yetersiz

Sens de "yetersiz" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 133 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	yetersiz	insufficient adj.
It is a necessary but insufficient requirement for any action because the UN process is itself highly imperfect. Bu, herhangi bir eylem için gerekli ancak yetersiz bir gerekliliktir çünkü BM sürecinin kendisi son derece kusurludur. More Sentences
2	Common Usage	yetersiz	inadequate adj.
The software is inadequate for heavy workloads. Söz konusu yazılım ağır iş yükleri açısından yetersiz kalmaktadır. More Sentences
General
3	General	yetersiz	lame n.
No resolution at all would be better than this lame compromise. Hiçbir çözüm olmaması, bu yetersiz uzlaşmadan daha iyi olacaktır. More Sentences
4	General	yetersiz	inefficient adj.
Weaknesses in the sector include enforcement of health standards and inefficient processing methods. Sektördeki zaaflar arasında, sağlık standartlarının yetersiz uygulanması ve verimsiz işleme yöntemleri vardır. More Sentences
5	General	yetersiz	unfit adj.
They consider him unfit for that job. O iş için onun yetersiz olduğunu düşünüyorlar. More Sentences
6	General	yetersiz	unqualified adj.
You're unqualified for that job. Bu iş için yeterli değilsin. More Sentences
7	General	yetersiz	meagre adj.
It would be unfair to use the lion's share of these meagre resources to expand the Trans-European Networks. Bu yetersiz kaynakların aslan payını Trans-Avrupa Ağlarını genişletmek için kullanmak haksızlık olacaktır. More Sentences
8	General	yetersiz	incapable adj.
It has proved to be incapable of reform. Reform konusunda yetersiz olduğunu kanıtlamıştır. More Sentences
9	General	yetersiz	meager adj.
You have a meager vocabulary. Yetersiz bir kelime dağarcığın var. More Sentences
10	General	yetersiz	incompetent adj.
You were incompetent. Yetersizdin. More Sentences
11	General	yetersiz	unsatisfactory adj.
This year, total under-use amounted to EUR 7.4 billion, or EUR 7 400 million, and that is extremely unsatisfactory. Bu yıl toplam eksik kullanım 7.4 milyar avro ya da 7400 milyon Avro olarak gerçekleşmiştir ve bu son derece yetersizdir. More Sentences
12	General	yetersiz	skimpy adj.
The portion size at the restaurant was skimpy. Lokantanın porsiyonları yetersizdi. More Sentences
13	General	yetersiz	lack adj.
I agree with his criticism of the Danish proposal's lack of ambition and scant substance. Danimarka'nın önerisinin iddiasızlığı ve yetersiz içeriği konusundaki eleştirilerine katılıyorum. More Sentences
14	General	yetersiz	inconclusive adj.
Current data is inconclusive. Güncel veriler yetersiz. More Sentences
15	General	yetersiz	scant adj.
This attempt bore scant fruit in the form of Amsterdam in 1997. Bu girişim 1997'de Amsterdam'da yetersiz bir meyve vermiştir. More Sentences
16	General	yetersiz	weak adj.
Do the advocates of a weak policy believe that such a flood will yield more fish? Yetersiz bir politikayı savunanlar böyle bir sel baskınının daha fazla balık getireceğine mi inanıyor? More Sentences
17	General	yetersiz	inadequate adj.
The flow of funds here is quite inadequate. Buradaki fon akışı oldukça yetersizdir. More Sentences
18	General	yetersiz	deficient adj.
In many of these countries the judicial system is still very poor and deficient. Bu ülkelerin birçoğunda yargı sistemi hala çok zayıf ve yetersizdir. More Sentences
19	General	yetersiz	poor adj.
In my view, this is partly due to poor preparation. Benim görüşüme göre bu kısmen yetersiz hazırlıktan kaynaklanmaktadır. More Sentences
20	General	yetersiz	not sufficient adj.
The funds appropriated are not sufficient and the staffing is certainly inadequate. Ayrılan fonlar yeterli değildir ve personel sayısı da kesinlikle yetersizdir. More Sentences
21	General	yetersiz	lacking adj.
This means that they are greatly lacking in financial resources, but there is more to the matter in practice. Bu, mali kaynaklarının büyük ölçüde yetersiz olduğu anlamına gelmektedir, ancak pratikte durum bundan daha farklıdır. More Sentences
22	General	yetersiz	lacking adj.
The World Health Fund is sorely lacking in financial resources. Dünya Sağlık Fonu'nun mali kaynakları son derece yetersizdir. More Sentences
23	General	yetersiz	under adj.
This is visible in the under utilisation of funds, which is catastrophic. Bu durum, fonların yetersiz kullanımında da görülmektedir ki bu felaket bir durumdur. More Sentences
24	General	yetersiz	poorly adv.
This is a particularly thorny problem in the Treaty at the moment and it is actually poorly provided for. Bu, şu anda Antlaşma'da özellikle çetrefilli bir sorundur ve aslında yetersiz bir şekilde öngörülmüştür. More Sentences
25	General	yetersiz	in short supply adv.
Food has been in short supply. Yiyecek yetersiz. More Sentences
Trade/Economic
26	Trade/Economic	yetersiz	short adj.
It is especially when times are getting hard that funding runs short. Özellikle zamanın zorlaştığı zamanlarda finansman yetersiz kalır. More Sentences
Technical
27	Technical	yetersiz	poor adj.
For a long time transport policy was a poor relation in European policy. Uzun bir süre boyunca ulaştırma politikası Avrupa politikasının yetersiz bir alanıydı. More Sentences
28	Technical	yetersiz	inadequate adj.
The cost impact assessment in the original proposal is inevitably inadequate. Orijinal teklifte yer alan maliyet etki değerlendirmesi kaçınılmaz olarak yetersizdir. More Sentences
Medical
29	Medical	yetersiz	deficient adj.
Over time, the various voting values tend to consolidate deficient corporate structures. Zaman içinde, çeşitli oy değerleri yetersiz kurumsal yapıları konsolide etme eğilimindedir. More Sentences
Common Usage
30	Common Usage	yetersiz	scanty adj.
General
31	General	yetersiz	sponginess n.
32	General	yetersiz	improficience n.
33	General	yetersiz	disqualified adj.
34	General	yetersiz	shoestring adj.
35	General	yetersiz	handicapped adj.
36	General	yetersiz	thin adj.
37	General	yetersiz	starveling adj.
38	General	yetersiz	defective adj.
39	General	yetersiz	powerless adj.
40	General	yetersiz	unsatisfied adj.
41	General	yetersiz	scrimp adj.
42	General	yetersiz	exiguous adj.
43	General	yetersiz	unequal adj.
44	General	yetersiz	skimp adj.
45	General	yetersiz	half way adj.
46	General	yetersiz	slim adj.
47	General	yetersiz	incommensurate adj.
48	General	yetersiz	spare adj.
49	General	yetersiz	unsatisfying adj.
50	General	yetersiz	slender adj.
51	General	yetersiz	ineligible adj.
52	General	yetersiz	scrimpy adj.
53	General	yetersiz	inexpert adj.
54	General	yetersiz	sad adj.
55	General	yetersiz	noncompetent adj.
56	General	yetersiz	half-way adj.
57	General	yetersiz	under- adj.
58	General	yetersiz	impotent adj.
59	General	yetersiz	insubstantial adj.
60	General	yetersiz	beggarly adj.
61	General	yetersiz	substandard adj.
62	General	yetersiz	unsufficient adj.
63	General	yetersiz	undersupplied adj.
64	General	yetersiz	destituent adj.
65	General	yetersiz	wanting adj.
66	General	yetersiz	ailing adj.
67	General	yetersiz	narrow adj.
68	General	yetersiz	unsatisfying adj.
69	General	yetersiz	unabled adj.
70	General	yetersiz	unconcludent [obsolete] adj.
71	General	yetersiz	unexpert adj.
72	General	yetersiz	bare [obsolete] adj.
73	General	yetersiz	unsufficient adj.
74	General	yetersiz	lean adj.
75	General	yetersiz	bobtail adj.
76	General	yetersiz	hopeless adj.
77	General	yetersiz	bush-league adj.
78	General	yetersiz	icarian adj.
79	General	yetersiz	oversimple adj.
80	General	yetersiz	rotten adj.
81	General	yetersiz	impaired adj.
82	General	yetersiz	displeasing adj.
83	General	yetersiz	disproportionable adj.
84	General	yetersiz	inevident adj.
85	General	yetersiz	paper-thin adj.
86	General	yetersiz	poorish adj.
87	General	yetersiz	feeble adj.
88	General	yetersiz	inhabile [obsolete] adj.
89	General	yetersiz	inquorate [uk] adj.
90	General	yetersiz	invalid adj.
91	General	yetersiz	geason [obsolete] adj.
92	General	yetersiz	shirttail adj.
93	General	yetersiz	sick adj.
94	General	yetersiz	silly [obsolete] adj.
95	General	yetersiz	simple adj.
96	General	yetersiz	skinny adj.
97	General	yetersiz	skrimp [scotland] adj.
98	General	yetersiz	stinty adj.
99	General	yetersiz	subpotent adj.
100	General	yetersiz	sucky adj.
101	General	yetersiz	off adj.
Colloquial
102	Colloquial	yetersiz	lamish adj.
103	Colloquial	yetersiz	not up to snuff expr.
104	Colloquial	yetersiz	not up to scratch expr.
105	Colloquial	yetersiz	not up to much [uk/australia] expr.
Idioms
106	Idioms	yetersiz	a bit off adj.
107	Idioms	yetersiz	a little off adj.
108	Idioms	yetersiz	a bit off adj.
109	Idioms	yetersiz	a little off go to a bit adj.
110	Idioms	yetersiz	not much chop [australia/canada] adj.
111	Idioms	yetersiz	one-star adj.
112	Idioms	yetersiz	not up to scratch expr.
113	Idioms	yetersiz	not up to scratch expr.
114	Idioms	yetersiz	out of bounds expr.
115	Idioms	yetersiz	not up to par expr.
116	Idioms	yetersiz	not up to the mark expr.
Technical
117	Technical	yetersiz	suboptimal adj.
118	Technical	yetersiz	scanty adj.
Informatics
119	Informatics	yetersiz	underfitting adj.
Medical
120	Medical	yetersiz	hypoactive adj.
121	Medical	yetersiz	underactive adj.
Biology
122	Biology	yetersiz	depauperate adj.
Education
123	Education	yetersiz	nonproficient adj.
Environment
124	Environment	yetersiz	impoverished adj.
Sport
125	Sport	yetersiz	incomplete adj.
Archaic
126	Archaic	yetersiz	unconclusive adj.
127	Archaic	yetersiz	improsperous adj.
128	Archaic	yetersiz	scantling adj.
Slang
129	Slang	yetersiz	dicky adj.
130	Slang	yetersiz	dorky adj.
131	Slang	yetersiz	sorry-assed adj.
132	Slang	yetersiz	ass-backwards expr.
133	Slang	yetersiz	like shit exclam.

Sens de "yetersiz" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	yetersiz beslenme	inadequate nutrition n.
Specific vitamins break down over time, leaving astronauts at risk of inadequate nutrition. Belirli vitaminler zamanla parçalanarak astronotları yetersiz beslenme riski altında bırakır. More Sentences
2	General	yetersiz temsil	under-representation n.
Yesterday, when the progress reports were presented, I heard not one word said about the under-representation of women. Dün, ilerleme raporları sunulurken, kadınların yetersiz temsiline ilişkin tek bir kelime bile edilmediğini duydum. More Sentences
3	General	yetersiz finansman	underfunding n.
The underfunding of the school led to a lack of resources for students. Okulun yetersiz finansmanı kaynak eksikliğine sebep oluyordu. More Sentences
4	General	yetersiz kalmak	fall behind v.
American students are falling behind in math. Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor. More Sentences
5	General	yetersiz kalmak	fall short v.
Unfortunately, the Commission's plans fall short. Ne yazık ki Komisyon'un planları yetersiz kalıyor. More Sentences
6	General	yetersiz kalmak	fail v.
Where words fail, music speaks. Sözlerin yetersiz kaldığı durumlarda müzik konuşur. More Sentences
7	General	kadrosu yetersiz	understaffed adj.
We're really understaffed tonight. Bu gece gerçekten kadromuz yetersiz. More Sentences
8	General	yetersiz temsil edilmiş	under-represented adj.
We need no further confirmation of the fact that women continue to be under-represented in essential fora. Kadınların temel forumlarda yetersiz temsil edilmeye devam ettiği gerçeğini daha fazla teyit etmemize gerek yok. More Sentences
9	General	yetersiz beslenmiş	malnourished adj.
Large numbers of malnourished people still deserve our concern. Yetersiz beslenen çok sayıda insan hala endişelenmemizi gerektirmektedir. More Sentences
10	General	yetersiz beslenmiş	malnourished adj.
At this rate, the objective to halve the number of malnourished people by 2015 will not be achieved. Bu gidişle 2015 yılına kadar yetersiz beslenen insan sayısını yarıya indirme hedefine ulaşılamayacaktır. More Sentences
11	General	yetersiz olarak	inadequately adv.
Japanese literature, in spite of its beauty and riches, is as yet inadequately known in the West. Japon edebiyatı güzelliği ve zenginliklerine rağmen, şimdiye kadar batıda yetersiz olarak bilinmektedir. More Sentences
Idioms
12	Idioms	yetersiz bulmak	find wanting v.
This is why the report was weighed and found wanting by the Security Council this week. Bu nedenle rapor bu hafta Güvenlik Konseyi tarafından tartılmış ve yetersiz bulunmuştur. More Sentences
Biology
13	Biology	yetersiz beslenme	malnutrition n.
That in turn leads to low-income countries, which leads to malnutrition, and that is the cycle we want to break. Bu da düşük gelirli ülkelere, bu da yetersiz beslenmeye yol açıyor ve kırmak istediğimiz döngü de bu. More Sentences
Common Usage
14	Common Usage	yetersiz beslenme	poor nutrition n.
15	Common Usage	yetersiz beslenme	malnourishment n.
16	Common Usage	yetersiz beslenme	undernutrition n.
17	Common Usage	yetersiz beslenme	undernourishment n.
General
18	General	yetersiz beslenme	underfeeding n.
19	General	kadrosu yetersiz büro	understaffed office n.
20	General	yetersiz beslenme	inanition n.
21	General	(anlatmaya) yetersiz kalan ifade	understatement n.
22	General	yetersiz beslenme	lack of nutrition n.
23	General	yetersiz beslenme	innutrition n.
24	General	yetersiz beslenme	denutrition n.
25	General	yetersiz başarı	underachievement n.
26	General	yetersiz gelişme	underdevelopment n.
27	General	yetersiz bellek	out of memory n.
28	General	yetersiz kalan ifade	understatement n.
29	General	yetersiz belirtme	underspecification n.
30	General	yetersiz şart	inadequate condition n.
31	General	yetersiz koşul	inadequate condition n.
32	General	yetersiz zaman	insufficient time n.
33	General	yetersiz kaynaklar	insufficient resources n.
34	General	yetersiz ya da sınırlı temas	scant contact n.
35	General	yetersiz bilgi	insufficient/inadequate information n.
36	General	yetersiz beslenme	subnutrition n.
37	General	yetersiz çözünürlük	insufficient resolution n.
38	General	yetersiz numune	lack of sample n.
39	General	yetersiz beslenme	cacotrophy n.
40	General	yetersiz veya tatmin edici olmayan cevap	nonanswer n.
41	General	yetersiz sınırlar	nonlimitation n.
42	General	bilimsel eğitimi yetersiz olan kimse	nonscientist n.
43	General	yetersiz çözüm	nonsolution n.
44	General	maddi durumu yetersiz kimse	needy n.
45	General	yetersiz faaliyet	underaction n.
46	General	yetersiz faaliyet	underactivity n.
47	General	bir şeyi yetersiz yapan kimse	underdoer n.
48	General	yetersiz vurgulama	underemphasis n.
49	General	bir amacı gerçekleştirmek için gerekenlerin yetersiz miktarda olması	underkill n.
50	General	çalışanı yetersiz olma	undermanning n.
51	General	yetersiz çalışma	underwork n.
52	General	yetersiz tarif	misdescription n.
53	General	yetersiz odaklama	misfocus n.
54	General	yetersiz aydınlatma nedeniyle belirsiz olma	obscureness n.
55	General	yetersiz aydınlatma nedeniyle kesin olmama	obscureness n.
56	General	yetersiz hazırlık	impreparation [obsolete] n.
57	General	hukuken yetersiz bulma	dishabilitation n.
58	General	yetersiz hizmet	disservice n.
59	General	yetersiz hizmet verme	disseveration n.
60	General	(özellikle zihinsel açıdan) yetersiz kimse	incapable n.
61	General	yetersiz zeka	incapaciousness n.
62	General	yetersiz aydınlanma	duskiness n.
63	General	fiziksel açıklamaların yetersiz kaldığı zihinsel olgu deneyimi	parapsychism n.
64	General	yetersiz kimse	poor n.
65	General	yetersiz şey	poor relation n.
66	General	yetersiz kimse	poor relation n.
67	General	yetersiz silah	popgun n.
68	General	ahlaken yetersiz olma	insufficiency n.
69	General	yetersiz beslenmede kaynaklı halsizlik	poverty n.
70	General	gizlemede yetersiz kalan şey	fig leaf n.
71	General	yetersiz ikmal	scant [dialect] n.
72	General	yetersiz miktar	scantle n.
73	General	yetersiz verilerle geleceği tahmin etmeye çalışma	crystal gazing n.
74	General	yetersiz destek	straw n.
75	General	yetersiz şey	substandard n.
76	General	(organda) yetersiz gelişim	suppression n.
77	General	(ağaç veya dallarında) yetersiz ışık nedeniyle büyümeme	suppression n.
78	General	yetersiz bulmak	disqualify v.
79	General	yetersiz yapmak	unfit v.
80	General	yetersiz ifade etmek	declare unfit v.
81	General	yetersiz beslemek	underfeed v.
82	General	yetersiz yapmak	underdo v.
83	General	yetersiz hale getirmek	make unfit v.
84	General	bir şey yapmakla yetersiz bir şeyi artırmak	eke out v.
85	General	yetersiz kalmak	remain incapable v.
86	General	yetersiz gelmek	fall short v.
87	General	yetersiz beslenmek	undernourish v.
88	General	yetersiz görmek	find something inadequate v.
89	General	yetersiz görmek	consider something inadequate v.
90	General	yetersiz görmek	regard something as inadequate v.
91	General	yetersiz temsil etmek	under-represent v.
92	General	yetersiz kılmak	incapacitate v.
93	General	yetersiz bulmak	prove unsatisfactory v.
94	General	yetersiz bulmak	find insufficient v.
95	General	yetersiz belirtmek	underspecify v.
96	General	yetersiz beslemek	malnourish v.
97	General	yetersiz kalmak	fail to satisfy v.
98	General	yetersiz kalmak	fall short of v.
99	General	yetersiz temsil etmek	underrepresent v.
100	General	yetersiz yemek	undereat v.
101	General	kendini yetersiz hissetmek	feel incompetent v.
102	General	kendini yetersiz hissetmek	feel inadequate v.
103	General	birini yetersiz hissettirmek	make someone feel inadequate v.
104	General	yetersiz yüklemek	underload v.
105	General	az/yetersiz kadro vermek	understaff v.
106	General	az/yetersiz sayıda personel sağlamak	understaff v.
107	General	yetersiz/eksik değer vermek	underappreciate v.
108	General	yetersiz hizmet sağlamak	underserve v.
109	General	yetersiz kaydetmek	under-record v.
110	General	yetersiz yatırım yapmak	underinvest v.
111	General	(hikaye, öykü) yetersiz geliştirmek	undercook v.
112	General	yetersiz şekilde temsil etmek	underdraw v.
113	General	yetersiz kullanmak	underexploit v.
114	General	yetersiz faydalanmak	underexploit v.
115	General	yetersiz kaynak sağlama	underfunding v.
116	General	yetersiz tedarik etmek	underfurnish v.
117	General	yetersiz temsil ettirmek	underrepresent v.
118	General	yetersiz temsil edilmesine neden olmak	underrepresent v.
119	General	yetersiz kalmak	beggar v.
120	General	yetersiz şekilde düzenlemek	misarrange v.
121	General	(birini) yetersiz kılmak	incapacitate (someone) v.
122	General	yetersiz hizmet sunmak	disserve v.
123	General	yetersiz hale getirmek	discapacitate v.
124	General	(yetersiz olanı eleyerek) seçmek	ort [scotland] v.
125	General	(kanıt düzeyi yetersiz iken) önceden hüküm vermek	prejudicate [obsolete] v.
126	General	yetersiz doldurulmuş	underfilled adj.
127	General	yetersiz olarak teçhiz edilmiş	ill equipped adj.
128	General	için yetersiz	unequal to adj.
129	General	yetersiz beslenmiş	underfed adj.
130	General	yetersiz (kimse)	ineligible adj.
131	General	yetersiz beslenmiş	undernourished adj.
132	General	dar ya da yetersiz bir yere sıkışmış	shoehorned adj.
133	General	yetersiz hizmet alan	underserved adj.
134	General	yetersiz hizmet almış	underserved adj.
135	General	yetersiz hizmet edilmiş	underserved adj.
136	General	yetersiz temsil edilen	under-represented adj.
137	General	personeli yetersiz	undermanned adj.
138	General	yetersiz beslenmiş	ill-fed adj.
139	General	yetersiz pişmiş	underburnt adj.
140	General	yetersiz kullanılmış	underutilized adj.
141	General	yetersiz kullanılmış	underutilised adj.
142	General	yetersiz kullanılmış	underused adj.
143	General	yetersiz çalışılmış	underworked adj.
144	General	yetersiz temsil edilmiş	underrepresented adj.
145	General	yetersiz tasarlanmış	underdesigned adj.
146	General	yetersiz kuramlaştırılmış	undertheorized adj.
147	General	yetersiz kuramlaştırılmış	under-theorized adj.
148	General	yetersiz giyinmiş	underclothed adj.
149	General	gücü yetersiz	understrength adj.
150	General	personel yönünden eksik veya yetersiz	understrength adj.
151	General	kültürel açıdan yetersiz	culturally deficient adj.
152	General	yetersiz idrak sahibi	simple-minded adj.
153	General	yetersiz aydınlatılmış	underlit adj.
154	General	yetersiz aydınlatılmış	insufficiently lit adj.
155	General	yetersiz aydınlatılmış	scantily lit adj.
156	General	yetersiz aydınlatılmış	insufficiently lighted adj.
157	General	yetersiz eğitim almış	ill-trained adj.
158	General	yetersiz demiryolu hattıyla ilgili	toonerville adj.
159	General	yetersiz demiryolu hattı oluşturan	toonerville adj.
160	General	iş gücü yönünden yetersiz	undermanned adj.
161	General	yetersiz korunan	attackable adj.
162	General	yetersiz faaliyet gösteren	underactive adj.
163	General	yetersiz kaynaklara sahip	underendowed adj.
164	General	yetersiz niteliklere sahip	underendowed adj.
165	General	yetersiz genişletilmiş	underexpanded adj.
166	General	yetersiz genişlemiş	underexpanded adj.
167	General	yetersiz miktarda	underproportioned adj.
168	General	yetersiz kaynaklı	bareboned adj.
169	General	bilgisi yetersiz	verdant adj.
170	General	yetersiz beslenmiş	half-starved adj.
171	General	fiziksel kabiliyeti yetersiz	handless adj.
172	General	betimleme konusunda yetersiz	meager adj.
173	General	betimleme konusunda yetersiz	meagre adj.
174	General	yetersiz donanımlı	haywire adj.
175	General	üstünkörü ve yetersiz	glib adj.
176	General	iddialı bir proje için yetersiz olan	icarian adj.
177	General	yetersiz olan (briç eli)	off adj.
178	General	yetersiz veriyle en iyisini beklemek	optimist adj.
179	General	oldukça yetersiz	ill adj.
180	General	yetersiz hareket eden	impaired adj.
181	General	yetersiz hizmet veren	disserviceable adj.
182	General	çok yetersiz	down-and-out adj.
183	General	alkol oranı yetersiz	small adj.
184	General	muhakemesi yetersiz	soft-witted adj.
185	General	yetersiz hale getiren	stricken adj.
186	General	(ev) yetersiz	substandard adj.
187	General	yetersiz bir şekilde	botchily adv.
188	General	yetersiz olarak	poorly adv.
189	General	yetersiz derecede	insufficiently adv.
190	General	yetersiz bir şekilde	unsatisfiedly adv.
191	General	yetersiz bir şekilde	slenderly adv.
192	General	yetersiz bir şekilde	unsatisfactorily adv.
193	General	yetersiz olarak	defectively adv.
194	General	yetersiz olarak	half way adv.
195	General	yetersiz şekilde	inadequately adv.
196	General	yetersiz şekilde	insufficiently adv.
197	General	yetersiz olarak	insufficiently adv.
198	General	yetersiz şekilde	nakedly adv.
199	General	yetersiz bir şekilde	unfitly adv.
200	General	yetersiz bir şekilde	unfittingly adv.
201	General	yetersiz olarak	meanly adv.
202	General	yetersiz olarak	miserably adv.
203	General	yetersiz ölçütte	impalpably adv.
204	General	yetersiz olarak	displaying incompetence adv.
205	General	yetersiz olarak	feebly adv.
206	General	yetersiz şekilde	poureliche adv.
207	General	yetersiz olarak	slight [obsolete] adv.
208	General	yetersiz olarak	smally [obsolete] adv.
209	General	yetersiz şekilde	suboptimally adv.
210	General	yetersiz bir şekilde	stintedly adv.
211	General	kötü, anormal, veya yetersiz anlamına gelen bir ön ek	mal- pref.
Phrasals
212	Phrasals	birine ödevden yetersiz not vermek	fail someone on something v.
213	Phrasals	yetersiz kişileri temizlemek	wash out v.
214	Phrasals	yetersiz olduğu için çıkarılmak	wash out v.
215	Phrasals	-den yetersiz not vermek	fail on v.
216	Phrasals	yetersiz kalmak	go back on v.
Colloquial
217	Colloquial	kalitesiz/yetersiz iş yapan kimse	hack n.
218	Colloquial	yetersiz kimse	rag doll n.
219	Colloquial	yetersiz şey	a laugh n.
220	Colloquial	çok yetersiz olmak	leave a lot to be desired v.
221	Colloquial	çok yetersiz olmak	leave something to be desired v.
222	Colloquial	çok yetersiz olmak	leave much to be desired v.
223	Colloquial	çok yetersiz olmak	leave a great deal to be desired v.
224	Colloquial	yetersiz olmak	be no good v.
225	Colloquial	yetersiz olmak	be not up to much v.
226	Colloquial	yetersiz kalite	no good adj.
Idioms
227	Idioms	yetersiz kaynaklar	narrow resources n.
228	Idioms	teknolojik ya da yazılımsal olarak hantal/yetersiz şey	boat anchor n.
229	Idioms	sevgilisi/partneri yanında yetersiz görülen kimse	a bit of rough [uk] n.
230	Idioms	yetersiz/eksik bilgi	a bum steer n.
231	Idioms	yetersiz destek	slender reed n.
232	Idioms	yetersiz kaynak	the smell of an oily rag n.
233	Idioms	parası yetersiz kalmak	be out of pocket v.
234	Idioms	yetersiz bir iş çıkarmak	make a poor fist of (something) v.
235	Idioms	çok yetersiz olmak	leave lots to be desired v.
236	Idioms	çok yetersiz kalmak	leave lots to be desired v.
237	Idioms	yetersiz olarak değerlendirmek	give bad marks to v.
238	Idioms	yetersiz bulmak	give bad marks to v.
239	Idioms	sorunlu/yetersiz kişileri veya grupları defetmek	clean house v.
240	Idioms	sorunlu/yetersiz politikalardan kurtulmak	clean house v.
241	Idioms	sorunlu/yetersiz kişileri veya grupları temizlemek	clean house v.
242	Idioms	sorunlu/yetersiz kişilerden veya gruplardan kurtulmak	clean house v.
243	Idioms	(birinin/bir şeyin) yanında yetersiz kalmak	pale next to (someone or something) v.
244	Idioms	yetersiz olmak	be not up to scratch v.
245	Idioms	yetersiz olmak	be not up to snuff v.
246	Idioms	yetersiz olmak	be not up to the mark v.
247	Idioms	yetersiz yönleriyle yüzleşmek	confront one's demons v.
248	Idioms	yetersiz yönleriyle yüzleşmek	confront the demons v.
249	Idioms	(bir şey için) yetersiz kalmak	fall short of (something) v.
250	Idioms	(bir şeyi) yetersiz bulmak	find (something) wanting v.
251	Idioms	zeka yönünden yetersiz olmak	have kangaroos in the top paddock [australia] v.
252	Idioms	zeka yönünden yetersiz olmak	have kangaroos one's the top paddock [australia] v.
253	Idioms	(bir şey) demek yetersiz kalmak	not be the word for it v.
254	Idioms	...yönünden bol...yönünden dar/yetersiz	long on something (and short on something else) adj.
255	Idioms	-e nazaran eksik/yetersiz	pale in comparison adj.
256	Idioms	-e nazaran eksik/yetersiz	pale by comparison adj.
257	Idioms	...yönünden bol...yönünden dar/yetersiz	long on one thing and short on another adj.
258	Idioms	çok yetersiz	paper thin adj.
259	Idioms	(bir şey) yönünden eksik/yetersiz	short on (something) (and long on something else) adj.
Trade/Economic
260	Trade/Economic	talebi karşılamak üzere yetersiz miktardaki malların tahsisi	demarketing n.
261	Trade/Economic	yetersiz karşılık	insufficient funds n.
262	Trade/Economic	yetersiz talep	inadequate demand n.
263	Trade/Economic	yetersiz değerleme	undervaluation n.
264	Trade/Economic	yetersiz stok maliyeti	cosl of not carrying n.
265	Trade/Economic	yetersiz bakiye	insufficient balance n.
266	Trade/Economic	yetersiz ekonomik büyüme	diseconomies n.
267	Trade/Economic	yetersiz önlemler	half measure n.
268	Trade/Economic	yetersiz bütçe	shoe-string budget n.
269	Trade/Economic	yetersiz bakiye	insufficient fund n.
270	Trade/Economic	yetersiz bütçe	shoestring budget n.
271	Trade/Economic	yetersiz kapasite veya kullanımdan doğan masraf veya zarar	inadequacy n.
272	Trade/Economic	yetersiz tasarruf	undersaving n.
273	Trade/Economic	yetersiz tüketim	underconsumption n.
274	Trade/Economic	yetersiz garanti	insufficient guarantee n.
275	Trade/Economic	yetersiz ekonomi	diseconomy n.
276	Trade/Economic	yetersiz talep	insufficient demand n.
277	Trade/Economic	yetersiz veriler	imperfect data n.
278	Trade/Economic	yetersiz ambalaj	inadequate packing n.
279	Trade/Economic	yetersiz fiyat ödemesi	deficiency payment n.
280	Trade/Economic	yetersiz yatırım	underinvestment n.
281	Trade/Economic	yetersiz kaynak	insufficient fund n.
282	Trade/Economic	yetersiz üretim	inadequate production n.
283	Trade/Economic	yetersiz kaynak	inadequate resource n.
284	Trade/Economic	yetersiz fon	insufficient funds n.
285	Trade/Economic	yetersiz ekonomik büyüme	diseconomy n.
286	Trade/Economic	yetersiz üretim	underproduction n.
287	Trade/Economic	çalışan sayısı yetersiz olma	understaffing n.
288	Trade/Economic	yetersiz tedarik	undersupply n.
289	Trade/Economic	likit varlıkları yetersiz şirket	illiquid n.
290	Trade/Economic	ilk senedin yetersiz olduğu durumda kalan bakiye için verilen senet	duebill n.
291	Trade/Economic	yetersiz sermaye koymak	undercapitalize v.
292	Trade/Economic	yetersiz kaynak sağlamak	underfund v.
293	Trade/Economic	yetersiz sermaye koymak	undercapitalise v.
294	Trade/Economic	yetersiz/eksik tedarik etmek	undersupply v.
295	Trade/Economic	yetersiz bütçe vermek	underbudget v.
296	Trade/Economic	yetersiz stok yapmak	understock v.
297	Trade/Economic	personeli yetersiz	short-staffed adj.
298	Trade/Economic	personeli yetersiz	short-handed adj.
299	Trade/Economic	personeli yetersiz	understaffed adj.
300	Trade/Economic	personeli yetersiz	undermanned adj.
301	Trade/Economic	yetersiz sayıda çalışanı olan	short-staffed adj.
302	Trade/Economic	yetersiz yatırım yapılmış	underinvested adj.
303	Trade/Economic	yetersiz finanse edilmiş	ill-funded adj.
304	Trade/Economic	yetersiz bütçe verilmiş	underbudgeted adj.
305	Trade/Economic	yetersiz vergi koyulmuş	undertaxed adj.
306	Trade/Economic	likit varlıkları yetersiz olan	illiquid adj.
Law
307	Law	iskoç mahkemelerinde sanık aleyhine mevcut olan delilin sanığı mahkum etmek için yetersiz olduğunu gösteren karar	not proven n.
308	Law	delillerin tamamen yetersiz olması durumu	total failure of evidence n.
309	Law	haksız doğum (sağlık çalışanlarının yetersiz bilgilendirmesi nedeniyle engelli çocuk sahibi olan ailenin bu konuda açtığı dava)	wrongful birth n.
310	Law	yetersiz delil	insufficient proof n.
311	Law	yetersiz çare	inadequate remedy n.
312	Law	yetersiz bilirkişi raporu	insufficient expert report n.
313	Law	yetersiz kefalet	straw bail n.
314	Law	yetersiz bulmak	disqualify v.
315	Law	(iddianameyi) yetersiz bulmak	ignore v.
316	Law	yetersiz bulmak	dishabilitate [scotland] v.
317	Law	yetersiz veya sahte delile dayanan (cezai hüküm)	unsafe adj.
318	Law	yasal bakımdan yetersiz	incapable adj.
Politics
319	Politics	nüfus artış hızı düzenlenmezse maddi kaynakların yetersiz kalacağını savunan doktrin	neo-malthusianism n.
320	Politics	yetersiz sermaye	insufficient capital n.
321	Politics	seçmenin yasal olarak yetersiz olduğunu savunmak	challenge v.
322	Politics	yetersiz vergi koymak	undertax v.
Industry
323	Industry	işçilerce yetersiz görülüp itiraz edilen çalışma koşulu	grievance n.
Insurance
324	Insurance	zihinsel açıdan yetersiz	confused adj.
Technical
325	Technical	oluşumsal yetersiz soğuma	constitutional undercooling n.
326	Technical	yetersiz aydınlatma	insufficient lighting n.
327	Technical	yetersiz gerilim uygulaması	understressing n.
328	Technical	yetersiz fırınlama	underfiring n.
329	Technical	yetersiz bellek	out-of-memory n.
330	Technical	yetersiz vakum	insufficient vacuum n.
331	Technical	yetersiz kavaklama	underpole n.
332	Technical	yetersiz döküm	misrun n.
333	Technical	yetersiz edim	poor performance n.
334	Technical	yetersiz tavlama	underannealing n.
335	Technical	yetersiz soğutulmuş çelik	undercooled steel n.
336	Technical	yetersiz asitleme	underpickling n.
337	Technical	yetersiz değerlendirme	underestimation n.
338	Technical	yetersiz sertleşmiş çelik	underhardened steel n.
339	Technical	yetersiz karışım	lean mix n.
340	Technical	yetersiz bakım	poor maintenance n.
341	Technical	yetersiz sertleştirilmiş çelik	underhardened steel n.
342	Technical	yetersiz yaşlandırma	underaging n.
343	Technical	yetersiz girinim	incomplete penetration n.
344	Technical	yetersiz yanma	poor combustion n.
345	Technical	yetersiz deneyim	poor practice n.
346	Technical	yetersiz şarj	undercharging n.
347	Technical	yetersiz paklama	underpickling n.
348	Technical	yetersiz ergime	lack of fusion n.
349	Technical	yetersiz yaşlandırılmış alüminyum alaşımı	underaged aluminium alloy n.
350	Technical	yetersiz vibrasyon	undervibration n.
351	Technical	yetersiz erime	incomplete fusion n.
352	Technical	yetersiz kaynak takviyesi	inadequate weld reinforcement n.
353	Technical	yetersiz sertleşme	underhardening n.
354	Technical	yetersiz kuyu	imperfect well n.
355	Technical	yetersiz sertleştirme	underhardening n.
356	Technical	yetersiz performans	poor performance n.
357	Technical	yetersiz uzunluk	underfootage n.
358	Technical	yetersiz tahmin/belirleme/öngörü	poor predictor n.
359	Technical	yetersiz yanma	incomplete combustion n.
360	Technical	yetersiz uygulama	insufficient implementation n.
361	Technical	yetersiz görüş uzaklığı	restrictive sight distance n.
362	Technical	yetersiz hızlanma	poor acceleration n.
363	Technical	yetersiz suverme	slack quenching n.
364	Technical	yetersiz hava	insufficient air n.
365	Technical	yetersiz yükleme	underloading n.
366	Technical	yetersiz soğumuş çelik	undercooled steel n.
367	Technical	hoparlörün kötü tasarımı ve yetersiz sönümlemesi nedeniyle bas notaların düzgün çıkmaması	hangover n.
368	Technical	yetersiz olmak	fail v.
369	Technical	donatısı yetersiz	underreinforced adj.
370	Technical	yetersiz sertleşmiş	underhardened adj.
371	Technical	yetersiz soğutulmuş	undercooled adj.
372	Technical	yetersiz yaşlandırılmış	underaged adj.
373	Technical	yetersiz sertleştirilmiş	underhardened adj.
Computer
374	Computer	arabellek yetersiz	out of buffers n.
375	Computer	yetersiz bellek mesajı	out-of-memory message n.
376	Computer	yetersiz disket sığası	insufficient floppy drive capacity n.
377	Computer	yetersiz bellek	out of memory n.
378	Computer	yetersiz bellek	running out of memory n.
379	Computer	yetersiz öncelik	insufficient privilege n.
380	Computer	yetersiz yazıcı belleği	not enough printer memory n.
381	Computer	yetersiz disk alanı	insufficient disk space n.
382	Computer	yetersiz sayıda dosya özellikleri	insufficient number of filespecs n.
383	Computer	yetersiz data	not enough data n.
384	Computer	yetersiz disk alanı	low disk space n.
385	Computer	yetersiz bellek	insufficient memory n.
386	Computer	yetersiz bellek iletisi	out-of-memory message n.
387	Computer	yetersiz disk alanı	not enough disk space n.
388	Computer	yetersiz bellek	not enough memory n.
389	Computer	yetersiz pc belleği	not enough pc memory n.
390	Computer	bellek yetersiz	out of memory adj.
391	Computer	yetersiz belgelendirilmiş	ill-documented adj.
392	Computer	disk alanı yetersiz	disk low expr.
393	Computer	yetersiz veri	not enough data expr.
Informatics
394	Informatics	yetersiz uyum	underfitting n.
395	Informatics	yetersiz bellek	out-of-memory n.
Lighting
396	Lighting	parlaklığı yetersiz olan (ışık)	thin adj.
Automotive
397	Automotive	yetersiz yakıt temini	fuel starvation n.
398	Automotive	yetersiz yatak kenar çıkıntısı	inadequate crush n.
399	Automotive	yetersiz dümenleme	understeer n.
400	Automotive	yetersiz soğutma	insufficient cooling n.
Railway
401	Railway	tekerleklerle raylar arasındaki sürtünmeden dolayı tutuşun yetersiz kaldığı dik yokuşlarda kullanıla	cog railway n.
Marine
402	Marine	yetersiz iskele	substandard scaffold n.
403	Marine	direk sayısı yetersiz	undermasted adj.
404	Marine	yetersiz (yemek)	pinchgut adj.
Mining
405	Mining	oksijeni yetersiz hava	dead air n.
Medical
406	Medical	güneş ışığına yetersiz maruziyet	insufficient sunlight exposure n.
407	Medical	kalpte yetersiz dolum	insufficient cardiac filling n.
408	Medical	oksijenden yetersiz atmosfer	oxygen deficient atmosphere n.
409	Medical	yetersiz kalori alımı	inadequate calorie intake n.
410	Medical	yetersiz protein alımı	inadequate protein intake n.
411	Medical	yetersiz greft fonksiyonu	inadequate graft function n.
412	Medical	yetersiz hijyenik koşullar	inadequate hygienic conditions n.
413	Medical	yetersiz beslenme nedeniyle genellikle çocuklarda görülen bir hastalık	kwashiorkor n.
414	Medical	yetersiz beslenme	subnutrition n.
415	Medical	yetersiz dürtü kontrolü	weak impulse control n.
416	Medical	yetersiz alveolarizasyon	insufficient alveolarization n.
417	Medical	yetersiz tanı	underdiagnosis n.
418	Medical	yetersiz gıda alımı	inadequate food intake n.
419	Medical	yetersiz uyarma	insufficient stimulation n.
420	Medical	yetersiz beslenme	insufficient nourishment n.
421	Medical	yetersiz çıkarma	inadequate excision n.
422	Medical	yetersiz uyku sendromu	insufficient sleep syndrome n.
423	Medical	yetersiz beslenme	hypoalimentation n.
424	Medical	yetersiz çiğneme	inadequate chewing n.
425	Medical	yetersiz beslenme	poor diet n.
426	Medical	yetersiz tanı	under-diagnosis n.
427	Medical	yetersiz/eksik tedavi	undertreatment n.
428	Medical	hipofiz hormonlarının yetersiz üretimi	hypopituitarism n.
429	Medical	boyutça veya yapısal olarak işlevini yerine getiremeyecek derecede yetersiz olan organ veya vücut bölümü	rudiment n.
430	Medical	yetersiz kan akışından kaynaklı şok	distributive shock n.
431	Medical	yetersiz serviks	incompetent cervix n.
432	Medical	koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık	pining n.
433	Medical	yetersiz adrenal hormon üretimi ile karakterize hastalıkların tedavisinde kullanılan sentetik bir steroid	fludrocortisone n.
434	Medical	yetersiz dozda vermek	underdose v.
435	Medical	bağışıklığı yetersiz	immune-deficient adj.
Psychology
436	Psychology	yetersiz uyarım teorisi	understimulation theory n.
437	Psychology	yetersiz genelleştirme	undergeneralization n.
438	Psychology	yetersiz ya da aşırı gıda tüketimiyle karakterize psikiyatrik bozukluklar	eating disorder n.
439	Psychology	kas konusunda yetersiz olma takıntısı	muscle dysmorphia n.
440	Psychology	yetersiz sosyalleşmiş	undersocialized adj.
Mental Health
441	Mental Health	doğuştan zihinsel olarak yetersiz kimse	ament n.
442	Mental Health	doğuştan zihinsel olarak yetersiz kimse	amentum n.
Physiology
443	Physiology	besin değeri yetersiz olan (beslenme)	oligotrophic adj.
Pathology
444	Pathology	çok hızlı ve yetersiz solunum	rapid respiration n.
445	Pathology	primer yetersiz kontraksiyonlar	primary inadequate contractions n.
446	Pathology	yetersiz sindirim veya hazımsızlık ile karakterize bir bozukluk	apepsia n.
447	Pathology	yetersiz sindirim veya hazımsızlık ile karakterize bir bozukluk	apepsy n.
448	Pathology	besinlerin bağırsak yolunda bozuk veya yetersiz emilimi	malabsorption n.
449	Pathology	tiroid hormonlarının yetersiz üretimi	hypothyroidism n.
450	Pathology	yetersiz kas azalması	hypotonia n.
451	Pathology	akciğerdeki kanın yetersiz oksijenlenmesinden kaynaklanan hipoksi	hypoxic hypoxia n.
452	Pathology	menstrüasyonda anormal derecede yetersiz kan akışı	oligomenorrhea n.
453	Pathology	yetersiz miktarda tükürük salgısı	oligoptyalism n.
454	Pathology	yetersiz beslenme	oligotrophia n.
455	Pathology	yetersiz kortizol ve aşırı androjen üretimi ile öne çıkan bir hastalık	congenital adrenal hyperplasia n.
456	Pathology	(yetersiz beslenmeden kaynaklanan) zafiyet	inanitiation n.
457	Pathology	yetersiz beslenme veya kanama kaynaklı demir eksikliği	sideropenia n.
458	Pathology	yetersiz gelişmiş beyinle doğmuş	anencephalic adj.
459	Pathology	yetersiz gelişmiş beyinle doğmuş	anencephalous adj.
460	Pathology	(bağışıklık sistemi) yetersiz	immunodeficient adj.
Optics
461	Optics	nesneleri karanlıkta veya yetersiz ışıkta açığa çıkarmaya yarayan bir alet	scotoscope n.
Veterinary
462	Veterinary	koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık	vinquish n.
463	Veterinary	koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık	pine n.
464	Veterinary	koyun ve sığırlarda yetersiz beslenmeden kaynaklı bir hastalık	pine disease n.
Food Engineering
465	Food Engineering	yetersiz beslenme	mulnutrition n.
466	Food Engineering	yetersiz pişmiş	undercooked adj.
Logic
467	Logic	yetersiz ifade	generality n.
Biology
468	Biology	yetersiz büyüme hormonu nedeniyle cüce kalmış kimse	levi-lorrain dwarf n.
469	Biology	yetersiz büyüme hormonu nedeniyle cüce kalmış kimse	hypophysial dwarf n.
Marine Biology
470	Marine Biology	yetersiz avcılık	underfishing n.
471	Marine Biology	yetersiz avlanmış	underfished adj.
Agriculture
472	Agriculture	nemli çimenli veya sazlık bölgelerde yetersiz drenaj nedeniyle oluşan bir toprak türü	wiesenboden n.
473	Agriculture	yetersiz drene edilmiş olma	spewiness n.
474	Agriculture	yetersiz drene edilmiş	poorly drained adj.
Social Sciences
475	Social Sciences	ikinci dalga feminizminin günümüz koşulları için yetersiz kabul edildiği (dönem, kültür)	post-feminist adj.
Education
476	Education	yetersiz akademik geçmiş	unsatisfactory academic record n.
477	Education	(eton'da) yetersiz ödevlere verilen not	rip [uk] n.
478	Education	yüksek öğrenim kurumu olduğunu iddia eden fakat kar odaklı olması sebebiyle yetersiz mezunlar veren kuruluş	diploma mill n.
479	Education	yetersiz olmak	dop v.
Literature
480	Literature	yetersiz karakter	sooterkin n.
Religious
481	Religious	(yüksek bir dini makamdan) kilise kanunlarına göre yetersiz birinin yükselişine karşı yaptırım talebinde bulunmak	postulate v.
Environment
482	Environment	iucn tarafından tehlike altında, neredeyse tehlike altında ya da yetersiz veri olarak sınıflandırılmış türler	species of global conservation concern, i.e. classified as globally threatened, near threatened or data deficient in the IUCN Red List n.
Military
483	Military	yetersiz polis koruması	inadequate police protection n.
484	Military	kapsama alanının yetersiz olduğu alanlarda ana radarı destekleyen radar	gap filler radar n.
485	Military	yetersiz saldırı veya ilerleme ile devam eden savaş	sitzkrieg n.
486	Military	muvazzaf askerlik hizmeti için yetersiz	noneffective adj.
Hunting
487	Hunting	yetersiz avlanma	underhunting n.
Baseball
488	Baseball	yetersiz vuruş	scratch hit n.
489	Baseball	(vuruş) yetersiz	scratch adj.
Card
490	Card	(briçte) elin güçsüz oluşu sebebiyle yapılan yetersiz teklif	overcall n.
491	Card	eli yetersiz olan	short adj.
Art
492	Art	asitle oyularak yapılan resimde yetersiz asit kullanmak	underbite v.
Theatre
493	Theatre	yetersiz oyunculuk	nonacting n.
Photography
494	Photography	yetersiz ışıklanma	underexposure n.
495	Photography	yetersiz ışıklandırma	underexposure n.
Archaic
496	Archaic	yetersiz kalite	pravity n.
497	Archaic	ölçü veya boyut olarak yetersiz veya sınırlı olan	meet adj.
Entomology
498	Entomology	kelebeklerde görülen yetersiz pigmentlenme	phaeism n.
Slang
499	Slang	hayatta bir tek amacı olan, bilimsel veya teknik arayışlarda başarılı fakat sosyal anlamda yetersiz kimse	nerdy n.
500	Slang	yetersiz kişi	damaged goods n.