|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
back n.
|
sırt |
|
I urge those same governments not to turn their backs on Europe.
Aynı hükümetlere Avrupa'ya sırtlarını dönmemeleri çağrısında bulunuyorum.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
back n.
|
arka |
|
This is what I wanted to emphasise in this debate in which both the Commission and Parliament have a back seat.
Hem Komisyonun hem de Parlamentonun arka planda kaldığı bu tartışmada vurgulamak istediğim husus budur.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
back adj.
|
arkadaki |
|
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
back n.
|
elin tersi |
|
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.
More Sentences
|
5 |
General |
back n.
|
kitap sırtı |
|
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.
More Sentences
|
6 |
General |
back n.
|
arka taraf |
|
Tom's car is still out back.
Tom'un arabası hala dışarıda arka tarafta.
More Sentences
|
7 |
General |
back n.
|
arka |
|
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.
More Sentences
|
8 |
General |
back v.
|
desteklemek |
|
Europe has always backed the United Nations Security Council.
Avrupa her zaman Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni desteklemiştir.
More Sentences
|
9 |
General |
back v.
|
destek olmak |
|
This too could be clarified if we were to back the rapporteur in her just endeavours to secure openness.
Sözcünün açıklığı güvence altına almaya yönelik adil çabalarına destek olursak bu da açıklığa kavuşabilir.
More Sentences
|
10 |
General |
back v.
|
geriye gitmek |
|
And, just for effect, if you back away a little bit.
Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.
More Sentences
|
11 |
General |
back adj.
|
uzak |
|
We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.
More Sentences
|
12 |
General |
back adj.
|
eski |
|
The whole history of huge estates, owned by the capituleros, goes back much further.
Kapitulerosların sahip olduğu büyük mülklerin tarihi çok daha eskilere dayanır.
More Sentences
|
13 |
General |
back adj.
|
arkasında |
|
Tom had better watch his back.
Tom arkasını kollasa iyi olur.
More Sentences
|
14 |
General |
back adj.
|
geçmiş |
|
This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
Bu şüphenin geçmişi 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezine yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.
More Sentences
|
15 |
General |
back adv.
|
geriye |
|
Nor, in a way, do I myself think it is much fun looking back.
Bir bakıma ben de geriye dönüp bakmanın çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.
More Sentences
|
16 |
General |
back adv.
|
arkada |
|
Tom's car is still parked out back.
Tom'un arabası hala arkada park halinde.
More Sentences
|
17 |
General |
back adv.
|
geride |
|
This political architecture is back to front.
Bu siyasi mimari artık geride kalmıştır.
More Sentences
|
18 |
General |
back adv.
|
yine |
|
Israel and Jerusalem are back in Jewish hands.
Kudüs şimdi yine İsraillilerin ve Yahudilerin ellerinde.
More Sentences
|
19 |
General |
back adv.
|
önce |
|
It goes back 25 years.
25 yıl öncesine dayanıyor.
More Sentences
|
20 |
General |
back adv.
|
arkaya |
|
I'd like to sit further back.
Daha arkaya oturmak istiyorum.
More Sentences
|
|
21 |
General |
back adv.
|
yerine |
|
Wait, let me put these back.
Bekle, bunları yerine koyayım.
More Sentences
|
22 |
General |
back adv.
|
geçmişe |
|
Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.
More Sentences
|
23 |
General |
back adv.
|
geriye |
|
There is little point in their looking back.
Geriye dönüp bakmalarının pek bir anlamı yok.
More Sentences
|
24 |
General |
back adv.
|
arkaya |
|
Tom had his hair slicked back.
Tom saçlarını arkaya taramıştı.
More Sentences
|
25 |
General |
back adv.
|
geriye doğru |
|
A transparent system of traceability and labelling will allow blood to be traced from donor to recipient and back.
Şeffaf bir izlenebilirlik ve etiketleme sistemi, kanın donörden alıcıya ve geriye doğru izlenebilmesini sağlayacaktır.
More Sentences
|
Technical |
|
26 |
Technical |
back n.
|
arka |
|
The referendum in Ireland gave us an opportunity to sit back and think about the way in which Europe develops.
İrlanda'daki referandum bize arkamıza yaslanıp Avrupa'nın nasıl geliştiğini düşünme fırsatı verdi.
More Sentences
|
27 |
Technical |
back n.
|
sırt |
|
Where mad cow disease is concerned, it feels as though the European Union has gone into the free market back to front.
Deli dana hastalığı söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği'nin serbest piyasaya sırtını döndüğü hissine kapılıyoruz.
More Sentences
|
28 |
Technical |
back adv.
|
tekrar |
|
That should enable us to get everything back on track again, as it were.
Bu, her şeyi eskiden olduğu gibi tekrar rayına oturtmamızı sağlayacaktır.
More Sentences
|
Textile |
|
29 |
Textile |
back n.
|
arka |
|
The separators are removed, revealing space between the back molar teeth.
Ayırıcılar çıkarılarak arka azı dişleri arasındaki boşluk ortaya çıkar.
More Sentences
|
30 |
Textile |
back n.
|
sırt |
|
You cannot just turn your back on this problem.
Bu soruna sırtınızı dönemezsiniz.
More Sentences
|
Anatomy |
|
31 |
Anatomy |
back n.
|
omurga |
|
Keep your back straight!
Omurganı dik tut!
More Sentences
|
Common Usage |
|
32 |
Common Usage |
back n.
|
art |
|
33 |
Common Usage |
back n.
|
arkalık |
|
34 |
Common Usage |
back n.
|
geri |
|
35 |
Common Usage |
back n.
|
ters |
|
General |
|
36 |
General |
back n.
|
tekne |
|
37 |
General |
back n.
|
ters taraf |
|
38 |
General |
back n.
|
defans oyuncusu |
|
39 |
General |
back n.
|
geri |
|
40 |
General |
back n.
|
müdafi |
|
|
41 |
General |
back n.
|
bek (savunma, müdafaa) |
|
42 |
General |
back n.
|
gıyap (konuşma/dedikodu) |
|
43 |
General |
back n.
|
arka (konuşma/dedikodu) |
|
44 |
General |
back n.
|
geniş su kabı |
|
45 |
General |
back n.
|
mavna |
|
46 |
General |
back n.
|
kitabın sırtı |
|
47 |
General |
back n.
|
sırt (kitap) |
|
48 |
General |
back v.
|
arka çıkmak |
|
49 |
General |
back v.
|
vazgeçmek |
|
50 |
General |
back v.
|
ciro etmek |
|
51 |
General |
back v.
|
kaplamak (kitap) |
|
52 |
General |
back v.
|
geri yürütmek |
|
53 |
General |
back v.
|
geriye doğru sürmek |
|
54 |
General |
back v.
|
yardım etmek |
|
55 |
General |
back v.
|
sırtına binmek |
|
56 |
General |
back v.
|
astarlamak |
|
57 |
General |
back v.
|
oynamak |
|
58 |
General |
back v.
|
geri sürmek |
|
59 |
General |
back v.
|
gerilemek |
|
60 |
General |
back v.
|
geri geri gitmek |
|
61 |
General |
back v.
|
takviye etmek |
|
62 |
General |
back v.
|
kayırmak |
|
63 |
General |
back v.
|
sırtlamak |
|
64 |
General |
back v.
|
geriye götürmek |
|
65 |
General |
back v.
|
-e arka olmak |
|
66 |
General |
back v.
|
-e yardım etmek |
|
67 |
General |
back v.
|
himaye etmek |
|
68 |
General |
back v.
|
korumak |
|
69 |
General |
back v.
|
arkasını imzalamak |
|
70 |
General |
back v.
|
sahip çıkmak |
|
71 |
General |
back v.
|
üzerine bahse girmek |
|
72 |
General |
back v.
|
sırt geçirmek |
|
73 |
General |
back v.
|
sırt yerleştirmek |
|
74 |
General |
back v.
|
sırt kaplamak |
|
75 |
General |
back v.
|
gerisinde/arkasında uzanmak |
|
76 |
General |
back v.
|
rüzgarın yönü sağdan sola doğru değişmek |
|
77 |
General |
back v.
|
kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek |
|
78 |
General |
back v.
|
rüzgarı doldurarak ve boşaltarak yelkenleri manevra yapmak |
|
79 |
General |
back v.
|
eşlik etmek (müzisyene) |
|
80 |
General |
back adj.
|
evvelki |
|
|
81 |
General |
back adj.
|
geriye doğru giden |
|
82 |
General |
back adj.
|
eski tarihli |
|
83 |
General |
back adj.
|
ödemesi gecikmiş |
|
84 |
General |
back adj.
|
arkasındaki |
|
85 |
General |
back adj.
|
ödenmemiş |
|
86 |
General |
back adj.
|
arkaya doğru olan |
|
87 |
General |
back adj.
|
uzakta |
|
88 |
General |
back adj.
|
gerideki |
|
89 |
General |
back adj.
|
gerisindeki |
|
90 |
General |
back adj.
|
gerisinde |
|
91 |
General |
back adj.
|
geçmiş tarihli |
|
92 |
General |
back adj.
|
ters yönde |
|
93 |
General |
back adj.
|
zıt yönde |
|
94 |
General |
back adv.
|
ters |
|
95 |
General |
back adv.
|
geçmişte |
|
96 |
General |
back adv.
|
karşılık olarak |
|
97 |
General |
back adv.
|
eski yerine |
|
98 |
General |
back adv.
|
eski yerinde |
|
99 |
General |
back adv.
|
geri |
|
100 |
General |
back adv.
|
geri geri |
|
101 |
General |
back adv.
|
arkaya doğru |
|
102 |
General |
back adv.
|
mazide |
|
103 |
General |
back adv.
|
maziye |
|
104 |
General |
back adv.
|
sahibine |
|
Colloquial |
|
105 |
Colloquial |
back adv.
|
eğin |
|
Technical |
|
106 |
Technical |
back v.
|
kaşelemek |
|
107 |
Technical |
back v.
|
tersten esmek |
|
Computer |
|
108 |
Computer |
back n.
|
desen |
|
109 |
Computer |
back n.
|
geri |
|
110 |
Computer |
back adj.
|
önceki |
|
Mining |
|
111 |
Mining |
back n.
|
yüzeye en yakın geçit veya katmanın kenarı |
|
Anatomy |
|
112 |
Anatomy |
back n.
|
belkemiği |
|
Linguistics |
|
113 |
Linguistics |
back adj.
|
art |
|
114 |
Linguistics |
back adj.
|
dil ardı |
|
115 |
Linguistics |
back adj.
|
kalın |
|
Football |
|
116 |
Football |
back n.
|
bek |
|
Ottoman Turkish |
|
117 |
Ottoman Turkish |
back adj.
|
zahir |
|
|
Categoría |
Inglés |
Turco |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
come back v.
|
dönmek |
|
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
turn back v.
|
dönmek |
|
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
take back v.
|
geri almak |
|
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
back pocket n.
|
arka cep |
|
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.
More Sentences
|
5 |
General |
way back n.
|
dönüş |
|
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.
More Sentences
|
6 |
General |
pull back n.
|
geri çekilme |
|
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.
More Sentences
|
7 |
General |
taking back n.
|
geri alma |
|
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
back door n.
|
arka kapı |
|
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.
More Sentences
|
9 |
General |
back pain n.
|
sırt ağrısı |
|
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?
More Sentences
|
10 |
General |
back seat n.
|
arka koltuk |
|
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.
More Sentences
|
11 |
General |
back street n.
|
arka sokak |
|
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
More Sentences
|
12 |
General |
back door n.
|
gizli kapı |
|
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.
More Sentences
|
13 |
General |
back then n.
|
o zamanlar |
|
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.
More Sentences
|
14 |
General |
lower back n.
|
(vücutta) bel |
|
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.
More Sentences
|
15 |
General |
back yard n.
|
arka bahçe |
|
Everyone's out in the back yard.
Herkes arka bahçede.
More Sentences
|
16 |
General |
back room n.
|
arka oda |
|
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.
More Sentences
|
17 |
General |
back up plan n.
|
yedek plan |
|
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.
More Sentences
|
18 |
General |
back massage n.
|
sırt masajı |
|
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.
More Sentences
|
19 |
General |
call-back n.
|
geri çağırma |
|
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.
More Sentences
|
20 |
General |
bounce back n.
|
(yenilgi sonrası) toparlanma |
|
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.
More Sentences
|
21 |
General |
bounce back n.
|
geri dönme |
|
You'll bounce back.
Geri döneceksin.
More Sentences
|
22 |
General |
talk back to v.
|
sert karşılık vermek |
|
You always talk back to me, don't you?
Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?
More Sentences
|
23 |
General |
hold back v.
|
kendini tutmak |
|
Don't hold back.
Kendinizi tutmayın.
More Sentences
|
24 |
General |
look back v.
|
geriye bakmak |
|
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.
More Sentences
|
25 |
General |
talk back to v.
|
karşı gelmek |
|
You always talk back to me, don't you?
Bana hep karşı gelirsin, değil mi?
More Sentences
|
26 |
General |
want back v.
|
geri istemek |
|
I want back what you've taken from me.
Benden aldığını geri istiyorum.
More Sentences
|
27 |
General |
hold back v.
|
çekinmek |
|
Don't hold back.
Çekinme.
More Sentences
|
28 |
General |
answer back v.
|
karşılık vermek |
|
She knows better than to answer back to him.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.
More Sentences
|
29 |
General |
come back v.
|
geri gelmek |
|
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.
More Sentences
|
30 |
General |
look back v.
|
geçmişe bakmak |
|
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.
More Sentences
|
31 |
General |
keep back v.
|
tutmak |
|
He tried to keep back his tears.
Gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
More Sentences
|
32 |
General |
hold back v.
|
saklamak |
|
I'm sure he is holding back something from us.
Bizden bir şeyler sakladığına eminim.
More Sentences
|
33 |
General |
push back v.
|
geriye itmek |
|
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.
More Sentences
|
34 |
General |
cut back v.
|
kesinti yapmak |
|
They cut back more every year.
Her yıl daha fazla kesinti yapıyorlar.
More Sentences
|
35 |
General |
fight back v.
|
direnmek |
|
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.
More Sentences
|
36 |
General |
look back on v.
|
anımsamak |
|
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.
More Sentences
|
37 |
General |
pay back v.
|
ödemek |
|
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month.
Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum.
More Sentences
|
38 |
General |
bring back v.
|
geri getirmek |
|
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?
More Sentences
|
39 |
General |
turn back v.
|
geri döndürmek |
|
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.
More Sentences
|
40 |
General |
call back v.
|
dönmek |
|
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.
More Sentences
|
41 |
General |
back out of v.
|
vazgeçmek |
|
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.
More Sentences
|
42 |
General |
fall back v.
|
geri çekilmek |
|
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?
More Sentences
|
43 |
General |
back down v.
|
vazgeçmek |
|
Tom didn't want to back down.
Tom vazgeçmek istemedi.
More Sentences
|
44 |
General |
back away v.
|
geriye çekilmek |
|
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.
More Sentences
|
45 |
General |
back down v.
|
sözünden dönmek |
|
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.
More Sentences
|
46 |
General |
brought back v.
|
geri getirmek |
|
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.
More Sentences
|
47 |
General |
hold back v.
|
tutmak |
|
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
48 |
General |
go back v.
|
geri gitmek |
|
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.
More Sentences
|
49 |
General |
back up v.
|
geri sürmek |
|
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.
More Sentences
|
50 |
General |
hit back v.
|
karşılık vermek |
|
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.
More Sentences
|
51 |
General |
fight back v.
|
karşı koymak |
|
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.
More Sentences
|
52 |
General |
cut back v.
|
tasarruf etmek |
|
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.
More Sentences
|
53 |
General |
talk back v.
|
cevap vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a cevap vermesen iyi olur.
More Sentences
|
54 |
General |
go back v.
|
dönmek |
|
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.
More Sentences
|
55 |
General |
call back v.
|
geri çağırmak |
|
He thought Parliament should have the possibility of calling back implementing measures.
Parlamentonun uygulama tedbirlerini geri çağırma imkanına sahip olması gerektiğini düşündü.
More Sentences
|
56 |
General |
come back to v.
|
geri gelmek |
|
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.
More Sentences
|
57 |
General |
bring back v.
|
hatırlatmak |
|
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.
More Sentences
|
58 |
General |
give it back v.
|
geri vermek |
|
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.
More Sentences
|
59 |
General |
go back v.
|
geri dönmek |
|
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
More Sentences
|
60 |
General |
get back v.
|
geri dönmek |
|
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.
More Sentences
|
61 |
General |
back out v.
|
sözünden dönmek |
|
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.
More Sentences
|
62 |
General |
turn back v.
|
geri dönmek |
|
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.
More Sentences
|
63 |
General |
fall back on v.
|
başvurmak |
|
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?
More Sentences
|
64 |
General |
back off v.
|
vazgeçmek |
|
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
65 |
General |
talk back v.
|
karşılık vermek |
|
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.
More Sentences
|
66 |
General |
back out v.
|
vazgeçmek |
|
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.
More Sentences
|
67 |
General |
stand back v.
|
çekilmek |
|
I'd stand back if I were you.
Yerinde olsam geri çekilirdim.
More Sentences
|
68 |
General |
get back v.
|
dönmek |
|
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.
More Sentences
|
69 |
General |
cut back v.
|
kesmek |
|
If you want to become thin, you should cut back on the between-meal snacks.
Zayıf olmak isterseniz, yemekler arası aperatifleri kesmeniz gerekir.
More Sentences
|
70 |
General |
send back v.
|
geri göndermek |
|
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.
More Sentences
|
71 |
General |
bounce back v.
|
kendini toparlamak |
|
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.
More Sentences
|
72 |
General |
choke back v.
|
tutmak |
|
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.
More Sentences
|
73 |
General |
keep back v.
|
gizlemek |
|
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
More Sentences
|
74 |
General |
drive back v.
|
püskürtmek |
|
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?
More Sentences
|
75 |
General |
lean back v.
|
arkaya yaslanmak |
|
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.
More Sentences
|
76 |
General |
go back to v.
|
kadar uzanmak |
|
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.
More Sentences
|
77 |
General |
step back v.
|
geri çekilmek |
|
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
78 |
Common Usage |
back of the neck n.
|
ense |
|
79 |
Common Usage |
draw back v.
|
geri çekmek |
|
General |
|
80 |
General |
coming back n.
|
geri gelme |
|
81 |
General |
dye back n.
|
boya teknesi |
|
82 |
General |
back chat n.
|
terbiyesizlik |
|
83 |
General |
dye back n.
|
boya kabı |
|
84 |
General |
the small of the back n.
|
sırtın en dar kısmı |
|
85 |
General |
back talk n.
|
küstahça karşılık verme |
|
86 |
General |
back influence n.
|
gizli etki |
|
87 |
General |
back number n.
|
bir derginin eski sayılarından biri |
|
88 |
General |
giving back n.
|
iade |
|
89 |
General |
middle of the back n.
|
bel |
|
90 |
General |
turning back n.
|
geri çevirme |
|
91 |
General |
pacing back and forth n.
|
volta |
|
92 |
General |
back lighting n.
|
kontrjur |
|
93 |
General |
back friendly n.
|
sırta dost |
|
94 |
General |
back biter n.
|
iftiracı |
|
95 |
General |
back seat n.
|
arka yer |
|
96 |
General |
adjustable back n.
|
ayarlanabilir sırt (koltuk vb) |
|
97 |
General |
back seat n.
|
ikinci mevki |
|
98 |
General |
team fall back n.
|
tim geri çekilin |
|
99 |
General |
back door n.
|
antin |
|
100 |
General |
back country n.
|
taşra |
|
101 |
General |
back drop n.
|
temel |
|
102 |
General |
seat with an adjustable back n.
|
pulman koltuk |
|
103 |
General |
back fire n.
|
ard yakma |
|
104 |
General |
sending back n.
|
irca |
|
105 |
General |
back seat n.
|
ikinci rol |
|
106 |
General |
back of the head n.
|
ense |
|
107 |
General |
blank back n.
|
arkası boş |
|
108 |
General |
going back n.
|
geriye gitme |
|
109 |
General |
right back n.
|
sağbek |
|
110 |
General |
the back n.
|
peş |
|
111 |
General |
turning back n.
|
geri dönme |
|
112 |
General |
back biter n.
|
dedikoducu |
|
113 |
General |
back up electricity n.
|
yedek elektrik |
|
114 |
General |
back to africa movement n.
|
afrika geri dönüş hareketleri |
|
115 |
General |
back scratcher n.
|
kaşağı |
|
116 |
General |
back flow n.
|
tersine akış |
|
117 |
General |
back side n.
|
arka taraf |
|
118 |
General |
back number n.
|
eski kafalı kimse |
|
119 |
General |
back gray n.
|
astar |
|
120 |
General |
back country n.
|
memleketin uzak köşeleri |
|
121 |
General |
kick back n.
|
geri tepme |
|
122 |
General |
back tooth n.
|
azı dişi |
|
123 |
General |
ring back n.
|
geri arama |
|
124 |
General |
back flow n.
|
ters akış |
|
125 |
General |
back view n.
|
arkadan görünüş |
|
126 |
General |
back number n.
|
bir önceki sayı |
|
127 |
General |
back wall n.
|
sırt perdesi |
|
128 |
General |
back surge n.
|
geri kabarma |
|
129 |
General |
back cutting n.
|
ek kazı |
|
130 |
General |
back window n.
|
arka pencere |
|
131 |
General |
back cutting n.
|
eğreti |
|
132 |
General |
back cloth n.
|
astar |
|
133 |
General |
back cloth n.
|
baskı astarı |
|
134 |
General |
back board n.
|
arkalık |
|
135 |
General |
back view n.
|
arka görünüş |
|
136 |
General |
back door n.
|
servis kapısı |
|
137 |
General |
back tracking n.
|
geri iz sürme |
|
138 |
General |
back board n.
|
arka |
|
139 |
General |
back surface n.
|
arka yüzey |
|
140 |
General |
back-goal n.
|
kale arkası |
|
141 |
General |
back-scratcher n.
|
kaşağı |
|
142 |
General |
back-friendly n.
|
sırta dost |
|
143 |
General |
back-type parachute n.
|
sırt paraşütü |
|
144 |
General |
back-pack n.
|
sırt çantası |
|
145 |
General |
back-alley n.
|
arka sokak |
|
146 |
General |
back-seat driver n.
|
arka koltuk sürücüsü |
|
147 |
General |
back-up n.
|
yedekli |
|
148 |
General |
back-up n.
|
arka |
|
149 |
General |
back-up n.
|
rezerv |
|
150 |
General |
back-flushing n.
|
geri yıkama |
|
151 |
General |
cut-back n.
|
eksiltme |
|
152 |
General |
pay-back n.
|
geri ödeme |
|
153 |
General |
back pack n.
|
sırt çantası |
|
154 |
General |
twin back-to-back seats n.
|
ikili duvar oturma yeri |
|
155 |
General |
back seat n.
|
arka oturma yeri |
|
156 |
General |
back-biting n.
|
çekiştirme |
|
157 |
General |
back-biting n.
|
kötüleme |
|
158 |
General |
back-biting n.
|
yerme |
|
159 |
General |
back issue newspaper n.
|
geçmiş tarihli gazete |
|
160 |
General |
back issue n.
|
geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın |
|
161 |
General |
draw back n.
|
bilardoda geri çektirme |
|
162 |
General |
draw back n.
|
bilardoda çektirme |
|
163 |
General |
back-marker n.
|
yarışta geride kalan yarışmacı |
|
164 |
General |
lower back n.
|
(bir şeyin) alt arka (kısmı) |
|
165 |
General |
laid-back lifestyle n.
|
rahat yaşam tarzı |
|
166 |
General |
back to basics n.
|
köklere dönüş |
|
167 |
General |
back to basics n.
|
özüne dönme |
|
168 |
General |
back translation n.
|
tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme |
|
169 |
General |
back number n.
|
eski nüsha |
|
170 |
General |
back number n.
|
eski sayı |
|
171 |
General |
front and back page n.
|
ön ve arka sayfa |
|
172 |
General |
returning back to school n.
|
okula dönme |
|
173 |
General |
the back of the building n.
|
binanın arka tarafı |
|
174 |
General |
back slang n.
|
ters argo |
|
175 |
General |
back slang n.
|
sözcüklerin tersine söylendiği argo |
|
176 |
General |
back manipulation n.
|
sırt masajı |
|
177 |
General |
back story n.
|
art öykü |
|
178 |
General |
back-of-the-house n.
|
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar |
|
179 |
General |
back aisle n.
|
arka koridor |
|
180 |
General |
come-back plan n.
|
geri dönüş planı |
|
181 |
General |
back up plan n.
|
b planı |
|
182 |
General |
back dimples n.
|
bel gamzesi |
|
183 |
General |
relaxation back to the ground state n.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
184 |
General |
back chat n.
|
karşılık verme |
|
185 |
General |
back-burner n.
|
sobada arka yakıcı |
|
186 |
General |
back seat n.
|
önemsiz konum |
|
187 |
General |
back seat n.
|
ikincil önemde |
|
188 |
General |
back-chaining n.
|
geri zincirleme |
|
189 |
General |
answering back n.
|
karşılık verme |
|
190 |
General |
back chat n.
|
küstahlık |
|
191 |
General |
back alley n.
|
arka sokak |
|
192 |
General |
back chat n.
|
küstahça karşılık |
|
193 |
General |
back country n.
|
geri kalmış yöreler |
|
194 |
General |
bad back n.
|
bel sorunu |
|
195 |
General |
bad back n.
|
sırt ağrısı |
|
196 |
General |
back-story n.
|
özgeçmiş |
|
197 |
General |
call-back n.
|
ikinci tur seçmeler |
|
198 |
General |
back vent skirt n.
|
arkadan yırtmaçlı etek |
|
199 |
General |
back scrubber n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
200 |
General |
scratch-back n.
|
sırt kaşıyıcısı |
|
201 |
General |
hair slicked back n.
|
arkaya taranmış saç |
|
202 |
General |
upper back n.
|
sırtın üst kısmı |
|
203 |
General |
upper back n.
|
üst sırt |
|
204 |
General |
back face n.
|
arka yüz |
|
205 |
General |
back-seat driver n.
|
sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi |
|
206 |
General |
back parking n.
|
geri geri park etme |
|
207 |
General |
smile back through gritted teeth n.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
208 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekolteli elbise |
|
209 |
General |
low-cut back dress n.
|
sırt dekoltesi olan elbise |
|
210 |
General |
back vocal n.
|
geri vokalist |
|
211 |
General |
back vocal n.
|
geri vokal |
|
212 |
General |
back vocal n.
|
arka vokal |
|
213 |
General |
talking back n.
|
küstah ve terbiyesizce cevap verme |
|
214 |
General |
call-back n.
|
geri alma |
|
215 |
General |
call-back n.
|
bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması |
|
216 |
General |
back matter n.
|
arka bölüm |
|
217 |
General |
back matter n.
|
arka kısım |
|
218 |
General |
back matter n.
|
kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım |
|
219 |
General |
back catalogue n.
|
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
|
220 |
General |
back charges n.
|
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar |
|
221 |
General |
back green [scotland] n.
|
bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe |
|
222 |
General |
back street n.
|
ara sokak |
|
223 |
General |
back-to-back n.
|
terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler |
|
224 |
General |
back road n.
|
arka yol |
|
225 |
General |
back row n.
|
arka sıra |
|
226 |
General |
back-kitchen n.
|
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda |
|
227 |
General |
back road n.
|
az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol |
|
228 |
General |
back row n.
|
rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları |
|
229 |
General |
ceding back n.
|
geri verme |
|
230 |
General |
back-checking n.
|
gözden geçirme |
|
231 |
General |
back-stabbing n.
|
arkadan vurma |
|
232 |
General |
back stool n.
|
arkalı tabure |
|
233 |
General |
back-stabbing n.
|
kalleşlik etme |
|
234 |
General |
back-checking n.
|
kontrol etme |
|
235 |
General |
back-stabbing n.
|
iftirayla küçük düşürme |
|
236 |
General |
back-stabbing n.
|
hainlik etme |
|
237 |
General |
back comb n.
|
başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak |
|
238 |
General |
turtle-back shooting n.
|
uzun mesafeli ok atışı |
|
239 |
General |
window back n.
|
pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü |
|
240 |
General |
bob (back of the book) n.
|
(pul) kitap arkası |
|
241 |
General |
bob (back of the book) n.
|
posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul |
|
242 |
General |
hark back n.
|
geçmişe dönme |
|
243 |
General |
hark back n.
|
eskiyi yad etme |
|
244 |
General |
bounce back n.
|
yankı |
|
245 |
General |
bounce back n.
|
yansıma |
|
246 |
General |
hog's-back n.
|
kamburu andıran kemerli sırt |
|
247 |
General |
roll back n.
|
topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam |
|
248 |
General |
roll back n.
|
bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme |
|
249 |
General |
back step n.
|
geriye, arkaya adım |
|
250 |
General |
fight back n.
|
direnme |
|
251 |
General |
fight back n.
|
karşı koyma |
|
252 |
General |
fight back n.
|
karşı saldırı |
|
253 |
General |
set-back n.
|
engel |
|
254 |
General |
set-back n.
|
köstek |
|
255 |
General |
set-back n.
|
mani |
|
256 |
General |
sling-back n.
|
arkası bantlı ayakkabı |
|
257 |
General |
fall back upon a thing v.
|
sığınmak |
|
258 |
General |
set a clock back v.
|
saati geriye almak |
|
259 |
General |
force back v.
|
kanırtmak |
|
260 |
General |
strike back v.
|
geri vurmak |
|
261 |
General |
be at one's back v.
|
bir kimseye arka çıkmak |
|
262 |
General |
back down from v.
|
vazgeçmek |
|
263 |
General |
slip back v.
|
geriye doğru kaymak |
|
264 |
General |
send back v.
|
iade etmek |
|
265 |
General |
get one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
266 |
General |
go back and forth v.
|
ileri geri gitmek |
|
267 |
General |
go back to square one v.
|
sıfırdan başlamak |
|
268 |
General |
back fire v.
|
geri tepmek |
|
269 |
General |
hold back v.
|
durdurmak |
|
270 |
General |
fallen back on v.
|
başvurmak |
|
271 |
General |
look back on v.
|
yeniden gözden geçirmek |
|
272 |
General |
knock back v.
|
mal olmak |
|
273 |
General |
hand back v.
|
geri vermek |
|
274 |
General |
shrink back v.
|
geri çekilmek |
|
275 |
General |
back fire v.
|
ters gitmek |
|
276 |
General |
give someone the shirt off one's back v.
|
çok cömert olmak |
|
277 |
General |
knock back a drink v.
|
tek atmak |
|
278 |
General |
lean back v.
|
kaykılmak |
|
279 |
General |
back up v.
|
arka çıkmak |
|
280 |
General |
hark back to v.
|
geçmişten söz etmek |
|
281 |
General |
back down v.
|
bir iddiadan vazgeçmek |
|
282 |
General |
pay back v.
|
öç almak |
|
283 |
General |
knock back v.
|
şaşırtmak |
|
284 |
General |
do something behind one's back v.
|
birinden gizli yapmak |
|
285 |
General |
go back v.
|
gerisin geriye gitmek |
|
286 |
General |
take back to v.
|
geçmişe götürmek |
|
287 |
General |
put back v.
|
reddetmek |
|
288 |
General |
pay somebody back v.
|
hesabını sormak |
|
289 |
General |
keep back v.
|
geciktirmek |
|
290 |
General |
cut something back v.
|
kesinti yapmak |
|
291 |
General |
cede back v.
|
geri vermek |
|
292 |
General |
set back v.
|
geciktirmek |
|
293 |
General |
fall back upon a thing v.
|
güvenmek |
|
294 |
General |
cut back v.
|
geri dönmek |
|
295 |
General |
kick back v.
|
geri tepmek |
|
296 |
General |
back up v.
|
desteklemek (kanıtla) |
|
297 |
General |
drop back v.
|
gerilemek |
|
298 |
General |
think back on v.
|
hatırlamak |
|
299 |
General |
throttle back v.
|
bastırmak |
|
300 |
General |
put something back to v.
|
saatini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
301 |
General |
call back v.
|
caymak |
|
302 |
General |
stand back v.
|
gerilemek |
|
303 |
General |
answer back v.
|
küstahça cevap vermek |
|
304 |
General |
get one's own back v.
|
hıncını almak |
|
305 |
General |
put something back v.
|
yerine koymak |
|
306 |
General |
back and fill v.
|
kararsız olmak |
|
307 |
General |
keep back v.
|
önlemek |
|
308 |
General |
turn back v.
|
geri çevirmek |
|
309 |
General |
drive back v.
|
geri dönmek zorunda bırakmak |
|
310 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri dönmek |
|
311 |
General |
put back v.
|
geri koymak |
|
312 |
General |
back bite v.
|
iftira etmek |
|
313 |
General |
have one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
314 |
General |
look back v.
|
arkaya bakmak |
|
315 |
General |
back down v.
|
dönmek |
|
316 |
General |
start back v.
|
dönmek |
|
317 |
General |
set somebody back something v.
|
mal olmak |
|
318 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkasından iş çevirmek |
|
319 |
General |
check back v.
|
yeniden soruşturmak |
|
320 |
General |
put something back v.
|
bir şeyi geciktirmek |
|
321 |
General |
call back v.
|
yalanlamak |
|
322 |
General |
back down v.
|
savunulan iddadan vazgeçmek |
|
323 |
General |
answer back v.
|
cevabı yapıştırmak |
|
324 |
General |
bounce back v.
|
kendini toplamak |
|
325 |
General |
stand back v.
|
kenara çekilmek |
|
326 |
General |
ring back v.
|
geri aramak |
|
327 |
General |
hunch one's back v.
|
kambur durmak |
|
328 |
General |
hang back v.
|
duraksamak |
|
329 |
General |
start back v.
|
ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak |
|
330 |
General |
have one's own back v.
|
intikamını almak |
|
331 |
General |
get one's own back v.
|
cezalandırmak |
|
332 |
General |
hang back v.
|
çekinmek |
|
333 |
General |
get back v.
|
geri almak |
|
334 |
General |
be back on amicable terms v.
|
yeniden dostane ilişkiler kurmak |
|
335 |
General |
call back to mind v.
|
hatırına getirmek |
|
336 |
General |
go back on v.
|
caymak |
|
337 |
General |
come back v.
|
karşılık vermek |
|
338 |
General |
draw back v.
|
gerilemek |
|
339 |
General |
back on one's word v.
|
su koyvermek |
|
340 |
General |
set back v.
|
patlamak |
|
341 |
General |
pay someone back v.
|
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) |
|
342 |
General |
get one's own back v.
|
öcünü almak |
|
343 |
General |
put back v.
|
geciktirmek |
|
344 |
General |
hold something back v.
|
zapt etmek |
|
345 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı dönmek |
|
346 |
General |
keep back v.
|
alıkoymak |
|
347 |
General |
send back v.
|
geri çevirmek |
|
348 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
349 |
General |
look back on v.
|
geçmişe dönüp bakmak |
|
350 |
General |
knock back v.
|
patlamak |
|
351 |
General |
choke back v.
|
durdurmak |
|
352 |
General |
fall back on v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
353 |
General |
turn one's back on v.
|
dirsek çevirmek |
|
354 |
General |
pay back in one's own coin v.
|
misilleme yapmak |
|
355 |
General |
put back v.
|
eski yerine koymak |
|
356 |
General |
choke something back v.
|
zapt etmek |
|
357 |
General |
take back v.
|
eskiyi hatırlatmak |
|
358 |
General |
pay someone back v.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
359 |
General |
back out of v.
|
caymak |
|
360 |
General |
go back on one's promise v.
|
sözünden dönmek |
|
361 |
General |
have one's back against the wall v.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
362 |
General |
be back v.
|
arka olmak |
|
363 |
General |
keep back v.
|
barındırmak |
|
364 |
General |
go back on v.
|
inkar etmek |
|
365 |
General |
put something back to v.
|
tarihini öne almak (toplantı/randevu vb) |
|
366 |
General |
set back v.
|
geri almak |
|
367 |
General |
whip back v.
|
çabucak dönmek |
|
368 |
General |
think back v.
|
tekrar düşünmek |
|
369 |
General |
stab in the back v.
|
kalleşlik etmek |
|
370 |
General |
knock back v.
|
devirmek |
|
371 |
General |
back from death's door v.
|
ölümden dönmek |
|
372 |
General |
hold a crowd back v.
|
kalabalığı zaptetmek |
|
373 |
General |
take back to v.
|
götürmek (geçmişte bir zamana) |
|
374 |
General |
draw back v.
|
çekilmek |
|
375 |
General |
pay someone back v.
|
birine olan borcu ödemek |
|
376 |
General |
come back v.
|
aklına gelmek |
|
377 |
General |
lie back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
378 |
General |
set something back v.
|
bir işi (bir süre için) geciktirmek |
|
379 |
General |
hang back v.
|
geri durmak |
|
380 |
General |
turn back v.
|
arkaya dönmek |
|
381 |
General |
hark back to v.
|
önceki konuya dönmek |
|
382 |
General |
roll back v.
|
düşürmek |
|
383 |
General |
set someone back v.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
384 |
General |
be back breaking v.
|
yorucu olmak |
|
385 |
General |
go back on someone v.
|
birine ihanet etmek |
|
386 |
General |
set back v.
|
geri çekilmek |
|
387 |
General |
send back v.
|
çevirmek |
|
388 |
General |
cut something back v.
|
budamak |
|
389 |
General |
back out v.
|
sözünü tutmamak |
|
390 |
General |
arch the back v.
|
kamburunu çıkarmak |
|
391 |
General |
cut something back v.
|
kısmak |
|
392 |
General |
choke back v.
|
vazgeçirmek |
|
393 |
General |
choke back v.
|
kısmak |
|
394 |
General |
set a watch back v.
|
saati geriye almak |
|
395 |
General |
come back v.
|
geri dönmek |
|
396 |
General |
knock back v.
|
içmek |
|
397 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna girmek |
|
398 |
General |
put somebody back up v.
|
gıcık etmek |
|
399 |
General |
hark back to v.
|
eski olaylardan söz etmek |
|
400 |
General |
make a rod for one's own back v.
|
kaşınmak |
|
401 |
General |
lie on one's back v.
|
sırtüstü yatmak |
|
402 |
General |
travel back and forth v.
|
mekik dokumak |
|
403 |
General |
put back v.
|
engel olmak |
|
404 |
General |
back up v.
|
destek olmak |
|
405 |
General |
not to give back v.
|
üstüne yatmak |
|
406 |
General |
hit back v.
|
misilleme yapmak |
|
407 |
General |
hark back v.
|
sadede dönmek |
|
408 |
General |
sit back v.
|
yan gelip yatmak |
|
409 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
410 |
General |
give back v.
|
karşılık vermek |
|
411 |
General |
come back to one's memory v.
|
aklına gelmek |
|
412 |
General |
straggle back v.
|
ayrı ayrı gelmek |
|
413 |
General |
fall back on v.
|
müracaat etmek |
|
414 |
General |
choke back one's tears v.
|
gözyaşlarını tutmak |
|
415 |
General |
back down v.
|
caymak |
|
416 |
General |
get one's own back v.
|
intikamını almak |
|
417 |
General |
take on one's back v.
|
sırtlamak |
|
418 |
General |
turn one's back on v.
|
sırt çevirmek |
|
419 |
General |
lie back v.
|
sırt üstü yatmak |
|
420 |
General |
put something back v.
|
geri almak |
|
421 |
General |
back off v.
|
gevşetmek |
|
422 |
General |
hold a child back a year v.
|
çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak |
|
423 |
General |
put back v.
|
geri almak (saati) |
|
424 |
General |
bring back to life v.
|
hayata döndürmek |
|
425 |
General |
keep something on the back burner v.
|
sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek |
|
426 |
General |
hang back v.
|
gönülsüz olmak |
|
427 |
General |
turn back v.
|
kıvırmak |
|
428 |
General |
drive back v.
|
arabayla geri götürmek |
|
429 |
General |
set back v.
|
mal olmak |
|
430 |
General |
back up v.
|
geri gitmek |
|
431 |
General |
go back to work v.
|
işbaşı yapmak |
|
432 |
General |
back out of v.
|
sözünden dönmek |
|
433 |
General |
back down from v.
|
sözünden dönmek |
|
434 |
General |
get one round one's back v.
|
başına belayı satın almak |
|
435 |
General |
get one's own back v.
|
acısını çıkarmak |
|
436 |
General |
give back v.
|
geri vermek |
|
437 |
General |
hang back v.
|
sakınmak |
|
438 |
General |
keep back v.
|
saklamak |
|
439 |
General |
get back at v.
|
öç almak |
|
440 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi aksatmak |
|
441 |
General |
fall back up v.
|
son çare olarak başvurmak |
|
442 |
General |
hunch one's back v.
|
sırtını kamburlaştırmak |
|
443 |
General |
set someone back v.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
444 |
General |
take on one's back v.
|
arkalamak |
|
445 |
General |
play back v.
|
tekrarlamak |
|
446 |
General |
throw back v.
|
çekmek |
|
447 |
General |
force back v.
|
kanırmak |
|
448 |
General |
hang back v.
|
tereddüt etmek |
|
449 |
General |
go back on one's word v.
|
sözünden dönmek |
|
450 |
General |
rein back v.
|
dizginlemek |
|
451 |
General |
set something back v.
|
bir şeyi engellemek |
|
452 |
General |
double back v.
|
aynı yoldan geri dönmek |
|
453 |
General |
go back v.
|
gerilemek |
|
454 |
General |
lie on one's back v.
|
arka üstü yatmak |
|
455 |
General |
rein back v.
|
gem vurmak |
|
456 |
General |
pay back v.
|
geri vermek |
|
457 |
General |
put back v.
|
ilerlemesine engel olmak |
|
458 |
General |
know something like the back of one's hand v.
|
adı gibi bilmek |
|
459 |
General |
draw back v.
|
geri kalmak |
|
460 |
General |
get back on the rails v.
|
yoluna koymak |
|
461 |
General |
choke back v.
|
kontrol etmek |
|
462 |
General |
cause to go back v.
|
geriletmek |
|
463 |
General |
hang back v.
|
geri kalmak |
|
464 |
General |
stand back to back v.
|
sırt sırta vermek |
|
465 |
General |
be thrown back on one's own resources v.
|
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak |
|
466 |
General |
come back to somebody v.
|
aklına gelmek |
|
467 |
General |
look back v.
|
geçmişi düşünmek |
|
468 |
General |
die back v.
|
tepeden köke doğru kurumak |
|
469 |
General |
call back to mind v.
|
aklına getirmek |
|
470 |
General |
pace back and forth v.
|
volta atmak |
|
471 |
General |
walk back and forth v.
|
dönüp dolaşmak |
|
472 |
General |
turn back v.
|
kovmak |
|
473 |
General |
answer back v.
|
çemkirmek |
|
474 |
General |
back down from v.
|
caymak |
|
475 |
General |
fall back upon v.
|
başvurmak |
|
476 |
General |
rein back v.
|
frenlemek |
|
477 |
General |
come back to his memory v.
|
aklına gelmek |
|
478 |
General |
claw back v.
|
geri almak |
|
479 |
General |
come back v.
|
akla gelmek |
|
480 |
General |
set back v.
|
geri bırakmak |
|
481 |
General |
back up v.
|
bilgisayar yedeklemek |
|
482 |
General |
do something behind someone's back v.
|
arkadan iş çevirmek |
|
483 |
General |
cut back on something v.
|
kesinti yapmak |
|
484 |
General |
talk behind one's back v.
|
birinin arkasından konuşmak |
|
485 |
General |
buy back v.
|
geri satın almak |
|
486 |
General |
flash back v.
|
canlandırmak |
|
487 |
General |
pay somebody back v.
|
ödetmek |
|
488 |
General |
pat on the back v.
|
tebrik etmek |
|
489 |
General |
shuttle back and forth between two countries v.
|
iki ülke arasında mekik dokumak |
|
490 |
General |
keep back v.
|
biriktirmek |
|
491 |
General |
hold back v.
|
zaptetmek |
|
492 |
General |
put back v.
|
yerine koymak |
|
493 |
General |
hold oneself back v.
|
kendini tutmak |
|
494 |
General |
cut back v.
|
kesip kısaltmak |
|
495 |
General |
keep something on the back burner v.
|
daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak |
|
496 |
General |
lie back v.
|
dinlenmek |
|
497 |
General |
pay someone back v.
|
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
|
498 |
General |
sit back v.
|
boş oturmak |
|
499 |
General |
call someone back v.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
500 |
General |
draw back v.
|
geri almak |
|