|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
tam olarak |
completely adv.
|
|
Even now, we are not completely satisfied with the communication from the Commission.
Şu anda bile Komisyon'dan gelen bildirimden tam olarak tatmin olmuş değiliz.
More Sentences
|
2 |
General |
tam olarak |
right adv.
|
|
Tom knew right where he was going.
Tom nereye gittiğini tam olarak biliyordu.
More Sentences
|
3 |
General |
tam olarak |
accurately adv.
|
|
Tom claims he can accurately predict the future.
Tom geleceği tam olarak tahmin edebildiğini iddia ediyor.
More Sentences
|
4 |
General |
tam olarak |
strictly adv.
|
|
There is a problem I wish to draw attention to, although it is not strictly relevant to this report.
Bu raporla tam olarak ilgili olmasa da dikkat çekmek istediğim bir sorun var.
More Sentences
|
5 |
General |
tam olarak |
fully adv.
|
|
The Barcelona agreement on Euromed also certainly needs to be fully implemented.
Euromed'e ilişkin Barselona anlaşmasının da kesinlikle tam olarak uygulanması gerekmektedir.
More Sentences
|
6 |
General |
tam olarak |
quite adv.
|
|
Nobody, not even the Commission, quite knows exactly who is involved in these.
Hiç kimse, hatta Komisyon bile, bu işlere kimin karıştığını tam olarak bilmiyor.
More Sentences
|
7 |
General |
tam olarak |
precisely adv.
|
|
We need to leave at precisely 6 AM.
Tam olarak sabah 6'da yola çıkmamız gerekiyor.
More Sentences
|
8 |
General |
tam olarak |
fairly adv.
|
|
Their interests have to be taken fairly and fully into account.
Çıkarları adil ve tam olarak dikkate alınmalıdır.
More Sentences
|
9 |
General |
tam olarak |
to be precise adv.
|
|
He said he was already more than fifty years old, fifty five, to be precise.
Zaten elli yaşından fazla olduğunu söyledi, tam olarak elli beş.
More Sentences
|
10 |
General |
tam olarak |
exactly adv.
|
|
As far as the first question is concerned, progress has not been exactly spectacular.
İlk soru söz konusu olduğunda, ilerleme tam olarak muhteşem olmamıştır.
More Sentences
|
11 |
General |
tam olarak |
faithfully adv.
|
|
Two thousand and two will be a pivotal year, then, and the Commission's programme faithfully reflects its importance.
İki bin iki yılı çok önemli bir yıl olacak ve Komisyon'un programı da bunun önemini tam olarak yansıtmaktadır.
More Sentences
|
12 |
General |
tam olarak |
entirely adv.
|
|
We also believe that the draft resolution is not entirely correct.
Ayrıca karar taslağının tam olarak doğru olmadığına inanıyoruz.
More Sentences
|
13 |
General |
tam olarak |
specifically adv.
|
|
Specifically, I'm a university lecturer.
Ben tam olarak bir üniversite hocasıyım.
More Sentences
|
14 |
General |
tam olarak |
nicely adv.
|
|
Tom's vacation plans dovetail nicely with Mary's.
Tom'un tatil planları Mary'ninkilerle tam olarak örtüşüyor.
More Sentences
|
15 |
General |
tam olarak |
rightly adv.
|
|
I don't rightly know.
Tam olarak bilemiyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
tam olarak |
outrightly adv.
|
|
17 |
General |
tam olarak |
to a t adv.
|
|
18 |
General |
tam olarak |
implicitly adv.
|
|
19 |
General |
tam olarak |
truly adv.
|
|
20 |
General |
tam olarak |
straight adv.
|
|
|
21 |
General |
tam olarak |
consummately adv.
|
|
22 |
General |
tam olarak |
plumb adv.
|
|
23 |
General |
tam olarak |
positively adv.
|
|
24 |
General |
tam olarak |
in depth adv.
|
|
25 |
General |
tam olarak |
rightdown adv.
|
|
26 |
General |
tam olarak |
in full adv.
|
|
27 |
General |
tam olarak |
definitively adv.
|
|
28 |
General |
tam olarak |
flat adv.
|
|
29 |
General |
tam olarak |
rootedly adv.
|
|
30 |
General |
tam olarak |
roundly adv.
|
|
31 |
General |
tam olarak |
straightly adv.
|
|
32 |
General |
tam olarak |
smack adv.
|
|
33 |
General |
tam olarak |
literally adv.
|
|
34 |
General |
tam olarak |
every bit adv.
|
|
35 |
General |
tam olarak |
evenly adv.
|
|
36 |
General |
tam olarak |
sheerly adv.
|
|
37 |
General |
tam olarak |
slap-bang adv.
|
|
38 |
General |
tam olarak |
nice adv.
|
|
39 |
General |
tam olarak |
nose adv.
|
|
40 |
General |
tam olarak |
to a crum adv.
|
|
|
41 |
General |
tam olarak |
algates [brit] adv.
|
|
42 |
General |
tam olarak |
merely adv.
|
|
43 |
General |
tam olarak |
imprescriptibly adv.
|
|
44 |
General |
tam olarak |
inwardly [obsolete] adv.
|
|
45 |
General |
tam olarak |
finely adv.
|
|
46 |
General |
tam olarak |
preciso adv.
|
|
47 |
General |
tam olarak |
slap bang adv.
|
|
48 |
General |
tam olarak |
slapdash adv.
|
|
49 |
General |
tam olarak |
spang [dated] adv.
|
|
50 |
General |
tam olarak |
streite adv.
|
|
51 |
General |
tam olarak |
actually adv.
|
|
52 |
General |
tam olarak |
by the square [obsolete] expr.
|
|
Phrases |
|
53 |
Phrases |
tam olarak |
to be (more) exact expr.
|
|
Colloquial |
|
54 |
Colloquial |
tam olarak |
bang on expr.
|
|
55 |
Colloquial |
tam olarak |
slap-dab expr.
|
|
56 |
Colloquial |
tam olarak |
as such expr.
|
|
Idioms |
|
57 |
Idioms |
tam olarak |
the full monty n.
|
|
58 |
Idioms |
tam olarak |
to the teeth adv.
|
|
59 |
Idioms |
tam olarak |
to be exact expr.
|
|
60 |
Idioms |
tam olarak |
down to the ground expr.
|
|
61 |
Idioms |
tam olarak |
at the dot expr.
|
|
62 |
Idioms |
tam olarak |
at length expr.
|
|
63 |
Idioms |
tam olarak |
by heart expr.
|
|
64 |
Idioms |
tam olarak |
smack-bang expr.
|
|
65 |
Idioms |
tam olarak |
with a capital (some letter) expr.
|
|
Technical |
|
66 |
Technical |
tam olarak |
purely adv.
|
|
Archaic |
|
67 |
Archaic |
tam olarak |
clean adv.
|
|
68 |
Archaic |
tam olarak |
to point adv.
|
|
|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
tam olarak belirtmek |
specify exactly v.
|
|
I should like to specify exactly what I accept.
Neyi kabul ettiğimi tam olarak belirtmek isterim.
More Sentences
|
2 |
General |
tam olarak değil |
not really adv.
|
|
No, not really, they're a color and a season.
Hayır, tam olarak değil, bunlar bir renk ve mevsim.
More Sentences
|
Colloquial |
|
3 |
Colloquial |
tam olarak doğru |
exactly right exclam.
|
|
That's not exactly right.
Bu tam olarak doğru değil.
More Sentences
|
Speaking |
|
4 |
Speaking |
tam olarak değil |
not exactly expr.
|
|
Not exactly.
Tam olarak değil.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
eski düzeni tam anlamıyla yıkmadan, buna ek olarak yapıcı yenilikler getirmek isteyen |
reformist n.
|
|
6 |
General |
yukarı enlemlerde havanın tam olarak kararmadığı gecelere verilen isim |
white night n.
|
|
7 |
General |
tam olarak nüfuz etme |
interpenetration n.
|
|
8 |
General |
tam olarak anlama |
clear understanding n.
|
|
9 |
General |
çiçeğin tam olarak açtığı dönem |
anthesis n.
|
|
10 |
General |
tam olarak doğru olmayan şey |
half-lie n.
|
|
11 |
General |
tam olarak büyümemiş kimse |
halfling n.
|
|
12 |
General |
yayı okla tam olarak germek için gereken ağırlık |
bow weight n.
|
|
|
13 |
General |
yuvadan ayrılmış olup tam olarak uçamayan yavru kuş |
brancher n.
|
|
14 |
General |
değerini tam olarak anlayamama |
misappreciation n.
|
|
15 |
General |
tam olarak bilmemek |
not to be sure v.
|
|
16 |
General |
kendinin tam olarak nerede bulunduğunu saptamak |
orient oneself v.
|
|
17 |
General |
tam olarak yazmak |
write out v.
|
|
18 |
General |
tam olarak kullanmamak |
underutilise v.
|
|
19 |
General |
tam olarak kullanmamak |
underutilize v.
|
|
20 |
General |
tam olarak belirtmek |
indicate clearly v.
|
|
21 |
General |
tam olarak belirtmek |
specify fully v.
|
|
22 |
General |
tam olarak belirtmek |
specify precisely v.
|
|
23 |
General |
tam olarak belirtmek |
pin something down v.
|
|
24 |
General |
tam olarak anlamak |
gain a clear understanding v.
|
|
25 |
General |
tam olarak anlayamamak |
not quite understand v.
|
|
26 |
General |
birisini gördüğüne tam olarak sevinmemek |
be not exactly overjoyed to see someone v.
|
|
27 |
General |
tam olarak açıklamak |
set out in full v.
|
|
28 |
General |
yerini tam olarak belirlemek |
pinpoint v.
|
|
29 |
General |
haklarını tam olarak vermek |
give full credit v.
|
|
30 |
General |
tam olarak anlamak |
have a firm understanding v.
|
|
31 |
General |
(aroma, tat) kendini tam olarak göstermek |
bloom v.
|
|
32 |
General |
değerini tam olarak anlayamamak |
misappreciate v.
|
|
33 |
General |
tam olarak uygulamak |
give v.
|
|
34 |
General |
tam olarak ortaya sunmak |
delineate v.
|
|
35 |
General |
tam olarak ayarlamak |
fine-tune v.
|
|
36 |
General |
tam olarak açıklanmamış |
ill-defined adj.
|
|
37 |
General |
tam olarak yetkilendirilmiş |
duly-authorized adj.
|
|
38 |
General |
tam olarak uymayan |
off-key adj.
|
|
39 |
General |
ölçü olarak tam (şiir) |
acatalectic adj.
|
|
40 |
General |
tam olarak sınırlandırılmamış |
undefined adj.
|
|
41 |
General |
tam olarak belirlenmemiş |
undefined adj.
|
|
42 |
General |
tam olarak ayırt edilmemiş |
undefined adj.
|
|
43 |
General |
tam olarak dürüst olmayan |
underhonest adj.
|
|
44 |
General |
tam olarak keşfedilmemiş |
unplumbed adj.
|
|
45 |
General |
tam olarak asimile edilmemiş |
half-digested adj.
|
|
46 |
General |
tam olarak akla yatmayan |
half-mad adj.
|
|
47 |
General |
standartları tam olarak karşılamayan |
borderline adj.
|
|
48 |
General |
(bir şeyin) değerini tam olarak kavrayamamış |
misappreciative adj.
|
|
49 |
General |
tam olarak tanımlanan |
delineated adj.
|
|
50 |
General |
dil bilgisi kurallarına tam olarak uygun olan kelimelere göre |
grammatic adj.
|
|
51 |
General |
dil bilgisi kurallarına tam olarak uygun olan kelimelere göre |
grammatical adj.
|
|
52 |
General |
tam olarak bilinmeyen |
iffy adj.
|
|
53 |
General |
tam olarak birbirine bağlı |
interlinking adj.
|
|
54 |
General |
tam olarak gelişmeyen |
ingrowing adj.
|
|
55 |
General |
tam olarak değil |
not necessarily adv.
|
|
56 |
General |
çok dikkatli ve tam olarak |
minutely adv.
|
|
57 |
General |
tam olarak sığacak şekilde |
cleanlily adv.
|
|
58 |
General |
tam olarak karışacak şekilde |
cleanlily adv.
|
|
59 |
General |
tam anlamıyla bilincinde olarak |
taking full account of prep.
|
|
Phrasals |
|
60 |
Phrasals |
(parça) birbirine tam olarak yerleştirmek |
bed in v.
|
|
61 |
Phrasals |
tam olarak yazmak/girmek |
type out v.
|
|
62 |
Phrasals |
(bir şeyi birine) tam olarak söylemek |
enunciate (something) to (one) v.
|
|
63 |
Phrasals |
-e tam olarak söylemek |
enunciate to v.
|
|
64 |
Phrasals |
tam olarak neyse o |
does (exactly) what it says on the box expr.
|
|
Phrases |
|
65 |
Phrases |
tam gün esasına dayalı olarak |
on a full-time basis adv.
|
|
66 |
Phrases |
tam olarak söylemek/belirtmek gerekirse |
to be (more) exact expr.
|
|
67 |
Phrases |
tam olarak belirtmek gerekirse |
to be more precise expr.
|
|
68 |
Phrases |
tam olarak söylemek gerekirse |
to be more precise expr.
|
|
69 |
Phrases |
tam olarak böyle ifade etmezdim |
I wouldn't have put it quite like that expr.
|
|
Colloquial |
|
70 |
Colloquial |
(birini/bir şeyi) tam (birine/bir şeye) biçilmiş kaftan olarak düşünmek |
think (someone or something) is fit for (someone or something) v.
|
|
71 |
Colloquial |
birini/bir şeyi tam birine/bir şeye biçilmiş kaftan olarak görmek |
think someone or something fit for someone or something v.
|
|
72 |
Colloquial |
(bir şeyi) kesin/tam olarak bilmek |
be certain of (something) v.
|
|
73 |
Colloquial |
(tam olarak) hazır olmak |
get (all) set v.
|
|
74 |
Colloquial |
tam olarak şimdi değil |
not really now expr.
|
|
75 |
Colloquial |
tam olarak anlamadan |
without fully understanding expr.
|
|
76 |
Colloquial |
tam olarak bilmiyorum |
can't rightly say expr.
|
|
77 |
Colloquial |
senin dikkat çekmek istediğin nokta neydi tam olarak? |
aypi (and your point is?) expr.
|
|
78 |
Colloquial |
tam olarak doğru |
right on the nail expr.
|
|
79 |
Colloquial |
(biri) tam olarak anlamıyor |
(one) catch no ball expr.
|
|
80 |
Colloquial |
tam olarak hatırlayamıyorum |
I cannot put my finger on it expr.
|
|
81 |
Colloquial |
tam/kesin olarak bilmiyorum |
(I) can't say for sure expr.
|
|
82 |
Colloquial |
tam/kesin olarak bilmiyorum |
(I) can't say's I do expr.
|
|
83 |
Colloquial |
ne demek istediğini (tam olarak) anlıyorum |
I know (just) what you mean expr.
|
|
84 |
Colloquial |
ben de (tam olarak) öyle düşünüyorum |
I know (just) what you mean expr.
|
|
85 |
Colloquial |
tam olarak bir şey |
little/nothing short of something expr.
|
|
86 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
|
87 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
time (for you) to get a watch! exclam.
|
|
88 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! |
time you got a watch! exclam.
|
|
89 |
Colloquial |
(saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! |
time you got a watch! exclam.
|
|
Idioms |
|
90 |
Idioms |
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan şey |
black box n.
|
|
91 |
Idioms |
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem |
black box n.
|
|
92 |
Idioms |
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan şey |
a black box n.
|
|
93 |
Idioms |
tam olarak bilinmeyen/anlaşılmayan alet veya işlem |
a black box n.
|
|
94 |
Idioms |
tam olarak doğru/gerçek |
the straight goods n.
|
|
95 |
Idioms |
tam olarak doğru |
spot on the mark n.
|
|
96 |
Idioms |
tam olarak emin olmama |
a question mark n.
|
|
97 |
Idioms |
durumun ne olduğunu tam olarak anlamak |
put one's finger on v.
|
|
98 |
Idioms |
tam olarak kapmak |
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
|
|
99 |
Idioms |
tam olarak kapmak |
have (solid) grasp of something v.
|
|
100 |
Idioms |
tam olarak idrak etmek |
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something) v.
|
|
101 |
Idioms |
tam olarak idrak etmek |
have (solid) grasp of something v.
|
|
102 |
Idioms |
durumu tam olarak anlamak |
have the right sow by the ear v.
|
|
103 |
Idioms |
tam olarak ne dediğini anlamak |
hear (one) loud and clear v.
|
|
104 |
Idioms |
ne kastedildiğin tam olarak anlamak |
hear (one) loud and clear v.
|
|
105 |
Idioms |
tam olarak belirleyememek |
can't nail (something) down v.
|
|
106 |
Idioms |
tam olarak bitirememek |
can't nail (something) down v.
|
|
107 |
Idioms |
bir şeyi yapmaya tam olarak hazır olmak |
be all set (to do something) v.
|
|
108 |
Idioms |
birinin bir şeyi tam olarak anlamasını sağlamak |
set something straight v.
|
|
109 |
Idioms |
bir şeyi yapmaya tam olarak hazır olmak |
get all set (to do something) v.
|
|
110 |
Idioms |
tam olarak sonlandıramamak |
go off at half cocked v.
|
|
111 |
Idioms |
tam olarak kavramak |
make out v.
|
|
112 |
Idioms |
tam olarak gerçekleştirememek |
go off at half cocked v.
|
|
113 |
Idioms |
tam olarak başaramamak |
go off half-cocked v.
|
|
114 |
Idioms |
tam olarak başaramamak |
go off at half cocked v.
|
|
115 |
Idioms |
tam olarak gerçekleştirememek |
go off half-cocked v.
|
|
116 |
Idioms |
tam olarak sonlandıramamak |
go off half-cocked v.
|
|
117 |
Idioms |
(tam olarak) aklına yatmamak/kafasına uymamak/kabullenmemek |
not sit well with somebody v.
|
|
118 |
Idioms |
tam olarak bilmek |
know for a fact v.
|
|
119 |
Idioms |
tam olarak nerede olduğunu bulmak/anlamak |
find/get your bearings v.
|
|
120 |
Idioms |
(bir şeyi) tam olarak hatırlamamak |
not put (one's) finger on (something) v.
|
|
121 |
Idioms |
neyin yanlış/farklı olduğunu tam olarak söyleyememek |
not put your finger on something v.
|
|
122 |
Idioms |
(bir şeyi) tam olarak kavramak |
be across (something) v.
|
|
123 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kavramak |
be across something v.
|
|
124 |
Idioms |
tam olarak/bütünüyle hazır olmak |
arm to the teeth v.
|
|
125 |
Idioms |
tam olarak eşit/denk olmak |
be even steven v.
|
|
126 |
Idioms |
tam olarak eşit/denk olmak |
be even stevens v.
|
|
127 |
Idioms |
tam olarak hazır olmak |
be in good condition v.
|
|
128 |
Idioms |
tam olarak uygun olmak |
be tailor-made v.
|
|
129 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) eksiksiz/tam olarak temsil etmek |
do (someone or something) justice v.
|
|
130 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tam/doğru olarak yansıtmak |
do (someone or something) justice v.
|
|
131 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tam olarak göstermek |
do justice to (someone or something) v.
|
|
132 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tam olarak anlatmak |
do justice to (someone or something) v.
|
|
133 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) doğru/tam olarak yansıtmak |
do justice to (someone or something) v.
|
|
134 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) tam olarak resmetmek/tanımlamak |
do justice to (someone or something) v.
|
|
135 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
do justice to v.
|
|
136 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
do justice to v.
|
|
137 |
Idioms |
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak |
do justice to v.
|
|
138 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak |
do justice to v.
|
|
139 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
do justice to something/someone v.
|
|
140 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
do justice to something/someone v.
|
|
141 |
Idioms |
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak |
do justice to something/someone v.
|
|
142 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak |
do justice to something/someone v.
|
|
143 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
do someone or something justice v.
|
|
144 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
do someone or something justice v.
|
|
145 |
Idioms |
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak |
do someone or something justice v.
|
|
146 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak resmetmek/tanımlamak |
do someone or something justice v.
|
|
147 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
do someone or something justice v.
|
|
148 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
do someone or something justice v.
|
|
149 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak göstermek |
do justice to someone or something v.
|
|
150 |
Idioms |
birini/bir şeyi tam olarak anlatmak |
do justice to someone or something v.
|
|
151 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
have a (solid) grasp of something v.
|
|
152 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
have a (solid) grasp of something v.
|
|
153 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
have a (sound) grasp of something v.
|
|
154 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
have a (sound) grasp of something v.
|
|
155 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
have a (good) grasp of something v.
|
|
156 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
have a (good) grasp of something v.
|
|
157 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
get a (solid) grasp of something v.
|
|
158 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
get a (solid) grasp of something v.
|
|
159 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
get a (sound) grasp of something v.
|
|
160 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
get a (sound) grasp of something v.
|
|
161 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak kapmak |
get a (good) grasp of something v.
|
|
162 |
Idioms |
bir şeyi tam olarak idrak etmek |
get a (good) grasp of something v.
|
|
163 |
Idioms |
fikrini tam olarak dile getirmek |
make your point v.
|
|
164 |
Idioms |
tam olarak ne demek istediğini söylemek |
make your point v.
|
|
165 |
Idioms |
(birinin) tam olarak aklına yatmamak/kafasına uymamak |
not sit well (with one) v.
|
|
166 |
Idioms |
(bir şeyi) tam olarak tespit etmek/hatırlamak/anımsamak |
put (one's) finger on (something) v.
|
|
167 |
Idioms |
tam olarak çıkarmak/belirlemek |
put your finger on v.
|
|
168 |
Idioms |
tam olarak tanımlamak/tespit etmek |
put your finger on v.
|
|
169 |
Idioms |
tam olarak çıkarmak/belirlemek |
put your finger on something v.
|
|
170 |
Idioms |
tam olarak tanımlamak/tespit etmek |
put your finger on something v.
|
|
171 |
Idioms |
tam olarak uymak |
suit down to the ground v.
|
|
172 |
Idioms |
henüz tam olarak hazır değil |
not ready for prime time adj.
|
|
173 |
Idioms |
henüz sıkıntıdan tam olarak kurtulamamış |
not out of the woods adj.
|
|
174 |
Idioms |
henüz sıkıntıdan tam olarak kurtulamamış |
not out of the wood adj.
|
|
175 |
Idioms |
tam olarak doğru |
on-target adj.
|
|
176 |
Idioms |
tam olarak (o kadar yıl) |
to the day adv.
|
|
177 |
Idioms |
tam olarak bu işte |
about the size of it expr.
|
|
178 |
Idioms |
kelimenin tam anlamıyla ödül olarak kek kazanma |
taking the cake expr.
|
|
179 |
Idioms |
tam olarak doğru |
on target expr.
|
|
180 |
Idioms |
tam olarak reşit ve özgür |
free, white, and twenty-one expr.
|
|
181 |
Idioms |
tam olarak (belirtilen saatte/zamanda) |
at (some time) sharp expr.
|
|
182 |
Idioms |
tam olarak belirtilen saatte/zamanda |
at some time sharp expr.
|
|
183 |
Idioms |
kesin/tam olarak (belli bir zamanda/saatte) |
at the stroke of (some specific time) expr.
|
|
Speaking |
|
184 |
Speaking |
aklından tam olarak ne geçiyor? |
what exactly do you have in mind? expr.
|
|
185 |
Speaking |
belirtileriniz tam olarak neler? |
what exactly are your symptoms? expr.
|
|
186 |
Speaking |
bundan tam olarak emin değilim |
I am not so sure about that expr.
|
|
187 |
Speaking |
bunu tam olarak bir ofis işi olduğu söylenemez |
it's not exactly an office work expr.
|
|
188 |
Speaking |
bu tam olarak ne anlama geliyor? |
what does that mean exactly? expr.
|
|
189 |
Speaking |
ihtiyacımız olan şey tam olarak bu |
it's exactly what we need expr.
|
|
190 |
Speaking |
işte tam olarak bu demek |
that's exactly what it means expr.
|
|
191 |
Speaking |
ne yapmamız gerektiğinden tam olarak emin değilim |
I'm not really sure what we're supposed to be doing expr.
|
|
192 |
Speaking |
nerede olduğumuzu tam olarak biliyorlar |
they know exactly where we are expr.
|
|
193 |
Speaking |
sizi tam olarak çıkaramadım |
I can't quite place you expr.
|
|
194 |
Speaking |
senden bunu tam olarak anlamanı beklemiyorum |
I don't expect you to fully understand expr.
|
|
195 |
Speaking |
tam olarak bilmiyorum |
I can't rightly say expr.
|
|
196 |
Speaking |
tam olarak ne diyorsunuz? |
what exactly are you saying? expr.
|
|
197 |
Speaking |
tam olarak bilmiyorum |
I don't rightly know expr.
|
|
198 |
Speaking |
tam olarak ne olduğuna dair araştırmalar devam ediyor |
what exactly happened is still being investigated expr.
|
|
199 |
Speaking |
tam olarak neler olduğunu bilip anlamam gerekiyor |
I need to know and understand exactly what happened expr.
|
|
200 |
Speaking |
tam olarak ne diyorsun? |
what exactly are you saying? expr.
|
|
201 |
Speaking |
tam olarak ne demek istiyorsun? |
what do you mean exactly? expr.
|
|
202 |
Speaking |
tam olarak ihtiyacımız olan şey bu |
it's exactly what we need expr.
|
|
203 |
Speaking |
tam olarak neden bahsettiğini bilmeden sana yardım edemem |
I cannot help you if I don't understand what you are talking about expr.
|
|
Trade/Economic |
|
204 |
Trade/Economic |
bir kararın tek bir sonucu olması ve o sonucun da tam olarak bilinmesi |
certainty n.
|
|
205 |
Trade/Economic |
hata olasılığı önceden tam olarak bilinen örnekleme |
precision sampling n.
|
|
206 |
Trade/Economic |
mülkiyet hakkı başkasına ait olsa bile o maldan tam olarak yararlanan kimse |
beneficial owner n.
|
|
207 |
Trade/Economic |
tam olarak tahmin edilen enflasyon |
perfectly anticipated inflation n.
|
|
208 |
Trade/Economic |
tam rücu hakkı saklı olarak |
with full recourse expr.
|
|
Law |
|
209 |
Law |
sigortalının gemiyi tam hasarlı olarak düşünerek sigortacıya terki ile teminatın tamamını talep etmesi |
abandonment n.
|
|
210 |
Law |
tam olarak yürürlükte |
in full force and effect n.
|
|
211 |
Law |
(vergiye tabi mülkleri) tam olarak beyan etmek |
declare v.
|
|
212 |
Law |
mülkten tam olarak yararlanan sahip |
beneficial owner adj.
|
|
Politics |
|
213 |
Politics |
yasama meclislerinde komitenin parçası olarak önergelerin detaylarını tartışma yetkisini içeren tam üyelik |
committee of the whole n.
|
|
Tourism |
|
214 |
Tourism |
normal olarak seyahat hizmetlerine tam ücret ödemesi gereken kişi |
adult n.
|
|
215 |
Tourism |
tam pansiyon olarak |
en pension adv.
|
|
Technical |
|
216 |
Technical |
tam olarak dengeye getiren, denge sağlayan ağırlık |
casting weight n.
|
|
217 |
Technical |
gaz kanunlarına tam olarak uyan ideal gaz |
perfect gas n.
|
|
218 |
Technical |
henüz tam olarak bilinmeyen olası bir insan türü |
homo-floresiensis n.
|
|
Computer |
|
219 |
Computer |
dosya yolunu tam olarak verin |
enter complete pathname of file expr.
|
|
Telecom |
|
220 |
Telecom |
hizmetlerin tam olarak ayrıştırılması |
full unbundling n.
|
|
Textile |
|
221 |
Textile |
tam olarak bir kalıbı olmayan giyim |
tube n.
|
|
222 |
Textile |
eklemesiz olarak tam genişlikte dokunmuş |
seamless adj.
|
|
Construction |
|
223 |
Construction |
yerine tam olarak monte edilmiş pencereler ve kapılar |
completely assembled windows and doors n.
|
|
Woodworking |
|
224 |
Woodworking |
tam olarak desteklenen yapısal olmayan yüzer döşeme |
fully supported non-structural floating floor n.
|
|
Automotive |
|
225 |
Automotive |
deponun tam olarak doldurulması |
top off n.
|
|
226 |
Automotive |
motorun şartnamelere tam uygun olarak sökülmesi ve montajı |
blueprinting n.
|
|
Transportation |
|
227 |
Transportation |
araç kapasitesini tam olarak dolduran yük |
full truckload (ftl) n.
|
|
Marine |
|
228 |
Marine |
geminin veya yükün tam olarak kaybı |
total loss n.
|
|
229 |
Marine |
tam yüklü olarak izin verilen yükleme sınırına kadar batmış gemi |
full and down n.
|
|
Medical |
|
230 |
Medical |
tüm renklerin grinin tonu olarak algılandığı tam renk körlüğü |
monochromasy n.
|
|
Math |
|
231 |
Math |
tam olarak iki elemanı olan küme |
doubleton [rare] n.
|
|
232 |
Math |
tam sayı çifti olarak alınan reel sayı |
floating-point number n.
|
|
233 |
Math |
aynı birime tam olarak bölünebilen (iki sayı) |
commensurable adj.
|
|
234 |
Math |
integral veya polinom köklerine tam olarak bölünebilen |
perfect adj.
|
|
Logic |
|
235 |
Logic |
giriş ifadesinin tam tersini çıktı olarak veren mantıksal operatör |
not n.
|
|
Chemistry |
|
236 |
Chemistry |
sistemdeki her fazın bileşimini tam olarak tanımlamak için gereken minimum sayıda farklı kimyasal bileşenden her biri |
component n.
|
|
Biology |
|
237 |
Biology |
bireyin, üreme hücresinde bulunan tam olarak oluşmuş bir organizmanın büyümesiyle geliştiğine dair teori |
theory of preformation n.
|
|
238 |
Biology |
yapısal olarak eksik olmasına rağmen tam dişi görevi gören canlı birey |
gynecoid n.
|
|
239 |
Biology |
biyolojik olarak fazla farklılaşmamış olup, belirli bir ortama da tam olarak uyarlanmamış |
generalized adj.
|
|
Marine Biology |
|
240 |
Marine Biology |
(yengeç) kabuk dökmeye tam olarak hazır olmayan |
green adj.
|
|
Astronomy |
|
241 |
Astronomy |
ayakucu: bir gözlemcinin düşey olarak tam altında bulunan nokta |
nadir n.
|
|
Botanic |
|
242 |
Botanic |
çiçekleri yapısal olarak tam olup uygulamada ikievcikli olan |
dioeciously hermaphrodite adj.
|
|
Breeding |
|
243 |
Breeding |
atın arka ayaklarını pivot olarak kullandığı tam dönüş |
pirouette n.
|
|
Military |
|
244 |
Military |
hedefi tam olarak göremediği halde orada olduğunu bildiği için ateş etme |
cannot observe n.
|
|
245 |
Military |
tam olarak hedefi vurmayan bir bomba, mermi |
near miss n.
|
|
246 |
Military |
tam olarak göreve hazır |
fully mission capable n.
|
|
247 |
Military |
tam olarak ateşin edildiği yer |
fire support station n.
|
|
248 |
Military |
mevcut yerden tam olarak ayrılmadan aynı veya başka bir silahlı kuvvetlere geçmek |
desert v.
|
|
Music |
|
249 |
Music |
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği |
absolute pitch n.
|
|
250 |
Music |
bir sesi tam olarak söyleme ve duyma yeteneği |
perfect pitch n.
|
|
Archaic |
|
251 |
Archaic |
ölçü veya boyut olarak tam tamına olan |
meet adj.
|
|
Engineering |
|
252 |
Engineering |
elektronik çoğaltma sisteminde çıkış sinyalinin giriş sinyalini tam olarak üretememesi |
nonlinearity n.
|
|
Ornithology |
|
253 |
Ornithology |
tüyleri tam olarak gelişmemiş kar kiraz kuşu |
pied finch [dialect] [uk] n.
|
|
Slang |
|
254 |
Slang |
kırmızı ışıkta yandaki arabanın sürücüsü ile yaşanacak tuhaf göz temasından kaçınmak amacıyla yan pencerelerin tam hizaya gelmesini önleyecek şekilde arabayı kademeli olarak durdurma |
stoplight stagger n.
|
|
Modern Slang |
|
255 |
Modern Slang |
tam olarak porno sayılamayacak erotik video/görsel |
almost porn n.
|
|
256 |
Modern Slang |
tam olarak erkek veya tam olarak kadın cinsel organı olarak gelişmemiş cinsel organ |
ambiguous genitals n.
|
|
257 |
Modern Slang |
neyin kısaltması olduğu/açılımı tam olarak hatırlanmayan/bilinmeyen/önemli olmayan kısaltma |
anacronym n.
|
|