back - Turco Inglés Diccionario

back

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Significados de "back" en diccionario turco inglés : 117 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
back n. sırt
I urge those same governments not to turn their backs on Europe.
Aynı hükümetlere Avrupa'ya sırtlarını dönmemeleri çağrısında bulunuyorum.

More Sentences
back n. arka
This is what I wanted to emphasise in this debate in which both the Commission and Parliament have a back seat.
Hem Komisyonun hem de Parlamentonun arka planda kaldığı bu tartışmada vurgulamak istediğim husus budur.

More Sentences
back adj. arkadaki
Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
Arkadaki heykelle fotoğraf çektirelim, olur mu?

More Sentences
General
back n. elin tersi
Tom wiped his mouth with the back of his hand.
Tom elinin tersiyle ağzını sildi.

More Sentences
back n. kitap sırtı
Tom put his books back into his knapsack.
Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.

More Sentences
back n. arka taraf
Tom's car is still out back.
Tom'un arabası hala dışarıda arka tarafta.

More Sentences
back n. arka
What we cannot do is sit back and let present trends continue.
Yapamayacağımız şey, arkamıza yaslanıp mevcut eğilimlerin devam etmesine izin vermektir.

More Sentences
back v. desteklemek
Europe has always backed the United Nations Security Council.
Avrupa her zaman Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni desteklemiştir.

More Sentences
back v. destek olmak
This too could be clarified if we were to back the rapporteur in her just endeavours to secure openness.
Sözcünün açıklığı güvence altına almaya yönelik adil çabalarına destek olursak bu da açıklığa kavuşabilir.

More Sentences
back v. geriye gitmek
And, just for effect, if you back away a little bit.
Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.

More Sentences
back adj. uzak
We should also stand back from the details to remember the purpose behind these measures.
Ayrıca bu tedbirlerin ardındaki amacı hatırlamak için ayrıntılardan uzak durmalıyız.

More Sentences
back adj. eski
The whole history of huge estates, owned by the capituleros, goes back much further.
Kapitulerosların sahip olduğu büyük mülklerin tarihi çok daha eskilere dayanır.

More Sentences
back adj. arkasında
Tom had better watch his back.
Tom arkasını kollasa iyi olur.

More Sentences
back adj. geçmiş
This suspicion dates back to the 1993 bomb attack on the World Trade Centre in New York.
Bu şüphenin geçmişi 1993 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezine yapılan bombalı saldırıya kadar uzanmaktadır.

More Sentences
back adv. geriye
Nor, in a way, do I myself think it is much fun looking back.
Bir bakıma ben de geriye dönüp bakmanın çok eğlenceli olduğunu düşünmüyorum.

More Sentences
back adv. arkada
Tom's car is still parked out back.
Tom'un arabası hala arkada park halinde.

More Sentences
back adv. geride
This political architecture is back to front.
Bu siyasi mimari artık geride kalmıştır.

More Sentences
back adv. yine
Israel and Jerusalem are back in Jewish hands.
Kudüs şimdi yine İsraillilerin ve Yahudilerin ellerinde.

More Sentences
back adv. önce
It goes back 25 years.
25 yıl öncesine dayanıyor.

More Sentences
back adv. arkaya
I'd like to sit further back.
Daha arkaya oturmak istiyorum.

More Sentences
back adv. yerine
Wait, let me put these back.
Bekle, bunları yerine koyayım.

More Sentences
back adv. geçmişe
Casting my mind back, however, I notice that we still have problems with the old bathing water directive.
Bununla birlikte, geçmişe döndüğümde, eski banyo suyu yönetmeliği ile ilgili hala sorunlarımız olduğunu fark ettim.

More Sentences
back adv. geriye
There is little point in their looking back.
Geriye dönüp bakmalarının pek bir anlamı yok.

More Sentences
back adv. arkaya
Tom had his hair slicked back.
Tom saçlarını arkaya taramıştı.

More Sentences
back adv. geriye doğru
A transparent system of traceability and labelling will allow blood to be traced from donor to recipient and back.
Şeffaf bir izlenebilirlik ve etiketleme sistemi, kanın donörden alıcıya ve geriye doğru izlenebilmesini sağlayacaktır.

More Sentences
Technical
back n. arka
The referendum in Ireland gave us an opportunity to sit back and think about the way in which Europe develops.
İrlanda'daki referandum bize arkamıza yaslanıp Avrupa'nın nasıl geliştiğini düşünme fırsatı verdi.

More Sentences
back n. sırt
Where mad cow disease is concerned, it feels as though the European Union has gone into the free market back to front.
Deli dana hastalığı söz konusu olduğunda, Avrupa Birliği'nin serbest piyasaya sırtını döndüğü hissine kapılıyoruz.

More Sentences
back adv. tekrar
That should enable us to get everything back on track again, as it were.
Bu, her şeyi eskiden olduğu gibi tekrar rayına oturtmamızı sağlayacaktır.

More Sentences
Textile
back n. arka
The separators are removed, revealing space between the back molar teeth.
Ayırıcılar çıkarılarak arka azı dişleri arasındaki boşluk ortaya çıkar.

More Sentences
back n. sırt
You cannot just turn your back on this problem.
Bu soruna sırtınızı dönemezsiniz.

More Sentences
Anatomy
back n. omurga
Keep your back straight!
Omurganı dik tut!

More Sentences
Common Usage
back n. art
back n. arkalık
back n. geri
back n. ters
General
back n. tekne
back n. ters taraf
back n. defans oyuncusu
back n. geri
back n. müdafi
back n. bek (savunma, müdafaa)
back n. gıyap (konuşma/dedikodu)
back n. arka (konuşma/dedikodu)
back n. geniş su kabı
back n. mavna
back n. kitabın sırtı
back n. sırt (kitap)
back v. arka çıkmak
back v. vazgeçmek
back v. ciro etmek
back v. kaplamak (kitap)
back v. geri yürütmek
back v. geriye doğru sürmek
back v. yardım etmek
back v. sırtına binmek
back v. astarlamak
back v. oynamak
back v. geri sürmek
back v. gerilemek
back v. geri geri gitmek
back v. takviye etmek
back v. kayırmak
back v. sırtlamak
back v. geriye götürmek
back v. -e arka olmak
back v. -e yardım etmek
back v. himaye etmek
back v. korumak
back v. arkasını imzalamak
back v. sahip çıkmak
back v. üzerine bahse girmek
back v. sırt geçirmek
back v. sırt yerleştirmek
back v. sırt kaplamak
back v. gerisinde/arkasında uzanmak
back v. rüzgarın yönü sağdan sola doğru değişmek
back v. kuzey yarımkürede saat yönünün tersine yönde ve güneyde saat yönünde yön değiştirmek
back v. rüzgarı doldurarak ve boşaltarak yelkenleri manevra yapmak
back v. eşlik etmek (müzisyene)
back adj. evvelki
back adj. geriye doğru giden
back adj. eski tarihli
back adj. ödemesi gecikmiş
back adj. arkasındaki
back adj. ödenmemiş
back adj. arkaya doğru olan
back adj. uzakta
back adj. gerideki
back adj. gerisindeki
back adj. gerisinde
back adj. geçmiş tarihli
back adj. ters yönde
back adj. zıt yönde
back adv. ters
back adv. geçmişte
back adv. karşılık olarak
back adv. eski yerine
back adv. eski yerinde
back adv. geri
back adv. geri geri
back adv. arkaya doğru
back adv. mazide
back adv. maziye
back adv. sahibine
Colloquial
back adv. eğin
Technical
back v. kaşelemek
back v. tersten esmek
Computer
back n. desen
back n. geri
back adj. önceki
Mining
back n. yüzeye en yakın geçit veya katmanın kenarı
Anatomy
back n. belkemiği
Linguistics
back adj. art
back adj. dil ardı
back adj. kalın
Football
back n. bek
Ottoman Turkish
back adj. zahir

Significados de "back" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Inglés Turco
Common Usage
come back v. dönmek
I shall now come back to three points.
Şimdi üç noktaya geri döneceğim.

More Sentences
turn back v. dönmek
Sami turned back towards Layla.
Sami, Layla'ya doğru döndü.

More Sentences
take back v. geri almak
We would have imposed sanctions on them to force them to take back their nationals.
Vatandaşlarını geri almaya zorlamak için onlara yaptırımlar uygulardık.

More Sentences
General
back pocket n. arka cep
He felt for his matches and found them in his back pocket.
Kibritini aradı ve arka cebinde buldu.

More Sentences
way back n. dönüş
There is certainly no way back.
Kesinlikle geri dönüş yok.

More Sentences
pull back n. geri çekilme
That is what Israel has to pull back to.
İsrail'in geri çekilmesi gereken nokta budur.

More Sentences
taking back n. geri alma
I'm taking back my apology.
Özrümü geri alıyorum.

More Sentences
back door n. arka kapı
The common European arrest warrant will entail harmonisation of maximum and minimum penalties by the back door.
Ortak Avrupa tutuklama emri, arka kapıdan azami ve asgari cezaların uyumlaştırılmasını gerektirecektir.

More Sentences
back pain n. sırt ağrısı
Have you told Tom about your back pain?
Tom'a sırt ağrılarından bahsettin mi?

More Sentences
back seat n. arka koltuk
Tom usually prefers to ride in the back seat.
Tom genellikle arka koltukta oturmayı tercih eder.

More Sentences
back street n. arka sokak
The robber attacked her on a back street.
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.

More Sentences
back door n. gizli kapı
That is why definitions must not be imposed through the back door.
Bu nedenle tanımlar gizli kapılar ardında dayatılmamalıdır.

More Sentences
back then n. o zamanlar
We never imagined back then that we would publish it at such a dramatic and painful time.
O zamanlar, böylesine dramatik ve acı verici bir zamanda bunu yayınlayacağımızı hiç düşünmemiştik.

More Sentences
lower back n. (vücutta) bel
I have a bad pain in my lower back.
Belimde kötü bir ağrı var.

More Sentences
back yard n. arka bahçe
Everyone's out in the back yard.
Herkes arka bahçede.

More Sentences
back room n. arka oda
Tom and Mary are alone in the back room.
Tom ve Mary arka odada yalnızlar.

More Sentences
back up plan n. yedek plan
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.

More Sentences
back massage n. sırt masajı
He wanted a back massage.
Sırt masajı istedi.

More Sentences
call-back n. geri çağırma
Accordingly, it must have a call-back power.
Buna göre, geri çağırma yetkisine sahip olmalıdır.

More Sentences
bounce back n. (yenilgi sonrası) toparlanma
Tom knows how to bounce back.
Tom nasıl toparlanacağını bilir.

More Sentences
bounce back n. geri dönme
You'll bounce back.
Geri döneceksin.

More Sentences
talk back to v. sert karşılık vermek
You always talk back to me, don't you?
Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?

More Sentences
hold back v. kendini tutmak
Don't hold back.
Kendinizi tutmayın.

More Sentences
look back v. geriye bakmak
It was looking back instead of forward.
İleriye değil geriye bakıyordu.

More Sentences
talk back to v. karşı gelmek
You always talk back to me, don't you?
Bana hep karşı gelirsin, değil mi?

More Sentences
want back v. geri istemek
I want back what you've taken from me.
Benden aldığını geri istiyorum.

More Sentences
hold back v. çekinmek
Don't hold back.
Çekinme.

More Sentences
answer back v. karşılık vermek
She knows better than to answer back to him.
Ona karşılık vermeyecek kadar akıllıdır.

More Sentences
come back v. geri gelmek
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different.
Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz.

More Sentences
look back v. geçmişe bakmak
I too am inclined to think that we should take a little look back in time.
Ben de biraz geçmişe bakmamız gerektiğini düşünme eğilimindeyim.

More Sentences
keep back v. tutmak
He tried to keep back his tears.
Gözyaşlarını tutmaya çalıştı.

More Sentences
hold back v. saklamak
I'm sure he is holding back something from us.
Bizden bir şeyler sakladığına eminim.

More Sentences
push back v. geriye itmek
Tom pushed back his chair and got up.
Tom sandalyesini geriye itti ve ayağa kalktı.

More Sentences
cut back v. kesinti yapmak
They cut back more every year.
Her yıl daha fazla kesinti yapıyorlar.

More Sentences
fight back v. direnmek
Fighting back is difficult.
Direnmek zordur.

More Sentences
look back on v. anımsamak
He often looks back on his high school days.
Sık sık lise günlerini anımsıyor.

More Sentences
pay back v. ödemek
I promise to pay back the money I owe you by the end of the month.
Sana olan borcumu ay sonuna kadar ödeyeceğime söz veriyorum.

More Sentences
bring back v. geri getirmek
How can anybody have any control over what they do or what they bring back?
Ne yaptıkları ya da neyi geri getirdikleri üzerinde nasıl kontrol sahibi olabilirler?

More Sentences
turn back v. geri döndürmek
You cannot turn back the wheel of time.
Zaman çarkını geri döndüremezsiniz.

More Sentences
call back v. dönmek
I'll call back in a few minutes.
Birkaç dakika içinde geri döneceğim.

More Sentences
back out of v. vazgeçmek
You can't back out of your responsibilities.
Sorumluluklarından vazgeçemezsin.

More Sentences
fall back v. geri çekilmek
But what is the position on the call back or fall back position which Parliament keeps calling for?
Peki Parlamentonun sürekli talep ettiği geri çağırma ya da geri çekilme tutumu nedir?

More Sentences
back down v. vazgeçmek
Tom didn't want to back down.
Tom vazgeçmek istemedi.

More Sentences
back away v. geriye çekilmek
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.

More Sentences
back down v. sözünden dönmek
Sami won't back down.
Sami sözünden dönmeyecek.

More Sentences
brought back v. geri getirmek
Send warriors and have him brought back at once.
Savaşçıları gönder ve onu hemen geri getirsinler.

More Sentences
hold back v. tutmak
Tom couldn't hold back his tears.
Tom gözyaşlarını tutamadı.

More Sentences
go back v. geri gitmek
However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.

More Sentences
back up v. geri sürmek
Yesterday, when Tom was backing up his car, he ran over Mary's bicycle.
Dün Tom arabasını geri sürerken Mary'nin bisikletini ezdi.

More Sentences
hit back v. karşılık vermek
It's about time Tom hit back.
Tom'un karşılık verme zamanı.

More Sentences
fight back v. karşı koymak
You've got to fight back.
Karşı koymak zorundasın.

More Sentences
cut back v. tasarruf etmek
It seems to be a waste of resources when the industry should be using it to cut back.
Sektörün bunu tasarruf etmek için kullanması gerekirken kaynak israfı gibi görünüyor.

More Sentences
talk back v. cevap vermek
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a cevap vermesen iyi olur.

More Sentences
go back v. dönmek
Let us go back briefly to the core of the matter, however.
Yine de kısaca konunun özüne dönelim.

More Sentences
call back v. geri çağırmak
He thought Parliament should have the possibility of calling back implementing measures.
Parlamentonun uygulama tedbirlerini geri çağırma imkanına sahip olması gerektiğini düşündü.

More Sentences
come back to v. geri gelmek
This report has come back to Parliament for second reading.
Bu rapor ikinci kez okunmak üzere Parlamento'ya geri gelmiştir.

More Sentences
bring back v. hatırlatmak
The smell brought back memories of a night some years before.
Koku, yıllar önceki bir gecenin anılarını hatırlattı.

More Sentences
give it back v. geri vermek
It was hard to give it back after everything that had happened.
Yaşanan onca şeyden sonra onu geri vermek zordu.

More Sentences
go back v. geri dönmek
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.

More Sentences
get back v. geri dönmek
Let us get back to our cattle.
Hayvanlarımıza geri dönelim.

More Sentences
back out v. sözünden dönmek
Tom can't back out now.
Tom şimdi sözünden dönemez.

More Sentences
turn back v. geri dönmek
We should turn back.
Geri dönmeliyiz.

More Sentences
fall back on v. başvurmak
If, as in Nice, the IGC does not solve institutional bottlenecks, is there a plan B we can fall back on?
Nice'de olduğu gibi IGC kurumsal darboğazları çözemezse, başvurabileceğimiz bir B planı var mı?

More Sentences
back off v. vazgeçmek
We need to back off.
Vazgeçmemiz gerekiyor.

More Sentences
talk back v. karşılık vermek
You'd better not talk back to Tom.
Tom'a karşılık vermesen iyi olur.

More Sentences
back out v. vazgeçmek
Tom backed out at the last moment.
Tom son anda vazgeçti.

More Sentences
stand back v. çekilmek
I'd stand back if I were you.
Yerinde olsam geri çekilirdim.

More Sentences
get back v. dönmek
Turkey still has a lot to do and has to get back down to work.
Türkiye'nin hala yapması gereken çok şey vardır ve işinin başına dönmelidir.

More Sentences
cut back v. kesmek
If you want to become thin, you should cut back on the between-meal snacks.
Zayıf olmak isterseniz, yemekler arası aperatifleri kesmeniz gerekir.

More Sentences
send back v. geri göndermek
I would therefore have liked the proposal, in its three parts, to be sent back to the Committee on Budgetary Control.
Bu nedenle teklifin üç bölüm halinde Bütçe Kontrol Komisyonuna geri gönderilmesini isterdim.

More Sentences
bounce back v. kendini toparlamak
Tom bounced back.
Tom kendini toparladı.

More Sentences
choke back v. tutmak
Carol couldn't choke back her tears.
Carol gözyaşlarını tutamadı.

More Sentences
keep back v. gizlemek
He tried to keep back his tears.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.

More Sentences
drive back v. püskürtmek
Are we really managing to drive back terrorist networks?
Terörist ağları geri püskürtmeyi gerçekten başarıyor muyuz?

More Sentences
lean back v. arkaya yaslanmak
Tom leaned back.
Tom arkaya yaslandı.

More Sentences
go back to v. kadar uzanmak
The story goes back to the sixteenth century.
Hikaye, on altıncı yüzyıla kadar uzanıyor.

More Sentences
step back v. geri çekilmek
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.

More Sentences
Common Usage
back of the neck n. ense
draw back v. geri çekmek
General
coming back n. geri gelme
dye back n. boya teknesi
back chat n. terbiyesizlik
dye back n. boya kabı
the small of the back n. sırtın en dar kısmı
back talk n. küstahça karşılık verme
back influence n. gizli etki
back number n. bir derginin eski sayılarından biri
giving back n. iade
middle of the back n. bel
turning back n. geri çevirme
pacing back and forth n. volta
back lighting n. kontrjur
back friendly n. sırta dost
back biter n. iftiracı
back seat n. arka yer
adjustable back n. ayarlanabilir sırt (koltuk vb)
back seat n. ikinci mevki
team fall back n. tim geri çekilin
back door n. antin
back country n. taşra
back drop n. temel
seat with an adjustable back n. pulman koltuk
back fire n. ard yakma
sending back n. irca
back seat n. ikinci rol
back of the head n. ense
blank back n. arkası boş
going back n. geriye gitme
right back n. sağbek
the back n. peş
turning back n. geri dönme
back biter n. dedikoducu
back up electricity n. yedek elektrik
back to africa movement n. afrika geri dönüş hareketleri
back scratcher n. kaşağı
back flow n. tersine akış
back side n. arka taraf
back number n. eski kafalı kimse
back gray n. astar
back country n. memleketin uzak köşeleri
kick back n. geri tepme
back tooth n. azı dişi
ring back n. geri arama
back flow n. ters akış
back view n. arkadan görünüş
back number n. bir önceki sayı
back wall n. sırt perdesi
back surge n. geri kabarma
back cutting n. ek kazı
back window n. arka pencere
back cutting n. eğreti
back cloth n. astar
back cloth n. baskı astarı
back board n. arkalık
back view n. arka görünüş
back door n. servis kapısı
back tracking n. geri iz sürme
back board n. arka
back surface n. arka yüzey
back-goal n. kale arkası
back-scratcher n. kaşağı
back-friendly n. sırta dost
back-type parachute n. sırt paraşütü
back-pack n. sırt çantası
back-alley n. arka sokak
back-seat driver n. arka koltuk sürücüsü
back-up n. yedekli
back-up n. arka
back-up n. rezerv
back-flushing n. geri yıkama
cut-back n. eksiltme
pay-back n. geri ödeme
back pack n. sırt çantası
twin back-to-back seats n. ikili duvar oturma yeri
back seat n. arka oturma yeri
back-biting n. çekiştirme
back-biting n. kötüleme
back-biting n. yerme
back issue newspaper n. geçmiş tarihli gazete
back issue n. geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın
draw back n. bilardoda geri çektirme
draw back n. bilardoda çektirme
back-marker n. yarışta geride kalan yarışmacı
lower back n. (bir şeyin) alt arka (kısmı)
laid-back lifestyle n. rahat yaşam tarzı
back to basics n. köklere dönüş
back to basics n. özüne dönme
back translation n. tercüme edilmiş bir belgeyi tekrardan orijinal dile tercüme etme
back number n. eski nüsha
back number n. eski sayı
front and back page n. ön ve arka sayfa
returning back to school n. okula dönme
the back of the building n. binanın arka tarafı
back slang n. ters argo
back slang n. sözcüklerin tersine söylendiği argo
back manipulation n. sırt masajı
back story n. art öykü
back-of-the-house n. restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar
back aisle n. arka koridor
come-back plan n. geri dönüş planı
back up plan n. b planı
back dimples n. bel gamzesi
relaxation back to the ground state n. elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi
back chat n. karşılık verme
back-burner n. sobada arka yakıcı
back seat n. önemsiz konum
back seat n. ikincil önemde
back-chaining n. geri zincirleme
answering back n. karşılık verme
back chat n. küstahlık
back alley n. arka sokak
back chat n. küstahça karşılık
back country n. geri kalmış yöreler
bad back n. bel sorunu
bad back n. sırt ağrısı
back-story n. özgeçmiş
call-back n. ikinci tur seçmeler
back vent skirt n. arkadan yırtmaçlı etek
back scrubber n. sırt kaşıyıcısı
scratch-back n. sırt kaşıyıcısı
hair slicked back n. arkaya taranmış saç
upper back n. sırtın üst kısmı
upper back n. üst sırt
back face n. arka yüz
back-seat driver n. sürücüye ne yapması gerektiğini söyleyip duran kişi
back parking n. geri geri park etme
smile back through gritted teeth n. zorla/istemeden gülümsemek
low-cut back dress n. sırt dekolteli elbise
low-cut back dress n. sırt dekoltesi olan elbise
back vocal n. geri vokalist
back vocal n. geri vokal
back vocal n. arka vokal
talking back n. küstah ve terbiyesizce cevap verme
call-back n. geri alma
call-back n. bir kusurun düzeltilmesi için bir ürünün geri çağrılması
back matter n. arka bölüm
back matter n. arka kısım
back matter n. kitabın ana bölümünden sonra gelen kısım
back catalogue n. bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları
back charges n. hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar
back green [scotland] n. bir evin arkasında bulunan yeşillik veya bahçe
back street n. ara sokak
back-to-back n. terasları ve bahçeleri birbirine bitişik olan evler
back road n. arka yol
back row n. arka sıra
back-kitchen n. mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda
back road n. az kullanılan, genelde kaldırımı olmayan yol
back row n. rugby'de iki takımın sekiz oyuncusunun birbirine kenetlenmesi sırasında arka bölümdeki uç oyuncuları
ceding back n. geri verme
back-checking n. gözden geçirme
back-stabbing n. arkadan vurma
back stool n. arkalı tabure
back-stabbing n. kalleşlik etme
back-checking n. kontrol etme
back-stabbing n. iftirayla küçük düşürme
back-stabbing n. hainlik etme
back comb n. başın arkasına süs amaçlı takılan uzun dişli geniş tarak
turtle-back shooting n. uzun mesafeli ok atışı
window back n. pencere pervazı ile zemin arasındaki alçak ve ince duvarın içe bakan yüzü
bob (back of the book) n. (pul) kitap arkası
bob (back of the book) n. posta ücretinin ödenmesi için kullanılmayan pul
hark back n. geçmişe dönme
hark back n. eskiyi yad etme
bounce back n. yankı
bounce back n. yansıma
hog's-back n. kamburu andıran kemerli sırt
roll back n. topuz milinde kilidin cıvatasını hareket ettiren kam
roll back n. bir önceki seviyeye veya konuma geri dönme
back step n. geriye, arkaya adım
fight back n. direnme
fight back n. karşı koyma
fight back n. karşı saldırı
set-back n. engel
set-back n. köstek
set-back n. mani
sling-back n. arkası bantlı ayakkabı
fall back upon a thing v. sığınmak
set a clock back v. saati geriye almak
force back v. kanırtmak
strike back v. geri vurmak
be at one's back v. bir kimseye arka çıkmak
back down from v. vazgeçmek
slip back v. geriye doğru kaymak
send back v. iade etmek
get one's own back on somebody v. intikamını almak
go back and forth v. ileri geri gitmek
go back to square one v. sıfırdan başlamak
back fire v. geri tepmek
hold back v. durdurmak
fallen back on v. başvurmak
look back on v. yeniden gözden geçirmek
knock back v. mal olmak
hand back v. geri vermek
shrink back v. geri çekilmek
back fire v. ters gitmek
give someone the shirt off one's back v. çok cömert olmak
knock back a drink v. tek atmak
lean back v. kaykılmak
back up v. arka çıkmak
hark back to v. geçmişten söz etmek
back down v. bir iddiadan vazgeçmek
pay back v. öç almak
knock back v. şaşırtmak
do something behind one's back v. birinden gizli yapmak
go back v. gerisin geriye gitmek
take back to v. geçmişe götürmek
put back v. reddetmek
pay somebody back v. hesabını sormak
keep back v. geciktirmek
cut something back v. kesinti yapmak
cede back v. geri vermek
set back v. geciktirmek
fall back upon a thing v. güvenmek
cut back v. geri dönmek
kick back v. geri tepmek
back up v. desteklemek (kanıtla)
drop back v. gerilemek
think back on v. hatırlamak
throttle back v. bastırmak
put something back to v. saatini öne almak (toplantı/randevu vb)
call back v. caymak
stand back v. gerilemek
answer back v. küstahça cevap vermek
get one's own back v. hıncını almak
put something back v. yerine koymak
back and fill v. kararsız olmak
keep back v. önlemek
turn back v. geri çevirmek
drive back v. geri dönmek zorunda bırakmak
drive back v. arabayla geri dönmek
put back v. geri koymak
back bite v. iftira etmek
have one's own back on somebody v. intikamını almak
look back v. arkaya bakmak
back down v. dönmek
start back v. dönmek
set somebody back something v. mal olmak
do something behind someone's back v. arkasından iş çevirmek
check back v. yeniden soruşturmak
put something back v. bir şeyi geciktirmek
call back v. yalanlamak
back down v. savunulan iddadan vazgeçmek
answer back v. cevabı yapıştırmak
bounce back v. kendini toplamak
stand back v. kenara çekilmek
ring back v. geri aramak
hunch one's back v. kambur durmak
hang back v. duraksamak
start back v. ürküp gayriihtiyari bir hareket yapmak
have one's own back v. intikamını almak
get one's own back v. cezalandırmak
hang back v. çekinmek
get back v. geri almak
be back on amicable terms v. yeniden dostane ilişkiler kurmak
call back to mind v. hatırına getirmek
go back on v. caymak
come back v. karşılık vermek
draw back v. gerilemek
back on one's word v. su koyvermek
set back v. patlamak
pay someone back v. hakkından gelmek (kötülük yapan birinin)
get one's own back v. öcünü almak
put back v. geciktirmek
hold something back v. zapt etmek
straggle back v. ayrı ayrı dönmek
keep back v. alıkoymak
send back v. geri çevirmek
call someone back v. birini geri çağırmak
look back on v. geçmişe dönüp bakmak
knock back v. patlamak
choke back v. durdurmak
fall back on v. son çare olarak başvurmak
turn one's back on v. dirsek çevirmek
pay back in one's own coin v. misilleme yapmak
put back v. eski yerine koymak
choke something back v. zapt etmek
take back v. eskiyi hatırlatmak
pay someone back v. intikam almak (kötülük yapan birinden)
back out of v. caymak
go back on one's promise v. sözünden dönmek
have one's back against the wall v. kuyruğu kapana kısılmak
be back v. arka olmak
keep back v. barındırmak
go back on v. inkar etmek
put something back to v. tarihini öne almak (toplantı/randevu vb)
set back v. geri almak
whip back v. çabucak dönmek
think back v. tekrar düşünmek
stab in the back v. kalleşlik etmek
knock back v. devirmek
back from death's door v. ölümden dönmek
hold a crowd back v. kalabalığı zaptetmek
take back to v. götürmek (geçmişte bir zamana)
draw back v. çekilmek
pay someone back v. birine olan borcu ödemek
come back v. aklına gelmek
lie back v. sırtüstü yatmak
set something back v. bir işi (bir süre için) geciktirmek
hang back v. geri durmak
turn back v. arkaya dönmek
hark back to v. önceki konuya dönmek
roll back v. düşürmek
set someone back v. birini (belirli bir zaman için) geciktirmek
be back breaking v. yorucu olmak
go back on someone v. birine ihanet etmek
set back v. geri çekilmek
send back v. çevirmek
cut something back v. budamak
back out v. sözünü tutmamak
arch the back v. kamburunu çıkarmak
cut something back v. kısmak
choke back v. vazgeçirmek
choke back v. kısmak
set a watch back v. saati geriye almak
come back v. geri dönmek
knock back v. içmek
get back on the rails v. yoluna girmek
put somebody back up v. gıcık etmek
hark back to v. eski olaylardan söz etmek
make a rod for one's own back v. kaşınmak
lie on one's back v. sırtüstü yatmak
travel back and forth   v. mekik dokumak  
put back v. engel olmak
back up v. destek olmak
not to give back v. üstüne yatmak
hit back v. misilleme yapmak
hark back v. sadede dönmek
sit back v. yan gelip yatmak
call someone back v. kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek
give back v. karşılık vermek
come back to one's memory v. aklına gelmek
straggle back v. ayrı ayrı gelmek
fall back on v. müracaat etmek
choke back one's tears v. gözyaşlarını tutmak
back down v. caymak
get one's own back v. intikamını almak
take on one's back v. sırtlamak
turn one's back on v. sırt çevirmek
lie back v. sırt üstü yatmak
put something back v. geri almak
back off v. gevşetmek
hold a child back a year v. çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak
put back v. geri almak (saati)
bring back to life v. hayata döndürmek
keep something on the back burner v. sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek
hang back v. gönülsüz olmak
turn back v. kıvırmak
drive back v. arabayla geri götürmek
set back v. mal olmak
back up v. geri gitmek
go back to work v. işbaşı yapmak
back out of v. sözünden dönmek
back down from v. sözünden dönmek
get one round one's back v. başına belayı satın almak
get one's own back v. acısını çıkarmak
give back v. geri vermek
hang back v. sakınmak
keep back v. saklamak
get back at v. öç almak
set something back v. bir şeyi aksatmak
fall back up v. son çare olarak başvurmak
hunch one's back v. sırtını kamburlaştırmak
set someone back v. bir oyuncuya puan kaybettirmek
take on one's back v. arkalamak
play back v. tekrarlamak
throw back v. çekmek
force back v. kanırmak
hang back v. tereddüt etmek
go back on one's word v. sözünden dönmek
rein back v. dizginlemek
set something back v. bir şeyi engellemek
double back v. aynı yoldan geri dönmek
go back v. gerilemek
lie on one's back v. arka üstü yatmak
rein back v. gem vurmak
pay back v. geri vermek
put back v. ilerlemesine engel olmak
know something like the back of one's hand v. adı gibi bilmek
draw back v. geri kalmak
get back on the rails v. yoluna koymak
choke back v. kontrol etmek
cause to go back v. geriletmek
hang back v. geri kalmak
stand back to back v. sırt sırta vermek
be thrown back on one's own resources v. yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
come back to somebody v. aklına gelmek
look back v. geçmişi düşünmek
die back v. tepeden köke doğru kurumak
call back to mind v. aklına getirmek
pace back and forth v. volta atmak
walk back and forth v. dönüp dolaşmak
turn back v. kovmak
answer back v. çemkirmek
back down from v. caymak
fall back upon v. başvurmak
rein back v. frenlemek
come back to his memory v. aklına gelmek
claw back v. geri almak
come back v. akla gelmek
set back v. geri bırakmak
back up v. bilgisayar yedeklemek
do something behind someone's back v. arkadan iş çevirmek
cut back on something v. kesinti yapmak
talk behind one's back v. birinin arkasından konuşmak
buy back v. geri satın almak
flash back v. canlandırmak
pay somebody back v. ödetmek
pat on the back v. tebrik etmek
shuttle back and forth between two countries   v. iki ülke arasında mekik dokumak  
keep back v. biriktirmek
hold back v. zaptetmek
put back v. yerine koymak
hold oneself back v. kendini tutmak
cut back v. kesip kısaltmak
keep something on the back burner v. daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak
lie back v. dinlenmek
pay someone back v. birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı)
sit back v. boş oturmak
call someone back v. birine tekrar telefon etmek
draw back v. geri almak