bilgi - Turc Anglais Dictionnaire

bilgi

Sens de "bilgi" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 78 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bilgi information n.
Our security directorate has drafted a new information systems security programme.
Emniyet müdürlüğümüz yeni bir bilgi sistemleri güvenlik programı hazırladı.

More Sentences
bilgi knowledge n.
She didn't have much knowledge of child care.
Çocuk bakımı konusunda fazla bilgisi yoktu.

More Sentences
bilgi data n.
Third-party cookies may collect data outside our websites as well.
Üçüncü parti çerezler, bizim web sitemiz dışından da bilgi toplayabilir.

More Sentences
General
bilgi word n.
A brief word on priorities in e-learning and employment policy as they affect small and medium-sized enterprises.
Küçük ve orta ölçekli işletmeleri etkileyen e-öğrenme ve istihdam politikasındaki öncelikler hakkında kısa bir bilgi.

More Sentences
bilgi notice n.
Last time Council might have claimed it lacked notice of that question.
Geçen sefer Konsey, bu soruyla ilgili bilgi sahibi olmadığını iddia edebilirdi.

More Sentences
bilgi input n.
I'd like some input.
Biraz bilgi isterim.

More Sentences
bilgi data n.
I'm afraid this data is not reliable.
Maalesef bu bilgi güvenilir değil.

More Sentences
bilgi knowledge n.
Therapeutic cloning opens up a whole new area for human knowledge and medicine.
Terapötik klonlama, insan bilgisi ve tıbbı için yepyeni bir alan açmaktadır.

More Sentences
bilgi information n.
It may be regrettable; but I do not think the information exists.
Üzücü olabilir; ancak böyle bir bilginin var olduğunu sanmıyorum.

More Sentences
Trade/Economic
bilgi knowledge n.
It was not an area about which we actually had a great deal of knowledge or information.
Aslında bu, hakkında çok fazla bilgi sahibi olduğumuz bir alan değildi.

More Sentences
Politics
bilgi knowledge n.
I have no knowledge but, in any event, I will be very happy to look into it and I will inform the honourable Member.
Bilgim yok ama her halükarda bu konuyu incelemekten mutluluk duyacağım ve Sayın Üyeyi bilgilendireceğim.

More Sentences
Computer
bilgi data n.
The data collected in Tyrel's research is of great value both to administrators and to educators.
Tyrel'in araştırmasında toplanan bilgi hem yöneticiler hem de eğitimciler için çok değerlidir.

More Sentences
bilgi info n.
Sami can't share this info with you.
Sami bu bilgiyi sizinle paylaşamaz.

More Sentences
Telecom
bilgi information n.
I suppose we also have to learn from experience, which is another form of information in this regard.
Sanırım bu konuda bir başka bilgi biçimi olan deneyimlerden de ders almamız gerekiyor.

More Sentences
bilgi info n.
We need some info about the town.
Kasaba hakkında biraz bilgiye ihtiyacımız var.

More Sentences
Statistics
bilgi information n.
Thank you for coming here today and for the information you have kindly shared with us.
Bugün buraya geldiğiniz ve bizimle paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz.

More Sentences
Linguistics
bilgi knowledge n.
People with in-depth knowledge add to productivity.
Derinlemesine bilgi sahibi kişiler üretkenliği artırır.

More Sentences
bilgi information n.
To make this choice, consumers must be given objective information.
Bu seçimi yapmak için tüketicilere objektif bilgi verilmelidir.

More Sentences
General
bilgi notion n.
bilgi cognisance n.
bilgi understanding n.
bilgi cognizance n.
bilgi griff n.
bilgi lore n.
bilgi dope n.
bilgi gleanings n.
bilgi news n.
bilgi letter n.
bilgi conveyance n.
bilgi instructions n.
bilgi acquaintance n.
bilgi instruction n.
bilgi aviso n.
bilgi science n.
bilgi line n.
bilgi griffin n.
bilgi learning n.
bilgi intelligence n.
bilgi gen n.
bilgi advice n.
bilgi report n.
bilgi enlightenment n.
bilgi know-how n.
bilgi datum n.
bilgi note n.
bilgi education n.
bilgi ken n.
bilgi knowleche [obsolete] n.
bilgi knowleching [obsolete] n.
bilgi witing n.
bilgi moxie n.
bilgi moxie n.
bilgi savvy n.
bilgi clergy n.
bilgi cunning [obsolete] n.
bilgi item n.
bilgi document [obsolete] n.
Colloquial
bilgi the down low n.
Idioms
bilgi 411 n.
bilgi four-one-one n.
bilgi little grey cells n.
bilgi 4-1-1 [us/canada] n.
Trade/Economic
bilgi report n.
Computer
bilgi help n.
bilgi more info n.
bilgi prompt n.
bilgi quote n.
bilgi informational adj.
bilgi informative adj.
bilgi cc expr.
Philosophy
bilgi cognition n.
Archaic
bilgi document n.
bilgi documentation n.
Slang
bilgi drum n.
bilgi poop n.
bilgi oil [australia] n.
bilgi dope n.
British Slang
bilgi gen n.

Sens de "bilgi" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
bilgi pınarı fountain of knowledge n.
The man was a fountain of knowledge.
Adam, bir bilgi pınarıydı.

More Sentences
bilgi vermek inform v.
Between Barcelona and Seville, the Spanish Government has been informed that a general strike has been called.
Barselona ve Sevilla arasında, İspanyol Hükümetine genel grev çağrısı yapıldığı bilgisi verildi.

More Sentences
General
bilgi merkezi information center n.
Where's the information center for hotels?
Oteller için bilgi merkezi nerede?

More Sentences
gizli bilgi confidential information n.
The risk of fraudulent use of confidential information increases if information is not properly disseminated.
Bilgilerin uygun şekilde yayılmaması halinde gizli bilgilerin hileli kullanım riski artmaktadır.

More Sentences
bilimsel bilgi scientific knowledge n.
We simply say always that products have to be safe according to current scientific knowledge.
Biz her zaman, ürünlerin mevcut bilimsel bilgilere göre güvenli olması gerektiğini söylüyoruz.

More Sentences
bilgi bürosu information office n.
They go to a Parliament Information Office or Commission Representation, get our form and complain to us.
Bir Parlamento Bilgi Bürosuna veya Komisyon Temsilciliğine giderler, formumuzu alırlar ve bize şikayette bulunurlar.

More Sentences
bilgi tabanı knowledge base n.
However, not everyone has access to this knowledge base.
Ancak, herkesin bu bilgi tabanına erişimi yoktur.

More Sentences
bilgi (belirli bir alandaki) expertise n.
This case is proof of our expertise and multi-dimensional industry knowledge.
Bu durum uzmanlığımızın ve çok boyutlu sektör bilgimizin kanıtıdır.

More Sentences
daha fazla bilgi further information n.
The committee adopted the decision to request further information from the Spanish judiciary on the case.
Komite, dava ile ilgili olarak İspanyol yargısından daha fazla bilgi talep edilmesi kararını benimsemiştir.

More Sentences
bilgi hizmetleri information services n.
Information services that everyone can use should be produced on television.
Televizyonda herkesin kullanabileceği bilgi hizmetleri üretilmelidir.

More Sentences
bilgi yarışması quiz show n.
What's your favorite quiz show on TV?
Televizyonda favori bilgi yarışmanız nedir?

More Sentences
bilgi toplama information gathering n.
The more information gathered in a broadly-based database, the better the analyses.
Geniş tabanlı bir veri tabanında ne kadar çok bilgi toplanırsa, analizler o kadar iyi olur.

More Sentences
bilgi ağları information networks n.
The aim is to make SMEs aware of the opportunities offered by information networks.
Amaç, KOBİ'leri bilgi ağlarının sunduğu fırsatlardan haberdar etmektir.

More Sentences
bilgi çağı information age n.
If this is the information age, what are we so well-informed about?
Madem bilgi çağındayız, ne hakkında bu kadar bilgiliyiz?

More Sentences
bilgi veren kimse informant n.
The linguist sought an informant to learn about the local dialect.
Dilbilimci, yerel lehçe hakkında ona bilgi verebilecek birini aradı.

More Sentences
yanlış bilgi misinformation n.
This document unabashedly crosses the line between information and misinformation, communication and propaganda.
Bu belge, bilgi ile yanlış bilgi, iletişim ile propaganda arasındaki çizgiyi utanmadan aşmaktadır.

More Sentences
bilgi ve deneyim knowledge and experience n.
Our knowledge and experience to date, especially off Newfoundland, is not encouraging.
Bugüne kadar özellikle Newfoundland açıklarında edindiğimiz bilgi ve deneyimler hiç de iç açıcı değil.

More Sentences
bilgi güçtür information is power n.
Information is power.
Bilgi güçtür.

More Sentences
bilgi teknolojileri information technologies n.
The second point that I want to make concerns information technology.
Belirtmek istediğim ikinci husus bilgi teknolojileriyle ilgilidir.

More Sentences
bilgi eksikliği lack of information n.
We all know that there is still a lack of information and a lack of acceptance.
Hâlâ bilgi eksikliği ve kabul eksikliği olduğunu hepimiz biliyoruz.

More Sentences
bilgi eksikliği lack of knowledge n.
I do not know if there is a lack of knowledge or a lack of trust here.
Burada bir bilgi eksikliği mi yoksa güven eksikliği mi var bilmiyorum.

More Sentences
tam bilgi full information n.
Providing full information means that consumers have choice.
Tam bilgi sağlanması, tüketicilerin seçenek sahibi olması anlamına gelir.

More Sentences
bilgi birikimi knowledge n.
In all these areas, we rely, of course, on the knowledge of the agencies.
Tüm bu alanlarda elbette kurumların bilgi birikimine güveniyoruz.

More Sentences
bilgi toplumu information society n.
They are being left outside the information society.
Bilgi toplumunun dışında bırakılıyorlar.

More Sentences
özel bilgi private information n.
Making intimidation attempts with the use of private information by way of telephone, Internet, etc.?
Telefon, internet vb. yollarla özel bilgileri kullanarak yıldırma girişimlerinde bulunmak?

More Sentences
engin bilgi profound knowledge n.
The report clearly reflects his profound knowledge of the subject.
Rapor, konu hakkındaki engin bilgisini açıkça yansıtmaktadır.

More Sentences
teorik bilgi theoretical knowledge n.
Transfers the theoretical knowledge that was gained during the lectures into practice in terms of spatial analysis.
Dersler sırasında edindiği teorik bilgiyi mekânsal analiz bağlamında pratiğe aktarır.

More Sentences
bilgi raporu information report n.
The information report contains an analysis of the present situation in the country, focusing on the following areas.
Bilgi raporu, ülkedeki mevcut durumun bir analizini içermekte ve şu alanlarda yoğunlaşmaktadır.

More Sentences
bilgi paylaşımı information sharing n.
Information sharing and 'best practices' must become a reality beyond the Union's territory.
Bilgi paylaşımı ve "en iyi uygulamalar" Birlik topraklarının ötesinde bir gerçeklik haline gelmelidir.

More Sentences
yararlı bilgi useful information n.
They provided some useful information, but many questions remain unanswered.
Bazı yararlı bilgiler sağladılar, ancak birçok soru cevapsız kaldı.

More Sentences
finansal bilgi financial information n.
We are not dealing here with objective financial information, but exclusively with recommendations to the public.
Biz burada objektif finansal bilgilerle değil, yalnızca kamuya yönelik tavsiyelerle ilgileniyoruz.

More Sentences
güncel bilgi up-to-date information n.
Electric computers provide managers with detailed, up-to-date information.
Elektrikli bilgisayarlar yöneticilere detaylı ve güncel bilgiler sağlar.

More Sentences
gizli bilgi classified information n.
Tom has been accused of selling classified information.
Tom gizli bilgileri satmakla suçlanıyor.

More Sentences
bilgi kaynağı source of information n.
On the other hand, there is an essential source of information.
Öte yandan, önemli bir bilgi kaynağı var.

More Sentences
bilgi ekonomisi knowledge economy n.
We have a shared interest in moving the knowledge economy forward.
Bilgi ekonomisini ileriye taşımak gibi ortak bir menfaatimiz var.

More Sentences
bilgi akışı flow of information n.
Many issues surrounding the flow of information are raised by the Eurostat affair.
Eurostat meselesi bilgi akışıyla ilgili pek çok konuyu gündeme getirmiştir.

More Sentences
güvenilir bilgi reliable information n.
We must obtain relevant and reliable information which can be compared.
Karşılaştırılabilecek ilgili ve güvenilir bilgiler elde etmeliyiz.

More Sentences
bilgi edinme özgürlüğü freedom of information n.
I also think that the right to freedom of information is meant to matter to us.
Ayrıca bilgi edinme özgürlüğü hakkının bizim için önemli olması gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
ön bilgi/bilgiler preliminary information n.
Only very preliminary information about the biology and the abundance of these species is yet available.
Bu türlerin biyolojisi ve bolluğu hakkında henüz sadece çok ön bilgiler mevcuttur.

More Sentences
derin bilgi birikimi deep knowledge n.
We serve these in particular and have deep knowledge in each sector.
Biz özellikle bunlara hizmet veriyoruz ve her sektörde derin bilgi birikimine sahibiz.

More Sentences
ayrıntılı bilgi detailed information n.
The directive should be accompanied by much more detailed information.
Yönergeye çok daha ayrıntılı bilgiler eşlik etmelidir.

More Sentences
değerli bilgi valuable information n.
This may provide us with very valuable information on various restrictions.
Bu bize çeşitli kısıtlamalar konusunda çok değerli bilgiler sağlayabilir.

More Sentences
kesin bilgi precise information n.
Consumer protection depends on clear and precise information in terms of traceability and product labelling.
Tüketicinin korunması, izlenebilirlik ve ürün etiketlemesi açısından açık ve kesin bilgilere bağlıdır.

More Sentences
yanlış bilgi wrong information n.
I gave the wrong information.
Yanlış bilgi verdim.

More Sentences
derinlemesine bilgi in-depth information n.
Thus students will graduate with in-depth information about at least an industry.
Böylece öğrenciler en azından bir sektör hakkında derinlemesine bilgi sahibi olarak mezun olacaklardır.

More Sentences
ön bilgi prior knowledge n.
After all, what is prior knowledge and when do we talk about prior knowledge which has an actual effect?
Her şeyden önce, ön bilgi nedir ve ne zaman gerçek bir etkiye sahip olan ön bilgiden bahsederiz?

More Sentences
ilgili bilgi relevant information n.
This disclosure must be made without delay so that the market can digest the relevant information.
Bu açıklama, piyasanın ilgili bilgileri sindirebilmesi için gecikmeksizin yapılmalıdır.

More Sentences
önemli bilgi important information n.
Be sure to check out system requirements and other important information before you install.
Yüklemeden önce sistem gereksinimlerini ve diğer önemli bilgileri kontrol ettiğinizden emin olun.

More Sentences
Common Usage
sonsuz bilgi endless knowledge n.
sonsuz bilgi profound knowledge n.
kılavuz bilgi guideline n.
bilgi verici informative adj.
gizli (bilgi) classified adj.
General
hazır bilgi işlemi literal operand n.
özel bilgi Proprietary information n.
keşif bölümüne ait bilgi toplayan kişi scouter n.
çok geniş ve çeşitli bilgi erudition n.
bilgi bilim epistemology n.
bilgi depolama data warehousing n.
ayrıntılı bilgi full information n.
bilgi verici etiketleme informative labelling n.
tam bilgi gen n.
bilgi formu verse form n.
bilgi yarışması quiz program n.
sahibine özel bilgi proprietary information n.
optik bilgi işlem optical data processing n.
bilgi alanı ken n.
uydulardan bilgi alma yoluyla seyir sistemi satellite navigation n.
bilgi edinme information n.
bilgi kuramı epistemology n.
derin bilgi katamathesis n.
bilgi yönetimi knowledge management n.
bilgi otobanı information superhighway n.
bilgi mücadelesi information warfare n.
uydulardan bilgi alma yoluyla seyir sistemi satnav n.
bilgi hakkında bilgi metadata n.
elektronik bilgi işlem personeli electronic data processing personnel n.
teknik bilgi know how n.
elektronik bilgi işlem electronic data processing n.
belirli bir konuda engin bilgi sahibi kimse maven n.
şartname bilgi föyü specification information sheet n.
radyo bilgi yarışması quiz show n.
genel bilgi guideline n.
bilgi hırsızlığı plagiarism n.
yüzeysel bilgi smattering n.
bilgi teorisinde makaleler contributions in theory of knowledge n.
bilgi savaşı information warfare n.
bilgi tüketicileri information consumers n.
sağlayan (bilgi, cevap) elicitor n.
elektronik bilgi işlem merkezleri electronic data processing departments n.
az buçuk bilgi smattering n.
bilgi işleme data processing n.
hazır bilgi literal n.
sahte bilgi false drop n.
elektronik bilgi işlem dökümantasyonu electronic data processing documentation n.
bilgi hazinesi (kitap) treasury n.
bilgi açlığını internette dindirmeye çalışma infonography n.
kütüphane bilgi ağları library information networks n.
taktikli bilgi tactical intelligence n.
bilgi teorisi epistemology n.
bilgi işlem denetimi edp audit n.
bilgi/yetki alanı province n.
bilgi vericilik informativeness n.
bilgi dağarcığı knowledge store n.
transborder bilgi akışı transborder data flow n.
bilgi değişimi için amerikan standart kodu american standard code for information interchange n.
geleneksel bilgi traditional knowledge n.
dağıtımlı bilgi işlem distributed data processing n.
belirli bir alandaki bilgi expertise n.
bilgi verme edification n.
yanıltıcı bilgi dope n.
elektronik bilgi değiştirme electronic data interchange n.
bilgi veren enlightener n.
coğrafi bilgi sistemi geographical information system n.
bilgi alanı domain n.
bilgi saklama ve geri alma sistemleri information storage and retrieval systems n.
bilgi alışverişi information interchange n.
bilgi aktarma imparting n.
makinece okunur bilgi machine readable information n.
özel mülkiyetteki bilgi proprietary information n.
bilgi haznesi data pool n.
elektronik bilgi işlem dokümantasyonu electronic data processing documentation n.
özel bilgi privately owned knowledge n.
geri bilgi akışı feedback n.
bilgi hattı verse line n.
bilgi teorisi theory of knowledge n.
bilgi kaynakları yönetimi information resources management n.
bilgi edinme knowledge acquisition n.
bilgi veren kimse reporter n.
dünyevi bilgi carnal knowledge n.
kitabi bilgi reading n.
coğrafi bilgi sistemleri geographic information systems n.
bilgi kaynakları knowledge sources n.
bilgi yitimi entropy n.
mesleki bilgi sistem ağı professional network n.
bilgi yarışması şovları quiz shows n.
bilgi notu reminder n.
azıcık bir bilgi smattering n.
sezgiyle edinilen bilgi intuitive knowledge n.
telif hakkı ve elektronik bilgi copyright and electronic data n.
bilgi veren edifier n.
coğrafik bilgi sistemi geographical information system n.
yenilik bilgi merkezi innovation relay centers n.
bilgi geri alma information retrival n.
bireyin kazandığı bilgi culture n.
bilgi hazırlama data preparation n.
bilgi alışverişi information exchange n.
gözleme sistemine bilgi sağlayan birim reporting unit for surveillance n.
bilgi iş yaprağı data work sheet n.
sağlama (bilgi, cevap) eliciting n.
bilgi alanı field n.
yarım yamalak bilgi sciolism n.
ruhani bilgi gnosis n.
bir miktar bilgi a body of information n.
bilgi sosyolojisi sociology of knowledge n.
bilgi toplamak için yapılan alan araştırması fieldwork n.
online bilgi işlem online data processing n.
tv bilgi yarışması quiz show n.
yüzeysel bilgi sciolism n.
bilgi notu running foot n.
hatalı bilgi wrong information n.
bilgi yarışması knowledge contest n.
hatalı bilgi false drop n.
bilgi veren kimse communicant n.
zımni bilgi tacit knowledge n.
sözleşme bilgi gereksinimleri listesi contract data requirements list n.
ilimsel bilgi scientific knowledge n.
bilgi toplama recon n.
bilinçli bilgi conscious knowledge n.
bilgi sınama quiz n.
sınırlı bilgi smatter n.
bilgi toplamak ve dedektiflik yapmak için işe alınabilecek kişi sherlock n.
üstünkörü bilgi smatter n.
bilgi sızdıran kişi leaker n.
tapu ve kadastro bilgi sistemi turkish land registry and cadastre information system n.
bilgi toplumu dünya zirvesi world summit on the information society n.
bilgi yarışması quiz n.
bilgi işlem data processing n.
bilgi işleme data processing n.
bilgi bankası data bank n.
kötü polis oyunu oynayarak bilgi alma taktiği go bad cop on someone n.
bilgi alışverişi için amerikan standart kodu american standard code for information interchange n.
bilgi sırdaşlığı privacy n.
mutlak bilgi absolute knowledge n.
bilgi temsili knowledge representation n.
bilgi eksikliği ignorance n.
bilgi geri alma information retrieval n.
bilgi teorisi knowledge theory n.
kişisel bilgi yönetimi personal information management n.
coğrafik bilgi sistemleri geographic information systems n.
bilgi temsili knowledge representation (information theory) n.
verilmiş bilgi imparted knowledge n.
aktarılmış bilgi imparted knowledge n.
tanıtıcı bilgi introductory information n.
bilgi düzeyi knowledge level n.
bilgi seviyesi knowledge level n.
referans bilgi reference information n.
engin bilgi intimate knowledge n.
teorik bilgi theoretical information n.
şirket hakkında kısa bilgi company brief n.
jeolojik bilgi geological information n.
optik bilgi saklatımı optical information storage n.
bilgi paylaşımı knowledge sharing n.
temel bilgi teknolojisi basic information technology n.
bilgi toplumları information societies n.
bilgi üretimi information production n.
bilgi güncelleme information update n.
ham bilgi raw information n.
bilgi güncellemesi information update n.
bilgi ya da iletişim engeli chinese wall n.
uygulamaya yönelik bilgi applicable information n.
uygulamaya dönük bilgi applicable information n.
bilgi patlaması knowledge explosion n.
bilgi işçisi knowledge worker n.
bilgi yayma information dissemination n.
bilgi beceri knowledge and skill n.
bilgi notu annotation n.
bilgi teknolojisi information technology infrastructure n.
mali bilgi financial information n.
gizli bilgi blind text n.
bildirilmemiş bilgi unreported data n.
biyometrik bilgi biometric information n.
tasnifli bilgi classified information n.
değişken bilgi variable information n.
bilgi işlem uygulamaları data processing applications n.
uygulamaya dönük bilgi application-oriented information n.
uygulamaya yönelik bilgi application-oriented information n.
engin bilgi in-depth knowledge n.
aydınlatıcı (bilgi) eye-opener n.
dillerarası bilgi geri alma cross-language information retrival n.
bilgi felsefesi knowledge theory-philosophy n.
bilgi fakirliği information-knowledge poverty n.
bilgi teorisi knowledge theory-philosophy n.
bilgi karayolu knowledge-information road n.
gerçek zamanlı bilgi işlem real-time data processing n.
yerel zamanlı bilgi işlem real-time data processing n.
kendi hakkında bilgi verme self-revelation n.
iktidar-bilgi power-knowledge n.
bilgi türleri types-departments of knowledge n.
eksik bilgi imperfect knowledge n.
bilgi büfesi information kiosk n.
haber veya bilgi veren kimse informant n.
bilgi içeriği information content n.
bilgi bombardımanı information overload n.
bilgi alış-verişi information exchange n.
bilgi isteyen kimse enquirer n.
bilgi uçurumu knowledge gap n.
bilgisayardan alınan bilgi output n.
derin bilgi scholarship n.
bilgi işlem yönetimi information processing management n.
bilimsel bilgi scientific information n.
mahrem bilgi classified information n.
açıklanmamış bilgi undisclosed information n.
bilgi talebi information request n.
bilgi teknolojisi information technology n.
bilgi alış verişinde kullanılan amerikan ulusal standart kodu american national standard code for information interchange n.
bilgi ekonomisi learning economy n.
bilgi ekonomisi knowledge-based economy n.
bilgi ekonomisi economy of knowledge n.
geniş bilgi extensive knowledge n.
bölümlenmiş bilgi segmented information n.
kısımlara ayrılmış bilgi segmented information n.
bölümlere ayrılmış bilgi segmented information n.
derin bilgi deep knowledge n.
bilgi patlaması information explosion n.
üstünkörü bilgi sketch knowledge n.
bilgi işçisi intellectual worker n.
bilgi işçisi brain worker n.
bilgi kirliliği information pollution n.
bilgi kirliliği infollution n.
kesin bilgi exact information n.
açıklayıcı bilgi comments n.
(bilgi) yayımlama dissemination n.
bilgi üretimi knowledge generation n.
bilgi üretme knowledge generation n.
kısa bilgi rundown n.
temel bilgi core knowledge n.
uygulamaya dönük bilgi practical information n.
uygulamaya dönük bilgi operative information n.
kodlanmış bilgi codified knowledge n.
bilgi ve belge yönetimi information and document management n.
kesin bilgi certain information n.
bilgi işlem uzmanı IT specialist n.
bilgi işlem daire başkanı head of IT department n.
bilgi birlikteliği consilience n.
genelgeçer bilgi the conventional/received wisdom n.
töresel bilgi lore n.
mesleki bilgi craft knowledge n.
derin bilgi mastery n.
evrensel bilgi universal knowledge n.
bilgi verirken eğlendiren infotainer n.
yansıtıcı bilgi reflective knowledge n.
bilgi tasarımı information design n.
bilgi dağarcığı knowledge n.
alınan son bilgi the latest information received n.
alınan son bilgi latest update on n.
edinilen son bilgi the latest information received n.
edinilen son bilgi latest update on n.
somut bilgi perceptible information n.
kavranabilir bilgi perceptible information n.
algılanabilir bilgi perceptible information n.
pozitif bilgi positive knowledge n.
olaylara/gerçeklere dayanan bilgi factual information n.
bilgi kuramcı epistemologist n.
yazılı bilgi written information n.
katolik bilgi merkezi catholic information center n.
bilgi çeşmesi fountain of knowledge n.
yaygın kanı/inanış/bilgi popular wisdom n.
ilaç bilgi derneği drug information association n.
kodlanabilir bilgi codifiable knowledge n.
spor-bilgi programı sports-information program n.
derin bilgi birikimi extensive knowledge n.
yüksek bilgi birikimi extensive knowledge n.
geniş bilgi birikimi vast knowledge n.
geniş bilgi birikimi extensive knowledge n.
derin bilgi birikimi wide knowledge n.
derin bilgi birikimi vast knowledge n.
geniş bilgi birikimi deep knowledge n.
yüksek bilgi birikimi wide knowledge n.
yüksek bilgi birikimi vast knowledge n.
yüksek bilgi birikimi deep knowledge n.
geniş bilgi birikimi wide knowledge n.
gereksiz bilgi useless information n.
bilgi çalışanı information worker n.
genel bilgi toplama sistemi general information gathering system n.
bilgi çağı knowledge era n.
sağlıklı bilgi reliable information n.
teknik bilgi özeti technical summary n.
somut bilgi tangible data n.
somut bilgi tangible information n.
halktan kimselerin bir okulu ziyaret ederek okuldaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün open day n.
bilimsel bilgi scientific knowledge (savoir savant) n.
kent bilgi sistemi city information system n.
şehir bilgi sistemi city information system n.
şehir bilgi sistemi urban information system n.
kent bilgi sistemi urban information system n.
bilgi birikimi fund of knowledge n.
bilgi birikimi accumulation of knowledge n.
bilgi kirliliği info pollution n.
bilgi temelli yaklaşım knowledge-based approach n.
açıklayıcı bilgi explanatory information n.
açıklayıcı bilgi descriptive information n.
bilgi değişimi information exchange n.
bilgi kırıntısı a small piece of information n.
bilgi kırıntısı crumb n.
bilgi kırıntısı bit of information n.
bilgi kırıntısı crumb of information n.
bilgi edinme acquisition of knowledge n.
bilgi veya haber tiding n.
gerçek bilgi true information n.
diagnostik bilgi diagnostic information n.
sığ bilgi shallow knowledge n.
epizodik bilgi episodic knowledge n.
ortaya çıkan bilgi revealed knowledge n.
gizli bilgi need-to-know n.
bilgi manyağı infomaniac n.
bilgi platformu information platform n.
dijital bilgi platformu digital information platform n.
bilgi alanı bailiwick n.
bilgi alma debriefing n.
yanlış bilgi verme disinformation n.
içerik hakkında keyif kaçırıcı bilgi uyarısı spoiler alert n.
baltalayıcı/deşifre edici (yayınlaşmış) bilgi uyarısı spoiler alert n.
ufak bilgi factoid n.
bilgi notu backgrounder n.
bilgi ve beceri knowledge and skill n.
havaalanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekranlar interactive kiosks n.
hava alanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekran interactive kiosk n.
(belge, istatistiksel bilgi, resim, gazete haberi gibi) bir tartışmada tarafların kullandığı inandırıcı veya ikna edici ya da destekleyici noktalar, konular talking point n.
alınmış/kabul edilmiş bilgi received knowledge n.
düzenleyici bilgi regulatory information n.
yetersiz bilgi insufficient/inadequate information n.
çığır açıcı bilgi breakthrough information n.
somut veri/bilgi hard data n.
soyut veri/bilgi soft data n.
rakamlara/somut delillere dayalı bilgi hard data n.
bilgi kurdu infovore n.
Bilgi yaratma knowledge creation n.
bilgi oluşturma knowledge creation n.
bilgi sarmalı knowledge spiral n.
bilgi sarmalı spiral of knowledge n.
yapışkan bilgi sticky knowledge n.
bilgi dönüşümü knowledge conversion n.
temel bilgi rudiment n.
ön bilgi rudiment n.
tahmini bilgi predictive information n.
ilgi çekmeyen bilgi dry fact n.
bilgi hakları ve yükümlülükleri information rights and obligations n.
yeterli bilgi adequate information n.
noter bilgi sistemi notary information system n.
bilgi-eğlence ("info"rmation-enter"tainment") infotainment n.
halktan kimselerin bir itfaiye istasyonunu ziyaret ederek istasyondaki faaliyetler hakkında bilgi sahibi olabildiği gün open day n.
bilgi ögeleri knowledge elements n.
yerli bilgi indigenous knowledge n.
temel dini bilgi basic religious knowledge n.
yanlış bilgi veren kimse misinformant n.
yanlış bilgi veren kimse misinformer n.
kısa özet bilgi quick fact n.
ayrıntılı bilgi comprehensive information n.
bir ekranda bir kerede görünür bilgi miktarı screenful n.
bilgi eksikliği incognizance n.
geniş bilgi tabanı broad base of knowledge n.
içeriden alınmış güvenilir bilgi hot tip n.
zamanında verilen ve kullanışlı olan tavsiye veya bilgi hot tip n.
görsel veya yazılı yayınlarda hikayenin olay örgüsü ile ilgili sızdırılan bilgi spoiler n.
anahtar bilgi key information n.
bilgi çesmesi fount of knowledge n.
bilgi birikimi know how n.
bir toplum tarafından paylaşılan tüm bilgi ve değerler acculturation n.
güvenilir bilgi kaynağı bible n.
klinik bilgi clinical information n.
bilgi/istihbarat savaşı iwar (information warfare) n.
son bilgi late-breaking information n.
istatistiksel bilgi statistical information n.
son gelişmeler ile ilgili bilgi sahibi abreast n.
bilişim şirketinde bilgi aktarımını sağlayan fiziksel altyapının hasar görmesi sonucunda hiçbir işin yapılamadığı gün backhoe day n.
tablo haline getirilmiş bilgi tabular matter n.
bilgi eksikliği agnosy n.
bilgi sızıntısı information leakage n.
öğrenim yoluyla edinilen bilgi lair [scottish] n.
bilgi aktarım yolu channel n.
iletişim teorisinde bilgi aktarımında kullanılan sözlü ve yazılı araçlar channel n.
bilgi aktaran kimse channel n.
bilgi yokluğu veya eksikliği noninformation n.
engin bilgi ve kültüre sahip kimse renaissance n.
bilgi vermeyen newsless n.
oyun, yarış gibi etkinliklerde yüksekte duran bilgi panosu telegraph n.
bilgi masası info desk n.
bilgi veya ilgi alanı terrain n.
soyut bilgi theory n.
aydınlatıcı bilgi veren kaynak torch n.
bilgi alanı turf n.
belirli bir konuda pratik bilgi sağlayan öğretici yayın tutorial n.
detaylı bilgi veren elaborator n.
talep, savunma veya tartışma esnasında kullanılabilecek bilgi ammunition n.
az bilgi sahibi olma unacquaintedness n.
bilgi sahibi olmama unacquaintedness n.
bir işin yapılması için gereken bilgi donanımı equipment n.
gizliden bilgi alma elicitation n.
bilgi günü info day n.
küçük ilginç haber, bilgi veya söz snippet n.
bilgi formu factsheet n.
derin akademik bilgi eruditeness n.
gizlilik sözleşmesi imzalamış bilgi çalışanı zombie n.
sınırlı bilgi scanty information n.
kısıtlı bilgi scanty information n.
(sır/bilgi) açıklanma leakage n.
(sır/bilgi) sızma leakage n.
(sır/bilgi) ifşa leakage n.
ıvır zıvır bilgi factlet n.
gizli bilgi bibful n.
bilgi ve deneyimi sağduyu ve içgörü ile kullanma özelliği wiseness n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi marriage lines n.
(el falında) elde bulunan, yaşam ve kader çizgisinden daha uzun olan, evlilik ve gönül ilişkilerinin yaklaşık zamanları ile ilgili bilgi veren çizgi line of marriage n.
gizli bilgi wind n.
bilgi çarpıtma disinformation n.
elde edilip başkasına aktarılan bilgi witting [uk] n.
hakkında bilgi sahibi olunmayan alan blind spot n.
bilgi bütünü body n.
bilgi miktarı body n.
bilgi kaynağının doğrudanlık derecesi hand n.
belirli bir konuda engin bilgi sahibi kimse mayvin n.
bilginin türleri, alanları, işlevleri veya ön koşulları hakkındaki bilgi metaknowledge n.
kısıtlı okuyucu kitlesine, genellikle abonelik sistemi ile özel bilgi akışı sağlayan online yayıncılık micropublishing n.
genel bilgi ansiklopedisi book of knowledge n.
kitaplardan edinilen bilgi booklore n.
ticari kuruluşun bilgi verme amacıyla kullandığı telefon hattı helpline n.
(birine) soru sorarak bilgi toplama brain-picking n.
(birine) soru sorarak bilgi toplama brain picking n.
deneyime dayalı bilgi heurism n.
deneyimsel bilgi heurism n.
az bilinen bilgi alanı hinterland n.
seks ve yakınlık yoluyla bilgi toplayan casus honeypot n.
bilgi ve deneyim aralığı horizon n.
yanlış bilgi misintelligence n.
manastırlar hakkında bilgi veren kitap monasticon n.
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı mountain n.
gizli bilgi verilmiş kimse repository n.
bilgi alan informee n.
bilgi gizliliği hush n.
kamusal bilgi light n.
gerçek bilgi lowdown n.
salt bilgi lowdown n.
tanımlanamaz bilgi veya gücün doğrudan ve sezgisel olarak elde edilebileceğini varsayan kuram mysticism n.
(yanlış/hatalı) bilgi salgını infodemic n.
bm komitesinin duruma ilişkin bilgi toplayıp raporlamak üzere özel bir bölgeye gönderdiği yetkili observer n.
bilgi karmaşası information confusion n.
el yazısı türleri hakkında bilgi sahibi olan kimse chirographist n.
nihai bilgi daat n.
esas bilgi daat n.
faaliyet, bilgi ve sorumluluk alanı department n.
faaliyet, bilgi ve sorumluluk dünyası department n.
müşterilerine bilgi edinme hizmeti sunan büro detective agency n.
şirket yetkililerinin şirketin gelecek satışları, kazancı ve ürün beklentileri ile alakalı verdikleri bilgi guidance n.
ileride kullanılmak üzere tutulan bilgi, anı hoard n.
abd'de bulunan büyük bir sağlık bilgi sistemleri firması idx n.
geniş bilgi dağarcığı multiscience n.
(blog veya sosyal medya hesabında) çok fazla kişisel bilgi ifşa etme overshare n.
(dedikodu, bilgi veya haberlerin yayıldığı) kanal round n.
(dedikodu, bilgi veya haberlerin yayıldığı) aracı round n.