come!

"come!" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	come to life f.	canlanmak
It's like this whole thing suddenly came to life. O kocaman şey sanki bir anda canlandı. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	come off f.	kopmak
One of your buttons has come off. Düğmelerinden biri kopmuş. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	come true f.	gerçekleşmek
Nor should we be surprised if the words of Bush senior come true. Baba Bush'un sözleri gerçekleşirse de şaşırmamalıyız. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	come to terms f.	uzlaşmak
We really must get the IMO to come to terms with these standards. Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün bu standartlarla uzlaşmasını gerçekten sağlamalıyız. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	come through f.	üstesinden gelmek
Tom always comes through. Tom her zaman üstesinden gelir. More Sentences
6	Yaygın Kullanım	come down f.	inmek
Winston Churchill once spoke of an iron curtain coming down over Europe. Winston Churchill bir keresinde Avrupa'nın üzerine inen bir demir perdeden söz etmişti. More Sentences
7	Yaygın Kullanım	come back f.	dönmek
I shall now come back to three points. Şimdi üç noktaya geri döneceğim. More Sentences
8	Yaygın Kullanım	come f.	gelmek
For approximately 15 minutes nobody came for it. Yaklaşık 15 dakika boyunca kimse gelmedi. More Sentences
9	Yaygın Kullanım	come across f.	karşılaşmak
That cannot excuse everything that we came across. Bu, karşılaştığımız her şeyin mazereti olamaz. More Sentences
10	Yaygın Kullanım	come to mind f.	akla gelmek
The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution. Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır. More Sentences
11	Yaygın Kullanım	come tomorrow ünl.	yarın gel
Please come tomorrow. Lütfen yarın gel. More Sentences
General
12	Genel	generations to come i.	gelecek nesiller
This is the price of the future of generations to come. Bu, gelecek nesillerin geleceğinin bedelidir. More Sentences
13	Genel	come true f.	doğru çıkmak
Strange to say, his prediction has come true. Gariptir ki, öngörüsü doğru çıktı. More Sentences
14	Genel	come to f.	ulaşmak
No doubt, this will not come to anything either. Şüphesiz, bu da bir sonuca ulaşmayacaktır. More Sentences
15	Genel	come across f.	karşılaşmak
Mr Hume, personally, I very much appreciate your remarks because I come across the same problems myself. Sayın Hume, kişisel olarak sözlerinizi çok takdir ediyorum çünkü ben de aynı sorunlarla karşılaşıyorum. More Sentences
16	Genel	come in f.	içeriye girmek
Stop talking when the teacher comes in. Hoca içeriye girince konuşmayı kesin. More Sentences
17	Genel	come up f.	yaklaşmak
The Zagreb Summit is coming up. Zagreb Zirvesi yaklaşıyor. More Sentences
18	Genel	come in f.	içeri girmek
We came in to check out all the old weird people. Tüm yaşlı tuhaf insanlara bakmak için içeri girdik. More Sentences
19	Genel	come out f.	açığa çıkmak
When will the truth finally come out? Gerçek nihayet ne zaman açığa çıkacak? More Sentences
20	Genel	come in sight f.	görünmek
The ship came in sight. Gemi göründü. More Sentences
21	Genel	come around f.	uğramak
Tom comes around once in a while. Tom arada bir uğrar. More Sentences
22	Genel	come up to f.	ulaşmak
There are few who actually come up to it. Buna gerçekten ulaşan çok az kişi var. More Sentences
23	Genel	come across f.	rastlamak
Unfortunately, I come across these far too often in most countries. Ne yazık ki çoğu ülkede bunlara çok sık rastlıyorum. More Sentences
24	Genel	come apart f.	parçalanmak
It came apart. Parçalandı. More Sentences
25	Genel	come f.	başlamak
I hope we will come to see the wisdom of this. Umarım bunun bilgeliğini görmeye başlarız. More Sentences
26	Genel	come to light f.	gün ışığına çıkmak
Several snags, however, quickly came to light. Bununla birlikte, bazı pürüzler hızla gün ışığına çıktı. More Sentences
27	Genel	come clean f.	suçunu itiraf etmek
Why don't you come clean and tell the truth? Neden suçunu itiraf etmiyorsun ve gerçeği söylemiyorsun? More Sentences
28	Genel	come of f.	çıkmak
It had been agreed that use would be made of a strengthened Hughes procedure, but little has come of that. Güçlendirilmiş bir Hughes prosedüründen yararlanılması kararlaştırılmıştı, ancak bundan pek bir şey çıkmadı. More Sentences
29	Genel	come off f.	başarılı olmak
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off. Futbol menajeri yeni ve ayrıntılı bir taktik denedi ama başarılı olamadı. More Sentences
30	Genel	come down with f.	yatağa düşmek
The twins have come down with measles. İkizler kızamıktan dolayı yatağa düştü. More Sentences
31	Genel	come and go f.	gelip gitmek
He could come and go between heaven and earth at will. İstediği zaman gökle yer arasında gelip gidebilirdi. More Sentences
32	Genel	come up with f.	önermek
The Legal Affairs Committee has come up with a pragmatic solution. Hukuk İşleri Komitesi pragmatik bir çözüm önerdi. More Sentences
33	Genel	come in f.	gelmek
I have now studied the flood of reports that have come in. Şimdi gelen rapor selini inceledim. More Sentences
34	Genel	come before f.	önce gelmek
So evaluation comes before management. Yani değerlendirme yönetimden önce gelir. More Sentences
35	Genel	come over f.	uğramak
Tom asked Mary what time she wanted him to come over. Tom Mary'ye onun saat kaçta uğramasını istediğini sordu. More Sentences
36	Genel	come after f.	takip etmek
Don't make me come after you, Tom. Bana seni takip ettirme, Tom. More Sentences
37	Genel	come out f.	sonuçlanmak
How did your project come out? Projeniz nasıl sonuçlandı? More Sentences
38	Genel	come close to f.	yakınlaşmak
Lucy came closer to the boy and laid her hand on his head. Lucy, çocuğa yakınlaştı ve elini onun kafasına koydu. More Sentences
39	Genel	come into f.	konmak (mirasa)
When her uncle died, Mary came into fortune. Amcası öldüğünde, Mary servete kondu. More Sentences
40	Genel	come f.	gelip çatmak
The moment of truth has come for them. Onlar adına kader anı geldi çattı. More Sentences
41	Genel	come undone f.	çözülmek
My shoelaces came undone. Benim ayakkabı bağlarım çözüldü. More Sentences
42	Genel	come off f.	dökülmek
The paint was coming off the wall. Duvarın boyası dökülüyordu. More Sentences
43	Genel	come along f.	ortaya çıkmak
This is not the result of liberalisation, which came along much later. Bu, çok daha sonra ortaya çıkan liberalleşmenin bir sonucu değildir. More Sentences
44	Genel	come back to f.	geri gelmek
This report has come back to Parliament for second reading. Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir. More Sentences
45	Genel	come to power f.	iktidara gelmek
A new party surprisingly came to power in Turkey last year. Geçtiğimiz yıl Türkiye'de sürpriz bir şekilde yeni bir parti iktidara geldi. More Sentences
46	Genel	come back f.	geri gelmek
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different. Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz. More Sentences
47	Genel	come down with f.	yakalanmak
The classmates Tom shared his lunch with all came down with diarrhea. Tom'un, öğle yemeğini paylaştığı tüm sınıf arkadaşları ishale yakalandı. More Sentences
48	Genel	come through f.	atlatmak
I promise you we'll all come through this together safely. Sana söz veriyorum, bunu hep birlikte sağ salim atlatacağız. More Sentences
49	Genel	come to know f.	öğrenmek
How did she come to know so much about fish? O, balık hakkında o kadar çok şeyi nasıl öğrendi? More Sentences
50	Genel	come up to f.	gelmek
The water came up to my knees. Su dizlerime kadar geldi. More Sentences
51	Genel	come out f.	çıkmak (leke)
I hope this stain comes out in the wash. Umarım bu leke yıkanınca çıkar. More Sentences
52	Genel	come f.	olmak
In my view, liberalisation will come at a price. Benim görüşüme göre liberalleşmenin bir bedeli olacaktır. More Sentences
53	Genel	come up with f.	ulaşmak
How did you come up with the idea? Sen fikre nasıl ulaştın? More Sentences
54	Genel	come up f.	çıkmak
They have come up with only a unilateral solution and a narrow list. Sadece tek taraflı bir çözüm ve dar bir liste ile ortaya çıktılar. More Sentences
55	Genel	come between f.	aralarına girmek
Do not come between a husband and his wife. Bir koca ile karısının arasına girme. More Sentences
56	Genel	come home f.	dönmek
They had decided to put the wedding off until her brother came home from abroad. Erkek kardeşi yurt dışından dönünceye kadar düğünü ertelemeye karar verdiler. More Sentences
57	Genel	come at f.	saldırmak
He came at me with a knife in his hand. Elinde bir bıçakla bana saldırdı. More Sentences
58	Genel	come undone f.	açılmak
Your tie has come undone. Kravatın açılmış. More Sentences
59	Genel	come out f.	çıkmak
BEUC has come out and said that it supports this legislation. BEUC ortaya çıktı ve bu mevzuatı desteklediğini söyledi. More Sentences
60	Genel	come on f.	yaklaşmak
With winter coming on, the mountains will soon be covered with snow. Kış yaklaşırken, dağlar yakında karla kaplanacak. More Sentences
61	Genel	come under f.	yetki alanına girmek
The matter comes under the jurisdiction of the Spanish state. Bu konu İspanya devletinin yetki alanına girmektedir. More Sentences
62	Genel	come down f.	çökmek
He came down with the flu. O, grip yüzünden çöktü. More Sentences
63	Genel	come off f.	düşmek
With this war, the masks have come off. Bu savaşla birlikte maskeler düştü. More Sentences
64	Genel	come round f.	uğramak
He comes round once a week. O, haftada bir kez uğrar. More Sentences
65	Genel	come on f.	sahneye çıkmak
When the police came on stage, the criminal gave up. Polis sahneye çıktığında, suçlu pes etti. More Sentences
66	Genel	come up with f.	üretmek
When all is said and done, we could have come up with more ambitious solutions. Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, daha iddialı çözümler üretebilirdik. More Sentences
67	Genel	come out right f.	doğru çıkmak
That didn't come out right. O doğru çıkmadı. More Sentences
68	Genel	come about f.	çıkmak
The Council's common position came about with the greatest difficulty. Konsey'in ortak tutumu büyük zorluklarla ortaya çıkmıştır. More Sentences
69	Genel	come by f.	bulmak
No, but they're hard to come by. Hayır, ama bunları bulmak zor. More Sentences
70	Genel	come over f.	ziyaret etmek
Do you want to come over and watch a movie or something? Ziyaret etmek ve bir film falan izlemek ister misin? More Sentences
71	Genel	come together f.	buluşmak
Maybe we can come together one on one and have a meeting. Belki öncesinde baş başa buluşup toplantı yapabiliriz. More Sentences
72	Genel	come into use f.	kullanılmaya başlamak
As more paper money came into use, the value fell. Daha fazla kağıt para kullanılmaya başlandıkça değeri düştü. More Sentences
73	Genel	come loose f.	çözülmek
This knot's coming loose. Bu düğüm çözülüyor. More Sentences
74	Genel	come down f.	düşmek
Social welfare and healthcare costs will then come down, so allowing us to cut other forms of taxation. Böylece sosyal yardım ve sağlık hizmetleri maliyetleri düşecek ve diğer vergi türlerinde kesintiye gidilebilecektir. More Sentences
75	Genel	come f.	geçmek
In the East Midlands of the United Kingdom, where I live, a number of small new airports are coming into being. Yaşadığım yer olan Birleşik Krallık'ın East Midlands bölgesinde bir dizi küçük yeni havalimanı hayata geçiyor. More Sentences
76	Genel	come about f.	meydana gelmek
I wonder how it came about. Onun nasıl meydana geldiğini merak ediyorum. More Sentences
77	Genel	come to f.	tutmak
The total comes to 3,000 yen. Toplam 3,000 yen tutuyor. More Sentences
78	Genel	come off f.	olmak
The attempt to deceive me did not come off. Beni kandırma girişimi başarısız oldu. More Sentences
79	Genel	come into view f.	ortaya çıkmak
However, resistance to it is now becoming a reality and national and commercial interests are clearly coming into view. Ancak, buna karşı direniş artık bir gerçeklik haline gelmekte ve ulusal ve ticari çıkarlar açıkça ortaya çıkmaktadır. More Sentences
80	Genel	come upon f.	karşılaşmak
We came upon the parade when we turned the corner. Köşeyi döndüğümüzde geçit töreniyle karşılaştık. More Sentences
81	Genel	come by f.	uğramak
Tom said you'd be coming by. Tom senin uğrayacağını söyledi. More Sentences
82	Genel	come along f.	ilerlemek
Your French is coming along well. Fransızcan iyi ilerliyor. More Sentences
83	Genel	come by f.	elde etmek
No, but they're hard to come by. Hayır, fakat onları elde etmesi zor. More Sentences
84	Genel	come into sight f.	görünmeye başlamak
A white boat came into sight. Beyaz bir tekne görünmeye başladı. More Sentences
85	Genel	come in f.	moda olmak
Long dresses have come in fashion this year. Bu yıl uzun elbiseler moda oldu. More Sentences
86	Genel	come right f.	yoluna girmek
It'll come right in the end. Sonunda her şey yoluna girecek. More Sentences
87	Genel	come into f.	katılmak
The other five or ten countries coming into the European Union will demand structural funding for their countries. Avrupa Birliği'ne katılan diğer beş ya da on ülke, kendi ülkeleri için yapısal fon talep edecektir. More Sentences
88	Genel	come into f.	girmek
This will be the position after this legislation comes into place. Bu mevzuat yürürlüğe girdikten sonra durum bu olacaktır. More Sentences
89	Genel	come off f.	çıkmak
While she was running after the naughty boy, one of her shoes came off. Yaramaz çocuğun peşinden koşarken ayakkabılarından biri çıktı. More Sentences
90	Genel	come in f.	girmek
The manager then came out and said "You can't come in here. Bunun üzerine müdür dışarı çıktı ve "Buraya giremezsiniz. More Sentences
91	Genel	come to believe f.	inanmak
How did you come to believe that? Nasıl oldu da ona inandın? More Sentences
92	Genel	come over f.	olmak
What came over you? Sana ne oldu? More Sentences
93	Genel	come to f.	ayılmak
He'll soon come to. Ayılır birazdan. More Sentences
94	Genel	come f.	girmek
They would more appropriately come under the heading of operational expenditure. Operasyonel harcamalar başlığı altına girmeleri daha uygun olacaktır. More Sentences
95	Genel	come about f.	olmak
Reforms in Russia have thus been slow to come about. Bu nedenle Rusya'da reformların gerçekleşmesi yavaş olmuştur. More Sentences
96	Genel	come to terms f.	anlaşmak
The union and the company have come to terms on a new contract. Sendika ve şirket yeni bir sözleşme üzerinde anlaşma sağladılar. More Sentences
97	Genel	come to nothing f.	boşa çıkmak
Like many dreams, however, this one came to nothing. Ancak birçok hayal gibi bu da boşa çıktı. More Sentences
98	Genel	come into view f.	görüş alanına girmek
The ship soon came into view. Gemi yakında görüş alanına girdi. More Sentences
99	Genel	come f.	düşmek
It will now be up to the fifteen heads of government to come up with the goods. Şimdi iş on beş hükümet başkanına düşüyor. More Sentences
100	Genel	come through f.	başarmak
Tom always comes through. Tom her zaman başarır. More Sentences
101	Genel	come down f.	yıkılmak
Have those barriers come down yet? Bu bariyerler henüz yıkılmadı mı? More Sentences
102	Genel	come forward f.	ortaya çıkmak
Equally, we are asking the Commission to come forward with some form of thought process. Aynı şekilde, Komisyon'dan bir tür düşünce süreciyle ortaya çıkmasını istiyoruz. More Sentences
103	Genel	come out of f.	ortaya çıkmak
There is no market unless consumers have confidence in the products that come out of research and manufacturing. Tüketiciler araştırma ve üretim sonucunda ortaya çıkan ürünlere güven duymadıkça pazar oluşmaz. More Sentences
104	Genel	come f.	varmak
The latest issue of the Harvard Business Review came up with the same conclusion. Harvard Business Review dergisinin son sayısında da aynı sonuca varılmıştır. More Sentences
105	Genel	come early f.	erken gelmek
He promised me he would come early. Erken geleceğine söz vermişti. More Sentences
106	Genel	come along f.	beraber gelmek
Do you mind if I come along? Beraber gelmemin bir sakıncası var mı? More Sentences
107	Genel	come from f.	gelmek
I come from that part of Denmark that Germany occupied. Ben Danimarka'nın Almanya tarafından işgal edilen bölgesinden geliyorum. More Sentences
108	Genel	come out f.	yayımlanmak (yayın)
When is your book coming out? Kitabın ne zaman yayımlanacak? More Sentences
109	Genel	come f.	ulaşmak
Reliable data are difficult to come by, as has already been stated here several times. Burada daha önce de birkaç kez belirtildiği üzere güvenilir verilere ulaşmak zordur. More Sentences
110	Genel	come up with f.	ileri sürmek
Where did he ever come up with the notion of opening a branch? O, şu ana kadar nerede yeni bir şube açma fikrini ileri sürdü? More Sentences
111	Genel	come to light f.	açığa çıkmak
His secret life came to light at last. Sonunda gizli yaşamı açığa çıktı. More Sentences
112	Genel	come to f.	iyileşmek
After a while, he came to. Bir süre sonra, o iyileşti. More Sentences
113	Genel	come close to f.	yaklaşmak
We have been able to see how we have come closer to our goal with every passing week. Her geçen hafta hedefimize ne kadar yaklaştığımızı görebiliyoruz. More Sentences
114	Genel	come to f.	varmak
We have already succeeded in reducing the time it takes to come to a decision. Bir karara varmak için gereken süreyi azaltmayı şimdiden başardık. More Sentences
115	Genel	come on f.	çıkmak
I know Tom comes on a little strong. Tom'un biraz sert çıktığını biliyorum. More Sentences
116	Genel	come near f.	yaklaşmak
Don't let anyone come near the fire. Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin. More Sentences
117	Genel	come f.	dönmek
They will have to come back with firm and positive proposals. Sağlam ve olumlu önerilerle geri dönmeleri gerekecektir. More Sentences
118	Genel	come loose f.	gevşemek
The climbers died after the rope came loose. Dağcılar halat gevşedikten sonra öldüler. More Sentences
119	Genel	come to f.	gelmek
We have come to the end of the Commission statement on the reopening of the Mont Blanc tunnel earlier than expected. Mont Blanc tünelinin beklenenden erken açılmasına ilişkin Komisyon açıklamasının sonuna gelmiş bulunuyoruz. More Sentences
120	Genel	come on f.	başlamak
The reports on these missions are now coming on stream. Bu görevlere ilişkin raporlar artık yayınlanmaya başlamıştır. More Sentences
121	Genel	come f.	anlaşmak
Perhaps the rapporteurs will come up with a better selection procedure and thus enable us to reach agreement this week. Belki de raportörler daha iyi bir seçim prosedürü geliştirirler ve böylece bu hafta bir anlaşmaya varmamızı sağlarlar. More Sentences
122	Genel	come f.	bitmek
All good things must come to an end. Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır. More Sentences
123	Genel	come by f.	ziyaret etmek
I didn't know you were coming by. Ziyaret edeceğini bilmiyordum. More Sentences
Common Usage
124	Yaygın Kullanım	come near f.	yanaşmak
125	Yaygın Kullanım	come to an agreement f.	anlaşmaya varmak
126	Yaygın Kullanım	come into existence f.	oluşmak
127	Yaygın Kullanım	come to oneself f.	ayılmak
General
128	Genel	the part to come i.	ileri
129	Genel	an immortal person believed to come in time of need i.	hızır
130	Genel	come to fruition i.	muradına erme
131	Genel	come (of pain) i.	ağrının başlaması
132	Genel	a dream come true i.	gerçekleşecek bir hayal
133	Genel	a dream come true i.	gerçekleşecek bir rüya
134	Genel	this world and the world to come i.	iki dünya
135	Genel	kingdom come i.	öteki dünya
136	Genel	kingdom come i.	öbür dünya
137	Genel	johnny-come-lately i.	acemi
138	Genel	come-on i.	tuzak
139	Genel	come-hither i.	fettan
140	Genel	johnny-come-lately i.	çaylak
141	Genel	come-on i.	yeşil ışık
142	Genel	come-hither i.	davetkar
143	Genel	dream come true i.	gerçekleşen rüya
144	Genel	come-back plan i.	geri dönüş planı
145	Genel	time to come i.	gelecek
146	Genel	come-between i.	araya giren şey
147	Genel	come-between i.	araya giren kimse
148	Genel	come-off i.	sonuç
149	Genel	come-off i.	bitiş
150	Genel	come-off i.	görevden kaçma
151	Genel	come-off i.	mazeret
152	Genel	come-off i.	bahane
153	Genel	come-out i.	büyüme kapasitesi
154	Genel	come-out i.	gelişme kapasitesi
155	Genel	come-out i.	meydana gelme
156	Genel	come-out i.	doğma
157	Genel	come-out i.	barbut oyuncusunun yeni bahislerden sonra attığı ilk zarlar
158	Genel	come-over i.	(man adası'na) yerleşmek üzere britanya'dan gelmiş kimse
159	Genel	come-over i.	(man adası'na) britanya'dan gelmiş yerleşimci
160	Genel	come-outer i.	kuruluştan ayrılan kimse
161	Genel	come-outer i.	radikal reformcu
162	Genel	come to light f.	keşfedilmek
163	Genel	come down in the world f.	düşmek
164	Genel	come second f.	sonra gelmek
165	Genel	come at f.	varmak
166	Genel	come to an agreement f.	bir anlaşmaya varmak
167	Genel	come in f.	başa geçmek
168	Genel	come on f.	üstüne gelmek
169	Genel	come down to earth f.	gerçekçi olmak
170	Genel	come back to somebody f.	aklına gelmek
171	Genel	come out f.	gözükmek
172	Genel	come alongside f.	aborda olmak
173	Genel	come to grips with f.	esaslarını ele almak
174	Genel	come forward f.	belirli bir amaçla ortaya çıkmak
175	Genel	come to the fore f.	sivrilmek
176	Genel	come to one's senses f.	uslanmak
177	Genel	come into leaf f.	yeşermek
178	Genel	come along f.	görünmek
179	Genel	come on f.	saldırmak
180	Genel	come through f.	geçirmek
181	Genel	come to mind f.	aklına gelmek
182	Genel	come to one's mind f.	esmek
183	Genel	come to mind f.	hatırına gelmek
184	Genel	come down to f.	indirgenmek
185	Genel	come into existence f.	meydana gelmek
186	Genel	come at f.	üstüne gelmek
187	Genel	come down on f.	fırça atmak
188	Genel	come down to earth f.	hayal kurmaktan vazgeçmek
189	Genel	come to an abrupt stop f.	zınk diye durmak
190	Genel	come for f.	alıp götürmek
191	Genel	come on f.	karşılaşmak
192	Genel	come to one's senses f.	kendine gelmek
193	Genel	come to the point f.	sadede gelmek
194	Genel	come to maturity f.	vadesi dolmak
195	Genel	come at f.	ulaşmak
196	Genel	come into existence f.	neşet etmek
197	Genel	come up with f.	etkilenmek
198	Genel	come to blows f.	yumruklaşmak
199	Genel	come in f.	gözde olmak
200	Genel	come into prominence f.	herkesin dikkatini çekmeye başlamak
201	Genel	come unstuck f.	yanılmak
202	Genel	come into being f.	var olmak
203	Genel	come through f.	iyileşmek
204	Genel	come to reason f.	insafa gelmek
205	Genel	come to a decision f.	karara varmak
206	Genel	come into ear f.	başak bağlamak
207	Genel	come forward f.	ortaya atılmak
208	Genel	come to a head f.	dönüm noktasına varmak
209	Genel	come to a solution f.	çözüme ulaşmak
210	Genel	come in suddenly f.	damlamak
211	Genel	come to one's senses f.	aymak
212	Genel	come over f.	yön değiştirmek
213	Genel	come across f.	karşı karşıya gelmek
214	Genel	come to a stop f.	durmak
215	Genel	come into line f.	sıraya girmek
216	Genel	come f.	buyurmak
217	Genel	come to life f.	kendine gelmek
218	Genel	come down on f.	cezalandırmak
219	Genel	come to the parting of the ways f.	yol ayrımına gelmek
220	Genel	come to the point f.	sadete gelmek
221	Genel	come down with f.	hastalığa yakalanmak
222	Genel	come round f.	yola gelmek
223	Genel	come into existence f.	vücut bulmak
224	Genel	come to mind f.	hatırlamak
225	Genel	come to a conclusion f.	sonuçlanmak
226	Genel	come down in the world f.	biri eskiden sahip olduğu para ve prestijini kaybetmek
227	Genel	come to a deadlock f.	olduğu yerde saymak
228	Genel	come to a conclusion f.	neticelenmek
229	Genel	come to an end f.	sona ermek
230	Genel	come up f.	çatmak
231	Genel	come upon somebody f.	birisiyle karşılaşmak
232	Genel	come to an end f.	son bulmak
233	Genel	come across f.	denk gelmek
234	Genel	come to nought f.	suya düşmek
235	Genel	come in f.	yaygın olmak
236	Genel	come into one's own f.	kendini göstermek
237	Genel	come to terms with f.	güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi)
238	Genel	come down f.	gözden düşmek
239	Genel	come into something f.	miras olarak almak
240	Genel	come into f.	elde etmek
241	Genel	come up with f.	yetişmek
242	Genel	come off best f.	baskın çıkmak
243	Genel	come to the same result f.	bir kapıya çıkmak
244	Genel	come to deadlock f.	açmaza girmek
245	Genel	come to a point f.	fermaya oturmak
246	Genel	come to light f.	meydana çıkmak
247	Genel	come down in one's opinion f.	birini eskisi kadar saymamak
248	Genel	come to a deadlock f.	yerinde saymak
249	Genel	come to an agreement f.	anlaşmaya bağlamak
250	Genel	come of one's own accord f.	ayağı ile gelmek
251	Genel	come up with a solution f.	çözüme ulaştırmak
252	Genel	come to a deadlock f.	tıkanmak
253	Genel	come face to face f.	burun buruna gelmek
254	Genel	come on f.	izlemek
255	Genel	come off f.	elde etmek
256	Genel	come round f.	ziyaret etmek
257	Genel	come true f.	tahakkuk etmek
258	Genel	come close f.	sokulmak
259	Genel	come to terms with something f.	üzücü bir olayı yavaş yavaş kabullenmek
260	Genel	come or bring down to the ground f.	alana inmek
261	Genel	come in f.	seçilmek
262	Genel	come in sight f.	ortaya çıkmak
263	Genel	come down f.	geçmek
264	Genel	come on f.	basmak
265	Genel	come between two friends f.	iki arkadaşın arasına girmek
266	Genel	come up with a solution f.	çözüme ulaşmak
267	Genel	come to a dead stop f.	tamamen durmak
268	Genel	come to hand f.	çıkmak
269	Genel	come to a conclusion f.	çözüme ulaşmak
270	Genel	come to a deadlock f.	çıkmaza girmek
271	Genel	come to reason f.	yola gelmek
272	Genel	come to mean f.	demeğe gelmek
273	Genel	come to pass f.	olmak
274	Genel	come to hand f.	gelmek
275	Genel	come upon f.	gafil avlamak
276	Genel	come around f.	hastalığı atlatmak
277	Genel	come into focus f.	odağa girmek
278	Genel	come f.	sonuçlamak
279	Genel	come out f.	yayımlanmak
280	Genel	come off f.	açığa çıkmak
281	Genel	come to f.	ilgili olmak
282	Genel	come to an agreement f.	antant kalmak
283	Genel	come to grips with f.	ile kapışmak
284	Genel	come into play f.	meydana çıkmak
285	Genel	come to grief f.	başarısız olmak
286	Genel	come to grief f.	başı darda olmak
287	Genel	come up f.	tutulmak
288	Genel	come to a point f.	av köpeği ferma yapmak
289	Genel	come back to one's memory f.	aklına gelmek
290	Genel	come loose f.	açılmak
291	Genel	come about f.	doğmak
292	Genel	come to someone's rescue f.	birinin imdadına yetişmek
293	Genel	come to stay f.	bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek
294	Genel	come around f.	iyileşmek (hastalık vb)
295	Genel	come in (in a competition) f.	dereceye girmek
296	Genel	come into prominence f.	ön plana çıkmak
297	Genel	come unstitched f.	sökülmek
298	Genel	come over f.	başına gelmek
299	Genel	come to a state of f.	hal almak
300	Genel	come up to f.	denk gelmek
301	Genel	come down on f.	üstüne gelmek
302	Genel	come upon f.	basmak
303	Genel	come up f.	çıkagelmek
304	Genel	come f.	erişmek
305	Genel	come under something f.	hedef olmak
306	Genel	come to no good f.	adam olmamak
307	Genel	come into prominence f.	önem kazanmak
308	Genel	come to agreement f.	sulh olmak
309	Genel	come to somebody's rescue f.	imdadına yetişmek
310	Genel	come up with f.	bulmak (fikir vb)
311	Genel	come to life f.	ayılmak
312	Genel	come along f.	sağlığı gittikçe düzelmek
313	Genel	come home to somebody f.	kafasına dank etmek
314	Genel	come together f.	kavuşmak
315	Genel	come back f.	aklına gelmek
316	Genel	come into collision with f.	ile çarpışmak
317	Genel	come to the surface f.	yüze çıkmak
318	Genel	come into existence f.	husule gelmek
319	Genel	come f.	ayrılmak
320	Genel	come to an agreement f.	uyuşmak
321	Genel	come through f.	başarıyla çıkmak
322	Genel	come to a dead end f.	çıkmaza girmek
323	Genel	come together f.	birikmek
324	Genel	come to help f.	imdadına yetişmek
325	Genel	come across with f.	ödemek
326	Genel	come down on f.	azarlamak
327	Genel	come into view f.	meydana çıkmak
328	Genel	come to recognize that one is wrong f.	yanıldığının farkına varmak
329	Genel	come to blows f.	saç saça baş başa gelmek
330	Genel	come f.	karşılaşmak
331	Genel	come unfastened f.	çözülmek
332	Genel	come in f.	sağlamak
333	Genel	come upon f.	rast gelmek
334	Genel	come of age f.	rüştünü ispat etmek
335	Genel	come at f.	keşfetmek
336	Genel	come into ear f.	başak tutmak
337	Genel	come to the fore f.	ilerlemek
338	Genel	come face to face f.	karşı karşıya gelmek
339	Genel	come to grief f.	felakete uğramak
340	Genel	come into flower f.	çiçek açmak
341	Genel	come into ear f.	başaklanmak
342	Genel	come to terms with f.	kabul etmek
343	Genel	come to an agreement f.	bir karara varmak
344	Genel	come by f.	temin etmek
345	Genel	come f.	gelip dayanmak
346	Genel	come home for the weekend f.	evci çıkmak
347	Genel	come forward f.	meydana atılmak
348	Genel	come to hand f.	bulunmak
349	Genel	come through f.	sonuca ulaşmak
350	Genel	come (luck day) f.	gün doğmak (şans vb)
351	Genel	come for f.	saldırmak
352	Genel	have a difficulty come up f.	aksilik çıkmak
353	Genel	come to f.	payına düşmek
354	Genel	come to terms with f.	mutabık kalmak
355	Genel	come to its proper consistency f.	kıvamını bulmak
356	Genel	come together f.	toplanmak
357	Genel	come around f.	dediğine gelmek
358	Genel	come into power f.	iş başına geçmek
359	Genel	come to a head f.	sona ermek
360	Genel	come out of one's shell f.	suskunluğu bırakmak
361	Genel	come to close quarters f.	göğüs göğüse dövüşmek
362	Genel	come with f.	birlikte anılmak
363	Genel	come up against f.	karşı karşıya kalmak
364	Genel	come up to f.	belirli bir hizaya kadar gelmek
365	Genel	come in succession f.	ardışmak
366	Genel	come to maturity f.	vadesi gelmek
367	Genel	come into one's life f.	hayatına girmek
368	Genel	come along f.	iyileşmek
369	Genel	come to a point f.	özenmek
370	Genel	come away f.	sökülmek
371	Genel	come to an agreement f.	anlaşma sağlamak
372	Genel	come to the fore f.	başa gelmek
373	Genel	come to nothing f.	başarısız kalmak
374	Genel	come round f.	ayılmak
375	Genel	come to grips with f.	dövüşmeye başlamak
376	Genel	come down on f.	fırçalamak
377	Genel	come down f.	düşmek (fiyat)
378	Genel	come into the world f.	dünyaya gelmek
379	Genel	come within an inch of f.	kıl payı kalmak
380	Genel	come to a point f.	özen göstermek
381	Genel	come to nothing f.	suya düşmek
382	Genel	come round f.	kendine gelmek
383	Genel	come to somebody's rescue f.	yardımına koşmak
384	Genel	come f.	ödemek
385	Genel	come to grief f.	suya düşmek
386	Genel	come to naught f.	boşa gitmek
387	Genel	come to a close f.	bitmek
388	Genel	come up f.	uyanmak (bitki)
389	Genel	come down on f.	saldırmak
390	Genel	come away f.	kayıp gitmek
391	Genel	come onto the market f.	satışa çıkmak
392	Genel	come in for criticism f.	eleştiri almak
393	Genel	come open f.	açılmak
394	Genel	come to rest f.	durmak
395	Genel	come to bits f.	parçalanmak
396	Genel	come to grips with f.	ile ciddi bir şekilde ilgilenmek
397	Genel	come to an end f.	sonuna gelmek
398	Genel	come off badly f.	kötü ama hasarsız atlatmak
399	Genel	come into prominence f.	sivrilmek
400	Genel	come into play f.	kullanılmaya başlamak
401	Genel	come f.	gün doğmak (şans)
402	Genel	come to nothing f.	akim kalmak
403	Genel	come to a mutual understanding f.	uzlaşmak
404	Genel	come to the boil f.	kızışmak
405	Genel	come on f.	gafil avlamak
406	Genel	come to f.	kendine gelmek
407	Genel	come back f.	karşılık vermek
408	Genel	come together f.	bir araya gelmek
409	Genel	come of age f.	rüştünü kazanmak
410	Genel	come into the world f.	doğmak
411	Genel	come to grief f.	başarısızlığa uğramak
412	Genel	come to grief f.	kazaya uğramak
413	Genel	come down with a cold f.	nezle olmak
414	Genel	come around f.	imana gelmek
415	Genel	come around f.	canlanmak
416	Genel	come off badly f.	avucunu yalamak
417	Genel	come on f.	rastlamak
418	Genel	come down in one's price f.	kendi malının fiyatını düşürmek
419	Genel	come across f.	rast gelmek
420	Genel	come in view f.	görünmek
421	Genel	come off badly f.	kötü sonuca ulaşmak
422	Genel	come off the boil f.	yatışmak
423	Genel	come in f.	kabarmak (met halindeki deniz)
424	Genel	come into the open f.	ortaya çıkmak
425	Genel	come out of one's shell f.	açılmak
426	Genel	come to light f.	su yüzüne çıkmak
427	Genel	come into collision f.	çarpışmak
428	Genel	come into power f.	iktidara geçmek
429	Genel	come to mean f.	anlamına gelmek
430	Genel	come face to face f.	yüz yüze gelmek
431	Genel	come to a head f.	son noktaya varmak
432	Genel	come to an end f.	nihayet bulmak
433	Genel	come out f.	anlaşılmak
434	Genel	come out f.	ayyuka çıkmak
435	Genel	come out f.	yayılmak (haber)
436	Genel	come between f.	araya girmek
437	Genel	come up f.	karşılaşmak
438	Genel	come upon f.	üstüne gelmek
439	Genel	come down f.	ucuzlamak
440	Genel	come home f.	kavramak
441	Genel	come down to f.	kalmak (bir kişiden/bir zamandan)
442	Genel	come into life f.	hayatına girmek
443	Genel	come unstuck f.	ayrılmak
444	Genel	come to terms with f.	anlaşmaya varmak
445	Genel	come along f.	acele etmek
446	Genel	come up f.	yaygın olmak
447	Genel	come untied f.	çözülmek
448	Genel	come on the market f.	çıkmak
449	Genel	come f.	edinmek
450	Genel	come up suddenly f.	sökün etmek
451	Genel	come up with f.	çözüm yolu bulmak
452	Genel	come out (in a competition) f.	dereceye girmek
453	Genel	come upon f.	saldırmak
454	Genel	come together in heaps f.	kümelenmek
455	Genel	come near f.	yakınlaşmak
456	Genel	come off f.	meydana gelmek
457	Genel	come to a stop f.	duraksamak
458	Genel	come along f.	düzelmek
459	Genel	come along f.	çıkmak (fırsat)
460	Genel	come in f.	yükselmek
461	Genel	come alongside f.	bordaya gelmek
462	Genel	come to a pinch f.	dara gelmek
463	Genel	come up f.	ortaya çıkmak
464	Genel	come to terms f.	mutabık kalmak
465	Genel	come to a head f.	doruğa ulaşmak
466	Genel	come to an agreement f.	anlaşmak
467	Genel	come across f.	tesadüf etmek
468	Genel	come untied f.	açılmak
469	Genel	come to grief f.	belasını bulmak
470	Genel	come to an agreement f.	uzlaşmak
471	Genel	come up again f.	karşılaşmak
472	Genel	come up to f.	eşitlenmek
473	Genel	come to a halt f.	durmak
474	Genel	come in view f.	ortaya çıkmak
475	Genel	come down on f.	sıkıştırmak
476	Genel	come f.	uğramak
477	Genel	come in handy f.	yararı dokunmak
478	Genel	come back f.	geri dönmek
479	Genel	come in f.	varmak
480	Genel	come down in price f.	bir şeyin fiyatı düşmek
481	Genel	come up with a solution f.	çözüme kavuşturmak
482	Genel	come into the picture f.	ortaya çıkmak
483	Genel	come up to f.	tutturmak (belirli bir seviyeyi)
484	Genel	come to naught f.	suya düşmek
485	Genel	come onto the market f.	piyasaya çıkmak
486	Genel	come to the fore f.	öne geçmek
487	Genel	come in f.	olmak (yarışma sonunda belirli bir sırada)
488	Genel	come up against f.	yüzleşmek
489	Genel	come at f.	uğraşmak
490	Genel	come f.	kopmak
491	Genel	come up f.	sokulmak
492	Genel	come into flower f.	çiçeklenmek
493	Genel	come out victorious f.	galip çıkmak
494	Genel	come of age f.	reşit olmak
495	Genel	come to hand f.	varmak
496	Genel	come out on top f.	üstün gelmek
497	Genel	come of f.	sebeplenmek
498	Genel	come to close quarters f.	cenkleşmek
499	Genel	come upon f.	hücum etmek
500	Genel	come to naught f.	ziyan olmak

"come!" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Irregular Verb
1	Irregular Verb	came - come	come f.