|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kız arkadaş |
girl friend n.
|
|
Mike has two girl friends.
Mike'ın iki kız arkadaşı var.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
iyi arkadaş |
good friend n.
|
|
Good accounts make good friends.
İyi konuşmalar yapmak iyi arkadaşlar kazandırır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
arkadaş canlısı |
friendly adj.
|
|
They are all so friendly, invite me out to supper.
Hepsi çok arkadaş canlısı, beni akşam yemeğine davet et.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
yakın arkadaş |
close friend n.
|
|
Tom doesn't have very many close friends.
Tom'un pek fazla yakın arkadaşı yok.
More Sentences
|
5 |
General |
kız arkadaş |
girl n.
|
|
The girl was not more careful than her friend.
Kız, arkadaşından daha dikkatli değildi.
More Sentences
|
6 |
General |
yakın arkadaş |
bosom friend n.
|
|
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır yakın arkadaş olmuşlardır.
More Sentences
|
7 |
General |
kız arkadaş |
girlfriend n.
|
|
I hope I have a girlfriend after tonight.
Umarım bu akşamdan sonra bir kız arkadaşım olur.
More Sentences
|
8 |
General |
samimi arkadaş |
intimate n.
|
|
We're intimate friends.
Biz samimi arkadaşlarız.
More Sentences
|
9 |
General |
ortak arkadaş |
mutual friend n.
|
|
We have mutual friends.
Ortak arkadaşlarımız var.
More Sentences
|
10 |
General |
yakın arkadaş |
crony n.
|
|
The minister appointed one of his cronies to a key position.
Bakan, yakın arkadaşlarından birini önemli bir pozisyona atadı.
More Sentences
|
11 |
General |
erkek arkadaş |
boyfriend n.
|
|
Get over there with your boyfriend!
Erkek arkadaşınla şuraya geçin.
More Sentences
|
12 |
General |
arkadaş çevresi |
circle of friends n.
|
|
Layla had a large circle of friends but was naive.
Layla'nın geniş bir arkadaş çevresi vardı ama o saftı.
More Sentences
|
13 |
General |
en iyi arkadaş |
best friend n.
|
|
You don't have to be best friends with your roommates, but you need to respect one another.
Oda arkadaşlarınızla en iyi arkadaş olmak zorunda değilsiniz, ancak birbirinize saygı duymanız gerekir.
More Sentences
|
14 |
General |
hayali arkadaş |
imaginary friend n.
|
|
Tom told Mary about his imaginary friend.
Tom Mary'ye hayali arkadaşından bahsetti.
More Sentences
|
15 |
General |
özel arkadaş |
special friend n.
|
|
I thought she was my special friend.
Onun özel arkadaşım olduğunu düşündüm.
More Sentences
|
16 |
General |
gerçek arkadaş |
real friend n.
|
|
He has no real friends.
Onun gerçek arkadaşı yok.
More Sentences
|
17 |
General |
kötü arkadaş |
bad friend n.
|
|
The essence of a person depends on the influence of good or bad friends.
Bir kimsenin özü iyi ya da kötü arkadaşların etkisine bağlıdır.
More Sentences
|
18 |
General |
çok sayıda arkadaş |
many friends n.
|
|
Tom has many friends.
Tom'un çok sayıda arkadaşı var.
More Sentences
|
19 |
General |
yakın arkadaş |
a close friend n.
|
|
Layla wrote the letters to a close friend.
Leyla mektubu yakın arkadaşına yazdı.
More Sentences
|
20 |
General |
yakın bir arkadaş |
a close friend n.
|
|
Tom is a close friend of Mary's.
Tom Mary'nin yakın bir arkadaşı.
More Sentences
|
21 |
General |
gerçek arkadaş |
true friend n.
|
|
Tom is my only true friend.
Tom benim tek gerçek arkadaşım.
More Sentences
|
22 |
General |
güvenilir arkadaş |
reliable friend n.
|
|
You're the most reliable friend I have.
Sen sahip olduğum en güvenilir arkadaşsın.
More Sentences
|
23 |
General |
iyi arkadaş |
good friend n.
|
|
I'm good friends with Tom.
Tom'la iyi arkadaşım.
More Sentences
|
24 |
General |
yanlış arkadaş |
false friend n.
|
|
There are false friends in every language.
Her dilde yanlış arkadaşlar vardır.
More Sentences
|
25 |
General |
arkadaş grubu |
group of friends n.
|
|
Tom and Mary have the same group of friends.
Tom ve Mary aynı arkadaş grubuna sahipler.
More Sentences
|
26 |
General |
birçok arkadaş |
many friends n.
|
|
She has many friends in the United States.
Onun ABD'de birçok arkadaşı var.
More Sentences
|
27 |
General |
eski erkek arkadaş |
ex-boyfriend n.
|
|
My ex-boyfriend's ex just called me out of the blue.
Eski erkek arkadaşımın eski sevgilisi durup dururken beni aradı.
More Sentences
|
28 |
General |
arkadaş bulmak |
find a friend v.
|
|
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.
More Sentences
|
29 |
General |
arkadaş olmak |
be friends v.
|
|
Whatever happens, we'll always be friends.
Ne olursa olsun biz her zaman arkadaş olacağız.
More Sentences
|
30 |
General |
ile arkadaş olmak |
be friends with v.
|
|
I want to be friends with Tom.
Tom ile arkadaş olmak istiyorum.
More Sentences
|
31 |
General |
arkadaş olmak |
become friends v.
|
|
We could neither help laughing, and we became friends at once.
İkimiz de gülmekten kendimizi alamadık ve bir anda arkadaş olduk.
More Sentences
|
32 |
General |
arkadaş olmak |
make friends with v.
|
|
Making friends with people doesn't have anything to do with how long you know them.
İnsanlarla arkadaş olmak, onları ne kadar süredir tanıdığınızla ilgili değildir.
More Sentences
|
33 |
General |
arkadaş olmak |
be friends with v.
|
|
I can't be friends with her.
Onunla arkadaş olamam.
More Sentences
|
34 |
General |
arkadaş olmak |
befriend v.
|
|
While in jail, Tom befriended John, an infamous car thief.
Tom, hapiste iken, kötü şöhretli bir araba hırsızı olan John'la arkadaş oldu.
More Sentences
|
35 |
General |
ile arkadaş olmak |
make friends with v.
|
|
I want to make friends with Nancy.
Nancy ile arkadaş olmak istiyorum.
More Sentences
|
36 |
General |
arkadaş olmak |
make friends v.
|
|
Children always find a reason to make friends.
Çocuklar arkadaş olmak için her zaman bir neden bulurlar.
More Sentences
|
37 |
General |
arkadaş olmak |
become friends with v.
|
|
Evidently, students who are self-identified gamers tend to become friends with one another.
Kendilerini oyuncu olarak tanımlayan öğrencilerin birbirleriyle arkadaş olma eğiliminde oldukları açıktır.
More Sentences
|
38 |
General |
arkadaş edinmek |
have friends v.
|
|
I don't need a Facebook account in order to have friends.
Arkadaş edinmek için Facebook hesabına ihtiyacım yok.
More Sentences
|
39 |
General |
arkadaş edinmek |
make friends v.
|
|
Tom found it difficult to make friends.
Tom arkadaş edinmekte zorlandı.
More Sentences
|
40 |
General |
arkadaş edinmek |
make a friend v.
|
|
I just made a friend.
Yeni bir arkadaş edindim.
More Sentences
|
Colloquial |
|
41 |
Colloquial |
(sadece) iyi arkadaş olmak |
be (just) good friends v.
|
|
We used to be good friends.
İyi arkadaş olurduk.
More Sentences
|
42 |
Colloquial |
(biriyle) arkadaş |
friends with (someone) adj.
|
|
Treat your friends with respect!
Arkadaşlarınıza saygılı davranın.
More Sentences
|
Idioms |
|
43 |
Idioms |
çok yakın arkadaş |
bosom friend n.
|
|
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır çok yakın arkadaşlar.
More Sentences
|
44 |
Idioms |
arkadaş olmak |
make friends v.
|
|
We're not here to make friends.
Buraya arkadaş olmaya gelmedik.
More Sentences
|
Speaking |
|
45 |
Speaking |
arkadaş mıyız? |
are we friends? expr.
|
|
Are we friends?
Arkadaş mıyız?
More Sentences
|
46 |
Speaking |
biz arkadaş değiliz |
we aren't friends expr.
|
|
We aren't friends.
Biz arkadaş değiliz.
More Sentences
|
Common Usage |
|
47 |
Common Usage |
arkadaş çevresi |
entourage n.
|
|
General |
|
48 |
General |
erkek arkadaş toplantısı |
bull session n.
|
|
49 |
General |
yakın arkadaş |
fellow n.
|
|
50 |
General |
yakın kız arkadaş |
girlfriend in training n.
|
|
51 |
General |
eski arkadaş |
former friend n.
|
|
52 |
General |
iyi arkadaş |
familiar n.
|
|
53 |
General |
arkadaş olan |
associate n.
|
|
54 |
General |
arkadaş sevgisi |
companionship n.
|
|
55 |
General |
yakın arkadaş |
alter ego n.
|
|
56 |
General |
arkadaş çevresi |
company n.
|
|
57 |
General |
arkadaş sevgisi |
comradeship n.
|
|
58 |
General |
kız arkadaş ses tonu |
girlfriend voice n.
|
|
59 |
General |
yakın arkadaş |
chum n.
|
|
60 |
General |
yakın arkadaş |
fella n.
|
|
61 |
General |
canciğer arkadaş |
chum n.
|
|
62 |
General |
arkadaş grubu |
social circle n.
|
|
63 |
General |
sıradan arkadaş |
casual friend n.
|
|
64 |
General |
samimi arkadaş |
familiar n.
|
|
65 |
General |
erkek arkadaş |
boy friend n.
|
|
66 |
General |
arkadaş tarifesi |
partner fare n.
|
|
67 |
General |
arkadaş canlı olma |
amiableness n.
|
|
68 |
General |
arkadaş ve akraba ziyareti |
visiting friends and relatives n.
|
|
69 |
General |
arkadaş grubu |
crowd n.
|
|
70 |
General |
kalıcı arkadaş |
steady n.
|
|
71 |
General |
yakın arkadaş |
boon companion n.
|
|
72 |
General |
bayan arkadaş |
lady friend n.
|
|
73 |
General |
yakın arkadaş |
intimate n.
|
|
74 |
General |
bakımsız ve pis erkek arkadaş |
hobeau n.
|
|
75 |
General |
sadık arkadaş |
a true friend n.
|
|
76 |
General |
iyi huylu veya arkadaş canlısı olma |
jovialness n.
|
|
77 |
General |
arkadaş kayırma |
nepotism n.
|
|
78 |
General |
arkadaş daveti |
friend invitation n.
|
|
79 |
General |
arkadaş çevresi |
group of friends n.
|
|
80 |
General |
arkadaş çevresi |
group of pals n.
|
|
81 |
General |
arkadaş çevresi |
social circle n.
|
|
82 |
General |
hanım arkadaş |
lady friend n.
|
|
83 |
General |
iyi arkadaş |
chum n.
|
|
84 |
General |
arkadaş ortamı |
a circle of friends n.
|
|
85 |
General |
arkadaş ilişkileri |
friend relationships n.
|
|
86 |
General |
iki arkadaş |
couple n.
|
|
87 |
General |
müşterek arkadaş |
common friend n.
|
|
88 |
General |
ortak arkadaş |
common friend n.
|
|
89 |
General |
arkadaş bulma hizmetleri |
dating services n.
|
|
90 |
General |
eski erkek arkadaş |
exboyfriend n.
|
|
91 |
General |
eski kız arkadaş |
exgirlfriend n.
|
|
92 |
General |
en iyi/en yakın arkadaş |
best friend n.
|
|
93 |
General |
liseden arkadaş |
high school friend n.
|
|
94 |
General |
sıkı arkadaş |
close friend n.
|
|
95 |
General |
oyuncu arkadaş |
fellow actor n.
|
|
96 |
General |
(birinin) yakın arkadaş çevresi |
someone's close circle of friends n.
|
|
97 |
General |
güvenilir arkadaş |
trustworthy friend n.
|
|
98 |
General |
iyi dost/arkadaş |
a good fellow n.
|
|
99 |
General |
vefasız arkadaş |
unfaithful friend n.
|
|
100 |
General |
vefasız arkadaş |
false friend n.
|
|
101 |
General |
arkadaş olmayan/düşman |
unfriend n.
|
|
102 |
General |
hanım arkadaş |
female companion n.
|
|
103 |
General |
bayan arkadaş |
female companion n.
|
|
104 |
General |
kadın arkadaş |
female companion n.
|
|
105 |
General |
ideal arkadaş |
ideal friend n.
|
|
106 |
General |
kayıp arkadaş |
lost friend n.
|
|
107 |
General |
kız arkadaş deneyimi |
girlfriend experience (gfe) n.
|
|
108 |
General |
dört arkadaş |
four friends n.
|
|
109 |
General |
gizli arkadaş |
secret friend n.
|
|
110 |
General |
devamlı arkadaş |
constant companion n.
|
|
111 |
General |
arkadaş canlısı olma |
agreeability n.
|
|
112 |
General |
arkadaş canlısı olma |
agreeableness n.
|
|
113 |
General |
kız arkadaş |
lady friend n.
|
|
114 |
General |
kardeş gibi yakın arkadaş |
neighbor n.
|
|
115 |
General |
kardeş gibi yakın arkadaş |
neighbour n.
|
|
116 |
General |
arkadaş (eskiden amerikalı sömürgecilerin kızılderilileri selamlama ifadesi) |
netop n.
|
|
117 |
General |
kız arkadaş |
tib [obsolete] n.
|
|
118 |
General |
erkek arkadaş |
ami [french] n.
|
|
119 |
General |
kız arkadaş |
amie [french] n.
|
|
120 |
General |
kız arkadaş |
amiga [spanish] n.
|
|
121 |
General |
arkadaş canlısı olma |
associableness n.
|
|
122 |
General |
arkadaş canlısı olmama |
unapproachability n.
|
|
123 |
General |
arkadaş canlısı olunmadığı için sevilmeme |
unfriendliness n.
|
|
124 |
General |
arkadaş edinen kimse |
befriender n.
|
|
125 |
General |
arkadaş edinme |
befriendment n.
|
|
126 |
General |
yakın arkadaş |
belamy n.
|
|
127 |
General |
arkadaş canlısı olma |
bonhommie n.
|
|
128 |
General |
erkek arkadaş |
boy n.
|
|
129 |
General |
arkadaş grubu |
bredren n.
|
|
130 |
General |
arkadaş grubu |
bredrin n.
|
|
131 |
General |
yakın arkadaş |
buddie n.
|
|
132 |
General |
kız arkadaş |
young lady n.
|
|
133 |
General |
erkek arkadaş |
young man n.
|
|
134 |
General |
kadın arkadaş |
gal pal n.
|
|
135 |
General |
uyuşuk arkadaş |
lungis [obsolete] n.
|
|
136 |
General |
yakın arkadaş |
musketeer n.
|
|
137 |
General |
en yakın arkadaş |
musketeer n.
|
|
138 |
General |
kadın arkadaş |
gimmer [dialect] n.
|
|
139 |
General |
yakın arkadaş buluşması |
gossiping n.
|
|
140 |
General |
can ciğer kuzu sarması arkadaş |
greek [obsolete] n.
|
|
141 |
General |
yakın arkadaş |
chummy n.
|
|
142 |
General |
arkadaş (erkek) |
compadre [dialect] n.
|
|
143 |
General |
arkadaş canlısı olmama |
inaffability n.
|
|
144 |
General |
(aynı arkadaş grubu arasında çıkan) tartışma |
in-fighting n.
|
|
145 |
General |
keyifli arkadaş |
goodfellow n.
|
|
146 |
General |
yakın arkadaş |
family n.
|
|
147 |
General |
arkadaş grubu |
family n.
|
|
148 |
General |
erkek arkadaş |
fancy man [obsolete] n.
|
|
149 |
General |
antik yunan'da gelini evinden alan arkadaş |
paranymph n.
|
|
150 |
General |
kız arkadaş |
popsy n.
|
|
151 |
General |
yakın kadın arkadaş |
cummer [scotland] n.
|
|
152 |
General |
arkadaş grubu |
fellowred n.
|
|
153 |
General |
arkadaş grubu |
fellowship n.
|
|
154 |
General |
yakın arkadaş |
inward [obsolete] n.
|
|
155 |
General |
arkadaş çevresinin gazına gelme |
peer pressure n.
|
|
156 |
General |
yakın arkadaş |
cod [dialect] n.
|
|
157 |
General |
arkadaş çevresi |
conversation [obsolete] n.
|
|
158 |
General |
arkadaş bulma hizmeti |
dating service n.
|
|
159 |
General |
samimi arkadaş |
fly [obsolete] n.
|
|
160 |
General |
yakın arkadaş |
pewfellow n.
|
|
161 |
General |
kız/erkek arkadaş |
partner n.
|
|
162 |
General |
hem arkadaş hem rakip görülen kimse |
frenemy n.
|
|
163 |
General |
arkadaş çevresi |
surrounding n.
|
|
164 |
General |
ile arkadaş olmak |
go around with v.
|
|
165 |
General |
arkadaş bulmak |
find a companion v.
|
|
166 |
General |
biriyle arkadaş olmak |
take up with v.
|
|
167 |
General |
ile arkadaş olmak |
be in with v.
|
|
168 |
General |
arkadaş eklemek (listeye vb) |
add a friend v.
|
|
169 |
General |
arkadaş aramak |
look for a friend v.
|
|
170 |
General |
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
stay friends after a break up v.
|
|
171 |
General |
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
be (still) friends after break up v.
|
|
172 |
General |
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
be (still) friends after break up v.
|
|
173 |
General |
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
stay friends after a break up v.
|
|
174 |
General |
arkadaş olarak görmek |
consider someone a friend v.
|
|
175 |
General |
arkadaş olarak görmek |
see someone as a friend v.
|
|
176 |
General |
dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek |
make a friend from the other side of the world v.
|
|
177 |
General |
(birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek |
make friends with all the people he/she work with v.
|
|
178 |
General |
bir sosyal paylaşım sitesinde birini arkadaş olarak eklemek |
friend v.
|
|
179 |
General |
yakın arkadaş olmak |
chum v.
|
|
180 |
General |
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak |
buddy up v.
|
|
181 |
General |
arkadaş olmak |
buddy v.
|
|
182 |
General |
arkadaş edinmek |
gain v.
|
|
183 |
General |
yakın arkadaş olmak |
hobanob v.
|
|
184 |
General |
arkadaş olmak |
sib v.
|
|
185 |
General |
arkadaş olmak |
sort [uk] [dialect] v.
|
|
186 |
General |
yakın (arkadaş) |
thick adj.
|
|
187 |
General |
arkadaş canlısı |
sociable adj.
|
|
188 |
General |
çok yakın (arkadaş) |
intimate adj.
|
|
189 |
General |
arkadaş canlısı |
companionable adj.
|
|
190 |
General |
arkadaş canlısı |
social adj.
|
|
191 |
General |
yakın (arkadaş) |
close adj.
|
|
192 |
General |
yakın arkadaş |
hail fellow well met adj.
|
|
193 |
General |
arkadaş canlısı |
genial adj.
|
|
194 |
General |
arkadaş canlısı |
cordial adj.
|
|
195 |
General |
arkadaş canlısı |
affable adj.
|
|
196 |
General |
arkadaş canlısı |
amiable adj.
|
|
197 |
General |
arkadaş canlısı |
friendful adj.
|
|
198 |
General |
arkadaş canlısı |
accompanable adj.
|
|
199 |
General |
arkadaş olmuş |
affrended [obsolete] adj.
|
|
200 |
General |
arkadaş olmuş |
affriended [obsolete] adj.
|
|
201 |
General |
yeniden arkadaş olan |
affrended [obsolete] adj.
|
|
202 |
General |
arkadaş canlısı |
acquaintable adj.
|
|
203 |
General |
arkadaş canlısı |
amical adj.
|
|
204 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
unapproachable adj.
|
|
205 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
undemonstrative adj.
|
|
206 |
General |
(arkadaş) en iyi |
bezzie adj.
|
|
207 |
General |
(arkadaş) en iyi |
bezzy adj.
|
|
208 |
General |
arkadaş canlısı ve geçimli |
matey adj.
|
|
209 |
General |
arkadaş canlısı |
hende adj.
|
|
210 |
General |
arkadaş canlısı |
hendy [obsolete] adj.
|
|
211 |
General |
arkadaş canlısı |
hold [obsolete] adj.
|
|
212 |
General |
yakın (arkadaş) |
great [dialect] adj.
|
|
213 |
General |
arkadaş canlısı |
common [dialect] adj.
|
|
214 |
General |
arkadaş canlısı |
companable adj.
|
|
215 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
inaffable adj.
|
|
216 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
inamiable [obsolete] adj.
|
|
217 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
ingrate [obsolete] adj.
|
|
218 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
insociable adj.
|
|
219 |
General |
arkadaş canlısı |
pack [scotland] adj.
|
|
220 |
General |
arkadaş gibi olan |
fellowlike adj.
|
|
221 |
General |
arkadaş canlısı |
fellowly adj.
|
|
222 |
General |
arkadaş canlısı olmayan |
inhospitable adj.
|
|
223 |
General |
arkadaş canlısı |
outgiving adj.
|
|
224 |
General |
arkadaş canlısı |
smooth adj.
|
|
225 |
General |
arkadaş olarak |
in company adv.
|
|
226 |
General |
arkadaş canlısı bir biçimde |
sociably adv.
|
|
227 |
General |
bir arkadaş vasıtasıyla |
through a friend adv.
|
|
228 |
General |
arkadaş canlısı bir tavırla |
matily [uk] adv.
|
|
229 |
General |
vay arkadaş |
so conj.
|
|
230 |
General |
vay arkadaş |
zounds interj.
|
|
231 |
General |
arkadaş anlamı veren ön ek |
co- pref.
|
|
232 |
General |
(yabancı kimselere hitaben) arkadaş |
dad expr.
|
|
Phrasals |
|
233 |
Phrasals |
arkadaş kalmak |
be in with v.
|
|
234 |
Phrasals |
(biriyle) arkadaş olmak |
fraternize with (someone) v.
|
|
235 |
Phrasals |
(biriyle) arkadaş kalmak |
keep in with (someone) v.
|
|
236 |
Phrasals |
(biriyle) arkadaş olmak |
buddy up (with someone) v.
|
|
237 |
Phrasals |
arkadaş olmak |
buddy with v.
|
|
238 |
Phrasals |
biriyle arkadaş olmaya başlamak |
come on to someone v.
|
|
239 |
Phrasals |
ile arkadaş olmak |
fraternize with v.
|
|
240 |
Phrasals |
(biriyle) iyi arkadaş olmak |
get on (with someone) v.
|
|
241 |
Phrasals |
(biriyle) iyi arkadaş olmak |
get along (with someone) v.
|
|
242 |
Phrasals |
(biriyle) arkadaş olmak |
get on with (someone) v.
|
|
Phrases |
|
243 |
Phrases |
bana arkadaş de ama beni yakın tut |
call me friend but keep me closer expr.
|
|
244 |
Phrases |
yeni arkadaş istemem |
no new friends expr.
|
|
245 |
Phrases |
normal bir arkadaş gibi |
as one does expr.
|
|
246 |
Phrases |
(biriyle) iyi arkadaş |
on a first-name basis (with someone) expr.
|
|
247 |
Phrases |
(biriyle) yakın arkadaş |
on a first-name basis (with someone) expr.
|
|
248 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) arkadaş |
in with (someone or something) expr.
|
|
Proverb |
|
249 |
Proverb |
gerçek arkadaş kara günde belli olur |
friend in need is a friend indeed
|
|
Colloquial |
|
250 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
bezzie n.
|
|
251 |
Colloquial |
ömürlük arkadaş |
bffl (best friend for life) n.
|
|
252 |
Colloquial |
en yakın arkadaş |
bffl (best friend for life) n.
|
|
253 |
Colloquial |
siyah arkadaş/kanka |
blood n.
|
|
254 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
ace boom-boom n.
|
|
255 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
bosom chum n.
|
|
256 |
Colloquial |
en yakın arkadaş |
bosom chum n.
|
|
257 |
Colloquial |
en yakın/iyi arkadaş |
best bud n.
|
|
258 |
Colloquial |
canciğer/sıkı fıkı arkadaş |
best bud n.
|
|
259 |
Colloquial |
çok iyi/yakın arkadaş |
best bud n.
|
|
260 |
Colloquial |
iyi/yakın arkadaş |
good buddy n.
|
|
261 |
Colloquial |
erkek arkadaş olma özelliklerine sahip |
boyfriend material n.
|
|
262 |
Colloquial |
erkek arkadaş olabilecek niteliklere sahip olma |
boyfriend material n.
|
|
263 |
Colloquial |
erkek arkadaş kumaşı |
boyfriend material n.
|
|
264 |
Colloquial |
en yakın arkadaş |
someone's right hand n.
|
|
265 |
Colloquial |
eski arkadaş |
old boy n.
|
|
266 |
Colloquial |
iki arkadaş arasındaki düşmanlık |
hostility between two friends n.
|
|
267 |
Colloquial |
sadık arkadaş |
true blue friend n.
|
|
268 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
ace n.
|
|
269 |
Colloquial |
yeni arkadaş |
new friend n.
|
|
270 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
partner in crime n.
|
|
271 |
Colloquial |
yanlış arkadaş grubu |
the wrong crowd n.
|
|
272 |
Colloquial |
dost/arkadaş (erkek) |
dude n.
|
|
273 |
Colloquial |
en yakın arkadaş |
ride or die n.
|
|
274 |
Colloquial |
en güvenilir arkadaş |
ride or die n.
|
|
275 |
Colloquial |
sadık arkadaş |
ride or die n.
|
|
276 |
Colloquial |
arkadaş canlısı adam |
nice guy n.
|
|
277 |
Colloquial |
birinin arkadaş çevresi |
the company somebody keeps n.
|
|
278 |
Colloquial |
yakın arkadaş |
ace boom-boom n.
|
|
279 |
Colloquial |
(birinin) arkadaş çevresi |
the company (one) keeps n.
|
|
280 |
Colloquial |
birinin arkadaş çevresi |
the company somebody keeps n.
|
|
281 |
Colloquial |
(iyelik zamiri ile kullanılır) arkadaş |
bitch n.
|
|
282 |
Colloquial |
arkadaş veya dost anlamına gelen bir küçültme sözcüğü |
matey n.
|
|
283 |
Colloquial |
erkeklerden oluşan arkadaş grubu |
boy n.
|
|
284 |
Colloquial |
duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki yaşanan arkadaş |
friend with benefits n.
|
|
285 |
Colloquial |
kurtarıcı kız/arkadaş |
go-to girl n.
|
|
286 |
Colloquial |
arkadaş olmak |
make a friend v.
|
|
287 |
Colloquial |
(sadece) arkadaş olmak |
be (just) good friends v.
|
|
288 |
Colloquial |
(sadece) yakın arkadaş olmak |
be (just) good friends v.
|
|
289 |
Colloquial |
iyi arkadaş olmak |
be good friends v.
|
|
290 |
Colloquial |
yakın arkadaş olmak |
be good friends v.
|
|
291 |
Colloquial |
(biriyle) arkadaş olmak |
be in with (someone) v.
|
|
292 |
Colloquial |
arkadaş olmak |
pal up v.
|
|
293 |
Colloquial |
arkadaş toplantısına gitmeden önce evde alkol almak |
preload v.
|
|
294 |
Colloquial |
arkadaş canlısı |
folksy adj.
|
|
295 |
Colloquial |
arkadaş canlısı olmayan |
uncordial [scottish] adj.
|
|
296 |
Colloquial |
arkadaş listesinden çıkarılmış |
unfriended adj.
|
|
297 |
Colloquial |
arkadaş canlısı |
palsy adj.
|
|
298 |
Colloquial |
vay arkadaş |
man interj.
|
|
299 |
Colloquial |
(hitap olarak) arkadaş |
bru [south african] interj.
|
|
300 |
Colloquial |
naber arkadaş! |
what's up, doc? expr.
|
|
301 |
Colloquial |
sen de kendine arkadaş mı diyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
302 |
Colloquial |
senin gibi arkadaş mı olur? |
call yourself a friend? expr.
|
|
303 |
Colloquial |
(biriyle) arkadaş |
down (with someone) expr.
|
|
304 |
Colloquial |
arkadaş istiyorsan önce arkadaş ol |
if you want a friend, be a friend expr.
|
|
305 |
Colloquial |
arkadaşın olsun istiyorsan önce sen arkadaş olmayı öğren |
if you want a friend, be a friend expr.
|
|
306 |
Colloquial |
arkadaşın olsun istiyorsan arkadaş canlısı ve kibar olmalısın |
if you want a friend, be a friend expr.
|
|
307 |
Colloquial |
senin gibi arkadaş mı olur? |
call yourself a friend? expr.
|
|
308 |
Colloquial |
sen kendini arkadaş mı sanıyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
309 |
Colloquial |
sen de arkadaş mısın? |
call yourself a friend? expr.
|
|
310 |
Colloquial |
sana arkadaş demeye bin şahit lazım |
call yourself a friend? expr.
|
|
311 |
Colloquial |
sen kendine arkadaş mı diyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
312 |
Colloquial |
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
313 |
Colloquial |
erkek arkadaş |
bfn abrev.
|
|
Idioms |
|
314 |
Idioms |
yakın arkadaş |
bosom chum n.
|
|
315 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
bosom chum n.
|
|
316 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
bosom pal n.
|
|
317 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
bosom buddy n.
|
|
318 |
Idioms |
güvenilir arkadaş |
good ole boy n.
|
|
319 |
Idioms |
güvenilir arkadaş |
good old boy n.
|
|
320 |
Idioms |
iyi arkadaş |
good old boy n.
|
|
321 |
Idioms |
iyi arkadaş |
good ole boy n.
|
|
322 |
Idioms |
kafa (arkadaş) |
kindred spirit n.
|
|
323 |
Idioms |
yakın arkadaş |
bosom pal n.
|
|
324 |
Idioms |
yakın arkadaş |
bosom buddy n.
|
|
325 |
Idioms |
iki yakın arkadaş |
frick and frack n.
|
|
326 |
Idioms |
etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan iki arkadaş |
frick and frack n.
|
|
327 |
Idioms |
arkadaş canlısı kimse |
a people person n.
|
|
328 |
Idioms |
siyahi arkadaş |
blood (brother) n.
|
|
329 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
boon companion n.
|
|
330 |
Idioms |
birlikte vakit geçirmekten hoşlanılan arkadaş |
boon companion n.
|
|
331 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
bosom buddy/friend n.
|
|
332 |
Idioms |
yakın arkadaş |
bosom buddy/friend n.
|
|
333 |
Idioms |
en yakın arkadaş |
work spouse n.
|
|
334 |
Idioms |
arkadaş arasına çıkmamak |
not show one's face v.
|
|
335 |
Idioms |
arkadaş olmak |
pal up with someone v.
|
|
336 |
Idioms |
arkadaş olmak |
down v.
|
|
337 |
Idioms |
birisiyle iyi arkadaş olmak |
get on a first-name basis with someone v.
|
|
338 |
Idioms |
birisiyle iyi arkadaş olmak |
be on a first-name basis with someone v.
|
|
339 |
Idioms |
sıkı fıkı/içli dışlı/yakın arkadaş gibi görünmek |
be palsy-walsy v.
|
|
340 |
Idioms |
(birisiyle) arkadaş olmak |
strike up a friendship v.
|
|
341 |
Idioms |
(arkadaş vb) ayrılmak |
grow away from v.
|
|
342 |
Idioms |
(cinsel ilişki için) arkadaş bulmak |
pick up v.
|
|
343 |
Idioms |
onaylanmayan/sevilmeyen biriyle arkadaş olmak |
be/get mixed up with somebody v.
|
|
344 |
Idioms |
onaylanmayan/sevilmeyen biriyle arkadaş ilişkisi kurmak |
be/get mixed up with somebody v.
|
|
345 |
Idioms |
eski anlaşmazlıkları unutup tekrar arkadaş olmak |
bury the hatchet v.
|
|
346 |
Idioms |
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
|
|
347 |
Idioms |
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
|
|
348 |
Idioms |
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape up an acquaintance v.
|
|
349 |
Idioms |
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape up an acquaintance v.
|
|
350 |
Idioms |
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape (up) an acquaintance with somebody v.
|
|
351 |
Idioms |
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape (up) an acquaintance with somebody v.
|
|
352 |
Idioms |
(biriyle) arkadaş olmak |
be friends with (someone) v.
|
|
353 |
Idioms |
(biriyle) iyi arkadaş olmak |
be well in (with somebody) v.
|
|
354 |
Idioms |
(biriyle) arkadaş olmak |
become friends with (someone) v.
|
|
355 |
Idioms |
eski anlaşmazlıkları unutup tekrar arkadaş olmak |
bury your differences v.
|
|
356 |
Idioms |
(biriyle) arkadaş olmak |
make friends (with one) v.
|
|
357 |
Idioms |
arkadaş arasına çıkmamak |
not show face v.
|
|
358 |
Idioms |
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
|
|
359 |
Idioms |
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak |
scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
|
|
360 |
Idioms |
sıkı fıkı (dost/arkadaş) |
close as the bark to the tree adj.
|
|
361 |
Idioms |
(arkadaş, dost) yakın |
close to (someone or something) adj.
|
|
362 |
Idioms |
(arkadaş, dost) sıkı fıkı |
close to (someone or something) adj.
|
|
363 |
Idioms |
arkadaş gibi |
on good terms expr.
|
|
364 |
Idioms |
arkadaş olarak |
on a friendly footing expr.
|
|
365 |
Idioms |
gerçek arkadaş kara günde belli olur |
a friend in need is a friend indeed expr.
|
|
Speaking |
|
366 |
Speaking |
benden sana bir arkadaş nasihatı |
just a little friendly advice from me n.
|
|
367 |
Speaking |
arkadaş olduğumuzu sanıyordum |
I thought we were friends expr.
|
|
368 |
Speaking |
arkadaş olabilir miyiz? |
can we be friends? expr.
|
|
369 |
Speaking |
arkadaş olabilir miyiz? |
could we be friends? expr.
|
|
370 |
Speaking |
arkadaş olabilir miyiz? |
would we be friends? expr.
|
|
371 |
Speaking |
arkadaş olalım |
be friends expr.
|
|
372 |
Speaking |
arkadaş olmak ister misin? |
you want to be friends? expr.
|
|
373 |
Speaking |
arkadaş olmak ister misin? |
do you want to be friends? expr.
|
|
374 |
Speaking |
artık arkadaş olabilir miyiz? |
can we be friends now? expr.
|
|
375 |
Speaking |
biz arkadaş değiliz |
we are not friends expr.
|
|
376 |
Speaking |
benimle arkadaş olur musun |
will you be my friend expr.
|
|
377 |
Speaking |
birçok arkadaş edinebilirsin |
you can make a lot of friends expr.
|
|
378 |
Speaking |
benden sana bir arkadaş tavsiyesi |
just a little friendly advice from me expr.
|
|
379 |
Speaking |
kuyrukta birkaç arkadaş edindim |
I made friends in the line expr.
|
|
380 |
Speaking |
kadın arkadaş edinmek zor |
it's hard to make female friends expr.
|
|
381 |
Speaking |
seninle arkadaş olmak istiyorum |
I would like to be friends with you expr.
|
|
382 |
Speaking |
seni arkadaş olarak seviyorum |
I love you as a friend expr.
|
|
383 |
Speaking |
seninle arkadaş olmak istiyorum |
I want to be friends with you expr.
|
|
384 |
Speaking |
siz iyi arkadaş mısınız? |
are you good friends? expr.
|
|
385 |
Speaking |
senle ben çok iyi arkadaş olacağız |
we're going to be great friends expr.
|
|
386 |
Speaking |
sana bahsettiğim arkadaş |
the friend I told you about expr.
|
|
387 |
Speaking |
sen nerelisin arkadaş? |
where are you from my friend? expr.
|
|
388 |
Speaking |
yeni bir arkadaş buldum |
I made a new friend expr.
|
|
389 |
Speaking |
yanlışlıkla seni arkadaşlarımdan/arkadaş listemden çıkardım |
I accidentally removed you from my friends expr.
|
|
390 |
Speaking |
arkadaşlar aracılığıyla arkadaş edin |
make friends through friends expr.
|
|
Chat Usage |
|
391 |
Chat Usage |
arkadaş olarak kabul et |
accept as a friend expr.
|
|
392 |
Chat Usage |
arkadaş olabilir miyiz? |
can we be friends? expr.
|
|
393 |
Chat Usage |
arkadaş olabilir miyiz? |
shall we be friends? expr.
|
|
394 |
Chat Usage |
arkadaş olabilir miyiz? |
should we be friends? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
395 |
Trade/Economic |
memur arkadaş |
fellow employee n.
|
|
Computer |
|
396 |
Computer |
arkadaş bölgesi |
friend zone n.
|
|
397 |
Computer |
arkadaş bulma sitesi |
dating site n.
|
|
398 |
Computer |
çevrimiçi arkadaş |
online friend n.
|
|
399 |
Computer |
arkadaş olarak eklemek |
friend v.
|
|
400 |
Computer |
arkadaş listesine eklemek |
friend v.
|
|
401 |
Computer |
arkadaş listesinden çıkarmak |
unfriend v.
|
|
402 |
Computer |
bir arkadaş etiketlemek |
tag a friend v.
|
|
403 |
Computer |
arkadaş ekle |
add friend expr.
|
|
404 |
Computer |
arkadaş onayı bekleniyor |
awaiting friend confirmation expr.
|
|
Medical |
|
405 |
Medical |
arkadaş yardımı |
buddy aid n.
|
|
Psychology |
|
406 |
Psychology |
arkadaş çevresi etkisi |
peer influence n.
|
|
407 |
Psychology |
arkadaş etkisi |
peer influence n.
|
|
408 |
Psychology |
arkadaş öldürme |
amicicide n.
|
|
409 |
Psychology |
hayali arkadaş |
imaginary companion n.
|
|
Botanic |
|
410 |
Botanic |
arkadaş hücreler |
companion cells n.
|
|
Social Sciences |
|
411 |
Social Sciences |
özellikle çin'in hunan bölgesinde yaygın olarak uygulanmakta olan kız çocuklarının aynı yaşta başka kız çocuklarıyla arkadaş edilmesi geleneği |
laotang n.
|
|
412 |
Social Sciences |
(scientology) öğretiye karşı olduğu düşünülen aile, arkadaş gibi kişilerle bağların kasıtlı olarak koparılması |
disconnect n.
|
|
Linguistics |
|
413 |
Linguistics |
arkadaş kümesi içinde öğretim |
peer teaching n.
|
|
History |
|
414 |
History |
yakın arkadaş |
privado [obsolete] n.
|
|
415 |
History |
samimi arkadaş |
privado [obsolete] n.
|
|
Religious |
|
416 |
Religious |
arkadaş canlısı |
homiletical [obsolete] adj.
|
|
Military |
|
417 |
Military |
arkadaş ilk yardımı |
buddy aid n.
|
|
Art |
|
418 |
Art |
arkadaş canlısı |
chief [scotland] adj.
|
|
Abbreviation |
|
419 |
Abbreviation |
kız arkadaş |
girlfy n.
|
|
420 |
Abbreviation |
hayat boyu en iyi arkadaş |
bff (best friends forever) expr.
|
|
Latin |
|
421 |
Latin |
sadık arkadaş |
fidus achates n.
|
|
Archaic |
|
422 |
Archaic |
yakın arkadaş |
cater-cousin n.
|
|
423 |
Archaic |
yakın kadın arkadaş |
gossip n.
|
|
Slang |
|
424 |
Slang |
en iyi arkadaş |
main man n.
|
|
425 |
Slang |
kız arkadaş |
old lady n.
|
|
426 |
Slang |
yakın arkadaş ya da çocuğa hitaben kullanılan yakınlık bildiren terim |
bohunk n.
|
|
427 |
Slang |
aile ya da arkadaş grubunda türetilen ve kullanılan yaygınlığı olmayan sözcük |
homemade word n.
|
|
428 |
Slang |
arkadaş tayfası |
gang n.
|
|
429 |
Slang |
arkadaş canlısı |
chummy n.
|
|
430 |
Slang |
arkadaş grubu veya tanıdıklar |
bludfire n.
|
|
431 |
Slang |
arkadaş indirimi |
mate's rate n.
|
|
432 |
Slang |
arkadaş indirimi |
mate's discount n.
|
|
433 |
Slang |
bağlantı arkadaş |
transition friend n.
|
|
434 |
Slang |
çok uyumlu arkadaş |
a staunch fellow n.
|
|
435 |
Slang |
çok yakın arkadaş |
framily n.
|
|
436 |
Slang |
çok uyumlu arkadaş |
a regular brick n.
|
|
437 |
Slang |
erkek arkadaş |
hubbie n.
|
|
438 |
Slang |
en iyi arkadaş |
ace boon coon n.
|
|
439 |
Slang |
en iyi arkadaş |
besty n.
|
|
440 |
Slang |
her ortama giren sosyal arkadaş |
brofessional n.
|
|
441 |
Slang |
ilk görüşte arkadaş |
friend at first sight n.
|
|
442 |
Slang |
kız arkadaş |
ruca n.
|
|
443 |
Slang |
kız arkadaş |
shawty n.
|
|
444 |
Slang |
kız arkadaş |
wifey (rap slang) n.
|
|
445 |
Slang |
kız arkadaş |
shorty (rap slang) n.
|
|
446 |
Slang |
kız arkadaş |
squeeze n.
|
|
447 |
Slang |
kız arkadaş |
hyna n.
|
|
448 |
Slang |
mahalleden arkadaş |
homeboy n.
|
|
449 |
Slang |
mahalleden arkadaş |
homegirl n.
|
|
450 |
Slang |
uyumlu arkadaş |
a brick n.
|
|
451 |
Slang |
uygun arkadaş |
a brick n.
|
|
452 |
Slang |
yakın arkadaş |
peep n.
|
|
453 |
Slang |
yakın arkadaş |
stick man n.
|
|
454 |
Slang |
yakın arkadaş |
stick n.
|
|
455 |
Slang |
yakın arkadaş |
dog (rap slang) n.
|
|
456 |
Slang |
yakın arkadaş |
ace boon coon n.
|
|
457 |
Slang |
yakın arkadaş |
dawg n.
|
|
458 |
Slang |
yakın arkadaş |
dogg (rap slang) n.
|
|
459 |
Slang |
yakın arkadaş |
bubba n.
|
|
460 |
Slang |
yakın arkadaş |
chum n.
|
|
461 |
Slang |
yakın arkadaş |
wingman n.
|
|
462 |
Slang |
(sevgili değil de) arkadaş olarak |
friend zone n.
|
|
463 |
Slang |
yakın kız arkadaş |
gal-pal n.
|
|
464 |
Slang |
birbirinden belirgin şekilde farklı iki arkadaş |
mutt and jeff [dated] n.
|
|
465 |
Slang |
fiziksel özellikleri birbirine zıt iki arkadaş |
mutt and jeff [dated] n.
|
|
466 |
Slang |
yakın arkadaş |
goombah n.
|
|
467 |
Slang |
güvenilir arkadaş |
goombah n.
|
|
468 |
Slang |
bir arkadaş |
home skillet n.
|
|
469 |
Slang |
bir arkadaş |
homeslice n.
|
|
470 |
Slang |
kız arkadaş |
jelly n.
|
|
471 |
Slang |
aralarında çok boy farkı olan iki arkadaş/ikili |
mutt and jeff n.
|
|
472 |
Slang |
birbirine zıt özelliklere sahip iki arkadaş/ikili |
mutt and jeff n.
|
|
473 |
Slang |
sorumlu/sorumluluk sahibi arkadaş (kadın) |
mom n.
|
|
474 |
Slang |
anaç arkadaş |
mom n.
|
|
475 |
Slang |
a.b.d. askerleri tarafından kore savaşı sırasında edinilen koreli kız arkadaş, metres |
moose [obsolete] n.
|
|
476 |
Slang |
koreli kız arkadaş (kore'de) |
moose n.
|
|
477 |
Slang |
kız arkadaş |
moose n.
|
|
478 |
Slang |
yakın arkadaş |
china plate [uk/australia] n.
|
|
479 |
Slang |
arkadaş canlısı olmayan kimse |
polecat n.
|
|
480 |
Slang |
arkadaş veya dost grubu |
massive n.
|
|
481 |
Slang |
arkadaş tayfası |
massive n.
|
|
482 |
Slang |
iyi dost/arkadaş |
bene cull [obsolete] [uk] n.
|
|
483 |
Slang |
yakın arkadaş |
china n.
|
|
484 |
Slang |
kız arkadaş |
moll n.
|
|
485 |
Slang |
kız arkadaş |
mot [ireland] n.
|
|
486 |
Slang |
(dublin'de) kız arkadaş |
mott n.
|
|
487 |
Slang |
kız arkadaş |
mouse n.
|
|
488 |
Slang |
erkek arkadaş |
old man n.
|
|
489 |
Slang |
yakın arkadaş |
palsy-walsy n.
|
|
490 |
Slang |
cinsiyeti erkek olan arkadaş |
goombah n.
|
|
491 |
Slang |
kız arkadaş |
goose [south africa] n.
|
|
492 |
Slang |
kız arkadaş |
drag [dated] n.
|
|
493 |
Slang |
arkadaş olunanlar |
peeps [us] n.
|
|
494 |
Slang |
daha fazla para istenmeyecek arkadaş |
screw n.
|
|
495 |
Slang |
arkadaş grubu |
squad n.
|
|
496 |
Slang |
satmak (arkadaş vb) |
sell out v.
|
|
497 |
Slang |
fazla arkadaş canlısı |
palsy-walsy adj.
|
|
498 |
Slang |
tanışır tanışmaz samimi olunan arkadaş |
friend at first sight expr.
|
|
499 |
Slang |
tanıştıran veya aracı olan arkadaş |
transition friend expr.
|
|
500 |
Slang |
ben yokum arkadaş |
homie don't play that expr.
|
|