|
Category |
Turkish |
English |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
bir defada alınan miktar |
batch n.
|
|
General |
|
2 |
General |
bir içimlik miktar |
drink n.
|
|
3 |
General |
büyük bir miktar |
peck n.
|
|
4 |
General |
bir defada sıkılan miktar |
squeeze n.
|
|
5 |
General |
ufacık bir miktar |
trace n.
|
|
6 |
General |
büyük bir miktar |
considerable amount n.
|
|
|
7 |
General |
yeterli bir miktar |
sufficiency n.
|
|
8 |
General |
az bir miktar |
dash n.
|
|
9 |
General |
azıcık bir miktar (bir şeyden) |
tinge n.
|
|
10 |
General |
az bir miktar |
spot n.
|
|
11 |
General |
az bir derece/miktar |
touch n.
|
|
12 |
General |
bir kese veya torbayı doldurabilecek miktar |
sacksful n.
|
|
13 |
General |
az bir miktar |
cast n.
|
|
14 |
General |
bir miktar bilgi |
a body of information n.
|
|
15 |
General |
büyük bir miktar |
round figure n.
|
|
16 |
General |
lüzumundan fazla bir miktar |
superfluity n.
|
|
17 |
General |
önemsiz bir miktar |
a negligible quantity n.
|
|
18 |
General |
belirli bir miktar |
much n.
|
|
19 |
General |
az bir miktar |
smidgeon n.
|
|
20 |
General |
çok küçük bir miktar |
smidgin n.
|
|
21 |
General |
lüzumundan fazla bir miktar |
nimiety n.
|
|
22 |
General |
büyük bir miktar |
a considerable amount n.
|
|
23 |
General |
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan |
skerrick n.
|
|
24 |
General |
nba'de takımların bir sezonda oyuncularına ödeyebileceği maksimum miktar |
salary cap n.
|
|
25 |
General |
bir kutu dolusu (miktar) |
can n.
|
|
26 |
General |
bir karton kutu dolusu miktar |
cartonful n.
|
|
|
27 |
General |
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış |
catch-up n.
|
|
28 |
General |
bir avuçluk miktar |
nieveful n.
|
|
29 |
General |
bir teneke (dolusu) miktar |
tin n.
|
|
30 |
General |
bir teneke (dolusu) miktar |
tinful n.
|
|
31 |
General |
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl |
toll [dialect] n.
|
|
32 |
General |
bir küvet dolusu miktar |
tubful n.
|
|
33 |
General |
az bir miktar |
unce [obsolete] n.
|
|
34 |
General |
büyük bir miktar |
bags [uk] n.
|
|
35 |
General |
küçük bir miktar para |
dime n.
|
|
36 |
General |
çok küçük bir miktar |
zillionth n.
|
|
37 |
General |
(bira) fıçıyla ölçülen bir miktar |
barrelage n.
|
|
38 |
General |
bir el arabası dolusu miktar |
barrow n.
|
|
39 |
General |
açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar |
basin n.
|
|
40 |
General |
bir çaydanlık kadar olan miktar |
kettle n.
|
|
41 |
General |
bir çaydanlık dolusu miktar |
kettleful n.
|
|
42 |
General |
bir beher dolusu miktar |
beaker n.
|
|
43 |
General |
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar |
vatful n.
|
|
44 |
General |
bir vagon dolusu miktar |
wagonload n.
|
|
45 |
General |
bir vagonun taşıdığı miktar |
waggonload n.
|
|
46 |
General |
dörtte bir miktar |
quarteron n.
|
|
47 |
General |
binde bir miktar |
milesimo n.
|
|
48 |
General |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowl n.
|
|
49 |
General |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowlful n.
|
|
50 |
General |
bir şeyin artırıldığı miktar |
hike n.
|
|
51 |
General |
yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi |
great gross n.
|
|
52 |
General |
birbirinden ayırt edilemeyen parçalardan oluşan bir kümeden alınan miktar veya adet |
ruck n.
|
|
53 |
General |
bir çekmece dolusu miktar |
drawerful n.
|
|
54 |
General |
(ince veya tozlaştırılmış nesnede) küçük bir miktar |
dust n.
|
|
55 |
General |
belirsiz bir miktar |
indeterminable n.
|
|
56 |
General |
(belirli bir sürede) ambalajlanan toplam miktar |
pack n.
|
|
57 |
General |
bir kap dolusu miktar |
pan n.
|
|
58 |
General |
bir çanta dolusu miktar |
satchelful n.
|
|
59 |
General |
belirli bir zamanda üretilen miktar |
output n.
|
|
60 |
General |
bir oda dolusu miktar |
roomful n.
|
|
61 |
General |
bir şilin ile satın alınabilecek miktar |
shillingsworth n.
|
|
62 |
General |
bir gemi dolusu miktar |
shipful n.
|
|
63 |
General |
büyük bir miktar para |
fortune n.
|
|
64 |
General |
bir vagon dolusu miktar |
fother [dialect] [uk] n.
|
|
65 |
General |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skep n.
|
|
66 |
General |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skepful n.
|
|
|
67 |
General |
bir platforma yüklenen miktar |
skid n.
|
|
68 |
General |
bütün bir miktar |
solidum n.
|
|
69 |
General |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stick n.
|
|
70 |
General |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stickful n.
|
|
71 |
General |
kıymeti (belirli bir miktar) olmak |
be worth v.
|
|
72 |
General |
bağışlamaya söz vermek (belirli bir miktar para) |
pledge v.
|
|
73 |
General |
belirli bir miktar artırmak |
put something on v.
|
|
74 |
General |
belirli bir miktar tüketmek |
average v.
|
|
75 |
General |
istemek (birinden belirli bir miktar para) |
touch for v.
|
|
76 |
General |
bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek |
credit an amount to someone's account v.
|
|
77 |
General |
gitmek (belirli bir miktar para) |
be out v.
|
|
78 |
General |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to v.
|
|
79 |
General |
fiyatı (belirli bir miktar) olmak |
cost v.
|
|
80 |
General |
talep etmek (bir miktar para) |
assess v.
|
|
81 |
General |
brüt olarak (belirli bir miktar para) toplamak |
gross v.
|
|
82 |
General |
değeri (belirli bir miktar) olmak |
be worth v.
|
|
83 |
General |
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak |
be worth v.
|
|
84 |
General |
ortalaması (belirli bir miktar) olmak |
be average out at v.
|
|
85 |
General |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid v.
|
|
86 |
General |
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak |
total v.
|
|
87 |
General |
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak |
bloom v.
|
|
88 |
General |
(belirli bir miktar) tutmak |
run v.
|
|
89 |
General |
(miktar) bir tutam gelmek |
pinch v.
|
|
90 |
General |
hatırı sayılır (bir miktar) |
tidy adj.
|
|
91 |
General |
çok az (bir miktar) |
miserable adj.
|
|
92 |
General |
epey büyük (bir miktar) |
goodly adj.
|
|
93 |
General |
az (bir miktar) |
modest adj.
|
|
94 |
General |
belirsiz bir miktar |
some adj.
|
|
95 |
General |
az bir miktar |
a modicum of adj.
|
|
96 |
General |
azıcık bir miktar |
sprinkling adj.
|
|
97 |
General |
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan |
out-of-pocket adj.
|
|
98 |
General |
epey (bir miktar) |
quite a/an adv.
|
|
99 |
General |
bir miktar fazla |
rising adv.
|
|
100 |
General |
-e kadar (azami bir miktar için) |
up to prep.
|
|
101 |
General |
bir miktar şey |
something pron.
|
|
102 |
General |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micr- pref.
|
|
103 |
General |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micro- pref.
|
|
Phrasals |
|
104 |
Phrasals |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed (someone or something) by (something) v.
|
|
105 |
Phrasals |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
106 |
Phrasals |
bir miktar para bırakmak |
cut up for v.
|
|
107 |
Phrasals |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale back v.
|
|
108 |
Phrasals |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale down v.
|
|
109 |
Phrasals |
(bir miktar para) mal olmak |
set someone back (some amount of money) v.
|
|
110 |
Phrasals |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out v.
|
|
111 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
112 |
Phrasals |
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak |
exceed someone or something by something v.
|
|
113 |
Phrasals |
(bir şey için) bir miktar para harcamak |
expend (something) for (something) v.
|
|
114 |
Phrasals |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak |
make (some amount of money) in (something) v.
|
|
115 |
Phrasals |
(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak |
make (some amount of money) in (something) v.
|
|
116 |
Phrasals |
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme |
push forward v.
|
|
117 |
Phrasals |
bir miktar içeri sokmak |
put back v.
|
|
118 |
Phrasals |
bir miktar paraya mal olmak |
put back v.
|
|
119 |
Phrasals |
cebinden bir miktar para çıkarmak |
put back v.
|
|
120 |
Phrasals |
birini bir miktar parasını dolandırmak |
take someone for something v.
|
|
121 |
Phrasals |
birinin bir miktar parasını söğüşlemek |
take someone for something v.
|
|
122 |
Phrasals |
birini belli bir miktar kazıklamak |
take someone for something v.
|
|
123 |
Phrasals |
toplamda (belli bir miktar) olmak |
run to v.
|
|
124 |
Phrasals |
toplamda (belli bir miktar) etmek |
run to v.
|
|
125 |
Phrasals |
toplamda (belli bir miktar) tutmak |
run to v.
|
|
126 |
Phrasals |
toplamda belli bir miktar olmak |
run to something v.
|
|
127 |
Phrasals |
toplamda belli bir miktar etmek |
run to something v.
|
|
128 |
Phrasals |
toplamda belli bir miktar tutmak |
run to something v.
|
|
129 |
Phrasals |
belli bir miktar olmak |
run to v.
|
|
130 |
Phrasals |
belli bir miktar etmek |
run to v.
|
|
131 |
Phrasals |
belli bir miktar tutmak |
run to v.
|
|
132 |
Phrasals |
bir miktar bir şey kaydetmek |
log something up v.
|
|
133 |
Phrasals |
toplamı belli bir miktar yapmak |
bring (something) to v.
|
|
134 |
Phrasals |
(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (an amount of) (money) on (something) v.
|
|
135 |
Phrasals |
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (an amount of) (money) on (something) v.
|
|
136 |
Phrasals |
bir şeyden (belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (money) on something v.
|
|
137 |
Phrasals |
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (money) on something v.
|
|
138 |
Phrasals |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something v.
|
|
139 |
Phrasals |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something v.
|
|
140 |
Phrasals |
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek |
appropriate something for something v.
|
|
141 |
Phrasals |
bir şey üzerine bir miktar bahis yatırmak |
bet something on someone or something v.
|
|
142 |
Phrasals |
bir şey üzerine bir miktar bahis oynamak |
bet something on someone or something v.
|
|
143 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (on something) (for someone) v.
|
|
144 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (for something) (for someone) v.
|
|
145 |
Phrasals |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip something in (on something) (for someone) v.
|
|
146 |
Phrasals |
kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) v.
|
|
147 |
Phrasals |
(bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak |
chip in with (something) for (something) v.
|
|
149 |
Phrasals |
(bir şey için bir miktar) bağışta bulunmak |
chip in with (something) for (something) v.
|
|
150 |
Phrasals |
(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed by v.
|
|
151 |
Phrasals |
(bir miktar) |
exceed by v.
|
|
152 |
Phrasals |
için bir miktar para harcamak |
expend for v.
|
|
153 |
Phrasals |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak/yapmak |
make (an amount of money) on (something) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birini bir miktar) dolandırmak |
nick (one) for (something) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birini bir miktar) kazıklamak |
nick (one) for (something) v.
|
|
159 |
Phrasals |
birini (bir miktar) dolandırmak |
nick someone for v.
|
|
160 |
Phrasals |
birini (bir miktar) kazıklamak |
nick someone for v.
|
|
161 |
Phrasals |
(bir şey) karşılığında (bir şey/bir miktar para) vermeyi teklif etmek |
offer (something) for (something) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(bir şey) için (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) v.
|
|
164 |
Phrasals |
(bir şeyi bir miktar) düşürmek/indirmek |
reduce (something) by (something) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(bir şeyi bir miktar) zayıflatmak/daraltmak |
reduce (something) by (something) v.
|
|
166 |
Phrasals |
bir miktar düşürmek/indirmek |
reduce by v.
|
|
167 |
Phrasals |
bir miktar zayıflatmak/daraltmak |
reduce by v.
|
|
168 |
Phrasals |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on v.
|
|
169 |
Phrasals |
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek |
retire on (some amount of money) v.
|
|
170 |
Phrasals |
(birine) bir miktar paraya mal olmak |
set (someone) back v.
|
|
171 |
Phrasals |
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) |
set (someone) back v.
|
|
172 |
Phrasals |
(biri için belli bir miktar para) harcamak |
spend (something) on (someone) v.
|
|
173 |
Phrasals |
(birine belli bir miktar para) dökmek |
spend (something) on (someone) v.
|
|
174 |
Phrasals |
(bir miktar) vakit kazanmaya çalışmak |
stall for (something) v.
|
|
175 |
Phrasals |
(birine bir miktar para) sokmak |
sting (one) for (something) v.
|
|
176 |
Phrasals |
(birine yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting (one) for (something) v.
|
|
177 |
Phrasals |
(bir miktar para) sokmak |
sting for v.
|
|
178 |
Phrasals |
(yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting for v.
|
|
179 |
Phrasals |
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) v.
|
|
180 |
Phrasals |
(birinin/bir şeyin bir miktar parasını) dolandırmak |
take (someone or something) for (something) v.
|
|
181 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) kandırıp (bir miktar parasını) almak |
take (someone or something) for (something) v.
|
|
182 |
Phrasals |
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) v.
|
|
183 |
Phrasals |
(birinden bir miktar para) istemek |
tap (one) for (something) v.
|
|
184 |
Phrasals |
(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value (something) at (some amount of money) v.
|
|
185 |
Phrasals |
fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value at v.
|
|
186 |
Phrasals |
(biri/bir şey) üzerine bir miktar parayla bahse girmek/bahis oynamak |
wager on (someone or something) v.
|
|
187 |
Phrasals |
belirli bir yaş, miktar yaklaşıyor |
get on expr.
|
|
Phrases |
|
188 |
Phrases |
(bir miktar) kadar |
on the order of expr.
|
|
189 |
Phrases |
(belli bir miktar) civarında |
in the order of (some amount) expr.
|
|
190 |
Phrases |
(belli bir miktar) civarında |
in the region of (some amount) expr.
|
|
191 |
Phrases |
(belli bir miktar) civarında |
of the order of (some amount) expr.
|
|
192 |
Phrases |
yaklaşık olarak (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
193 |
Phrases |
(bir miktar) kadar |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
194 |
Phrases |
aşağı yukarı (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
195 |
Phrases |
(bir miktar) civarında |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
196 |
Phrases |
(belli bir miktar) tutarında |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
197 |
Phrases |
(belli bir miktar) maliyetinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
198 |
Phrases |
(belli bir miktar) ederinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
Colloquial |
|
199 |
Colloquial |
büyük bir miktar |
acres n.
|
|
200 |
Colloquial |
bir miktar viski |
jigger n.
|
|
201 |
Colloquial |
bir kadının sevgilisiyle/partneriyle çıkarken her ihtimale karşı yanında bulundurduğu bir miktar para |
mad money n.
|
|
202 |
Colloquial |
(birine bir miktar) borcu olmak |
be into (someone) for (something) v.
|
|
203 |
Colloquial |
(birinden bir miktar) ödeme beklemek |
be into (someone) for (something) v.
|
|
204 |
Colloquial |
(birinden bir miktar) alacağı olmak |
be into (someone) for (something) v.
|
|
205 |
Colloquial |
birine bir miktar borçlu olmak |
be into somebody for something [us] v.
|
|
206 |
Colloquial |
birinden bir miktar alacağı olmak |
be into somebody for something [us] v.
|
|
207 |
Colloquial |
(birine bir miktar para) ödünç vermek |
spot (one) (some amount of money) v.
|
|
208 |
Colloquial |
(birine bir miktar) borç vermek |
spot (one) (some amount of money) v.
|
|
209 |
Colloquial |
(birine bir miktar para) vermek |
spot (one) (some amount of money) v.
|
|
210 |
Colloquial |
bir miktar para kazanmak |
bring an amount of money in v.
|
|
211 |
Colloquial |
içeri bir miktar para sokmak |
bring an amount of money in v.
|
|
212 |
Colloquial |
bir miktar gelir sağlamak |
bring an amount of money in v.
|
|
213 |
Colloquial |
bir miktar gelir getirmek |
bring an amount of money in v.
|
|
214 |
Colloquial |
(bir şey için belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) v.
|
|
215 |
Colloquial |
(bir şey karşılığında belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) v.
|
|
216 |
Colloquial |
(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak |
get (an amount of money) for (something) v.
|
|
217 |
Colloquial |
bir şey için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something v.
|
|
218 |
Colloquial |
bir şey karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something v.
|
|
219 |
Colloquial |
bir şeyi belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for something v.
|
|
220 |
Colloquial |
(belli bir miktar) içeri girmek |
be out (some amount of money) v.
|
|
221 |
Colloquial |
(belli bir miktar para) kaybetmek |
be out (some amount of money) v.
|
|
222 |
Colloquial |
(belli bir miktar parası) boşa gitmek |
be out (some amount of money) v.
|
|
223 |
Colloquial |
belli bir miktar içeri girmek |
be out an amount of money v.
|
|
224 |
Colloquial |
belli bir miktar para kaybetmek |
be out an amount of money v.
|
|
225 |
Colloquial |
belli bir miktar parası boşa gitmek |
be out an amount of money v.
|
|
226 |
Colloquial |
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak |
be ... to the good v.
|
|
227 |
Colloquial |
(belli bir düzeyde/miktar) karlı durumda olmak |
be ... to the good v.
|
|
228 |
Colloquial |
net bir miktar para kazanmak |
clear v.
|
|
229 |
Colloquial |
(bir miktar para) bayılmak |
shell out (an amount of money) v.
|
|
230 |
Colloquial |
(bir miktar para) ödemek |
shell out (an amount of money) v.
|
|
231 |
Colloquial |
(bir miktar para) sökülmek |
shell out (an amount of money) v.
|
|
232 |
Colloquial |
(bir miktar para) bayılmak |
shell (an amount of money) out v.
|
|
233 |
Colloquial |
(bir miktar para) ödemek |
shell (an amount of money) out v.
|
|
234 |
Colloquial |
(bir miktar para) sökülmek |
shell (an amount of money) out v.
|
|
235 |
Colloquial |
belirli bir miktar maaşla başlatmak |
start someone out at an amount of money v.
|
|
236 |
Colloquial |
belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak |
start someone out at an amount of money v.
|
|
237 |
Colloquial |
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) |
in the hole [uk] adj.
|
|
238 |
Colloquial |
(belli bir miktar) içeri girmiş |
out (some amount of money) adj.
|
|
239 |
Colloquial |
(belli bir miktar para) kaybetmiş |
out (some amount of money) adj.
|
|
240 |
Colloquial |
(belli bir miktar parası) boşa gitmiş |
out (some amount of money) adj.
|
|
241 |
Colloquial |
az bir miktar kafi |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
242 |
Colloquial |
az bir miktar yeterli |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
243 |
Colloquial |
yaklaşık olarak bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
244 |
Colloquial |
aşağı yukarı bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
245 |
Colloquial |
bir şey/miktar civarında |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
Idioms |
|
246 |
Idioms |
çok pahalı bir miktar |
the stratosphere n.
|
|
247 |
Idioms |
bir miktar (para) |
the sum of n.
|
|
248 |
Idioms |
bir ısırık miktar |
a tad bit n.
|
|
249 |
Idioms |
çok az/devede kulak gibi bir miktar para |
budget dust n.
|
|
250 |
Idioms |
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para |
budget dust n.
|
|
251 |
Idioms |
bütçede çok az/önemsiz/devede kulak gibi bir miktar para kalması |
budget dust n.
|
|
252 |
Idioms |
bir miktar para |
piece of change n.
|
|
253 |
Idioms |
bir miktar rüşvet |
grease payment n.
|
|
254 |
Idioms |
bir penilik miktar |
pennyworth n.
|
|
255 |
Idioms |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with (something) v.
|
|
256 |
Idioms |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with (something) v.
|
|
257 |
Idioms |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with something v.
|
|
258 |
Idioms |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with something v.
|
|
259 |
Idioms |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle on something v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out for something v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out on something v.
|
|
262 |
Idioms |
bir miktar para bayılmak |
fork out the dough v.
|
|
263 |
Idioms |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork out the dough v.
|
|
264 |
Idioms |
bir miktar para bayılmak |
fork over the dough v.
|
|
265 |
Idioms |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork over the dough v.
|
|
266 |
Idioms |
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish v.
|
|
267 |
Idioms |
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish v.
|
|
268 |
Idioms |
bir miktar etmek |
come out at an amount v.
|
|
269 |
Idioms |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out at an amount v.
|
|
270 |
Idioms |
bir miktar etmek |
come out to an amount v.
|
|
271 |
Idioms |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out to an amount v.
|
|
272 |
Idioms |
belli bir miktar para kazanmak |
pull down an amount of money v.
|
|
273 |
Idioms |
belli bir miktar parayı cebine sokmak |
pull down an amount of money v.
|
|
274 |
Idioms |
belli bir miktar para yapmak |
pull down an amount of money v.
|
|
275 |
Idioms |
için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for v.
|
|
276 |
Idioms |
karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for v.
|
|
277 |
Idioms |
belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for v.
|
|
278 |
Idioms |
(bir miktar) buhar çıkarmak |
let out (some) steam v.
|
|
279 |
Idioms |
(bir miktar) parayı bozmak |
make change (for something) v.
|
|
280 |
Idioms |
-e belli bir miktar vakit harcamak |
put an amount of time in on v.
|
|
281 |
Idioms |
-e belli bir miktar zaman ayırmak |
put an amount of time in on v.
|
|
282 |
Idioms |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle v.
|
|
283 |
Idioms |
epeyce bir miktar tasarruf ettirmek |
save a bundle v.
|
|
284 |
Idioms |
bir miktar para bayılmak |
shell an amount of money out v.
|
|
285 |
Idioms |
bir miktar para ödemek |
shell an amount of money out v.
|
|
286 |
Idioms |
bir miktar para sökülmek |
shell an amount of money out v.
|
|
287 |
Idioms |
belli bir miktar açıklık getirmek |
throw an amount of light on someone or something v.
|
|
288 |
Idioms |
belli bir miktar aydınlatmak |
throw an amount of light on someone or something v.
|
|
289 |
Idioms |
bir parça/bir miktar |
a thought adv.
|
|
290 |
Idioms |
ufak bir miktar |
a matter of expr.
|
|
291 |
Idioms |
(ve) bu ciddi bir miktar (para) |
(and) that ain't hay expr.
|
|
Speaking |
|
292 |
Speaking |
belirli bir miktar |
so many expr.
|
|
293 |
Speaking |
tavaya bir miktar yağ koyuyoruz |
put some oil in the pan expr.
|
|
Trade/Economic |
|
294 |
Trade/Economic |
bir miktar paranın belirli bir kısmını özel bir amaca tahsis etme |
top slicing n.
|
|
295 |
Trade/Economic |
alıcıların belli bir dönem içerisinde farklı fiyat düzeylerinden satın almak istedikleri miktar |
demand n.
|
|
296 |
Trade/Economic |
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri |
one-week quantity and one-month traditional repo auctions n.
|
|
297 |
Trade/Economic |
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi |
aggregate n.
|
|
298 |
Trade/Economic |
bir varlık için gerçekte ödenmiş olan miktar |
historical cost n.
|
|
299 |
Trade/Economic |
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para |
benefit severance n.
|
|
300 |
Trade/Economic |
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması |
pump priming n.
|
|
301 |
Trade/Economic |
yeni tahvil ihracında her bir yüklenicinin üstlendiği miktar |
bracket n.
|
|
302 |
Trade/Economic |
emanet paradan bir miktar çekme |
anticipation n.
|
|
303 |
Trade/Economic |
değişken oranlı bir kredi için borçludan alınan miktar |
variable rate n.
|
|
304 |
Trade/Economic |
şirketin bakiyesinde görünmesi gerekip görünmeyen bir miktar varlık |
off-balance sheet reserve n.
|
|
305 |
Trade/Economic |
belirli bir varlığa düzenli aralıklarla belirli miktar yatırım yaparak gerçekleştirilen sermaye birikimi |
pound cost averaging n.
|
|
306 |
Trade/Economic |
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar |
premium n.
|
|
307 |
Trade/Economic |
(değer, miktar) sert bir şekilde azalmak |
break v.
|
|
308 |
Trade/Economic |
fondan küçük bir miktar para çekmek |
dip v.
|
|
Law |
|
309 |
Law |
belirli bir proje, program ya da kurum için ayrılmış belirli bir miktar para |
earmark n.
|
|
Media |
|
310 |
Media |
eşit iki satırından ikincisi ilkine göre bir miktar girintili yazılmış gazete manşeti |
dropline n.
|
|
Technical |
|
311 |
Technical |
küçük bir miktar |
driblet n.
|
|
312 |
Technical |
küçük bir miktar demir içeren doğal magnezyum mikası |
phlogopite n.
|
|
313 |
Technical |
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek |
relieve v.
|
|
Transportation |
|
314 |
Transportation |
bir kamyon dolusu miktar |
truckful n.
|
|
315 |
Transportation |
tek bir seferde taşınabilen miktar |
turn [us] n.
|
|
Medical |
|
316 |
Medical |
deri altına küçük bir miktar tüberkülin enjekte edilmesi ile yapılan bir tüberkülin testi |
mantoux test n.
|
|
Gastronomy |
|
317 |
Gastronomy |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nut butter n.
|
|
318 |
Gastronomy |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nutbutter n.
|
|
319 |
Gastronomy |
pilav, ekmek eşliğinde servis edilen bir miktar et veya sebze yemeğinden oluşan öğün |
thali [indian] n.
|
|
320 |
Gastronomy |
bir miktar çiğ |
semiraw adj.
|
|
Math |
|
321 |
Math |
bir halkada (cisimde) toplamaya göre etkisiz elemana ulaşılması için çarpmaya göre etkisiz elemanın üst üste eklenmesi gereken minimum miktar |
characteristic n.
|
|
322 |
Math |
üçte bir miktar |
tierce [obsolete] n.
|
|
323 |
Math |
(işlem) verilen iki miktara üçüncü bir miktar atayan |
binary adj.
|
|
Logic |
|
324 |
Logic |
bir miktar veya ifadenin başka miktar veya ifadeden türetildiği süreç |
operation n.
|
|
Statistics |
|
325 |
Statistics |
tahmin edilen miktar veya parametreden farklı bir beklenen değeri olan |
biased adj.
|
|
Physics |
|
326 |
Physics |
bilinmeyen bir miktarın, aynı türden bilinen bir miktar ile karşılaştırılarak, detektörün sıfır değeri vermesiyle eşitliğin doğrulandığı ölçüm metodu |
null method n.
|
|
Chemistry |
|
327 |
Chemistry |
bir miktar hidrojenin fenil ile değiştirildiği, amit olarak kabul edilebilecek bileşikler |
anilide n.
|
|
328 |
Chemistry |
moleküler ağırlıkla orantılı bir miktar |
molecule n.
|
|
Biology |
|
329 |
Biology |
belirli bir zaman diliminde salgılanan veya atılan miktar |
output n.
|
|
Astronomy |
|
330 |
Astronomy |
çeşitli molekülleri ve içinde yıldızların oluştuğu bir miktar tozu içeren serin ve yoğun yıldızlararası bölge |
molecular cloud n.
|
|
Agriculture |
|
331 |
Agriculture |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır |
metecorn n.
|
|
332 |
Agriculture |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl |
metecorn n.
|
|
Forestry |
|
333 |
Forestry |
yakacak odun için kullanılan bir miktar birimi |
face cord n.
|
|
Geology |
|
334 |
Geology |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
mofette n.
|
|
335 |
Geology |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle beraber açığa çıkan bir miktar nitrojen ve oksijen |
mofette n.
|
|
336 |
Geology |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
moffette n.
|
|
337 |
Geology |
mücevher sayılmayan fakat bir miktar değeri olan (taş) |
semi-precious adj.
|
|
Abbreviation |
|
338 |
Abbreviation |
bir çay kaşığı (kadar miktar) |
tspn n.
|
|
Archaic |
|
339 |
Archaic |
bir avuç miktar |
pugil n.
|
|
340 |
Archaic |
bir kerede dövülecek miktar |
beat n.
|
|
341 |
Archaic |
belirli değeri olan bir miktar mal |
sum n.
|
|
Slang |
|
342 |
Slang |
(bir işten bir miktar para) kaldırmak |
flip (some amount of money) from v.
|
|
343 |
Slang |
(bir miktar para) içeride |
in the hole for (something) expr.
|
|
344 |
Slang |
(bir miktar para) borçlu |
in the hole for (something) expr.
|
|
345 |
Slang |
(bir miktar parası) eksik |
in the hole for (something) expr.
|
|