arkadaş - Turkish English Dictionary

arkadaş

Meanings of "arkadaş" in English Turkish Dictionary : 116 result(s)

Turkish English
Common Usage
arkadaş friend n.
He went with a friend to meet a supposed gay man.
Bir arkadaşıyla sözde eşcinsel bir adamla buluşmaya gitmiş.

More Sentences
arkadaş companion n.
You can be proud of what you have achieved, and we have been happy to be your companions on the road.
Başardıklarınızla gurur duyabilirsiniz ve biz de size yol arkadaşlığı yapmaktan mutluluk duyduk.

More Sentences
General
arkadaş mate n.
If I ax my mates back home where they come from, they would say Devon.
Eğer arkadaşlarıma nereden geldiklerini sorsaydım, Devon derlerdi.

More Sentences
arkadaş pal n.
I like to chat with my pals after school.
Okuldan sonra arkadaşlarımla sohbet etmek istiyorum.

More Sentences
arkadaş chap n.
This chap Giorgio Napolitano says we can then be an autonomous territorial entity.
Bu arkadaş Giorgio Napolitano, o zaman özerk bir bölgesel varlık olabileceğimizi söylüyor.

More Sentences
arkadaş fellow n.
Is this now a licence, as some fellow MEPs call it, for every country to do as they like?
Bazı milletvekili arkadaşların dediği gibi, bu artık her ülkenin istediğini yapabilmesi için bir ruhsat mı?

More Sentences
arkadaş partner n.
I told Tom he could be my partner.
Tom'a arkadaşım olabileceğini söyledim.

More Sentences
arkadaş friend n.
She claims she was raped by a friend and subsequently she bore a child.
Bir arkadaşı tarafından tecavüze uğradığını ve daha sonra bir çocuk doğurduğunu iddia etmektedir.

More Sentences
arkadaş associate n.
Life is too short to associate with these types of people.
Hayat bu tür insanlarla arkadaşlık kurmak için çok kısa.

More Sentences
arkadaş mate n.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.

More Sentences
arkadaş fellow adj.
I would first like to thank all fellow MEPs and rapporteurs.
Öncelikle tüm milletvekili ve raportör arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum.

More Sentences
Law
arkadaş companion n.
There was a wonderful élan about him which made him an extremely attractive interlocutor or companion.
Kendisini son derece çekici bir muhatap ya da arkadaş haline getiren harika bir heyecanı vardı.

More Sentences
Slang
arkadaş dude interj.
That dude is rolling in dough.
Şu arkadaş para içinde yüzüyor.

More Sentences
General
arkadaş brother n.
arkadaş buddy n.
arkadaş chum n.
arkadaş consociate n.
arkadaş familiar n.
arkadaş helpmeet n.
arkadaş connection n.
arkadaş bud n.
arkadaş frater n.
arkadaş consort n.
arkadaş kamerad n.
arkadaş amigo n.
arkadaş compeer n.
arkadaş comate n.
arkadaş fella n.
arkadaş bedfellow n.
arkadaş intimate n.
arkadaş comrade n.
arkadaş cohort n.
arkadaş feller n.
arkadaş helpmate n.
arkadaş ally n.
arkadaş colleague n.
arkadaş connexion n.
arkadaş achates n.
arkadaş camerade n.
arkadaş time killer n.
arkadaş tilikum [dialect] n.
arkadaş amy n.
arkadaş eme [scottish] n.
arkadaş make n.
arkadaş bhai [india] n.
arkadaş billy [scotland] n.
arkadaş billie [scotland] n.
arkadaş marrow [dialect] n.
arkadaş marrow [scotland] n.
arkadaş boet [south africa] n.
arkadaş haver n.
arkadaş haber n.
arkadaş chaber n.
arkadaş chaver n.
arkadaş bredren n.
arkadaş yfere [obsolete] n.
arkadaş gossip n.
arkadaş oppo [uk] n.
arkadaş running mate n.
arkadaş running-mate n.
arkadaş co-mate n.
arkadaş couzin [south africa] n.
arkadaş duddie n.
arkadaş fellowship n.
arkadaş semblable n.
arkadaş sinner [dialect] n.
arkadaş skainsmate n.
arkadaş skate n.
arkadaş boertjie [south africa] expr.
Colloquial
arkadaş lad n.
arkadaş tillicum [us & canadian] n.
arkadaş good buddy n.
arkadaş yaar [hinglish] n.
arkadaş kidder [dialect] n.
arkadaş jong [south africa] n.
arkadaş handlanger n.
arkadaş cat n.
arkadaş bra [south africa] n.
arkadaş chommie [south africa] n.
arkadaş cock [uk] n.
arkadaş home fry interj.
arkadaş homefry interj.
arkadaş dognutz interj.
arkadaş man interj.
arkadaş pardner interj.
arkadaş homeboy exclam.
Speaking
arkadaş maty n.
arkadaş matey interj.
Trade/Economic
arkadaş associate n.
Technical
arkadaş buddy interj.
Archaic
arkadaş mone n.
arkadaş concomitant n.
arkadaş paragon n.
arkadaş peer n.
Slang
arkadaş bizatch n.
arkadaş biznitch n.
arkadaş cobber n.
arkadaş home skillet n.
arkadaş homeslice n.
arkadaş hoser n.
arkadaş palsy-walsy n.
arkadaş cully n.
arkadaş bluh (rap slang) interj.
arkadaş bloke interj.
arkadaş okie (rap slang) interj.
arkadaş shot interj.
arkadaş ock (philadelphian slang) interj.
arkadaş homeboy interj.
arkadaş bitch interj.
British Slang
arkadaş cuz n.
arkadaş blad interj.
arkadaş brer interj.
arkadaş bruv interj.
arkadaş fam interj.
Modern Slang
arkadaş amico n.
arkadaş acere [cuba/miami] exclam.

Meanings of "arkadaş" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kız arkadaş girl friend n.
Mike has two girl friends.
Mike'ın iki kız arkadaşı var.

More Sentences
iyi arkadaş good friend n.
Good accounts make good friends.
İyi konuşmalar yapmak iyi arkadaşlar kazandırır.

More Sentences
arkadaş canlısı friendly adj.
They are all so friendly, invite me out to supper.
Hepsi çok arkadaş canlısı, beni akşam yemeğine davet et.

More Sentences
General
yakın arkadaş close friend n.
Tom doesn't have very many close friends.
Tom'un pek fazla yakın arkadaşı yok.

More Sentences
kız arkadaş girl n.
The girl was not more careful than her friend.
Kız, arkadaşından daha dikkatli değildi.

More Sentences
yakın arkadaş bosom friend n.
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır yakın arkadaş olmuşlardır.

More Sentences
kız arkadaş girlfriend n.
I hope I have a girlfriend after tonight.
Umarım bu akşamdan sonra bir kız arkadaşım olur.

More Sentences
samimi arkadaş intimate n.
We're intimate friends.
Biz samimi arkadaşlarız.

More Sentences
ortak arkadaş mutual friend n.
We have mutual friends.
Ortak arkadaşlarımız var.

More Sentences
yakın arkadaş crony n.
The minister appointed one of his cronies to a key position.
Bakan, yakın arkadaşlarından birini önemli bir pozisyona atadı.

More Sentences
erkek arkadaş boyfriend n.
Get over there with your boyfriend!
Erkek arkadaşınla şuraya geçin.

More Sentences
arkadaş çevresi circle of friends n.
Layla had a large circle of friends but was naive.
Layla'nın geniş bir arkadaş çevresi vardı ama o saftı.

More Sentences
en iyi arkadaş best friend n.
You don't have to be best friends with your roommates, but you need to respect one another.
Oda arkadaşlarınızla en iyi arkadaş olmak zorunda değilsiniz, ancak birbirinize saygı duymanız gerekir.

More Sentences
hayali arkadaş imaginary friend n.
Tom told Mary about his imaginary friend.
Tom Mary'ye hayali arkadaşından bahsetti.

More Sentences
özel arkadaş special friend n.
I thought she was my special friend.
Onun özel arkadaşım olduğunu düşündüm.

More Sentences
gerçek arkadaş real friend n.
He has no real friends.
Onun gerçek arkadaşı yok.

More Sentences
kötü arkadaş bad friend n.
The essence of a person depends on the influence of good or bad friends.
Bir kimsenin özü iyi ya da kötü arkadaşların etkisine bağlıdır.

More Sentences
çok sayıda arkadaş many friends n.
Tom has many friends.
Tom'un çok sayıda arkadaşı var.

More Sentences
yakın arkadaş a close friend n.
Layla wrote the letters to a close friend.
Leyla mektubu yakın arkadaşına yazdı.

More Sentences
yakın bir arkadaş a close friend n.
Tom is a close friend of Mary's.
Tom Mary'nin yakın bir arkadaşı.

More Sentences
gerçek arkadaş true friend n.
Tom is my only true friend.
Tom benim tek gerçek arkadaşım.

More Sentences
güvenilir arkadaş reliable friend n.
You're the most reliable friend I have.
Sen sahip olduğum en güvenilir arkadaşsın.

More Sentences
iyi arkadaş good friend n.
I'm good friends with Tom.
Tom'la iyi arkadaşım.

More Sentences
yanlış arkadaş false friend n.
There are false friends in every language.
Her dilde yanlış arkadaşlar vardır.

More Sentences
arkadaş grubu group of friends n.
Tom and Mary have the same group of friends.
Tom ve Mary aynı arkadaş grubuna sahipler.

More Sentences
birçok arkadaş many friends n.
She has many friends in the United States.
Onun ABD'de birçok arkadaşı var.

More Sentences
eski erkek arkadaş ex-boyfriend n.
My ex-boyfriend's ex just called me out of the blue.
Eski erkek arkadaşımın eski sevgilisi durup dururken beni aradı.

More Sentences
arkadaş bulmak find a friend v.
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.

More Sentences
arkadaş olmak be friends v.
Whatever happens, we'll always be friends.
Ne olursa olsun biz her zaman arkadaş olacağız.

More Sentences
ile arkadaş olmak be friends with v.
I want to be friends with Tom.
Tom ile arkadaş olmak istiyorum.

More Sentences
arkadaş olmak become friends v.
We could neither help laughing, and we became friends at once.
İkimiz de gülmekten kendimizi alamadık ve bir anda arkadaş olduk.

More Sentences
arkadaş olmak make friends with v.
Making friends with people doesn't have anything to do with how long you know them.
İnsanlarla arkadaş olmak, onları ne kadar süredir tanıdığınızla ilgili değildir.

More Sentences
arkadaş olmak be friends with v.
I can't be friends with her.
Onunla arkadaş olamam.

More Sentences
arkadaş olmak befriend v.
While in jail, Tom befriended John, an infamous car thief.
Tom, hapiste iken, kötü şöhretli bir araba hırsızı olan John'la arkadaş oldu.

More Sentences
ile arkadaş olmak make friends with v.
I want to make friends with Nancy.
Nancy ile arkadaş olmak istiyorum.

More Sentences
arkadaş olmak make friends v.
Children always find a reason to make friends.
Çocuklar arkadaş olmak için her zaman bir neden bulurlar.

More Sentences
arkadaş olmak become friends with v.
Evidently, students who are self-identified gamers tend to become friends with one another.
Kendilerini oyuncu olarak tanımlayan öğrencilerin birbirleriyle arkadaş olma eğiliminde oldukları açıktır.

More Sentences
arkadaş edinmek have friends v.
I don't need a Facebook account in order to have friends.
Arkadaş edinmek için Facebook hesabına ihtiyacım yok.

More Sentences
arkadaş edinmek make friends v.
Tom found it difficult to make friends.
Tom arkadaş edinmekte zorlandı.

More Sentences
arkadaş edinmek make a friend v.
I just made a friend.
Yeni bir arkadaş edindim.

More Sentences
Colloquial
(sadece) iyi arkadaş olmak be (just) good friends v.
We used to be good friends.
İyi arkadaş olurduk.

More Sentences
(biriyle) arkadaş friends with (someone) adj.
Treat your friends with respect!
Arkadaşlarınıza saygılı davranın.

More Sentences
Idioms
çok yakın arkadaş bosom friend n.
Tom and Mary have been bosom friends for years.
Tom ve Mary yıllardır çok yakın arkadaşlar.

More Sentences
arkadaş olmak make friends v.
We're not here to make friends.
Buraya arkadaş olmaya gelmedik.

More Sentences
Speaking
arkadaş mıyız? are we friends? expr.
Are we friends?
Arkadaş mıyız?

More Sentences
biz arkadaş değiliz we aren't friends expr.
We aren't friends.
Biz arkadaş değiliz.

More Sentences
Common Usage
arkadaş çevresi entourage n.
General
erkek arkadaş toplantısı bull session n.
yakın arkadaş fellow n.
yakın kız arkadaş girlfriend in training n.
eski arkadaş former friend n.
iyi arkadaş familiar n.
arkadaş olan associate n.
arkadaş sevgisi companionship n.
yakın arkadaş alter ego n.
arkadaş çevresi company n.
arkadaş sevgisi comradeship n.
kız arkadaş ses tonu girlfriend voice n.
yakın arkadaş chum n.
yakın arkadaş fella n.
canciğer arkadaş chum n.
arkadaş grubu social circle n.
sıradan arkadaş casual friend n.
samimi arkadaş familiar n.
erkek arkadaş boy friend n.
arkadaş tarifesi partner fare n.
arkadaş canlı olma amiableness n.
arkadaş ve akraba ziyareti visiting friends and relatives n.
arkadaş grubu crowd n.
kalıcı arkadaş steady n.
yakın arkadaş boon companion n.
bayan arkadaş lady friend n.
yakın arkadaş intimate n.
bakımsız ve pis erkek arkadaş hobeau n.
sadık arkadaş a true friend n.
iyi huylu veya arkadaş canlısı olma jovialness n.
arkadaş kayırma nepotism n.
arkadaş daveti friend invitation n.
arkadaş çevresi group of friends n.
arkadaş çevresi group of pals n.
arkadaş çevresi social circle n.
hanım arkadaş lady friend n.
iyi arkadaş chum n.
arkadaş ortamı a circle of friends n.
arkadaş ilişkileri friend relationships n.
iki arkadaş couple n.
müşterek arkadaş common friend n.
ortak arkadaş common friend n.
arkadaş bulma hizmetleri dating services n.
eski erkek arkadaş exboyfriend n.
eski kız arkadaş exgirlfriend n.
en iyi/en yakın arkadaş best friend n.
liseden arkadaş high school friend n.
sıkı arkadaş close friend n.
oyuncu arkadaş fellow actor n.
(birinin) yakın arkadaş çevresi someone's close circle of friends n.
güvenilir arkadaş trustworthy friend n.
iyi dost/arkadaş a good fellow n.
vefasız arkadaş unfaithful friend n.
vefasız arkadaş false friend n.
arkadaş olmayan/düşman unfriend n.
hanım arkadaş female companion n.
bayan arkadaş female companion n.
kadın arkadaş female companion n.
ideal arkadaş ideal friend n.
kayıp arkadaş lost friend n.
kız arkadaş deneyimi girlfriend experience (gfe) n.
dört arkadaş four friends n.
gizli arkadaş secret friend n.
devamlı arkadaş constant companion n.
arkadaş canlısı olma agreeability n.
arkadaş canlısı olma agreeableness n.
kız arkadaş lady friend n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbor n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbour n.
arkadaş (eskiden amerikalı sömürgecilerin kızılderilileri selamlama ifadesi) netop n.
kız arkadaş tib [obsolete] n.
erkek arkadaş ami [french] n.
kız arkadaş amie [french] n.
kız arkadaş amiga [spanish] n.
arkadaş canlısı olma associableness n.
arkadaş canlısı olmama unapproachability n.
arkadaş canlısı olunmadığı için sevilmeme unfriendliness n.
arkadaş edinen kimse befriender n.
arkadaş edinme befriendment n.
yakın arkadaş belamy n.
arkadaş canlısı olma bonhommie n.
erkek arkadaş boy n.
arkadaş grubu bredren n.
arkadaş grubu bredrin n.
yakın arkadaş buddie n.
kız arkadaş young lady n.
erkek arkadaş young man n.
kadın arkadaş gal pal n.
uyuşuk arkadaş lungis [obsolete] n.
yakın arkadaş musketeer n.
en yakın arkadaş musketeer n.
kadın arkadaş gimmer [dialect] n.
yakın arkadaş buluşması gossiping n.
can ciğer kuzu sarması arkadaş greek [obsolete] n.
yakın arkadaş chummy n.
arkadaş (erkek) compadre [dialect] n.
arkadaş canlısı olmama inaffability n.
(aynı arkadaş grubu arasında çıkan) tartışma in-fighting n.
keyifli arkadaş goodfellow n.
yakın arkadaş family n.
arkadaş grubu family n.
erkek arkadaş fancy man [obsolete] n.
antik yunan'da gelini evinden alan arkadaş paranymph n.
kız arkadaş popsy n.
yakın kadın arkadaş cummer [scotland] n.
arkadaş grubu fellowred n.
arkadaş grubu fellowship n.
yakın arkadaş inward [obsolete] n.
arkadaş çevresinin gazına gelme peer pressure n.
yakın arkadaş cod [dialect] n.
arkadaş çevresi conversation [obsolete] n.
arkadaş bulma hizmeti dating service n.
samimi arkadaş fly [obsolete] n.
yakın arkadaş pewfellow n.
kız/erkek arkadaş partner n.
hem arkadaş hem rakip görülen kimse frenemy n.
arkadaş çevresi surrounding n.
ile arkadaş olmak go around with v.
arkadaş bulmak find a companion v.
biriyle arkadaş olmak take up with v.
ile arkadaş olmak be in with v.
arkadaş eklemek (listeye vb) add a friend v.
arkadaş aramak look for a friend v.
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak stay friends after a break up v.
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak be (still) friends after break up v.
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak be (still) friends after break up v.
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak stay friends after a break up v.
arkadaş olarak görmek consider someone a friend v.
arkadaş olarak görmek see someone as a friend v.
dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek make a friend from the other side of the world v.
(birlikte) çalıştığı herkesle/bütün insanlara arkadaş olmak istemek make friends with all the people he/she work with v.
bir sosyal paylaşım sitesinde birini arkadaş olarak eklemek friend v.
yakın arkadaş olmak chum v.
(bir şey elde etmek için) birisiyle arkadaş olmak buddy up v.
arkadaş olmak buddy v.
arkadaş edinmek gain v.
yakın arkadaş olmak hobanob v.
arkadaş olmak sib v.
arkadaş olmak sort [uk] [dialect] v.
yakın (arkadaş) thick adj.
arkadaş canlısı sociable adj.
çok yakın (arkadaş) intimate adj.
arkadaş canlısı companionable adj.
arkadaş canlısı social adj.
yakın (arkadaş) close adj.
yakın arkadaş hail fellow well met adj.
arkadaş canlısı genial adj.
arkadaş canlısı cordial adj.
arkadaş canlısı affable adj.
arkadaş canlısı amiable adj.
arkadaş canlısı friendful adj.
arkadaş canlısı accompanable adj.
arkadaş olmuş affrended [obsolete] adj.
arkadaş olmuş affriended [obsolete] adj.
yeniden arkadaş olan affrended [obsolete] adj.
arkadaş canlısı acquaintable adj.
arkadaş canlısı amical adj.
arkadaş canlısı olmayan unapproachable adj.
arkadaş canlısı olmayan undemonstrative adj.
(arkadaş) en iyi bezzie adj.
(arkadaş) en iyi bezzy adj.
arkadaş canlısı ve geçimli matey adj.
arkadaş canlısı hende adj.
arkadaş canlısı hendy [obsolete] adj.
arkadaş canlısı hold [obsolete] adj.
yakın (arkadaş) great [dialect] adj.
arkadaş canlısı common [dialect] adj.
arkadaş canlısı companable adj.
arkadaş canlısı olmayan inaffable adj.
arkadaş canlısı olmayan inamiable [obsolete] adj.
arkadaş canlısı olmayan ingrate [obsolete] adj.
arkadaş canlısı olmayan insociable adj.
arkadaş canlısı pack [scotland] adj.
arkadaş gibi olan fellowlike adj.
arkadaş canlısı fellowly adj.
arkadaş canlısı olmayan inhospitable adj.
arkadaş canlısı outgiving adj.
arkadaş canlısı smooth adj.
arkadaş olarak in company adv.
arkadaş canlısı bir biçimde sociably adv.
bir arkadaş vasıtasıyla through a friend adv.
arkadaş canlısı bir tavırla matily [uk] adv.
vay arkadaş so conj.
vay arkadaş zounds interj.
arkadaş anlamı veren ön ek co- pref.
(yabancı kimselere hitaben) arkadaş dad expr.
Phrasals
arkadaş kalmak be in with v.
(biriyle) arkadaş olmak fraternize with (someone) v.
(biriyle) arkadaş kalmak keep in with (someone) v.
(biriyle) arkadaş olmak buddy up (with someone) v.
arkadaş olmak buddy with v.
biriyle arkadaş olmaya başlamak come on to someone v.
ile arkadaş olmak fraternize with v.
(biriyle) iyi arkadaş olmak get on (with someone) v.
(biriyle) iyi arkadaş olmak get along (with someone) v.
(biriyle) arkadaş olmak get on with (someone) v.
Phrases
bana arkadaş de ama beni yakın tut call me friend but keep me closer expr.
yeni arkadaş istemem no new friends expr.
normal bir arkadaş gibi as one does expr.
(biriyle) iyi arkadaş on a first-name basis (with someone) expr.
(biriyle) yakın arkadaş on a first-name basis (with someone) expr.
(biriyle/bir şeyle) arkadaş in with (someone or something) expr.
Proverb
gerçek arkadaş kara günde belli olur friend in need is a friend indeed
Colloquial
yakın arkadaş bezzie n.
ömürlük arkadaş bffl (best friend for life) n.
en yakın arkadaş bffl (best friend for life) n.
siyah arkadaş/kanka blood n.
yakın arkadaş ace boom-boom n.
yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın/iyi arkadaş best bud n.
canciğer/sıkı fıkı arkadaş best bud n.
çok iyi/yakın arkadaş best bud n.
iyi/yakın arkadaş good buddy n.
erkek arkadaş olma özelliklerine sahip boyfriend material n.
erkek arkadaş olabilecek niteliklere sahip olma boyfriend material n.
erkek arkadaş kumaşı boyfriend material n.
en yakın arkadaş someone's right hand n.
eski arkadaş old boy n.
iki arkadaş arasındaki düşmanlık hostility between two friends n.
sadık arkadaş true blue friend n.
yakın arkadaş ace n.
yeni arkadaş new friend n.
yakın arkadaş partner in crime n.
yanlış arkadaş grubu the wrong crowd n.
dost/arkadaş (erkek) dude n.
en yakın arkadaş ride or die n.
en güvenilir arkadaş ride or die n.
sadık arkadaş ride or die n.
arkadaş canlısı adam nice guy n.
birinin arkadaş çevresi the company somebody keeps n.
yakın arkadaş ace boom-boom n.
(birinin) arkadaş çevresi the company (one) keeps n.
birinin arkadaş çevresi the company somebody keeps n.
(iyelik zamiri ile kullanılır) arkadaş bitch n.
arkadaş veya dost anlamına gelen bir küçültme sözcüğü matey n.
erkeklerden oluşan arkadaş grubu boy n.
duygusal birliktelik olmayıp sadece cinsel ilişki yaşanan arkadaş friend with benefits n.
kurtarıcı kız/arkadaş go-to girl n.
arkadaş olmak make a friend v.
(sadece) arkadaş olmak be (just) good friends v.
(sadece) yakın arkadaş olmak be (just) good friends v.
iyi arkadaş olmak be good friends v.
yakın arkadaş olmak be good friends v.
(biriyle) arkadaş olmak be in with (someone) v.
arkadaş olmak pal up v.
arkadaş toplantısına gitmeden önce evde alkol almak preload v.
arkadaş canlısı folksy adj.
arkadaş canlısı olmayan uncordial [scottish] adj.
arkadaş listesinden çıkarılmış unfriended adj.
arkadaş canlısı palsy adj.
vay arkadaş man interj.
(hitap olarak) arkadaş bru [south african] interj.
naber arkadaş! what's up, doc? expr.
sen de kendine arkadaş mı diyorsun? call yourself a friend? expr.
senin gibi arkadaş mı olur? call yourself a friend? expr.
(biriyle) arkadaş down (with someone) expr.
arkadaş istiyorsan önce arkadaş ol if you want a friend, be a friend expr.
arkadaşın olsun istiyorsan önce sen arkadaş olmayı öğren if you want a friend, be a friend expr.
arkadaşın olsun istiyorsan arkadaş canlısı ve kibar olmalısın if you want a friend, be a friend expr.
senin gibi arkadaş mı olur? call yourself a friend? expr.
sen kendini arkadaş mı sanıyorsun? call yourself a friend? expr.
sen de arkadaş mısın? call yourself a friend? expr.
sana arkadaş demeye bin şahit lazım call yourself a friend? expr.
sen kendine arkadaş mı diyorsun? call yourself a friend? expr.
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? call yourself a friend? expr.
erkek arkadaş bfn abrev.
Idioms
yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın arkadaş bosom chum n.
en yakın arkadaş bosom pal n.
en yakın arkadaş bosom buddy n.
güvenilir arkadaş good ole boy n.
güvenilir arkadaş good old boy n.
iyi arkadaş good old boy n.
iyi arkadaş good ole boy n.
kafa (arkadaş) kindred spirit n.
yakın arkadaş bosom pal n.
yakın arkadaş bosom buddy n.
iki yakın arkadaş frick and frack n.
etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan iki arkadaş frick and frack n.
arkadaş canlısı kimse a people person n.
siyahi arkadaş blood (brother) n.
en yakın arkadaş boon companion n.
birlikte vakit geçirmekten hoşlanılan arkadaş boon companion n.
en yakın arkadaş bosom buddy/friend n.
yakın arkadaş bosom buddy/friend n.
en yakın arkadaş work spouse n.
arkadaş arasına çıkmamak not show one's face v.
arkadaş olmak pal up with someone v.
arkadaş olmak down v.
birisiyle iyi arkadaş olmak get on a first-name basis with someone v.
birisiyle iyi arkadaş olmak be on a first-name basis with someone v.
sıkı fıkı/içli dışlı/yakın arkadaş gibi görünmek be palsy-walsy v.
(birisiyle) arkadaş olmak strike up a friendship v.
(arkadaş vb) ayrılmak grow away from v.
(cinsel ilişki için) arkadaş bulmak pick up v.
onaylanmayan/sevilmeyen biriyle arkadaş olmak be/get mixed up with somebody v.
onaylanmayan/sevilmeyen biriyle arkadaş ilişkisi kurmak be/get mixed up with somebody v.
eski anlaşmazlıkları unutup tekrar arkadaş olmak bury the hatchet v.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance v.
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance v.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody v.
biriyle kendi çıkarı için tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody v.
(biriyle) arkadaş olmak be friends with (someone) v.
(biriyle) iyi arkadaş olmak be well in (with somebody) v.
(biriyle) arkadaş olmak become friends with (someone) v.
eski anlaşmazlıkları unutup tekrar arkadaş olmak bury your differences v.
(biriyle) arkadaş olmak make friends (with one) v.
arkadaş arasına çıkmamak not show face v.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
(biriyle kendi çıkarı için) tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] v.
sıkı fıkı (dost/arkadaş) close as the bark to the tree adj.
(arkadaş, dost) yakın close to (someone or something) adj.
(arkadaş, dost) sıkı fıkı close to (someone or something) adj.
arkadaş gibi on good terms expr.
arkadaş olarak on a friendly footing expr.
gerçek arkadaş kara günde belli olur a friend in need is a friend indeed expr.
Speaking
benden sana bir arkadaş nasihatı just a little friendly advice from me n.
arkadaş olduğumuzu sanıyordum I thought we were friends expr.
arkadaş olabilir miyiz? can we be friends? expr.
arkadaş olabilir miyiz? could we be friends? expr.
arkadaş olabilir miyiz? would we be friends? expr.
arkadaş olalım be friends expr.
arkadaş olmak ister misin? you want to be friends? expr.
arkadaş olmak ister misin? do you want to be friends? expr.
artık arkadaş olabilir miyiz? can we be friends now? expr.
biz arkadaş değiliz we are not friends expr.
benimle arkadaş olur musun will you be my friend expr.
birçok arkadaş edinebilirsin you can make a lot of friends expr.
benden sana bir arkadaş tavsiyesi just a little friendly advice from me expr.
kuyrukta birkaç arkadaş edindim I made friends in the line expr.
kadın arkadaş edinmek zor it's hard to make female friends expr.
seninle arkadaş olmak istiyorum I would like to be friends with you expr.
seni arkadaş olarak seviyorum I love you as a friend expr.
seninle arkadaş olmak istiyorum I want to be friends with you expr.
siz iyi arkadaş mısınız? are you good friends? expr.
senle ben çok iyi arkadaş olacağız we're going to be great friends expr.
sana bahsettiğim arkadaş the friend I told you about expr.
sen nerelisin arkadaş? where are you from my friend? expr.
yeni bir arkadaş buldum I made a new friend expr.
yanlışlıkla seni arkadaşlarımdan/arkadaş listemden çıkardım I accidentally removed you from my friends expr.
arkadaşlar aracılığıyla arkadaş edin make friends through friends expr.
Chat Usage
arkadaş olarak kabul et accept as a friend expr.
arkadaş olabilir miyiz? can we be friends? expr.
arkadaş olabilir miyiz? shall we be friends? expr.
arkadaş olabilir miyiz? should we be friends? expr.
Trade/Economic
memur arkadaş fellow employee n.
Computer
arkadaş bölgesi friend zone n.
arkadaş bulma sitesi dating site n.
çevrimiçi arkadaş online friend n.
arkadaş olarak eklemek friend v.
arkadaş listesine eklemek friend v.
arkadaş listesinden çıkarmak unfriend v.
bir arkadaş etiketlemek tag a friend v.
arkadaş ekle add friend expr.
arkadaş onayı bekleniyor awaiting friend confirmation expr.
Medical
arkadaş yardımı buddy aid n.
Psychology
arkadaş çevresi etkisi peer influence n.
arkadaş etkisi peer influence n.
arkadaş öldürme amicicide n.
hayali arkadaş imaginary companion n.
Botanic
arkadaş hücreler companion cells n.
Social Sciences
özellikle çin'in hunan bölgesinde yaygın olarak uygulanmakta olan kız çocuklarının aynı yaşta başka kız çocuklarıyla arkadaş edilmesi geleneği laotang n.
(scientology) öğretiye karşı olduğu düşünülen aile, arkadaş gibi kişilerle bağların kasıtlı olarak koparılması disconnect n.
Linguistics
arkadaş kümesi içinde öğretim peer teaching n.
History
yakın arkadaş privado [obsolete] n.
samimi arkadaş privado [obsolete] n.
Religious
arkadaş canlısı homiletical [obsolete] adj.
Military
arkadaş ilk yardımı buddy aid n.
Art
arkadaş canlısı chief [scotland] adj.
Abbreviation
kız arkadaş girlfy n.
hayat boyu en iyi arkadaş bff (best friends forever) expr.
Latin
sadık arkadaş fidus achates n.
Archaic
yakın arkadaş cater-cousin n.
yakın kadın arkadaş gossip n.
Slang
en iyi arkadaş main man n.
kız arkadaş old lady n.
yakın arkadaş ya da çocuğa hitaben kullanılan yakınlık bildiren terim bohunk n.
aile ya da arkadaş grubunda türetilen ve kullanılan yaygınlığı olmayan sözcük homemade word n.
arkadaş tayfası gang n.
arkadaş canlısı chummy n.
arkadaş grubu veya tanıdıklar bludfire n.
arkadaş indirimi mate's rate n.
arkadaş indirimi mate's discount n.
bağlantı arkadaş transition friend n.
çok uyumlu arkadaş a staunch fellow n.
çok yakın arkadaş framily n.
çok uyumlu arkadaş a regular brick n.
erkek arkadaş hubbie n.
en iyi arkadaş ace boon coon n.
en iyi arkadaş besty n.
her ortama giren sosyal arkadaş brofessional n.
ilk görüşte arkadaş friend at first sight n.
kız arkadaş ruca n.
kız arkadaş shawty n.
kız arkadaş wifey (rap slang) n.
kız arkadaş shorty (rap slang) n.
kız arkadaş squeeze n.
kız arkadaş hyna n.
mahalleden arkadaş homeboy n.
mahalleden arkadaş homegirl n.
uyumlu arkadaş a brick n.
uygun arkadaş a brick n.
yakın arkadaş peep n.
yakın arkadaş stick man n.
yakın arkadaş stick n.
yakın arkadaş dog (rap slang) n.
yakın arkadaş ace boon coon n.
yakın arkadaş dawg n.
yakın arkadaş dogg (rap slang) n.
yakın arkadaş bubba n.
yakın arkadaş chum n.
yakın arkadaş wingman n.
(sevgili değil de) arkadaş olarak friend zone n.
yakın kız arkadaş gal-pal n.
birbirinden belirgin şekilde farklı iki arkadaş mutt and jeff [dated] n.
fiziksel özellikleri birbirine zıt iki arkadaş mutt and jeff [dated] n.
yakın arkadaş goombah n.
güvenilir arkadaş goombah n.
bir arkadaş home skillet n.
bir arkadaş homeslice n.
kız arkadaş jelly n.
aralarında çok boy farkı olan iki arkadaş/ikili mutt and jeff n.
birbirine zıt özelliklere sahip iki arkadaş/ikili mutt and jeff n.
sorumlu/sorumluluk sahibi arkadaş (kadın) mom n.
anaç arkadaş mom n.
a.b.d. askerleri tarafından kore savaşı sırasında edinilen koreli kız arkadaş, metres moose [obsolete] n.
koreli kız arkadaş (kore'de) moose n.
kız arkadaş moose n.
yakın arkadaş china plate [uk/australia] n.
arkadaş canlısı olmayan kimse polecat n.
arkadaş veya dost grubu massive n.
arkadaş tayfası massive n.
iyi dost/arkadaş bene cull [obsolete] [uk] n.
yakın arkadaş china n.
kız arkadaş moll n.
kız arkadaş mot [ireland] n.
(dublin'de) kız arkadaş mott n.
kız arkadaş mouse n.
erkek arkadaş old man n.
yakın arkadaş palsy-walsy n.
cinsiyeti erkek olan arkadaş goombah n.
kız arkadaş goose [south africa] n.
kız arkadaş drag [dated] n.
arkadaş olunanlar peeps [us] n.
daha fazla para istenmeyecek arkadaş screw n.
arkadaş grubu squad n.
satmak (arkadaş vb) sell out v.
fazla arkadaş canlısı palsy-walsy adj.
tanışır tanışmaz samimi olunan arkadaş friend at first sight expr.
tanıştıran veya aracı olan arkadaş transition friend expr.
ben yokum arkadaş homie don't play that expr.