şaşkınlık - Turkish English Dictionary

şaşkınlık

Meanings of "şaşkınlık" in English Turkish Dictionary : 62 result(s)

Turkish English
Common Usage
şaşkınlık confusion n.
When the electricity went off everyone was rushing about in a state of confusion.
Elektrik kesildiğinde herkes şaşkınlık içinde koşuşturuyordu.

More Sentences
şaşkınlık surprise n.
I wish first of all to express my surprise at the question asked by the President-in-Office of the Council.
Her şeyden önce Konsey Dönem Başkanı tarafından sorulan soru karşısında şaşkınlığımı ifade etmek isterim.

More Sentences
şaşkınlık astonishment n.
To my astonishment I even agree with my own Foreign Office, for the first time ever.
Şaşkınlığıma rağmen ilk defa kendi Dışişleri Bakanlığımla bile aynı fikirdeyim.

More Sentences
General
şaşkınlık wonderment n.
The children gazed at the fireworks in wonderment.
Çocuklar havai fişekleri şaşkınlık içinde izledi.

More Sentences
şaşkınlık amazement n.
Tom looked at Mary in amazement.
Tom şaşkınlıkla Mary'ye baktı.

More Sentences
şaşkınlık puzzle n.
Tom and Mary exchanged puzzled looks, wondering what the smell was.
Tom ve Mary kokunun ne olduğunu merak ederek şaşkınlıkla bakıştılar.

More Sentences
şaşkınlık astonishment n.
I would like to share with you my astonishment.
Şaşkınlığımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

More Sentences
şaşkınlık consternation n.
As you can imagine this caused consternation in the House.
Tahmin edebileceğiniz gibi bu durum Meclis'te şaşkınlığa neden oldu.

More Sentences
şaşkınlık wonder n.
She looked at the paintings with wonder.
Resimlere şaşkınlıkla baktı.

More Sentences
şaşkınlık perplexity n.
We wanted to express our perplexity as regards these points by abstaining in committee.
Komisyonda çekimser kalarak bu hususlara ilişkin şaşkınlığımızı ifade etmek istedik.

More Sentences
şaşkınlık amaze n.
It's truly amazing.
Bu gerçekten şaşkınlık verici.

More Sentences
şaşkınlık disbelief n.
Her friend looked at her in disbelief and asked why.
Arkadaşı ona şaşkınlıkla bakar ve neden diye sorar.

More Sentences
şaşkınlık dissociation n.
şaşkınlık bewilderedness n.
şaşkınlık bewilderment n.
şaşkınlık ferly n.
şaşkınlık daze n.
şaşkınlık confusedness n.
şaşkınlık dazedness n.
şaşkınlık being surprised n.
şaşkınlık gape n.
şaşkınlık embarrassment n.
şaşkınlık blankness n.
şaşkınlık puzzlement n.
şaşkınlık fluster n.
şaşkınlık maze n.
şaşkınlık stupefaction n.
şaşkınlık nonplus n.
şaşkınlık fuddle n.
şaşkınlık discomfiture n.
şaşkınlık quandary n.
şaşkınlık muddle n.
şaşkınlık bemusement n.
şaşkınlık dismay n.
şaşkınlık non-plus n.
şaşkınlık addlement n.
şaşkınlık amazedness n.
şaşkınlık amusement [obsolete] n.
şaşkınlık katzenjammer n.
şaşkınlık boggle n.
şaşkınlık huggermuggery n.
şaşkınlık mizmaze [dialect] n.
şaşkınlık bafflement n.
şaşkınlık obstupefaction [obsolete] n.
şaşkınlık ghastness n.
şaşkınlık guddle n.
şaşkınlık dwaal [south africa] n.
şaşkınlık dump [obsolete] n.
şaşkınlık dase [obsolete] n.
şaşkınlık flummox n.
şaşkınlık flusteration n.
şaşkınlık flusterment n.
şaşkınlık flustration n.
şaşkınlık stand n.
şaşkınlık standstill n.
şaşkınlık startle n.
şaşkınlık startlement n.
şaşkınlık surprisingness n.
şaşkınlık surprize n.
Colloquial
şaşkınlık air of surprise n.
Archaic
şaşkınlık discomfit n.
şaşkınlık stare n.

Meanings of "şaşkınlık" with other terms in English Turkish Dictionary : 118 result(s)

Turkish English
General
şaşkınlık içinde in a daze adv.
Tom is still in a daze.
Tom hâlâ şaşkınlık içinde.

More Sentences
şaşkınlık içinde in amazement adv.
We both smiled in amazement.
İkimiz de şaşkınlık içinde gülümsedik.

More Sentences
korkuyla karışık şaşkınlık awe n.
şaşkınlık ifadesi golly n.
büyük şaşkınlık astonishment n.
şaşkınlık uyandıran, beklenmedik sesli tepki earful n.
şaşkınlık, tiksinme, sıkkınlık ve kızgınlık belirtmek için kullanılan bir sözcük jeremiah n.
hayranlık veya şaşkınlık içinde oh deme oohing n.
şaşkınlık yaratan şey distracter n.
şaşkınlık hali doldrums n.
telaşlı şaşkınlık hali flap n.
şaşkınlık hali puzzledom n.
şaşkınlık yaratma surprisement n.
şaşkınlık içinde kalmak be struck with consternation v.
şaşkınlık yaratmak cause confusion v.
şaşkınlık yaratmak lead to confusion v.
şaşkınlık yaratmak create consternation v.
şaşkınlık yaratmak result in confusion v.
şaşkınlık yaratmak cause surprise v.
şaşkınlık yaratmak create confusion v.
şaşkınlık yaratmak fill something with consternation v.
şaşkınlık yaratmak cause consternation v.
şaşkınlık uyandırmak astound v.
şaşkınlık uyandırmak cause astonishment v.
şaşkınlık uyandırmak surprise v.
şaşkınlık uyandırmak arouse astonishment v.
şaşkınlık uyandırmak amaze v.
şaşkınlık uyandırmak astonish v.
şaşkınlık uyandırmak arouse amazement v.
şaşkınlık uyandırmak cause surprise v.
şaşkınlık uyandırmak perplex v.
şaşkınlık uyandırmak mystify v.
şaşkınlık uyandırmak puzzle v.
şaşkınlık uyandırmak stupefy v.
şaşkınlık uyandırmak flummox v.
şaşkınlık uyandırmak beat v.
şaşkınlık uyandırmak pose v.
şaşkınlık uyandırmak get v.
şaşkınlık uyandırmak stick v.
şaşkınlık uyandırmak bewilder v.
şaşkınlık uyandırmak baffle v.
şaşkınlık uyandırmak vex v.
şaşkınlık uyandırmak nonplus v.
şaşkınlık uyandırmak non-plus v.
şaşkınlık veya sevinç belirten sesler çıkarmak aah v.
şaşkınlık halinden kurtulmak undazzle v.
şaşkınlık uyandırmak metagrabolize v.
şaşkınlık uyandırmak metagrabolise v.
şaşkınlık uyandırmak metagrobolize v.
şaşkınlık uyandırmak metagrobolise v.
şaşkınlık uyandırmak metagrabolise v.
şaşkınlık bildirmek oh v.
şaşkınlık belirtmek oh v.
memnuniyet, şaşkınlık veya mutluluk içinde haykırmak ooh v.
şaşkınlık verici mesmeric adj.
şaşkınlık yaratıcı sensational adj.
şaşkınlık verici astonishing adj.
şaşkınlık verici astonishing adj.
şaşkınlık veya hayranlık uyandıran a world to see adj.
şaşkınlık ifade eden wondering adj.
şaşkınlık yaratan gory adj.
şaşkınlık içinde drumly adj.
şaşkınlık içinde drumlie adj.
ne ... (beğeni ve şaşkınlık belirtir) quite an adv.
ne ... (beğeni ve şaşkınlık belirtir) quite a adv.
şaşkınlık içinde bewilderedly adv.
şaşkınlık içinde incredulously adv.
şaşkınlık içinde at sixes and sevens adv.
şaşkınlık yaratarak surprisingly adv.
şaşkınlık, hayal kırıklığı bildiren ünlemelerin başında kullanılan bir bağlaç if conj.
şaşkınlık belirtmek için kullanılır yow interj.
şaşkınlık belirtir what interj.
ne kadar çok (şaşkınlık) what interj.
bir şaşkınlık ifadesi benedicite [obsolete] interj.
şaşkınlık bildiren ifadelerde kullanılan bir kelime land interj.
şaşkınlık bildiren ifadelerde kullanılan bir kelime lands interj.
şaşkınlık veya hayranlık ünlemi vow interj.
şaşkınlık belirtmek için kullanılan bir ünlem vum [uk] interj.
şaşkınlık veya küçümseme ünlemi haw-haw interj.
şaşkınlık veya küçümseme ünlemi ha-ha interj.
şaşkınlık nidası hallo interj.
şaşkınlık belirten bir ünlem bless me! interj.
şaşkınlık belirten bir ünlem bless my soul! interj.
şaşkınlık belirten bir ünlem god bless my soul! interj.
şaşkınlık ünlemi bollocks interj.
bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem hey-ho interj.
şaşkınlık veya keyif ifade etmek, dikkat çekmek veya harekete geçirmek için kullanılan bir ifade ho interj.
metinlerde şok veya şaşkınlık ifadesi gasp expr.
Phrases
(maorice'de) acı, üzüntü veya şaşkınlık belirten nida aue [new zealand] interj.
Colloquial
biraz şaşkınlık veya korku ifade eden ünlem yikes n.
şaşkınlık belirten bir ifade law [dialect] interj.
şaşkınlık, takdir veya zevk belirten bir ünlem hey interj.
şaşkınlık/kızgınlık veya tiksinti bildiren bir kalıp what the (blue) blazes expr.
şaşkınlık içinde in a dwaal expr.
şaşkınlık belirten "what the fuck" ifadesinin kısaltması olan "wtf"in nato fonetik alfabesinde yazılışı whiskey tango foxtrot expr.
Idioms
(izleyici, seyirci, dinleyici) şaşkınlık yaratacak bir niteliği olmak be a revelation v.
(izleyici, seyirci, dinleyici) şaşkınlık yaratacak bir niteliği olmak come as a revelation (to somebody) v.
(birine büyük) şaşkınlık yaşatmak lay a (heavy) trip on (one) v.
birine (büyük) şaşkınlık yaşatmak lay a (heavy) trip on someone v.
şaşkınlık yaşatmak come as a revelation (to somebody) v.
şaşkınlık yaşatmak be a revelation (to somebody) v.
şaşkınlık yaratmak raise (one's) eyebrows v.
şaşkınlık yaratmayan scarcely earth-shattering adj.
şaşkınlık yaratmayan hardly earth-shattering adj.
dünyasını değiştirecek kadar şaşkınlık verici world shattering adj.
şaşkınlık verircesine like a bolt from the blue adv.
şaşkınlık içinde in deep water expr.
(şaşkınlık ifade eder) dünyaya neler oluyor böyle what's the world coming to expr.
(birinin) yüzünde şaşkınlık/öfke ifadesi var (one's) face is a picture expr.
şaşkınlık içinde like a rabbit (caught) in (the) headlights expr.
Speaking
şaşkınlık ifadesi caramba interj.
şaşkınlık, merak, başarı belirten bir ünlem ha interj.
Trade/Economic
işe çalışma grubuna veya işletmeye karşı duyulan güçsüzlük anlamsızlık yalnızlık şaşkınlık ve bağlı olmama duyguları alienation n.
Philosophy
sokrat'ın eserlerinde çözüm önerilmeksizin felsefi itirazların dile getirilmesinin yarattığı şaşkınlık aporia n.
Archaic
şaşkınlık veya kızgınlık belirten bir ifade egad interj.
neşe, sevinç veya şaşkınlık belirten bir ünlem heyday interj.
bir şaşkınlık ifadesi gadso interj.
Modern Slang
olumsuz bir durum karşısında şaşkınlık belirten ifade agh exclam.