sürekli - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sürekli



"sürekli" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 154 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
sürekli perpetual s.
sürekli continuous s.
sürekli constant s.
General
sürekli enduring s.
sürekli incessant s.
sürekli assiduous s.
sürekli unabating s.
sürekli consistent s.
sürekli ceaseless s.
sürekli durative s.
sürekli abiding s.
sürekli everlasting s.
sürekli unremitting s.
sürekli nonstop s.
sürekli perdurable s.
sürekli invariable s.
sürekli chronic s.
sürekli settled s.
sürekli imprescriptible s.
sürekli running s.
sürekli habitual s.
sürekli unbroken s.
sürekli durable s.
sürekli constant s.
sürekli persistent s.
sürekli lasting s.
sürekli secular s.
sürekli unceasing s.
sürekli steady s.
sürekli substantive s.
sürekli great s.
sürekli standing s.
sürekli perennial s.
sürekli sustained s.
sürekli stable s.
sürekli permanent s.
sürekli confirmed s.
sürekli non-stop s.
sürekli continual s.
sürekli continued s.
sürekli uninterrupted s.
sürekli unrelenting s.
sürekli unrelieved s.
sürekli frequentative s.
sürekli accustomable s.
sürekli rapid-fire s.
sürekli remorseless s.
sürekli assiduate [obsolete] s.
sürekli unendly s.
sürekli unremitted s.
sürekli unresisted s.
sürekli unresting s.
sürekli eternal s.
sürekli unsleeping s.
sürekli unstaying s.
sürekli everliving s.
sürekli minutely s.
sürekli horal s.
sürekli liquid s.
sürekli clamorous s.
sürekli run [scotland] s.
sürekli run-on s.
sürekli incessant [obsolete] s.
sürekli incessable s.
sürekli incontinent s.
sürekli indesinent [obsolete] s.
sürekli irremissive s.
sürekli contiguous s.
sürekli continent [obsolete] s.
sürekli continuate [obsolete] s.
sürekli fast s.
sürekli in-service s.
sürekli intransient s.
sürekli inveterate s.
sürekli sequential s.
sürekli smooth s.
sürekli stanchless s.
sürekli hourly zf.
sürekli on zf.
sürekli continuously zf.
sürekli consistently zf.
sürekli lastingly zf.
sürekli continually zf.
sürekli constantly zf.
sürekli regularly zf.
sürekli all the time zf.
sürekli persistently zf.
sürekli ceaselessly zf.
sürekli on and on zf.
sürekli day after day zf.
sürekli all day long zf.
sürekli permanently zf.
sürekli unremittingly zf.
sürekli over zf.
sürekli alday zf.
sürekli steadily zf.
sürekli unceasingly zf.
sürekli unremittedly zf.
sürekli everlastingly zf.
sürekli most an end [dialect] [uk] zf.
sürekli inveterately zf.
sürekli solid zf.
sürekli contd (continued) kısalt.
sürekli contd. (continued) kısalt.
Phrases
sürekli in season and out of season expr.
sürekli without cease expr.
Colloquial
sürekli on and on zf.
sürekli over and over again zf.
sürekli on the reg (on the regular) expr.
sürekli on the regular expr.
sürekli 7-24 expr.
sürekli twenty-four seven expr.
sürekli all day and every day expr.
sürekli all day and every day expr.
sürekli at all times expr.
sürekli twenty-four/seven expr.
sürekli twenty-four/seven expr.
Idioms
sürekli off the reel [old-fashioned] s.
sürekli for good and all expr.
sürekli day after day expr.
sürekli once and future expr.
sürekli twenty-four seven expr.
sürekli without letup expr.
Trade/Economic
sürekli runner i.
sürekli sustained s.
sürekli currently s.
sürekli continued s.
sürekli prolonged s.
sürekli regular s.
Law
sürekli perdurable s.
Politics
sürekli permanent s.
Technical
sürekli non stop i.
sürekli constant s.
sürekli unending s.
sürekli perpetual s.
sürekli permanent s.
sürekli continual s.
Medical
sürekli hectic s.
Food Engineering
sürekli continuous s.
Math
sürekli continuous s.
Botanic
sürekli perennial s.
Education
sürekli on a rolling basis expr.
Linguistics
sürekli continuant s.
sürekli continuous s.
sürekli progressive s.
Sport
sürekli incessant s.
Music
sürekli infinite s.
sürekli infinito s.
Archaic
sürekli uncessant [obsolete] s.
sürekli during s.
sürekli still zf.
Modern Slang
sürekli all days of week expr.
sürekli all day every day expr.
sürekli allatime expr.

"sürekli" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı shuttle i.
sürekli şikayet etme kvetching i.
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan kutsal söz mantra i.
sürekli gelişme continuous improvement i.
sürekli eğitim continuing training i.
alarmın çalmasından sonra sürekli kalkmak zorunda olduğunu bilerek uyuma durumu unprotected sleep i.
sürekli devrim permanent revolution i.
sürekli değişen şey pendulum i.
sürekli iş gezisi yapan kimse plier i.
sürekli çarpım continued multiplication i.
sürekli şikayet etme kvetch i.
sürekli titremeye yol açan hastalık palsy i.
sürekli izleme continuous monitoring i.
sürekli hareket flux i.
sürekli kültür continuous culture i.
kutuplarda sürekli donmuş toprak permafrost i.
sürekli kurutma continuous drying i.
sürekli müşteri patron i.
sürekli endişe obsession i.
sürekli ortamlar mekaniği continuum mechanics i.
sigara kullanma (sürekli) regular smoking i.
sürekli su alanı permanent water area i.
sürekli geri tepme bouncing i.
sürekli kendinden söz eden kimse egotist i.
sürekli ateş drumfire i.
sürekli tv dizisi soap opera i.
sürekli iş permanent job i.
sürekli ilerleme continuous progression i.
sürekli rahatsız eden sesler çıkaran shriller i.
sürekli sakatlık permanent disability i.
sürekli olmama noncontinuance i.
sürekli içicilik regular smoking i.
sürekli yatırım sustainable investment i.
sürekli yatırım continuous investment i.
sürekli değişim hali state of flux i.
sürekli tetikte olma durumu alarmism i.
sürekli müşteri haunter i.
sürekli ziyaretçi haunter i.
sürekli gelişim continuous development i.
sürekli basım aygıtı continuous printer i.
sürekli güç continuous power i.
sürekli adres permanent address i.
sürekli bakış gaze i.
sürekli şantiye kontrolü day-to-day site supervision i.
sürekli müşteriler patronage i.
sürekli mevcudiyet continued existence i.
sürekli konuk frequent guest i.
sürekli tartışma yaratıp ve dava açma barretry i.
sürekli iyileştirme continuous improvement i.
sürekli şikayet eden/sızlanan kötümser kişi moaning minnie i.
sürekli bakım constant care i.
sürekli bakım continuous care i.
sürekli bakım continuing care i.
sürekli yapılan iş habit i.
tavernaya sürekli giden kimse tavern-goer i.
sürekli barış perpetual peace i.
sürekli artış steady increase i.
fransızca konuşurken sürekli ingilizce kelimelerin kullanılması franglais i.
sürekli büyüme accrescence i.
sürekli dikkat sustained attention i.
sürekli tekrarlanan durum ya da eylem constant refrain i.
sürekli angarya işler yükleyen kadın taskmistress i.
sürekli angarya işler yükleyen kadın taskmistress i.
sürekli angarya işler yükleyen kadın taskmistress i.
zihninden sürekli şehvetli düşünceler geçirme carnal-mindedness i.
sürekli şikayet eden kimse carper i.
sürekli erişim constant access i.
sürekli ve geçmeyen ağrı nagging pain i.
sürekli rahatsız eden kimse noodge i.
sürekli şikayet eden kimse noodge i.
sürekli olma remorselessness i.
sürekli hareket tenor i.
bir işte sürekli kalabilme hakkı tenure i.
sürekli azarlama huyu termagancy i.
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol trackway i.
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı hayvan esa (emotional support animal) i.
sürekli diğer insanları güç duruma düşüren veya utandıran kimse enfant terrible i.
sürekli ve çok yüksek ses banging i.
sürekli üstünlük taslama upmanship i.
sürekli borç alan kimse, düzenbaz kimse jeremy diddler i.
sürekli diyetle zayıflayıp arada tekrar kilo alma yo-yo dieting i.
sürekli kilo alıp verme yo-yo dieting i.
sürekli olarak konuşabilme blarney i.
sürekli kayıp bleeding i.
sürekli başarısızlık bleeding i.
sürekli hareket, seyahat eden bir kişinin hareketi wheeling i.
sürekli dönen şey whirligig i.
doktor veya akıl sağlığı uzmanı tarafından birinin sürekli yanında olup ona duygusal destek sağlaması için görevlendirilen resmi lisanslı kedi/köpek emotional support dog/cat i.
sürekli tüketen şey maw i.
bazı basit eylemleri sürekli tekrarlayan makine mill i.
sürekli ve takıntılı bir şekilde çalışma ihtiyacı duyan kimse workaholic i.
bir sorunu sürekli düşünme brooding i.
kaybedilen şey için sürekli duyulan özlem hole i.
iki yer arasında sürekli gidip gelme motion [obsolete] i.
mitin sürekli kendini gösteren teması mythologem i.
popüler trendleri takip etmek uğruna sürekli fikirlerini veya ilkelerini değiştirme girouettism i.
sürekli gürültü constant noise i.
sürekli şikayet eden kimse grouch i.
sürekli şikayet eden kimse grouser i.
sürekli homurdanan kimse grouser i.
sürekli ilerleme ongoing i.
sürekli fırsat kollayan kimse opportunivore i.
sürekli fazla yiyen kimse overeater i.
düşmanın sürekli takip edildiği kavga running fight i.
sürekli ve ısrarcı talepler insisting i.
sürekli taraf değiştiren kimse waffler i.
sürekli uyuyan kimse dormouse i.
hareketlerin belirli sırada sürekli tekrar edilmesi circulation [obsolete] i.
sürekli saatine bakan kimse clockwatcher i.
(iş bitsin diye) sürekli saate bakma clock-watching i.
daha güçsüz bir rakibe sürekli ve kolayca yenilen oyuncu cousin i.
(eserde, performansta) sürekli canlılık drive i.
sürekli olarak az miktarda bilgi sağlama drip-feed i.
sürekli taciz edilen kimse piñata i.
sürekli eleştirilen kimse pincushion i.
sürekli içki içme cups i.
sürekli hale getirme inosculate i.
sürekli hale getirme inveteration i.
iş nedeniyle sürekli seyahat edenler itineracy i.
sürekli seyahat gerektiren meslek itineracy i.
sürekli olarak bir ülkeye girme penetration i.
sürekli hapis kalınan yer salt mines i.
sürekli saldırı fire i.
sürekli hareket flow i.
değişken miktarlardaki sürekli değişim oranı fluxion i.
iş için sürekli seyahat eden kimse fly-by-night i.
sıradan ve sürekli kullanılan armacılık süsü ordinary i.
sürekli değişen sahne phantasmagoria i.
sürekli değişen manzara phantasmagoria i.
sürekli değişen sahne veya manzara phantasmagory i.
(eskrimde) sürekli yapılan bir dizi saldırı ve savuşturma phrase i.
başını sürekli öne iten at puller i.
sürekli hata yapan kimse screw-up i.
işleri sürekli batıran kimse screw-up i.
sürekli pot kıran kimse screw-up i.
sürekli hata yapan kimse screw-up i.
iki yer arasında sürekli sefer yapan yolcu aracı shittle i.
sürekli kriz permacrisis i.
tatsız ve sıkıcı olayların sürekli tekrarlandığı durum groundhog day i.
sürekli otobüsle seyahat eden serial bus traveler i.
fransızca konuşurken sürekli ingilizce kelimelerin kullanılması frenglish i.
sürekli artış secular growth i.
sürekli alakasız yerlerden konuya bağlanarak muhabbeti açılan mevzu soapbox i.
sürekli kendini tekrarlayan şey squirrel cage i.
sürekli iş değiştiren kimse stiff i.
sürekli yenilenen stok stream i.
sürekli tedarik akışı stream i.
sürekli başa alma loop i.
birini sürekli olarak gizlice izlemek keep someone under surveillance f.
sürekli kılmak perpetuate f.
sürekli bir konu hakkında konuşmak ve düşünüp durmak harped on f.
belirli bir şey yaparak birini sürekli rahatsız etmek plague someone with f.
gözünü sürekli üstünde tutarak herşeyden haberdar olmak keep tabs on f.
sürekli yanında bulunmak haunt f.
bir yerde sürekli kalmadan yaşamak drift f.
sürekli aynı rolü vermek typecast f.
sürekli rahatsız etmek pester f.
sürekli yanmak (ışık) flash f.
sürekli temasta olmak keep in touch with f.
sürekli desteklemek carry along f.
sürekli konuşmak talk away f.
sürekli çalışmak plug away f.
(sürekli) şikayet etmek quetch f.
(sürekli) şikayet etmek complain f.
(sürekli) şikayet etmek kick f.
(sürekli) şikayet etmek kvetch f.
(sürekli) şikayet etmek plain f.
(sürekli) şikayet etmek sound off f.
sürekli katkıda bulunmak consistently contribute f.
sürekli işemek pee all the time f.
sürekli dayak yemek get beat up all the time f.
(bir alışkanlık) sürekli bir hal almak become an ongoing habit f.
sürekli/devamlı bir işi olmak have a regular job f.
sürekli/devamlı bir işi olmak have regular job f.
sürekli tekrarlamak battologize f.
modayı sürekli takip etmek keep an updated wardrobe f.
sürekli oturmak remain seated f.
sürekli talep etmek tease f.
sürekli tartışmak reargue f.
sürekli şikayet etmek noodge f.
sürekli sızlanmak noodge f.
lüzumsuz yere sürekli fikir değiştirmek haw and gee f.
sürekli azarlamalar veya tehditlerle kasıtlı olarak kızdırmak bait f.
sürekli aklına gelmek walk f.
(dil) sürekli hareket etmek walk [obsolete] f.
sürekli içten yanmayı sağlamak için ateşin üstünü kapatmak bank f.
sürekli soru sorarak rahatsız etmek batter f.
sürekli nutuk çekmek belecture f.
sürekli olarak sinirlendirmek chevvy f.
atı bir sağdan bir soldan sürekli vurarak dehlemek bicycle [dialect] f.
sürekli görünmek haunt f.
sürekli tekrarlamak haunt f.
sürekli söylenerek rahatsız etmek hen-peck f.
sürekli şikayet ederek rahatsız etmek hen-peck f.
sürekli oradan oraya gitmek bounce f.
sürekli olmak hold f.
sürekli seyahat etmek hop f.
(araç) sürekli tümsekten geçermiş gibi takır takır gitmek bump f.
sürekli parlak ışınımlar yaparak parlamak glance f.
sürekli tekrarla öğretmek grind f.
sürekli tekrar ederek içine işlemek grind f.
sürekli tekrarla mükemmel hale getirmek groove f.
sürekli dalgalanmak gyrate f.
sürekli değişkenlik göstermek gyrate f.
sürekli alay ederek işkence yapmak heckle f.
sürekli kızdırmak hock [us] f.
sürekli ummak overhope [dialect] [uk] f.
sürekli tekrarlamak overmultiply f.
sürekli faydalanmak overwork f.
sürekli vuruş sesi yapmak roll f.
bakışları sürekli yön değiştirmek roll f.
sürekli akmak roll f.
sürekli olmak run f.
sürekli rahatsız etmek bedevil f.
sürekli çaba sarf ettirmek drive f.
sürekli kendini yaralamak cut f.
sürekli rahatsız etmek dun f.
sürekli kılmak continuate f.
sürekli hareket etmek feed f.
sürekli hale getirmek inosculate f.
sürekli vurarak üretmek pound f.
sürekli basarak üretmek pound f.
sürekli çalışmak pound f.
sürekli eleştirmek find fault f.
(şarkıyı) sürekli çalarak tanıtmak plug f.
sürekli çalarak şarkının reklamını yapmak plug f.
sürekli iş beklemek ply [uk] f.
sürekli tezgah işletmek ply [uk] f.
sürekli denetleyip hata bularak uygun davranmaya zorlamak schoolmaster f.
sürekli tekrarlamak cuckoo f.
ek miktarlar satın almak için borsadaki varlıklarını sürekli bir artışla büyütmek pyramid f.
sürekli görünmek stalk f.
sürekli … yapmak keep f.
sürekli olmayan momentary s.
sürekli şikayet edilen kvetched s.
sürekli değişen kaleidoscopic s.
sürekli kendinden söz eden egotistical s.
sürekli rahatsız eden besetting s.
sürekli bir yerden başka bir yere gitmeyle ilgili transmigratory s.
sürekli kar altında nival s.
sürekli karlı nival s.
sürekli olmayan noncontinuous s.
sürekli yükselen ever increasing s.
sürekli değişen everchanging s.
sürekli bir şeyler isteyen importunate s.
sürekli kullanılan permanently used s.
sürekli kullanılan commonly used s.
sürekli kullanılan continuously used s.
sürekli kullanılan constantly used s.
yarı sürekli semi-permanent s.
sürekli saldırı offensive s.
sürekli değişen baffling s.
sürekli tekrarlayan ever-repeating s.
sürekli artan ever-growing s.
sürekli büyüyen ever-growing s.
sürekli gelişen ever-growing s.
sürekli büyüyen/genişleyen ever-expanding s.
sürekli tiyatroya giden theatregoing s.
sürekli kullanılan regularly used s.
sürekli tekrarlanan oft-repeated s.
birini sürekli tekrarladığı (iddia/söz) oft-repeated s.
sürekli değişen ever-shifting s.
sürekli aktif/etkili constitutively active s.
sürekli huzursuz eden niggling s.
sürekli kusur bulan nitpicky s.
sürekli kusur bulan nit-picky s.
sürekli tüketim halinde olan non-durable s.
sürekli nemli consistently moist s.
sürekli dönen aswirl s.
sürekli olmayan unabiding s.
sürekli bakılmayan ungazed s.
sürekli bakmayan ungazing s.
sürekli bir şeyler istemeyen unportunate s.
sürekli meyve veren everbearing s.
sürekli değişen unsettled s.
sürekli dönüşen unsettled s.
sürekli olmayan unsustained s.
sürekli sızlanan kvetchy s.
sürekli yakınan kvetchy s.
sürekli üzgün görünen sad-faced s.
sürekli yalpalayan waggly s.
aynı hastalığı sürekli geçirmiş habituated s.
konuşurken sürekli duraklama sesi çıkaran haw-haw s.
alçak ve sürekli (ses) humming s.
sık veya sürekli hareketle karakterize olan mobile s.
sürekli mevcut revolving s.
sürekli erişilebilir revolving s.
sürekli konuşan loose-lipped s.
sürekli azalan decreasing monotonic s.
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan dependant s.
sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duyan dependent s.
(sinema) belirli saat aralıklarıyla sürekli gösterimde olan grind s.
sürekli dolanıp duran multivagant [obsolete] s.
sürekli olarak kapalı bir kanal devresinden oluşmayan open s.
sürekli dolanan dithery s.
dayanıklı ve sürekli dureful s.
sürekli olmayan dureless s.
(çocuk) sürekli suç işleyen incorrigible s.
sürekli temas eden contiguous s.
sürekli yakınan peevish s.
sürekli dert yanan peevish s.
sürekli deniz yolculuğu yapan saltwater s.
değişken miktarlardaki sürekli değişim oranı ile ilişkili fluxional s.
değişken miktarlardaki sürekli değişim oranı ile ilişkili fluxionary s.
sürekli çalışanlara ait ordinary s.
sürekli parantez kullanan parenthetic s.
sürekli parantez kullanan parenthetical s.
sürekli burun çeken snuffly s.
sürekli kapanan still-closing s.
sürekli ayrılıp barışmalı on-off s.
sürekli olarak perpetually zf.
sürekli bir tabana oturacak şekilde on a sustainable basis zf.
sürekli olarak invariably zf.
sürekli geri teperek bouncingly zf.
sürekli olarak constantly zf.
sürekli olarak evermore zf.
sürekli olarak continually zf.
sürekli olarak on and on zf.
sürekli olarak on zf.
sürekli bir şekilde continuingly zf.
sürekli olarak consistently zf.
sürekli olarak abidingly zf.
sürekli biçimde prolongedly zf.
sürekli olarak lastingly zf.
sürekli olarak permanently zf.
sürekli olarak all the time zf.
sürekli olarak incessantly zf.
sürekli olarak for good zf.
sürekli olarak continuously zf.
-den beri sürekli olarak ever since zf.
sürekli olmayarak discontinuously zf.
sürekli bazda continuously zf.
sürekli olarak alday zf.
sürekli kusur bularak cavilingly zf.
sürekli olarak remorselessly zf.
sürekli bir şekilde unrestingly zf.
sürekli olarak unseldom zf.
sürekli olarak ever is one zf.
sürekli değişerek louchely zf.
sürekli faal on the fly zf.
sürekli bir şekilde imprescriptibly zf.
sürekli olarak solid zf.
sürekli burnunu çekerek snuffily zf.
sürekli bir şekilde statedly zf.
sürekli olarak substantively zf.
sürekli bir enerji belirten fiil son eki -le snk.
kalıcı veya sürekli gerçekleştirmeye yönelik anlamı veren son ek -ive snk.
sürekli olarak subst kısalt.
sürekli olarak subst. kısalt.
Phrasals
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep after someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek keep after someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep at someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek keep at someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak keep on someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek keep on someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak stay after someone (about something) f.
birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek stay after someone (about something) f.
sürekli ve anlamsız yere eleştirmek carp at f.
(dizgiyi) sürekli yapmak run in f.
sürekli kusur bulmak pick at f.
birileri/bir şeyler arasında sürekli el değiştirmek buffet someone or something (from someone or something) (to someone or something) f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak stay after someone about something f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep at someone about something f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep on someone about something f.
birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak keep after someone about something f.
sürekli aynı şeyi yapmak creep out on f.
sürekli bir yere takılmak hang out f.
sürekli vurmak/çarpmak knock away (at something) f.
sürekli yakınmak gripe at f.
sürekli ateş etmek blaze away f.
sürekli konuşarak birini susturmak talk down f.
sürekli havada tutmak stick up f.
birine bir şeyi sürekli tekrar etmek din something into someone f.
birine bir şeyi sürekli tekrar etmek din something in f.
(birini) sürekli veya şiddetli azarlamak set at f.
sürekli vurmak bat around f.
bir şeyi sürekli tekrar ederek iyice öğretmek grind into f.
sürekli eleştirmek grind away f.
sürekli sataşmak grind away f.
sürekli kötülemek/küçümsemek grind away f.
sürekli küçük/hor görmek grind away f.
(birini) sürekli eleştirmek grind away at (someone or something) f.
(birine) sürekli sataşmak grind away at (someone or something) f.
(birini) sürekli kötülemek/küçümsemek grind away at (someone or something) f.
(birini) sürekli küçük/hor görmek grind away at (someone or something) f.
işin üzerinde sürekli çalışarak azaltmak hack away f.
sürekli çalışarak işi eritmek hack away f.
işin üzerinde sürekli çalışarak azaltmak hack away at f.
sürekli çalışarak işi eritmek hack away at f.
işin üzerinde sürekli çalışarak azaltmak hack out f.
sürekli çalışarak işi eritmek hack out f.
bir şeyi sürekli hale getirmek lock something in f.
sürekli baskı uygulamak push up against f.
sürekli ittirmek push up against f.
(birine) sürekli bir şey yapmasını hatırlatmak stay after (someone) f.
(birini) sürekli bir şey yapması için sıkıştırmak stay after (someone) f.
sürekli bir şey yedirmek/yutturmak stuff in f.
(birine) sürekli bir şey yedirmek/yutturmak stuff into (something) f.
bir şeyle sürekli oynamak fidget with something f.
bir şeyi sürekli kurcalamak fidget with something f.
sürekli giymek zorunda kalmak keep on f.
sürekli hatırlatmak keep on f.
sürekli teşvik etmek keep on f.
birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak keep on someone (about something) f.
birini bir şeyi yapması için sürekli teşvik etmek keep on someone (about something) f.
birine bir şeyi yapması için sürekli dırdır etmek keep on someone (about something) f.
sürekli konuşmak natter on f.
(birine) sürekli rahatsızlık vermek pinch at (someone) f.
(birinin) sürekli canını sıkmak pinch at (someone) f.
(birinin) sürekli aklını kurcalamak pinch at (someone) f.
(birine) sürekli acı vermek pinch at (someone) f.
(birine) sürekli sıkıntı vermek pinch at (someone) f.
(birini) sürekli duygusal olarak etkilemek pinch at (someone) f.
sürekli ve çok miktarda üretmek pump out f.
bir şeyi sürekli üstünde taşımak carry (someone or something) along with (someone or something) f.
bir şeyi sürekli üstünde taşımak carry something along (with someone) f.
bir şey hakkında sürekli konuşmak hammer away f.
sürekli (bir şeyden/konudan) bahsetmek bang away about (something) [uk] f.
sürekli (bir şeyden/konudan) bahsetmek bang on about (something) f.
sürekli eleştirmek beat up f.
sürekli düşünmek brood (upon) f.
sürekli olarak elde tutup yeteneklice ele almak hold down f.
sürekli ev değiştirmek move around f.
sürekli yer değiştirmek move around f.
sürekli yeni evlere taşınmak move around f.
(iki yer) arasında sürekli gidip gelmek commute between (places) f.
(bir şeyi) sürekli tekrar ederek aklına kazımak din (something) into (one) f.
(bir şeyi) sürekli tekrar ederek zihnine yerleştirmek din (something) into (one) f.
(bir şeyi) sürekli tekrar ederek ezberlemek/ezberletmek din (something) into (one) f.
sürekli tekrar ederek aklına kazımak din in f.
sürekli tekrar ederek zihnine yerleştirmek din in f.
sürekli tekrar ederek ezberlemek/ezberletmek din in f.
(biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek feud about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek feud over (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud over (someone or something) f.
(biriyle) sürekli kavga etmek feud with (someone) f.
(biriyle) sürekli tartışmak feud with (someone) f.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek feud with (someone) about (someone or something) f.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud with (someone) about (someone or something) f.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli kavga etmek feud with (someone) over (someone or something) f.
(biriyle biri/bir şey) hakkında sürekli tartışmak feud with (someone) over (someone or something) f.
ile sürekli oynamak fidget with f.
-i sürekli kurcalamak fidget with f.
sürekli tekrar etmek run through f.
(biri/bir şey) hakkında sürekli yakınmak gripe about (someone or something) f.
(biri/bir şey) hakkında (birine/bir şeye) sürekli yakınmak gripe about (someone or something) to (someone or something) f.
(birine) sürekli yakınmak gripe at (someone) f.
(birine/bir şeye) sürekli yakınmak gripe to (someone or something) f.
(birine/bir şeye biri/bir şey) hakkında sürekli yakınmak gripe to (someone or something) about (someone or something) f.
(bir konuyu, soruyu) sürekli tekrarlamak hammer at (something) f.
sürekli aynı şeyi tekrarlamak hammer at (something) f.
(birine) sürekli (birinden/bir şeyden) yakınmak harp on (one) (about something) f.
sürekli sıkıştırmak/dürtmek keep after f.
sürekli teşvik etmek keep after f.
sürekli motive etmek keep after f.
(birine/bir şeye) sürekli yapmasını hatırlatmak keep after (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) sürekli başının etini yemek keep after (someone or something) f.
(birine/bir şeye) sürekli yapması için dırdır etmek keep after (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) sürekli sıkıştırmak/dürtmek keep after (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) sürekli teşvik etmek keep after (someone or something) f.
(birini/bir şeyi) sürekli motive etmek keep after (someone or something) f.
(birine) sürekli yapmasını hatırlatmak keep at (someone) f.
(birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek keep at (someone) f.
(birini) sürekli teşvik etmek keep at (someone) f.
(birini) sürekli motive etmek keep at (someone) f.
(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak keep on (one) about (something) f.
(bir konuda birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek keep on (one) about (something) f.
(birini bir konuda) sürekli teşvik etmek keep on (one) about (something) f.
(bir konuda birini) sürekli motive etmek keep on (one) about (something) f.
(birine) sürekli hatırlatmak keep on at (one) f.
(birini) sürekli teşvik etmek keep on at (one) f.
sürekli vurmak/çarpmak knock away f.
(iki yer/iki şey) arasında sürekli göç etmek migrate between (some place or something) and (some place or something else) f.
sürekli çalışmak peg away f.
(birine) sürekli kusur bulmak pick away at (one) f.
ile sürekli sorun yaratmak plague with f.
sürekli (kafasının içinde) dönmek rattle around (something or some place) f.
sürekli (kafasının içinde) dönmek rattle around in f.
(malzemeyi) sürekli girmek feed in f.
sürekli vermek feed in f.
sürekli beslemek feed in f.
Phrases
sürekli (bir şey) yapmak be given to (something) f.
sürekli bir şey yapmak be given to something/to doing something f.
ve (sürekli) artıyor/azalıyor and counting expr.
Proverb
sürekli hareket halinde olan/göçüp konan/yeri yurdu olmayan kişinin kökü/yeri/yuvası/birikimi olamaz a rolling stone gathers no moss
aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar all work and no play makes jack a dull boy
aşırı/sürekli çalışmak insanı sıkıcı biri yapar all work and no play makes jack a dull boy
sürekli/her şeyde şikayet edebilecek bir şey buluyorsun you'd complain if you were hung with a new rope
Colloquial
düşük faiz oranı için sürekli banka değiştiren kredi kartı kullanıcısı card tart i.
birini sürekli eleştirip bıktırma case i.
sürekli ve hevesli internet kullanıcısı nettie i.
sürekli salyaları akan bebek drool bucket i.
çevredeki insanların rahatsız olmasına rağmen sürekli cep telefonu ile konuşan kişi cellfish i.
sürekli aynı hataları tekrarlayan kimse errorist i.
internet yazışmalarındaki imla hatalarına sürekli müdahale eden kimse grammar freak i.
internet yazışmalarındaki imla hatalarına sürekli müdahale eden kimse grammar nazi i.
internet yazışmalarındaki imla hatalarına sürekli müdahale eden kimse grammar police i.
sürekli olarak başını belaya sokan kimse trouble magnet i.
sürekli şikayet eden kimse whiner i.