|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
through prep.
|
başından sonuna kadar |
|
Tom slept through the whole thing.
Tom başından sonuna kadar uyudu.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
through prep.
|
yoluyla |
|
It will be built through concrete achievements which first create a de facto solidarity.'
Bu uzlaşma, öncelikle fiili bir dayanışma yaratan somut başarılar yoluyla inşa edilecektir.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
through prep.
|
üzerinden |
|
It was not the European Union that trained, armed and helped the Taliban through Pakistan.
Taliban'ı eğiten, silahlandıran ve Pakistan üzerinden yardım eden Avrupa Birliği değildi.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
through prep.
|
aracılığıyla |
|
Each dossier will be communicated through diplomatic channels to the other party, which may then add its own proposals.
Her dosya diplomatik kanallar aracılığıyla diğer tarafa iletilecek ve bu taraf da kendi önerilerini ekleyebilecektir.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
through prep.
|
boyunca |
|
I am trying to work my way systematically through our week.
Haftamız boyunca sistematik bir şekilde ilerlemeye çalışıyorum.
More Sentences
|
| General |
|
| 6 |
General |
through adj.
|
bitmiş |
|
We must be vigilant in monitoring what is happening through our schools and in society in general.
Okullarımızda ve genel olarak toplumda neler olup bittiğini izlemek konusunda uyanık olmalıyız.
More Sentences
|
| 7 |
General |
through adj.
|
işi bitmiş |
|
I'm through with them.
Onlarla işim bitti.
More Sentences
|
| 8 |
General |
through adj.
|
yapmayı bırakmış |
|
Tom told me he thought Mary was through doing that.
Tom bana Mary'nin bunu yapmayı bıraktığını düşündüğünü söyledi.
More Sentences
|
| 9 |
General |
through adv.
|
içeriye |
|
Tom stepped through the doorway.
Tom kapı aralığından içeriye doğru yürüdü.
More Sentences
|
| 10 |
General |
through adv.
|
baştan sona |
|
Tom caught Mary snooping through his stuff.
Tom Mary'yi onun işini baştan sona incelerken yakaladı.
More Sentences
|
| 11 |
General |
through adv.
|
bu sayede |
|
They are in a permanent learning process, through which they achieve a considerable growth in experience.
Sürekli bir öğrenme süreci içerisindedirler ve bu sayede deneyimlerinde kayda değer bir artış elde ederler.
More Sentences
|
| 12 |
General |
through adv.
|
boyunca |
|
That has been very good and very effective through the year.
Bu, yıl boyunca çok iyi ve çok etkili olmuştur.
More Sentences
|
| 13 |
General |
through adv.
|
bütün |
|
We stayed up all through the night.
Bütün gece uyumadık.
More Sentences
|
| 14 |
General |
through prep.
|
nedeniyle |
|
How many restaurants closed through Covid 19 this year?
Bu yıl Covid 19 nedeniyle kaç restoran kapandı?
More Sentences
|
| 15 |
General |
through prep.
|
içinden (bir şeyin) |
|
Their relatives are faced with appalling bureaucracy through which they have to wade.
Balıkçıların yakınları, içinden geçmek zorunda oldukları korkunç bir bürokrasi ile karşı karşıyadır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
through prep.
|
arasında |
|
We are now some two and a half years through the seven-year programme 2000-2006.
Şu anda 2000-2006 yılları arasındaki yedi yıllık programın yaklaşık iki buçuk yılını tamamlamış bulunuyoruz.
More Sentences
|
| 17 |
General |
through prep.
|
doğru |
|
He muscled his way through the crowd.
Kalabalığa doğru ilerledi.
More Sentences
|
| 18 |
General |
through prep.
|
sayesinde |
|
There is no question that a great deal has been achieved through Milosevic's extradition.
Miloseviç'in iadesi sayesinde çok şey başarıldığına şüphe yok.
More Sentences
|
| 19 |
General |
through prep.
|
yüzünden |
|
Many young women see their lives wrecked through prostitution and drugs.
Birçok genç kadın fuhuş ve uyuşturucu yüzünden hayatlarının mahvolduğunu görüyor.
More Sentences
|
| 20 |
General |
through prep.
|
arasından |
|
We walked through the flowers.
Çiçeklerin arasından yürüdük.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
through prep.
|
-den |
|
She can see me through the glass window.
Beni camdan görebiliyordu.
More Sentences
|
| 22 |
General |
through prep.
|
yoluyla |
|
In particular, cooperation was strengthened through the Bank's active involvement in the pre-accession strategy.
Özellikle, Banka'nın katılım öncesi stratejiye aktif katılımı yoluyla işbirliği güçlendirilmiştir.
More Sentences
|
| 23 |
General |
through prep.
|
dolayı |
|
Sami has gone through racism just for being Muslim.
Sami sadece Müslüman olmasından dolayı ırkçılığa maruz kaldı.
More Sentences
|
| 24 |
General |
through prep.
|
tüm |
|
The tragic events in America have sent severe economic shock waves through the world.
Amerika'da yaşanan trajik olaylar tüm dünyaya ciddi ekonomik şok dalgaları gönderdi.
More Sentences
|
| Technical |
|
| 25 |
Technical |
through prep.
|
-den |
|
The concert was filled with people and I could not get through the door to leave.
Konser hıncahınç doluydu ve kapıdan geçip çıkamadım.
More Sentences
|
| 26 |
Technical |
through expr.
|
boyunca |
|
Through the refinement process, all transgenic material has been removed.
Arıtma süreci boyunca tüm transgenik materyaller çıkarılmıştır.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 27 |
Common Usage |
through prep.
|
vasıtası ile |
|
| 28 |
Common Usage |
through prep.
|
yolu ile |
|
| 29 |
Common Usage |
through prep.
|
kanalıyla |
|
| General |
|
| 30 |
General |
through adj.
|
kesintisiz |
|
| 31 |
General |
through adj.
|
aktarmasız |
|
| 32 |
General |
through adj.
|
doğrudan geçilen |
|
| 33 |
General |
through adj.
|
engelsiz |
|
| 34 |
General |
through adj.
|
geçiş hakkı sağlayan |
|
| 35 |
General |
through adj.
|
çıkma noktasındaki |
|
| 36 |
General |
through adj.
|
tamamlanma noktasındaki |
|
| 37 |
General |
through adj.
|
başarmak üzere olan |
|
| 38 |
General |
through adj.
|
değeri kalmamış |
|
| 39 |
General |
through adj.
|
hallolmuş |
|
| 40 |
General |
through adv.
|
-den geçerek |
|
|
|
| 41 |
General |
through adv.
|
doğruca |
|
| 42 |
General |
through adv.
|
tamamen |
|
| 43 |
General |
through adv.
|
direkt |
|
| 44 |
General |
through adv.
|
sonunda |
|
| 45 |
General |
through adv.
|
baştan başa |
|
| 46 |
General |
through adv.
|
bir uçtan bir uca |
|
| 47 |
General |
through adv.
|
başından sonuna dek |
|
| 48 |
General |
through adv.
|
bir yandan öbür yana |
|
| 49 |
General |
through adv.
|
bitiminde |
|
| 50 |
General |
through adv.
|
açığa vurarak |
|
| 51 |
General |
through adv.
|
algılanır hale gelerek |
|
| 52 |
General |
through adv.
|
süresince |
|
| 53 |
General |
through adv.
|
başından sonuna kadar |
|
| 54 |
General |
through prep.
|
orasında burasında |
|
| 55 |
General |
through prep.
|
her yanında |
|
| 56 |
General |
through prep.
|
bir yanından öbür yanına |
|
| 57 |
General |
through prep.
|
dolayımıyla |
|
| 58 |
General |
through prep.
|
her yanına |
|
| 59 |
General |
through prep.
|
rağmen (bir gürültüye) |
|
| 60 |
General |
through prep.
|
arasında (bir gürültünün) |
|
| 61 |
General |
through prep.
|
kanalıyla |
|
| 62 |
General |
through prep.
|
içinden |
|
| 63 |
General |
through prep.
|
marifetiyle |
|
| 64 |
General |
through prep.
|
-den -in sonuna kadar |
|
| 65 |
General |
through prep.
|
-den dolayı |
|
| 66 |
General |
through prep.
|
… için durmaksızın |
|
| 67 |
General |
through prep.
|
göz ardı ederek |
|
| 68 |
General |
through prep.
|
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
|
| 69 |
General |
through prep.
|
tamamını bitirecek şekilde |
|
| 70 |
General |
through prep.
|
hepsini başararak |
|
| 71 |
General |
through prep.
|
bütün |
|
| 72 |
General |
through prep.
|
boyu |
|
| 73 |
General |
through prep.
|
başından sonuna |
|
| Technical |
|
| 74 |
Technical |
through adv.
|
baştanbaşa |
|
| 75 |
Technical |
through adv.
|
bir taraftan diğer tarafa |
|
| 76 |
Technical |
through adv.
|
içinden |
|
| 77 |
Technical |
through adv.
|
-e kadar |
|
| Transportation |
|
| 78 |
Transportation |
through adj.
|
değişiklik veya yeniden sevkiyat olmaksızın başlangıç noktasından varış noktasına giden |
|
| 79 |
Transportation |
through adj.
|
aktarmasız |
|
| 80 |
Transportation |
through adj.
|
ekspres |
|
|
|
| Aeronautic |
|
| 81 |
Aeronautic |
through adv.
|
-e kadar |
|
|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
come through v.
|
üstesinden gelmek |
|
Tom always comes through.
Tom her zaman üstesinden gelir.
More Sentences
|
| General |
|
| 2 |
General |
travelling through time n.
|
zaman yolculuğu |
|
The Doctor travels through time and space.
Doktor, uzay ve zamanda yolculuk yapar.
More Sentences
|
| 3 |
General |
go through v.
|
yapmak |
|
Give me one good reason why I should go through with this.
Bunu yapmam için bana iyi bir neden söyle.
More Sentences
|
| 4 |
General |
pass through v.
|
içinden geçmek |
|
Pilot, this system we're passing through, the middle planet.
Pilot, içinden geçtiğimiz bu sistem, ortadaki gezegen.
More Sentences
|
| 5 |
General |
break through v.
|
çıkmak |
|
The sun broke through the clouds.
Güneş bulutların arasından çıktı.
More Sentences
|
| 6 |
General |
break through v.
|
görünmek |
|
The sun broke through the clouds.
Güneş, bulutların arasından göründü.
More Sentences
|
| 7 |
General |
get through with v.
|
bitirmek |
|
Have you got through with your work?
İşini bitirdin mi?
More Sentences
|
| 8 |
General |
look through v.
|
göz atmak |
|
He looked through a magazine.
Bir dergiye göz attı.
More Sentences
|
| 9 |
General |
run through v.
|
gözden geçirmek |
|
Let me quickly run through just a few points regarding the 2003 budget procedure.
2003 bütçe prosedürüne ilişkin birkaç noktayı hızlıca gözden geçirmeme izin verin.
More Sentences
|
| 10 |
General |
fall through v.
|
suya düşmek |
|
The project to build a new sports center has fallen through for lack of adequate funds.
Yeni bir spor merkezi inşa etme projesi, yeterli kaynak bulunamadığı için suya düşmüştür.
More Sentences
|
| 11 |
General |
come through v.
|
atlatmak |
|
I promise you we'll all come through this together safely.
Sana söz veriyorum, bunu hep birlikte sağ salim atlatacağız.
More Sentences
|
| 12 |
General |
follow through v.
|
gerçekleştirmek |
|
Mary says she will follow through on her ambitions.
Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
More Sentences
|
| 13 |
General |
break through v.
|
zorla geçmek |
|
They attempted to break through the enemy line.
Düşman hattını zorla geçmeye kalkıştılar.
More Sentences
|
| 14 |
General |
go through v.
|
katlanmak |
|
I will go through that trouble again.
Bu zahmete tekrar katlanacağım.
More Sentences
|
| 15 |
General |
go through v.
|
gözden geçirmek |
|
I would like to ask whether they would like to go through their own amendment list one more time.
Kendi değişiklik listelerini bir kez daha gözden geçirmek isteyip istemediklerini sormak istiyorum.
More Sentences
|
| 16 |
General |
pull through v.
|
iyileştirmek |
|
Tom might pull through.
Tom iyileşebilir.
More Sentences
|
| 17 |
General |
go through v.
|
incelemek |
|
Anyone who went through the Article 13 discrimination package could see this.
Madde 13 ayrımcılık paketini inceleyen herkes bunu görebilir.
More Sentences
|
| 18 |
General |
get through v.
|
bitirmek |
|
She got through her work before five.
Beşten önce işini bitirdi.
More Sentences
|
| 19 |
General |
be through v.
|
işe yaramaz olmak |
|
I know that Tom is through.
Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyorum.
More Sentences
|
| 20 |
General |
come through v.
|
başarmak |
|
Tom always comes through.
Tom her zaman başarır.
More Sentences
|
| 21 |
General |
go through with v.
|
tamamlamak |
|
Are you sure you want to go through with this?
Bunu tamamlamak istediğinden emin misin?
More Sentences
|
| 22 |
General |
skim through v.
|
göz gezdirmek |
|
He skimmed through the material.
Malzemeye göz gezdirdi.
More Sentences
|
| 23 |
General |
look through v.
|
gözden geçirmek |
|
We have looked through your letter carefully.
Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.
More Sentences
|
| 24 |
General |
pull through v.
|
paçayı kurtarmak |
|
I think you'll pull through.
Bence paçayı kurtaracaksın.
More Sentences
|
| 25 |
General |
be halfway through v.
|
yarılamak |
|
I am halfway through this detective story.
Bu dedektif hikayesini yarıladım.
More Sentences
|
| 26 |
General |
get through v.
|
geçmek |
|
She is anxious that it should get through under the Greek presidency.
Kendisi bu konunun Yunanistan'ın dönem başkanlığında geçmesi konusunda endişeli.
More Sentences
|
| 27 |
General |
pull through v.
|
atlatmak |
|
You'll pull through.
Atlatırsın.
More Sentences
|
| 28 |
General |
page through v.
|
sayfalarını çevirmek |
|
She paged through the magazine.
Derginin sayfalarını çevirdi.
More Sentences
|
| 29 |
General |
break through v.
|
yarıp geçmek |
|
The protestors broke through the barricades in front of the presidential palace.
Protestocular başkanlık sarayının önündeki barikatları yarıp geçtiler.
More Sentences
|
| 30 |
General |
look through v.
|
bakmak |
|
Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
More Sentences
|
| 31 |
General |
go through with v.
|
gerçekleştirmek |
|
You must go through with your plan.
Planını gerçekleştirmelisin.
More Sentences
|
| 32 |
General |
get through v.
|
başarmak |
|
We'll get through this.
Bunu başaracağız.
More Sentences
|
| 33 |
General |
get through to v.
|
ulaşmak |
|
We need to finally get through to these people!
Sonunda bu insanlara ulaşmamız gerekiyor!
More Sentences
|
| 34 |
General |
live through v.
|
yaşamak |
|
We have lived through 120 currency crises, and they cannot be abolished.
120 döviz krizi yaşadık ve bu krizler ortadan kaldırılamaz.
More Sentences
|
| 35 |
General |
get through v.
|
ulaşmak |
|
Humanitarian aid must get through.
İnsani yardım ulaşmalı.
More Sentences
|
| 36 |
General |
get through v.
|
geçirmek |
|
How will they get through the cold winter in that tent?
Onlar soğuk kışı o çadırda nasıl geçirecek?
More Sentences
|
| 37 |
General |
get through v.
|
bağlantı sağlamak |
|
I can't get through to them.
Onlarla bağlantı sağlayamıyorum.
More Sentences
|
| 38 |
General |
look through v.
|
incelemek |
|
That leaves you and me looking through a lot of amendments that can sometimes be rather confusing.
Bu da size ve bana bazen oldukça kafa karıştırıcı olabilen çok sayıda değişikliği incelemek zorunda bırakıyor.
More Sentences
|
| 39 |
General |
go through v.
|
kabul edilmek |
|
However it is likely that it will be the EPP amendment which goes through today.
Ancak büyük olasılıkla bugün EPP değişikliği kabul edilecektir.
More Sentences
|
| 40 |
General |
get through v.
|
sınavı geçmek |
|
I'm sure that I would not get through my test tomorrow.
Yarınki sınavı geçemeyeceğimden eminim.
More Sentences
|
| 41 |
General |
go through customs v.
|
gümrükten geçmek |
|
All commercial goods and packages from abroad go through customs.
Yurtdışından gelen tüm ticari mallar ve paketler gümrükten geçer.
More Sentences
|
| 42 |
General |
communicate through v.
|
aracılığıyla iletişim kurmak |
|
Sami and Layla were communicating through letters.
Sami ve Layla mektuplar aracılığıyla iletişim kuruyorlardı.
More Sentences
|
| 43 |
General |
be through v.
|
bitirmek |
|
I am through with my work.
İşimi bitirdim.
More Sentences
|
| 44 |
General |
carry through v.
|
tamamlamak |
|
Our common target is to carry through the accession process for Bulgaria and Romania in 2007.
Ortak hedefimiz 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya'nın katılım sürecini tamamlamaktır.
More Sentences
|
| 45 |
General |
get through v.
|
temasa geçmek |
|
We managed to get through to each other.
Birbirimizle temasa geçmeyi başardık.
More Sentences
|
| 46 |
General |
get through v.
|
arasından geçmek |
|
The cat got through the hedge.
Kedi çitlerin arasından geçti.
More Sentences
|
| 47 |
General |
get through v.
|
(işin) üstesinden gelmek |
|
There is much to tackle in the future; it will not get any easier, but we will get through it.
Gelecekte üstesinden gelinmesi gereken çok şey var; daha da kolaylaşmayacak ama üstesinden geleceğiz.
More Sentences
|
| 48 |
General |
run through v.
|
içinden geçmek |
|
The tunnel runs through the mountain.
Tünel dağın içinden geçiyor.
More Sentences
|
| 49 |
General |
through ticket n.
|
aktarmasız bilet |
|
| 50 |
General |
through train n.
|
aktarmasız tren |
|
| 51 |
General |
through our high quality service n.
|
kaliteli hizmet anlayışımızla |
|
| 52 |
General |
through freight n.
|
direkt nakliyat |
|
| 53 |
General |
through street n.
|
transit yolu |
|
| 54 |
General |
through traffic n.
|
transit trafik |
|
| 55 |
General |
one who speaks through his nose n.
|
hımhım |
|
| 56 |
General |
through train n.
|
ekspres tren |
|
| 57 |
General |
through service n.
|
aktarmasız sefer |
|
| 58 |
General |
through plane n.
|
direkt uçak |
|
| 59 |
General |
through fare n.
|
aktarmasız tarife |
|
| 60 |
General |
through ticket n.
|
aktarmasız |
|
| 61 |
General |
through ticket n.
|
yolculuğun sonuna kadar geçerli bilet |
|
| 62 |
General |
walk through n.
|
gidiş yolu |
|
| 63 |
General |
walk through n.
|
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol |
|
| 64 |
General |
follow-through n.
|
tamamlama |
|
| 65 |
General |
follow-through n.
|
devam |
|
| 66 |
General |
through-circulation drying n.
|
derinlemesine dolaşımlı kurutma |
|
| 67 |
General |
walk-through n.
|
gidiş yolu |
|
| 68 |
General |
walk-through n.
|
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol |
|
| 69 |
General |
through train n.
|
direkt tren |
|
| 70 |
General |
through marriage n.
|
evlilik yoluyla |
|
| 71 |
General |
through marriage n.
|
evlilik aracılığıyla |
|
| 72 |
General |
through ticket n.
|
yolculuğun sonuna kadar olan bilet |
|
| 73 |
General |
communicating through smoke signals n.
|
dumanla haberleşme |
|
| 74 |
General |
journey through time n.
|
zamanda yolculuk |
|
| 75 |
General |
journey through time n.
|
zaman yolculuğu |
|
| 76 |
General |
through legal channels n.
|
yasal kanallar vasıtasıyla |
|
| 77 |
General |
drive through n.
|
araçlara yol üstü verilen yemek servisi |
|
| 78 |
General |
drive through n.
|
arabaya servis |
|
| 79 |
General |
child through birth n.
|
öz çocuk |
|
| 80 |
General |
child through birth n.
|
öz evlat |
|
| 81 |
General |
smile back through gritted teeth n.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
| 82 |
General |
travelling through time n.
|
zamanda yolculuk |
|
| 83 |
General |
see-through n.
|
transparan elbise |
|
| 84 |
General |
through line n.
|
istikrarlı unsur |
|
| 85 |
General |
through-line n.
|
istikrarlı unsur |
|
| 86 |
General |
through stone [scottish] n.
|
yassı mezar taşı |
|
| 87 |
General |
through cold n.
|
ayaz |
|
| 88 |
General |
run-through n.
|
pratik |
|
| 89 |
General |
run-through n.
|
prova |
|
| 90 |
General |
run-through n.
|
tekrar |
|
| 91 |
General |
run-through n.
|
anket |
|
| 92 |
General |
run-through n.
|
kısa araştırma |
|
| 93 |
General |
run-through n.
|
üstünkörü inceleme |
|
| 94 |
General |
run-through n.
|
göz atma |
|
| 95 |
General |
run-through n.
|
kısa özet |
|
| 96 |
General |
run-through n.
|
baştan savma özet |
|
| 97 |
General |
run-through n.
|
tek prova |
|
| 98 |
General |
run-through n.
|
tek tekrar |
|
| 99 |
General |
run-through [uk] n.
|
izleyici çekim |
|
| 100 |
General |
run-through [uk] n.
|
kaydırmalı çekim |
|
| 101 |
General |
drive-through window n.
|
arabaya servis penceresi |
|
| 102 |
General |
drive-through n.
|
arabaya servis penceresi |
|
| 103 |
General |
drive-through delivery n.
|
sonrasında annenin hastanede çok kısa süre kaldığı doğum |
|
| 104 |
General |
floor-through n.
|
bütün bir katı kaplayan daire |
|
| 105 |
General |
follow through n.
|
söylediği şekilde gerekeni yapma |
|
| 106 |
General |
follow through n.
|
işi lafta bırakmayıp halletme |
|
| 107 |
General |
pull-through n.
|
bir şeyin içinden geçirilen şey |
|
| 108 |
General |
pull-through n.
|
namlu temizleyici |
|
| 109 |
General |
pull-through n.
|
namlu temizleme ipi |
|
| 110 |
General |
see-through n.
|
transparanlık derecesi |
|
| 111 |
General |
see-through n.
|
iç gösteren giysi |
|
| 112 |
General |
push through n.
|
tüfek deliğini temizleyen cihaz |
|
| 113 |
General |
romp through v.
|
kolay kazanmak |
|
| 114 |
General |
go through v.
|
yoklamak (cepleri) |
|
| 115 |
General |
plow through v.
|
zorla ilerlemek |
|
| 116 |
General |
plough through v.
|
güçlükle ilerlemek |
|
| 117 |
General |
put through v.
|
yapmak |
|
| 118 |
General |
see one through v.
|
idare etmek |
|
| 119 |
General |
win through v.
|
sonuca ulaşmak |
|
| 120 |
General |
put somebody through v.
|
bağlamak |
|
| 121 |
General |
go through pain v.
|
acıyı yaşamak |
|
| 122 |
General |
get through v.
|
geçmek (sınav sınıf vb'ni) |
|
| 123 |
General |
steer through v.
|
geçirmek |
|
| 124 |
General |
page through v.
|
sayfalarını çevirip göz atmak |
|
| 125 |
General |
go through v.
|
sunmak |
|
| 126 |
General |
fall through v.
|
başarısız olmak |
|
| 127 |
General |
muddle through v.
|
bir işi düşe kalka yapmak |
|
| 128 |
General |
put someone through her paces v.
|
bir kimsenin yeteneğini denemek |
|
| 129 |
General |
ride through the sky v.
|
gökyüzünde dolaşmak |
|
| 130 |
General |
sift through v.
|
incelemek |
|
| 131 |
General |
read something through v.
|
bir şeyin tamamını okumak |
|
| 132 |
General |
go through v.
|
onaylanmak (bir kanun tasarısı vb) |
|
| 133 |
General |
go through v.
|
zor bir durumu atlatmak |
|
| 134 |
General |
go through v.
|
muayene etmek |
|
| 135 |
General |
run through v.
|
çizgi çekmek |
|
| 136 |
General |
clear through the customs v.
|
gümrükten çıkarmak |
|
| 137 |
General |
carry something through v.
|
gerçekten yapmak |
|
| 138 |
General |
go through the motions v.
|
bir işi keyif almadan yapmak |
|
| 139 |
General |
flash through one's mind v.
|
birden aklından geçmek |
|
| 140 |
General |
pass through v.
|
arasından geçirmek |
|
| 141 |
General |
thrust through v.
|
delip geçmek |
|
| 142 |
General |
come through v.
|
başarıyla çıkmak |
|
| 143 |
General |
worm through v.
|
kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek |
|
| 144 |
General |
pay through the nose v.
|
aşırı ödemek |
|
| 145 |
General |
pull through v.
|
kurtulmak |
|
| 146 |
General |
follow through v.
|
sonunu getirmek (bir işin) |
|
| 147 |
General |
percolate through v.
|
arasından akmak |
|
| 148 |
General |
walk through v.
|
şöyle bir incelemek |
|
| 149 |
General |
pass through v.
|
nüfuz etmek |
|
| 150 |
General |
put through v.
|
telefon bağlamak |
|
| 151 |
General |
put someone through his paces v.
|
bir kimsenin yeteneğini denemek |
|
| 152 |
General |
bring in through v.
|
taşımak |
|
| 153 |
General |
burrow through v.
|
kazarak ilerlemek |
|
| 154 |
General |
speak through the nose v.
|
genizden konuşmak |
|
| 155 |
General |
walk through v.
|
üzerinden geçmek |
|
| 156 |
General |
carry through v.
|
başarmak |
|
| 157 |
General |
jump through hoops v.
|
çok sayıda engelle karşılaşmak |
|
| 158 |
General |
bring through v.
|
kurtarmak |
|
| 159 |
General |
get wet through v.
|
sucuk gibi ıslanmak |
|
| 160 |
General |
leaf through v.
|
kitaba göz gezdirmek |
|
| 161 |
General |
see through v.
|
destek olmak |
|
| 162 |
General |
pull through v.
|
yardım etmek |
|
| 163 |
General |
get through to v.
|
kafasına girmek |
|
| 164 |
General |
rake through v.
|
taramak |
|
| 165 |
General |
carry through v.
|
yerine getirmek |
|
| 166 |
General |
pick one's way through v.
|
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
|
| 167 |
General |
go through v.
|
onaylanmak |
|
| 168 |
General |
bring through v.
|
korumak |
|
| 169 |
General |
think through v.
|
usa vurmak |
|
| 170 |
General |
wade through v.
|
ağır ağır ve güçlükle ilerlemek |
|
| 171 |
General |
live through v.
|
yaşamak (bir zamanı/olayı) |
|
| 172 |
General |
put through v.
|
telefona bağlamak |
|
| 173 |
General |
leaf through v.
|
kitap, dergi vb'nin sayfalarına göz atmak |
|
| 174 |
General |
see something through v.
|
bir şeyin sonunu getirmek |
|
| 175 |
General |
sleep through v.
|
derin uyumak |
|
| 176 |
General |
see a thing through v.
|
tuttuğunu koparmak |
|
| 177 |
General |
put somebody through something v.
|
tabi tutmak |
|
| 178 |
General |
see a thing through v.
|
bir işi başarmak |
|
| 179 |
General |
run through v.
|
çabucak gözden geçirmek |
|
| 180 |
General |
fall through v.
|
gerçekleşmemek |
|
| 181 |
General |
line through v.
|
karalamak |
|
| 182 |
General |
go through the motions v.
|
bir işi isteksizce yapmak |
|
| 183 |
General |
put a call through v.
|
telefon etmek |
|
| 184 |
General |
see through somebody v.
|
ne mal olduğunu anlamak |
|
| 185 |
General |
plow through v.
|
yarıp geçmek |
|
| 186 |
General |
go through v.
|
araştırmak |
|
| 187 |
General |
win through v.
|
kapak atmak |
|
| 188 |
General |
follow through v.
|
harfi harfine yerine getirmek |
|
| 189 |
General |
go through the mill v.
|
büyük zorluklar atlatmak |
|
| 190 |
General |
be shot through with v.
|
bir şeyde bir öğe yer yer bulunmak |
|
| 191 |
General |
get wet through v.
|
sırsıklam olmak |
|
| 192 |
General |
rifling through v.
|
talan etmek |
|
| 193 |
General |
wet through v.
|
sırılsıklam etmek |
|
| 194 |
General |
go through v.
|
geçirmek (hastalık/sıkıntı vb'ni) |
|
| 195 |
General |
go through the motions v.
|
rutine bağlamak |
|
| 196 |
General |
bring through v.
|
ayıltmak |
|
| 197 |
General |
get through v.
|
tüketmek |
|
| 198 |
General |
jump through hoops v.
|
karşılaşılan tüm engellerin üstesinden gelmek |
|
| 199 |
General |
rifle through v.
|
altüst etmek (bir şeyi ararken) |
|
| 200 |
General |
get through to v.
|
telefon bağlantısı kurmak (biriyle) |
|
| 201 |
General |
rifle through v.
|
karmakarışık etmek (bir şeyi ararken) |
|
| 202 |
General |
browse through v.
|
şöyle bir okumak |
|
| 203 |
General |
pass through v.
|
çekmek |
|
| 204 |
General |
rush a bill through v.
|
bir kanun tasarısını acele ile meclisten geçirmek |
|
| 205 |
General |
go through v.
|
durmadan geçmek (bir taşıt durması gereken bir yerden) |
|
| 206 |
General |
get through v.
|
onaylanmak |
|
| 207 |
General |
get through v.
|
sonuçlandırmak |
|
| 208 |
General |
strike through v.
|
çıkarmak |
|
| 209 |
General |
through with someone v.
|
bir ilişkiye son vermek |
|
| 210 |
General |
get wet through v.
|
sucuk gibi olmak |
|
| 211 |
General |
rake through v.
|
dikkatle gözden geçirmek |
|
| 212 |
General |
worm one's way through v.
|
kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek |
|
| 213 |
General |
plow through v.
|
yol açıp arasından geçmek |
|
| 214 |
General |
percolate through v.
|
arasından sızmak |
|
| 215 |
General |
pass through v.
|
başından geçmek |
|
| 216 |
General |
break through v.
|
doğmak |
|
| 217 |
General |
sleep through something v.
|
bir şey olup biterken uyumak |
|
| 218 |
General |
get through to v.
|
telefonda çıkarmak (birinin numarasını) |
|
| 219 |
General |
bring through v.
|
iyileştirmek |
|
| 220 |
General |
get through v.
|
geçmek (tasarı/teklif vb meclisten) |
|
| 221 |
General |
sit through something v.
|
bir şeyi sonuna kadar oturarak izlemek |
|
| 222 |
General |
pass through v.
|
içinden geçirmek |
|
| 223 |
General |
live through v.
|
görüp geçirmek |
|
| 224 |
General |
fall through v.
|
başarısızlığa uğratmak |
|
| 225 |
General |
get through v.
|
zor bir zamanı geçirmek |
|
| 226 |
General |
follow through on v.
|
sonunu getirmek (bir işin) |
|
| 227 |
General |
be halfway through v.
|
yarısını bitirmiş olmak |
|
| 228 |
General |
plough through v.
|
zorla ilerlemek |
|
| 229 |
General |
sleep the night through v.
|
uykusunu almak |
|
| 230 |
General |
dig through v.
|
delmek |
|
| 231 |
General |
pass through v.
|
arasından geçmek |
|
| 232 |
General |
win through v.
|
sonuçta galip çıkmak |
|
| 233 |
General |
go through the motions v.
|
isteksizce yapmak |
|
| 234 |
General |
pass through one's mind v.
|
aklından geçmek |
|
| 235 |
General |
scrape through v.
|
güçbela atlatmak |
|
| 236 |
General |
go through v.
|
harcamak (parayı) |
|
| 237 |
General |
put through v.
|
bitirmek |
|
| 238 |
General |
flick through v.
|
göz atmak |
|
| 239 |
General |
break through v.
|
sökmek |
|
| 240 |
General |
halfway through v.
|
yarılamak |
|
| 241 |
General |
see through v.
|
yardım etmek |
|
| 242 |
General |
go through v.
|
göz atmak |
|
| 243 |
General |
transpire through v.
|
çıkmak (su/nem belirli bir yerden) |
|
| 244 |
General |
follow through v.
|
tamamlamak |
|
| 245 |
General |
be worn through v.
|
delinmek |
|
| 246 |
General |
put something through v.
|
bir yasa tasarısını meclisten geçirmek |
|
| 247 |
General |
live through v.
|
zor bir durumdan sağ olarak çıkmak |
|
| 248 |
General |
walk through v.
|
inceleyerek gezmek |
|
| 249 |
General |
lie through one's teeth v.
|
külliyen yalan söylemek |
|
| 250 |
General |
sift through v.
|
inceleyerek okumak |
|
| 251 |
General |
go through v.
|
arayıp taramak |
|
| 252 |
General |
wade through v.
|
içinden yürüyerek geçmek (sığ su/çamur) |
|
| 253 |
General |
get something through someone's head v.
|
bir şeyi birine anlatmak |
|
| 254 |
General |
pull through v.
|
kurtarmak |
|
| 255 |
General |
run through v.
|
israf etmek |
|
| 256 |
General |
get through v.
|
bitirmek (okulu) |
|
| 257 |
General |
see one through v.
|
yetmek |
|
| 258 |
General |
get something through someone's head v.
|
bir şeyi birinin kafasına sokmak |
|
| 259 |
General |
go through the mill v.
|
feleğin çemberinden geçmek |
|
| 260 |
General |
go through a crisis v.
|
buhran geçirmek |
|
| 261 |
General |
flick through v.
|
gözden geçirmek |
|
| 262 |
General |
breeze through v.
|
kolayca yapmak |
|
| 263 |
General |
browse through v.
|
şöyle bir karıştırmak |
|
| 264 |
General |
live through v.
|
başından geçmek |
|
| 265 |
General |
pull through v.
|
iyileşmek |
|
| 266 |
General |
go through v.
|
zor bir zamanı geçirmek |
|
| 267 |
General |
win through v.
|
başarılı olmak |
|
| 268 |
General |
run through v.
|
delik açmak |
|
| 269 |
General |
leaf through v.
|
göz gezdirmek |
|
| 270 |
General |
carry one through v.
|
bir şey birini ayakta tutmak |
|
| 271 |
General |
wade through v.
|
zorla tamamlamak |
|
| 272 |
General |
see something through v.
|
bir işi bitirmek |
|
| 273 |
General |
pay through the nose v.
|
kazık yemek |
|
| 274 |
General |
go through v.
|
bitirmek (okulu) |
|
| 275 |
General |
come through v.
|
geçirmek |
|
| 276 |
General |
go through v.
|
ince eleyip sık dokumak |
|
| 277 |
General |
come through v.
|
iyileşmek |
|
| 278 |
General |
line through v.
|
çizgi çekmek |
|
| 279 |
General |
come through v.
|
sonuca ulaşmak |
|
| 280 |
General |
break through v.
|
atılım yapmak |
|
| 281 |
General |
bring somebody through v.
|
kurtarmak |
|
| 282 |
General |
go through v.
|
geçmek (tasarı/teklif vb meclisten) |
|
| 283 |
General |
muddle through v.
|
bir işi bir şekilde halletmek |
|
| 284 |
General |
run through v.
|
içinden geçirmek |
|
| 285 |
General |
smash through v.
|
bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırmak |
|
| 286 |
General |
browse through v.
|
göz gezdirmek |
|
| 287 |
General |
get through v.
|
geçirmek (zor bir zamanı) |
|
| 288 |
General |
go through a sorrow v.
|
acıyı yaşamak |
|
| 289 |
General |
be unable to carry through v.
|
altından kalkamamak |
|
| 290 |
General |
live through v.
|
zorluklara rağmen başarmak |
|
| 291 |
General |
go through v.
|
geçmek (sınav sınıf vb'ni) |
|
| 292 |
General |
get through v.
|
zor bir durumu atlatmak |
|
| 293 |
General |
plow through v.
|
güçlükle ilerlemek |
|
| 294 |
General |
push something through v.
|
bir şeyi kabul ettirmek |
|
| 295 |
General |
carry through v.
|
gerçekleştirmek |
|
| 296 |
General |
go through v.
|
kontrol etmek |
|
| 297 |
General |
put through v.
|
telefonu bağlamak |
|
| 298 |
General |
go through v.
|
geçirmek (zor bir zamanı) |
|
| 299 |
General |
slip through one's fingers v.
|
elinden kaçırmak |
|
| 300 |
General |
break through v.
|
ilerleme kaydetmek |
|
| 301 |
General |
sift through v.
|
tetkik etmek |
|
| 302 |
General |
go through with v.
|
tamamen bitirmek |
|
| 303 |
General |
carry something through v.
|
bir şeyi yerine getirmek |
|
| 304 |
General |
get through to v.
|
bir şey anlatmak |
|
| 305 |
General |
go through with v.
|
yürütmek |
|
| 306 |
General |
win through v.
|
başarmak |
|
| 307 |
General |
plow through a book v.
|
bir kitabı güçlükle okuyup bitirmek |
|
| 308 |
General |
skin through v.
|
güçbela becermek |
|
| 309 |
General |
see something through v.
|
bir işin sonunu getirmek |
|
| 310 |
General |
clear through customs v.
|
gümrükten geçirmek |
|
| 311 |
General |
go through with v.
|
planlanmış bir şeyi gerçekten yapmak |
|
| 312 |
General |
bring in through pipes v.
|
borularla taşımak |
|
| 313 |
General |
carry through v.
|
bitirmek |
|
| 314 |
General |
live through v.
|
sağ salim çıkmak |
|
| 315 |
General |
get through to v.
|
tur atlamak |
|
| 316 |
General |
carry one through v.
|
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
|
| 317 |
General |
skin through v.
|
zar zor başarmak |
|
| 318 |
General |
see through v.
|
aklından geçeni görmek |
|
| 319 |
General |
thumb through v.
|
sayfalarını karıştırmak (kitap/dergi vb'nin) |
|
| 320 |
General |
scuttle through v.
|
aradan sıvışmak |
|
| 321 |
General |
stride through v.
|
arşınlamak |
|
| 322 |
General |
be through with something v.
|
elini eteğini çekmek |
|
| 323 |
General |
go through a difficult patch v.
|
çok çile çekmek |
|
| 324 |
General |
come through v.
|
kendini belli etmek |
|
| 325 |
General |
get through v.
|
harcayıp bitirmek |
|
| 326 |
General |
win through v.
|
güçlükleri yenmek |
|
| 327 |
General |
win through v.
|
amacına varmak |
|
| 328 |
General |
come through v.
|
becermek |
|
| 329 |
General |
come through v.
|
başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak |
|
| 330 |
General |
come through v.
|
(bir haber) gelmek |
|
| 331 |
General |
come through v.
|
yaşamak |
|
| 332 |
General |
win through v.
|
zorlukları aşmak |
|
| 333 |
General |
win through v.
|
başarı elde etmek |
|
| 334 |
General |
come through v.
|
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) |
|
| 335 |
General |
come through v.
|
sağ olarak çıkmak (zor bir durumdan) |
|
| 336 |
General |
win through v.
|
galip çıkmak |
|
| 337 |
General |
come through v.
|
kendinden bekleneni yapmak |
|
| 338 |
General |
skin through v.
|
güçbela başarmak |
|
| 339 |
General |
skin through v.
|
becerebilmek |
|
| 340 |
General |
skin through v.
|
güçbela geçmek (dar bir yerden) |
|
| 341 |
General |
skin through v.
|
ancak geçmek (dar bir yerden) |
|
| 342 |
General |
think through v.
|
enine boyuna düşünmek |
|
| 343 |
General |
go through a grave crisis v.
|
ağır kriz geçirmek |
|
| 344 |
General |
pass through the sieve v.
|
elekten geçmek |
|
| 345 |
General |
sift through v.
|
elemek |
|
| 346 |
General |
pass through the sifter v.
|
elekten geçmek |
|
| 347 |
General |
sift through v.
|
elekten geçirmek |
|
| 348 |
General |
struggle through difficulty v.
|
feleğin sillesini yemek |
|
| 349 |
General |
get someone through v.
|
sınavı geçmesine yardım etmek |
|
| 350 |
General |
get through to someone v.
|
anlaşma sağlamak |
|
| 351 |
General |
get something through v.
|
kabul ettirmek |
|
| 352 |
General |
get someone through v.
|
telefon bağlantısı sağlamasına yardım etmek |
|
| 353 |
General |
get through v.
|
(okulu) bitirmek |
|
| 354 |
General |
get through something v.
|
yiyip bitirmek |
|
| 355 |
General |
get through v.
|
telefon bağlantısı sağlamak |
|
| 356 |
General |
get through to someone v.
|
bağlantı kurmak |
|
| 357 |
General |
get through v.
|
(zor bir zamanı) geçirmek |
|
| 358 |
General |
get through something v.
|
bitirmek |
|
| 359 |
General |
get through something v.
|
tüketmek |
|
| 360 |
General |
get something through v.
|
geçirmek |
|
| 361 |
General |
get through v.
|
(zor bir durumu) atlatmak |
|
| 362 |
General |
get through v.
|
meclisten geçmek (tasarı vb) |
|
| 363 |
General |
get through v.
|
sınıfını geçmek |
|
| 364 |
General |
get through something v.
|
harcayıp bitirmek |
|
| 365 |
General |
get through something v.
|
içip bitirmek |
|
| 366 |
General |
get through to v.
|
(bir şeyi) (birinin) kafasına sokmak |
|
| 367 |
General |
get through v.
|
birinin yolunu doğrultmak |
|
| 368 |
General |
see through v.
|
zorluklara rağmen tamamlamak |
|
| 369 |
General |
pass through changes v.
|
değişikliklerden geçmek |
|
| 370 |
General |
go through changes v.
|
değişikliklerden geçmek |
|
| 371 |
General |
lose one's teeth through age v.
|
dişleri dökülmek |
|
| 372 |
General |
leaf through a magazine v.
|
dergiye bakmak |
|
| 373 |
General |
(daylight) filter through something v.
|
(günışığı) içeri girmek |
|
| 374 |
General |
go through border v.
|
sınırdan geçmek |
|
| 375 |
General |
scrape through the exam v.
|
sınavı geçmek |
|
| 376 |
General |
wave somebody through customs v.
|
(birini) gümrükten geçirmek |
|
| 377 |
General |
nurse somebody through v.
|
hastayken bakmak |
|
| 378 |
General |
nurse somebody through v.
|
hasta bakmak |
|
| 379 |
General |
pass through the street v.
|
yoldan geçmek |
|
| 380 |
General |
go through a phase v.
|
safhadan geçmek |
|
| 381 |
General |
go through a phase v.
|
aşama geçmek |
|
| 382 |
General |
go through a tunnel v.
|
tünelden geçmek |
|
| 383 |
General |
go through the phase of v.
|
aşamasından geçmek |
|
| 384 |
General |
go through physical examinations v.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 385 |
General |
go through health inspections v.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (işyeri vb) |
|
| 386 |
General |
go through physical evaluations v.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 387 |
General |
go through physical tests v.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 388 |
General |
talk through dictionary v.
|
sözlükten konuşmak |
|
| 389 |
General |
peer (in) through the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 390 |
General |
look through the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 391 |
General |
stare (in) through the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 392 |
General |
see through the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 393 |
General |
(plan) fall through v.
|
plan bozulmak |
|
| 394 |
General |
gaze through the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 395 |
General |
talk through dictionary v.
|
sözlük vasıtasıyla konuşmak |
|
| 396 |
General |
look in (through) the window v.
|
pencereden bakmak |
|
| 397 |
General |
scrape through the exam v.
|
sınavı zorla geçmek |
|
| 398 |
General |
come through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
| 399 |
General |
go out through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
| 400 |
General |
go through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
| 401 |
General |
come out through the door v.
|
kapıdan geçmek |
|
| 402 |
General |
go out through the door v.
|
kapıdan çıkmak |
|
| 403 |
General |
go through the door v.
|
kapıdan çıkmak |
|
| 404 |
General |
leaf through the magazines v.
|
dergi karıştırmak |
|
| 405 |
General |
go through examination v.
|
kontrolden geçmek |
|
| 406 |
General |
go through inspection v.
|
kontrolden geçmek |
|
| 407 |
General |
breathe through one's mouth v.
|
ağzından nefes almak |
|
| 408 |
General |
receive through v.
|
yoluyla almak |
|
| 409 |
General |
obtain through v.
|
yoluyla almak |
|
| 410 |
General |
take through v.
|
yoluyla almak |
|
| 411 |
General |
get through v.
|
sonlandırmak |
|
| 412 |
General |
breathe through one's nose v.
|
burnundan nefes almak |
|
| 413 |
General |
go through passport control v.
|
pasaport kontrolünden geçmek |
|
| 414 |
General |
go through a severe trauma v.
|
ağır bir travma geçirmek |
|
| 415 |
General |
go through a trauma v.
|
travma geçirmek |
|
| 416 |
General |
go through passport check v.
|
pasaport kontrolünden geçmek |
|
| 417 |
General |
go through the menopause v.
|
menopoza girmek |
|
| 418 |
General |
portray through images v.
|
imgeleştirmek |
|
| 419 |
General |
leaf through v.
|
sayfaları çevirmek |
|
| 420 |
General |
go through a crisis v.
|
krize girmek |
|
| 421 |
General |
flick through v.
|
bir dergiye vb gözatmak |
|
| 422 |
General |
come through the door v.
|
kapıdan girmek |
|
| 423 |
General |
get through v.
|
irtibatlandırmak |
|
| 424 |
General |
put through v.
|
irtibatlandırmak |
|
| 425 |
General |
come through v.
|
kurtulmak |
|
| 426 |
General |
go through a phase v.
|
aşamadan geçmek |
|
| 427 |
General |
(pain) to shoot through v.
|
ağrı saplanmak |
|
| 428 |
General |
walk through the wall v.
|
duvardan geçmek |
|
| 429 |
General |
walk through the wall v.
|
duvarın içinden geçmek |
|
| 430 |
General |
leaf through v.
|
kitap sayfası karıştırmak |
|
| 431 |
General |
leaf through v.
|
sayfa çevirmek |
|
| 432 |
General |
pass through the corridor v.
|
koridordan geçmek |
|
| 433 |
General |
follow through v.
|
bir işin sonunu getirmek |
|
| 434 |
General |
glance through v.
|
göz gezdirmek |
|
| 435 |
General |
follow through v.
|
bitirmek |
|
| 436 |
General |
go through v.
|
tüketmek |
|
| 437 |
General |
go through v.
|
yoklamak |
|
| 438 |
General |
go through v.
|
harcamak |
|
| 439 |
General |
come through v.
|
-den sonra hayatta kalmak |
|
| 440 |
General |
get through to v.
|
-e ulaşmak |
|
| 441 |
General |
look through v.
|
-den bakmak |
|
| 442 |
General |
get through to v.
|
-e varmak |
|
| 443 |
General |
get through with v.
|
-i bitirmek |
|
| 444 |
General |
get through with v.
|
-i tüketmek |
|
| 445 |
General |
see things through rose-coloured glasses v.
|
dünyayı toz pembe görmek |
|
| 446 |
General |
stick in through v.
|
-den içeri girmek |
|
| 447 |
General |
stick in through v.
|
-den içeri uzatmak |
|
| 448 |
General |
see the world through rose-colored glasses v.
|
dünyayı tozpembe görmek |
|
| 449 |
General |
stick in through v.
|
-den içeri sokmak |
|
| 450 |
General |
stick up through v.
|
-den yukarı uzatmak |
|
| 451 |
General |
stick up through v.
|
-den yukarı uzanmak |
|
| 452 |
General |
see things through rose-coloured glasses v.
|
tozpembe görmek |
|
| 453 |
General |
stick in through v.
|
-den içeri uzanmak |
|
| 454 |
General |
stick up through v.
|
-den yukarı çıkarmak |
|
| 455 |
General |
soak through v.
|
-den sızmak |
|
| 456 |
General |
put through a call to v.
|
-e telefon etmek |
|
| 457 |
General |
see things through rose-colored glasses v.
|
dünyayı tozpembe görmek |
|
| 458 |
General |
stick up through v.
|
-den yukarı çıkmak |
|
| 459 |
General |
steer through v.
|
-den geçirmek |
|
| 460 |
General |
get through v.
|
sığıp geçmek |
|
| 461 |
General |
get through v.
|
baş etmek |
|
| 462 |
General |
get through to v.
|
(finale/yarı finale) çıkartmak |
|
| 463 |
General |
get through v.
|
geçmesini sağlamak |
|
| 464 |
General |
get through to v.
|
zamanında gelmek |
|
| 465 |
General |
get through to v.
|
(finale/yarı finale) yükseltmek |
|
| 466 |
General |
get through v.
|
üstesinden gelmek |
|
| 467 |
General |
get through (to) v.
|
bağlantıyı sağlamak |
|
| 468 |
General |
get through v.
|
(işin) altından kalkmak |
|
| 469 |
General |
get through v.
|
sıyrılmak |
|
| 470 |
General |
get through v.
|
harcamak |
|
| 471 |
General |
get through v.
|
içinden geçmek |
|
| 472 |
General |
get through (to) v.
|
(telefon) bağlamak |
|
| 473 |
General |
get through v.
|
altından girip üstünden çıkmak |
|
| 474 |
General |
get through to v.
|
(zorlukları aşarak) erişmek |
|
| 475 |
General |
get through v.
|
(yasalar) meclisten geçmek |
|
| 476 |
General |
get through v.
|
sıyrılıp geçmek |
|
| 477 |
General |
go through v.
|
konuşmak |
|
| 478 |
General |
skim through v.
|
çabuk ve üstünkörü okumak |
|
| 479 |
General |
travel through v.
|
molasız yolculuk yapmak |
|
| 480 |
General |
put somebody through v.
|
birini telefonda bağlamak |
|
| 481 |
General |
make sales through a website v.
|
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
|
| 482 |
General |
sell through a website v.
|
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
|
| 483 |
General |
muddle through v.
|
atlatmak |
|
| 484 |
General |
muddle through v.
|
başarmak |
|
| 485 |
General |
muddle through v.
|
üstesinden gelmek |
|
| 486 |
General |
put through v.
|
başarmak |
|
| 487 |
General |
put through v.
|
(telefon) bağlamak |
|
| 488 |
General |
put through v.
|
gerçekleştirmek |
|
| 489 |
General |
put through v.
|
başarıyla sonuçlandırmak |
|
| 490 |
General |
run through v.
|
arasından geçmek |
|
| 491 |
General |
think out/through v.
|
tasarlamak |
|
| 492 |
General |
think out/through v.
|
düşünüp taşınmak |
|
| 493 |
General |
fight one's way through the crowd v.
|
itiş kakış ilerlemek |
|
| 494 |
General |
fight one's way through the crowd v.
|
kalabalıkta zorlukla hareket etmek |
|
| 495 |
General |
fight one's way through the crowd v.
|
kalabalığı yararak ilerlemek |
|
| 496 |
General |
push one's way through v.
|
kalabalığı yararak ilerlemek |
|
| 497 |
General |
check through v.
|
denemek amacıyla gözden geçirmek |
|
| 498 |
General |
check through v.
|
denetlemek |
|
| 499 |
General |
check through v.
|
çek etmek |
|
| 500 |
General |
check through v.
|
kontrol etmek |
|
