idea in mind n. imge
mind share n. akıl payı
habit of mind n. ruh hali
turn of mind n. zihniyet
equal mind n. soğukkanlılık
mind and body n. akıl ve beden
absence of mind n. dalgınlık
ease of mind n. hafiflik
habit of mind n. ruhsal durum
agility of mind n. zeka kıvraklığı
cast of mind n. düşünce tarzı
frame of mind n. düşünce yapısı
idea in mind n. imaj
path of mind n. aklın yolu
mind developing toys n. zeka geliştirici oyuncaklar
mind game n. zeka oyunu
twisted mind n. mantıksız düşünce
twisted mind n. yanlış düşünce
twisted mind n. sapmış fikir
collective mind n. müşterek akıl
common mind n. ortak akıl
mind over matter n. irade gücünü kullanarak güçlükleri kontrol edebilme
mind over matter n. sorunların üstesinden gelmek için iradesini kullanma
acute mind n. keskin zeka
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
unsound mind n. akıl hastalığı
frame of mind n. halet-i ruhiye
state of mind n. halet-i ruhiye
mind-bender n. şaşırtıcı şey
mind unsoundness n. akıl bozukluğu
state of mind n. haletiruhiye
business mind n. ticari zeka
business mind n. ticaret zekası
body mind harmony n. beden-zihin ahengi
body mind harmony n. vücut-kafa uyumu
mind gym n. zihin egzersizi
mind gym n. beyin jimnastiği
mind exercise n. zihin jimnastiği
mind exercise n. beyin jimnastiği
mind exercise n. zihin egzersizi
mind gym n. zihin jimnastiği
empty mind n. boş zihin
civil servant mind-set n. memur zihniyeti
child's mind n. çocuk aklı
child's mind n. çocuğun aklı
business mind n. iş zekası
a criminal mind n. suç işlemeye eğilimli/meyilli
a criminal mind n. suç işlemeye yatkınlığı olan
young mind n. toy zihin
a clear mind n. salim kafa
a clear mind n. zihin açıklığı
mind abuse n. beyin yıkama/zorla ikna etme
mind map n. kavram haritası
mind map n. akıl haritası
foggy mind n. bulanık/karışık zihin
bearing in mind n. dikkate alma
bearing in mind n. hatırda tutma
bearing in mind n. göz önüne alma
bearing in mind n. hesaba katma
bearing in mind n. hatırlama
mind-body medicine n. akıl vücut tıbbı
mind-eraser n. hafıza silici
superior mind n. üst akıl
peace of mind n. iç rahatlığı
unconscious mind n. bilinç dışı/bilinç altı
conscious mind n. bilinçli zihin
union of mind and body n. akıl ve beden birlikteliği
theory of mind n. zihin kuramı
the question in my mind n. aklımdaki soru
western mind n. batı aklı
hive mind n. kolektif fikir
quickness of mind n. çabuk kavrama yeteneği
embodied mind n. bedenlenmiş akıl
mind reading n. düşünce okuma
mind reading n. zihin okuma
natural state of mind n. doğal ruh hali
a month mind n. güçlü veya anormal arzu
a year's mind n. ölümden bir yıl sonraki anma töreni
a month mind n. ölümden bir ay sonraki anma töreni
body-mind n. bir bütün olarak insan
mind-set n. kişinin durumlara verdiği yanıtları ve durumlarla ilgili çıkarımlarını belirleyen sabit zihinsel tutum veya tavır
month's mind [uk] n. güçlü arzu
month's mind [uk] n. heves
one-track mind n. tek bir şeye takıntılı olma
one-track mind n. yalnızca bir konuyu düşünebilme
careless mind n. dikkatsiz zihin
mind uploading n. zihin aktarımı
mind uploading n. zihni bilgisayara aktarma
mind controlling n. birinin zihnini kontrol etme
mind control n. zihin kontrolü
mind controlling n. zihin kontrolü
mind control n. zihin kontrolü
bring to mind v. hatırlamak
keep in mind v. hatırda tutmak
be of the same mind v. hemfikir olmak
change somebody's mind v. fikrini değiştirmek
be in one's right mind v. aklı başında olmak
take into one's mind v. ısrar etmek
(something) to never cross (one's) mind v. aklının ucundan geçmemek
keep one's mind v. kafasına takmak
flash through one's mind v. birden aklından geçmek
dismiss from one's mind v. düşünmemek
prey on someone's mind v. içini kemirmek
call something to mind v. birine bir şeyi hatırlatmak
strain one's mind v. zihnini kurcalamak
give a piece of one's mind v. ağzına geleni söylemek
make up one's mind v. kararını vermek
know one's own mind v. kararlı olmak
speak one's mind v. ne düşündüğünü açıkça söylemek
stick in (one's) mind and bother v. akla takılmak
put something in someone's mind v. bir şeyi birinin aklına koymak
read one's mind v. aklını okumak
put somebody in mind of v. hatırlatmak
prey on someone's mind v. rahat bırakmamak
be out of one's mind v. aklı yerinde olmamak
call to mind v. akla getirmek
mind one's step v. ayağını denk almak
be of one mind v. hemfikir olmak
read someone's mind v. birinin ne düşündüğünü yüzünden okumak
come to mind v. hatırlamak
(for an idea) to find a niche in one's mind v. aklında yer etmek
put something out of one's mind v. aklından çıkarmak
set one's mind v. baş koymak
mind one's p's and q's v. terbiyesini takınmak
bear in mind v. hatırda tutmak
occur one's mind v. aklından geçmek
put somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
have made up one's mind to v. aklına koymak
set one's mind on v. çok istemek
have a mind to v. niyeti olmak
turn over in one's mind v. düşünüp taşınmak
keep something in one's mind v. aklından çıkarmamak
change one's mind v. vazgeçmek
bring (something) to mind v. çağrıştırmak
have a quick mind v. kafası işlemek
turn one's mind to v. kafasına takmak
call to mind v. hatırlamak
relieve one's mind v. rahatlatmak
turn one's mind v. kafasına takmak
know one's own mind v. ne istediğini bilmek
go out of one's mind v. keçileri kaçırmak
set one's mind on v. baş koymak
drive someone out of his mind v. çileden çıkarmak
use one's mind v. aklını kullanmak
have in mind v. hatırında tutmak
keep in mind v. akılda tutmak
come to mind v. hatırına gelmek
change one's mind v. dönmek
cross one's mind v. aklından geçmek
set somebody's mind at rest v. yüreğine su serpmek
make up one's mind v. karar vermek
take into ones mind v. ısrar etmek
let something prey on one's mind v. dert etmek
put somebody's mind at ease v. yüreğine su serpmek
go out of one's mind v. aklını kaçırmak
change one's mind v. niyeti bozmak
boggle the mind v. insanı hayrete düşürmek
know one's own mind v. kendi fikrini bilmek
bear in mind v. aklında tutmak
give someone a piece of one's mind v. birine verip veriştirmek
bear in mind v. göz önünde tutmak
take a load off one's mind v. endişesini gidermek
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde bulundurmak
have peace of mind v. kendiyle barışık olmak
bear in mind v. hatırlamak
be in one's mind v. akılda bulunmak
mind your business v. sen kendi işine bak
be in one's right mind v. kendini bilmek
be out of one's mind v. çok öfkeli olmak
bear in mind v. zihinde tutmak
keep one's mind on v. kafasına takmak
not to mind v. aldırmamak
set someone's mind at rest v. birini rahatlatmak
pass through one's mind v. aklından geçmek
pass out of one's mind v. hatırından çıkarmak
arrange in the mind v. akılda düzenlemek
set somebody's mind at rest v. rahatlatmak
call back to mind v. hatırına getirmek
bear in mind v. hesaba katmak
be acceptable to the mind v. mantıklı gelmek
set one's mind on something v. kafasına koymak
change one's mind v. caymak
keep in mind v. dikkate almak
have in mind v. niyet etmek
change one's mind v. fikrini değiştirmek
keep in mind v. unutmamak
blow one's mind v. deli etmek
dismiss from one's mind v. aklından çıkarmak
have in mind v. akılda tutmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmış olmak
call to mind v. hatırlatmak
keep in mind v. hesaba katmak
be kept in mind v. akılda tutulmak
remain in one's mind v. aklında kalmak
cross one's mind v. hatırına gelmek
put out of mind v. aklından çıkarmak
know one's own mind v. emin olmak
call back to mind v. aklına getirmek
make up one's mind v. karara varmak
keep something in a corner of one's mind v. aklının bir köşesinde tutmak
set someone's mind at rest v. birinin kuşkularını ortadan kaldırmak
be out of one's mind v. kafadan kontak olmak
stick in (one's) mind v. akla takılmak
have a quick mind v. kafası çalışmak
come to one's mind v. esmek
put somebody in mind of v. kafasına sokmak
mind one's p's and q's v. adımını denk almak
go out of one's mind v. aklını oynatmak
bring to mind v. hatırlatmak
set one's mind on v. kafasına koymak
come to mind v. aklına gelmek
tell somebody one's mind v. azarlamak
tell somebody one's mind v. ağzına geleni söylemek
make up one's mind v. seçmek
not to mind v. aldırış etmemek
bring to mind v. aklına bir şey getirmek
occur one's mind v. aklına gelmek
cross one's mind v. aklına gelmek
come to one's mind v. aklına gelmek
mind one's business v. işin başında bulunmak
stick in the mind v. akılda kalmak
keep popping in one's mind v. zihnini kurcalamak
lose one's mind v. akıl sağlığını yitirmek
get pissed out of one's mind v. zil zurna sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. haddinden fazla içip sarhoş olmak
get pissed out of one's mind v. çok içip sarhoş olmak
be imprinted on one's mind v. aklına kazınmak
(a certain thing) slip one's mind v. aklından çıkmak
be at the back of your mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
(a certain thing) slip one's mind v. akıldan çıkmak
stick in one's mind v. aklında yer etmek
be in the back of one's mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
be at the back of someone's mind v. aklının bir köşesinde bulunmak
keep in mind v. hafızada tutmak
be imprinted on one's mind v. zihninde yer etmek
occupy one's mind v. zihnini meşgul etmek
stick in one's mind v. zihninde yer etmek
bore somebody out of their (tiny) mind v. içini baymak
change one's mind v. fikir değiştirmek
change mind v. fikir değiştirmek
(an idea) come into someone's mind v. aklına bir fikir gelmek
be at the back of someone's mind v. belleğinde yer etmek
be imprinted on one's mind v. belleğine almak
(an idea) come into someone's mind v. fikir gelmek
be imprinted on one's mind v. belleğine kazımak
stick in one's mind v. belleğine almak
stick in one's mind v. belleğine kazımak
have in mind v. niyeti olmak
bear in mind v. gözönünde bulundurmak
put somenone's mind at ease v. içine su serpmek
set someone's mind at ease v. içine su serpmek
set someone's mind at rest v. içine su serpmek
read one's mind v. aklından geçeni okumak
be kept in mind v. öngörülmek
change one's mind v. kararını değiştirmek
bear something in mind v. akılda tutmak
mind over matter v. irade gücüyle bedensel bir zorluğu yenmek
be imprinted on one's mind(s) v. beyinlere kazınmak
give someone a piece of one's mind v. ağzının payını vermek
weigh on someone's mind v. birinin kafasını kurcalamak
be a load off your mind v. sorundan kurtulmuş olmak
be a load off your mind v. problemi çözmüş olmak
be a weight off your mind v. sorundan kurtulmuş olmak
be a weight off your mind v. problemi çözmüş olmak
have a good mind to v. -eceği gelmek
have a mind to v. -esi gelmek
have a one-track mind v. bir konuyu tutturmak
have half a mind to v. -eceği gelmek
have half a mind to v. -esi gelmek
have a good mind to v. -esi gelmek
have a mind to v. -eceği gelmek
set one's mind on v. -i çok arzu etmek
get out of one's mind v. beyninden kazımak
get out of one's mind v. kafasından atmak
get out of one's mind v. akıldan çıkarmak
make up one's mind to v. karar vermek
make up one's mind to v. aklına koymak
keep something in mind v. akılda tutmak
keep one's mind on v. zihnini toplamak
be scared out of one's mind v. çok korkmak
keep one's mind on v. düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak
keep one's mind on v. kafasını belli bir yere vermek
be scared out of one's mind v. yusuf yusuf etmek
have a mind to v. niyetinde olmak
set one's mind on doing something v. kafaya koymak
set one's mind on doing something v. kafasına koymak
set one's mind on something v. kafaya koymak
make up one's mind v. kafasını toplamak
have a mind of one's own v. kendi fikrine sahip olmak
have a mind of one's own v. kendi düşüncesine sahip olmak
slip one's mind v. aklından uçup gitmek
keep in mind v. aklına yazmak
bear in mind v. aklına yazmak
bear in mind v. aklına kazımak
keep in mind v. aklına kazımak
sleep with peace of mind v. başını yastığa rahat koymak
sleep with peace of mind v. vicdanen rahat olmak
sleep with peace of mind v. yatağa girince huzurlu uyumak
mind out v. ilgilenmek
keep in mind v. akıldan çıkarmamak
mind out v. gözlemek
mind out v. dikkat etmek
slip one's mind v. hatırlayamamak
slip one's mind v. aklından gitmek
slip one's mind v. unutmak
be out of one's mind v. çıldırmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmak
speak one's mind v. düşündüğünü dosdoğru söylemek
pay no mind v. aldırmamak
pay no mind v. önemsememek
pay no mind v. aldırış etmemek
pay no mind v. boş vermek
pay no mind v. umursamamak
get inside the mind of v. zihnine girmek
have an agile mind v. kıvrak zekalı olmak
have an agile mind v. kıvrak bir zekası olmak
bear in mind v. derpiş etmek
be all of one mind about v. aynı fikirde olmak
be of the same mind v. aynı kafadan olmak
be all of one mind about v. hemfikir olmak
expand one's mind v. zihnini genişletmek
be great at anything he/she sets one's mind to v. aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
engage both the mind and the eye v. hem göze hem akla hitap etmek
engage both the mind and the eye v. hem gözü hem aklı meşgul etmek
have a child's mind v. bir çocuğun zekasına sahip olmak
get a child's mind v. bir çocuğun zekasına sahip olmak
come into someone's mind v. birinin aklına gelmek
read one's mind v. zihnini okumak
have peace of mind v. huzurlu olmak
have a broad perspective/an open mind v. ufku geniş olmak
speak someone's mind v. aklındakini söylemek
come to my mind v. aklıma gelmek
clear the mind v. zihni boşaltmak
broaden the mind v. zihni genişletmek
give a piece of one's mind to v. açıkça konuşmak
mind one's chances v. her fırsatı değerlendirmek
give a piece of one's mind to v. dobra dobra konuşmak
mind one's chances v. istifade etmek
give a piece of one's mind to v. bir çift söz etmek
mind [dialect] v. anımsamak
mind [dialect] v. akılda tutmak
mind [dialect] v. niyeti olmak
mind [dialect] v. hatırlamak
mind [dialect] v. hatırda tutmak
mind [obsolete] v. dualarda hatırlamak
mind [obsolete] v. vasiyette anmak
mind [dialect] v. arzu etmek
mind [dialect] v. eğilimi olmak
mind [dialect] v. amaçlamak
finish in mind v. kafada bitirmek
in his right mind adj. aklı başında
in one's right mind adj. aklı başında
out of one's mind adj. kaçık
out of one's mind adj. deli
mind developing adj. zeka geliştirici
mind-bending adj. hayal gördüren
mind-boggling adj. parmak ısırtan
mind-boggling adj. akıllara durgunluk veren
mind-bending adj. bunaltıcı
mind-numbing adj. bezdirici
mind-numbing adj. usandırıcı
mind-numbing adj. sıkıcı
mind-controlled adj. zihinle/akılla/düşünceyle/düşünmeyle/düşünerek kontrol edilen
mind-altering adj. çarpık algılar yaratan
mind-altering adj. halüsinojenik
mind-altering adj. bakış açısında veya düşünce biçiminde kalıcı değişim yaratan
mind-altering adj. (insanın) hayatını değiştiren
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiye ait
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiyi içeren
mind-body adj. kişinin bedensel sağlığı ve ruhsal durumu arasındaki karşılıklı ilişkiden kaynaklanan
mind-expanding adj. şiddetli algılar yaratan
mind-expanding adj. çarpık algılar yaratan
mind-expanding adj. psikedelik
mind-expanding adj. yüksek farkındalık veya anlayış kazandıran
in her right mind adj. sorumlu davranan
to one's mind adv. fikrine göre
in a corner of his mind adv. aklının bir köşesinde
on one's mind adv. aklında
on one's mind adv. hatırında
on one's mind adv. vicdanında
mind at peace adv. gönül rahatlığıyla
with this in mind adv. bunu akılda tutarak
never mind! interj. adam sen de
never mind! interj. sağlık olsun
mind! interj. sakın
never mind! interj. aldırma!
never mind! interj. boş ver!
never mind! interj. sağlık olsun!
Phrases
in body and mind adv. bedensel ve ruhsal olarak
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. aklımdan bile geçmedi
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. işin gerçeği ise bundan tamamen farklı/bunun tamamen tersi
nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr. gerçekle/gerçekte olanlarla uzaktan yakından ilgisi/alakası yok
first thing come to mind expr. akla ilk gelen
out of one's mind expr. aklı yerinde değil
keep in mind that expr. aklında bulunsun
out of one's mind expr. aklını kaçırmış
bearing/keeping this situation in mind expr. bu durumu düşünerek
with this object in my mind expr. bu amaçla
with this purpose in mind expr. bu amaç doğrultusunda
with this object in my mind expr. bu niyetle
bearing/keeping this situation in mind expr. bu durumu göz önüne alarak
bearing these facts in mind expr. bu gerçekleri unutmadan
bearing these facts in mind expr. bu gerçekleri akılda bulundurarak
mind you expr. düşünecek olursak
out of one's mind expr. delirmiş
mind your p's and q's expr. davranışlarına dikkat et
friendship is one mind in two bodies expr. dostluk aynı düşünceleri paylaşmaktır
bearing in mind expr. göz önüne alınacak olursa
bearing in mind expr. eğer
it must be born in mind that expr. hatırlanmalıdır ki
bearing in mind expr. göz önünde tutulursa
mind you expr. gerçi
out of one's mind expr. kafası karışık
mind you expr. ne var ki
out of one's mind expr. kaçık
out of one's mind expr. kafası yerinde değil
out of one's mind expr. küfelik
mind your manners expr. kibarlığı elden bırakma
travel broadens the mind expr. seyahat etmek ufku genişletir
if you don't mind me saying expr. sormamda bir sakınca yoksa
I have a good mind to expr. şeytan diyor ki
mind your p's and q's expr. söz ve hareketlerine dikkat et
if you don't mind me saying expr. söylememde bir sakınca yoksa
if you don't mind me saying expr. sormamda sakınca yoksa
I have half a mind to expr. şeytan diyor ki
having all these in mind expr. tüm bunlar göz önüne alındığında
mind your manners expr. terbiyeni takın
mind your manners expr. terbiyesizlik yapma
bearing in mind that expr. -i hatırda tutarak
mind your manners expr. uslu dur
keep in mind that expr. unutmamak gerekir ki
bearing in mind that expr. -i hatırlayarak
bearing in mind that expr. -i göz önünde bulundurarak
bearing in mind that expr. -i dikkate alarak
bearing in mind that expr. -i göz önüne alarak
bearing in mind that expr. -i akılda tutarak
bear in mind that expr. unutmamak gerekir ki
bearing in mind that expr. -i hesaba katarak
with (something or someone) in mind expr. (biri/bir şey) düşünüldüğünde
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) göz önünde bulundurarak
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) düşünerek
with (something or someone) in mind expr. (birini/bir şeyi) hesaba katarak
with something in mind expr. bir şeyi düşünerek
with something in mind expr. bir şeyi göz önünde bulundurarak
with something in mind expr. bir nedenle
with something in mind expr. bir şey için
with something in mind expr. aklında bir şeyle
with peace in mind expr. gönül rahatlığıyla
I don't mind admitting expr. kabul etmekten çekinmiyorum
I don't mind admitting expr. açıkça kabul ediyorum
I don't mind admitting expr. kabul etmekten çekinmiyorum
I don't mind admitting expr. açıkça kabul ediyorum
Proverb
a contented mind is a perpetual feast n. halinden memnun kişi daha fazlası için uğraşmaz
out of sight out of mind gözden uzak gönülden uzak olur
travel broadens the mind çok gezen çok bilir
contented mind is a perpetual feast huzurlu insan mutludur