|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
back n.
|
sırt |
|
I urge those same governments not to turn their backs on Europe.
Aynı hükümetlere Avrupa'ya sırtlarını dönmemeleri çağrısında bulunuyorum.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
back n.
|
arka |
|
This is what I wanted to emphasise in this debate in which both the Commission and Parliament have a back seat.
Hem Komisyonun hem de Parlamentonun arka planda kaldığı bu tartışmada vurgulamak istediğim husus budur.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
back adj.
|
arkadaki |
|
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
back n.
|
elin tersi |
|
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
More Sentences
|
5 |
General |
back n.
|
kitap sırtı |
|
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.
More Sentences
|
6 |
General |
back n.
|
arka taraf |
|
Children are playing at the back of the house.
Çocuklar evin arka tarafında oynuyorlar.
More Sentences
|
7 |
General |
back n.
|
arka |
|
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
More Sentences
|
8 |
General |
back v.
|
desteklemek |
|
Europe has always backed the United Nations Security Council.
Avrupa her zaman Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni desteklemiştir.
More Sentences
|
9 |
General |
back v.
|
destek olmak |
|
This too could be clarified if we were to back the rapporteur in her just endeavours to secure openness.
Sözcünün açıklığı güvence altına almaya yönelik adil çabalarına destek olursak bu da açıklığa kavuşabilir.
More Sentences
|
10 |
General |
back v.
|
geriye gitmek |
|
And, just for effect, if you back away a little bit.
Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.
More Sentences
|
11 |
General |
back adj.
|
uzak |
|
We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.
More Sentences
|
12 |
General |
back adj.
|
eski |
|
The whole history of huge estates, owned by the capituleros, goes back much further.
Kapitulerosların sahip olduğu büyük mülklerin tarihi çok daha eskilere dayanır.
More Sentences
|
13 |
General |
back adj.
|
arkasında |
|
I asked the jeweler to inscribe my initials on the back my watch.
Kuyumcudan saatimin arkasına baş harflerimi yazmasını istedim.
More Sentences
|
14 |
General |
back adj.
|
geçmiş |
|
This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
Bu şüphenin geçmişi 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezine yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
back adv.
|
geriye |
|
Nor, in a way, do I myself think it is much fun looking back.
Bir bakıma ben de geriye dönüp bakmanın çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
back adv.
|
arkada |
|
Tom's car is still parked out back.
Tom'un arabası hala arkada park halinde.
More Sentences
|
17 |
General |
back adv.
|
geride |
|
We must help them succeed and thrive and not hold them back.
Başarılı olmalarına ve gelişmelerine yardımcı olmalı ve onları geride tutmamalıyız.
More Sentences
|
18 |
General |
back adv.
|
yine |
|
Israel and Jerusalem are back in Jewish hands.
Kudüs şimdi yine İsraillilerin ve Yahudilerin ellerinde.
More Sentences
|
19 |
General |
back adv.
|
önce |
|
It goes back 25 years.
25 yıl öncesine dayanıyor.
More Sentences
|
20 |
General |
back adv.
|
arkaya |
|
I'd like to sit further back.
Daha arkaya oturmak istiyorum.
More Sentences
|
|
21 |
General |
back adv.
|
yerine |
|
Wait, let me put these back.
Bekle, bunları yerine koyayım.
More Sentences
|
22 |
General |
back adv.
|
geçmişe |
|
Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.
More Sentences
|
23 |
General |
back adv.
|
geriye |
|
There is little point in their looking back.
Geriye dönüp bakmalarının pek bir anlamı yok.
More Sentences
|
24 |
General |
back adv.
|
arkaya |
|
Tom had his hair slicked back.
Tom saçlarını arkaya taramıştı.
More Sentences
|
25 |
General |
back adv.
|
geriye doğru |
|
A transparent system of traceability and labelling will allow blood to be traced from donor to recipient and back.
Şeffaf bir izlenebilirlik ve etiketleme sistemi, kanın donörden alıcıya ve geriye doğru izlenebilmesini sağlayacaktır.
More Sentences
|
Technical |
|
26 |
Technical |
back n.
|
arka |
|
The referendum in Ireland gave us an opportunity to sit back and think about the way in which Europe develops.
İrlanda'daki referandum bize arkamıza yaslanıp Avrupa'nın nasıl geliştiğini düşünme fırsatı verdi.
More Sentences
|
27 |
Technical |
back n.
|
sırt |
|
Where mad cow disease is concerned, it feels as though the European Union has gone into the free market back to front.
Deli dana hastalığı söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği'nin serbest piyasaya sırtını döndüğü hissine kapılıyoruz.
More Sentences
|
28 |
Technical |
back adv.
|
tekrar |
|
That should enable us to get everything back on track again, as it were.
Bu, her şeyi eskiden olduğu gibi tekrar rayına oturtmamızı sağlayacaktır.
More Sentences
|
Textile |
|
29 |
Textile |
back n.
|
arka |
|
The separators are removed, revealing space between the back molar teeth.
Ayırıcılar çıkarılarak arka azı dişleri arasındaki boşluk ortaya çıkar.
More Sentences
|
30 |
Textile |
back n.
|
sırt |
|
You cannot just turn your back on this problem.
Bu soruna sırtınızı dönemezsiniz.
More Sentences
|
Anatomy |
|
31 |
Anatomy |
back n.
|
omurga |
|
Keep your back straight!
Omurganı dik tut!
More Sentences
|
Common Usage |
|
32 |
Common Usage |
back n.
|
art |
|
33 |
Common Usage |
back n.
|
arkalık |
|
34 |
Common Usage |
back n.
|
geri |
|
35 |
Common Usage |
back n.
|
ters |
|
General |
|
36 |
General |
back n.
|
tekne |
|
37 |
General |
back n.
|
ters taraf |
|
38 |
General |
back n.
|
defans oyuncusu |
|
39 |
General |
back n.
|
geri |
|
40 |
General |
back n.
|
müdafi |
|
|
41 |
General |
back n.
|
bek (savunma, müdafaa) |
|
42 |
General |
back n.
|
gıyap (konuşma/dedikodu) |
|
43 |
General |
back n.
|
arka (konuşma/dedikodu) |
|
44 |
General |
back n.
|
geniş su kabı |
|
45 |
General |
back n.
|
mavna |
|
46 |
General |
back n.
|
kitabın sırtı |
|
47 |
General |
back n.
|
sırt (kitap) |
|
48 |
General |
back v.
|
arka çıkmak |
|
49 |
General |
back v.
|
vazgeçmek |
|
50 |
General |
back v.
|
ciro etmek |
|
51 |
General |
back v.
|
kaplamak (kitap) |
|
52 |
General |
back v.
|
geri yürütmek |
|
53 |
General |
back v.
|
geriye doğru sürmek |
|
54 |
General |
back v.
|
yardım etmek |
|
55 |
General |
back v.
|
sırtına binmek |
|
56 |
General |
back v.
|
astarlamak |
|
57 |
General |
back v.
|
oynamak |
|
58 |
General |
back v.
|
geri sürmek |
|
59 |
General |
back v.
|
gerilemek |
|
60 |
General |
back v.
|
geri geri gitmek |
|
61 |
General |
back v.
|
takviye etmek |
|
62 |
General |
back v.
|
kayırmak |
|
63 |
General |
back v.
|
sırtlamak |
|
64 |
General |
back v.
|
geriye götürmek |
|
65 |
General |
back v.
|
-e arka olmak |
|
66 |
General |
back v.
|
-e yardım etmek |
|
67 |
General |
back v.
|
himaye etmek |
|
68 |
General |
back v.
|
korumak |
|
69 |
General |
back v.
|
arkasını imzalamak |
|
70 |
General |
back v.
|
sahip çıkmak |
|
71 |
General |
back v.
|
üzerine bahse girmek |
|
72 |
General |
back v.
|
sırt geçirmek |
|
73 |
General |
back v.
|
sırt yerleştirmek |
|
74 |
General |
back v.
|
sırt kaplamak |
|
75 |
General |
back v.
|
gerisinde/arkasında uzanmak |
|
76 |
General |
back v.
|
rüzgarın yönü sağdan sola doğru değişmek |
|
77 |
General |
back v.
|
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek |
|
78 |
General |
back v.
|
rüzgarı doldurarak ve boşaltarak yelkenleri manevra yapmak |
|
79 |
General |
back v.
|
eşlik etmek (müzisyene) |
|
80 |
General |
back adj.
|
evvelki |
|
|
81 |
General |
back adj.
|
geriye doğru giden |
|
82 |
General |
back adj.
|
eski tarihli |
|
83 |
General |
back adj.
|
ödemesi gecikmiş |
|
84 |
General |
back adj.
|
arkasındaki |
|
85 |
General |
back adj.
|
ödenmemiş |
|
86 |
General |
back adj.
|
arkaya doğru olan |
|
87 |
General |
back adj.
|
uzakta |
|
88 |
General |
back adj.
|
gerideki |
|
89 |
General |
back adj.
|
gerisindeki |
|
90 |
General |
back adj.
|
gerisinde |
|
91 |
General |
back adj.
|
geçmiş tarihli |
|
92 |
General |
back adj.
|
ters yönde |
|
93 |
General |
back adj.
|
zıt yönde |
|
94 |
General |
back adv.
|
ters |
|
95 |
General |
back adv.
|
geçmişte |
|
96 |
General |
back adv.
|
karşılık olarak |
|
97 |
General |
back adv.
|
eski yerine |
|
98 |
General |
back adv.
|
eski yerinde |
|
99 |
General |
back adv.
|
geri |
|
100 |
General |
back adv.
|
geri geri |
|
101 |
General |
back adv.
|
arkaya doğru |
|
102 |
General |
back adv.
|
mazide |
|
103 |
General |
back adv.
|
maziye |
|
104 |
General |
back adv.
|
sahibine |
|
Colloquial |
|
105 |
Colloquial |
back adv.
|
eğin |
|
Technical |
|
106 |
Technical |
back v.
|
kaşelemek |
|
107 |
Technical |
back v.
|
tersten esmek |
|
Computer |
|
108 |
Computer |
back n.
|
desen |
|
109 |
Computer |
back n.
|
geri |
|
110 |
Computer |
back adj.
|
önceki |
|
Mining |
|
111 |
Mining |
back n.
|
yüzeye en yakın geçit veya katmanın kenarı |
|
Anatomy |
|
112 |
Anatomy |
back n.
|
belkemiği |
|
Linguistics |
|
113 |
Linguistics |
back adj.
|
art |
|
114 |
Linguistics |
back adj.
|
dil ardı |
|
115 |
Linguistics |
back adj.
|
kalın |
|
Football |
|
116 |
Football |
back n.
|
bek |
|
Ottoman Turkish |
|
117 |
Ottoman Turkish |
back adj.
|
zahir |
|
|
Catégorie |
Anglais |
Turc |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
turn back v.
|
dönmek |
|
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
come back v.
|
dönmek |
|
We shall come back to that issue in our final proposal.
Nihai teklifimizde bu konuya tekrar döneceğiz.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
take back v.
|
geri almak |
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
back pocket n.
|
arka cep |
|
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.
More Sentences
|
5 |
General |
back pain n.
|
sırt ağrısı |
|
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?
More Sentences
|
6 |
General |
back seat n.
|
arka koltuk |
|
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
More Sentences
|
7 |
General |
back door n.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
8 |
General |
pull back n.
|
geri çekilme |
|
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.
More Sentences
|
9 |
General |
way back n.
|
dönüş |
|
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.
More Sentences
|
10 |
General |
taking back n.
|
geri alma |
|
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.
More Sentences
|
11 |
General |
back door n.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
12 |
General |
back street n.
|
arka sokak |
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
13 |
General |
back then n.
|
o zamanlar |
|
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
More Sentences
|
14 |
General |
lower back n.
|
(vücutta) bel |
|
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.
More Sentences
|
15 |
General |
back yard n.
|
arka bahçe |
|
The boys are throwing a ball in the back yard.
Çocuklar arka bahçede top fırlatıyorlar.
More Sentences
|
16 |
General |
back room n.
|
arka oda |
|
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.
More Sentences
|
17 |
General |
back up plan n.
|
yedek plan |
|
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.
More Sentences
|
18 |
General |
back massage n.
|
sırt masajı |
|
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.
More Sentences
|
19 |
General |
call-back n.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
bounce back n.
|
(yenilgi sonrası) toparlanma |
|
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.
More Sentences
|
21 |
General |
bounce back n.
|
geri dönme |
|
You'll bounce back.
Geri döneceksin.
More Sentences
|
22 |
General |
go back v.
|
geri dönmek |
|
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
More Sentences
|
23 |
General |
get back v.
|
geri dönmek |
|
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.
More Sentences
|
24 |
General |
give it back v.
|
geri vermek |
|
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.
More Sentences
|
25 |
General |
come back v.
|
geri gelmek |
|
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.
More Sentences
|
26 |
General |
look back v.
|
geçmişe bakmak |
|
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.
More Sentences
|
27 |
General |
bring back v.
|
hatırlatmak |
|
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.
More Sentences
|
28 |
General |
talk back to v.
|
karşı gelmek |
|
You always talk back to me, don't you?
Bana hep karşı gelirsin, değil mi?
More Sentences
|
29 |
General |
talk back to v.
|
sert karşılık vermek |
|
You always talk back to me, don't you?
Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?
More Sentences
|
30 |
General |
look back v.
|
geriye bakmak |
|
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.
More Sentences
|
31 |
General |
hold back v.
|
kendini tutmak |
|
Don't hold back.
Kendinizi tutmayın.
More Sentences
|
32 |
General |
push back v.
|
geriye itmek |
|
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.
More Sentences
|
33 |
General |
cut back v.
|
kesinti yapmak |
|
They cut back more every year.
Her yıl daha fazla kesinti yapıyorlar.
More Sentences
|
34 |
General |
answer back v.
|
karşılık vermek |
|
She knows better than to answer back to him.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
More Sentences
|
35 |
General |
hold back v.
|
saklamak |
|
Don't hold back anything.
Hiçbir şeyi saklamayın.
More Sentences
|
36 |
General |
keep back v.
|
tutmak |
|
He tried to keep back his tears.
Gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
More Sentences
|
37 |
General |
want back v.
|
geri istemek |
|
I want back what you've taken from me.
Benden aldığını geri istiyorum.
More Sentences
|
38 |
General |
hold back v.
|
çekinmek |
|
Don't hold back.
Çekinme.
More Sentences
|
39 |
General |
fall back on v.
|
başvurmak |
|
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?
More Sentences
|
40 |
General |
back off v.
|
vazgeçmek |
|
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
41 |
General |
talk back v.
|
karşılık vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.
More Sentences
|
42 |
General |
stand back v.
|
çekilmek |
|
I'd stand back if I were you.
Yerinde olsam geri çekilirdim.
More Sentences
|
43 |
General |
send back v.
|
geri göndermek |
|
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.
More Sentences
|
44 |
General |
bounce back v.
|
kendini toparlamak |
|
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.
More Sentences
|
45 |
General |
keep back v.
|
gizlemek |
|
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
More Sentences
|
46 |
General |
choke back v.
|
tutmak |
|
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
47 |
General |
cut back v.
|
kesmek |
|
Tom decided to cut back on saturated fats.
Tom doymuş yağları kesmeye karar verdi.
More Sentences
|
48 |
General |
get back v.
|
dönmek |
|
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.
More Sentences
|
49 |
General |
turn back v.
|
geri döndürmek |
|
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.
More Sentences
|
50 |
General |
bring back v.
|
geri getirmek |
|
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?
More Sentences
|
51 |
General |
pay back v.
|
ödemek |
|
Tom says he'll pay back all the money he owes me before Monday.
Tom bana olan borcunun tamamını Pazartesi'den önce ödeyeceğini söylüyor.
More Sentences
|
52 |
General |
cut back v.
|
tasarruf etmek |
|
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.
More Sentences
|
53 |
General |
talk back v.
|
cevap vermek |
|
Don't talk back to me like that.
Bana böyle cevap verme.
More Sentences
|
54 |
General |
fight back v.
|
karşı koymak |
|
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.
More Sentences
|
55 |
General |
turn back v.
|
geri dönmek |
|
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.
More Sentences
|
56 |
General |
go back v.
|
dönmek |
|
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.
More Sentences
|
57 |
General |
look back on v.
|
anımsamak |
|
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.
More Sentences
|
58 |
General |
fight back v.
|
direnmek |
|
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.
More Sentences
|
59 |
General |
call back v.
|
dönmek |
|
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.
More Sentences
|
60 |
General |
back out v.
|
sözünden dönmek |
|
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
More Sentences
|
61 |
General |
write back v.
|
cevap yazmak |
|
Please write back soon.
Lütfen yakında cevap yaz.
More Sentences
|
62 |
General |
back out v.
|
vazgeçmek |
|
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.
More Sentences
|
63 |
General |
drive back v.
|
püskürtmek |
|
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?
More Sentences
|
64 |
General |
lean back v.
|
arkaya yaslanmak |
|
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.
More Sentences
|
65 |
General |
start back v.
|
geri dönmek |
|
Tom started back.
Tom geri döndü.
More Sentences
|
66 |
General |
hit back v.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
67 |
General |
fall back v.
|
geri çekilmek |
|
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?
More Sentences
|
68 |
General |
back down v.
|
vazgeçmek |
|
Tom didn't want to back down.
Tom vazgeçmek istemedi.
More Sentences
|
69 |
General |
back out of v.
|
vazgeçmek |
|
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.
More Sentences
|
70 |
General |
go back to v.
|
kadar uzanmak |
|
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.
More Sentences
|
71 |
General |
step back v.
|
geri çekilmek |
|
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.
More Sentences
|
72 |
General |
back out v.
|
caymak |
|
We can't back out now.
Şimdi cayamayız.
More Sentences
|
73 |
General |
pay back v.
|
geri ödemek |
|
That means we need to know which countries paid back what.
Bu da hangi ülkenin neyi geri ödediğini bilmemiz gerektiği anlamına geliyor.
More Sentences
|
74 |
General |
draw back v.
|
geri çekilmek |
|
Israel must therefore draw back within the borders established in 1967 and dismantle its illegal settlements.
İsrail bu nedenle 1967'de belirlenen sınırlara geri çekilmeli ve yasadışı yerleşimlerini dağıtmalıdır.
More Sentences
|
75 |
General |
take back v.
|
geri götürmek |
|
Again, that is a message you must take back to the Council.
Bu da Konsey'e geri götürmeniz gereken bir mesajdır.
More Sentences
|
76 |
General |
cut back v.
|
azaltmak |
|
The number of votes must be cut back so that we are only voting on political differences.
Oylama sayısı azaltılmalı, böylece sadece siyasi farklılıkları oylamış oluruz.
More Sentences
|
77 |
General |
come back to v.
|
geri gelmek |
|
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.
More Sentences
|
78 |
General |
call back v.
|
geri çağırmak |
|
He thought Parliament should have the possibility of calling back implementing measures.
Parlamentonun uygulama tedbirlerini geri çağırma imkanına sahip olması gerektiğini düşündü.
More Sentences
|
79 |
General |
back away v.
|
geriye çekilmek |
|
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.
More Sentences
|
80 |
General |
back up v.
|
geri sürmek |
|
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
81 |
Common Usage |
back of the neck n.
|
ense |
|
82 |
Common Usage |
draw back v.
|
geri çekmek |
|
General |
|
83 |
General |
back seat n.
|
arka yer |
|
84 |
General |
adjustable back n.
|
ayarlanabilir sırt (koltuk vb) |
|
85 |
General |
back biter n.
|
iftiracı |
|
86 |
General |
back chat n.
|
terbiyesizlik |
|
87 |
General |
the small of the back n.
|
sırtın en dar kısmı |
|
88 |
General |
dye back n.
|
boya kabı |
|
89 |
General |
coming back n.
|
geri gelme |
|
90 |
General |
dye back n.
|
boya teknesi |
|
91 |
General |
going back n.
|
geriye gitme |
|
92 |
General |
right back n.
|
sağbek |
|
93 |
General |
the back n.
|
peş |
|
94 |
General |
sending back n.
|
irca |
|
95 |
General |
back seat n.
|
ikinci rol |
|
96 |
General |
back of the head n.
|
ense |
|
97 |
General |
blank back n.
|
arkası boş |
|
98 |
General |
back fire n.
|
ard yakma |
|
99 |
General |
team fall back n.
|
tim geri çekilin |
|
100 |
General |
seat with an adjustable back n.
|
pulman koltuk |
|
101 |
General |
back country n.
|
taşra |
|
102 |
General |
back drop n.
|
temel |
|
103 |
General |
back door n.
|
antin |
|
104 |
General |
back up electricity n.
|
yedek elektrik |
|
105 |
General |
turning back n.
|
geri dönme |
|
106 |
General |
back flow n.
|
tersine akış |
|
107 |
General |
back side n.
|
arka taraf |
|
108 |
General |
back scratcher n.
|
kaşağı |
|
109 |
General |
back to africa movement n.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
110 |
General |
pacing back and forth n.
|
volta |
|
111 |
General |
turning back n.
|
geri çevirme |
|
112 |
General |
middle of the back n.
|
bel |
|
113 |
General |
giving back n.
|
iade |
|
114 |
General |
back number n.
|
bir derginin eski sayılarından biri |
|
115 |
General |
back influence n.
|
gizli etki |
|
116 |
General |
back biter n.
|
dedikoducu |
|
117 |
General |
back friendly n.
|
sırta dost |
|
118 |
General |
back seat n.
|
ikinci mevki |
|
119 |
General |
back talk n.
|
küstahça karşılık verme |
|
120 |
General |
back number n.
|
eski kafalı kimse |
|
121 |
General |
back gray n.
|
astar |
|
122 |
General |
back country n.
|
memleketin uzak köşeleri |
|
123 |
General |
back lighting n.
|
kontrjur |
|
124 |
General |
kick back n.
|
geri tepme |
|
125 |
General |
back tooth n.
|
azı dişi |
|
126 |
General |
ring back n.
|
geri arama |
|
127 |
General |
back surge n.
|
geri kabarma |
|
128 |
General |
back board n.
|
arkalık |
|
129 |
General |
back cutting n.
|
ek kazı |
|
130 |
General |
back tracking n.
|
geri iz sürme |
|
131 |
General |
back board n.
|
arka |
|
132 |
General |
back cloth n.
|
baskı astarı |
|
133 |
General |
back cutting n.
|
eğreti |
|
134 |
General |
back cloth n.
|
astar |
|
135 |
General |
back door n.
|
servis kapısı |
|
136 |
General |
back view n.
|
arka görünüş |
|
137 |
General |
back number n.
|
bir önceki sayı |
|
138 |
General |
back wall n.
|
sırt perdesi |
|
139 |
General |
back view n.
|
arkadan görünüş |
|
140 |
General |
back flow n.
|
ters akış |
|
141 |
General |
back window n.
|
arka pencere |
|
142 |
General |
back surface n.
|
arka yüzey |
|
143 |
General |
back-goal n.
|
kale arkası |
|
144 |
General |
back-scratcher n.
|
kaşağı |
|
145 |
General |
back-friendly n.
|
sırta dost |
|
146 |
General |
back-up n.
|
arka |
|
147 |
General |
back-up n.
|
rezerv |
|
148 |
General |
back-alley n.
|
arka sokak |
|
149 |
General |
back-type parachute n.
|
sırt paraşütü |
|
150 |
General |
back-up n.
|
yedekli |
|
151 |
General |
back-seat driver n.
|
arka koltuk sürücüsü |
|
152 |
General |
back-pack n.
|
sırt çantası |
|
153 |
General |
back-flushing n.
|
geri yıkama |
|
154 |
General |
cut-back n.
|
eksiltme |
|
155 |
General |
pay-back n.
|
geri ödeme |
|
156 |
General |
back pack n.
|
sırt çantası |
|
157 |
General |
twin back-to-back seats n.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
158 |
General |
back seat n.
|
arka oturma yeri |
|
159 |
General |
back-biting n.
|
çekiştirme |
|
160 |
General |
back-biting n.
|
kötüleme |
|
161 |
General |
back-biting n.
|
yerme |
|
162 |
General |
back issue newspaper n.
|
geçmiş tarihli gazete |
|
163 |
General |
back issue n.
|
geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın |
|
164 |
General |
draw back n.
|
bilardoda geri çektirme |
|
165 |
General |
draw back n.
|
bilardoda çektirme |
|
166 |
General |
back-marker n.
|
yarışta geride kalan yarışmacı |
|
167 |
General |
lower back n.
|
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
|
168 |
General |
laid-back lifestyle n.
|
rahat yaşam tarzı |
|
169 |
General |
back to basics n.
|
köklere dönüş |
|
170 |
General |
back to basics n.
|
özüne dönme |
|
171 |
General |
back translation n.
|
tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme |
|
172 |
General |
back number n.
|
eski sayı |
|
173 |
General |
back number n.
|
eski nüsha |
|
174 |
General |
front and back page n.
|
ön ve arka sayfa |
|
175 |
General |
returning back to school n.
|
okula dönme |
|
176 |
General |
the back of the building n.
|
binanın arka tarafı |
|
177 |
General |
back slang n.
|
sözcüklerin tersine söylendiği argo |
|
178 |
General |
back slang n.
|
ters argo |
|
179 |
General |
back manipulation n.
|
sırt masajı |
|
180 |
General |
back story n.
|
art öykü |
|
181 |
General |
back-of-the-house n.
|
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar |
|
182 |
General |
back aisle n.
|
arka koridor |
|
183 |
General |
come-back plan n.
|
geri dönüş planı |
|
184 |
General |
back up plan n.
|
b planı |
|
185 |
General |
back dimples n.
|
bel gamzesi |
|
186 |
General |
relaxation back to the ground state n.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
187 |
General |
back chat n.
|
karşılık verme |
|
188 |
General |
back-burner n.
|
sobada arka yakıcı |
|
189 |
General |
back seat n.
|
önemsiz konum |
|
190 |
General |
back seat n.
|
ikincil önemde |
|
191 |
General |
back-chaining n.
|
geri zincirleme |
|
192 |
General |
answering back n.
|
karşılık verme |
|
193 |
General |
back chat n.
|
küstahlık |
|
194 |
General |
back country n.
|
geri kalmış yöreler |
|
195 |
General |
back alley n.
|
arka sokak |
|
196 |
General |
back chat n.
|
küstahça karşılık |
|
197 |
General |
bad back n.
|
sırt ağrısı |
|
198 |
General |
bad back n.
|
bel sorunu |
|
199 |
General |
back-story n.
|
özgeçmiş |
|
200 |
General |
call-back n.
|
ikinci tur seçmeler |
|
201 |
General |
back vent skirt n.
|
arkadan yırtmaçlı etek |
|
202 |
General |
scratch-back n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
203 |
General |
back scrubber n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
204 |
General |
hair slicked back n.
|
arkaya taranmış saç |
|
205 |
General |
upper back n.
|
sırtın üst kısmı |
|
206 |
General |
upper back n.
|
üst sırt |
|
207 |
General |
back face n.
|
arka yüz |
|
208 |
General |
back-seat driver n.
|
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
|
209 |
General |
back parking n.
|
geri geri park etme |
|
210 |
General |
smile back through gritted teeth n.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
211 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekolteli elbise |
|
212 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekoltesi olan elbise |
|
213 |
General |
back vocal n.
|
geri vokalist |
|
214 |
General |
back vocal n.
|
geri vokal |
|
215 |
General |
back vocal n.
|
arka vokal |
|
216 |
General |
talking back n.
|
küstah ve terbiyesizce cevap verme |
|
217 |
General |
call-back n.
|
geri alma |
|
218 |
General |
call-back n.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
219 |
General |
back matter n.
|
arka bölüm |
|
220 |
General |
back matter n.
|
arka kısım |
|
221 |
General |
back matter n.
|
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
|
222 |
General |
back catalogue n.
|
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
|
223 |
General |
back charges n.
|
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar |
|
224 |
General |
back green [scotland] n.
|
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
|
225 |
General |
back street n.
|
ara sokak |
|
226 |
General |
back-to-back n.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
227 |
General |
back road n.
|
arka yol |
|
228 |
General |
back row n.
|
arka sıra |
|
229 |
General |
back-kitchen n.
|
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda |
|
230 |
General |
back road n.
|
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol |
|
231 |
General |
back row n.
|
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları |
|
232 |
General |
ceding back n.
|
geri verme |
|
233 |
General |
back-checking n.
|
gözden geçirme |
|
234 |
General |
back-stabbing n.
|
arkadan vurma |
|
235 |
General |
back stool n.
|
arkalı tabure |
|
236 |
General |
back-stabbing n.
|
kalleşlik etme |
|
237 |
General |
back-checking n.
|
kontrol etme |
|
238 |
General |
back-stabbing n.
|
iftirayla küçük düşürme |
|
239 |
General |
back-stabbing n.
|
hainlik etme |
|
240 |
General |
back comb n.
|
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
|
241 |
General |
turtle-back shooting n.
|
uzun mesafeli ok atışı |
|
242 |
General |
window back n.
|
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
|
243 |
General |
bob (back of the book) n.
|
(pul) kitap arkası |
|
244 |
General |
bob (back of the book) n.
|
posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul |
|
245 |
General |
hark back n.
|
geçmişe dönme |
|
246 |
General |
hark back n.
|
eskiyi yad etme |
|
247 |
General |
bounce back n.
|
yankı |
|
248 |
General |
bounce back n.
|
yansıma |
|
249 |
General |
hog's-back n.
|
kamburu andıran kemerli sırt |
|
250 |
General |
roll back n.
|
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam |
|
251 |
General |
roll back n.
|
bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme |
|
252 |
General |
back step n.
|
geriye, arkaya adım |
|
253 |
General |
fight back n.
|
direnme |
|
254 |
General |
fight back n.
|
karşı koyma |
|
255 |
General |
fight back n.
|
karşı saldırı |
|
256 |
General |
set-back n.
|
engel |
|
257 |
General |
set-back n.
|
köstek |
|
258 |
General |
set-back n.
|
mani |
|
259 |
General |
sling-back n.
|
arkası bantlı ayakkabı |
|
260 |
General |
set back v.
|
geri çekilmek |
|
261 |
General |
go back on someone v.
|
birine ihanet etmek |
|
262 |
General |
arch the back v.
|
kamburunu çıkarmak |
|
263 |
General |
choke back v.
|
vazgeçirmek |
|
264 |
General |
choke back v.
|
kısmak |
|
265 |
General |
back from death's door v.
|
ölümden dönmek |
|
266 |
General |
come back v.
|
aklına gelmek |
|
267 |
General |
lie back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
268 |
General |
set something back v.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
269 |
General |
pay someone back v.
|
birine olan borcu ödemek |
|
270 |
General |
pay somebody back v.
|
hesabını sormak |
|
271 |
General |
put back v.
|
reddetmek |
|
272 |
General |
keep back v.
|
geciktirmek |
|
273 |
General |
set back v.
|
geciktirmek |
|
274 |
General |
do something behind one's back v.
|
birinden gizli yapmak |
|
275 |
General |
cut something back v.
|
kesinti yapmak |
|
276 |
General |
turn back v.
|
arkaya dönmek |
|
277 |
General |
hark back to v.
|
önceki konuya dönmek |
|
278 |
General |
take back to v.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
279 |
General |
draw back v.
|
çekilmek |
|
280 |
General |
send back v.
|
çevirmek |
|
281 |
General |
set someone back v.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
282 |
General |
be back breaking v.
|
yorucu olmak |
|
283 |
General |
hang back v.
|
geri durmak |
|
284 |
General |
roll back v.
|
düşürmek |
|
285 |
General |
play back v.
|
tekrarlamak |
|
286 |
General |
hang back v.
|
tereddüt etmek |
|
287 |
General |
be at one's back v.
|
bir kimseye arka çıkmak |
|
288 |
General |
hunch one's back v.
|
sırtını kamburlaştırmak |
|
289 |
General |
fall back up v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
290 |
General |
get one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
291 |
General |
back fire v.
|
geri tepmek |
|
292 |
General |
hold back v.
|
durdurmak |
|
293 |
General |
fallen back on v.
|
başvurmak |
|
294 |
General |
set a clock back v.
|
saati geriye almak |
|
295 |
General |
force back v.
|
kanırtmak |
|
296 |
General |
back down from v.
|
vazgeçmek |
|
297 |
General |
slip back v.
|
geriye doğru kaymak |
|
298 |
General |
send back v.
|
iade etmek |
|
299 |
General |
go back to square one v.
|
sıfırdan başlamak |
|
300 |
General |
go back and forth v.
|
ileri geri gitmek |
|
301 |
General |
drop back v.
|
gerilemek |
|
302 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek |
|
303 |
General |
think back on v.
|
hatırlamak |
|
304 |
General |
throttle back v.
|
bastırmak |
|
305 |
General |
put something back to v.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
306 |
General |
strike back v.
|
geri vurmak |
|
307 |
General |
fall back upon a thing v.
|
sığınmak |
|
308 |
General |
back down v.
|
bir iddiadan vazgeçmek |
|
309 |
General |
pay back v.
|
öç almak |
|
310 |
General |
knock back v.
|
şaşırtmak |
|
311 |
General |
hark back to v.
|
geçmişten söz etmek |
|
312 |
General |
cut back v.
|
geri dönmek |
|
313 |
General |
go back v.
|
gerisin geriye gitmek |
|
314 |
General |
cut something back v.
|
kısmak |
|
315 |
General |
back up v.
|
desteklemek (kanıtla) |
|
316 |
General |
fall back upon a thing v.
|
güvenmek |
|
317 |
General |
back fire v.
|
ters gitmek |
|
318 |
General |
give someone the shirt off one's back v.
|
çok cömert olmak |
|
319 |
General |
knock back a drink v.
|
tek atmak |
|
320 |
General |
lean back v.
|
kaykılmak |
|
321 |
General |
take back to v.
|
geçmişe götürmek |
|
322 |
General |
knock back v.
|
mal olmak |
|
323 |
General |
look back on v.
|
yeniden gözden geçirmek |
|
324 |
General |
cede back v.
|
geri vermek |
|
325 |
General |
back up v.
|
arka çıkmak |
|
326 |
General |
shrink back v.
|
geri çekilmek |
|
327 |
General |
hand back v.
|
geri vermek |
|
328 |
General |
knock back v.
|
içmek |
|
329 |
General |
hark back v.
|
sadede dönmek |
|
330 |
General |
make a rod for one's own back v.
|
kaşınmak |
|
331 |
General |
hark back to v.
|
eski olaylardan söz etmek |
|
332 |
General |
lie on one's back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
333 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna girmek |
|
334 |
General |
come back v.
|
geri dönmek |
|
335 |
General |
set a watch back v.
|
saati geriye almak |
|
336 |
General |
hit back v.
|
misilleme yapmak |
|
337 |
General |
travel back and forth v.
|
mekik dokumak |
|
338 |
General |
sit back v.
|
yan gelip yatmak |
|
339 |
General |
not to give back v.
|
üstüne yatmak |
|
340 |
General |
put back v.
|
engel olmak |
|
341 |
General |
back up v.
|
destek olmak |
|
342 |
General |
choke back one's tears v.
|
gözyaşlarını tutmak |
|
343 |
General |
fall back on v.
|
müracaat etmek |
|
344 |
General |
back down v.
|
caymak |
|
345 |
General |
hold a child back a year v.
|
çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak |
|
346 |
General |
bring back to life v.
|
hayata döndürmek |
|
347 |
General |
put something back v.
|
geri almak |
|
348 |
General |
back off v.
|
gevşetmek |
|
349 |
General |
take on one's back v.
|
sırtlamak |
|
350 |
General |
put back v.
|
geri almak (saati) |
|
351 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
352 |
General |
give back v.
|
karşılık vermek |
|
353 |
General |
come back to one's memory v.
|
aklına gelmek |
|
354 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı gelmek |
|
355 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi aksatmak |
|
356 |
General |
keep something on the back burner v.
|
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek |
|
357 |
General |
set back v.
|
mal olmak |
|
358 |
General |
set someone back v.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
359 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek (tüfek) |
|
360 |
General |
take on one's back v.
|
arkalamak |
|
361 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi engellemek |
|
362 |
General |
double back v.
|
aynı yoldan geri dönmek |
|
363 |
General |
rein back v.
|
dizginlemek |
|
364 |
General |
go back on one's word v.
|
sözünden dönmek |
|
365 |
General |
throw back v.
|
çekmek |
|
366 |
General |
force back v.
|
kanırmak |
|
367 |
General |
turn back v.
|
kıvırmak |
|
368 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri götürmek |
|
369 |
General |
hang back v.
|
gönülsüz olmak |
|
370 |
General |
put somebody back up v.
|
gıcık etmek |
|
371 |
General |
keep back v.
|
saklamak |
|
372 |
General |
get back at v.
|
öç almak |
|
373 |
General |
give back v.
|
geri vermek |
|
374 |
General |
back up v.
|
geri gitmek |
|
375 |
General |
get one's own back v.
|
acısını çıkarmak |
|
376 |
General |
hang back v.
|
sakınmak |
|
377 |
General |
back out of v.
|
sözünden dönmek |
|
378 |
General |
go back to work v.
|
işbaşı yapmak |
|
379 |
General |
back down from v.
|
sözünden dönmek |
|
380 |
General |
get one round one's back v.
|
başına belayı satın almak |
|
381 |
General |
hold a crowd back v.
|
kalabalığı zaptetmek |
|
382 |
General |
drive back v.
|
geri dönmek zorunda bırakmak |
|
383 |
General |
keep back v.
|
önlemek |
|
384 |
General |
turn back v.
|
geri çevirmek |
|
385 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri dönmek |
|
386 |
General |
put back v.
|
geri koymak |
|
387 |
General |
call back v.
|
caymak |
|
388 |
General |
stand back v.
|
gerilemek |
|
389 |
General |
back and fill v.
|
kararsız olmak |
|
390 |
General |
get one's own back v.
|
hıncını almak |
|
391 |
General |
put something back v.
|
yerine koymak |
|
392 |
General |
put back v.
|
eski yerine koymak |
|
393 |
General |
pay back in one's own coin v.
|
misilleme yapmak |
|
394 |
General |
turn one's back on v.
|
dirsek çevirmek |
|
395 |
General |
knock back v.
|
patlamak |
|
396 |
General |
choke back v.
|
durdurmak |
|
397 |
General |
fall back on v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
398 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
399 |
General |
look back on v.
|
geçmişe dönüp bakmak |
|
400 |
General |
knock back v.
|
devirmek |
|
401 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı dönmek |
|
402 |
General |
send back v.
|
geri çevirmek |
|
403 |
General |
keep back v.
|
alıkoymak |
|
404 |
General |
back out v.
|
sözünü tutmamak |
|
405 |
General |
cut something back v.
|
budamak |
|
406 |
General |
go back on one's promise v.
|
sözünden dönmek |
|
407 |
General |
set back v.
|
geri almak |
|
408 |
General |
whip back v.
|
çabucak dönmek |
|
409 |
General |
keep back v.
|
barındırmak |
|
410 |
General |
be back v.
|
arka olmak |
|
411 |
General |
choke something back v.
|
zapt etmek |
|
412 |
General |
take back v.
|
eskiyi hatırlatmak |
|
413 |
General |
have one's back against the wall v.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
414 |
General |
pay someone back v.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
415 |
General |
back out of v.
|
caymak |
|
416 |
General |
answer back v.
|
küstahça cevap vermek |
|
417 |
General |
call back v.
|
yalanlamak |
|
418 |
General |
have one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
419 |
General |
back bite v.
|
iftira etmek |
|
420 |
General |
back down v.
|
savunulan iddadan vazgeçmek |
|
421 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna koymak |
|
422 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi geciktirmek |
|
423 |
General |
back down v.
|
dönmek |
|
424 |
General |
look back v.
|
arkaya bakmak |
|
425 |
General |
start back v.
|
dönmek |
|
426 |
General |
choke back v.
|
kontrol etmek |
|
427 |
General |
lie on one's back v.
|
arka üstü yatmak |
|
428 |
General |
go back v.
|
gerilemek |
|
429 |
General |
pay back v.
|
geri vermek |
|
430 |
General |
put back v.
|
ilerlemesine engel olmak |
|
431 |
General |
rein back v.
|
gem vurmak |
|
432 |
General |
get one's own back v.
|
intikamını almak |
|
433 |
General |
turn one's back on v.
|
sırt çevirmek |
|
434 |
General |
lie back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
435 |
General |
draw back v.
|
geri kalmak |
|
436 |
General |
know something like the back of one's hand v.
|
adı gibi bilmek |
|
437 |
General |
fall back upon v.
|
başvurmak |
|
438 |
General |
rein back v.
|
frenlemek |
|
439 |
General |
claw back v.
|
geri almak |
|
440 |
General |
come back v.
|
akla gelmek |
|
441 |
General |
set back v.
|
geri bırakmak |
|
442 |
General |
come back to his memory v.
|
aklına gelmek |
|
443 |
General |
back up v.
|
bilgisayar yedeklemek |
|
444 |
General |
think back on v.
|
aklına getirmek |
|
445 |
General |
step back v.
|
azaltmak |
|
446 |
General |
ring back v.
|
gelen çağrıyı görüp aramak |
|
447 |
General |
kick back v.
|
çalınmış eşya veya parayı sahibine geri vermek |
|
448 |
General |
shoot back at someone v.
|
birinin ateşine karşılık vermek |
|
449 |
General |
get back v.
|
geri gelmek |
|
450 |
General |
answer back v.
|
cevabı yapıştırmak |
|
451 |
General |
hold something back v.
|
zapt etmek |
|
452 |
General |
put back v.
|
geciktirmek |
|
453 |
General |
get one's own back v.
|
öcünü almak |
|
454 |
General |
bounce back v.
|
kendini toplamak |
|
455 |
General |
hunch one's back v.
|
kambur durmak |
|
456 |
General |
hang back v.
|
duraksamak |
|
457 |
General |
ring back v.
|
geri aramak |
|
458 |
General |
buy back v.
|
geri satın almak |
|
459 |
General |
flash back v.
|
canlandırmak |
|
460 |
General |
keep back v.
|
biriktirmek |
|
461 |
General |
stand back v.
|
kenara çekilmek |
|
462 |
General |
hang back v.
|
çekinmek |
|
463 |
General |
start back v.
|
ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak |
|
464 |
General |
get one's own back v.
|
cezalandırmak |
|
465 |
General |
have one's own back v.
|
intikamını almak |
|
466 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkadan iş çevirmek |
|
467 |
General |
talk behind one's back v.
|
birinin arkasından konuşmak |
|
468 |
General |
cut back on something v.
|
kesinti yapmak |
|
469 |
General |
hold oneself back v.
|
kendini tutmak |
|
470 |
General |
pat on the back v.
|
tebrik etmek |
|
471 |
General |
shuttle back and forth between two countries v.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
472 |
General |
pay somebody back v.
|
ödetmek |
|
473 |
General |
hold back v.
|
zaptetmek |
|
474 |
General |
put back v.
|
yerine koymak |
|
475 |
General |
lie back v.
|
dinlenmek |
|
476 |
General |
keep something on the back burner v.
|
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
|
477 |
General |
answer back v.
|
çemkirmek |
|
478 |
General |
sit back v.
|
boş oturmak |
|
479 |
General |
call someone back v.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
480 |
General |
cut back v.
|
kesip kısaltmak |
|
481 |
General |
draw back v.
|
geri almak |
|
482 |
General |
sit back v.
|
dinlenmek |
|
483 |
General |
lie on one's back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
484 |
General |
give back v.
|
iade etmek |
|
485 |
General |
pay someone back v.
|
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
|
486 |
General |
back track v.
|
vazgeçmek |
|
487 |
General |
go back on v.
|
dönmek |
|
488 |
General |
turn one's back v.
|
arkasını dönmek |
|
489 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi eski yerine koymak |
|
490 |
General |
set somebody back something v.
|
mal olmak |
|
491 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkasından iş çevirmek |
|
492 |
General |
check back v.
|
yeniden soruşturmak |
|
493 |
General |
get back at somebody v.
|
öç almak |
|
494 |
General |
put something back to v.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
495 |
General |
go back on v.
|
inkar etmek |
|
496 |
General |
think back v.
|
tekrar düşünmek |
|
497 |
General |
stab in the back v.
|
kalleşlik etmek |
|
498 |
General |
get back v.
|
geri almak |
|
499 |
General |
call back to mind v.
|
hatırına getirmek |
|
500 |
General |
set back v.
|
patlamak |
|